MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ



Benzer belgeler
NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Açıklama Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Tasarım ve içerik düzenleme:

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Ağ Bilgi Güvenlik Farkındalıkları

T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI

Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır.

ONYOMANİ Onyomani; alışveriş bağımlılığı ya da takıntılı alışveriş davranışı olarak adlandırılabilen

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

TRSM de Rehabilitasyonun

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ Bipolar II Bozukluk

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

OBEZİTE Doç. Dr. Erdal Vardar 46. UPK

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ

İNTERNET BAĞIMLILIĞI İNTERNET BAĞIMLILIĞI NEDİR? PROBLEMLİ İNTERNET KULLANIMI ÖLÇÜTLERİ NELERDİR?

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Yerinde Masaj ın İş Hayatına Etkileri İstanbul Konulu Akademik Araştırma Sonuçları Sayfa 1/4

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

Teknoloji Bağımlılığı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Konu: Davranışın Nörokimyası. Amaç: Bu dersin sonunda öğrenciler davranışın biyokimyasal mekanizmalarını öğreneceklerdir. Öğrenim hedefleri:

Çağımızın en güçlü kitle iletişim kaynaklarından biri olan bilgisayarlar ve yaşamımıza birden bire giren internet, hayatımızın ayrılmaz bir parçası

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

İS SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

OYUN TEMELLİ BİLİŞSEL GELİŞİM PROGRAMININ AYLIK ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL GELİŞİMİNE ETKİSİ

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

Bolum Sekiz. Bağımlılığı Tanımlamak. Kriterler Bağımlılığın Alt Kategorileri Online Oyun Bağımlılığı Sosyal Medya Bağımlılığı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

İki kutuplu ruh hali rahatsızlığı nedir?

İNTERNET KAFELERE GİDEN BİREYLERİN ÖĞRENİM DÜZEYLERİ İLE İNTERNETİ KULLANMA AMAÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ (Elazığ İli Örneği)

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK


KEMAL ATATÜRK OKULLARI. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi


RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BAŞARILARI ÜZERİNE ETKİ EDEN BAZI FAKTÖRLERİN ARAŞTIRILMASI (MUĞLA ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F ÖRNEĞİ) ÖZET ABSTRACT

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

DEPRESYON. Belirtiler

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

SORUMLULUK BILINCIYLE OYNAMA. OYNAMANIN SIZIN IÇIN ZEVKLI OLMAYA DEVAM ETMESINI ARZULUYORUZ.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

İNTERNETİN GÜVENLİ KULLANIMI İHTİYACI

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

Demans ve Alzheimer Nedir?

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

Bilişim Teknolojilerine Pedagojik Bir Yaklaşım. Mehmet AKSÜT Mega Eğitim Danışmanlık Songül ATEŞ Uşak üniversitesi Hayriye UĞURLU Uşak üniversitesi

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER DEPRESYON

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Transkript:

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Eda ASLAN ÜÇKARDEŞ UZMANLIK TEZİ DANIŞMAN Doç. Dr. Aylin YAZICI MERSİN - 2010 1

T.C MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Eda ASLAN ÜÇKARDEŞ UZMANLIK TEZİ DANIŞMAN Doç. Dr. Aylin YAZICI MERSİN - 2010 2

TEŞEKKÜR Asistanlık eğitimim boyunca ve tezimi hazırlama sürecinde bilgi ve deneyimleriyle bana yol gösteren, ilgi, destek ve hoşgörülerini hiçbir zaman esirgemeyen başta tez hocam Doç. Dr. Aylin YAZICI olmak üzere, Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Kemal YAZICI ve diğer hocalarım Doç. Dr. Şenel TOT ACAR ve Yrd. Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi ye; Rotasyonlarım sırasında eğitimime katkıda bulunan bilgi ve deneyimlerini eksik etmeyen Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fevziye TOROS ve diğer tüm Nöroloji ve Dahiliye Anabilim Dalı sayın öğretim üyelerine; Uzmanlık eğitimim boyunca hep yanımda olan, birlikte çalışmış olmaktan dolayı kendimi şanslı olarak nitelendirdiğim ve tez hazırlama sürecinde desteğini eksik etmeyen sevgili arkadaşım Dr. Fırat ÇELİK e, tezime katkılarından dolayı Dr. Elçin ÖZSİN ve Dr. Mehmet Fatih YILMAZ a ve çalışmaktan keyif aldığım diğer tüm asistan arkadaşlarıma; Hayatımın her anında yanımda hissettiğim, bana ilham veren, özveride bulunan, varlıklarıyla hayatıma ışık tutan biricik annem, babam ve kardeşime; Ve asistanlığımın son yıllarında tam da tez hazırlama sürecim başlarken hayatıma giren ve zorluklarla daha kolay mücadele etmemi sağlayan sevgili eşime; Yürekten teşekkür ediyorum ve saygılarımı sunuyorum. Dr. Eda ASLAN ÜÇKARDEŞ 3

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖZET 5 İNGİLİZCE ÖZET 6 GİRİŞ ve AMAÇ 7 GENEL BİLGİLER 9 İnternet Bağımlılığının Tanımı ve Tarihçesi 9 İnternet Bağımlılığının Epidemiyolojisi 12 İnternet Bağımlılığının Etiyolojisi 14 İnternet Bağımlılığında Rol Oynayan Diğer Faktörler 17 İnternet Bağımlılığını Değerlendirme Ölçekleri 19 Eş Tanılar ve Ayırıcı Tanı 21 İnternet Bağımlılığının Etkileri 24 İnternet Bağımlılığının Alt Tipleri 26 İnternet Bağımlılığının Tedavisi 28 GEREÇ VE YÖNTEMLER 31 BULGULAR 33 TARTIŞMA 53 SONUÇLAR VE ÖNERİLER 60 KAYNAKLAR 62 SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ 72 ŞEKİLLER DİZİNİ 73 TABLOLAR DİZİNİ 74 EKLER EK-1: Kişisel Bilgi Formu EK-2: İnternet Bağımlılığı Ölçeği 4

ÖZET İnternet bağımlılığı, internetle ilgili aşırı zihinsel uğraş, internet kullanımını sınırlayamama bulgularıyla öne çıkan; işlevselliği bozan bir bozukluktur. Çalışmamız üniversite öğrencilerinde internet bağımlığı oranını belirlemek ve internet bağımlısı öğrenciler ile normal internet kullanımı olan öğrenciler arasında sosyodemografik ve internet kullanım özelliklerinin karşılaştırılmasını amaçlamıştır. Çalışmamızda Mersin Üniversitesi nde okuyan 910 öğrenciye sosyodemografik özelliklerin sorgulandığı anket ve internet bağımlılığı ölçeği uygulandı. Ortalama internet kullanımı (OİK), riskli internet kullanımı (RİK) ve internet bağımlılığı (İB) oranları saptandı. RİK ve İB problemli internet kullanımı (PİK) adı altında yeni bir grupta toplanıp ayrı olarak değerlendirildi. Grupların yaş, cinsiyet, medeni durum, birlikte yaşanılan kişi, aylık mali gelir, okuduğu fakülte, sınıf, haftalık internet kullanma saati ve en sık kullandıkları 3 internet aktivitesi saptandı, gruplar arasındaki farklılıklar değerlendirildi. Çalışmamızda İB %2, RİK %20,9 ve dolayısıyla PİK %22,9 olarak bulundu. OİK ile İB arasında sosyodemografik özellikler açısından farklılıklar anlamlı bulunmadı. İB, RİK ve PİK i olan öğrencilerin sıklıkla 40 ve üzeri saat internete girdikleri saptandı, 3 grup OİK ile kıyaslandığında farklılık anlamlı bulundu. Sohbet, e-mail, görüntülü konuşma İB de; e-mail, sohbet, ders RİK de, e-mail, sohbet ve bilgi araştırma PİK de en sık kullanılan internet aktiviteleri olarak saptandı. RİK ve PİK i olan öğrencilerin çoğunlukla erkek olduğu saptandı, farklılık anlamlı bulundu. PIK anlamlı olarak Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu nda daha fazla görüldü. Sonuç olarak, Mersin Üniversitesi öğrencileri arasında internet bağımlılığı oranı %2 dir. İnternet bağımlılığı olanlar haftada 40 saat ve üzeri internet kullanmakta ve internette en sık sosyal aktiviteleri tercih etmektedirler. Klinisyenlerin muayene sırasında özellikle de öğrencilerde internet bağımlılığını sorgulamaları önem taşımaktadır. Anahtar kelimeler: Davranış bağımlılığı, internet, internet bağımlılığı, problemli internet kullanımı, riskli internet kullanımı 5

ABSTRACT Evaluation of Internet Addiction Among Students of Mersin University Internet addiction is a disorder which includes preoccuping with internet and making unsuccessful efforts to control internet use. It causes impairment in global functioning of life. In our study, we aimed to find out the rates of internet addiction, also to compare the sociodemographic data and the features of internet use between internet addicts and non-addicts among university students. Parcipants were 910 students of Mersin University. Sociodemographic data scale and the internet addiction test was used. Avarage internet use, risky internet use and internet addiction rate were determined. Risky users and internet addicts were integrated into a new group called problematic internet use (PIU).and evaluated separately. Age, gender, marital status, the one living with, financial income per month, faculty, class, spending hours for internet per week, most frequently used internet acitivites were determined for each group. The differences between the groups were evaluated. In our study, %2 of students have internet addiction, %20,9 were risky internet users and so, %22,9 were PIU. No differences were found between avarage internet use and internet addiction in terms of sociodemographic data. It s determined that internet addicts, risky users and therefore PIU use internet over 40 hours per week, significantly. The most frequent used internet acitivites were chatting, e-mail, visual talk for internet addiction; e-mail, chatting, lectures for risky internet use and e-mail, chatting, information searching for PIU. Risky users and PIU group were mostly males and PIU were mostly seen in Vocational School of Technical Sciences Faculty, significantly. In conclusion, internet addiction rate is found %2 among students of Mersin University. Internet addicts use internet more than 40 hours per week and they use social internet activities mostly. İnternet addiction rate is considirable and clinicans should be careful about internet addiction during examination, especially for students. Key words: Behavioural addiction, internet, internet addiction, problematic internet use, risky internet use 6

GİRİŞ VE AMAÇ İnternet hayatımızı kolaylaştıran ve hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru haline gelen önemli bir teknoloji aracıdır. İnternet kullanımının faydaları her ne kadar fazla ise de internet kullanımı bazı kişilerde patolojik boyutlara ulaşabilmektedir. Sadece günlük hayatımızı kolaylaştıran bir araç olması gerekirken bazı kişiler için hayatın tüm amacı olabilmektedir. İnternetin patolojik kullanımı kişinin gerçek hayattaki ilişkilerini bozabilmekte, kariyerinde düşmelere yol açabilmekte, uzun süreli bilgisayar başında oturma sonucunda yemek, uyku problemleri ve kas-iskelet sistemi sorunları gibi bir takım fiziksel problemlere yol açabilmektedirler 1,2. Başlangıçta internet kullanımı genç erkeklerde fazlayken artık internete herkes ulaşabilmekte, sosyoekonomik düzeye bakmaksızın orta yaş ev hanımları, emekliler dahi herkes kolaylıkla internete erişebilmektedirler. Yine de ulaşım kolaylığından dolayı teknoloji alanında çalışan kişiler ve öğrenciler internet bağımlılığı açısından en büyük riski taşımaktadırlar. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre interneti en sık kullanan yaş grubu 16 24 olan genç gruptur 3. Kişinin internet kullanımını sınırlandıramaması ve internete bağlı günlük işlevselliğin bozulması internet bağımlılığı için karakteristik özelliklerdir 4,5. İnternetin interaktif işlevleri bağımlılık açısından risk taşımakta olup, eşlik eden birtakım psikiyatrik rahatsızlıklar (depresyon, sosyal fobi, vb) ve birtakım kişilik özellikleri internet bağımlılığına yatkınlık oluşturmaktadır. İnternetin bazı işlevleri bağımlılık riskini arttırabildiği gibi internet diğer bağımlılık türlerinin doyumu için de kullanılabilmektedir 6. İnternet bağımlılığı henüz daha yeni tanımlanmış bir problemdir ve klinisyenlerin gözden kaçırabildiği bir sorundur. İnternet bağımlılığı yüzünden problem yaşayan kişilerin son günlerde psikiyatri kliniklerine sıkça başvurduklarını görmekteyiz. Gün geçtikçe artan sayıda vakalarla karşılaşmamız sonucunda internet bağımlılığını daha iyi tanımak ve dağılımını belirlemek amacıyla bu çalışmayı yapmaya karar verdik. Türkiye istatistik Kurumu nun verilerini dikkate alarak araştırmayı interneti en sık kullanan gruplardan birisi olan ve dolayısıyla internet bağımlılığı açısından risk grubu sayılan üniversite öğrencileri arasında yapmayı 7

uygun bulduk. Örneklemimizi Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü olarak belirledik. Amaçlarımızdan diğeri ise internet kullanımı yüzünden hayatında bir takım problemler yaşayan öğrencilerin ve internet bağımlısı olan öğrencilerin ortalama internet kullanımı olan öğrencilerle aralarındaki sosyodemografik veri ve internet kullanma özellikleri farklılıklarını saptamak ve internet bağımlılığının epidemiyolojik özelliklerini belirlemekti. Klinisyenlerin bu konuda ilgisini çekebilmek, psikiyatrik muayene sırasında internet bağımlılığının gözden kaçmaması ve tanınmasına dikkat çekmek diğer amaçlarımızdı. 8

GENEL BİLGİLER İnternet Bağımlılığının Tanımı ve Tarihçesi Teknolojik gelişmeler son dönemlerde büyük bir sıçrama yapmış, iş hayatı, toplumsal yaşam, bireysel ilişkilerde radikal değişimlere neden olmuştur. Bilgisayar teknolojilerinin her geçen gün gelişmesi ve daha da yaygınlaşması ise insanın bilgisayar başında geçirdiği süreyi arttırmaktadır. Dünyanın her tarafındaki bilgisayarların birbirine bağlanmasını sağlayan, küresel bir iletişim aracı olarak toplumsal değişimlere neden olabilen internet ise son yıllarda hızla gelişmiş ve bilgisayarın önemli bir parçası haline gelmiş olup gün geçtikçe daha fazla kullanıcıya sahip olmaktadır. İlk zamanlarda internet, karmaşık bir sistemin öğrenilmesiyle ve sadece elektronik posta amacıyla kullanılıyordu. Daha sonraları 1991 de WWW (World Wide Web, Dünya Çapında Ağ) icat edildi. Bu sistem daha görsel bir temele dayanıyordu ve bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırmak amacını taşıyordu. WWW in ortaya çıkması sonrası bilgisayar ağı bugünkü internet adını almıştır. İnternetin ülkemizdeki gelişimi ise, 1990 lı yılların başına dayanır. Türkiye, internete Nisan 1993 ten beri bağlıdır. İnternet tüm Türkiye de öncelikle akademik ortamlarda yaygınlaşmaya başlamıştır. 1999 yılında, ticari ağ yapısında büyük değişiklikler olmuş ve TTnet (Türk Telekom Net) adında yeni bir oluşum adı altında internete bağlanılmaya başlanmıştır. 2000 li yılların başında; ticari kullanıcılar TTnet üzerinden, akademik kuruluşlar ve ilgili birimler ise ULAKnet (Ulusal Akademik Network, Ulusal Akademik Ağ) omurgası üzerinden internet erişimine sahip olmaya başlamışlardır 4. Dünya çapında internet kullanımı dramatik bir şekilde artmaktadır. 31 Aralık 2009 tarihi itibariyle dünya çapında internet kullanıcı sayısı 6,767,805,208 e ulaşmıştır. Yani Dünya nın %26,6 sı internet kullanmaktadır. Türkiye de ise Haziran 2010 itibariyle internet kullanıcısı sayısı 35.000.000 kişidir, yani nüfusun %45 i internet kullanmaktadır. Türkiye nin internet kullanıcı sayısı 2000 yılında 2.000.000 du. 10 yıllık bir süreçte internetin yaygınlığının artma derecesi çok hızlıdır ve yaygınlaşma süreci hızla devam etmektedir 5. İnternetin en önemli işlevleri bilgiye daha hızlı ulaşmak ve iletişimdir. Bu yüzden sadece ev değil, özel ve resmi hizmet kurumlarının internet üzerinden hizmetlerinin sunabilmesi insan yaşamını daha da kolaylaştırmaktadır. Bu kadar kolay ulaşılabilen ve yaşamı kolaylaştıran internetin hayatın vazgeçilmez bir 9

parçası olduğu artık kabul edilen bir gerçektir. Fakat internet kullanımının hızla yaygınlaşması ve kullanım alanının genişlemesi bazı olumsuz durumları da beraberinde getirmektedir. İnternetin kontrolsüzce ve kişiye zarar verecek şekilde kullanımı internetin patolojik kullanımı olarak ifade edilmektedir ve psikiyatri literatüründe tartışmaya girmiş bir konudur. Patolojik aşırı kullanım ve bunun sonucunda meydana gelen sosyal yaşamdan çekilme, kişiler arası iletişimde bozulma, zarar gören evlilikler, akademik başarı oranlarında düşme, kişisel gelişimde problemler, finansal problemler, uykusuzluk ve yorgunluk gibi şikayetler ve uzun süreli bilgisayar başında hareketsiz kalmaya bağlı oluşan fiziksel problemler internet kullanımının olumsuz yönleri olarak sayılabilmektedir 1,2. İnternet bağımlılığı, internetle ilgili aşırı zihinsel meşguliyetin olması, internet dışında geçirilen vakitin değersiz bulunması, doyum sağlamak için gittikçe artan miktarda internet kullanımı, internette planladığından daha fazla kalmak, yoksunluğunda sinirlilik, gerginlik hissetmek ve aşırı internet kullanımının iş, sosyal ve aile hayatında olumsuz etkilere neden olabilmesi şeklinde tanımlanmaktadır 6,7. İnternet bağımlılığında herhangi bir bağımlılık sendromunda görülen yoksunluk semptomları (sinirlilik, ajitasyon, agresyon), artmış tolerans, kendine hakim olamama (aşırı kullanım), negatif pekiştirme (yalan söyleme, sosyal izolasyon) bulgularının hemen hepsi görülebilmektedir 8. Bağımlılık denildiği zaman genellikle akla alkol, esrar, kokain, eroin gibi maddeler gelmektedir, fakat davranışsal bağımlılıkların da var olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Davranış bağımlılığı olarak kumar, seks, alışveriş, televizyon, bağımlılıkları örnek verilebilir 7. Hem madde bağımlılığında hem de yeme, seks, internet gibi davranış bağımlılıklarında davranış ya da eylemi kontrol edememe ve olumsuz sonuçlarına rağmen davranışı sürekli devam ettirme bağımlılık kavramı için ortak özelliklerdir 9. Davranış bağımlılıkları teknolojik bağımlılıkları da kapsamaktadır. Davranışsal bağımlılıkları kapsamında incelenen teknolojik bağımlılıklar içerisinde medya bağımlılığı, televizyon bağımlılığı, cep telefonu bağımlılığı, bilgisayar ve internet bağımlılığı gibi bağımlılıklar ele alınabilmektedir 10. İnternet bağımlılığı genel olarak teknolojik bağımlılıklar başlığı altında ele alınmaktadır 8.Bu bağımlılıklar kimyasal olmayan davranışsal bağımlılıklar şeklinde tanımlanmış olup insan-makine etkileşimine dayanır. Televizyon izleme gibi pasif bağımlılık olabileceği gibi, bilgisayarda oyun 10

oynama gibi aktif bağımlılık da görülebilir. Davranışsal bağımlılıklar da bağımlılığın ana bileşenleri olan zihinsel uğraşlar, duygudurumda değişmeler, tolerans, yoksunluk, kişilerarası ilişkilerde bozulma, tekrarlama özelliklerini taşımaktadırlar 11. Kompulsif internet kullanımı, internet aşırı kullanımı ve daha yaygın olarak internet bağımlılığı olarak tanımlanan bu tablo hakkında ilk yayınlar 1990 lı yılların ortalarından itibaren görülmeye başlamıştır 12,13,14,15. İlk zamanlarda Batı Avrupa ve ABD (Amerika Birleşik Devletleri) gibi gelişmiş ülkelerde dikkati çekmişse de günümüzde dünyanın hemen her bölgesinden bu konuyla ilgili yayınlar bulunmakta, bu da internetin hızlı yaygınlaşmasının aynı zamanda kötüye kullanımı ve bağımlılığı da hızlandırdığını düşündürmektedir 16,17,18. Türkçe de çoğunlukla internet bağımlılığı olarak kullanılan bu kavram 1996 yılında ilk kez Goldberg tarafından ortaya atılmıştır 19. Young ve Goldberg, öncelikle internet bağımlılığı kavramını kullanmış ancak daha sonraki çalışmalarında klinik bir kavram olan patolojik internet kullanımı kavramını kullanmayı tercih etmişlerdir 8,19. Diğer araştırmacılar tarafından da bağımlılık kavramı yerine problematik ve patolojik kavramları kullanılabilmektedir. Bu konuda tam bir görüş kararlılığı yoktur. Bu kavramlar genel olarak interneti aşırı kullanma isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi, yoksun kalındığında aşırı sinirlilik hali ve kişinin iş, sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması şeklindeki istenmeyen durumları tarif etmektedirler 8,11,20,21. Çalışmalarda yukarıdaki tanımlamaların hangisinin kullanılacağına dair bir uzlaşı yoktur, çoğunlukla internet bağımlılığı kavramı kullanılmakla birlikte burada bahsedilirken de bu terimler birbirleri yerine kullanılabilmektedir. APA (American Psychiatric Association, Amerikan Psikiyatri Birliği) tarafından 1994 te yayınlanan DSM-IV te (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Ruhsal Bozuklukların Tanımsal ve Sayısal El Kitabı) internet bağımlılığı halen bir hastalık olarak tanımlanmamaktadır 22. Buna karşılık son yıllarda internetin patolojik kullanımıyla ilgili yayınlar ve vaka bildirimleri hızla artmaktadır. Bu nedenle araştırıcılar internet bağımlılığının DSM-V e girmeyi hak eden bir bozukluk olduğundan söz etmeye başlamışlardır 4, 23. 11

İnternet Bağımlılığının Epidemiyolojisi İnternet bağımlılığı ile ilgili ilk çalışma Young tarafından 1996 yılında internet üzerinden yapılmıştır. Bağımlılık oranı %80 lerde görülmüştür fakat Young un kendisi de yapılan çalışmanın sınırlılıkları olduğunu ifade etmiştir 8. Brenner (1997) in yine internet üzerinden yaptığı çalışmada internetle ilişkili bağımlılık davranışı envanteri kullanılmıştır. Brenner çalışmasında internet bağımlılığı oranını %10,6 olarak belirtmiş; bağımlılarda tolerans, yoksunluk, internete girme konusunda yoğun istek bulgularını tariflemiştir. Fakat ölçek maddeleri bağımlılıkla tam olarak ilişkili bulunmamıştır 24. Scherer (1997) in yaptığı çalışmada bağımlılık oranı %13 olarak bulunmuştur, bunların %71 inin erkek olduğu %29 unun kadın olduğu görülmüştür 25. Morahan-Martin ve Schumacker (1997) in 277 öğrenci üzerinde yaptıkları çalışmada patolojik internet kullanımı %8,1 olarak bulunmuştur ve erkeklerin kadınlara göre anlamlı olarak daha fazla internet bağımlısı oldukları saptanmıştır. Aynı çalışmada problemli internet kullanıcılarının haftada 8.48 saatten fazla internet kullandığını bildirmişlerdir. Çalışmada internet bağımlılığıyla yaş ve internet kullanım süresi arasında ilişki bulunamamıştır 26. Greenfield in 1999 yılında 17.251 kişinin katıldığı çalışmasında katılımcılara sanal bağımlılık testi uygulanmıştır ve internet bağımlılığı oranı %6 olarak saptanmıştır. Bu çalışmada bağımlılıkta görülen belirtilerin madde bağımlılığı belirtilerine benzediği görülmüştür. Özellikle internetle ilgili zihinsel meşguliyet, internet kullanımına sınır koymakta zorluk çekme, internet bırakıldığı zaman huzursuzluk ve gerginliğin ortaya çıkması şeklindeki belirtilerin madde bağımlılığında görülen yoksunluk ve tolerans belirtileriyle uyuştuğu görülmüştür 27. Griffiths in 1999 yılında öğrenciler arasında yaptığı çalışmada ise internet bağımlılığı oranı %1,1 olarak bulunmuştur 10. Kim ve arkadaşlarının 2006 yılında Kore de öğrenciler arasında yaptığı çalışmada internet bağımlılığı oranı %1,6 olarak bulunmuştur 17. Kubey ve arkadaşlarının 2001 yılında yaptıkları çalışmada 576 üniversite öğrencisine uyguladıkları anket sonucu internet bağımlılığı oranı %9,3 olarak bulunmuş; bağımlıların çoğunluluğunun erkeklerden oluştuğu görülmüştür. İnternet bağımlılığı olan kişilerin çoğunlukla yalnız yaşadığı ve akademik 12

başarılarında düşme olduğu gözlenmiştir. Aynı çalışmada internet bağımlısı kişilerin en sık girdikleri sitelerin sohbet ve oyun siteleri olduğu görülmüştür 28. Tsai ve Lin (2001) in Tayvan da yaptıkları çalışmada internet bağımlılığı oranı %8,1 olarak bulunmuştur 29. Yang ve arkadaşlarının (2005) Kore de yaptıkları çalışmada Young ın internet bağımlılığı ölçeği kullanılmıştır ve internet bağımlılığı oranı % 4,9 olarak bulunmuştur 30. Yang ve arkadaşlarının 2007 yılında Tayvan da yaptığı çalışmada ise internet bağımlılığı oranı %13,8 olarak bulunmuştur 31. 2007 yılında yapılan bir başka çalışmada ise Çin de internet bağımlılığı oranı %2,8 olarak bulunmuş ve erkeklerin kadınlara göre yaklaşık 4 kat daha fazla risk altında oldukları belirtilmiştir 32. Norveç te 3399 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada internet bağımlılığı oranı %1, internet kullanımı için riskli olan grup %52 şeklinde bulunmuştur. Ayrıca genç erişkin erkek, tatmin edici olmayan finansal durum problemli internet kullanımı açısından riskli bulunmuştur 33. Yapılan çalışmalardaki oran farklılıklarının nedeni metodolojik yöntemlerin farklı olması şeklinde yorumlanmaktadır. Çalışmalara bakıldığında yüksek çıkan oranlar daha çok internet üzerinden veya telefon yoluyla yapılan çalışmaların sonucunda görülmektedir. Oysa yüz yüze görüşmelerle yapılan çalışmalarda internet bağımlılığı oranlarının genelde %1-2 lerde olduğu görülmektedir. Ayrıca çalışmalarda yaş, araştırma metodu, kullanılan ölçeklerin farklı olması da bu kadar farklı sonuçların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Çalışmalar, internet kullanımının cinsiyetle bağlantılı olarak değişmekte olduğunu göstermektedir. Özellikle internet bağımlılığı ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarda çok farklı sonuçlar bulunmaktadır. Bazı çalışmalar internet bağımlılığında cinsiyet arasındaki farkı anlamlı bulmamıştır 34,35,36. Çalışmaların çoğunda ise erkeklerin daha sıklıkla internet bağımlısı olduğu belirtilmiştir 29,37,38,39,40,41,42,43. Diğer çalışmalardan farklı olarak Griffiths (1999) ve O'Reilly (1996) ise internet bağımlılığının daha çok kadın, orta yaş grupta görüldüğünü belirtmişlerdir 10,13. Özellikle genç erişkin erkeklerin sanal oyun, siber-seks ve sanal kumar alışkanlıklarının erkeklerde daha fazla olduğu ifade edilmektedir. Bu yüzden de erkeklerin internet bağımlılığına kadınlardan daha yatkın olduğu öne sürülmektedir 44. 13

Ülkemizde internet bağımlılığı konusunda pek fazla çalışma bulunmamaktadır. 2003 yılında Diyarbakır da yapılan bir çalışmada internet bağımlılığı oranı %14 olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada internet bağımlılığının erkeklerde kadınlardan daha fazla görüldüğü ve bağımlıların en sık sohbet amaçlı internete girdikleri bildirilmiştir 45. 2007 yılında, 730 üniversite öğrencisiyle yapılan bir çalışmada ise sosyal bilimlerde okuyanlarda daha fazla internet bağımlılığı olduğu saptanmıştır. İnternet bağımlılığı olan öğrenciler interneti daha çok bilgi edinme, eğlence, sohbet, oyun, müzik indirme, program indirme ve seks sitelerine girme amaçlı kullandıklarını bildirmişlerdir. Ayrıca aynı araştırmada sorunlu internet kullanımı ile yalnızlık ve depresyon arasında pozitif ilişki saptanmıştır 46. Yine ülkemizde 2008 yılında, 437 üniversite öğrencisiyle yapılan bir çalışmada erkeklerin kadınlara göre daha fazla internet bağımlısı olduğu, bağımlılığın öğrencilerin kaçıncı sınıfta olduğuyla ilişkili olmadığı saptanmıştır. Ayrıca okul başarısızlığı ve internet bağımlılığı arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. Yine aynı çalışmada internet bağımlısı kişilerin interneti arkadaşları ve yakınlarıyla sohbet etmek için kullandıkları, bilgi amaçlı kullanımın ise daha az olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İnternet bağımlılığı ve internette kalma süresi ile ilişki saptanmamıştır 47. Kuzey Kıbrıs ta yapılan bir çalışmada ise internet bağımlılığı oranı %1,1 olarak bildirilmiştir 48. İnternet Bağımlılığının Etiyolojisi İnternet bağımlılığı tanımı kabul edilmesine rağmen bu sorunun nasıl ve neden ortaya çıktığı tam olarak aydınlanmış bir konu değildir 49. İnternet bağımlılığının etiyolojisinde diğer psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi multifaktöriyel etkenlerin rolü olduğu düşünülmektedir. Etiyoloji konusunda bir takım teoriler öne sürülmüştür. Kognitif Davranışı Teori: Davis, internet bağımlılığının etiyolojisinde bilişsel modeli açıklamıştır 50. Bu modele göre anormal biliş ve düşünceler, buna uygun davranışlar ve bu durumun pekişmesi sonucunda kişide internet bağımlılığı gelişmektedir. Kişinin kendisini ve dünyayı olumsuz algılaması, düşük benlik değeri şeklindeki olumsuz bilişler davranışlardan önce başlamaktadır. Bu bilişleri geliştiren kişiler olumsuz duygularıyla baş edebilmek için internet kullanmaktadır. Bu kişilerin internette pekiştirici faktörle karşılaşma 14

riski bulunmaktadır. Pekiştirici faktörler ise internet bağımlılığını hızlandırır. Olumsuz bilişsel şemalar internette şekillenir ve yeni uyumsal olmayan bilişsel şemalar gelişir, bunlar da problemi çözme, harekete geçme şeklindeki uyumsal tepkileri engellemektedirler. İnternet bana saygı duyulan tek yer, sadece internet ortamında seviliyorum, internet dışında arkadaşım yok, internet sayesinde yalnız değilim şeklindeki maladaptif bilişsel şemalar pekiştirmede rol oynamaktadır. İnternet bağımlılığını, özgül ve genel internet bağımlılığı olarak ayıran Davis, özgül internet bağımlılığını internetin belli bir işlevinin aşırı kullanımı olarak ifade etmiştir. Örneğin patolojik kumar oynama tanısı olan bir kişi internet üzerinden kumar oynayabileceğini keşfedebilir ve sanal kumar bağımlılığı geliştirebilir. Genel internet bağımlılığında ise kişi internette amaçsızca fazla vakit geçirmektedir. Genel internet bağımlılığında sosyal izolasyon daha ön plandadır 50. Sosyal Beceri Eksikliği Teorisi: Caplan, Davis in modelini temel alarak yeni bir teori oluşturmuştur 51. Kişilik problemi olan veya psikiyatrik rahatsızlığı olan kişilerin internet bağımlılığına daha yatkın olduğunu ifade etmiştir. Caplan ın teorisine göre; depresyon, sosyal izolasyon gibi problemleri olan kişilerin sosyal iletişim açısından olumsuz bilişleri vardır, bu kişiler yüz yüze iletişim değil de daha az tehdit edici olarak gördükleri sanal iletişimi tercih ederler. Kendilerini sanal ortamda daha rahat hissettikleri için internet aşırı kullanımı ve sonrasında internet bağımlılığı ortaya çıkar. Sosyal yaşamında kendini ifade edemediğini düşünen kişiler yüz yüze olmayan bir iletişimde kendilerini daha rahat hissetmektedirler. Bu yolla kişi negatif özelliklerini iletişim kurdukları kişiye aktarmaz, kendisinde olmayan pozitif özelliklerinin varlığından bahsedebilir, böylece internet bu kişilerde iletişim kurdukları kişi üzerinde etki bırakabildiği düşüncesini oluşturur. Sanal iletişim, kişide bu tür iletişimin kolay, daha az riskli, daha heyecanlı olduğu inancını oluşturur. Caplan, bu önermelerin doğruluğunu araştırmak için, 18 57 yaş arası toplam 395 kişiyi kapsayan bir çalışma yapmıştır. Araştırmada depresyon ve sosyal izolasyonun sanal iletişim tercihi için önemli faktörler olduğu özellikle de yalnızlığın internet bağımlılığı için önemli bir risk faktörü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Caplan, yalnız insanların kendilerini sosyal becerileri konusunda yetersiz hissettiklerini ve sanal iletişimi tercih ettiklerini belirtilmiştir. 51 15

Nörobiyolojik teori: Yapılan çalışmalar, internet bağımlılarının internete girdikleri anda, aynı madde bağımlılarının madde aldıkları anda olduğu gibi, dopamin miktarlarının arttığını göstermiştir. Birçok psikoaktif madde kullanımı ve davranış, ventral tegmental alandan dopamin salınımının artmasına yol açabilir. Ventral tegmental alandan çıkan mezolimbik ve mezokortikal yolaklar üzerindeki dopaminerjik nöronlar psikoaktif maddeler tarafından uyarılmaktadırlar. Dopamin sinaptik aralığa salındığı zaman D1 ve D5 reseptörleri üzerinden kişinin kendisini daha iyi hissetmesine, stres hissinin azalmasına neden olur. Dopaminerjik nöronların ödül ve bağımlılık sistemlerindeki rolü burada ön plana çıkar. Bazı kişilerde genetik varyant dolayısıyla beyin ödül sistemlerinde disfonksiyon olabilir ve hipodopaminerjik durum ortaya çıkar. Hipodopaminerjik aktivite ise bağımlılığa yatkınlık oluşturmada önemli bir faktördür. Böyle bir kişi aynı hazzı almak için daha fazla dopamine ihtiyaç duyar. Çalışmalar D2 reseptörün A1 alleline sahip bireylerin D2 reseptörlerinin az olduğunu ve bu kişilerin madde ve davranış bağımlılıkların tüm çeşitlerine yatkın olabileceğini göstermektedirler 52. Patolojik kumar oynama ve diğer madde bağımlılıklarının ortak etiyopatogeneze sahip olmaları kompulsif alışveriş, kompulsif seksüel davranışlar, internet bağımlılığın da aynı bağımlılık mekanizmalarını kullanıyor olabileceklerini düşündürtmektedir 53. Görüntüleme çalışmalarında internet aşırı kullanımı olan kişilerde normal kişilere göre sağ orta orbitofrontal girus, sol kaudat nukleus ve sağ insulada artmış glukoz metabolizması, her iki postsantral girus, sol presantral girus, sol presantral girus ve bilateral oksipital giruslarda azalmış glukoz metabolizması tespit edilmiştir. Sonuç olarak internet aşırı kullanımının orbitofrontal korteks, striatum ve duyusal alanlardaki anormal nörobiyolojik mekanizmalarla açıklanabileceğini ifade edilmiştir. Bu sonuçlar internet bağımlılığının diğer dürtü denetim bozuklukları ve madde/madde olmayan bağımlılıklarla benzer nöronal mekanizmaları paylaştıklarını göstermektedir 54. İnternet bağımlılarında gri cevher anormalliğini araştıran bir çalışmada internet bağımlılarının normal kontrol grubuna göre sol anteriyor singulat korteks, sol posteriyor singulat korteks, sol insula ve sol lingual girusda gri cevher hacminde azalma görülmüştür 55. Başka bir çalışmada ise amigdala da artmış aktivitenin ventromedial prefrontal kortekste azalmış kontrole sebep olabileceği, bu 16

durumda ödül davranışı için sensitizasyon ve dikkatin artacağı, bunun da bağımlılığın oluşmasında önemli bir faktör olabileceği bildirilmiştir 56. Yapılmış bir diğer çalışmada ise aşırı internet kullanımının serotonin taşıyıcı geni olan 5HTTLPR polimorfizmiyle ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu, internet bağımlılığında genetiğin rolü olabileceğine dair önemli bir bulgudur 57. Kültürel Mekanizmalar Teorisi: İnternet bağımlığının internetin bulunduğu her yerde olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak önerilmiş bir teoridir. İnternet bağımlılığının internete erişim kapasitelerinin kısıtlı olduğu az gelişmiş ülkelerde çok az görüleceği bilinen bir gerçektir. ABD, Güney Kore ve Çin gibi internet kullanımının fazla olduğu yerlerde internet bağımlılığı tahmin edileceği gibi daha fazladır 58. İnternet Bağımlılığında Rol Oynayan Diğer Faktörler: Belli durumlar internet bağımlılığını tetikleyebilmektedir. İnternet bağımlısı kişiler genelde olumsuz düşünen, karamsar, endişeli kişilerdir. Depresif düşünceler, kendine güven azlığı, değersizlik düşünceleri gibi uygun olmayan düşünceler kişilerin internet bağımlısı olmasında yatkınlığa neden olabilmektedir. Bunun yanında internet kişinin başa çıkamayacağı sorunları unutmasına neden olabilir. Kişinin huzursuzluk, üzüntü, acı gibi hislerini bastırmasına, geçici bir rahatlık, kendine güven, güç hissi, kontrolün kendinde olması, samimiyet ve destek elde ettiği duyguları yaşatabilir. Bu tür zihinsel doyumlar kişinin tekrar internete girmesi için bir açıklama olabilir. İnternette duydukları öfori, heyecan, mutluluk hissi internete girme açısından pekiştireç olabilmektedir. Bağımlılar internetten uzak kaldıklarında sıkıntı hissi, huzursuzluk gibi olumsuz duygular artar. Bu durumda internete girme dürtüsü rahatlama isteğinden doğar. Kişi artık internetin kendisine sunduğu öforiyi beklemeye başlar ve internete girme isteği ve zihinsel meşguliyeti gün geçtikçe artar ve artık hayatına zarar verecek noktaya gelir. İnternet bağımlısı kişi internete girmediğinde mutsuzluk, yalnızlık, gerginlik gibi olumsuz duygular hisseder, internete girdiği anda ise bu olumsuz duyguların yerini keyif, öfori, heyecan alır 59. Evlilik problemleri, işyeri problemleri, duygusal destek azlığı veya herhangi stresör bir faktör herhangi bir bağımlılık davranışına yol açabileceği gibi internet bağımlılığına da yol açabilmektedir. Sorunu halletmektense bağımlılığa sığınıp sorunları unutmak kişilere daha kolay gelir 59. Çin de yapılan bir çalışma, stresli yaşam olaylarıyla yetersiz baş etme stratejileri olan kişilerin 17

interneti rahatlama yolu olarak seçtiği ve bu kişilerin internet bağımlılığına daha yatkın olduğunu göstermiştir. Ayrıca yine aynı çalışmada hayal kırıklığına intolerans ve internet bağımlılığı arasında pozitif ilişki bulunmuştur 60. İnternetteki interaktif işlevlerin bilgi arama gibi işlevlere göre daha fazla bağımlılık oluşturduğu ifade edilmektedir 61. Veriler interaktif işlevlerin başlıca 3 amaç için tercih edildiğini göstermektedir. Bunlardan birincisi sosyal destektir. Kişi internette düşüncesini paylaşabileceği belli grupların oluşturduğu sohbet, oyun odaları gibi siteleri düzenli ziyaret ederek oradaki kişilerle yakınlaşır. Bu kişilerin iletişime ve paylaşıma ihtiyaçlarını internet üzerinden sağlarlar. Kişi fiziksel dünyada paylaşamayacağı din, siyaset, ilişkiler ve cinsellik gibi konular hakkındaki düşüncelerini kimliğini gizleyerek sanal ortamda yargılanma korkusu yaşamadan rahat ifade edebilir hale gelir. Normal hayatında ilişki problemleri yaşayan kişiler aradıkları sosyal ortamı internet yoluyla bulurlar. Yapılan bir çalışmada benlik saygısı düşük, kendini değersiz bulan, onaylanma ihtiyacı yaşayan kişilerin internetteki sosyal desteğe daha çok ihtiyaç duyduğu sonucu çıkmıştır 62. İnteraktif işlev tercih sebeplerinden bir diğeri cinsel doyum isteğidir. İnternet insanların erotik fantezilerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sunabilmektedir. Kişiler gerçek hayatta yadırganabilecekken internette birçok erotik fantezisini gerçekleştirebilmektedir. Bu şekilde yasa dışı olan cinsel dürtülerini özgürce doyurabilecekleri şekilde rahatça hareket edebilmektedirler. Kişiler istedikleri kimliğe bürünüp o şekilde iletişime girebilir ve gerçek hayatta kendini çekici bulmayan bir kişi sanal seks yoluyla internette istediği kimlikle istediği kişiyle iletişim kurabilir 53. Gerçek hayatta sosyoekonomik düzey, yaş, ırk kişiler arası ilişkilerin belirlenmesinde önemli özelliklerdir oysa sanal ortamda istediğini olma hakkın vardır ve herkes eşittir. Bu durum kişinin kendine güveninde artma sağlar. Kişi internet sayesinde kendisine ideal bir kimlik oluşturur. Sanal kimliğiyle kendisini daha rahat hisseden kişi gerçek hayatın zorluklarına dönmekten hoşlanmaz daha çok internette kalmayı tercih eder. Buna benzer sanal pekiştireçler sonucunda ise kişi sanal kimliğiyle özdeşleşir ve gerçek hayata adaptasyon sorunu yaşar 59. Sonuç olarak internet, bağımlılara sosyal destek sağlayabilmekte, yalnızlıklarını azaltabilmekte, sanal ideal kimlikleriyle özsaygılarını 18

arttırabilmekte, bunların sonucunda da kişilerin öfori yaşamasını sağlayabilmektedir. Bunlar açıkça görüldüğü gibi pozitif pekiştireçlerdir. İnternet Bağımlılığını Değerlendirme Ölçekleri İnternet bağımlılığıyla ilgili ilk değerlendirme ölçeği Goldberg tarafından hazırlanmıştır. Goldberg, internet bağımlılığı için DSM-IV madde bağımlılığı kriterlerinin uygulanması gerektiğini ifade etmiştir 19. DSM-IV te tanımlanan bağımlılık çeşitleri sadece madde kullanımı için belirlenmiştir. Davranışsal bağımlılıklar ise dürtü kontrol bozuklukları başlığı altında yer almaktadır 22. Young (1996), internet bağımlılığına en yakın olan bozukluğun DSM-IV te dürtü kontrol bozuklukları başlığı altında yer alan patolojik kumar oynama olduğunu ifade etmiştir 8. Young patolojik kumar oynama tanı ölçütlerini internet bağımlılığına uyarlamış, internet bağımlılığı için ilk ciddi tanı ölçütlerini oluşturmuştur. Patolojik kumar oynama için toplam 10 ölçüt bulunmaktadır, ikisi internet bağımlılığına uyarlanamadığı için devre dışı bırakılmıştır. Kalan 8 ölçütten 5 ine evet diyenler internet bağımlısı olarak nitelendirilmişlerdir 2. Patolojik kumar oynama ölçütleri Tablo 1 de, Young ın geliştirdiği internet bağımlılığı ölçütleri ise Tablo 2 de gösterilmiştir. Young ın internet bağımlılığı tanı ölçütlerinden geliştirdiği internet bağımlılığı ölçeği (Bkz. Ek 2) oldukça güvenilir bir test gibi görünmektedir. Daha sonra yapılan çalışmalar teste ait olan 6 faktörün (zihinsel aşırı uğraş, aşırı kullanım, iş, okul, aile içi problemlere yol açması, beklenti içine girmesi, sosyal yaşam ihmali, kendini kontrol edememe) iç güvenirliliğinin ve geçerliğinin iyi olduğunu belirtmişlerdir 60. Sonuç olarak internet bağımlılığı ölçeğinin internet bağımlılığını ölçmede geçerli ve güvenli bir test olduğu saptanmıştır 63. İnternet bağımlılığı ölçeğinin patolojik kumar oynama ölçütleri üzerinden geliştirilmiş olmasını eleştiren, bu ölçeğin bağımlıları olduğundan fazla gösterdiği, ayrıca hafif ve şiddetli ayrımını yapamadığını savunan araştırmacılar vardır 64. Ölçek geliştirme konusunda birçok çalışma yapılmıştır fakat henüz hangi ölçeğin kullanılması gerektiğine dair net bir uzlaşı sağlanamadığından dolayı da bu konuda çalışmalar devam etmektedir. 19

Tablo 1: DSM-IV e göre patolojik kumar oynama ölçütleri A- Aşağıdakilerden beşinin (ya da daha fazlasının) bulunması ile belirli, sürekli ve yineleyen uygunsuz kumar oynama davranışı: 1- Kumar oynama üzerine aşırı kafa yorar. (örnek: geçmişteki kumar oynama yaşantılarını yeniden yaşamak, bir sonraki oyunu engellemek ya da tasarlamak ya da kumar oynamak üzere para sağlamanın yollarını düşünmek) 2- İstediği heyecanı duymak için artan miktarda parayla oynama ihtiyacı duyar. 3- Birçok kez başarısızlıkla sonuçlanan, kumar oynamayı kontrol altına alma, azaltma ya da bırakma çabası olmuştur. 4- Kumar oynamayı azaltma ya da bırakma girişimlerinde huzursuz ve irritabldır. 5- Sorunlarından kaçmak için ya da disforik bir duygudurumdan (örn. Çaresizlik, suçluluk, anksiyete, depresyon duyguları) kurtulmak için kumar oynar. 6- Parayla kumar oynayıp kaybetmesinin ardından başka gün kaybettiklerinin yerine koymak için çoğu kez geri gelir (kişinin kaybettiklerini kovalaması ). 7- Kumar oynadığını saklamak için aile üyelerine, terapistine ya da başkalarına yalan söyler. 8- Kumar oynamak için gereken parayı sağlamak üzere sahtekârlık, dolandırııclık, hırsızlık, zimmetine para geçirme gibi yasa dışı eylemlerde bulunur. 9- Kumar oynama yüzünden önemli bir ilişkisini, işini ya da eğitimiyle ya da mesleğinde başarı kazanması ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atar ya da kaybeder. 10- Kumar oynama nedeniyle içine düştüğü kötü parasal durumdan kurtulmak için para sağlamak üzere başkalarına güvenir. B- Kumar oynama davranışı bir manik epizot ile açıklanamaz 22. Tablo 2: Young ın internet bağımlılığı için önerdiği tanı ölçütleri 1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş 2. İnternete bağlı kalma süresinde artışa ihtiyaç duyma 3. İnternet kullanımını azaltmaya yönelik başarısız girişimler 4. İnternet kullanımının azaltılması durumunda yoksunluk belirtileri 5. Başlangıçta olduğundan daha uzun süre internete bağlı kalma 6. İnternetin aşırı kullanılması yüzünden ilişkiler, okul ya da işle ilgili sorunlar yaşama 7. İnternete bağlı kalabilmek için aile üyelerine, terapiste ya da başkalarına yalan söyleme 8. İnterneti günlük sıkıntılardan kurtulmak için kullanma 20

Brenner, 1997 yılında internet bağımlılığı için araştırma ölçeği geliştirmiştir. İnternet-ilişkili bağımlılık davranış envanteri isimli bu ölçek madde bağımlılığı DSM-IV ölçütlerine uyarlanmış ve ölçeğin iyi bir iç tutarlılığı olduğu saptanmıştır 24,63. Black ve arkadaşları (1999) internet bağımlılığın diğer psikiyatrik bozukluklarla beraber sık görüldüğünü bu yüzden internet bağımlılığına özgün tanı ölçütleri geliştirilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir 65. Beard ve Wolf (2001), Young ın DSM-IV patolojik kumar oynama ölçütlerine uygun geliştirdiği internet bağımlılığı ölçeğini yeniden düzenlemişlerdir 66. Shapira ve arkadaşları (2003), oluşturulan ölçeklerin sorunlu internet kullanıcılarını belirlemede yeterli olduğunu fakat diğer psikiyatrik bozuklukların yol açtığı bulguları kapsamadığını ifade etmişlerdir 67. Sonuç olarak internet bağımlılığı için oluşturabilmiş net ve kesin tanı ölçütleri yoktur. Günümüzde çalışmalarda en sık Young ın geliştirdiği İnternet Bağımlılığı Ölçeği kullanılmaktadır. Geçerli ve güvenli bir ölçek olarak kabul edilen bu ölçek yaygın olarak kullanılmaktadır. Eş Tanılar ve Ayırıcı Tanı Yapılan birçok çalışma internet bağımlılığı ile psikiyatrik bozuklukların birlikte görüldüğünü göstermiştir. İnternet bağımlılarında yüksek oranda madde bağımlılığı, duygudurum bozuklukları, anksiyete, dürtü kontrol bozuklukları ve kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluklar saptanmıştır 65. Eş tanısı olan kişiler tedaviye daha zor cevap vermekte ve rahatsızlıklarının tekrarlama olasılıkları daha fazladır 23. Yapılan bir çalışmada internet bağımlıların yaklaşık yarısının başta anksiyete bozuklukları olmak üzere ek bir psikiyatrik rahatsızlığı olduğu bildirilmiştir 68. İnternet bağımlılığı ve kişilik özelliklerinin incelendiği bir çalışmada ise bu kişilerin duygusal olarak tepkisel ve duyarlı oldukları, yalnız kaldıklarında zorluk çekmedikleri (internetin interaktif işlevlerinden dolayı olması muhtemel), zihinsel bir uyarılma hali içerisinde oldukları belirtilmiştir 69. Armstrong ve arkadaşlarının (2000) yaptığı bir araştırmada, dürtüsel ve kendilik saygısı düşük olan bireylerin internetle ilişkili sorun ölçeği nden yüksek puan aldıkları ve yoğun internet kullanımlarının olduğu, düşük benlik saygısının internet bağımlılığı açısından dürtüsellikten çok daha önemli bir prediktör faktör 21

olduğu belirtilmiştir 70. Yapılan bazı çalışmalarda dürtüsellik ve internet bağımlılığı arasında güçlü bir korelasyon görülmüştür. Çalışmalar dürtüselliği olanların internet bağımlılığı açısından risk altında olduğunu göstermektedir 32,71. İnternet bağımlısı kişilerin yüksek yenilik arayışı, düşük zarardan kaçınma, düşük ödül bağımlılığı gibi kişilik özelliklerinin olduğu ifade edilmektedir 72,73,74. Ayrıca utangaçlık, depresif belirtiler ve düşük benlik saygısı gibi özelliklerin internet bağımlılığına yatkınlık oluşturduğu düşünülmektedir 31. Çalışmalarda oyun bağımlılarında agresyonun yüksek oranda olduğunu ve internet bağımlısı olan kişilerin oto-kontrol mekanizmalarının zayıf olduğu belirtilmektedir. Kişilerin interneti aşırıya kaçan davranışların doyumunun sağlandığı ortam olarak kullandığı ifade edilmektedir 21,74,75. İnternet bağımlılığı olan kişilerin çoğunda depresyon eş tanısı mevcuttur. Depresif kişilerde görülen düşük benlik saygısı, reddedilmeye hassasiyet, onay ihtiyacı, düşük motivasyon gibi özellikler bu kişileri internetin interaktif işlemlerine bağımlı hale getiriyor olabilir şeklinde düşünülmektedir. Fakat yine de depresyonun mu internet bağımlılığına yol açtığı, internet bağımlılığının mı depresyona yol açtığı cevaplanması gereken sorulardan birisidir. İnternet bağımlılığına bağlı olarak gelişen sosyal izolasyon depresyona yatkınlık oluşturabilmektedir 69. Araştırmacılar internet bağımlılarının strese girdikleri zaman ya da depresif duygulanımları oldukları zaman daha çok internete girme eğiliminde olduğu görüşündedirler 16,71,76,77. İnternet bağımlılarında depresyon tanısının ve suisidal düşüncelerin daha fazla olduğunu bildiren birçok çalışma vardır 17,78. Diğer yandan internet bağımlılığının depresif semptomları azaltıcı etkisi olduğunu bildiren yayınlar da mevcuttur 73. İnternet bağımlılığında alkol ve diğer madde bağımlılıkları da yüksek oranda görülmektedir 79. Yapılan araştırmalar yalnız olan kişilerin internet bağımlılığına daha yatkın olduklarını göstermektedir 39,80. Caplan (2007) ise yalnızlığın aslında sosyal anksiyeteye bağlı olduğunu ve bağımlıların sanal ortamda bu yüzden daha rahat olduklarını ifade etmiştir 81. Shapira ve arkadaşları, internet bağımlısı ön tanısı olan kişilerle yapılandırılmış psikiyatrik görüşme (SCID-I) yapmış ve bu kişilerin aile öykülerini almıştır. Yaş ortalaması 36 olan 20 kişiyle yapılan çalışmada kişilerin internet kullanımı ile ilgili sosyal ilişkilerinin bozulduğu, iş-mali-adli problemler 22

yaşadıkları, internet dolayısıyla kendilerini sıkıntıda hissetme şeklinde problemler yaşadıkları bildirilmiştir. Çalışmaya alınan internet bağımlılarının yaşamları boyunca en az bir kez Eksen 1 tanısı aldıkları görülmüştür. Eksen 1 tanılarının 14 ü bipolar bozukluk, 3 ü major depresif bozukluk, 3 kişinin de obsesif kompulsif bozukluk şeklindedir. Çalışma sonucunda internet bağımlısı kişilerin hepsinin DSM-IV de yer alan Başka Türlü Adlandırılamayan Dürtü Kontrol Bozukluğu tanısını karşıladığı gözlemlenmiştir. Yazarlar bu çalışma sonucunda internet bağımlılığının kompulsif ve benlikle uyumsuz olmadığını, tam tersi olarak dürtüsel ve benlikle uyumlu olduğunu, bu yüzden de obsesif kompulsif bozukluk değil de dürtü kontrol bozuklukları alt sınıfı altında incelenmesi gerektiği görüşünü savunmuşlardır. Yine aynı çalışmada diğer psikiyatrik bozuklukların tedavisinin internet bağımlılığının azalması yönünde fayda gösterdiği görülmüştür. Bu çalışmanın sınırlılıkları kontrol grubunun olmaması ve küçük bir örneklemde yapılmasıdır. Sonuç olarak internet bağımlılığının eş tanılarıyla ilişkisinin bilinmesinin bu bozukluğun ayrı bir tanı mı yoksa başka bir psikiyatrik rahatsızlığın belirtisi mi olduğunun ayrımını daha iyi yapabilmek için önemli olduğu vurgulanmaktadır 82. Obsesif kompulsif bozukluk tanısının internet bağımlılığına sıklıkla eşlik ettiği bildirilmektedir 83. Yen ve arkadaşları (2007), 3662 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmada internet bağımlılığı ve hostilite arasında ilişki olduğunu bildirmişlerdir 77. İnternet bağımlıları üzerinde yapılan başka bir araştırmada bu kişilerin %50 sinin ek olarak başka bir psikiyatrik bozukluğunun olduğu saptanmıştır. İnternet bağımlılığıyla eş tanı olarak en sık duygudurum bozukluklarının görüldüğü belirtilmiş ve bu kişilerin %38 inin çeşitli dürtü kontrol bozuklukları yaşadıkları görülmüştür. Dürtü kontrol bozuklukları arasında en sık kompulsif alışveriş, patolojik kumar oynama, piromani ve kompulsif seks bağımlılığı olduğu saptanmıştır 65. Daha önce dürtü kontrol bozukluğu veya madde bağımlılığı öyküsü olanların interneti daha patolojik düzeyde kullanmaya yatkın oldukları ifade edilmektedir 84. İtalya da yapılan bir çalışmada ise internet bağımlılığıyla en sık görülen eş tanıların, genelleşmiş anksiyete bozukluğu (%15), sosyal fobi (%15), borderline kişilik bozukluğu (%14), distimi (%7), obsesif kompulsif bozukluk (%7), çekingen kişilik bozukluğu (%7), hipomani (%7) olduğu bildirilmiştir 85. 23

Kratze ve Hegerl (2008) internet bağımlılığı olan 30 erişkinin 27 sinde psikiyatrik bir bozukluk olduğunu, anksiyete bozukluklarının en sık görülen eş tanı olduğunu (%50), diğer yandan internet bağımlısı olmayan 31 kullanıcının ise sadece 7 sinde bir psikiyatrik bozukluk olduğunu bildirmişlerdir 68. İnternet bağımlısı olan üniversite öğrencilerinde majör depresif bozukluk, distimi, sosyal fobi ve DEHB nin en sık görülen eş tanılar olduğu bildirilmiştir 17,69,78,86. DEHB li kişilerin hastalığın doğası gereği dürtü kontrol sorunları mevcuttur. Bu durum internet kullanımını sonlandırma ve otokontrol güçlüklerini de beraberinde getirebilir. DEHB tanısının internet bağımlılığı açısından bir risk faktörü olduğu belirtilmektedir 87. Yapılan birçok çalışma internet bağımlılığı ile DEHB arasında ilişki olduğunu göstermektedir 77,88. Ek olarak erkek internet bağımlılığı ile agresyon arasında ilişki bulunmuştur 77. Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise internetin bazı psikiyatrik bozuklukların çıkmasına ortam hazırladığını bildirmiştir. Özellikle DEHB, sosyal fobi, depresyon, hostilite ve ailede bağımlılığa yatkınlık öyküsü ile riskli internet kullanımı ilişkili bulunmuştur 89. Yukarıda bahsedilen çalışmalarda görüldüğü üzere internet bağımlılığı ile bazı kişilik özellikleri ile ek psikiyatrik tanılar bazı kişilerde internet bağımlılığına yatkınlık oluşturmaktadır. Fakat çalışmalar aşırı internet kullanımının mı bu sorunlara yol açtığını yoksa sorunların mı internet bağımlılığına yatkınlaştırdığını net olarak açıklayamamaktadır. Bu ilişkilerin daha net ortaya konulabilmesi için daha büyük örneklerle, daha uzun süreli çalışmaların yapılması gerekmektedir. İnternet Bağımlılığının Etkileri İnternet bağımlılığı madde bağımlılığı gibi belirgin bir fiziksel problem oluşturmasa da olumsuz birçok etkisi vardır. İnternet bağımlıları haftada 40 saatin üzerinde internette kalabilmekte ve bu yüzden uyku problemleri, sabahları aşırı yorgun uyanma, uykusuzluk sonrası işe veya okula geç gitme durumu ve çalışma verimliliğinde azalma gibi olumsuzluklar yaşayabilmektedirler. Bilgisayar başında hareketsiz uzun süre vakit geçirme obeziteye, bel ve sırt ağrılarına, karpal tünel sendromuna, vasküler problemlere yol açabilmekte ve gözle ilgili problemlere sebep olabilmektedir. Ayrıca internet bağımlılığı sonucunda ailevi, mesleki, sosyal ve maddi problemler ortaya çıkabilmektedir. 24

Young ın 1999 yılındaki makalesinde internet bağımlılığının 3 alanda bozulmaya neden olduğu bildirilmiştir. Bunlar aile, akademik ve iş ortamıdır 59. Sadece internet bağımlısı hastalar değil, tedavi arayışı içerisinde olmayan problemli internet kullanıcıları da internet yüzünden aile içi problemler, işten kovulma, akademik problemler ve finansal problemler gibi sosyal problemler yaşamaktadırlar 82,90. İnternet bağımlılarının yaklaşık %53 ü evlilik, sevgili ve ebeveyn-çocuk ilişkilerinde problem yaşamaktadır. Özellikle kişinin uzun süre internette kalması sonucu eşine vakit ayıramaması, internet yüzünden evdeki sorumlulukları boşlaması sonucunda eş adeta bir siber-dul haline gelmektedir. Bazen bağımlı kişiler ev işlerini ihmal yanında çocuk bakımı gibi önemli konuları da ihmal edebilmektedir, bu da aile temellerinin sarsılmasına yol açmaktadır. Genellikle bağımlı kişi durumunu inkâr etmekte ve kendini internet başından ayırmaya çalışanlara öfkeyle karşı çıkmaktadır. Avukatlar, son yıllarda sanal ortam üzerinden aldatmalar nedeniyle boşanma oranlarında ciddi artışlar tarif etmektedirler. Sanal ortamdan edinilen sevgili kişiyi gerçek yaşamdan koparmakta, kişi sosyal ve duygusal olarak gerçek eşinden iyice uzaklaşmakta, kendini izole etmektedir. Sanal hayatından dolayı arkadaşlarına da vakit ayırmayan kişinin aile dışı diğer ilişkileri de bozulmaktadır. Bu hastalar aynı alkol bağımlısı gibi internete ne kadar girdiklerini sır gibi gizlemekte, yalan söylemekte, internete sık girdikleri söylenildiği zaman öfkelenip bu durumu kabul etmemekte ve internet ile ilgili gelen faturaları saklamaya çalışmaktadırlar. Tüm bu durumlar aile ve sosyal ilişkilerde güven azalmasına neden olmakta ve ilişkilerde bozulmaya yol açmaktadır 9,54. Geçmişte internete girmek saat üzerinden ücretlendirilmekteydi. O dönemlerde internet finansal problemlere ve dolayısıyla aile içinde sorunlara yol açabilmekteydi. Fakat bugünlerde internete sınırsız erişimin ücreti dahi çok düşüktür. Bu finansal problemleri azaltmakla birlikte, düşük ücretle internete sınırsız erişim kişilerin daha fazla internette kalmasına yol açabilmekte ve bağımlılığı tetikleyebilmektedir 9. İnternet bağımlılığı akademik problemlere de yol açmaktadır. İnternet önemli bir iletişim aracı olarak görülmektedir, bu yüzden okullarda kullanılması için teşvik edilmektedir. Fakat okul idarecileri, öğretmenler ve kütüphaneciler, internetin öğrencilerinin performansının arttırmak yerine düşürdüğü şeklinde ortak bir görüşe sahiplerdir. Young ayrıca makalesinde internetin eğitime 25