KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE KLİNİK VE PATOLOJİK EVRELERİN KARŞILAŞTIRILMASI



Benzer belgeler
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ. İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Akciğer Kanseri. Prof. Dr. Pınar Çelik

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE TEDAVİ GECİKMELERİ VE BU GECİKMELERİN PATOLOJİK TÜMÖR EVRESİNE ETKİSİ

Küçük Hücrelidışı Akciğer Kanseri- Yeni Evreleme

Akciğer Kanserinde TNM Evrelemesi

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi

Akciğer Kanseri. Akın Yıldızhan, Fatih Hikmet Candaş

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD.

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Bilateral Senkron Akciğer Tümörlerinde Cerrahi. Adem GÜNGÖR Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi Mart 2013 Kapadokya

AKCİĞER KANSERİ EVRELEMESİNDE BRONKOSKOPİ. Dr. Serdar Erturan İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Primer Akciğer Kanserlerinde Bilgisayarlı Tomografi Verilerinin Genetik, Kişisel ve Çevresel Risk Faktörleri ile Değerlendirilmesi

Dr. Aydın Şanlı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi A.D izmir

Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi

Akciğer Kanserinde Güncel Tanı ve Tedavi Yaklaşımı

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM

Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde Cerrahinin Yeri Var mı? Dr.Ali Kılıçgün Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi

Dr Şükrü DİLEGE VKV Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Amerikan Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü

Erkek ve kadınlarda kanser nedenli ölümlerin en sık sebebi

Primer akciğer kanserinde bronkoskopik biyopsi ve torakotomi materyalleri arasında hücre tipi uyumu

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

PET-CT nin Toraks Malignitelerinin Tanı ve Tedavi Yönetimindeki Yeri

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Evre III KHDAK nde Radyoterapi

N.U.64 yaşında Bayan,evhanımı *Öksürük *2 ay önce kuru öksürük yakınması ile başvurduğu hastanede çekilen akciğer grafisi ile hastanemize gönderilmiş

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Dr.Aydın Çiledağ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

AKCİĞER KANSERİ. Dr. Tuncay GÖKSEL

Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi

AKCİĞER KANSERİ. Doç.Dr.Filiz Koşar

Erken Evre Akciğer Kanserinde

AKCİĞER KANSERİ. e-yandal. Histolojik Sınıflandırma. Akciğer Kanseri Oluşum Süreci. Semptomlar

International Association for the Study of Lung Cancer

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

Primer akciğer kanserinde transtorasik ince iğne aspirasyonunun hücre tipi uyumu

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

IASLC Akciğer Kanseri Evrelendirme Projesi: Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde TNM Sınıflandırmasının Yedinci Düzenlemesi için öneriler

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

AKCİĞER KANSERLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ. Dr.Serdar Onat

Yediyüzyetmişiki Akciğer Kanseri Olgusunda Cilt Metastazı: 5 Yıllık Deneyimin Analizi

Akciğerin adenoskuamöz karsinomu (13 olgu nedeniyle)

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Akciğer Kanseri ve Plevral Efüzyon (Bir Retrospektif Çalışma)

Pulmoner Nodüllü Hastaya Yaklaşım

2016 by American Society of Clinical Oncology. Amerikan Klinik Onkoloji Cemiyeti (ASCO) İnvaziv Servikal Kanser Yönetimi

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

OPERABL KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLERİNDE YENİ TNM EVRELEMESİNİN SAĞKALIM ÜZERİNE ETKİSİ

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

Akciğer Kanserlerinin Histopatolojik ve Morfolojik Özellikleri ile Bronşiyal Yerleşimleri Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi

Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme. Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

Papiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

AKCİĞER KANSERİ. Dr. Metin Görgüner Atatürk Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD EPİDEMİYOLOJİ

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya

İÇİNDEKİLER 1. TEŞEKKÜR KISALTMALAR GİRİŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER TNM sınıflandırması... 8

Merkel Hücreli Karsinom

AKCİĞER KANSERİ. Tuncay Göksel

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI

Tarama,Tanı, Evreleme

AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 4 GÖĞÜS HASTALIKLARI STAJ TANITIM REHBERİ

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ

Olgu Sunumları 6 Kasım m :30-17:00 17:00

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

KOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon

mrcc Tedavisinde Olgular Eşliğinde Tartışma

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI VE TÜBERKÜLOZ ABD Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oktay İmecik

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

Cerrahi Dışı Tedaviler

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

GENEL BİLGİLER Epidemiyoloji

Transkript:

T.C. Sağlık Bakanlığı Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şef V. Doç. Dr. Adnan Yılmaz KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE KLİNİK VE PATOLOJİK EVRELERİN KARŞILAŞTIRILMASI Uzmanlık Tezi Dr. Cüneyt SALTÜRK İstanbul-2008

İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ 1-2 GENEL BİLGİLER 3-20 GEREÇ VE YÖNTEM 21-22 BULGULAR 23-33 TARTIŞMA 34-38 SONUÇLAR 39 ÖZET 40 KAYNAKLAR 41-46

ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimim boyunca değerli bilgi ve deneyimleri ile yetişmemde çok büyük emeği geçen, hekimlik mesleğinin özü ve inceliklerini öğreten, medikal ve sosyal her konuda yardım ve desteğini esirgemeyen değerli hocam, başhekimimiz ve klinik şefimiz sayın Doç. Dr. Adnan Yılmaz a, Bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım bende çok önemli emekleri olan sayın Şef Doç.Dr.Turan Karagöz e Önceki başhekimimiz sayın Şef Doç.Dr. Semih Halezeroğlu na ve hastanemiz sayın göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi klinik şeflerimize,uzman hekimlerimize, Birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığım VII. Göğüs Hastalıkları Kliniği ndeki uzmanlarım Dr. Leyla Yağcı Tuncer,Dr. Ebru Sulu, Dr. Müyesser Ertuğrul, Dr. Huriye Berk Takır,Dr Ümmühan B.Selvi ve Dr. Necdet Balcı ile tüm asistan doktor arkadaşlarıma, servis hemşireleri ve personeline, Uyku laboratuvarı ve solunumsal yoğun bakım ünitesin de bana emeği geçen tüm uzman hekim, hemşire ve personeline, Rotasyon süremin verimli ve zevkli geçmesini sağlayan S.B. Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi V. Dahiliye Klinik Şefi Dr. Yıldız Barut a, Radyoloji Klinik Şefi Dr. Dursun Alper Hayırlıoğlu na, S.B. Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi İntaniye Klinik Şefi Dr. Serdar Özer e Bundan sonraki tüm hayatımı birlikte geçirmek istediğim, her an tüm gücüyle arkamda duran sevgili eşim Dr. Ayça GÖKÇEN DEĞİRMENCİ SALTÜRK e SONSUZ TEŞEKKÜRLER

GİRİŞ VE AMAÇ Akciğer kanseri, tüm dünyada, kadınlarda ve erkeklerde en sık görülen kanserlerin başında gelmektedir. Tanı ve tedavisindeki gelişmelere rağmen en fazla ölüme yol açan kanserlerden biri durumundadır. Hastaların yaklaşık % 80 i tanı sırasında inoperabl evrede olup, 5 yıllık ortalama sağ kalım süresi % 5-10 olarak bildirilmektedir. Akciğer kanseri, tedavi ve prognoz açısından küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri olarak sınıflandırılır. Küçük hücreli akciğer kanseri primer olarak kemoterapi ve/veya radioterapi ile tedavi edilirken, küçük hücreli dışı akciğer kanserinin seçkin tedavisi cerrahidir. Akciğer kanserinde prognozu etkileyen çeşitli faktörler tanımlanmıştır. Yaş, cinsiyet, performans durumu, ek hastalık varlığı, tümör histolojisi, tümör evresi, tedavi yöntemi prognozu etkileyen başlıca faktörlerdir. Tümör evresi, en önemli prognostik faktörlerden biridir. Akciğer kanserli olguların uygun şekilde evrelendirilmesi, tedavi yönteminin seçimi ve prognoz açısından önemlidir. Cerrahi tedavi uygulanan hasta grubunda 5 yıllık sağ kalım oranı evre IA için % 67, evre IIA için % 55 ve evre IIIA için % 23 olarak 1

bildirilmektedir. Bu sağ kalım oranı evre IIIB olgularda ise sadece % 3-7 dir. Akciğer kanserinin evrelemesinde TNM sınıflaması kullanılmaktadır. Operasyon öncesi evreleme (klinik evreleme), sıklıkla bilgisayarlı tomografi ve bronkoskopi bulgularına dayanılarak yapılmaktadır. Mediastinoskopi, magnetik rezonans ve pozitron emisyon tomografisi incelemeleri de klinik evreleme amacı ile kullanılan diğer yöntemlerdir. Patolojik evreleme ise torakotomi bulguları ile cerrahi materyalin patolojik incelemesine göre yapılmaktadır. Klinik ve patolojik evrelerin karşılaştırıldığı çalışmalarda klinik ve patolojik evreler arasında yüksek oranda uyumsuzluk olduğu saptanmıştır. Bu uyumsuzluk gerek T, gerekse de N faktörü için bildirilmektedir. Çoğu çalışmada, klinik ve patolojik evre arasındaki uygunluk oranı % 50 den daha düşük bulunmuştur. Bu çalışmamızda, küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı olguların klinik ve patolojik evrelemelerini karşılaştırmayı ve klinik evreleme yöntemlerinin akciğer kanseri evrelemesindeki değerini araştırmayı amaçladık. 2

GENEL BİLGİLER EPİDEMİYOLOJİ Akciğer kanseri, 20. yüzyılın başlangıcında nadir görülen bir hastalık iken, 1950 yılından itibaren sıklığı belirgin olarak artarak günümüzde kadında ve erkekte en sık görülen kanserlerden biri olmuştur (1). Akciğer kanseri insidansı, kadınlarda, 1960 yılında 6/100000 iken, 1990 yılında bu oran > 40/100000 olarak bildirilmiştir (2). 2000 yılında, dünyada tanı koyulan akciğer kanserli olgu sayısının 1.2 milyon olduğu ve akciğer kanserli olguların tüm kanserli olguların % 12.3 ünü oluşturduğu rapor edilmiştir (3). Akciğer kanseri, Amerika Birleşik Devletleri nde kadın ve erkekte en sık görülen ikinci kanserdir. Tanı koyulan akciğer kanserli olgu sayısının 2002 yılında 169500, 2004 yılında 173770 ve 2006 yılında 174470 olduğu tahmin edilmektedir (4-6). Ülkemizde akciğer kanseri erkeklerde en sık görülen kanser tipi olup, kadınlarda sıklık açısından 7. sıradadır (7). Akciğer kanseri, kansere bağlı ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Erkeklerde kansere bağlı ölümlerin % 31 i, kadınlar da ise % 25 i akciğer kanserine bağlıdır. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin oranı kolon, meme ve prostat kanserine bağlı ölümlerin toplamından daha fazladır (8). Amerika Birleşik Devletleri nde 2006 yılında 160460 kişinin akciğer kanserinden 3

öleceği, bu ölümlerden 90330 unun erkeklerde, 72130 nun kadınlarda meydana geleceği ve tüm kanser ölümlerinin % 29.8 inden akciğer kanserinin sorumlu olacağı tahmin edilmiştir (4). ETİYOLOJİ Akciğer kanseri, etiyolojisinde çok sayıda faktörün rol oynadığı bir hastalıktır. Sigara, hava kirliliği gibi çevresel faktörler, mesleki karsinojenler, diyet, viral enfeksiyonlar, geçirilmiş akciğer hastalıkları, genetik ve immünolojik faktörler başlıca etiyolojik faktörlerdir (9,10). Sigara, akciğer kanseri gelişiminden sorumlu en önemli faktördür. Akciğer kanserli hastaların % 85-94 ünde, kanser gelişiminden sorumlu etiyolojik faktör sigaradır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre akciğer kanseri gelişme riski 24-36 kat daha fazladır (1,9). Pasif sigara içiminde ise bu risk % 3.5 tir (9). Çeşitli organik ve inorganik maddeler ile mesleki ve çevresel temasın akciğer kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu karsinojenler arasında, arsenik, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, nikel, kadmiyum, krom, mustard gazlar, klorometil ether ve klorometil metil eter, radyasyon, vinil klorid, demir-çelik, asbest, berilyum, silika, formaldehid sayılabilir (9-11). İç ve dış ortam hava kirliliği, çevresel sigara maruziyeti, dizel yakıtların atıkları ile petrokimyasal atıklar akciğer kanseri gelişiminde rol oynayan en önemli çevresel faktörlerdir (9,10,12,13). Diyet, akciğer kanseri gelişiminde rol oynayan diğer bir faktördür. A vitamini ve Beta-karotenden fakir diyet akciğer kanseri riskini arttırır. E vitamini ve 4

selenyum kanser gelişme riskini azaltmaktadır (9,10). Akciğerde skar gelişimine yol açabilen tüberküloz, interstisyel akciğer hastalığı,bronşektazi, pnömoni ve abse gibi hastalıklar akciğer kanseri gelişme riskini arttırırlar. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı varlığında da bu risk yükselmektedir (9,10,14,15). Kanserli hastaların birinci derece yakınlarında kanser riski yükselmektedir (9,10). TARAMA VE ERKEN TANI Akciğer kanserli hastaların erken evrede saptanabilmesi amacı ile riskli gruplara tarama yapılması fikri ortaya atılmıştır. Bu amaçla balgam sitolojisi, akciğer grafisi ve düşük doz bilgisayarlı tomografi yöntemleri kullanılarak yakınmasız olgulara tarama uygulanmıştır. Araştırmacılar ve uzlaşı raporları, yakınmasız kişilere bu yöntemleri kullanarak akciğer kanseri açısından tarama yapılmasını önermemektedir (16). AKCİĞER KANSERİNDE TANI Semptom ve Bulgular: Akciğer kanserli hastaların % 90 ından fazlası başvuru sırasında yakınma tanımlar. Bir çalışmada akciğer kanserli hastaların sadece % 6 sının yakınmasız olduğu, % 27 sinin primer tümör ile ilişkili yakınmalar, % 27 sinin iştahsızlık ve kilo kaybı gibi nonspesifik sistemik yakınmalar ve % 32 sinin ise metastaz düşündüren yakınmalar tanımladığı rapor edilmiştir 5

(17). Akciğer kanserli hastalarda saptanan yakınmalar ve bulgular 4 grupta toplanmaktadır (9,17). 1. Primer Tümör ile İlişkili Yakınma ve Bulgular: Öksürük, nefes darlığı ve hemoptizi en sık saptanan primer tümörle ilişkili yakınmalardır. Tümör hastalarda hava yolu obstrüksiyonuna yol açarak stridor, lokalize ronküs, atelektazi, pnömoni, abse gibi bulgulara neden olabilir. Bu durumda, bu klinik tablolarla ilişkili yakınma ve bulgular ortaya çıkabilir (9,17). 2. İntratorasik Yayılıma Bağlı Yakınma ve Bulgular: Akciğer kanserinin intratorasik yayılımı direkt uzanıma ve lenfatik yayılıma bağlı olarak oluşur. Bu yayılım sonucu sinirler, göğüs duvarı ve plevra, vasküler yapılar ve toraks içi organlar tutulur. Sinir tutulumu sonucu ses kısıklığı, diyafragma paralizisi, Horner Sendromu, kolda güçsüzlük, el kaslarında atrofi, göğüs duvarı ve plevra tutulumu sonucu göğüs ağrısı, plörezi ve buna bağlı nefes darlığı, vasküler yapıların tutulumu sonucu Vena Kava Superior Sendromu, kalp tamponadı ve özafagus tutulumu sonucu disfaji gibi yakınmalar ve bulgular meydana gelebilir (9,17,18). 3. Toraks Dışı Metastazlara Bağlı Yakınma, Bulgu ve Laboratuar Testleri Akciğer kanserli hastaların yaklaşık 1/3 ü başvuru sırasında toraks dışı yayılıma bağlı yakınma ve bulgulara sahiptir. Uzak metastazların en sık olduğu bölgeler kemikler, karaciğer, beyin, böbreküstü bezleri, deri ve lenf bezleridir (17). Lokalize kemik ağrısı, serum kalsiyum ve alkalen fosfataz 6

yüksekliği kemik metastazını düşündüren bulgulardır. Böbreküstü metastazı düşündürecek spesifik bir yakınma veya bulgu yoktur. Serum transaminaz düzeylerinde yükseklik, epigastrik bölgede hassasiyet ve ağrı, iştahsızlık varlığında karaciğer metastazı düşünülmelidir. Beyin metastazı, başvuru sırasında hastaların % 10 unda saptanır. Baş ağrısı, bulantı-kusma, kişilik değişiklikleri, fokal nörolojik bulgular, denge kusuru, konfüzyon beyin metastazlı hastalarda saptanan bulgu ve yakınmalardır. Kilo kaybı ve anemi gibi bulgular uzak organ metastazı düşündürecek diğer bulgulardır (9,17). 4. Paraneoplastik Sendromlar: Bu bulgular akciğer kanserli hastaların % 10 undan fazlasında görülür. Paraneoplastik sendromlar, metastatik hastalık veya primer tümörle direkt ilişkisi olmayan bulgu ve yakınmaları kapsar. Akciğer kanseri ile ilişkili paraneoplastik sendromlar, endokrin (hiperkalsemi, uygunsuz ADH salınımı, Cushing Sendromu vb.), nörolojik (Lambert-Eaton Sendromu, ensefalomyelit, nöropati vb.), metabolik (hipoürisemi, hiperamilazemi vb.), renal (glomerülonefrit, nefrotik sendrom), hematolojik (trombositoz, lökositoz, eozinofili vb.), iskelet ( hipertrofik osteoartropati, çomak parmak), kollajenvasküler (dermatomyozit, vaskülit, SLE, polimiyozit), cild ( Sweet Sendromu, Bazex Sendromu, hipertrikoz, eritrodermi vb.), koagülopati (DIC, tromboflebit vb.), diğer (ateş, kaşeksi vb.) olarak gruplandırılabilir (9,17,18). Akciğer kanserli hastalarda saptanan yakınma ve bulguların sıklığı tablo 1 de özetlenmiştir (17). 7

Tablo 1. Akciğer kanserli hastalarda ki yakınma ve bulguların sıklığı Yakınma-Bulgu Sıklık (%) Öksürük 8-75 Kilo kaybı 0-68 Nefes darlığı 3-60 Göğüs ağrısı 20-49 Hemoptizi 6-35 Kemik ağrısı 6-25 Çomak parmak 0-20 Ateş 0-20 Kas güçsüzlüğü 0-10 VKSS 0-4 Disfaji 0-2 Wheezing ve Stridor 0-2 Radyolojik İnceleme: Akciğer kanserli hastalarda kullanılan radyolojik görüntüleme incelemelerinin 2 amacı, tümör tanısının konulması ve tümörün evrelendirilmesidir. İlk seçilecek radyolojik yöntem iki yönlü akciğer grafisidir. Akciğer grafisinde kör noktalar olarak tanımlanan bazı bölgeler vardır. Bilgisayarlı tomografi, akciğer kanseri tanısında yardımcı olan diğer bir radyolojik görüntüleme yöntemidir. Spiral toraks bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans (MR) ve PET incelemeleri özellikle akciğer kanserinin evrelendirilmesinde kullanılan diğer görüntüleme yöntemleridir (9). 8

Girişimsel Tanı Yöntemleri: Akciğer kanserinin patolojik tanısında kullanılan tanı yöntemleri, primer tümöre yönelik yöntemler ve metastaz bölgesine yönelik yöntemler olarak gruplandırılabilir. Balgam sitolojisi, fiberoptik bronkoskopi ve transtorasik iğne aspirasyonu primer tümöre yönelik başlıca tanısal yöntemlerdir. Torasentez, kapalı plevra biyopsisi, torakoskopi, lenf bezi ve cilt biyopsisi metastatik lezyona yönelik tanısal girişimler olarak sayılabilir (9,19). Balgam Sitolojisi: Akciğer kanseri tanısında kullanılan noninvaziv bir tanı yöntemidir. Tanı için en az 3 örnek alınması önerilmektedir. Yöntemin sensitivitesi % 42-97, spesifitesi % 66-100 olarak bildirilmektedir. Ortalama sensitivite değeri, santral lezyonlarda % 71, periferik lezyonlarda % 49 olarak rapor edilmiştir. Tanı oranı tek örnek için % 68, iki örnek için % 78 ve üç örnek için % 85 olarak ölçülmüştür (19). Bronkoskopi: Akciğer kanseri tanısında en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Santral tümörlerin tanısında yüksek tanı değerine sahiptir. Bu tümörlerin tanısında kullanılan tanısal işlemler bronşiyal yıkama, fırçalama, bronkoskopik biyopsi ve bronkoskopik iğne aspirasyonudur. Santral tümörlerin tanısında bronkoskopik tanısal işlemlerin sensitivitesinin değerlendirildiği bir meta analizde sensitivite değeri endobronşiyal biyopsi 9

için % 74, fırçalama için % 59 ve bronşiyal yıkama için % 48 olarak ölçülmüştür. Bronkoskopik iğne aspirasyonu için % 23 ile % 90 arasında değişen sensitivite değeri bildirilmiştir (19). Bir başka çalışmada ise sensitivite değeri bronkoskopik biyopsi için % 82.7, fırçalama için % 68.4, endobronşiyal iğne aspirasyonu için % 68.6 ve bronşiyal yıkama için % 31.6 olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada tanısal işlemler kombine edildiğinde bronkoskopinin tanı değeri % 89.8 olarak bulunmuştur (20). Periferik lezyonların tanısında kullanılan yöntemler transbronşiyal biyopsi, fırçalama, bronkoalveolar lavaj veya bronşiyal yıkama ve transbronşiyal iğne aspirasyonu olup bu işlemler için bildirilen ortalama sensitivite değeri sırasıyla % 46, % 52, % 43 ve % 67 dir. Bu yöntemler birlikte uygulandığında sensitivite değeri % 69 olarak ölçülmüştür (19). Transtorasik İğne Aspirasyonu ve Kesici Biyopsi: Çeşitli radyolojik yöntemlerin rehberliğinde uygulan bu yöntemler, özellikle periferik lezyonların tanısında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu iki yöntemin tanı değerinin kıyaslandığı çalışmalarda benzer sensitivite değerleri rapor edilmiştir (19). Arslan ve arkadaşları (21), ince iğne aspirasyonunun malign lezyonlardaki tanı değerini % 88 olarak bildirmişlerdir. Bu çalışmada yanlış pozitif tanı oranı % 0 olarak ölçülmüştür. Metastatik Bölgelerden Biyopsi: Plevral efüzyon, akciğer kanserli olguların yaklaşık % 50 sine eşlik eden bir bulgudur. Torasentez ve plevra biyopsisi, plevral efüzyonların 10

tanısında kullanılan tanı yöntemleridir. Torasentez ve plevra biyopsisi için bildirilen tanı değerleri sırasıyla % 50-60 ve % 46 olarak bildirilmektedir (9). Cilt ve lenf bezi gibi diğer metastaz bölgelerinden yapılan biyopsiler de akciğer kanseri tanısında kullanılmaktadır (9,19). Akciğer Kanserinin Histolojik Sınıflandırılması: Akciğer tümörlerinin histolojik sınıflaması Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2004 yılında yeniden düzenlenmiştir (22). Aşağıda malign epitelyal tümörlerin sınıflaması verilmiştir. Skuamöz hücreli karsinom Papiller Berrak hücreli Küçük hücreli Bazaloid Küçük hücreli karsinom Kombine küçük hücreli karsinom Adenokarsinom Adenokarsinom, mikst subtip Asiner adenokarsinom Papiller adenokarsinom Bronkoalveoler karsinom Müsinöz Nonmüsinöz Mikst Müsin salgılayan solid adenokarsinom Fetal Kolloid Müsinöz kistadenokarsinom Taşlı yüzük adenokarsinom Berrak hücreli adenokarsinom Büyük hücreli (BH) karsinom BH Nöroendokrin karsinom BH Kombine nöroendokrin karsinom Bazaloid karsinom Lenfoepitelyoma benzeri karsinom Berrak hücreli karsinom Rabdoid fenotipinde BH karsinom Adenoskuamöz karsinom Sarkomatoid karsinom Pleomorfik karsinom İğ hücreli karsinom Dev hücreli karsinom Karsinosarkom Pulmoner blastom Karsinoid tümör Tipik karsinoid Atipik karsinoid Tükrük bezi tipindeki karsinomlar Mukoepidermoid karsinom Adenoidkistik karsinom Epitelyal-miyoepitelyal karsinom Preinvaziv lezyonlar Skuamöz hücreli insitu karsinom Atipik adenomatöz hiperplazi Diffüz idiyopatik pulmoner nöroendokrin hücre hiperplazisi 11

EVRELEME Tablo 3. TNM sınıflaması PRİMER TÜMÖR (T) Tx Primer tümörün belirlenememesi veya balgam yada bronş lavajında malign hücrelerin saptanmasına karşın bronkoskopi ya da görüntüleme yöntemleri ile tümörün gösterilememesi T0 Primer tümör belirtisi yok Tis Karsinoma insitu En geniş çapı 3 cm, akciğer ve visseral plevra ile çevrili, T1 bronkoskopik olarak lob bronşundan daha proksimale invazyon göstermeyen tümör Tümörün en geniş çapı > 3 cm veya ana bronşa invaze fakat ana T2 karenaya uzaklığı 2 cm veya visseral plevra invazyonu var veya hiler bölgeye uzanan ancak tüm akciğeri kapsamayan atelektazi veya obstrüktif pnömoni var ise Tümörün herhangi bir büyüklükte olup göğüs duvarı (superior sulkus tümörleri dahil), diyafragma, mediastinal plevra, pariyetal perikard gibi T3 yapılardan birine direkt invazyon göstermesi veya karinaya 2 cm den daha yakın olup karinayı tutmayan ana bronştaki tümör veya bütün bir akciğeri kapsayacak atelektazi veya obstrüktif pnömoni ile birlikte olan tümör Tümörün herhangi bir büyüklükte olup mediasten, kalp, büyük damarlar, trakea, özafagus, vertebral kolon, karina gibi yapılardan T4 birini invaze etmesi veya malign plevral ya da perikardial efüzyon ile birlikte olan tümör ya da tümörle aynı lob içinde olan satellit nodül ya da nodüller BÖLGESEL LENF BEZLERİ (N) Nx Bölgesel lenf bezlerinin değerlendirilememesi N0 Bölgesel lenf bezi metastazı yok Aynı taraf peribronşiyal ve/veya aynı taraf hiler lenf bezlerine metastaz N1 ve primer tümörün direkt yayılması ile intrapulmoner bezlerin tutulması N2 N3 Aynı taraf mediastinal ve/veya subkarinal lenf bezlerine metastaz Karşı taraf mediastinal ve/veya hiler, aynı veya karşı taraf supraklaviküler veya skalen lenf bezlerine metastaz UZAK METASTAZ (M) Mx Uzak metastaz varlığının değerlendirilememesi M0 Uzak metastaz yok M1 Uzak metastaz var* * Tümörün olduğu lob dışındaki nodüller metastaz olarak değerlendirilir 12

Akciğer kanserinin tanıyı takiben uygun bir şekilde evrelendirilmesi tedavi yönteminin seçilmesi ve prognoz açısından önemlidir. Küçük hücreli dışı akciğer kanserinin (KHDAK) evrelemesinde TNM sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemde T primer tümörü, N bölgesel lenf bezlerini ve M uzak metastazı tanımlar. Günümüzde, 1997 yılında tanımlanan ve daha sonra bazı revizyonlar yapılan sınıflama kullanılmaktadır (23). TNM sınıflaması tablo 3 de, TNM sınıflamasına göre evreleme ise tablo 4 de belirtilmiştir. Tablo 4. TNM sistemine göre evreleme EVRE 0 EVRE IA EVRE IB EVRE IIA EVRE IIB EVRE IIIA EVRE IIIB EVRE IV TisN0M0 T1N0M0 T2N0M0 T1N1M0 T2N1M0 T3N0M0 T3N1M0 T1-3N2M0 T4N0-3M0 T1-4N3M0 Herhangi bir T M1 Herhangi bir N M1 Noninvaziv ve İnvaziv Evreleme: KHDAK ın evrelemesinde noninvaziv ve invaziv yöntemler kullanılmaktadır (24,25). Akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT), MR ve PET bu amaçla kullanılan noninvaziv yöntemlerdir. BT, bu amaçla en yaygın 13

kullanılan yöntemdir (24). Spiral BT, primer lezyonun saptanmasını ve bu lezyonun özelliklerinin değerlendirilmesini sağlar. BT, hiler ve mediastinal lenf bezlerinin değerlendirilmesinde de kullanılmaktadır. Patolojik lenf bezi tanımı için farklı kriterler önerilmekle birlikte, BT de lenf bezinin kısa çapının 1 cm den büyük olması bu kriterler arasında en yaygın kullanılanıdır (9,24). Dales ve arkadaşlarının (26), 42 çalışmayı içeren meta analizinde BT nin sensitivitesi % 83, spesifitesi % 82 ve etkinliği % 80 olarak rapor edilmiştir. Mediastinal lenf bezlerinin değerlendirilmesinde PET incelemenin değeri daha yüksektir. Bir çalışmada BT ve PET için sırasıyla sensitivite % 57 ve % 84, spesifite % 82 ve % 89, pozitif öngörü değeri % 56 ve % 79, negatif öngörü değeri % 83 ve % 93 olarak ölçülmüştür (27). Mediastinal invazyon, BT ve MR ile değerlendirilebilmektedir. İki yöntemin benzer sensitivite ve spesifiteye sahip olduğu rapor edilmiştir (3,9). Göğüs duvarı invazyonunun değerlendirilmesinde BT nin sensitivitesi % 38-87, spesifitesi % 40-90, MR ın sensitivitesi % 63-90, spesifitesi % 84-86 olarak bildirilmektedir (28). MR incelemenin özellikle superior sulkus tümörlerinde ve vertebra invazyonunun saptanmasında daha yüksek etkinliğe sahip olduğu kabul edilmektedir (9,24). Uzak metastaz, KHDAK lı olgularda sık saptanan bir bulgudur. Beyin, karaciğer, böbrek üstü bezleri ve kemik en sık metastaz saptanan bölgelerdir (9). Uzak metastaz araştırmasının hangi olgularda yapılması gerektiği tartışılan bir konudur. ACCP rehberi, metastaz düşündüren yakınma ve bulguların varlığında uzak metastaz araştırmasının rutin olarak yapılmasını önermektedir. Bu araştırmanın beyin BT, 14

batın BT ve kemik sintigrafisi incelemeleri ile yapılması yaygın kabul gören bir yaklaşımdır (24). Beyin için BT yerine MR kullanılabilir. PET incelemenin kullanımı ile uzak metastazların araştırılmasında PET-BT ve beyin MR kullanımı yeni yaklaşım olarak uygulanmaktadır (28). KHDAK lı olguların invaziv evrelemesinde kullanılan başlıca yöntemler transbronşiyal iğne aspirasyyonu (TBİA), endoskopik veya endobronşiyal ultrasonografi eşliğinde iğne aspirasyonu (EUS-İA, EBUS-İA), transtorasik iğne aspirasyonu (TTİA), mediastinoskopi, mediastinotomi, video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS) olarak sayılabilir (9,25). Mediastinoskopi ile 2R, 2L, 4R, 4L ve 7 (anterior grup) nolu lenf bezi istasyonlarından örnek alınabilir. Aorta-pulmoner lenf bezlerinden örnek almak için genişletilmiş servikal mediastinoskopi veya mediastinotomi kullanılır. VATS ise 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu lenf bezlerinden örnek alma olanağı sağlar. TBİA nın mediasten evrelemesindeki ortalama sensitivitesi % 76, spesifitesi % 96 ve negatif öngörü değeri % 71 olarak rapor edilmiştir. TTİA için bildirilen sensitivite ve negatif öngörü değerleri ise sırasıyla % 91 ve % 78 dir. EUS-İA için ise % 88 sensitivite, % 91 spesifite, % 99 pozitif öngörü ve % 77 negatif öngörü değerleri bildirilmiştir (29). EUS-İA için en fazla tercih edilen lenf bezi grupları inferior pulmoner ligament, aorta-pulmoner ve subkarinal lenf bezleridir (25). Klinik ve Patolojik Evre: Klinik evre, c (TNM), tedavi öncesi yapılan klinik değerlendirme ile görüntüleme yöntemleri ve endoskopik incelemelerle sağlanan bulgulara 15

dayanılarak yapılan evrelemeyi tanımlar. BT, klinik evrelemede en yaygın kullanılan görüntüleme yöntemidir. Son yıllarda klinik evreleme için PET incelemesi kullanılmaya başlamıştır. Endoskopik yöntemlerin başında bronkoskopi gelmektedir. Bazı olgularda mediastinoskopi de bu amaçla uygulanmaktadır. Patolojik evre, p(tnm), ise cerrahi işlem süresince elde edilen bulgular ile cerrahi materyalin patolojik incelemesinin sonuçlarına göre yapılan evrelemeyi tanımlamaktadır. İlk tedavi sonrası yeniden evreleme y (TNM), nüks sırasında yapılan evreleme r (TNM), otopside yapılan evreleme a (TNM) olarak tanımlanmaktadır (25,30). Klinik evre ile patolojik evre arasındaki uyum düşüktür. Klinik evreleme yöntemleri ile T ve N faktörü olduğundan düşük veya yüksek evre olarak değerlendirilebilmektedir. Bir çalışmada klinik TN ile patolojik TN arasındaki uyum % 45.1 olarak bildirilmiştir (31). OPERASYON ÖNCESİ FONKSİYONEL DEĞERLENDİRME Spirometri ile solunum fonksiyonlarının ölçülmesi ilk yapılması gereken fonksiyonel değerlendirmedir. FEV1 değeri, pnömonektomi için 2lt veya beklenenin % 80 inden, lobektomi için ise 1.5 lt den fazla ise başka bir fonksiyonel incelemeye gerek yoktur. İnterstisyel akciğer hastalığı veya egzersiz dispnesi varsa ya da FEV1 değeri pnömonektomi ve lobektomi için yukarıda belirtilen değerlerin altında ise DLCO incelemesi yapılmalıdır. FEV1 değerinin pnömonektomi ve lobektomi için bildirilen değerlerin altında olduğu durumlar ile DLCO değerinin < % 80 olduğu durumlarda ikinci basamak fonksiyonel 16

değerlendirme yapmak ve postoperatif tahmini akciğer fonksiyonunu hesaplamak gerekir. Eğer bu değer (FEV1 ve DLCO için) % 40 dan düşükse veya PaCO2 değeri 45 mmhg dan yüksek ise veya PaO2 % 90 dan düşük ise kardiyopulmoner egzersiz testi yapılmalıdır (9). TEDAVİ VE PROGNOZ TxN0M0 veyüzeyel Tümörlerde Tedavi: İnvazyon derinliği 3 mm yi ve uzunluğu 1 cm yi geçmeyen yüzeyel tümörlerde önerilen tedavi cerrahidir. Cerrahiyi kabul etmeyen olgularda fotodinamik tedavi, brakiterapi, argon plazma koagulasyon, elektrokoter, kriyoterapi tercih edilecek başlıca yöntemlerdir (9,32). Komplet cevap ve rekürrens oranları sırasıyla fotodinamik tedavi için % 86 ve % 13, elektrokoter için % 80 ve % 0, kriyoterapi için % 91 ve % 28 olarak rapor edilmiştir. Brakiterapi ve Nd-YAG lazer terapi için bildirilen komplet cevap oranları ise sırasıyla % 85 ve % 100 dür (32). Evre IA ve IB Tümörlerde Tedavi: Bu tümörlerin tedavisinde standart yaklaşım cerrahi rezeksiyondur. Lobektomi ve gerekiyorsa pnömonektomi bu amaçla uygulan rezeksiyonlardır. Pulmoner fonksiyonları sınırlı olgularda wedge rezeksiyon veya segmentektomi gibi yöntemler uygulanabilir. Tam rezeksiyon yapılmış olgulara operasyon sonrası başka bir tedavi verilmesi önerilmemektedir. Tam rezeksiyon yapılmamışsa (cerrahi sınır poztifliği), tamamlayıcı cerrahi rezeksiyon yapılır. 17

Bunun yapılamadığı durumlarda tercih edilecek yöntem radioterapidir. Medikal inoperabl evre I olguların tedavi yöntemi ise radioterapidir (9,33). Cerrahi rezeksiyon uygulanan olgularda 5 yıllık sağ kalım oranı evre IA olgular için % 71.25, evre IB olgular için ise % 57 dir. Radioterapi ile tedavi edilen olgularda ise bu oran % 30 olarak rapor edilmiştir (33). Evre IIA ve IIB Tümörlerde Tedavi: Bu evredeki tümörlerin seçkin tedavisi cerrahi rezeksiyondur. Lenf bezi diseksiyonunun rutin olarak yapılması önerilmektedir. N1 olgularda tam rezeksiyon yapıldığında postoperatif radioterapi önerilmemektedir. Adjuvan radioterapinin sağ kalımı etkilemediği ancak lokal nüksleri azalttığı rapor edilmiştir. Postoperatif kemoterapi de tam rezeksiyon yapılmış olgularda rutin olarak kullanılmamalıdır. T3N0 olgularda da cerrahi tedavi tercih edilmelidir. Bu olgularda komplet rezeksiyon yapılmışsa adjuvan tedavi uygulanması önerilmemektedir. Pariyetal plevradan daha derine invazyon gösteren T3 olgularda an blok rezeksiyon uygulanmalıdır. Evre II olgularda neoadjuvan kemoterapi uygulanması yönünde yeterli veri yoktur. Medikal olarak inoperabl olan bu evre hastalarda radioterapi önerilmektedir (9,34). Patolojik evresi T1N1M0, T2N1M0 ve T3N0M0 olan olgular için 5 yıllık sağ kalım oranı sırasıyla % 57, % 42 ve % 34 olarak rapor edilmiştir (35). Evre IIIA Tümörlerde Tedavi: T3N1 olgularda önerilen tedavi yöntemi cerrahi rezeksiyondur. Bu olgularda adjuvan radioterapinin lokal nüksleri azalttığı ancak sağ kalım üzerine 18

etkisi olmadığı gösterilmiştir. N2 hastalığın torakotomi sırasında saptandığı olgulara tümörün ve lenf bezlerinin cerrahi rezeksiyonu önerilmektedir. Adjuvan radioterapinin lokal nüksleri azalttığı, ancak sağ kalım üzerine etkisi olmadığı rapor edilmiştir. Bu olgulara adjuvan kemoterapi ve kemoradioterapinin rutin uygulanması önerilmemektedir. N2 hastalığın operasyon öncesi saptandığı olgulara neoadjuvan tedavi verilmesi önerilmektedir. Böyle olgularda bimodal veya trimodal tedavilerin tek başına cerrahi tedaviden üstün oldukları saptanmıştır. Neoadjuvan tedavi sonrası down stage sağlanan olgularda cerrahi yapılması aksi halde kemoradioterapi verilmesi kabul edilen yaklaşımdır (9,36). Evre IIIA olgular için bildirilen 5 yıllık sağ kalım oranı % 23 tür (36). Evre IIIB Tümörlerde Tedavi: Bazı seçilmiş T4N0 olgulara (satellit nodül, karina tutulumu gibi) cerrahi rezeksiyon uygulanabilir. Malign plevral efüzyon varlığında seçilecek tedavi yöntemi kemoterapidir. Malign plevral efüzyonun olmadığı evre IIIB olgulara sıklıkla ardışık kemoradioterapi uygulanır. Bu evre hastalarda 5 yıllık sağ kalım oranı % 3-7 olarak rapor edilmektedir (9,37). Evre IV Tümörlerde Tedavi: Evre IV olguların standart tedavisi kemoterapidir. Bu olgularda bazı durumlarda palyatif amaçlı radioterapi uygulanabilir (9). 19

PROGNOSTİK FAKTÖRLER KHDAK olgularında çeşitli prognostik faktörler tanımlanmıştır. Yaş, cinsiyet, pulmoner fonksiyonlar, eşlik eden hastalık varlığı, hastanın performans durumu, tümör evresi, tümör tipi, moleküler biyolojik faktörler ve tedavi ile ilişkili durumlar prognozu etkileyen başlıca faktörlerdir (38). İZLEM Opere olgularda ilk 2 yıl 3 ayda bir, 3. yıl 6 ayda bir daha sonraki dönemde ise yılda bir kez izlem önerilmektedir. İzlemde anamnez, fizik bakı ve konvansiyonel grafiler ile hasta değerlendirilir. Yakınma varlığında laboratuar incelemeleri ve daha ileri radyolojik tetkikler yapılmalıdır. Evre IIIB olguların ise 3 ayda bir kontrolü önerilmektedir (9). 20

GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışma Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde yapıldı. Ocak 2004-Aralık 2005 tarihleri arasındaki cerrahi servis kayıtları incelenerek akciğer kanseri nedeniyle torakotomi yapılan hastalar saptandı. Hastaların klinik dosyaları geriye dönük olarak değerlendirildi. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı olmayan olgular, mediastinoskopide N2 ve N3 saptanan olgular ile lenf nodu örneklemesi veya sistematik lenf nodu diseksiyonu yapılmayan olgular çalışma dışı bırakıldı. Çalışma küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı 166 olguyu içeriyordu. Olguların klinik dosyaları incelenerek yaş, cinsiyet, sigara alışkanlığı, operasyon tipi, operasyon bulguları ile patoloji bulguları kaydedildi. Hastaların tümü operasyon öncesi yapılmış hemogram ile kalsiyum ve alkalen fosfatazı da içeren biyokimyasal incelemelere sahip idi. Tüm hastalara arka-ön ve lateral akciğer grafisi ile bilgisayarlı tomografi (BT) ve fiberoptik bronkoskopi incelemeleri uygulanmıştı. Bilgisayarlı tomografi incelemesi, 10 mm lik kesitlerle toraks ve üst batını (surrenal bezleri dahil) içerecek şekilde yapılmıştı. BT incelemesinde hiler ve mediastinal lenf bezleri için kısa çapın 1 cm veya üzerinde olması patolojik olarak değerlendirildi. 130 hasta mediastinoskopi 21

altında idi. Mediastinoskopi incelemesi bu olgularda malignite açısından negatif sonuçlara sahip idi. Kemik ağrısı ve/veya yüksek serum kalsiyum ve alkalen fosfataz düzeyine sahip olgularda tüm vücut kemik sintigrafisi incelemesi yapılmıştı. Beyin metastazı düşündüren bulgulara sahip olgular, beyin BT veya MR incelemesi altında idi. Karaciğer metastazı şüphesi olan hastalara batın ultrasonografi veya batın BT incelemesi yapılmıştı. Klinik T ve N, BT, bronkoskopi ve mediastinoskopi bulgularına dayanılarak saptandı. Klinik evre IA, IB, IIA, IIB, IIIA ve bazı IIIB (T4N0) olgulara torakotomi önerilmişti. Patolojik T ve N evrelemesi, torakotomi bulguları ile cerrahi materyalin patolojik incelemesine dayanılarak yapıldı (25,30). Örneklenen lenf bezleri ayrı tüplere alınıp formalin ile fiske edildikten sonra patolojik inceleme amacı ile patoloji laboratuarına gönderildi. Tümör evrelmesinde TNM sınıflaması kullanıldı (23). Akciğer kanserinin histolojik sınıflaması, WHO sınıflamasına göre yapıldı (22). 22

BULGULAR Çalışmaya alınan 166 olgunun demografik özellikleri tablo 5 de özetlenmiştir. Olguların % 92.8 i erkek olup yaş ortalaması 58.9 yıl idi. Tablo 5. Olguların demografik özellikleri n % Toplam 166 100 Cinsiyet Erkek 154 92.8 Kadın 12 7.2 Yaş Yaş Ortalaması En Küçük-Büyük 58.9 yıl 38-80 yıl Sigara İçen 113 68.1 İçip-Bırakmış 33 19.9 İçmeyen 20 12.0 Olgulara uygulanan rezeksiyonların dağılımı tablo 6 da gösterilmiştir. Lobektomi en sık yapılan rezeksiyon tipi olup bunu sıklık açısından pnömonektomi izliyordu. 23

Tablo 6. Olguların rezeksiyon tipi açısından dağılımı Rezeksiyon Tipi n % Lobektomi 92 55.5 Pnömonektomi 56 33.7 Bilobektomi 14 8.4 Diğer 4 2.4 Tablo 7. Olguların tümör lokalizasyonu açısından dağılımı Lokalizasyon n % Sağ Akciğer Ana Bronş 1 0.6 Üst Lob 61 36.8 Ara Bronş 4 2.4 Orta Lob 7 4.2 Alt Lob 29 17.5 Sol Akciğer Ana Bronş 3 1.8 Üst Lob 42 25.3 Alt Lob 19 11.4 24

Tablo 7, olguların tümör lokalizasyonu açısından dağılımını göstermektedir. Tümör 102 olguda sağ akciğerde lokalize olup, en sık üst lob lokalizasyonu gösteriyordu. Olguların tümör tipi açısından dağılımı tablo 8 de belirtilmiştir. Skuamöz hücreli karsinom en sık görülen tümör tipi olup, bunu sıklık açısından adenokarsinom izliyordu. Tablo 8. Olguların tümör tipi açısından dağılımı Tümör Tipi n % Skuamöz 105 63.3 Adeno 58 34.9 Adenoskuamöz 2 1.2 Büyük Hücreli 1 0.6 Hastalar peroperatif komplikasyonlar ve mortalite açısından değerlendirildiğinde, 3 olguda (% 1.8) ampiyem, 2 olguda (% 1.2) bronkoplevral fistül, 1 olguda (% 0.6) ampiyem ve bronkoplevral fistül, 3 olguda (% 1.8) solunum yetmezliği, 2 olguda (% 1.2) miyokard infarktüsü, 2 olguda (% 1.2) pnömoni, 1 olguda (% 0.6) pulmoner emboli, 1 olguda (% 0.6) hemoraji saptanmış olup 7 olgu (% 4.2) ölmüştür. 25

Olguların klinik T açısından dağılımı tablo 9 da verilmiştir. Klinik T3 evreli 23 olgu değerlendirildiğinde, tümör 10 olguda göğüs duvarı, 9 olguda mediasten, 3 olguda parietal plevra invazyonu invazyonu gösteriyordu. 1 olgu ise ana bronştaki lokalizasyonu nedeniyle T3 olarak evrelendirildi. Klinik T4 olarak evrelendirilen 2 olguda ise aynı lobda satellit nodül vardı. Tablo 9. Olguların klinik T açısından dağılımı Klinik T n % T1 32 19.3 T2 109 65.7 T3 23 13.8 T4 2 1.2 Toplam 166 100 Tablo 10. Olguların klinik N açısından dağılımı Klinik N n % N0 134 80.7 N1 9 5.4 N2 23 13.9 N3 -- -- Toplam 166 100 26

Tablo 10, olguların klinik N açısından, tablo 11 ise klinik TN açısından dağılımını göstermektedir. 134 olgu (% 80.7) klinik olarak N0 hastalığa sahip olup, klinik TN evresi 87 olguda (% 52.4) T2N0 idi. Tablo 11. Olguların klinik TN açısından dağılımı Klinik TN n % T1N0 27 16.3 T1N1 2 1.2 T1N2 3 1.8 T2N0 87 52.4 T2N1 6 3.5 T2N2 16 9.6 T3N0 19 11.4 T3N1 1 0.6 T3N2 3 1.8 T4N0 1 0.6 T4N2 1 0.6 Toplam 166 100 Tablo 12 olguların patolojik T ve tablo 13 patolojik N açısından dağılımını göstermektedir. Olguların 102 si (% 61.4) patolojik T2 ve 124 ü (% 74.7) patolojik N0 evresinde idi. 27

Tablo 12. Olguların patolojik T açısından dağılımı Patolojik T n % T1 34 20.5 T2 102 61.4 T3 23 13.9 T4 7 4.2 Toplam 166 100 Tablo 13. Olguların patolojik N açısından dağılımı Patolojik N n % N0 124 74.7 N1 30 18.1 N2 12 7.2 N3 -- -- Toplam 166 100 Klinik ve patolojik T sonuçları karşılaştırıldığında, 166 olgunun 113 ünde (% 68.1) klinik ve patolojik T evreleri arasında uyum olduğu saptandı. Klinik T1 evreli olgulardan sadece 1 i patolojik T3 olarak evrelendirildi. Klinik T2 evreli olgulardan % 12.8 i patolojik T3, % 2.8 i patolojik T4 evresinde bulundu. Klinik ve patolojik T evreleri arasında en düşük uyum oranı (% 34.8) klinik T3 olgularında idi. Klinik T3 olgularının % 34.8 i patolojik T3 evresine sahip idi. 28

Klinik olarak T4 olan 2 olgunun patolojik T evresi T4 olarak bulundu. Sonuçlar tablo 14 de gösterilmiştir. Tablo 14. Klinik ve patolojik T sonuçlarının karşılaştırılması n (%) Patolojik (P) Klinik (K) T1 T2 T3 T4 Toplam (K) T1 22 (68.8) 9 (28.1) 1 (3.1) -- 32 T2 11 (10.1) 81 (74.3) 14 (12.8) 3 (2.8) 109 T3 1 (4.3) 12 (52.2) 8 (34.8) 2 (8.7) 23 T4 -- -- -- 2 (100) 2 Toplam (P) 34 102 23 7 166 Tablo 15. Klinik ve patolojik N sonuçlarının karşılaştırılması n (%) Patolojik (P) Klinik (K) N0 N1 N2 N3 Toplam (K) N0 106 (79.1) 18 (13.4) 10 (7.5) -- 134 N1 5 (55.6) 4 (44.4) -- -- 9 N2 13 (56.5) 8 (34.8) 2 (8.7) -- 23 N3 -- -- -- -- -- Toplam (P) 124 30 12 -- 166 29

Tablo 15, klinik ve patolojik N sonuçlarını göstermektedir. 166 olgunun 112 sinde ( % 67.4) klinik ve patolojik N arasında uyum bulunmuştur. Bu uyum oranı klinik N0 olgularda % 79.1, N1 olgularda % 44.4 ve N2 olgularda % 8.7 olarak ölçülmüştür. Klinik N2 hastalığa sahip olgular değerlendirildiğinde, bu olgulardan 13 ünün patolojik N0, 8 inin ise patolojik N1 hastalığa sahip olduğu bulunmuştur. Klinik ve patolojik N değerlerinin farklı olduğu 21 olgunun 13 ünde mediastinoskopi yapılmamış olup, 8 olguda ise BT de patolojik olarak değerlendirilen lenf bezi istasyonlarından örnekleme yapılmamıştır. Bu 8 olguda BT ye göre patolojik olarak değerlendirilen lenf bezleri 7 (n=2), 9 (n=2) ve 3 (n=3) ve 4L (n=1) nolu lenf bezleri idi. Tablo 16. Klinik ve patolojik TN sonuçlarının karşılaştırılması n (%) Patolojik (P) Klinik (K) Aynı Farklı Toplam (K) T1N0 15 (55.6) 12 (44.4) 27 T1N1 1 (50) 1 (50) 2 T1N2 1 (33.3) 2 (66.7) 3 T2N0 49 (56.3) 38 (43.7) 87 T2N1 3 (50) 3 (50) 6 T2N2 --- 16 (100) 6 T3N0 9 (47.4) 10 (52.6) 19 T3N1 --- 1 (100) 1 T3N2 --- 3 (100) 3 T4N0 --- 1 (100) 1 T4N1 --- 1 (100) 1 Toplam (P) 78 (47) 88 (53) 166 30

Klinik ve patolojik TN sonuçları tablo 16 da özetlenmiştir. Klinik T1N0 olguların % 55.6 sı, T2N0 olguların ise % 56.3 ü aynı patolojik TN evresine sahip idi. Klinik ve patolojik TN sonuçları arasındaki uyum % 47 olarak bulundu. Patolojik T sonuçları ile karşılaştırıldığında, klinik T sonuçları olguların % 68.1 inde patolojik T ile aynı bulunurken, % 14.4 olguda patolojik T den düşük, % 17.5 olguda ise patolojik T den yüksek olarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar şekil 1 de gösterilmiştir. % 100 80 60 68.1 40 20 14.4 17,5 0 Aynı Düşük Yüksek Şekil 1. Patolojik T ye göre klinik T sonuçları 31

Patolojik N sonuçları ile karşılaştırıldığında, klinik N sonuçları olguların % 67.4 ünde patolojik N ile aynı bulunurken, % 15.7 olguda patolojik N göre düşük, % 16.9 olguda ise patolojik N e göre yüksek olarak ölçülmüştür. Sonuçlar şekil 2 de verilmiştir. % 100 80 60 67,4 40 20 15,7 16,9 0 Aynı Düşük Yüksek Şekil 2. Patolojik N e göre klinik N sonuçları Patolojik TN sonuçalrı ile karşılaştırıldığında, klinik TN değerleri olguların % 47 sinde patolojik TN ile aynı bulunurken, % 24.1 olguda patolojik TN e göre düşük, % 28.9 olguda ise yüksek olarak bulunmuştur. Sonuçlar şekil 3 de gösterilmiştir. 32

100 % 80 60 47 40 20 24,1 28,9 0 Aynı Düşük Yüksek Şekil 3. Patolojik TN e göre klinik TN sonuçları Patolojik evreye göre klinik evre sonuçları (T, N, TN) tablo 17 de özetlenmiştir. Tablo 17. Patolojik evreye göre klinik evre sonuçları n (%) Patolojik Klinik Aynı Düşük Yüksek T 113 (68.1) 24 (14.4) 29 (17.5) N 112 (67.4) 26 (15.7) 28 (16.9) TN 78 (47) 40 (24.1)* 48 (28.9)** *2 olguda evre değişmemiştir ** 1 olguda evre değişmemiştir 33

TARTIŞMA Akciğer kanseri, 1900 yılından önce tüm dünyada bildirilmiş 374 olgu ile sık görülmeyen bir kanser iken, özellikle 1950 li yıllardan sonra görülme sıklığı hızlı bir şekilde artmış ve günümüzde kadında ve erkekte en sık görülen kanserlerden biri haline gelmiştir (39,40). Dünyada, yeni tanı konulan akciğer kanserli olgu sayısının yılda 1.2 milyon olduğu bildirilmektedir (41). Amerika Birleşik Devletleri nde, 2004 yılı için tahmin edilen yeni olgu sayısı yaklaşık 170000 dir (42). Hong Kong lu kadınlarda yapılan bir araştırmada, akciğer kanserinin tüm kanserlerin % 13 ünü oluşturduğu saptanmıştır. Akciğer kanseri, kansere bağlı ölümlerin en sık nedenidir ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık % 28.2 si akciğer kanseri nedenlidir (43). Dünyada yılda yaklaşık 1 milyon kişinin akciğer kanserinden öldüğü tahmin edilmektedir (42). Akciğer kanseri tedavi yaklaşımı açısından 2 gruba ayrılır. Küçük hücreli akciğer kanseri primer olarak kemoterapi ve/veya radioterapi ile tedavi edilir. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri, tüm akciğer kanseri olgularının % 85 ini oluşturur ve erken evre olguların seçkin tedavisi cerrahidir (8). Akciğer kanserli olguların % 55 i başvuru sırasında uzak metastaza, % 30 u ise bölgesel lenf bezi tutulumuna sahiptir ve olguların sadece % 15 inde hastalık akciğerde sınırlıdır (42). Küçük hücreli dışı akciğer kanserli olgularda çeşitli prognostik faktörler tanımlanmıştır. Yaş, cinsiyet, pulmoner fonksiyonlar, eşlik eden hastalık varlığı, hastanın performans durumu, tümör evresi, tümör tipi, moleküler biyolojik 34

faktörler ve tedavi ile ilişkili durumlar prognozu etkileyen başlıca faktörlerdir (38). Bu faktörler arasında en önemlisi tümör evresidir. Akciğer kanserli olguların tanıyı takiben uygun şekilde evrelendirilmesi tedavi yönteminin seçilmesi ve prognoz açısından önemlidir. Erken evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli olguların seçkin tedavi yöntemi cerrahidir. İleri evre olgular ise radioterapi ve/veya kemoterapi ile tedavi edilir (29,42). Cerrahi rezeksiyon uygulanan olgularda 5 yıllık sağ kalım oranı IA olgular için % 71.25, evre IB olgular için ise % 57 dir. Radioterapi ile tedavi edilen olgularda ise bu oran % 30 olarak rapor edilmiştir (33). Evre II olgular için daha düşük 5-yıllık sağ kalım oranları bildirilmiştir. Patolojik evresi T1N1M0, T2N1M0 ve T3N0M0 olan olgular için 5 yıllık sağ kalım oranı sırasıyla % 57, % 42 ve % 34 olarak rapor edilmiştir (35). Evre IIIA olgular için bildirilen 5 yıllık sağ kalım oranı % 23 tür (36). Evre IIIB hastalarda 5 yıllık sağ kalım oranı % 3-7 olarak rapor edilmektedir (9,37). Akciğer kanserinin evrelendirilmesinde çeşitli noninvaziv ve invaziv yöntemler kullanılmaktadır. Bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans, PET ve endobronşiyal ultrasonografi (EBUS) bu amaçla kullanılan başlıca noninvaziv yöntemlerdir. Ultrasonografi ve kemik sintigrafisi de noninvaziv inceleme yöntemleri arasında sayılabilir (27). İnvaziv evreleme yöntemleri arasında bronkoskopi, transtorasik ve transbronşiyal iğne aspirasyon biyopsileri, EBUS eşliğinde iğne aspirasyonu ve mediastinoskopi sayılabilir (29). Akciğer kanseri evrelemesinde TNM sistemi kullanılmaktadır (23). Klinik evre, tedavi öncesi 35

yapılan klinik değerlendirme ile görüntüleme yöntemleri ve endoskopik incelemelerle sağlanan bulgulara dayanılarak yapılan evrelemeyi tanımlar. Bu evreleme sıklıkla bilgisayarlı tomografi ve bronkoskopi bulgularına dayanır. Bazı durumlarda mediastinoskopi de bu amaçla kullanılmaktadır. Son yıllarda klinik evreleme için PET incelemesi kullanılmaya başlamıştır. Patolojik evre ise cerrahi işlem süresince elde edilen bulgular ile cerrahi materyalin patolojik incelemesinin sonuçlarına göre yapılan evrelemeyi tanımlamaktadır (25,30). Klinik evrelemenin değerini araştıran çalışmalarda, klinik ve patolojik evre arasındaki uyum oranının düşük olduğu bildirilmektedir. Gdeedo ve arkadaşları (44), bilgisayarlı tomografi sonuçlarını (i TNM) patolojik evre ile karşılaştırdıkları çalışmalarında, itnm ile ptnm arasındaki uyumu % 35 olarak bildirmişlerdir. Bu çalışmada T faktörü BT ile % 54.1 oranında doğru, % 18.9 düşük ve % 27 oranında yüksek olarak ölçülmüştür. Aynı değerler N faktörü için sırasıyla % 35.1, % 20.3 ve % 44.6 olarak ölçülmüştür. Sioris ve arkadaşlarının çalışmalarında (31), klinik ve patolojik evreler arasındaki uyumu T faktörü için % 71, N faktörü için % 55 ve TN için % 37 olarak rapor edilmiştir. Bir başka çalışmada ise klinik T, patolojik T ile karşılaştırıldığında % 73.9 olguda doğru, % 47 olguda düşük ve % 28 olguda ise yüksek olarak ölçülmüştür (45). Bizim çalışmamızda, klinik ve patolojik evreler arasındaki uyum T faktörü için %68.1, N faktörü için % 67.4 olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlar, diğer çalışmalarda bildirilen sonuçlar ile uyum göstermektedir. Klinik evrenin düşük ve yüksek bulunma oranı sırasıyla, T faktörü için % 14.4 ve 36

% 17.5, N faktörü için % 15.7 ve % 16.9 idi. Bu sonuçlar, serimizde T ve N faktörleri için düşük klinik evrelemenin (downstaging), yüksek evrelemeden (upstaging) nispeten daha yüksek oranda olduğunu göstermektedir. Bizim serimizden farklı olarak, 2944 olguyu içeren bir çalışmada, düşük evrelemenin daha yaygın bir problem olduğu bildirilmiştir (46). Sioris ve arkadaşları (31), çalışmalarında % 37 gibi düşük bir klinik ve patolojik TN uyum oranı bildirilmişlerdir. Bir başka çalışmada ise % 46.6 gibi, bizim çalışmamızda bulunan % 47 lik TN uyum oranına yakın bir değer bulunmuştur (47). Bizim çalışmamızda BT nin T1 ve T2 lezyonları T3 lezyonlara göre daha iyi değerlendirdiği saptanmıştır. Klinik evre ile patolojik evre arasındaki uyum T1 lezyonları için % 68.8, T2 lezyonları için %74.3 bulunurken, bu oran T3 lezyonlarında % 34.8 gibi düşük bulunmuştur. Serimizde klinik T3 olgularının büyük çoğunluğunu mediasten, göğüs duvarı ve parietal plevra invazyonu olarak değerlendirilen olgular oluşturmakta idi. Bu bölgelerin invazyonu nedeniyle klinik T3 evre olarak değerlendirilen olguların % 56.5 inin patolojik T1 veya T2 evreye sahip oldukları bulunmuştur. Bir başka bulgumuz da klinik olarak T2 evre olarak evrelendirilen olguların % 12.8 inin patolojik T3, % 2.8 inin ise patolojik T4 evresine sahip olduğudur. Bu bulgularımız, bilgisayarlı tomografinin T3 olguları saptamada yetersiz kaldığını göstermektedir. Gdedo ve arkadaşları (44), BT nin T3 ve T4 lezyonların değerlendirilmesinde yetersiz kaldığını rapor etmişlerdir. Fernand ve arkadaşlarının çalışmalarında da (47), özellikle T2 ve T3 lezyonlarının ayırımında BT nin yetersiz kaldığı 37

bildirilmiştir. Akciğer kanserinin evrelemesinde önemli bir nokta da N faktörünün doğru olarak değerlendirilmesidir. Klinik ve patolojik N arasındaki uyum oranı düşüktür (44-47). Bizim sonuçlarımız, BT nin mediastinal lenf bezlerini değerlendirmede yetersiz kaldığını ve mediastinoskopinin bu değerlendirme için ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir. Klinik evreleme ile N2 olarak değerlendirilen 21 olgunun mediastinoskopi yapılmayan yada mediastinoskopide örneklenmeyen olgular olması klinik evrelemede mediastinoskopinin önemini ortaya koymaktadır. Son yıllarda PET incelemenin kullanıma girmesi akciğer kanserinin evrelemesinde ve özellikle de mediasten lenf bezlerinin değerlendirmesinde bir avantaj sağlamaktadır. Cerfolio ve arkadaşları (48), FDG-PET ile BT yi karşılaştırdıkları çalışmalarında, N2 lenf bezlerinin değerlendirilmesinde FDG-PET incelemesinin daha yüksek sensitivite, negatif ve pozitif öngörü değeri ile etkinliğe sahip olduğunu rapor etmişlerdir. Aynı çalışmada, FDG-PET incelemesinin gereksiz mediastinoskopileri azalttığı bildirilmiştir. 38

SONUÇLAR 1. Akciğer kanserli olgularda klinik ve patolojik evreler arasındaki uyum oranı düşüktür. 2. Bilgisayarlı tomografi, T ve N faktörünün değerlendirmesinde yetersiz kalabilmektedir. 3. Özellikle T3 lezyonlarının değerlendirilmesi ile T2, T3 ve T4 lezyonlarının ayrımının yapılması BT incelemesi ile zordur. 4. Mediastinoskopinin klinik evrelemede önemli bir yeri bulunmaktadır. 5. BT nin klinik evrelemede yetersiz kalması ve FDG-PET ile yapılan çalışmalarda bildirilen sonuçlar, FDG-PET incelemesinin akciğer kanseri evrelemesinde ki önemini ortaya koymaktadır. 6. Tam bir evreleme için lenf bezi örneklemesi veya sistematik lenf bezi diseksiyonu gereklidir. 39

ÖZET Ocak 2004-Aralık 2005 tarihleri arasında torakotomi yapılan küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı 166 olgu çalışmaya alındı. Hastaların klinik dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Tüm hastalara klinik evrelendirme için bilgisayarlı toraks tomografisi ve bronkoskopi incelemeleri yapılmıştı. 130 hastaya mediastinoskopi uygulanmıştı. Tümör tipi 105 olguda epidermoid karsinom, 58 olguda adenokarsinom, 2 olguda adenoepidermoid karsinom, 1 olguda büyük hücreli karsinom idi. T faktörü, 113 (% 68.1) olguda doğru değerlendirilirken, yüksek ve düşük değerlendirme oranları sırasıyla % 17.5 ve % 14.4 olarak bulundu. Klinik ve patolojik T evreleri arasında en düşük uyum oranı (% 34.8) klinik T3 olgularında bulundu. Bilgisayarlı tomografinin göğüs duvarı ve mediyasten tutulumunu saptamadaki değeri düşüktü. N faktörü 112 (% 67.4) olguda doğru, 28 (% 16.9) olguda yüksek ve 26 (% 15.7) olguda düşük olarak değerlendirildi. TN değerlendirildiğinde, 82 (% 49.4) olguda klinik ve patolojik evre arasında uyum vardı. 40

KAYNAKLAR 1. Loeb LA, Ernster VL, Warner KE, Abbotts J, Laszio J. Smoking and lung cancer: An overview. Cancer Research 1984; 44: 5940-58. 2. Rivera MP, Stover DE. Gender and lung cancer. Clin Chest Med 2004; 25: 391-400. 3. Ginsberg MS, Grewal RK, Heelan RT. Lung cancer. Radiol Clin North Am 2007; 45: 21-43. 4. AmericanCancer Society. Cancer facts and figures 2006. Atlanta (GA): American Cancer Society; 2006. 5. Greenlee RT, Hill-Harmon MB, Murray T, Thun M. Cancer statistics, 2001. CA Cancer J Clin 2001; 51: 15-36. 6. Jemal A, Tiwari RC, Murray T et al. Cancer statistics, 2004. CA Cancer J Clin 2004; 54: 8-29. 7. Fidaner C, Eser SY, Parkin DM. Incidence in Izmir in 1993-1994: first results from Izmir Cancer Registry. Eur J Cancer 2001; 37: 83-92. 8. Jemal A, Tiwari RC, Murray T et al. Cancer statistics, 2002. CA Cancer J Clin 2002; 52: 23-47. 9. Akciğer ve Plevra Maligniteleri Çalışma Grubu. Akciğer kanseri tanı ve tedavi rehberi. Toraks Dergisi 2006; 7 (Ek 2): 1-37. 10. Alberg AJ, Samet JM. Epidemiology of lung cancer. Chest 2003; 123: 21s-49s. 41

11. Beckett WS. Epidemiology and etiology of lung cancer. Clin Chest Med. 1993; 14: 1-16. 12. Alberg AJ, Brock MV, Samet JM. Epidemiology of lung cancer: looking to the future. J Clin Oncol 2005; 23: 3175-85. 13. Yang CY, Cheng MF, Chiu JF, Tsai SS. Female lung cancer and petrochemical air pollution in Taiwan. Arch Envir Health 1999; 54: 180-5. 14. Kreuzer M, Heinrich J, Kreienbrock L, Rosario AS, Gerken M, Wichmann HE. Risk factors for lung cancer among nonsmoking women. Int J Cancer 2002; 100: 706-13. 15. Osann KE. Lung cancer in women: The importance of smoking, family history of cancer, and medical history of respiratory disease. Cancer Res 1991; 51: 4893-7. 16. Bach PB, Niewoehner DE, Black WC. Screening for lung cancer. The guidelines. Chest 2003; 123: 83s-8s. 17. Beckles MA, Spiro SG, Colice GL, Rudd RM. Initial evaluation of the patient with lung cancer. Symptoms, signs, laboratory tests, and paraneoplastic syndromes. Chest 2003; 123: 97s-104s. 18. Collins GL, Haines C, Perkel R, Enck RE. Lung cancer: Diagnosis and management. Am Fam Physician 2007; 75: 56-63. 42

19. Schreiber G, McCrory DC. Performance characteristics of different modalities for diagnosis of suspected lung cancer. Summary of published evidence. Chest 2003; 123: 115s-128s. 20. Karahalli E, Yilmaz A, Turker H, Ozvaran K. Usefulness of various diagnostic techniques during fiberoptic bronchoscopy for endoscopically visible lung cancer: Should cytologic examinations be performed routinely?. Respiration 2001; 68: 611-4. 21. Arslan S, Yilmaz A, Bayramgurler B, Uzman O, Unver E, Akkaya. E. CT-guided transthoracic fine needle aspiration of pulmonary lesions: Accuracy and complications in 294 patients. Medical Science Monitor 2002; 8: CR 493-7. 22. Travis WD, Brambilla E, Muller-Mermelink HK, Harris CC. Pathology and genetics of tumours of the lung, pleura, thymus and heart. Volume 10, IARC Pres, 2004: 1-344. 23. Mountain CF. Revisions in the international system for staging long cancer. Chest 1997; 111: 1710-7. 24. Silvestri GA, Tanoue LT, Margolis ML, Barker J, Detterbeck F. The noninvasive staging of non-small cell lung cancer. The guidelines. Chest 2003; 123: 147s-56s. 25. Detterbeck FC, DeCamp MM, Kohman LJ, Sivestri GA. Invasive staging. The guidelines. Chest 2003; 123: 167s-75s. 43