HAKİKAT KAVRAMI ÜZERİNE I.

Benzer belgeler
KANT VE EINSTEIN* NUSRET HIZIR

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

Matematik Ve Felsefe

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER

YILDIZLARIN HAREKETLERİ

+..+b 0 Polinomlarının. kongüransını inceleyeceğiz.

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

FAKÜLTE YAYıMLARıNDAN BAZıLARı

İleri Diferansiyel Denklemler

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay s.40-46

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz:

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

Go taşı ve tahtası. - Oyunun başında tahta boştur. - Oyuna önce siyah başlar. - Oyuncular sırayla taşlarını tahtaya

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

Bulanık Mantık. Bulanık Mantık (Fuzzy Logic)

Evrenin yaratılışına, Big Bang teorisine, Risale-i Nur nasıl bir açıklık getirmiştir?

PLATON: Theaitetos. Diyalogundan Bir Bölüm

AST202 Astronomi II. Doç. Dr. Tolgahan KILIÇOĞLU

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

H-R DİYAGRAMI. Bir yıldızın Hertzsprung-Russell diyagramındaki yeri biliniyorsa, o yıldızın;

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Bilgisayar II, Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, Nisan

sayıların kümesi N 1 = { 2i-1: i N } ve tüm çift doğal sayıların kümesi N 2 = { 2i: i N } şeklinde gösterilebilecektir. Hiç elemanı olmayan kümeye

1- Matematik ve Geometri

İÇİNDEKİLER. Önsöz...2. Önermeler ve İspat Yöntemleri...3. Küme Teorisi Bağıntı Fonksiyon İşlem...48

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu

HANEHALKI GELİR VE TÜKETİM ANKETİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

5. A ve B gibi iki cümleden A nın bir, B nin iki elemanı A B cümlesinin elemanı değildir. dışında A. 9. A ve B iki kümedir.

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI?

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

13.Konu Reel sayılar

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

V R. Devre 1 i normal pozisyonuna getirin. Şalter (yukarı) N konumuna alınmış olmalıdır. Böylece devrede herhangi bir hata bulunmayacaktır.

Olasılık Kuramı ve İstatistik. Konular Olasılık teorisi ile ilgili temel kavramlar Küme işlemleri Olasılık Aksiyomları

MATEMATİĞİN ONTOLOJİSİ BAKIMINDAN KANT İLE FREGE KARŞILAŞTIRMASI. Yalçın Koç

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları. Bütün dillerdeki bütün doğru lar ortak bir özü paylaşırlar mı?

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Ontolojik Yaklaşım (*)

BİLİMSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİ

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Kayýt Tarihi: Mar 2004Nerede: istanbul, kadiköy, Türkiye.Ýletiler: 6.220

MUTLAK DEĞER MAKİNESİ. v01

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Güz Yarıyılı. TIP İÇİN FELSEFE PHL 154 AKTS Kredisi:2 2. yıl 1. yarıyıl Lisans Seçmeli 2 s/hafta 2 kredi

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

BİÇİMSEL YÖNTEMLER (FORMAL METHODS) Betül AKTAŞ Suna AKMELEZ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

1- Geometri ve Öklid

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

1-)BİLİNMESİ GEREKEN ÜSLÜ İFADELER VE DEĞERLERİ

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI

Diyalektik Materyalizm

Çalışma Hayatının İki Büyük Korkusu: İşsizlik ve İş Güvencesizliği Two Big Fear of Working Life: Unemployment and Job Insecurity

Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Sistem Mühendisliği. Prof. Dr. Ferit Kemal Sönmez

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

BÖLÜM 3 OPERAT A ÖRLER

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mantık ile Doğru Düşünme İlişkisi

T.Pappas'ın "Yaşayan Matematik" isimli kitabının önsözünde şunlar yazılıdır: "Matematikten duyulan zevk bir şeyi ilk kez keşfetme deneyimine benzer.

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 6.Bölüm: Tüketici Davranışı Teorisi

T.C. ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ELEKTRİK-ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DEVRE ANALİZİ LABORATUVARI I DENEY FÖYLERİ

ARCHITECTURE AS METAPHOR KARATANİ

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

18.Yüzyıl İngiliz Empirist Filozoflarında Dil ve Anlam Sorunları. Bilgi Anlayışları Üzerinden Bir Okuma

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

D.E.Ü. İşletme Fakültesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü

12 Photocopiable for classroom use only Computer Science Unplugged (

PUSLU (FUZZY) MANTIK

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

YÖNETİMDE SİSTEM YAKLAŞIMI

Ekonominin Kapsamı. ve Yöntemi PART I INTRODUCTION TO ECONOMICS. Prepared by: Fernando & Yvonn Quijano

Fiziksel Sistemlerin Matematik Modeli. Prof. Neil A.Duffie University of Wisconsin-Madison ÇEVİRİ Doç. Dr. Hüseyin BULGURCU 2012

BURSA'DA 500 BÜYÜK FİRMA 1998

Transkript:

KAVRAM İNCELEMELERİ IV HAKİKAT KAVRAMI ÜZERİNE I. NUSRET HIZIR Terimlerimizde Hakikat'e, bu terimden kurulmuş hakiki'nin tekabül etmemesi, esef edilecek bir olaydır. Biz de, aşağıdaki yazıda ve bunun devamlarında, "vérité, truth, Wahrheit" demek istediğimiz vakit, hakikat, "vrai, true, wahr" demek istediğimiz vakit de doğru demek zorunda kalacağız. 1 - Bilgi teoresinin en önemli kavramlarından biri, hiç şüphe yok ki, hakikat kavramıdır. H a k i k a t i n ne olduğunu anlamak için tâ eski zamanlardan beri onun bir tanımını tespite uğraşılmıştır. Meselâ Platon, Theaitetos'ta 1 Sokrates'e, yanlışın yanlış işaretlerle objelerin yani algıların tekabül ettirilmesinden ileri geldiğini söyletir, gene Platon aynı diyalog'da 2 der ki, söz, olmıyanı olmuş gibi gösterince yanlış meydana gelir. Burada da bahis konusu olan, tekabül yokken onu varmış gibi göstermekten başka bir şey değildir. Bu görüşe göre hakikat, işaretlerle objelerin biribirine uygunluğu demektir. Bu karakterlendirme, şu şekilde ifade edilmiştir: adequatio rei et intellectus: (serbest tercüme olarak) tasavvurun objesine uygunluğu. Bu iddianın temelinde, açıkca söylenmemiş olsa bile, şu düşünce vardır: Tasavvur, objeyi kopye eder (daha doğrusu edebilir), başka deyimle, objenin bir türlü izdüşümüdür. 2 - İlk bakışta bu tanım pek sade ve akla yakın görünmektedir, fakat düşünüş tarihi bize bildiriliyor ki, iki nokta bunu bulandırmış ve karıştırmıştır: a. Tasavvur ile obje (tasavvurun objesi?) kavramları, kavram olmaya lâyık kesinlikte değildir, b. Yeni zaman felsefesinde Leibniz- 'ten itibaren, doğru yükleminin hangi konulara verilebileceğine dair, bir cereyan başgöstermiştir 3. Aslında, hakikat nedir ile biz neye hakikate uygun yani doğru deriz? sorularının biribirine sıkı sıkıya bağlandırılabilmesi, yani a ile b'nin birleştirilmesi gerekir; fakat bunun için a'nın vuzuh kazanması şarttır. 3 - Doğru predikasyon'u meselesi hep spekülatif bir şekilde işlenmiştir. Bu hususta Leibniz'ten hareket ederek Bolzano ve Franz Brentano üzerinden sonuncunun tilmizlerine (bu arada Husserl'e) giden bir 1 2 3 Steph. 193-196 Steph. 259 b - 264 b.. Gerh. Phil IV. dev. etc... Bu noktaya ileride dönülecektir.

58, NUSRET HIZIR 4 gelişme vardır ki, onun üzerinde ayrıca durmaya değer. Fakat şimdi, ilerliyebilmek için, onu biliniyor farz ederék,hakikat'i karakterlendirmek iddiasında bulunan 1 'i(bk.yuk.) incelemeye çalışacağız. 4 1 'deki tekabül düşüncesine düşünüş tarihi yeni ve önemli bir şey katmamıştır, 5. Açık ve seçik olarak görülen idea'ları doğru diye kabul eden Descartes (Yakinî olarak öyle olduğunu bilmediğim hiç bir şeyi doğru olarak kabul etmemek. Discours de la Méthode II, 7) veracitas dei'nin yardımı ile dönüp dolaşıp, idea ile obje arasında uygunlukta karar kılmaktadır. Descartes vakıa bir yerde 6 " la vérité consiste en l'être, la fausseté au non-être" demekle doğru ile yanlış'ı (yani hakikat'ı), varlık yargısına dayandırır gibi bir durum takınırsa da, bu ifade de aslında tekabül düşüncesinin başka deyimle söylenmesinden başka bir şey değildir. Demek ki Descartes'çı düşünüş de, yeni bir şey getirir gibi göründüğü halde, bu hususta eskiden ayrılmış değildir. Şu varki, hemen bütün Descartes'çı okulda (Spinoza da dahil), bu tekabül görüşü yanında bir ikincisi parallel olarak gelişmektedir. O da analiz yoliyle düşüncemizin çıkış noktasına ulaşabilmemiz, sentez yoliyle de ters yönde yürüyebilmemizdir. Fakat bu, rasyonel disiplinlerde hakikat kavramı bahsine girer. 5-1 'deki karakteriendirmeyi daha iyi inceliyebilmek için "safdil" davranarak iddia edilen tekabülün açıkça göründüğü söylenen algi - obje ikiliğini ele almak yerinde olur. (Tabiîdir ki, yapmak istediğimiz yapı analizinde realizme- idealizme, yahut realizme - pozitivizme, gibi ikiliklerin yeri yoktur; daha doğrusu, incelememiz, bu ontolojik ikilikler karşısında "invariant" kalacaktır). 6-O halde -bu "invariant"lık karakterini katıksız olarak koruyabilmek için- algı'dan başlıyacağız. Algıyı, bilgi teoresi bakımından nasıl karakterlendirebiliriz? Birçok bilgi nevi, bu arada fizik bilgisi, algı ile başlar - Bu son söz,safdil müdrikeye basit hatta apaçık görünür, fakat gerçekte, başlıca zorluklar işte bu algı kavramı ile başlamaktadır. Çünkü algıyı biraz yakından incelersek görürüz ki o hiç bir zaman saf algı değildir. "Voltmetre 220 Volt gösteriyor" gibi bir sözü alalım ; buna, doğrudan doğruya algıyı tespit eden bir ifadedir, diyoruz, fakat aslında böyle bir söz, 4 B. Bolzano, Wissenschaftslehre, Neudruck in 4 Bden (F. Meiner 1929) I, 1; 11,3; 111,3. Franz Brentano, Psychologie vom empirischen Standpunkt, herausg. Oskar Kraus (Phil. Bibliothek Bd. 193) S.159, 160, 181.- Aynı yazar, Wahrheit und Evidenz, herausg. Oskar Kraus (Philos. Bibliothek Bd.201) S.94, 115> 168 etc.. Bir de, genel olarak, krş..: Edmund Husserl, Ideen zu einer reinen Phänomenologie herausg. W. Biemel, Haag İ938, 282, S. 298 dev. 290, S. 305 dev. Bu problem de bundan sonra çıkacak bir Kavram İncelenmesi'nin konusudur. 5 Moritz Schlick de (Allgemeine Erkenntnislehre I.) "eindeutige Zuordnung" düşüncesi ile bu probleme yeni bir görüş getirmiş sayılamaz. 6 Corresp. V. S. 355

KAVRAMA İNCELEMELERİ 59 çok yüksek teori'lerle doludur 7, yani doğrudan doğruya salt tecrübenin öğrettiklerinden çok daha fazla iddeaları içinde taşımaktadır. Gerçekten de algı, bize voltmetrenin 220 Volt gösterdiğini haber vermekten çok uzaktır. Biz ancak âletin ibresinin 220 sayısı önünde bulunduğunu söyliyebiliriz. Âlet, ibre, sayı kelimeleri de teori ile doludur. Aynını, bize çok daha safdil, çok daha "doğrudan doğruya" gibi görünen günlük hayatın "şurada bir ağaç var" gibi ifadelerinde de görüyoruz. Bu sözü söylemeden önce ağaç üzerinde teorik bilgiye sahip olmamış olsaydık, belki duyum mertebesinde kalır, böyle bir ifadede bulunamazdık. 7 Böylece ifadeler, bilgi teorisi bakımından, teori - algı yönünde bir sıraya dizilir. Bu sıra bizi, çok teori'den az teori'ye doğru gidersek, tâ saf algı, hatta salt duyuma kadar götörür. "Konstitüsyon teorisi" denen bu görüş 8 bize, hakikati mi, yoksa bilgimizin bilgi teorisi bakımından algıya dayandığını mı göstermektedir? Şüphesiz sonuncuyu; çünkü hakikati kavramak için bu "Konstitüsyon" teorisi'nin içinde hiç bir unsur bulunmamaktadır. O halde, hakikati burada hangi noktada aramak gerektiği üzerinde düşünmeliyiz. Ve bu düşüncenin sonunda şuna varmaktayız: Hakikat, ifade ile objesi arasında uygunluktur sözü, hakikat algı hakkında ifade ile algı arasında bir uygunluktur sözü ile birdir. 8 Bu son sözü kısaca eleştirelim. Misal: Andromeda nebülözü bizden uzaklaşmaktadır, çünkü onu müşahede ederken spektrum'u kırmızıya doğru kaymaktadır. Bu iddeanın doğruluğunu anlamak için Andomeda'yı teleskopla müşahede ederiz : spektrum'unda kırmızıya doğru bir kayma görürsek, iddea doğrudur deriz. Bu misalde şunu görüyoruz: Andromeda nebülözü, nebülöz, uzaklaşmak, spektrum, kırmızıya kayma gibi tabirlerin her biri teori'yi hem de çok yüksek ölçüde teori'yi içinde taşımaktadır. Aslına bakılacak olursa, ortada, bir çok teorilerin teşkil ettiği pek karışık bir doku vardır; bu doku, gayet az sayıda algının etrafında kurulmuştur. Biz, bir küçük kontrol algısı ile bu dokuyu ve onun temeli olan algıyı kabul yahut reddediyoruz. Bunu yaparken de uygunluk kriterium'unu öne sürüyoruz. 9 Burada, dikkate değer iki önemli nokta vardır : a. îddeâdaki algının aynı olan algının etrafında başka bir teori'ler dokusu örülebilir, yani belirli bir algıya büsbütün başka bir iddeà tekabül ettirilebilir O zaman aynı bir algı, başka başka teorilerin - hatta bazan birbirinin karşıtı yahut çelişiği olan teorilerin - doğruluğu bahsinde kriterium olarak kullanılacaktır. O halde, algının önem derecesi düşmüş olacak ve eski teori- 7 Hans Reichenbach, Ziele und Wege der physikalischen Erkenntnis (in: Handbuch der Physik IV) Sa 16 dev.: das Realistätsproblem. 8 Hans Reichenbach, aynı yer; Rudolf Carnap, Überwindung der Metaphysik durch logische Analyse der Sprache (in: Erkenntnis II) S. 219-241.-Aynı yazar, Die Physikalische Sprache als Universalsprache der Wissenschaft (in: Erkenntnis II) S. 432-465.- Bir de, genel olarak, krş. aynı yazar, Der logische Aufbau der Welt (Benary) Berlin 1928.

6o NUSRET HIZIR lerle algıyı bağlıyan bağın yerine yeni bağı almakta ne gibi faktörlerin rol oynadığını anlamamız gerekecek; başka deyimle, bu değişmenin etken sebebi üzerinde durmak, çözülmesi gereken bir problem halini alacaktır. Böyle olunca, sayısı bizce bilinmiyen fakat herhalde bir'den çok olan tek taraflı birebir tekabüllerin her birinde, başka başka şeylerin doğru olup olmadığında (yani hakikatte) aynı algı kriterium vazifesini görecektir. Böylece de hakikat'e görelilik değil, belirsizlik girmiş olacaktır. b. Dikkat edilecek olursa, karşılaştırılan ve sonunda hakikate temel teşkil eden, önceden alınmış bir algı ile sonradan alınacak olan, beklenen bir algıdır. İşte bu sonuncu algı, teori'nin tahkiki ödevini üzerine almıştır. Demek oluyor ki şu paradoks durum karşısında bulunuyoruz : Bir teori ile bir algının karşılaştırıldığı iddia edilmekte, fakat gerçekte, o teorinin kurulmasına sebep olan bir yahut biriki algı ile başka bir algı tekabül ettirilmektedir. Fakat birinci tarafta önemli olan, karşılaştırılan algı değil, o algıya bağlı bulunan teori denmektedir. Aynı algıya -yahut algılarabağlanmış teori'ler, belirli başka teorilere göre, başka başka olabileceğine göre,aynı iki algının karşılaştırılması sonunda başka başka teoriler tahkik edilebiliyor (bk.a), fakat ne denirse densin, karşılaştırılan daima iki algıyahut iki tane algılar grupudur, böyledir, fakat iddea, bir tarafın, teori olduğu merkezindedir. Bu düşünceler gösteriyor ki, hakikat probleminin, tahkik edilebilme 9 kavramına ircaı,problematiği ortadan kaldırmak şöyle dursun, yeni yeni problematiklere yol açmaktadır. 10 Hakikati tahkik'e (vérification'a) irca ettiğimiz taktirde o, iki algının yahut iki algılar grupunun uygun düşmesinden ibaret oluyor, fakat ondan sonra - belki farkına varılmadan - uzun bir tefsir başlıyor. Bu kadar daralmış bir hakikat kavramını temellendirmek için tefsir kısmının ince bir analizine girişmek gerekir mi sorusunu biz, hayır ile cevaplandırıyoruz; çünkü: a. Hakikat'in "vérification" derekesine indirilmesinde asıl hakikat kavramından bizi uzaklaştıran görüşler, küçümsenemiyecek bir rol oynamaktadır. Bunların başlıcaları: Pragmatizme, Rölativizme, Düşünce ekonomisi, Konvasiyonalizme, hatta, bir dereceye kadar, Protagoreizme'dir. Bu meslekler gözönünde tutularak denebilir ki, hakikat'in vérification'a ircaı bir daraltma, fakat hakikatin yerine bir şeyi muhafaza etme değil, hakikati ortadan kaldırıp, yerine onunla heterogen olan bir unsuru koyma'dır. O zaman, hakikati algıya bağlamak istediğiniz taktirde, algıya tam hakkını vermek şartile, ancak şukadarını söyliyebileceğiz : Algılandı başka bir algı ile karşılanan, yahut birinci algıdan - dedüksüyon'da pürüzsüz davranmak şartiyle - çıkarsanan, hakikate uygundur. ıı Burada da iç-algı dış-algı ikiliği başgöstermektedir. Dış algı- 9 Ludwig Wittgenstein, Tractates Logico - Philosophicus (der Sinn eines Satzes ist die Methode seiner Verifikation)) ve ona uyan cereyanlar. Meselâ: Mantıkçı Ampirizm..

KAVRAMA İNCELEMELERİ 61 nın yanılmazlığını kabul ettirecek bir intersübjektif 10 uygunluk vardır: Ben kırmızı bir kağıt görüyorum, dediğimde, benim bu görmemin muhtevası ne olursa olsun, konuştuğum kimselerle hemen anlaşıyorum. Fakat iç-algı'da bu böyle değildir. lç-algıların intersübjektifliği - Descartes ne derse desin - aynı şekilde yaşanmış bir şey değildir 11. O halde, algıyı sadece dış-algı olarak almaya, bilgi teorisi bakımından ne hakkımız olabilir? 12 Sonra, meselâ bir renk algıladığımız zaman, onun gerisinde o renge sahip, yahut o rengin haber verdiği, yahut, o renk vesilesiyle varlığını öğrendiğimiz, yahut ilh...ilh...nesne, bahis konusudur. Metafizik bakımından tarafsız, "neutre", olmak kaygısı ile arkada gizli olanı kale almamak, varolan bir probleme göz yummak olmaz mı? Bu son düşünceyi şu cümle ile formüllendirebiliriz : Hakikatin araştırılmasında ihmal edilmesine imkân olmıyan bir unsuru, metafizik korkusu ile ortadan kaldırmıya hakkımız var mı, yok mu, bu da ayrı bir problemdir. - Cevabımız : yoktur, olursa algı, hakikat kavramına en kolay yaklaşma yolu olmaktan çıkıyor (Esasen bu, ııin de sonucudur). 13 Burada, mantık mı matematiğe dayanır (Brouwer gibi entüisiyonist'ler), yoksa, tersine, matematik mi mantığa dayanır (Russell, Garnap ilh..) problemini, yani matematiğin temellendirilmesi meselesini hiç ele almıyacağız. Mantık olsun matematik olsun, her türlü formel sistemi gözönünde bulunduracağız. Böyle bir formel disiplinde herhangi bir iddeanın doğruluğunu ne zaman kabul ederiz? Meselâ bir çarpma işleminde mizan'ın doğru çıkması ile o çarpma işleminin doğruluğuna hükm ederiz. Mizan ise, aynı işlemi başka yoldan yapmaktır. Yahut mantıkta bir aksiyomatik sistem alalım: sistemin içinde, dedüksiyon yoliyle elde edilmiş bulunan herhangi bir formül ne ise, aslında temeldeki aksiyom sistemi de o dur. Hakikat, her iki misalde de işlemin işleme, formülün formüle uygunluğundan başka bir şey değildir. Burada da demek ki uygunluk temelde bulunuyor, fakat geleneğin hakikat tanımında olduğu gibi iki heterogen arasında değil iki homogen arasında. 14 Bu olay karşısında, birçokları, formel olmıyan bir sistemin hakikat kavramı ile formel olan bir sistemin hakikat kavramı arasında uçurum göregelmişlerdir. Fakat şimdi görüyoruz ki aradaki büyük ayrılık, beher sistemin -söz caizse- kendi iç ekonomisini ilgilendiren bir meseledir. Genel bir görüş açısından bakılırsa, prensip ayrılığı yoktur. Çünkü aynı, olayı algılarda da gördük : Uygunluk, algı ile algı - olmıyan arasında değil, algı ile algı arasında, yani iki homogen arasındadır. Fakat algı bahis konusu olduğu vakit, formel disiplinden şu fark vardır ki, bir tarafın algısına büyük bir tefsir sistemi bağlıdır, ve uygunluk sanki öte tarafın algısı ile bu tefsir arasında imiş gibi davranılmaktadır. Halbuki aslında bütün fark, formel sistemde durumun, bu tefsirin yokluğundan ötürü, çok daha basit olmasından ibarettir. 10 bk. yuk. Not 8. 11 Rudolf Carnap, Scheinprobleme in der Philosophie. Das Fremdpsychische und der Realismusstreit (Benary) Berlin 1928.- Bütün yazı. \