SERÇESME. Anadolu insanýnýn özleminin, umudunun, bilimsel bir kaygý gütmeksizin düþ gücünün bir

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SERÇESME. Anadolu insanýnýn özleminin, umudunun, bilimsel bir kaygý gütmeksizin düþ gücünün bir"

Transkript

1 SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR BU SAYIDA VELÝYETTÝN ULUSOY ile Söyleþtik FÝKRET OTYAM Çaðdaþ Muaviye Ardýllarý Karbelâ ve Necef i Bombalarken ESAT KORKMAZ Nasýl Örgütlenceðiz ÝSMAÝL KAYGUSUZ Birlik Olmanýn Yolu Hacý Bektaþ Veli Dergâh ýndan Geçer MEHMET TURAN Serçeþme nin Abdalý ÖMER ULUÇAY Seçeþme den Akan Kevser ÝSMAÝL ÖZMEN Din, Tanrý ve Ýnsan VAHAP ERDOÐDU Büyük Ortadoðu Projesi ALÝ KAYA Dersimlilerin Kökeni ve Deylem de Alevilik AHMET KOÇAK Battal Pehlivan ý Anýyoruz HASAN HARMANCI Kurban VÝÞNE KORKMAZ Toplumsal Nirvana NASUH BARIN Erdemli Olmak Mümkün mü? ALÝ KENANOÐLU Onbirinci Yýlýnda 2 Temmuz ve Sivas BURHAN KOCADAÐ Abdal Musa Sultan ý Anarken ARÝF SAÐ ile Söyleþi: Müzik Biçim Olarak Netleþmemiþ Bizim Ülkemizde AYLIK DERGÝ Genel Yayýn Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basým Daðýtým Organizasyon Ltd. Þti. adýna Ahmet Koçak Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54, Erçevik Ýþhaný 102, Eminönü Ýstanbul Tel/Faks: +90.(0) E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com FÝYATI: TL 3M / 3 / 3 1 AÐUSTOS 2004 SAYI: ISSN HÜNKÂR IN DÝLÝYLE CANLARA SESLENÝÞ Derviþlik, hýrkada, taç'da deðildir Hararet nardadýr, sac'da deðildir Her ne arar isen insanda ara Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da deðildir Hacý Bektaþ Veli Hünkâr ýn Toplumsal Kimliði Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni Anadolu insanýnýn özleminin, umudunun, bilimsel bir kaygý gütmeksizin düþ gücünün bir çocuðudur, Hacý Bektaþ Veli. Anadolu insanýnýn Anadolu topraðýnda yetiþtirdiði, sevip geliþtirdiði; özlemine, umuduna, düþ gücüne uygun biçimde söylencelerle giydirip kuþattýðý, doðaüstü yetilerle donattýðý, düþünceleri kýrsal kesimde kitlesellik kazanan, düþünme/davranma özgürlüðünden yana, açýklýðý seven, baskýya karþý savaþan bir öncüdür, Hacý Bektaþ Veli. Doðuþ yýllarýnda ortaya konan ilkelerle yaþamaya çalýþan ve deðiþmeyen, tartýþýlamayan, esnetilemeyen bir inanç kurumu yaratan egemen sýnýfýn ilahi ideolojisi Þeriatçý Ýslamlýðýn yadsýnmasýnýn bir ürünüdür, Hacý Bektaþ Veli. Þeriatçý Ýslamlýðýn yaþanan nesnel/toplumsal süreç tarafýndan yadsýnmasýyla ortaya çýkan inanç boþluðunun çalýþanlar adýna doldurulmasýnýn yaratýsýdýr, Hacý Bektaþ Veli. Ortaçað koþullarýnda, temel üretim zemininde belirleyici üretici güç durumunda bulunan Anadolu köylüsünün, çobanýnýn ve zanaatçýsýnýn kendisini kurtuluþa taþýyabilmek ve kurtuluþunu insanlýðýn kurtuluþ düþüne baðlayabilemek için yarattýðý doðu toplumculuðu nun baþat kimliðidir, Hacý Bektaþ Veli. Tektanrýcý dinin ortodoks kurallarýna kitlenip kalan insaný, can yoldaþlýðý, kavga yoldaþlýðý temelinde önce topraða sonra yaþamdan kaynaklanan, yaþamla gelen bir birikimin ürünü durumunda olan geleneðe baðlayan süreci baþlatan, doðan, geliþen ve geleceðe uzanacak olan bir toplumsal olgudur, Hacý Bektaþ Veli. Ýslamýn getirdiði deðiþmez koþullara karþý yaþama sýzan ve yaþamsal bir tepki olarak beliren bir hizmetlidir, Hacý Bektaþ Veli. Bu Kimliðin Toplumsal Sonuçlarý Sýralanan nedenlerle Hacý Bektaþ Veli düþüncesi, Asya kökenli göçerlerin, yerli halkýn ve Hz. Ali Yandaþlarý'nýn uygarlýk öncesi çaðlardan taþýyýp getirdiði deðerlerin, bu deðerlerin bir bireþimi biçiminde beliren ve halkýn isyanýný besleyen dünya görüþünün maya sýna dönüþebildi. Bu maya kullanýlarak, inanç kökenli düþünceler baðlamýnda, geleneðin üzerindeki örtü kaldýrýlabildi ve yaþamla beslenen bir ürün durumuna getirilebildi; düþüncenin yüzü güneþe gösterilebildi. Herkesin, her þeyin yazgýsýný çizecek biçimde soyut olarak tasarlanýp kutsanan, sonra da halkýn toplu belleðine gerçek varlýk olarak yerleþtirilen Tanrý algýsý eleþtirilebildi; yaþanan ve kesinlikle bilimsel olan nesnel süreci onurlandýrmak için bilimsel olup olmadýðý kaygýsý gütmeksizin, saðduyunun / önsezinin yarattýðý ýþýkla bir gönül kanalý açarak, insanlarý da peþine takýp gökyüzüne yükselen Tanrý alýnýp yeryüzüne indirilebildi; kara yazgýyý yaþayan deðil, bu yazgýyý yaratan eleþtirilebildi; insanýn, kendi kaderini kendisinin çizebileceði gerçeði yaþama geçirilebildi. Akýnlarýn, savaþlarýn, saldýrýlarýn yoðun olarak yaþandýðý, yoksulun daha yoksul, azgýnýn daha azgýn olduðu bir ortamda, Anadolu halkýnýn toplu belleðinin, toplu eyleminin/söyleminin bir simgesi olarak güvercin donunda bu topraða ayak basan Hacý Bektaþ Veli, özlemlerin, umutlarýn kucaðýnda beslenerek önce kendi nesnel yaþamýnýn sýnýrlarýný aþtý, sonra da doða/insan yaþamýnýn sýnýrlarýný aþtý ve evrenin sonsuzluðuna uzanan bir davranýþýn taþýyýcýsý oldu. (Devamý 2. sayfada)

2 (Baþtarafý 1. sayfada) Hünkâr ýn Diliyle Canlara Sesleniþ Ve canlara seslendi Hacý Bektaþ Veli: Þeriatçý Ýslamlýkla barýþ içinde bir arada yaþama adýna deðil, Asya kökenli paylaþmacý/ dayanýþmacý toplum deðerleriyle uygar eþitsizlikçi toplumda eþitlik adýna muhalefet eden deðerlerin buluþmasýyla yeni bir bireþim olarak beliren ve sonralarý Alevilik-Bektaþilik biçiminde kimlik kazanacak olan yaþam görüþü adýna; bütün gönüllerin aydýnlýða, bütün canlarýn ermiþliðe kavuþmasýný dileyen bir yürek vuruþuyla seslendi gönül yoldaþlarýna: Gelin canlar bir olalým. Ýçten, dýþtan baskýya uðramýþ, horlanmýþ, sömürülmüþ; esenliðe susamýþ, barýþýn, eþitliðin, yiðitliðin tadýna vurulmuþ kýr emekçilerine, göçerlere, çobanlara yüksek dað doruklarýndan seslendi: Gelin canlar bir olalým. Evrenin enginliðinde/zenginliðinde gücü yettiðince/olanaðýnca dolaþmak, gezmek, görmek, söyleþmek, sevilmek, öðrenmek, kýsaca yaþamak özlemi içinde olanlara sessizlik olarak algýlanan Anadolu insanýnýn toplu dileðiyle seslendi: Gelin canlar bir olalým. Arýnmýþ bir yürekle dolaþmak, er olmak, erlerle yaþamak, erenlere karýþmak isteyenlere; görüþmek, barýþmak, konuþmak, seviþmek isteyenlere; esriyen gönüllerde kendini bulmak, kendinde baþkalarýný, baþkalarýnda kendini görmek isteyenlere yücelerden seslendi: Gelin canlar bir olalým. Baþeðmek, alçalmak istemeyenlere, yanlýþý doðruya, çirkini güzele çevirmek isteyenlere, eylemin olanaklý olduðu yerde eylemek isteyenlere, eylemin olanaklý olmadýðý yerde söylemek isteyenlere dýþa dönük eylemlerinin nesnelleþmesi anlamýnda seslendi: Gelin canlar bir olalým. Uygar insanlara özgü bilinç açýklýðýna / davranýþ baðýmsýzlýðýna kavuþmak isteyenlere; insan denen varlýðýn deðerini, önemini, evrendeki yerini bilmek isteyenlere; bilmenin üstünlüðünü, erdemin öncülüðünü, geliþmenin yaratýcýlýðýný, iyinin/güzelin yönlendiriciliðini anlamak isteyenlere erenler toplantýsýndan seslendi: Gelin canlar bir olalým. Þeriatçý Ýslamlýðýn uyuþturucu etkisinden kurtulmak, özgürlüðün diriltici/can verici sýcaklýðýna koþmak, yeniyi bulmak, eskiyi yerli yerine koymak, yani her an yeniden doðmak isteyenlere yaþamý kucaklayan/onurlandýran inancýnýn diliyle seslendi: Gelin canlar bir olalým. Yaþamýmýzýn hizmetlisi Hacý Bektaþ Veli düþüncesini/inancýný canlandýrmak için yola çýkan Serçeþme, Hünkâr'ýn diliyle sizlere sesleniyor: Gelin canlar bir olalým. Fikret OTYAM, Geyiklibayýrý köyü Antalya, 12 Temmuz 2004 ULU ÖNDER Mustafa Kemal Atatürk demiþti ki: Ömer in etkisiyle Ebubekir e biat olundu. Görülüyor ki halifeliðin seçiminde genel eðilimin doðal bileþiminden çok, kiþisel etki, saptamayý biçimlendirmiþti. Peygamber in ölümünden yirmibeþ yýl kadar bir süre sonra Ýslam dünyasý içinde Ýslamýn en büyük kiþilerinden ikisi karþý karþýya halifelik savýyla arkalarýndan sürükledikleri ayný din, ayný ýrktaki insanlarý kanlar içinde býrakmakta sakýnca görmediler. Sonunda hilesinde baþarýlý olan, saf ve temiz olaný yendi, ailesini ve çocuklarýný yok ve periþan etti. Böylelikle halifelik adý altýndaki Ýslam yöneticiliðini yine halifelik ünvaný altýnda bir Ýslam saltanatýna dönüþtürdü. Emevi saltanatý, büyük fetihler yapmakla birlikte baþýndan sonuna deðin kanlý ve üzücü olaylar ile ancak doksan yýl yaþayabilmiþtir. O güzel, o eþsiz insan Mustafa Kemal Atatürk TBMM de 1338, yani 1922 yýlýnda tüm Ali evlatlarýna yapýlan haksýzlýðý/hayýnlýðý/zulmü böyle yorumluyordu, kabri elbette her daim ýþýklýdýr O nun. O Kutsal Topraklarý/Yerleri Görmek Aþký Aðýr Basanda! Irak Ankara Büyükelçilik Basýn Müsteþarý Ýbrahim El Dakuki can, aziz dostum, altý yýl yaþadýðý Ankara dan merkeze, yani Baðdat a atandýðýnda Gider gitmez seni ülkeme davet etmek/ettirmek ilk iþim olacaktýr ve Kerbelâ ya bizzat ben götüreceðim, demiþti ora aþkýmý bildiðinden. Uzun sürmedi ve Baðdat taydým Devlet Konuðu olarak, 1 Mayýs akýl almaz bir coþkuyla kutlanýyordu Baðdat ta, Ýbrahim El Dakuki canla yola koyulduk, Baðdat tan Mahmudiye yi geçtikten sonra Hilla ya uðramadan sola dönerseniz Ýskenderiye ye ve Müseyyin e varýrsýnýz, daha sonra þehitler diyarý Kerebelâ ya. Fotoðraf Çeker misin? Baðdat ta, büyük bir alanda üst üste konmuþ küplerden kurulu çok ama çok güzel bir havuz var, her küpten sular fýþkýran, arabayý durdurup fotoðraf çekiyordum ki üç hamal, evet üç hamal yaklaþtý, kimliklerimizi istedi. Buranýn fotoðrafýný neden çektiðimi sormuþlar Ýbrahim cana, o da devlet konuðu olduðumu anlatmýþ, pasaportuma baktýlar, notlar aldýlar ve yolcu ettiler saygýyla. Meðer orada önemli bir devlet büyüðünün de konutu varmýþ! Heyecandan yüreðim duracak, çünkü Kerbelâ 10 km. yazýlý bir gösterge var yolun saðýnda O da ne, yol kapalý!.. Ceep ten büyük, üzerinde makinalý tüfek ve askerler olan bir askeri araç yolun tam ortasýnda, stenleriyle iþaret ettiler inmemiz için!... Dedim, küplü havuzun fotoðrafýný çeker misin a meraklý? Kimliklerimize baktýlar, sonra tepedeki bir yapýyý iþaret ettiler, Karakol dediler! Önde biz arkada stenli askerler tepeye vardýk, dev yapýlý bir yüzbaþý iniyordu merdivenlerden, karþýlaþtýk, selam durdu ve tekmil verdi: Men, Kerbelâ belde polis müdürü Nazým Mustafa. Hoþ gelmiþsiniz, safalar getirmiþsiniz, buyrun biraz dinlenin, birer kahve içelim. Sonra laf lafý açtý, hoþ bir Türkçeyle söyleþiyorduk, ikisi de Kerküklü çýktý, sordular/soruþturdular ve yerlerinden fýrlayýp sarýldýlar birbirlerine gözleri dolu dolu!... Ýbrahim can ve Nazým Mustafa ilkokul arkadaþlarýydý: Emir almýþým sevgili mihman, hep yanýnda olacaðým, þimdi emret hizmete hazýram Önümüzde o makinalý tüfekli araç, arkada biz Onlar eski günlerini anýyorlar tarifsiz bir yarenlikle, bense bu tarihsel kentin o kendine has mimarisine yutarcasýna bakýyor, anlatýmsýz duyular içinde ardý ardýna fotoðraf ve 8 mm lik kamerayla film çekiyordum Karþýda tarifsiz güzel bir yapý, kubbesi altýn gibi ýþýlýyor, kimi yerler çiniler içinde. Burasý, Hz. Muhammed in torunu, Gönüller Sultaný Hz. Ali nin oðlu Þehit Hüseyin in yattýðý yerdi. Ve Ýþte O'nun Yanýndayým Nazým Mustafa arabadan iner inmez, bazý siviller kendisini askerce selamlýyor, resmi giysililer ise hazýrol duruyorlardý ve sayýlarý bir hayli kabarýk idi Büyük bir kapýdan avluya girdik. Nazým Mustafa can, acaba fotoðraf ve film çekebilecek 2 Sayý 1

3 Çaðdaþ Muaviye Ardýllarý Kerbelâ ve Necef i Bombalarken! miyim? Elbette Kendi evindeymiþin gibi, dedi. Avlunun etrafý livan ve hücrelerden oluþmuþtu. Çiniciliðin en güzel örnekleri. aralarýnda siyah çinilerin oluþturduðu Kuran sureleri uzayýp gidiyordu Ýnsanlar insanlar Livanlarýn önünde Hücrelerin içinde. Rüya gibi kadýnlar, siyah abalarýn içinde, elleri yüzleri açýk, gözleri acý dolu Seyyidler etrafýmýzý sardýlar, Hoþ geldiniz, dediler. Nazým Mustafa anlatýyordu konuk olduðumu Mavi, sarý, yeþil, osmanlý mavisi Çiniler Siyah yazýlar Nazým Mustafa durdu. Ellerini açtý, Dua edelim, dedi. Biraz sonra, nice can lar arasýnda O nun yüceliðini, acý ölümünü dinlediðim, milyonlarca insanýn kanlý gözyaþý döktüðü Þehit Hüseyin'in yattýðý yere girecektim. Ýki kapý vardý. Altýn, gümüþ ve bugün için yapýlmasýný aklýmýn alamayacaðý minelerle seyrine doyum olmayan bu nakýþ cümbüþünün, insanoðlunun ince hünerinin sanat laþtýðý iki kapý Altýnlar soluk ýþýkta parlýyor, mermerlerin ebrularý bu güzelliðe baþka bir güzellik katýyordu ve içerden yakarýþlar, feryatlar geliyordu ve iki kumru ötüyordu bir tuhaf, sonra güvercinler Bir dakika sonra içerdeyim Kubbe, kýrýk aynalardan gümüþlendi, sandukanýn bulunduðu yerin üstünden bir nur yaðmuru, anlatýmsýz renkler olarak iniyordu gümüþ ve oyma sanatýnýn en güzel örneði olan sandukaya. Rengarenk avizelerden süzülen ýþýklar yine kýrýk aynalý kubbeye vuruyor, yine ýþýk, renk olarak düþüyordu sandukanýn üstüne. Ýnsanlar mýrýltýlarla, gözyaþlarýyla ellerini, yüzlerini, gözlerini sandukaya sürüyor, dönüyorlardý dört bir tarafý. Ýnsan seline kapýlmýþ katýlmýþtým aralarýna.. Sanki hemen kolumdan tutup çýkaracaklarmýþ, bu doyumsuz ýþýk, nakýþ, sevgi cümbüþünden beni yoksun kýlacaklarmýþ gibi her þeyi, ama her þeyi bir anda yutarcasýna görmek, hafýzama çakmak istiyordum. Elimdeki makinalarý bir o yana, bir bu yana doðrultuyor, gömleðime asýlý mikrofona o yürek parçalayýcý, yakarýþ sanki bir senfoni gibi giriyor, ipincecik þeride çiziliyordu. Bu Ýmam Hüseyin çocuklarýdýr: Ali Ekber ile Ali Asgar. Burada yatmýþlar. Ýmam Hüseyin orda yatmýþ. Burada özü tam olan askerler ki yetmiþ iki kiþiydiler. On Muharrem'de bunlar da Hüseyin ile þehit olmuþlardý.. Bu köþe Hazreti Hüseyin'i kestikleri yerdir Burasý, her yaný mermer bir bölümdü. Bir seyyid ayakta duruyordu. Yine dular edildi, gözyaþlarý dökülüyordu asýrlar sonra Þehit Hüseyin'e ve yakýnlarýna, diðer þehitlere. Kýrk gün sonra getirdiler, 20 seferde. Onun için 20 seferde, bütün Türkiye'den Ýran'dan Afgan'dan, Hind'den Suriye'den, Lübnan'dan, Irak'ýn bütün köþelerinden buraya gelir, yani baþýn döndürüldüðü gün.. O gün Kerbelâ'nýn nüfusu bir milyondan fazla olur. Çoluk çocuk gelir herkes. Þurda ne yazýyor Nazým can? Yazýyor Kale seydin kavneyn.. Hüseyin mini vane Hüseyin Yani Yazmýþ Hazret Peygamber Yani Peygamber efendimiz Diyor. Hüseyin bendendir, ben Hüseyindenim. Yani Ýmam Hüseyin'i bu kadar severdi. Türbenin kýble tarafýnda anlatýmsýz güzellikte tezyinat var. Giriþin iki tarafýnda iki minare, bunlar da alýmlý Nazým can anlatýyor: Peygamberin torununun baþsýz cesedinin gömüldüðü Kabr al Hüseyn ismi verilen yer, zamanla Þiiler için vazgeçilmez bir 'ziyaret mahalli' oldu Halk arasýnda, Hüseyin'in türbesi civarýnda gömülenlerin Cennet'e girecekleri inancý hakim. Bu nedenle birçok yaþlý ve sakat ziyaretçi, hayatlarýnýn son günlerini yaþamak üzere bu türbe civarýna gelir veya ölüler buraya nakledilerek türbe civarýnda defnedilir Daha sonra biraz ötesinde Hüseyin'in üvey kardeþi Abbas'ýn da türbesini ziyaret ettik. Bu türbe de sevgi doluydu, iþleme, nakþ, renk cümbüþü, sanat doluydu Arkama dönüp bir kez daha baktým türbeye; Ýran'da da, Irak'ta da, Türkiye'nin çeþitli bölgelerinde de çoðu kez sabahlara kadar O'nun için mersiyeler, yakarýþlar, öyküler derlediðim, insanlarýn yüreðinde onulmaz bir acý olarak duran Ýmam Hüseyin'in türbesine. Ýnsanlar, ta dýþ kapýdan geri geri çýkýyor, kapýya yüz sürüp ellerini açýyorlardý göðe doðru. Gözleri yaþlý nice insan bir yudum suya hasret kýlýnýp öldürülen Hüseyin ve yakýnlarý þehitler için asýrlardýr dualarý dudaklardan eksik etmiyor, sevgisi asýrlardýr insanlardan insanlara geliyor geliyordu Bu sadece acýma deðil, haksýzlýða karþý insanoðlunun sonu gelmez tepkisiydi, insaný insan eden, haksýzlýða karþý tepkisi, isyaný yani, tarifsiz bir sevgiyle karýþýk. Hazreti Ali'ye Sarýlmaya Durduk 1 Mayýs Necef yolundayýz. Necef in bir adý da Meþhed-i Ali dir. Hilla nýn güneyinde yetmiþ dört bin nüfuslu bir kent. Kapýda indik, dua ettik. Çaðýmýzýn Alçak Yezidleri Sözüm ona özgürlük. Sözüm ona demokrasi! Hepsi, ama hepsi yalan/dolan/alçaklýk/hayýnlýk Ve bunlar için Irak a ayak basan çaðdaþ haydutlar, onurlu Kerbelâ, onurlu Necef halkýný karadan havadan bombalýyorlar, týpký Muaviye zulmu uyguluyorlar insanlara çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden. Onurlu halk alçaklara karþý, asýrlar sonra yine direniyorlar! Ölüyorlar ölüyorlar, inançlarýndan tek ödün vermeden! En ileri tekniði bu inanç karþýsýnda yeniliyor. Ali yi gördüm Ali yi Nerede? Yetiþ yaa Ali! Yetiþ yaa, yetiþ ya!... Ali n itsin, hangi birine eriþsin? Alçaklarýn bombalarýnýn toz duman ettiði o kutsal yerlerde üzerine inen tozlarý silkeliyor, yine de türkü barlarda kendisini gördüklerini söyleyenlere gönül komuyor! Ýki Buda Heykeli Afganistan da Bamiyan Vadiinde iki büyük kayaya oyma anýt heykel, birisi 54, diðeri 57 metre. Birisinin ayaðýnýn yanýna gittim, arkadaþým fotoðrafýmýzý çekti. Boyum, topuðuna eriþmedi! Sonra baþka alçaklar/ Deyyus-u ekberler (1), Tanrý adýna bu caným anýt heykelleri þer an caiz deðildur deyu dinamitlerle uçurdular! Tanrý nýn gazabý üzerlerine ola! Bu gözler güzel þeyler gördü, gördüklerini anlatmak bir vefa/ bir insanlýk borcudur. Sýrasýyla devam edeceðim. Gerçeðe Hû. (1) En büyük deyyuslar. Meraklýsýna not: O babayiðit, o güzel insan Kerbelâ Belde Polis Müdürü Yüzbaþý Nazým Mustafa can, Irak-Ýran savaþýnda þehit düþtü. Aðustos

4 Nasýl Örgütleneceðiz? Esat Korkmaz Alevilik-Bektaþilik, geçmiþin içinden süzülüp gelen bir bilincin/inancýn; buna göre tasarýmlanmýþ bir toplumsal projenin, bu projeyi kutsayan toplumsal özlemin Hacý Bektaþ Veli, Þeyh Bedrettin vb. kimliklere baðlanarak dýþa vuran, yaþama geçen bir doðu toplumculuðu dur. Bugünün somutunda, bu toprak insanýný esenliðe kavuþturacak devrimci-demokrat güçlerin baþýnda Alevi-Bektaþi topluluðunun geldiði savý, hemen herkesin ortak yargýsý durumundadýr. Bu yargý, Alevilerin-Bektaþilerin, Anadolu insanýnýn toplumsal mücadelelerinde oynadýklarý onurlu rolün bilince çýkardýðý bir gerçekliktir. Geçmiþten bize ulaþan Alevilik-Bektaþilik, zulme, baskýya ve haksýzlýða karþý isyan geleneðini, uygarlýk-öncesi sýnýfsýz toplumun eþitlik deðerleriyle besleyerek bugünlere taþýmýþ, halk muhalefetini tarihle, kültürle beslemiþ ve onu sürekli canlý tutmuþtur. Bunu nasýl baþarmýþtýr: Bunu; insanlýðý ve doðayý Tanrý ile özdeþleþtirerek canlý ve cansýz dünyayý pratik eylemler alaný durumuna dönüþtürdüðü, doðrudan demokrasi zemininde halkýn demokrasisini politikanýn mutlak biçimi olarak algýlayan devrimci hümanizmin, yani toplumcu hümanizmin en üretken felsefesini yarattýðý, zorbanýn, özgürlük mücadelesi karþýsýnda bir silah olarak taþýdýðý ölüm ü, düþünce özgürlüðüne þantaj yapmak için kullanýlan bir rehine olarak algýladýðý ve felsefesinden çekip çýkardýðý, özgür bir insan ölümden baþka her þeyi düþünür ve bilgisi ölüm üzerine deðil, yaþam üzerinedir yargýsýný öne alarak ölümü ölümsüzleþtirdiði, ölmeden evvel öldüðü ya da yaþarken dirildiði, zekânýn etik-estetik bir anlatým biçimi olarak düþünceye/inanca taþýdýðý sevgiyi/aþký, özgürlüðün tek olasý temeli ve toplumsal yaþamýn tek etik harcý olarak yaþama geçirdiði, benliðe duyulan etik ilgiyi, kendini yaratmanýn bir aracý durumuna getirdiði, doða yasalarýndan farklý her türden insan doðasý yasasýný yadsýyarak doða üzerinde metafizik Tanrý ya güç veren dinsel düþüncelere karþý duruþ aldýðý, ayný gücü doða üzerinde insana veren evrensel bir düþüncenin üreticisi olduðu, için baþardý. Aleviler-Bektaþiler olarak nasýl bir dönemi yaþýyoruz?, sorusunu yanýtlarken geçmiþimizi ölçü almak durumundayýz: Kökümüze bakmasýný bilmezsek, þimdimizi ve geleceðimizi konuþamayýz. Pek iç açýcý olmasa da sýralamaya çalýþalým. Günümüzde Alevilik- Bektaþilik: Ortodoks Sünni kuþatýlmýþlýða boyun eðme ile belirgin Türk-Ýslam sentezi zemininde boy veren düþünüþ biçimlerinin tanýmladýðý kimliksizliðin kýrýlamadýðý; genelde politika alanýnýn dýþýna itildiði; kimi gruplarýn ya da örgütlerin kendilerini bâtýni-heterodoksi açýdan anlamlandýrabilmek için bu inancýn-felsefenin geleneksel tabanýndan ve günümüzdeki sýnýflar konumlanmasýndaki anlamlý yerinden habersiz bir kör dövüþü ne girdiði; Bâtýni toplum felsefesi ve toplumsal tasarým açýsýndan anlamlý olan demokratik ve siyasal mücadelenin bir türlü amaçlanan politik öze kavuþamadýðý bir dönemi yaþýyoruz. Yaþanan bu sürecin doðal bir sonucu olarak ortaya çýkan; düþünsel bulanýklýðý gidermek; bu kapsamda etkinlik, eylem ve yazýn ürünleriyle Alevilik- Bektaþilik temelinde düþünsel birliðin saðlanmasýna, davranýþ düzeyinde daðýnýklýðýn giderilmesine katkýda bulunmak; öne çýkan teorik-pratik sorunlarý tartýþmak; kolektif bir ürün yaratmak üzere düþünsel olgunluk, beceri ve yetkinlikleri amaca yönelik seferber etmek; felsefemizin-inancýmýzýn yaþamasýný olanaklý kýlacak, hak ettiði saygýnlýðý yeniden kazandýracak araçlarý biçimlendirmek-örgütlemek, ve sosyal pratiði bir ucundan yakalayarak kimlikli bir mücadeleyi yaþama geçirmek, ivedi görevler olarak önümüzde durmaktadýr. Çabalarýmýza koþut olarak yaratýlacak uygun araçlar çevresinde kadrolarýn bir araya toplanmasýný saðlayarak onlarý, nesnel düzeyde demokrasi-laiklik mücadelesinin öznesi durumuna getirmek her Alevinin-Bektaþinin yaþamsal görevidir. Böylesi bir ortamda ; Alevilik-Bektaþilik temelinde örgüt birimleri ya da gruplar, kiþiler arasýnda yaþanmasý zorunlu iletiþim ve diyalog; güven duyulacak kadro, program ve örgütlenme sorunlarý, olmasý gereken mekânlar da, baþvurulmasý gereken ilke ve yöntemler le yapýlamamaktadýr. Bu olumsuzluðu aþmak, hemen her kafada biçimlenmiþ ortak sorulara ortak yanýtlar bulmak, bulunan ortak yanýtlar üzerine uygulanabilir bir çalýþma-mücadele programýný devreye sokarak, bilinçlerdeki ortaklýðý yakalayacak ve Aleviliðin-Bektaþiliðin düþünsel ve pratik sorunlarýný çözecek bir süreci baþlatmak temel amaç olmalýdýr. Yakýcý Sorun: Örgütlenme Kötülüðün yiyeceði kötülüktür; besleyeceðine beþikteyken boð gitsin. Þimdi asýl yakýcý soruna, örgütlenme sorununa gelelim. Nasýl örgütleneceðiz?, onu irdelemeye çalýþalým. Alevi-Bektaþi zeminde iki tür örgütlenme vardýr: a) Geleneksellik zemininde inanç öðelerinin ya da doðal, yüzyüze ve kendiliðinden iliþkilerin biçimlendirdiði topluluk örgütlenmesi (yol örgütlenmesi); Örneðin, Serçeþme Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ve bu Dergâh a baðlý örgütlenme, bu türden bir örgütlenmedir. b) Çaðdaþlýk zemininde ussal irade ye baðlý olarak biçimlenen ve toplumsal çýkara dayalý düþüncelerin uzlaþmasýnýn bir ürünü olarak beliren toplum örgütlenmesi (demokratik örgütlenme); örneðin, þubeli Hacý Bektaþ Veli örgütlenmesi, Pir Sultan Abdal örgütlenmesi, üst örgüt anlamýnda federasyon ve konfederasyon örgütlenmeleri, bu türden örgütlenmelerdir. Gerçek yaþamýn gereksinimlerini karþýlamaya yönelik olan ve yüzyüze iliþkilere, doðrudan demokrasi ye dayanan topluluk örgütlenmeleri, yani gelenek örgütlenmeleri ya kan-soy, ya yer ya da inanç baðý topluluklarý olarak yapýlanýr. Ancak çaðdaþ toplum, çýplak ideolojilerin yönlendirdiði sýnýf çýkarlarýna dayalý bir toplumsal sistemi yerleþtirince; topluluk örgütlenmeleri nin varlýk nedeni olan yüzyüze iliþkiler, kan-soy baðlarý ve inanç dayanýþmasý önemli ölçüde çözüldü ya da örselendi. Aleviler-Bektaþiler, uzak geçmiþlerinden yakýn geçmiþlerine, Anadolu nun kýrýnda ve Sünni kuþatma altýnda; inanç-kültür karýþýmý bir yaþama biçimi sergilediler. Bu yaþama biçimi içe kapanýk, kendine yeten, kendi koyduðu kurallarla kendini yöneten homojen yapýlý köy birimleri biçimindeydi. Sünni çoðunluðun baskýsý nedeniyle inançkültür ortaklýðýna karþýn bu köy birimleri, genelde, Sünni dünya dýþýnda birbirlerine karþý da yalýtýlmýþ durumdaydý. Bu yapý içinde Aleviler- Bektaþiler ya yer e baðlý ya da Ocaklýlar da olduðu gibi soya-yere baðlý topluluk örgütlenmeleri yarattýlar. Sonralarý Sünni kuþatmanýn zayýf halkalarýný parçalayarak, Bektaþilik adý altýnda ve topluluk kapsamýnda genel bir örgütlenmeye gittiler. Halkýn sýnýfsal çýkarlarýný korumak için bâtýn kanalda, bir isyan ideolojisi oluþturdular. Bu ideoloji, egemen Sünni ideolojiye karþý oluþturulmuþ bir tür karþý Ýslamlýk tý. Daha açýk bir anlatýmla, yaradýlýþ temelli metafizik idealist Sünniliðe karþý yaþama geçen, doðaya benzeme eðilimli, varoluþ 4 Sayý 1

5 tasarýmý belirleyici, aþkýn öznelerin ve aþkýn kimliklerin dünyalaþtýðý düþünceci idealist-maddeci düþünceci bir felsefe/inançtý. Alevi-Bektaþi topluluk örgütlenmesi nin, toplumda benzer örgütlenmelere yönelen kesimlere göre çok önemli bir ayrýcalýðý vardý. Ortaçað koþullarýnda temel üretim aracý topraktý ve topraða baðlý üretim belirleyici idi. Alevilik-Bektaþilik topluluk örgütlenmesi, Anadolu nun toprak-otlak insanýný, giderek kentlerin zanaat insanýný örgütlemiþti. Bu kapsamda ve toplumsal düzeyde, Alevi-Sünni ayrýmýnýn da ötesinde Anadolu nun üretici-yaratýcý insanýnýn gerçek gereksinimlerini dile getiriyordu; ekonomik-demokratik ve siyasal istemlerine yanýt veriyordu. Bu nedenle siyasal olarak öne çýkýp merkezi otoriteye baþkaldýrdýklarýnda, toplumda büyük sarsýntýlar ve altüstlükler yaratabildiler. Yalnýz Alevi-Bektaþi kitlenin deðil Sünni, Rum, Ermeni vb. halkýn da devrimci tarihi ve kültürel kaynaðý olabildiler. Bugün geçmiþ tarihsel süreçten günümüze uzanan Ortaçað deðerleriyle boðuþuyor olsak da sermayenin egemen olduðu, sýnýfsal çýkara dayalý bir toplumsal düzeni yaþýyoruz. Artýk, geleneksellik zemininden beslenen topluluk örgütlenmeleri, ne denli saðlýklý yapýlanýrsa yapýlansýn, Alevi-Bektaþi topluluðu dýþýnda toplumun tüm ezilen kesimlerini kucaklayacak bir örgüt durumuna gelemez; bu dönem kapanmýþtýr. Dünün Ortaçað ýnda ve feodal bir yapý altýnda, Anadolu halkýnýn memnuniyetsizliðini kucaklayan Alevi-Bektaþi topululuk örgütlenmeleri, bugünün Türkiyesinde ve kapitalist bir toplumda ayný iþlevi yerine getirmekten aciz dir. Demek ki boþluðu kapatabilmek için demokratik kitle örgütü kapsamýnda toplum örgütlenmeleri yapmak zorundayýz. Alevi-Bektaþi bilincini/inancýný dünden bugüne taþýyan, bugünden yarýna taþýyacak olan gelenek örgütü nü çaðdaþ toplumun karnýnda canlandýrmakgeliþtirmek durumundayýz. Yazýlý kültüre yatkýn, sözel kültüre alýþtýrýlacak olan çaðdaþ örgüt belleði ; sözel kültüre yatkýn, yazýlý kültüre alýþtýrýlacak olan gelenek örgüt belleði yaratmak, Alevilerin- Bektaþilerin olmazsa olmaz koþulu dur. Ne Yapacaðýz? Düþünsel gerçeklerimizi, inançsal kurgularýmýza boðdurmayalým. Peki: Ne yapacaðýz? Nasýl örgütleneceðiz? Geleneksel topluluk örgütlenmelerini, yani yol örgütlenmesi ni tümüyle anlamsýz mý bulacaðýz? Ya da çaðdaþ toplum örgütlenmesine gitmekten vaz mý geçeceðiz? Öncelikle yapýlmasý gereken açýktýr: Birini anlamlý bulup diðerini yadsýmayacaðýz; her iki örgütlenme tipini birlikte yaratacaðýz ya da canlandýracaðýz. Çünkü, Alevi-Bektaþi topluluk örgütlenmesi, geçmiþte oynadýðý, çalýþanlarýn toplumsal çýkarýna dayalý bir kavgayý yaþama geçirme görevini bugün yaþama geçirecek örgüt yeteneði nden yoksun duruma geldiyse ortaya çýkan açýðý kapatabilmek, bir bütün olarak Alevilerin-Bektaþilerin tarihsel açýdan oynadýðý iþlevle örtüþebilmek için temsili demokrasi temelli çaðdaþ toplum örgütlenmesine gitmek, yani demokratik kitle örgütlerimizi yaratmak zorundayýz. Ama diðer taraftan biliyoruz ki temsili demokrasi temelli toplum örgütlenmeleri, yüzyüze iliþkileri, doðrudan demokrasi temelli deðerleri ve inanç öðelerini taþýmakta yeteneksizlik gösterir. Demek ki gelenek örgütlenmesini de yaratacaðýz ya da yaþatacaðýz. Gelenek örgütlenmesi, Hacý Bektaþ Veli Dergâhý önderliðinde yaþama geçirilmelidir; tüm gelenek örgütleri, Hacý Bektaþ Dergâhý na baðlanmalýdýr. Serçeþme nin önderlik ettiði gelenek örgütlenmesi artýk, emeðe- halkýn çýkarýna, yararýna dayalý düþüncelerin uzlaþmasýnýn bir ürünü olarak yaratýlan ve bugün federasyon olarak örgütlenmiþ olan genel toplum örgütlenmesini besleyen, yüzyüze iliþkileri ve doðrudan demokrasiyi canlý tutan, inanca baðlý deðerleri yeryüzüne indiren bir örgütlülük olarak varlýðýný sürdürmelidir. Toplum örgütlenmesine kucakladýðý tabanýn zenginliðini taþýyan, sorunlarýný aktaran bir örgütsellik olarak var olmalýdýr. Çaðdaþ demokratik kitle örgütü olarak tanýmlayabileciðimiz toplum örgütlenmeleri örgüt ya da yönetici yeteneði anlamýnda ne denli kývrak olurlarsa olsunlar, hiçbir biçimde gelenek örgütlenmesinin yerini dolduramazlar; doldurma giriþimleri geri teper ve baþarýsýzlýkla sonuçlanýr. Bunun tersi de doðrudur: Gelenek örgütlenmesi, örgüt ya da örgüt yeteneði anlamýnda, ne denli kývrak olursa olsun, toplum örgütlenmesi zemininde baþarýsýz olur. Aleviler-Bektaþiler son dönemde, Alevi-Bektaþi kimliðinin öne çýkmasý-çýkarýlmasýyla birlikte felsefe-inanç temelinde yaþatageldikleri dergâh vb. örgütlenmelerini, yeni bir ruhla canlandýrdýlar. Canlandýrdýlar canlandýrmasýna ama birlik saðlayamadýlar: Serçeþme Hacý Bektaþ Dergâhý na baðlanacaklarýna çoðunluk baðýmsýz yapýlar oluþturdular. Üstelik bu baðýmsýz yapýlarý, doðrudan demokrasi temelli olmayan, yüzyüze iliþkileri, inanç deðerlerini taþýmakta yeteneksizlik gösteren derneklerle ya da þirketsi vakýflarla yönetmeye kalktýlar. Doðal olarak kan uyuþmazlýðý yaþadýlar, yaþayacaklar da. Üstelik þimdi, dernekler ve þirketsi vakýflarla canlandýrýlan gelenek örgütleri, federasyonlaþma çalýþmasý içine girdi: Bu süreç, gelenek örgütlerini yabancýsý olduklarý bir alana sürerek ya da o alaný kendi içlerine çekmeye çalýþarak önü zor alýnýr bir örgüt yozlaþmasý yaratacaktýr. Yozlaþan örgüt, taþýdýðý bilinci/inancý da yozlaþtýrýr; bunu hiçbir zaman unutmayalým. Buna koþut olarak Alevi-Bektaþi zeminde, demokratik kitle örgütü kapsamýnda pek çok dernek türü örgüt yaratýldý. Bu örgütsel çok parçalýlýk, yaþanmasý gereken bir karmaþa yý da beraberinde getirdi. Þimdi konfederasyon düzeyinde bir üst örgüt yaratma çabasýndalar: Yaratýlacak bu üst örgüt ün bir toplum örgütlenmesi olduðunun bilincinde olmalýyýz. Bu örgüt, her þeyden önce, Alevi-Bektaþi kesimin aðýrlýkla içinde yer aldýðý halk yýðýnlarýnýn çýkarýný-yararýný savunmalýdýr. Özelde Alevilerin-Bektaþilerin, genelde halkýn çýkarýna yönelik düþüncelerin uzlaþmasýnýn, bu kapsamda bireyden kaynaklanan davranýþlarýn demokratik olarak kullanýldýðý bir süreci temel almalýdýr. Týpký geçmiþte olduðu gibi, Alevi-Bektaþi topluluk örgütlenmesinin/yol örgütlenmesinin özel konumu nedeniyle oynadýðý toplumsal rolde olduðu gibi, yalnýzca Alevilerin-Bektaþilerin deðil, çýkarlarý bir ve ayný olan diðer halk kesimlerinin demokratik istemlerini kucaklamalý, demokrasi ve laiklik mücadelesine omuz vermeli, gerektiðinde bu mücadelenin öznesi olabilmelidir. Toplumun diðer kesimlerinde kurulmuþ olan örgütlerle birlik ve dayanýþma ya gidebilmelidir. Halkýn siyasal mücadelesini eðitmeli, doðru siyasal oluþumlar yaratmasýna katký yapmalýdýr. Ancak bunlar gerçekleþtirilebilirse Anadolu Alevilerinin-Bektaþilerinin bu ülke tarihinde ve toplumsal mücadelelerinde oynadýklarý onurlu rolle buluþulabilir. Ancak o zaman, Aleviler-Bektaþiler, kendilerini yaratan toplumsal temel e seslenebilirler; bu temelden kaynaklanan memnuniyetsizlik le beslenebilirler, sürekli canlý kalabilirler. Bu ülkenin demokrasi mücadelesine kalýcý katkýlar verebilirler. Bugün ülkemizdeki halk muhalefetinin, toplumsal memnuniyetsizliðin her þeyden önce buna gereksinimi vardýr. Bu gereksinmeyi karþýlayacak güçlerin baþýnda Aleviler-Bektaþiler gelmektedir. Toplumsal isyan hareketini geçmiþten günümüze taþýyan Alevilik-Bektaþilik, bu baðlamda güçlü bir dinamiktir. Bu dinamiklerini, isyan geleneklerini, yarattýklarý üst örgüt aracýlýðýyla toplumsal muhalefete aktararak genel halk hareketinde ve örgütlenmesinde çimento görevi görebilirler, kendilerini özgürleþtirirken Sünnileri de özgürleþtirebilirler. Bu örgüt diðer yandan, gelenek örgütlenmesini kucaklamalý, onunla kaynaþmalýdýr. Kaynaþmanýn ve kucaklaþmanýn ölçütü, Alevi-Bektaþi evrensel ilkeleri olmalýdýr. Kendini besleyen ana damardan yoksun ya da bu damarý dýþta býrakan, görmezlikten gelen, küçümseyen bir toplum örgütlenmesi þey deðil, hiçbir þey dir. Gelenek zemininde ve Alevi- Bektaþi inancýnýn-kültürünün yönlendiriciliðinde canlandýrýlacak ya da kurulacak olan örgütlenmeler aracýlýðýyla Alevi-Bektaþi kimliði yeniden yapýlandýrýlmalý, inancýn ve kültürün gereklerini yaþama geçirebilmelidir. Yarattýðý yüzyüze iliþkiler, doðrudan demokrasi ve farklý inanç algýsýyla, Alevilik-Bektaþilik bilinci sürekli canlý tutulmalý; Alevi- Bektaþi olmaktan kaynaklanan insan haklarý, demokratik haklar baðlý olduðu, içinde yer aldýðý üst örgütün eylem, etkinlik alanýna aktarýlarak yaþama geçirilmelidir. Bu yolla yaratýlan toplum örgütlenmesine, Alevilerin-Bektaþilerin yarattýðý bir örgüt damgasý vurulmalýdýr. Gerekliliðine inandýðýmýz ve bilinçlerimizde var olan ortak istemleri kucaklayacaðýný umduðumuz Alevi-Bektaþi örgütlenmesi çalýþmalarýna her can, elinden gelen katkýyý esirgemeyecektir. Bunun bilinci içinde örgütlü günlerde buluþmak üzere, diyorum. Aðustos

6 Birlik Olmanýn Yolu Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ndan Geçer Ýsmail Kaygusuz Bugün Alevi demokratik kitle örgütleri, Cem ve kültür merkezleri, dernekleri, vakýflarý, federasyon-konfederasyon, birlikler ve diðer kurum ve kuruluþlar tam anlamýyla kaosu, karmaþýklýðý yaþamaktadýr. Ýnançsal ve düþünsel yorumlarda olsun, siyasal duruþlarda olsun genel birlik saðlayamadýklarý için savrulup duruyorlar. Bununla da kalýnmýyor, yapay zýtlýklar-çeliþkiler yaratýlarak kavgalar yaþanmaya baþladý Hiç kuþkusuzdur ki Alevi-Bektaþi inanç toplumunun sorunlarý, genel Türkiye toplumunun insan haklarý, özgürlük ve demokrasi sorunlarýndan soyutlanamaz. Ama biz kendi sorunlarýmýzýn saptanmasý ve mücadele yöntemlerinde anlaþýp birlik olmazsak, genel sorunlarýn çözümüne nasýl katkýda bulunabiliriz? Alevi örgütlenmeleri içinde bir yandan toplumsal tarih gerçeklerini, heterodoks Ýslam tarihini, yani Alevilik tarihini inceleme ve tanýma gereðini duymadan, bu alanda bilgilenme çabasý göstermeden; tarihsel ve felsefi bir temeli olmayan ya da kasýtlý ortaya atýlmýþ bir görüþ olan Alevilik Ýslam dýþýdýr; Hristiyanlýk ve Musevilik vb. gibi Ýslamdan baðýmsýz bir dindir varsayýmýný savunanlar. Bir bakýyorsunuz bunun tam tersi olan hakýki Müslüman biziz; namaz da niyaz da bizim, ramazan da. Sünniler Aleviler kardeþtir sözleriyle Sünniliðe yamayan çýkýþlar var. Bir yanda, Ali, Ehlibeyt ve Onikimam sevgi ve inancýndan hareketle Ýran Ortodoks Caferi Þiilerle bütünleþmeye çalýþanlar (ki bu alanda kendilerinin gerçek Alevi olduklarýný söyleyen Caferi Þii örgütlerine mensup kiþiler birer misyoner gibi çalýþýyorlar), öbür yanda ise Aleviliði Türk ya da Kürt uluslarýna özgü bir inanç olarak benimsetmek için kökenini Þamanlýða ya da Zerdüþlüðe baðlayan karþýt Milliyetçiler! Herkesin bildiði gibi Prof. Dr. Ýzzeddin Doðan sa her türlü medyatik aracý kullanarak, kendi icadý Alevilik-Bektaþilik-Mevlevilik temelinde Alevi Ýslam anlayýþýna Ortaasya Yeseviciliði ni de katarak hem devleti, hem de Türkçüleri memnun ediyor. Alevi-Bektaþi örgütlerindeki bu savrulma ve karmaþýklýk karþýsýnda devlet alabildiðine memnun görünüyor. Devletin, dolayýsýyla hükümetin sözcülüðünü yapan Diyanet Ýþleri Baþkaný nýn aðzýndan Aleviliðe iliþkin görüþ ve düþünceleri daha önce bazý yazýlarýmýzda (Ýslam da Reform Olur ve Olmalýdýr, Diyanet Ýþleri Baþkaný Neler Söylüyor ve Ne Yapmak Ýstiyor?, Diyanet Ýþleri Baþkanýnýn Yeni Cinlikleri! vb.) irdelemiþtik. Yine Alevi örgütleri çevresinden bir sonuncular var ki en tehlikeli olanlardýr. Bunlar, hem devlet ve iktidarla sýcak temastalar, hem da yukarýdaki görüþlerin her biriyle farklý mekân ve zamanlarda karþýlaþtýklarýnda -ya da buluþtuklarýnda- kendileri gibi düþündüklerini söylemekten çekinmeyen (iki yüzlü deðil) çok yüzlüler, yani yüzsüzler takýmý! Kýsaca deðindiðimiz gibi Alevi-Bektaþi örgütlülüðünün bu inançsaldüþünsel daðýnýklýðý ve karmaþasý Alevi-Bektaþi toplumunun birliðine büyük engeldir. Ve biz, bütün tapýnma ve eleþtiri, adalet ve eþitlik gibi toplumsal kurumlarýyla bâtýni-alevi inancý temelinde bu birliði saðlayamazsak, siyasal/toplumsal birliði de saðlayamayýz. O zaman ne kimliðimizi kabul ettirebilir ve ne de egemen çoðunluðun, yani Sünni inanç toplumunun yaþamakta olduklarý inanç özgürlüðünü ki onlar daha da fazlasýný istiyor- elde edebiliriz. Bugün Avrupa ve Türkiye de Alevi köy dernekleri dahil, öyle sanýyoruz binden fazla Alevi-Bektaþi örgütlenmeleri çeþitli adlar altýnda etkinlik göstermektedir. Önce söylediðimiz gibi Türkiye genelinde birliktelik, daha doðrusu bir merkezileþme saðlanamamýþtýr. Federasyon, konfederasyon ve Alevi-Bektaþi Kuruluþlarý Birliði gibi bazý merkezi kurumlaþma giriþimlerinin de bunu baþardýðý söylenemez. Örgütlerde deðiþik düþünce, görüþ ve siyasi anlayýþlarýn bulunmasýna karþý deðiliz. Ancak Alevi inancýnýn temel esaslarýný yok sayma ya da ortadan kaldýrma eðilimlerine hoþgörü gösterilemez. Örneðin: Aleviliði Ýslam dýþý sayýp Hristiyanlýða yaklaþtýrma ya da ayrý bir din olarak gösterme gibi. Ondört yüzyýldýr inancýmýzýn merkezinde bulunan, mürþit saydýðýmýz ve Tanrý nýn mazharý olduðuna inandýðýmýz, toplu tapýnmalarýmýz Cem lerde yakarýlan Ali yi, Þahý Velâyet imizi ortodoks gözle, daha doðrusu Emevilerin bakýþ açýsýyla tanýmlayarak Alevilerin-Bektaþilerin toplumsal belleðinden silmeye çalýþma eðilimlerine hoþgörü gösterme, Aleviliði yadsýmaktýr. Tam aksine inancýmýzýn ana ilkeleritemel esaslarý sýk sýk ve geniþçe açýklanarak Alevi-Bektaþi toplumu aydýnlatýlmalýdýr. Hiç kuþkusuz bu ilkelerin yorumlanmasýnda ortaya çýkan deðiþik düþünce ve görüþler; tapýnma eylemlerindeki, ritüellerdeki çeþitlilikler, inanç kültürümüzün büyük zenginliðidir. Ayrýca ilkelerin uygulanmasýnda çaða uygun deðiþimler ve yenilenme, yani reformlar da sözkonusu olmalýdýr. Alevi-Bektaþi inanç toplumunun tarihsel miras olarak özünde saklý olan toplumsal bilincin, birlik ve beraberliðe kanalize edilmesi-yöneltilmesi için geniþ inançsal bilgilendirme ve güven duygusuyla beslenmesi gerekir. Bugüne kadar Alevi örgütlenmelerinde, açýkça dile getirilmemekle birlikte çeþitli siyasal görüþler öncülüðünde birlik saðlanmasý denendi. Genellikle örgütler önder kadrosunun, açýk ya da kapalý siyasal duruþuyla durum belirlendi. Bu anlayýþ koþutunda kimi örgütler, çeþitli siyasi partilere aday yetiþtirme kuruluþlarýna dönüþtü. Bünyelerindeki dedeler bile örgütsel görüþlerin yorumlarýyla Aleviliði açýklamaya, bu çerçevede temsili cemler yönetmeye giriþtiler. Bizce artýk, Alevi-Bektaþi toplumunda birlikteliði ve merkezileþmeyi saðlayamayan siyasal duruþlar ikinci plana düþürülüp, kesinlikle inançsal yapý öne alýnmalýdýr. Tanrý-insan birliði inanç anlayýþýnda insan sevgisini kendisine merkez yapan; yetmiþ iki millete tek nazarla bak ilkesiyle eþitliði, musahiplik ve dâr kurumlarýyla paylaþýmý ve adaleti savunan ve bu inançsal kurallarý yaþam düzeni yapmýþ olan Alevilikte hiç kimse gerici dinsel ögeler arama yanlýþýna kapýlmasýn! Aleviliði siyasal Ýslama benzetmeðe kimsenin hakký yoktur ve bu doðru deðildir. Alevi toplumunu, kendi tarihi, inanç özellikleri ve toplu tapýnmalarý, yani cem yürütmeleri temelinde eðitimi öne alarak, geniþ biçimde aydýnlatma ve güven verme yoluyla birliðe götürebileceðimize inanýyorum. Dergâh ta Birlik Birlik olmanýn çözüm yolu Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ýndan geçer; Anadolu Aleviliðinin ve Alevilerin Serçeþme si, yani inanç ve bilim, bilgi baþ pýnarýndan. Boþalan kaplarýmýzý bu pýnardan doldurmak ve daðýlýp savrulmuþ kafalarýmýzý-zihinlerimizi bu bilgi kaynaðýndan beslemek zorundayýz. Serçeþme, bilim evrendeki bütün deðerlerin üzerindedir. Bilimle gidilmeyen yolun sonu kararanlýktýr. Her þeyden büyük olan bilim ve hilim, yani yumuþak davranýþ-hoþgörüdür, çünkü Hakk a bilimle yol bulunur-ulaþýlýr, halk a yumuþaklýkla-hoþgörüyle. Yolumuz bilim, irfan, sevgi üzerinde kuruludur. Bir olalým, iri olalým, diri olalým diyerek XIII.yüzyýl Anadolu sunda Alevi halk topluluklarýný birleþtirip ilk inanç birliðini saðlayan Ulu Hünkâr Hacý Bektaþ Veli dir. XXI. yüzyýlda bizim birliðimiz de ancak onun kurmuþ olduðu Dergâh ýn çevresinde toplanmakla gerçekleþir. Yýllardýr yazýlarýmýzla, kitaplarýmýzla savunduðumuz bu düþünce gerçekleþseydi sorunlarýmýzýn pek çoðu çözülmüþtü. Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ve Hacý Bektaþ evlatlarýndan dönemin postniþini, yani onu-ecdadýný temsilen mürþit postunda oturan ulu kiþinin inanç önderliðinde birlik olmanýn önemini kavrayamayan; dahasý bazý politikalarýn veya kiþisel ve kesimsel çýkarlarýn etkisiyle Alevi inancýndan Hacý Bektaþ Veli yi bile dýþlamaya çalýþan Alevi örgütlerinin bu olumsuz yaklaþýmlarýna karþý devlet, Dergâh ta Alevi-Bektaþi birliði saðlanmasýnýn önemini, ancak kendisi açýsýndan tehlikesini anlamakta gecikmedi. Neydi bu tehlike? Alevi-Bektaþi toplumu birlik saðladýðý takdirde, ülke nüfusunun üçte biri gibi hatýrý sayýlýr bir çoðunlukla Türkiye siyasetine aðýrlýðýný koyabilir, böylece Alevilerin oylarý çantada keklik olmaktan çýkardý. Çünkü merkezileþen Alevi toplumunun yaratacaðý birlik, gerçekten iri ve diri olur ve istemediði, destekleme- 6 Sayý 1

7 diði bir parti asla iktidar olamazdý. Onun için devlet bir yandan, Alevi kitle örgütlerinin ayrýlýkçý fikirlerini teþvik ederek, alabildiðince parçalara bölünmesini isterken, öbür yandan, Hacýbektaþ ilçesiyle birlikte Dergâh ý öne çýkartýp, kutsal merkez olarak dinsel turizm çerçevesinde önem kazandýrýyordu. Bununla da kalýnmadý. Bir dönemin baþbakaný Mesut Yýlmaz, Hacý Bektaþ Veli nin Sulucakarahöyük te 750 yýl önce kurmuþ olduðu bir çeþit halk üniversitesi olan Dergâh ýndan esinlenmiþ görünerek, Hacýbektaþ ta tarih ve Alevilik araþtýrmalarýnýn yapýlacaðý ve çeþitli bilimlerin okutulacaðý bir Üniversite ya da Fakülte nin kurulacaðýndan söz ediyordu. Arkasýndan, hiç de dostça olmayan Bektaþi Alevileri ayýrýmcý kavramýný ortaya atan, sonra da Yavuz la Þah Ýsmail i barýþtýrmaya soyunan baþbakan Bülent Ecevit, Gazi Üniversitesi/Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ Veli Araþtýrmalarý Merkezi ne açýktan destek vererek orayý Alevilik-Bektaþilik araþtýrmalarý yapan ve bu inanç toplumu hakkýnda bilgi ve siyaset üreten tek devlet (resmi) kurumu durumuna soktu. Özellikle de Hacý Bektaþ Dergâhý çevresiyle sýký iliþkilere girmek ve orayý yönlendirmekle görevli kýlýndý. Kýsacasý devlet, Alevi-Bektaþi inanç toplumunun Dergâh çevresinde birlik saðlamasý, erinde gecinde geliþtirip ulaþacaðý süreç olduðunu iyi kavradýðý için, kendi yönlendirmesi altýnda ve Türk-Ýslam felsefesi anlayýþý içinde bunun gerçekleþmesini düþünüyordu. Daha açýk konuþursak, bu gün devletin (isterseniz siz derin devletin deyiniz) Alevilik siyasetini bu kurum yönlendiriyor; Diyanet in baðlý olduðu devlet Bakaný Prof. Dr. Mehmet Aydýn ve Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu na bu konuda öneriler sunduklarý gibi, zaman zaman onlarý frenliyorlar. Gazi Üniversitesi bünyesi içinde araþtýrma merkezi olan bu kurum Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ Veli Araþtýrmalarý Dergisi aracýlýðýyla ürettiði bilgileri yayýnlýyor. Kuþkusuz bu konulardaki araþtýrma ve çalýþmalara karþý deðiliz, bilgilerimizi zenginleþtirir. Ama Alevilik-Bektaþilik inanç ve felsefesine, edebiyat ve tarihine, düþünür ve ozanlarýna iliþkin makalelerde verilen bilgi ve açýklamalar bizim gerçekliðimizden tamamýyla uzak ve birliði deðil, parçalamayý getirmektedir. Ancak geniþ bütçelerle hazýrladýklarý TV belgeselleri ve yayýnlarýnda, birkaç Ocakzade Dede ve Babagan Bektaþi Babasý yla iliþkilerinde etkili oldular. Bu etkili devlet kurumu, çok uðraþmalarýna, hatta çeþitli vaadlerine karþýn Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ný ele geçiremedi. Bizim gözümüzde büyük bir baþarý olan Gazi Üniversitesi nin bu baþarýsýzlýðý, Hacý Bektaþ evladý Dergâh postniþini, yani ecdadýnýn postunda oturan deðerli mürþit Veliyeddin Ulusoy un aydýn, ilerici ve bilinçli kiþiliði, olgunluk ve bilgi düzeyiyle birlikte büyük sezgi gücü sayesindedir. Ama peþini býrakmýþ deðiller; her fýrsatta onlardan çaðrýlar alýyor ve çeþitli bahanelerle sýkça ziyaretinde bulunmayý sürdürüyorlar. Bir kez daha yineliyoruz: Devlet, Dergâh ta birliðin büyük önemine ve erinde gecinde Alevilerin bunu gerçekleþtirme sürecine gireceklerine inandýðý için, orada insiyatifi kendi eline almak, resmi siyaset felsefesi olan Türk-Ýslam sentezi anlayýþýna uygun biçimde yönlendirmek istemektedir. Bu nedenledir ki devlet ziyaret giriþimlerini sýklaþtýrýyor. Alevi-Bektaþi toplumu olarak bu insiyatifi devletin elinden alýp, Dergâhý mýza sahip çýkarak orada birlik olmayý saðlamazsak, bu parçalanmýþlýðý-savrulmayý ve kaosu hiçbir zaman aþamayýz. Neler Yapýlabilir? Neler Yapýlmalýdýr? Bu konuda Neler yapýlabilir ve neler yapýlmalýdýr? baþlýðýyla daha önce yazdýðým ve kimi yayýnlarda yayýmlanmýþ olan makalemin birkaç paragrafýný (küçük parantez içi katkýlarýyla) sizlerle paylaþmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu savrulmayý Sünnileþtirilmiþ Türk Ýslamlýðý nda toparlama çabasýna girmiþtir. Öyleyse, bu durumda neler yapýlabilir ve neler yapýlmalýdýr? Ývedi olarak öneriler ve çözümler üretmeliyiz. Aleviler-Bektaþiler toplum olarak, dernekler, kültür merkezleri, cemevleri ve vakýflar biçimindeki tüm örgütlerinin sokulduðu gericileþtirme sürecinden çýkarmanýn yollarýný araþtýrmalýdýr (Þimdi bu süreç anlamsýz temelsiz tartýþmalarla parçalanmýþlýk ve kaosa dönüþmüþtür). Bu bakýmdan, Aleviliðin tarihsel özüne uygun biçimde yeni düzenlemelere ve örgütsel yapýlanmaya gitmeleri gerekli görülüyor: Dernekler, kültür merkezleri ve cemevleri, sadece Alevi sanatçýlarý çaðrýlý geceler ve göstermelik 12 Hizmet Cemleri düzenleme kuruluþlarý olmaktan çýkarýlmalýdýr. (Temsili Cemler daha düzenli yapýlmalý; eðitici öðretici yönü öne çýkarýlmalýdýr). a)yan kurumlar ya da kol etkinlikleriyle eðitim, araþtýrma-inceleme ve bilgilendirmeye aðýrlýk verilmelidir. Edebiyat ve sanat (müzik-resimdans) ve tiyatro etkinlikleri hýzlandýrýlmalýdýr. b) Alevi dernekleri, birlikleri ve vakýflarý, ortak amaca yönelik çalýþma ve araþtýrmalarý, hýzla arttýrmalýdýr (Çeviri çalýþmalarýna aðýrlýk verilip, yabancý dillerdeki Alevi kaynaklarý araþtýrýlarak Türkçeleþtirilmelidir.). Böylelikle Aleviliðin evrensel kültür tarihine katkýlarý araþtýrýlýp ortaya çýkarýlmalýdýr. O zaman bu dernekler, bilimadamlarý ve araþtýrmacýlarý çekecek; inanç, kültür, doðru siyaset ve eðitim merkezlerinin kaynaklanma ve ilgi odaklarý olacaktýr. Hepsinden önemlisi Alevi toplumu, kendi tarihlerini doðru tanýyacaktýr. Alevi toplumu kendi gerçek tarihini bilmediði için bugününü deðerlendiremiyor, savrulup duruyor (buna þimdi kaosu ekleyelim). Alevilik inanç ve toplumsal-demokratik örgütlenmelerine piramidal bir biçim kazandýrýlmasý, Alevilerin birliði için önkoþul olmalý. Piramidin tepesinde Hacý Bektaþ Dergâhý ve dergâhýn bulunduðu bu tarihsel kent bulunmalý. Uzun devrede, tabandan tavana geniþ kapsamlý araþtýrmalar, inançsal-kültürel etkinlik ve çabalarla bu piramit oluþturulabilir. Kýsa dönemde piramidin oluþturulmasý ise tepeden baþlayarak gerçekleþebilir (Bu gün hiç zaman yitirmeden, hýzla bunun yöntemleri üzerinde düþünce üretip, öneriler geliþtirmeliyiz). Önce bir yayýn organý (örneðin Serçeþme dergisi) bu hizmeti üstlenerek, tüm Alevi kurum ve kuruluþlarý ikna edip katýlým ve katkýlarýyla Hacýbektaþ ilçesinde, bir Alevilik Bilimsel Üst Kurulu toplanmasýna önayak olabilir. Böylesi bir kurul sürekli ve yoðun çalýþmalarý ve oluþturacaðý alt kurul iliþkileriyle Hacý Bektaþ Alevilik Araþtýrmalarý Yüksek Enstitüsü ya da Akademisi nin temellerini atmalýdýr (Bu gün önceliði Hacýbektaþ ta Postniþin in baþkanlýðý altýnda en az üç, en fazla bir hafta sürecek bir ön toplantý olmalý. Bu toplantýya olabildiðince fazla demokratik kitle örgüt temsilcileri katýlmalýdýr.temsilci gönderen örgütler toplantýnýn harcamalarýna maddi katkýda bulunmalý. Temsilciler sadece Dergâh ta Birlik temelinde önerileriyle gelmelidir. Bu toplantýda bir yayýn üzerinde karar kýlýnýr ve ilk sayýsýnda bu öneriler yayýnlanarak geniþ biçimde Alevi-Bektaþi kamuoyunun bilgilendirilmesi saðlanýr ve tepkisi alýnýr). Özgiriþimi, mutlaka Alevi toplumunu arkasýna alacak olan bu Alevilik Bilimsel Üst Kurulu ele almalýdýr. Hazýrlayacaðý proje çerçevesinde, devletten destek istenmelidir. Proje desteðine olumsuz yanýt alýndýðý takdirde ilk genel seçimde, Hak-Muhammed-Ali yi seven boþ oy kullansýn! benzeri Alevi söylemleriyle toplu protesto saðlanmalýdýr. Keseleriniz söküle, Hak yoluna döküle! Kökenine yabancýlaþmamýþ, açýkçasý kazanç ve çýkarlarý için Sünnileþmemiþ; içinden çýkmýþ olduðu toplumun inanç ve geleneksel kültür ögeleri ve ahlak kurallarýna saygýlý Alevi zenginleri bulunduðuna inanmak istiyoruz. Bu kiþiler de toplumdaki bu savrulma ve yalpalamalar (ve karmaþa) hakkýnda kafa yormalý; konunun üzerine ciddi ve tarihsel bir sorumlulukla eðilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti nin hâlâ kurtulamadýðý Sünni-Osmanlý devlet anlayýþýnýn dayattýðý Aleviliði Þiileþtirme- Sünnileþtirme sürecinin önüne maddi varlýklarýyla, harcamalarý ve çeþitli iliþkileriyle set çekme þevk ve gayreti içinde olmayý görev bilmelidirler. Onlara diyoruz ki, vicdanýnýz ve cüzdanýnýzla bu sorumluluðu duymalýsýnýz. Ýlk aþamada: Alevilik ve felsefesini, inanç ve toplumsal tarihini akýlcý, bilimsel (yani hurafelere sapmadan, kýlýç-gürz kahramanlýklarýndan arýndýrýlmýþ) yöntemlerle incelemeyi üstlenmiþ bir periyodik yayýna (örneðin Serçeþme ye) geniþ maddi destek saðlayabilirsiniz. Laik ve demokratik siyaset içinde Alevi kültür ve inancý, müziði, dansý ve Türk-Ýslam tarihindeki Alevi hareketlerinin rolü aðýrlýklý programlar yapacak olan bir Radyo-TV kanalýnýn kurulmasý özel giriþimini gerçekleþtirebilirsiniz. Alevililik inancý, kültürü, felsefesi, tarihi v.b. üzerinde araþtýrma ve inceleme yapan bilimadamý ve araþtýrmacýlara yardýmcý olabilir; ürünlerinin yayýmlanmasý ve okuyucuya, halka ulaþtýrýlmasý sürecinde destekleyebilirsiniz Sözünü ettiðimiz Alevilik Bilimsel Üst Kurulu projesi ve Heterodoks Ýslam (Alevilik) Araþtýrmalarý Enstitüsü kurulmasý çalýþmalarýna sonuna kadar yardýmcý olabilir; çalýþmalarýn geniþ çapta kamuoyuna duyurulmasýný saðlayacak harcamalar yapabilirsiniz. Aðustos

8 Mýzrabým Hasta Sazým yaralýdýr mýzrabým hasta, Perdeleri garip telleri yasta, Duygularým beni götürmez dosta, Yoluna gülleri sermek isterdim. Telleri kýrýlmýþ burulmuþ kolu, Onunla bulmuþtum doðruluk yolu, Türkülerim esir yüreðim dolu, Gönlümü sevene vermek isterdim. Baðrýnda açýlmýþ bir derin yara, Yüreði olsaydý düþerdi kora, Bahtým deðil dostlar günlerim kara, Gurbetten sýlaya ermek isterdim. Yalandan gerçeði ayýran teller, Güzel naðmesiyle savrulan yeller, Sevda türküsüyle durulan seller, Sevgiliye türkü dermek isterdim. Ýlhami yim kýrýk sazým muradým, Ben onunla mutluluðu aradým, Sevgi dolu gönülleri taradým, Açýlsa gönüller görmek isterdim. Sazýma mýzrabý vurmak isterdim, Saati sevgiye kurmak isterdim. Ýlhami ARSLANTAÞ 22 Ocak 2002 Ýnþallah Muhammet Ali yi candan sevenler, Yorulup yollarda kalmaz inþallah. Ýmam Hasan'ýn yüzünü görenler, Þah Hüseyin'den mahrum kalmaz inþallah. Zeynel Abidin den bir dolu içtim, Muhammet Bakýr'dan kaymadým coþtum, Ýmam Cafer e vardým ulaþtým, Bundan özge yollara sapmaz inþallah. Musa-i Kâzým'dan gelen erenler, Can baþ feda edip cemler sürenler, Ýmam Rýza ya aðý verenler, Divan'da þefaat bulmaz inþallah. Bir gün olur okuturlar defteri, Þah olanýn belindedir teberi, Uyanýrsa Taki, Naki, Askeri, Açýlan güllerimiz solmaz inþallah. Þah Hatayi m bu iþ bizi bitire, Özünü kata gör ulu katara, Mehdi þavklarý þu cihaný dutara, Þah oðluna sitem olmaz inþallah Hû gerçeðe, gerçeklerin demine. Merhaba canlar! Ne güzel bir adlandýrma Serçeþme. Ne kadar hoþ bu muhabbet harmanýnda yaba sallamak. Ve Serçeþme nin kýrk kulplu kazaný içinde, gönül dostlarýyla birlikte er meydanýnda, pir divanýnda dâr a durmak ne güzel. Bu köþemizde, sizlerle, Aleviliðin/Bektaþiliðin aydýnlanma muhabbeti olarak algýlanan cemlerimizi, cemleri oluþturan sýralý erkânlarý, farklýlýklarýný ve içeriklerini dilimizin döndüðünce aktarmaya çalýþacaðýz. Olmasý gerekenlerle, olmasý gerekiyormuþ gibi algýlanan ve uygulanan anlayýþ ve davranýþlarýn irdelemesini de birlikte yapacaðýz. Bizleri; kendi öz kültürümüz ve onun ana kaynaðý olan felsefemiz hakkýnda bilgilendirme adýna yapýlan doðrulara ve gerçeklere, birlikte ve sýký sýkýya sahip çýkarken, eksiklerimizi birlikte tamamlayacak, yanlýþlarý ve çarpýtmalarý da birlikte öteleyeceðiz. Anadolu Aleviliðinin/Bektaþiliðinin önderliðini, günümüze dek umarsýz, çýkarsýz sürdüren dedelerimizin/babalarýmýzýn yadsýnamaz hizmetlerine duyduðumuz saygýyý ve sevgiyi ayný biçimde sürdürmeye devam ederken; dedelik/babalýk adýna yaptýðýmýz yanlýþlarý, eksikleri, hatalarý da gözardý etmeyeceðiz elbette. Ki bu (bilerek-bilmeyerek yapýlan) yanlýþlýklar, kimi kez, Alevi/Bektaþi süreðine dýþarýdan yapýlmaya çalýþýlan asimile, köreltme ve kirletme çabalarýnýn da ötesine geçebilmektedir ne yazýk ki. Sözün özü, atalarýmýzdan öðrendiðimiz Alevi/Bektaþi yolaðýnýn temel felsefemiz olan tasavvufunu, günümüz/çaðýmýz biliminin ýþýðýyla da örtüþtürüp taçlandýrarak varmasý gereken yere birlikte ulaþtýracaðýz. Çünkü; talibi talip eden dede olduðu kadar; dedeyi dede yapan da taliptir, bunu hiçbir zaman unutmayacaðýz. Bildiklerimizin öðretmeni olmayý sürdürürken, bilmediklerimizin öðrencisi olmayý da sürdüreceðiz; henüz bildiklerimiz, bilmediklerimizin milyonda biri de ondan. Nedir cem? Neden cemle baþladýk. Neden Alevi/Bektaþi felsefesiyle deðil de, tarihsel köken anlatýsýyla deðil de, sosyolojik yapýmýzla deðil de, cemle baþladýk? Birincisi, cem içerisinde, hizmetlerin yerine getirilmesi sýrasýnda felsefe/öðreti ve inanç adýna hemen her þey özel olarak anlatýlacaðý için. Ýkincisi, öðretilerin akademisyenler, araþtýrmacýlar, yazarlar tarafýndan Serçeþme ye taþýnacaðý için. Cemin önce adlandýrmasýna bakalým: Anadolu Aleviliðinde/Bektaþiliðinde, ayin-i cem, ayný cem, erkân, oturum, hizmet vb. adlandýrmalarý vardýr cemin. Genel adýyla bir araya geliþi, birlikte olmayý içerdiðinden cem en çok kullanýlan adlandýrmadýr. Ama hiçbir yer ve zamanda ayn-ül cem adlandýrmasý kullanýlmaz. Çünkü ayn-ül cem, Mevlevilikte, özel giysilerle, genellikle geceleri tekkelerde yapýlan tarikat törenine verilen addýr. Serçeþme nin Abdalý Mehmet Turan Canlarýn; dede/baba, oniki hizmet görevlileri, görgüsü yapýlacak hizmet sahipleri ve yolaðýn taliplerinin bir araya geldiði, gönüllerini birleyerek, bedensel, düþünsel ve sezgisel birliði oluþturduklarý, çeraðýn kutsanarak uyandýrýldýðý (yakýldýðý), kurbanýn rýzalýðý alýnýp dualanýp kesildiði, postun kutsanarak serilip üzerinde hizmet sahiplerinin ikrarlarýnýn alýndýðý/görgülerinin yapýldýðý, Hakk a yürüyenlerin dâr larýnýn alýndýðý, Telli Kuran la nefeslerin, düvaz-ý imamlarýn, deyiþlerin, semahlarýn ezgilendirilip söylendiði, özünü muhabbetin oluþturduðu ibadetin tadýna varýldýðý, semahlarýn dönülüp Kerbelâ, Þah Hüseyin ve yol uðruna tüm katledilen, yakýlan, yüzülen, asýlýp kesilen erenler aþkýna saka suyunun daðýtýldýðý ve serpildiði, lokmalarýn yenilip sonunda da destur (izin) alýnarak canlarýn daðýldýðý bir bütünlük ortamýdýr cem. Sýrasý geldikçe cemin ayrýntýlarýný anlatýp paylaþacaðýz sizlerle; deðiþik yöre ve ocaklarýmýzda yöresel olarak sürdürülen çeþitlilikleri, farklýlýklarý da kapsayan cemlerimizi bölümler halinde, bölümlerinin içsel ve dýþsal (zâhiri ve bâtýni) anlatýmlarýyla aktaracaðýz. Baþtan söyleyelim, Aleviliði/Bektaþiliði birkaç muhabbette dinlemekle, birkaç, hatta pek çok kitap okumakla, birkaç cemde bulunup izlemekle, bütünüyle anlamak, kavramak, öðrenmek olasý deðildir. Çünkü, Alevilik/Bektaþilik; bedenli olarak sürdürdüðümüz sýnýrlý/süreli yaþam boyu bir arayýþ týr; özünü arayýþtýr; kendini arayýþtýr; varlýðýndaki Hak varlýðýný bulmaya yönelik bir dalýþ týr. Hünkâr-ý Pir Bektaþ Veli nin Ara bul sözünü derinine anlayýp giriþilen bir özyoklayýþtýr. Ve Yunus un deyiþiyle; Ýlim ilim bilmektir, Ýlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, Bu nice okumaktýr. Cemlerde dede/baba ile talip-ýþýk ile aþýkbir araya gelir; veriþ-alýþ pazarý kurarlar: Gülden terazi yaparlar Gül ile gülü tartarlar Gül alýrlar gül satarlar Çarþý pazarý güldür gül Bu pazardan kârlarý, muhabbet kanalýyla kamil insan olma yolunda atabildikleri adýmlardýr, sezgisel kazanýmlardýr. Ceme daðarcýk doldurmak için gelinir, muhabbet lokmasýyla doyulmaya çalýþýlýr. Yoksa cemlerdeki kurban ve lokmalar, salt bedensel doyum amacýyladýr, dolular da muhabbettin anahtarý ve esrime aracýdýr; asýl gýda kelamdýr, muhabbettir. Aþk-ý muhabbetle Hâ gerçeðe, gerçeklerin demine. Türabi cihanda olma serseri, Anlayan kalmadý dürri gevheri, Kimsenin kimseden yoktur haberi, Böyle bir acayip seyran bulunmaz. 8 Sayý 1

9 Kan, kalbe döner; kalp kaný çevreye gönderir. Ehlibeyt in, gönül ehlinin sevgi ýrmaðý, Hacý Bektaþ Veli deryasýna akar. Gel ha gel, insan ol da gel Yirmi yýldýr, aralýksýz Hacýbektaþ a, gönül deryasýna akýyorum. Görüyorum ki Serçeþme den akýyor Kevser, bir sen iç sevdiðim, bir de bana ver. Yol halini, yolun iklimini, dönemeçlerini, seyrini gördüm. Yol da kafileler, duraklar, menziller gördüm. Özü sözü bir olanlar, yolda düþkünler, ârifler, erenler, kâmiller gördüm. Eline, beline, diline, eþine, aþýna sahip olanlarý ve sitem çekenleri gördüm. Gördüðünü ört, görmediðini söyleme diyenleri dinledim. Koydan, gýybetten geçti ama, yol hakkýna sahip çýkanlarý, meydanda, cemde istekli olanlarý gördüm. El ele, el Hakk a deyip birlik olanlar, tevella ve teberra diyenler, baþka tavladan kaçýp burada yer bulanlar, kanadý sevdaya deðip uçamayanlar, canlar hepinize merhaba! Kün dedi var eyledi cümle âlemi. Böylece var etti kendi cevherinden. Biz O nu hanemizde mihman eyledik. Sonra bir tartýþmaya tanýk olduk: Ahirette Tanrý görülür mü? sorusuna hayýr diyenler bir grup oldu. Hz. Ali ye sordular: Ben görmediðime tapmam, dedi. Hayali deðil, gerçeði önerdi, söyledi. Bunun için Alevi, Tanrý yý bilir, gördüðüne inanýr, Hakk ý âdemde bilir. Gönül O na makam olabilmiþse, þahýs Hak kelamýný söyler. Bâtýnilikte, tasavvufta, Alevilikte, seyir yörüngesinin iki merkezi vardýr. Bir merkezi Ehlibeyt, diðer merkezi de yaþam gerçeði dir. Ehlibeyt; çaðýn yaþam gerçeðini tamamlar. Bu kadim yola varýr, onu izler.yaþam gerçeði, yeniliklerdir. Ali nin fazileti, Hasan ýn birlik isteði ve feragatý, Hüseyin in direniþ ruhu ve þehadeti, Oniki Ýmam ýn inanç ve yaþama biçimi, ona örnektir. Ýnsan-ý kâmil, dünyanýn merkezidir, ona uyulur. O da; yaþamýn rengini, ahengini, kelâmýný, insanýn iyiliðini, adalet üzre hükmünü ister. Özde insaný, âdemi savunur, bu noktada 72 milleti bir görür. Pir-mürþit meydanýnda, tarik ve pençe ile talip sýrtýnda dile gelir: Allah-Muhammet ya Ali. Alevilikte, Bâtýnilikte iyi olan ölmez, sevgi ölmez, eþit ve âdil olan ölmez. Don deðiþtirir sadece, Hacý Bektaþ donunda gelen kendidir billah. Cem içinde, halkýmýz ve hulkumuz içinde dâr ýmýz vardýr. Öteye kalmaz, burada divan ýmýz vardýr. Her þeyin baþýnda rýza mýz ve bir de ikrar ýmýz vardýr. Yol un bekçisi, gözcüsü, menzili, duraðý, soraný, yol göstereni, düþkün kaldýraný vardýr. Darda kalýnca insan, canýna koþan Hýzýr ve zorda kalýnca toplum, rehber olan Mehdi vardýr. Öyle ise yol gidenin, cem tutanýndýr. melamet sýrrýna Serçeþme den Akan Kevser Ömer Uluçay vardýn ve kendini bildin ise elbette Hakk ýn varlýðýna varacaksýn. Kendini bilmeyen seni ne bilsin. Pir, mürþit de bir taliptir. Onun da bir istek meydaný var. Sitemi, talibin iki katý, çünkü bilmesi ve uymasý gerekli. Hepsi yol içinde. Söz ve musiki birbirini tamamlar; yolcu ya aþk ve þevk verir. Terk-i dünya ve terk-i terk eder de mirac dan dönersin. Sevgi ve barýþ ister de; birlik, dirlik içine düþersin. Farklarý hoþ görür, renkleri cümbüþ edersin. Yol içinde kafileler vardýr, halleri farklý, yükleri farklý. Ama ulucan lar, Yediler; Yolumuz Cafer e düþtü, Caferiyiz Caferi derler. Ehlibeyt katarýný sürerler. Böylece Yol un bir genel kabul görmüþ ortodoksi görüþü, yaþama biçimi oluþur. Kadim yoldur, gider. Þimdi farklý kervanlar belirdi; kavmiyetçi, ideolojik, mozaik seven ve böylece Yol u sadece kendisine hak bilenler çýkýyor. Ýç-dýþ görüþmelerde, tartýþma eksik olmuyor, istek olmaktan çýkýp hakarete varýyor. Oysa ki Yol un halini yolcu bilir. Öyle ise her þey yol içinde kalmalý. Kavmiyetçi Ýslamiyet ve Alevilik söylemleri, bütüncü olmaktan çýkýyor. Sevginin halinde renk, dil, ýrk farký olur mu? Sevgi harmanýnda, aþkýn cilvesinden baþka þey olur mu? Karýþsa bile onunla hiç yol alýnabilir mi? Alevilik hak isteme ve korunma yoludur. Ýnsan kazanýmlarýnýn motoru ve mirasýdýr. Bu nedenle; Mazdeki, Babeki, Hüseyni, Babai olan yaþam tarzýnýn devamýdýr. Güvercin donunda þahin gagalý ve doðan pençelidir. Alevilik, evrensel insanlýk deðerlerinin sahibidir. Derde derman Serçeþme den, bir tas kevser içmeli de insanlýk hizmetine geçmeli. Hem tek olmaz, Allah-Muhammet-Ali aþkýna üçlemeli. Alevilik Dizisi Musahiplik Ýsmail Kaygusuz 2. Baský Sivas Katliamýnýn Onuncu Yýlýnda Onlar Iþýk Oldular Ahmet Koçak Siyaset Dizisi Kafa Tutan Günler - Esat Korkmaz Ya Sosyalizm Ya Barbarlýk Y. Zamir TKP, Doðuþu, Kuruluþu, Geliþme Yollarý S. Üstüngel Ýrtica ve ABD Kýskacýnda Türkiye Lütfi Kaleli 2. Baský Küreselleþmeyi Anlamak Yusuf Zamir Sosyalizm Nedir R. Yürükoðlu Ütopik ve Bilim-Dýþý Sosyalizm R. Yürükoðlu Günümüz ve Türkiye R. Yürükoðlu Ali Ulvi Öztürk Hakikat Ne öncem var ne de sonram, Ben bu yolun adsýz bir yolcusuyum. Sonsuzdan geldim sonsuz arasýndayým, Ýki sonsuzun ortasýndayým. Silkinir döner, çile çekerim, içimdedir çilehanem. Hem tohumum hem yaprak, taþýn parçasý topraðýn hasý benim. Hem bir hiçim hem her þey, Bir damlayým ve içinde derya, Denizim, dalgayým ayrýlmaz parça, Enel Hak diyende Mansur um ve de Nesimi. Kim miyim, ben bir hiçim. Hem de aynadaki ben, Cennet in gizi kevser þarabý, Meleklerin secde ettiði benim. En yüksek kutup hem eriþilmeyim, Hem öðretmen hem öðrenciyim. Turnayým semahýmý dönerim yýllarca, kuzeyden güneye, güneyden kuzeye, Hem turnayým hem kanatlarýmý kaldýran yel benim. Olgunlaþýp dalýndan düþen yemiþim, gönlüm toprakla bir hem yükseðim. Benim tarifim yok, ben aynadaki benim. Ben birlik kandilindeki ýþýk Þah-ý Merdan ý yaratan o nur benim. Ulaþtýðý yerdeyim her insan-ý kâmilin, Ben eriþilmez eriþilmeyim. Kýrklarýn Cemi nde çatýdan damlayaným, Ben kýrkýncý makam dördüncü kapýyým. Ben benim, ben senim. gönül gözüyle görülen dostun cemaliyim. Ben en yüce, en kutsal doruk, Ben Hakikat ým. YENÝ ÇIKAN KÝTAPLARIMIZ Öykü Dünden Bugüne Alevi Olmanýn Bedeli Ýsmail Kaygusuz Þiir Yirminci Yüzyýlýn Ýnsanlarýyýz Aþýk Kul Hasan Atatürk Aydýnlýðýný Karanlýkçý Diþler Kesmez Ali Yüce TOPLU SÝPARÝÞLERDE %40 ÝNDÝRÝM YAPILIR Divanyolu Cad. No 54 Erçevik Ýþhaný 102, Eminönü-Ýstanbul Tel/Faks: +90(0) Aðustos

10 TASAVVUFUN KANATLARI Din, Tanrý ve Ýnsan Ýsmail Özmen YARGITAY 17.HUKUK DAIRESI ÜYESI Ünlü Alman filozofu Geörg Wilhelm Firedrich Hegel Farklý dinler tek ve ayni þeyin farklý görünümleridir derken, psikanalist ekolünün kurucusu ve babasý Sigmund Freud ise dini okyanus duygusu þeklinde deðerlendirip betimler. Yine, Hegel ayný konuda ayný imgeyi kullanarak Deniz bize bilinmeyenin, sýnýrsýz olanýn tahayyülünü öngörür; insan kendini bu sonsuzluk içinde algýlayarak, sýnýrlý ve kapalý olandan çýkma, onu aþma cesaretini kendinde bulur, der. Hegel, Doðada safi, katýksýz fizikçi olanlar hayvanlardýr, çünkü onlar düþünemezler; buna karþýn, düþünen bir varlýk olarak insan doðuþtan metafizikçidir., görüþünü sergilerken tamamen gerçeði yansýtýr. Aslýnda, din gibi kavramlara kayýtsýzlýk, sadece sýð ruhlarýn sýðýnaðýdýr. Dinde insan, kendinin üstüne çýkarak dýþarýdaki evrene kendi özlemlerini anlatýr, onu sezdirmeye çalýþýr. Gerçekte ise insan, var olan ve olmayan evrenleri kendine ulaþmak için aþar. Öyleyse hemen soralým: Tanrý kim ve nerede? Binlerce yýldan beri insan bu sorunun peþinde. Bunun için her belâya giriyor, her taþa baþýný çalýyor. Gizemci bir Yahudi tarikatý üyesi olan Hasid bu konuda hemen kestirip atýyor: Tanrý onun girmesine izin verdiðimiz yerdedir. Ýþ bu deðin basit mi, elimizde olan bir þey mi, kendi egemenlik alanýmýzda mý, biz mi Tanrý nýn koyunuyuz, Tanrý mý bizim emrimizde? Ýþ oraya varýnca çatallaþýyor, sorular sorularý izliyor. Bir baþka açýdan, Augustinus un deyiþiyle, konuya daha deðiþik bir yönden bakýp deðinmeye çalýþalým: Bakýn bu konuda o büyük düþünür ne diyor, nasýl düþünüyor: Qui fecit te sine te, non te salvabit sine te. (Seni sen olmadan yaratan seni sen olmadan tamamlayacaktýr.) Yani Teilhard Chardin in açýkça belirttiði gibi Bu kozmik evrimde eþit ve baðýmsýz menfaatler önceden verilmiþtir. Doða insanýn erginleþmesine kendi erginleþmesiyle gelmektedir. derken, Teilhard ýn yarattýðý teoloji, insanýn üzerinde duran en yüksek varlýk olarak, telkin edici eski Tanrý imajýný kabule yanaþmýyor. Bunun yerine dinsel deneyim öneriyor. Çünkü içindeki sevgi yetisinin kendine meydan okuduðunu, bunun dinsel deneyimin bir örneði olduðunu gösteriyor. Sevgi konusunda Ernst Bloch olaya biraz daha deðiþik açýdan bakýyor: Sevgi kendi eþitine yöneliyor, þiþip geniþlemiyor, insaný yukarý yerine, oluþturulmasýný tamamlamak üzere ileri doðru çekiyor. ; Pavlus ise Baðýmsýzlýk ve eþitlik onun içinde mevcuttur; gerçek sevgi, tahta oturan Tanrý imajýnýn anýmsatmaya çalýþtýðý hükümdar ya da kul olmayý kaldýrmaz. Böyle bir Tanrý ya seslenmek olanaklý mýdýr? derken, T. Chardin, bu soruyu olumlu biçimde yanýtlýyor. Ona göre, Tanrý, kiþi olan bir varlýk deðildir, ancak kiþiden kiþiye geçebilir, bizim dýþýmýzda varlýk olabilir. Bütün þeylerin sonuçsal ufku olarak; ona ancak bu þekilde ve kiþisel olarak seslenmek olanaklýdýr. Tanrý hakkýndaki görüþlerini bu þekilde sergileyen T. Chardin, kozmik evreni bir kurtuluþ tarihi olarak görüyor, öyle deðerlendiriyor. Bütün bunlar bizi, yaratýlýþýn tamamlandýðý an olarak deðerlendirilen ve Omega Noktasý olarak nitelendirilen doruða ulaþmaya çabalayan bir süreç anlamýnda bu yalýn olgu bize, çölde Yahova nýn ýþýk sütununu izleyen Hz. Musa nýn kavmini anýmsatýyor. Ýþte ünlü teolog T. Chardin, Tanrý yý böyle bir kozmik süreç içine sýzan bir çekim gücü olarak görür ki, acaba bu imaj doðruyu mu göstermektedir?. Bilinemiyor. Hatta yine Chardin e göre, böyle bir nitelendirme olgusu içinde olan Tanrý nýn etkisiyle yaratýlan madde ilk patlamadan (Big-bang) bu yana evreni giderek daha karmaþýk, daha komplike bir hale getirerek durmadan þekillendirmektedir. Bu hâl, onu günün birinde kendi baþýna örgütlenmeye baþlayýncaya kadar sürükleyip götürecek midir? Yoksa, Tanrý kendi isteyerek mi, böyle bir sonuca doðru tüm varlýklarý iletmektedir?. Aslýnda görülen odur ki, kosmos tarihi, bir öðrenme sürecidir. Þimdiye deðin Tanrý, bu süreç içinde, kör olan evrimin gözlerini açmaya baþladýðý bir öðrenme evresine girmiþtir. T. Chardin, bu sav üzerinde yürüyerek, her þey bu sürecin içindedir, en küçük zerrecikten tutun da, þarký söyleyen balinalara kadar, insan bilinci de dahil her þey... Gerçekte ise, bu olgu, her þeyi aþýyor, geleceðinin karþý durulamaz çekimi içinde ileri atýlan evrim, görevini onun için, Tanrý da tamamlamak istiyor. Þunu hiç unutmayalým ki, Tanrý dediðimiz o büyük çekici güç, bu süreçli geliþimde sadece yardýmcý bir rol almýþtýr. Bunun için ünlü Ýngiliz astrofizikçi Stephen Hawking, geliþim çizgisini iþaretleyerek Ýnsan ýrký ancak yýldýzlara ulaþtýktan, orada yerleþilebilir dünyalar bulduktan sonra güvende olabilir. derken bu evrim sürecini örtülü biçimde de olsa vurgulamaktadýr. Bazýlarýna ve bana göre din, inanýlmaz bir sözcük. Bu sözcük bir çok çekimsel anlamlar içerse bile, her þeyden önce erkek odaklý. Böyle bir yönü de var. Çarpýk bir anlam içermekte. Dünyanýn her yerinde ve her zaman, ister Budizm olsun, ister Musevilik olsun, isterse de Hýristiyanlýk ya da Ýslamiyet olsun hepsinde erkek egemendir, onun gölgesi vardýr, onun sözü geçer, onun kokusu ve korkusu duyulur. Ve de þu da bir gerçek ki, dinler dünyanýn her yerinde var. Ama hepsi de geçimsiz kardeþler, birbirleriyle dövüþüp sürtüþüp duruyorlar. Devlet güçleriyle birleþip taht ve mihrabýn patlayýcý bir karýþýmýný oluþturuyorlar. Ýþte, bütün bu ritüeller, ayinler, kurum ve kuruluþlar, savaþlar, yobazlar, zýndýklar, müminler ve sözler yýðýnaðýna biz hiçbir duraksama göstermeden kýsaca din diyoruz. Aslýnda ise konumuza buradan baþlamak lâzým. Bir önceki yüzyýlýn varoluþçularý insanýn bu dünyadaki durumunu fýrlatýlmýþ olarak nitelendirdiler. Bunlarýn içinde özgün bir yeri olan ünlü Fransýz düþünürü Albert Camus Sisyphos Söyleni adlý denemesinde bu olgu ve durumu Çýkýþý olmayan bir kovulmuþluk olarak görüp betimledi. Ona göre, insan sadece buradadýr, bu varoluþla idare etmek zorundadýr. Bu olgu, týpký yukarýya çýkarmaya çalýþan, ama kaya sürekli aþaðýya yuvarlandýðý için asla tepeye ulaþamayan ve her seferinde yeniden baþlayýp sonsuza deðin sürecek olan Sisyphos serüveni gibidir. Her insan bunu yaþar. Ýster bu görüþe inanýn, isterse de Arnulf Zitelmann gibi inanmayarak, kendi yaþantýnýzý sonsuz bir mutluluklar, rastlantýlar zincirine borçlu olduðunuz olgusuna daha yakýn bulun. Herkes yaþamýný ilk patlamaya dayandýrabilir. Ama her þey bir bütün içinde ileriye, kendi içerisinde ise geriye doðru koþmaktadýr. Bu da bir gerçek. Zitelmann Þu anda yazý yazarken parmaklarýmý hareket ettiren atom yapýlarýnýn oluþtuðu, 15 milyar yýl önce meydana gelen o üç dakikalýk kozmik sürece, dahasý gezegenimizin üzerinde, sonunda insana ulaþan bir evrim zincirine, rastlantý ve zorunluluðun sýnýrlandýrýcý geliþimine borçluyuz derken, bu gerçeði vurgulamak istiyor. Zitelmann yine ayný yapýtýnda, Burada olmamý, yaþamýmý bugüne kadar sürdürebilmemi sadece anneme deðil, sayýsýz insana, canlýya, toprak anaya, onun meyvelerine, hayvanlarýna, olmasa nefes alamayacaðým oksijen yüklü havasýna borçluyum. Yaþamlarý benim hayatýmda iz býrakan insanlara, dinlediðim müziðe, okuduðum kitaplara borçluyum kendimi diyor. Devamla, Ama nerede durmalýyým? Daha doðrusu nereden baþlamalýyým, bilemiyorum, ama sonuçta ben buradayým, birlikte ve benzersiz olarak dedikten sonra düþüncelerini þöyle sürdürüyor: Gelecekteki milyarlarca yýlda ben bir daha olmayacaðým, en azýndan þimdi olduðum gibi. Bizler her birimiz biriciðiz. Kendimizi buna da borçluyuz. Kime? Ya da neye? Neden gen piyangosundaki büyük çekiliþte tutup da ben çýktým?. Trilyon kere trilyonda bir olasýlýk!. Ýstatiksel olarak aslýnda benim olmamam gerekirdi. Buna raðmen iþte ben varým. Hayatýmýz muazzam büyüklükteki bir rastlantýya dayanýyor. Ama din, bu rastlantýsal varoluþumuzu bir þans haline getirmeyi, rastlantýsal bir anlam vermeyi taahhüt ediyor. Büyük dinlerin yaratýcýlarýndan Çinli Laotse, Hindli Budha, Yahudi Musa ile Ýsa ve Arap Muhammet in, yani hepsinin dinsel felsefelerinin ortak paydasý bu olup burada din, vahþi rastlantý olgusuna karþý geriye dönük bir sigorta gibi iþliyor. Elbette, her insan, büyük bir olasýlýkla, yaþamýnýn herhangi bir anýnda nereden nereye? sorularýný kendine ve diðerlerine soracaktýr. Yine büyük bir olasýlýkla, galaksimizin ya da diðer galaksilerin herhangi bir yerindeki gezegenlerde yaþayan diðer canlýlar da belki de bu iþi yapacaklardýr. Böyle varlýklar mevcutsa ve zamaný bizim gibi algýlýyorlarsa; bu tür sorularý ve benzerlerini sorma olasýlýklarý vardýr. Tasavvuf, Tanrý Ve Ýnsan Zitelmann a göre mistik, sözsüz dindir. Bence tasavvufun bundan daha güzel bir tanýmý yapýlamaz. Sigmund Freud Dinin son nedeni insanýn çocuksu aczidir derken Karl Marx benzeri bir görüþ sergileyerek Din halkýn afyonudur diyerek dini uyuþturucu bir madde olarak nitelendirip dine sosyal bir fonksiyon yükler. Aslýnda din diðerlerinin yanýnda masum ve biçâre kalýr. Aslýnda Marx ve benzerleri dinde sýkýþmýþ canlýnýn iç çekiþmelerini görmektedirler. Dahasý onlar, dinde insanýn alçaltýlmýþ, köleleþtirilmiþ, terk edilmiþ, aþaðýlanmýþ, horlanmýþ bir 10 Sayý 1

11 varlýk haline getirildiðini kötü toplumsal koþullara karþý sergilemeye çalýþtýðý güçsüz bir protestosunu görüyorlardý. Freud a göre Her dinin içinde bir porsiyon baþkaldýrý, dahasý güçlü bir babaya karþý gizli bir evlat baþkaldýrýsý vardýr. Gerçekte din, bir kucaklaþma duygusundan, bir aþk eiapopeia sýndan fazla bir þeydir. Tarihsel süreç versiyonunda bütün büyük dinler bir protesto hareketi olarak baþladý. Aslýnda bütün dinlerin kurucularý, ayný zamanda birer din eleþtirmenleri idiler. Ýþlevleri bunlarý gerektiriyordu. Özetlersek; her dinsel dehada gizli bir din eleþtirmenliði vardýr. Çünkü þeylerin sonuçsal ufku bizim usumuzdan çok daha büyüktür. Her dinin ve dehasýnýn ortaya attýðý görüþler gerçeðe sadece bir yaklaþýmdýr. Ýþte Ýslamiyet te bu din eleþtirmenlerinin büyük çoðunluðu mutasavvýflardan oluþur. Aslýna bakarsanýz nihaî gerçek denilen bir þey yoktur. Bunun için din kendine karþý hep eleþtirel olmalýdýr. Sonsuz gerçeklikler yoktur ve sonuçta her þey yoldadýr, henüz oluþum halindedir. Hiçbir þey þimdiden sonuçsal olarak belirlenmemiþtir. Dahasý sonsuz gerçeklikler katildir. Onlar kurbanlarýnýn kanlarýyla beslenirler. Dinin en iyi yaný zýndýklar üretmesidir. XX. yy. filozoflarýndan Ernst Bloch, Bütün din kurucularý büyük zýndýklardý, aslýnda birer asilerdi Din kurucularý büyük yenilikçiler olarak nitelendirilmelidir. Aslýnda yenilikçi olmak her dinde bulunan potansiyel ve itici bir güçtür. Bu yönleri olmasa bütün dinlerin hepsi çoktan yeryüzünden silinip giderlerdi. Bütün dinlerin mensuplarý hakkýnda, evrensel nitelik arzeden þu görüþü ise ünlü filozof Voltaire bir sözünde þöyle ifade ediyor: Kendisini baþkalarýnýn kurtarmasýný bekleyen kiþiler yalnýzca kölelerdir 20.yy a damgasýný vurmuþ ünlü Fransýz filozofu Jean-Paul Sartre ise Cennet te yasak meyveyi yiyerek gözleri açýlýp iyi ile kötüyü fark eden Âdem ile Havva nýn þeytan aracýlýðýyla Cennet ten kovuluþlarýna bir baþka açýdan bakarken: Bakýlan olma deneyimi beni kendime geri fýrlatýyor, baþkalarýnýn bakýþý benim yargýcýmdýr. Benim tek günahým baþkasýnýn varoluþudur. sözleriyle, verilmek istenen evrensellikleri doðruluyor. Demek ki, gözlerinin açýlmasýndan itibaren her insan giderek daha köktenci biçimde yalnýzlaþýyor, sonsuz bir yabancý ve farklý olmaya lânetleniyor. Tanrý da ve özellikle de o Âdem ve Havva nýn uygun eþi olamaz, çünkü onlar onun sesini duyar duymaz, insan ve insan-karýsý, Tanrý Yahova görmesin diye aðaçlarýn arasýna saklandýlar. Þöyle ya da böyle, iþte baþta Hýristiyanlýk olmak üzere bütün tektanrýlý dinlerin insana bakýþý ve durum bu. Hatta Nobel ödüllü biyolog Jaques Monod insanýn bu acýklý görünümünü þöyle betimlemektedir: Ýnsan artýk kendi yerinin bir Çingene gibi, kendi müziðine saðýr olan, umutlarýna, acýlarýna ya da suçlarýna aldýrmayan evrenin bir kenarý olduðunu biliyor. Demek ki, söylediklerimizin hepsini özetlersek; insan eþi olmayan bir yaratýktýr, dünyaya uymayan bir hayvandýr. Baþka türlüsü de zaten düþünülemez. Yoksa insan, gerçekten Tanrý nýn bir hatasý mýdýr, kýzarak fýrlatýp attýðý bir ucûbe midir ya da bir evrim kaçaðý mýdýr dememiz gerekir. Bu durum ve gerçeði gören Blais Pascal, bir matematikçi ve mistik bir filozof olarak bu düþüncenin peþine düþüp sonuna deðin iþi sürdürüp gidiyor ve sonunda da diyor ki: insanýn, sonsuza kadar insanýn üzerine týrmandýðýný kavra ve derinlemesine algýlamaya çalýþ. Zira þu bir gerçek ki, insan hep kendi kendini aþmaktadýr en azýndan bu iþlevi gerçekleþtirmek için elinden geleni ardýna koymayacak bütün çabayý göstermektedir. Ama henüz bir yere varamamýþtýr, yalnýzlýðý sürmektedir. Hz. Ýsa bu konuda, Tilkilerin ini var, gökyüzü kuþlarýnýn yuvasý var, buna karþýn insanoðlunun kafasýný koyabileceði hiçbir yeri yok derken insanýn bu yalnýzlýðýný, lâ-mekân oluþunu açýk ve acýklý biçimde dile getiriyor. Bu çok trajik bir durumdur.týpký, Beethoven in saðýrlýðýnda yarattýðý müziðin, onun varlýðýnda içsel olarak oluþturduðu duyuma koþut bir görünüm sergilemekle eþ deðerli bir durumdur. Aydýnlanmacý filozof Ýmmanuel Kant ýn Doða, eylemi diken haline getiren acýyý insana yerleþtirdi, o bundan kaçamaz. Yoksa yaþamda mutlu olmak eylemsiz bir durgunluk hali olurdu. Ama böyle bir þey, insanýn entelektüel yaþamýyla birlikte süremezdi Aksi halde, insan doðasý itibarýyla gerçekliðe baþka türlü dayanamaz. Bu olanaksýzlýðý giderip karþýlayan tek þey kültür dediðimiz olgudur. Bunun için insan, doðanýn kendisinden esirgediði þeyi, yani uyumu sonsuza kadar arama gayreti içine düþmüþtür. Ýþte kültürün tek iþlevi bu uyumu saðlamaktýr. Doðru söz hep eðri görünür. Doðu, Batý nýn araþtýrýcý, analizci görüþü karþýsýna acýlarýn temsilcisi olma fikrini çýkarýr. Ama bu görüþlerden hangisinin haklý olduðu henüz yanýtlanamamýþtýr. Tasavvuf acýnýn kanatlarý altýnda yürür. Acýyý bal eyleme sloganý peþinde koþar, bu eylem daha tamamlanmamýþtýr. Aslýnda din, birbirinden farklý görüþ, inanç, düþünüþ, yorum ve özelliklerin ritüelsel yarýþýnýn görünmez bir arenasýdýr. Orada herkes özel iç giysilerini sergiler. Tasavvuf ise, dine karþý þiirsel, ezgisel ve romantik biçimde sürdürülen gizli bir ayaklanmadýr. Orada çýðýr açýcýlar, yeni soluklar öne çýkar, bayrak olur. Zamanla da bütün deðiþiklikler kendi içinde kemikleþir, sarmallaþarak donar. Bunun için, bütün dinler, bir mezhepler, tarikatlar ve benzeri görüþ ve inançlarýn bir kombinezonudur, yamalý bohçasýdýr, mozaikler atlasýdýr. Dini bu durumunda yakalayan, onu bu donukluktan, karýþýk labirentlerinden, bunaltý ve boðuntularýndan kurtarmaya çalýþan uzun yol mistisizmdir, tasavvuftur. Bunalan insan bu kez de kendini bu dipsiz kuyuya, engin denize attý, kendini içinde yine hep kendisinin olduðu bir sonsuz ummanda buldu, kurtuluþunu orada aradý. Bu bir tür sonsuzluk deniziydi. Ýlk bulduðu noktadan, acayip yarýktan sýzýp gitti. Bu yarýk tasavvuf deliðiydi, özgürlüðe açýlan pencere, kurtuluþa taþýyan bir gemi idi, pek öyle karýþaný, görüþeni de yok gibiydi. Birden kendisini baký körlüðü nden kurtulmuþ olarak görmeye baþladý. Ýþin en güzel yaný burada, insan hep kendi kendineydi, hep içiyle meþguldü, uç kurgulamalar serbest býrakýlmýþtý, yaratýcýlýk, içsel gücün önceliði ve yüceliði kiþiye bir tür haz verme kaynaðý idi. Özgün ve derinlik ummanýnda her þeyi kutsallýk boyasý ile boyamak elinizdeki bir fýrsattý. Kýsaca her türlü þekle, kesin baðlayýcý yargýlara, dogmalara bir anlamda karþý çýkmanýz böyle bir ortamda olanaklý hale gelmiþti. Tasavvuf her yönüyle bir depremdir, ayaklanmadýr, ama þiddeti ve derinliði tamamen size býrakýlmýþ bir olgu da diyebiliriz ona. Kendini ve evreni kendi varlýðýnýzda fethetme olayýdýr bu. Bir tür iþgaldir, statükonun sonudur.. Her sözcükte kendini görme ve tanýma iþidir bu. Baþtan sona deðin hep bir çýkýþ olarak gözükür. Yöntemleri hep orijinal ve marjinal olmaya yöneliktir. Kendini ve konularýný taným çerçevesine sýðmayacak biçimlerde sunmayý sever. Bütün körlüklere karþý çýkar, bilinmezliklere koþarken yeni bilinmezlikler yaratmaktan da geri durmaz. Sýnýr tanýmaz, duvarlarý yýkmayý, surlarý ve sýnýrlarý aþmayý görev sayar. Aslýnda o, insanlýðýn en eski bir süreði olduðu kadar, durmadan da kendini yenileyen bir düþünme biçemidir. Hep içseldir, gizlilik örtüsüyle örtünür, ama çarþaf altýnda hep çýrýlçýplak gezer, bundan da çekinmez. Kendi içinde kendini, Tanrý içinde yine kendini arar. Ýnsan-ý kâmil yetiþtirmek, yani insan mükemmeliyeti tüm tasavvuf araþtýrmalarýnýn merkezidir. Her mistik evreni bu odaktan görüp anlamlandýrýr. Her þeye kendi damgasýný vurur, o bir tür özgünlük ekolüdür. Uçlarda yaþar ve uçlarda bir çekiþme biçimlendirir. Giderek antik ve klasik öðelerin göbeðinde yeni etikler oluþturur. Tasavvufta durgunluk yoktur, o potansiyel enerjilerin ana deposudur. Ona göre her yer mabettir, o mabette evrenin ve insanýn kitabý bir yandan yazýlýrken bir yandan da okunur. Çaðdaþ perspektivizmin, nihilizmin ve kutsallýðýn insanda yatan kökleri üzerine uç kurgulamalarýn oluþturduðu gerçeði ve bilinmeyeni yükleyerek ayný deðirmene taþýyýp öðüterek un etmek kolay olsa bile, piþirip ekmek etmek ve bunu diðerlerine benimsetip sevdirerek yedirmek hayli emek isteyen bir iþ ve iþlem manzumesidir. Unutmayalým ki, büyük kurgular kendini hep Tanrý yerine koymayý sever. Tasavvufta da bu özellik vardýr, ama gizlemeyi sever. Her þeyin içine dalmayý, her çiçekten bal almayý, kuralsýz çýplak gezmeyi, bilinmezleri çözmeden bilmeyi en çok sezip algýlayan tasavvuftur. Bunlarý gizlerin sultaný tasavvufa sormak gerekir. Herkesin dogmacýlýðý kendiyle sýnýrlýdýr dersek, bu görüþe daha çok yaklaþmýþ oluruz. Demek ki; tasavvuf baðlamýnda bütün dinler, inançlar, mezhep ve tarikatlar aynýdýr. Musa nýn, Ýsa nýn, Muhammet in, Budha nýn farký bitmiþtir. Böyle bir ortamda kimse kimseden ayýrtýlamaz, herkes birdir, giysiler atýlmýþtýr, iþ çýplaðýn türküsünü söylemeye kalmýþtýr. Yine bu baðlamda, arzunun ýþýðý muhabbetin ýþýðýdýr. Muhabbetin bolluðu ise düþkünlük ýþýðýdýr. Arzu, düþkünlük ýþýðý sayesinde kalpte kaynar. Yaratan, insanýn gönlündeki bu lambayý yaktýðýnda, insanýn kendisi de bu lamba ile birlikte yanar, yanýp bitene kadar da coþkuyla yanar, acý, sancý duymaz. O sönerse insan boþ kovana döner, enerjisi biter, boþ bir çuval olur, Allah ýn ýþýðý kimi terk ederse o karanlýkta kalýr. Ýslam ýn büyük vicdanlarýndan Bistamlý Bâyezid e sordular: Kâbe yi ziyarete neden gitmiyorsun?. Elini kalbinin üstüne koyarak yanýt verdi: Tanrý, o sizin dediðiniz eve, yapýldýðýndan beri hiç gitmedi; ama bendeki þu evden, yapýldýðý günden beri hiç çýkmadý. Siz esas bu evi kutsal tutun! Lamý cimi yok, iþte tasavvuf budur. Aðustos

12 BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP Büyük Ortadoðu Projesi 1. BOP un Tarihsel Kökeni Orta Doðu coðrafi bir terim olmaktan çok siyasal bir kavram olarak algýlanagelmiþtir. Ýngiltere nin 1. Dünya Savaþý sýrasýnda bu bölgede kurduðu Ýngiliz Orta Doðu Komutanlýðý adýndan kaynaklanmaktadýr. Coðrafi anlamda Yakýn Doðu olarak bilinen Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye ve Mýsýr ý da kapsayan bu bölge, klasik anlamda Arap Yarýmadasý, Mezopotamya, Ýran ve Afganistan coðrafyasýný içerir. Birinci ve Ýkinci paylaþým savaþlarýnýn ana hedefi olan Orta Doðu adýyla anýlan bu yapay ayýrýmýn temel nedeni, bölgenin, dünyanýn en zengin petrol ve doðal gaz yataklarýna sahip olmasý ve kültürel, dinsel ortak bir tarihsel yazgýyý paylaþmýþ olmalarýdýr. Üç kýtanýn kavþaðýnda yer alan Orta Doðu, Avrupa sömürgeciliðinin gündeme gelmesiyle birlikte stratejik önemi de artarak bugünkü Büyük Orta Doðu Projesi nin, bir baþka anlatýmla ABD emperyalist dünya egemenliðinin, temel amacý haline gelmiþtir. Orta Doðu tarihi, güçlü bir deniz gücünün desteði ile bölgede saðlanabilecek bir egemenlik karþýsýnda dünya ölçeðinde üstünlük saðlamanýn pek kolay olmadýðýný tanýtlamaktadýr. Napoleon da, Hitler de Orta Doðu ya egemen olmadýkça, ciddi bir dünya gücü olunamayacaðý gerçeðini kavramýþlardý. Geçtiðimiz iki yüzyýlda Britanya Ýmparatorluðu en temel politikalarýný Orta Doðu ya dayandýrmýþtý. Ýngiliz ordusunun Britanya Adasý nýn savunmasýndan sonra ikinci görevinin Orta Doðu yu savunmak olduðu, devletin temel politikasý olarak benimsenmiþti. ABD nin uluslararasý politikasýna kýrk yýldan beri damgasýný vuran Zibigniew Brzezinski ünlü Satranç Tahtasý kitabýna Beþ yüz yýl kadar önce kýtalar siyasal olarak karþýlýklý etkileþmeye baþladýklarýndan buyana, Avrasya dünya iktidarýnýn merkezi olmuþtur., saptamasýyla baþlýyor. Bu doðru bir saptamadýr. Ama Avrasya nýn merkezi de Orta Doðu olmuþtur. Orta Doðu nun kalbi ise Mezopotamya dan baþlayýp Filistin ve Suriye yi içerisine alan coðrafyadýr. Bu bölge, jeopolitik önemini binlerce yýldan beri koruyagelmiþtir. Mýsýr firavunlarýndan Pers Ýmparatorluðu na, Roma, Bizans imparatorluklarýna, Arap Ýslam Ýmparatorluðu ndan Osmanlý Ýmparatorluðu na, Ýngiliz, Fransýz sömürgeciliðine kadar bütün küresel güçler bu bölgeyi ellerinde tuttuklarý sürece kýtasal egemenliklerini koruyabilmiþlerdir. Bu tarihsel gerçek günümüzde de geçerliliðini korumaktadýr. ABD imparatorluðunun kýtalararasý gücünü korumak için, bu bölgeyi ve ona baðlý olarak Afganistan a uzanan bölgeyi kayýtsýz þartsýz elinde tutmayý istemesi bu yüzdendir. Bin Ladin in teröristliði, Saddam ýn diktatörlüðü bu politikalarýn araçlarý olduklarý sürece, ABD nin umurunda bile olmamýþtýr. ABD nin Avrasya politikasý 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda baþlar. Bölgedeki ülkelerde misyonerlik okullarý ve gayrimüslim unsurlarla (genellikle de Ermenilerle) olan baðlantýlarý, Yirminci Yüzyýl ýn baþlarýnda Baðdat demiryolu projesi (Chester Projesi) ile netlik kazanýr. Bölgedeki Ýngiliz, Fransýz etkinliði, özellikle petrolün öneminin artýrmasýyla gizli bir rekabete dönüþür. Arap-Amerikan Petrol Þirketi (Standard Oil ile Teksas þirketinin ortak giriþimi) 1 Mayýs 1939 da Ýran Körfezi ndeki Ras Tamura derin su limanýnýn açýlýþýný yaptý. Bu kutlama Arap petrolünün ilk kez uluslararasý piyasaya açýlýþýný simgeliyordu. Cidde, Mekke ve Riyat tan çölü aþarak gelen iki binden fazla konuðu 4000 otomobil taþýmýþtý. Kral Ýbni Suud, krallýk ailesinden on yedi kiþi, dört bakan, dört yüz kiþilik muhafýz gücü ile törene katýldý. Dahran da 350 çadýrda konuklar aðýrlandý. (John A. De NOVO, American Ýnterest and Policies in the Middle East, The University of Minnesato Press, 1963, p. 167).Bu tören ABD nin Orta Doðu petrollerinde söz sahibi oluþunun tarihi olarak ilanýdýr. Vahap Erdoðdu BÖLÜM 1 Ýkinci Dünya Savaþý, küresel politikalarýn belirlenmesinde Avrupa nýn egemenliðini sona erdirdi. ABD Orta Doðu da Ýngiltere nin egemenlik mirasýný devralmýþtý. Egemenlik savaþýmý ABD ile Sovyetler arasýnda sürdürüldü. Ýkinci Dünya Savaþý nýn sonuna gelindiðinde ABD Irak Petrol Þirketinin dörtte birini, Suudi Arabistan ve Bahreyn petrolünün tümünü, Kuveyt petrolünün yarýsýný, Ýran petrolünün yüzde kýrkýný ele geçirmiþti. ABD bir yandan bölgedeki Ýngiliz petrol þirketlerine ortak olurken, bir yandan da ABD þirketleri petrol kaynaklarýný kontrol altýna alýyordu. Orta Doðu daki ABD-Sovyet rekabetinde Sovyetler ilerici, demokrat, laik ulusalcý hareketleri desteklerken, ABD en gerici, en tutucu, en baskýcý rejimlerin arkasýnda duruyordu: Bu gericiliðin ideolojik temeli Ýslam a dayandýrýlýyordu. Sömürgeciliðin Geleneksel Aracý: Ýslam 1671 de Alman filozofu ve matematikçisi Leibniz, Fransýz Kralý XIV. Luis ye bir mektup göndermiþti. Mektubun baþlýðý Consilium Ægyptiacum (Mýsýr a dair Öðütler) idi: Mýsýr ýn fethini öneririm... Mýsýr a sahip olmak, Doðunun en zengin topraklarýna en kýsa yolun kapýsýný açacaktýr. Bu öneriyi yüz yirmi beþ yýl sonra Napolyon hayata geçirmek isteyecekti. Napolyon Mýsýr a Ýslam ý kurtarma kimliði ile gelmiþti. Kimden kurtaracaktý Ýslam ý? Hýristiyan Ýngiliz sömürgecilerinden. Ýslam kurtarýcýsý Napolyon, 19 Mayýs 1796 da 38 asker, 4 gemi ile Toulon dan hareket etti. Akdeniz i geçerek 1 Temmuzda Ýskenderiye ye ulaþtý. Ertesi gün kenti ele geçirdi. Napolyon Memlükler le yaptýðý bu savaþta 10 ölü 30 yaralý vermiþti. Memlükler ise iki binden fazla asker, dört yüz deve, elli top kaybetmiþlerdi. Kurtarýcý beraberinde bilimadamlarý, modern Avrupa edebiyatýndan oluþan zengin bir kütüphane, bilimsel araþtýrmalar için bir laboratuar, Arapça metinleri basacak bir matbaa getirmiþti. Batý nýn bilimsel ve lâik düþüncesi geri Ýslam dünyasýný aydýnlatacaktý! Napolyon kendisini Mýsýr a uygarlýðýn ve aydýnlanmanýn taþýyýcýsý olarak sunuyordu. Memlükler i yendikten sonra yayýnladýðý Arapça bildiride, Napolyon Mýsýr ý yabancý egemenliðinden kurtarmak için geldiðini, Ýslamiyet e çok saygýlý olduðunu belirtiyor, Buraya haklarýnýzý elinizden alan iþgalcilerden sizi kurtarmaya geldim. Ben Memlükler den daha çok Tanrý ya tapýyorum. Muhammet e ve Kuran a onlardan daha çok inanýyorum. Allah katýnda herkes eþittir. Onlarý birbirinden ayýran akýl, erdem ve bilimdir, diyordu. Napolyon kurtarýcýlýðýný tescil ettirmek için El Ezher þeyhinden fetva istedi. Þeyh, Napolyon un þarap içtiðini ve sünnetsiz olduðunu, þarabý býrakýp, sünnet olursa fetva verebileceðini söyledi. Napolyon hasta olduðunu, doktorlarýn þarap içmesini zorunlu kýldýklarýný gerekçe gösterdi. Napolyon fetvayý alamamýþtý ama pek çok Müslüman ý mümin bir Müslüman olduðuna inandýrmýþtý. Napolyon Süveyþ te üstlenerek Ýngilizlerin Hindistan yolunu kesmek, oradan da Osmanlýlar a saldýrarak Orta Doðu yu denetim altýna almak istiyordu. Bu amaçla Kýzýl Deniz i Akdeniz e baðlayacak olan Süveyþ projesini gerçekleþtirmek üzere mühendisler de getirmiþti. Ne ki mühendisler Kýzýl Deniz in seviyesinin Akdeniz in düzeyinden 15 cm kadar yüksek olduðu (!), kanal açýlýnca Okyanus sularýnýn Akdeniz e akacaðý sonucuna varýnca, projenin gerçekleþmesinden vazgeçildi. Fransýz matematikçi Laplace bu görüþlere karþý çýkmýþtý ama sözünü dinletememiþti. Oysa Osmanlýlar daha 1568 de yani 250 yýl önceden Süveyþ ile Kýzýldeniz i birleþtirecek projeyi hazýrlamýþlar, öte yandan 1567 de Volga ile Don u birleþtirecek kanalý da kazmaya baþlamýþlardý. (*) 12 Sayý 1

13 BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP Batýlý büyük güçlerin Orta Doðuyu rekabet alaný haline getirmesi bu olayla baþladý. Beþ yüz yýldýr Hýristiyan dünyasýna karþý Ýslam dünyasýný koruyan Osmanlý, Ýslam coðrafyasýnýn bu en yumuþak karnýndan hançerleniyordu. Napolyon un hayallerini þarap içmeyen, sünnetli bir Boþnak yýktý. Cezzar (Kasap) Ahmet Paþa Akka Kalesi eteklerinde, Ýngilizler in de desteði ile Napolyon a yenilginin þarabýný sundu. Bu yenilgi Vaterlo nun da habercisiydi. Birinci Paylaþým Savaþý Büyük Orta Doðu nun Paylaþým Savaþýydý Osmanlý Ýmparatorluðu nun Birinci Paylaþým Savaþým sonunda tarih sahnesinden silinmesinden sonra Ýslam dünyasý, sembolik de olsa, manevi önderinden yoksun kalmýþtý. Bu nedenle gözler Anadolu da kývýlcýmlanan kurtuluþ hareketine çevrilmiþti. Tehlikeyi sezinleyen emperyalist güçler, karþýt bir hareketi oluþturmakta gecikmediler. Ulusal kurtuluþçu hareketlerin karþýsýna Ýslamý çýkardýlar. Yeni Cumhuriyet kurulurken lâik, ulusalcý bir devlet amaçlanýyordu. Çünkü bir din olmanýn ötesinde bir yaþam biçimi de olan Ýslam, devletin oluþumundan uzak tutulmadýðý sürece, uluslaþma süreci tamamlanamazdý. Kuruluþtan sonra ardarda gelen devrimler bu amaca yönelmiþti. Halifeliðin kaldýrýlmasýnýn ardýndan tekkeler, zaviyeler, tarikatlar yasaklandý. Bireyi yurttaþ yapan çaðdaþ bir medeni kanun kabul edildi. Eðitim birliði yasasý ile laik eðitim düzeni kuruldu. Harf devrimi yapýldý. Kýlýk kýyafet yasasý çýkarýldý. Ýslam coðrafyasýnda laik, ulusalcý, halkçý, demokratik, anti-emperyalist bir Türkiye Cumhuriyeti böyle oluþturuldu. Bu devrimlerin en baþýnda, dört yüz yýl boyunca Ýslam dünyasýný temsil eden halifeliðin kaldýrýlmasý geliyordu. Halifeliðin kaldýrýlýþý, Ýslam dünyasýný karþýt iki kampa ayýrmýþtý. Dini liderini yitirmiþ, baþsýz kalmýþ bir Ýslam dünyasý. Bu dünyanýn liderliðini Ýngilizler in desteðindeki Hicaz Emiri Hüseyin çekiyordu. Emir Hüseyin halifeliði Hicaz da yeniden canlandýracak, bu kutsal kurum yeniden ana topraðýna dönerek Arap yarýmadasýnda büyük Ýslam imparatorluðunun temellerini atmýþ olacaktý. Orta Doðu Gericiliðinin Baþ Destekçisi ABD Daha da önemlisi, Kemalist hareketin Ýslam dünyasýnda kývýlcýmladýðý ulusalcý, laik, anti-emperyalist hareketleri ezebilmenin yolu böyle açýlmýþ olacaktý. Gerçekten de Malezya ya kadar uzanan Ýslam coðrafyasýnda Mustafa Kemal örneði þu ya da bu boyutta laik, ulusalcý hareketlere örnek oluyordu. Türk laisizmi, Ýslam tarihinin en büyük reform hareketidir. Bu laisizmin temeli Kemalist ideolojiye dayanýr. Bu baðlamda Mustafa Kemal, 20. Yüzyýlýn en büyük devrimcilerinden biridir. Mustafa Kemal bu yönüyle, yalnýzca ulusal boyutlarda deðil, uluslararasý boyutlarda da, özellikle de Ýslam dünyasýnda, ulusal kurtuluþ hareketlerinin esin kaynaðý olmuþtur. Örneðin Libya Sunisi þeyhinin önderliðinde ulusalcý Arap liderleri 1921 de Sivas ta sömürgenlere karþý savaþým yollarýný saptamak üzere bir toplantý düzenlemiþlerdi. Kemalist Türkiye nin öncü niteliðini iyi kavrayabilmek için, Mustafa Kemali örnek almýþ iki önemli lideri de anmakta yarar var. Bunlardan biri komþumuz Iran dadýr. Iran da Rýza Han 1925 te ulusalcý, anti-emperyalist bir söylemle iktidara geldi. Ýngilizler Rýza Han a karþý kuzeyde Kürt aþiretlerini, güneyde Arap aþiretlerini harekete geçirdi (ayný tarihlerde Doðu Anadolu daki Þeyh Sait hareketini anýmsayalým). Rýza Han bu hareketlerin baþlamasýnýn ardýndan, önce güçlü bir ordu oluþturdu. Ardýndan, ulaþým sistemini geliþtirdi, yeni demiryollarý döþedi. Çay ve þeker üzerine tekel kondu. Dinsel ayrýcalýklarý kaldýrdý, tarikat mallarýna elkoydu. Çaðdaþ bir ilk ve orta öðretim düzenine geçildi. Kýz ve erkek öðrenciler ayný sýnýflarda öðrenim görmeye baþladý. Kadýn haklarýný geniþletti. Peçeyi yasakladý. Yurt dýþýna öðrenci gönderdi. Ancak bu atýlýmlarý kalýcý kýlacak alt yapýyý oluþturamamýþtý. Yönetim kiþisel gücüne dayanýyordu. Giderek artan despotluðuna emperyalist tertipler de karýþýnca sonuç alýnamadý. Ýran gerici-emperyalist ittifaka teslim oldu. Ýkinci bir örnek de Emanullah Han ýn Afganistan ýdýr. Emanullah Han Kemalist hareketin ödünsüz izleyicilerinden biri idi. Bütün yetiþkinlere oy hakký saðlayan bir anayasa yaptýrdý. Bu anayasa kadýnlara oy hakký tanýyan ilk anayasa idi. Peçeyi yasakladý. Erkeklerin Batýlýlar gibi giyinmelerini özendirdi. Kâbil okullarýnda karma eðitim baþlattý. Batýya eðitim için öðrenci gönderdi vb... Bu geliþmelerden endiþe duyan Ýngiltere, Han ý devirmek için harekete geçti. Yeni Delhi Elçiliði ne danýþman olarak atanan o ünlü T. E. Lawrence, Kerim Þah adý altýnda bir Arap âlimi kimliði ile Afgan kabile reislerini satýn aldý.kýsa sürede dinci bir muhalefet oluþturdu. Bilinçli bir kadýn haklarý savunucusu olan Emanullah Han ýn eþi Prenses Süreyya nýn montajla deðiþtirdiði çýplak fotoðraflarýný aþiretlere daðýttý yýlýnda kral bir darbe ile devrildi. ABD, Orta Doðu da egemenliði Ýngiltere den devralýrken, Ýngiliz sömürgeciliðinin geleneksel politikalarýný da devralmýþ oluyordu: Toplumun en geri, en tutucu kesimleriyle iþbirliði. Mýsýr da Nasýr a karþý Müslüman Kardeþleri, Endonezya da Sukarno ya karþý Sarekat-i Ýslamý, Pakistan da Butto ya karþý Cemaat-i Ýslami yi, Afganistan da laik-komünist Necibullah a karþý Taliban ý, Ýran da demokratik, ulusalcý muhalefeti susturmak için Þah ý destekledi. Mollalar ýn hareket alanlarýný geniþletti. Petrolü ulusallaþtýrmak isteyen Musaddýk ý devirmek için CIA nin gerici mollalara 5 milyon dolar daðýttýðý ABD resmi belgeleriyle tanýtlanmýþtýr. Demokratik yoldan iktidara gelen ve Þah Rýza Pehlevi yi tahtýndan indirerek Ýran ý terketmeye zorlayan Musaddýk ý devirip yerine 15 yýl kanlý diktatörlüðünü kuran Þah ý geri getirmiþtir. Irak ta Ýslamcý bir grup yoktu. Komünistler ve demokratlarýn ülkede belirli bir aðýrlýðý vardý.o nedenle Baas Partisi içerisindeki bir kesimi hareket geçirerek, komünistleri ve petrol iþçileri sendikasý iþçilerini saf dýþý etmek görevini Saddam a vermiþti zaferi sonrasý Ariel Sharon 1971 de, Ýsrail e karþý gerilla savaþý vermek üzere yeniden örgütlenen FKÖ yü kanlý bir biçimde ezmesinin ardýndan, geçtiðimiz günlerde Sharon un füze ile öldürdüðü, Þeyh Ahmet Yasin, Mujamah adý altýnda Ýslamcý bir örgütlenmeye giriþti. Örgüt önceleri gençlik kulüpleri, spor tesisleri, saðlýk klinikleri, Kuran okullarý açtý. Müslüman Kardeþlerle iþbirliðine giren örgüt, petrol zengini Arap ülkelerinden destek saðlamakla kalmadý, Ýsrail den de maddi destek gördü. Ýsrail Þeyh Ahmet Yasin in örgütünü destekleyerek, FKÖ ün gücünü azaltmak istiyordu. Bu örgütlenmeye paralel olarak Seyyit Kudup un ideolojisini izleyen Ýslami Cihad Örgütü kuruldu. Hamas (Ýslam Devrimi Örgütü) bu iki örgütün üyelerinden oluþturuldu. Burada yeri gelmiþken Seyyit Kutup un Müslüman Kardeþler Örgütü nün en önde gelen ideoloðu olduðunu, Ýngiliz gizli servisi ve CIA desteðiyle Nasýr a karþý düzenlenen suikasta katýldýðý için idam edildiðini belirtelim. Seyyit Kutup a göre, Batýlý güçler M. Kemal i Ýslam dan kurtulmak için baþa geçirmiþlerdi. Öteki Ýslam ülkeleri Türkiye örneðini izlemedikleri için Nasýr ý desteklemiþlerdi. Seyyit Kutup, dindarlarla laiklik taraftarlarýnýn ayný toplumda yaþamalarýnýn olanaksýz olduðunu söylüyordu. O nedenle Müslümanlar bu tür yönetimleri devirmekle yükümlü idiler. Komünizm tanrýtanýmazdý, demokrasi Tanrý nizamýnýn gaspetilmesiydi. Bütün bunlar cahiliyenin göstergeleriydi. Tanrý nýn yerine insanlýða tapmaktý. Muhammet zamanýnda cahiliye bilgisizlikten kaynaklanýyordu, þimdiki cahiliye ise Tanrý ya bilinçli baþkaldýrýþtý. (Karen Armstrong, The Battle For God, New York 200, s. 244). Petrol dolarlarýyla Ýslam dünyasýnda desteklenip, laik, demokratik, ulusalcý hareketlere karþý kullanýlagelen Müslüman Kardeþler Örgütü, Orta Doðu da Anglo-Amerikan politikalarýnýn uygulanmasýnda en etkili örgüt kimliðini kazanmýþtýr de Suriye de, Hama da ayaklanan Müslüman Kardeþler 10 bin insanýn yaþamýna malolmuþtur. Örgüt, 1981 de Enver Sedat ý öldürdü. Sedat ýn yerine geçen Mübarek radikal Ýslamcýlar a pek çok ödün vermesine, af çýkarmasýna karþýn, bu örgütün kanlý eylemlerinin önüne geçemedi de eski içiþleri bakanýný, al-musava adlý haftalýk derginin baþyazarýný öldürdüler Ekiminde Parlamento Baþkaný Rýfat Mahcup u öldürdüler de laikliðin önde gelen savunucularýndan Faraj Fo yu öldürdüler de Luxor da, çoðu turist olmak üzere 58 kiþiyi öldürdüler. Aðustos

14 BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP 1979 da Zülfikâr Ali Butto yu devirip düzmece gerekçelerle (üçe karþý dört oyla) idam ettiren Ziya-ül Hak, þeriat yasalarýný uygulayacaðýný ilan etmiþti. Ziya-ül Hak gerekçesini þöyle özetlemiþti: Pakistan Ýsrail e benziyor, ideolojik bir devlet. Ýsrail den Yahudiliði alýn, göreceksiniz kâðýttan bir þato gibi çökecektir. Pakistan dan da Ýslam ý alýn ve onu laik bir devlet yapýn, çöker. Bu uygulamaya göre bir kadýnýn ýrzýna geçildiðinin kanýtlanmasý için dört erkeðin tanýklýðýna gerek vardý. Suud ve CIA paralarýyla ülkede 2500 medrese açýlmýþtý. Yoksul halk çocuklarý buralarda yediriliyor, giydiriliyor, eðitiliyordu. Taliban ýn kadrolarý bu medreselerde yetiþtiriliyor, buradan Afganistan a gönderiliyordu. Pakistan ordusu içerisinde Ýslamcý radikalizm yaygýnlaþtýrýlmýþtý. Ancak kitlesel destek bulamamýþlardý. Seçimlerde yüzde 2-3 oy alabiliyorlardý. Afganistan da savaþan mücahitler CIA pasaportu saðlanarak Amerikaya getiriliyor, Newyork ta Brooklyn de kurulan Al-Kifah kampýnda eðitiliyorlardý. O dönemlerde Pakistan Devlet Baþkaný olan Benazir Butto, baba Bush a bir Frankeþtayn yaratýyorsunuz uyarýsýný yapmýþ ama bir yanýt alamamýþtý. Bu mücahitler ABD de de boþ durmadýlar. Kampýn lideri El Said Nasýr, Marrot otelinin salonunda herkesin gözleri önünde fanatik bir Yahudi yi öldürdüðünde, yakalanýnca, evinde büyük binalarý tahrip edebilecek bomba yapýmýna iliþkin bilgiler, Empire State Building ve Dünya Ticaret Merkezi nin fotoðraflarý bulundu. ABD polisi olayý geçiþtirdi te bir tona yakýn patlayýcý yüklü bir minibüs Dünya Ticaret Merkezi bodrumunda patladý. 6 kiþi öldü 1000 kiþi yaralandý. Yakalananlarýn Kör Ýmam olarak bilinen Þeyh Ömer Abdurrahman ýn müritleri olduðu saptandý. Amerika daki camilerde imamlýk yapan Þeyh Abdurrahman, Enver Sedat cinayeti ile ilgisi belirlenince CIA yardýmýyla ABD ye kaçýrýlmýþtý. Dünya Ticaret Örgüt binasýnýn bombalanmasýnýn tertipçilerinden Remzi Yusuf ve ayný daireyi paylaþan Abdul Hamit Murat, Papa ya suikast ve Amerikan havayollarýna yönelik saldýrý planlarýný gerçekleþtirmek üzere yaptýklarý bombalarýn patlamasýyla içeride yangýn çýkýnca yakayý ele vermiþlerdi. Murat ABD de pilotluk dersi almýþtý. Bu ikili bir uçaðý patlayýcýlarla doldurarak, CIA merkezini ve bazý nükleer kompleksleri hedeflediklerini söylemiþlerdi. 2. BOP un Gerekçeleri Büyük Orta Doðu Projesinin coðrafi kapsamý Kuzey Afrika dan baþlayýp Çin Seddi ne dayanmaktadýr. Kafkasya, Somali, Arabistan Yarýmadasý, Türkiye, Ýran, Pakistan, Afganistan bu projenin içerisindedir. Bir baþka anlatýmla bütün bir Ýslam dünyasý bu projenin temel hedefidir. Projenin ana ilkeleri þöyle sýralanabilir: a) ABD dünyanýn tek egemen gücüdür.abd nin askeri gücünün karþýsýna durabilecek hiçbir küresel güç yoktur.birleþmiþ Milletler e üye 187 ülkenin 100 ünde askeri üs kurmuþtur. Roma Ýmparatorluðunun doruk noktasýna ulaþtýðý dönemde merkez dýþýna yayýlmýþ Romalý askerlerin sayýsý üç yüz binden az deðildi da çok daha kalabalýk bir nüfusa sahip olan üstün güç Amerika nýn, egemenlik alanýnýn dýþ noktalarý, denizaþýrý ülkelerdeki profesyonel askerle korunmaktadýr. (Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtasý, s. 13). Üstelik en büyük rakibi Sovyetler tek bir kurþun atýlmadan tarih sahnesinden silinmiþtir. ABD dünyanýn tartýþmasýz en büyük askeri gücü deðil, ayný zamanda dünyanýn en büyük savaþ ekonomisinin de sahibidir. I. Dünya Savaþý ile birlikte, askeri amaçlarla tüketilecek mallarýn üretimi önem kazanmaya baþlamýþtý. Kapitalist ekonomiler savaþa baðýmlý hale geldi. II. Dünya Savaþý ile bu baðýmlýlýðý daha da güçlendi. Bugün ABD ekonomisi önceden olduðu gibi, dünya pazarýnda baskýn bir ekonomi deðildir. Dünyanýn ürettiði ürünler ABD pazarýndadýr. Bu durum, ABD yi korumacý olmaya zorlamaktadýr. ABD bu zaafýný silah ticareti ile gidermektedir. Dünya pazarlarýnda ABD mallarýnýn pek çok rakibi oluþmuþtur. Yalnýzca askeri güç ve askeri teknoloji alanýnda rakibi yoktur. Bu rakipsizliðini sürdürebilmek için, Avrupa nýn kendinden baðýmsýz askeri bir güç olmasýný hiçbir zaman istememiþtir. ABD silah sanayi barýþçýl dönemlerde geliþmesini durdurmamýþ, tam tersine daha da geliþtirmiþ ve büyütmüþtür. ABD nin 2003 yýlý savunma bütçesi 355 milyar dolardý. Bu, Çin, Rusya, Hindistan, Almanya, Fransa savunma bütçelerinin toplamýndan daha fazladýr. Buna askeri yardým harcamalarý da eklenince dünya toplamýnýn yüzde 80 nine ulaþmakta, Afganistan için harcanan 100 milyar, Irak için harcanan 100 milyar da eklenince 2003 yýlý savunma bütçesi Türkiye nin yýllýk ulusal gelirinin üç katýný bulmaktadýr. ABD ulusal toplam üretiminin dörtte biri askeri amaçlý ürünlerdir. ABD nin bir uçak gemisinin silah gücü, orta büyüklükteki pek çok devletin silah gücünden daha fazladýr. ABD nin 2001 yýlý savunma bütçesi 343,2 milyar, 2003 yýlý 382,2 milyar, 2004 yýlý 400 milyar dolardýr. Afganistan ve Irak ta harcananlar bu rakamlarýn dýþýndadýr.irak savaþý haftada 3.5 milyar dolara malolmaktadýr. Bush un teröre karþý savaþ ilan ettiði döneminde askeri harcamalar yüzde 36 artýþ göstermiþtir.ayný yönetim dönemindeki askeri harcamalarý 2,7 trilyon dolar olarak öngörmüþtür. Dünyanýn en büyük 10 silah tekellerinin 7 si ABD kökenlidir yýlýnda ABD silah tekellerinden 70 milyar dolarlýk silah almýþtýr. Uluslararasý silah ticaretinin yüzde 46 sý ABD tekellerinin elindedir. Bir ülkenin örneðin sivil havacýlýðýný güçlendirmek için devlet yardýmlarýna baþvurmasý, Dünya Ticaret kurallarýna aykýrýdýr. Ama Pentagon un askeri uçak üretimi ve ticaret yapan tekellere çeþitli biçimde destek aktarmasý Dünya Ticaret Örgütü nün kurallarýna aykýrý deðildir. Bunlar ulusal güvenlik kapsamýnda kabul edildiði için bu kurallarýn dýþýnda tutulmaktadýr. Aslýnda hiçbir uluslararasý kural ABD çýkarlarýnýn dýþýnda olamaz. Amerika dünyadýr, dünya da Amerika dýr. Amerikanýn çýkarlarý dünyanýn çýkarlarýdýr.bu çýkarlara karþý gelenleri, ya da bu çýkarlar doðrultusunda hareket etmeyenler ABD nin evrensel adaletine hesap vermek durumundadýr ABD nin müdahaleci politikalarýnýn temel mantýðý budur dan günümüze kadar, Uzak Doðudan Orta Doðuya, Avrupa dan Latin Amerika ya, irili ufaklý 135 müdahale gerçekleþtirmiþtir. ABD nin müdahalede bulunmadýðý Latin Amerikan ülkesi yok gibidir te demokratik bir seçimle iktidara gelen Allende yi öldürterek askeri darbe ile Pinoche yi iktidara getirdi. Allende ile birlikte binlerce insan öldürüldü, iþkenceden geçirildi lerde Nicaragua de Sandinistalar a karþý Contralar ý örgütledi de küçük bir ada olan Granada yý iþgal etti. Bolivya, Brezilya, Küba, Dominik, Ekvator, El Salvador, Guatelama, Haiti, Honduras, Jamaika, Meksika, Panama, Peru, Surinam, Uruguay ABD nin açýktan ya da örtülü müdahale ettiði Latin Amerika ülkeleridir. Bütün bu müdahalelerin gerekçesi demokrasi ve insan haklarý olarak gösterildi. Ama insan haklarý ve demokrasinin en acýmasýz karþýtlarýydý iktidara taþýdýklarý. ABD nin bu müdahaleci politikalarý giderek sýklaþmaktadýr. Ýkinci Dünya Savaþý nýn sonuna kadar yýlda ortalama 1.15 müdahale yapmýþken, bu oran soðuk savaþ döneminde 1.29 a, Berlin duvarýnýn yýkýlmasýndan sonra 2 ye yükselmiþtir. Soðuk savaþýn sona ermesiyle, ABD nin askeri politikalarýnda görülen bir baþka önemli deðiþim de, Fransa nýn sömürgelerinde kullandýðý lejyonerler örneðinde olduðu gibi, deðiþik etnik ve dinsel kökenli profesyonellerden oluþan uluslararasý birliklerin kurulmasýdýr. Bunlar özel þirketlerin askeri birlikleridir. Bu þirketler baþka ülkelerin askerlerine, polislerine, jandarmalarýna eðitim vermekle kalmýyorlar, yabancý devletlerin, þirketlerin de korumalarýný yapýyorlar. Sorgu ve iþkencelere katýlýyorlar, gerektiðinde kiralýk birlikler olarak çatýþmalara giriyorlar. Özellikle Afrika da faaliyet gösteren büyük þirketler, bu askerleri kullanarak kendilerini yerlilere karþý korumakta, gerektiðinde yerli halkýn bir kesimi ile iþbirliði yaparak, yönetime karþý isyanlar çýkarmaktadýrlar. Fildiþi Sahili, Sierra Leone, Liberya, Ruanda da bu paralý askerler darbe, karþý-darbe ve katliamlara giriþmiþlerdir. Hýrvatistan ve Kolombiya da çatýþmalara katýlmýþlardýr. Northbridge Service Group adlý Amerikan-Ýngiliz þirketinin komando tugayý Afrika da pek çok isyan ve katliama karýþmýþtýr. Þirket 4 milyon dolar karþýlýðýnda Morovia ya giderek Charles Taylor u yakalama önerisinde bulunmuþtur. Washington daki Brookings Enstitüsü nden Peter Siniger in hesaplamamalarýna göre 1991 Körfez Savaþý ndan bu yana, Irak ta faaliyet gösteren bu þirketlerin sayýsý beþ kat artmýþtýr ile 2002 arasýnda ABD Savunma Bakanlýðý ile bu tür askeri þirketler arasýnda 3 binden 14 Sayý 1

15 BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP BOP fazla anlaþma imzalanmýþtýr.anlaþmalarýn parasal tutarý ise 300 milyar dolarý aþmaktadýr. Bu þirketler Irak ta güvenlik güçlerini, Bosna da, Kosova da sivil polisleri eðitmiþ, Afganistan da Dyn Corp adlý þirket Karzai nin korumasý görevini üstlenmiþtir. Newsweek e göre Irak ta gerilla sabotajlarýna karþý ABD li özel askeri þirketler korumacýlýk yapýyorlar. El Garip hapishanesindeki sorgulamada bu þirketlerin uzmanlarýnýn da bulunduðu bilinmektedir. Bu geliþmeler, savaþlarýn da giderek serbest piyasa koþullarýnda özelleþeceði düþüncelerini güçlendirdiði izlenimini veriyor. Birinci Körfez Savaþý nda ABD güçlerinin komutaný General Barry McCoffrey, ABD nin Dünya ölçeðindeki varlýðý aðýrlýk kazandýkça, dýþarýdaki görevi bu tür þirketlerin daha çok yükleneceklerini vurgulamaktadýr. b) Ekonomik olarak ABD, Japonya ve Almanya ile bazý alanlarda rekabet etse de, küresel ekonominin ana lokomotifi olma konumunu korumaktadýr yýlýnda dünyanýn en büyük 200 þirketinin 90 ý ABD, 17 si Japon, 16 sý Ýngiliz, 13 ü Alman 13 ü Fransýz kaynaklýdýr. Sermaye büyüklüðüne göre dünyanýn en büyük 500 þirketinin 239 u (10.8 trilyon dolar) ABD, 64 ü Japon (1.8 trilyon dolar), 40 ý Ýngiliz (1.6 trilyon dolar), 28 i Fransýz (0,9 trilyon dolar), 21 i Alman (2.1 trilyon dolar) dýr. Ýlk 100 þirketin ise 69 u ABD kökenlidir. ABD nin en büyük dört yatýrým bankasýnýn küresel ölçekteki payý yüzde 40 týr. c) Teknolojik olarak ABD en kritik alanlarda üstünlüðünü rakipsiz olarak korumaktadýr. Özellikle askeri teknoloji açýsýndan yalnýzca bugün deðil, görünür gelecekte de ABD ile boy ölçüþecek bir güç olasýlýðý söz konusu deðildir. d) Kültürel olarak özellikle dünya gençliðine Amerikan tarzý yaþam benimsetilmiþtir.abd televizyon programlarý ve filmleri dünya pazarýnýn yüzde 70 ten fazlasýna sahiptir. Önemli sektörlerden biri haline gelen reklam sektörünün gelirlerinin yüzde 75 i ABD ye dönmektedir. Bu dördünün birleþimi Amerika yý yegane kapsamlý süper güç yapmaktadýr. (Brzezinski, s. 26). ABD bu üstünlüðünü sürdürmek için dünya enerji kaynaklarýnýn kontrolünü tartýþmasýz güvence altýna almak zorundadýr. Bu konuda BOP un iki ayaðý vardýr: Birinci ayak petrol yataklarýnýn denetim altýna alýnmasýdýr. Bölgede, Irak ve Ýran dýþýnda, (bu ülkelerde petrol devlet denetimindedir), petrol yataklarý büyük tekellerin denetimine girmiþtir. Kýsa erimde Irak petrolleri, uzun erimde Ýran petrolleri, bu iki ülkenin þeytani yönetimleri askeri müdahale ile demokratikleþtirilerek çözümlenmiþ olacaktýr. Bu demokratikleþme piyasa demokrasisi (market democracy) kurallarý kapsamýnda gerçekleþtirilecektir. Bir baþka anlatýmla, haritasý yeniden çizilecek olan bölgeye pazar ekonomisinin gerektirdiði bütün olanaklar sunulmuþ olacaktýr. Ýkinci ayaðý daha da önemlidir. Topraðýn altýndaki petrol pazara ulaþmadýðý sürece, bir deðer taþýmazdý. Bunlarýn dünya pazarlarýna ulaþtýrýlmasý için, boru hattý aðý kurulmalýydý. Daha da önemlisi, boru hatlarýnýn geçeceði yerlerin güvenliðiydi. Kafkas ve Orta Asya cumhuriyetlerinin petrol ve doðal gazýnýn doðu pazarýna ulaþýmý Ýran Körfezi ne uzatýlacak boru hattý ile gerçekleþmeliydi. Bu hatta kilit ülke Afganistan ve ikincil olarak Pakistan dý. Batýya Bakü-Ceyhan boru hattý ile de Akdeniz e ulaþmalýydý. Petrol ve doðal gazýn Avrupa ya naklinde Türkiye kilit ülke konumunda bulunmakla birlikte, hatlar projesinin gerçekleþmesinin baþlýca koþullarýndan biri, siyasal güvenlikti ve ikincisi sýcak çatýþma alanýnda bulunmamasýydý (M. Ýlhan Erdost, Üç Sivas, 1996, s. 51.) Batýya yönelen ikinci bir kanal da Koridor 8 yoluyla Adriyatik Denizi ne ulaþmaktýr. Bu hat Kafkasya dan Karadeniz yoluyla Bulgaristan ýn Burgaz limanýna, oradan Makedonya nýn Üsküp ve Arnavutluk un Dürses limanýna, oradan da Ýtalya nýn Bari ve Bridisi limanýna baðlanacaktýr. Bu kapsamda ABD sermayesi ile desteklenen AMBO nun (Arnavutluk-Makedonya-Bulgaristan Petrol Þirketi) hazýrladýðý proje ABD ve Ýtalya dan destek aldý. Bu hatla Washington Batý ya taþýnan petrolü denetiminde tutmakla kalmayacak, Almanya nýn Tuna yolunu da denetim altýna almýþ olacaktýr (Michel Collon, International Tribunal for U.S., 10 Haziran, 2000).Makedonya ve ardýndan Kosova da görev yapan General Micheal Jakson (KFOR un komutaný) Ýtalyan gazetesi Sole 24 Ore ye Nisan 1999 da þunlarý söylemiþtir: Bugün, burada yaratmýþ olduðumuz koþullar deðiþmiþ bulunmaktadýr. Þimdi, Makedonya nýn istikrarýnýn ve NATO ya katýlmasýnýn güvence altýna alýnmasý son derece önem kazanmýþtýr. Burada daha uzun süre kalarak bu ülkeden geçecek enerji koridorlarýnýn güvenliðini saðlamamýz gerekiyor (Michel Collon) Bu geliþmeler, baþta Rusya olmak üzere, irili ufaklý pek çok devletin Balkanlar dan ellerini çekmek istemeyiþlerini de açýklamaktadýr. Bu baðlamda, suyun baþýnýn, yani Kafkasya nýn ABD nin BOP politikalarý açýsýndan güvenliði ve istikrarý da büyük önem taþýmaktadýr. Sovyetlerin daðýlmasýnýn mimarlarýndan biri olan o zamanki Sovyet Dýþiþleri Bakaný olan Þvartnaze nin izlediði kiþilikli politikalar yüzünden kadir bilmez Bush tarafýndan kadife eldiven hareketi ile Gürcistan Devlet Baþkanlýðý ndan azledilip yerine Amerika dan ithal Sarkaþvili nin getirilmesi, ardýndan Abazya nýn liderinin derdest edilip Moskova ya postalanmasý da açýklýk kazanmaktadýr.þimdi gündemde Gürcistan ve Azerbaycan ýn NATO ya katýlmalarý vardýr. Bu sorun da NATO nun Ýstanbul toplantýsýnda büyük olasýlýkla çözümlenmiþ olacaktýr. ABD nin Kafkasya üzerinde oluþturduðu politikalar Rusya yý öteden beri rahatsýz ediyordu. Azerbaycan da petrol aramak ve üretim yapmak amacýyla ABD aðýrlýklý bir konsorsiyum oluþturulmasýnýn (21 Eylül 1994) ardýndan, Yeltsin in dýþ politika yardýmcýsý, Sergei Karaganov, bu anlaþmayý tanýmayacaklarýný belirtirken petrol boru hattýnýn yalnýz ekonomik deðil, ayný zamanda siyasal sorun olduðunu ileri sürerek, Türkiye ile Rusya arasýnda, Kafkaslar ve Orta Asya da bir etkinlik savaþýmýnýn geliþtiðini, bunun yeni bir olay deðil, bir yüzyýl boyunca oynanan oyunlara geri dönüþ olduðunu söyleyecektir (Üç Sivas, s. 64.) Böylece ABD nin Türkiye nin Karadeniz limanlarýnda üs kurma isteminin arkasýndaki mantýk da yerli yerine oturmuþ bulunuyor. Büyük Ortadoðu Projesi nin siyasal haritasýndaki bu bölüm neredeyse tamamlanmak üzeredir. Tamamlanmasý gereken Irak-Suriye-Ýsrail üçgenidir. Whashington un hazýrlamýþ olduðu plan gereðince, BM ve AB dýþlanarak, ABD güdümündeki dost ülkelerden oluþacak koalisyon güçleriyle Irak iþgal edilecek, ülke etnik ve mezhepsel temel üzerinde üçe bölünerek, küçük devletçikler (olmaz ise federe devletler) oluþturulacaktý. Özellikle Irak petrol rezervlerinin yüzde 65 ine sahip Kerkük bölgesinin Kürtler in denetimine verilerek, Birinci Arap-Ýsrail Savaþý ndan (1948) bu yana iþlemez haldeki eski Kerkük-Hayfa boru hattýnýn yenilenerek, bölge petrolü ve gazýnýn Hayfa Limaný na ulaþtýrýlmasý öngörülüyordu. Böylece Ýsrail in eline çok güçlü bir silah verilmiþ olmasýnýn yanýnda, yeni bir Ýsrail-Kürt baðlaþmasýyla ABD, bölgede stratejik ortaklýðýný tamamlamýþ olacaktý. Irak, iþgal sonrasý günlük 270 bin varile düþen petrol üretimi (Irak ýn iç tüketiminin yarýsý) günde 3.5 milyon varile çýkarýlarak Suudi Arabistan ýn ardýndan ikinci büyük petrol ihraç eden ülke konumuna getirilecekti. Petrolü Irak ýn güney bölgesindeki petrol yataklarý ise Basra ya yerleþen Ýngiltere nin gözetimine verilmiþti. Bu projeyi Büyük Orta Doðu yapan bölge ise Kuzey Afrika dýr. Libya ve Cezayir in bu projeden dýþlanmasý düþünülemezdi. Bilinen rezervleriyle dünya sýralamasýnda 11. olan Libya nýn ayrýca gaz rezervleri de vardýr Pan Am uçaðýnýn düþürülmesinden bu yana (1986) ABD ve Ýngiltere ile kanlý býçaklý olan Kaddafi, Blair le el sýkýþarak Bush a gönderdiði selam, Kuzey Afrika petrol bölgesinin BOP coðrafyasýnda yerini aldýðýnýn ilk sinyalleri olarak algýlanýyordu. Bugün Körfez ülkelerinde üretilen petrolün yüzde 90 ý Asya ya gidiyor. ABD nin petrol ithalatýnýn bölgedeki payý yüzde 18 dir lerde pay yüzde 70 e çýkacaktýr. Nüfus yoðunluðunun yüksek olduðu Uzak Doðu ülkelerinin enerji gereksinimleri ve baðýmlýlýklarý giderek artmaktadýr. Dünyanýn en hýzlý geliþen ülkelerinin baþýnda gelen Çin de kiþi baþýna düþen araba sayýsý batý ölçülerine ulaþacak olsa, yerkürenin bilinen enerji kaynaklarýnýn beþ yýl içerisinde tüketileceði hesaplanmaktadýr. (*) Kanal projesi M.Ö. on üçüncü yüzyýlda Ramses II tarafýndan gerçekleþtirilmiþti. Kum fýrtýnalarý zamanla kanalý doldurmuþtu. Bundan yedi yüz yýl sonra, M.Ö. 600 ün sonlarýnda Firavun Necho kanalý yeniledi. Heredot a göre kanal bir uçtan bir uca dört günde geçiliyordu. Kanalýn yeniden yapýmýnda yüz yirmi bin Mýsýrlý yaþamýný yitirmiþti. Pers hükümdarý Darius M.Ö. 5. yüzyýlda kanalý geniþletti. Kanal 50 metre geniþliðinde, 7 metre derinlikte idi.yedinci yüzyýl ortalarýnda Halife Ömer, Mýsýr ý aldýktan sonra kanalý yeniden iþler hale getirdi. (Conquest My Man, Paul Herrmann, Newyork 1954, s ). Aðustos

16 Hacýbektaþ Dergâhý Postniþini Veliyettin Ulusoy la Söyleþtik BÖLÜM I Ahmet Koçak ýn yaptýðý bu söyleþinin ikinci ve son bölümünü gelecek sayýmýzda okuyabilirsiniz Bize kendinizi kýsaca anlatýr mýsýnýz? 1942 de doðdum. Ýlk ve ortaokulu Hacýbektaþ ta tamamladýktan sonra, liseyi Kayseri de yatýlý olarak okudum. Liseden sonra yurtdýþý sýnavlarýna girerek Almanya ya gittim. Orada mimarlýk okudum. Bir müddet çalýþtýktan sonra 1974 yýlýnda Türkiye ye döndüm. Askerlikten sonra Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüðü Yapý Ýþleri Daire Baþkanlýðý nda bir yýl çalýþtým. Oradan ayrýldýktan sonra Hacýbektaþ Belediye Baþkanlýðý Fen ve Ýmar Ýþleri Müdürü olarak iþe baþladým yýlýnda emekli oldum. Hacýbektaþ ta yaþýyorum. Hacý Bektaþ Veli Dergâhý postniþinisiniz. Postniþinlik Nedir? Ne zamandan beri bu görevi yürütüyorsunuz? Ecdadýnýz Hacý Bektaþ Veli postniþinlerinden uzak ve yakýn geçmiþte, kiþilikleri ve eylemleriyle sizi en çok etkileyen ve size örnek oluþturan kimlerdir? Onlardan biraz söz eder misiniz? Hacýbektaþ Veli Dergâhý postniþini olmak çok yüce bir makamdýr. Biz sadece bu yolun bir hizmetkârýyýz. Bu yol bizi bir hizmetkâr olarak kabul ederse bizim için makamlarýn en yücesidir. Postniþinlik nedir? Post bir simgedir. Postta oturma yetkisi, bu makama layýk görülen ve toplumdan da kabul gören zatlara aittir. Alevilik-Bektaþilikte oniki, simgesel post vardýr. Tarikatta eðitici olan bir makamdýr. Hizmetlerin temsil edildiði postlarýn tamamý Hacý Bektaþ Veli ye ait olan Horasan Postu na baðlýdýr. Post merkezdir. Horasan Postu nu, Hacý Bektaþ Veli ye, Horasan dan ayrýlýrken Lokman Perende, Ahmet Yesevi yi temsilen vermiþtir. Bu postun Hz. Ali ye ait olduðuna ve Hz. Ali den geldiðine inanýlýr. Bu postta kimse oturamaz. Pir makamýdýr. Yolun özüdür. Kiþilikleri ve eylemleriyle beni etkileyen postniþinlere gelince: Bu sorunun cevabý gerçekten zor. Bu postu temsil edenler arasýnda ayýrým yapmak haddimize deðil. Her birisi bir kutup, bugünün deyiþiyle bir önder. Bütün bunlara raðmen, Kalender Çelebi beni çok etkilemiþtir. Toplum ve inancý için haksýzlýklarýn karþýsýnda durmuþ ve bu uðurda canýný ortaya koymuþtur. Ayný Hz. Hüseyin gibi. Dergimizin de ismine esin kaynaðý olan Serçeþme Pir Hacý Bektaþ Veli yi bir de sizden dinlemek isteriz. Neden Serçeþme denmiþtir? Ali Celalettin Ulusoy un, Hünkâr Hacý Bektaþ Veli ve Alevi-Bektaþi Yolu adlý eserine baþvuralým: Alevi-Bektaþilerce, Hünkâr Hacý Bektaþ Veli, bütün ocaklarýn baðlandýðý, inancýn kaynaðý ve yolun piri olarak bilinir.hünkâr Hacý Bektaþ Veli ye baðýlýlýk sadece inanç olarak kalmamýþ, çevresinde Horasan Pirleri ve Rum Erenleri diye adlandýrýlan ve daha sonra adlarýna ocaklar kurulan erenlerin soyundan gelenler de müritlerini görüp yol hizmetlerini yürütürken, Hacý Bektaþ Veli yoluna baðlý kalmýþlardýr. Hacý Bektaþ Veli den sonra ülkenin her yanýnda bulunan ocakzadelerin Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nda postniþin olan ve Hacý Bektaþ Veli evladýndan olan kiþiden icazet alma zorunluluðu vardý. Bunun dýþýnda dede, baba, abdal, sultan ve derviþ namýný taþýyanlarýn tümünün, tekke ve zaviyelerde görev yapabilmeleri, Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nda bulunan ve Hacý Bektaþ Veli nin evlatlarýndan olan postniþinin icazet vermesine baðlý idi. Bu, tekkedeki hizmetlerin ve vakýflarýn yönetilmesi için de ayný zamanda resmi bir zorunluluktu. Bu yasal zorunluluðun dýþýnda Hünkâr Hacý Bektaþ Veli nin Horasan Pirleri ve Rum Erenleri nin soyundan gelenleri kendi dergâhýna baðladýðý, Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ndan icazet almayanlar için Nasip aldýðý eli týrmalayanýn yediði haram, yuduðu murdar, tac ý delik, kendi murtattýr, diyerek yolun dýþýna çýkardýðý yaygýn bir kamu inancý olarak uygulanýyordu. Bazý ocakzadelerin, Hacý Bektaþ Veli Dergâhý mesafe-i baidededir(uzak yerdedir, diyerek Dergâh a gitmedikleri ve Bizim soyumuz da seyyiddir. Hacý Bektaþ Dergâhý na gitmek lazým deðildir, þeklinde konuþtuklarý olmuþsa da bunlarýn zamanla, Hacý Bektaþ Dergâhý ndaki kayýtlarý silinmiþ ayrýca, müritlerince de ciddiye alýnmaz duruma düþmüþlerdir. Böylece Hacý Bektaþ Veli ye olan geleneksel baðlantýya olumsuz yönden etken olamamýþlardýr. Örneðin, Pir Sulatan Abdal oðullarýndan Ýnce Mehmed i talipler, Pir Sultan evladý olarak kabul etmiþler; o da Hacý Bektaþ Veli Dergâhý na giderek zamanýn mürþidinden icazet almýþtýr. Anlatýldýðý gibi, Anadolu ve Rumeli nde bulunan ocakzadelerin kayýtlarý Hacýbektaþ Dergâhý nda tutulmaktadýr. Bu konuda karþýlaþýlan güçlükler orada çözümlenmektedir. Alevi-Bektaþilerin yaygýn inançlarýndan biri de Hacý Bektaþ Veli nin çað ve ad deðiþtirmiþ Ali olduðudur. Güvercin donunda Sulucakarahöyük e konan ve cümle evliyalardan üstün olduðunu kanýtlayan Hacý Bektaþ Veli, gösterdiði iþaretlerle Ali olduðunu ârif olanlara açýklamýþtýr. Alevi-Bektaþi inancýnda Þah-ý Velâyet Ali dir. Velilik ondan sadýr olmuþ ve cümle veliler ona baðlanmýþtýr. Hünkâr Hacý Bektaþ Veli, Ali nin Veli adýyla, velâyetini yeryüzüne doðrudan doðruya tanýtmak amacý ile tecellisidir. Velâyet, Tanrý nýn kendine dost kýldýðý ve verdiði ilhamla yaratýcý varlýðýna kattýðý kiþiye verilen sýfattýr. Velâyete sahip olan kiþi Veli veya Veliyullah, Tanrý nýn buyruðunu, hüküm ve tasarrufunu bâtýni yoldan gerçekleþtirir. Bu itibarla ölümle sona ermez. Tanrý nýn emri ve Veli nin bildirimi ile soyundan bir baþkasýna geçer. Bir baþka tecellisidir bu. Uyarma ve yüceltme görevi bu yoldan sonsuza kadar sürecektir. Pir, Tanrý ya ulaþmayý amaçlayan bir yolun kurucusudur. Erenlere ve ulu kiþilere de pir denilmekte ise de terim olarak anlamý bir yol (tarikat) kuran kiþidir. Hacý Bektaþ Veli, velilik yanýnda Pir olarak da tanýmlanmýþtýr. Hacý Bektaþ Veli nin yolu kendi soyundan gelen ve genellikle mürþit olarak adlandýrýlan postniþinler tarafýndan yürütülüyordu. Alevi-Bektaþiler tümü ile Hacý Bektaþ Veli yi Pir olarak kabul ettikleri ve bu yolda ikrar verdikleri için doðrudan doðruya veya ocakzadeler aracýlýðý ile Hacý Bektaþ Veli soyundan gelmiþ olan bu mürþide baðlý bulunuyordu. Mürþit, onlarýn nazarýnda ayný zamanda Kutbül-aktab (Tanrý nýn velilere verdiði güç ve yetkiye sahip kiþi) idi. Alevi-Bektaþilerin böylesine zincirleme baðlantýsý el ele, el Hakk a, diye tanýmlanýyordu. Mürþidin manevi yönetimindeki inanç birliði ve Tarik-i Mustakim (doðru yol), Tarik-i Nazenin (yüce yol, ince yol) olarak adlandýrýlýyordu. Bu yola uyanlar insan-ý kâmil olup, Güruh-u Naci ye (kurtulmuþ, selamete çýkmýþ) katýlmýþ oluyorlardý. Hz. Muhammet in, birçok sahabe tarafýndan rivayet edilen Ümmetim yetmiþüç bölük olacak, bunlardan yalýnýz bir bölüðü necat bulacak (Cehennem den kurtulacak) sözünden kaynaklanan, necat bulmuþ topluluk anlamýna gelen güruh-u naci ye girebilmek, Alevi-Bektaþilerin itikatýnca, cümle evliyanýn serçeþmesi olan, Hacý Bektaþ Veli ye baðlanmak ve O nun yolunda yürümek ve O nun tertemiz suyunda yýkanýp temizlenmekle mümkündür. 16 Sayý 1

17 Azgýn inkârcýyla azgýn sofu, aklýný her þey zanneden kurnazla, aklý kullanmaya yanaþmayan softa, aykýrý yollara koþar görünseler de ayný hedefi paylaþýrlar Alevi-Bektaþi inancý ve felsefesi hakkýndaki görüþlerinizi anlatýr mýsýnýz? Alevi-Bektaþi inancý ve felsefesini yazýlý veya sözlü olarak eksiksiz ifade etmek olanaksýz, çünkü sýnýrý yok. Bu inancý yaþarsanýz anlayabilirsiniz. Alevilik-Bektaþilik akýl ve sevgi (gönül gözü-kalp) sentezidir. Akýl insana verilmiþ en büyük nimet, insaný insan yapan, Allah a ulaþmaya layýk kýlan nitelik. Akýl, sebeple netice arasýnda, saðlam baðlantý kurma yeteneði, insana özgü. Ama unutmamak gerekir ki zayýflýk, vesvese de insana özgü. Aklýn, yani düþünmenin öðeleri, bilinenle karþýlaþtýrma yaparak bilinmeyenle nedensellik iliþkisini bulabilmektir. Ýki kere ikinin dört ettiðini bilince, iki kere dördün sekiz edeceðini bir kýyaslamayla öðrenip beller. Ya iliþki denklemi kuramadýðýmýz olaylar? Ya bilinmeyenin, hiç kýyasa gelmeyenin davranýþlarý ve bu davranýþlarýn neticeleri? Hemen þu gerçek karþýmýza çýkýyor; aklýn el atamayacaðý sahalar var. Bu sahalarda ýsrarla aklý kullanmaya çalýþmak, on mumluk ampulle, gece karanlýðýnda ufku taramaya benzer. Sonuç olsa olsa gölgeler ve hayaletlerdir. Aklýmýz, kiþisel akýl, tasavvuf deyimiyle cüz i akýl, ilahi aklýn yanýnda denizde bir damla bile deðil, olsa olsa ilahi akýldan bir misaldir. Ýlahi akýldan esintileri yakalama aracý ise akýl deðil, gönüldür. Seziþ, duyuþ Çünkü gönül, tek Akýl gibi kýsýmlara ayrýlmýþ deðil. Cümle âlem tek gönülde. Ýlahi aklýn yayýnýný, o akýldan bir duyuþ diye ifade edebileceðimiz gönlün anteni yakalar. Alevilik-Bektaþilikte buna gönül gözü diyoruz. Öyleyse þu sonuca varabiliyoruz demektir. Tek gönlün kudreti bireysel varlýðýmýzý sardýðý, gönlün yayýný, kiþiliðimizin parazitlerinden arýnabildiði oranda, ilahi aklýn keyfini süreriz. Büyük keþiflerin, birden içe doðuþ þeklinde fýþkýrdýðýný hatýrlarsak, dediðimizin doðruluðunu kanýtlamýþ oluruz. Þaire ilham gelmesi gibi Kendi mütevazi hayatýnýzda da en saðlam kararlarýn, en umulmadýk eserlerin böyle meydana geldiðini görmüyor musunuz? Cüz i aklýn sanat eseri yaratmamasý da bundan deðil mi? Þüphesiz yukarýda dediðimiz gibi akýl en büyük lütuf. Ama esas kaynaktan (Tanrý) uzak tutulduðu ve kiþilik sevdasýna, ben iddiasýna sebep olduðu, yani gönülle baðý kesildiði oranda vesvese kutusudur. Ve tersine, gönüle yol verdiði oranda da katre-umman birleþiminde kapýyý açan sadýk hizmetkâr olur. Yanlýþ anlaþýlmamasý için vurgulamamýz gerek; cüz i aklýn rolü büyük. Þaþýrtsa, benlik sarhoþu olsa bile rolü büyük; iç âlemimizi alacaya bulayan, tek hakikat rengini, pirizmanýn binbir noktasýndan yansýyan çeþitli renklere dönüþtüren, aradýðýmýzý kaybettirip sonra bulmamýza imkan saðlayan, varoluþu dinamik kýlan cüz i akýldan baþkasý deðildir. Þu ilahi dengeye çok dikkat etmek gerek; kararýnda kullanýlan her þey bizi hakikat varlýðýyla ayný gayeyi paylaþtýrmaya götürür, karardan ayrýlýp eski tabirle ifrada düþmek ise sapýklýða vardýrýr. Azgýn inkârcýyla azgýn sofu, aklýný her þey zanneden kurnazla, aklý kullanmaya hiç yanaþmayan softa, aykýrý yollara koþar görünseler de ayný hedefi paylaþýrlar. Alevi-Bektaþi inancýnýn temelinin Hz. Ali ve Hacý Bektaþ Veli nin deðeri ölçülemez kiþiliklerine baðlý olmasý, Hacý Bektaþ Veli nin Hz. Ali soyuna baðlý olduðu inancý, hatta isim deðiþtirmiþ Hz. Ali olduðuna olan itikat ve inanç, temelde birbirinden farký olmayan Alevilik ve Bektaþiliði ayrýlmaz bir þekilde birleþtirmiþtir. Hacý Bektaþ Veli her þeyden önce bir Ýslam mutasavvýfýdýr. Kiþiyi daha kapsamlý, daha özgür bir düþünce ve inanç sistemine de ulaþtýrabilen tasavvuf, Hacý Bektaþ Veli felsefesinde kiþisel yöneliþler ve zevkler olmaktan çýkarak toplumun huzur ve mutluluðuna yönelik bir biçim almýþtýr. Tasavvuf, genel hatalarýyla daha geniþ, daha kapsamlý ve daha özgür bir düþünce sistemini de özünde barýndýrýr. Ýþte bu özellik Hacý Bektaþ Veli yi tasavvuftan toplum için yararlanma yoluna itmiþtir. Hacý Bektaþ Veli düþüncesinde, ilk gördüðümüz þey insan ve insan sevgisidir. Ýnanç, insaný yüceltmenin, sevmenin ve saymanýn bir aracý olarak ele alýnmýþtýr. Böyle olunca da inanç tüm insanlara mutluluk daðýtacaktýr. Bu mutluluðun daðýtýcýsý Alevi-Bektaþi inancýna göre kâmil insandýr. Kâmil insan ise hakikat kapýsýna ulaþmýþ velilerdir. Bu makama ulaþmanýn yolu, her yüksek huyu almak ve her alçak huyu býrakmak þeklinde özetlenebilir. Burada kastedilen yüksek huy tanrýsaldýr. Alevi-Bektaþi inancýna göre insandaki tanrýsal taraftýr. Hakk ýn âdemde mevcut olmasýdýr. Bunun yanýnda alçak huy olarak adlandýrýlan kýsým, insanýn nefsi, yani þeytani kýsmýdýr. Bu düþünceye göre insan aklýný kullanarak, þeytani kýsmýný ne kadar atarsa, kendinde mevcut olan tanrýsal kýsmýna o kadar yaklaþýr ve sonuçta Hakikat a ulaþýr. Hakikat a ulaþmak, bir katrenin, ummana ulaþmasý ve ummanda kaybolmasýdýr. Bu gerçeði anlamak için gerekli olan gönül gözü veya duyularüstü idrak ancak dört kapýdan geçen velilere ve kâmillere ait bir özelliktir. Fransýz düþünür ve matematikçisi Pascal buna; Sonsuzu yakalayan idrak, diyor. Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nýn Alevi-Bektaþi tarihindeki önemini ve iþlevini anlatýr mýsýnýz Bugün ayný iþlevini yerine getirebiliyor mu? Getiremiyorsa nedenleri nelerdir? Farklýlýklarý hangi koþullar yaratmýþtýr? Kalender Celebi Olayý Dergâh açýsýndan ne gibi sonuçlar doðurmuþtur? Hacý Bektaþ Veli den, Kalender Çelebi ye kadarki zaman diliminde Anadolu ve Balkanlardaki Alevi-Bektaþi toplum yapýlanmasý þu þekildedir. Baþta Hacý Bektaþ Veli Dergâhý, Dergâh a baðlý dede ocaklarý, dede ocaklarýna baðlý talipler. Dedenin tayini, azli, görev yeri ve görev daðýtýmý Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ndan yapýlýyordu. Dergâh tan alýnan icazetle(izin belgesi) dedeler görev yerlerine gidiyor, ellerindeki icazetleri taliplerine gösterdikten sonra göreve baþlayabiliyorlardý. Yani dedeleri kontrol eden bir iþlevi vardý Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nýn. Ayrýca dedelerin yetiþtirilmeleri yine Dergâh a aitti. Dedeler sadece dini yönden deðil, hukuk, ziraat, madencilik ve tarým gibi alanlarda da bilgi sahibiydiler. Toplumun sosyal, ekonomik ve dinsel ihtiyaçlarýný karþýlayabilecek düzeydeydiler. Yakýn zamana kadar Alevi- Bektaþi köylerinin mahkemelik bir iþi olduðu görülmemiþtir. Problemler daha büyümeden dedeler kanalýyla çözülmüþtür. Dedeler, toplumun öðretmeni, doktoru, danýþmaný ve dini lideri olmuþlardýr. Sonuç olarak Hacý Bektaþ Veli Dergâhý dedeleri, dedeler talipleri arýtmýþlardýr. El ele, el Hakk a deyimi de buradan kaynaklanýyor. Bu düzen Kalender Çelebi dönemine kadar sorunsuz devam ediyor. Olayý daha iyi anlayabilmek için Kalender Çelebi dönemini biraz açýklamamýz gerekiyor. Bu konuda Ali Celalettin Ulusoy un Hünkâr Hacý Bektaþ Veli ve Alevi- Bektaþi Yolu adlý kitabýna baþvuralým: Balým Sultan ýn ölümü üzerine Hacý Bektaþ Veli postuna kardeþi Kalender Çelebi geçiyor ( ). 39 yaþýnda postniþin olan Kalender Çelebi kültürlü ve þair tabiatlýdýr. Postniþinliðinin ilk 11 yýlýnda sessiz bir hayat geçiren Kalender Çelebi yi, 1527 de Kanuni Sultan Süleyman a karþý büyük bir ayaklanma hareketinin baþýnda görüyoruz. Çok þiddetli biçimde patlak veren ve hýzla yayýlan bu ayaklanma, Saray ý telaþa düþürüyor. Osmanlý Devleti nin en güçlü hükümdarý Kanuni Süleyman, Sadrazam Ýbrahim Paþa yý büyük bir orduyla isyancýlarýn üstüne gönderiyor. Karaman, Sivas ve Dulkadir vilâyetleri askerleriyle de güçlendirilen Ýbrahim Paþa nýn ordusu ilk karþýlaþmada darmadaðýn oluyor. Kalender Çelebi isyaný, Osmanlý yazarlarýnýn çoðunun iddiasýnýn tersine, ekonomik nedenlere dayanýyordu. Kanuni Süleyman tahta geçtiði zaman, para darlýðýna bir çare bulmak üzere arazi yazýlmasýný yenilemiþti. Bu iþlem keyfi tutumlarla sürdürülüyor, itiraz edenlere cezalar veriliyordu. Týmarlý sipahilerin ve köylülerin zararlý çýktýðý bu arazi yazýmý, ülke çapýnda geniþ olaylar çýkmasýna neden oldu. Ayaklanmanýn tabanýný Bozok, Sivas, Maraþ, Adana, Tarsus köylü Türkmenleri oluþturmak- Aðustos

18 la beraber, ayaklanmaya bir o kadar da Alevi- Bektaþi olmayan sipahi ve köylü katýlmýþtý. Bozgun üzerine Sadrazam Ýbrahim Paþa, Kalender Çelebi safýnda bulunan týmarlý sipahilerle gizli iliþki kurdu, hepsinin arazisini geri vermeyi kabul etti ve onlarý köylü-türkmen isyancýlardan ayýrmayý baþardý. Böylece ikinci karþýlaþmada Kalender Çelebi ordusu bozuldu ve kendisi de öldürüldü. Osmanlý tarihinde en büyük köylü ayaklanmasý olan Kalender Çelebi kýyamý bu biçimde sonuçlandýktan sonra köylü bir daha uzun süre baþkaldýramayacak þekilde ezildi. Kalender Çelebi ayaklanmasýnýn tarihsel nedenlerinden biri de Yavuz Selim in Anadolu nun çoðu Türkmen halkýna karþý giriþtiði kanlý kovuþturma hareketidir.bu yöntem, yatýþtýrma saðlamak þöyle dursun, yýkýcýlýk ve soygun olaylarýný doðal hale getiren sürekli karýþýklýklar yaratmýþtýr. Ölümünden sonra Kalender Çelebi, büyük kardeþi Balým Sultan ýn türbesinde topraða verilmiþtir.kalender Çelebi isyanýndan sonra Alevi-Bektaþi toplumunun içine ikilik sokmak ve Hacý Bektaþ Veli soyunun etkinliðini yok etmek amacýyla, Hünkâr ýn mücerret (evlenmemiþ) olduðu söylentisi çýkarýlýyor. Bundan önceki üç asýrda yok böyle bir düþünce; ama Alevi-Bektaþi toplumunun, Hünkâr soyu çevresindeki güçlü birliði Osmanlý yý korkutuyor. O yýl, 1552 yýlý, Dergâh a Sersem Ali Baba adýnda biri Dede-Baba unvanýyla oturuyor, evlenmemiþ derviþler yerleþtiriliyor, hatta Nekþibendi þeyhleri yollanýyor. Bu tarihe kadar Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nda mücerret (evlenmemiþ) derviþ, dedebaba diye bir þeyler yoktur. Bu olaydan sonra Hacý Bektaþ Veli evliydi, deðildi tartýþmalarý, zaman zaman alevlenerek günümüze kadar sürmüþtür. Hatta Anadolu da bazý ocaklarda. Hacý Bektaþ Veli nin evlenmemiþ olduðu fikrini kendi çýkarlarý açýsýndan veya Osmanlý nýn etkisiyle benimsemiþlerdir. Böylece Hacý Bektaþ Dergâhý nýn kontrol mekanizmasý kaldýrýlmýþ, Osmanlý açýsýndan da parçalanmýþ ve merkezi birlikten uzak toplumlar oluþmuþtur. Yavuz Sultan Selim tarafýndan Mýsýr dan Elahram Üniversitesi nden getirilen din bilginleri (?) Osmanlý idaresinde, þeriatý en etkin biçimde uygulamýþ ve Alevi- Bektaþi toplumunun nefes alacak ufak bir penceresi bile kalmamýþtýr. Alevi-Bektaþi toplumu yapýlan bu baský ve can korkusuyla, kuþ uçmaz kervan geçmez, gözden uzak bölgelere yerleþerek Dergâh tan kopmuþ, içine kapalý toplumlar oluþturmuþlardýr. Bunun yanýnda, Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ndan kopmayan büyük bir çoðunluk da var. Zaman zaman gizli, zaman zaman aleni bir iliþki bugüne kadar sürüyor. Özellikle Hacý Bektaþ Veli Dergâhý ndan uzak olan yöreler (o zamanýn ulaþým imkânlarý da dikkate alýnýrsa) zamanla baðlarýný koparmýþ ve küçük topluluklar oluþturmuþlardýr. Bugünkü parçalanmýþlýk bence buradan kaynaklanýyor. Kendi içlerinde Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nýn yerini dolduracak ocaklar oluþmuþ, bu ocaklar Seyyid-i Saadet yani Oniki Ýmamlar dan geldiklerini, Hacý Baktaþ ýn dünkü bir olay olduðunu, kendi nesillerinin Hz. Ali ye ve Hz. Peygamber e dayandýðýný iddia etmiþlerdir. Bilerek veya bilmeyerek bu iddialar toplumun parçalanmasýndan, merkezden kopmasýndan baþka bir iþe yaramamýþtýr. Ancak þu gerçek de yadsýnamaz, yüzyýllarýn getirdiði köklü bir sistem var. Bu sistem sayesinde, merkezden kopmuþ olsalar bile, esastan ayrýlmamýþlar, sadece ufak tefek farklýlaþmalar olmuþtur. Bu yol, dedelerin, babalarýn büyük özverisi sonucu bugüne kadar gelmiþtir. Burada âþýklýk geleneðinin de büyük katkýsý olmuþ, bu erdemli dedeler, babalar, âþýklar, sadýklar köy köy dolaþarak toplumun öðretmeni, doktoru, dini görevlisi, adalet daðýtýcýsý olmuþlardýr. Tüm acýlara raðmen, topluma mutluluk vermiþlerdir. Dinin, inancýn da amacý mutluluk daðýtmaktýr. Yüzyýllar süren bu yaþamdan sonra bugün temelde ayný olmasýna raðmen, farklý seslerin duyulmasý normaldir. Yapýlacak þey, inancýmýzýn bize verdiði güzellikleri, bizim baþkalarýna vermemiz lazým, sevilmemizi beklemeden, sevmemiz gerekir. Ýnancýmýzýn temeli de zaten bu sevgidir. Bu yol, dedelerin, babalarýn büyük özverisi sonucu bugüne kadar gelmiþtir. Bu erdemli dedeler, babalar, âþýklar, sadýklar köy köy dolaþarak toplumun öðretmeni, doktoru, dini görevlisi, adalet daðýtýcýsý olmuþlardýr. Babalýk (Babagan/Babayan Kolu) hakkýndaki düþünceleriniz. Derviþ Bektaþiliði veya Babayan Kolu, çok sýnýrlý bir çevrede kalmýþ, özellikle Ýstanbul daki Alevi-Bektaþi toplumunca benimsenmiþ olmasýna raðmen, Ýstanbul da aydýn çevre ile temas kurmuþ, devlet katýnda görev üstlenmiþlerdir. Bosnalý Vahdeti, Türabi, Mirati, Vehbi, Mehmet Ali Hilmi, Ýbrahim Mihrabi gibi güçlü þairler yetiþtirmiþlerdir. Bu nedenle Alevi-Bektaþi Yolu ile ilgili bilgiler bu kanaldan dýþarýya yansýmýþ, kitaplarda ve ansiklopedilerde yer alan bilgiler babalardan, onlarýn çevrelerinden iþitilen sözlerden oluþmuþtur. Ansiklopedilerde ve bu konuda yapýlan bazý bilimsel araþtýrmalarda, Alevi-Bektaþi Yolu nun kurallarýna uymayan hayali bilgilerin verilmiþ olmasýný, bu nedene baðlamak gerekiyor. Bektaþiliðin bu bölümünün yaygýnlaþmamýþ olmasýnýn baþlýca sebebi, temelinde soydan gelen bir Alevi-Bektaþi topluluðunun bulunmamasýdýr. Bu kolda mücerretlik (evlenmemek) Hacý Bektaþ Veli nin özyaþamýna iliþkin farklý bir yorum getirilerek gerekçelendirilmiþ ve önemli bir yol kuralý olarak kabul edilmiþtir. Ailenin teþekkülüne olanak vermeyen bu mücerret derviþlik müessesesi, toplum yaþantýsýný zaafa götüren bir yöntem olarak, küçük insan gruplarýný bir tekkenin içine veya bir babanýn çevresine sýkýþtýrmýþtýr. Anadolu Alevi-Bektaþiliðinde musahiplikle de ayrýca güçlendirilen aile sisteminden yoksun kaldýðý, doðuþtan ailenin bilinçli ve geleneksel inancýndan faydalanamadýðý için Derviþ Bektaþiliði Hacý Bektaþ Veli felsefesinin hayata uygulanmasýnda çok sýð ve yüzeysel kalmýþtýr. Günümüz Aleviliðini ve Alevi-Bektaþileri nasýl deðerlendiriyorsunuz. Bu baðlamda Alevi-Bektaþi örgütlülükleri (dergâhlar, dernekler, vb.,) hakkýndaki düþünceleriniz nelerdir? Farklýlýklarýn ortadan kalkmasý, Alevi-Bektaþilerin bir çatý altýnda örgütlenmesi için yapýlmasý gereken þeyler nelerdir? Bu birliðin Serçeþme Hacý Bektaþ Veli Dergâhý çevresinde toplanmakla mý gerçekleþecek? Dergâhta Birliðin çerçeve koþullarý nasýl çizilmelidir? Zaman, gördüðümüz her þeyi yýpratýr. Tüm canlýlar zaman içerisinde var olur, yaþar ve ölürler. Ýnançlar da zaman içerisinde yýpranýr, deðiþir, erozyona uðrar. Alevi- Bektaþi toplumu son kýrk elli yýlda büyük bir sosyal patlama yaþadý. Ekonomik yönden çok zayýf olan toplum, büyük þehirlere ve yurtdýþýna göçmek zorunda kaldý. Ekonomik yönden biraz toparlanýnca, inancýna sahip çýkmaya baþladý. Bu amaçla dernekler kurulmaya baþlandý. Bu dernekler sivil toplum kuruluþlarý olarak güzel hizmetler verdi ve bugünkü duruma gelindi. Daha önce köy ortamýnda yaþayan Alevi- Bektaþi toplumunun yol kurallarý bu ortama uygun olarak yüzyýllar boyu devam etmiþti. Ortam ve sosyo-ekonomik þartlar deðiþince yol kurallarý da zorlanmaya baþladý. Bu zorlama sonucunda þekilcilik, en büyük tehlike olarak topluma hakim olmaya baþladý. Bilindiði gibi Alevi-Bektaþi inancýnda, þekilcilik yoktur, gönülden inanma, iç temizliði, kendi kendine hesap verme esastýr. Musahiplik, toplumu tarih boyunca kaynaþtýrdý, bir tuttu. Bugün artýk sadece adý kaldý, uygulamasý þekilcilikten öte geçemiyor. Türkiye de iþsiz ve zor yaþayan birinin musahibi, yurtdýþýnda ise aralarýnda ekonomik yönden büyük farklýlýklar oluyor. Býrakýn namus dýþýnda her þeyin ortak olduðunu, fakir olan musahibine borç bile vermiyor. Hatta yurtdýþýndaki musahip kardeþ suç iþlemiþse, Türkiye deki onun yüzünden yola alýnmýyor. Dünyadaki hangi hukuk sisteminde iþlemediði suçtan ceza gören bir hukuk anlayýþý var. Evvelden köy ortamýnda ekonomik yönden 18 Sayý 1

19 aþaðý yukarý eþittiler, birisi suç iþlemeye niyetliyse musahip kardeþi ikna ederek vazgeçirebiliyordu. Ayný durum cem ayinleri yani toplu ibadet için de geçerli. Bilindiði gibi ceme girenler tertemiz olacaklar, kimseye küs dargýn olmayacak, yüz kýzartýcý bir suç iþlememiþ olacak, gönlünde kin, kibir, güman olmayacak. Böyle bir durum varsa, sorun ortaya konup gönül hoþluðuyla tatlýya baðlanacak, problem çözülemezse suçlular cemi terketmek zorunda kalacaklar. Çünkü, cemden amaç gönül birliði ile Tanrý huzuruna çýkmak O na ibadet etmektir. Tanrý huzuruna, küs, dargýn, suçlu çýkýlmaz. Bugünkü cemlerin ne yazýk ki pek çoðunda, býrakýn küs, dargýn olmayý, ceme girenlerin pek çoðu birbirlerini tanýmýyorlar. Birbirlerini tanýmayanlar nasýl gönül birliðiyle Allah- Allah diyecekler? Bu örnekleri çoðaltabiliriz, çok hýzlý bir þekilde bu þekilciliðe çare bulamazsak, Alevi-Bektaþi inanç sisteminde çöküþler baþlayacak, benlikler öne çýkacaktýr. Yol kurallarýný öðreneceðiz fakat günlük hayatýmýza uygulayamayacaðýz, böylece yol kurallarý deðerlerini kaybedip, sadece þekil olarak kalacaklar. Alevi-Bektaþi toplumu, özellikle Kalender Çelebi isyanýndan sonra, yapay olarak parçalara bölünmüþ, bu parçalar ayný inanç ve kökten gelmelerine raðmen, kýþkýrtmalar sonucu Artýk kendimize çekidüzen vermek zorundayýz. Hacý Bektaþ Veli den Kalender Çelebi dönemine kadarki zaman dilimini kendimize örnek almalýyýz. bazen birbirlerine karþý tavýrlar almýþ, yýllar süren mücadeleler etmiþlerdir. Artýk kendimize bir çekidüzen vermek zorundayýz. Tekrar tarihe dönüp, Hacý Bektaþ Veli den Kalender Çelebi dönemine kadarki zaman dilimini kendimize örnek almalýyýz. Bugünün sosyo-ekonomik þartlarýný da dikkate alýp esastan ayrýlmayarak yapý piramidimizi oluþturmalýyýz. Tüm ocaklar, dernekler, vakýflar, federasyon ve konfederasyonlar bu birleþme yolunda, benlik ve siyasetten uzak, hemþeri kayýrmasýz, sýrf bu topluma ve onun yoluna hizmet için birbirlerine sevgiyle yaklaþarak birliði kurabilirler. Yolun güzelliklerini, günlük hayatýmýza uygulayabildiðimiz oranda da bunda baþarýlý oluruz. Dergâh ta birliðin çerçeve koþullarý yine yukarýda bahsettiðim zaman diliminde var, bu zaman dilimini çok iyi irdelemek gerekir. Toplumumuzda yetiþmiþ insan sayýsý düþündüðümüzden çok fazla. Bu nedenle tarihçi, sosyolog, antropolog, hukukçu, yazar, öðretim üyesi vb. nin fikir ve düþünceleri önemle dikkate alýnmalý, tabii ki ocak sahipleri dedelerin ve toplumun görüþlerine de çok önem verilmelidir. Aðustos 2004 Sizce Laiklik nedir? Laik bir devletin din hizmetlerini yürüten bir kurumu olabilir mi? Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nýn varlýðýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Alevilere Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nda yer verilmesi meselesi son günlerde yine gündeme getiriliyor. Siz bu konuda ne düþünüyorsunuz? Laiklik, en basit tarifiyle din ve devlet iþlerini birbirinden ayýrmak anlamýna geliyor. Ancak derine indikçe farklý görüþ ve tarifler de ortaya çýkýyor. Alevilik-Bektaþilik felsefesi açýsýndan bu konuya baktýðýmýzda þu gerçeði görüyoruz: Temelde kurumsal þekilci dine, iktidarlarýn elinde oyuncak olan dine karþýdýr. Bu dinin adý ne olursa olsun, bizler böyle bir din anlayýþýnýn karþýsýndayýz. Hatta laikliðin bir üst kavramý olan sekularizm bizim inanç felsefemize çok daha yakýndýr. Sekuler devlet, kendini dinin dýþýnda sayan devlettir. Devletin dini olmaz. Farklý inançtaki vatandaþlara ayný uzaklýktadýr. Yöneten yönetme yetkisini halktan alýr. Din konusunda mutlak tarafsýzdýr. Bugün Türkiye de laiklik konusunda bir kavram kargaþasý yaþamaktayýz. Hatta laiklik bazý çevrelerce dinsizlik olarak kabul edilmektedir. Ben laik deðilim in anlamý; Ben kendi inancýmý zorla veya kandýrarak sana kabul ettireceðim, kabul etmezsen gerisini sen düþün demektir. Halbuki laiklik dinsizlik demek kesinlikle deðildir. Devlet cemaatlarý serbest býrakmalý, ancak kontrol etmelidir. Bu kontrollük görevi tarafsýz olmalýdýr. Ben kimsenin inanç ve düþüncelerine karýþmýyorum, kimse de benim inanç ve düþüncelerime karýþmasýn, devlet bunu saðlasýn demektir. Yurdumuzda çoðunluk Müslüman olmakla birilikte farklý mezheplerden ve farklý dinlerden vatandaþlarýmýz var. Devletin yalnýz Sünni mezhepten olan vatandaþlarýna hizmet eden bir kurumu varsa bence iki yönden sakýncalýdýr. Birincisi, zaten laik bir devletin böyle bir kurumu olamaz. Ýkincisi, Anayasamýzýn eþitlik ilkesine aykýrýdýr. Ayrýca Sünni olmayan vatandaþlarýmýzýn vergisinden bu kuruma aktarýlan miktar ne dereceye kadar helal sayýlýyor. Devlet hiçbir cemaata yardým etmesin, her cemaat kendini finanse etsin; devlet hakemlik yapýp kontrol etsin. Bazý çevrelerce Alevilere Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nda yer verilmesi meselesi gündeme getiriliyor. Bunu kesinlikle doðru bulmuyorum. Eðer ben kendi Müslümanlýðýmý veya inancýmý istediðim gibi yaþayamýyorsam, birileri bana kendi Müslümanlýk anlayýþýný yaþatmak zorunda býrakýyorsa, böyle bir kuruluþta temsil edilmek istenmesi bizim inanç felsefemize uymaz. Alevi-Bektaþi topluluðu, laik bir toplumdur. Laikliði yürekten destekleyen bir toplumdur. Böyle bir durumda hem laikliði savunacaksýnýz hem de laik olmayan bir devlet kurumunda temsil edilmek isteyeceksiniz. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. EDOÐAN ALKAN Yurt Sivas ta Madýmak Oteli nde yakýlarak öldürülen canlarýn anýsýna Evlere ateþ düþtü Daðlar duman içinde Nice acýlar gördük Biz bu zaman içinde Yaðmaladýlar mülkü Yetim koydular halký Bozuk düzenin çarký Dönüyor kan içinde Dað taþ cesetle dolu Kopmuþ bacaðý kolu Baþýnda kuþlar döner Kurt kaynar ten içinde Bülbül kesmiþ sesini Arar yavuklusunu Yitirmiþ kokusunu Gül gülistan içinde Sivas iline vardým Sultan Abdal ý sordum Yanmýþ bedenler gördüm Alev duman içinde Kýrýlýrken fidanlar Solarken körpe canlar Ýnsan eti yiyenler Gezer meydan içinde Alkan Divan a çýktým Bir ateþ de ben yaktým Duruþmamýz kapalý Ellerim kan içinde ÂÞIK KUL HASAN Bilmem Ben derdimi nazlý yare aðlasam Akan göz yaþýmý siler mi bilmem Kabe eþiðine yüz sürem desem Beni dergahýndan kovar mý bilmem Gel beraber konup göçelim desem Pir aþkýna candan geçelim desem Doldur aþk badesin içelim desem Benim ile bade içer mi bilmem Kul Hasan ým yare bendeyim desem Senden ayrýlalý gamdeyim desem Sen bendesin bende sendeyim desem Mürüvvet kapýsýn açar mý bilmem 1992, Ankara 19

20 Dersimliler in Kökeni Ve Deylem de Alevilik Dersimliler, Deylemliler/Daylamlýlar olarak anýlan, Hazar Denizi'nin güneybatýsý ile Tahran'ýn kuzeyine düþen bölgede yaþayan bir toplum olarak bilinir. Siyasi anlaþmazlýklar, dýþ baskýlar, iklim koþullarý, inanç farklýlýklarý, ekonomik, vb., çeþitli nedenlerle göç eden veya ettirilen bu halkýn büyük çoðunluðunun Güneybatý Ýran'a gidip orada 'Büveyhoðullarý Devleti'ni kuranlar olduklarý görüþü yaygýndýr. Öte yandan Goranlýlar'ýn da yine Deylemliler olduðu anlaþýlmaktadýr. Deylemliler, bölgedeki iþgal ve geliþmelerden sonra, bu bölgeyi de terk ederek Fýrat, Muret (Dicle) nehirleri ve Dersim bölgesine yýllarýnda yerleþirler. Bölgenin yerli halkýyla kaynaþarak bugünkü Dersim halkýný oluþtururlar. (1) Yine Dersimliler'in atalarýnýn Deylemliler olduðu ve Dersim'de konuþulan Zazaca (Dýmili)-Dersimce'nin bir Kürt lehçesi olmadýðý, Zazaca'nýn Hint-Avrupa dil kümesinin Doðu Grubu'na dahil olduðu ve Ýrani dillerinin kuzeybatý sýnýflandýrmasý içinde yer aldýðý görüþü bazý batýlý bilim adamlarý tarafýndan desteklenmektedir. (2-3) M.Ö yýllarý arasýnda Dersim ve çevresi Dýmili dilini konuþan coðrafya anlamýnda Dilaman olarak biliniyordu. Dilaman, Part egemenliðinin sürdüðü M.Ö. 247-M.S. 226 yýllarý arasýnda, yarý ya da tam baðýmsýz bir krallýk durumundaydý ve 300 yýl boyunca Part Federasyonu'nun bir üyesi olarak kaldý. (4) M.Ö. VI. yüzyýldan M.S. IV. ve V. yüzyýllar arasýnda kalan yaklaþýk 1000 yýllýk süreçte, bugünkü Kirmançlar-Zazalar'ýn oturduðu coðrafya Dilaman (Deylem) adýný taþýyordu. Günümüzde ise Ýran'ýn kuzeydoðu Eyaleti Kuzey Horasan, Mazendaran, Rast, Gibal, Gilan, Taberistan, Chalus, Kalar, Enzeli, Varemin, Lahican, Siya Kal, Koh Pir, Pulur, Fumen, Gerskerd, Bar, Tulem, Rud-sar, Muvaz, Lesteneþar, Kohaman, Hasan Rud, Astara Vajagah, Emurluh, Rahmandabad, Barfajan, Pankuh, Hesen Beg ile Hazar Denizi arasýnda kalan bölge Deyleman (Dilaman)-Gilan adýyla anýlmaktadýr ( ). Bizans tarihçilerinden Agathias'ýn Historres adlý yapýtýnda da M.S 'de Dýmilliler in Dicle'nin kýyýlarýnda yaþadýðýný belirtmektedir. Ayrýca Agathias'ýn ustasý Procopius da Dýmililer'in ülkesi olarak yaklaþýk coðrafyayý göstermektedir. Zazalar'ýn Deylemliler olduðunu söyleyen Ermeni Atrasnik, bu görüþünü Zhomas Arcruni'ye dayandýrarak ileri sürüyor (5) Minorsky, M.Ö. X. yüzyýlda, Hazar Denizi'nin daðlýk bölgelerine inen son Ýran kabilelerinin batýya doðru yöneldiklerini belirtir. Ancak bu kabileler karþýlarýnda Kürtleri bulurlar. Bunlarýn kullandýklarý sözcükler Deylemliler'in kullandýklarý sözcüklerden farklýdýr. Belki de Deylemliler, Kürtlerin arasýna karýþýp Kuzey Mezopotamya bölgesine yerleþen Zazalar'ýn atalarýdýr. Terry Leynn Zodd, Dýmilice'den hareketle, Zazalar'ýn ayrý bir halk olduðunu belirtmektedir. (6) Benzer biçimde Ýngvar Savnberg de araþtýrmalarý sonunda Zazalar'ýn ayrý bir halk olduðu kanýsýna varýr. (7) Ýslami Fetihler Döneminde Deylem Halife Ömer devrinde Ahnef komutasýndaki Arap ordusu Horasan (Khurasan) yöresini aldý. Sasani Þahý III. Yezdigirt'i yenilgiye uðratmasýyla Sasani varlýðý sona erdi ve Ýran Devleti ortadan kaldýrýldý. VII. yüzyýlda, Horasan, Harizm ve Semerkant bölgelerinde bir dizi direniþ oldu. Kutabye bin Müslim Al Bahil, Haccac bin Yusuf, Yezid bin Muhallab gibi komutanlar yörede kimi fetihler gerçekleþtirdi. Rüstem Behrem'in amcasý Deyleman ve Horasan bölgelerini egemenliði altýna aldý. Kadiriye çevresinde (642) 4000 kiþilik Deyleman halký Ýslamiyeti kabul etmek zorunda kaldý.daha sonra Deylemanlýlar Celula bölgesinde Araplarla beraber Kufe askerlerine karþý savaþtýlar. 873 yýlýnda çoðu Zerdüþt olan Deyleman halký, Hasan bin Zeyd'in yardýmýyla Ýslamiyeti kabullendiler. Buna raðmen Alevi önderleri her zaman Deylem'e yardýmcý oldular ve koruyuculuðunu üstlendiler. 825 ten 1058 e kadar Deyleman bölgesi, Alevi önder Castaniyan tarafýndan yönetildi. (8) 912 yýlýnda ise Hasan bin Ali, Alevi aþiretlerini Hazar Denizi kýyýsýna yerleþtirdi. Ali Kaya Taberistan ve Deylemistan halkýnýn çoðu Ýslam dinine girdi. Kangariler ile akraba olan Salariler 942 yýlýndan baþlayarak Selçuklular zamanýna kadar Azerbaycan'da hüküm sürdü. Ancak Deylemliler'in kurduðu devletlerin en önemlisi, Baðdat'ý fetheden ve 12 gün sonra Halife Ali Mustakfi'yi tahttan indiren Beveyhoðullarý'nýn kurmuþ olduðu devletti ( ). Ayrýca Deylem'de Hicret'in baþlangýcýndan IV. Hicriye kadar Alevi boylarýndan Albuye ( ), Ziyarhandaniler( ), Veshvetan, Almakan, Benkak gibi soylar Deylemistan'ý yarý-baðýmsýz yönettiler ( ) Hz. Ali'nin kardeþi Cafer soyundan Yahya bin Abdullah, Kerbela daki katliamdan kurtulduktan sonra Deyleman'a kaçtý. Horasan ve Taberistan'da yaklaþýk 1000 kiþilik bir kuvvet toplayan Yahya bin Abdullah Deylemistan a girince Deylem hükümdarý Castaniyan kendisine kucak açtý ( ). Bölgeyi siyasi ve dini çalýþmalarýnýn merkezi durumuna getiren Yahya bin Abdullah, ünlü din bilginlerinin de desteðini alarak Abbasilere baþkaldýrdý. Öldürülünce yerine El Hasan bin Zeyd geçti. Zeyd, Rey þehrini terk etti ve Taberistan'a yerleþti. Bölgedeki Hz. Ali taraftarlarý, Hasan bin Zeyd'i davet ederek Hasan bin Ali'nin önderliðinde Abbasi baskýsýna karþý ayaklandýlar. Ayaklanma baþarý ile sonuçlandý ve Hasan bin Zeyd Deylemistan'da 20 yýl padiþahlýk yaptý. Ölümünden sonra Seyd Mehmed bin Zeyd baþa geçti ve 16 yýl Deylem- Gilan'da padiþahlýk görevini yürüttü; inanç hizmetlisi olarak bölgede Aleviliði yaymaya çalýþtý. Bu dönemde Deylemliler'in çoðu Cafer-i Sadýk mezhebini kabul etti ( ). X. yüzyýlýn ilk yarýsýnda Deylaman'dan batýya göç eden Deylemliler, yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Abbasileri devirip Deylem, Azerbaycan, Dicle ve Fýrat kýyýlarýnda ve bu bölgeleri Hazar Denizi'ne baðlayan yörelerde kimi devletler kurdular. Yazar in çektiði fotoðrafla Gilan Abbasi halifesini temsilen Mehmed bin Saluk Amor'a gelerek Taberistan'da padiþahlýðýný ilan etti. Mehmed bin Saluk'un ölümünden sonra Alevi önderleri, Gilan-Deyleman topraklarýný geniþletmek için baþta Horasan olmak üzere çevredeki ülkeleri kendilerine baðlayarak baðýmsýz devletler kurdular. Moðol hükümdarý Cengiz Han Ýran'ý ele geçirdikten sonra, Gilan üzerine sefer düzenledi. Bölge daðlýk olduðundan egemenlik kuramadý. Ancak Moðol saldýrýlarý süreklilik gösterince bölge güçleri zayýfladý. Moðol güçlerinin karþýsýnda daha fazla direnemeyeceðini anlayan Deyleman-Gilan halkýnýn bir bölümü önce Kuzey Horasan'a çekildi, sonra Dersim-Sivas yöresine gelip yerleþti ( ). Deylem halkýnýn bir kýsmý da. Selçuklu hükümdarý Tuðrul Bey 1055 yýlýnda Büveyhoðullarý devletini ortadan kaldýrdý. Bunun üzerine Deylemliler yavaþ yavaþ yerli halkla karýþtý ve önemli bir kýsmý da batýya göç ederek Dersim-Fýrat ve Dicle yörelerine kaydý yýlýnda Deylemliler'in son kalesi Alamut'un Moðol hükümdarý Hülagu Han tarafýndan alýnmasý bu halkýn güçlerini büsbütün zayýflattý. Ýzleyen süreçte Deylemistan küçük beyliklere ayrýldý. Ardýndan Gilan, Karkýyalýlar'ýn eline geçti. Geri kalan Deylemliler, Giller'e karýþtý ve Deylem adý ortadan kalktý; yerine Gilan adý egemen oldu. 20 Sayý 1

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. Sendikamýz Yönetim Kurulu Üyesi Erhan KAMIÞLI, 28 Mart 2001 tarihi itibariyle H.Ö. Sabancý Holding Çimento Grubu Baþkanlýðý'na atanmýþtýr.

Detaylı

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ IPA Cross-Border Programme CCI No: 2007CB16IPO008 BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ SINIR ÖTESÝ BÖLGEDE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLÝ ÝÞLETMELERÝN ORTAK EKO-GÜÇLERÝ PROJESÝ Ref. ¹ 2007CB16IPO008-2011-2-063, Geçerli sözleþme

Detaylı

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10 Proje Yönetimi ÝÇÝNDEKÝLER Konular 5 Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10 Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23 Araç 1: Araþtýrma sorularý Araç 2: Belirsiz talimatlar Araç 3: Robotlar 28 Örnek

Detaylı

Simge Özer Pýnarbaþý

Simge Özer Pýnarbaþý Simge Özer Pýnarbaþý 1963 yýlýnda Ýstanbul da doðdu. Ortaöðrenimini Kadýköy Kýz Lisesi nde tamamladý. 1984 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü nü bitirdi.

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83 ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... 2 Mart 2005 Hürriyet Gazetesi Oto Yaþam Eki'nin Editörü Ufuk SANDIK, "Dikiz Aynasý" köþesinde Oda Baþkaný Emin KORAMAZ'ýn LPG'li araçlardaki denetimsizliðe

Detaylı

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði, üyeler arasýndaki haberleþme aðýný daha etkin hale getirmek için, akademik çalýþmalar yürüten bilim insaný, antrenör, öðretmen, öðrenci ve ilgili

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 10, Romalýlar Mektubu, Onuncu bölüm «Tanrý nýn Mesih e iman yoluyla insaný doðruluða eriþtirmesi» A. Romalýlar Mektubu nun onuncu bölümünü okuyun. Özellikle

Detaylı

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI BASIN AÇIKLAMALARI Egemenler Arasý Dalaþýn Yapay Sonucu Zamlar EKONOMÝK KRÝZ VE ETKÝLERÝ 6 Aðustos 1945'te Hiroþima'ya ve 9 boyutu bulunmaktadýr. Daha temel nokta Aðustos 1945'te Nagasaki'ye

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3 ünite1 Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Öðreniyorum TEST 1 3. coðrafya tarih biyoloji fizik arkeoloji filoloji 1. Ali Bey yaþadýðý yerin sosyal yetersizlikleri nedeniyle, geliþmiþ bir kent olan Ýzmir e

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 MALÝYE DERGÝSÝ Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Doç.Dr. Ahmet KESÝK Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Doç.Dr. Ahmet KESÝK MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER Yayýn

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Hangi þeklin tam olarak yarýsý karalanmýþtýr? A) B) C) D) 2 Þekilde görüldüðü gibi þemsiyemin üzerinde KANGAROO yazýyor. Aþaðýdakilerden hangisi benim þemsiyenin görüntüsü deðildir?

Detaylı

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI Kýzýlcaþar Geleceðe Hazýrlanýyor Gelin Birlikte Çalýþalým ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI Mart 2014 ALPER YILMAZ Halkla Bütünleþen MUHTARLIK Ankara Gölbaþý Kýzýlcaþar Köyünde 4 Mart 1979

Detaylı

21-23 Kasým 2011 Çeþme Ýzmir www.tgdfgidakongresi.com organizasyon Ceyhun Atýf Kansu Caddesi, 1386. Sokak, No: 8, Kat: 2, 06520 Balgat / Ankara T:+90 312 284 77 78 F:+90 312 284 77 79 Davetlisiniz Ülkemiz

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 9, Romalýlar Mektubu, dokuzuncu bölüm: «Seçilmiþ Halkýn Ýmansýzlýðý» A. Romalýlar Mektubu nun dokuzuncu bölümünü okuyun. Özellikle þu konulara dikkat

Detaylı

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::. Membership TÜM ÇEVÝRÝ ÝÞLETMELERÝ DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐINA ANTALYA Derneðinizin Tüzüðünü okudum; Derneðin kuruluþ felsefesi ve amacýna sadýk kalacaðýmý, Tüzükte belirtilen ilke ve kurallara

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden ünite 1 OKUL HEYECANIM TEST 1 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yanlýþtýr? Hayat Bilgisi Vatan ve ulus sevgisinin öðrenildiði yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr?

Detaylı

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr. MALÝYE DERGÝSÝ Temmuz - Aralýk 2011 Sayý 161 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Yayýn Kurulu Baþkan Füsun SAVAÞER Üye Ali Mercan AYDIN Üye Nural KARACA

Detaylı

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý NOT : Bu bölüm önümüzdeki günlerde Prof.Dr. Hüner Þencan ýn incelemesinden sonra daha da geliþtirilerek son halini alacaktýr. Zaman kaybý olmamasý için büyük ölçüde- tamamlanmýþ olan bu bölüm web e konmuþtur.

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi,

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi, ... /... / 2008 Sayýn Makina Üreticisi, Firmamýz Bursa'da 1986 yýlýnda kurulmuþtur. 2003 yýlýndan beri PVC makineleri sektörüne yönelik çözümler üretmektedir. Geniþ bir ürün yelpazesine sahip olan firmamýz,

Detaylı

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU 13 OCAK 2011 Bu program, Avrupa Birliði ve Türkiye Cumhuriyeti tarafýndan finanse edilmektedir. YENÝLÝKÇÝ YÖNTEMLERLE KAYITLI ÝSTÝHDAMIN

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim: 3. SINIF 1.ta haf * Okuyalım: Eșek * Matematik: Çevremizdeki Üçgenler * Alıștırma-Bulmaca: Sözcük Avı * Gezelim-Görelim: Doğal Yașam Parkı * Alıștırma-Bulmaca: Sıradaki Șekil Hangisi * Doğa: Karıncaların

Detaylı

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Fiskomar. Baþarý Hikayesi Fiskomar Baþarý Hikayesi Fiskomar Gýda Temizlik Ve Marketcilik Ticaret Anonim Þirketi Cumhuriyetin ilanýndan sonra büyük önder Atatürk'ün Fýndýk baþta olmak üzere diðer belli baþlý ürünlerimizi ilgilendiren

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI KENDÝNÝ TANIYOR MUSUN? ANKARA, 2011 MESLEK SEÇÝMÝNÝN NE KADAR ÖNEMLÝ BÝR KARAR OLDUÐUNUN FARKINDA MISINIZ? Meslek seçerken

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM 7. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? 2 1 1 2 A) B) C) D) 3 2 3

Detaylı

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor TD 161.qxp 28.02.2009 22:11 Page 1 C M Y K 1 Mart 2009 Sayý:161 Sayfa 6 da 2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor Saðlýkta Dönüþüm Programý nýn uygulanmaya baþladýðý 2003 yýlýndan bu yana çok

Detaylı

1 2 3 4 7 8 9 10 11 12 13 14 16 19 21 23 24 25 26 27 28 30 32 33 37 41 42 44 46 47 48 50 52 54 56 Kurum Kimliði Logo Logo Þube Logolarý Logonun Renkli Kullanýmý Logonun Siyah-Beyaz Kullanýmý Logonun Diþi

Detaylı

BURSA BADEMLÝ BADEMLÝBÜLTEN 2013-14 Ron BURTON U.R. 2440 Bölge Baþkaný Esat KARDIÇALI 1. Grup Baþkan Yardýmcýsý Serdar DURUSÜT Ali Ýhsan&Hande PALALI 2013-2014 Dönem Baþkaný KURULUÞ: 27.05. / CHARTER:

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

15 Tandem Takým Tezgahlarý ndan Ýhtiyaca Göre Uyarlanabilen Kitagawa Divizörler Kitagawa firmasýnýn, müþterilerini memnun etmek adýna, standartý deðiþtirmesi yeni bir þey deðil. Bu seferki uygulamada,

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE 3 Tudem Eğitim Hiz. San. ve Tic. A.Ş 1476/1 Sokak No: 10/51 Alsancak/Konak/ÝZMÝR Yazarlar: Tudem Yazý Kurulu Dizgi

Detaylı

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006 KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU GÝRÝÞ KURUMSAL KÝMLÝK HAKKINDA Adýyaman Üniversitesinin misyon ve vizyonuna uygun kurumsal kimlik çalýþmasý bu dökümanda detaylandýrýlarak sunulmuþtur. Kurumsal kimlik oluþturulurken,

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

Yeni zirvelere doðru, mükemmellikle... ÝNÞAAT, TAAHHÜT VE MÜHENDÝSLÝK GÜÇLÜ BAÞLADI GÜCÜNE GÜÇ KATARAK DEVAM EDÝYOR! Deðerlerimiz Vizyonumuz Mevcut kültür, iþ ahlaký ve deðerlerini muhafaza ederken, tüm

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Dünyanýn en büyük dairesel pizzasý 128 parçaya bölünecektir. Her bir kesim tam bir çap olacaðýna göre kaç tane kesim yapmak gerekmektedir? A) 7 B) 64 C) 127 D) 128 E) 256 2. Ali'nin

Detaylı

MedYa KÝt / 26 Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetimi konusunda Türkiye nin ilk dergisi HR DergÝ Human Resources Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetim Dergisi olarak amacýmýz, kurulduðumuz günden bu yana deðiþmedi: Türkiye'de

Detaylı

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012 7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012 KÝMLER KATILABÝLÝR? Yarýþma, Türkiye Cumhuriyeti sýnýrlarý dahilinde veya yurtdýþýnda okuyan T.C. vatandaþlarý veya K.K.T.C vatandaþý, 35 yaþýný aþmamýþ, en az lise

Detaylı

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge Onaylayan Administrator Thursday, 05 August 2010 Son Güncelleme Thursday, 05 August 2010 HSGG GÜVENLÝ GELECEK ÝÇÝN SAÐLIK

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. þaðýdaki þekilde kenar uzunluklarý 4 ve 6 olan iki eþkenar üçgen ve iç teðet çemberleri görülmektedir. ir uðurböceði üçgenlerin kenarlarý ve çemberlerin üzerinde yürüyebilmektedir.

Detaylı

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme - 1 8 Konuþmayý Yazýya Dökme El yazýnýn yerini alacak bir aygýt düþü XIX. yüzyýlý boyunca çok kiþiyi meþgul etmiþtir. Deðiþik tasarým örnekleri görülmekle beraber, daktilo dediðimiz aygýtýn satýlabilir

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

7215 7300-02/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

7215 7300-02/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41. 7215 73-2/26 TR(TR) Kullanýcý için Kullanma talimatý ModuLink 25 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý off on C 5 off 2 on pm 1:41 24 Volt V Lütfen cihazý kullanmaya baþladan önce dikkatle

Detaylı

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi Sunuþ Bu kitap Uluslararasý Çalýþma Örgütü nün Barefoot Research adlý yayýnýnýn Türkçe çevirisidir. Çýplak ayak kavramý Türkçe de sýk kullanýlmadýðý için okuyucuya yabancý gelebilir. Çýplak Ayaklý Araþtýrma

Detaylı

2014 2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ÝLKOKULLAR ARASI 2. Zeka Oyunlarý Turnuvasý 7 Mart Silence Ýstanbul Hotel TURNUVA PROGRAMI 09.30-10.00 10.00-10.45 11.00-11.22 11.35-11.58 12.10-12.34 12.50-13.15

Detaylı

A D H I G B C E F 75 lik servis arabasý 100 lük servis arabasý 120 lik servis arabasý 140 lýk servis arabasý 210 luk servis arabasý Çocuk arabasý 25 lik A B C D E F 730 840 780 900 990 560 640 730 690

Detaylı

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve MD Mülteci Danýþma M TOHAV e-bülten n S AYI: 2 TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Ýletiþim Bilgileri Adres: Yýldýrým Mah. Ziyademirdelen Sok. N0: D: 1 Suruç/ÞANLIURFA Tel: 0 (414) 611 98 02 TOHAV Suruç

Detaylı

2014-2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "4. AKIL OYUNLARI TURNUVASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 4. Akýl Oyunlarý Turnuvasý, 21 Þubat 2015 tarihinde Özel Sancaktepe Okyanus Koleji

Detaylı

Neden sendikalý olmalýyýz?

Neden sendikalý olmalýyýz? Neden sendikalý olmalýyýz? Türkiye Porselen Çimento Cam Tuðla ve Toprak Sanayi Ýþçileri Sendikasý DÝSK/CAM KERAMÝK-ÝÞ GENEL MERKEZÝ Merkez Mah. Doðan Araslý Cad. No: 133 Örnek Ýþ Merkezi Kat 3 Daire 58

Detaylı

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim 1. Ünite İletişim ve İnsan İlişkileri İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim 9 Ýletiþim Benimle Baþlar a. Bugüne kadar baþardýðým en zor iþ nedir? b. En çok gurur duyduðum

Detaylı

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM MD Mülteci Danýþma M TOHAV e-bülten n S AYI: 1 TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Ýletiþim Bilgileri Adres: Yýldýrým Mah. Ziyademirdelen Sok. N0: D: 1 Suruç/ÞANLIURFA Tel: 0 (414) 611 98 02 TOHAV Suruç

Detaylı

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden çaðdaþ demokrat muhasebeciler grubu Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden YÖNETÝM KURULU BAÞKAN ADAYI ALÝ METÝN POLAT 1958 yýlýnda Çemiþgezek'te doðdu.

Detaylı

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek... 3. Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek... 1. rnek... 2. rnek... 4. 9. Sýnýf / Sayý..

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek... 3. Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek... 1. rnek... 2. rnek... 4. 9. Sýnýf / Sayý.. Kümeler II. KÜMLR. TNIM Küme, bir nesneler topluluðudur. Kümeyi oluþturan nesneler herkes tarafýndan ayný þekilde anlaþýlmalýdýr. Kümeyi oluþturan nesnelerin her birine eleman denir. Kümeyi genel olarak,,

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN 1300-3623

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN 1300-3623 MALÝYE DERGÝSÝ ISSN 1300-3623 Temmuz - Aralýk 2007, Sayý 153 YAZI DANIÞMA KURULU Prof. Dr. Güneri AKALIN Prof. Dr. Abdurrahman AKDOÐAN Prof. Dr. Figen ALTUÐ Prof. Dr. Engin ATAÇ Prof. Dr. Ömer Faruk BATIREL

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 KENDÝMÝ TANIYORUM... 9

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 KENDÝMÝ TANIYORUM... 9 ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE KENDÝMÝ TANIYORUM... 9 BÝREYSEL FARKLILIKLARIMIZ... 10 Ölçme ve Deðerlendirme... 13 Kazaným Deðerlendirme Testi - 1... 15 DUYGULARIMIZ ve DÜÞÜNCELERÝMÝZ... 16 Ölçme ve Deðerlendirme...

Detaylı

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi 10 Faaliyet Raporu Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi Ýçindekiler Yönetim ve Denetim Kurulu Temettü Politikasý Risk Yönetim Politikalarý Genel Kurul Tarihine Kadar Meydana

Detaylı

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler? 28 Þubat Bildirisi MGK'nun 28 Þubat 1997 TARÝHLÝ BÝLDÝRÝSÝ Aþaðýdaki bildiri, o günlerdeki bir çok tehdidin yolunu kapatmýþtý. Ne yazýk ki, þimdiki Akepe'nin de yolunu açmýþtýr. Hiç bir müdahale, darbe

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular. Aþaðýdaki þekilde her kutudaki sayý altýndaki iki kutuda bulunan sayýlarýn toplamýna eþittir. Soru iþaretinin bulunduðu kutudaki sayý kaçtýr? 2039 2020? 207 A) 5 B) 6 C) 7 D) 8 E) 9

Detaylı

0.2-200m3/saat AISI 304-316

0.2-200m3/saat AISI 304-316 RD Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip hava kilidleri her türlü proseste çalýþacak rotor ve gövde seçeneklerine sahiptir.aisi304-aisi316baþtaolmaküzerekimya,maden,gýda...gibi

Detaylı

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008 OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008 6 Eylül 2008 CUMARTESÝ Resmî Gazete Sayý : 26989 YÖNETMELÝK Millî Eðitim Bakanlýðýndan: OKUL ÖNCESÝ

Detaylı

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin. Uður Tok Onaylayan Administrator Çarþamba, 20 Haziran 2007 Son Güncelleme Cuma, 06 Haziran 2008 Besteciler.org ÇOK SEVMÝÞSÝN Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var

Detaylı

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý Þu sýra baþta Ýsviçre olmak üzere, Almanya ve Fransa dahil Avrupa ülkelerinin hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerinin insan haklarý derslerinde, seminerlerde ve doktora

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi... ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Fiziksel Özelliklerim............ 10 Duygularým................... 11 1. Haftanýn Testi............... 13 Yapabildiklerim - Hoþlandýklarým.. 15 Günümü Planlarým.............

Detaylı

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller: Ayna-Gazetesi-renksiz-11-06.qxp 26.10.2006 23:39 Seite 2 Çocuklarda Ateþ Deðerli Ayna okuyucularý, bundan böyle bu sayfada sizleri saðlýk konusunda bilgilendireceðim. Atalarýmýz ne demiþti: olmaya devlet

Detaylı

Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða

Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða DR. CÜNEYT ÜLSEVER YRD. DoÇ. DR. SAÝT YILMAZ Dünya ve Türkiye Nereye Gidiyor? Dr. Cüneyt Ülsever (*) Bu makalem ile geleceði okumaya çalýþacaðým.

Detaylı

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur. POWERED BY Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur. Corporate Stars her yýl Türkiye nin en iyi kurumsal firmalarýný bir araya getirir. Oluþturduðu sinerji

Detaylı

KÝPAÞ 2016 KATALOG HAVALANDIRMA.

KÝPAÞ 2016 KATALOG HAVALANDIRMA. KÝPAÞ HAVALANDIRMA 2016 KATALOG www.kipashavalandirma.com Hamidiye Mah.Said Nursi Cad. Gündem Sok. No:11 ÇEKMEKÖY-ISTANBUL T : +90 216 641 01 79 M : info@kipashavalandirma.com.tr W : www.kipashavalandirma.com.tr

Detaylı

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ EÐÝTÝM SEMÝNERÝ RESÝMLERÝ Çimento Ýþveren Dergisi Özel Eki Mart 2003, Cilt 17, Sayý 2 çimento iþveren dergisinin ekidir Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Projesi Sendikamýz

Detaylı

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not 1. Anne Özlemi Ýlkbaharýn tatlý güneþi, Yeþilbað köyünde bütün çatýlarý, avlularý, tarlalarý, dað yollarýndaki keçileri ýsýtmaya baþlamýþtý yine. Tuna bu köyde yaþayan çocuklardan biriydi. Ablasý Suna

Detaylı

Hiç Bitmeyen Destek. Örnek 100. Çözüm. Vakýflar 1. Bir hizmetin gelecekte

Hiç Bitmeyen Destek. Örnek 100. Çözüm. Vakýflar 1. Bir hizmetin gelecekte Hiç Bitmeyen Destek Vakýflar 1. Bir hizmetin gelecekte de yapýlmasý için bazý þartlarla ve resmi bir yolla ayrýlarak, bir topluluk veya bir kimse tarafýndan býrakýlan mülk ya da paraya vakýf denir. 2.

Detaylı

Depo Modüllerin Montajý Öncelikle depolarýmýzý nerelere koyabileceðimizi iyi bilmemiz gerekir.depolarýmýzý kesinlikle binalarýmýzda statik açýdan uygun olamayan yerlere koymamalýyýz. Çatýlar ve balkonlarla

Detaylı

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek söyleyemem. Ýþlerin paylaþýmý yüzünden aramýzda hep kavga

Detaylı

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝNÝN DIÞ ÝLÝÞKÝLERÝNÝN DÜZENLENMESÝ HAKKINDA KANUN

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝNÝN DIÞ ÝLÝÞKÝLERÝNÝN DÜZENLENMESÝ HAKKINDA KANUN TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝNÝN DIÞ ÝLÝÞKÝLERÝNÝN DÜZENLENMESÝ HAKKINDA KANUN Kanun Numarasý : 3620 Kabul Tarihi : 28/3/1990 Resmi Gazete : Tarih: 6/4/1990 Sayý: 20484 Dýþ Ýliþkiler MADDE 1- Türkiye Büyük

Detaylı

4. 5. x x = 200!

4. 5. x x = 200! 8. SINIF COÞMY SORULRI 1. ÖLÜM 3. DÝKKT! u bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. adým (2) 2. adým (4) 1. x bir tam sayý ve 4 3 x 1 7 5 x eþitsizliðinin doðru olmasý için x yerine

Detaylı

ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle

ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle ÖNSÖZ Biliþim Sektörünün deðerli çalýþanlarý, sektörümüze katký saðlayan biliþim dostlarý, Bilindiði üzere Türkiye Biliþim Derneði, Biliþim Sektörünün geliþmesi amacýyla tam 38 yýldýr çalýþmalarýna aralýksýz

Detaylı

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI Yarýþmanýn Amacý 1. ÝTHÝB 1.ÝTHÝB Teknik Tekstiller Proje Yarýþmasý, Ýstanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ýhracatçýlarý Birliði'nin Türkiye Ýhracatçýlar Meclisi'nin katkýlarýyla Türkiye'de teknik tekstil sektörünün

Detaylı

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr? REC Hakkýnda ÝÇÝNDEKÝLER Konular 5 Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr? Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 21 Araç 1: Kaynaþma Tanýþma Etkinliði 23 Araç 2: Uzun Sözcükler 25 Araç

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar 2017 Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 1. Fasikül TEMA 5 Hayal Gücü TEMA 6 Eðitsel ve Sosyal Etkinlikler r, ýt lý z. Sa ma k l ra atý a S l O ek t Se ek T T ... Ýçindekiler 5. TEMA: HAYAL GÜCÜ Açelyanýn Bir Günü Harf Hece Test 1 Kelime Test

Detaylı

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY söyleþi - interview ÝKTÝSAT ÝÞLETME ve FÝNANS SÖYLEÞÝ DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY Bu söyleþi, Genel Yayýn Yönetmenimiz Ali Bilge tarafýndan 15

Detaylı

BURSA BADEMLÝ ROTARY KULÜBÜ BADEMLÝBÜLTEN KURULUÞ: 27.05.2010 / CHARTER: 21.06.2010 / KULÜP NO: 83357 2012-13 U.R. Baþkaný Sakuji TANAKA U.R. 2440. Bölge Guvernörü Güneþ ERTAÞ 1. Grup Guvernörü Yrd. Denizhan

Detaylı

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi. O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi. Çünkü fýrtýna olacaksa okullarýn tatil edilmesi kesin gibi

Detaylı

SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Köktendinci Cüret Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni AYLIK DERGÝ BU SAYIDA

SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Köktendinci Cüret Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni AYLIK DERGÝ BU SAYIDA BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR BU SAYIDA ÝSMAÝL KAYGUSUZ Alevi Akademisinin Açýlýþýnda Konuþma FÝKRET OTYAM Bakýn Þu Alevilerin Ettiklerine MEHMET TURAN Hakk ile Hakk Olma Sevdasýdýr Alevilik

Detaylı

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR? Kendimi Tanýyorum HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR? Resimdeki kiþilerin fiziksel farklýlýklarý nelerdir? Ýnsanlarý birbirinden ayýran fiziksel ve duygusal özellikleri ile ilgi alanlarý vardýr. Bu farklýlýklar

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Oda Yönetim Kurulu Baþkaný Emin KORAMAZ ýn yaptýðý, 21 Haziran Dünya Güneþ Günü dolayýsýyla Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarýnýn Kullanýmýna Ýliþkin

Detaylı

ön kapak içi baskýsý HAÞÝM AKMAN 1956 yýlýnda Nevþehir'de doðdu. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü'nde okudu. 1979'dan itibaren çeþitli dergilerde yazýlarý yayýmlandý.

Detaylı