ÖĞRENCİNİN GERÇEK YETENEĞİ İLE OKULDAKİ DERS BAŞARISI ARASINDAKİ EŞGÜDÜMDÜR.
BİREYSEL FAKTÖRLER ÇEVRESEL FAKTÖRLER AKADEMİK FAKTÖRLER
ÇOCUĞUN IQ SEVİYESİ ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLUP OLMAMASI DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE SORUNUNUN OLUP OLMAMASI
IQ sü 85 ve daha alt düzeyde olanlarda değişik derecelerde zeka geriliği olduğu bilinmektedir. Çözüm önerisi olarak bu durumdaki çocukları özel öğretim veren okullarda kendi durumlarına uygun sınıflara yerleştirmek ilk akla gelen durumdur.
Normal Zeka düzeyi 90 110 arasındadır. IQ leri 130 dan yukarı olan çocuklar, yaşıtlarına göre okumayı, yazmayı çok erken öğrenirler,yaşlarına göre şaşırtıcı konularla ilgilenirler.bunlar, çoğu zaman kendilerini yalnız hissederler.bu tür çocuklarla düzeylerine göre ilgilenilmezse,onlarda başarısızlığı yaşayabilirler.
Öğrenme Güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen, dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma- yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir. Okuma Bozukluğu, Yazılı Anlatım Bozukluğu, Matematik Bozukluğu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozukluğu alt gruplarını içerir.
Öğrenme güçlüğü gelişimsel bir sorundur. Öğrenme ve algılama sorunu çocuğun doğumu ile başlar. Eğitim süreci içinde edinilmez. Yaşam boyu süren bir bozukluktur. Dil gelişimi ve kullanımı, konuşma, okuma, yazma, matematik becerilerini etkileyen bir sorun olduğu için, bireyin eğitimini, mesleğini, sosyal ilişkilerini, günlük aktivitelerini, benlik saygısını etkiler.
Bu çocuklar için i ; çini gibi okurlar. Kitap yerlerini unuturlar. Dün-Bugün-Yarın kavramını şaşırırlar. Gördüklerini hatırlayamazlar. Kelimeleri eksik yada fazla okurlar. Öğrenme Güçlüğü 3 e ayrılır: Okuma Bozukluğu( Disleksi) Matematik Bozukluğu (Diskalkuli) Yazılı Anlatım Bozukluğu (Disagrofi)
Çocuk yapmıyor değil; Çocuk yapamıyordur. Destek olunmalı. Ev ortamı O na göre düzenlenmeli. Çocuğun bir konuyu öğrenmesi için bir-den fazla algı kullanılmalı. Plan yapılmalı; O na uyulmalı. Çocuğa verilecek yönergeler kısa olma-lı. Çocukla beraber sözcük bulmaca, öykü tamamlama oynanmalı.
Çocuk yapmıyor değil; Çocuk yapamıyordur. Destek olunmalı. Ev ortamı O na göre düzenlenmeli. Çocuğun bir konuyu öğrenmesi için bir-den fazla algı kullanılmalı. Plan yapılmalı; O na uyulmalı. Çocuğa verilecek yönergeler kısa olma-lı. Çocukla beraber sözcük bulmaca, öykü tamamlama oynanmalı.
Çocuğun davranışlarını kontrol etmesi ve dikkatini vermesinde sorun vardır. Bir türlü yerinde durmayan,hayallere dalan düşünmeden davranan,dalgın,unutkan vs. pek çok sıfatla nitelendirilen çocuk-lardır. DEHB anne ve babanın yetiştirme biçiminin doğrudan etkisi yoktur.
Yerinde duramazlar. Oturması gerektiği halde oturamazlar. Sessiz sakin oyun oynamakta güçlük çekerler. Yerli yersiz koşup tırmanırlar. Çok konuşurlar. Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırırlar. Her zaman bir şeylerle uğraşırlar.
Sırasını beklemekte zorlanırlar. Olaylara veya konuşmalara müdahale edip yarıda keserler.
Yönergeleri başından sonuna kadar takip edemezler. Dikkatlerini yaptığı işe veya oyuna vermekte zorlanırlar. Evde veya okulda yapacağı işler ve aktiviteler için gereken malzemeleri kaybederler. Siz konuşurken dinlemez gibi gözükürler. Detayları gözden kaçırırlar.
Düzensiz görünürler. Uzun süre zihinsel çaba gerektiren işleri yapmakta zorlanırlar ve bunlardan kaçınırlar. Unutkandırlar. İlgileri kolayca başka yöne kayar.
AİLEDEN KAYNAKLAN: Aile içi ilişkilerin nitelikli olmaması, çocukla iletişim dilinin doğru olmaması, anne-babanın sağlıklı model olmaması, ailedeki kültürel seviyenin düşük olması, ders çalışma ortamının sağlanmaması başarıyı olumsuz etkileyen faktörlerdir. Ailelerin diğer çocuklarla kendi çocuklarını kıyaslamaları, başarısızlığı sonucu onu yargılamaları, ve eleştirmeleri
Başarısızlığın altında yatan sebep tespit edilmeli. Sınıf öğretmenleriyle sürekli etkileşim içinde olunmalıdır. Öğrencinin olumlu ve başarılı yönleri görülmeli ve desteklenmelidir. Öğrenci başarısı başkasıyla kıyaslanmamalı ve kendi kapasitesine göre değerlendirilmelidir.
Çocuklarınızla sürekli temas kurulmalı, yalnızlığa itilmemelidir. Ödevlerin yapılması için teşvik edici olunmalı.derse O nunla birlikte oturarak yardımcı olunmalıdır. Yargılamayın. Sözel övgüleri arttırın. Çocuğunuzun ilgi alanına uygun kitaplar okumasına teşvik edin.
Okuldaki eğitim ve öğretim programının çocukların gelişim seviyelerine uygun programlar olmaması. Okulun aşırı disiplin önlemleri alması ve çocukla yeterli iletişimi kuramamış olması.
Herkesin en iyi öğrendiği yolu bulup, o yolu açmak ve o yolda ilerlemesini sağlamak için kullandığı yöntemlerin bütünü olarak tanımlanır.
Öğrenme stillerinin 4/5 i kalıtsaldır fakat daha sonra akademik yaşantıyla, çevresel faktörlerle de şekillenebilir. Herkesin kendine özgü öğrenme stili vardır. Okulda başarısız olan çocukların büyük çoğunluğu dokunsal ya da kinestetik olanlardır.
Her ne kadar yaygın düşünce tüm öğrenciler aynı ortamda öğrenebilir olsa da öğrencilerin öğrenme ortamın da ki ihtiyaçları birbirinden oldukça farklıdır. Ses; kolaylıkla değişebilen bir özellik değildir
Ses ihtiyacı duyan öğrenciler de ses; odaklanmalarını kolaylaştırır.çalışırken sözsüz müzik dinleyebilirler. : En ufak ses de rahatsız olurlar, dikkatleri dağılır ve tekrar odaklanmada zorlanabilirler.bu tarz öğrencilere sessiz ortam sağlanmalıdır.
Dikkatlerini daha iyi topla-mak için gün ışığını daha iyi alan odaları olmalı ve çalışma kağıtları parlak renkli seçilirse motivasyon arttırıcı olur. Dikkatlerini daha iyi toplamak için pencereden çok ışık almayan odalar tercih edilmeli ve çalışma kağıdı olarak mat renkler kullanılmalıdır.işıktaki parlaklık bazı kişilerde hiperaktiviteye ve huzursuzluğa sebep olmaktadır.
Ortamda ki ısı miktarı öğrenme performansımızı etkileyen önemli bir faktördür. Serin ortamlarda kendilerini daha dinç ve zinde hissederler.sıcak ortamlarda verim düşer, derse konsantre olamazlar. Sıcak bir ortam sağlandığı zaman, çalışırken kendilerini daha rahat hissederler ve gerilimleri azalıp derse konsantre olurlar.
Öğrenmeye karşı geliştirdiğimiz tutumdur ve başarı da önemli bir rolü vardır. İçsel motivasyonu yüksek olanlar genellikle bir işi başardıklarında bunu iyi yaptım düşüncesine sahiplerdir.yaptıkları iş için övgüye ihtiyaç duymazlar;hedeflerine ulaşmanın yarattığı başarı hissi onlar için başlı başına bir ödüldür.
Öğrenirken açık, ulaşılabilir ancak zorlayıcı hedeflere ihtiyaç duyarlar, çünkü neleri başarmak gerektiğini bilmek isterler.övülmek yerine cesaretlendirici stratejiler kullanlması bu öğrencilere faydalı olacaktır.
Başkaları tarafından motive edilen kişiler, çalışırken/öğrenirken başkalarından (ebeveyn-öğretmenleri) sık geri bildirim aldıklarında daha iyi sonuçlar elde ederler.başkalarının çalışması konusunda yorum yapmasından hoşlanırlar, çünkü bu yorumlar onlara çalışmalarının nasıl gittiği konusunda yol gösterici olur.
Dışsal Motivasyona ihtiyaç duyan öğrencilerimiz için sık geri bildirimin sonucu motivasyonları artar.bu geribildirimler hem kişisel gelişim, hem de özgüven gelişimi için çok önemlidir.bir işi bitirdiğinde, nasıl yaptığını merak edip sorduğumuzda gerçekçi ama destekleyici olmak önemlidir.
Uyma öğrenilmiş bir davranıştır ve zaman içinde değişebilir.öğrendiği konuyu verildiği şekliyle kabul eden, belirlenen kuralları benimseyen ve uygulayan, verilen yönergeyi itiraz etmeden kabul eden öğrencilerimiz olduğu gibi;öğretilen konuyu sorgulamadan kabul etmeyen, kurallara uymak için ikna edilmeye ihtiyaç duyan öğrencilerimizde vardır.
Bu tarz öğrenciler, belirlenen sınırlar içerisinde yönergeleri izleyerek hareket etmeyi tercih ederler.bu öğrencilerin kendilerini daha rahat hissetmesi için; çalışma ile ilgili yönergeleri net bir şekilde açıklamak önemlidir.bu öğrenciler görev verildiğin-de uyumlu bir şekilde sorgulamadan yaparlar.öğretmenlerin söyledikleri çok önemlidir ve öğretmen davranışlarını model alırlar.
Bu tarz öğrenciler öğrenme sırasında öğretmenlerinin yönlendirmelerini dinleseler de kalıpları kırmayı severler.kurallara uymadan önce sorgularlar.kendi deneyimlerine dayanarak ve hislerine güvenerek bir işi yap-mak isterler. Yapılan iş akıllarına yatarsa uyumlu çalışırlar.bunun için ikna edilme-ye ihtiyaç duyarlar.bu tarz öğrencilerin yorum yapmasına izin vermek, kendi fikirlerini oluşturmak yolunda önemli bir adımdır.takip edilmelidir.
Azim; bir çalışmayı sonuca ulaştıran en ö- nemli etkendir. Bu tarz öğrenciler aynı anda birden fazla çalışma yapmayı tercih ederler.tek bir çalışma üzerinde uzun süre durduklarında kendilerini sıkılmış yorgun hissederler ve verimleri düşer. Bu tarz öğrencilere çalışmaları sırasında küçük molalar verdirirsek; tazelenmele-rini sağlar ve odaklanmalarına yardımcı oluruz.
Bu tarz öğrenciler tek seferde tek çalışma ile uğraşmayı; başladığı işi bitirmeyi severler.aynı anda bir-den fazla çalışma O nları yorar ve verim-lerini düşürür.böyle öğrencilere birden fazla görev verildiğinde; çalışmalarını önem sırasına koymaları konusunda desteklememiz gerekir.çalışmaları konusunda zaman yönetimine dikkat edilmelidir.
Odaklanmayı ve öğrenmeyi etkileyen biyolojik faktörlerdir.algısal tercihler (görsel, işitsel, dokunsal,kinestik) öğrenme ve bilgiyi çağırmadaki algısal yatkınlığımız ile ilgilidir.
İşitsel öğrenenler: Yeni bir bilgiyi en iyi dinleyerek anlar ve duyduklarını kolay hatırlarlar. Dinlemeyi, not almaya ve okumaya tercih ederler. Bir konuya çalışırken, mırıldanarak okur ve kendi seslerini duymak isterler. Grup yada ikili çalışmalarda daha iyi öğrenirler.
Dil öğrenmeye yatkındırlar. Öğrendikleri konu ile ilgili CD ler dinleyebilirler ya da konuyla ilgili kendi ses kayıtlarını oluşturabilirler. Bu tarz öğrencilere yapacakları ile ilgili yazılı notlar vermek yerine, sözel olarak hatırlatmak daha faydalı olacaktır.
Görsel öğrenenler: Bu tarz öğrenciler; resimleri, grafikleri,şemaları kullanarak daha iyi öğrenir ve hatırlarlar. Yeni bilgileri zihninde resimler oluşturararak algılarlar. İyi birer gözlemcidirler, çevrelerinde olan küçük değişiklikleri,detayları fark ederler.
Çalıştıkları ortamı sevmeleri gerekir. Renkler hatırlatmalarını kolaylaştırır; çalışırken renkli kalemlerden faydalanırlar.önemli notları panoya yapıştırabilirler. Zihin ve kavram haritaları önemlidir. Sözel olarak anlatılanları yazılı bir metinden takip etmek ister ya da konu ile ilgili yazılı metinleri daha önceden okumak isterler.
Kinestetik öğrenenler: Öğrenme faaliyetine aktif olarak katılmak isterler. Taklit ederek, deneyerek öğrenirler. Kinestetik öğrencilerin sadece okuyarak, dinleyerek öğrendiği bilgiler çok kalıcı olmaz.okumayı pasif bir aktivite olarak gördükleri için kısa özetleri okumayı tercih ederler, okuma hızları düşük olabilir.
Harekete dayalı faaliyetleri severler, yaparak öğrenirler. Kinestetik öğrenciler sabit ders çalışamazlar sandalyelerini ileri-geri oynata-rak çalışırlar. Kinestetik öğrencilere yer oyunları, dra-ma, dans gibi tüm vücudu kullanabileceği etkinliklere yönlendirmek gerekir.
Dokunsal öğrenenler: Dinlerken,odaklanırken ellerini kullanırlar.dokunmak öğrenmelerinin önemli bir parçasıdır. Öğrendikleri konu ile ilgili bir materyale dokunmayı, incelemeyi severler.bu şekilde elde ettikleri bilgiler daha kalıcı olur. Deney yapmak,maket,konuyla ilgili yapboz ve projeler hazırlamak en çok tercih ettikleri faaliyetler arasındadır.
Somut bir materyale dokunma şansları yoksa konuyla ilgili metin okurken altını çizmek, not almak gibi yöntemler kullanı-lır. Düşüncelerini, öğrendiklerini yazmaya teşvik edilmeleri gerekir. Farkında olmadan konuşurken insanlara dokunurlar.bu tarz öğrencilere motivas-yon olarak başını okşamak önemlidir.
Çocuğunuzun çalışma odasını bir kez daha gözden geçirin! Sıcaklığı, aydınlatması, ses durumu Çocuğunuzu duygusal yönden desteklemenin yollarını düşünün. (Nasıl motive e- dilmeli.) Herhangi bir konuyu öğrenirken en çok hangi duyularını devreye sokuyor? (Dinleme, dokunma, hareketle )