FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAİR YAYINLANMIŞ BİR RİSÂLE



Benzer belgeler
Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

Araştırma Notu 15/177

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

İNGİLTERE DE ÜNİVERSİTE PLANLAMA VE BÜTÇELEME ÖRGÜTÜ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

Kuruluşumuz. Ocak 2011

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini. Bölüm C: Diğer Bilgiler

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

25 Nisan 2016 (Saat 17:00 a kadar) Pazartesi de, postaya veya kargoya o gün verilmiş olan ya da online yapılan başvurular kabul edilecektir.

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

ELEKTRİK PİYASALARI 2015 YILI VERİLERİ PİYASA OPERASYONLARI DİREKTÖRLÜĞÜ

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (KOSGEB) KOBİ VE GİRİŞİMCİLİK ÖDÜLLERİ UYGULAMA ESASLARI

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu


I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

BBY 310 BİLGİ SİSTEMLERİ TASARIMI TASARIM PLANI ÖDEVİ [HİLAL ŞEKER& GÜLÜMCAN KAYI]

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih Celal Bayar Üniversitesi 2007 Y. Lisans Tarih - Ortaçağ Celal Bayar Üniversitesi

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

BASIN DUYURUSU 2001 YILI PARA VE KUR POLİTİKASI

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ STAJ İLKELERİ

Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ MUSTAFA YAZICI DEVLET KONSERVATUVARI MÜZĠK BÖLÜMÜ ĠLKÖĞRETĠM VE LĠSE DÜZEYĠ SERTĠFĠKA PROGRAMI YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

Firmadaki Mevcut Öğrenme Faaliyetleri 2.2. Aşama

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

Danışma Kurulu Tüzüğü

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

BODRUM'A LELEG YOLU YAPILIYOR

ÖZEL İZMİR AMERİKAN KOLEJİ KAYIT TAKVİMİ VE KILAVUZU

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

Doç. Dr. Mehmet Derviş KILINÇKAYA

ÖĞRENME FAALĠYETĠ GELĠġMĠġ ÖZELLĠKLER

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

Yrd. Doç. Dr. Emre HORASAN

T.C. NUH NACİ YAZGAN ÜNİVERSİTESİ YAZILIM KULÜBÜ TÜZÜĞÜ. BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Gerekçesi, Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Konforun Tanımı Değişti...

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ :

Porselen Lamina Veneerler

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

Bunlar dışında kalan ve hizmet kolumuzu ilgilendiren konulardan;

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /


Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Demiryolu Taşımacılığı ve Bilişim Teknolojileri. Mete Tırman

9-10 Еким/Касым те.

Müslüman Ahmediye Cemaatinin bugünkü durumunu şöyle özetleyebiliriz: o Şimdiye kadar bu Cemaatin yerleştiği ve merkez kurduğu ülkeler sayısı: 193

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

PROTOKOL Özel Kartepe Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası PETROL-İŞ Hizmeti Alan:

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

Destekli Proje İşletme Prosedürü

GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ NDEN

3. İnşaat Mühendisliği eğitimi : İnşaat mühendisliği veya genelde mühendislik eğitimi için başlangıç noktası olarak 1747 yılı kabul edilmektedir.

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

SOSYAL-EĞİTİM-BEŞERİ BİLİMLER

T.C. V 'V * / ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ANTALYA. İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Planlama Şube Müdürlüğü

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

ASANSÖR VE ASANSÖR GÜVENLĐK AKSAMLARINDA CE ĐŞARETLEMESĐ

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN

0 dan matematik. Bora Arslantürk. çalışma kitabı

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet

GÜMRÜK ETKİNLİKLERİ BİLGİ ŞÖLENİ

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

Toktamış Ateş'i kaybettik

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

Özet şeklinde bilgiler

Transkript:

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAİR YAYINLANMIŞ BİR RİSÂLE Dr. Erdal İLTER* Millî Mücadele döneminde, 20 Ekim 1921 tarihihde Ankara'da Türk-Fransız Antlaşması imzalanmış 1, böylece Türkiye Büyük Millet Mecüsi Hükümeti ile Fransa arasında savaş resmen sona ermişti. Ankara Antlaşması ile Türkiye-Suriye sının tespit ediliyor ve Fransa Güney Anadolu bölgesinden çekiliyor, yalnız İskenderun Sancağı (Hatay), Suriye sınırlan içinde bırakılıyordu. Antlaşma'nin 7. maddesine göre, burada özel bir yönetim şekli kurulacak, bölgenin Türk halkı kültürlerini geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanacaklar ve Türkçe burada resmî dil olacaktı. Yine Antlaşma'nın 8. maddesine göre, Türkiye-Suriye sınırı, Payas 2 'ın hemen güneyinden başlayacak ve Meydan-i Ekbez 3 'e doğru gidecek, oradan da Bağdat demiryolunu izleyerek Nusaybin'e, sonra da Cezire-i İbn-i Ömer 4 'de Dicle'ye ulaşacaktı. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması'nin 3. maddesi de, Ankara Antlaşması'nın 7. ve 8. madde hükümlerini teyid etmişti 5. Böylece, Fransa, mandası altında bulunan Suriye içinde sancak bölgesi için özerk bir yönetim kurmuş ve "İskenderun Özerk Sancağı"nı Haleb'e bağlamıştı. Bu mesele, Atatürk döneminin dış politikası ile ilgili olaylann en çetin olanlarından birini teşkil etmesi bakımından önemlidir. Ankara Antlaşması'na rağmen bölge, daha 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edilen Mîsâk-ı Millî sınırları içine alınmıştı 6. Bu sebeple, Mustafa Kemal Atatürk, 15 Mart 1923 tarihinde Adana'ya yaptığı gezi sırasında, anavatanın dışında kalan İskenderun ve Antakya bölgelerini temsilen siyahlar giy- * Tarih Doktoru. 1. İsmail Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye'nin Siyasal Andlaşmaları, I. Cilt (1920 : 1945), Ankara 1983, s.48-60; Bige Yavuz, Kurtuluş Savaşı Döneminde Türk-Fransız İlişkileri, Fransız Arşiv Belgeleri Açısından (1919-1922), Ankara 1994, s.145-148. 2. Hatay-Dörtyol ilçesine bağlı bugünkü Yakacık bucağı. 3. Bugün, Suriye'de bulunmaktadır. 4. Mardin'e bağlı bugünkü Cizre ilçesi. 5. ismail Soysal, a.g.e., s.87. 6. Ünsal Yavuz, Atatürk ve Çağdaşlaşmanın Temel İlkeleri. Ankara 1995. s.30-31.

62 ERDAL İLTER miş, elleri kolları zincirli bir kız çocuğuna hitaben: "40 asırlık Türk yurdu, düşman elinde kalamaz 7." diyerek hissiyatım dile getirmişti. Türkiye-Suriye sınırının tespiti meselesi, Türkiye ile Fransa arasında karşılıklı ithamlara ve iddialara sebep olmuştur. Sınırın kesin şekilde çizilmesi için karma bir komisyonun kurulması hususu 1921 Ankara Antlaşmasında yer almasına rağmen, ancak Eylül 1925'de kurulabilmişti. Nihayet, 30 Mayıs 1926 tarihinde iki ülke (Türkiye-Fransa) arasındaki ilişkileri düzenleyen "Dostluk ve İyi Komşuluk İlişkileri Sözleşmesi 8 " imzalandı. Bu sözleşmede, Türkiye-Suriye sınır meselesi ile birlikte Türkiye-Fransa arasındaki genel ilişkiler de ele alınmıştı. 1926 Sözleşmesi, Türkiye-Suriye sınırının kesin olarak belirlenmesi sürecini başlatacaktır. Yine ortaya çıkan çeşitli uzlaşmazlıklar sebebiyle, 22 ve 29 Haziran 1929 tarihlerinde sınır ve sınır sorunlarıyla ilgili olarak Ankara'da iki protokol yapılmış, bunları da, sınırın baştan başa işaretlenmesi üzerine, 3 Mayıs 1930 tarihinde imzalanan son protokol takip etmiştir 9. Sınırın belirlenmesi sırasında çıkmış olan pürüzler, Nusaybin-Cizre arasındaki doğu kesimini ilgilendirmiştir. Bu sıralarda, 1927 yılında Beyrut-Bihamdun'da, Kürt-Ermeni Hoybûn Cemiyeti ilk gizli kongresini yapmış ve böylece Suriye'de Türkiye'ye karşı bir Kürt-Ermeni ittifakı kurulmuştu 10. Diğer taraftan, 1929 yılı ilkbaharında, eski Osmanlı Van milletvekili Vahan Papazyan'ın, Taşnak faaliyetlerini destekleyen Fransa tarafından Suriye'nin kuzeyinde Ermeniler ile Kürtler'i yerleştirmek ve teşkilâtlandırmakla görevlendirildiği, İngiltere'nin de Taşnaklar'ı destekleyip bu faaliyetleri organize etmek için bölgeye askerî görevli gönderdikleri, teşekkül ettirilecek Kürt-Ermeni çeteleri ile Irak ve Suriye sınırında Türkiye'ye karşı faaliyete geçecekleri ve Suriye'deki Kürtler'e komiteler kurdurulduğu istihbar olunmuştu 11. Bunun üzerine, Türk Hükümeti, sınır bölgesinde ve İskenderun Sancağı'nda yerleşmiş bulunan ve sayılan 70.000 dolayında tahmin edilen bütün Ermeniler'in sınırdan uzaklaştırılmasını talep etmiş ise de, Fransa bu isteği reddetmişti 12. 7. Nuri Aydın Konuralp, Hatay Kurtuluş ve Kurtarış Mücadelesi Tarihi, İskenderun 1973, s. 139. 8. Geniş bilgi için bkz., ismail Soysal, a.g.e., s.285-303. 9. İsmail Soysal, a.g.e., s.282. 10. Erdal İlter, Ermeni Propagandasının Kaynakları, Ankara 1994, s.17. 11. Azmi Süslü, "Rum-Ermeni-Hoybun işbirliği v e Anadolu'daki Toplu Mezarlar," Kıbrıs'ın Diinü-Bugiinii Uluslararası Sempozyumu (Gazi Mağusa, 28 Ekim-2 Kasım 1991), Ankara 1993, s.146-147. 12. Stefanos Yerasimos, Milliyetler ve Sınırlar, Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Doğu, istanbul 1994, s. 190.

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAÎR YAYINLANMIŞ 63 Yukarıdaki olay lan kapsayan ve 1931 yılında Arap harfleri ile Türkçe yayınlanan ve Fransa'nın Türkiye'ye karşı yürüttüğü 1921-1930 yıllan arasındaki politikasını sergileyen 12 sayfalık "Fransızlar Tarafından Suriye'de Yapılan Tahrîkâtm Ma'nâsı?" başlıklı bir risalede, Fransa'nın amaçları incelenmekte ve iddialara cevaplar verilmektedir. Yazarını tespit edemedeğimiz risâlenin, o tarihlerde sınırlanınız dışında bulunan İskenderun Sancağı'nda dağıtıldığı tahmin edilmektedir. Önemi nedeniyle, risâlenin Lâtin harfleri ile aslına sadık kalınarak çevirisinin yayınlanmasında yarar görülmüştür. FRANSIZLAR TARAFINDAN SURİYE'DE YAPILAN TAHRÎRATIN MA'NÂSI? (S.3) Ermeniler Hudûda Nîçin Getiriliyor ve Teşkilâtlandırılıyorlar? "Suriye'de Fransızlar" başlığı ile yazdığım makaleleri bitirdikten sonra bunlann bazı mahâfilde ve bil-hâssa Fransızlar'ın Şark siyâsetini teferruatı ile ta'kîb etmemiş olanlar için, mübâlâga, propaganda ve provakasyon telâkki edileceği ihtimâlinden endişeye düşmüştüm. Yazılanını kendi mütalâalanmdan ziyâde vesîkalara, selâhiyyet-dâr zevâtın ifâdelerine istinâd ettirdiğim için yanlış telâkkilerin yer bulması güç olmakla berâber Fransız istihbârât servisinin, her vakit olduğu gibi, derhâl taarruza geçmesi ve beyaz hakikatlan aleyhimize siyaha boyayarak sihrbâz feneri gibi dolaştırması beklenebilirdi. Böyle olmadı. Mer'îmi doğurtan rûh, bu def'a da Fransız kalemlerine girdi. İ'tiraf-nâmeleri hâlinde çıkdı. Biz iddiâ ediyoruz ve onlar da i'tirâf ediyorlar ki: 1. Manda Meselesi bir ünvândan ibârettir. Bu, "Himâye" de olabilir, "İttifâk" da olabilir, "Yardım ve İrşâd" da olabilir. Esâsı hep Fransa'mn Şark'da tutunması, "En büyük Fransa"nın tahakkuk etmesidir. 2. Türkiye-Suriye hudûdunun senelerden beri hâlledilememesi, "Roma Yolu" denilen ve hakikatte bir (Keçi Yolu) bile olmayan bir hat üzerinde ısrâr etmeleri Suriyeliler'e fazla toprak kazandırmak ve Suriye'nin müdâfaasını te'mîn etmek için değil, Şark'da Fransız istilâsına bir adım daha atmak içindir. 3. Ermeniler'in öteden beriden Suriye'ye getirilmesi ve cenûb hudûdumuza zaîf bir çit gibi dizilmesi Ermeniler'e acıdıklanndan değil, Suriye'yi i'mâr etmek istediklerinden değil, Suriye'nin su menbalanm kurtarmak için değil 13, Fransız istilâsına öncü bir kuvvet hazırlamak, Suriyeliler ile dâimâ geçimsiz kalacak bir unsur daha kazanmak Türkiye 13. Bu gârib iddiada bulunan Fransız muharrirleri vardır.

64 ERDAL LTER hudûdunda hiç râhat durmayacak, Büyük Ermenistan (s.4) akrânının karşısında kafalan dâimâ dumanlanıp bulunacak ve Fransız parmaklan arasında her zaman arzuya göre oynayacak bir âlet bulundurmak içindir. Şu hâlde, bütün sebepler ve netîceler bir noktada toplanırlar: Şark'ın iktisâd yollarına hâkim Fransa, en büyük Fransa. Fransızlar evvelce bu maksadlarını o kadar alenî gösteremiyorlardı. Fakat ordularını eski Alman ordusundan daha tenkîd-kâr bir hâle getirdikten, cihân iktisâdı üzerinde İngiltere ve Amerika4 yı bile korkutacak bir hâkimiyyet aldıktan sonra bütün mülâhazaları bıraktılar. Dünyanın milyonları ceplerinde ve asrın en korkunç silâhları ellerinde, her müracaatta "Kuvvetlinin sözü dâimâ haklıdır!" diye bağınyorlar. Birçok Fransız yazılan arasında bil-hâssa 10 Temmuz 1931 tarihli "Revue Politique et Parlementaire" mecmûasındaki bir makale iddiâlarımızın er parlak bir tasdiki mâhiyettinde olduğu için burada biraz bununla meşgul olmayı faydalı buldum. Bu makale bizim evvelki yazılanınıza cevâb değil, doğrudan doğruya Fransa'nın Şark'da müstemleke siyâsetini îzâh eden bir vesikadır. Fransız eserleri ve Fransa'nın Suriye'de tatbîk etdiği idâre tam tedkik edilince, gayelerinin Şark'a doğru uzanmak ve endişelerinin İngilizlerin Suriye'yi ya'nî Fransa'yı Dicle vâdilerinden ayırmak olduğu görülür. Bahsettiğim makale sâhibinin, "Şimdi Fransa Mezopotamya'nın yukarı kısmında (5.000) kilometre murabba yer işgal etmekde ve Fransız bayrağı Dicle sâhillerinde dalgalanmaktadır." diye gururlanması hudûd i'tilâfı üzerine General Galle'nin 3 Haziran 1930'da oralan işgal etmesinden ileri gelmektedir. Hattâ makalede şu satırlan da okuyoruz: "Fransız bayrağı şimâldeki Kürdistan dağları içindeki Cezire-i İbn-i Ömer'den cenûbda Habur vâdîlerine kadar dalgalanıyor. Suriye'nin şimâl-i şarkîsi Dicle ile çevrilmiştir. Daha mütâreke zamanında bize verilmiş olan bu yerlerin şimdiye kadar işgal edilmemiş olması şâyân-ı hayretdir." (s.5) Muharrir onunla da kalmıyor: "Mütârekeden sonra, diyor, Suriye, Kilikya, Kürdistan dağlarının cenûb kısımları, Mersin, Adana, Maraş, Ayıntab ve Mardin bize verilmişdir. Fakat Kemalistler'in taarruzu üzerine Fransa, Türkler ile yeni bir muahede akdetdi. Bu muâhede bize bütün Kilikya'yı, Ermeni ve Kürtler ile meskûn ba'zı noktaları kaybettirdi."

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ 65 Fransa'nın Şark siyâsetine vakıf selâhiyyet-dâr bir kalemden çıkan şu yazılar kadar açık bir i'tirâf olabilir mi? Akvâm Cem'iyyeti'nin ta'rîfine göre, Manda en hafif bir vasîlikdir. Türk idâresinde iken, kendilrini başlı başına idâre edecek bir tekâmüle vâsıl olmuş bulunan Arab ekalliyetler, müstakil kalmak üzere ayrılacak ve yalmz bir müddet İngiltere ve Fransa'nın (Yardım ve İrşâdı) altında bulunacaktır. Fransız muharriri Suriye'den bahsederken daimâ Fransız müstemlekelerine mahsûs ta'bîrler kullanıyorlar. Mütâlaa etmekde olduğumuz makalade, Suriye denecek yerde dâimâ (Fransız Bayrağı) ve (Biz) kelimeleri kullanılmaktadır. Sonra ırk ve milliyet i'tibâriyle tamâmen Türk olan yerlerin Suriye hudûdu içerisine alınmış olmaları, Akvâm Cem'iyyeti'nin Manda'ya verdiği ma'nâ ile taban tabana zıt değil midir? Fakat burada akvâm Cem'iyyeti'ne verilen taahüdden ziyâde "En büyük Fransa" mevzû-i bahsdir. Fransız muharririnin kalbini dinlesek yalnız Ayıntab, Maraş, Adana ve Kilikya'nın ellerinden çıkmasına değil, Ankara ve Sivas'ın bile Suriye mandasına girmemiş olduğuna yandığını duyarız. Askerî ve iktisâdî tahakküm Fransa'ya geçtikten sonra bütün kalemler bir müstemleke süngüsü oldu. Madam Gaulis'in yeni çıkan "Türk Mes'elesi" kitabını okuyunuz; bu eski dostumuzu tamâmen değişmiş bulacaksınız. Gaulis Hanım, bil-hâssa İngilizler'e çok atıp tutuyor. Fransa'nın Şark'da üreyip yayılmamasına evvel ve âhir onlar sebebdir, diyor. Yine makalemize dönelim: Muharrir son çizilen cenûb hudûdumuzu hiç beğenmiyor, "Bu hudûd, Fransa içir birçok zararları mûcib olmuştur. (s.6) diyor. Asya içerlerine doğru mühim bir kapı olan İskenderun limanı Türk toplarının te'sîri altına girmiş, Haleb de aynı tehlike karşısında kalmıştır. Nusaybin, demiryolunun cenûbunda olduğu hâlde murahhaslarımız vaz'iyyeti bilemediklerinden orasını Türkler'e bırakdılar. Hudûd öyle bir vaz'iyyet aldı ki, vagonun sol kapısı Türkiye'de, sağ kapısı Suriye'de bulunmaktadır." Bu satırlar okunurken, insan Suriye'nin Ren sâhillerinde bulunduğunu ve Türkiye'nin Almanya'da olduğunu zânneder. Tenkidler hep Fransa hesâbınadır ve aranılan şey, Asya içerlerine girecek yolların Fransızlar elinde bulunmasıdır. Bizi beyaz ırkdan saymayan Fransız muharriri hudûd üzerindeki ba'zı kabileleri beyaz ırk ve Fransız dostu göstererek bir harb hâlinde bunların Fransızlar için mühim bir kuvvet olabileceklerini, buna mukabil Arab aşiretlerinden ba'zılannın Fransızlar'a düşmân ve Türkler ile müttefik olduklarını söylüyor., Hudûd civarındaki unsurları merbûtiyyet i'tibâriyle Fransa ve Türkiye arasında taksîm ederken makale muharriri hudûda yerleştirilen Ermeniler'i ehemmiyette kaydetmekde ve Ermeniler'in faaliyyetinden bahsederken "Bu hal, Kemalistler'i endişe-

66 ERDAL İLTER ye düşürüyor." demektedir. Çeçen ve Çerkesler'in ötedenberi müşkil zamanlarda Fransızlar'a büyük hizmetlerde bulunmaları makalede takdirle yadedilmektedir. Bu sözler, yalnız "Revue Politique et Parlementaire"nin makalesine münhasır kalsa idi şahsî bir düşünce der, geçerdik. Fakat yukarıda da söylediğim gibi, bu son senelerde çıkan kitâb ve makaleler hep aynı esâslar etrâfında tekâsüf ettiği için maîn bir politika ve umûmî direktif mahsûlü oldukları anlaşılıyor. Madam Gaulis, Claude Farrere ve bir vakitler bir Türk kadar da'vâmızı müdâfaa eden (Tan) gazetesi ki, Türk dostu tanınmış Fransızlar'ın birdinbire aleyhimize dönmeleri, kalemlerinin şerefine hiç de yakışmayan iftirâ, tahrif ve fenâya yoran tahminlerle dolu makale ve kitâb yazmaları başka neye müstenid olabilir? Madam Gaulis, 400 sayfalık kitâbım kimin hesabına doldurmuştur? İngiliz ve Rus siyâsetinin kazdığı uçurumlar ortasında bizi hemen kayacak ve yuvanrla-. nacak gibi gösteren bu hanım, memleketimizi Paris'den (s.7) baktığı teleskopla mı tedkik etmiştir? Yoksa o da, Franşe Despire gibi İstanbul'da bir kaç saat kaldığı otelin odasından bütün Anadolu'yu ve içimizi görüp dinleyecek kadar kerâmet sâhibi midir? Madam Gaulis'in büyük kitâbı ayrıca tedkike değer bir propaganda eseridir. İleride bununla da meşgul olmak, bizi tenvîr etdiği kadar Fransız servisinin kimlerle ve nasıl çalıştığını göstermek noktasından da çok faydalı olacaktır. Fakat bahse dönmeden Gaulis Hamm'a şunu söylemeliyim ki, yazılan Fransızlar'ın aleyhimize oynadıkları oyunları örtememiş, bizi ne Sovyetler'e karşı i'timâdsızlığa ve ne de İngilizler'e karşı fazla şüpheye sevkedememiştir. Bizim Bolşevikliğe yaklaştığımızdan ve hattâ ileride Bolşevik olacağından şüphelenen ve Amerika'yı bile bizimle tehdîd eden Hanımefendi'yi, Gazi'nin bir sözünü hatırlatmak mümkün kitâba toptan bir cevab teşkil eder. Gazi'ye sordular: "Ta'kib etdiğiniz hangi idâre sistemidir?" Gazi cevap verdi: "Kendi sistemimiz." Madam, kitâbınızın 400 sahîfesi şu iki kelimenin altında ezilmeye mahkûmdur. Bizim ihtiyâclanmız başka memleketlerin ihtiyaçlanna benzemez. Ta'kîb edeceğimiz sistemin de kendi sistemimiz olması kadar tabiî ne olabilir? Biz sizin pençelerinizden kendi sistemimizle kurtulduk ve bundan sonra da kendi sistemimizle ilerleyeceğiz, müsterih olunuz, ne İtalyan, ne Sovyet, ne İngiliz politikası programımıza hâkim ve müessir değildir. Fakat ne yazdığımız kitâblann ve ne de hudûdumuza dizdiğiniz bi-çârelerin, Şark'da Fransa'yı genişletecek bir kuvvet olmadığına emin olmalısınız.

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ 67 "Revue Politique et Parlementaire" deki makale bunu biraz anlamış gibidir. "Türkler, Franklin-Bouillon Muâhedesi'nin hilâfına olarak (Ördek Gagası) denilen mıntakanın şimâl kısmını ellerinde tutuyorlardı. O zamanlar kıtaâmızın vaz'iyyeti yeni harekât icrâsına müsait değildi. Dürzi isyânı da zuhûr edince, işgal sâhamızı genişletmek imkânı kalmadı." diyor. İşte bunun içindir ki kadın, (s.8) erkek Fransız kalemleri seferber hâle geçmiş ve o zamanki imkânsızlığı propaganda ile ta'cîzler ve tahriklerle kazanmak için birleşmişlerdir. Garîbdir ki, bu miyânmâlı Fransız nefsi, şimdi Alman kalemlerinden de tutmaya başladı. İleride bahsedeceğimiz bir Alman gazetesi, hemen aynı kelimelerle, ya'nî tamâmen Madam Gaulis'in diliyle bizi tenkid etmekde ve Akvâm Cem'iyyeti'ni imdâdımıza çağırmaktadır. Ördek Gagasi (Bec de Canard) nedir? Asya içlerine doğru Fransız istilâsına açılmış bir kapı. Bu kapının İngilizler tarafından kapatılmasına mâni olmak için Fransızlar herşeyi göze almışlardır. Cenûb hududumuzun bütün müşkilâtı bu Gaga etrafında toplanmışdı. Dicle yolu kapandığı gün Fransızlar'ın Asya'ya dikilen gözleri de kapanmış olacakdı. İngilizler'in şimâl-i şarkîden i'tibâren Kara Dağı, cenûb eteklerine kadar işgallerinde tutmaları ve günün birinde bizimle yapacakları bir anlaşma neticesinde Dicle'ye uzanan Gaga'yı büsbütün koparıp atmaları ihtimâli Fransızlar'ı en çok korkutan bir ihtimâldi. Fransızlar bu Gaga'yı kurtarmak için cenûb hudûdumuzun yakınında "Roma Yolu"nu esâs tutdular. Manda ta'bîri gibi bu yol da, istenildiği kadar uzatılması veya genişletilmesi ve istenildiği kadar eğilip bükülmesi kabil bir lâstik tel idi. XX. asırda her şey amelî ve idâri maksadlara göre tatbîk edilirken, 2000 sene evvel yapılmış bir yola dönmekdeki maksad her halde gizli olmakdan çok uzakdır. Fransızlar'ın çok ehemmiyet verdikleri bu (Roma Yolu) hakkında târihleri karıştırdık. Ne coğrafî, ne târihî ve ne de bir memleketin hudûduna esâs olacak askerî mâhiyyetde bir şey bulamadık. Vâkia, Milâd'dan evvel Mühr-dâr ile Dikran, ya'nî kayınpeder ile damad arasındaki geçimsizlikden istifâde eden ve Dikran'ın oğlu tarafından yapılan ihanet ile galib gelen Romalılar, 66 tarihinde Suriye şimâlini ele geçirmişler ve Pompeus bu havâliye hâkim olmuş. Fakat Partlar'ın daimâ taarruzları ve Ermenistan ıkrallarının da bu arada fırsat kullanmaları, Romalılar'ı çekilmeye ve kendi himâyeleri altında Ermeni kırallarına bırakmaya mecbûr etmiş. Sonra vak'alar ve bu havâlinin elden ele geçmesi tevâlî ediyor. Arşagonik hanedanı söndükten sonra (428) buralarda, Bizanslılar' ı ve İranlılar'ı ve daha sonra Arablar'ı (s.9) görüyoruz. Romalılar'ın en hâkim oldukları zamanlarda bile Nusaybin son hudûd noktası olmuş.

68 ERDAL LTER Roma hâkimiyyeti fiilî olarak Nusaybin'i geçememiştir. Ceziret-ül-Ömer, Arab istilâsından sonra, ya'nî VII. asırda tesîs edilmiştir. ybu sebeple bu iki şehir arasında mühim bir yol inşa edilmiş olması meçhûl olduğu gibi ihtimâl dâhilinde de görülemez. Romalılar'ın Asya ile yaptıkları ticâretin ta'kîb ettiği yol, her hâlde daha cenûbdan geçmektedir. Milâd'dan evvel I.asırda Romalılar Fırat'ın şarkında bir hâkimiyyet te'sîsine çalışmışlar ise de, teşkilât yapmaya bile fırsat bulamamışlardır. Esâslı bir hâkimiyyet ancak Milâd'ın II. asrında İmparator Traianus zamanında mümkün olabilmiştir. Şu hesâbla Roma'nın oralardaki mevcûdiyeti bi'l-vâsıta olmuşdur. Bu da ancak Hadrianus zamanına kadar, ya'nî hemen 15-20 sene kadar devâm edebilmiş ve ondan sonra Roma teşkilâtı Fırat'ın garbına çekilmiştir. Vâkia, artık çizilmiş ve Fransızlar'ın istediği derecede muallâk ve karışık bir şekil almış olan cenûb hudûdu için binlerce sene evvelki vak'alara dönmek ve Roma yolunu târih sahîfelerinde bulmaya çalışmak bizim için lüzûmsuz bir yorgunluktu. Fakat Fransızlar'da büyümek hırsı mevcûd ve bu hırsın ufukları Asya'da ve Türk topraklarında bulundukça bu meşguliyyet ve bu yorgunluk millî bir endişe mâhiyyetine girecektir. Muharrir, Fransız hudûd murahhaslarının affedilmeyecek coğrafî cehâleti yüzünden Nusaybin'i kaybettiklerini yazıyor. Onlar vaz'iyyeti ve tarihî bilseydiler ve ellerindeki dürbün hudûd dağlarından ziyâde Dicle vâdîlerinin öte tarafına çevrilmiş olmasaydı, Fransız postalan Nusaybin'in bir kilometre cenûbuna değil, hakiki Roma yoluna, kilometrelerce cenuba çekileceklerdi. Fakat şaşılacak şey! Fransız postalan şimâlde iken (Kamışlı) mıntıkası "Berbad, ıssız ve kum fırtınalanna ma'rûz bir yer iken, şimdi Cezire'nin merkezi 10.000 nüfuslu bir şehir olmuş. Nusaybin ve diğer mıntıkalardan kitle hâlinde insanlar hudûdu geçerek bu yeni ma'mûreyi doldurmuşlar!" Paris'deki masasında medenî şehirler kurup, medenî insanlarla dolduran muharrir, acaba hakikatte Kamışlı mıntıkalannı gezip görmüş veyâhûd bî-taraf bir adama göstermiş midir? Kitle hâlinde hudûdu geçenler kimlerdir? (s.10) Fransız silâhlan, torbalarında Fransız fişekleri ve altlannda Fransız otomobilleri bulunan mücrimler mi? Rusya Ermenistanı'ndan, Macarasitan'dan, Yunanistan'dan... iğfâl edilerek getirilen bî-çâre Ermeni muhâcirler mi? Yoksa bütün hudûd boyunca ve bil-hâssa Kamışlı ve diğer mıntıkalan bir kaçakçı yuvasına çeviren haydûdlar ve me'mûrlar mı? Bunların Fransız medeniyeti ile hangi noktada alâka ve iştirâklan vardır? Fransızlar, mübarek ayakları basar

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ 69 basmaz kum çölleri cennet ve kaçakçı kulübeleri apartman oluveriyorsa, Türkler'den çok ma'mûr olarak aldıkları Şam ve Haleb'den daha ehemmiyetli de onun için mi? Aşiret akınları ve gazveler dâhili politikadan daha lâzım da onun için mi? Muharrir diyor ki: "Türkler, Roma yolunun arazîde eseri bulunmadığını iddiâ ettiler. Mıntıkanın iyi bir harîtası olmaması ve bizim harîta almamıza da müsâde etmemeleri büyük müşkilâta sebep oluyordu. Bunun üzerine bir zâbitimiz tayyâre ile arâzînin fotoğrafını aldı. Orada yol sarâhaten görünüyordu. 1927'de haritayı ikmâl etdik ve Akvam Cem'iyyeti'ne verdik. Akvâm Cem'iyyeti tarafından gelen Danimarkalı General nihâyet Fransız iddiâsını kabûl etti. Fakat, Türkler yine razı olmadılar." Evet, mösyö, razı olmadılar. Çünkü zâbitinizin muâhedât hilâfına tayyâre ile aldığı fotoğrafda görülen fasılalı yol parçaları Roma Yolu denilen hayalî şose değil, köylülerin yağmurlu havalarda geçmek için dağlar arasında yaptıkları bozuk bir keçi yolundan ibâretdi. Hattâ bunu, bî-taraf zannettiğimiz ve hakikatte bir Fransız'dan ziyâde tarafgir bulduğumuz Danimarkalı General bile anlamış ve aradaki ihtilâfı hâl için mutavassıt bir yol yaparak meselenin Ankara Muâhedesi'ne uydurulmasını tavsiye etmişdi. Ya'nî, Türk iddiâsının doğruluğu kabûl olunmuşdu. Esâsen, ısrârlar neticesinde General Gaile'nin işgal ettiği yerler zannedildiği gibi Fransa'nın Suriye'deki nüfûzunu artırmamıştır. Fransız müstemlekeciliğinin bütün hedeflerini anlamış olan Suriye vatanperverlerinin hâricdeki neşriyyât (s.ll) ve ifâdeleri ve Suriye matbûâtının yazabildikleri makaleler bu sözümüzün en sâdık şâhidleridir. "İşgalimizin bir faydası da ırak ve Türkiye'den bir çok halkn himayemizi geçmek üzere akın akın gelmeleridir." iddiâsını ise hudûd boyunda her gün bir vak'anın kendilerini perîşân edeceği endişesi ile eğreti oturan Ermeni muhâcirlerine sormak kâfidir. Hudûd mıntıkasını az kuvvet ve az masrafla işgal edebilmek görülüyor ki şimdi Fransızlar'ı en çok düşündüren bir nokta olmuşdur. (Oradaki Çeçen ve Çerkesler ile şâir aşiretler itimâda şâyân) olabilirler. Fakat hangi felâket karşısına getirildiklerini gören Ermeniler ile memleketlerinin nasıl bir mikrop yuvası yapılmış olduğunu anlamış olan Suriyeliler, muharririn ta'bîri veçhile bir harb halinde Fransa'ya ne dereceye^ kadar dost ve yardımcı kalacaklardır? "Hudûd muhafızlarına hudûdda arâzî vermek ve oralarda âile teşkîl etmelerine çalışmak." aldatıcı ve çürük tedbîrlerdir. Makale muharririnin kendi kendine sorduğu bir sûal var: "Fırat ve

70 ERDAL İLTER Suriye'den uzak bir noktya niçin yerleşmek istiyoruz." dedikten sonra: "Fransız arazîsinin genişletilmesine ma'tûf olan bu mevzulara şu cevâbı vereceğiz." diyor: "Birinci sebeb, ahlâkîdir, muahedeye riâyet mecbûriyyetindeyiz. Suriye hudûdlarını emîn bir vaz'"iyyete koymalıyız. İkinci sebeb, bu mıntıka gayet zengindir. Almanlar'ın harbden evvel bu mıntıkayı bir müstemleke yapmaya çalıştıkları ma'lûmdur. Ankara Muâhedesi ile Kilikya'yı kaybetdik. Bu mıntıkayı da elde tutumazsak, affedilemez bir hatâ işlemiş oluruz. Fa'âliyyetimiz başladı. Yarın tamâmen Fransızlaşmış olan arâzîden şemindiferler geçecek ve servetimiz artacaktır. Mütehassıslara göre Ördek Gagası, Musul petrollerinin bir parçasıdır. Revandüz-Irak ve İran yolları yapıldıktan sonra bu mıntıka en mühim bir iktisâd caddesi olacaktır. Bir de siyâsî maksadımız vardır: Türk Asyası ile İngiliz Asyası arasında (s.12) ve Dicle üzerinde bulunan ve İran'dan uzak olmayan bir pencere, Fransız nüfuzûnun genişlemesi için birinci derecede ehemmiyeti hâizdir. Bu ehemmiyyet bütün kesâfetiyle Suriye'de toplanmıştır. Coğrafî cehâletimiz ve affedilmeyecek ihmâlimizle kaybettiğimiz arâzîyi tekrar ele geçirmemiz için bu nüfûzu kuvvetlendirmemiz lâzımdır. Düşmanlarımızın göz diktiği bir mıntıka şimdi elimizde bulunuyor. Bu mıntıka ve oradaki nüfûsumuz garbî Asya'daki nüfusumuz için büyük bir ehemmiyeti hâizdir." Makalenin ihtirâzsız, pervâsız sarîh ifadeleri bir söz söylememize lüzûm kalmamışdır. Hatta propaganda meselesini îzâh etmek kâfi gelecekdir. Bunu ve buna benzeyen Fransız eserlerini gördükten sonra "Fransızlar bizden ne istiyor? Niçin bizi sarsmağa, zaîf düşürmaye çalışıyorlar?" Suâlleri kendi kendilerine cevâblannı bulmuş olurlar.

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ Fr««f/t pl & SI i 1931

72 ERDAL İLTER î J v j.jj.js (jj? # jjfijç* esjju* «M J 1^ s ) j «j+j^-k er-^j > J /i) J>Jİ jvjm^ ^İj il Jı y jb«i>u.j jk J U ^ L * / tfü}^1 J^jl sj'jj ja.julk. (jaıt" j.jajl^ijj ç^r jr i]jllir Cn^-I jlıl.1 oj.jlil eı'ljj JL;j «^^^Jjl ^ oljl^-l yj\j J\J 4U } \ JT üb\a>y «ul. (jjtll* j ^JL'O^T.J-UİJ öt'j^jj jf^.ts-îlljl.(jjjjl-a.'^ ^L/U-^JJ.^ji»..-»JL vjijusi ^ijf ^Liî jfjl J rx\ Jljul»ijlj\ S jj v.o.1 İ6Jİ jr fjjl-mjl.j «4iIm> (y o-^a* jjjljifl j U'U j «il'ol j «a ^L.1.jJLVjl ju»"l>.jj^vi Jİ^* di' «il^j» ijl D f^u/j!» «JLİ^ J»- «il'jjj-*»- 2 Jİy-1 '-^jjjl iai- j; juljl ( J.>> jc") j- «J, MUV j-^l-u eivjj- j j'j-^lj^ Jbj!»»JLUjj- LSJ^I.jJO^fJ JfT Ub fit j; >Jİ_,İ.J»^İ fjjo 0^1 Ctlrl ^»j- 4»- vjif j jıj^a-jl il^jl 3 ju\ j <0;^ fj-fo jj.'^j-^t.^jl ^-«Vjr-î ^ ^ jr»jui * t I ^ < jj,' JjaL.ll CİİCİ U'b 4İJÜvjjV,j".^^iL oyjr ^VjI yj\y.j\ t ^-b «Jj^ f jrlji Ub j-a:* j 'Mü vim C # ]

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ 73,jJ>Jİ js kj^m.'ujj leb ^JUJ.ui-ı-ijli dbl^ji jl:_l. ) j J^-l'j Jli ö^y oil,ül> iji <«uil j fl ^ jl--ji di.cs^jjjfs^jf^ jl-f* jl ^Jju-^ y «J-jl jb». < j-afj^ıi" JL jr juj.0,-" Lb JJÎJT ^ j^vjj* J^ı^ J -^'jjjt jiıı jt-i ^ jlj^jjl i!l j JL>- ( J d l ' L b.jk-aî.b (jj-^m» jyy <r!jjjî>. Leb i duıry d.j:.»!^ c.jj^i 1931 3_>* 10»ili «Ji lit, >JI j j; / <* 1. Revııe Politi^ne et Parlementaıre jl j Oj^l J-i-Jjl «-du*u -Udi"./ ijl ijjf JUJI JLî*»j-To»jl JpjljO; J.j-'l» jujl Jy^-* <_çjj*»jbl Jî-iu" lil^jly >-ily,/bl >JI> J diri j ( 5000 ) '^u-i Jljo- I J^l JJ-»- ^c^jjs f jj.aünljb.jj^l- ^Jljjl oj 1930 Jb> 3 ej.4i)l.j^jvuiij jbs ojlolj Jy'- ü- 5^^ ü"' «J 1 J>- ıjj^b «.j-»-*^ Jlb, ^-lijl. ^-"^'-i'l JU-ii jbl» l}jj y j^^l

74 ERDAL İLTER v-j^i-fi e ( c t ı s y j t > «^jjjl J L a < jlcij' jj'j' «jr.-vai.^ JLjl; ^ jlil». juji jr ^îlj «:I_I jdivji j ili U'L o / «iu.*?- fljjî Jİ oucl J jbs»jb 1 -Cil Ji.li & JtJilS 0Ç «J^ajbl i)j/. juscl^b J jjjl jil» J 3 - A^ı v/ J^iji j-b 4-tC-j; adî (^JUJI J (Ojl) j»jo^ji j j-öl; j Jp-^/f c-j^tjui-» >ji_,» l/b j/ja.1 ^ ts)j*- J. jj.oiu-'^i ^jy(j) ) (jhjl >-îly) trb.j; csjj-».» jvjlibj' t.lc" ^jufil J J^ Ify, «U» jil> j) «U'L dll*r rly»t jjt ili î>»j\»3 o > fl_>»t Ja.ü î jjjtj -c» a * ily f cll t f ^jlıla j- Jl» iu-^j j-li «ilj^ji y <_UL 4 r du^j.>'t f JTj OLL> jjjji j s (bl. j) Jİ y. fj, y. J JÜJ jjy I jfy j-if Llc.1 j» s >Cyj! J^bf «ibr» öu^ ^. ( jju^ J:jl Jjl ^u-'ull-lf ^ ^y*? î

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ 75 jjy J^ ö))xjc.\ j^jl f\i J J^jj ^. ja^ili 4 a: jl» J-Ü.OvJL- t (jj^t" d- ^ }\» j* Jl^İ.^»JL^jjJjI.a-_,:> j^s e Jj^. ^-JT j jjj».. Ju-ül^ «^.r j-bjl j/j^yji *. j j t j ^«u» f»nşj? ^ s ^J-Ojl.jUU l J ^s^jy jlil c-ji,1 jxjijl j JJ^L-». JJUÂ^.". jjj jljul» Ö-aJ^ (>L ^jr. Jy,jd i]^u- J^jj >-il_,i J ö^ tf^'jjjl JJ-*»- csjy 1 >jl> 0.»'J 1. (** * Jj~)l^Jlf»uJLoj>. j Jj.^-^f -> dr*- J «iljli.» jj-'^lr^lü VJ^ «l^l^l cj»^ s)j^- -îj-^-. cr^'-jjl LtkJ.^J. o- 3 ^ lf> x ) «-^Uî ^Jc-J^JL ^» j/j-a-l ^ j-duli i)jlı«jl j.acrl aj bl) -ti" «t^j^jj^»jjt^ji -liff ' «j J b U j îl (Revue politi^ue et parlementaire) y ij.j. Jif laü. t J ((J-H-Jİİ^-*»^ } Ll j kjl^i'jul».jjc- i ] ^ ^IzSjj -ÛJÜ^ J uw- j Jf^J..uil JaI j,klot Farer, Madam Golis. j^l^t ^Jjl ^jj S ( T a n ) j-i'l -^J^ j; ojz»il^l.ü t ^J^cjj»jy^J ^JUjl; sjtlj^ -JlL. jljf t İJ^I ö^t^i 41 ^ty 400 ^ ^ r^1* ^ o^-itjjl J^jjj^-jl ^»-»i*» «i^l- ı^-ijj î j-t^-jj-jj-j

76 ERDAL LTER j]_>jlj jt ^lily «Jjl î J-Orl jjjj ojl VJJ^ciJ jj^'vt jui-bjl dlitjl Jiı.Jli C-et çlij; î J J.».u> L» J) jbl» dl^-j. U'Uj^. J JT.J jbf d j'^c j-bl >JI_,» jbı» ^-^J jy^ısj jij' J^-* '-^.A 1. jai^vjl J^İ j «jj-c Akâı" db^-jf JİJJLİJL J^I/J 4İ i)j>i!^a31 ^J*^j- ı-jji ^ j -» «i^ ' < isj, < J^^j^s}'-*.>1 «j*^ *>ts ^ j <ibjlc «.^-uil ^L j-d <1«>. j-u jxı> vjlj>- jr jo, < î jj^c u.jbl ojljd ; jj^a a. tj^r» : (^JJ'.J (^jlc. -ÖJİ.aJT eut ^ 400 < fbl ^--IaT. >.j o ^»-Lul i) JLuClr aî-1 ji. î ^l-'vjl * j-j jbli (ju^r.j.^r,^ jtc-a- <^-0-5" jjyjy Aİt^ai-T JjjJ^Ja^ ij>. < o ( jubl 4,' { jsjj\ ( j.^.^ii'ja Jjrc-jujjlı Lü. jjtfj y^.j ^L Jf-ij^ JAKjI a.'.a»yt i] J.jlp. jjcjuji _) i]jlbj" ca«i Aiiolijl o «ı j* jy AİUt Revue PolitiRue et Parlementaire cr-^^ jt j; Jlül jj4i*.jjl> i')))*. (jjtf'-s o^». ^ i J& I AIİJİ. <r ^Jlili ctlr^

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ ŞGALNE DAR YAYINLANMIŞ 77 U'lcl^ tpuj jl J JUCjl (^Juii >J!> dbol «o,. y ojjjjjıi jli \ >JI j «iljji. («IjU 1.1c jllt j jj^-.jj. jjo-ü.^cu «jcjlaj ^î-.*" fb*b «-i^c! a.*;." ıjj sf ^ J- 3 * (Bec de Canard) ^»jjj! «^. ultui Jm:»J* )ciltli y. j\» j >Jİ j jyy J^jj- 1 - ^y-r. Ö/ V^* j o 1 ; ' i)j>ji j o/ JUjJlli Jy. ^ALc'y.J».oiilJ*\ UİC y J>(c^ ja Jj** Ju j. cs-ûf^1 J^S Jj/~.»jO _}.jj^li-l ;bl» I IjÜ IjLaI jlclc jl'djl 4ı<»o Ifi^ I j «J.jr Jl>Jl j. j jvjtjji Jj>-iJI (jj>jij Jû-I^J^T ct^-l J Jr ^JJ» «aıi-jlı ^i». jlcli y Lj ^VJ-'ljjl jbl» ^ol-'*:-»! ^Jyy ^ U'L. X-*.^jJj." dll-^j Jıli ^ djfy J^i^ Jr^ *jf (ijblj J^ ^ ^.J^-^i Jail^l Jsf.-JL^» j^l. ^accjj J JuL-l JjI M- ^«JL.'VU^f'. juiljjl ısjzrf -»s* ( J ı s j f c j j ^J^J ^Jjl^-Ll dl^citj' j jl' Jl^ Aı". < JlJ*>* ii'l jbji* Ulj CS Jfijl dl'iyüjj ja.1»jjul-i Jl <o>- 6 6 uuji Ji-ljT jub Jja. t/i O*' v 3^ ^.VJ; cs^j'^j «^Ijf y.jdb^jli^ jhjujl j l. JLC-J <i3ljr ^JllJ J.Jİ.adî (jal-fj ju'l dljiujv. y JT x] Jl/ jjjl ^ j Ulâ J ^Jl-'ljrl a tf^lljijj ^Jbj. (428)"'^j-»

78 ERDAL İLTER i)^ ÖJ-İ--İ fl İİI İİJJLj;. jjyjjjf. JU--1İ JjVjl J-» ^JJ er 1 -* 1 ts-"^' «J^ y JJZİjTİ ^A-V O^-afi ^ S"-i*" j-c-^-i-l J^1 ı/j"- 4 *' <-T U J Ub «JL^ J_y ^jc-i s^jlj ei'ju ^-i-tr OJTL L-T JjlJU^ cr j J--U. jij^my j <x\> oxxit J^JU-JL Jks «a-'uj jlj^r j^ijjc 1,Xj.*e. ib}l«î L. jji.1 j\ «k-iyi. J-^^j' tf.jjljjl cy,'l>j. j-lijl^/jl rljj jbli 20 : 1 5 J.» < jl>tt ( j-tjjî ) Jf T. j.-».ıjl Ç. eiltij^-cli" I j u L. o. 1 J&j ju.4 ^jc_»li)j>jl j 3 jsj*-jîjt Ulj ctlrjj ^J^r. ı^j- 4»- j^j 1.^-ûl;ytjyj jj^ljl-uiy jl-l ^ JLü 1 S^^y J i j» is'j" ^ff «-O-/ 0 ' j <-->-».'1 j J- y j c J y lijyj ö+jy (j'u». dl»-<.l.a,l jie. eu.jjj>. j ).(^J-Ojl ^J.i-j^j-ci^L» dl «Uoolıj j y i dy_ Ljj j.;> ( y, dl;.!^' ^)<C-y^ >J1 j tijc-^! L;». -o<>.j.^/s* J>3j** ( /> J J alj İ )) ^«ikl. ( J-İA'^İ ) Jt^J 10,000 ^>C- O^i 1 J.J. ^ı y ilj"^' (^JjJs- jl'l il jjjc,j> } CA-^» VJJ3 5 J^f^ «J^-^l* ef^-jl «! ^Ll^jjJjj ^tjj+jv Jjo».-uJL î Z' vtaf ^ t J 3 ^ I j

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAR YAYINLANMIŞ 79 JLül.. jjjlzjl'j) ı < jj î ^/JU^t jü^ U.llljJ-^ jja». î^j^u- O 1!-^- 5 * ^J^AI î j J-^-v» -r j^i J^» JjrJI 1 JJJİJ CS^İJÎ-İJ aj^ki,5-lu '^İJA.'-U JrJİ j jl/ ; LT JUİ-J rjj j^l jul iljl. î Jjj: }. ^J' 1 J i Jj»^OJ-î Ojf tfj*. 1.»»-»p/j S vü'jl Lb j-u»-.) rl- cs^-l- ^ J ry -îbj-*»- î o f jv Ub jib jjcl" «Jj^U \ j ^Ullj! j jl <il i 4İ-I»jüa jjalt» J O.Î 1927. 'ö-ly-j^ <r. <;»!>U- ol-ul«ijjjllal. j>-.a^ljl ^ilj * jbb Jy Uj; (ij^-jlj J.?.a^-ljT ^Ülj j^j <±L»j>Jj^A JJUu/'f 4 Jl-JT 41 otl* JU ol» ojlı- ^ l^'j 1 "- 0 öjjy ^ MfT «UJIjU J^ijlf'lj jj>jij>j»jvuüij-j J.ll; ^ j'&i-l JVÎIJÎ".» Ji Jj. ^.^IJli^l etille Jbu Jjl^l t-u dt-sj,^. j^'l^, ıs 'ıy^ S a:,ij )i" ^ iı j J^

80 ERDAL İLTER JJL. iji i ] y y ^Jrtjb d-lc^u* J c^j Jİ»1 J <il;u J^/ di'-fjy j Jl^ o^-uji j; il jllül». jj-j^li o3ji djt jij_js»ji Jjr\ öjiz-u j-jb^f ^üi^ij ^ j j<ilju«a,i JL-i 3'.> 3 * j^a» S»*Ijjl ). j-t-iljl -4.İ' jr j.jjijijs İli. JA-^jI ( jljli «j^cl jl'j^-e >0JLT^J d^rjclf «IJlujI j.jj^ ^.tt-js'-f ot^i ^pu Lii övjl ^ r ) ^ij^j J- 1 ' ^.cjjlj j Z jı jjii <>' AıA-JI^»»jdL ^Jj* j 4-4»-.) i" <l*lc.jj'jji J d^jrj ^iljt Jüaj^» î jo^uf^ ^sx) : jljjiivzjy CJİT^JJ' <±h -dil*» I 4 j)}*' >J jr jljjl I ; j S ^ o j j j l _ j > - y f j ^ i j ^ j T ^-Jjja» A ı. cjcj 4i.>jaL«< jaj!mi-l jç-j* i l \. jj^sz'-j -ok:- y j>. 1.5^1. j-jlr y <C.»^>JJ <jyl. jjl.y»^ Jtf.i_.iJL j4ı> J_jl jo,^». jl» «~dl oj-ülı. y. jijclf^-«jai^ tic'jjl.. ı$j)lıl» j^-jli.jj/jl^^l U^-jr ^.^J o / öbj J J'ı/ 1 - /-»-'bj. JJ.-^JI j dl-^jji ^.Ict İİ.jjjI. j-o^^/jl ^«jjl jl-ül j ili j» I jt^.o^-ljl ^A-T JrjCl T ijjy : jjjij j

FRANSA'NIN SURİYE'Yİ İŞGALİNE DAİR YAYINLANMIŞ 81 dlijü >Jİ j»j?, j ju>l Jt'jj! jji'l/lj j^y - } of? ıs- 1 *-:- y. JrJ % ^^-çs j * I JİJ^" J^-İJİ J-Çc.1 sjlc >. jyjjy.jjii J b*. J-'-j'v jj jr^l c^-' LS j*- fjj. ^ac^ Jtf' diri Ji' dl'-jlî^ jj<rl»j^c J * jjjr J>Jİ>»j^rij^r j-j^ı yj\j j/j-^t.>