Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuk Ruh Sağlığına Etkileri

Benzer belgeler
Dr. Nilgün Çöl Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Sosyal Pediatri BD.

POSTPARTUM DEPRESYON VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MATERNAL BAĞLANMAYA ETKİSİ

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

FETAL HAYATTAN ÇOCUKLUĞA ĠLK 1000 GÜNDE BESLENME VE AĠLE HEKĠMLĠĞĠ SĠSTEMĠNDE HEMŞĠRENĠN ROLÜ

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

AÜTF HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMI /

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Bebeklikten Ergenliğe Gelişimsel Psikopatoloji (PSY 319) Ders Detayları

Sağlam Çocuk Polikliniği nden izlenen iki yaş üzerindeki çocuklarda anne sütü ile beslenmeye

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU. Prof. Dr. Berna Özsungur Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

BİR SAĞLIK OCAĞI BÖLGESİNDE BEBEKLERİN UYKU POZİSYONLARI VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER*

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

PSİKOLOJİK TESTLER. Prof.Dr. Ayşe Yalın Uzm. Psk. Gökçe Yılmaz Uzm.Psk. Ceyda Dedeoğlu

SEZARYEN YOLUYLA DOĞAN BEBEKLERDE BABA İLE BEBEK ARASINDA UYGULANAN KANGURU BAKIMI SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

SEÇMELİ DERS ÖNERİ FORMU

Doğuş Üniversitesi, KLİNİK PSİKOLOJİ İstanbul ( % 100 Burslu)

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

Vajinal Doğum Bebeğin Bilişsel Gelişimini Etkiler mi?

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi


İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Gelişimsel Endişeler ve Kaçırılmış Fırsatlar. Tuba Çelen Yoldaş, Elif Nursel Özmert, Yıldırım Beyazıt, Bilge Tanrıkulu, Hasan Yetim, Banu Çakır

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

OKUL ÖNCESİ ve İLKOKUL ÖĞRENCİ ADAYLARI TANIMA, DEĞERLENDİRME ve SEÇME ÇALIŞMASI HİZMET TEKLİFİ

Özgün Problem Çözme Becerileri

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu Yeditepe Üni. Tıp Fak. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı

Füsun KURDOĞLU-ERÜRETEN Uzman Psikolog

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

ÇOCUK PSİKİYATRİSİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

İlk İki Yaşta Sağlıklı Beslenme ve Sağlıklı Beslenme Alışkanlığının Geliştirilmesi

ÖZGEÇMİŞ. 1. Ünal, H., Ortaokul Dönemindeki Kız Çocuklarda Antropometrik Ölçümlerin Farklılaşmasının İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi

Çullas İlarslan N.E, Günay F, Bıyıklı Gençtürk Z, İleri D.T, Arsan S Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.B.D.

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

Olgu-kontrol araştırmalarının analizi ve değerlendirilmesi. Raika Durusoy

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

DOĞUMA HAZIRLIK EĞİTİMİNİN ANNENİN PRENATAL UYUMUNA ETKİSİ

TEŞHİS İLİŞKİLİ GRUPLAR VERİLERİNİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ

Testin Uygulanma Tarihi: 2017

Emine Sevinç Tok. İzmir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü. Gürsel Aksel Bulvarı No: Üçkuyular İzmir

HEMġEHRĠ ĠLETĠġĠM MERKEZĠ ÇALIġANLARIYLA STRES VE KAYGI DURUMLARI ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

Ders Kod Ders Ad T U L K AKTS DİL. HEM155 Psikoloji MAT171 Temel Matematik I TD101 Türk Dili I Seçmeli Ders Grup 1 6

[BİROL BAYTAN] BEYANI

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

İLKÖĞRETİM 8.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN HAVA KİRLİLİĞİ KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

10 soruda makalelerde sık karşılaştığımız epidemiyolojik terimler Uzm. Dr. Tolga Binbay

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Ebeveyne Duyulan Güvenin Psikolojik Kontrol ve Zorbalık / Zorbalığa Maruz Kalma Arasındaki Aracı Rolünün İncelenmesi*

UZM. PSK. BUKE TUNCEL YANGIN

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZGEÇMİŞ. Telefon: Mezuniyet Tarihi Derece Alan Kurum 2017 Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

OKUL ÖNCESİNDE KAYNAŞTIRMA: ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN GELİŞİMLERİNİ YORDAYAN DEĞİŞKENLER

Transkript:

doi:10.5222/j.child.2013.101 Derleme Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuk Ruh Sağlığına Etkileri Pınar Ateşağaoğlu*, Melike Mete*, Gülbin Gökçay**, Zeynep Tamay***, Aylin Yetim*** Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuk Ruh Sağlığına Etkileri Anne sütü; yenidoğanda optimum büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin öğelerini içeren, biyoyararlılığı yüksek, sindirimi kolay doğal bir besindir. Günümüzde doğumdan sonra ilk 6 ay tek başına anne sütü ile beslenme ve altıncı aydan sonra uygun tamamlayıcı besinlere geçilerek emzirmenin en az iki yaşına kadar sürdürülmesi Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık bakanlıkları tarafından önerilmektedir. Anne sütünün ve emzirmenin; çocuğun sağlığına, beslenmesine, gelişimine pek çok yararı olduğu gibi çocuğun psikolojik ve zekâ gelişimine de önemli ölçüde katkısı olduğu gösterilmiştir. Ancak yine de bir yaşından sonra emzirmenin devam etmesi konusunda tartışmalar olabilmektedir. Bu makalede anne sütü ile beslenmenin çocuk ruh sağlığına ve gelişimine etkisini araştıran bilimsel çalışmaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Erken çocukluk döneminde ruhsal sorunların ortaya çıkmasına yol açan çok sayıda faktörün bulunduğu bilinmektedir. Bu nedenle anne sütü alımıyla çocuk ruh sağlığı arasındaki ilişki incelenirken yordayıcı faktörlerin dikkate alınması gerekir. Yayımlanan araştırmalar anne sütü ile beslenmenin çocuk ruh sağlığı ve gelişimine ayrıca erişkin dönemdeki ruh sağlığına olumlu etki yaptığını göstermektedir. Sonuç olarak, emzirmenin 2 yaşına kadar devam ettirilmesi çocuk gelişimi açısından önemlidir. Anahtar kelimeler: Anne sütü, emzirme, çocuk ruh sağlığı Çocuk Dergisi 2013; 13(3):101-108 GİRİŞ Anne sütü; yenidoğanda optimum büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin öğelerini içeren, biyoyararlılığı yüksek, sindirimi kolay doğal bir besindir. Günümüzde anne sütünün bebek Alındığı tarih: 13.11.2014 Kabul tarihi: 22.12.2014 * İstanbul Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Enstitüsü, Ana Çocuk Sağlığı Yüksek Lisans Öğrencisi ** İstanbul Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Enstitüsü *** İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yazışma adresi: Melike Mete, İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, Sosyal Pediatri Bilim Dalı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Sağlığı Polikliniği, Fatih 34104 İstanbul e-posta: melikemt@gmail.com Effects of Breast Feeding on Children s Mental Health Breast milk is a natural nutrient, with higher bioavailability, and digestibility which contains all the energy, liquid and nutritional elements required for the optimum growth and development of the infants. Nowadays breastfeeding for 6 months and extension of breastfeeding until 2 years of age with transition to appropriate complementary foods is recommended by World Health Organization, and Ministry of Health it has been shown that, breast milk and breast feeding have several benefits on child s health, nutrition, physical, psychological, and intellectual development. However debates on continuing breastfeeding one year after the birth can be still on the agenda. The aim of this review is to investigate the effects of breast feeding on children s mental health by evaluating the articles published on this subject. However, it is known that there are many factors leading to the occurrence of mental health problems in early childhood. Therefore, the effects of residual counfounding factors should be taken into consideration in the examination of relation between breast feeding and mental health of the children. In conclusion exclusive breastfeeding for 6 months and extension of breastfeeding until 2 years of age as recommended by World Health Organization has many advantages for child mental health as documented by many studies in the literature. Key words: Breast milk, breastfeeding, child mental health J Child 2013; 13(3):101-108 için en iyi besin kaynağı olduğu Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), UNICEF gibi pek çok uluslararası organizasyon ve bilimsel topluluk tarafından kabul edilmektedir. Anne sütünün ve emzirmenin; hem bebek hem de anne için başta beslenme olmak üzere, sağlık, bağışıklık, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden pek çok sayıda yararları vardır. Anne sütünün, yeni doğan için en iyi beslenme şekli olduğu kanıtlanmıştır. Anne sütü, bebeklerin ve çocukların kısa ve uzun dönemde pek çok hastalığa karşı duyarlılıklarını azaltabilecek tüm temel besin ve biyoaktif elementleri içermektedir. Bebek uygun teknik, sıklık ve sürede emzirilmeli ve ilk altı ayda, tıbben gerekli 101

olmadıkça bebeğe anne sütü dışında hiçbir ek besin ya da su verilmemelidir. DSÖ ve birçok ülkenin sağlık bakanlığı önerilerine göre, altı aydan sonra uygun şekilde başlanan tamamlayıcı besinlerle birlikte emzirmeye en az iki yaşına kadar devam edilmelidir (1-3). İlk 6 ay tek başına anne sütü ile beslenme ve ardından uygun ek besinlerin verilmesi ile yılda 1.3 milyon bebeğin ölümünün önlenebileceği hesaplanmaktadır. Hastalıkları önlemesi ve maliyetinin çok düşük olması nedeniyle anne sütü ile beslenme aynı zamanda en ekonomik ve en çevre dostu beslenme biçimi olarak nitelendirilebilir (4). Dünyadaki tüm ülkelerin Sağlık Bakanlıkları bu beslenme biçimini önermektedir. Emzirmenin iki yaşına kadar devam ettirilmesi konusunda bazı endişeler belirtilmektedir. Uzun süre emzirmenin anne bebek bağlanmasında sorun oluşturabileceği düşünceleri ender de olsa ileri sürülmektedir. Bu araştırmada anne sütünün çocuk ruh sağlığı üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri konusunda yayınlanmış çalışmaları incelemek amaçlanmıştır. Bu çalışmada anne sütünün, çocuk ruh sağlığı üzerindeki etkileri ile ilgili bilgilerin toplanması amacıyla, http://scholar.google.com.tr/, http://www.ncbi.nlm. nih.gov/pubmed, http://cochrane.org, http://kutuphane.istanbul.edu.tr/, E-bilgi kaynaklarından yararlanılarak konu hakkında daha önce yapılmış çalışmalar ele alınmıştır. Çalışmada incelenen makalelerin seçilme kriterleri, anne sütünün çocuk ruh sağlığı üzerindeki etkileri hakkında yapılmış olan araştırmaların bilimsel ve kanıta dayalı olmalarıdır. Anne Sütünün Çocuklarda Görülen Ruhsal Hastalıklar Üzerindeki Etkisi Samsun da yapılan bir çalışmada, anne sütünün, çocuklardaki çeşitli psikiyatrik sorunları azaltabileceği öngörülmüş ve erken çocukluk dönemindeki sağlıklı toplum örnekleminde, anne sütü alma süresi ile psikiyatrik sorunların özellikle de yeme sorunlarının ilişkisi incelenmiştir. Araştırmaya, Samsun ilini temsil edecek şekilde sağlık ocaklarına aşılama için ailesi eşliğinde başvuran 12-42 ay arasındaki toplam 376 çocuk dâhil edilmiştir. Anneler Kısa 1-3 Yaş Sosyal Duygusal Değerlendirme Ölçeği ni (K-1/3- SDD-TR) ve Çocuk Davranış Değerlendirme Ölçeği ni /2-3 (ÇDDÖ-2/3) doldurmuşlardır. Katılımcılar anne sütü alma sürelerine göre gruplandıklarında, 2 aydan daha kısa süre ve 24 aydan daha uzun süre anne sütü alanların ÇDDÖ-2/3 toplam puan ve K-1/3-SDD-TR psikiyatrik sorun (PS) puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu ve bu gruplarda özellikle yeme sorunlarının daha fazla olduğu görülmüştür. Bu çalışmada, özellikle 2 aydan daha az anne sütü alanlarda iştahsızlık, 24 aydan daha fazla anne sütü alanlarda ise aşırı yeme anlamlı olarak daha fazla görülmüştür. Hem daha kısa sürelerle hem de uzun sürelerle anne sütü almanın olumsuz bir durum olmasının bebeğin annesi ile olan ilişkisinin niteliği ya da annenin psikopatolojisi ile ilişkili olabileceği belirtilmiştir (5). Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Polikliniğinde yapılan bir araştırmada Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve DEHB ye karşıt olma-karşı gelme bozukluğu (KOKGB) eşlik eden erkek çocukların doğum öncesi, doğum sırasında ve sonrasında yaşanan sorunların ve anne sütü alış süresinin psikopatoloji gelişimine olan katkıları araştırılmış, yaşları 6-11 arasında 74 çocuk üzerinde değerlendirme yapılmıştır. DEHB tanısı konan 21, DEHB+KOKGB tanısı konan 26, sağlıklı gönüllülerden oluşan kontrol grubuna 27 erkek çocuk alınmıştır. Çocuklar, cinsiyet, yaş, sosyoekonomik düzey, zekâ düzeyi bakımından eşleştirilmiştir. Çalışmada, Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları için DSM-IV e dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği, Conners Öğretmen Derecelendirme Ölçeği kısa formu, Wechsler Çocuklar için Zekâ Ölçeği kullanılmıştır. Sonuçta, DEHB ile DEHB+ KOKGB grupları ve DEHB+KOKGB ile kontrol grupları arasında istatistiksel olarak farklılık bulunmazken, DEHB grubunda, kontrol grubuna oranla anne sütü alış süresi istatistiksel olarak anlamlı oranda kısa bulunmuştur (p=0.028) (6). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda anne sütü alma sürelerinin incelendiği diğer bir çalışmada, DEHB olan çocuklar ile kontrol grubu arasında emzirme sürelerini karşılaştırmak ve bu çocuklarda emzirme süresi ile zekâ bölümü, görsel motor algı becerileri arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlanmıştır. Araştırmaya GATA Çocuk Psikiyatrisi polikliniğinde DEHB olan 91 çocuk katılmış, Bender Gestalt Görsel Motor Algılama Testi, Wechsler 102

P. Ateşağaoğlu ve ark., Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuk Ruh Sağlığına Etkileri Çocuklar için Zekâ Ölçeği ve Yıkıcı Davranış Bozukluklarının DSM-IV e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, DEHB grubunda anne sütü alma süresi sağlıklı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde kısa olduğu bulgulanmıştır (t=- 3.38; p<.05). Üstelik DEHB grubunda anne sütünü alma süresi ile WISC-R testi SZB, PZB, TZB, aritmetik ve resim tamamlama alt testleri arasında pozitif korelasyon, tüm grubun (DEHB olan ve olmayan) anne sütü alma süreleriyle YDB-TDÖ dikkat eksikliği ölçütü ve puanı, hiperaktivite ölçütü ve puanı arasında negatif korelasyon olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar anne sütünün DEHB in gelişmesinde koruyucu rol oynayabileceği ve zihinsel gelişimde yararlı olabileceğini düşündürmüştür (7). Polonya da yapılan bir çalışmada, anne sütü alma süresinin çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile ilişkisini incelemek hedeflenmiştir. Yaşları 4-11 arasında toplam 100 çocuk araştırmaya alınmış, DEHB tanısı konmuş olan 60 çocuk çalışma grubunu, DEHB tanısı olmayan 40 çocuk kontrol grubunu oluşturmuştur. İki grup arasında gebelik süresi, gebelik komplikasyonları, doğum komplikasyonları, gebelik yaşı, yenidoğan koşulları, doğum kilosu özellikleri bakımından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Araştırmada, DEHB tanısı olan çocukların % 60 ının DEHB olmayan kontrol grubundakilerin ise % 32,5 inin 3 aydan daha kısa anne sütü ile beslendiği bulgulanmıştır ve bu fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. Diğer faktörlerin yanında, kısa süre anne sütü ile beslenmenin DEHB gelişiminde risk faktörü olabileceği düşünülmüştür. Polonya daki bu çalışmada, anne sütünün zeka gelişimi için yararlı biyolojik yapıda olduğu, erken yaşamda beyin fonksiyonlarına etki edebileceği, zekâ gelişimine yararlı bazı yağ asitleri içerdiği, bu yağ asitlerinin eksikliğinin DEHB e neden olabileceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra beyin gelişiminin yaşamın ilk iki yılında yoğun olarak gerçekleştiği, bebeğin çevreyle iletişime geçmesiyle beynin yeni bağlantılar yaptığı ve bunun normal büyüme ve beynin gelişimi için gerekli olduğu belirtilmiştir. Araştırmacılar makalede şu temel noktalara da değinmişlerdir: Emzirme, bebeğe, beden dokunuşunun duygusal hisleriyle anne bebek arasında biberon beslenmesinden daha fazla yakın ilişki tecrübesi yaşatır. Böylece bebek en ideal beyin gelişimi için gereksinim duyduğu uyarılmaya sahip olur. Emzirme intrauterin yaşamla dünyaya geliş arasında köprü oluşturur (8). İspanya da Julvez ve ark. (9) tarafından yapılan bir çalışmada, 4 yaşındaki çocukların anne sütü alma süreleri ile bu çocukların sosyal yetenekleri, yürütücü işlevleri, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozuklukları arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu prospektif çalışmada çocuklar 4 yıl takip edilmiştir. Araştırma toplam 500 vaka ile yürütülmüştür. The California Okul öncesi Sosyal Yetenek Ölçeği (CPSCS), McCarthy nin Çocuk Yetenekleri Ölçeğinin standardize versiyonu (MCSA), Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabının Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Kriterleri (ADHD-DSM-IV) ölçekleri kullanılmıştır. Sonuçta, uzun süre anne sütü alanlarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun daha az görüldüğü saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; anne sütü alma süresi ile nöropsikolojik fonksiyonlar arasında net bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Anne sütündeki uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerinin, kortikal beyin gelişimi için yararlı olduğu vurgulanmıştır. Anne-çocuk arasındaki psikolojik ve fiziksel temasın, bebeğin beynindeki kortikal bağlantıların ve limbik sisteminin gelişiminde rol oynadığına değinilmiştir. Böylece, emzirmenin dolaylı olarak çocuğun nörogelişimine etkide bulunduğu vurgulanmıştır. İsrail de yapılan bir çalışmada Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu nun anne sütü alımı süresi ile ilişkisi incelenmiştir. Bu retrospektif çalışmada, 2008-2009 yıllarında yaşları 6-12 olan DEHB tanısı almış çocuklar iki kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. İlk kontrol grubu DEHB li çocukların sağlıklı kardeşlerinden; ikinci kontrol grubu ise kulak-burunboğaz kliniğine başvuran DEHB li olmayan çocuklardan oluşmaktadır. Her bir grup 50 kişidir. Araştırmada yapılandırılmış anket, demografik bilgi formu ve tüm gruplarda çocukların aileleri tarafından onaylanmış DEHB anket formu kullanılarak bilgi toplanmıştır. DEHB tanılı grubun % 43 ü, kardeşlerin olduğu kontrol grubunun % 69 u ve diğer kontrol grubunun % 73 ü 3 ay süre ile anne sütü almıştır. DEBH li çocukların % 29 u, kardeşlerin olduğu kontrol grubunun % 50 si ve diğer kontrol grubunun % 57 si yaşamın 6 ayında anne sütü almıştır. Adımsal lojistik regresyon analizinde DEHB ile yaşamın 3 ayındaki anne sütü alımının eksikliği, annenin yaşı, 103

cinsiyetin erkek olması ve anne babanın boşanma durumu arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Bu çalışmada anne sütü alımının çocuklukta DEHB gelişimine karşı koruyucu etkisi olabileceği öne sürülmüştür (10). Hong Kong da yapılan bir çalışmada, emzirme ile erken ergenlik dönemindeki duygusal ve davranışsal sorunlar, benlik saygısı ve depresyon arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kohort çalışmanın örneklem grubunu Çin de 1997 yılı Nisan ve Mayıs ayında doğan 7534 çocuk oluşturmaktadır. Bulgular her çocuk için, aile çocuk merkezine rutin kontrollerine gelen ailelerinden anket ile bilgi toplanarak, 2005 yılından sonra yılda 2 kez ücretsiz yapılan öğrenci sağlık hizmetinin verilerinden ve 2010 yılında çalışma grubuna hasta sağlık anketi (PHQ 9) 2 yıl boyunca aralıklarla 3 kez gönderilerek elde edilmiştir. Duygusal ve davranışsal sorunlar Ruter revize aile ölçeğiyle, benlik saygısı kültürden bağımsız benlik saygısı envanteriyle, depresif bulgular PHQ 9 ile değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, bu geniş nüfuslu çalışmada kısa süreli emzirmenin yüksek sosyoekonomik düzey ile ilişkili olduğu, emzirme süresinin kısalığı ile erken ergenlik döneminde aile raporlarına göre hiperaktivite ve düşük benlik saygısı arasında ilişki olabileceği öne sürülmüştür (11). Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuğun Davranışsal ve Psikomotor Gelişimine Etkisi İzmir de yapılan bir araştırmada anne sütü ve mamayla beslenen bebekler arasında psikomotor gelişim açısından karşılaştırma yapılmıştır. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesinde yapılan vaka-kontrol çalışmasında, yaşamının ilk dört ayında anne sütü ile beslenmiş olan 50 çocuk ile yaşamının ilk dört ayında mama ile beslenmiş olan 50 çocuk araştırmaya alınmıştır. Araştırmada Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) kullanılmıştır. Sonuçta, yaşamının ilk dört ayında anne sütüyle beslenen bebeklerin mamayla beslenen bebeklere göre, AGTE nin tüm parametrelerinde, istatistiksel olarak anlamlı yüksek puanlar aldıkları saptanmıştır (p=0.000). Anne sütü alan bebeklerin mama alanlara göre psikomotor gelişimlerinin anlamlı şekilde daha iyi olduğu bulgulanmıştır (p= 0.0012) (12). Yunanistan da yapılan bir araştırmada emzirme uygulamaları ve 18 aylık çocukların bilişsel, dil ve motor gelişimleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu prospektif kohort çalışma 540 anne bebek çiftiyle yapılmıştır. Emzirme süresi, kullanılan formül sütler, ek besinler ve diğer biberon mamaları ile ilgili bilgiler 9. ayda toplanmış ve 18. ayda güncellenmiştir. Çocukların bilişsel, dil ve motor gelişimlerinin değerlendirilmesi Bayley III gelişim ölçeğiyle 18. ayda yapılmıştır. Ek olarak anne yaşı, eğitimi, sigara içme durumu, bebeğe ait özellikler gibi muhtemel karıştırıcı faktörler de değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, 6 aydan fazla anne sütüyle beslenen bebeklerin bilişsel, alıcı ve belirtici dil ve motor gelişim ölçeği puanları daha yüksek bulunmuştur. Karıştırıcı etkenler düzenlendikten sonra tüm emzirme süreleri hesaplandığında zihinsel gelişimde tahmini 0.28 puan, alıcı dil gelişiminde 0.29 puan, belirtici dil gelişiminde 0.30 puan ve ince motor becerilerinde 0.29 puan artış gözlemlenmiştir. Hiç emzirilmeyen çocuklarla karşılaştırıldığında, 6 aydan fazla emzirilen çocuklarda ince motor beceriler 4.44 puan daha yüksek bulunmuştur (13). İngiltere de yapılmış bir araştırmada, beş yaşındaki çocuklarda davranışsal gelişim ile anne sütü arasındaki ilişki araştırılmıştır. Toplamda 10037 (9525 i zamanında doğan, 512 si premature) çocuk üzerinde izlem çalışması (Prospektif) yürütülmüştür. Çocuklar dokuz aylıkken aile görüşmeleri yapılmış, beş yaşına geldiklerinde ise Güçler ve Güçlükler Anketi-SDQ kullanılmıştır. Güçler ve Güçlükler Anketi (GGA) İngiliz psikiyatrist Robert Goodman tarafından 1997 yılında geliştirilmiştir. Bazıları olumlu, bazıları ise olumsuz davranış özelliklerini sorgulayan 25 soru içerir. Bu sorular hem uygun tanısal ölçütler hem de faktör analizi sonuçlarına göre her biri beş soru içeren şu beş alt başlıkta toplanmıştır; Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik, Davranış Sorunları, Duygusal Sorunlar, Akran Sorunları ve Sosyal Davranışlar. Her alt başlık kendi içinde değerlendirilip her biri için ayrı puan elde edilebildiği gibi, ilk dört başlığın toplamı ile Toplam Güçlük Puanı da hesaplanabilmektedir. Bu anketin, 4-16 yaşlar için anne-baba ve öğretmen formu ile 11-16 yaşlar için ergenin kendisinin doldurduğu formlar yaklaşık beş dk. içinde işaretlenebilmektedir (14). Bu araştırmanın sonucunda zamanında doğan çocuklarda anne sütünün daha uzun süre alınması, ailelerin davranışsal sorunlara daha düşük puan vermesiyle ilişkili bulunmuştur. 104

P. Ateşağaoğlu ve ark., Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuk Ruh Sağlığına Etkileri Zamanında doğmuş çocukların dört ay ya da daha fazla anne sütü almış olanlarının ailelerinin SDQ güçlükler puanı düşük bulunmuştur (15). İrlanda da yapılan bir araştırmada, bebeklik döneminde emzirmenin, 9 yaşındaki çocuklarda ruh sağlığının önemli bir belirleyicisi olup olmadığı ve obezite riskine karşı koruyuculuğu araştırılmıştır. Bu kesitsel araştırmada veriler 2010 yılında yapılan İrlanda da büyüyenler (GUI) kohort çalışmasını oluşturan 9 yaşındaki 8357 çocuktan toplanmıştır. Emzirmenin başlatılması ve emzirme süresi ile ilgili bilgiler ebeveynlerden geriye dönük olarak elde edilmiştir. Emzirme süreleri asla emzirmeme, 10 hafta veya daha az emzirme, 11-25 hafta arası emzirme, 26 hafta ve daha fazla emzirme şeklinde gruplandırılmıştır. Ruh Sağlığı Güçler ve Güçlükler Anketi (SDQ) ile değerlendirilmiştir. Emzirilen bebeklerin anormal SDQ puanına sahip olma olasılığı daha düşük bulunmuştur (OR= 0.74, p< 0.05). 11-25 hafta arası emzirilen bebeklerde, 9 yaşında obezite riskinde % 36 azalma, 26 hafta veya daha fazla emzirilen bebeklerde 9 yaşında obezite riskinde % 48 azalma olduğu bulunmuştur. Bu çalışmada sonuç olarak karıştırıcı değişkenler kontrol edildiğinde, emzirmenin 9 yaşındaki sağlıklı ruh sağlığının önemli bir belirleyicisi ve obezite riskine karşı koruyucu olduğu bildirilmiştir (16). Kanada da yapılan bir araştırmada, yenidoğan beslenmesinin çocuğun uzun dönem davranışları üzerindeki etkisini incelemek ve bu konudaki gözlemsel çalışmaların sınırlılığını araştırmak hedeflenmiştir. Toplam 13889 vaka ile yapılan kohort çalışmasında, 1996-1997 yıllarında, doğum servisinden ve çocuk polikliniğinden rasgele seçilen, sağlıklı ve zamanında dünyaya gelen, anne sütü ile beslenen yenidoğanlar yer almaktadır. Yenidoğanlar 1., 2., 3., 6., 9. ve 12. aylarda ziyaret edilerek beslenmelerine ilişkin bilgiler elde edilmiştir. Aynı çocuklar, 6,5 yaşına geldiklerinde, özel bir görüşme ve test çalışmasına katılmışlar ve bu çocukların aileleri tarafından Güçler ve Güçlükler Anketi doldurulmuştur. Bu çerçevede; 3 ay ve daha az anne sütü alan çocukların hiperaktivite puanlarında ve yüksek duygusal semptomlarında artış gözlenmiş, yine olumlu sosyal davranış puanlarının düşük olmasında da anlamlı bir artış gözlenmiştir. Deneysel çalışma bölümünde benzer bir durum bulunmamıştır. Bu çalışmada gözlemsel çalışmaların sınırlılıkları incelenmiş; deneysel ve gözlemsel çalışmalar arasındaki farklılıkların gözlemsel çalışmaların çeşitli yanlılıklarından kaynaklanabileceği ileri sürülmüştür (17). Anne Sütü ile Beslenmenin Bebeğin Zekâ Gelişimi Üzerindeki Etkisi Isaacs ve ark. (18) tarafından yapılan bir çalışmada, anne sütünün zekâ puanı (IQ) üzerindeki, beyin hacmindeki ve beyinde yer alan beyaz madde gelişimindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır. Enine kesitsel desen kullanılarak yapılan randomize klinik çalışmada, 13-19 yaşlar arasında toplam 50 çocuk bulunmaktadır. Araştırmada, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) taramaları, Wechsler Çocuklar İçin Zekâ Ölçeği-III (WISC-III), Wechsler Yetişkinler İçin Zekâ Ölçeği-III (WAIS-III) kullanılmıştır. Sonuçta, sözel zekâ bölümü ile anne sütü alma yüzdeleri arasında anlamlı ilişki görülmüştür. Erkeklerde her üç zeka bölümü ile anne sütü alma yüzdeleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Tüm grupta, anne sütü alma yüzdesi ile toplam beyin hacmi ve beyaz madde hacmi arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Zekâ puanı ve nöral hacim arasındaki ilişki hesaplandığında, tüm grupta sözel zekâ bölümü ve tüm zeka bölümü ile sağ ve sol beyaz madde hacmi arasındaki korelasyon anlamlı bulunmuştur. Bu çalışma, ergenlerde alınan anne sütü miktarı ile IQ ve tüm beyin hacmi arasında doz-etki ilişkisini göstermiştir. Bu veriler, anne sütünün, beyindeki beyaz maddenin gelişimine katkıda bulunarak beyin gelişiminde faydalı etkisi olduğunu desteklemektedir. Yetersiz anne sütü alımının otizm oluşumuna etkisini incelemek amacıyla Umman da bir vaka-kontrol çalışması gerçekleştirilmiştir. Sultan Qaboos Üniversite Hastanesi Çocuk Psikiyatri Kliniğinde, 3-14 yaşlar arasında, 102 otizmli, 102 sağlıklı olmak üzere toplam 204 çocuk ile çalışma yürütülmüştür. Araştırmada Çocukluk Otizmi Derecelendirme Ölçeği kullanılmıştır. Sonuçta, otizm grubunda, anne sütüne geç başlayanların oranı istatistiksel açıdan anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, otizmli çocukların çok azı 12 aydan daha uzun süre anne sütü almıştır. Her iki grubun 12 aydan fazla anne sütüne devam oranları arasındaki bu farklılık istatistiksel açıdan anlamlıdır. Bu çalışma, genel olarak otizm riskindeki artışın 105

yetersiz anne sütü alımıyla ilişkili olduğunu göstermektedir (19). Ancak bu çocuklar sorunlu oldukları için de emzirme süresi kısa sürmüş olabilir. İzlem çalışmaları konuya daha fazla ışık tutacaktır. ABD de yapılan bir araştırma emzirme ve zihinsel gelişim arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu doğumsal kohort çalışmasında veriler, kreşteki 9 aylık bebeklerden erken çocukluk programı (ECLS-B) kapsamında toplanmıştır. Veriler bebeklerin 9. ayında, 2, 4 ve 5 yaşlarında toplanmıştır. Biyolojik annesi olmayan bebekler araştırmanın dışında tutulmuş ve 7500 bebek araştırmaya dâhil edilmiştir. Verilerin ilk toplanma aşamasında bebekler 9 aylıkken annelere eğitim düzeyleri sorulmuştur. Anne eğitimine ek olarak bilişsel uyarılmayla ilişkili detaylı ebeveynlik uygulamaları değerlendirilmiştir. Ebeveyn ve çocuklar bir aktivite ile meşgul olurken, aile- çocuk etkileşimleri video kaydına alınmış ve değerlendirilmiştir. Duygusal destekli bilişsel uyaranların değerlendirilmesi için ebeveyn uyarımlı bilişsel gelişim ve aile duyarlılığı ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmada okula hazır oluşluk 4 yaşındaki çocukların matematikte göreceli boyut/miktar, eşleştirme, sayma, sayıları tanımlama ve sıralama becerileri ile değerlendirilmiş, okuma değerlendirmesi için çocukların fonolojik farkındalığı, harf bilgisi, kelime tanımlamaları incelenmiştir. Sonuç olarak, tüm ölçümler arasında aile faktörleri ve annenin eğitimi araştırma dışında bırakıldığında 3 ay yada daha fazla ağırlıklı olarak anne sütü alan çocukların matematik ve okuma IRT skorları, almayanlara oranla daha yüksek bulunmuştur. Sonuçlara anne ebeveynlik ölçümleri eklenince anne sütü alan ve almayan bebekler arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Araştırmada genel olarak emzirmenin erken çocukluk döneminde bilişsel gelişimle ilgisinin olmadığını gösteren açık kanıtlar yoktur, ancak okula hazır olmada aile davranışlarının, emzirmeden daha fazla çocuğun başarısını etkilediği bulunmuştur (20). Anne Sütü ile Beslenmenin Erişkin Dönemdeki Ruh Sağlığına Etkileri Anne sütü ile beslenmenin şizofreni riski üzerine etkisini araştırmak amacıyla yapılan bir retrospektif kohort araştırmada Kopenhag Üniversite Hastanesinde 6841 kişi ile çalışılmıştır. Anne sütü verme süresi konusunda anneler ile görüşülmüş, ICD-8 (International Classification of Diseases) kriterlerine göre şizofreni tanısı alanlar çalışmaya alınmıştır. Sonuçta, annedeki şizofreninin çocuklarda şizofreni gelişiminde güçlü bir risk faktörü oluşturabileceği saptanmıştır. Ayrıca hiç anne sütü almamak ya da 2 haftadan az anne sütü almak, şizofreni riskinin artmasıyla ilişkili bulunmuştur. Yaşamın sonraki döneminde, şizofreni gelişimine karşı anne sütünün koruyucu etkisi bulunduğuna ilişkin hipotez bu çalışmanın bulguları ile desteklenmektedir (21). Danimarka da yapılan başka bir araştırmada, anne sütü ile beslenme süresinin yetişkinlikte alkol tanısıyla hastaneye yatma riski üzerindeki etkisini incelemek hedeflenmiştir. Bu kohort (prospektif) çalışmasında 3245 erkek, 3317 kadın olmak üzere toplam 6562 kişi bulunmaktadır. Araştırma değişken olarak dokuz potansiyel yordayıcı faktörü kapsamaktadır: cinsiyet, anne yaşı, ailenin sosyal statüsü, annenin gebelikte sigara kullanması, istenmeyen gebelik, anne ve babanın alkol bağımlılığı teşhisiyle psikiyatri kliniğine yatması ve anne babanın diğer nedenlerle psikiyatri kliniğine yatmalarıdır. Diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak, erken anne sütünden kesilme ile alkol tanısıyla hastaneye yatırılma riski arasında anlamlı ilişki gözlenmiştir. Uzun süre anne sütü almış kişilere kıyasla, anne sütünden erken kesilen kişilerde, alkolizm tanısıyla psikiyatri kliniğine yatırılma riskinin arttığı bulunmuştur. Bu çalışmada, erken anne sütünden kesilme ile alkolizm tanısıyla hastaneye yatırılma riskinin artışı arasındaki gözlenen ilişki birkaç etmenle açıklanmıştır: Erken anne sütünden kesilen gruptaki çocuklarda olumsuz etmenler daha sık olabilir. Beslenme durumuyla, anne çocuk arasındaki fiziksel ve psikolojik etkileşimle ilişkili etmenler bulgulanan sonuçta rol oynayabilir. Ek olarak anne sütü verme süresinin uzun olması, çocuğunu yetiştiren ve ona bağlanan annenin çocuğuyla vakit geçirip enerji harcamasının göstergesidir. Bu durum anne çocuk arasındaki pozitif etkileşimi sağlar. Alkolizm tanısı ve erken sütten kesilme arasındaki ilişki düşük zekâ düzeyinden kaynaklanabilir. Son olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu gibi gelişim bozuklukları erken anne sütünden kesilme ile ilişkili olduğundan bu durum alkolizm tanısıyla erken sütten kesilme arasındaki ilişkiyi açıklayabilir (22). 106

P. Ateşağaoğlu ve ark., Anne Sütü ile Beslenmenin Çocuk Ruh Sağlığına Etkileri Anne Sütü ile Beslenmenin Fiziksel Sağlığa Etkileri Anne sütünün bebeğin fiziksel sağlığına olumlu katkılarını gösteren çok sayıda çalışma vardır. Anne sütü alan çocuklarda başta infeksiyon hastalıkları olmak üzere birçok akut ve kronik hastalığın görülme sıklığı azalmakta ve beyin gelişimi daha iyi olmaktadır. Anne sütü ile beslenenlerde ileri yaşlarda alerji, obezite, tip 1 diyabet, kanser, mültipl skleroz, ateroskleroz gibi hastalıklara daha az rastlanmaktadır (23). Bu durum dolaylı olarak bebeğin ruhsal gelişimini de etkilemektedir. Az hastalanan bebeklerin ruhsal ve nörolojik gelişimleri de daha iyi olmaktadır. Anne Sütü ile Beslenmenin Anne-Bebek Bağlanmasına Etkileri Emzirme annelik duygusunun gelişmesine yardımcı olur. Emzirme, anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir. Emziren annelerin kendilerine güvenleri fazladır ve bu durum süt verimini olumlu yönde etkiler. Emzirmek anne için doğal bir sakinleştiricidir (24). Anne sütünün sosyal ekonomik yararları vardır; sağlık harcamaları azalır, çocuk hastalıklarının tedavisindeki iş gücü azalır, iş günü kaybı azalır, izin alma ve para kaybı azalır. Avustralya da yapılan bir araştırmada anne sütünün anneden kaynaklanan çocuk istismarı ve ihmaline karşı koruyucu etkisi araştırılmıştır. Toplamda 7223 anne bebek çifti 15 yıl izlenmiş ve belgelenen çocuk koruma raporlarında anne sütü alma süresi, anneden kaynaklanan istismar (fiziksel istismar, duygusal istismar ve ihmal) bağlamında analiz edilmiştir. Sosyo-demografik faktörler, planlı gebelik, madde bağımlılığı, doğum sonrası çalışma, bebek bakımına ilişkin davranışlar, kaygı ve depresyonun semptomları gibi yordayıcı faktörler göz önüne alınarak değerlendirme yapılmıştır. Sonuçta, anne sütünü alma süresi azaldıkça annesel kaynaklı istismarın göreceli risk oranı artmıştır. Ancak aradaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamıştır. Buna karşılık annesel ihmal anne sütü alım süresi ile başlı başına ilişkili olan tek istismar alt türüdür. Araştırma sonuçlarına göre diğer faktörler ile birlikte değerlendirildiğinde, emzirmek başta çocuk ihmali olmak üzere anne tarafından gerçekleştirilen çocuk istismarına karşı çocuğu koruma konusunda yardımcı olabilmektedir (25). Sonuç Araştırmalar anne sütü ile beslenmenin ve anne sütü alım süresinin çocuk ruh sağlığına doğrudan ya da dolaylı olarak pek çok olumlu etkisinin olduğunu göstermektedir. Ancak erken çocukluk döneminde ruh sağlığı sorunlarının görülmesinde etkisi olan çok sayıda çevresel ve kişisel faktör olduğu bilinmektedir. Bu nedenle anne sütü alımıyla çocuk ruh sağlığı arasındaki ilişki incelenirken çeldirici faktörlerin etkilerinin ayrıntılı şekilde incelenmesi gerekmektedir. Tüm çalışmalar göz önüne alındığında anne sütü ile beslenmenin kısa ve uzun dönemde çocuk ruh sağlığına olumlu etki yaptığı belirlenmektedir. Bu etki doz ile artmaktadır. Diğer bir deyişle anne sütü ile beslenme süresi ile doğru orantılıdır. Anne sütü ile beslenmek yaşamın başlangıcındaki önemli bir fırsattır. Bir yaşından sonra da anne sütü ile beslenmek çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığına önemli katkılar yapmaktadır. KAYNAKLAR 1. Atıcı A, Polat S, Turhan AH. Anne sütü ile beslenme. Türkiye Klinikleri J Pediatr Sci 2007;3(6):1-5. 2. Gökçay G. Yaşamın İlk 2 Yılında Çocuk Sağlığı ve Bakımı. İstanbul: Saga Yayıncılık, 2. Baskı, 2011. 3. Gökçay G. Breastfeeding and child cognitive development. Child: Care, Health and Development 2010;36:591. http://dx.doi.org/10.1111/j.1365-2214.2009.01070.x 4. Gökçay G, Garipağaoğlu M. Sağlıklı çocuğun beslenmesi. Ed.: Olcay N. Ertuğrul T. Pediyatri. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2010; 211-212. 5. Karabekiroğlu K, Akbaş S, Taşdemir G. Anne sütü alma süresi erken çocukluk dönemi psikiyatrik sorunları için özgül bir risk faktörü müdür? Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi 2009;3(3):24-33. 6. Çakaloz B, Akay A. Dikkat eksikliği ve yıkıcı davranış bozukluklarında doğum öncesi, doğum ve doğum sonrasında yaşanan sorunların ve anne sütü alış sürelerinin psikopatoloji gelişimine katkıları. İzmir Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2005;12:(1):3-10. 7. Yorbık Ö, Kırmızıgül P, Demirkan S, Söhmen T. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda anne sütü alma süreleri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2003; 10(3):115-20. 8. Olech K, Jastrzębska J. The duration of breastfeeding and attention deficit hyperactivity disorder. Roczniki Akademii Medycznej w Bialymstoku 2005;50:302-306. 9. Julvez J, Ribas-Fito N, Forns M, Garcia-Esteban R, Torrent M, Sunyer J. Attention behaviour and hyperactivity at age 4 and duration of breast-feeding. Acta Pædiatrica 2007;96(6):842-7. http://dx.doi.org/10.1111/j.1651-2227.2007.00273.x 10. Mimouni-Bloch A, Kachevanskaya A, Mimouni F, Shuper A, Raveh E, Linder N. Breastfeeding may protect from developing attention-deficit/ hyperactivity disorder. Breastfeeding Medicine 2013;8(4):363-7. http://dx.doi.org/10.1089/bfm.2012.0145 11. Kwok MK, Leung GM, Schooling CM. Breast feeding and early adolescent behaviour, self-esteem and depression: Hong Kong s Children of 1997 birth cohort. Arch Dis Child 2013; 98(11):887-94. http://dx.doi.org/10.1136/archdischild-2013-304250 12. Erdem E, Targan Ş, Atlıhan F. Anne sütü psikomotor gelişimi etkiler mi? Ege Pediatri Bülteni 2002;3:169-75. 107

13. Leventakou V, Roumeliotaki T, Koutra K, Vassilaki M, Mantzouranis E, Bitsios P, et al. Breastfeeding duration and cognitive, language and motor development at 18 months of age: Rhea mother-child cohort in Crete, Greece. J Epidemiol Community Health 2013;0:1-8. 14. Güvenir T, Özbek A, Baykara B, Arkar H, Şentürk B, İncekaş S. Güçler ve güçlükler anketi nin (GGA) Türkçe uyarlamasının psikometrik özellikleri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 2008;15(2):65-74. 15. Heikkilä K, Sacker A, Kelly Y, Renfrew M, Quigley M. Breast feeding and child behaviour in the millennium cohort study. Arch Dis Child 2011;96:635-42. http://dx.doi.org/10.1136/adc.2010.201970 16. Reynolds D, Hennessy E, Polek E. Is breastfeeding in infancy predictive of child mental well-being and protective against obesity at 9 years of age? Child: Care Health and Development 2014;40(6):882-90. http://dx.doi.org/10.1111/cch.12126 17. Kramer M, Fombonne E, Matush L, Bogdanovich N, Dahhou M, Platt R. Long-term behavioural consequences of infant feeding: The limits of observational studies. Paediatric and Perinatal Epidemiology 2011;25(6):500-6. http://dx.doi.org/10.1111/j.1365-3016.2011.01211.x 18. Isaacs E, Fischl B, Quinn B, Chong W, Gadian D, Lucas A. Impact of breast milk on IQ, brain size and white matter development. Pediatr Res 2010;67(4):357-62. http://dx.doi.org/10.1203/pdr.0b013e3181d026da 19. Yahya M, Al-Farsi MD, Marwan M, Mostafa I, Omar A, Mohammed A. Effect of suboptimal breast-feeding on occurrence of autism: A case-control study. Nutrition 2012;28(7-8):27-32. http://dx.doi.org/10.1016/j.nut.2012.01.007 20. Gibbs BG, Forste R. Breastfeeding, parenting, and early cognitive development. J Pediatr 2014;164(3):487-93. http://dx.doi.org/10.1016/j.jpeds.2013.10.015 21. Sorensen H, Mortensen E, Reinisch J, Mednick S. Breastfeeding and Risk of schizophrenia in the Copenhagen perinatal cohort. Acta Psychiatr Scand 2005;112:26-9. http://dx.doi.org/10.1111/j.1600-0447.2005.00548.x 22. Sorensen H, Mortensen E, Reinisch J, Mednick S. Early weaning and hospitalization with alcohol-related diagnoses in adult life. Am J Psychiatry 2006;163:704-9. http://dx.doi.org/10.1176/ajp.2006.163.4.704 23. Gökçay G, Garipağaoğlu M. Sağlıklı çocuğun beslenmesi. Ed.: Olcay N. Ertuğrul T. Pediyatri. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2010; 212. 24. Lawrence RA, Lawrence RM. Breastfeeding: A guide for the medical profession. 7 th ed. Missouri: Elsevier Mosby; 2011. p. 196-214. 25. Strathearn L, Mamun A, Najman J, O Callaghan M. Does breastfeeding protect against substantiated child abuse and neglect? 15-Year Cohort Study. Pediatrics 2009;123(2):483-93. http://dx.doi.org/10.1542/peds.2007-3546 108