1. EL YIKAMANIN ÖNEMĠ



Benzer belgeler
ÇOCUKLARDA BESLENME. Dr.Belkıs Kütük Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Liv Hospital Ankara

SAĞLIKLI BESLENME VE MENÜ PLANLAMA BİLKENT ÜNİVERSİTESİ KAFETERYALAR İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜ

1- Süt ve Sütten Yapılan Besinler

SAĞLIKLI BESLENME. AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Sağlıklı Yaşam Merkezi Dyt. Melda KANGALGİL

GEBELİKTE YETERLİ ve DENGELİ BESLENME

ADIM ADIM TEMİZLİK İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBE 2008

Dengeli Beslenme. Efe Kaan Fidancı

BİLİNÇLİ TÜKETİCİ KİMDİR?

DENGELİ BESLENME NEDİR?

neden az yağlı az kolesterollü diyet?

OKUL ÇOCUKLARI İÇİN BESLENME VE GIDA HİJYENİ EL KİTABI

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir.

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

ADIM ADIM TEMİZLİK İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBE 2008

bekletilme ünitesi Sebze yıkama ünitesi Bulaşık yıkama ünitesi

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)

ALANYA BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONT.MD YETERLİ VE DOĞRU BESLENME KURALLARI

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

SULUOVA MESLEK YÜKSEKOKULU

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

T.C. VAN VALİLİĞİ Van Halk Sağlığı Müdürlüğü. Sayı : / 09/06/2016

DİYABET DİYETİ * Diabet diyeti, yeterli ve dengeli beslenme temeline dayanmaktadır. Size önerilen miktarlardaki yiyecekler günlük protein,

SU VE BESİNLER İLE BULAŞAN HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI

EMZİREN ANNELERİN BESLENMESİ. Kendiniz ve bebeğiniz için sağlıklı olan gıdaları seçin

HİJYEN. Sağlıklı yaşama şartlarını öğreten bir bilim dalıdır.

BESİN GRUPLARINDAN NE KADAR TÜKETİLMELİ?

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT İLKÖĞRETİM OKULU Sağlık Bülteni-1. YETERLİ ve DENGELİ BESLENME. PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK BÖLÜMÜ

VÜCUT BAKIMI VE TEMĠZLĠĞĠ

Emzirme dönemindeki beslenmeniz en az hamilelikte beslenmenize dikkat etmeniz kadar önemlidir.

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

GÜNLÜK HĠJYEN ALIġKANLIKLARI

Kanser tedavisi sırasında sağlıklı bir diyet hemen hemen başka zamanlardakiyle aynıdır. Her gün çeşitli gıdalar yemeniz gerekir.

1. Buzdolabı Kullanımı 6. Ellerin Yıkanması

YAŞLILIKTA BESLENME VE SAĞLIK. MERSİN SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ Züleyha KAPLAN Beslenme ve Diyet Uzmanı

Beslenme: Yeterli ve dengeli beslenme: Besin: hayvansal kaynaklı besinlerdir. bitkisel kaynaklı besinlerdir. Besin öğesi:

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞ HASTALIĞI. Hastalık ilk defa 1944 yılında Kırım da görülmüş ve Kırım Kanamalı Ateşi olarak tanımlanmıştır.

Sağlıklı Büyüyelim! Sağlıklı olmak ve sağlıklı büyümek için yeterli ve dengeli beslenmeliyiz.

Gıda Zehirlenmesi ve Önlenmesi

Diyabette başarılı bir tedavinin temel taşı diyettir.

1. KĠġĠSEL TEMĠZLĠK VE ÖNEMĠ

Sporcu Beslenmesi Ve Makarna. Prof. Dr. Funda ELMACIOĞLU Beslenme ve Diyetetik Bölümü Bölüm Başkanı

KALP DAMAR HASTALIKLARI VE BESLENME

BESLENME İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ

1 gr yağ: 9 kilokalori, 1 gr protein ve karbonhidrat: 4 kilokalori, 1 gr alkol 7 kilokalori verir.

Besinlerin Hazırlama, Pişirme ve Saklama İlkeleri. Ders Sorumlusu: Dr. Hülya YARDIMCI

Türk Gıda Güvenliği Gereklilikleri

T.C KONYAALTI KAYMAKAMLIĞI. İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

BESLENME. Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Şenay GÖRÜCÜ YILMAZ

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ VE TANISI

İki dilim baklavaya yarım litre su

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KURULUŞLARI BESLENME ve DİYET BİRİMİ KOAH LI HASTANIN BESLENMESİ FR-HYE

KOAH VE EGZERSİZ KOAH TA EGZERSİZ TAVSİYELERİ

SAĞLIKLI GIDA. AMAÇ : Katılımcıları, gıda, gıdanın sağlıkla ilişkisi ve sağlıklı gıda tüketimi hakkında bilgilendirmek.

4.Sınıf Fen Bilimleri

KANSERDE BESLENME. Önce-esnasında-sonra

Șarbon. Nedir? Nasıl Korunmalıyız?

BESİN GÜVENLİĞİ. Besin güvenliğini sağlamaya yönelik 5 ilke; 1. Temizlik/Hijyen. 2. Pişmiş besinlerle çiğ besinlerin ayrılması. 3.

DİYABETTE BESLENME PRENSİPLERİ

BESLENME REHBERİ BESİN ÖĞELERİ

GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008

Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT GAZİ ÜN. TIP FAK. HASTANESİ ÇOCUK ENDOKRİNOLOJİ BİLİM DALI

TÜRKİYE DE EN FAZLA GÖRÜLEN BESLENME HATALARI

Gıda zehirlenmeleri neden önemlidir?

GEBELİK DÖNEMİNDE BESLENME. Dr. Hülya YARDIMCI A.Ü. Beslenme ve Diyetetik Bölümü

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ AFET SIRASINDA VE SONRASINDA TOPLUMA YÖNELİK ÖNERİLER VE UYARILAR BROŞÜRÜ

KiŞiSEL. HiJYEN CEP KİTABI EGEBİLİM KOLEJİ NİN HEDİYESİDİR.

MÜSABAKA VEYA ANTRENMAN ÖNCESİ, SIRASI VE SONRASINDA SPORCU BESLENMESİ

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

HASTALIKLARA ÖZEL BESLENME

AĠLEM VE BEN BESLENME (TEMEL BESĠN GRUPLARI) YAZAN: MERAL ġahġn

GRİP PENDİK SAĞLIK GRUP BAŞKANLIĞI 2014

40 GRAM PROTEİNLİ NORMAL POTASYUMLU, FOSFORDAN SINIRLI DİYET Değişim Değişim sayısı Süt 1 Yumurta 1 Et 2 Ekmek 6 Makarna (30 gr) 2 Şehriye (15 gr) 1

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

Hepatit C ile Yaşamak

ŞİKAYETİNİZ Mİ VAR??? Yemek sonrası şişkinlik hissediyorum... Yemeklerden sonra hazımsızlık hissediyorum...

5. Sınıf Fen ve Teknoloji

Kış Aylarında Nasıl Beslenmeliyiz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

SÜT, OYUN, OKUL VE ERGENLİK DÖNEMİNDE BESLENME

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

DiYABET VE BESLENME N M.-

H1N1 den Korunmada Alınacak Önlemler. Pandemik H1N1 Gribi (Domuz Gribi)

Gastrik Bypass Ameliyatından Sonra Beslenme

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

Sağlıklı bir hamilelik için izlenmesi gereken 10 adım

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU

İLKÖĞRETİM ÇOCUKLARI İÇİN SAĞLIKLI BESLENME BESİN ÖGELERİ

İŞÇİLERDE, SPORCULARDA VE YAŞLILARDA BESLENME

Böbrek Hastalıklarında BESLENME. TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ Hayat sağlıkla güzeldir. BESLENME ve DİYET POLİKLİNİĞİ

Transkript:

1. EL YIKAMANIN ÖNEMĠ İnsanın birey olarak öncelikli görevlerinden biri Yüce Yaratan ın kendisine emaneti olan sağlığını korumasıdır. Günümüzde toplumda hijyen uygulamalarının yaygınlaştırılması sağlığın korunması için en önemli tedbirlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Hijyen sözcüğü, sağlıklı ortamın korunması amacıyla her türlü hastalık nedeninin ortamdan uzaklaştırılması olarak tanımlanır. Hijyeni sağlamada en temel kural, ellerin doğru şekilde yıkanmasıdır. El yıkama, birey ve toplum sağlığının korunması açısından basit, ucuz, toplumun her kesimi tarafından uygulanabilir ve son derece etkili bir yöntemdir. Ellerimizi Neden Yıkamalıyız? Günlük yaşantımızda ellerimiz, çevre ile her türlü bağlantıyı sağlayan, bu nedenle de en fazla mikrop barındıran organımızdır. El yıkama, çok sıradan ve günlük bir iş olması nedeniyle, genellikle ihmal edilen bir konudur. Oysaki hem kendimizin hem de çevremizdekilerin sağlığını korumak ellerimizdedir. Çevre ile sürekli temas halinde olan ellerimiz yoluyla taşınan mikroplar basit bir soğuk algınlığından, A tipi sarılık, kuş gribi ve domuz gribi gibi öldürücü etkileri olabilen birçok hastalığın gelişimine neden olabilmektedir. Bu hastalıklardan korunma tedbirlerinin başında, el yıkamak gelmektedir. El yıkamak suretiyle ellerin temiz tutulması aynı zamanda, gıdalardan kaynaklanan hastalıkların azaltılmasında, ishal salgınlarının önlenmesinde, parazit ve mantar hastalıklarından korunmakta basit ancak en etkili koruma yöntemidir. Ellerimizi Ne Zaman Yıkamalıyız? Ellerimiz gün boyunca kirlenir. Bazı mikroplar ellerimizdeki çizik, çatlak, kir ve kıllara sıkıca yapışmış vaziyette bulunurlar ve ellerimizdeki yağ ve ter salgıları toz ve kirle de karışarak mikropların çoğalması için daha da uygun bir ortam oluştururlar. Bu nedenle, gün içerisinde sık sık ellerimizi yıkamalıyız. Eller; - Yemek hazırlamadan önce, - Yemek yemeden önce ve yemek yedikten sonra, - Hasta biriyle temas etmeden önce ve temas ettikten sonra, - Tuvaleti kullandıktan sonra, - Çocukların altını değiştirdikten sonra, - Sigara içtikten sonra, - Pişmemiş gıdalara (özellikle kırmızı et, tavuk, balık, yumurta) temas ettikten sonra, - Hapşırma, öksürme gibi ağız ve burun salgıları ile temas ettikten sonra, - Bozulmuş gıda veya çöplere dokunduktan sonra, - Saçlar tarandıktan veya ellendikten sonra, - Gündelik yaşamda ortak kullanılan yer ve maddelerle temastan sonra (toplu taşım araçları, para alış verişi, umumi telefon gibi) - Kedi, köpek ve benzeri her türlü hayvana dokunduktan sonra mutlaka doğru yöntemle yıkanmalıdır. Ellerimizi Nasıl Yıkamalıyız? El yıkamakta amaç; ellerimize bulaşmış zararlı maddelerin ve hastalıklara yol açan mikropların uzaklaştırılmasını sağlamaktır. Elleri sadece su ile yıkamak yeterli temizliği sağlamaz. Bu nedenle, el temizliğinde su ile birlikte sabun da kullanılması gerekmektedir. Normal katı el sabunları ve sıvı sabunlar, etkileri bakımından farklı olmamakla birlikte, katı sabunlar bulunduruldukları ortamlardan dolayı, kirlilik kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle, özellikle toplu yaşanan yerlerde el temizliğinde sıvı sabunların kullanımı tercih edilmelidir. Etkin bir el temizliği, her seferinde doğru yıkama şeklinin uygulanması ile sağlanabilir. Sadece 30 saniyede uygulanabilecek doğru el yıkama ile pek çok bulaşıcı hastalığa karşı önlem alınabilir, kişisel ve toplum sağlığının korunmasına önemli bir katkı sağlanabilir. Gün içerisinde ellerinizi aşağıda belirtilen yöntemle sık sık yıkayınız.

1. Ellerinizi ılık veya dayanabileceğiniz kadar sıcak su ile ıslatın ve sabun ile iyice köpürtün. 2. Ellerinizin her yerini (bilekler, avuç içleri, parmaklar, parmak araları, el sırtı ve tırnak içleri) en az 20 saniye ovalayın. 3. Ellerinizi sabun ile ovaladıktan sonra iyice durulayın. 4. Mümkünse tek kullanımlık kağıt havlu ile değilse kendinize ait temiz bir havlu/bez ile ellerinizi kurulayın. 5. Ortak kullanılan yerlerde ellerinizi kurulamak için kullandığınız kağıt havluyu önce, musluğu kapatmak, daha sonra, tuvalet kapısını açmak için kullanın ve çöp kutusuna atın. Doğru el yıkama alışkanlığını kazanır ve çevremize de bu alışkanlığı aşılayabilirsek pek çok bulaşıcı hastalık ile gıda kaynaklı hastalığı önlemiş oluruz. İnanan insan her konuda örnek olmalıdır. 2. RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME ÖNERĠLERĠ Toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil eden Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulmakta ve bununla birlikte bireylerin günlük yaşantılarında önemli değişiklikler olmaktadır. Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır. Oysa oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında kişilerin yaş, cinsiyet ve günlük hareketlerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır. Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir. Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa vücutta yağ oranı artabileceğinden kilo artışı olabilir.. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve kurubaklagil yemeklerinden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Oruç tutmanın sağlıklı insanların vücut dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği vb.) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Sürekli ilaç kullanan uzun süreli hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir. Oruç Tutanlar İçin Sağlık Beslenme Önerileri 1. Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. 2. Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile, iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. 3. Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir. Sahur yemeğinde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması uygundur. 4. İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler tercih edilmelidir. 5. Günde ortalama 2-2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları vd. içmeye özen gösterilmelidir.

6. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. 7. Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir. 8. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. 9. İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. 3. RAMAZAN BAYRAMINDA BESLENME Sağlığın korunması ve geliştirilmesinde hayatımızın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme en önemli faktörlerden biridir. Ancak, Ramazan ayı boyunca oruç tutan kişiler, günlük öğün sayısını azaltmaları ve beslenme düzeninde meydana gelen değişiklikler nedeniyle, bayramda normal yeme düzenine geçtiklerinde psikolojik olarak daha fazla yemek yeme eğilimine girmektedirler. Kimi kişiler hala kendilerini oruç tutuyor zannederken, kimi kişiler ise ' oruç bitti şimdi yeme zamanı 'diyerek aşırı miktarda besin tüketirler. Bayram sonrası aşırı yemek yeme ile bazı problemler kaçınılmaz olur. Bunların en önemlisi hazımsızlık ve mide problemleridir. Ayrıca, gelenek olduğu üzere bayramda tatlı tüketimi de artmaktadır. Bayramda birdenbire aşırı yemek yemek, şeker, çikolata, ağır hamur işleri ve diğer tatlıları aşırı tüketmek, beslenmeye bağlı çeşitli rahatsızlıklara yol açacaktır. Vatandaşların bu nedenle bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat etmeleri gerekmektedir. Bayramda ve bayram sonrası sağlıklı beslenme önerileri 1. Yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır. Bu nedenle, dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 2 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır. Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, peynir, kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç vb. besinlerin her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmesi önerilmektedir. 2. Kahvaltı ile güne başlanmalı ve gün boyu öğün atlanmamalıdır. 3. Besinler iyi çiğnenmeli, yavaş yavaş, azar azar ve sık yenilmelidir. 4. Ramazan bayramı boyunca tatlı tüketmek çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. 5. Bayram süresince ve bayramdan sonra da sıvı alımı arttırılmalı, günde yaklaşık 1.5-2 litre su içilmeli, sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlere ayran, komposto gibi sıvı gıdalar eklenmelidir. 6. Ramazan ayı süresince oruç tutma nedeniyle yaşanan kabızlık gibi bazı sindirim sistemi rahatsızlıklarının önlenmesi açısından mevsiminde bol sebze ve meyve tüketimi önemlidir. 7. Şeker, kalp ve yüksek tansiyon hastaları ile uzun süreli ilaç kullanmakta olan hastaların, sürdürdükleri diyete bayram süresince de özen göstermeleri önemlidir. 8. Özellikle yaşlılar ve tansiyon hastalarının gün boyu kahve ve çay tüketimlerine dikkat etmeleri, bitki çaylarını tercih etmeleri, günde 2 fincandan fazla kahve tüketmekten kaçınmaları önerilmektedir. 9. Sağlıklı yaşam tarzı hareketleri olarak adlandırılan yürüyüş, bahçe işi ile uğraşma, araba yıkama, bisiklete binme, merdiven kullanma vb. gibi aktivitelerle aktif bir yaşama başlamaya karar verilerek düzenli hareket yaşamın bir parçası haline getirilmelidir.

4. KURBAN BAYRAMINDA BESLENME Kurban Bayramı nda şeker ve şekerli besin tüketiminin yanı sıra et tüketimi de artmaktadır. Özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp-damar, mide ve şeker hastalığı olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Etler sindirimi zor olan besinlerdir. Özellikle mide-bağırsak hastalığı olan kişiler kurban etlerini hemen tüketmemeli, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle pişirerek tüketmelidir. Şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu olan kişiler, Kurban Bayramı nda yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeli, kısıtlı miktarlarda tüketmeli ve aşırıya kaçmamalıdır. Kurban etlerini nasıl piģirmeliyiz? Kurban Bayramı nda, etin tüketim miktarının yanı sıra pişirme yöntemlerine de dikkat edilmelidir. Etlerin pişirilmesinde haşlama ve ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, kızartmalardan kaçınılmalıdır. Etlerin tek başına değil de sebzelerle birlikte pişirilmesi veya tüketilmesi, besin çeşitliliğinin sağlanması açısından sağlıklı bir yöntemdir. Etle yapılan yemekler kendi yağı ile pişirilmeli ve ilave yağ eklenmemelidir. Özellikle kuyruk yağı veya tereyağının et yemeklerinde kullanılmasından kaçınılmalıdır. Etlerin haşlanarak pişirilmesi, sağlıklı olmasının yanı sıra ette olması muhtemel bağırsak parazitlerinin (kurtların) insana bulaşmasını da büyük ölçüde engellemektedir. Kurban etlerini nasıl saklamalıyız? Kesilen etlerin korunması ve saklanması insan sağlığı açısından çok önemlidir. Kurban etleri, büyük parçalar şeklinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak saklanmalıdır. Etlerin dondurulduktan sonra tekrar çözünmesi bazı mikroplar için üreme ortamı oluşturur ve bu da sağlığımızı tehdit eder. Çözünen et hemen pişirilmeli ve tekrar dondurulmamalıdır. 5. SĠGARAYI BIRAKANLARA SAĞLIKLI BESLENME ÖNERĠLERĠ Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sigara içmek yaygın bir alışkanlık ve önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde 17 milyon kadar sigara içen kişi vardır ve her yıl 100 bin kişinin sigaraya bağlı nedenlerle yaşamını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu sayı trafik kazalarına bağlı ölümlerden 15-20 kat fazladır. Sigarayı bırakmak, kişinin sağlığında belirgin iyileşmeler sağlamakta, sigarayı bıraktıktan 20 dakika sonra tansiyon ve nabız sayısı normale döner, 2 hafta 3 ay sonra kalp krizi geçirme riskiniz azalmaya başlar ve akciğerleriniz tekrar eski haline dönmeye başlar, 1 ay -9 ay sonra nefes darlığınız ve öksürüğünüz azalır. Sigarayı bırakan bireylerde sıklıkla görülen şikâyetlerden biri kilo alımıdır. Sigara içenler sigara içmeyenlere göre daha az iştahlıdır. Bu durum sigara içenlerde yeterli ve dengeli besin seçimini de olumsuz etkilemektedir.

Sigaraya Bırakanlara Sağlıklı Beslenme Önerileri 1. Sigarayı bırakma ile birlikte tat ve koku alma iyileştiği için besinlerinizi yavaş tüketerek her lokmanın keyfini çıkarın. 2. Bu geçiş döneminde kilo kontrolünü sağlamak amacıyla; acıkıldığında ya da yeme ihtiyacı duyulduğunda tüketilecek besinlere dikkat edilmelidir. Örneğin tatlı yerine meyve yenilmesi tercih edilmelidir. 3. Yemek yerken, porsiyon büyüklüklerinin azaltılması, küçük kâse ve tabaklar kullanılması da kilo kontrolünün sağlanmasına yardımcı olacaktır. 4. İmkânlar dâhilin de her gün mevsiminde bol bulunan sebze ve meyvelerden tüketilmesi önerilmektedir. 5. Sigarayı bırakanlarda görülen bir diğer sorun kabızlık şikâyetleridir. Kabızlık şikâyetlerinin azaltılması için, tam tahıl ürünleri ve kepekli ürünleri tercih etmek, kuru meyvelerden özellikle erik, incir ve kayısı tüketimini arttırmak, posa içeriği yüksek olması nedeniyle sebze ve meyve tüketimini arttırmak önerilmektedir. 6. Sigaranın vücutta neden olduğu zararlı maddelerin atılabilmesi için en iyi kaynak sudur. Bu nedenle, her gün en az 2 2,5 litre (12 14 su bardağı) su içilmelidir. 6. TÜTÜN ÜRÜNLERĠNĠN ZARARLARININ ÖNLENMESĠ "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" ile özellikle gelecek nesillerin, gençliğin, ailelerin ve tüm toplumumuzun tütün ürünlerinin zararlarından koruması ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması hedeflenmektedir.kanun bu yönü ile neslin korunmasını sağlayarak çok hayırlı bir işe vesile olmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin dumanına maruz kalmak, sağlık için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. Tıbbi ve bilimsel araştırmalar, tütün dumanının akciğer kanseri, kalp hastalıkları, astım krizleri, çocuklardaki solunum yolları hastalıkları ve akciğer yetmezliği gibi ciddi hastalıklara yakalanma tehlikesini arttırdığını göstermektedir. Tütün dumanına maruz kalmak, başkalarının içtikleri tütün ürününden soluduğumuz dumanı solumak, dünyada her yıl milyonlarca insanın ölümüne neden olmaktadır. Sigara dumanı 4.000 e yakın kimyasal madde içerir. Bunlardan en az 40 tanesi kanser yapıcı olup bu kimyasal karışımlar, sigarayı içen kişinin doğrudan içine çektiği dumandan çok daha fazla bulunur. Tütün dumanına maruz kalmak, kanser, akciğer ve kalp hastalıkları gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Çocuklar tütün dumanının zararlı etkilerine karşı çok daha hassastırlar. Bu yasa, tüm bu nedenlerden dolayı, gelecekte binlerce kişinin yaşamını kurtarmayı, ciddi hastalıkları önlemeyi ve kapalı mekânların herkesin rahatlıkla çalışabileceği ya da ziyaret edebileceği daha temiz ve sağlıklı yerler olmasını sağlayacaktır. 19 Mayıs 2008'da başlayan ve ikinci kısmı da 19 Temmuz 2009 Pazar günü yürürlüğe giren yasa ile ilgili olarak; Çalışanlarınızı, müşterilerinizi, ziyaretçilerinizi, üyelerinizi ve yolcularınızı (taksiler dahil olmak üzere toplu taşıma aracının şoförü iseniz), yasalar uyarınca binanızda ve aracınızda tütün ürünlerini tüketemeyecekleri konusunda uyarın. Bu son derece önemli ve hayırlı yasaya tüm halkımızı, hususiyetle cami cemaatinin sahiplenmesi ve destek olmasını bekliyoruz.

7. SAĞLIKLI SU KULLANIMI Tüketiciye sağlıklı ve güvenli su ulaştırılması, halk sağlığının korunması ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Sağlık Bakanlığınca 81 ilde su numuneleri alınarak analizleri yaptırılarak içme-kullanma sularının sağlıklı ve güvenli olup olmadığı günlük olarak takip edilmektedir. İçme ve kullanma suları sağlıklı, güvenli ve temiz olmalı, toplum suya kolayca ulaşabilmelidir. Toplum sağlığının korunması her ne kadar Sağlık Bakanlığının asli sorumluluğu ise de bu konuda yerel yönetimler ile vatandaşlarımıza da sorumluluklar düşmektedir. Sağlık Bakanlığınca yapılan incelemede su kesintilerinden sonra bazı yerleşim yerlerinde ishal vakalarının ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Basit bir önlem olarak şebekedeki tamiratlar ve su kesintilerinden sağlık birimleri haberdar edilse ve halk bilgilendirilmiş olsa bu tür vakalar önlenebilecektir. Halkımız kişisel temizlik ve özellikle el temizliğine dikkat etmeli, kesinti sonrası su içme suyu olarak kullanacaksa 1-2 dakika kaynatıp soğuttuktan sonra kullanmalıdır. Apartmanlarda kullanılan su depolarının periyodik bakım ve temizliği yapılmalı, varsa binalardaki kuyu sularının içme suyu amaçlı kullanımı önlenmelidir. Sonuç olarak; sağlıklı bir toplum için hepimize düşen görevler vardır. Kişisel temizlikten taviz vermeyelim ama suyumuzu da israf etmeyelim. 8. SU TÜKETĠM BĠLĠNCĠ. Su, hepimizin bildiği üzere canlıların hayatının devamı açısından vazgeçilmezdir. Ülkemiz su potansiyeli bakımından fakir ülkeler arasında sayılmaktadır. Suyumuzu doğru kullanmak ve su kullanım bilincine sahip kuşakların yetişmesini sağlamak geleceğimiz için büyük önem arz etmektedir. Evimizde uygulayacağımız basit yöntemlerle su tasarrufuna katkıda bulunabiliriz. Örneğin; sebze ve meyveleri akan suyun altında yıkamak yerine, bir yıkama kabında yıkamalıyız. Elde yıkanacak bulaşıkları kapların kurumasına izin vermeden yıkamalı ve daha az deterjan kullanmalıyız. Donmuş yiyecekleri akarsu altında değil, bir gece önceden buzdolabında bırakarak çözdürmeliyiz. Fazla sıcak suyu soğuk suyla ılıtmaya çalışmak israftır. Sıcak su sistemini daha düşük ısı ayarında tutmak bu israfı ortadan kaldıracağı gibi enerji tasarrufu da sağlayacaktır. Yıkanma süresini uzun tutmamalı gereksiz su tüketimine neden olmamalıyız. Tıraş olurken, ellerimizi yıkarken, dişlerimizi fırçalarken, bulaşıkları sabunlarken ihtiyacımız kadar su kullanmalı, muslukları açık bırakmamalıyız. Açık bırakılan musluklardan kaybettiğimiz su, yılda kişi başı ortalama 12 tondur. Bozuk muslukları mutlaka tamir ettirmeliyiz. Saniyede bir damla akan su, yılda üç metreküplük yani üç tonluk bir tüketime tekabül eder. Bahçemizi, çiçeklerimizi sulamak için günün serin saatlerini seçmeli, sabah ve akşam gün batımı zamanlarını tercih etmeliyiz. Arabamızı yıkarken hortum yerine, kova ve sünger kullanmalıyız. Yağmur suyu özellikle bahçe sulamak ve araba yıkamak için uygundur.

Evlerimizde dikkat edeceğimiz bu tür basit uygulamalar, sağlayacağı su tasarrufu geleceğimizin teminatı olacaktır. Susuz kalmadan suyun değerini anlamak zorundayız. 9. KENELERLE ĠLGĠLĠ ALINACAK ÖNLEMLER Kenelerle Ġlgili Paniğe Gerek Yok! Sıcak ortamda yaşama ve üreme imkânı bulan keneler ülkemizde ilk olarak 2002 yılında görülen kene ısırmaları ve buna bağlı olarak ortaya çıkan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı ile gündeme gelmiştir. Kene kan emerek beslenen, vücut yapısı yassı kırmızı veya koyu kahverengi renkte, evcil hayvan, yabani hayvan veya insanlar üzerinde parazit olarak yaşayan haşerelerdir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) kenelerin kan emmesi veya keneyle korunmasız temas sonrasında bulaşabilen bir hastalıktır. Bu hastalığı bulaştıran keneler çoğunlukla Orta Anadolu ve Orta Karadeniz Bölgesi nde, yani Kelkit Vadisi başta olmak üzere Gümüşhane, Tokat, Sivas, Amasya, Çorum, Yozgat, Kastamonu, Karabük ve Çankırı illerinde yoğun olarak görülmektedir. Hastalık için çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, et ve et ürünleri market işçileri gibi tarım çalışanları ve hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, hasta hayvan ile teması olan ve akut hastalarla temas olasılığı bulunan salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler, kamp yapanlar risk altındadır. Bilindiği gibi hastalık eskiden de vardı fakat biz bunu bilmiyorduk. Az sayıda da ortaya çıktığı için farkına varılamıyordu. Birden bire çok sayıda çıkınca hastalığın farkına vardık. Kene ile BulaĢan Hastalıklarda Hangi Önlemleri Almalıyız? - Kene ile bulaşan hastalıklarda alınacak en önemli tedbir insanların kene ile temasını önlemektir. Bu nedenle kırsal alanda yaşayanların düzenli olarak her gün, şehir merkezinde yaşayanların ise kırsal alan ziyareti sonrasında vücutlarını kene açısından kontrol etmeleri çok önemlidir. - Kırsal alanlara gidildiğinde mümkün olduğunca vücudu örten ve açık renkli giysiler giyip, pantolon paçalarını çorap içine alın ya da çizme giyin. - Hayvanlarınızda kene varsa düzenli olarak ilaçlama yapın/ yaptırın. Özellikle keneler sığırlardan kan emiyor. Sığırları ilaçlarsak kene sayısını bir miktar azaltmış oluruz. ' - Hayvan barınak yerlerini kenelerin yapışamayacağı şekilde sıvayıp,badana yapın. - Kene kovucu ilaçların kullanımı ile kenelerin vücuda yapışmasını önleyin.

Kene tarafından ısırılan kiģi ne yapmalıdır? Vücudunuza kene tutunduğunda korkmayın. Her kenede mikrop yoktur. Hastalık oluşumu; keneyi nasıl çıkarttığınız çıkartmadığınızla değil, kenenin sizden ne kadar süre kan emdiği ile ilgilidir. Keneyi 6-12 saat içinde çıkartırsanız hastalanma olasılığı en düşük seviyededir. Geciktiğiniz sürece kene size artan miktarda virüs vermeye devam edeceği için hastalanma riskiniz artar. Yani kene ne kadar çabuk çıkartılırsa hastalık riski de o kadar azdır. Keneyi herkes kendi çıkartabilir. Ancak kendiniz çıkartamıyorsanız bir sağlık kuruluşuna gidin. Kene temasında Ģunlara dikkat edin: 1-Çıplak elle keneye temas etmeyin. Eğer elle tutulacaksa eldiven giyin veya naylon bir poşet yardımı ile keneyi tutun. 2-Keneyi kesinlikle tırnak makasıyla kesmeye çalışmayın. Kenenin üzerine sigara ya da yanan kibrit basmayın, alkol ve petrol sürmeyin. 3-Yapışan keneyi kesinlikle öldürmeden, ezmeden/patlatmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, ince uçlu pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekip alın. edin. 4- Kenenin çıkarıldığı yere alkol veya tentürdiyot gibi antiseptikler sürün. Ayrıca hasta kişilerle temasta koruyucu önlemler (Eldiven, maske vs.) alarak hastayla temas Ne zaman doktora gidilmelidir? - Kene çıkarmayı bilmiyorsanız hemen hekime gidin. - Kene temasından sonra kendinizi iyi takip edin, ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi şikayetleriniz başlarsa hemen bir sağlık kurumuna başvurun. Unutmayın! Kenenin erken fark edilmesi hayat kurtarıyor. Kene gecikmeden çıkartılmalı. 10. AĞIZ DĠġ SAĞLIĞI VE ÖNEMĠ Ağız ve diş sağlığı genel sağlık kavramı içinde önemli bir yer tutmaktadır. Diş ve diş eti hastalıkları, ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasında olup günümüzde kişisel ağız bakımına ve temizliğine gereken önemin verilmemesi, erken yaşta dişeti hastalıkları, diş çürüğü, diş çekimi ve takma diş gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Sağlığın korunması ve sağlıklı yaşamanın en önemli şartlarından birisi de şüphesiz ki dişlerimizin sağlıklı ve bakımlı olmasıdır. Diş hastalıkları ve diş sağlığının korunması açısından erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle yılda en az 2 kez diş hekimine muayene olunması gerekli olup koruyucu önlemler alındığında diş ve dişeti hastalıklarının önlenebilir olduğu unutulmamalıdır.

DiĢ Bakımı Dişlerimizi korumanın en etkili yolu günde en az 2 kere düzenli olarak fırçalamaktır. Bunun yanında dil ve diş etlerinin de fırçalanması ağız temizliğinin sağlanmasında etkilidir. Diş ipi her gün son yemeğin ardından diş etine zarar vermemeye dikkat ederek uygulanmalıdır. Ağız gargaraları her diş fırçalamanın ardından uygulandığında diş fırçası ve diş ipinin ulaşamadığı yerlere girerek ağız temizliğinin sağlanmasında gereklidir. 11. KADINA YÖNELĠK AĠLE ĠÇĠ ġġddet Kadına yönelik aile içi şiddet aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinden birinin ( baba, ağabey, koca) kadına uyguladığı ya da uygulamakla tehdit ettiği; kadına acı, ızdırap, korku veren ya da vermesi muhtemel olan tüm hareketleri kapsamaktadır. Şiddet, en sıklıkla tokatlama, dövme, saç çekme, yaralama, öldürme şeklinde karşımıza çıkmaktadır ve Türkiye de her 3 kadından biri hayatının herhangi bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır. Ancak aşağılama, kişiliğine hakaret etme, alay etme, küfür etme, başkalarının yanında küçük düşürme ve çalışmasına izin vermeme, parasına maaş kartına el koyma, evlilik birliği içinde ekonomik kararlara ortak etmeme ve cinsel şiddette (taciz, tecavüz, istemediği şekilde cinsel ilişkiye zorlama vb.) sıklıkla uygulanmaktadır. Kadına Yönelik Şiddet bir suçtur ve adli mercilere bildirme zorunluluğu vardır. Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanan program kapsamında özellikle sağlık ocakları, aile sağlığı merkezleri, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri vb ve hastane acil servislerine başvuran ve şiddet gördüğünü söyleyen kadınlara sağlık hizmetlerinin verilmesi, ayrıca tıbbi bakım ve tedavinin yanı sıra, adli mercilere yönlendirme gerekli durumlarda baroların kadın kollarına ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde verilen hizmetlere yönlendirme yapılmaya başlanmıştır. 12. ÇOCUĞA YÖNELĠK ĠHMAL VE ĠSTĠSMAR Çocuk istismarı; çocukların sağlığını, fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkileyen davranışlardır. İstismara neden olan davranışlar anne, baba ve bakıcı gibi yetişkinler, ya da kurumlar tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanabilmektedir. Çocukların sağlığı, fiziksel ve psikolojik gelişimi için gerekli ihtiyaçların karşılanmaması ihmal olarak tanımlanmaktadır. Çocukların sağlıklı bir birey olarak yetişebilmesi için onların ihmal ve istismarına neden olabilecek davranışlardan aileleri olarak uzak durmalıyız. Bunun için; Sevgili anne baba çocuğunuzun yanında sigara içmeyin, içilmesine kesinlikle izin vermeyin... Sigara, alkol gibi zararlı maddeler; erken doğuma, düşük yapmaya, bebeğin beyin gelişiminin olumsuz etkilenmesine, anne ölümlerine neden olabilir. Gebelik döneminde sigara dumanına maruz kalınmamalıdır. Sigara alkol gibi zararlı maddeler; çocuğun astıma, akciğer kanserine yakalanma riskini artırır, sık sık hastalanmasına neden olur. Zekâ gelişimini olumsuz etkiler. Çocuk anne babaya benzemek isteyerek bu tür maddeleri kullanmaya meyilli olur. Hamilelik döneminde eşine destek olan babaların çocukları daha sağlıklı olmakta, eşleri ise gebelikte ve doğumda daha az sorun yaşamaktadır. Eşinize destek olmak için onunla sık sık konuşabilir, ev işlerinde yardım edebilir, sağlık kontrollerine birlikte gidebilirsiniz. Babanın çocuğun bakımına katılması, baba çocuk ilişkisini güçlendirir, aile ilişkilerini destekler. Çocuğunuzun beslenmesinde, ağladığında kucağınıza alıp sakinleşmesinde katkıda bulunabilirsiniz. Çocuğunuzla oyun oynamanız, masal anlatmanız, konuşmanız, kitap okumanız anne- baba çocuk ilişkisini güçlendirir, çocuğun daha zeki ve sosyal olmasını sağlar.

13. BESĠN ZEHĠRLENMELERĠ VE KORUNMA YOLLARI Yaşamın sürdürülebilmesi ve sağlığın korunması için yeterli ve dengeli beslenme gereklidir. Beslenmede güvenli besin tüketimi de oldukça önemlidir. Oysaki yaşamımızın temel maddesi olan besinler, satın almadan tüketime kadar geçen aşamalarda temizlik koşullarının yeterince sağlanamaması nedeniyle zararlı hale gelebilmekte ve sağlığımız için gizli bir tehlike oluşturabilmektedir. Genellikle temizlik yönünden uygun olmayan koşullarda hazırlanan ve pişirilen yemeklerde üreyen mikroplar, besin zehirlenmelerine neden olmaktadır. Besin zehirlenmesi, herhangi bir yiyecek ya da içeceğin tüketimi sonucu meydana gelen hastalık veya zehirlenme durumuna verilen genel isimdir. Çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın, zaman zaman daha ağır seyretmesine hatta ölümcül olmasına yol açabilir. Besin kaynaklı hastalığa herkes yakalanabilir ancak bağışıklık sistemi zayıf olanlar, bebekler, çocuklar, gebeler ve yaşlılar daha hassastır. Zehirlenme Belirtileri Nelerdir? Besin zehirlenmelerinin belirtileri pek çoğunda mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal, karında kramplar şeklindedir. Besin zehirlenmeleri genellikle ani başlar ve hastalık belirtisi 30 dakika ile 72 saat arasında ortaya çıkabilir. Besin Zehirlenmesinden Şüpheleniliyorsa Ne Yapılmalıdır? Kusma ve ishal vücudun zehire gösterdiği tepkilerdendir. Bu nedenle şikâyetlerin başlamasını takiben 24 saat içerisinde kesinlikle bulantı ve ishali önleyici ilaçlar kullanılmamalıdır. İshal ve kusmayı arttıracak düşüncesiyle hiçbir şey yememek yanlış bir davranıştır. İshal tedavisi; en iyi şekli dinlenmek ve bol miktarda sıvı ( temiz içme suyu, ayran, maden suyu, şekersiz çay vb.) tüketmektir. İshal geçene kadar yoğurt, pirinç lapası, haşlanmış patates gibi besinler tüketilmeli, bağırsak hareketliliğini arttıran çiğ sebze, erik, kayısı, incir, üzüm, karpuz gibi meyveler tüketilmemelidir. Meyveler iyice yıkandıktan ve kabuğu soyulduktan sonra tüketilmelidir. Kanlı ishal, boyun sertliği, şiddetli baş ağrısı, ateş varlığında ve süresi 2 günden fazla devam ediyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Besin Zehirlenmesinden Korunma Yolları Nelerdir? 1. Besinleri güvenilir yerlerden satın almaya özen gösterilmelidir. 2. Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son kullanma tarihi, üretim izni olup olmadığı ve saklama koşullarına dikkat edilmelidir. 3. Pastörize edilmemiş, dışarıda açık olarak satılan süt ve süt ürünleri kesinlikle kullanılmamalıdır. 4. Kırık, çatlak, dışkı ile kirlenmiş yumurta satın alınmamalı, yumurtalar kullanılmadan hemen önce mutlaka yıkanmalıdır. 5. Konserve satın alırken, alt ve üst kapakları şişkin, kutusu hasar görmüş, kapağı gevşemiş ve son kullanma tarihi geçmiş olanlar kesinlikle satın alınmamalıdır. 6. İçme sularının güvenilir kaynaklardan satın alınmasına özen gösterilmeli, güvenilirliğinden emin olunmadığında kaynatıldıktan sonra içilmelidir. 7. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. 8. Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir. 9. Sebze ve meyvelerin temizliğinde kesinlikle deterjan gibi kimyasal maddeler kullanılmamalıdır. 10. Mümkünse yemekler günlük olarak hazırlanmalıdır. 11. Kırmızı et, tavuk, balık, süt ve ürünleri gibi kolay bozulabilen riskli besinler uygun süre ve sıcaklıklarda pişirilmeli, pişmiş yemekler oda sıcaklığında 1 saatten fazla bekletilmemelidir. 12. Besinleri hazırlama, pişirme ve servisinde kişisel temizlik kurallarına uyulmalı, eller yemek hazırlamadan önce mutlaka iyice yıkanmalıdır. 13. Özellikle çiğ et, yumurta ve kümes hayvanları gibi besinleri hazırladıktan sonra eller iyice yıkanmalı, bu tür riskli besinler ile pişirilmeden tüketilecek sebze ve meyveleri hazırlarken ayrı doğrama tahtası ve bıçaklar kullanılmamalıdır. 14. Her kullanımdan sonra besinleri hazırlarken kullanılan tüm araç gereçler ve yüzeyler deterjanlı sıcak su ile yıkanıp iyice durulanmalıdır.

14. AġI- GENĠġLETĠLMĠġ BAĞIġIKLAMA PROGRAMI Sağlık, yalnızca hastalıkların olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik durumudur. Irk, din, politika, inanç, ekonomik ve sosyal durum farkı gözetmeksizin herkesin erişilebilecek en yüksek sağlık düzeyine erişmesi, temel insan haklarından biridir. Aşılar; insan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan mikropların öldürülerek, hastalık yapma etkilerinden temizlenerek ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkileri ortadan kaldırılarak sağlam kişilere hastalık oluşmaması için verilen maddelerdir. Aşılama, ölü ya da etkisi azaltılmış bu maddenin vücuda uygun miktarlarda verilmesi ile gerçekleştirilir. Aşılar ucuz, etkili ve uygulanması kolaydır. Aşılama için harcanan paranın çok fazlası; hastalanma, sakatlanma ve ölümlerin engellenmesinden dolayı tasarruf edilir. Aşılar sayesinde çiçek hastalığının kökü kazınmış, çocuk felci hastalığının da çiçek hastalığında olduğu gibi dünyada tarihe gömülmesi an meselesidir. Bütün çocuklar doğar doğmaz takvime uygun bir şekilde aşılanmaya başlanmalıdır. Bunun dışında sadece çocuklar değil, hastalığa karşı tamamen dirençli olmayan tüm yetişkinlerin yaşlarına uygun olarak tetanoz, difteri, grip, zatürre hastalıklarına karşı aşılanmalıdır. Tüm yetişkinlerin sağlık kuruluşlarına başvurarak kendilerine yapılması gereken aşılar konusunda bilgi almaları gerekmektedir. Ülkemizde ileri yaş nüfusun giderek artmasıyla, sürekli ilaç kullanmayı gerektiren hastalıklar (kalp, akciğer, böbrek hastalıkları, şeker vb) ve kanserlerde de buna bağlı bir artış meydana gelmekte olup bu durum erişkinlere aşı yapılmasının önemini daha da arttırmaktadır. Hastalıklar açısından riskli ülkelere seyahat edecekler ise bölgenin özelliğine göre gerekli aşıları yaptırmalıdırlar. Aşının yapılması acildir. Her çocuğun yaşamında ulusal bir programa göre birçok aşı ile aşılanması gereklidir. Aşılama programı tamamlanmazsa aşılar yeterince korumaz. Aşılama, birçok tehlikeli hastalıktan korur. Aşılar, aşılanan kişide vücudunu kuvvetlendirerek koruma sağlar. Koruma sağlanabilmesi için aşılama, hastalanmadan önce yapılmış olmalıdır.