YAŞLANAN ERKEKTE ANDROJEN DÜŞÜKLÜĞÜ VE ANDROPOZ



Benzer belgeler
her hakki saklidir onderyaman.com


TESTOSTERON (TOTAL) Klinik Laboratuvar Testleri

Andropoz: Erkek Menopozu mu?

Cinsel Kimlik Bozuklukları

HİPOGONADOTROPİK HİPOGONADİZMDE ÜREME TEDAVİSİ VE SONRASINDAKİ SÜREÇ. Önemli Not : Bu yazı bilgilendirme ve yol gösterme amaçlıdır.

Ufuk Memioğlu. Üroloji AD

Androjenler ve Anabolik Steroidler

Kastrasyon Masum Bir Tedavi midir? Dr. Kamil ÇAM Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

MENOPOZ. Menopoz nedir?

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Değerlendirme. Seksüel Anamnez Detaylı bir medikal ve psikolojik anamnez Partnerle görüşme Medikal anamnez Seksüel anamnez

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

MENOPOZ. Dr. Serdar Balcı, Dr. Eser Çolak. Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

İNFERTİLİTE ANAMNEZ FORMU

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

Polikistik Over Sendromu ve Hiperandrojenemi

Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant)

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLI ERKEKLERDE İZLENEN ANDROJEN DÜŞÜKLÜĞÜ (PADAM)

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği En İyi Genç Araştırıcı Ödülü-2011

Tarifname ANDROPOZUN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

Tarifname SPERM ÜRETİM DEFEKTLERİNİN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ

STEROİD HORMON DÜZEYLERİ İLE I-PSS, PROSTAT AĞIRLIĞI VE ARTIK İDRAR BAĞINTISI: TOPLUMA DAYALI BİR ÇALIŞMA

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR

HEMODİYALİZ HASTALARINDA 25-OH-D VİTAMİNİ. Dr. Ebru Aşıcıoğlu

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

GnRH LH Gonadotropinler FSH Leydig hücresi Sertoli hücresi. Transkripsiyon Transkripsiyon

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Hipoglisemi Tedavisi. Dr. Ömer Salt. Acil Tıp Uzmanı Yozgat/Türkiye

Radyasyon onkologları ne diyor?

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

Endokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

Prostat kanserinde hormonal tedavi ve komplikayonları

Glukoz İzlemi ve İnsulin Dozlarının Ayarlanması. Dr. Sare Betül Kaygusuz Dr. Şükrü Hatun

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

Üroonkoloji Derneği. Prostat Spesifik Antijen. Günümüzdeki Gelişmeler. 2 Nisan 2005,Mudanya

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

YAŞLILIK VE KANSER. Prof.Dr.A.Önder BERK

İNSÜLİN UYGULAMALARI

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

HORMONLARIN ETKİ MEKANİZMALARI

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

İntern Dr. Özkan ERARSLAN ADRENAL YETERSİZLİK. ADDİSON HASTALIĞI, BÖBREKÜSTÜ BEZ YETERSİZLİĞİ, SÜRRENAL YETMEZLİK Ekim 2013

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

İNFERTİLİTE NEDENLERİ. İlknur M. Gönenç

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi?

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

YAŞLANAN ERKEKTE GEÇ BAŞLAYAN HİPOGONADİZMDE TANI VE TEDAVİ INVESTIGATION, TREATMENT AND MONITORING OF LATE-ONSET HYPOGONADISM IN MALES

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr.R.Taner Divrik S.B.Tepecik EAH 1.Üroloji Kliniği

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Travma Hastalarında Beslenme

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Karbomer 980, izopropil miristat, etanol % 96, sodyum hidroksit

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

Tarifname ENDOJEN DHEA SALINIMINI TETİKLEMEYE YÖNELİK, SENTETİK FLAVONOL GLİKOSİT TÜREVLERİ İHTİVA EDEN BİR KOMPOZİSYON

GERİATRİ DR. HÜSEYİN DORUK

Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

Antihipertansif ilaçlar sabah alınmalı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

Kombine İntrakavernozal Enjeksiyon ve Görsel Uyarı Testleri nin Erektil Disfonksiyon Tanısında Rolü

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

Sunum planı. Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Transkript:

Prof. Dr. Ali ERGEN H.Ü. Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Üroloji Anabilim Dalı GEBAM Bilimsel Kurul Üyesi YAŞLANAN ERKEKTE ANDROJEN DÜŞÜKLÜĞÜ VE ANDROPOZ Günümüzde artan dünya nüfusu ile birlikte yaşlı erkek popülasyonun artışı da önemli bir gerçektir. Geçtiğimiz yüzyılın son dekadında 1 milyar artan dünya nüfusu gelecek 25 yıl içerisinde yaklaşık olarak 2 milyar daha artacaktır. Bununla birlikte insan hayatının da uzaması nedeniyle önümüzdeki çeyrek yüzyılda yaşlı popülasyonunun 3 katına çıkması beklenmektedir. Yaşlanan erkekte yaşa bağlı olarak gelişen androjen düşüşünün tam olmaması ve bu düşüşün yavaş gerçekleşmesi nedeniyle andropoz terimine karşılık AOAM (Androgen Decline in Aging Male), PADAM (Partial or Progressive Androgen Deficiency of the Aging Male) ya da büyüme hormonu gibi diğer hormonlardaki azalmanın etkisi de göz önüne alınarak PE- DAM (Partial Endocrine Deficiency) ifadeleri de tercih edilmektedir. Testosteron erkeklerde sekonder seks karakterlerinin ortaya çıkmasından, anabolik etkisi ile kas, kemik, kemik iliği (eritropoez), immün sistem ve beyindeki metabolik olayların düzenlenmesine kadar birçok olayda görev alır bunların dışında libido ve cinsel arzuda potent bir etkisi de mevcuttur. Yaşlanan erkekte androjen seviyelerindeki düşme kabul görmüş bir durum olmakla birlikte andropoz (ADAM) tablosunun ortaya çıkışından tek başına testosteron seviyesindeki düşüş sorumlu değildir. EPİDEMİYOLOJİ Özellikle gelişmiş ülkelerdeki sağlık koşullarının iyileştirilmesine ikincil olarak yaşam beklentisindeki uzamayla birlikte artan dünya nüfusu önümüzdeki 25 yıl içerisinde yaşlı popülasyonu yaklaşık 3 kat artıracaktır. Bununla birlikte ADAM ın prevelansı tam olarak bilinmemektedir. Bunda erkeklerdeki androjen seviyesinin kadınlardaki menopozdan farklı olarak tam ve ani bir düşme göstermemesinin yanı sıra kişisel farklılıklarında semptomları etkilemesinin rolü vardır. Örneğin, genç yaşlarındayken kısmen yüksek androjen seviyelerine sahip olan erkeklerde yaşlılık döneminde serum testosteron seviyeleri 400 ng/dl üzerindeyken bile ADAM semptomları gelişebilirken, bazı hastalarda 350 ng/dl altında bile belirtiler oluşmamaktadır. Şekil 1:1950 ile 2025 yılları arasında üreme yaşı dışındaki beklenen popülasyon değişimi. 65 yaş üstü grupta artış beklenirken 15 yaş altında azalma olacaktır. 31

TESTOSTERON VE ENDOKRİNOLOJİK DEĞİŞİMLER Gonadlarda leydig hücreleri tarafından üretilen testosteron vücut androjenler arasında en önemlisidir. Testislerde günlük testosteron sentezi 0.24 mikromoliken her 2 adrenal korteksten salgılanan başta androstenedion olmak üzere 0.002 mikromoldur. Dolaşımdaki testosteron üç farklı halde taşınır. Totalin %2 sini oluşturan serbest testosteron, totalin yaklaşık %40-60 ını oluşturan albümine bağlı testosteron ve seks hormonu bağlayan globüline bağlı testosteron(shbg) (totalin yaklaşık %40-60 ı). Testosteron albümine çok gevşek bağlandığı için bundan kolayca ayrılıp biyolojik olarak aktif rol oynayabilir. Örneğin hücre membranlarından geçip nükleusta gen aktivasyonu yaparak protein sentezini artırabilir. Bu nedenle, albümine bağlı testosteron ile serbest testosteron birlikte biyolojik olarak aktif testosteron olarak isimlendirilirler. Testosteron seks hormonu bağlayan globüline tight bir şekilde bağlandığı için, bu formda biyolojik bir aktivite gösteremez. Yaşlanmayla testosteron seviyesindeki düşme daha öncede bahsedildiği gibi aniden olmamakta yavaş gelişip yıllara yayılmaktadır. Testosteronun yaşa bağlı olarak düştüğü ilk olarak, Hollander tarafından spermatik ven kanında testosteron düzeylerinin ölçülmesi sırasında ortaya çıkarılmıştır. Testosteron seviyesindeki bu düşüklük 4. dekadın son yarısında başlamakla birlikte serbest testosteron seviyesindeki düşme seks hormon bağlayan globülindeki artışa bağlı olarak sekonder azalmaktadır. Yaşlanma ile birlikte artan adipoz dokudaki aromataz enzim aktivitesi nedeniyle östrojen seviyesi artış gösterir. Bu nedenle kandaki testosteron/östrojen seviyesi azalma göstererek, karaciğer üzerine daha fazla seks hormon bağlayan globülin sentezlenmesi yönünde etkir. Sonuçta, biyolojik etkilerin ortaya çıkmasından sorumlu aktif testosteron azalmış olur. Gonadlardan testosteron salınımı hipofizden salgılanan LH etkisi altında sirkadiyan bir ritim gösterir. Hipotalamo-hipofizer aksda pulsatil bir ritim olduğundan testosteron salınımı özellikle sabahları en yüksek seviyesine çıkmakta, öğleden sonraları düşüş göstermektedir. Yaşlanma ile birlikte bu sirkadiyan ritim önce azalıp sonrasında tamamen kaybolur. Bu nedenle yaşlılarda öğleden sonra bakılan testosteron değerleri genç bireylerinkiyle benzer olmasına karşın, sabahları bakılan düzeyler arasında bariz farklar mevcuttur. Yaşlanmayla birlikte serbest testosteron düzeyi düşmekteyse de kişisel farklılıklar da mevcuttur. Örneğin 75 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %25 inde testosteron seviyesi hipogonadal düzeye inmekte iken, gene aynı yaş grubunun %20 sinde testosteron düzeyi normalin üst sınırına yakındır. Serbest testosteron düzeyindeki bu farklılıklardan %30 lar civarında genetik faktörler sorumlu tutulmaktadır. Androjen konsantrasyonundaki düşme primer olarak testiküler yetersizlikten kaynaklanıyor olarak gözükmekle birlikte bu düşüşten kısmen hipotalamustan salgılanan LHRH azalması da sorumludur. Genel bir kabul olarak serum testosteron seviyesi 50 yaş sonrası her yıl yaklaşık olarak %1 oranında azalır. Bunun sonucunda biyokimyasal hipogonadizm 60 yaş altında %7 oranında izlenirken, 60 yaş üstünde ise yaklaşık %20 oranında görülür. Yaşlanan erkekte testiküler fonksiyonlarda azalmanın kompleks bir mekanizması olmakla beraber, testosteron üretiminden asıl sorumlu hücre grubu olan Leydig hücrelerinde sayıca azalma, testiküler kan akımında bozulma ve bu hücrelerde mevcut olan enzim aktivitelerinde de azalma gösterilmiştir. Bütün bunların dışında beslenme gibi çevresel faktörler ve diyabet gibi kronik hastalıkların da testosteron azalmasına etkileri mevcuttur. Vejetaryenlerde seks hormon bağlayan globülin yükselir ve serbest testosteron düşer. Yüksek kaloriyle beslenen obezlerde ise olasılıkla hiperglisemi veya insülin direncine bağlı hiperinsülinizm yoluyla SHBG düzeyini düşürerek total testosteron azalması yapabilir. Sigara kullananlarda kullanmayanlara göre testosteron düzeyi %5-15 daha yüksek bulunurken, alkolikler ve ilaç bağımlılığı olanlarda ise testosteron değerleri daha düşük kalmaktadır. Vasküler skleroz, malin hastalıklar ile diyabet, romatoid artrit, kronik karaciğer yetmezliği, böbrekyetmezliği ve akciğer hastalıkları gibi kronik hastalıklarda ve psikolojik stres, depresyon gibi durumlarda da hipogonadotropik hipogonadizm görülebilmektedir. Yine bu tür hastalıklarda bu yaş grubunda sıklıkla kullanılan antihipertansifler, hipnotikler, nöroleptikler, kortikosteroidler gibi ilaçlarla testosteron düzeyindeki azalmanın artacağıdır. Bütün bu tartışmanın merkezinde testosteron bulunmakla birlikte yaşlanmayla beraber diğer bir çok hormon seviyesinde de değişimler olmaktadır. Bugün için adrenallerden salgılanan dehidroepiandrosteron gibi diğer faktörlerin de testosteron azalmasına 32

bağlanan birçok semptomun ortaya çıkmasında belirgin rol oynadığı anlaşılmıştır. Bu faktörler; 1. Leptin 2. Büyüme hormonu 3. Melatonin 4. Prolaktin 5. Estradiol ve kortikosteroidlerdir. Bu nedenle yaşlı erkeklerde ortaya çıkan andropoz semptomlarından sadece testosteron düşüşü sorumlu değildir. Tedavi amacıyla verilen testosterona yanıt yalnızca bu hormonun düzeyinin artırılmasından çok tedavinin diğer hormonal sistemlerle olan etkileşimlerine bağlıdır. Şekil 2:Değişik yaş gruplarındaki testosteron (T), serbest testosteron (FT), seks hormon bağlayıcı globülin (SHBG), ve östrojen (E 2 ) konsantrasyonları (5) ANDROPOZ VEYA ADAM Erkeklerde yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan andropoz kliniği kadınlarda ortaya çıkan klinikten farklı olarak yavaş ilerlemekte hatta bazı erkeklerde semptom vermemektedir. Buna ek olarak semptomlar kolaylıkla yaşlanmanın sonucu olarak algınabilir. Erkeklerde, kadındaki menopozun tam karşılığı olabilecek durum gerçek andropoz prostat kanseri nedeniyle hormonal tedavi verilen hastalar ile herhangi bir sebeple bilateral orşiektomi yapılan hastalarda izlenilen durumdur. ADAM dan etkilenen erkeklerde şu klinik bulgular ortaya çıkmaktadır: 1. Uyku bozuklukları, uyku ihtiyacında artma 2. Cinsel istekte ve özellikle gece ereksiyonlarında olmak üzere ereksiyon kalitesinde azalma, sabah ereksiyonlarının sıklığında azalma 3. Vücut kıllarında azalma ve deri değişiklikleri 4. Viseral yağ dokusunda artış 5. Emosyonel değişiklikler; depresif huy hali, depresyon, sinirlilik, yorgunluk, anksiyete, irritabilite ve entelektüel kapasitede azalma 6. Kendini sağlıklı hissetmeme ve motivasyonsuzluk veya ölümü isteme 7. Osteoporoza neden olacak şekilde kemik mineral yoğunluğunda azalma 8. Vücut kas kitlesinde azalma, kas gücünde düşme 9. Terleme Klinik olarak tanıyı koymak için bu bulguların hepsinin bir arada olması gerekmemektedir. Gene bu bulgulardan bir veya bir kaçının şiddetli oluşu diğerlerinin şiddetli olmasını gerektirmez. Daha önceden de bahis edildiği gibi kişisel farklılıklar bu semptomların ortaya çıkışını belirlemektedir. HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HORMONAL BULGULAR Klinik olarak ADAM düşünülen hastalarda öykü alımını takiben dikkatli bir fizik muayene yapılmalıdır. En sık rastlanılan hipogonadizm bulguları pubik kıllanmada azalma, testislerde yumuşama ve küçülmedir. Bununla birlikte yaşlılarda hormonal inceleme yapılması halen tartışmalıdır. Ancak azalmış libido ile birlikte erektil disfonksiyonu olanlarda hormonal bir patoloji genellikle kabul görmüş bir durumdur. Fizik muayenede hipogonadizm bulgusu olanlar ile risk grubunda olduğu düşünülen hastalarda bakılması önerilen hormonlar şunlardır. a) Testosteron düzeyine yaşlılarda özellikle sabah bakılmalıdır. Özellikle biyolojik olarak aktif testosteron (albümine bağlı testosteron ile serbest testosteron) ölçülmelidir. Bu şekilde SHBG yüksekliğinden ve olası sirkadiyan ritim bozukluğundan etkilenilmemiş olunur. b) Eğer testosteron seviyesi normalden düşük çıkarsa ölçüm tekrarlanmalı ve beraberinde LH, FSH ile prolaktine bakılmalıdır. c) Hasta bazında gerekliyse (yaşlı şişman hastalarda) SHBG düzeylerine de bakılmalıdır. HORMONAL TEDAVİ Yaşlı hastalarda ADAM nedeniyle tedavi planlanıyorsa öncelikli olarak prostat değerlendirilmeli; parmakla rektal inceleme yapılmalı ve PSA görülmelidir. Amaç prostat kanseri yönünden hastanın risk altında olup olmadığının anlaşılmasıdır. Kısa dönem takipli çalışmalarda Hormonal tedavide amaç fizyolojik şartlar- 33

dakine yakın sirkadiyan ritme uygun bir testosteron düzeyi elde etmektir. Ideal bir hormon replasman tedavisinde: a) Kanda fizyolojik düzeyde testosteron konsantrasyonu oluşturabilmeli (sabah saat 08.00-12.00 arasında alınan kanda 400-700 ng/dl olacak şekilde); b) Günlük testosteronun salınım ritmini oluşturabilmeli c) Normal DHT/testosteron ve östradiol/testosteron oranları gerçekleştirilmelidir. I. Oral olarak verilen ilaçlar (Testosteron undecanoateve mesterolon) Karaciğerden ilk geçiş etkisi nedeniyle yeterli etkiyi sağlamak için yüksek dozda kullanılmaları gerekir. Yan etkisi en az olan ajan günde yaklaşık 160 mg kullanılan testosteron undecanoate dir. Serum testosteron düzeyi çok değişkenlik gösterir ve izlemi güçtür. Günlük fizyolojik salınım ritmine uymaz. II. intramuskuler yolla uygulanan testosteron esterleri (propionate, cypionate testosteron enanthate,) Genellikle uzun etkili ajanlar olup, maliyetleri de düşüktür. Vücutta üretilen testosteron düzeyine yakın sonuç elde etmek amacıyla kas içine iki-dört hafta aralıklarla 200 mg testosteron verilmesiyle sağlanılabilir. Bu nedenle aylık enjeksiyonların yapıldığı hastalarda son enjeksiyondan önce ADAM semptomları yeniden ortaya çıkabilmektedir. (26) Enjeksiyonu takiben ilk 72 saat süresince kandaki konsantrasyonu fizyolojik sınırların çok üzerinde kalır. Birinci hafta sonunda ise hızla düşerek, fizyolojik sınırların altına iner. Bu da hastanın psikolojik durumunda dalgalanmalara yol açabilir. Ayrıca, serum düzeyleri testosteronun günlük görülen sirkadiyan ritmine uyum sağlamaz. Salınım ritmine de hiç uymaz. III. Uzun etkili enjektabl formlar ve Subkuten testosteron pelletleri Testosteron konsantrasyonu daha uzun süreli fizyolojik limitler içerisinde kalsa bile, bu formlarda da sirkadiyan ritmi oluşmamaktadır. Sabahları bakılan kan düzeyleri normal iken; öğleden sonra ve akşam konsantrasyonları fizyolojik sınırların üstünde devam etmektedir. Bu formdaki ilaçlarla en büyük sıkıntı yan etki görüldüğünde hormonun etkilerini sonlandırmak kısa süre içerisinde mümkün olmamaktadır. IV.Transdermal testosteron uygulanımı(ttt) Deri yoluyla emilen testosteron sirkadiyan ritime yani fizyolojik salınım ritmine daha çok uyarlar. Ancak, oldukça pahalıdırlar. Cilde uygulanan formda rahatsız edici ölçüde irritasyon oluşabilmektedir. Hem cilde hem de skrotuma uygulamada oluşan kan düzeylerini tahmin etmek mümkün değildir. Özellikle skrotal uygulamalarda DHT/testosteron oranı normalin çok üzerinde kalabilmektedir. Transdermal ajanlar ise normal estradiol ve DHT seviyeleri ve testosteron düzeyi sağlayabilmektedir. Kullanım kolaylığı, enjeksiyon gerektirmemesi avantajlarıdır. V. Bukkal testosteron tabletleri Bukkal yolla kullanılan testosteron tabletlerinde de emilim oldukça hızlıdır. İlaç transfnukozal emilerek çok hızlı kan dolaşımına katılır. Bu nedenle ilk bir kaç saatte fizyolojik konsantrasyonun üzerine çıkar ve arkasından önemli oranda düşerek normalin altına iner. HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ VE PROSTAT Hastalara tedavi planlanıyorsa öncelikli olarak; prostat değerlendirilmeli; parmakla rektal inceleme yapılmalı ve PSA görülmelidir. Amaç, prostat kanseri yönünden hastanın risk altında olup olmadığının anlaşılmasıdır. Kısa dönem takipli çalışmalarda testosteron tedavisinin hastalarda prostat hacmini arttırmadığı, PSA düzeylerini yükseltmediği ve IPSS(uluslarası prostatizm semptom skoru) puanlarını değiştirmediği gösterilmiştir. Yapılan çalışmalardaki bulgular daha çok testosteron tedavisini desteklemekle birlikte, HRT nin prostat üzerindeki bütün etkilerinin ortaya koyulması için daha çok araştırmaya ihtiyaç vardır. Hastaların prostatizm semptomlarındaki değişikliklerin izlenmesi bakımından 6 ila 12 ay aralıklarla kontrolü uygun olur. Tedavinin ilk yılı içerisinde 2 veya 3 kez, daha sonra ise her yıl rektal prostat muayenesi ve PSA ölçümü mutlaka yapılmalıdır. HASTALARIN TAKİBİ Testosteron tedavisi alacak hastalarda tedaviden önce hematokrit ve lipid profilleri tayin edilmeli, 3 ay sonra tekrar edilip bundan sonra da yılda iki kez yinelenmelidir. Bunlara ek olarak uzun dönem takiplerinde yan etkilerin en çok görüleceği karaciğer fonksiyon testlerine bakılmalı, kardiyovasküler hastalıklar yönünden uyanık olunmalıdır. Bugün için veriler HRT nin hastaların yaşam kalitesini arttırdığını göstermektedir. 34

Kaynaklar 1- Bain J: Andropause: testosterone testosterone replacement therapy for aging men. Can Fam Physician, 47:91,2001. 2- Basaria S, Dobs AS: Hypogonadism and androgen replacement therapy in elderly men. Am J Med 2001; 110:563-72 3- Bagatell G, Bremner WJ: Androgens in men uses and abuses. N Eng J Med 1996; 334:707-14. 4- Bilen CY, Özen H : Decline in androgen production in the ageıng male, Geriatri 2001; 4(4): 167-173, 5- Comhaire FE. Andropause: Hormone replacement therapy in the aging female. Eur Urol 2000; 38: 655 6- Hollander N, Hollander VT.The microdetermination of tes-tosterone in human spermatic vein blood. J Clin EndocrinolMetab 1958; 18:966-71 7- KaufmanJM:Hypothalamic-pituitary-gonadal function in aging men. Aging Male 1999,2:157 8- Kaufman JM, Vermeulen A: Androgens in male senesence. In: Nieschlag E, Behre HM (Eds). Testosterone action, de-ficiency, substitution, 2nd ed, Berlin, Springer, 1997, p: 437-71, 9- Meikle AW, Bishop T, Stringham JD, West DW: Ouantitating genetic and non genetic factors to determine sex steroid va-riation in normal male twins. Metabolism 1986; 35:1090-5. 10- Nankin HR, Calkins JH: Decreased bioavailable testostero-ne in aging normal and impotent men. J Clin Endocrinol Metab 1986;63:1418-20. 11- Smals AGH, Kloppenburg PWC, Benraad TJ: Circannual cyc-les in plasma testosterone levels in men. J Clin Endocrinol Metab 1976;42:479-82. 12- United Nations Secretariat, Department of Economic and Social Affars, Populations Division.The 1998 Revision.ESA/ PAVP. 150. new York:United Nations,1998 13- World Health Organization. Epidemiology and Prevention of Cardiovaccular Disease in Elderly People. WHO- Technical Reports.Geneva.WHO. 1995. 14- Vermeulen A: Declining androgens With age: an overview. In: Androgens and the Aging Male. Edited by BJ, Oddens and A. Vermeulen, New York: Parthenon Publishing Group.1996.p:.3-14 35