Avrupa Kimliği ve Değerler Oryantasyonu



Benzer belgeler
3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

1: İNSAN VE TOPLUM...

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Doç. Dr. Turan EROL un. Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi. Kapanış Toplantısı Konuşması. 11 Aralık 2007.

İ Ç İ N D E K İ L E R

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Avrupa yı İnşaa Eden Gençler

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

Türkiye ve Avrupa Birliği

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

frekans araştırma

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

AB KRİTERLERİ IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN UYUM SÜRECİ VE BEKLENTİLER

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı?

Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Gürcistan, Moldova, Rusya, Türkiye ve Ukrayna da kamu sektöründe çalışan 20 genç yönetici adayına

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

AB ĠLE MÜZAKERE SÜRECĠNDE AB MÜKTESEBATINA UYUMUN VE BU BAĞLAMDA ÇEVĠRĠNĠN ÖNEMĠ. Nilgün ARISAN ERALP TEPAV AB ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

Yasama süreci ve sivil toplum. İsveç

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ

ANAYASA DEĞĠġĠKLĠKLERĠ HAKKINDA GÖRÜġ VE ÖNERĠLERĠMĠZ

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

Ekonomik Olarak Güçlü! Bir Çarpan Olarak Vazgeçilmez! Türkiye'nin Başarı Hikayesi!

154/2016 SAYILI TAVSİYE KARARI 1 KEİ Üye Devletlerindeki Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim ve Bilim

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Standard Eurobarometer EUROBAROMETER 7 AVRUPA BİRLİĞİNDE KAMUOYU BAHAR Bu rapor Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği için hazırlanmıştır.

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

EIPA LÜKSEMBURG İLE İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI MAYIS 2012, İSTANBUL

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

MEHMET UTKU ÖZTÜRK 1961 KURUCU MECLİSİ

KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ 25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ ZİRVESİ BİLDİRİSİ. (İstanbul, 22 Mayıs 2017)

TR2009/ /409 Human Rights for Me. Benim için İnsan Hakları

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI MAYIS 2012, İSTANBUL

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Cumhuriyet Halk Partisi

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran Kanun Tarih ve Sayısı (*) :

SCA Davranış Kuralları

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

BÜYÜKELÇİLER TOPLANTISI TOBB İKİZ KULELER - 25 KASIM 2014 ÖMER CİHAD VARDAN - İKV VE DEİK BAŞKANI

Program esaslı bütçeleme

Sosyal Düzen Kuralları

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Transkript:

REDE Avrupa Kimliği ve Değerler Oryantasyonu Sayın Emre Kocaoğlu, Sayın Büyükelçi, Ekselansları, Sayın Milletvekilleri, Sevgili Spengler! Bu akşam Türk Demokrasi Vakfı ve Konrad Adenauer Vakfının ortaklaşa düzenlemiş oldukları etkinlikte bir konuşma yapabildiğim için sevinçliyim. Sayın Kocaoğlu, sizinle yapılan işbirliği, bizim açımızdan çok önemlidir. Ben bu akşam bu hususu vurgulayabilmek için de burada-yım. Bugün, sahip olduğum bilgi- leri epeyce artırdım: Partnerleri- mizle birlikte dış işleri, iç işleri, adalet bakanları ve AKP yetkilileri ile yaptığımız görüşmeler, beni çok etkiledi. Avrupa Komisyonu Türkiye de yapılan reformların durumu hakkındaki İlerleme Raporunu yarın sunacak. Raporun sonuçlarından bağımsız olarak, uzun süreden beri aşikar olan bir şey var ki: Türkiye son yıllarda hatırı sayılır bir hızda değişmiştir. Bu son derece sevindirici bir gelişmedir. Bu gelişmeyi Türk hükümetine, fakat yanı sıra ülkenin demokratikleşmesini ve modernizasyonunu ileriye götüren ve geliştirmeye devam eden bura-daki bütün kurumlara, teşki- latlara borçluyuz. Konrad Adenauer Vakfı bu süreçlere elinden geldiğince ör- neğin eğitim çalışmalarımızla, siyasi ve ekonomi politik diyalo- ğun teşvik edilmesiyle veya yerel yönetimlerin güçlendirilme-sine yönelik katkılarımızla- eşlik etme-ye çalışmaktadır. Konrad Adena-uer Vakfının yapmış olduğu davet üzerine, önümüzdeki ay AKP nin ve CDU nun önde gelen temsilci- leri, fikir alışverişinde bulunmak üzere Berlin e geliyorlar. Avrupalı devlet ve hükümet başkanlarının Aralık ayında alacakları karar hangi yönde olursa olsun: Bu karar Konrad Adenauer Vakfının Türkiye deki angajmanında hiçbir şey değiş- tirmeyecektir. Her halükarda ilerleme kaydeden modernizasyon sürecinde Türkiye ye eşlik edil-mesi önemli bir konu olacaktır. Partnerlerimiz bundan emin olabilirler! Türkiye ile müzakerelere baş-lanması, bu akşamki günde-mimizin konusu değildir. Buna rağmen, bugün üzerinde konuş-ma yapmam için bana verilen: Avrupa Kimliği ve Değerler Oryantasyonu konusu çerçevesinde bu konuya değinmek istiyorum. AB nin her genişlemesi bu yılın Mayıs ayında gerçekleşen en sonuncusu da dahil- Avrupa Top- luluğunun ilkelerine yönelik soruların yeniden gündeme gel-mesine neden oluyor. Avrupa devletlerini ve halklarını birleş- tiren ve topluluğun bütün vatan- daşları tarafından taşınması için gereken müşterek temeli oluş-turan nedir? Evvelce Robert Schuman Avrupa girişiminin bir ruha ihtiyacı var demişti. Bu, pragmatik ve kısa soluklu olarak organize edilemez ve edilmeme-lidir. Ortak bir kimlik, bağlayıcı değerler ve hedefler olmaksızın, topluluk uzun süreli olarak hayat-ta kalamaz.

2 Peki bu nereye dayandırılacak? Türkiye de şimdiki adıyla Bod- rum da yaşamış olan Yunanlı tarihçi (Halikarnaslı) Herodot, bundan 2.500 yıl önce şunları yazmış: Ne Avrupa nın deniz-lerle çevrili olup olmadığını, ne neye göre isim verildiğini, ne de ona Avrupa ismini verenin kim olduğunu hiç kimse bilmiyor. Günümüzde de Avrupa nın neyi temsil ettiğini tanımlamakta güçlük yaşanıyor. Avrupa yalnızca müphem bir coğrafi kavram değil, bilakis her şeyden önce Fransız filozof Henri-Bernard Lévy nin söylediği gibi- bir fikirdir. Jean Monnet, Alcide de Gaspari, Konrad Adenauer veya yukarıda bahsi geçen Robert Schuman gibi politikacılar, elli yılı aşkın bir süre önce bu fikre şekil vermeye başlamışlardı. Avrupa, Avrupa Birliği nde yeni bir öz anlayışa kavuşmuştur. Barışa, istikrara ve refaha duyulan özlem, işbirliği temayülünü ortaya çıkarmıştır. Fakat insanları -öncelikle Batı Avrupa dakileribirbiriyle buluş-turan iki totaliter rejimin dene-yimleri ve bakış açılarının da etkisi olmuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra, temel değerler İnsanlık onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, kuv-vetlerin ayrılığı, hukuk devleti ve sosyal sorumluluk- topluluk içerisinde asla tartışılmamıştır. Tam tersine: Yukarıda bahsedi- len değerlerin hatırlanması, Avru-pa halklarının birlikte gelişmesine ilişkin fikri temeli oluşturmuştur ve bugüne kadar da öyle kalmıştır. Gerçi uzun süre boyunca Avrupa Birliği nin değerler temeli vatan-daşlar tarafından algılanabilir haldeydi, fakat hemen hemen hiç görünür durumda değildi. Av-rupa temel hakları, yalnızca Avrupa Topluluğu Adalet Divanı-nın yazılı olmayan yargıçlık hukuku diye bilinen şekliyle varlığını sürdürüyor. Avrupa anayasa sözleşmesiyle birlikte, Federal Almanya Cumhu-riyeti eski cumhurbaşkanı Roman Herzog un önderliğinde tasar-lanan Avrupa Temel Haklar Şartı hukuki bağlayıcılık kazanmıştır. Anayasa temel hakların dışında- bu zamana kadar Avrupa nın ruhu ve zihniyeti konusunda eksiklik olarak hissedilen diğer bazı şeyleri de içermektedir. Daha başlangıçta -2. Maddede- Avrupa Birliği nin üzerine kurul-muş olduğu değerler sayılmak-tadır: İnsanlık onuru, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunması. Anayasa taslağı, Avrupa Birliği içerisinde insanlık onurunun dokunulmazlığından yola çıkarak- geniş, müşterek bir değerler temelinin mevcut olduğunu orta-ya koymaktadır. Ne var ki, kısa, bütün dünya için anlaşılır ve şeffaf bir metin elde edilebileceğine dair beklenti, yerine getirilmemiştir. Sözleşme taslağı 465 maddeden oluşmaktadır. Ayrıca anayasanın kabulü AB nin doğuya doğru genişlemesinden önce de gerçekleştirilemedi. Şimdi ise sayısı 25 e çıkan AB üyesi devletlerin tamamında kabul görüp görmeyeceği, henüz hiçbir şekilde kesin değildir. Yakın zamanda bir Avrupa Anayasası umut edilen odur- yürürlüğe girecek olsa bile, Avrupa kimliği etrafında süre-gelen tartışmalar bununla bir son bulmayacaktır. Topluluğun ilkeleri, gelişme ola-nakları ve hedeflerine ilişkin soru, genişlemeden sonra şimdi daha da ivedilik kazanmıştır. Bu sorunun netice itibarıyla AB nin bundan sonraki genişleme kapasitesi üzerinde de belirleyici olacaktır. Avrupa Birliği ni nasıl tanımlıyoruz? Sınırları nereye kadar uzanıyor? AB nin komşu-larına karşı olan uzun vadeli ilişkilerini nasıl belirliyoruz? Bugün bu soruya nihai bir cevap vermek için çok erken olurdu fakat birlik içerisinde bu sorunun cevaplarının tartışılmak ve yakın zamanda bu soruya bir cevap bulunmak zorunda olması, bana kaçınılmazmış gibi görünüyor. Vatandaşların Avrupa Birliği ile özdeşleşmeleri henüz çok düşük düzeyde teşekkül etmiştir. Her halükarda bu özdeşleşmeden istikrarlı ve sürekli bir gelişmeye esaslı bir katkıda bulunması beklenmeyecek kadar zayıftır. Haziran ayında gerçekleşen de dahil olmak üzere, Avrupa Parlamentosunun her seçiminde, seçimlere katılımın oldukça dü-şük olmasından şikayet edilmek-tedir. Ulusal

3 olan, Avrupa yla ilgili olmayan konular odak nokta-sında bulunmaktadır. Avrupa, görünen o ki, politikacıların, bürok-ratların ve partilerin meselesidir fakat vatandaşlar bundan biraz uzak kalmaktadırlar. Netice itibarıyla birlik yukarıdan aşa-ğıya doğru oluşturulamaz, aşa-ğıdan yukarıya doğru da geliş-mek zorundadır. Şu soru oldukça ivedidir: Birlik vatandaşları bugünkü entegras-yon sürecini destekliyorlar mı? AB nin doğuya genişlemesi Almanlarda yalnızca sınırlı bir tasvip görmektedir: Bu, Konrad Adenauer Vakfının 2003 yılı sonlarında yaptırdığı temsili bir anketin en önemli sonuçlarından birisidir: Yüzde 59 luk bir kesim genişleme zamanını erken bul-makta, yüzde 85 lik bir kesim yeni katılan ülkelerden gelecek ucuz rekabet nedeniyle pek çok Alman işletmesinin güç duruma düşe-ceğinden korkmakta, yüzde 83 lük bir kesim göç hareketinin büyüyeceğini düşünmekte, yüzde 74 lük bir kesim ise kendi iş yerleri konusunda endişe duy-maktadır. Eski üye devletlerin tümünde şüphe hakimdir: Göç, iş yeri rekabeti, ücret düşüşü ve suç artışına karşı duyulan korku, hemen hemen her yerde yaygın-laşmıştır ancak sınırlar yeni üye devletlere yaklaştırıldıkça daha da artmaktadır. Dayanışmaya gösterilen temayül sınırlı kalmaktadır. Avrupa baro-metresinin anketleri şunları ispatlamaktadır: Şimdiye kadar Avrupa Birliği üyesi olan devletlerdeki insanlar, yeni katı-lan ülkelere oldukça düşük güven duymaktadırlar. Deneyimler, daha fakir ülkelerin birliğe alınmasının AB içerisindeki ka-bullenme temayülü üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu göstermiştir. Aynı zamanda Avrupa Birliği de birliğe katılan ülkelerdeki parıl-tısını kaybetmektedir. Coşku bazı yerlerde yerini hayal kırıklığına bırakmıştır. Örneğin, yaptıkları halk oylamasında büyük bir çoğunlukla birliğe katılım yönün-de oy veren Letonyalılar ve Es-tonyalılarda yalnızca yüzde 30 luk bir oranla artık AB üyeliğini iyi bir şey olarak görmektedirler. Ekonomik kalkınma, beklenilene göre oldukça güç ve uzun süreli olarak gelişmektedir. Sosyal du-rum herkes için iyileşmemiştir. Hatta pek çok kimse açısından daha da kötüleşmiştir. Moral bozuklukları baş göstermiştir. AB müktesebatın detaylı talepleri genellikle uygun olmayan istekler olarak görülmektedir. Artık Brük-sel de belirlenen standartlara riayet etmeksizin hiçbir çiftçi tarlasını ekemez, hiçbir girişimci daha fazla yatırım ve üretim yapamaz. Doğu Avrupa nın ortasındaki ve orta Avrupa daki halklar, Sov-yetler Birliği nin baskısından daha yeni kurtuldukları için, ulusal ege-menliğin ve kültürün, ulusal onurun ve gururun Avrupa Birliği ne karşı ne ölçüde savunulabileceği önemli bir soru haline gelmiştir. Halen Almanya da hakim olan genellikle kötümser temel yak-laşıma fazladan katkıda bu-lunmak istemiyorum. Şüphesiz ki AB genişlemesinin hatırı sayılır risklerine karşılık, büyük fırsatlar da bulunmaktadır. Fakat güven-sizliğin şiddetine ve endişelerin yoğunluğuna, siyasi sorumluluğu bulunan hiç kimse kayıtsız kala-maz. Fırsatlar da ve riskler de eşit oranda dikkate alınmalıdır. Avrupa Birliği nin bir kısmı eko-nomik açıdan geri kalmış on yeni üye devletin entegrasyonuyla ka-pasitesinin sınırlarına dayanmış olduğuna ve en son genişlemelerle politik, finansal ve ekonomik açıdan baş edebilmek için daha çok çaba sarf edilmesi gereke-ceğine dair uyarılar, kendiliğinden ortaya çıkan şeyler değildir. Ben bunun da üzerinde, Avrupa Düşüncesi ne ait profilin çözülme tehdidiyle karşı karşıya olduğuna ve birleştirici gücünü kaybettiğine dair bir tehlike sezinliyorum. Avrupa Birliği nin politik ve eko-nomik boyutlarının yanı sıra, fikri-ahlaki-kültürel boyutları da ihmal edilmemelidir. Avrupa Anayasasında değerlere ve demokratik temel prensiplere yapılan atıf, kanaatimce güçlü birleştiricilik etkisini artırmak için yetersizdir. Avrupa, evrensel in-san hakları, demokrasi ve öz-gürlükten çok daha fazla bir katkıda bulunmak zorundadır; ayrıca Avrupa benim

4 düşünceme göre üç gelenek açısından da büyük önemi olan değiştiri-lemeyecek bir tarihe sahiptir: Antik Grek-Roma, Musevi- Hristiyan ve aydınlanmacı gele-nek çizgileri. Tabii ki buradan imtiyazlı ve tekel olma talepleri gibi sonuçlar çıka-rılmaması gerekir. Şüphesiz ki diğer geleneklerin büyük kültür eserleri de Avrupa ya aittir. Avrupa öteden beri dünya görüşü açısından çoğulcu ve dini çeşit-liliğe sahip bir kıtadır. Bir Avrupa kimliğine özgü ve bağlayıcı olan husus, benim de tanımlamak istediğim gibi, her şeyden önce Antik, Hristiyanlık ve Aydınlanma geleneklerinin bir araya getirilmesinde ve bunların karşılıklı kritik bir gerilimde tutul-masında başarılı olunmasından kaynaklanmaktadır. Bu geleneklere ve bunların bileşimlerine sıkı sıkıya tutunulduğu ve bunlara yönelindiği yerlerde, Avrupa in-sancıl ve açık bir topluma şekil verebilmiştir. Bir örnek: İncil in yanı sıra, farklı dinlere tolerans gösterilmesi tale-bi de bu tür bir Avrupa kimliğinin mutlaka gerekli esaslarına dahil-dir. Buna göre din özgürlüğü, Avrupa Temel Haklar Şartının doğal bir unsurudur: Birlik, dinlerin çeşitliliğine saygı gösterir (Madde 22) ve din nedeniyle fark gözetilmesini yasaklar (Madde 21, Paragraf 1). Hristiyan, Müslüman, Musevi veya Ateist, hepsi de eşit ve aynı haklara sahip olarak Avrupalı ve Birlik vatandaşı olabilirler. Avrupa Birliği yalnızca Hristiyan-lardan oluşan bir topluluk değil, bilakis sekuler bir değerler topluluğudur. Elbette Hristiyan-lıkla ilgili unsurlarının şüphesiz önemli bir rol oynadığı sekuler bir değerler topluluğu. Avrupa da yaşayan yaklaşık 720 milyon insanın 500 milyondan fazlasının Hristiyan olması sebebiyle, şimdi-ye kadar bütün AB üye devlet-lerinin Hristiyan bir gelenek çizgisinde durdukları görmemez-likten gelinemez. Konrad Adenauer ve Charles de Gaulle, 1962 yılında Reims Ka-tedralinde Alman- Fransız uzlaş-masını temin ederek, bir çığır açmışlardır. 19. yüzyılda Hristiyan kiliseleri Batı Avrupa da insanları hor gören milliyetçiliğin yükselişini engelleyememişlerdir. Bunun vahim sonuçlarını hepimiz biliyoruz. Bundan dolayı Hristiyan demok-rat politikacılar için 20. yüzyılda CDU gibi partileri kurmak ve Avrupalı ulus devletlerin uluslar üstü bir biçimde entegrasyonunu insanların kafalarına yerleştir-meye ve bunu gerçekleştirmeye çalışmak kolay oldu. Avrupa nın doğu ve batı olarak bölündüğü dönemde, kiliselerin demir perde üzerinden bir köprü kurmaları olağanüstü önem arz etmiştir. Biz Almanların birkaç hafta sonra Berlin Duvarının yıkılışının 15. yıldönümünü kutlayacak olmamız da kiliselerin bir kazanımıdır. Pek çok durumda hürriyetin kısıt-lanmasına ve zulme karşı direniş gösterilmesine onlar olanak sağ-lamışlardır. Savaştan sonraki Avrupa birleş-me hareketi günümüzde EVP yi oluşturan partilerle başlamıştır ve onlar vasıtasıyla Avrupa düşün-cesi başarıya ulaşmıştır. Burada açık olan bir şey vardır: Yeni ahit ne bir devlet öğretisidir, ne de bir devlet felsefesinin yaklaşımlarını içermektedir. Bu nedenle, benim anlayışıma göre bir Hristiyan Politikası olamaz. Fakat, davranışlarını Hristiyanlık itikatlarına göre yönlendiren Hristiyan politikacılar vardır. Belirli değer yargılarını izafi-leştiremeyiz. Tolerans, görüşü olmamak demek değildir. Toplum modelimiz, kişinin fikri üzerine kuruludur. Bu ilkeyi vurgulamak ve aynı zamanda onu tartışarak ta temsil etmek, politikamızın esasını teşkil et-mektedir. Bizim için önemli olan ve muhafaza etmek istediğimiz diğer koşullar da vardır. Bunlar Avrupa Birliği üyesi olan toplumlarda geniş yankı bulmuşlardır. Aktif bir sivil toplumda yansıyan özgürlük ve sorumluluğun birleştirilmesi. Temsili demokrasinin sağlamlaş-tırılması ve otoriter devlet modellerinden vazgeçilmesi. Evliliğin ve ailenin, çocukların eğitiminin, kadın erkek eşitliğinin sahip olduğu özel önem. Azınlıkların korunması. Veya liste bu şekilde devam

5 edip gitmektedir- karşılıklı dini toleransa hazır bulunma. Hiç şüphesiz bu değerler Avrupa Birliği nin kültürel öz anlayışını belirlemektedir. Eğer Türkiye nin AB üyeliği söz konusu olursa, o zaman Türk muhataplarıma şunu sormak zorundayım: Türkiye deki vatandaşlar bu değerleri taşı-yorlar mı? Veya yakında bu değerleri kendilerinin de taşı-yacakları konusunda ümit var mı? Türkiye ortak bir dış ve güvenlik politikasının geliştiril-mesiyle birlikte- egemenliğini geniş kapsamlı olarak topluluğa devretmeye hazır mı? Ulusal ve birlik Avrupası özdeşleşmesi ara-sındaki ilişki ne şekilde olabilir? (entegrasyonu ), ön planda olmak zorundadır. Bu, örneğin şu anlamlara gelmek-tedir: Ekonomik ve sosyal düze-yin yakınlaştırılması; AB anaya-sasının tasdik edilmesi ve karar merci kurullar ile yetkilerde re-form yapılması. AB vatandaşlarının onayı açı-sından da derinleştirme gerek-lidir. Halklar arasında Biz Duygu-sunu güçlendirmek önemlidir. Topluluğun hedef ve amacının tanımlanması söz konusudur. Güçlü ve eylem yeteneğine sahip bir Avrupa Birliği istiyoruz. Zayıf düşmüş bir Avrupa Birliği ne Türkiye de ilgi duymayacaktır. Fakat kendime de şu soruyu sormam gerekiyor: Şu anki birlik içerisinde özdeşleşmeye hazır olma ne durumdadır? Daha fazla entegrasyonla başa çıkabilmek için AB devletleri arasındaki bağ yeterince güçlü müdür? Bence Türkiye nin AB ye üyeliği yalnızca Türkiye nin katılım için yeterli-liğiyle ilgili bir sorun değil, bilakis daha çok 25 üye ülkenin birliğe yeni üye alma konusundaki yeterliliğiyle ilgili bir sorundur. Kopenhag kriterlerinin dördün-cüsü yeni üyeler alınması konusunda birliğin yeterliliğe sahip olmasını, fakat bununla birlikte Avrupa Birliği nin itici gücünün muhafaza edilmesini talep etmektedir. Birliğin itici gücünün muhafaza edilmesine ilişkin talep, entegrasyonun yalnızca nicelik sorunu değil, bilakis aynı zamanda bir nitelik sorunu olarak da değerlen-dirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu şu anlama gelmektedir: Birliğe yeni üyeler alınması için girişimde bulun-madan önce, henüz katılmış yeni üyelerin entegrasyonu öncelikli olarak sağlanmalıdır. 1 Mayıs 2004 ün üzerinden henüz birkaç ay geçti. Bu neden-le şimdi zaruri olan, varlığını sürdürebilecek ve hem dış, hem de güvenlik politikası açısından eylem yeteneğine sahip bir devletler topluluğu oluştura-bilecek şekilde, birliğin geliştirilmesidir. Avrupa binası ayak-tadır, fakat henüz her türlü hava şartlarına dayanıklı değildir. Avrupa Birliği nin genişlemeden önce başarılamayan derinle-mesine gelişimi Türkiye ye vaatlerde bulunuldu. Örneğin şimdi katılım müzakere-lerine başlanıp, başlanmaması gerektiğine karar verilecek. İşte tam bu nedenlerden ötürü ben diyorum ki: İnsan bugün açık bir vicdanla söz veremeyeceği bir vaatte bulunurken, dikkatli olmak zorundadır; yapılabilir, gerçekçi ve birlikte esaslı ilerlemeler sağlayacak olan neyse, onu yapmalıdır. Ben yarın komisyo-nun katılım müzakerelerinin yakın bir zamanda başlatılmasını tav-siye edeceğinden hareket ediyorum. Komisyon, uzun süreli -10 ila 15 yıldan bahsediliyor- ve karmaşık müzakerelere hazırlıklı olunmasına ve bu müzakarelerin sonucu açık olarak yürütüle-ceğine dikkat çekecektir. Bazı devlet ve hükümet başkanları, Türkiye nin AB ye alınmasına iliş-kin olarak kendi ülkelerinde referandum yapılmasını gerekli gördüklerine işaret edeceklerdir. Ben, müzakerelerin başlatılması için onay veren bazılarının, bunu müzakerelerin bitiminde artık görev başında olmayacakla-rından emin olarak yaptıkların-dan endişe ediyorum. Böylesine önemli bir meselede zamana oynamamalıyız, bilakis derhal bir şeyler yapılması için tedbirler almak zorundayız. Sayın Dr. Merkel tarafından tartışmaya açılan ve uzun vadede tam üyelik kapısını hiçbir şekilde kapat-mayan imtiyazlı ortaklık, daha fazla işbirliği için sarfettiğimiz ortak çabalarımızın gecikmeksizin devam ettirilmesini iste-mektedir. Ayrıca: Yardım prog-ramlarının artması dahil, gümrük birliğinden, kapsamlı bir

6 serbest ticaret bölgesine geçiş olacak, Türk dış işleri bakanı, ortak dış ve savunma politikasıyla ilgili AB Bakanlar Kurulunun toplantılarına katılacak, Türkiye bir acil müda-hale birliğinin planlanması ve yapılandırılmasında rol oyna-yacak ve AB ordu komutan-lığında temsil edilecektir. Bu ve buna benzer daha pek çok şey kısa süre içerisinde gerçek-leştirilebilir. bütün gücüyle destek vermek için elinden gelen her şeyi yapmaya devam edecektir. Bugünden harekete geçmek ve gerçekten somut işler ortaya çıkarmak daha iyi olmaz mıydı? Türkiye, demokratikleşmenin çok büyük ilerlemeler kaydettiği müslüman bir ülkedir. Kurulu-şundan bu yana (1923), Avrupa ya yaklaşması, kaydetmiş olduğu gelişmenin özünü oluş-turmaktadır. Hukuk sistemi, İsviç-re Medeni Kanunu ve Alman Ticaret Kanunu modeline göre yapılandırılmıştır. 1.000 den fazla Alman firması Türkiye de faaliyet göstermektedir. Türkiye Avrupa daki kuruluşların ve NATO nun üyesidir. Avrupa Birliği nde 3,6 milyon Türk kökenli insan yaşamaktadır ve bunların 2 milyondan fazlası Almanya da bulunmaktadır. 60.000 Türk giri-şimci Almanya da yılda yaklaşık 30 milyar Euro luk kazanç sağlamaktadır (ciro). Türk kökenli bir rejisör (Fatih Akın) çekmiş olduğu filmle ( Gegen die Wand / Duvara Karşı ) Berlin Film Festivalinde Altın Ayı ödülünü kazandı. Tarkan ın yapmış olduğu Türkçe pop müzik, Almanya daki liste-lerde ilk sıralarda yer aldı. Türkiye ile ilişkiler daha önce hiçbir zaman bugünkü kadar yoğun ve dostça olmamıştır. Bun-lar yalnızca tam üyeliğe bağlı olan şeyler değildir. Türkiye, bizim kendisini ancak destekleyebileceğimiz bir yola girmiştir biz bu yolda Türki-ye nin elde ettiklerini taktir ede-rek, geriye kalan güçlükleri aşması için dostça, tarafsızca ve sağduyu ile devamlı desteğimizi sürdüreceğiz! Konrad Adenauer Vakfı, size her halükarda katılımdan bağımsız olarak- gelecekte de demokra-tikleşme ve ilerleme yolunuzda