Türkiye'de Kamu Kesimi Ýç Borçlanmasýnýn Özel Yatýrým Harcamalarý Üzerindeki Etkisi



Benzer belgeler
KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr.

VIII MALÝ PÝYASALAR 125

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

ÝÇÝNDEKÝLER TABLOLAR LÝSTESÝ GRAFÝKLER LÝSTESÝ GÝRÝÞ BÝRÝNCÝ BÖLÜM: SOSYAL GÜVENLÝK SÝSTEMÝNÝN FÝNANSMAN PROBLEMÝ VE SONUÇLARI

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

VII PARA VE BANKA 105

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

ÝÇÝNDEKÝLER BÝRÝNCÝ BÖLÜM TÜRKÝYE EKONOMÝSÝ

ÝÇÝNDEKÝLER BÝRÝNCÝ BÖLÜM TÜRKÝYE EKONOMÝSÝ

1 MAKRO EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Büyüme, İstihdam, Vasıflar ve Kadın İşgücü

Türkiye Muhasebe Standartlarý Sorularý Gönderen : abana - 02/03/ :03

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici


Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.




Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Türkiye de Bankalar, Sermaye Piyasası ve Ekonomik Büyüme: Koentegrasyon ve Nedensellik Analizi ( ) Hakan Çetintaş & Salih Barışık

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

ÝÇÝNDEKÝLER BÝRÝNCÝ BÖLÜM TÜRKÝYE EKONOMÝSÝ

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Türkiye Ekonomisi için Kriz Önlemleri

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BÜTÇE TEKLİFLERİ

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi


GÝRÝÞ. Bu anlamda, özellikle az geliþmiþ toplumlarda sanayi çaðýndan bilgi

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

6111 Sayýlý Yasa Kapsamýnda Kdv Arttýrýmýnda Bulunmak Ýsteyen Mükellefleri Bekleyen Süpriz Salý, 01 Mart 2011

MALÝ ANALÝZ DENEME SINAVI.KENDÝNÝZÝ SINAYIN Gönderen : caner - 02/12/ :43

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora

Courses Offered in the PhD Program

Semester I. PSPA 105 Introductionto Law Hukuka Giriş C 3 5 ECON 101 Introduction to Economics İktisada Giriş I C 3 5

Türkiye Ekonomisi 2004

Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Hadler


ÝKÝNCÝ BÖLÜM DÜNYADAKÝ EKONOMÝK GELÝÞMELER


Ballorex Venturi. Çift Regülatörlü Vana

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120


Para Teorisi ve Politikası Ders Notları

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn


KURTULUÞ CEPHESÝ. Dünya Ekonomisinde Durgunluk. Güçlü Ekonomiye Geçiþ Programý (!)

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

TÜRLERÝ, NEDENLERÝ VE GÖSTERGELERÝYLE FÝNANSAL KRÝZLER Dr. Ahmet TURGUT*

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi


DERS İÇERİĞİ. Para-Banka Teori ve Politikası. Zorunlu DERS HEDEFİ

Maliye Politikası ve Bütçe

PID Kontrol Formu. Oransal Bant. Proses Deðeri Zaman

Modüler Proses Sistemleri

Mitler ve Gerçekler 1 *! &!&! $! " $ 2 $! " $ # & * " &!&0,!!! 2 /#! 3 4 & &!5. sürmekte olan yüksek enflasyonun temel sebepleri

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

ASKÝ 2015 YILI KURUMSAL DURUM VE MALÝ BEKLENTÝLER RAPORU

ÝÇÝNDEKÝLER BÝRÝNCÝ BÖLÜM TÜRKÝYE EKONOMÝSÝ. Sayfa TÜRKÝYE EKONOMÝSÝNÝN GENEL GÖRÜNÜMÜ... 3

ÜRETÝM. Bu bölümde ekonominin temel sektörlerindeki üretim geliþmelerine ana hatlarý itibariyle yer verilmektedir. Tablo III-2

Courses Offered in the MSc Program

YATIRIM. Ders 19: Menkul Kıymet Analizi. Bahar 2003

Courses Offered in the MsC Program

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

GÜÇLÜ EKONOMÝYE GEÇÝÞ PROGRAMI ÜZERÝNE DEÐER- LENDÝRMELER

Bölüm 1. Para, Banka ve Finansal Piyasaları Neden Öğrenmeliyiz?

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

TÜRKİYE DE MAHALLİ İDARELERİN MALİ YAPISI

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model

Simge Özer Pýnarbaþý


DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Kodu


Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık :24

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

TÜRKÇE WORLD ENERGY OUTLOOK

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

2017 ÖNCESİ NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT NÖ-İÖ BÖLÜMLERİ LİSANS ÖĞRETİM PLANI

Transkript:

Türkiye'de Kamu Kesimi Ýç Borçlanmasýnýn Özel Yatýrým Harcamalarý Üzerindeki Etkisi Sami TABAN Doç.Dr., K. Maraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi Ýktisat Bölümü staban@ksu.edu.tr Akif KARA Öðr. Gör., K. Maraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi Ýktisat Bölümü akifkara@hotmail.com 1. Giriþ Modern devlet anlayýþý çerçevesinde, devletin klasik görevlerinin yanýnda sosyal anlamda da görev ve sorumluluk bilincinin artmasý, kamu harcamalarýný artýrmaktadýr. Artan kamu harcamalarýný karþýlamada, devletin vergi gibi olaðan gelirlerinin yetersiz kalmasý ise bütçe açýklarýna neden olmaktadýr. Bu nedenle, kamu gelirlerindeki yetersizliðin giderilebilmesi ve bütçe açýklarýnýn kapatýlabilmesi amacýyla kamu, borçlanma yoluna gitmektedir. Kamu kesimi iç borçlanmasýnýn, özel kesime aktarýlabilir fonlar üzerinde finansal bir dýþlama etkisi (crowding out) yaratýp yaratmadýðý ise günümüzde hala tartýþma konusudur. Eðer finansal piyasalarda kamu kesimi özel kesime rakip durumda ise, bütçe açýklarýnýn kamu iç borçlanmasý ile karþýlandýðý durumda, özel kesime ait tasarruflar kamu kesimine aktarýlacak ve bu durum özel kesim yatýrýmlarý üzerinde dýþlama etkisini ortaya çýkaracaktýr (Mankiw, 1994:62; Þen vd., 2004:215). Diðer taraftan, kamu iç borçlanmasý bütçe açýðýný finanse etmek amacýyla yapýlmýþ olmakla beraber, kamu alt yapý yatýrýmlarýna tahsis edilebilir. Böyle bir durum, özel sektör yatýrýmlarýný uyaracak ve onlarýn verimliliðini artýrabilecektir (Kesbiç ve Bakýmlý, 2004:47). Ayrýca, Friedman tarafýndan ileri sürülen portföy modeli yaklaþýmýna göre, kamu finansman açýðýný finanse etmek için ihraç edilen hazine bonolarýnýn hisse senetlerini tam olarak ikame etmemesi durumunda, bireylerin portföylerini yeniden dengeleme çabalarý daha fazla hisse senedi talep etmelerine, bu durum ise hisse senedi fiyatlarýnýn artmasýna ve getirilerinin azalmasýna, hisse senedi maliyetlerinde bu azalma ise özel sektör yatýrýmlarýnýn artmasýna neden olabilecektir. Yani devlet borçlanmasýnýn etkilerinin dýþlama deðil "tamamlayýcý" (crowding in) olabileceði iddia edilmektedir. Konu ile ilgili yapýlan ampirik çalýþmalarda da, kamu kesimi iç borçlanmasýnýn yarattýðý dýþlama etkisinin boyutu konusunda farklý sonuçlara ulaþýldýðý görülmüþtür. Bu türden çalýþmalara, Kormendi (1983), Reid (1985), Giannaros ve Kolluri (1985), Dalamagas (1987), Evans (1987), Eisner ve Pieper (1988), Mathis ve Bastin (1992) ve Giannoros vd., (1991) gibi yazarlarýn yaptýklarý çalýþmalar ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ BF DERG SÝ, EKÝM 2006, 1(2), 11-26 11

örnek gösterilebilir. Bu çalýþmada, Türkiye'de kamu iç borçlanmasýnýn özel yatýrým harcamalarý üzerindeki etkileri ampirik olarak incelenmektedir. Bu çerçevede, ilk olarak kamu iç borçlanmasýnýn özel yatýrým harcamalarý üzerindeki etkileri teorik olarak ele alýnmakta ve daha sonra Türkiye'de kamu iç borçlarýnýn geliþimi ve bu borçlarýn ekonomi üzerindeki dýþlama etkisi incelenmektedir. Çalýþmanýn son kýsmýnda ise, kamunun iç borçlanmasýnýn Türkiye'deki özel yatýrým harcamalarý üzerinde bir etkisinin olup olmadýðý ekonometrik yöntemle test edilmektedir. 2. Kamu Ýç Borçlanmasýnda Teorik Yaklaþýmlar Kamu finansmanýnýn borçlanma yoluyla saðlanmasýnýn yarattýðý ekonomik etkiler, Klasik, Keynesçi, Monetarist, Kamu Tercihi-Anayasal Ýktisat ve Yeni Klasik iktisat görüþleri çerçevesinde aþaðýda ele alýnmaktadýr. 2.1. Klasik Yaklaþým Bilindiði gibi Klasik iktisadi yaklaþým, ekonominin düzgün iþleyen bir piyasa mekanizmasý sayesinde dengeye geldiðini ve bu çerçevede devletin ekonomiye müdahalesinin olabildiðince sýnýrlý olmasýný ve devletin yalnýzca temel görevlerini (adalet, güvenlik gibi) yerine getirmesi gerektiði anlayýþýna dayanmaktadýr. Bu durumda ekonomiye devlet müdahalesinin sýnýrlý olmasý, giderlerin ve bu giderleri karþýlamak için toplanan gelirlerinde olabildiðince az olmasýný gerektirir. Klasikler, devletin üretmeyip tükettiði, verimsiz olduðunu, kaynaklarý iyi kullanmadýðýný belirtmiþlerdir. Küçük devlet anlayýþý nedeniyle, kamu harcamalarýnýn en düþük düzeyde tutulmasýný ve dolaylý vergilerle finanse edilmesini, borçlarýn olaðanüstü bir kamu geliri olmasý nedeniyle ancak verimli yatýrýmlarda kullanýlmasý þartýyla alýnmasý gerektiðini savunmuþlardýr (Dileyici ve Özkývrak, 2006: www.canaktan.org). Klasik yaklaþýma göre, bütçe açýklarý parasal ve mali disiplini bozar. Devletin bütçesinin sürekli bir þekilde açýk vermesi, istisnai ve olaðanüstü bir gelir niteliðinde olan borçlanmanýn normal bir gelir gibi algýlanmasýna neden olur ve kamu maliyesini zor duruma sokar. Bütçe açýklarýnýn borçlanmayla veya vergilerle finanse edilmesi durumunda ise, kamu harcamalarýndaki artýþ kadar özel harcamalarda bir azalýþ olacaktýr. Bu durum, dýþlama etkisi (crowding out effect) olarak adlandýrýlmaktadýr. Klasik sistemde dýþlama etkisinin ortaya çýkýþýný IS- LM analizi çerçevesinde açýklayabiliriz. Klasiklere göre, reel para talebi faize karþý tam duyarsýzdýr. Böyle bir durumda LM eðrisi diktir. Kamu harcamalarýndaki bir artýþ IS eðrisini saða kaydýrýrken, LM eðrisinde bir deðiþme olmayacak, sadece faiz oranlarý artacaktýr. Artan faiz oranlarý özel sektör yatýrýmlarýný kamu harcamalarýndaki artýþ oraný kadar azaltacaktýr (Dornbush ve Fischer, 1994:205). 2.2. Keynesçi Yaklaþým Tüm dünyayý etkisi altýna alan 1929 bunalýmý ile birlikte geliþmiþ ülkelerin çoðunda görülen yüksek 12 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

oranlý iþsizliðin ortaya çýkmasý, Klasik iktisadi sisteme olan güveni derinden sarsarak, o zamana kadar ekonomi biliminde yerleþmiþ temel inançlarýn sorgulanmasýna yol açmýþtýr. Keynesçi iktisadi görüþe göre, sanayileþmiþ ülkelerde yaþanan eksik istihdam toplam talepteki yetersizliðin sonucu ortaya çýkmýþtýr. Bu nedenle, Keynes'e göre, izlenecek politikalar toplam talebin artýrýlmasýný hedeflemelidir. Dolayýsýyla, dünya buhraný öncesinde geçerli olan denk bütçe anlayýþý 1930'larda deðiþmeye baþlamýþ ve iktisat politikalarý talep artýrýcý yönde deðiþtirilmeye baþlanmýþtýr. Keynesçi yaklaþýmda amaç, durgunluk içindeki ekonomiyi geniþleme safhasýna sokmak, devlet harcamalarý ile özel sektör harcamalarýndaki yetersizlikleri gidererek ekonomiyi tam istihdam düzeyine getirmektir (Dileyici ve Özkývrak, 2006: www.canaktan.org). Eðer ekonomide tam istihdamýn saðlanmasý bütçe açýðýný gerektiriyorsa bu para arzý yoluyla finanse edilebileceði gibi, borçlanma yoluyla da finanse edilebilir. Ýktisadi etkileri bakýmýndan her iki açýk finansman yöntemi arasýnda fark yoktur. Önemli olan bütçe açýðý aracýlýðý ile efektif talebin uyarýlmasýdýr. Keynesçi görüþ çerçevesinde bütçe açýklarýnýn finansmaný ve sonuçlarý standart IS-LM modeli çerçevesinde analiz edilmektedir. Bilindiði gibi IS-LM modeli, bir kapalý ekonomideki marjinal tüketim eðilimi, likidite tercihi ile faiz oranlarý arasýndaki iliþki, vergi oraný, yatýrýmlarýn faizlere karþý esnekliði gibi temel parametre ve büyüklükler veri iken, mal ve para piyasalarýnda eþanlý denge koþullarýný incelemektedir. Buna göre, bütçe açýklarýnýn borçlanmayla finanse edilmesi durumunda açýðýn finansmaný için ihraç edilen kamu kesimi borçlanma kâðýtlarýnýn nemalarý özel kesimin servetinde bir artýþa neden olacaktýr. Söz konusu artýþ, mal piyasasýnda geniþletici etki yaratacaktýr. Teknik bir anlatýmla, IS eðrisi saða kayacaktýr. Diðer taraftan, ekonomide gelir artýþýna baðlý olarak iþlem amaçlý para talebi de artacaktýr. Para talebinin artmasý, ceteris paribus varsayýmý altýnda para piyasasýnda daralmaya yol açacak, yani LM eðrisini sola kaydýracak ve sonuçta faizler yükselecektir. Faizlerin yükselmesi, dýþlama etkisini ortaya çýkaracaktýr. Milli gelirde ne gibi bir artýþ ya da azalýþ olacaðý, özel kesimin servetindeki artýþýn mal ve para piyasalarýnda ortaya çýkardýðý etkilerin büyüklüðü tarafýndan belirlenecektir. Eðer bu kesimin servetindeki artýþýn mal piyasasý üzerindeki etkisi para piyasasý üzerindeki etkisinden büyükse, bu durumda milli gelir üzerindeki net etki daha yüksek olacaktýr. Keynesçi bütçe açýklarý üzerindeki tartýþmalar, dýþlama etkisi üzerinde odaklaþmaktadýr. Keynesçiler, bütçe açýklarýnýn özel yatýrýmlarý dýþlama etkisinin çok küçük ve önemsiz olduðunu savunurlar. Onlara göre, ekonomi eksik istihdamda ise -ki varsayým gereði öyledir- bütçe açýklarý daraltýcý para politikasý uygulanmadýðý sürece dýþlama etkine yol açmaz. Þöyle ki, tasarruf paradoksu baðlamýnda toplam tasarruflardaki bir artýþ milli gelirden sýzýntýlarýn artmasýna yol açmak suretiyle toplam talebi düþürür. Toplam talepteki düþüþ, üretimin azalmasý ve iþsizliðin artmasý þeklinde kendini gösteren durgunluk anlamýna geldiðinden devlet vergileri düþürmek veya harcamalarý arttýrarak, teknik bir anlatýmla açýk bütçe politikasýyla, toplam talebi canlandýrabilir. Senaryo gereði, açýk bütçe uygulamasý sonucu artan toplam talep özel yatýrýmlarýn verimliliðini artýracak ve böylece yatýrýmlar ivme kazanmýþ olacaktýr. Sonuçta faizler yükselse bile yatýrýmlar bundan etkilenmeyecek ve dýþlama etkisi ortaya çýkmayacaktýr. Ancak ekonomi tam istihdama yaklaþtýðýnda dýþlama etkisi yavaþ yavaþ kendisini gösterecektir. EKÝM 2006 13

Keynesçi iktisatçýlar, borçlanma ile saðlanan kaynaklarýn kendi kendini finanse eden yatýrýmlar için kullanýldýðý sürece, bütçe açýklarýnýn borçlanmayla finansmanýnýn gelecek nesiller üzerine herhangi bir yük getirmeyeceðini de iddia etmektedirler. Aksi halde, gelecekte borç yükü ve dolayýsýyla vergi yükü artacaktýr. Ancak, S.Blinder, R. Solow, Modigliani, Ý.Tobin, W.Buiter, B.Friedman, R.Brunberg, A.Lerner ve M.Feldstein gibi Keynesçi iktisatçýlar bireylerin gelecek vergi yükümlülüklerini algýlamada, yakýn gelecekte meydana gelebilecek olgularý anlamakta yetersiz olduklarýný, yada algýlama tam olsa bile, bireylerin bencil bir yaklaþým sergileyerek vergilerden kaçýnacaðýný ileri sürmektedirler. Bu durum, devlet tahvillerinin tamamýnýn bireylerin net servetlerinin bir parçasýymýþ gibi algýlamalarýna neden olmaktadýr (Özbilen, 2006: www.econturk.org). Keynesçilere göre borçlanma, açýk bütçe politikasýnýn bir aracý olduðu kadar, ekonomide dengeyi saðlamanýn da bir unsurudur. Bu sebeple borçlanma gelecek nesiller üzerinde yeni yük doðurmayacak; aksine, milli gelirin artmasýna ve iþsizliðin azalmasýna katký saðlamak suretiyle gelecek nesiller üzerindeki borç yükünü hafifletecektir. 2.3. Monetarist (Paracý) Yaklaþým Dünyada 1970'li yýllarda enflasyon ve iþsizlik, kamu harcamalarýndaki önlenemez artýþlar ve bütçe açýklarý gibi ekonomik sorunlar yaþanmaya baþlanmýþtýr. Bu durum, temelinde liberal görüþün aðýrlýk bastýðý Keynesçi iktisada alternatif yeni iktisadi düþünce akýmlarýný ortaya çýkarmýþtýr. Bu akýmlardan birisi Nobel ekonomi ödüllü Amerikalý iktisatçý Milton Friedman öncülüðünde geliþtirilen Monetarist iktisadi yaklaþýmdýr. Monetarist görüþe göre, bütçe açýðýnýn vergilerle veya halka devlet tahvili satýlarak borçlanmayla finanse edildiði durumda, ekonomide ödünç verilebilir fon talebi artacak ve faiz oranlarý yükselecektir. Faiz oranlarýndaki artýþ, yatýrýmlar için bir maliyet unsuru taþýdýðýndan özel sektör yatýrýmlarý daralacaktýr. Bu durumda özel sektör harcamalarý kamu harcamalarýndaki artýþ kadar azalýrken, toplam harcama veya milli gelir düzeyinde bir deðiþme olmayacaktýr (Kaldor ve Trevithick, 1981'den aktaran; Orhan, 1989:71). Ayrýca Friedman, kamu tahvilleri ile özel sektör tahvil ve hisse senetlerinin ikame durumlarýnýn oldukça fazla olduðunu açýklamaktadýr. Kamu, tahvil ihracý yolu ile finansmanýný gerçekleþtirdiðinde, hem özel kesimin piyasadan bulabileceði fonlarý azaltacak, hem de faiz haddinde sebep olacaðý yükselme nedeniyle bu fonlarýn maliyetini artýracaktýr. Sonuç olarak, kamu sektörü tahvilleri piyasada özel sektör tahvil ve hisse senetlerinin yerine geçecek ve bir süre sonra üretimde ve dolayýsýyla gelirde azalmalar oluþacaktýr. Bu mekanizmaya portfolio crowding out adý verilmektedir (Friedman, 1972'den aktaran; Kesbiç ve Bakýmlý, 2004:40). 2.4. Kamu Tercihi ve Anayasal Ýktisat Yaklaþýmý Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra M. Buchanan'ýn öncülüðünde ekonomik sorunlara çözüm getirmek amacýyla geliþtirilen çaðdaþ iktisadi yaklaþýmlardan biri de Kamu Tercihi Teorisi'dir. Kamu tercihi yaklaþýmýnýn temelinde Neo-Klasik iktisatçýlarýn geliþtirdiði "Piyasa Baraþýrýzlýðý Teorisi"ne karþýlýk 14 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

geliþtirdikleri "Devletin Baþarýsýzlýðý Teorisi" vardýr (Dileyici ve Özkývrak, 2006: www.canaktan.org). Buchanan'a göre, devletin baþarýsýzlýðýnda Keynesçi iktisadi anlayýþ doðrultusunda hareket eden akademisyenler, bürokratlar ve politikacýlar önemli bir yere sahiptir. Çünkü Keynesçi iktisat, devletin ekonomiye aktif müdahalesini görür. Dolayýsýyla, bu müdahaleci devlet anlayýþý kamu sektörünün zaman içerisinde büyümesine yol açmýþtýr (Güngör, 2006: www.ceterisparibus.net). Kamu tercihi iktisatçýlarý, devletin büyümesinin nedenlerini ve sonuçlarýný analiz etmiþlerdir. Onlara göre kamu sektörünün büyümesi bir takým ekonomik ve politik yozlaþmalara neden olur. Örneðin, bütçe açýklarý ekonomik yozlaþmanýn bir türünü oluþturmaktadýr. Çünkü kamu sektörünün yeni fonksiyonlar üstlenmesiyle birlikte kamu harcamalarý kamu gelirlerinden daha hýzlý bir þekilde artmaktadýr. Bütçe açýðý ortaya çýktýðýnda bunun nasýl finanse edileceði gündeme gelmektedir. Bütçe açýklarýnýn finansmaný vergiler, iç ve dýþ borçlar veya para basýmý yoluyla karþýlanabilir. Bütçe açýklarýnýn borçla finansmaný ile karþýlanmasýnýn getireceði önemli problemlerden birisi de gelecek nesillerin vergi yükünün artacak olmasýdýr. Yaþayan nesillerin gönüllü olarak devlete verdikleri borçlarýn anapara ve faizlerinin ödenmesi için gerekli vergi artýþýný gelecek nesiller yüklenmek zorunda kalacaktýr. Çünkü borçlanmanýn yükü, borçlanmanýn gerçekleþtirildiði dönemde deðil; borçlarýn anapara ve faizlerinin ödenmesi esnasýnda ya da sonrasýnda ortaya çýkar. Dolayýsýyla borç yükünü taþýyanlar yaþayan bu nesiller deðil; gelecek nesiller olacaktýr. Kamu tercihi teorisyenleri, bu ekonomik ve siyasal sorunlarý gidermenin tek yolunu, devletin güç ve yetkilerinin sýnýrlandýrýlmasýnda görmektedirler. Bu çerçevede bu teoriyi savunanlar devletin güç ve yetkilerinin sýnýrlandýrýlmasýný öngören "Anayasal Ýktisat Teorisi"ni geliþtirmiþlerdir (Dileyici ve Özkývrak, 2006). 2.5. Yeni Klasik Yaklaþým Yeni klasik iktisatçýlarýn Keynesçi teoriye ve Keynesçi makro modellere yönelik eleþtirilerinin temel nedenini, 1960'lý yýllarda baþlayan ve þiddeti gittikçe artan enflasyon ve iþsizlik oluþturmuþtur. Bu problemler modasý geçmiþ sayýlan sýký para ve dengeli bütçe gibi "Klasik" ilkelerin bir sonucu olarak doðmamýþtýr. Aksine modern Keynesçi doktrinin, enflasyon riski taþýmasýna raðmen reel büyümeyi ve artan istihdamý taahhüt eden geniþ bütçe açýklarýný ve yüksek oranlý parasal geniþlemeyi gerektiren politikalarý sonucu ortaya çýkmýþtýr (Lucas ve Sargent, 1982:295). Yeni klasik yaklaþýmda, kamu harcamalarý özel kesimin ekonomik faaliyetlerini dýþlamaktadýr. Çünkü, Yeni klasiklere göre, toplam özel tasarruf (toplam çýktý-özel tüketim) hükümet harcamalarý tarafýndan ya vergilerle ya borçlanmayla yada para arzý artýþý ile emilmektedir. Bununla birlikte hükümet harcamalarýnýn finanse ediliþ þekli kamu harcamalarýnýn etkinliðini belirleyen önemli bir faktördür (Byrns ve Stone, 1992:315). Öte yandan, Yeni klasik iktisatçýlar, klasik ve monetarist iktisatçýlar gibi kamu harcamalarýnýn vergiler veya halktan borçlanarak karþýlanmasýnýn, özel tüketim ve yatýrým harcamalarýnda veya ithalatta meydana gelebilecek bir azalma ile karþýlanacaðýný kabul etmektedirler. Bu durumda, kamu harcamalarýndaki artýþýn vergilerle veya borçlanma yoluyla finanse edilmesi özel sektör harcamalarýný EKÝM 2006 15

dýþlayacaktýr. Dolayýsýyla, kamu harcamalarýndaki bir artýþýn istihdam ve milli gelir düzeyi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktýr. Kamu harcamalarýnýn iç borçlarla finanse edilmesinin ekonomi üzerinde herhangi bir etkisinin olmayacaðýna savunan bir diðer Yeni Klasik görüþ de "Ricardo Denklik Teoremi"dir. Ýlk defa David Ricardo (1817,1820) tarafýndan ortaya konan ve daha sonra Robert Barro (1974) tarafýndan geliþtirilen Ricardo Denklik Teorisi Barro'nun 1974'de yazdýðý "Are Government Bonds Net Wealth? (Devlet tahvilleri net servet midir?)" isimli çalýþmasýyla gündeme gelmiþ ve o günden beri de yoðun akademik araþtýrmalara ve tartýþmalara neden olmuþtur (Özbilen, 2006). Barro, bütçe açýklarýndaki artýþ nedeniyle devletin ihraç ettiði borç senetlerindeki artýþýn bireylerin refahýný artýrmayacaðýný iddia etmektedir. Çünkü, bireyler, devletin borcundaki artýþlarýn ileride vergi artýrýmý yoluyla kendilerine yansýyacaðýný tahmin edeceklerinden, bugünkü tüketimlerini azaltýrlarken tasarruflarýný artýracaklardýr. Tasarruflardaki artýþ miktarý, devletin borçlandýðý artýþ miktarýna eþit olacaktýr. Bu nedenle, Barro'ya göre, kamu harcamalarýnýn borçlanmayla veya vergilerle karþýlanmasý, toplam talep, reel faiz oranlarý ve sermaye birikimi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktýr (Barro 1974'ten aktaran; Saxton, 2003). Yani, iç borçlarla vergilemenin ekonomi üzerinde etkilerinin denk olacaðý ifade edilmektedir. Ayrýca, R. J. Barro, R. C. Kormendi, P. Evans gibi Yeni Klasik iktisatçýlar, Keynesçi iktisatçýlarýn tersine, bireylerin gelecekte konulmasý beklenen vergileri tam olarak algýlayarak, fedakârca bir davranýþta bulunacaklarýný ifade etmektedirler. Onlara göre bireyler, gelecekte konulacak vergileri ödemek için, gelecek kuþaklara aktaracaklardýr. Dolayýsýyla, devlet tahvillerinin özel sektörün net servetine dahil edilmemesi görüþünü savunmaktadýrlar (Özbilen, 2006). Ancak, Ricardo denklik teorisi makul olmayan varsayýmlar içerdiði için eleþtirilmektedir. Örneðin, tüketicilerin çoðunluðunun, hükümetin cari harcamalarýnýn gelecekteki vergiler anlamýna geleceði hakkýnda yeterli bilgiye sahip olduðunun varsayýlmasý, gerçekçi bir yaklaþým deðildir. Ayrýca tasarruflarýn, artan açýklarý dengeleyecek kadar artacak olmasý da diðer bir eleþtiri noktasýný oluþturmaktadýr (Bernheim, 1989:55-72). 3. Türkiye'de Kamu Kesimi Ýç Borçlanmasý ve Dýþlama Etkisi Türkiye'de kamu harcamalarýnýn iç borçlanmayla finanse edilmesi durumu çok eskilere dayanmaz. 1923 yýlýnda Cumhuriyetin kuruluþundan sonra iþ baþýna gelen hükümetler, Osmanlý döneminde borçlanmanýn olumsuz etkilerinin tazeliði nedeniyle devletin iç borçlanmasý kadar bütçe açýklarýna da "klasik maliye" anlayýþý doðrultusunda bakmýþlardýr. Cumhuriyetin kuruluþundan sonra, Osmanlý borçlarýnýn bir bölümünü ödemeyi kabul ederek aðýr bir borç yükü altýna giren genç Türkiye Cumhuriyeti, ilk borç tahvilini 1933 yýlýnda çýkarmýþtýr. 1933'lü yýllara kadar öncelikli hedef halkýn güvenini kazanmak ve özellikle de bankalar ve diðer sermaye kaynaklarýnýn geliþtirilmesi iken, 1933'den sonra ise kalkýnmanýn finansmaný amacýna yönelik olarak iç borçlanmaya büyük önem verilmiþtir. Ýç ve dýþ borçlar, özellikle alt yapý harcamalarýnýn finansmanýnda kullanýlmýþtýr (Kerimoðlu, 2004). Türkiye, 1980 yýlý baþýnda istikrar ve yapýsal uyum programý uygulamaya baþlamýþ ve 1980'li yýllarýn 16 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

ortalarýna doðru kamu borçlanma gereksinimi önemli miktarda azalmýþtýr. Bu yýllarda, bütçe açýklarýnýn finansmanýnda hazine bonosu ve devlet tahvili hükümetlerin tercih ettiði bir finansman aracý olmamýþ, söz konusu açýklar Merkez Bankasý kaynaklarýna baþvurularak finanse edilmiþtir. 1985 yýlýnda iç borçlanma yapmak amacýyla hazine bonosu ve devlet tahvili satýþýnda ihale yöntemine geçilmesiyle Merkez Bankasý kaynaklý finansman azaltýlmaya çalýþýlmýþtýr (Oskay, 2004a:125). 1980'li yýllarýn sonlarýna doðru kamu finansman açýðýndaki artýþlar, 1990'lý yýllara gelindiðinde kamu kesimi borçlanma gereðini ve buna baðlý olarak iç borç stokunu artýrmýþtýr (Özatay, 1995: 17). Özellikle 1990 yýlýndan itibaren her yýl iç borç stoku bir önceki döneme göre yýllýk ortalama %70-90 oranýnda artmýþtýr. Bu durum devletin her geçen yýlda kaynak ihtiyacýnýn arttýðýný ve olaðan kamu gelirleri ile karþýlanmayan giderlerin borçlanma yoluyla karþýlanmaya çalýþýldýðýný göstermektedir (Oskay, 2004b:225). Toplam iç borçlanmalar 1980-1990 döneminde GSMH'ýn yýllýk ortalama %2.3'üne eþit iken, 1991-1998 döneminde ise bu oran %9'a yükselmiþtir. Bu da bütçe açýðýnýn finansmaný için, bu dönemde Merkez Bankasý kaynaklarýndan büyük ölçüde yararlanýldýðýný göstermektedir. 1980-2003 yýllarý arasýnda tahvil ve bono ihraç gelirleri toplam borç servisinin ortalama %90'ýný oluþturmuþtur. Bu durum, yatýrýmlara tahsis edilebilecek fazla bir bakiye kalmadýðýný göstermektedir. Burada hatýrlatýlmasý gereken bir konu, borçlanmalarýn servis gerekleri, öbür yýlýn borçlanmalarýnýn gerekçesini oluþturmaktadýr. Bir baþka deyiþle, Hazinenin, borçlarýný ödeyebilmek için borçlanmak durumunda kalmasý, bütçe açýklarýnýn sürekliliðinin bir göstergesi olmuþtur. Diðer taraftan, 1990'lý yýllarda kamu açýðý ve buna baðlý olarak borç stokundaki hýzlý artýþ ayný zamanda faiz oranlarý üzerinde baský yaratarak faizlerin yükselmesine neden olmuþ, faizlerdeki yükseliþ ise devletin borçlanma gereðini olumsuz yönde etkileyerek, iç borç-faiz kýsýr döngüsüne girilmiþtir. Ayrýca, iç borç faiz oranlarýndaki yükseliþin, özel sektörün yatýrýmlarýný olumsuz etkilediði ve bir dýþlama etkisi yarattýðý da söz konusudur (Kesbiç ve Bakýmlý, 2004: 48-51). Grafik 1, 1990-2003 dönemi iç borç stokundaki deðiþim ile iç borçlanma faiz oranlarý arasýndaki iliþkiyi göstermektedir. Grafikten, iç borç stokundaki deðiþim ile faiz oranlarýndaki deðiþimin paralel bir seyir izlediðini görmekteyiz. Kaynak: DPT (2004, s.63 ve s.85)'den alýnan veriler kullanýlarak düzenlenmiþtir. Þekil 1. Hazine Ýç Borç Stoku ve Faizlerdeki Deðiþim (%) EKÝM 2006 17

Türkiye'de kamu iç borçlanmasýnýn özel yatýrým harcamalarýný dýþlayýp dýþlamadýðýný görebilmek için, rezerv para veya Merkez Bankasý parasý içinde kamu payýnýn artýp artmadýðýna bakmak yeterli olacaktýr. Eðer kamunun payý artmýþsa, Hazine özel kesim fonlarýný azaltmýþtýr diyebiliriz. Türkiye'de Merkez bankasýnca verilen özel ve kamu kesimleri arasýnda rezerv para bileþimi incelendiðinde, kamu kesiminin payýnýn 1980-1983 döneminde azaldýðý, ancak bu dönemden sonra sürekli arttýðý ve 1992'de üç haneli rakamlara ulaþtýðý görülmektedir. Bu durum, Hazine'nin rezerv paranýn tamamýný kullandýðý ve hatta ötesine geçtiðini göstermektedir (Kesbiç ve Bakýmlý, 2004:49). Grafik 2, 1980-2003 yýllarý arasýnda hazine borçlanmalarýnýn rezerv para artýþýndaki paylarýný göstermektedir. Kaynak: Keskiç ve Bakýmlý (2004, s.51)'den alýnan veriler kullanýlarak düzenlenmiþtir. Þekil 2. Hazine Borçlanmasýnýn Rezerv Para Artýþýndaki Payý (%) Finansal anlamda dýþlama etkisinin olup olmadýðýnýn test edilmesinin bir baþka yolu ticari bankalarýn özel kesime açtýðý krediler ile tahvil ve bono stokunun toplam aktifler içindeki payýna bakmaktýr. 1980-1990 dönemine egemen olan eðilim, banka kaynaklarýnýn giderek azalan oranda özel kesime açýlan kredilere yönlendirilmiþ olmasýdýr. Ancak 1990 yýlýna gelindiðinde bu oranda bir artýþ kaydedilerek %52.2 düzeyine ulaþýlmýþtýr. Bundan sonraki dönemde ise bu oran 1997 yýlý hariç (%56,2) devamlý düþme eðilimi içine girmiþ ve 2002 yýlýnda %20'lere kadar gerilemiþtir. Buna karþýlýk, banka aktifleri içinde devlet tahvili ve hazine bonolarýnýn payýnýn 1980-2002 döneminde düzenli olarak arttýðý, %52'den %127'ye yükseldiði görülmektedir. Bu durum, banka kaynaklarýndan kamu kesimine aktarýlan fonlarda nispi bir artýþ olduðuna iþaret etmektedir. Ayrýca, ticari banka aktiflerinde yer alan tahvil ve bono stokunun özel kesime açýlan kredilere oraný dikkatle bakýldýðýnda, bu oranýn 1980-1998 döneminde ortalama 0.3 olduðu, ancak 1999 yýlýndan sonra hýzla arttýðý ve 2001 yýlýnda 1.8 ve 2002 yýlýnda da 2.5'e yükseldiði görülmektedir (Kesbiç ve Bakýmlý, 2004:51). Diðer yandan, kamunun en büyük fonlayýcýsý olan bankalarýn aktif büyüklükleri, yýllar itibariyle artýþ gösterir iken bu durum reel sektöre yansýmamýþ ve verilen ticari kredilerin 18 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

GSMH'ye oraný yýllar itibariyle sabit bir seyir izlemiþtir. Kredi-Mevduat oranlarýna bakýldýðýnda da kredilerdeki daralmanýn boyutlarý daha iyi bir þekilde ortaya çýkmaktadýr. 1986'da 100 birim mevduatýn 70 birimi kredi olarak reel sektöre aktarýlýr iken, 2001 yýlýnda ancak 31 birimi reel sektöre aktarýlmýþtýr. Bu durum kamu iç borçlanmasýnýn yarattýðý dýþlama etkisinin boyutunu açýk bir þekilde göstermektedir (Aydýn, 2002). Özet olarak, Türkiye'de Kamu, yüksek faizli, vergiden muaf ve risksiz borçlanma senetleriyle ekonomideki tasarruflarýn büyük bir kýsmýnýn kamu kesimine akmasýný saðlamýþtýr. Buna paralel olarak, devletin rekabet gücüne zayýf kalan özel sektörün, talep ettiði fonlarýn maliyeti yükseldiði gibi miktarý da azalmýþtýr. Çünkü Türk mali sisteminde hakim güç olan bankacýlýk sektörü mevduat kaynaklarýný yüksek getiri saðlayan ve de özel sektöre açacaðý kredilere göre avantajlý olan borçlanma senetlerine plase etmeyi tercih etmiþ ve özel sektörün dýþlanmasýna neden olmuþtur (Yülek, 1999: 314; Günal, 1999: 336). Kamu, banka kesimi aracýlýðýyla özel tasarruflarý kamu finansmaný için kanalize ettiði gibi, 1992 uygulanmaya baþlanan, halka doðrudan iç borçlanma senetleri satýþýyla, özel kesim birimlerinin de tasarruflarýna yönelmiþtir. Bu þartlar altýnda özel kesimin dýþlama etkisiyle mali piyasalardan dýþlanmasýnýn boyutu da büyümüþtür (Tuna, 1999: 319). 4. Türkiye'de Kamu Kesimi Ýç Borçlanmasýnýn Özel Yatýrýmlar Üzerindeki Etkisinin Ekonometrik Analizi 4.1. Yöntem ve Veriler Türkiye'de kamu iç borçlanmasýnýn özel yatýrým harcamalarý üzerinde bir etkisinin olup olmadýðýný ekonometrik olarak test edebilmek için, teorik ve ampirik literatür çerçevesinde bir doðrusal özel yatýrým harcama modeli aþaðýdaki gibi oluþturulmuþtur: Burada; YAT: Sabit fiyatlarla özel yatýrým harcamalarýný, KKSY: Kamu kesimi sabit sermaye yatýrýmlarýný, BORÇ: Ýç borç stokunu, RGSMH: Sabit fiyatlarla reel GSMH'yý, FAÝZ: Devlet iç borçlanma faiz oranlarýný, ENF: TEFE cinsinden enflasyon oranlarýný, u t: hata terimini göstermektedir. (1) EKÝM 2006 19

Özel yatýrým harcamalarý denkleminde yer alan açýklayýcý deðiþkenlerin beklenen katsayý iþaretleri Tablo 1'de sunulmaktadýr. Tablo 1. Açýklayýcý Deðiþkenler ve Beklenen Katsayý Ýþaretleri Özel ve kamu kesiminin ayný alanlara yatýrým yapmalarý durumunda, kamu yatýrýmlarý özel yatýrýmlar üzerinde bir dýþlama etkisi yaratabilecektir. Yatýrým alanlarýnýn farklýlaþtýðý durumlarda, özellikle kamu kesiminin alt yapý yatýrýmlarýna yöneldiði koþullarda ise, kamu ve özel yatýrýmlar "rakip" deðil, "tamamlayýcý" (crowding in) özellik kazanacaktýr (Kesbiç ve Bakýmlý, 2004:42). Kamunun alt yapý yatýrýmlarý özel sektörün yatýrýmlarýný kolaylaþtýrmakta, karlýlýðý artýrmakta ve dolayýsýyla sermaye birikimine de katký saðlamaktadýr (Ghali, 1998). Konuyla ilgili yapýlan ampirik çalýþmalarda, kamu yatýrýmlarýnýn özel yatýrýmlar üzerindeki pozitif etkilerinin, baþka bir deyiþle, tamamlayýcýlýk etkisinin çoðunlukla uzun dönemde geliþmekte olan ülkelerde çýktýðý görülürken, geliþmiþ ülkelerde ise kýsa ve uzun dönemde kamu yatýrýmlarýnýn özel kesim yatýrýmlarý üzerinde dýþlayýcý etkisinin olduðu saptanmýþtýr (Oshikoya, 1994). Diðer bir açýklayýcý deðiþken iç borç stokunun özel yatýrým harcamalarý üzerinde olumsuz bir etkide bulunmasý beklenilmektedir. Çünkü kamunun iç borçlanma yoluyla, özel kesimin tasarruflarýnýn büyük bir kýsmýnýn kamu kesimine aktarýlmasý özel kesimin yatýrým amaçlý kullanacaðý fon miktarýný azaltacaðý düþünülür. Ekonomik büyümedeki artýþýn ise, özel kesim yatýrým harcamalarýný artýrabilecek diðer bir deðiþken olarak göz önüne alýnmaktadýr. Kamu kesimi sabit sermaye yatýrým deðiþkenin de olduðu gibi, enflasyon oranlarý da özel yatýrým harcamalarýný pozitif veya negatif yönlü etkileyebilir. Bir taraftan enflasyonist bir ortam giriþimcilerin para hayaline kapýlmalarýna yol açarak yatýrým harcamalarýný olumlu etkileyebilecek iken, diðer yandan, enflasyonun piyasalarda yaratabileceði belirsizlik ve maliyet artýþlarý dolayýsýyla özel yatýrým harcamalarýný olumsuz etkileyebileceði düþünülebilir. Ayrýca, kamunun iç borçlanmasýndaki artýþla birlikte faiz oranlarýndaki bir artýþýn, giriþimcilerin yatýrým maliyetlerini artýrabileceði düþünüldüðünden, faiz oranlarýyla özel sektör yatýrýmlarý arasýndaki iliþkinin de negatif yönlü olmasý beklenecektir. Uygulamalý ekonometrik çalýþmalarda genel olarak kullanýlan En Küçük Kareler (EKK) gibi geleneksel tahmin yöntemleri, deðiþkenlerin kovaryansýnýn ve ortalamasýnýn sabit ve zamandan baðýmsýz olduðunu varsaymaktadýrlar. Ancak, makro deðiþkenlere uygulanan birim kök test sonucu bu varsayýmlarýn her zaman geçerli olmadýðýný ortaya çýkarmýþtýr. Zaman içerisinde ortalamasý ve 20 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

varyansý deðiþen deðiþkenler duraðan olmayan veya birim kök içeren deðiþkenler olarak adlandýrýlmaktadýr. Diðer taraftan birim kök üzerine yapýlan çalýþmalar, birim kök içeren deðiþkenlerin EKK yöntemi ile tahmin edilmesi halinde güvenilir olmayan sonuçlara yol açacaðý belirtilmiþ ve bu durum "düzmece regresyon (spurious regression)" olarak ifade edilmiþtir (Granger ve Newbold, 1974). Dolayýsýyla deðiþkenler arasýnda ekonometrik olarak anlamlý iliþkiler elde edilebilmesi için analizi yapýlan serilerin duraðan seriler olmasý gerekmektedir. Ancak, duraðan olmayan serilerin farký alýnarak duraðan hale getirilmesi, serilerde bilgi kaybýna yol açmaktadýr. Bunu önlemek için eþbütünleþme metodolojisi kullanýlmaktadýr. Eþbütünleþme analizinin gerçekleþtirilebilmesi için, analize tabi tutulan her bir deðiþkeninin en az birinci derecede entegre olmalarý ve ayný zamanda deðiþkenlerin entegre derecelerinin de eþit olmasý gerekmektedir. Deðiþkenler arasýndaki eþbütünleþme (uzun dönem) iliþkilerinin tespiti amacýyla geliþtirilen iki test tekniði bulunmaktadýr. Bunlardan birincisi, Engel Granger (1987) tarafýndan geliþtirilen iki aþamalý test tekniði, diðeri ise, Johansen-Juselis (1990) tekniðidir. Engle-Granger iki aþamalý test yönteminin birinci aþamasýnda, duraðan olmayan serilere iliþkin regresyon modeli EKK yöntemi ile tahmin edilmektedir. Bu aþamada tahmin edilen deðiþkenlerden elde edilen hata teriminin duraðan olup olmadýðý ADF birim kök testi kullanýlarak tespit edilmektedir. Eðer hata terimi duraðan bulunmuþsa, tahmin edilen deðiþkenler arasýnda uzun dönemli bir iliþkinin varlýðýndan söz edilmektedir. Teknik bir ifadeyle, deðiþkenler eþbütünleþiktir. Deðiþkenler arasýndaki kýsa dönemli iliþkilerin araþtýrýlmasýna yönelik ikinci aþamada ise, hata düzeltme mekanizmasý (ECM) devreye sokularak, deðiþkenlerin duraðan hale getirilmiþ formu ve birinci aþamadaki hata düzeltme teriminin gecikmeli deðeri kullanýlarak tahmin yapýlmaktadýr. Hata düzeltme terimi katsayýsýnýn negatif ve anlamlý çýkmasý, deðiþkenler arasýnda kýsa dönemli bir iliþkinin olduðunu göstermesi açýsýndan önem taþýmaktadýr. Bu çalýþmada, eþitlik (1)'de oluþturulan özel yatýrým harcama modeli tahmin etmeden önce, modelde yeralan deðiþkenlerin duraðan olup olmadýklarý Geniþletilmiþ Dickey-Fuller (ADF) birim kök testi ile belirlenmiþtir. ADF birim kök testinde kullanýlan süreç aþaðýda (2) nolu denklemde gösterilmiþtir: (2) Tahmin edilen (2) nolu denklemde =0 olup olmadýðýnýn testinde kullanýlan ADF birim kök testinde, sýfýr hipotezinin reddedilmesi halinde, X deðiþkeninin seviye deðerinde duraðan olduðuna, aksi halde duraðan olmadýðýna karar verilmektedir. Seviye deðerinde duraðan olmadýðý tespit edilen bir serinin birinci farklarý alýnarak bu deðerler için yukarýdaki test iþlemi tekrarlanmaktadýr. Bu test, seriler duraðan bulununcaya kadar ikinci veya hatta üçüncü farklarý içinde uygulanmaktadýr. Dolayýsýyla (2) nolu denklemde =0 için hesaplanan geleneksel t istatistiði, MacKinnon (1991) kritik deðerleri ile karþýlaþtýrýlarak deðiþkenin test edilen seviyesinde duraðan olup olmadýðýnýn EKÝM 2006 21

belirlenmesini saðlamaktadýr. Tahmin edilen denklemin otokorelasyon probleminden uzak olmasý, ADF testinin uygun sonuç vermesi için gereklidir. Söz konusu denklemde otokorelasyon probleminin giderilmesi, baðýmlý deðiþkenin birinci farkýnýn k dönemlik gecikmesinin baðýmsýz deðiþken olarak modele katýlmasýný gerektirmektedir. Bu çalýþmada ADF testine tabi tutulan deðiþkenlerin gecikme sayýsý (k) Akaike Bilgi Kriterine (AIC) göre belirlenmiþtir. Çalýþmada 1989:1-2004:4 dönemi verileri kullanýlmýþ olup, enflasyon rakamlarýný gösteren rakamlar Türkiye Ýstatistik Kurumu (TÜÝK)'den, kamu kesimi sabit sermaye yatýrýmlarýný, reel GSMH'yý, özel yatýrým harcamalarýný ve iç borç stokunu gösteren rakamlar, TCMB'nin Elektronik Veri Daðýtým Sistemi (EVDS)'den ve Ýç borçlanma faiz oranlarý (aylýk) DPT istatistiklerinden derlenmiþlerdir. Aylýk iç borçlanma faiz oranlarýnýn ortalamasý alýnarak üç aylýða çevrilmiþtir. 4.2. Tahmin Sonuçlarý Tablo 2 ADF birim kök test sonuçlarýný göstermektedir. Faiz ve enflasyon dýþýnda tüm deðiþkenlerin logaritmasý alýnmýþtýr. Deðiþkenlerin önündeki L, ilgili deðiþkenin logaritmasýnýn alýndýðýný göstermektedir. Kritik deðerler, Eviews 5.1 ekonometri programý tarafýndan üretilmiþ olup, MacKinnon (1991) deðerlerine dayanmaktadýr. Tablo 2. ADF Birim Kök Test Sonuçlarý **, *** sýrasýyla %5 ve %1 düzeyinde anlamlý olduklarýný, parantez içindeki deðerler ise, Akaike Bilgi Kriteri (AIC) ile belirlenen optimal gecikme uzunluklarýný göstermektedir. Tablo 2'den görüldüðü gibi enflasyon deðiþkeni seviyesinde, diðer deðiþkenler ise birinci farklarýnda duraðan çýkmýþlardýr. Eþbütünleþme analizinin yapýlabilmesi için deðiþkenlerin ayný dereceden bütünleþik olmalarý gerekmektedir. Dolayýsýyla, deðiþkenlerin farklý dereceden bütünleþik olmalarý, eþbütünleþme ve nedensellik analizlerinin yapýlmasýna olanak vermemektedir. Bu nedenle, (1) nolu özel yatýrým harcamalarý denkleminde, seriler duraðan haliyle EKK yöntemiyle tahmin edilmiþtir. Özel yatýrým harcama denkleminin tahmin sonuçlarý Tablo 3'de verilmiþtir. 22 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

Tablo 3. Özel Yatýrým Harcama Denkleminin Tahmini *,** ve *** sýrasýyla %10, %5 ve %1 düzeylerinde anlamlý olduklarýný göstermektedir. Sonuçlar EViews 5.1 ekonometri programý tarafýndan tahmin edilmiþtir. Tahmin sonuçlarý, Türkiye'de kamu iç borçlanmasýnýn özel yatýrýmlar üzerinde %5 anlamlýlýk düzeyinde güçlü negatif bir etkisinin olduðu göstermektedir. Böyle bir sonuç, kamunun tahvil yada hazine bonosu vasýtasýyla iç borçlanmasýnýn özel kesimin kullanabileceði fonlarý azalttýðý anlamýna gelmektedir. Baþka bir deyiþle, kamunun, finansal anlamda özel yatýrým harcamalarýný dýþladýðýný söyleyebiliriz. Ayrýca iç borçlanma faiz oranlarý ile özel kesim yatýrýmlarý arasýnda ise, negatif bir iliþki göze çarpmaktadýr. Ancak, bu iliþki derecesinin çok anlamlý olmamasý ve faiz oraný deðiþkeni katsayýsýnýn çok düþük çýkmasý, faiz oraný aracýlýðýyla kamu kesiminin dýþlama etkisinin boyutunu azaltýcý bir etken olarak görülmektedir. Faiz ve iç borç haricinde, özel kesim yatýrýmlarýný dýþlayan bir diðer faktörün kamu sabit sermaye yatýrýmlarý olduðu görülmektedir. Bu sonuç, kamu sermaye yatýrýmlarýnýn özel kesim için tamamlayýcý deðil, aksine rakip olma özelliðini taþýdýðý anlamýna gelmektedir. Diðer taraftan, reel GSMH deðiþkeninin katsayýsý beklendiði üzere pozitif çýkmýþtýr. Bununla birlikte, katsayýnýn yüksek ve %1 düzeyinde anlamlý olmasý, özel yatýrým harcamalarýnýn belirlenmesinde ekonomik büyümenin çok önemli bir faktör olduðunu göstermesi açýsýndan çarpýcýdýr. Diðer taraftan tahmin sonuçlarý, incelenen dönemde enflasyon oranlarýnýn özel kesim yatýrým harcamalarý üzerinde bir etkisinin olmadýðýný göstermektedir. Özetle, ekonometrik tahmin sonuçlarýndan, kamu iç borçlanmasýnýn dýþlama etkisinin faizlerden çok, özel kesim fonlarýnýn kamu kesimine aktarýlmasý yoluyla oluþtuðu, ayrýca, özel yatýrýmlar üzerinde bir diðer önemli dýþlayýcý faktörün de kamu sabit sermaye yatýrýmlarýnýn olduðu açýk bir þekilde görülmektedir. 5. Sonuç ve Öneriler Günümüzde geliþmiþ, az geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkeler borçlanma anlayýþlarýnda meydana gelen deðiþmelerle birlikte, finansman açýklarýný giderebilmek için zaman zaman borçlanmaya baþvurabilmekte ve borçlanmayý olaðan bir kamu geliri olarak görebilmektedirler. Ülke ekonomilerinde kamu borçlanmasýnýn ekonomik etkiler yaratmasý genel kabul gören bir EKÝM 2006 23

durum olmakla birlikte bu etkiler, borçlarýn kaynaðýna, borçlanýlan yere, borçlarýn vade yapýsýna veya borçlanýlan fonlarýn kullaným biçimine göre farklýlaþabilmektedir. Kaynaklarý açýsýndan iç borçlanmanýn ekonomik etkileri incelendiðinde; dýþlama etkisi devlet iç borçlanmasýnýn etkileri ile ilgili tartýþmalarýn temel boyutunu oluþturduðu görülmektedir. Dýþlama etkisiyle devlet mali piyasalarda arzedilen fonlarý kamuya aktarabilmekte ve özel sektörün fon taleplerinin karþýlanamamasýna neden olabilmektedir. Türkiye ekonomisinde de 1989:1-2004:4 döneminde kamunun iç borçlanmasýnýn özel sektör yatýrýmlarý üzerindeki dýþlama etkisi ekonometrik modelle tahmin edilmiþ ve kamu iç borçlanmasýnýn sözkonusu dönemde özel sektör yatýrýmlarý üzerinde önemli azaltýcý etkisinin bulunduðu; yani kamu iç borçlanmasýnýn dýþlama etkisi yarattýðý görülmüþtür. Dýþlama yönüyle, iç borçlanma faiz oranlarý ile özel kesim yatýrýmlarý arasýnda ise, negatif bir iliþki görülmesine raðmen, bunun çok anlamlý olmadýðý tespit edilmiþtir. Ayrýca, özel kesim yatýrýmlarý üzerinde önemli bir dýþlayýcýlýk etkisini ortaya çýkartan bir diðer faktörün, kamu kesimi sabit sermaye yatýrýmlarýnýn olduðu tahmin sonuçlarýndan anlaþýlmaktadýr. Dolayýsýyla, Türkiye'de yapýlan kamu yatýrýmlarýnýn özel kesim yatýrýmlarý için rakip deðil tamamlayýcý nitelikte olmasý, yani kamunun daha çok alt yapý yatýrýmlarýna öncelik vermesi, dýþlama etkisinin boyutunu azaltacak önemli bir faktör olacaktýr. Ülkemizde kamu iç borçlanmasýnýn bir sonucu olan, dýþlama etkisinin ortadan kaldýrýlabilmesi için ise, kamunun iç borçlanma gereksiniminin azaltýlmasý gerekmektedir. Bunun içinde öncelikle kamu kesiminin açýklarý azaltýlmalýdýr. Son birkaç yýlda kamu kesimi açýklarýnda iyileþmeler görülmesine raðmen, bunun yeterli olmadýðýný görmekteyiz. Kamu kesimi finansmanýnda, iç borçlanma yerine vergileme daha etkin kullanýlmalýdýr. Bu noktada, kayýt dýþý ekonominin kayýt altýna alýnmasý, vergi gelirlerini artýrabilecek önemli bir unsur olacaktýr. Ayrýca, kýsa vadede kamunun özellikle israf niteliðindeki tüketim harcamalarý kýsýtlanmalý ve piyasalarý olumsuz yönde etkileyebilecek mevcut iç borçlarýn, piyasalara verilebilecek güven çerçevesinde gönüllü olarak vadeleri uzatýlmalýdýr. Bunlardan baþka, uzun vadede KÝT'lerin bütçe üzerinde yaptýðý baskýnýn hafifletilebilmesi için özelleþtirme programýna hýz verilmeli ve sosyal güvenlik kurumlarý kamunun sýrtýnda bir yük olmaktan çýkarýlarak, pirimlerin zamanýnda tahsili ve harcamalarýnýn kontrolü saðlanmalýdýr. Bununla birlikte bütçenin disipline edilmesi ve iç borçlarýn sýnýrlandýrýlmasýna yönelik anayasal iktisat önerileride dikkate alýnmasý gereken diðer noktalardýr. Kaynakça Aydýn, F. M, (2002), "Türkiye'de Kamu Kesimi Ýç Borçlanmasýnýn Bankacýlýk Sektörü Bilançolarýna ve Risklerine Olan Etkileri", TCMB Araþtýrma Genel Müdürlüðü Çalýþma Teblið No: 13. http:// www. tcmb.gov.tr, (Eriþim: 23.07.2003). Bernheim, D. (1989), "A neoclassical perspective on budget deficits," Journal of Economic Perspectives, 3, 55-72. 24 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ

Byrns, R. T. ve G. W. Stone (1992), Economics, New York: HarperCollins Publishers Inc. Dalamagas, B. A, (1987), "A Flow of Funds Analysis of Crowding Out: Some International Evidence", Southern Economic Journal, 53(4), 997-1010. Dornbush, R. ve S. Fischer (1994), Macroeconomics, New York: McGraw-Hill, Inc. Dileyici, D. ve Ö. Özkývrak, "Bütçe Anlayýþýndaki Deðiþim Süreci: Denk Bütçe Ýlkesinin Erozyonu ve Açýk Bütçe Politikasý, http://www.canaktan.org/ekonomi/anayasal_iktisat/diger_yazilar/dileyici-butceanlayisindaki.pdf, (Eriþim: 07.07.2006). DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler ( 1950-2004). http://www.dpt.gov.tr, (Eriþim: 09.08.2006). Eisner, R. ve J. Pieper (1988), "Deficit, Monetary Policy and Real Economic Activity", Ed. Arrow Kenneth. ve Boskin Michael, London: The Economics of Public Debt. The McMillan Press Ltd, 3-38. Engle, R.F, ve C. W. J. Granger (1987), "Co-integration and Error Correction: Representation, Estimation and Testing", Econometrica, 55, 251-276. Evans, P. (1987), "Interest Rates and Expected Future Budget Deficits in the United States", Journal of Political Economy, 95, 34-58. Feldstein, M. (1988), "The Effects of Fiscal Policies when Incomes are Uncertain: A Contradiction to Ricardian Equivalance", American Economic Review, 78, 14-78. Giannors, D. S. ve B. R. Kolluri (1985), "Deficits Spending, Money and Inflation: Some International Evidence", Journal of Macroeconomics, 27, 401-417. Giannors, D. S., Kolluri, B. R. ve M. Panik (1991), "The Effects of Budget Deficit on Private Investment: Some International Empirical Evidence", Journal of Economics, 17, 73-77. Ghali, K. H. (1998), "Public Investment, and Private Capital Formation in a Vector Error-Correction Model of Growth", Applied Economics, 30, 837-844. Granger, C. W. J. ve P. Newbold, P (1974), "Spurious Regressions in Econometrics", Journal of Econometrics, 35, 143-159. Günal, M. (1999), "Türkiye'nin Temel Ekonomik Sorunu: Kamu Açýklarý ve Finansmaný", Yeni Türkiye Türk Ekonomisi Özel Sayýsý, 5(27), 332-339. Güngör, K. "Ýktisadýn Tarihine Kýsa Bir Bakýþ ve Merkantilizmden Günümüze Ýktisadi Düþünceler", http://www.ceterisparibus.net/dusunce/genel.htm, (Eriþim: 28.10.2004). Kerimoðlu, B. (2004), Ýç Devlet Borçlanmasý, Ekonomi Üzerindeki Etkileri, Ondokuz Mayýs Üniversitesi Ý.Ý.B.F. (Lisans Tezi), http://www.hackhell.com/archive/index.php/t-44918.html (Eriþim:25.07.2006). 25

Kesbiç, Y. ve E. Bakýmlý (2004), "Hazine Borçlanmalarýnýn Özel Kesime Aktarýlabilecek Fonlar Üzerindeki Etkisi: Türkiye Ýçin Bir Analiz", Finans-Politik-Ekonomik Yorumlar, 41(486), 34-54. Kormendi, R. (1983), "Government Debt, Government Spending and Private Sector Behavior", American Economic Review, 73, 994-1010. Lucas, R. E. ve T. H. Sargent (1982), "After Keynesian Macroeconomics", Ed. Lucas ve Sargent, Rational Expectations and Econometric Practice, Minneapolis: The University of Minnesota Press, Minneapolis. Mankiw, G. N. (1994), Macroeconomics, New York: Worth Publishers, Inc. Mathis, S. ve H. Bastin (1992), "Tax Discounting vs Crowding Out", Contemporary Economic Policy, 10(2), 54-63. Orhan, O. Z. (1989), Keynezyen ve Monetarist Ýktisat Politikalarý, Ýstanbul: Bilim Teknik Yayýnevi. Oshikaya, T. W. (1994), "Macroeconomic determinants of domestic private investment in Africa: An empirical analysis", conomic Development and Cultural Change, 42, 57-596. Oskay, C. S. (2004a), "1980'den Günümüze Türkiye'de Ýç Borçlarýn Yapýsal Geliþimi ve Deðerlendirilmesi" Selçuk Üniversitesi Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi Sosyal ve Ekonomik Araþtýrmalar Dergisi, 4(8) 120-138. -------- (2004b), "Türkiye'de Kamu Kesimi Ýç Borçlanmasýnýn Gelir Daðýlýmýna Etkisi" Selçuk Üniversitesi Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 4(1), 223-232. Özatay, F. (1993), "1994 Krizinden Alýnacak Dersler: Kamu Ýç Borç Yönetiminde Yapýlan Yanlýþlýklar ve Güven Bunalýmý", Ýþletme ve Finans Dergisi, 10 (109), 17-33. Özbilen, Þ. "Kamu Ýç Borçlanmasýnýn Denklik Teorisi Açýsýndan Analizi", http://www.econturk.org/turkiyeekonomisi/1c%20borclanma-denklik%20teorisi.doc (Eriþim: 10.08.2006). Reid, B. (1985), "Aggregate Consumption and Deficit Financing: An Attempt to Separate Permanent from Transitory Effects", Economic Inquary, 23, 475-86. Saxton, J. (2003), "Federal Borrowing and Interest Rates" A Joint Economic Committee Study, http://www.house.gov/jec/fiscal/12-17-03.pdf (Eriþim: 10.08.2006). Þen, H., N. T. Saruç ve A. Keskin (2004), "Ýktisadi Kalkýnmanýn Finansmaný", Ed. Sami Taban ve Muhsin Kar, Kalkýnma Ekonomisi Seçme Konular, Bursa: Ekin Kitabevi. TÜÝK, http://www.tuik.gov.tr/veribilgi.do (Eriþim: 09.08.2006). TCMB, Elektronik Veri Daðýtým Sistemi, http:// tcmbf40.tcmb.gov.tr/cgi-bin/famecgi (Eriþim: 09.08.2006). 26 ESKÝÞEHÝR OSMANGAZÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝÝBF DERGÝSÝ