KIKIRDAK KALINLIĞININ SPEKTROSKOPİKBİR YÖNTEM İLE BELİRLENMESİ. spektroskopi, hemoglobin, absorpsiyon. Murat CANPOLAT, Tuba DENKÇEKEN,



Benzer belgeler
ÇOKLU REGRESYON MODELİ, ANOVA TABLOSU, MATRİSLERLE REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ,REGRES-YON KATSAYILARININ YORUMU

a IIR süzgeç katsayıları ve N ( M) de = s 1 (3) 3. GÜRÜLTÜ GİDERİMİ UYGULAMASI

TEKNOLOJĐK ARAŞTIRMALAR

QKUIAN. SAĞLIK BAKANLIĞI_ KAMU HASTANELERİ KURUMU Trabzon Ili Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Doğrusal Korelasyon ve Regresyon

PÜRÜZLÜ AÇIK KANAL AKIMLARINDA DEBİ HESABI İÇİN ENTROPY YÖNTEMİNİN KULLANILMASI

Biyomedikal Amaçlı Basınç Ölçüm Cihazı Tasarımı

DENEY 4: SERİ VE PARALEL DEVRELER,VOLTAJ VE AKIM BÖLÜCÜ KURALLARI, KIRCHOFF KANUNLARI

Deney No: 2. Sıvı Seviye Kontrol Deneyi. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ Dijital Kontrol Laboratuvar Deney Föyü Deneyin Amacı

İKİNCİ ÖĞRETİM KAMU TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Korelasyon ve Regresyon

ATIK POLİMERİK MALZEME KATKILI BETONUN YALITIM ÖZELLİĞİNİN DENEYSEL OLARAK İNCELENMESİ

X, R, p, np, c, u ve diğer kontrol diyagramları istatistiksel kalite kontrol diyagramlarının

Sistemde kullanılan baralar, klasik anlamda üç ana grupta toplanabilir :

ANE - AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş.DENGELİ EYF

UYUM ĐYĐLĐĞĐ TESTĐ. 2 -n olup. nin dağılımı χ dir ve sd = (k-1-p) dir. Burada k = sınıf sayısı, p = tahmin edilen parametre sayısıdır.

MOBİPA MOBİLYA TEKSTİL İNŞAAT NAKLİYE PETROL ÜRÜNLERİ. SÜPERMARKET VE TuRİzM SANAYİ VE TİcARET ANONİM ŞİRKETİ

KIRMIZI, TAVUK VE BEYAZ ET TALEBİNİN TAM TALEP SİSTEMİ YAKLAŞIMIYLA ANALİZİ

HAFTA 13. kadın profesörlerin ortalama maaşı E( Y D 1) erkek profesörlerin ortalama maaşı. Kestirim denklemi D : t :

UZAY ÇERÇEVE SİSTEMLERİN ELASTİK-PLASTİK ANALİZİ İÇİN BİR YÖNTEM

Kamuflaj Tespiti için Hiperspektral Görüntüleme Hyperspectral Imaging for Camouflage Detection

BETONARME YAPI TASARIMI

( ) 3.1 Özet ve Motivasyon. v = G v v Operasyonel Amplifikatör (Op-Amp) Deneyin Amacı. deney 3

5.3. Tekne Yüzeylerinin Matematiksel Temsili

MOLEKÜLER TANISI DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ. SERPİL ERASLAN, PhD

ESM-1510 DIN Ray Montajlý Sýcaklýk Kontrol Cihazý. ESM-1510 DIN Ray Montajlý Dijital, ON / OFF Sýcaklýk Kontrol Cihazý

TEKLİF MEKTUBU SAĞLIK BAKANLIĞI_. '.. m

Üç Boyutlu Yapı-Zemin Etkileşimi Problemlerinin Kuadratik Sonlu Elemanlar ve Sonsuz Elemanlar Kullanılarak Çözümü

Bulanık Mantık ile Hesaplanan Geoid Yüksekliğine Nokta Yüksekliklerinin Etkisi

---- >0.01. b0.05 >0.1 >0.1 >0.25 > Î

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği Bölümü Mukavemet I Vize Sınavı (2A)

KAMU YÖNETIMINDE INSANGOCO PLANLAMASININ KURAMSAL TEMELLERI OZERiNE

ENDÜSTRİYEL BİR ATIK SUYUN BİYOLOJİK ARITIMI VE ARITIM KİNETİĞİNİN İNCELENMESİ

Türkiye de Süt Ürünleri Tüketim Harcamalarına Etki Eden Faktörlerin Analizi: Çoklu Heckman Örneklem Seçicilik Sistem Yaklaşımı

Sıklık Tabloları ve Tek Değişkenli Grafikler

BÖLÜM 5 İKİ VEYA DAHA YÜKSEK BOYUTLU RASGELE DEĞİŞKENLER İki Boyutlu Rasgele Değişkenler

İÇME SUYU ŞEBEKELERİNİN GÜVENİLİRLİĞİ

DOĞRUSAL YANGIN ALGILAMA SĐSTEMLERĐ

ALTERNATİF AKIM DEVRE YÖNTEM VE TEOREMLER İLE ÇÖZÜMÜ

TEKNOLOJİK ARAŞTIRMALAR

Referans Kılavuz. Kurma ve Sıvı Geçirme

ENERJİ. Isı Enerjisi. Genel Enerji Denklemi. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyon Kocatepe Üniversitesi 2007

ve çeviren: OKULLAR İçİN HAzıRLANAN İZLENCELER

TEKNOLOJĐK ARAŞTIRMALAR

ENDÜSTRİNİN DEĞİŞİK İŞ KOLLARINDA İHTİYAÇ DUYULAN ELEMANLARIN YÜKSEK TEKNİK EĞİTİM MEZUNLARINDAN SAĞLANMASINDAKİ BEKLENTİLERİN SINANMASI

Toplam Eşdeğer Deprem Yükünün Hesabı Bakımından 1975 Deprem Yönetmeliği İle 2006 Deprem Yönetmeliğinin Karşılaştırılması

ELM201 ELEKTRONİK-I DERSİ LABORATUAR FÖYÜ

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

Fumonic 3 radio net kablosuz duman dedektörü. Kiracılar ve mülk sahipleri için bilgi

BEYKENT ÜNİVERSİTESİ - DERS İZLENCESİ - Sürüm 2. Öğretim planındaki AKTS

META ANALİZ VE TARIMSAL UYGULAMALAR

PARÇALI DOĞRUSAL REGRESYON

TÜRKİYE DE YOKSULLUK PROFİLİ VE GELİR GRUPLARINA GÖRE GIDA TALEBİ

BÖLÜM 1 1.GİRİŞ: İSTATİSTİKSEL DOĞRUSAL MODELLER

ANTALYA DA OBEZİTE YAYGINLIĞI VE DÜZEYİNİ ETKİLEYEN SOSYO-EKONOMİK DEĞİŞKENLER

DEÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MÜHENDİSLİK BİLİMLERİ DERGİSİ Cilt:13 Sayı:2 sh Mayıs 2012

KENTSEL ALANDA ET TALEP ANALİZİ: BATI AKDENİZ BÖLGESİ ÖRNEĞİ. Dr. Ali Rıza AKTAŞ 1 Dr. Selim Adem HATIRLI 2

KABLOSUZ İNTERNET (WİRELESS) BAĞLANTISININ BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN İNCELENMESİ.

Parametrik Olmayan İstatistik Çözümlü Sorular - 2

Nesrullah AYŞİN 1, Handan MERT 2, Nihat MERT 2, Kıvanç İRAK 3. Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ

T.C. KADİR HAS ÜNİvERSİTESİ REKTÖRLÜ('JÜ

Kİ-KARE TESTLERİ A) Kİ-KARE DAĞILIMI VE ÖZELLİKLERİ

A A A FEN BİLİMLERİ SINAVI FİZİK TESTİ 1 FİZ (LYS2)

TEKNOLOJİ, PİYASA REKABETİ VE REFAH

VEKTÖRLER VE VEKTÖREL IŞLEMLER

Bir Hava Emişli Hassas Ekim Makinası ile Karpuz Tohumlarının Ocağa Ekimi. Hill Drop Sowing of Watermelon Seeds using a Precision Vacuum Seeder

Ultrasonografi Giriş Dr. Funda Karbek AKARCA

OBEZİTENİN İKTİSADİ BELİRLEYİCİLERİ

EVRİMSEL ALGORİTMA İLE SINIRLANDIRMALI DİNAMİK OPTİMİZASYON

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MATEMATİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ SOFT KÜMELER VE BAZI SOFT CEBİRSEL YAPILAR.


Türk Dilinin Biçimbilim Yapısından Yararlanarak Türkçe Metinlerin Farklı İmgelere Ayrılarak Kodlanması ve Sıkıştırılması

bir yol oluşturmaktadır. Yine i 2 , de bir yol oluşturmaktadır. Şekil.DT.1. Temel terimlerin incelenmesi için örnek devre

T.C BART/N il ÖZEL IDARESI Plan Proje Inşaat ve Yatırım Müdürlüğü TEKLIF MEKTUBU. TEKLI F-SAHTBI Nlf'J

Kalça Ekleminin Biomekaniği

T. C. GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ DENEYLER 1 ÇOKLU ISI DEĞİŞTİRİCİSİ DENEYİ

Mal Piyasasının dengesi Toplam Talep tüketim, yatırım ve kamu harcamalarının toplamına eşitti.

Handan Tanyıldızı 1, Nami Yeyin 2, Aslan Aygün 2, Mustafa Demir 2, Levent Kabasakal 2 1. İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Nükleer Fizik ABD 2

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Fizik 101: Ders 15 Ajanda

XXVII. ULUSAL BİYOKİMYA KONGRESİ

BÖLÜM VI SOĞUTMA SİSTEMİNİN ELEKTRİK KUVVET VE KUMANDASI

Kİ KARE ANALİZİ. Doç. Dr. Mehmet AKSARAYLI Ki-Kare Analizleri

Şiddet-Süre-Frekans Bağıntısının Genetik Algoritma ile Belirlenmesi: GAP Örneği *

Doz Birimleri. SI birim sisteminde doz birimi Gray dir.

Kİ-KARE TESTLERİ. şeklinde karesi alındığında, Z i. değerlerinin dağılımı ki-kare dağılımına dönüşür.

FABRİKA İSTANBUL AVRUPA YAKASI İST. LEVENT ADANA BURSA BODRUM

Soğutucu Akışkan Karışımlarının Kullanıldığı Soğutma Sistemlerinin Termoekonomik Optimizasyonu

MATLAB GUI İLE DA MOTOR İÇİN PID DENETLEYİCİLİ ARAYÜZ TASARIMI INTERFACE DESING WITH PID CONTROLLER FOR DC MOTOR BY MATLAB GUI

Calculating the Index of Refraction of Air

dir. Bir başka deyişle bir olayın olasılığı, uygun sonuçların sayısının örnek uzaydaki tüm sonuçların sayısına oranıdır.

FAKTÖRİYEL TASARIMA ADAPTİF AĞ TABANLI BULANIK MANTIK ÇIKARIM SİSTEMİ İLE FARKLI BİR YAKLAŞIM. Sevil ŞENTÜRK

HEMOGLOBİNOPATİ KONTROL PROGRAMI

X IŞINLARININ NİTELİĞİ VE MİKTARI

3. Telin kesit alanı, 4. lsıtılan telin diren ci, R = R o. 5. Devreden geçen proton sayısı, q = (N e. 6. X ve Y ilet ken le ri nin di renç le ri,

ÖZET Yüksek Lisans Tezi. Kinematik Modelde Kalman Filtreleme Yöntemi ile Deformasyon Analizi. Serkan DOĞANALP. Selçuk Üniversitesi

GÜNEŞ ENERJİLİ BİR SULAMA SİSTEMİNDE BOOST KONVERTERDEN BESLENEN ARM SÜRÜCÜ SİSTEMİNİN ANALİZİ

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak

2009 Kasım. FRENLER GENEL M. Güven KUTAY frenler-genel.doc

Transkript:

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN Sözlü Sunum KIKIRDAK KALINLIĞININ SPEKTROSKOPİKBİR YÖNTEM İLE BELİRLENMESİ Murat CANPOLAT, Tuba DENKÇEKEN, Coşar KARAGÖL, Ahmet Turan AYDIN Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, ANTALYA Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Ortoped ve Travmatoloj Anablm Dalı, ANTALYA Kıkırdak hasarını belrlemek çn kıkırdak kalınlığını ölçmek gerekmektedr. Kıkırdak kalınlığını ölçmek çn mekank ndentasyon veya yüksek çözünürlüklü ultrason sstemler uygun olmakla beraber bu sstemler pahalı oldukları çn rutnde fazla kullanılmamaktadırlar. Bu neden le kıkırdak kalınlığını n vvo ve tahrbatsız olarak gerçek zamanda ölçmek çn daha az malyetl sstemlern gelştrlmesne htyaç vardır. Bu çalışmada kıkırdak kalınlığının spektroskop kullanılarak ölçmek çn optk fber prob kullanarak ex vvo deneyler yapılmıştır. Kullandığımız optk fber prob çapı 400 nm olan 6 tane optk fberden oluşmuştur. Optk fberler br doğru üzernde olup fber merkezler arasındak mesafe 0.8 mm dr. Baştak brnc optk fber le dokuya beyaz ışık gönderlmş ve dğer 5 optk fber le kıkırdaktan ger yansıyan ışık toplanmıştır. Çalışmada 0 adet taze dana dz patellasında çapı cm olan 40 adet örnek slndrk br testere le eklem yüzünden keslerek çıkarılmıştır. Örnekler dört guruba ayrılmış ve her br örneğn kıkırdak kalınlığı djtal kumpas le ölçüldükten sonra kaydedlmştr. Bunlardan:. guruptaklere br müdahale yapılmamış,. guruptaklern kıkırdak kalınlığı %5, 3. guruptaklern %50 azaltılmış, 4. guruptaklern se kıkırdak tabakaları tamamen kaldırılmıştır. Çalışmada kıkırdak kalınlığını belrlemek çn kullanılan parametre kıkırdak dokusu üzerne gönderlen ışığın kan (hemoglobn) tarafından absorplanma mktarıdır. Kıkırdakta kan bulunmamaktadır ancak subkondral kemğe ulaşan ışık hemoglobn tarafından absorplanmaktadır. Kıkırdak çnde saçılmaya uğrayan ışığın br kısmı bu saçılmalar sonunda kıkırdak yüzeynden ger çıkarken br kısmı da kemğe ulaşmakta ve absorplanmaktadır. Detektör olarak kullanılan optk fberlern topladığı ışığın kıkırdak çnde ulaştıkları dernlkler kaynakdedektör arasındak mesafenn artması le artmaktadır. Bundan dolayı kaynağa en yakın olan detektör tarafından toplanan ışığın spektrumunda hemoglobn absorpsyonun düşük, kaynağa uzak olan fberlern topladığı ışığın spektrumunda hemoglobn absorpsyonunun fazla olduğu görülmüştür. Alınan spektrumlar üzerndek hemoglobn absorpsyonunu tanımlayan br parametre tanımlanmış ve bunun le kıkırdak kalınlıkları arasındak korelasyon ncelenmştr. Sonuç olarak kıkırdak kalınlığını belrlemek çn en uygun detektör fbern kaynaktan.4 mm uzakta olan 3. fber olduğu belrlenmştr. Anahtar Kelmeler: Kıkırdak, kalınlık, spektroskop, hemoglobn, absorpsyon Sözlü Sunum SERVİKS DOKUSUNUN TEKLİ IŞIK SAÇILMA SPEKTROSKOPİSİİLE TEŞHİSİ VE SONUÇLARININ PATOLOJİ SONUÇLARI İLE KARŞILAŞTIRILMASI 3 Tuba DENKÇEKEN, Murat CANPOLAT, Şeyda KARADEVELİ, Elf PEŞTERELİ, Gülgün ERDOĞAN,Tayup ŞİMŞEK 3 Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, ANTALYA Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Patoloj Anablm Dalı, ANTALYA Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anablm Dalı, ANTALYA Bu çalışmanın amacı ışık saçılım spektroskops (EISS) sstemnn servks premalgn dokuları normal dokudan ayırt etme vermllğn ncelemektr. Çalışmada kullanılan sstem br spektrometre, tekl fber optk prob ve dzüstü blgsayardan oluşmaktadır. Tekl fber optk prob dokuya ışığı göndermek ve gerye yansıyan ışığı spektrometreye letmek çn kullanılmaktadır. Çalışmada kullandığımız prob le dokuda dfüzyona uğrayan fotonlardan zyade tek br veya k defa saçılan fotonlar toplanmaktadır. Bundan dolayı, alınan spektrumlar hücrede meydana gelen morfolojk değşklklere duyarlıdır. Çalışmamızda normal ve premalgn dokudan alınan spektrumların brbrnden farklı olduğu görülmüştür. Normal dokudan alınan spektrumun eğm poztfken, premalgn dokudan alınan spektrumların hem poztf hem de negatf eğmlere sahp oldukları görülmüştür. Akdenz Ünverstes Kadın Hastalıkları ve Doğum Anablm Dalına başvuran 70 hasta çalışmaya dahl edlmştr. Çalışmaya dahl edlen 60 hastanın pap-smear sonuçları poztftr. Bu hastalardan alınan toplam 95 adet dokunun eptelnde EISS sstem le exvvo ölçümler alınmıştır. Dğer 0 hasta kontrol gurubu olarak kullanılmıştır. Hsterektom yapılan kontrol gurubundak 0 hastadan alınan rahmlern normal servks dokularında ve dplastk değşme uğramış olan dokularda spektrumlar alınmıştır. Alınan spektrumların eğmler normal servks dokusunu premalgn servks dokusunda ayırt etmek çn parametre olarak kullanılmıştır. Bundan dolayı, dokuların eptelnden alınan spektrumların negatf eğmlerne bakarak dsplastk yüzde hesaplanmış ve 3

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN alınan spektrumlar hstopatoloj sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Hstopatolojk sınıflandırmada byops sonuçları normal, LSIL ve HSIL olarak üç grupta ncelenmştr. Bu grupta bulunan dokulardan alınan ölçümler sonucu elde edlen dsplastk yüzdeler le dokular arasında karşılaştırma yapılmıştır. Karşılaştırma sonucunda yanlış poztf ve yanlış negatflk veren dokuları belrleyerek bu dokuların çekrdek alanları hesaplanmıştır. Bunun sonucunda sstemn normal dokuları anormal dokudan ayırt etmede duyarlılığı %80.3 ve seçclğ se %00 olarak bulunmuştur. ROC eğrsnn altında kalan alan se (AUC) 0.946 olarak hesaplanmıştır. Çalışmamızın sonucunda kullandığımız EISS sstemnn normal ve premalgn dokuyu ayırt etme ve n vvo olarak kullanılma potansyel bulunmaktadır. Anahtar Kelmeler: Elastk ışık saçılım spektroskops, servkal dsplaz, optk, kanser tanısı Sözlü Sunum 3 İKİ GÖZ TARAFINDAN SANAL OLARAK BİRLEŞTİRİLMİŞ İMAJLAR ARASINDAKİ BİNOCULAR ETKİLEŞİMLERİN ELEKTROFİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ Kahraman ATEŞ, Kerem DÜNDAR, Serdar DEMİRTAŞ, Cüneyt GÖKSOY GATA, Byofzk Anablm Dalı, ANKARA İk ayrı göz bulunması, özellkle gözler önde yerleşk canlıların beynnde aynı csme at k farklı maj ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu durumda; k farklı majın tek br maj olarak algılanablmes çn, bu majların brleştrlmes gerekmektedr. Ortak görme alanındak objelere at majların tek br brleşk maj olarak algılanmasına 'bnocular fuson' denlmektedr. Bu durum, özellkle k gözün ortak görme alanı çersndek br obje çn dernlk algısı ve üç boyutlu görme gb br takım yeteneklere de mkan sağlamaktadır. Bu çalışmada nsandak farklı bnocular etkleşm alternatflernn Görsel Uyarılmış Potansyeller (Vsual Evoked Potentals, VEP) yardımıyla sınanması ve elektrofzyolojk ntelklernn ncelenmes amaçlanmıştır. Çalışmada geçmşleryle lşkl oftalmolojk veya nörolojk problemler olmayan toplam 4 erşkn gönüllü kullanılmıştır. Uyarım anında sadece maj değşklğ oluşup, göze gelen toplam foton mktarının sabt kalması br ön koşul ntelğndedr. Bu nedenle, pattern reversal uyarım teknğnn genel ntelklerne sadık kalınarak yen br dkoptk uyarı metodu gelştrlmştr: Burnun hemen önünden başlayacak şeklde md-saggtal br separator yerleştrlerek sağ ve sol gözlern görme alanları brbrlernden ayrılmıştır. Separatorün her k tarafına önden görünüşler brbrnn aynı olan adet LED'l pattern lght source yerleştrlmştr. Gelştrlen bu dkoptk uyarı metodu le k eş objenn sanal bnocular fuson le tek br obje gb görünmes sağlanmıştır. Çalışmanın elektrofzyolojk kayıtları kapsamında altı farklı uyarım event uygulanmıştır. Her event'te LED gruplarının farklı kombnasyonlarda yakılıp söndürülmes le oluşturulan pattern reversal uyarılar kullanılmıştır. Bu uyarıları takben kaydedlen tek sweep'lern her event çn ayrı ayrı ortalaması alınarak o event' temsl eden VEP'ler elde edlmştr. Kaydedlen potansyellere dört ayrı artmetk fark alma şlem uygulanarak fark potansyeller hesaplanmış ve bu fark potansyellernn tamamında VEP'n P00 dalgasının latansına denk gelen bölgede belrgn br fark dalgasının bulunduğu gözlenmştr. Tek br göz tarafından algılanan br maj, ortak görme alanında yer alıyorsa her k göz tarafından görülüyormuş gb algılanmaktadır ve bu durum, bu çalışmada sınanmış olan bnocular etkleşmlern tamamında gözlenmş bulunmaktadır. Anahtar Kelmeler: Bnocular fuson, bnolcular etkleşm, görsel uyarılmış potansyeller Sözlü Sunum 4 KAS OLMAYAN MİYOZİNİN (NMIIB) ÇAPRAZ KÖPRÜ DÖNGÜ HIZINA ETKİSİNİN DİNAMİK YAKLAŞIMLA İNCELENMESİ Blge Güvenç TUNA, Cansel ÜSTÜNEL, Necla ÖZTÜRK, Frank BROZOVICH Hacettepe Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, ANKARA Mayo Medkal Okul, Byomedkal Mühendslğve Fzyoloj Anablm Dalı, ROCHESTER, HOLLANDA Mayo Medkal Okul, Kardyovasküler Hastalıklar Anablm Dalı, ROCHESTER, HOLLANDA Mayo Medkal Okul, Kardyovasküler Hastalıklar, Byomedkal Mühendslğ ve Fzyoloj Anablm Dalı, ROCHESTER, HOLLANDA 3 4, 3 3, Düz kasların tpk özellklernden br, çok az enerj harcayarak zometrk kuvvet sabt sevyede tutablme yeteneğdr. Düz kaslarda, kas tp myozn (Myosn II) le kas olmayan myozn (NMIIB) brlkte bulunur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kas olmayan myozn IIB (NMIIB)'nn kas tp myoznler gb kasılma özellğ gösterdğ ve bunların döngü hızlarının, aktn-myozn-adp lgsnn fazla olması nedenyle, kas tplernkne göre çok yavaş olduğu bulunmuştur. Dolayısıyla NMIIB'nn tüm döngüyü yavaşlattığı ve kuvvetn ekonomk oluşumuna katkı sağladığı düşünülmektedr. Tetan halndek kasa artan frekanslarda küçük genlkl snüzodal uyarılar verlerek kuvvet 4

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN cevaplarının ölçülmes çapraz köprü hızını belrlemek çn kalp kası ve çzgl kaslarda sıklıkla kullanılan yöntemlerdendr. Salınım frekansına göre sertlk değşm grafğ belrl br frekansta en düşük değern almakta ve bu frekans çapraz köprü döngü hızını temsl etmektedr. Bu çalışmada NMIIB'nn varlığının toplam çapraz-köprü döngü hızına katkısı araştırılmıştır. Bu amaçla heterozgot (B+/-) ve homozgot (B+/+) farelerden zole edlen aorta, yüksek potasyum le uyarılmıştır (80mM KCl). Tetan halndeyken %L genlkl snüsodal uyarılar (0.5-5 Hz) verlmş ve kuvvet cevapları kaydedlmştr. Frekansa bağlı sertlk-faz açısı cevaplarını bulmak çn Fourer dönüşümler hesaplanmıştır. Bode dyagramlarında farklı k bölge olduğu görülmüştür. Verye, yüksek ve düşük frekans bölgelern temsl edecek şeklde k ayrı asmtot uydurulmuş ve bu asmtotların kesm noktası (köşe frekansı) belrlenmştr. Köşe frekansı, heterozgot farelerde (B+/-) homozgot farelernkne göre daha yüksektr (8.73 ±.0 Hz vs 6.56 ±.6 Hz, P < 0.05). Elde edlen bulgular kas olmayan myozn IIB'nn düz kas myoznler üzernde ç yük oluşturduğunu, tutunmuş çapraz köprü başına düşen kuvvet, toplam çapraz köprü döngü hızını ve kas hızını (Vmax) azalttığını göstermektedr. Anahtar Kelmeler: Kas olmayan myozn, çapraz köprü döngü hızı, sertlk, frekans cevabı, tonk Sözlü Sunum 5 KAS DOKUSUNUN HİPOKALSEMİYE YANITI ÜZERİNE CİNSİYETİN VE SEKS STEROİDLERİNİN ROLÜ Sad KÖKÇAM, Murat AYAZ, Yusuf KÜÇÜKBAĞRIAÇIK, Şakr TEKİN, Mustafa ŞAHİN Selçuk Ünverstes, Meram Tıp Fakültes, Genel Cerrah Bölümü, KONYA Selçuk Ünverstes, Selçuklu Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, KONYA Postoperatf hpokalsem, trod cerrahs sonrası görülen tedav süresnn uzamasına, şgücü kaybına ve sağlık harcamalarında artışa neden olan br komplkasyondur. Postoperatf hpokalsem sıklıkla bayan hastalarda görülmekte, erkek hastalarda se son derece nadr görülmektedr. Çalışmamızda cnsyetn ve seks sterodlernn hpokalsemnn semptomatk hale gelmes üzerndek rolünün araştırılması hedeflenmştr. Çalışmamızda 6 erkek ve 6 dş toplam 5 adet Sprague-Dawley türü rat kullanılmıştır. Cnsyetn etksn araştırmak amacıyla herhang br şlem yapılmayan erkek (E) ve dş (D) grupları kullanılmıştır. Seks sterodlernn etklern araştırmak maksadıyla gonadektom yapılarak seks sterodlernden yoksun bırakılan erkek (E-) ve dş (D- 0 ) grupları, gonadektom ve karşı cns seks hormonu (7ß Estradol) uygulaması yapılan erkek (EX), gonadektom ve karşı cns seks hormonu (testosteron) uygulama yapılan dş (DX) grupları kullanılmıştır. Hormon uygulamasında kullanılan taşıyıcıların etksn görmek amacıyla gonadektom ve taşıyıcı uygulaması yapılan erkek ve dş gruplarından yararlanılmıştır. Deney hayvanları 30 gün takp süres sonunda sakrfye edlerek sol alt extremtelernden soleus kası flepler hazırlanmıştır. Çıkarılan kas flepler modfye Krebs solüsyonun çersne yerleştrldkten sonra dstal ucundan 7/0 pek plkle bağlanmış ve önce serbest Ca konsantrasyonu 0.9 mm olan Krebs çözelts uygulanmıştır. Uyarı frekansı Hz'den başlanarak sanyede Hz arttırılmak suretyle 30 Hz'e kadar arttırılmıştır. Bu şlemler.8 mm Ca çn tekrar edlmştr. Elde edlen sonuçlar statstksel olarak karşılaştırılmıştır. Çalışmamızda ekstrasellüler kalsyum düzeylerndek değşklğe erkeklern verdğ yanıtların dşlere kıyasla daha az etklendğn göstermektedr. Buna karşın dşlern hpokalsemk ve normokalsemk ortamlarda verdğ yanıtlar arasında da anlamlı farklılık olduğu görülmektedr. Gonadektom yapılan erkek hayvanlarda bu farkın artarken testosteron verlen gonadektoml dş hayvanlarda bu fark anlamlı olarak azalmıştır. Test edlen hormonlar arasında testosteronun kas dokusunda hpokalsemye drenc arttırdığı gözlemlenmştr. Ek olarak yapılan araştırmalar testosteronun kalsyum düzenleyc protenlern sentezn artırdığını göstermştr. Postoperatf hpokalsemk semptomlar bayan hastalarda sıklıkla görülürken erkek hastalarda nadren görülmes erkeklerde testosteron düzeylernn bayanlara göre yüksek olmasına bağlı olablr. Testosteronun hang mekanzmayla hpokalsemye karşı doku drencn artırdığı henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Anahtar Kelmeler: Postoperatf hpokalsem, skelet kası, cnsyet, testosteron, östrojen Sözlü Sunum 6 FARKLI SÜRE VE FARKLI ŞİDDETTEKİ 50 Hz MANYETİK ALANLARIN KÖK GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ + Selçuk ÇÖMLEKÇİ, Özlem COŞKUN Süleyman Demrel Ünverstes, Mühendslk Mmarlık Fakültes, Elektronk ve Haberleşme Mühendslğ Bölümü, ISPARTA Süleyman Demrel Ünverstes, Teknk Blmler MYO, Byomedkal Chaz Teknolojs Bölümü, ISPARTA Bu çalışmada; farklı süre ve farklışddettek 50 Hz manyetk alanların, arpa tohumu kök gelşm üzerndek etksnn ncelenmes amaçlanmıştır. + 5

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN Tohumlar byologlar tarafından seçlmş, sayıları ve ağırlıkları onlar tarafından belrlenmştr. Genetk olarak ayrıştırılan ve sterl koşullarda çmlendrlen arpa tohumları, 3, 5, 7 mt da 8, 6, 4 saatlk manyetk alanlara maruz bırakılmıştır. Bunlardan on ks deneme ve on ks kontrol olmak üzere, yrm dört grup oluşturulmuştur. Her grupta, 00 adet arpa tohumu kullanılmıştır. Kontrol ve deneme grupları; aynı sevyede ışık alan br ortamda, manyetk alana maruz bırakılmıştır. Çünkü çevre şartları; özellkle ortam sıcaklığı ve nemllk, maruzyet büyük ölçüde etklemektedr. Çalışma ortam sıcaklığı, 4 C derece olarak tespt edlmştr. Kontrol grubu ve deneme grupları çn kök büyümes parametrelernn, ne derece etklendğ araştırılmıştır. Çmlenme deneynden elde edlen en öneml bulgu, btk kök ve hücrelernn maruzyet süres ve uygulanan manyetk alanın yoğunluğu le orantılı br şeklde baskı altına alınmasıdır. Yan kök gelşm, /3 oranında nhbe olmaktadır. Anahtar Kelmeler: Manyetk alan, 50 Hz, kök gelşm, byolojk etk, arpa Sözlü Sunum 7 o RADYASYONA MARUZ KALMIŞ FARKLI TİP BİTKİ HÜCRELERİNDEKİ DNA HASARININ COMET YÖNTEMİİLE TESPİTİ Ercyes Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, KAYSERİ Ercyes Ünverstes, Fen Fakültes, Byoloj Bölümü, KAYSERİ Neslhan SORGUCU, Yusuf CANER, Fazle CANTÜRK, Servet ÖZCAN DNA parçalanması, yonlaştıran ve yonlaştırmayan ışınları da çeren çeştl kmyasal veya fzksel şlemlerle meydana getrleblmektedr. Bu çalışmada btk hücrelernde meydana gelen DNA hasarı, Kobalt60 radyozotopunun yaydığı gama ışınlarına maruzyet sonucunda oluşturulmuştur. Bu parçalanma tek hücre jel elektroforez (comet) yöntem le nceleneblmektedr.buçalışmada comet yöntemnn, radyasyona maruz bırakılmış mercmek, kuru fasulye, nohut, buğday, anason gb farklı tp btk hücrelernde uygulanablrlğ araştırılmıştır. Comet yöntemnn lk aşamasında, yaklaşık 0,5 g numune br havanda parçalanmış ve 3 ml buzla soğutulmuş FTT (fosfatla tamponlanmış tuz çözelts) çeren behere aktarılmıştır. Numuneler manyetk karıştırıcıda 0 dk süreyle karıştırılmıştır. Oluşan bu preparat süzme beznden süzülerek cam tüplere aktarılmış ve burada 5 dk çökmeye bırakılmıştır. Öte yandan lamların agar kaplanması şlem çn 50 mg agarozun 0 ml su le mkrodalga fırında çözülmesyle br çözelt hazırlanmıştır. Hazırlanan çözelt le lamlar kaplanmış ve yaklaşık 30 dk kurumaya bırakılmıştır. Ayrıca düşük erme sıcaklığına sahp 80 mg agar mkrodalgada 0 ml FTT' de çözülerek döküm jel çözelts hazırlanmıştır. Daha önce 5 dk çökelmeye bırakılan hücre süspansyonundan 0, ml, döküm jel çözeltsnden de ml alınarak k numune süspanse edlmş ve agar kaplanan lamlara yayılıp üzerne slayt kapatılarak buz üzernde beklemeler sağlanmıştır. 0 dk buz üzernde bekletldkten sonra üzerndek slaytları alınan numuneler hazırlanan parçalama tampon çözeltsnde lzse (parçalama) bırakılmıştır. Lzstek amaç hücre membranının parçalanarak, hasar görmüş DNA fragmentnn elektroforez sırasında anoda doğru göçünü sağlamaktır. Elektroforez sonrasında preparatlar etdyum bromürle boyanmış ve hücredek DNA hasarının floresans mkroskopla yapılan görüntülenmesnde doku ve kanda yaygın olarak kullanılan comet yöntemnn kurutulmuş btklerde dah anlamlı sonuçlar verdğ görülmüştür. Sonuç olarak comet yöntemnn mercmek, kuru fasulye, nohut, buğday, anason gb farklı tp btk hücrelernde tıpkı canlı hücrel preparatlar olan doku ve kan örneklernde olduğu gb net ve anlamlı sonuçlar verdğ görülmüştür. Ancak buğday gb hücre membranının parçalanması zor olan btk hücrelernde, lzs süresnn arttırılarak daha anlamlı sonuçlara ulaşılacağı görülmüştür. Anahtar Kelmeler: Radyasyon, DNA hasarı, comet assay, btk hücres, elektroforez Sözlü Sunum 8 DÜŞÜK FREKANS ELEKTROMANYETİK ALANLAR, ISI ŞOK PROTEİNLERİ (HSP70) VE KASPAZ-9 AKTİVASYONU Yüzüncü Yıl Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı,VAN Marmara Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, İSTANBUL Bu çalışmada düşük Frekans elektromanyetk alanların kanserleşmenn önünde öneml br koruma mekanzması olan apoptozs snyaller üzerndek etksnn ncelemes amaçlanmıştır. İn vtro olarak planlanan çalışmada monost türev makrofaj hücre soyundan olan THP- Hücreler (0 ) (Human acute monocytc leukema cell lne) 5 ml'lk flasklarda %0 FCS çeren 0 ml'rpmi çersne eklmş ve mt, 50 Hz düşük frekanslı elektromanyetk alana 5 saat boyunca maruz bırakılmışlardır. Hücreler saatte br toplanmış, Western emdrm yöntemyle ntroselluloz membran üzernde görünür hale gelen proten bantlarının yoğunlukları ImageJ programıyla tespt edlmştr. Beta aktn ve kontrole göre normalze edlen değerler Mcrosoft Excel programı le analz edlerek 6 Zafer AKAN,Ayşe İnhan GARİP 6

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN statstksel anlamlılık değerlendrlmş, analz yöntem olarak two taled t test kullanılmıştır. Düşük frekanslı elektromanyetk alana maruz kalmış THP- hücrelernde mtokondral apoptotk yolaktak kaspaz-9'un aktve olup olmadığının tespt çn Green FAM-LEHD-FMK FLICA Caspase 9 kt kullanılmıştır. Ktte belrtldğ şeklde hücreler ayrıca propdum yodür le boyanarak apoptotk, nekrotk ve canlı hücrelern yüzdeler Flow Cytometer'de belrlenmştr. Düşük frekans elektromanyetk alana maruz kalmış THP- hücrelernde hsp70 proten düzeylernde zamana bağlı olarak artış tespt edlmştr (* P<0.05). Yalnızca ÇDF-EMA ve yalnızca H O uygulanmış hücrelerde kaspaz aktvtes statstksel olarak anlamlı bçmde değşmezken, Staphylacoccus aureus le uyarılmış THP- hücrelernde kaspaz-9 kontrole göre statstksel olarak anlamlı bçmde aktve olmaktadır (* P<0.05). Staph le kaspaz-9 yolağı uyarılmış hücrelere mt düşük frekans elektromanyetk alan uygulanmıştır. Bu hücrelerdek aktf kaspaz-9 düzeynde statstksel olarak anlamlı olmasa da düşüş belrlenmştr. Düşük frekanslı elektromanyetk alanlar farklı uyaranlarla apoptozse yönlendrlmş THP- hücrelernde kaspaz-9'un aktve olmasını dğer br deyşle THP- hücrelernn apoptozse grmesn engellyor gözükmektedr. Anahtar Kelmeler: THP-, elektromanyetk alanlar, kaspaz-9, Hsp70, apoptozs Sözlü Sunum 9 GEN DOZLARININ BELİRLENMESİNDE MLPA YAKLAŞIMI Erol Ömer ATALAY Pamukkale Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, DENİZLİ Genomdak gen ve gen parçalarının sayısal belrlenmes ve lgl gen dozlarının hesaplanması gerek klnk ve gerekse de tıp alanındak araştırmalarda öneml yer tutmaktadır. Br genn br veya brden fazla kopya olması, gen ekspresyonlarını kontrol eden bölgelerdek kopya sayılarının belrlenmes yaklaşımı brçok gensel sorunun tanımlanmasına öneml ve özel katkılarda bulunmaktadır. MLPA ( multplex lgated probe amplfcaton) yaklaşımı Schouten ve ark tarafından 00 yılında tanımlanmış ve gderek artan oranda kullanım alanı bulmaya başlamıştır. Günümüzde gen düzeynde uygulanan molekülsel teknkler, hedef gen bölgesnn PCR yöntemne dayalı bçmde çoğaltılması sonrasında yapılan DNA dz analz, RFLP ve benzer yaklaşımlar le tanımlanmasına dayanmaktadır. Bu yaklaşımlar le hedef bölgedek gen ve gen parçaları n ı n mktarları n ı n hesaplanablmes olası olmamaktadır. MLPA yaklaşımında se, hedef gen bölges yapay problar le tanımlanmakta ve hedef algılayan problar çoğaltılarak, prob mktarları sayısal bçmde belrlenmektedr. Prob mktarlarının sayısal olarak belrlenmes, lgl hedef bölge hakkında da sayısal blg vermektedr. Bu sunumda MLPA yaklaşımı ve kullanım alanları alfa talasem modelndek çalışma le aktarılacaktır. Molekülsel düzeydek yöntemler kullanılarak alfa talasem türü belrlenmş olan DNA örneklernde, nsan alfa globn gen ales üzernde yer alan 5 odağa karşı tasarlanmış prob kt kullanılmıştır. Elde edlen sonuçlar, günümüzde gerek rutn molekülsel tanıda ve gerekse de rutn prenatal tanıda yapılacak değerlendrmelern brden fazla molekülsel yöntem le yapılmasının önemn şaret etmektedr. Bunun neden, nsan genomunun dnamk karakternde yer almaktadır. Dğer taraftan gerek klnk ve gerekse de tıp alanındak çalışmalara yen molekülsel byofzk yöntemlern de gelştrlerek katkıda bulunulması önemldr. Sonuç olarak, gerek klnk ve gerekse tıp alanındak araştırmalarda uygulanan gensel çalışmaların ayrıntılı bçmde tanımlanması ve breye özgü farklılıkların da göz önünde bulundurulması özel önem taşımaktadır. Anahtar Kelmeler: MLPA, molekülsel tanı, gensel yöntemler, molekülsel byofzk Sözlü Sunum 0 İNSAN HEMOGLOBİNLERİ MODELİNDE YAPAY PEPTİT KÜTÜPHANELERİNİN KULLANIMI Ayln KÖSELER, Ayfer ATALAY, Erol Ömer ATALAY Pamukkale Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, DENİZLİ Yapay peptd kütüphanelernn kullanımı çeştl byotakltç moleküllern gelştrlmesnde güncel br yaklaşımdır. Bu yaklaşım çersnde canlı hayvan kullanımı ve bağışıklama yapılmaksızın çeştl hücre ve molekülsel hedeflere karşı çeştl büyüklükte pepttler elde edleblmektedr. Yapay peptt kütüphanelernn, fajlar üzernde sunularak seçmnden ötürü bu yaklaşım aynı zamanda faj gösterm ( phage dsplay) yöntem olarak da anılmaktadır. Fajlar üzernde yer alan peptd kütüphaneler ( X 0 pfu/ml) hedef le karşılaştırılmakta ve hedef algılayan fajlar seçleblmektedr. Bu seçm şlem bopannng olarak da blnmektedr. Bu yaklaşım sonucunda elde edlen özgün faj klonları gensel düzeyde analz edlerek hedef algılayan peptd dzlernn elde edlmesne olanak tanımaktadır. Genel özellkler le faj gösterm yaklaşımı, hedefler le lşk kurablen peptdlern 3 7

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN elde edleblmesn sağlamakta ve özellkle byosensör, hücre-organ hedefleme, yen nesl laç gelştrlmes gb alanlarında kullanım alanı bulmaktadır. Çalışmamızda model hedef olarak, HbA, Hb S ve Hb A gb nsan hemoglobnler seçlmştr. Temel amaç nsan hemoglobnlern algılayan peptdler elde edlmes ve bu peptdlern byosensörlerde, özellkle Hb A 'nn rutn analznde molekülsel algılayıcı olarak kullanımının rdelenmesdr. Yapay peptd kütüphanes olarak -mer (PhD-) ve 7-mer sklk (PhD-7) peptt kütüphaneler ( New England Bolabs) kullanılmıştır. Hedeflere karşı algılama yeteneğne sahp peptd klonlar seçlmş ve Faj-ELİZA yaklaşımı kullanılarak hedef le olan lşkler belrlenmştr. Bu sunumda, yapılan çalışmada elde edlen verlere göre, Hb A hedefne karşı -mer'lk beş (TA403, TA404, TA405, TA406, TA604), sklk 7-merlk se dört klon (B4, B4, B43, B46) elde edlmştr. Bu klonların peptd dzs, hdrofobste gb yapısal özellkler le kullanılan yöntemlern deneysel sorunları rdelenmektedr. Sonuç olarak, bu molekülsel yaklaşım le gelştrlmş ve byofzksel özellkler y tanımlanmış peptdlern molekülsel algılamada ve benzer nanoteknolojk uygulamalarda değerl katkılar sağlayableceğ öngörülmektedr. Anahtar Kelmeler: İnsan hemoglobnler, yapay peptd kütüphaneler, byosensörler, peptde dsplay (*)Bu çalışma Pamukkale Ünverstes Blmsel Araştırma Projeler Brm tarafından 008SBE004 no.'lu Doktora Tez Projes le desteklenmştr. Sözlü Sunum DOKSORUBİSİNE DİRENÇLİ K56 HÜCRELERİNDE YAPAY PEPTİD KÜTÜPHANELERİNİN KULLANIMI VE ETKİLERİ Pamukkale Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, DENİZLİ Molekülsel teknolojlern gelşm le brlkte, mmünglobulnlern (Ig), antjenle bağlantı bölgelernn faj gösterm yöntemlernde modellenmes, hedef moleküller le lgl araştırmaların daha kolay uygulanablmesne neden olmuştur. Herhang br molekül, hücre veya dokunun hedef olarak kullanılabldğ faj gösterm yöntem, hedefle lşk kurablen peptdlern elde edlerek gensel ve byofzksel özellklernn tanımlanabldkler br yaklaşımdır. Hücre membran yapılarını özgün olarak algılayablen rekombnant 8 peptdlern elde edleblmes, günümüzde yapay peptd kütüphaneler le mümkün olablmektedr. Hücre membranında yer alan yapıların byofzksel özellklernn yanı sıra bu moleküllern hücre şlevlerne etklern araştırmada bu yöntem yaygın olarak kullanılmaktadır. Molekülsel etkleşm temelnde bu yapıları algılayan moleküllern hücresel mekanzmalara etkler gb yolların aydınlatılması çalışmaları günümüzde hız kazanmıştır. Rekombnant peptdlern hücre sağ kalımı üzerne etklern ncelemey amaçladığımız çalışmamızda, şlevsel ve yapısal olarak y tanımlanmış nsan ertrolökem hücres kökenl, doksorubsne drençl K56 hücreler (K56-dox) model olarak kullanılmıştır. Brnc basamakta, - mer lneer yapay peptd kütüphanes le K56-dox hücrelern özgün olarak tanıyan faj klonlarının taşıdığı peptdler byopanng şlemler le seçlmştr. İknc basamakta, DNA dz analzleryle amno ast dzler belrlenmştr. Üçüncü basamakta se seçlen faj klonlarınıntaşıdığı peptdlern hücre sağ kalımına etkler, XTT yöntem le ncelenmştr. Bu çalışma sonucunda elde edlen KPP8 fajının taşıdığı peptdn (FMPKSHKSRLPS), K56-dox hücreler sağ kalımına doksorubsnden bağımsız olarak tek başına negatf etkl olduğu, KPP5 fajının taşıdığı peptd dzsnn (MSPSTPSPISRP) se doksorubsn le brlkte K56-dox hücreler sağ kalımına negatf etk ettğ saptanmıştır. Çalışmamızda elde edlen bu verler, hücre sağ kalımını negatf yönde etkleyen faj klonlarının taşıdığı peptdler oluşturan amno astlern benzer olmadığını göstermekte, bu fajların K56-dox hücre membranında farklı yapılara bağlanarak farklı mekanzmalar le hücre sağ kalımını etkledklern şaret etmektedr. AFM, SPR, Flow Stometr, Patch Kenetleme gb güncel byofzksel teknkler le peptdlern hücreler üzerne etklernn daha ayrıntılı çalışılması ve böylece molekülsel byofzk ve hücremembran byofzğ çalışmalarına temel katkılar sağlanması düşünülmektedr. Anahtar Kelmeler: K56-dox hücreler, yapay peptd kütüphaneler, hücre sağ kalım analz Sanem YILDIZ, Ayfer ATALAY, Erol Ömer ATALAY (*)Bu çalışma Pamukkale Ünverstes Blmsel Araştırma Projeler Brm tarafından 008SBE005 no.'lu Doktora Tez Projes le desteklenmştr.

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN Sözlü Sunum DENİZLİ YÖRESİNDE NORMAL VE Hb D- LOS ANGELES MUTASYONU TAŞIYICISI BİREYLERİN HAPLOTİP ANALİZİİLE ELDE EDİLEN ALLEL SIKLARININ VE HAPLOTİP TÜRLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ Onur ÖZTÜRK, Ayfer ATALAY, Erol Ömer ATALAY Selçuk Ünverstes, Selçuklu Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, KONYA Pamukkale Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, DENİZLİ Denzl yöresnde anormal hemoglobnler ve beta talasemler, T.C. Sağlık Bakanlığı Denzl Hemoglobnopat Merkez verlerne göre % 3.5 oranındadır. Denzl l, ülkemzde Hemoglobnopat Kontrol Programı uygulanan 33 l merkeznden br tanesdr. Anormal hemoglobnler yöremzde toplum sağlığı açısından öneml kalıtsal hastalıklar arasında yer almaktadır. Denzl yöresnde gözlenen anormal hemoglobnler çersnde Hb D-Los Angeles [(GH4)GluGln], % 57.8 oranı le en sık gözlenen anormal hemoglobndr.dğer taraftan yöremzde Hb S [6(A3)GluVal], Hb G-Coushatta [(B4)GluAla], Hb E-Saskatoon [(B4)GluLys], Hb C [6(A3)GluLys], Hb J-İran [ β77(ef)hsasp], Hb Beograd [ β(gh4)gluval] gb hemoglobn türlerne de rastlanmaktadır. Hemoglobn senteznden sorumlu olan genler, çalışılan popülasyonun tüm breylernde ortak olarak yer aldığı halde, çerdkler mutasyonlar neden le anormal hemoglobnler ve talasemler gb toplumlarda gözlenen çeştllğe sebep olmaktadır. Bu faklılıklar Hb S gb orak hücre anemsne yol açan ve dolayısı le sağlık sorunu oluşturan ntelkte olableceğ gb, sağlık sorunu oluşturmayan ntelkler de taşıyablmektedr. Hb D-Los Angeles, sağlık sorunu oluşturmayan bu tür br çeştllk örneğdr. Bu gensel çeştllklere neden olan şlergelern tanımlanmasına yönelk çalışmalar, gen teknolojsnn hızla gelştğ son 50 yılda brçok araştırmanın konusu olmuştur. Gensel çeştllğe neden olan mutasyonların geçmşe dönük zlenmes ( pedgree), bu mutasyonları taşıyan breylern öncek nesller boyu takbn gerektrmektedr. İlglenlen DNA bölgesnde yer alan polmorfzm odakları kullanılarak allel sıklıkları hesaplanması ve bu yolla elde edlen verlern değerlendrlmes araştırıcılar tarafından terch edlmektedr. Çalışmamızda; yöremzde sıklıkla rastlanan Hb D-Los Angeles [(GH4)GluGln] mutasyonu taşıyan breylerde, -globn, G/A-globn, -globn, - globn ve -globn genler üzernde bulunan toplam yed odak çn, beta globn gen ales haplotp analz yapılmıştır. Elde edlen sonuçlara göre, yöremzde gözlenen olguların büyük oranda Akdenz kuşağı haplotp I[+----+ +] lelşkl olduğu saptanmıştır. Bu haplotpn normal popülasyonda da lk sırada olması mutasyonun yerel haplotp üzernde gelşmş olduğunu düşündürmektedr. Anahtar Kelmeler: Hb D-Los Angeles, Hb D- Punjab, beta globn, haplotp Sözlü Sunum 3 3 KALSİYUM KANAL BLOKERİ OLAN DİLTİAZEM ve ONDANSETRON'UN BİRLİKTE KULLANIMININ SIÇAN ELEKTROKARDİYOGRAFİSİNE ETKİLERİ Murat PEHLİVAN, Mustafa Nur DENİZ, Nezh SERTÖZ, Hlm Ömer AYANOĞLU 3 Ege Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, İZMİR Ege Ünverstes, Tıp Fakültes, Anestezyoloj ve Reanmasyon Anablm Dalı, İZMİR Marmara Ünverstes, Tıp Fakültes, Anestezyoloj ve Reanmasyon Anablm Dalı, İSTANBUL Günümüzde postoperatf veya kemoterap sonrası bulantı ve kusmayı engellemek çn br seretonn ( 5-hdrokstrptamne-3) reseptör antagonst olan Ondansetron yaygın olarak kullanılmaktadır. Ondansetron kalpte bulunan sodyum ve potasyum kanallarını etklemektedr.aynı zamanda antartmk ve anthpertansf etks nedenyle kullanılan ve br kalsyum kanal bloker olan Dltazem'n de kalptek kalsyum kanalları le brlkte potasyum kanallarını da değşk oranlarda etkledğ blnmektedr. Bu k laç klnk uygulamada brlkte kullanılablmektedr. Bu nedenle, her k lacın da kalp kasındak bell yon kanallarını etkledğ düşünülürse, laç etkleşmnn araştırılması gerekldr. Bu konuda yapılmış herhang br araştırmaya rastlanmamıştır. Bu araştırmada laç etkleşm, sıçanlardak elektrokardyografk değşklklern zlenmesyle değerlendrlmştr. Bu amaçla Ketamn/Kslazn (40/5 mg/kg) le anestez uygulanan albno Wstar sıçanlardan öncelkle 6 dakka süreyle normal durumunu görmek amacıyla elektokardyograf kaydı alınmıştır. Hemen ardından ntravenöz olarak Ondansetron (00μg/kg) verlp 6 dakka, sonra da Dltazem (000 μg/kg) verlp 6 dakka daha kayıt alınmıştır. Kayıtlar bt çözünürlükte ve sanyede 0 bn örnek alınarak blgsayar ortamına kaydedlmştr. Elektrokardyograf kayıtlarının her yönden analz çn DASYLab programı kullanılarak özel br yazılım hazırlanmıştır. Bu yazılım le bu kayıtlarda RR aralığı ve QT zamanı otomatk olarak ölçülmüştür. Bu sayede her kayıttan, sıçanın nabzına göre değşen sayıda, en az 654 ve en fazla 44 adet ölçüm yapılablmştr. QT zamanı Bazett formülü le düzeltldkten sonra QTc 9

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN zamanı olarak değerlendrmeye alınmıştır. Kaydında herhang br sorun olmayan adet sıçandan elde edlen ölçümler, kend arasında t-test kullanılarak statstksel olarak karşılaştırılmıştır. Buna göre adet sıçandan elde edlen kayıtlarda ondansetron verldkten sonra takp kaydına göre 5 tanesnde bradkard, 6 tanesnde taşkard tespt edlmştr. Dltazem verldkten sonra 8sıçanda se bradkard taşkardye, taşkard de bradkardye dönüşerek zıt yönde br etkleşm saptanmıştır. Üç sıçanda se değşm aynı yönde devam etmştr. Ondansetron verlen 3sıçanda QTc zamanı takp kaydına göre azalmış, 8sıçanda se artmış olarak bulunmuştur. Tüm sıçanlarda ondansetron verlmesnden sonra dltazem verlmes QTc zamanını aks yönde değştrmştr. Ondansetron ve dltazem'n brlkte verlmes kalbn let hızında değşklk yapmaktadır. Ondansetron'dan sonra dltazem'n kullanılması beklenenn aksne ondansetronun kalp letmne etksn tersne çevrmektedr. Hazırlanmış olan blgsayar programının doğru çalıştığı ve başka araştırmalarda da etkn olarak kullanılableceğ kanaatne varılmıştır. Anahtar Kelmeler: Kalsyum kanal bloker, elektrokardyograf, snyal analz, Bazett formülü, laç etkleşm Sözlü Sunum 4 3 4 OKSİTOSİNİN SIÇAN DUYUSAL SİNİR HÜCRESİ ALT TİPLERİNDE KALSİYUM SİNYALLERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ Mete Özcan, Ahmet AYAR, Ergul ALCIN, İhsan SERHATLIOĞLU, Sbel ÖZCAN, Selm KUTLU, Haluk KELESTIMUR 3 4 3 3 Fırat Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, ELAZIĞ Karadenz Teknk Ünverstes, Tıp Fakültes, Fzyoloj Anablm Dalı, TRABZON Fırat Ünverstes, Tıp Fakültes, Fzyoloj Anablm Dalı, ELAZIĞ Fırat Ünverstes, Tıp Fakültes, Anestezyoloj ve Reanmasyon Anablm Dalı, ELAZIĞ Duyusal nöronlar der, kas ve ç organlarda yer alan duyusal reseptörler vasıtasıyla dış ve ç ortam hakkında blg alır. Fonksyonel olarak hetorojen yapıya sahp olan duyusal nöronların ısı, dokunma, ağrı, kaşınma, propryosepsyon ve yanma gb farklı uyaranlara özelleşmş alt tpler bulunmaktadır. Sarılma hormonu olarak da anılmaya başlayan okstosnn (OT) y blnen üreme ve süt salıverlmes le alakalı rol ve etklerne lave olarak, beynde salıverldğ bölgeler ve vücutta reseptör dağılımının duyusal sstem üzernde etkl olacağını düşündürmekte ancak perferal duyusal etk mekanzması y blnmemektedr. Bu çalışmanın amacı prmer duyusal hücre model olarak dorsal kök ganglyonu (DKG) hücrelern kullanarak OT'nn DKG nöron alt tplernde hücre ç kalsyum ([Ca ] ) snyalleşmes üzerne etklern ncelemektr. Yen doğan Wstar cns sıçanlardan kültüre edlen DKG nöronları kalsyuma duyarlı boya (µm Fura-AM) le şaretlenmş ve farklı konsantrasyonlarda uygulanan OT'e (30, 00 ve 300nm) [Ca ] cevapları hücre gövdes boyutuna göre küçük çaplı (<0µm, genelde nosseptf), orta çaplı (0-40 µm, nosseptf olablrler) ve büyük çaplı (>40µm, genelde propryoseptf) olmak üzere üç alt gruba ayrılarak djtal floresan mkroskobk maj analz sstem kullanılarak rdelenmştr. 30 nm OT, küçük, orta ve büyük çaplı DKG nöronlarda [Ca ] düzeyn sırasıyla 6.±5.% (n=6, p<0.0 ), 5.9±4.6% (n=5, p<0.0) ve 5.5±5.3% (n=7, p<0.0), sevyesne yükseltmştr. 00 nm OT, küçük, orta ve büyük çaplı DKG nöronlarda [Ca ] mktarını sırasıyla 35.7±6.% (n=8, p<0.0 ), 36.±5.4% (n=0, p<0.0) ve 34.5±6.% (n=5, p<0.0); 300 nm OT se küçük, orta ve büyük çaplı DKG nöronlarda [Ca ] mktarını sırasıyla 85.0±7.3% (n=, p<0.0), 83.±8.6% (n=3, p<0.0 ) ve 84.7±8.8% (n=8, p<0.0) sevyesne yükseltmştr. OT'n meydana getrdğ uyarılmaya cevaplılık oranı ve [Ca ] artış düzeyler bakımından hücre çaplarına göre DKG nöronları alt tpler arasında anlamlı br fark yoktur. Bu çalışmanın bulguları lk defa, OT'n doz bağımlı olarak kültüre edlmş DKG nöron alt tpler arasında belrgn br fark olmaksızın, bütün alt tplerde benzer proflde [Ca ] snyalleşmesn tetkledğ ve dolayısıyla alakalı duyulara etkl olduğunu göstermektedr. Anahtar Kelmeler: Dorsal kök ganglyonu (DKG), kalsyum görüntüleme, okstosn, duyu, hücre ç kalsyum([ca ]) Sözlü Sunum 5 KRONİK SÜŞFİT UYGULAMASININ KARDIYOMIYOSIT KALSİYUM HOMEOSTAZINA ETKİSİ Nhal ÖZTÜRK, Mustafa AYDEMİR, Semr ÖZDEMİR,Coşkun USTA, Nazm YARAS + + + + Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, ANTALYA Akdenz Ünverstes, Tıp Fakültes, Farmakoloj Anablm Dalı, ANTALYA + Kükürt dokst (SO ) ve türevlernn özellkle gelşmekte olan ülkelerde solunum ve gıdalarla vücuda alınan öneml br kardyotoksk ajan olduğu kabul edlmektedr. SO 'nn kalp yetmezlğ rskn + + + 0

. ULUSAL BİYOFİZİK KONGRESİ 8 EYLÜL - EKİM 00 AYDIN artırdığı ve deneysel hayvan modellernde akut uygulamasının yonk akımları etkledğ ortaya konmuştur. Bu çalışmada çevresel krletc faktörlern en önemllernden brs olarak tanımlanan SO ve türevlernn kardyomyost Ca homeostazı üzerne etkler araştırılmıştır. Bu amaçla 6 hafta boyunca günlük 00 mg/kg sodyum metabsulft (ntragastc) verlerek kronk hayvan model oluşturulmuştur. Bu sürenn sonunda kontrol (n=5) ve metabsülft uygulanan (n=5) sıçanların kalpler anestez altında alınarak kolejenaz enzm yardımıyla tek hücre elde edlmştr. Elde edlen kardyomyostlerden eş zamanlı olarak voltaj kenetleme yöntem le L-tp Ca kanal akımları ve fura-am boyası le hücre ç Ca derşm ölçülmüştür. Ayrıca, kardyomyostlern kasılma ve gevşeme knetkler alan uyarımı altında sarkomer uzunluğu değşm kaydedlerek değerlendrlmştr. Bu deneylern sonucunda metabsulftn kronk uygulanmasının kalp kasının sarkomer uzunluğu değşm genlğn ve knetklern öneml ölçüde etkledğ görülmüştür. Bununla brlkte sodyum metabsülft L-tp Ca kanal akım genlklern düşürmüş ve zamansal özellklern değştrmştr. Eşzamanlı Ca akımı ve hücre ç derşm ölçümler le kardyomyostlern Ca ndüklü Ca salınım kazancının statstksel olarak anlamlı derecede azaldığı görülmüştür. Sonuç olarak sıçanlarda kronk metabsulft maruzyetnn kalp kasının fonksyonu üzernde öneml etklere sahp olduğu ortaya konmuştur. Anahtar Kelmeler: Kalp, Sülfürdokst, Metabsülft, L-tp kalsyum kanalları, Ca homeostazı + Sözlü Sunum 6 + Uzun sürel yapılan düzenl egzersz kalptek fzyolojk ve morfolojk değşmlerle yakından lşkldr. Torask elektrksel byoempedans (TEB) ve ekokardyograf, myokardyal fonksyonların değerlendrlmesnde kullanılan nvazf olmayan yöntemlerdr. Bu çalışmada, myokardyal fonksyon üzerne düzenl aerobk egzerszn etklern + + + + + AEROBİK SPORCULARDA KARDİYAK FONKSİYONLARIN EKOKARDİYOGRAFİ VE TORASİK ELEKTRİKSEL BİYOEMPEDANS YÖNTEMLERİİLE DEĞERLENDİRİLMESİ Belgn BÜYÜKAKILLI, Dlek ÇİÇEK-YILMAZ, Serkan GÜRGÜL, İbrahm RENCÜZOĞULLARI Mersn Ünverstes, Tıp Fakültes, Byofzk Anablm Dalı, MERSİN Mersn Ünverstes, Tıp Fakültes, Kardyoloj Anablm Dalı, MERSİN + ncelemek amacıyla, aerobk sporcularla, yaşları uyumlu olan sedanter kontrol grubunun tamamına TEB ve ekokardyografk şlem uygulanmıştır. Elde edlen myokardyal sstolk ve dyastolk fonksyonları ve hemodnamk parametreler karşılaştırılmıştır. Çalışmaya prmer olarak atletzm le lglenen (aktf spor süres 9±4 yıl) 9 sporcu ve 6 sağlıklı sedanter kontrol alınmıştır. Ekokardyografk ncelemede sol ventrkül boyutları, ejeksyon fraksyonu, sol ventrkül ktles, kapak hızları, mtral kapak üzernden dyastolk fonksyon ölçümler alınmıştır. TEB kayıtlarından se atım hacm (SV), kalp hızı (HR), kalp debs (CO), kardyak ndeks (Cİ) ve toplam perferk drenç (TPR) değerler elde edlmştr. Sol ventrkül ktle ndeks sporcu grubunda anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (83,73±0,97 gr/m²'e karşın,±30,88 gr/m², p=0.00). Sol ventrkül dyastol sonu çapı da sporcu grubunda daha yüksek olarak tespt edlmştr (4,57±0,49 mm'ye karşın 5,00±0,5 mm, p=0,03). Mtral kapak üzernden pulse Doppler le ölçülen ve mtral annulus komşuluğundan doku Doppler le ölçülen dyastolk parametreler k grupta benzer olarak bulunmuştur. SV, sporcu grupta kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksektr (67.57±.9'e karşın 87.4±6.8 ml/atım, p=0,03). HR de sporcularda anlamlı olarak daha düşük zlenmştr (76±0'a karşın 66±9 atım/dakka, p=0.003). Bunun sonucu olarak CO her k grupta da benzer bulunmuştur. Her k grupta da SV ve CO, TPR le negatf korelasyon göstermektedr. SV, doku Doppler le ölçülen lateral duvar Sm (Sstolk dalga) ve TEB le ölçülen kontraktlte ndeks le poztf korele bulunmuştur. Her k grupta ekokardyografk olarak değerlendrlen dyastolk fonksyonlarda anlamlı br farklılık gözlenmemştr. Sonuçlar, bze sporcularda oluşan sol ventrkül ktle artışının, hpertansyon gb patolojler sonucunda oluşan ve dyastolk fonksyon bozukluğu yapan sol ventrkül hpertrofsnden farklı olduğunu göstermektedr. Ayrıca TEB ve ekokardyograf le ölçülen myokardyal fonksyonları ve hemodnamy gösteren parametrelern brbrn destekledğ gözlenmştr. Bu nedenle bu k nvazf olmayan tetkk kardyovasküler patolojlern değerlendrlmesnde beraber kullanılableceğ düşünülmektedr. Anahtar Kelmeler: Aerobk egzersz, dastolk fonksyon, hemodnamk, ekokardyograf, torask elektrksel byoempedans