Türk Üroloji Dergisi - Turkish Journal of Urology 2009;35(4):355-360 355



Benzer belgeler
CERRAHİ Üreteropelvik Bileşke Darlığı (UPD) Abdurrahman Önen FEBPS, FAAP-U, FEAPU

ÜRĠNER SĠSTEMĠN OBSTRUKTĠF LEZYONLARININ POSTNATAL ĠZLEMĠ. Dr.Aytül Noyan

ÇOCUKLARDA TEK TARAFLI ANTENATAL HİDRONEFROZH

VEZİKOÜRETERAL REFLÜ KİME ÜRODİNAMİ YAPIYORUM? Dr.A.Rüknettin ASLAN Haydarpaşa Numune EAH 1.Üroloji Kliniği

ANTENATAL HİDRONEFROZDA TAKİP PROTOKOLLERİ

Ürolojik ve Nefrolojik Problemleri Olan Çocuklarda MAG3 Kitinin DTPA Kitine Göre Avantajı

Doğum öncesi belirlenen hidronefrozun değerlendirilmesi

Çocuk Ürolojisinde Tanı Yöntemleri. Doç Dr Haluk EMİR Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı

PEDİATRİK URETEROSKOPİK GİRİŞİMLERDE ZOR OLGULAR

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Dinamik ve Diüretikli Böbrek Sintigrafisi Dynamic and Diuretic Renal Scintigraphy

Dr.Süleyman Sami ÇAKIR Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği

Antenatal Hidronefroz: Hangi Tetkik, Ne Zaman, Ne Sıklıkta?

Mesane Kanseri Olgu Tartışmaları Dr. Sümer Baltacı

Renal Biyopsi İşlemine Bağlı Ağrının Değerlendirilmesi

Vaka Takdimleri. Prof.Dr. Kemal SARICA. Yeditepe Üniveristesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

ÖZGEÇMİŞ DOĞUM TARİHİ : 26/01/1986. ADRES : Silivrikapı Mah.Fatih Sitesi A:12 D:4. Fatih/İSTANBUL TELEFON : : drfatihelbir@gmail.

Üreteropelvik Bileşke Darlıklarında Tanı ve Takip

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

TIP. Dr. Eser Lay Ergün. Tıp p Anabilim Dalı

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime?

İşeme Eğitimi Olmayan Çocukta İdrar Yolu Enfeksiyonu ve VUR

Diyaliz Sıklığını Azaltma ve Diyalizden Çıkarma Kararı Nasıl Verilmeli. Dr. Hüseyin ÇELİKER Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

STEROİDE DİRENÇLİ NEFROTİK SENDROM OLGULARINDA SİKLOSPORİN TEDAVİSİ: 12 AYLIK TAKİP

Çocukluk Çağı İdrar Yolu Enfeksiyonunda Görüntüleme ve İzlem. Dr. Alper Soylu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefroloji Bilim Dalı İzmir

FETAL HİDRONEFROZLU OLGULARDA DOĞUM SONRASINDA OBSTRÜKTİF ÜROPATİ GELİŞME ORANLARI

Kombine ultrasonografi ve floroskopi kullanılarak gerçekleştirilen perkütan nefrostominin etkinliği: 87 olgunun retrospektif analizi

Dr. Mustafa Hasbahçeci

Antenatal hidronefrozlu bebeklerde tanısal değerlendirme

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Tükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda

Antenatal Hidronefroz Saptanan Bebeklerin Doğum Sonrası Değerlendirilmesi ve Sonuçlar

Tıp Araştırmaları Dergisi: 2008 : 6 (3) :

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ

Antenatal hidronefrozlara yaklaşım ve ciddi obstrüktif hidronefrozların uzun süre takibi

Polikistik Böbrek Hastalığında Yeni Tedavi Yaklaşımları

GEBELERDE SPOT İDRARDA PROTEİN/KREATİNİN ORANININ 24 SAATLİK İDRAR PROTEİNÜRİSİNİ ÖNGÖRMEDEKİ BAŞARISI

BÖBREK NAKLİNDE CERRAHİ TEKNİK VE ERKEN CERRAHİ KOMPLİKASYONLAR. Dr.Burak Koçak. Memorial Şişli Hastanesi, Üroloji ve Organ Nakli Bölümleri

Birinci Basamakta Ürolojik Aciller. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı

ÇOCUK BÖBREK TAŞLARINDA ESWL UYGULAMASİ

Selçuk Yüksel. Pamukkale Üniversitesi Çocuk Nefroloji Bilim Dalı

TİP 2 DİYABETİK BİREYLERDE GLOMERULAR FİLTRASYON HIZI HESAPLAMADA KULLANILAN ÜÇ FARKLI YÖNTEMİN KARŞILAŞTIRILMASI

ÜST ÜRİNER SİSTEM KANSERLERİNDE GÖRÜNTÜLEMENİN ÖNEMİ

Ders Yılı Dönem-V Üroloji Staj Programı

Obstrüktif Üropatide Ultrasonografi Kılavuzluğunda Perkütan Nefrostomi

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

Çocuk Cerrahisi Kliniğinde Ultrasonografinin Yeri ve Önemi IMPORTANCE AND ROLE OF ULTRASONOGRAPHY IN PEDIATRIC SURGERY CLINIC

genellikle böbrek yetmezliği göstergesi preanalitik hata kaynakları çok sağlıklı değerlendirme için

Prof. Dr. İrfan Orhan Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD, Androloji BD, Elazığ.

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Nefroloji Bilim Dalı Olgu Sunumu. 9 Haziran 2016 Perşembe

Perkütan nefrolitotomide tekli ve çoklu girişlerin glomerüler filtrasyon hızı üzerine olan etkilerinin karşılaştırılması

GERİATRİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA KOMORBİDİTE VE PERFORMANS SKORLAMALARININ PROGNOSTİK ÖNEMİ; TEK MERKEZ DENEYİMİ

Dr. Derya SEYMAN. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

Üreteropelvik Bileşke Darlığına Yaklaşım

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

Persistan veya Rekürren Hiperparatiroidism TANI. Doç. Dr. Özlem ÜSTAY TARÇIN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

ÜRİNOMUN PERKÜTAN NEFROSTOMİ VE DOUBLE J KATETER DRENAJI İLE TEDAVİSİ: BİR OLGU SUNUMU * Cabir ALAN, Burçin TUNÇ, Oktay DEMİRKESEN

OBSTRÜKTİF ÜROPATİ. Prof. Dr. Selçuk Yücel. Üroloji ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı

Amerika Birleşik Devletleri nde her yıl yaklaşık yeni spinal kord yaralanması (SKY) meydana gelmektedir.

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

ÇOCUKLUK ÇAĞI İŞEME BOZUKLUĞU: BULGULAR VE TEDAVİ ALGORİTMASI

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ

İnfektif Endokardit 2015 Rehberi nde neler değişti?

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

EŞ ZAMANLI KALP VE BÖBREK TRANSPLANTASYONU YAPILAN BİR OLGU

Lokalizasyon çalışmalarının şüpheli olduğu primer hiperparatiroidi olgularında 99 Tc-MIBI intraoperatif gama-prob kullanımı: Kohort değerlendirme

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması

Üreteropelvik Bileşke Darlıklarında Minimal İnvaziv Teknikler

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK NEFROLOJİ 9.ULUSAL ÇOCUK NEFROLOJİ KONGRESİ KASIM, 2016

Prenatal Diagnosis of Posterior Urethral Valve with Fetal MR Urography İsmail Güzelmansur 1, Hanifi Bayaroğulları 2, Vefik Arıca 3, Orhan Oyar 4

SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 4 ÜROLOJİ STAJ TANITIM REHBERİ. Hazırlayan: Üroloji Anabilim Dalı

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Deneysel tek taraflı üreteropelvik bileşke obstrüksiyonunda karşı böbrek parankiminde görülen erken ve geç dönem değişiklikler

24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Total Tiroidektomi yapılan hastalarda MSKKM Nomogramının Değerlendirilmesi

DOĞUMSAL BÖBREK VE ÜRİNER SİSTEM ANOMALİLERİNDE PRENATAL RİSK FAKTÖRLERİ

Düşüğe Neden Olan Bir Hipertansif Fibromusküler Displazi Vakası. A Case of Hypertensive Fibromuscular Dysplasia Leading To Abortus

Ventilatör İlişkili Pnömoni Tanısında Endotrakeal Aspirat Kantitatif Kültürü ile Mini-Bal Kantitatif Kültürü Arasındaki Uyum

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

Üreteropelvik bileşke darlığı

Küçük renal kitlelerde aktif izlem

TRANSPLANTASYON- KRONİK REJEKSİYON. Dr Sevgi Şahin Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Nefroloji B.D.

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Multipl organ yetmezliği ve refrakter hipotansiyon

Trikoryonik Triamniyotik Üçüz Gebelikte Monofetal Cantrell Pentalojisi

Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara

Transkript:

Türk Üroloji Dergisi - Turkish Journal of Urology 2009;35(4):355-360 355 Genel Üroloji General Urology Üst üriner sistem obstrüksiyonlarında perkütan nefrostomi öncesi ve sonrası biyokimyasal verilerin böbrek sintigrafi verileri ile fonksiyonel rezerv açısından karşılaştırılması Comparison of biochemical and renal scintigraphy data before and after percutaneous nephrostomy in terms of functional reserve in upper urinary tract obstructions Önder Cangüven 1, Mustafa Bülbül 2, Cemal Göktaş 1, Rahim Horuz 3, Savaş Yalçın 1, Selami Albayrak 1 1 Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2. Üroloji Kliniği, İstanbul 2 Ortaköy Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği, Aksaray 3 Osmaniye Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği, Osmaniye Özet Amaç: Bu çalışmanın amacı üst üriner sistem obstrüksiyonlarında böbrek sintigrafi değerlendirmesinin tanısal değerini, perkütan nefrostomi (PKN) öncesi ve sonrası elde edilen biyokimyasal verilerle karşılaştırarak değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Mayıs 2004-Şubat 2006 tarihleri arasında kliniğimize üst üriner sistem obstrüksiyonu ile başvuran, yaş ortalaması 32.8 (dağılım 5-65) olan, 16 sı erkek ve 14 ü kadın, toplam 30 hasta çalışmaya dahil edildi. PKN öncesi yapılan böbrek dietilentriamin pentaasetik asid (DTPA) sintigrafisine göre, %0-9 arasında böbrek fonksiyonu olanlara fonksiyonsuz böbrek, %10-30 arasında olanlara ise kötü fonksiyonlu böbrek tanımı yapıldı. PKN kateteri takıldıktan sonra; ilk 24 saatlik idrarda üre, kreatinin, dansite ve idrar hacmi kaydedildi. İki haftalık takipten sonra diüretikli böbrek DTPA sintigrafisi tekrar edildi. PKN den önceki ve iki hafta sonraki idrar biyokimyasal verileri ve DTPA sintigrafi verileri karşılaştırıldı. Bulgular: DTPA sintigrafisinde 30 böbreğin 11 inde fonksiyonsuzluk, diğer 19 unda ise kötü fonksiyon olduğu görüldü. PKN den iki hafta sonra yapılan sintigrafi sonuçlarına göre ise 30 böbrekten 10 unda böbrekte fonksiyonsuzluk, 20 sinde ise kötü fonksiyon olduğu görüldü. Bu sayılar benzer olsa da, 5 hastanın renal fonksiyon durumu değişti. Sonuç: Kötü fonksiyon gösteren üst üriner sistem obstrüksiyonu, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, fonksiyonel düzelme eğilimi gösterir, dolayısı ile bu tür böbreklere PKN denenmeden nefrektomi yapılmaması gerekir. Anah tar söz cük ler: Böbrek fonksiyonu testleri; nefrektomi; perkütan nefrostomi. Abstract Objective: This study aimed to evaluate the diagnostic value of renal scintigraphic study in upper urinary tract obstructions in comparison with biochemical data that was obtained before and after percutaneous nephrostomy (PCN). Materials and methods: We included 30 patients (16 male and 14 female) with a mean age of 32.8 (range 5-65) years applying to our clinic between May 2004 and February 2006 with upper urinary tract obstruction. We classified patients kidney as nonfunctioning and poor functioning, if they had 0-9% and 10-30% function respectively, according to renal diethylenetriamine pentaacetic acid (DTPA) scintigraphy performed before PCN. After placing PCN catheter; urea, creatinine, density, and volume of the first 24-hour urine were recorded. After two weeks of follow-up, DTPA scintigraphy with diuretic was repeated. Urine biochemical and DTPA scintigraphy data obtained before and two weeks after PCN were compared. Results: DTPA scintigraphy indicated 11 of 30 kidneys as non-functioning and 19 as poor functioning. DTPA scintigraphy performed two weeks after PCN revealed 10 of 30 kidneys as non-functioning and 20 as poor functioning. Although these figures were similar, the renal function status of 5 patients changed. Conclusion: Although it is statistically insignificant, poor functioning upper urinary tract obstruction have a tendency to recover functionally; thus, nephrectomy should not be performed before trying PCN. Key words: Kidney function tests; nephrectomy; percutaneous nephrostomy. Geliş tarihi (Submitted): 27.01.2009 Düzeltme sonrası kabul tarihi (Accepted after revision): 27.08.2009

356 Türk Üroloji Dergisi - Turkish Journal of Urology 2009;35(4):355-360 Üst üriner sistem obstrüksiyonları organ kaybına yol açabilmeleri nedeni ile üroloji pratiğinde önemli bir yere sahiptir. [1,2] Obstrüksiyonun düzeyi, derece ve süresi tedavi planına yön vermektedir. Planlanacak tedaviyi belirlemedeki önemli göstergelerden bir diğeri ise böbrek fonksiyon kaybının derecesidir. Günümüzde bu genellikle radyonüklid incelemelerle belirlenmektedir. Üst üriner sistem obstrüksiyonları, tedavi spekturumu oldukça geniş patolojilerdir. Tedavide birincil amaç, obstrüksiyonu gidererek böbreğin foksiyonel rezervini korumak ve/veya bir miktar geri kazanmaktır. Ancak ciddi obstrüksiyonun uzun sürmesi halinde böbreğin foksiyonel rezervi, nefrektomi yapılmadığı taktirde, neden olacağı morbiditeleri göze alamayacak kadar az olabilir. Böyle durumlarda ise nefrektomi kaçınılmazdır. Üriner sistem taşları, üreteropelvik bileşke (UPB) veya üreterovezikal bileşke (UVB) darlığı, tümörler ve iyatrojenik nedenler gibi değişik etyolojik faktörlere bağlı olarak üst üriner sistem obstrüksiyonu gelişen hastalarda radyonüklid çalışmalarla böbreklerin fonksiyon rezervine bakılarak tedavi planı yapılmaktadır. Halbuki, obstrüksiyonda radyonüklid incelemelerin tanısal değeri üzerine bazı tereddütler vardır. Bu çalışmanın amacı, üst üriner sistem obstrüksiyonlarında radyonüklid çalışmanın tanısal değerini prospektif olarak, perkütan nefrostomi (PKN) öncesi ve sonrası biyokimyasal verilerle karşılaştırarak değerlendirmektir. Gereç ve yöntem Mayıs 2004-Şubat 2006 tarihleri arasında kliniğimize üst üriner sistem obstrüksiyonu ile başvuran, 16 sı erkek ve 14 ü kadın, toplam 30 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların bilgilendirilerek yazılı onayları alındıktan sonra detaylı anamnez, klinik muayene ve kan üre-kreatinin ölçümü, tam idrar tahlili, koagülasyon testleri, böbrek ultrasonografisi (USG), intravenöz pyelografi (İVP), diüretikli böbrek dietilentriamin pentaasetik asid (DTPA) sintigrafi tetkikleri yapıldı. Çalışmaya dahil edilme kriterleri; obstrüksiyon sebebiyle USG de veya İVP de grade 2 ve üzerinde hidronefroz saptanması, ve diüretikli böbrek DTPA sintigrafide böbrek fonksiyon kaybının tespit edilmesiydi. Obstrüksiyonlu böbreğin DTPA sintigrafisinde fonksiyonel paylaşımı %0-30 arasında olan olgular çalışmaya dahil edildi. PKN öncesi DTPA sintigrafisinde fonksiyonel paylaşıma göre, %0-9 gruba fonksiyonsuz böbrek (Grup 1), %10-30 gruba ise kötü fonksiyonlu böbrek tanımı yapıldı (Grup 2). Cerrahi girişim Hastalar flank pozisyonunda, bel yastığı tam bel bölgesine rastlayacak ve hastalıklı taraf üstte kalacak şekilde yatırılarak perkütan girişime hazırlandılar. USG ile böbreğin dilatasyonu kontrol edilip pozisyonu incelendikten sonra, cilt üzerinde ponksiyon oluşturulacak alan tespit edildi. Cildin povidoniodin ile sterilizasyonun takiben cerrahi alan steril delikli örtü ile hazırlandı. Ponksiyon alanına anestezik madde olarak 5-20 ml prilokain uygulanmak suretiyle lokal anestezi sağlandı. Konveks 3.5 MHz ultrason probuna steril kılıf giydirildikten ve uygun giriş açısı tespit edildikten sonra bistüri (11 numara) ile ponksiyon yerine 1 cm genişliğinde bir cilt-cilt altı insizyonu yapıldı. Hastanın vücut yapısına, yaşına ve kilosuna uygun olarak 6-10 F arası direkt erişim PKN seti (Angiotech, Kopenhag, Danimarka) kullanıldı. USG rehberliğinde toplayıcı sistemin en uygun yeri hedef alınarak, PKN kateteri toplayıcı sisteme ilerletildi. PKN kateterinin toplayıcı sistemde olduğu kontrol edildikten sonra, içindeki ponksiyon iğnesi ve kılıfı çıkarılarak kateter toplayıcı sisteme yerleştirildi ve 3/0 prolen sütür ile cilde tespit edildi. Laboratuar ölçümleri PKN kateteri takıldıktan sonra, ilk 24 saatlik idrarda üre, kreatinin, dansite ve ilk 24 saatlik idrar hacmi kaydedildi. Eş zamanlı alınan kan örneği üre ve kreatinin ölçümü için laboratuvara gönderildi. Kreatinin klirensi hesaplandı. Mikrobiyolojik kültür çalışmaları için idrar örneği gönderildi. En az 2 hafta takip edilen hastaların takip döneminde PKN den gelen 24 saatlik idrar miktarları ve kreatinin klirensleri hesaplandı. İki haftalık takipten sonra diüretikli böbrek DTPA sintigrafi tekrar edildi. PKN den önceki DTPA sintigrafi ve PKN ile alınan idrardaki biyokimyasal verileri, 2 hafta sonraki aynı veriler ile karşılaştırıldı. PKN sonrası 1. haftada tüm hastalara antegrad pyelografi çekildi. Çalışmada istatistiksel analiz GraphPad Prism-5 programı ile (Mann-Whitney U testi) yapıldı, p<0.05 anlamlı kabul edildi.

Cangüven ve ark. Üst üriner sistem obstrüksiyonlarında perkütan nefrostomi öncesi ve sonrası biyokimyasal verilerin böbrek sintigrafi verileri ile fonksiyonel rezerv açısından karşılaştırılması 357 Bulgular Böbrek Fonksiyonu Tablo 1. USG ye göre perkütan nefrostomi öncesi hastaların tümör grade dağılımı Hasta sayısı % Grade 2 4 13.3 Grade 3 11 36.7 Grade 4 14 46.7 Grade 5 1 3.3 Toplam 30 100.0 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 1 3 5 Şekil 1 Yaş ortalaması 32.8 (dağılım 5-65) olan, 16 sı erkek ve 14 ü kadın, toplam 30 hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen hastaların PKN öncesi yapılan tetkiklerinde kan üre-kreatinin değerleri ve koagülasyon testleri normaldi. Tüm hastalarda tek taraflı obstrüksiyonlu sistem mevcuttu ve USG de hidronefroz derecesi grade II-V arasında idi (Tablo 1). Obstrüksiyonlu sistem 18 hastada sol, 12 hastada ise sağ tarafta idi. Tüm hastalara PKN başarı ile takıldı. İlk gelen idrarda yapılan tam idrar tahlilinde, 7 hastada (%23.3) anlamlı piyüri tespit edildi. Bu hastaların idrar kültürlerinden, dört hastada koliform bakteri, bir hastada Pseudomonas aeruginosa olmak üzere toplam 5 hastada üreme oldu. Bu hastalar kültür antibiyogramlarına uygun antibiyotikler ile tedavi edildiler. Çalışmaya alınan hastalarda kabul ettiğimiz biyokimyasal prognostik parametreler, kötü, orta, iyi olarak belirlendi. Bu parametreler, idrar kreatinin (mg/ dl) için; kötü: 0-20, orta: 21-40, iyi: 41 ve üzeri, idrar üre (mg/dl) için; kötü: 0-100, orta: 101-400, iyi: 401 ve üzeri, idrar miktarı (ml/gün) için; kötü: 0-500, orta: 501-750, iyi: 751 ve üzeri, kreatinin klirensi (ml/dk) için; kötü: 0-10, orta: 11-20, iyi: 21 ve üzeri olarak belirlendi. Çalışmaya dahil edilen 30 olgunun 11 inde obstrüksiyonlu sistem, diüretikli böbrek DTPA sintigrafisinde fonksiyonsuz (%0-9), diğer 19 hastada ise kötü fonksiyonlu (%10-30) olduğu rapor edilmişti (Şekil 1). Çalışmaya dahil edilen tüm hastalarda PKN yapılan obstrüksiyonlu sistemden alınan 24 saatlik idrardaki ortalama değerler (dağılım); idrar kreatinin: 37.8 (2.7-83.4) mg/dl, idrar üre: 387 (40-978) mg/ dl, kreatinin klirensi: 14.04 (0.19-67.2) ml/dk, idrar dansitesi: 1.010 (1.000-1.020) g/ml, ilk 24 saatlik idrar miktarı: 396 (50-1300) ml idi (Tablo 2, Şekil 1 ve 2). Üriner diversiyondan 2 hafta sonra hastalar PKN li iken, 10 hastada obstrüksiyonlu sistem, diüretikli böbrek DTPA sintigrafisinde fonksiyonsuz (%0-9), diğer 20 hastada ise kötü fonksiyonlu (%10-30) olduğu rapor edildi (Şekil 1). PKN öncesi ve sonrası fonksiyonlar sırası ile Grup 1 de ortalama 1.64±2.65, 10.8±12.08; Grup 2 de ise 23.05±7.16, 30.68 ±11.13 idi. Sayıların başlangıçtakiler ile benzer olduğu görülse de, PKN sonrası Grup 1 den 3 olgunun Grup 2 ye, Grup 2 den 2 olgunun ise Grup 1 e geçtiği gözlenmiştir (Şekil 1). Grup 1 deki hastaların sintigrafik sonuçlarına göre Grup 2 ye geçmesi (Mann-Whitney U testi, p=0.06) ve Grup 2 dekilerin Grup 1 e geçmesi (Mann-Whitney U testi, p=0.15) istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. İki haftalık PKN sonrası ortalama idrar kreatinin (dağılım); 45.57 (5.6-89.5) mg/dl, idrar üre: 465.6 (41-990.4) mg/dl, kreatinin klirensi: 30.7 (0.21-97) ml/dk, 2 haftalık ortalama idrar miktarı: 831 (15-3000) ml idi (Tablo 2, Şekil 2 ve 3). Antegrad pyelografi tetkiklerde 10 hastada UPB darlığı, 8 hastada böbrek taşı, 5 hastada üreter taşı, 3 hastada UVB darlığı, 1 hastada üreter tümörü, 2 hastada kolon tümörü, 1 hastada multipl infundibüler darlık bulundu. Tanılarına göre uygun tedaviler uygulandı ve 10 hastaya nefrektomi kararı verildi. Ayrıca, böbrekte eşlik eden patolojinin neden olacağını öngördüğümüz morbidite, o böbreğin paylaştığı fonksiyonunu göz ardı edebilecek kadar fazla olduğu için Grup 2 den 3 olguya da nefrektomi kararı verildi. Tartışma DTPA 1 (%) DTPA 2 (%) 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 Hasta numarası Otuz olgunun perkütan nefrostomi öncesi (mavi çizgi) ve sonrası (yeşil çizgi) dietilentriamin pentaasetik asid (DTPA) sintigrafi verilerinin dağılımı. Bu çalışmada obstrüksiyonlu böbreklerin fonksiyonlarını geri kazanma becerilerini değerlendirmek amacıyla PKN drenajını ve bununla beraber PKN sonrası obstrüksiyonlu böbrekte prognostik amaçlı

358 Türk Üroloji Dergisi - Turkish Journal of Urology 2009;35(4):355-360 Tablo 2. Toplam 30 hastanın perkütan nefrostomiden (PKN) sonra ilk 24 saatlik ve 2 hafta sonra alınan idrarlarında biyokimyasal bulgular [hasta sayısı (%)] PKN sonrası ilk PKN den 2 hafta sonra 24 saatlik idrar alınan idrar İdrarda kreatinin 0-20 mg/dl 9 (%30) 8 (%27) 21-40 mg/dl 8 (%27) 8 (%27) >40 mg/dl 13 (%43) 14 (%45) İdrarda üre 0-100 mg/dl 9 (%30) 7 (%23) 101-400 mg/dl 7 (%23) 7 (%23) >401 mg/dl 14 (%47) 16 (%54) İdrar miktarı 0-500 ml/gün 25 (%84) 11 (%37) 501-750 ml/gün 1 (%3) 4 (%13) >751 ml/gün 4 (%13) 15 (%50) Kreatinin klirensi 0-10 ml/dk 13 (%43.3) 9 (%30) 11-20 ml/dk 14 (%46.7) 3 (%10) >20 ml/dk 3 (%10) 18 (%60) İdrar miktarı (cc/gün) 3500 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 Şekil 2 Kreatinin klirensi (ml/dk) 110 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Şekil 3 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 Hasta numarası Perkütan nefrostomi sonrası ilk 24 saatlik (mavi çizgi) ve 2 hafta sonrası (yeşil çizgi) ortalama idrar miktarları. 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 Hasta numarası Perkütan nefrostomiden hemen sonra (mavi çizgi) ve 2 hafta sonra kreatinin klirens (yeşil çizgi). biyokimyasal parametreleri kullandık. Bazı olgularda PKN drenajı sonrasında fonksiyonlarda nefrektomi endikasyonunu ortadan kaldıracak miktarda düzelme olduğunu saptadık. Her ne kadar bu çalışmada, üst üriner sistem obstrüksiyonu olan hastalarda PKN öncesinde ve sonrasında alınan diüretikli böbrek DTPA sintigrafisi sonuçları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptamamışsak da, sayısal olarak bir farklılık göze çarpmaktadır. Ayrıca PKN uygulanan böbrekte bakılan idrar üre-kreatinin, ilk 24 saatlik ve ortalama idrar miktarlarında ve kreatinin klirensinde de anlamlı fark (Mann-Whitney U testi, p<0.05) bulunmuştur. Literatürde obstrüksiyonlu bir böbreğin fonksyonlarını geri kazanma potansiyelini etkileyen çeşitli faktörler tanımlanmıştır. [3] Mekanik obstrüksiyonun bir sonucu olarak gelişen hidronefroz, yetişkinlerde yan ağrısı, çocuklarda ise en sık batında kitle şeklinde kendini gösteren bir patolojidir. Bu durum renal pelvisin distalinde kalan bir obstrüksiyona bağlı olarak böbrek pelvisinde ve kalikslerinde meydana gelen distansiyon sebebiyle ortaya çıkar. Hidronefrotik böbreklerin tanısında en yaygın kullanılan yöntem USG dir. [1] Özellikle IVP de böbreğin konsantrasyon kapasitesinde azalma saptanan ve geç filmlerde görüntüleme gerçekleşmeyen vakalarda, böbreklerin fonksiyonlarını ayrı ayrı gösteren kantitatif böbrek sintigrafiden yararlanılarak hastaya nefrektomi veya koruyucu cerrahi tedaviden hangisinin uygulanacağına karar verilebilir. Bu şekilde, en az üçte bir fonksiyon bulunduran böbreklerin çoğunun korunması mümkün olabilir. Günümüzde kullanımda olan radyonüklid görüntüleme teknikleri, IVP ye ilave olarak, obstrüksiyonlu sistemlerde böbrek fonksiyonlarını ayrı ayrı değerlendirme imkanı sağlamaktadır. Bu açıdan, diüretik renografi dilate

Cangüven ve ark. Üst üriner sistem obstrüksiyonlarında perkütan nefrostomi öncesi ve sonrası biyokimyasal verilerin böbrek sintigrafi verileri ile fonksiyonel rezerv açısından karşılaştırılması 359 üriner sistem incelenmesinde geniş çapta kabul gören bir test halini almıştır. [4] Obstrüksiyon altında olduğu kesinleşen böbreklerde bile, nefrektomi öncesinde separe renal fonksiyonun bilinmesi önem taşır. Obstrüksiyonun son tanısı cerrahi ve klinik bulgulara dayansa da, üst üriner sistem obstrüksiyonunda diüretik renografi isabetli ve non-invazif bir test olarak kabul görmüştür. Diüretik renografi ile tek bir test yaparak, renal fonksiyonlar ve ürodinami hakkında bilgi edinebiliriz. Fakat tekniğin kendine has bazı güçlükleri ve yorumlama farklılıkları bulunmaktadır. [5] Örneğin, fonksiyonu kötü olan dilate non-obstrüktif sistemlerde bu tekniğin yalancı pozitiflik oranının (radyonüklid maddenin yetersiz atılımı) yüksek olduğu unutulmamalıdır. [6] Özellikle konjenital UPB obstrüksiyonlu çocuklar olmak üzere bu hastalarda tanının, tedavinin ve prognozun belirlenmesi için split renal fonksiyon (SRF) ve glomerüler filtrasyon hızı (GFR) ölçülmektedir. Kötü fonksiyon gösteren böbreklere (%10 un altı) nefrektomi uygulanması savunulsa da, çocuklarda bu yaklaşıma alternatif olarak, bazı vakalarda böbreğin fonksiyonlarını geri kazanma olasılığı nedeniyle koruyucu yaklaşımların tercih edilebileceğini ileri sürenler de olmuştur. Yapılan bir çalışmada ise böbrek DTPA sintigrafisinde, çocuklarda %10 un altında böbrek fonksiyonu tespit edildiği zaman önerilen, aşamalı cerrahi (nefrostomi-pyeloplasti) seçeneğini değerlendirmeden hastaya nefrektomi yapılmaması ve böbreğin korunması yönündedir. [7] USG ve IVP bu sorulara cevap veremediği zamanlarda prospektif çalışma ile ilave ve tamamlayıcı bir yöntem olarak PKN incelenmiştir. [8] PKN bu hastalar için 1980 li yıllarda çok tercih edilen bir işlem haline gelmiştir. [9] Enfekte böbreğin geçici olarak drenajını sağlamak açısından PKN nin rolü iyi bilinmektedir. [10] PKN obstrüksiyonlu böbreğin fonksiyonlarını geri kazanma olasılığını gösteren basit ve güvenli bir yöntem olarak 1980 lerde yapılmış bazı yayınlarda tanımlanmıştır. [11] Geçtiğimiz on yıl içinde, kötü fonksiyonlu böbreklerin (SRF >%10) tedavisi konusundaki ilgi daha düşük kalmıştır. Bu böbreklerin fonksiyonlarını tekrar kazanma olasılığı ne kadardır? Bu olasılığın, hastaya düzeltici bir cerrahi uygulanmadan önce belirlenmesi gerekir. Şüphesiz, fonksiyonunu tekrar kazanma şansı olmayan böbreklere nefrektomi uygulanmalıdır. Esas sorun, obstrüksiyon varlığında renogramın gösterdiği kötü fonksiyon durumunun, böbreğin fonksiyonunu geri kazanma olasılığını güvenilir şekilde öngörememesidir. [12] Diüretikli renogramın fonksiyonel rezervi doğru yansıtmasında bazı engelleri bulunmaktadır, bunlardan en önemlisi total fonksiyonu vermesidir ve bu durum gözardı edilerek nefrektomiye kararı verilmesidir. Böbreğin obstrüksiyon giderildikten sonra fonksiyonlarını geri kazanma becerisini test etmenin yolu geçici bir dönem için terapötik bir deneme yapmaktır ve PKN bu amaçla önerilen bir yöntemdir. [2,13] Yayınlamış mevcut raporlar gözden geçirildiğinde, kötü fonksiyon gösteren böbreklerin yaklaşık %50 sinde PKN drenajından sonra düzelme sağlandığı görülür. Irving ve ark. [12] obstrüksiyonlu böbreklerin fonksiyonlarını geri kazanma becerilerini değerlendirmek amacıyla PKN drenajını kullanmıştır. Bu araştırmacıların yayınladığı seride, UPB obstrüksiyonlu 9 böbrekten 5 inde, PKN drenajı sonrasındaki fonksiyonlarda nefrektomi endikasyonunu ortadan kaldıracak miktarda düzelme görülmüştür. Bir diğer çalışmada böbreğin pyeloplasti sonrasında fonksiyonlarını geri kazanma potansiyeli için eşik sınırın %30 olduğu bildirilmiş, operasyon öncesinde DTPA da <%30 fonksiyon paylaşımı olan böbreklerin pyeloplastiden anlamlı bir fayda görmediği belirtilmiştir. [3] Bu yazarlar, PKN nin kötü fonksiyon gösteren UPB obstrüksiyonlu böbreklerin değerlendirilmesinde en kesin öngörü testi olduğunu ifade etmektedir. Bir çalışmada UPB obstrüksiyonlu çocukların kötü fonksiyon gösteren böbreklerinin çoğunda (%70) PKN sonrasında SRF artmış, 4 haftalık PKN uygulamasından sonra artış gösteren SRF değerlerinin düzeltici tedavi olarak uygulanan pyeloplastiden sonra da devam ettiği görülmüştür. [14] Bu çalışmada, UPB obstrüksiyonlu böbreklerin tamamının PKN denenmeden çıkarılmasının doğru bir yaklaşım olmayacağı hükmüne varılmıştır. [14] Ransley ve ark. [15] ilk renografide SRF >%20 olan böbrekler için PKN drenajı denemesini önermiştir. Fakat farklı bir çalışmada, bu yaklaşımın sonuçları kısa bir süre önce özetlenmiş ve yazarlar ilk SRF si %10 un altında olan böbreklerin PKN drenajından fayda görmeyeceği ve dolayısıyla PKN drenajı denenmeden çıkarılmaları gerektiği hükmüne varmıştır. [16] Stanlay ve ark.nın [9] yayınladığı çalışmada toplam 50 PKN hastasından sadece ikisinde ciddi komplikasyon görülmüş (bir hastada septik komplikasyon, bir hastada ise kanama), O Brien ve ark.nın [17] çalışmasında ise hiçbir komplikasyon görülmemiştir.

360 Türk Üroloji Dergisi - Turkish Journal of Urology 2009;35(4):355-360 Bu çalışmanın sonucunda, diüretikli böbrek DTPA sintigrafisinde ileri derecede fonksiyon kaybı olan üst üriner sistem obstrüksiyonlu vakalarda böbreklere uygulanan yaklaşık 2 haftalık bir PKN drenajı sayesinde, fonksiyonel düzelme olasılığı bulunan böbreklerin düzelmeyecek böbreklerden ayırt edilmesinin mümkün olduğu görülmektedir. Kötü fonksiyon gösteren üst üriner sistem obstrüksiyonlu vakalarda obstrüksiyonlu sistemlerin bazıları fonksiyonel düzelme eğilimi gösterir, dolayısıyla bu tür böbreklere PKN denenmeden nefrektomi yapılmaması gerekir. Kaynaklar 1. Scott JE, Renwick M. Antenatal diagnosis of congenital abnormalities in the urinary tract. Results from the Northern Region Fetal Abnormality Survey. Br J Urol 1988;62:295-300. 2. Hogan MJ, Coley BD, Jayanthi VR, Shiels WE, Koff SA. Percutaneous nephrostomy in children and adolescents: outpatient management. Radiology 2001;218:207-10. 3. Ortapamuk H, Naldoken S, Tekdogan UY, Aslan Y, Atan A. Differential renal function in the prediction of recovery in adult obstructed kidneys after pyeloplasty. Ann Nucl Med 2003;17:663-8. 4. Koff SA, Thrall JH, Keyes JW, Jr. Assessment of hydroureteronephrosis in children using diuretic radionuclide urography. J Urol 1980;123:531-4. 5. Conway JJ. Well-tempered diuresis renography: its historical development, physiological and technical pitfalls, and standardized technique protocol. Semin Nucl Med 1992;22:74-84. 6. Brown SC, Upsdell SM, O Reilly PH. The importance of renal function in the interpretation of diuresis renography. Br J Urol 1992;69:121-5. 7. Aziz MA, Hossain AZ, Banu T, Karim MS, Islam N, Sultana H, et al. In hydronephrosis less than 10 % kidney function is not an indication for nephrectomy in children. Eur J Pediatr Surg 2002;12:304-7. 8. Audry G, Boyer C, Grapin C, Montagne JP, Boccon- Gibod L, Bruezière J, et al. The value of split renal function in severe neonatal and infant pelviureteric obstruction managed by percutaneous nephrostomy. Eur J Pediatr Surg 1996;6:274-6. 9. Stanley P, Diament MJ. Pediatric percutaneous nephrostomy: experience with 50 patients. J Urol 1986;135:1223-6. 10. Watson RA, Esposito M, Richter F, Irwin RJ Jr, Lang EK. Percutaneous nephrostomy as adjunct management in advanced upper urinary tract infection. Urology 1999;54:234-9. 11. Pode D, Shapiro A, Gordon R, Lebensart P. Percutaneous nephrostomy for assessment of functional recovery of obstructed kidneys. Urology 1982;19:482-5. 12. Irving HC, Arthur RJ, Thomas DF. Percutaneous nephrostomy in paediatrics. Clin Radiol 1987;38:245-8. 13. Wah TM, Weston MJ, Irving HC. Percutaneous nephrostomy insertion: outcome data from a prospective multi-operator study at a UK training centre. Clin Radiol 2004;59:255-61. 14. Gupta DK, Chandrasekharam VV, Srinivas M, Bajpai M. Percutaneous nephrostomy in children with ureteropelvic junction obstruction and poor renal function. Urology 2001;57:547-50. 15. Ransley PG, Dhillon HK, Gordon I, Duffy PG, Dillon MJ, Barratt TM. The postnatal management of hydronephrosis diagnosed by prenatal ultrasound. J Urol 1990;144:584-7; discussion 593-4. 16. Dhillon HK. Prenatally diagnosed hydronephrosis: the Great Ormond Street experience. Br J Urol 1998;81 (Suppl 2):39-44. 17. O Brien WM, Matsumoto AH, Grant EG, Gibbons MD. Percutaneous nephrostomy in infants. Urology 1990;36:269-72. Yazışma (Correspondence): Uzm. Dr. Önder Cangüven. Şakacı Sok. 34/5 Yıldız Apt. Kozyatağı, Kadıköy 34738 İstanbul, Türkiye. Tel: 0216 441 39 00 / 1929 e-posta: ocanguven@yahoo.com