Çeviren: Bahar Dervişcemaloğlu TANIM ve ANLAM Olgusal (Genuine) ve Sözel (Verbal) Tartışmalar Günlük dilin dikkatsizce ya da kaypakça kullanılması, bizim doğru çıkarımlar yapma ve bunları ifade etme kabiliyetimizi ciddî ölçüde sınırlayabilir. John Locke ın üç asır önce belirttiği gibi, insanın bilgiye dair başarısı çoğunlukla kelimelerin sabit (fixed) anlamlarıyla kullanılmaması yüzünden engellerle karşılaşmaktadır. Lüzumsuz tartışmalar bazen, anahtar terimlerin kullanılışındaki uzlaşmasız çok-anlamlılıktan (ambiguity) kaynaklanır ve öylece sürüp gider. Tartışmaları üçe ayırabiliriz: 1 / 8
- Olgusal tartışmalar (genuine disputes), bazı spesifik önermelerin doğru olup olmadığı konusundaki anlaşmazlıkları içerir. Olgusal bir tartışmaya katılan insanlar, kelimelerin her biri kendi pozisyonunu ifade ettiği için, bu kelimelerin anlamları konusunda uzlaşırlar. Bundan dolayı tartışmaya katılanların her biri, nihayetinde bizi o kelimelerin farklılıklarını ayrıştırmaya götürebilecek mantıkî argümanlar öne sürebilir ve tayin edebilir. - Öte yandan sözel tartışmalar (verbal disputes), tamamen dildeki çok-anlamlılıktan kaynaklanır. Sözel bir tartışma, insanlar kullandıkları terimlerin anlamı üzerinde uzlaşmaya vardıkları zaman tamamıyla ortadan kalkar. - Sözel gibi göründüğü halde olgusal olan tartışmalar da olabilir. Böyle bir durumda, her bir çok-anlamlılığın ayrışması sadece temelde yatan olgusal tartışmayı açığa çıkarır. Bu bir kere meydana çıktı mı, uygun çıkarım metotlarıyla verimli şekilde ele alınabilir. Çıkarım kabiliyetimizi geliştirerek çok zaman kazanabiliriz. Eğer kelimelerin anlamları hususundaki anlaşmazlıkları takip edip, bunları çözmeye çalışırsak birbirimizle daha iyi iletişim kurabiliriz. Tanım Çeşitleri Dillerin kullanımındaki ayrılıkları önlemenin en yaygın yolu, kullandığımız terimlerin tanımı üzerinde uzlaşma sağlamaktır. Bir kelimenin ya da tümcenin anlamının belirtik (explicit) değerleri farklı bağlamlarda ortaya çıkarılabileceğinden ve farklı amaçlara hizmet edebileceğinden dolayı, tanımları bazı çeşitlere ayırmak faydalı olacaktır: 2 / 8
Sözlüksel (lexical) tanım sadece bir terimin, belli bir dilin konuşulduğu bir toplulukta halen ne anlamda kullanıldığını nakleder. Burada amaç, herhangi bir kimseye, sözkonusu terimin onaylanmış anlamı hakkında bilgi vermektir. Bu sayfalarda benim mantık terimleriyle ilgili yaptığım tanımlar sözlükseldir, çünkü bunlar sizi, bu terimlerin mantık disiplini içerisinde nasıl kullanıldıkları hakkında bilgilendirmeye yöneliktir. Öte yandan şartlı (stipulative) bir tanım, daha önce hiç varolmamış bir kullanım oluşturarak, tamamıyla yeni bir terime serbestçe anlam tayin eder. Bu durumda amaç, yeni bir terimin ortak kullanımının benimsenmesini sağlamak olduğu için, söz konusu terimle mukayese edilebilecek standartlar mevcut değildir ve yapılan tanım daima doğrudur. (Ancak bu tanım, faydasız ve yetersiz olduğu zaman kabul görmeyebilir.) Şayet ben bundan böyle Başkanlığa ait Fransızca olarak yapılan açıklamaları glorsherfs diye nitelendireceğimizi beyan etsem (muhtemelen manasız) bir şartlı tanım yapmış olurum. Bu iki tekniği birarada kullanmak çoğunlukla bir kelimenin ya da tümcenin belirsizliğini azaltmak için en etkili yoldur. Böyle belirli (precising) tanımlar, bir terimin sözlüksel tanımıyla başlar fakat daha sonra o terimin kullanımını belirli şartlara bağlayarak sınırlandırmaya doğru gider. Burada sözlüksel kısım doğru olmalıdır ve şartlı kısım da uygun bir şekilde, sorun çıkarabilecek belirsizlikleri azaltmalıdır. Eğer USPS şöyle bir bildiri yayınlarsa (muhtemelen yararlı) bir belirli tanım yapmış olur: Adres değişikliğini uygun bir şekilde bildirme, gerekli bilgileri içeren resmî bir formun en geç değişiklik tarihinden dört gün önce yerel postaneden alınması gerektiği anlamına gelir. 3 / 8
Teorik tanımlar, şartlı ya da belirli tanımlara dair özel durumları ifade eder ve terimin kullanımını daha geniş bir entellektüel çerçeve bağlamında tayin etmeye çalışır. Herhangi bir teorik tanımın benimsenmesi, ilgili teorinin kabulünü de içereceğinden, bu tanım üzerinde uzlaşırken haklı olarak ihtiyatlı davranırız. Newton un kütle (mass) ve süredurum (inertia) terimleri üzerine yaptığı tanımlar, onun bu konuyla ilgili teorilerine bağlılığı da beraberinde getirir. Mantıkçıların ikna edici (persuasive) tanımlar diye nitelendirdiği tanımlar, bir terimin kullanımına duygusal bir anlam isnat etmeye çalışırlar. İkna edici tanımlar, sadece terimi, lafzî (literal) anlamından saptırmaya yaradığından, mantıkî bir kullanımları yoktur. Kaplam (Extension) ve İçlem (Intension) Aktif olarak kullandığımız kelime dağarcığımızın oldukça büyük ve bilhassa yararlı olan bölümü, ortak bir nitelik taşıyan bütün bireysel nesnelerin oluşturduğu grupları temsil eden genel terimler, kelimeler ya da tümcelerle doludur. Fakat bu gibi terimler üzerinde düşünmenin iki farklı yolu vardır. 4 / 8
Genel bir terimin kaplamı, tamamıyla o terimin gösterdiği bireysel nesnelerin toplamıdır. Buna göre sandalye kelimesinin kaplamı, dünyadaki her sandalyeyi içerir. Genel bir terimin içlem i ise o terimin gösterdiği her şeyin taşıdığı özellikler dizisidir. Yani sandalye kelimesinin içlemi, bir kişinin oturması için tasarlanmış mobilya parçası gibi bir şey olabilir. Aslında bu iki anlam çeşidi birbiriyle yakından ilişkilidir. Biz genellikle bir kavramın ya da terimin içleminin, onun kaplamını belirlediğini düşünürüz, yani yeni karşılaştığımız her mobilya parçasının sandalyeler arasında yer alıp almadığına, onun ilgili özellikleri taşıyıp taşımadığına bakarak karar veririz. Nitekim genel bir terimin içlemi -bir nesnenin sahip olması gereken özellikler, daha fazla ayrıntıyla belirtilmek suretiyle- arttırıldığı zaman, o terimin kaplamı azalma eğilimi gösterir. Çünkü artık o terim daha az öğeyi göstermektedir. Düzanlamsal (Denotative) ve Yananlamsal (Connotative) Tanımlar Yaptığımız kaplam ve içlem ayrımını aklımızda tutarak, genel bir terimin tanımına iki yoldan yaklaşmak mümkündür. Düzanlamsal bir tanım, terimin kaplamını tespit etmeye çalışır. Buna gore biz, bu mantık sınıfı 5 / 8
tümcesinin düzanlamsal tanımını, basitçe, hepimizin ismini listeleyerek elde edebiliriz. Ancak genel bir terimin gösterdiği nesnelerin eksiksiz bir listesini vermek çoğu zaman külfetli ya da elverişsiz olduğundan, biz genelde az sayıda örnekle iktifa ederiz. Aslında bazı filozoflar, herhangi bir dildeki en primitif düzanlamsal tanımların, terimin tam olarak gösterdiği tek bir örneği içerdiğini dile getirmişlerdir. Ancak öyle görünüyor ki, düzanlamsal tanımın uygulanmasının tamamen imkansız olduğu bazı önemli terimler de vardır. Mesela benim torunum tümcesinin gayet açık bir anlamı vardır ancak şu an için kaplama sahip olmadığından, üyelerini listeleyerek ya da örnekleyerek belirtmek imkansızdır. Bu tarz terimleri ve her çeşit genel terimi en uygun şekilde tanımlamak için, ikinci bir tanım şekline başvururuz. Yananlamsal bir tanım, eşanlamlı bir dilsel ifade ya da terimin uygulanabilirliğini tayin etmek için belli bir prosedür oluşturmak suretiyle, terimin içlemini tespit etmeye çalışır. Tabiî ki aynı anlama sahip alternatif bir kelime ya da tümceye ulaşmak veya uygulanabilirlik açısından belirli bir ölçü tayin etmek her zaman kolay değildir. Ancak bu gerçekleştiği zaman, yananlamsal tanım, terimin anlamını güvence altına almış olur. Genus ve Differentia Aracılığıyla Tanımlama Klasik mantıkçılar, genel terimler için işe yarar yananlamsal tanımlar ortaya koyma metotları geliştirmişlerdi ve bunu, o terimlerin genus (cins) ve differentia (ayrım)sını belirleyerek 6 / 8
yapıyorlardı. Temel fikir gayet basittir: Öncelikle söz konusu terimin işaret ettiği her şeyin içinde yer aldığı yakın ve genel bir kategori ya da cins (genus) tespit ederiz; sonra onları diğer bütün bu tarz cinslerden farklı kılan differentia yı (ayırt edici özellikler) belirleriz. Mesela sandalye kelimesi için yukarda yaptığım tanımda mobilya parçası, bütün sandalyelerin sahip olduğu genus u belirtir ve bir kişinin oturması için tasarlanmış ifadesi ise onları divan, sıra vs.den ayıran differentia yı belirtir. Capi ve Cohen, genus ve differentia yoluyla yapılan yananlamsal tanımların başarısını ölçmek için beş kural belirlemiştir: 1. Temel özellikler üzerinde odaklanın. Bir terimin gösterdiği nesneler, birçok ayırıcı özelliği paylaşsa bile, hepsi o terimin gerçek tabiatını aynı derecede belirtmeyebilir. Mesela insanlar ın tüysüz iki ayaklı hayvanlar şeklinde tanımlanması pek aydınlatıcı değildir. İyi bir tanım, ilgili grubun üyeleri olarak nesnelerin belirlenmesi için esas olan özellikleri işaret etmeye çalışır. 2. Dolambaçlılıktan (circularity) kaçının. Dolambaçlı bir tanım, kendi tanımının parçası olarak zaten tanımlanmış bir terimi kullandığından, bize herhangi işe yarar bir bilgi vermez. Dinleyiciler ya zaten terimin anlamını anlar ya da terimin içerdiği açıklamayı anlamaz. Mesela kablosuz telefon u kablosu olmayan telefon şeklinde tanımlamaya gerek yoktur. 3. Uygun kaplamı bulun. İyi bir tanım, tıpkı tanımlanan terim gibi aynı nesneleri ne eksik ne de fazla olarak gösterecektir. Bazı yollar bizi yanıltabilir; mesela kuş un alternatif tanımlarını düşünün: sıcak-kanlı hayvan çok kapsamlıdır, çünkü kuşların dışında atları, köpekleri vs.yi de içine alır. 7 / 8
tüylü, yumurtlayan hayvan çok dardır, çünkü erkek kuşları içine almaz. küçük, uçan hayvan ise hem çok kapsamlı hem de çok dardır, çünkü (kuş olmayan) yarasaları içerir ve (kuş olan) devekuşlarını içermez. Belli bir amacı olan başarılı tanımlar, tanımladıkları terimlerin kaplamında yer alan bütün nesneler için geçerli olmalıdır. 4. Figüratif ya da belirsiz bir dil kullanmaktan kaçının. Tanımın önemi, bir terim hakkında bilgisi olmayan bir insana o terimin anlamını açıklamaktan ileri geldiği için, o insana bu terimi nasıl kullanacağını öğretmek konusunda yardım etmeyen bir dil kullanmak anlamsızdır. Mesela mutluluk, şirin bir köpek yavrusudur, sevimli bir düşünce olabilir ama kötü bir tanımdır. 5. Olumsuzdan ziyade olumluyu tercih edin. Bir terimin kullanımını onun işaret etmediği bütün her şeyi sayarak izah etmek prensipte her zaman mümkündür. Bazı durumlarda izlenecek tek yol bu olabilir. Mesela matematikteki sonsuz (infinite) teriminin uygun bir tanımı gayet tabiî olumsuz olabilir. Fakat normal şartlar altında iyi bir tanım, mümkün olduğunca olumlu nitelemeler kullanır. Dürüst kişi yi, hiç yalan söylemeyen kişi diye tanımlarsak, yetersiz bir tanım yapmış oluruz. [1] Bu yazı, www.philosophypages.com adresinden çevrilmiştir. 8 / 8