NGLZ BELGELERNDE TÜRKYE NN BALKANLARDAK POLTKASINA DAR BR MEMORANDUM



Benzer belgeler
2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

KOÇ ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER (KÜSB) KULÜBÜ TÜZÜÜ

RAN SLÂM CUMHURYET ANKARA BÜYÜKELÇS SAYIN FROOZ DAWLATABAD LE RÖPORTAJ. Kırmızı Çizgi dergisinde yayımlanan bu röportajı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Ergin AYAN (2009). Willermus Tyrensis in Haçlı Kronii ( ), Karadeniz Dergisi Yayınları, Ankara, 160 s, ISBN

TÜRK-RUS ÝLÝÞKÝLERÝ: SORUNLAR VE FIRSATLAR. Prof. Dr. Ýlter TURAN

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

stanbul, 11 Ekim /1021

Bilgi, Belge ve Açıklamaların Elektronik Ortamda mzalanarak Gönderilmesine likin Esaslar Hakkında Tebli

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

BALKANLARDA TTFAK ARAYII VE TÜRKYE BRNC BALKAN TTFAKI

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU

Avrupa Konseyi Proje No EC/1062

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Gençlik karti kullanilmak suretiyle gerçekleştirilecek olan, gençliğin dolaşimiyla ilgili kismi anlaşma Gençlik geliştirme politikası

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

Yonca Anzerliolu, Karamanlı Ortodoks Türkler, Phoenix Yayınları, Ankara 2003, 376 s.

Bizi biz yapan degerli ogretmenlerimizin onunde saygiyla egiliyoruz...

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

NOT: BU SORULAR VE CEVAPLARI SINAVA GRENLER TARAFINDAN TESPT EDLENLLERDR. EKSKKLKLER VE FARKLILIKLAR OLABLR.

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

TÜS AD YÖNET M KURULU BA KANI ARZUHAN DO AN YALÇINDA IN GLOBAL L DERL K FORUMU AÇILI KONU MASI. 11 Mayıs 2007 Bahçe ehir Üniversitesi, stanbul

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI ( )

Madde 1.1. in 4.paragrafı aaıdaki ekilde güncellenmitir.

14. HAFTA BĐRĐNCĐ DÜNYA SAVAŞI NA GĐDEN YOL

RUSYA-UKRAYNA ENERJ KRZ STRATEJK BR DEERLENDRME

KTSAD LETMELRE DAHL MENKUL KIYMETLERN DEERLEMES. Bülent AK Ba Hesap Uzmanı

TÜRKYE OTOMOBL SPORLARI FEDERASYONU

TEKNİK EĞİTİM VAKFI SENEDİ. Vakıf senedinin altında isim ve adresleri belirtilen şahıslar tarafından kurulan vakfın adı " TEKNİK EĞİTİM VAKFI" dır.

AMER KA B RLE K DEVLETLER SAYI TAYI

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

MEZÂLİM VE SOYKIRIMIN

KNC DÜNYA HARB ÖNCES TÜRK-NGLZ-FRANSIZ ORTAK DEKLARASYONU TURKISH-ENGLISH-FRENCH JOINT DECLARATION ON THE EVE OF THE SECOND WORLD WAR Figen ATABEY

9-10 Еким/Касым те.

OSMANLI-AVRUPA LKLER ÇERÇEVESNDE SIRBSTAN IN BAIMSIZLI INDEPENDENCE OF SERBIA WITHIN THE FRAME OF THE OTTOMAN EMPIRE - EUROPEAN RELATIONS Serap TOPRAK

BOYASAN TEKSTL SANAY VE TCARET ANONM RKET Sayfa No: 1 SER:XI NO:29 SAYILI TEBLE STNADEN HAZIRLANMI YÖNETM KURULU FAALYET RAPORU 31 MART 2010 TBARYLE

Esrar kullanımı dengeleniyor, gençler arasında gördüü rabetin azaldıına dair belirtiler var

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

AZERBAYCAN YÖNETM SSTEM THE MANAGEMENT SYSTEM OF REPUBLIC OF AZERBAIJAN Recep REHML

TÜRKYE, YUNANSTAN VE AVRUPA LKLERNDE KIBRIS

Balkanlar da Refah: Kısa Rapor

Borsa : Vadeli lem ve Opsiyon Borsası A.. ni,

Beykoz Belediyesi Yarışması

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

PORTER MODEL: ULUSLARARASI REKABET ÖZLEM ÖZ ODTÜ LETME BÖLÜMÜ

SEKTÖRÜN BENİMSENEN FUARI ELEX

Kurumsal Yapısı, Yasal Çerçevesi ve Göstergeleriyle Ula tırma Sektörü

ASGARİ ÜCRETLER SIRBĠSTAN DA YATIRIM OLANAKLARI

AB Uyum Sürecinde Türkiye nin Rekabet Gücü lerleme Raporu Üzerine Tespitler

&' ($ *!+ *,+ $*-!+ *./( " "!/ ( (! + * 0 $ 1 /+%$ "$ $ / + "/ 2 %/


Sıra Ürün Adı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

BÜLTEN. KONU: Mükelleflerin zahat (Özelge) Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik Yayınlanmıtır.

ILKADIM'DA BÜYÜK BALKAN KONGRESI

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

İNGİLİZ BELGELERİNDE YENİ TÜRKİYENİN PAN-TURAN VE PAN-İSLAM POLİTİKASI 1 İLE İLGİLİ BİR MEMERANDUM *

SRKÜLER NO: POZ / 43 ST, Yıllık alı ve satıların formlar ile bildirilmesi hakkında tebli yayımlandı.

Bir Suistimalcinin Profili

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran Kanun Tarih ve Sayısı (*) :

1946 BELEDYE SEÇMLER VE BU SEÇMLERDE KADIN SEÇMENLERN DURUMU. Kadir EKER ÖZET

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

VERGİ DAVALARINDA İDARE LEHİNE HÜKMEDİLEN KARŞI VEKALET ÜCRETİNİN TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BELİRLENMESİ 1

BÜLTEN. KONU: 6009 S. Kanunla Belirlenen Yeni Ücret Tarifesine Göre Önceki Aylarda Fazla Kesilen Vergilerin adesi Hk 274 Nolu Tebli Yayınlanmıtır.


Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

FORUMU A. hsan KARAMANLI. Eskiehir Organize Sanayi Bölgesi Müdürü

Lozan Barış Antlaşması

I. Balkan Stevia Konferansı

BANKALARIN KRED LEMLERNE LKN YÖNETMELKTE DEKLK YAPILMASINA LKN YÖNETMELK TASLAI

Reuters haberine göre G7 ülkelerinden bakan ve merkez bankası yetkililerinin bugün içinde telefonla acil görüşmelerde bulunacakları açıklandı.

SELANİK SEREZ 1913 BAKİ SARISAKAL

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

I.DÜNYA SAVAŞI'NDA OSMANLI DEVLETİ SAVAŞIN ÇIKMASI

Durum böyle olmakla birlikte, özet çeviri metninin okuyucuların gerçekten yararlanabilecekleri i levsel bir doküman oldu u ku kusuzdur.

Çin Konferansı Panel Bölümü Notları

ÜNVERSTELERN GÖREVLER

I. Dünya savaşı ve nedenleri

Transkript:

NGLZ BELGELERNDE TÜRKYE NN BALKANLARDAK POLTKASINA DAR BR MEMORANDUM Doç. Dr. M. Metin HÜLAGÜ * ngiliz Dıileri Arivi nden elde etmi olunan ve aaıda tercümesini sunulan memorandum Mr. Monsieur Wesselitzki tarafından hazırlanmı olup yeni Türkiye nin Balkan devletleri ve özellikle Bulgaristan, Yugoslavya ve Arnavutluk ile olan münasebetlerini ele almaktadır. Memorandum kısmen tarihi birikimlere ve daha ziyade diplomat ve politika ile uraan kimselerle yapılan görümelere istinat ettirilmitir. Mr. Wesselitzki yapmı olduu temaslar neticesinde Türkiye nin gelecekteki politikasının ne olabileceini takdime çalımıtır. Memorandum o günkü Türk devlet adamları ve diplomatlarının nasıl bir dı politika takip etmeyi düündüklerini göstermeye çalıması ve bu yöne ıık tutması bakımından önemlidir. BALKANLARDAK MÜSLÜMAN AZINLIKLARIN KORUNMASI Yarımadadaki Türk Hâkimiyetinin Yeniden kamesi çin Bir Bahane 1 Dünya Savaı ndan sonra yaanan yılgınlık hâli bütün milletleri belli bir süre devam edecek olan barı dönemine hasret kıldı; ekonomik ve moral yönlerden toparlanmaya sevk etti. Böyle olmakla birlikte hiç bir millet yapılan barı antlamalarıyla tatmin olmadı. Ümitler, her yerde, antlama maddelerinin tamamlanacaı veya uygulamada düzeltilecei eklinde avutuldu. Rahatsız edici güçlerin mevcudiyeti çok iyi bilinmekle beraber yeni bir sava halinde ortaya çıkacak olan zorlukları aabilecekleri ve evrensel barı gereksinimi ve huzurunu karılayabilecekleri pek muhtemel gibi gözükmemekteydi. Bu güven henüz olaylar tarafından tasdik edilmi deildir. Kıta Avrupa nın, savata kazanan tarafta yer almı olanlar kadar kaybeden tarafta yer almı olan tüm devletlerinde istikbale dair acı bir belirsizlik hüküm sürmektedir. Maluplar kendilerine zorla kabul ettirilen barı artlarına kızgınlık duymakta ve açıkça karı koyabilecek duruma gelinceye ve galiplerin aleyhine de olsa kayıplarını tekrar elde edinceye kadar, sorumluluklarını yerine getirmekten kurtulmak için, tasarımlarda bulunmaktadırlar. Malupların taıdıkları niyetlerin gayet farkında olan galipler ise teminini yeni beldelerin ilhakında veya igalinde gördükleri ilave emniyetlere ihtiyaç duymaktadırlar. Her iki taraftaki tüm devletlerde, iki fırka veya fırkalar gurubu mevcuttur. Bunlar sadece millî gayelerde deil fakat aynı zamanda onları temin etme usulünde de birbirinden ayrılırlar. Bu iki fırka ılımlılar ve müfritlerdir. Her siyasi hareket bu iki fırkadan birinin o anki hâkimiyetine istinat eder. Tüm ortam o kadar emniyetsiz gözükmektedir ki, herhangi bir kimse, halkın, açıkça belirdii ve meydana çıktıı sava yıllarından teessüf ettiini duyabilir. Muhtelif ülkelerdeki çok sayıdaki siyasiler ve deiik guruplarla olan kiisel tanııklıım, özellikle u anki durum gibi kriz anlarında olmak üzere, birçok fikir hareketlerinin ve bana ulaan hareket plânlarının tekrarının (echo) sebebini izah eder haldedir. Kesin sonuçlar çıkarmak u an için mümkün olmamakla birlikte onlarda bazı dayanakları varmı gibi gözüken bu tekrarlardan bir kısmını açıklamaya çalıacaım. Bu ekilde davranmakla bunları tasdik

ediyorum eklinde düünmek doru olmayacaktır. Bunların hangi noktadan hareket ettiklerine iaret etmeye gayret edeceim. Lozan Konferansı ve smet Paanın bu konferansı idare ekli hususundaki izlenimlerini örendiim veya en azından örendiime inandıım aydın bir Türk diplomatı, bazı yönlerden haklı olarak, Türk temsilcilerinin baarılarını oldukça takdir edip bu temsilcilerin bakanının hatalarını ise aırı derecede tenkit etmektedir. Batılı büyük devletlerin yeni bir savaa girmee isteksiz olmalarını Türkiye yi savaı kazanan milletler saffına katacak olan hükümetlerin vermi olduu imtiyazlara balamaktadır. smet, barı antlamasını derhal imzalayabilir ve Türkiye nin ekonomik yönden yeniden tekilatlanabilmesi için yardımları oldukça arzu edilen iki büyük kuvvet olan ngiltere ve Fransa ile Türkiye arasında samimi ilikilerin kurulabilmesi yolunda Büyük Britanya ve Fransa nın temsilcileri ile olan ahsi münasebetlerinin avantajlarını elde edebilirdi. smet, kahraman bir asker ve iyi bir yurtseverdir, fakat iyi bir diplomat deildir. tilaf devletlerinden herhangi biriyle ayrı bir barı anlamasında bulunmayı garanti altına alma teebbüsü zahirde saflıktı. Mamafih kendilerinden iktibasta bulunduum diplomatlar Türkiye de Batı Avrupa kapitalinin yardımı ile refaha kavuma yolunda hızlı bir kalkınmanın gerçekleeceine inanmaktadırlar. Türk milliyetçilerinin tüm dier liderleri gibi bu diplomatlar da yakın bir gelecekte Türkiye nin (corafi açıdan) daha fazla bir büyüme içerisinde olacaını ummaktadırlar. Bununla birlikte, daha ılımlı davranarak Büyük Merkezi Devletler ile anlamazlık içerisine dümemek ve iktisadî yardım beklentilerini muhafaza etmek için bu büyümenin derecesini sınırlamaktadırlar. Yeni Türkiye nin Politikası unvanlı memorandumda, Türkiye nin Avrupa ya dönmesi halinde üstlenilecek ilk iin Balkan devletlerindeki Müslüman azınlıkların korunması olacaını ifade ettim. Pan-slam birliinin ve dayanımasının gelimekte olduu konusunda, ırk ve dil bakımından hepsi Avrupalı olan, üç milyon Müslüman ın kaderine tüm slam ülkelerinin duyduu canlı ilgiden daha büyük delil yoktur. Geçen Eylül ayında yapılan Milletler Birlii toplantısında, Türkiye nin bu birliin üyesi olmaması dolayısıyla, mezkûr Müslümanların emniyetinin salanması konusu ran temsilcisi tarafından gündeme getirildi. Sünni halk adına ii bir devlet tarafından yapılan bu talep aynı zamanda slam ın birbirine rakip bu iki mezhebi arasındaki dümanlıın son zamanlarda ne kadar azalmı olduunu ve Hıristiyanlıa karı birleik bir cephe oluturduunu ortaya koymaktadır. Avrupa da mülkiyeti bulunan tek devlet olarak Türkiye nin, tüm slam dünyasının nazarında, Balkanlarda bulunan dindalarına mezkûr emniyeti salaması hiç üphesiz kendisi için bir vazifedir. Birçok ateli Müslüman tarafından kendilerine dini gayretten yoksun olduu üphesi ile bakılan Türk milliyetçileri, bahsi geçen vazifenin titiz bir ekilde ikmali ile slam a olan sadakatlerini göstermeli ve Türkiye nin tüm slam dünyasının liderliine talip olduu tezini ispat etmelidirler. Duyduum kadarı ile Ankara Hükümeti Balkan yarımadasında Türk hâkimiyetini, neticesi itibariyle, yeniden tesis edeceine inandıkları bir hareketin hazırlıı içerisinde bulunmaktadırlar. Balkanlarda olup bitenlerden u veya bu ekilde haberdar olan Avrupalılara göre Müslüman azınlıkların emniyetinin salanması konusu lüzumsuz olarak görünmektedir. [Zira] buradaki Müslümanlar dier Hıristiyan vatandalarla eit haklara sahiptirler, camilerini ve okullarını kendi kontrolleri altında bulundurmaktadırlar ve ayrıca son zamana kadar mevcut olan ve hatta imdi dahi çok zaman Türkiye deki Müslümanlara tanınmayan tüm hürriyetlerden faydalanma hakkına sahip bulunmaktadırlar. Ayrıca Balkanlardaki Müslümanların ekserisi, ülkelerinin Hıristiyanları gibi, aynı milliyettendirler ve aynı dili konumaktadırlar. Muhtelif Balkan hükümetleri tarafından kendilerine uygulanan muamele konusunda ise, aaıda belirtilmi olan, ahsi gözlemlerimin ve son atmı yılın aratırmalarının neticesini ifade edebilirim. 2

Yunanistan üç koruyucu devlet tarafından oluturuldu ve 1829 yılında da Babıâli tarafından baımsızlıı tanındı. Yunanistan ın, daha önce burada yaayanların Türkiye ye hicret etmi olmasından dolayı Müslüman nüfusu bulunmamaktadır; fakat Teselya ve Girit in ilhak olunması Müslüman azınlıkları Yunan idaresi altına sokmutur. Balangıçta bunlara pek iyi muamelede bulunulmadı. O ana kadar içerisinde bulundukları imtiyazlı halden hakir görülen kimselerle aynı seviyeye inme eklindeki ani deiiklik Müslümanlara zor geldi. Yunanlılar da bu deiiklii onlara kolay gelecek bir ekle sokmak için yeteri kadar bir gayrette bulunmayıp aksine hicret etmeleri yönünde kendilerini tevik etti. Mamafih hicret etmeyip de orada kalanlar Yunanlıların kendilerine daha adaletle muamele etmelerine ahit ve kaderleri ile tatmin oldular. Bu durum, duyduum kadarı ile Yunanistan daki Müslümanlarla Türkiye deki Yunanlıların karılıklı mübadelesi eklindeki nüfus deiiminden ne derece honutsuz olduklarını açıklar durumdadır. Bunlar, sakinlerinin dilini bilmedikleri, yanmı yıkılmı olan Anadolu da kendilerine yeni bir yurt arama yerine mevcut yurtlarında kalmayı kat î surette tercih edeceklerdir. Karılıklı nüfus mübadelesi anlaması her halükârda Türkiye nin menfaatlerine ve politikasına muhalif bulunmaktaydı. Bu politikayı takip etmekle Türkler, Yunanistan konusunda, burada yaayan dindalarını bahane ederek Balkanları yeniden fethetme imkânından kendilerini mahrum ettiler. Rus orduları kendisini Türk boyunduruundan kurtardıı sıralarda Bulgaristan ın nüfusunun çeyrei Müslümanlardan olumaktaydı. Müslüman olan bu nüfusun önemli bir yüzdesini ise Müslüman olan Bulgarlar deil, fakat Müslüman olan Türkler tekil etmekteydi. Bulgar milliyetçileri ülkelerinin baımsızlıa kavumasının hemen ardından Müslümanlara ait toprakları ve evleri kuatma altına almaya baladılar. Müslümanlara yapılan bu tecavüzün önlenebilmesi için Rus gal Ordusu generallerinin zecri tedbirlere bavurması icap etti. Daha sonraları ise Müslümanlara daha iyi davranıldı, Müslümanlar hicret etmekten vazgeçtiler ve hatta Türkiye ile olan 1912 yılındaki sava sırasında bile buradaki Müslümanların Bulgaristan devletine olan balılıklarından üphe edilmedi. uan için bunların emniyetlerinin salanması yolunda herhangi bir talepleri bulunmamaktadır; fakat böyle olmakla birlikte Avrupa da Türk mparatorluu nun yeniden teekkül etmi olduunu görmeleri halinde bunların tavrının ne olacaından hiç kimse emin olamaz. Bu sorunun istikbaldeki durumunu u an için ele alıp incelemek gereksizdir; zira yeni Türkiye Bulgaristan ile sava deil, aksine onunla ittifak oluturmak gayesini gütmektedir. Zira Ankara dakiler, müterek zaferlerini müteakip, artların zorlamasıyla, Bulgaristan ın Türkiye nin gönüllü olarak vasalı haline geleceine veya Pan- Turan Federasyonu nun bir üyesi olacaına inanmaktadırlar. Esasen yeni Türkiye nin askeri seferi Balkan devletlerinden birine, Yugoslavya ya yöneliktir. Bu ülkenin malubiyeti durumunda Türkiye nin Balkanlardaki hâkimiyeti kuvvet kazanmı olacaktır. Yugoslavya, bir buçuk milyondan fazla sayıdaki -dierlerine nispetle oldukça büyük bir farkla- en kalabalık Müslüman nüfusa sahip bir ülkedir. Tamamıyla Sırp ırkının oluturduu Bosna-Hersek halkı, Türklerin burayı fethetmesinden sonra siyasi ve sosyal sebeplerden dolayı, slam ı kabul etmitir. Bu her iki ülke (Bosna-Hersek) de Sırp milliyetlerini ve hatta eyaletsel otonomilerini muhafaza etmilerdir. Beraberindeki muhafızlarıyla birlikte Türk genel valisi burada sadece Padiahın otoritesini temsil etti. Mülk sahibi aristokratlar geleneksel kurallarına ve adetlerine balı kalarak Bosna-Hersek i idare ettiler. Sultan II. Mahmud liberal reformlarını uygulamaya baladıı ve eyaletleri merkezî kuvvete itaate zorlamaya yöneldii zaman, Müslüman beyler isyan ettiler ve padiahın, reayaya daha sonra yerine getirmedii bazı vaatlerde bulunarak bavurmak zorunda kaldıı mücadele uzun bir süre devam etti. Bu durumu, özellikle Hersek te olmak üzere, birçok Hıristiyan isyanları takip etti. 1876 yılında Babıâli Bosna-Hersek e, Hıristiyan bir valinin yönetiminde bulunacaı eyaletsel 3

otonomi verdi. Fakat Berlin Kongresi Bosna-Hersek in Avusturya-Macaristan yönetimine geçmesini kararlatırdı. Viyana Kabinesi her ne kadar beyleri [toprak sahiplerini] nin tarafını tutup Müslüman ve Hıristiyanlar arasında ciddi dümanlıklara sebebiyet verecek kıkırtmalar için vesileler bulmaya çalıtıysa da millî duygu daha da kuvvet kazandı ve Hasburg mparatorluu nun daıldıı sırada Bosna-Hersek Müslümanları Sırp milliyetinden olduklarının gayet iyi farkında ve Yugoslavya nın dier boyları ile birlemenin mutluluu içerisine girdiler. Belgrat Hükümeti bu Müslümanlara ve özellikle de beylere gayet akıllıca bir muamelede bulundu. Bosna-Hersek e katı tarımsal reformlarda bulunmaktan kaçındı ve bu iki ülkenin tüm geleneksel uygulamalarına saygı gösterdi. Yugoslavya parlamentosunda bulunan Müslüman gurup, iki bakanlık görevinin Müslümanlara teklif edilmi olduu Paitek Kabinesi ni seve seve destekledi. 1876 1878 yılları arasındaki Bosna-Hersek temsilcisi olduum ve özellikle Berlin Kongresi nde burası adına delege olarak bulunduum sırada edindiim ahsi izlenimler bana Bosna-Hersek in tüm nüfusunun millî ruh sayesinde canlandıı inancını vermektedir. Müslümanlar hiç üphesiz, özellikle uzun bir süre savatıkları ve kendilerine yapılan vaatleri yerine getirmeyen Türklerden gelecek olan, harici herhangi bir himayeyi kabul etmeyeceklerdir. Yugoslavya, dinleri her ne olursa olsun, nüfusunun tümü sadece Yugoslavlardan olumu olsaydı bünyesinde, netice itibariyle, Türk taraftarı barındırmayacaktı; fakat maalesef topraklarında iki azınlık unsur daha bulunmaktadır. Eski Sırbistan ve Kuzeybatı Makedonya, Türk baskısı altında inlemektense yurtlarını terk etmei tercih eden Sırpların kuzeye doru hicret etmeleri üzerine, yine Sırplar tarafından daha evvel oturulmakta olan bölgeleri igal eden, çok sayıda ve tecavüzkâr vasıfta Arnavut nüfusa sahiptir. Arnavut göçleri on sekizinci yüzyılın ikinci yarısında baladı ve Arnavutluk tan yeni nüfusun gelmesi ile daha da artan bir ekilde, tüm on dokuzuncu yüzyıl boyunca devam etti. Arnavutluklu milliyetçiler bu bölgelerin Arnavutluk millî topraklarının bir parçası olduunu savunmaktadırlar. Dolayısıyla bu tutum Arnavutlarla Sırplar arasında çıkan birçok çatımanın ve aralarında mevcut olan canlı dümanlıın sebebini açıklar durumdadır. Kuzey dou Makedonya, münavebeli olarak Sırp ve Bulgar devletlerine geçen ve asırlardır bu iki millet arasında anlamazlık konusu olan ve Balkanlarda zuhur eden problemlerin ba kaynaını tekil eden Sırp ve Bulgar karıımı nüfusun barındıı bölgelerden olumaktadır. On be yıl kadar önce Sırbistan da olduu kadar Bulgaristan da da bu iki ülkenin dostluu yolunda tek baına bir engel olarak duran bu problemin çözüme kavuturulması için kuvvetli bir arzu uyanmıtı. Etnologlar, dil bilimciler ve özel Makedonya uzmanları bu ülkedeki her iki milliyetin sınırlarını ilmi ölçüler dâhilinde tespit etmek ümidiyle Londra da bir konferans tertip edilmesini arzuladılar. Aralarında yakın arkadalık baı bulunan Sırplı bakan Militchwitch ve Bulgar bakan Stancioff yapılacak olan bu konferans iini kolaylatırmaya arzulu bulunmaktaydılar. Makedonya daki seyahatlerim ve etnoloji çalımalarım sebebiyle bu konferansın bakanlıını yapmam için bana yapılan teklif beni gururlandırmıtır. Konferansa gelen ilim adamları arasında resmi olmayan müzakereler yapıldı ve neticede, karılıklı imtiyazlarda bulunmak suretiyle, on be bin nüfuslu küçük bir bölge müstesna, ihtilaflı tüm bölgeler üzerinde bir anlamaya varılabilecei ortaya çıktı. Her iki tarafça da netice büyük bir coku ile karılandı; zira tüm anlamazlıkların sadece küçük bir parçaya münhasır kalması söz konusuydu ve dümanlıın devam etmesi düünülemezdi. Bahsi geçen konferansın resmî olarak balama arifesinde Londra dan, Belgrat ta bakan deiiklii olduu ve Sofya Kabinesi nin konferansı tasvip etmedii kararını yansıtan telgraflar geldi. Nadir bir fırsat böylece elden kaçırıldı ve netice olarak bu bölge, her iki savaın en kötü tesirlerini icra etmesinden sonra, üçüncüsü ile tehdit olunmaktadır... Yukarıda ifade edilen hakikatler, bu gerçekler üzerine kurulmu olup, Ankara da 4

sonuçlandırılmı bulunan planı ortaya koymaktadır. Bu, hilekârca bir plandır. Dindalarının emniyetini salamak görüntüsü altında Balkan yarımadasında Türk fütuhatını kolaylatırmak ve haklı kılmak için ırkî duygular galeyana getirilecektir. lk etapta eski Sırbistan daki Arnavutları ve Makedonyalıları Yugoslav idaresine karı isyanda bulundurmaya çalıılacaktır. Bu teebbüs Batı Avrupa gizli cemiyetleri ile iliki içerisinde olan Türkler ve Yahudiler tarafından hâlihazırda yapılmaktadır zaten. Dier tekilatlar ise Arnavutluktadır. Yugoslavya da acı çeken Arnavutlara dikkat çekmekte ve Yugoslavya ve Yunanistan ın, birincisinin Ghagları [kırsalda yaayan heterodox Müslüman Arnavutlar] ikincisinin ise Toskları [kentlere yakın yerleim bölgelerinde yaayan ortodox Müslüman Arnavutlar] ilhak edebilmek için, baımsız Arnavutluu aralarında paylamaya hazırlandıı tarzında söylentiler yaymaktadır. Bazı Londra gazeteleri Türkiye ile Arnavutluk arasında hâlihazırda gerçekletirilmi olan bir ittifaktan söz etmektedirler. Bu anlamayı tahkik etmee çalıtım ve güvenilir kaynaklardan böyle bir anlamanın imzalanmamı olduunu, fakat iki ülke arasında Balkanlarda uyumlu bir politika takip edilmesi konusunda tam bir ittifakın mevcudiyetini örendim. Arnavutlar Türkiye nin - sadece hakiki manadaki Arnavutluk deil, fakat Yugoslavya da bulunan Arnavutluk bölgelerini de kapsayan- ve onları baımsızlıa kavuturması yolunda Arnavutluk için güçlü bir uyarım olan, Arnavutluk ülkeleri üzerindeki taleplerinden müspet manada feragat ettikleri yolundaki teyitlerinden ziyadesiyle memnun oldular. stanbul da olduu gibi Ankara da da, iddetle Sofya Hükümeti nin pasifliinden yakınan Makedonyalı Bulgarların -Mr. Stamboliski bu görüe belki katılır belki katılmaz- Arnavutların yapacaı isyana itirak edeceine ve ayrıca Türklerin Yugoslavlara karı Arnavutları desteklemee hazırlandıının görülmesi üzerine Bulgar kamuoyunun Makedonyalı ırkî kardelerinin kurtarılması için Sofya Hükümetini Yugoslavya ya karı sava açmaya zorlayacaına kati surette inanılmaktadır. Böyle bir durumda Ankara diplomatları Türkiye nin savaa katılımının haklılıı yolunda gayet güzel bir savunma elde etmi olacaklardır: Birincisi Müslüman azınlıkların emniyetini salama vazifesi ve ikinci olarak da topraklarına yakın bir bölgede vuku bulan ve ekonomik menfaatlerine etkide bulunan bir savaı durdurma bahanesi. Yine Yunanistan topraklarını igal edebilmek için (o zamana kadar neticeleneceine inandıım bir Türk-Yunan barı anlamasındaki) Yunanistan ın anlamadan doan sorumluluklarını yerine getirmedii veya Epir li Arnavutlara veya Teselya daki (Müslüman Yunanlılardan ibaret olan) Türklere iyi muamelede bulunmadıını beyanla kolayca sebep bulup gösterebilecektir. Ankara Hükümeti Yunan ordusunun oldukça ihmal edilmi bulunduunu ve muhtemel bir savata daha önce Anadolu da olduu gibi Türk ordusunun önünde firar edeceini düünmektedir. Türkler, mamafih, uan için kendilerini Arnavutlukla irtibat kurmalarını salayacak olan Batı Trakya nın igali ile tatmine çalıacaklardır. Ankara da bu Türk planının icrasının ilk etabında Bulgaristan ile resmi bir ittifak oluturma arzusu bulunmamaktadır. Bulgar Hükümeti, Türk milliyetçileri ve onların Yahudi arkadalarının Türkiye ye verilmesini talep edecekleri, Selanik i kesin bir anlama artı olarak ileri sürecektir. Ankara Hükümeti Bulgaristan a, Selanik olmamak kaydıyla, Lozan Konferansı nda Yunanistan tarafından teklif olunanlardan çok daha uygun artlarda Ege denizinde çok daha iyi bir çıkı noktası verme niyetindedir. Türkler Bulgaristan ın dier üç Balkan devletinden biri ile hiç bir art olmadan ittifakta bulunabileceinden gayet emin gözükmektedirler. Ayrıca Bulgarlar Makedonya da Arnavutlarla dostane münasebet içerisinde bulunmaktadırlar ve Arnavutların Yugoslavya ile savaa balaması halinde isyanda bulunacaklardır. Dolayısıyla, Türkiye dindalarına yardımda bulunurken Bulgaristan da kendisini ırkî kardelerine yardım etmek zorunluluu içerisinde görecektir. Netice olarak aralarında tabii olarak ibirlii oluacaktır. 5

Yugoslavya, Küçük Merkezi Devletlerin bir üyesi olması hasebiyle ortakları Romanya ve Çekoslovakya nın yardımına muhataptır. Türkler, Romanya ordusunu Yunan ordusu kadar ihmal edilmi olarak deerlendirme eilimindedirler. Oysaki Türkler, Sırp-Yunan savaı sırasında Romanya nın Bulgarlara karı takınmı olduu tavra Bulgarların aırı bir kin duyduklarının farkındaydılar; zira tarafsızlıını ilân etmi olan Romanya Bulgaristan içlerine ordusunu göndermekte ve önde gelen kasaba ve ehirlerini igal etmektedir. Dolayısıyla da Bulgaristan ı dümanları ile artları onlarca hazırlanmı olan, bir barı anlaması yapmaya zorlamaktadır. Hiç bir sebep gösterilmeden Bulgaristan topraklarının önemli bir bölümünün ilhak edilmesi ve idare altına alınması Bulgarların Romanya ya karı Sırbistan ve Yunanistan a karı duyduu nefretten daha fazlasını duymasına sebep oldu. Ayrıca Romanya, Bulgarlara karı güneydeki sınırlarını savunmaları için buraya askerlerinin tümünü de sevk edemeyecektir; çünkü bunlar douda Bolevik tehdidi, batı ve kuzeyde ise Macar kuvvetlerinin tehdidi ile karı karıya bulunmaktadırlar. Çekoslovakya memnuniyetle Yugoslavların yardımına koacaktır; fakat Macaristan, Avusturya ve Almanya devletleri arasında bulunması dolayısıyla kendisi de bu üç devletin saldırısına urama tehlikesi ile karı karıya bulunmaktadır. Balkanlar konusunda ihtisas sahibi bir ngiliz in, Türklerin Avrupa ya dönmesi ile Balkanlarda ortaya çıkan durumdan bahisle Sırp ordusu tek baına stanbul ile Viyana arasında durmaktadır dedii belirtilir. Ankara daki liderlerin de aynı görüü paylatıklarını düünmekteyim. Bu liderlerden birinin: Türklerin tüm yarımadada karılaabilecekleri tek engel Sırp ordusu olacaktır eklinde aynı görüü dile getirdii ileri sürülmektedir. Yine sözü edilen lider, kısmen iç duygularını dile getiren, tamamlanmamı bir cümle olmakla birlikte ve Sırbistan ın gerisinde Macaristan mevcuttur... eklinde bu engelin ortadan kaldırılmasının Türk ordusu için daha büyük bir ihtiam olacaı ilavesinde bulunmutur. Müttefik üç büyük kuvvet konusuna gelince; Türk milliyetçileri bildiri, protesto ve konferans önerileri yoluyla olanlar müstesna, bunların Balkan olaylarına müdahalede bulunmalarını ümit etmemektedir. Bir ngiliz gazetesinden alınan bir cümlede -bunu Times da gördüümü zannediyorum- ngiliz vergi mükelleflerinin ngiltere nin Türkiye ile bir savaa girmesine izin vermeyecekleri ifadesi kendi görülerine göre yorumlanarak deiik partili Türk politikacılar tarafından u sıralarda sık sık iktibas olunmaktadır; fakat ılımlılar ngilizlere has menfaatleri alakadar etmedii sürece, eklinde bir ifade kullanarak buna bir sınırlama getirirler, fakat aynı zamanda, Asya daki tüm hareketleri tehir ederek, Türkiye nin tüm gayretini Balkan yarımadasındaki eski durumunu elde etme noktasına teksif etmesi tavsiyesinde bulunmaktadırlar: Balkan yarımadasının kaybedilmesine ngiltere ve Fransa nın bizi kendisinden korumaya çalıtıı Rus mparatorluu nun ihtirasları sebep oldu. Güney Dou Avrupa ya getirdiimiz barı ve nizam ile memnun olacakları yerde neden aynı politikayı takip etmek istiyorlar? Rusya, Balkan Hıristiyanlarının kaderi konusunda farklı bir tutuma sahip olmayan mevcut efendileri tarafından idare olunurken, Türkiye bu politikayı hemen uygulamaya koymalıdır. Çar rejiminin Balkanlarda ne kadar kısa bir zamanda tekrar ihya olacaını kim bilebilir? demektedirler. Bu görüe Ankara Hükümeti ni Balkan yarımadası konusundaki isteklerine ilaveten, Musul ve Suriye nin baımsızlıının salanmasına ve istiklalini tamamen elde edebilmesi için Mısır daki hareketin desteklenmesine tevik eden müfritler tarafından iddetle karı çıkıldı. Fransa nın Ruhr daki hareketleri dolayısıyla zirveye ulaacak olan Avrupa da büyümekte olan ekonomik ve mali kriz tüm Avrupa nın dikkatini Asya dan bertaraf edeceine... inanmaktadırlar. Esasen bu memorandumu yazmaya balarken birçok bölgede problemlere yol açacak olan olayların kısa bir özetini vermeye niyetliydim. Fakat yazıma baladıım sırada Türklerin 6

Balkanlarda uygulamayı düündüü planlara dair birçok malumat edindim. Konunun vahameti beni bu memorandumu buna tahsis etmemi gerektirdi. Edineceim dier malumatları bir kaç gün zarfında iletebilmeyi ümit ederim. Eversleigh Court 109 Cronwell Rd. S.W.7. ubat 16, 1923. (mza) TÜRK-BULGAR YAKINLAMASI Bu memoranduma salam kaynaklardan elde edilen Balkanlarda meydana gelen olaylarla yakın alâkalı olan bir kaç maddelik bilgi daha ilâve etmek istiyorum. Dier konferanslar gibi Lozan Konferansı, bu konferansta temsil edilen iki devlet arasındaki konferansın programında yer almayan, münasebetlerin deimesi için bir vesile olmutur. Türkiye ve Bulgaristan her ne kadar son savata müttefik olmularsa da savatan sonra birbirlerine karı dostane bir tutum içerisinde deillerdi. Geçmiteki olaylar konusunda birbirlerini sadakatsizlikle suçlamakta ve yine birbirinin istikbaldeki tavırlarına dümanlıkta bulunacaı üphesi ile bakmaktadırlar. Bulgar siyasetçileri Türkiye nin Bulgaristan daki, münasebetsiz bir iddia olan, Müslüman azınlıı himaye etme talebine hiddetle mukabelede bulundular. Türk siyasetçileri Mr. Stamboliisky nin Bulgaristan ı Yugoslavya ve Romanya ile dostane münasebetler içerisine, ayet bu baarılamaz ise en azından Küçük Merkezi Devletler birliine, sokma gayretinden pek holanmadılar. Ankara daki Pan-Turancılar Bulgaristan ın, Yugoslav milleti gibi, Sırp-Hırvat- Sloven devletlerine katılmak istedii söylentilerine öfke duydular; zira Ankara dakiler Bulgaristan ı Turan milleti saymaktaydılar ve onun Slavlara katılımını Pan-Turanizm e ihanet olarak deerlendirmekteydiler. Türk-Bulgar münasebetleri Lozan Konferansı na kadar bu minval üzereydi. Bu münasebetler konferans masası etrafında yapılan müzakerelerle deil de konferans oturumları arasındaki fasılalarda temsilcilerin hususi görümeleri neticesinde köklü bir ekilde deiiklie uradı. Bu müzakereler, Cenova Konferansı sırasındaki Alman-Bolevik antlamasına paralellik göstermeyerek müspet bir fikir birlii salamadı; fakat Balkanlardaki olayların seyri üzerinde ciddi bir tesir icra etmekten geri kalmayacak olan hiç üphesiz önemli bir yakınlamayı oluturdu. Nihayet ilk etkisi Yunanistan ın denize ulaabilmek için gösterilen çıkı noktası teklifinin Bulgaristan tarafından reddedilmesi oldu. Bu müzakerenin detayına vakıf deilim ve bu yüzden de hadisenin objektif görünümünü ortaya koymaya muktedir olamıyorum. Fakat bunun her iki taraftaki yetkili çevrelerden gelen iki versiyon mevcuttur. Yunan versiyonuna göre öneri, Bulgaristan ın Ege ye çıkı noktası hususundaki önceki kararlar üzerinde büyük bir öneme sahipti. Çünkü Dedeaaç gibi küçük bir liman yerine, Bulgaristan ın hizmetine tahsis edilen yer Selanik te bulunmaktaydı. Dolayısıyla Bulgaristan ın ticareti için çok daha elverili bir vaziyetteydi. Yugoslavya denize ulaabilmek için böyle bir yeri elde etme arzusunda bulunmaktaydı ve ona sahip olmakla da çok memnun olmutu. Bulgar versiyonu ise, Yunan teklifinin kabul edilmesi orada kendi limanını ina etmee girimesi dolayısıyla Bulgaristan a büyük masraflar açacaı ve bu limana ulaan bir koridorun olmaması halinde burası ile yapılacak tüm muhaberatın Yunan toprakları üzerinden yapılmasını gerektirecei ve saire eklindeydi. Bu ihtilaf gerçeinden çok daha önemlisi, Yunanistan ın Bulgar dostluunu elde etme nadir fırsatını kaçırdıını teyitle dile getiren Bulgar temsilcilerinin ona atfetmi oldukları 7

önemdi. Bütün bunları göz önüne alınca Bulgaristan ın, dier bir dostluktan daha iyi bir ey elde etmei ümit etmemi olsaydı, Yunanistan ın teklifini geri çevirmemi olacaı kanaatini taımaktayım. Memorandumumda zikredilen görüün o hususta kuvvetli bir teyidini görmekteyim. Gazetecilerle yapılan bir röportajda ve özel konumalarda Bulgar temsilcilerinin smet Paa ve kızından cokun bir övgüyle bahsetmeleri yine aynı ekilde hususi sebeplerden dolayı smet Paa dan memnun kaldıklarını gösterir. Dier taraftan, Bulgar babakanının Yugoslavya ve Romanya ziyaretlerinin Bulgaristan ın ilikilerini mevcut savaa katılmamı olan komu devletler ile iyi bir vaziyete sokmak gayesi ile olduunu örenmesi smet i memnun etmitir. Ayrıca Bulgarların (jouronions?) uurunda oldukları ve ona göre politikalarını ekillendirmee hazır bulundukları eklindeki beyanattan çok daha fazla etkilenmitir. ubat 19, 1923 Monsieur WESSELITSKY * Erciyes Üniversitesi, Fen-edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öretim Üyesi, Kayseri. 1 Public Record Office (Londra), Foreign Office Archives: F.O: 371/9137. 163125. 8