MATERYAL METOD. Hastalar



Benzer belgeler
İndüklenmiş Pluripotent Kök Hücre

Embriyonik Kök Hücre. Blastosist adı verilen hücre kümesinden alınan hücrelerin her birine embriyonik kök hücre denir. fertilised. egg. 8-cell.

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

Girişimsel olmayan prenatal tanı testi. Prof.Dr.Mehmet Ali Ergün Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD Prof. Dr. Filiz Aydın

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ)

PREİMPLANTASYON GENETİK TANIDA KULLANILAN YÖNTEMLER ve ÖNEMİ

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması

Dişi Genital Sistem Anomalileri

Over Kanseri Taraması ve İngiliz Grubu Over Kanseri Tarama Çalışması

İNFERTİLİTE NEDENLERİ. İlknur M. Gönenç

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

HANDAN TUNCEL. İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı

KROMOZOMLAR ve KALITIM

Radyoterapi-Infertilite. Dr. Ferah Yıldız HÜTF Radyasyon Onkolojisi AD

GENETİK TANI YÖNTEMLERİ. Prof.Dr.Mehmet Alikaşifoğlu

KROMOZOM YAPISINDAKİ BOZUKLUKLAR

Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri

Dr. MANSUR DAĞGÜLLİ Üroloji ABD

SNP TEK NÜKLEOTİD POLİMORFİZMLERİ (SINGLE NUCLEOTIDE POLYMORPHISMS)

PREMATÜR OVARYEN YETMEZLİK (POY) [(Premature ovarian failure/insufficiency POF/I)]

Transgenik Hayvan Üretimi. Hayvancılıkta biyoteknoloji dersi

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir?

En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Kök Hücre ve Erkek Genital Sisteminde Kök Hücrenin Kaynakları

Moleküler Patoloji Doktora Programı 2013 Bahar Dönemi Ders Programı:

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

FISH ve in situ melezleme

Tıbbın Geleceğine dair.. Genetik Testler ve Kişiselleşmiş Tıp Anlayışı. B. Aysin Sermen

MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS KOMPLEKS KLİNİK İZOLATLARINDA İZONİAZİD DİRENCİNE NEDEN OLAN DIŞA ATIM POMPALARININ SAPTANMASI

GLOBİN GEN REGÜLASYONU

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Raporlamayla İlgili Düzenleme ve Tartışmalar. Beyhan DURAK ARAS Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi GeneCk AD

Ders 11 - Protein kodlamayan RNA ların insan hastalıklarındaki rolu

Amiloidozis Patolojisi. Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Hastalarında Sürekli Pozitif Havayolu Basıncı Tedavisi Sonrası Kaybolan veya Yeni Ortaya Çıkan Uykuda Periyodik Bacak

ÜNİTE 19 KANSER VE GENETİK

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I MOLEKÜLDEN HÜCREYE DERS KURULU- I. (12 Ekim - 20 Kasım 2015) ZORUNLU DERSLER

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır:

Pluripotent Kök Hücreler

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı

Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

İNFERTİLİTE ANAMNEZ FORMU

Trombofili nin Tekrarlayan Gebelik Kayıplarındaki Rolü. Dr. Ayhan SUCAK

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ

I. YARIYIL MOLEKÜLER HÜCRE BİYOLOJİSİ I (TBG 601, ZORUNLU, TEORİK 3, 3 KREDİ)

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof.Dr. Filiz AYDIN

TEKNOLOJİLER LERİ. Sevda IŞIKI

HAFTA II Mendel Genetiği

Non-İnvaziv Prenatal Tarama (NİPT) Uluslararası kalite güvenceniz

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği En İyi Genç Araştırıcı Ödülü-2011

Endometriyum ve Endometrioziste Kök Hücreler

Birincil IgA Nefropatisinde C4d Varlığının ve Yoğunluğunun Böbrek Hasarlanma Derecesi ve Sağkalımı ile Birlikteliği

Doç. Dr. Fatih ÇALIŞKAN Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fak. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği EABD

Teori (saat/hafta) Laboratuar (saat/hafta) BES BAHAR

Polikistik Over Sendromu ve Anti-Müllerien Hormon (PCOS ve AMH)

AZOSPERMİK ERKEKTE GENETİK TESTLERDE YENİLİKLER. Dr. TALAT YURDAKUL SELÇUK ÜNİVERSİTESİ, TIP FAKÜLTESİ, ÜROLOJİ A.B.D.

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

START Çalışmasının Sonuçları: Antiretroviral Tedavide Yeni Bir Dönem mi Başlıyor?

Ökaryotik Kromozomlar

Tarifname P53 AKTİVASYONU VESİLESİ İLE ANTİ-KARSİNOJENİK ETKİ GÖSTEREN BİR FORMÜLASYON

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan

BİTKİLERDE DOKU KÜLTÜRÜ DERSİ SOMAKLONAL VARYASYON KONUSU İLE İLGİLİ SORULAR Gizem TERZİ

Türkiye'de İnfluenza Sezonunda Görülen Influenza A(H1N1)pdm09 Virüsünün Moleküler Karakterizasyonu

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof.Dr. Filiz AYDIN

HALK SAĞLIĞI ANABĠLĠM DALI. Ders adı : Endokrin çevre bozucular ve tarama programı

Diafragmatik Herni. Prof. Dr. E. Ferda Perçin Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik AD Ankara-2018

Üroonkoloji Derneği. Prostat Spesifik Antijen. Günümüzdeki Gelişmeler. 2 Nisan 2005,Mudanya

Yard. Doç. Dr. Ercan ARICAN. İ.Ü. FEN FAKÜLTESİ, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü

KANITA DAYALI LABORATUVAR TIBBI İLE İLİŞKİLİ HESAPLAMALAR. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2005

Artan bilgi ile birlikte hasta ve ailelerin bilinçlendirilmesi

Doksorubisin uygulanan PARP-1 geni silinmiş farelerde FOXO transkripsiyon faktörlerinin ekspresyonları spermatogenez sürecinde değişiklik gösterir

: Prematür over yetersizliği olan hastalarda BMP15 ve FOXL2 geni mutasyon

Mutasyon: DNA dizisinde meydana gelen kalıcı değişiklik. Polimorfizm: iki veya daha fazla farklı fenotipin aynı tür popülasyonunda bulunmasıdır.

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ

I. YARIYIL MOLEKÜLER HÜCRE BİYOLOJİSİ I (TBG 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

Topaloğlu R, ÖzaltınF, Gülhan B, Bodur İ, İnözü M, Beşbaş N

Artan bilgi ile birlikte hasta ve ailelerin bilinçlendirilmesi

BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER

KONJENİTAL TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANILI ÜÇ OLGU

HÜCRE YAŞLANMASI Prof.Dr. T. Ulutin

Anksiyete Bozukluklarında Genom Boyu Asosiyasyon Çalışmaları

KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler

RT-PCR. (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

Hafta VIII Rekombinant DNA Teknolojileri

A. EġEYĠN BELĠRLENMESĠ

Adet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması;

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

Transkript:

GİRİŞ Primer over yetersizliği (POI), diğer bir tanımlamayla primer ovaryan yetmezlik (POF), 40 yaşından önce ortaya çıkan, 4-6 ay süren, sekonder amenore olarak tanımlanmaktadır. LH ve FSH değerleri yükselmiştir ( FSH,40 miu/ml ), östrojen değerleri de menopozal dönemdeki seviyelere inmektedir. POI insidansı gün geçtikçe artmaktadır, kadınların % 1-3 ünde görülmektedir 2008. günümüzde POI kadın infertilitesinin ana sebepleri içerisindedir ve kadın sağlığını tehdit etmektedir. Bununla birlikte POI tedavisi için etkinliği ispatlanmış tedavi yöntemleri de çok sınırlıdır. Östrojen,progesteron hormon replasman tedavisi klinikte şu an için postmenopozal semptomları yatıştırmak amacıyla kullanılmaktadır. 0osit donasyonu da fertilite istemi olan POI hastalarında önerilebilir. Her iki yaklaşımın da uygulamada kendi kısıtlılıkları bulunmaktadır. Hormon replasman tedavisi over fonksiyonlarını sadece arttırabilir tamamen kür sağlamaz. Oosit donasyon tedavisi ise transfer edilen oositlerin yetmezliği ile sonuçlanabilir. Bu yüzden hastalığın fizyopatolojisinin daha iyi anlaşılması,poi yi tedavi etmek için yeni yöntemler geliştirilmesini sağlayacaktır. Kromozomal anomaliler POI ye en sık sebep olan faktör olarak kabul edilmektedir. Klinik pratikte X kromozom anomalileri özellikle de Xq terminal delesyonları en sık karşılaşılan mutasyonlardır. X kromozom delesyonunun primer ya da sekonder amenoreye yol açtığı gösterilmiştir. Bu gözlemler sonucunda normal ovaryan gelişim için gerekli olan genlerin X kromozomuna lokalize olduğu düşünülmektedir. Bunun yanı sıra POI hastalardan yapılan sitogenetik ve moleküler analizlerde POI içi kritik iki bölgede dengeli X kromozom translokasyonları saptanmıştır ; POF1 Xq26-Xqter. Tek genin inaktivasyonu ya da o bölgedeki genlerin zarar görmesi X kromozom gen delesyonlarının ya da translokasyonlarının nasıl ovaryan fonksiyonları etkilediğini açıklayabilir. Buna ek olarak Xq13- Xq21 bölgesindeki heterokromatin rearanjmanları oosit ve folikül maturasyonu sırasında eksprese olan genleri downregüle eder,bunun da X e bağımlı POI nin epigenetik değişimlere bağlı olarak da gelişebiliceğini gösterir. POI hastalarında ovaryan gelişim ve ovaryan fonksiyon devamlılığı ile alakalı genleri ve bölgeleri tanımlamak için X kromozom delesyonları,translokasyonları,veya mutasyonları kullanılmıştır. POI ile ilişkili X-bağımlı genler ; DACH-2, XPNPEP2 ve PGRMC1, CHM, COL4A6, POF1B, DIAPH2, FMR1. Buna rağmen PGRMC1 ve FMR1 dışındaki genler henüz moleküler pertüberasyonlar açısından araştırılmamıştır. PGRMC1 için mutasyon taraması ve RNA ekspresyon çalışmalarında PGRMC1 deki mutasyonların mikrozomal sitokrom P450 aktivasyonu ve artmış ovaryan hücre apopitozuna sebep olarak POI ye sebep olabileceği bulunmuştur. FMR1 oositlerde eksperese edilir ve RNA bağımlı protein translasyonunu sağlar. Bir diğer çalışmada FMR1 in germ hücre proliferasyonunda da fonksiyonu olduğu gösterilmiştir. POI deki X bağımlı kromozom anomalilerinde yapılan yaygın çalışmalara rağmen, yeterli ve uygun çalışma modeli olmadığından POI fenotipine bağlı X kromozom anormallikleri ve moleküler mekanizmlar halen netleştirilememiştir. Yapılan çalışmalar selüler yeniden programlama ve olgun hücrelerin indüklenip pluripotent hücreler oluşturarak hastaya özel kök hücre tedavilerinin geliştirilmesini amaçlamanktadır. Bugüne kadar indüklenmiş pluripotent kök hücreler çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmıştır. Bunlardan bazıları Amyotrofik lateral skleroz, Rett sendromu, spinal musküler atrofi, Angelman sendromu ve Timoty sendromudur. Hastalıkla ilişkili hücre tiplerine dönüştüklerinde,çoğu indüklenmiş pluripotent hücre hastalığa spesifik fenotipler

göstermişlerdir. Bu çalışmada kök hücre diferansiyasyon potansiyelini anlamak için iki terminal Xq delesyonu olan POI hastasından indüklenmiş pluripotent hücre sırası üretilmiştir. MATERYAL METOD Hastalar Bu çalışmaya prematüre ovaryan yetmezliği olan iki hasta dahil edilmiş. Hastaların verdikleri cilt hücre örnekleri, indüklenmiş kök hücre oluşturmak amacıyla kullanılmıştır. Hasta 1 28 yaşındaki ilk hasta, sekonder amenore tanısıyla refere edilmiş bir hastadır. İlk periodunu 14 yaşında geçirmiş ve 23 yaşına kadar düzenli adet görmüş olan bu hastanın 23 yaşında açıklanamayan amenore başlangıcı olmuş. Laboratuvar değerlendirmesinde artmış FSH düzeyi (64.59 miu/ml) ve normal sınırlarda LH ve östriol düzeyi görülmüş. Hasta 2 34 yaşındaki ikinci hasta, sekonder amenore tanısıyla refere edilmiş bir hastadır. İlk menarş yaşı 14 olan bu hasta 15 yaşına kadar düzensiz adet görmüş ve amenore ilk olarak17 yaşında baş göstermiş. Laboratuvar değerlendirmesi artmış serum FSH ve azalmış serum östriol seviyeleri göstermiş. Dış genital yapıları normal olan bu hastanın pelvik ultrasonografisinde iki taraflı küçük overler ve küçük uterus izlenmiş. Krozom analizi ise 46, X, del(x)(q26)9qh+ karyotipini doğrulamış. Hücre hazırlanması Hastaların cilt fibroblastları lokal anestezik ile insizyonel biyopsi şeklinde alınmış. Alınan hücreler uygun mediumlarda yerleştirilmiş ve kültürde üreme sağlanmış. Daha sonra üreyen hücreler lentiviral vektörler ile enfekte edilmiş. Enfekte hücrelerden indüklenmiş kök hücrelerin elde edilmesi için, hücreler hibrid kültür ortamında bekletilmiş ve radyasyona maruz bırakılmış fare embriyonik fibroblastlara aktarılmış. Kültür mediumlar her gün uygun maddeler ile replase edilmiş ve yenilenmiş. Hücrelerin enfekte edilmesinden 15-20 gün sonra hücre kılanları seçilmiş ve uygun mediuma koyulmuş. VASA-GFP ekspresyonu yapan ve yapmayan hücreler ayrılmış ve in vitro germ hücre oluşturmaları için 12 gün indüklenmiş. İndüklenen hücreler florasans aktive hücre ayırıcı (FACS) ile ayrılmış ve VASA proteini ekspresyonu, erken germ hücre markerları ve Xq26.3-q28 arasında bulunan genlerin varlığı için incelenmiş. İstatistiksel analiz Bağımsız değişkenler için t testi ortalama değerlerinde karşılaştırılması için kullanılmıştır. Değişkenliğin homojenliğini bağımsız değişkenler için t-testinden önce analiz edilmiş. İstatistiksel anlamlılık için P değeri, 0.05 olarak kabul edilmiş ve P değerleri çift kuyruklu olarak kabul edilmiş.

SONUÇLAR *ipsc tanımlama ve türetme POI(prematür ovaryan yetmezlik) olan iki hastanın doku örnelerinden fibroblast hücre sırası oluşturulup, normal insan fibroblastları hef, POI olanlar POI ve POI2 olarak tanımlandı. İPSC oluşturmak için lentivirüslerle insan OCT4, NANOG, SOX2, LIN28 genleri içeren fibroblast hücreleri ile temas ettirildi. 20 gün sonra hescs(insan embriyonik kök hücre) göürünümde 3 hücre kültürü elde edildi. Üç kültür de benzer karakterdeydi. Hepsinde AKP(alkalin fosfataz) aktivitesi pozitif olup, nükleer transkripsiyon faktör olarak OCT4, pluripotent spesifik yüzey antijen olarak SSEA4 ve TRA- I-60 eksprese etmekteydi. Üç hücre kültüründe de yüksek telomeraz aktivitesi saptandı ki bu hücrelerin ölümsüzlük yeteneğine sahip olması demektir. Ancak bu hücrelerin kendini yenileme ve POI hastaları ve sağlıklı dönor hücrelerinden yeniden programlama markerlarına bakılmamıştır. Ancak bu hücrelerin gelişim potansiyeli değerlendirildi. ipsc hücre kolonlarının üçü de tüm primer germ tabakalarına dönüşme potansiyeline sahipti. İPSC klonlarının kenini reprogramlama özelliğine bakıldığında kendi karyotipini koruduğu bu açıdan kromozomal stabiliteye sahip oldukları gözlendi. *ipsclerin VASA-GFP dönüşümü ve germ hücre farklılaşma indüksiyonu Önceki çalışmalarda VASA özellikle germ hücrelerde eksprese edildiğinden bahsedilmiştir. Buna dayanarak GFP ile konjuge VASA ları farklılaşmamış ipsclerle birleştirdik ve 15 gün sonra sublinelar hazırladık. Sonuç olarak bu sublineların orijinal fibroblast karyotiplerini koruduğunu gördük. Sublineların germ hücrelere farklılaşma olasılığını keşfettikten sonra VASA-GFP habercisini karışık hücre kültürlerinden germ hücreleri saflaştırmada kullandık. Sonuçlar erken evre germ hücrelerin farklılaşabildiğini ve izole edilebildiğini gösterdi. *Xq26.3-q28 deki gen ekspresyonu Kromozom analizleri POI hastalarında Xq26.3-q28 genlerinde delesyon olduğunu göstermiştir. Sonuçlarda X kromozom delesyonunun dedelesyona uğramış bölgede lokalize olan kök hücre diferansiasyonu ile ilgili genlerin ekspresyonunda değişime sebep olabilmektedir. TARTIŞMA X kromozomu mikrodelesyonu olan POF hastalarında iki adet ipsc dizisi oluşturduk. Bu ipsc ler bir çok açıdan hesc ler ile benzerdi.(örn:morfoloji,in vitro diferansiasyon, teratoma formasyonu,pluripotent genlerin ekspresyonu) Ayrıca POF-iPSC lerin BMP4 ve Wnt3a eklenmesi ile germ hücrelere dönüşebileceğini doğruladık. Bu çalışma bilgilerimiz dahilinde, POF lulardaki ispc lerin germ hücrelere dönüşebilme potansiyelinin gösterildiği ilk çalışmadır. Bu çalışmadan elde edilen bulgular POF un moleküler mekanizmasının aydınlatılması hakkında önemli bilgiler vermesi ile beraber gelecekte uygulanabilecek tedaviler için ön ayak olmuştur. Lentiviral 4-faktör sisteminin somatik hücreleri yeniden programlayabildiği gösterilmiştir. Bu sistemi kullanarak POF lulardan ipsc leri ve sağlıklı fibroblastları %0.01 den az etkinlikle oluşturduk. Ayrıca analiz edilen her ips klonunun 5 ila 13 kopyada her faktörden içerdiği ve bu 4 faktörü oluşturan kopyaların da oranlarının her ips klonu için değiştiğini bu çalışmada gösterdik. Fakat pluripotensi ve kendini yenileme yeteneği olarak bu ipsc dizileri arasında fark bulamamamız çalışmada dikkat çekmiştir. Analiz ettiğimiz 3 ipsc dizisi uzun süreli kültür ve tamamen yeniden kodlanması için seçildi ve bu esnada entegre faktörlerin sessizleşebildiği ve böylece ips karakterini

etkileyebildiği düşünüldü. Bu sonuçlar stabil hale gelen yeniden programlanabilen hücrelerdeki tüm 4 transgenik genin sessizleştiğini gösteren RT-PCR sonuçları ile uyumluydu. Bu ips hücreleri etkili bir şekilde yeniden programlanabilir ve 4 transgenin ekspresyonuna bağlı olmadan kendini yenileyebilir. VASA(in vivo olarak germ cell marker) nın spesifitesi stabil VASA-GFP röportörünün hesc veya ipsc transfeksiyonunu sağlar. Bazı çalışmalar ise VASA-GFP röportörü belirteçlerinin germ hücrelerine efektif olarak in vitro ortamda diferansiye olduğunu göstermiştir. Bizim çalışmamızda POI1-iPS-V.1,POI2-,PS-V.1 ve hef-ips-v.1nin hepsi diferansiasyon sonrası 12.günde yeşil flurosanlı hücreler oluşturmuş ve GFP pozitif hücrelerin yüzdesi POI-iPS-V.1 ve POI2-iPS-V.1 arasında aynı olarak görülürken hef-ips-v.1 e göre daha az oranda görülmüştür. Bu sonuç parsiyel Xq delesyonunun, germ hücre diferansiasyon potansiyelini azaltmasına bağlı olarak olabilir. Fakat bazı araştırmacılar genetik farklılıklar ve yeniden programlama işlemlerine bağlı olarak ortaya çıkan hücresel farklılıkların bireysel ipsc dizilerinin değişken biyolojik durumların oluşmasına neden olduğunu belirtmişlerdir.(bock ve ark.2011;boulting ve ark. 2011;Kim ve Svendsen,2011) Sonuç olarak daha fazla ipsc dizisinin,daha gerçekçi yeniden programlanabilen ipsc bağımlı hasta modeli oluşturabilmek açısından değerlendirilmesi gerekir.bizim sonuçlarımız 2 ipsc dizisinin 2 farklı POF hastasından alınması ile elde edilmiştir. Böylece germ hücrelere dönüşme potansiyeli daha az olan iki dizi,kromozomal anomalilerin muhtemel etyoloji içinde olabileceğini düşündürmektedir. POF kadınlarda daha önce yapılan X kromozomunun sitogenetik ve moleküler karakterizasyonu POI da iki kritik bölge olduğunu göstermiştir:poi1 Xq26-q28 ve POI2 Xq13.3- q22(sala ve ark.1997;portnoi ve ark.2006 ;De Vos ve ark.2010;ilao ve ark.2012) Birçok çalışmada POF için bir grup muhtemel gen tanımlanmıştır:bunlar FMR1(309550)(Coulam ve ark1986),fmr2 (300806)(Persani et al. 2010),POF1B (300603)(Dixit ve ark.2010) ve DACH2(300608)(Berletch ve ark.2011)fakat bu genlerin ovaryan fizyolojideki fonksiyonları hala tam açıklanamamakta ve bu genler POF ve X kromozomu delesyonu arasındaki korelasyonu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Ferreira ve ark(ferreira ve ark.2010) POF fenotipine neden olan moleküler mekanizmanın over bağımlı genlerdeki haployetersizliğin silinmiş bölgelerde ve başarısız X inaktivasyonu sonucu olduğunu öne sürmüşlerdir. Biz burada X kromozomundaki silinmiş bölgelerde bulunan bazı genlerde ekspresyon seviyesinde POI-iPSC bağımlı PGC lerde belirgin azalma olduğunu gösterdik ki daha önceki çalışmalarda diferansiye germ hücrelerinde yüksek ekspresyon gösterilmiştir.(tilgner ve ark.2010) Böylece biz bu genleri POF için aday genler olarak öne sürebiliyoruz. RBMX aktif bir X kromozomu olmakla beraber Y kromozomundaki RBMY nin homologudur ve POF de kritik bir yere sahiptir.(xq26.3)(delbridge ve ark.1999)rbmy spermatogenezde erkek spesifik fonksiyonları sağlar.(abid ve ark.2013)rbmy delesyonu azospermi veya ciddi oligospermi ile karakterizedir. RBMX ekspresyonu bialleliktir ve X kromozomu inaktivasyonundan kaçar.(delbridge ve ark 1999)Bu bize Xq26.3-q28 delesyonunun azalmış RBMX ekspresyonuna yol açabileceğini gösterir. RBMX in hücre bölünmesinde rolü vardır ve belki de apoptozis ile de bağlantılı olabileceği düşünülmektedir.(adamson ve ark 2012;Matsunaga ve ark.2012)bu çalışmada, POI-iPSC ler azalmış germ hücre diferansiasyon potansiyeli ve normal ipsc lerle karşılaştırıldığında azalmış FAM122C,RBMX ve IKBKG ekspresyonu göstermişlerdir. Bu fenotipin en az parsiyel olarak 3 gen gerektirip gerektirmediğinin belirlenmesi için ileri çalışmalar gerekmektedir. Sonuç olarak,bizim sonuçlarımız insan germ hücrelerinin POI-iPSC lerden diferansiye edilebileceğini ve izole edilebileceğini göstermiştir. Ayrıca POI-iPSC lerden diferansiye olan GFPpozitif hücrelerin azalmış FAM122C,RBMX ve IKBKG ekspresyonu yaptıklarını,ve bu hücrelerin X kromozomunun silinmiş bölgesinde bulunduğunu ve normal ipsc lerle karşılaştırıldığında diferansiye germ hücrelerinde daha yüksek oranda ekspresyon yaptıklarını gözlemledik. POI-iPSC lerin

uygunluğu ve kullanılabilirliği bu hasta modelinde bizim POF tanısı koymamızda,anlamamızda ve tedavisinde olan bilgilerimizi arttırmıştır.