BULGARİSTAN TÜRKİYE SINIRÖTESİ BÖLGESİNDE ORGANİK ÜRETİM VE YEŞİL ENERJİ



Benzer belgeler
Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

Sağlıklı Tarım Politikası

TEBLİĞ. a) 29/12/2011 tarihli ve üncü mükerrer sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine dayanılarak,

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

10. SINIF KONU ANLATIMI 37 KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

ADIM ADIM YGS- LYS 92. ADIM KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 1- Organik Tarımın Tarihçesi

TSE den Aldığınız Helal Gıda Uygunluk Belgesi İle Tüketicilere Güvenle Ulaşın. TSE Helal Gıda Belgeli Ürünleri Güvenle Tüketin STANDARD ÇALIŞMALARI

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

TKDK DESTEKLERİ AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

Buna göre, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği nin amacı şu şekilde tespit edilmiştir:

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

ECOCERT ORGANİK SERTİFİKASYON BAŞVURU FORMU

Atila ERTEM ETO Yönetim Kurulu Bașkanı

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM ve BİTKİ KORUMA

ORGANİK TARIM HIZLA GELİŞİYOR

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA COĞRAFİ İŞARETLER

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA COĞRAFİ İŞARETLER

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

USB - Ulusal Sistem Belgelendirme İTU (İYİ TARIM UYGULAMALARI) NESRİN SERİN Genel Müdür

Organik Meyve Yetiştiriciliğinin Temel Esasları

ORGANİK AVRUPA AVRUPA ORGANİK GIDA PAZARI VE SANAYİSİNİN STRATEFİK BİR PROFİLİ

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof.Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

5. Sınıf Fen ve Teknoloji

BVKAE

Ziraat. Müh. Fatma MAMAK

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Gıda Güvenliği, GDO lar ve Sağlıklı Beslenme. Yrd.Doç.Dr.Memduh Sami TANER (Ph.D.)

DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ. Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

12. SINIF KONU ANLATIMI 7 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER ÇALIŞTAYI ( MERSİN) ÖZEL SEKTÖR AÇISINDAN SORUNLAR ÖNERİLER

Bitkisel Üretimde Genetiği Değiştirilmiş Ürünler: Efsaneler ve Gerçekler

AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUM ÇALIŞMALARI. AB Ortak Piyasa Düzeni

Proje alanı, süresi ve bütçesi

İYİ TARIM UYGULAMALARI NASIL YAPILIR?

SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ

"GDO Yönetmeliði" tamam:gdo'suza GDO'suz demek yasak!.

DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık

İŞ ORTAĞI DAVRANIŞ KURALLARI

BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER

Eco new farmers. Modül 8 - Belgelendirme, Standartlar ve Prosedürler. Bölüm 2 - Çiftlik Düzeyinde İşlemler

Kaynak : Tutku yayınları Ders Kitabı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

MUĞLA İLİ TARIM VE HAYVANCILIK ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

COĞRAFİ ETİKETLİ ÜRÜNLERE İLİŞKİN TÜKETİCİLERİN TUTUM VE DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

GAMBİYA ÜLKE RAPORU. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu Afrika Koordinatörlüğü

GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dursun KODAZ Gıda Mühendisi Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı

3. Ekonomik olarak hala geçiş aşamasındadır ve sonuç vermemektedir. 4. Ekonominin gidişatının tamamen devlet müdahalesi belirlemektedir

MADDE 4 (1) 5996 sayılı Kanunun 3 üncü maddesindeki tanımlara ilave olarak ikinci fıkrada yer alan tanımlar da geçerlidir.

SÜRDÜRÜLEBILIRLIK ARAŞTIRMASI

TEBLİĞ. a) 29/12/2011 tarihli ve üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine dayanılarak,

25 Ağustos 2014 PAZARTESİ. Resmî Gazete. Sayı : (Mükerrer) YÖNETMELİK. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:

Dengeli Beslenme. Efe Kaan Fidancı

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

Türk Gıda Kodeksi Özel Tıbbi Amaçlı Diyet Gıdalar Tebliği

MADDE 3 (1) Bu Tebliğ, 16/11/1997 tarihli ve mükerrer sayılı Resmî Gazete de yayımlanan "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği"ne göre hazırlanmıştır.

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

ISO / TS 22003:2013 un Yeniliklerinin Gıda İşletmeleri, Belgelendirme Kuruluşları ve Akreditasyon Faaliyetleri Açısından İrdelenmesi

MEVZUATLAR KANUNLAR. TEBLİĞ, TALİMAT ve KARARLAR YÖNETMELİKLER KANUNLAR. Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Liberalleşmenin Türkiye Enerji. 22 Şubat 2012

GIDA ARZI GÜVENLİĞİ VE RİSK YÖNETİMİ

CALIFORNIA SCENTS ARAÇ VE EV KOKULARI

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

GELENEKSEL GIDALAR VE COĞRAFİ İŞARET

ÜCRET TARİFESİ TALİMATI

Gıda Bileşenleri ve Bilgilendirme

ORGANİKÇİ AMCADAN GELECEĞİN BÜYÜKLERİNE

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

BIO SUISSE, onaylı Tomurcuk etiketli önemli ürünler için gerekli teknik, ekolojik ve pazarlamayı siyasal olarak özenle bağlar:

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Organik Gıdalarda Gıda Güvenliği. Yrd. Doç. Dr. Nural KARAGÖZLÜ Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü MANİSA

TOPRAK. Bitki ve Toprak İlişkisi ÇAKÜ Orman Fak. Havza Yönetimi ABD. 1

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

TARIM VE TARIM DIŞI ALANLARDA KULLANILAN PESTİSİTLERİN İNSAN SAĞLIĞI, ÇEVRE VE BİYOÇEŞİTLİLİĞE ETKİLERİ

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, gıdaların mikrobiyolojik kriterleri ile gıda işletmecilerinin uyması ve uygulaması gereken kuralları kapsar.

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

Gıda Mevzuatı ve AB Yasalarına Uyum

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

AMERİKAN SOYA FASULYESİNİN HİKAYESİ

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ

TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ

Tarımın Anayasası Çıktı

Transkript:

Bulgaria-Turkey IPA Cross-Border Programme CCI 2007CB16IPO008 BULGARİSTAN TÜRKİYE SINIRÖTESİ BÖLGESİNDE ORGANİK ÜRETİM VE YEŞİL ENERJİ PROJE 2007CB16IPO008-2011-2-036 EKONOMİK EKO ENERJİ STRATEJİSİ ENERJİ VE ÇEVRESEL REFAH İLE EKONOMİK KALKINMA ЯМБОЛ, 2013 1

YAMBOL TİCARET VE SANAYİ ODASI, YAMBOL, BULGARİSTAN BABAESKİ TİCARET BORSASI, BABAESKİ, TÜRKİYE Bu yayın Bulgaristan Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programıyla Avrupa Birliği'nin desteğiyle hazırlanmıştır. Bu yayının içeriği tamamen Yambol Ticaret ve Sanayi Odası nın sorumluluğundadır ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği veya Programın Yönetim Otoritesi nin görüşlerini yansıtmamaktadır 2

İÇERİK: 1. Tarımda Organik üretim nedir?... 7 1.1 Organik tarım nasıl ortaya çıkmıştır?... 9 1.2 Organik tarım üretiminin insan sağlığına faydaları... 10 1.3 Organik gıda tüketmemiz için on neden... 12 1.4 Genetiği Değiştirilmiş Ürünlere (GDO) karşı savaş... 13 1.5 Organik ürünleri nasıl ayırt edebiliriz?... 14 2. Bulgaristan da Organik üretim... 15 2.1 Bulgaristan da piyasadaki organik ürünlerin güçlü yönlerinin analizi... 18 2.2 Bulgaristan da piyasadaki organik ürünlerin fırsatları analizi... 19 3. Türkiye de Organik üretim... 20 4. Avrupa ve Dünyada Tarımda Organik Üretim rakam ve veriler... 22 5. Geleneksel tarımdan Organik tarıma nasıl geçilir?... 25 6. Organik tarım dünyayı besleyebilir... 26 7. Yeşil enerji... 28 8. Yenilenebilir enerji kaynağı türleri... 31 8.1 Rüzgar enerjisi... 31 8.2 Su enerjisi... 32 8.3 Güneş enerjisi... 34 8.4 Jeotermal enerji... 35 8.5 Biyokütle enerjisi... 37 9. Bizim medeniyetimiz için daha itici bir gücü nerede bulabiliriz... 39 10. Bulgaristan da yenilenebilir enerji kaynakları... 42 11. Türkiye de yenilenebilir enerji kaynakları... 46 3

4

5

6

1. Tarımda Organik üretim nedir? Basitçe söylemek gerekirse, organik tarım, siz tüketicilere, taze, lezzetli ve doğal gıda sağlamaya çalışan ve aynı zamanda doğadaki doğal döngülere saygı eden ve dikkate alan bir tarım sistemidir. Bunu başarabilmek için, organik tarım bir dizi amaç, ilkeler ve uygulamalara dayanmaktadır, tüm bu dayanakların asıl hedefi çevre üzerindeki insan etkisini en aza indirmek ve tarım sisteminin mümkün olan en doğal ve oldukça doğal şekline yakın işleyişini sağlamak için tasarlanmıştır. Organik çiftlikleri bitki üretiminde ve hayvan yetiştirmekte, kimyasallar ve yapay böcek ve ot ilacı, sentetik gübre, atıksu, genetiği değiştirilmiş organizmalar, antibiyotik veya yapay radyasyon kullanmamaktadırlar. Her ülke kendisine özel, organik standartlar ve belgelendirme prosedür ve usullerini geliştirir, ancak Avrupa Birliği'nde belirlenen uluslararası standartlar ve Gıda Kodeksi Alimentarus (Gıda kanunu) düzeyinde standartlar vardır. Her iki organik çiftlikler de/ gerek küçük ölçekli ve gerek ise büyük ölçekli olanlar / kimyasal-yoğun, endüstriyel çiftliklere karşı bir alternatif olarak kendilerini kanıtlamışlardır. Organik ürün üreticileri doğayla çalışmaktadırlar, doğaya karşı değil. Organik çiftlikler kimyasallara yerine ağaçlar, çalı çitler ve açık alanlara güveniyorlar, böylelikle doğal yırtıcı hayvanlar için yaşam alanı sağlamaktadırlar, buna örnek olarak böcek, uğurböceği ve örümceklerin vermiş oldukları zararları doğal yolla kuşların kontrololünde olması gibi. Organik tarımın tipik uygulamaları şunlardır: Mevcut tarımsal kaynakların etkin kullanımı için bir ön koşul olarak "ürün rotasyonu" metodunun yaygın kullanımı. Böcek ilaçları ve yapay gübrelerin kullanımı, hayvanlara verilen antibiyotiklere, gıda katkı maddeleri, gıda üretiminde işlem yardımcı katkı maddelerı ve bu tür diğer katkı maddelerin kullanımıyla ilgili çok sıkı sınırlamalar getirilmiş olması. Genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı ile ilgili mutlak yasak Kaynakları "yerinde" kullanma, buna örnek olarak hayvan gübresini toprağı zenginleştirmek için kullanımı veya çiftliklerde üretilen yem. Hastalığa dayanıklı ve yerel koşullara adapte olabilecek bitki ve hayvan türlerinin doğru seçimi Serbest ve açık alanda hayvan yetiştirme ve organik olan yemler ile besleme Türlerin özel ihtiyaçlarını göz önüne alarak hayvancılık uygulamaların uygulanması Tarımda organik üretim, uzun, üretim ve tedarik zincirinin bir parçasıdır, gıda işleme, dağıtım sektörleri ve organik ürünlerin satışını ve zincirin sonunda, Siz, tüketicilerin kendilerini kapsamaktadır. Bu zincirde yer alan her bir faaliyet geniş alanda yararlı etkisi olacak çekilde düzenlenmiştir. Yani her zaman, organik elma satın aldığınızda ya da en sevdiğiniz restoranın menüsünden organik üzümlerden üretilmiş bir şarap seçtiğinizde, onların çevre ve hayvanları korumaya yönelik sıkı kurallara uygun olarak üretildiklerinden emin olabilirsiniz. Avrupa Birliği'nde, tarımsal ürünlerin organik üretimi ve tarım ürünleri ve gıda maddeleri üzerinde organik olduklarına dair etiketleme bulunmasına dair organik tarım koşulları 24 Haziran 1991 tarihinden (EC) 2092/91 No lu Konsey Yönetmeliği ile organik tarımın koşulları belirtilmektedir. Yönetmeliğin kapsamlı incelenmesi sonucu, Aralık 2005'te Avrupa Komisyonu nun iki teklif yapması ile sonuçlanmıştır, bir yandan organik ürünlerin ithalatı için basitleştirilmiş ve geliştirilmiş bir dizi kural da dahil olmak üzere, ve diğer taraftan da organik üretim dğzenleyici ve işaretleme kurallarını belirlemektedir. Organik ürünlerin ithalat Yönetmeliği - 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren geçerli olan Yönetmelik 1991/2007, 2092/91/ (EEC) sayılı Yönetmeliği ile, tarımsal ürünlerin organik üretimi ve tarım ürünleri ve gıda maddeleri üzerinde organik olduklarına dair etiketleme bulunmasına dair organik tarım koşullarına, değişiklik yapılmıştır. Diğer 28 Haziran 2007 tarihinden yeni Konsey Yönetmeliği 834/2007, organik ürünlerin organik üretim ve etiketlemesine dair olan bir yönetmeliktir, organik üretim, logosu ve etiketleme sistemini düzenlemektedir ve 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 7

Biyolojik tarım için bu AB Yönetmeliği organik bitkilerin üretimi ve hayvancılıktaki çalışma yöntemlerini, gıda ve yem işlenmesi için kuralları belirlemektedir ve bunlara dayanarak nihai ürünün etiketinde "organik" teriminin kullanımına izin verir. Yönetmelik hükümlerine bağlı olarak, biyolojik tarımsal üretim olduğunu göstermek için AB logosu taşıyan tüm ürünler için gereklidir. Aynı zamanda organik üretimin denetimini ve sertifikasını veren denetleyici ve kontrol eden kişilerin isim ve/veya kodu (Örneğin Bulgaristan, BG-02) organik ürün logosuyla birlikte yer alması zorunludur. Bu "tanımlama modu" Avrupa Birliği Üye Devletleri tüketicilerine satın aldıkları ürünlerin biyolojik kökenli olduklarına dair güven ve itimat sağlamak için ayarlanmıştır. Aynı zamanda, AB logosunun amacı tüketiciler tarafından organik ürünlerin tanınmasını kolaylaştırmaktır ve ulusal düzeyde kullanılan işaretlerin işlevinden çok farklı olmayan bir fonksiyonu vardır o da tüketicilerin kendi ülkelerinde bulunan ürünlerde de görülebilir olmasıdır. İstatistikler daha fazla Avrupalı tüketiciler piyasada ve süpermarketlerde ya da yerel bir restoranda farklı ürünlerin etiketlerinde biyolojik kökenli göstergeler arıyor olduklarını göstermektedir. Araştırmalar organik ürün piyasa payı oranı yıllık yüzde 10-15 oranında arttığını göstermektedir. Tüketiciler organik gıda seçerken bilmek istedikleri şey ödeme yapmış oldukları ürün tam olarak ve gerçekten organik olan bir ürün olmasıdır diğer bir değişle bu biyolojik ürünün organik olmasıdır. AB logosu, organik ürünleri göstermek için ve etiketleme sistemi, bunu mümkün kılan makanizmalardır. Logo, satın alınan ürünlerin tamamamen organik üretim, AB Yönetmeliği kurallarına uygun olduğu veya organik ürünlerin aynı veya AB kurallarına eşdeğer kurallar ithalatı durumunda olduğunu, tam bir güven vermek için tasarlanmıştır. AB içinde, organik logosu ve etiketi ile organik ürünlerin üretim ve pazarlaması, net ve kesin kurallar ile düzenlenmiştir. Herkes tarafından bilinen yöntem Geleneksel tarım uygulayan üreticiler piyasaya 'organik' tanımını karşılayan tarım ürünleri pazarlayabilmeleri için öncelikle organik tarım için en az 2 yıllık bir geçiş dönemi geçmelidirler. Eğer ki hem geleneksel hem de organik üretim uygulamak istiyorlar ise o zaman her iki faaliyetin her üretim aşamasının netleştirilmiş bir ayırımını yapmaları gerekmektedir. AB Yönetmeliği üreticilerin ve işlemcilerin kendilerine uygulanabilir olan kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmalarını gerektirmektedir. Bunu sağlamak ve garantilemek için, onları kontrol etmek üzere ilgili özel veya kamu kuruluşları tarafından kontrole tabidirler. Kontrol prosedürlerini başarıyla geçen üreticiler, sertifika alırlar ve üretmiş oldukları ürünleri organik olarak temsil etme hakkına sahip olurlar. Yönetmelik işaretleme ve organik ürün etiketleme logosunun kullanımı konusunda sıkı kurallar belirlemektedir, bunun nedeni ise hangi ürünün organik olduğu konusunda tüketicilerin belirsizliğini önlemek ve istismar için potansiyeli azaltmak amacıyla: "«Yeşil», «organik», «bio» gibi tüm terimleri, vb. ticari kullanılan terimler de dahil olmak üzere, ya da işaretlenmesi için kullanılan uygulamalar, ya da reklam, bir ürün ya da içerik maddelerinin bu Yönetmelik gereksinimlerini yerine getirmiş olduğunu öne sürerek tüketiciyi yanıltabileceğinden, organik olmayan ürünlerin etiketlemesinde kesinlikle bu terimler kullanılamaz." Ayrıca, organik ürünler söz konusu ürünün genetik olarak değiştirilmiş organizmalar içerdiği işaret edilen etiket kullanamaz. Organik ürünlerin orijinalliğini daha çok güvenilmesini sağlamak için, Yönetmelik organik olarak etiketlenmiş tüm ürünlerin, üretim ve dağıtım zinciri son operatör adını gösterir şekilde olmasını gerektirir, örneğin üretici, işlemci ya da tedarikçinin ve gerekli kontrolleri yapan kuruluşun adı veya kodu mutlaka yer almalıdır. AB'nin organik ürünlerin etiketleme işareti ve farklı Üye Devletlerde kabul edilen çeşitli logoları "biyolojik" kelimeleri tarafından verilen teminatı tamamlamak ve tüketiciler için organik ürünün "görünürlüğünü" artırmak için vardır, yani kolayca tanınabilir yapmak içindir. AB logolu ürünleri satın alarak, tüketiciler şunlardan emin olabilirler: Tarımsal kökenli olan maddeler arasında en az % 95 oranında organik üretim yöntemi ile üretilmiştirler; Ürün resmi denetim düzeninin gereklerine uygun olmasıdır; Ürün doğrudan üretici veya işlemciden kapalı bir paket içinde gelir; Ürün üretici, işlemci veya tedarikçinin adını taşımaktadır ve kontrol kuruluşunun adı veya kodu da yer almaktadır. 8

Paketlenmiş gıdalar için AB logosunun kullanımı 1 Temmuz 2010 tarihinden itibaren zorunludur. Bu tarihten sonra ithal edilmiş gıdalar için gönüllü olmaya devam etmektedir. Yeni Yönetmeliğin yürürlüğe girişi ile mutlaka tarım ürünlerinin nerede üretildiğine dair bilgi yer almalı ve gösterilmelidir. Bu etiketleme şekli "AB" veya "AB üyesi olmayan", belirli bir ülke veya AB içinde veya dışında olarak mutlaka imalat yeri gösterilmelidir. Üretim yapılan ülke dışında bir üye ülkeye organik ürün satışı yapılırken, ithalatçı ülkenin piyasada bilinen - genellikle ek logosunun kullanımını gerekmektedir. Avrupa Birliği çapında tanınan bir logo kabulü ve tanıtımıyla bu tür çift logo örtüşmelerine gerek kalmayacaktır. Organik üretime geçiş döneminin tamamlanmasından sonra, üretici ve işlemciler titiz yıllık denetime tabi olmaya devam edeceklerdir ve bu denetimler aşağda da belirtilmiş olan gereksinimler doğrultusunda gerçekleşecektir: Satın alma ve satış belgelerin kontrolü, hayvan sağlığı defterleri vb.. Örnek alma imkanı İç ve dış mekanlarda hayvan yetiştirme koşulların kontrolü Depolar, dış alanlar, meyve bahçeleri, seralar ve meraların denetimi bir operatörün risk teşkil ettiği kabul edildiği durumlarda ek denetimler ve saha ziyaretleri denetim otoriteleri tarafından yapılabilir. Her Avrupa Birliği üye devleti kontrol amaçla bir sistem oluşturmuştur ve ve bazı resmi ve/veya onaylı özel denetim organları mevcuttur, dolayısıyla bu sistem ve denetim organları sayesinde kontrol ve organik üretim belgelendirmesi yapılmaktadır. Olmazsa olmaz olan gereksinimlere uyulmadığı durumunda, organik üretim sertifikası feragat edilebilir ve "organik" ürünler üreten üretici veya işlemcinin hakkı - iptal edilir. Organik gıda ve organik tarım için Avrupa Eylem Planı verimlilik, şeffaflık ve tüketicinin güvenini artırarak organik gıdalar için piyasa geliştirme ve standartların geliştirilmesi ve iyileştirilmesini için 21 girişim öngörmektedir. Plan aynı zamanda üretim standartlarının geliştirilmesi veya araştırma faaliyetlerini güçlendirmek, organik tarım, tarımın geliştirilmesi yoluyla kamu desteğinin optimizasyonu hakkında bilgi artışı gibi önlemler tanıtmaktır. Bu organik üretici sayısının hızla artmasını ve son yıllarda tüketiciler için artan talebi yansıtmaktadır. Plan sektörde Üye Devletler ve kilit paydaşlarla kapsamlı görüşmelere dayanmaktadır. Eylem Planı aşağdaki iki belgeden oluşmaktadır: 21 girişimleri temsil eden Konsey ve Avrupa Parlamentosu (tr) için Komisyonun Resmi Gazetesi. Komisyon (en) üyelerinin çalışma belgesi mevcut durum analizi ve önerilerin ayrıntılı açıklamasını içeriri. 1.1 Organik tarım nasıl ortaya çıkmıştır? Batı Avrupa'da 19. yüzyılın sonunda, tarım üreticileri büyük bir sorun ile karşı karşıya gelmişlerdir - nüfus artışı nedeniyle daha fazla gıda gereksinimi doğmuştur, ancak bu ihtiyacı karşılarken önemli bir ölçüde toprak verimliliğinin düşüş yaşamasını da engellemek gerekmektedir. Bu dönemde, bir dizi bilim adamları toprak verimliliğinin sorunlarıyla başa çıkmak için sıkı çalışmalara başlıyor ve de bu konuda özellikle kimyagerler önemli ilerleme katediyorlar. Justus van Liebig (1803-1873) "tarım kimyasının babası" olarak bilinmektedir. O bitkileri incelemektedir, asıl kedefi ise bitki gelişimi için gerekli olan maddeler bulmak, bitkilerin topraktan ne tür maddeler ile beslendiğini ve nasıl absorbe ettiklerini anlamaya çalışır. Fosfor ve potasyum önemli maddeler olduğunu ve azot ise bitkilerin gelişim için yardımcı olduğunu bulmuşlardır. 20. yüzyılın ilk 40 lı yıllarında biyokimya ve mühendislik alanlarındaki gelişmeler tarım alanında büyük değişikliklere sebep olmuştur. Dünya Savaşı'ndan sonra ilk tarım makineleri kullanımı ile birlikte ve buna paralel olarak başarıyla tarım çiftliklerinin kimyasallaştırılması da başlamıştır. Sör Albert Howard (1873-1947), büyük İngiliz tarlalarında büyümekte hububatlar üzerinde bulunan hastalıklar ile ilgili çok sayıda 9

çalışma yapmıştır. O, bitkilerde hastalık görülme sıklığı arasında ve kompost (gübreleme yapılan madde) elde edilme yöntemiyle ilgili bir ilişki olduğunu bulmuştur. Kendi bulgularına dayanarak, özellikle sömürge ülkelerinde çok geniş kapsamlı kullanımı olan bir kompost sistemi geliştirmiştir. Felsefede antroposofik yön kurucusu olan Rudolf Steiner 1924 yılında, tarım için fikirlerini ortaya koymuştur, onun için önemli olan ruhsal ve astral güçlerle, doğa ile uyum içinde olunmasıdır. Bu fikirler "Tarım Kursu" olarak bilinen, 8 derslik bir kursta sunulmaktadır ve biyo-dinamik tarımın doğumu için temel teşkil etmektedir, daha sonra ise biyo-dinamik tarımdan biyolojik tarım oluşmuştur. Daha sonra Hollanda'da (Loverendale) ilk biyo-dinamik tarım çiftliğini oluşturmuştur. İlk defa «biyolojik tarım» (organic farming) kavramını 1939 yılında Lord Nourthbourne (Walter James olarak da bilinen) tarafından kullanılmıştır. Kavram, "bir organizma olarak çiftlik" görüşünden kaynaklanmaktadır ve "Dünyaya bakış" (1940) adlı kitabında ilk defa kullanmıştır vekavram açıklamasını da yapmıştır. Kitapta tarıma bütünsel, ekolojik yaklaşımın önemini ve ulaşılmasını başarıyla açıklamıştır. Yazar biyolojik tarımı kimyasal tarımla karşılaştırıyor ve aradaki farkları öne çıkartıyor. Leydi Eve Balfour (1898-1990) çiftlikte bitkilerin döngüsel rotasyon prensibine göre ekim ve bakımı, çalışmak için tek doğru yol olduğuna inanmaktadır. O, Sufolk ta yaptığı çiftliğinde uzun yıllar kendi yöntemini denemiştir ve bu deneyi esnasında kimyasal gübre kullanmayıp Sir Albert Howard ın kompostlama sistemine adapte olmuştur. Leydi Balfour Yaşayan Dünya dergisinde kendi deneyimleriyle ilgili bir sürü malzeme yayınlamıştır. Bu nedenle bugün Uluslararası Organik Tarım Hareketi nde önemli bir rol oynamakta olan İngiltere'de 1949 yılında "Toprak Derneği" (The Soil Association) kurulmasına yeni bir ivme vermiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Leydi Balfour tamamen alternatif tarıma adanmış olan "Toprak Ana" dergisini yayınlamıştır. 20. yüzyılın 50'li yıllarda, sürdürülebilir tarım bilim dünyasında önemli bir konudur. Amerika'da J.I. Rodale, organik tarımın koşulları ve yöntemlerini teşvik etmek ve bu tür üretimin ünlenmesi için çalışmalara başladmıştır, özellikle tüketicilere organik bahçe promosyonları ile destekleyerek. Biyo-dinamik üretim (DEMETRA) için ilk etiket 1954 yılında tescil edilmiştir. 1972 yılında Paris'te Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu IFOAM ın ilk Kongresi toplanmıştır, ve 20. yüzyılın 80'li yıllarında ise dünyanın her tarafından çiftçiler ve tüketiciler organik tarım düzenlenmesi için hükümetler üzerinde yoğun bir baskı kurmaya başlamışlardır. Bu baskılar 90 lı yılların başında kanun ve standartların oluşturulmasına yol açmıştır. 1991 yılında Avrupa Komisyonu organik tarımın kullanılmasını düzenleyen kanun kabul etmiştir. 24 Haziran 1991 yılından Konsey Tüzüğü nde 2029/91 organik ürünlerin karşılaması gereken gereksinimler belirtilmiştir. O zamandan beri, düzenleme birçok kez değiştirilmiştir. 1.2 Organik tarım üretiminin insan sağlığına faydaları Birçok kişi organik tarım üretimini desteklemektedir, çünkü kansere neden olan pestisit atık maddelerin bulunduğu organik olmayan gıdaların tüketilmesini önlemek için bir alternatif sağlamaktadır. Aynı zamanda Organik çiftlikler, zirai kimyasalların yapmış olduğu gibi, biyolojik çeşitlilik, böcekler, kuşlar, mikrop veya insanlara zarar vermezler. Organik gıda aynı zamanda hem daha sağlıklı hem de çevre için daha yararlı. Zirai-kimyasallar sadece tüketiciler için değil, aynı zamanda doğrudan bitkiler üzerinde uygulamalar yapan çiftlik laboratuvarlarında çalışan kişiler için de önemli bir risk oluşturmaktadır. Örneğin, Roundup ın ana bileşenlerinden olan glifosat, tarım işçileri arasında kimyasalların sebep olduğu tüm zararlar arasında, en sık zarar veren ve bozukluklara neden olan üçüncü boyut yaralanmalar olarak da bilinen yaralanmaların ana suçlusudur. Avrupa'da, yağmur farklı düzeylerde zirai ilaç kalıntısı içerimektedir, bu oranlar içme suyu için standartların dahi üzerindedir. Gıda içerisinde bulunan bu tür kimyasallar bağışıklık sistemimizi bozmaktadır ve böylelikle bir çok virüsin bünyemizde geniş bir yelpazede hastalıkların görünümünü tetiklemesini sağlamaktadır. Pestisit lere maruz kalmanın bir sonucu olarak nörolojik hasarlar, doğum kusurları, büyüme problemleri, çocuklarda davranış problemleri ve hiperaktivite /artan fiziksel aktivite/, tiroid hormon değişiklikleri, memeve testis kanserleri, tüm bunların yanı sıra sperm sayısının azaltılması 10

tespit edilmiştir. İngiltere hükümeti, kimyasal kalıntılar yüzünden meyvelerin kabukları soyularak tüketilmesini tavsiye etmiştir. Çocuklar artan lösemi riski nedeniyle daha da korumasız ve tehlike altındadırlar. Şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp rahatsızlığı ve diğer gibi birçok hastalıklardan kısmen de olsa kötü gıda seçenekleri nedeniyle oldukları tespit edilmiştir, bu yüzden bu tür gıdalardan uzak durmak sizi kısmen hastalıklardan korur. Belki de, organik gıda avantajları hakkında henüz düşünmemişsinizdir, ancak gıda veya içecek seçimlerimizi yaparken vücudunuza olumlu veya olumsuz etkilere yol açacak kararı da almış oluyursunuz. Medyalardaki, üreticilerin doğayı kirletmeleri konusunda ya da genetiği değiştirilmiş ürünlerin etkileri konusunda yapılan uzun tartışmalar bizleri yeterince stres altında bırakmaktadır. Yediğimiz gıdaların çoğu pestisit kalıntıları, bitki ilaçları, kimyasal katkı maddeleri ve toksinler gibi birçok zararlı maddeler içermektedir. Süt, et ve yumurta üretimini artırmak için çeşitli kimyasallar kullanarak yoğun tarım yöntemleri ile üretim yapılmaktadır. Diğer kimyasallar ise imal edilen ürünlerin dayanıklılığını artırmak için kullanılmaktadır. Bu yüzden suçlular modern tarım uygulamalarıdır, çünkü bu uygulamalarda üretimi artırmak için gübre, pestisit ve herbisit (ot ve böcek ilaçları) büyük miktarlarda kullanılır. Bu tür kimyasallar içeren ürünleri az miktarlarda tükettiğimizde bu toksinlerin az miktarlarda vücudumuza birikir ve zaman içinde bu birikim artmaktadır. Buna ek olarak bir de nefes aldığımız havanın kirliliğini ilave edersek, vücudumuzun bir toksinler deposuna dönüştüğünü anlayabiliriz. Yan etkileri yetişkinlere hemen görülmeyebilir, ancak çocuklar, yaşlılar ve bebekler gibi daha savunmasız, hassas ve duyarlı olanların üzerinde güçlü bir etkiye sahip olabilirler. Birleşik Krallık'ta gerçekleştirilen otoriter çalışmalar bulunmaktadır ve bu çalışmalara göre İngiliz bebekleri anne sütü ile 350 kimyasal toksine maruz kaldığını göstermektedir. Bu sorunun tek çözümü ise sağlıklı organik gıdalardır. Organik gıdalar zararlı maddeler ve tarım ilaçları kaçınarak üretilir ve çevre ve yaban hayatı tehdit etmemektedir. Organik tarım, gıda üretiminde zararlı sentetik kimyasallar, yani herbisit, mantar ilaçları ve diğer zehirli sentetik kimyasallar kullanılmadan gerçekleştirilen bir sistemdir. Organik tarım, sentetik pestisitlerden salınan zehirli kimyasalların etkisini azaltarak insanların ve gezegenin sağlığını korumaktadır. Toprakta, hava, su ve gıdalarda mevcut olabilen toksinler astımdan kansere kadar sağlık sonuçları ile ilişkilidir. Organik tarım üreticiliği toksik olan ve biyolojik olan parçalanmayan pestisit kullanmaz, yalnız organik malzemeler kullanmaktadır. Ve bu da insan sağlığını ve doğayı korumakta yardımcı olacak kolay yollardan biri olarak kabul edilebilir. Birçok kimyasal odaklı tarım üreticisi sektörü bize gıda sağlayabilir, ancak uzun vadede bakıldığında başarısız olmaya mahkumdurlar. Bunun nedeni ise bu tür üreticilerin, ürünün besin değerlerinden ödün vermelerinin, ve toprağın verimliliğini yağmalayan ve kirliliğine sebep olan istikrarsızlıkları bunun bir sonucudur. 1940'ların sonlarında kimyasal tarım yetiştiriciliğin başlangıcı olmuştur. Ot ve böcek ilaçları ve sentetik kimyasallar fitreleyiciler çiftçiler ve çiftlikler tarafından yaygın olarak kullanılmışlardır. Zararlı ve yabancı otların neredeyse ortadan kaldırılarak ve ekim alanlarının verimini önemli ölçüde yükseltmiştir. Mısır ürünlerden alınan verim 1926 yılında dönüm başına yaklaşık 26 kile iken 1996 yılında dönüm başına 127 kileye yükselmiştir. Giderek böcek ve yabani otlar kimyasallara karşı direnç elde etmeye başlamışlardır. Pestisit ve herbisit miktarı artmıştır, ancak aynı zamanda zararlıları ve yabani otların miktar ve türleri de artmıştır. Tüm bunlara bağlı olarak daha güçlü toksinler kullanmaya ihtiyac olmuştur. Birçok yeni tarımsal kimyasallar gelişigüzel dokunduğu her şeyi öldürmektedirler, buna toprakta mikrobiyal aktivite de dahil olmak üzeredir. Bu noktada toprak bitkilere çok az katkıda bulunduğu ortaya çıkmıştır. Sadece onların büyüdüğü bir ortam olarak kaldı. Verimliliği, beslenme, hastalık ve zararlı etkilere karşı direnci olmayan bir Çevre. Sentetik kimyasalların toprağa eklendiklerinde ociddi etkileri sadece bitkiler üzerinde görülmemektedir, aynı zamanda toprağa ve bitkilerin yaşam ve sağlığını sürdürmeleri için gerekli olan ekosistemi de etkilemektedirler. Sertifikalı Organik gıda hiçbir sentetik pestisit ve herbisit, koruyucu ya da diğer katkı maddeleri, veya GDO'lu maddeler içermez ve tarımsal ürünün büyümesi üzerinde herhangi bir yapay etki olmadan yetişir. 11

Sonuç daha iyi bir ekolojik ortamdır; zenginleştirilmiş ve kuraklığa dayanıklı, daha az aşınmış topraklar, yeraltı suları daha az kirletici, gelişmiş biyolojik çeşitlilik... ve lezzetli ve besleyici gıdalar. Milyonlarca insan, pestisitler, endüstriyel tarım ürünlerine HAYIR demekteler, hedefledikleri şeylerin daha fazla ve daha hızlı olma fikrine de HAYIR demektedirler. Organik gıdalar için kayda değer bir büyüme vardı. Tüketicilerin, kendi kişisel ve aile hayatı, çevrelerindeki dünyayı, sağlık ve refahı doğrudan onların tükettikleri yemek ve içecekler ile ilişkili olduğunu kabul ettikleri andan itibaren bu sektör ile daha fazla ilgilendikleri görülmektedir. 1.3 Organik gıda tüketmemiz için on neden 1. Tat konusunda birinci Birçok kişi organik gıdaları organik olmayan gıdalardan daha lezzetli buldukları için tercih etmektedirler. Organik meyve ve organik sebzeler doğal büyüme ritimi takip ederler ve daha az su içeriğine sahiptirler. Lezzetinin belirgin olmasının nedeni de budur. Avrupa pazarında yapılan araştırmalara göre birçok kişi için kalite ve lezzet düşük fiyattan daha önemlidir. 2. Sağlık kaynağıdır Genel olarak organik ürünler daha fazla C vitamini ve yüksek düzeyde kalsiyum, magnezyum, demir, krom gibi minerallerin yanı sıra kanser önleme özelliğine sahip olduğu bilinen antioksidanlar da içermektedirler. Organik süt omega-3 türleri, E vitamini, A vitamini (beta karoten) gibi önemli yağlar ve diğer antioksidanlar içermektedir. 3. Tehlikeli takviyeler AB tarafından onaylanan 290 gıda katkı maddelerinin sadece 32 organik gıdalarda kullanılmasına izin verilmiştir. Hidrojene yağ, aspartam (yapay tatlandırıcı) ve monosodyum glutamat takviyeleri yasaklı olanlar listesinde yer almaktadırlar. Bu katkı maddeleri, bir dizi sağlık sorunları ile bağlantılı olduğu gösterilmiştir. 4. Pestisitler (böcek ilaçları) Pestisitlerden uzak durmanın en iyi yolu organik gıdalar ile beslenmektir. 440 türlü Pestisitten fazla düzenli olarak geleneksel tarımda kullanılmaktadır ve genellikle son ürünün içerisinde bulunmaktadır. 2005 yılında Avrupa da yapılan meyve, sebze ve ekmek test sonuçları, bu ürünlerin % 40 oranındakilerde pestisit olduğu tespit edilmiştir. Özellikle portokal, ekmek, üzüm ve armutta yüksek miktarlarda bulunduğu ortağa çıkmıştır. 5. GDO Genetiği değiştirilmiş ürünlerinin ve malzemelerin (GDO) organik üretimde kullanılması yasaktır. Geleneksel yöntemlerle yetiştirilen hayvanlar genellikle GDO'lu ürünler ile beslenmektedir. Bu hayvanlardan domuz eti, dana eti, peynir ve diğer süt ürünleri üretilmektedir ve daha sonra bizim marketlerimizde yerlerini almaktadırlar. 12

6. Anibiyotikler Hayvancılıkta kullanılan antibiyotiklerin % 70 oranında sağlıklı hayvanlara önleyici amaçla ve büyümeyi teşvik amacıyla verilmektedir. Bu geniş kapsamlı uygulama bakterilerin son derece deforme olan gelişmesine yol açabilir ve ilaçlara karşı dirençleri gelişir, ve tüm bu yan etkilerin yanı sıra insanlara da iletilmektedir. Antibiyotiklerin rutin kullanımı organik tarımda izin verilmez. 7. Gizli fiyat İçme suyuna tarımdan nüfuz eden kimyasal ve pestisitlerden arıtmak pahalıya mal olmaktadır. Tarımın kendisinden toksinlerin atılması devlet ve vergi mükelleflerinei çok para tasarrufu sağlamaktadır. 8. Yüksek standart Organik gıdaların kökeni kanıtlamıştır. Tüm organik çiftlikler ve organik gıda şirketleri ve işletmeciler en az yılda bir kez denetlenmektedir. Organik gıda için standartlar AB hukuku tarafından belirlenmiştir. 9. Hayvanların bakımı Hayvanların refahı için bukadar yüksek standartlarda olan başka bir sistem yoktur. Organik standartlar hayvanların doğal olarak yetişmelerini ve saf ve doğal organik gıda ile beslenmelerini gerektirir. 10. Biyolojik Çeşitlilik ve Çevre Organik çiftliklerin, yoğun üretim yöntemleri kullanın çiftliklere oranla daha fazla flora ve faunaya sahip oldukları görülmektedir. Organik üretim biyolojik çeşitliliği desteklediği, az kirliliğine neden olduğu, daha az karbondioksit ürettiği - bir sera gazıolan ve küresel ısınma ve iklim değişikliliğin başlıca nedeni olarak gösterilen ve zehirli gazları azalttığı kanıtlanmıştır. 1.4 Genetiği Değiştirilmiş Ürünlere (GDO) karşı mücadele İrbirleriyle bağı olmayan ailelerin organizmalarından alınan genler kombine edilerek yeni şekiller oluştuabilirler. Örneğin, yeni bir tür domates oluşturmak için bir balık türü olan morina balığının genleri domatesin yapısına enjekte ederek gömülmüştür. Biz aslında günümüzde bu teknolojinin ürettiği ürünlerin ne olduğunu ve gerçekten ne ile beslendiğimizi ve ne yediğimizi bilmiyoruz. GDO'ların (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) kullanımı bizim gıda zincirimizde, sağlığımız üzerinde, ve ekosistemler üzerindeki etkileri henüz iyi anlaşılmış değildir. 1973 yılında, bizim süpermarketlerin raflarında hiçbir genetik ürün bulunmuyordu, bu durum Batı Avrupa için de geçerliydi. Ancak günümüzde gıdalarımızın yaklaşık % 60 oranındakilerde genetiği değiştirilmiş maddeler bulunmaktadır. Öyle görünüyor ki sanki her yeni genetik olan ürün sanki yeni ve eşsizmiş gibi, ancak ne yazık ki çevre ve gıda güvenliği ile ilgili sorunlar araştırılmamıştır. Bu bitkiler ile ilgili yararları ve riskleri iyi araştırılmış olduğundan dolayı organik tarım GDO kullanmamaya amaçlamaktadır ve genetiği değiştirilmiş gıdalar etiket gerektiren yönetmeliklerin uygulanmasını desteklemektedir. üretim maliyetlerini azaltmak için, verimliliği artırmak için ve daha hızlı gıda ürünlerinin (ör., peynir) olgunlaştırması için mikroorganizmalar genetik olarak değiştirilmiştir. Bitkiler genetik değişiklikler için en sık kullanılan organizmalardır. Amaç, haşereler ve bitki koruma ilaçlarına karşı daha dirençli hale getirmektir ve tarımsal ürünlerin verimini arttırmak içindir. Çoğu zaman değiştirilmiş ürünler soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanoladır. GDO'ların dünya pazarının % 10 oranını bu tohumlarr oluşturmaktadır. Dünyanın önde gelen üreticileri çoğunlukla Amerikan ve Kanada şirketleridir ("Monsanto" -. GDO pazarın % 88, "Bayer", "Syngenta", "Dow" ve diğerleri) çünkü orada tüketim de fazla olduğu içindir. 13

Biz ne yersek oyuz! Hipokrat ın bu düşüncesi dünya kadar eskidir, ama özellikle bugün son derece önemlidir. Giderek tükettiğimiz gıdalar zehir olmakta, ve biz ise zehirlenmiş ve yevaş yavaş ölen canlılara dönüşmekteyiz. Ortalama bir kişi bir yıl içinde kimyasalların büyük bir miktarı, balık, et, meyve ve sebze, ve bazen bunun yerine... şeylerle yemektedir ve tarifsizdir. Renklendiricileri, emülgatörleri, yoğunlaştırma maddelerini, kıvam ve lezzet arttırıcıları zevkle tüketmekteyiz, çünkü doğal gıda ile sentetik gıdayı neredeyse ayırt edilemeyecek kadar benzer tada sahiptir, hatta bazı insanlar sentetik gıdaların doğal olanından daha lezzetli olduğunu iddia ederler. Uzmanların tespitlerine ve söylemlerine göre bulyon küpleri ve cipsler bizi gıda bağımlıları yaptıklarını ve onlara bağımlı olduğumuzu söylüyorlar.. Modern yemekler genellikle mutfakta şefler tarafından pişirilmiyor laboratuvarlarda kimyagerler tarafından hazırlanıyor. Domuz kızartması ya da alabalık, soslar, ketçap, vb kolayca bir dizi tatlandırıcı ve renklendirici ile değiştirilebilir. Kimyager teknologlar erikten - şeftali ve vişne, kayısıdan - armut ve armuttan mango yapabilirler. 1.5 Organik ürünleri nasıl ayırt edebiliriz? "Organik" ya da "Ekolojik" işareti ve adı sadece organik olarak üretilen ürünlerin etiketlerinde yer alabilir, ve yetkili bir kuruluş tarafından kontrol edilerek sertifika verilir. Ayrıca "biyolojik" işareti dışında etiket üzerinde yetkili kontrol otoritesinin adı ve kod numarası da yer almalıdır. Aksi takdirde Avrupa Birliği tarım piyasalarının ortak organizasyonu uygulanmasına - /ZPOOPZPES/ 01.01.2007 tarihinden yürürlükte olan ve Güncellenerek 28 Kasım 2006 tarihli 96 sayılı Resmi Gazete'de - doğrudan bir ihlali olacaktır. Bu Kanunun, 25. Madde, paragraf 3 göre, "biyolojik", "ekolojik", "organik", "bio" ve "eko" olarak, hatta yabancı dil de dahil olmak üzere tanımlamasını ve organik olmayan tarım ürünlerin ve gıda maddelerin organik üretim olarak işaret yapıştırılmasını yasaklar. Organik ürünler gübre, kimyasallar ve böcek ilaçları kullanmadan hedeflenen yöntemlerle yetiştirilmektedir. Organik tarım kontrolü sadece nihai ürünün kontrolü değil, aynı zamanda yetiştirme yöntemi üzerinde de, kısaca üretim hazırlık aşamasından yetişmiş ürünlerin pazarlamasına kadar yapılmaktadır. Bir ürün biyolojik olması için güncel ve geçerli sertifikaya sahip olması gerekmektedir. Ikincisi ise, dönüşüm süresi denilen, 3-4 yıllık bir süre sonra elde edilmektedir ve bu süreç içerisinde biyolojik tarım metotları uygulanmaktadır. Eko-ürünler ekolojik temiz bölgelerde yetiştirilmektedir ve organik ürünlerden farklı olarak üretim için bir sertifika olması gerekmemektedir. Kanuna göre organik üretim ürünleri bitki veya hayvan kökenli gıdalar "organik", "ekolojik", "biyolojik" veya türevleri "biyo" ve "eko" kelimeleri kullanılarak belirtilmektedir. Bu sembollerin yerleştirmesi için ürünün gerçekten organik olarak üretilmiş olması ve sertifikalı organik üretim yapan üretici tarafından üretilmesi temel gerekliliktir. Etiket üzerinde "organik" yazısı ile satış yapılabilmesi için her bir ürün, organik olarak üretilmelidir, düzenlemelerin sıkı gereksinimlerini karşılayan kuruluş veya şirket tarfından kontrol edilip sertifikalandırılması gerekmektedir. Etiketin üzerinde resmi kavram olan "biyolojik" yazısı dışında ayrıca ürün etiketinde kontrol kuruluşun adı ve kod numarası bulunmalıdır. Yasaya göre, suçlulara karşı alınabilecek, önlemler şunlardır: sahte organik gıda satan üretici, distribütör ve dükkanların ihlali ve gönüllü ihlalleri durdurmak; yetkili piyasa gözetimi ve denetimi uygulama; hukuki işlem başlatılması. Etiketleri dikkatli okuyunuz. Organik gıdalar genellikle BİO, EKO, organik veya ekolojik olarak belirtilmiştirler. Bu yazıtlar büyük harflerledir ve uzaktan görülebilir. Marketlerde sahte 14

organik ürünler de bulunduğundan dolayı etikette birkaç gerekli unsur da görünmelidir: Sertifika organizasyonunun adı, kod numarası ve/veya logosu; Ayrıca ulusal organik gıda ya da AB logosu işaretine sahip olmalıdır bazı mağazalar zinciri marketler organik gıdaları özel işaretler ile işaretlemeye başlamışlardır - tapalar, farklı renkli etiketler ve daha fazlası. 2. Bulgaristan da Organik üretim Organik tarım bir kalite işaretidir. Bu tür üretimlerin özgünlüğü aynıdır, ilk olarak kurallar, birçok ülkede üretim yapan çok sayıda üretici için geçerli olması ve ikinci olarak da sadece son ürün kontrol edilmemekte, tüm üretim süreci kontrol altında olamsı gerçeğine dayanmaktadır. Organik tarım yapmaya başlamak üreticinin kendi gönüll kararıdır, ancak üretime başladığına tüm kural ve standartlara kesinlikle uyması gerekmektedir ve bağımsız bir denetim otoritesi tarafından sıkı incelemeye tabidir. Bu gerçekten ürünlerin organik üretim standartlarına göre üretildiklerinin garantisidir. Bulgaristan'da organik ürünlerin kontrol ve belgelendirme işlemlerini '' Bulgar Akreditasyon Servisi'' Yürütme Ajansı tarafından onaylanmış ve Tarım ve Orman Bakanlığı ndan yetkili tüzel kişilere (ticari veya kar amacı gütmeyen kuruluşlar) emanet edilmiştir. Bulgaristan'da organik ürünlerin kontrol ve belgelendirme işlemlerini ikametgahı Bulgaristan dışında olan yabancı ülke denetim organları tarafından da yapılabilir. Tarım ve Orman Bakanı yabancı denetleyici kurumlarına Bulgaristan'da organik ürünlerin kontrol ve belgelendirme işlemlerinin yapmalarına izin vermektedir yalnız bu kurumların mutlaka uluslararası akreditasyon belgesine sahip oldukları zaman. Organik ürünlerin etiketlenmesi için belli başlı usuller vardır. Avrupa düzenlemelerinde tarımsal ürünlerin organik üretim için ve etiketlemek için ekolojik, biyolojik ve organik terimleri eşdeğer olarak kabul edilmektedir. "Organik" etiketi dünya çapında bilinen ve gıda üretim ve kalite standartlarının kesin düzenlemeler doğrultusunda olduğunu ve karşıladığının göstergesidir. Bulgaristan da biyolojik ürünün işareti: Bulgaristan'da üretilen biyolojik-üretimin yüzde 95 ve üzeri ihraç edilmektedir. Bulgaristan'da bir araştırmaya göre organik ürünler için talep, organik ürünlerin pazar payı yüzde 1 oranın altındadır. Bulgaristan'da sertifikalı biyolojik-üretiminin yaklaşık yüzde 95 yurt dışına ihraç edilmektedir - öncelikle ABD, Kanada ve AB'deye. Bulgar organik-üretimi özellikle bitkiler kurutulmuş veya çay olarak, taze, dondurulmuş ya da konserve meyve ve sebzeler, fındık, bal ve benzeri ile sınırlıdır. Bulgaristan'da 300 şirket, üretim, işleme ve organik-üretim ihracatı yapmaktadır, bunlardan sadece 80 şirket Bulgaristan Organik Ürün Derneği nde üyelikleri bulunmaktadır. Ancak yerli organik çiftliklerin organik üretiminin sadece yüzde 5 i iç piyasada yer bulmaktadır. Uzmanların görüş ve değerlendirmelerine göre ülkede organik ürünlerin pazarı henüz gelişmemiş olmasına rağmen kalkınma için büyük bir potansiyele sahip olduğu yönündedir. Ancak bu konuyla ilgili devletin aktif müdahalesi gerekmektedir, çünkü Bulgaristan bu sektörün gelişimi için çok uygundur doğal kaynaklar, kirletilmemiş toprak, tarım ürünlerinin geleneksel üreticisi görüntüsü. Uzmanlar Slovenya yı bir örnek olarakgöstermekteler, Slovenya yer ölçümü olarak yaklaşık 5 kat daha küçük olduğu ve nüfus açısından ve yaklaşık 3 kat daha küçük olan bir ülkedir. Buna rağmen, Slovenya iki kat daha fazla biyolojik ekili arazisi vardır, orada ekolojik olarak 5 kat daha fazla keçi yetiştirilmektedir, 20 kat daha fazla koyun ve 40 kat daha fazla büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir. 15

Bulgaristan'da 2007-2013 dönemi için Organik Tarım Kalkınma için Ulusal Planı vardır ve toplam bütçesi ise yaklaşık 165 milyon levadır. Bu planın 2013 yılına kadar olan beklentileri Bulgaristan toplam gıda satışların yaklaşık yüzde 3 oranında organik gıda olması ve kullanılan tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 8 oranında organik yöntemler ile işlenmesidir. Ancak, bu hedeflere ulaşmak için, şimdiki organik ürün üretim arazilerinin oranı yaklaşık 30 kat kadar artması gerekmektedir Bulgaristan'da, gerek bitkisel gerek ise hayvansal kökenli organik tarım ürünlerinin etiketlerinde ve reklamlarında aşağdakiler mutlaka olmalıdır: Tarımsal üretimin yöntemi ile ilgili endikasyon; Organik üretim şartlarına uygunluğunu gösteren üretici ülke veya ithalat ülkenin verileri. Ürünün üretim ya da ithalat konusunda düzenli denetim organının kontrolü için belge. Bulgaristan'da Organik sektöründe 1990 yılından bu yana büyük bir ölçüde ilerleme vardır, toprağın geri verilmesi ve siyasi hayatın büyük bir değişime uğramasından sonra. 2000 yılından bu yana sağlıklı ürünler yanı sıra sağlıklı yaşam hakkında dah fazla bilgi talebi artmıştır. İlgi iki yönlüdür: "Yeşil" bilince sahip bir sınıf alıcılar oluşumu vardır, onlar tamamen sağlık, ekoloji, prestij düşünceleri ile hareket etmektedirler. Daha önce bu insanların sadece İsviçre, Japonya ve İskandinavya'da yaşadıklarını düşünüyorduk, şimdi bizim ülkede de görmekteyiz. Alıcılar karşı organik yöntemler ile üretilen pazar ürünleri yetiştirem bir grup girişimci çiftçi bulunmaktadır. Şimdi bu piyasa kamu ekonomisinin normal bir bileşeni, çok güncel ve yüksek ihracat potansiyeli olan bir sektör olarak algılanmaktadır. Kimyasal gübre ve zirai ilaç kullanılmadan, yani, organik üretim yöntemiyle üretmek aslında binlerce yıl öncesinde normal bir uygulama yöntemidir. Ancak geleneksel tarımın sağlamış olduğu kolaylıkl ve olanaklardan dolayı, kısaca birim alan başına maksimum verim çıkarma amaçlayan ve diğer "ticari" parametrelerin yüksek değerlere ulaşması (anlamanız gereken hızlı bir kar) eski yöntem üretim metodların hızlı bir şekilde unutulmasına sebep olmuştur. Avrupa Birliği ve Bulgaristan Hükümeti, organik tarıma geçişi teşvik etmektedir ve çiftçiler ve gıda üreticilerin organik üretime geçmeleri için sübvansiyonlar ile desteklenmektedirler. Çiftçiler "karantina" dönemi olar adlandırılan: üç yıllık geçiş dönemi, çiftlik organik üretimi yapabilmesi ve sertifikalı olması için gereklidir ve bu dönemde de mali destek alabilmektedirler. Uzmanlara göre, Bulgaristan'da organik çiftlikleri çok küçük üreticilere aittir ve bir hektardan daha az arazi üzerinde çalışmaktadırlar. Genellikle yatırım ve yabancı şirketlerle tedarik sözleşmelerine bağlıdırlar. Şu anda, Bulgaristan'da üretilen organik gıdaların % 90 zengin Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Bulgar organik yiyecekler ağırlıklı olarak meyve (elma, şeftali, kiraz, çilek, ahududu, erik, şarap için üzüm), çerez (ceviz ve badem), bitkiler ve baharatlar (dere otu, anason, lavanta ve diğerleri), organik yağlar, tütün, sebzeler gibidir. Piyasada organik etlerden Kuzu ve dana eti, organik reçel ve bal da vardır. Buna ek olarak, geniş yabani işlenmeyen arazi alanları organik olarak sertifikalandırılmıştır, ve yabani meyve, otlar, mantar toplamak için kullanılmaktadırlar. Bu hammaddelerin yaklaşık % 60 yabani işlenmeyen arazilerden toplanarak elde edildiği tahmin edilmektedir. Alman uzmanları, organik gül yağ, tütün, şarap ve meyveler ülke için büyük bir potansiyel olduğunu, kabul ederler. Bulgaristan'da organik tarım doğal koşullar nedeniyle çok umut vericidir. 2012 yılında Bakanlık 12,6 milyon ile organik tarımı ve gıda üretimini desteklemiştir. Bu desteklemelerin amacı, yerel pazarı güçlendirmek ve Avrupa'da yeni pazar payını ele geçirmektir. 2013 yılı sonuna kadar olan planda Bulgaristan'da tarım arazilerinin % 8 organik bir şekilde (2005 yılında% 0.3) olarak işleniyor olması öngörülmüştür. Ulusal Planın öngördüğü ise ülkede satılan ürünlerin % 3 organik ürünlerden oluşmasıdır. Buna ek olarak, yasal çerçeve geliştirilmesi, farkındalık, eğitim ve araştırma faaliyetlerin ve organik tarım alanında sertifikasyon işlemlerin geliştirlmesi gerekmektedir. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili Bulgar Kanunu son derece kısıtlayıcıdır ve organik tarıma öncelik tanımaktadır, aynı zamanda organik ve organik olmayan tarım arasındaki çatışmaları önlemek için yardımcı olmaktadır. 16

Organik olarak yetiştirilen ürünler sergide sergilenen gibi olmamalıdırlar - şüpheli, şişirilmiş düzgün ve parlak. Bir soluncanın bir elmayı sevmesi tesadüf olmasa gerek neredeyse hiç kimyasal içermemektedir ve muhtemelen çok lezzetlidir. Eko-ürünlerin çnceden boyutlarının belirlenmesi ve paketlenmiş ya da sadece ambalajlanmış olması gereklimidir ki! Gümüzde sürekli paketlenmiş ürünler alıyoruz ve öylece sorunlara çözüm değil sorun yaratıyoruz. Güzel doğamız acı çekiyor! Organik tarım ve türevleri doğanın kanunlarını ile doğal uyum içinde olmalıdır. Uygun ürün rotasyonu organik tarım için zorunludur. Bu toprak verimliliği ve biyolojik çeşitlilik için çok çnemli bir bakım temsil etmektedir. Almanya'da geçmişte "üç alanda tarım " olarak adlandırılan bir uygulamadır. Eğer 3 dönümlük bir arsanız varsa, bu yıl 1 dönümünü Sizin tercih ettiğiniz bir ürünle ekiyorsunuz, 1 dönümünü dinlenmek için ekim yapmadan bırakıyorsunuz ve 1 dönümünü "fasulye" ailesi bitkilerinden biri (yonca veya çayır yonca gibi) ile ekiyorsunuz, bu tür mahsuller önemli ölçüde toprağın doğal olarak azot miktarını arttırmaktadır. Daha sonraki yıllarda bu 3 dönümü aynı şekilde dönüşümlü olarak ekmeye devam ediyorsunuz. Organik olarak yetiştirilen ürünlerin çok pahalı olduğu iddiası da doğru değildir. Aksine harcanan emek göz önğnde bulundurulursa, adil ücretlendirilmesi, ekisistemlere sürdürülebilir bakımı gibi çok çnemli göstergeler göz ardı edilmez ise onların fiyatı çok gerçek olduğu anlaşılacaktır. Zaman içinde "ucuz" geleneksel tarım ürünleri - muhtemelen bir ya da iki nesil sonra - pahalı olduklarını ispat edeceklerdir, nezaman ki tarım ilaçları ile kirlenmiş toprak, su ve insanların (bir dizi hastalıktan dolayı acı çekeceklerdir) temizlenmesi ve yeniden yapılanması için kaçınılmaz yatırımlar oluyor. Bir üretici olarak Bulgaristan organik yiyecekler için büyük bir potansiyele sahiptir. Ayrıca bir kullanıcı olarak Bulgarlar insanı - yeşil fikir daha fazla zihinler ve kalplere ulaşmaktadır. Ama Bulgar durumunda, kullanıcı ve alıcı iki farklı şeylerdir. Bulgaristan'da, iç pazarın potansiyeli, başkent ve birkaç büyük şehirlerde haricinde, oldukça şüphelidir: Bulgar insanı kendisi kaliteli ve sağlıklı "kırsal" gıda üretmeye alışkındır ve mağzalardan organik gıda satın alma gibi bir alışkanlığı yoktur. Bu arada Bulgarların uluslararası sosyolojiye girdikleri 'kavanoz ekonomi' ile karşılaştırıldığında çok daha iyi bir seçenek olduğu görülmektedir. Kendine gıda üretme fikri gelişmiş Batı Avrupa'da çok sayıda "erzak" uzmanlarına uzak bir fikirdir. Birleşmiş Milletler in Kalkınma programı ise aksini söylemektedir. Son olarak ileribakışlı olan ekonomistler ve sosyologlar gelecekteki yurt bazı kurumsal şirketler etrafında değil çok daha büyük ölçüde evinizin etrafında organize edilecek olacağını düşünmektedirler. Bu yüzden şehirlerde bile ev ortamında gıdayetiştirmek gelişmemiş bir madendir. Bu alanda, Bulgaristan büyük doğal avantajlara sahiptir. Ülkede organik üretim için mali destek ağırlıklı olarak ve genellikle Kırsal Kalkınma Programı 2007-2013 (KKP) nın bazı ölçüleri doğrultusunda gerçekleştirilirmektedir, bu sektörün gelişimi için itici bir güç olmuştur. Ölçü 214 "Tarım-çevre ödemeleri", alt ölçü "Organik Tarım", "Organik bitki" ve "Organik Arıcılık" yönlerinde geçiş dömeninde olan ve geçiş dönemini geçmiş birçok Bulgar organik üreticileri bu yöndeki çalışma projeleri için başvurmaktadırlar. KKP resmi olarak onaylanmış altıncı değişikliği ile organik üreticilerine yeni yüksek düzeyde tazminat ödemelerinin yapılması kabul edilmiştir, bu değişiklikler organik olarak yetiştirilen ürünlerin artırması için ek bir teşvik olacaktır. Ölçü 121 "Tarım işletmelerinin modernizasyonu" özel makine ve teçhizat, binalar, diğer mülkiyetler, çok yıllık bitkiler de dahil olmak üzere veçiftlik veya işletmenin organik üretime geçişi için gerekli uygun ekipmanlar da bu ölçü dahilinde yatırımlar için tanımlanan garantili bütçeye sahiptir. Ölçü 142 "Üretici gruplarının kurulması" ile organik ürün üreticilerin kurum kurmalarını destеklemektedir. Ölçü 111 "Mesleki eğitim, bilgilendirme faaliyetleri ve bilimsel bilgi yaygınlaştırma " dahilinde organik üreticilerin yapmış oldukları iş ile yakından alakalı olan bilgilendirme faaliyetlerin ve eğitim etkinliklerin 17

gerçekleştirilmesi finanse edilmektedir. Bulgaristan'da organik üretim gelişimi Tarım ve Gıda Bakanlığı önceliklerinden biridir, organik operatörlerin artan sayıda eğilimi döğrultusunda ve bunu koruma yönünde, aynı zamanda organik üretim alanlarının arttırılması ve organik olarak büyütülen bitki ve hayvancılığın çeşitliliğinin artması yönde çalışmalar yapılacaktır. Insan sağlığı için organik olarak üretilen gıdalar ve ürünlerin faydaları, ve organik üretim metotların yaygınlaştırılması, çevre dostu ve doğal kaynakları koruyan yöntemler olarak ve faydaları açısından teçvik edilmektedir. 2.1 Bulgaristan da piyasadaki organik ürünlerin güçlü yönlerinin analizi Piyasanın güçlü yönleri kavramından, üretim, tüketim ve dağıtım gibi olumlu değerlendirilen özelliklerin, sırasıyla gelecekte piyasaların gelişimi için fırsatlara dönüşebilmesi anlamına geldiği anlaşılmalıdır.. Piyasanın güçlü yönü olarak, çeşitli satış yerleri (distribütörturistik mekanları) temsilcilerinin Bulgar organik ürünlerini beğenmeleri dikkate alınarak belirtilir. Bu yerlerin temsilcilerinin çoğu Bulgar biyo-ürünlerin - hem gıda ve hem de gıda olmayan ürünlerin ithal edilen benzer ürünlerle neredeyse aynı hatta bazı durumlarda daha yüksek kalitede olduklarına inanmaktadırlar. Bu demektir ki, Bulgar Organik ürünlerin görüntü kaliteli ürün görüntüsündedir ve rekabet yeteneği de yüksektir. Piyasanın belirtilmesi gereken diğer güçlü yönleri aşağda sıralıdır: Organik gıda ve gıda olmayan ürünlerin mevcut kullanıcılar tarafından Bulgar organik ürünlerin beğenilmesi. Tüketicilerin biyolojik bir ürün seçmelerinin en önemli nedenlerinden birisi tam da kalitesidir. Bulgar ürünlerinin Kaliteli ürün olarak rekabet edebildiklerinin belirlenmesi tüketiciler tarafından talep etmeleri önemli bir ön koşuldur. Ticari ağ da farklı organik ürünlerin sunulması Bulgar Organik ürünlerin maliyet avantajı Çok sayıdaki dçstribütöre göre, çoğu tüccar ve otel temsilcilerine göre, pek çok kullanıcı tarafından da Bulgar organik ürünlerin ithal ürünlerden daha düşük fiyatlarda olduklarını söylemektedirler. Bu ürünlerin fiyat avantajı kaliteli ürünler görüntüsü ile birleştiğinde piyasada gerçekleşmelerine önemli avantajlar sağlamaktadır. Tüketicilerin çoğu satın aldıkları temel şeyler gıda olmasına rağmen, ticari ağ larda oldukça çok çeşit olan ürünler bulunmaktadır ve bu çeşitlilik tüketicilere yeterince ürün arasından tercih yapmalarını sağlamaktadır. Bazı durumlarda özellikle de gıda olmayan ürünler konusunda daha fazla çeşitlilik olabilir. En çok ziyeret edilen marketlerde (süpermarket ve hipermarketler vb.) organik ürünlerin bulunması Piyasanın güçlü yönü olarak Organik ürünlerin sadece özel marketlerde veya internette bulunmaması ve bu tür ürünlere erişimin kolaylaşması gerçeği belirtilebilir. Bununla birlikte, dağıtım kanallarının genişletilmesi olasıdır. Nispeten yüksek oranda düzenli kullanıcıların varlığı Son yıllarda organik ürünler satın alman tüketicilerin neredeyse yarısı düzenli kullanıcılar (bir yıl içerisinde birden fazla organik ürün satın almış olanlar) olduğu tespit edilmiştir. Düzenli kullanıcıları nispeten yüksek payı, bu pazarın gelişimi için önemli göstergelerden biridir, ancak diğer yandan Bulgar piyasaların gelişimi hala başlangıç bir aşamada olduğunu göstermektedir. Üretim, ithalat ve ihracat koşulları için açık bir yasal dayanak bulunması 18

Mevzuat yönetmeliği için üretimin başarılı gelişmesi, bu tür ürünlerin ithalat ve ihracatı esastır. Genel olarak, Bulgaristan'da organik ürünlerin üretimi, ithalat ve ihracatını düzenleyen mevzuat açıkça düzenlenmiş ve Avrupa standartlarına uygun olduğu söylenebilir. Organik tarımın gelişimi için yeterli objektif koşulların olması Bulgaristan'da hem organik tarım hem de organik hayvan yetiştiriciliği gelişimi için iyi koşullar bulunmaktadır. Ancak bu konudaki fırsatlar daha henüz gerçekleşmemiştir. 2.2 Bulgaristan da piyasadaki organik ürünlerin fırsatları analizi Organik ürünlerin piyasasını, gelişmekte olan bir piyasa olarak belirlenmesi, ülkede tüketimin genişlemesi, üretim ve ürünlerin dağıtımı için fırsatların oluşması henüz gerçekleşmemiştir. Gelişim potansiyeli aşağıdaki alanlarda bulunabilir: Ticari ağ larda ürün yelpazesini arttırmak. Şu anda en yaygın olarak uygulanan gıda tedarik edilmesidir ve her şeyden önce süt ürünleri, yumurta, ekmek ve sebze olarak sıralayabiliriz. Ancak potansiyel kullanıcılar aynı zamanda organik et ve meyve ile de ilgilenebilirler. Yeşil ve çevre dostu yaşam tarzına karşı artan ilgi ile bağlantılı olarak organik kozmetik, spa ürünleri, yararlı bitkiler ve bitkisel ürünlerin tedariği genişletmek konusunda çalışmalar yapılabilir. Satış noktalarında (satılık olmayan), daha fazla orgaganik ürün sunulabilir, bu noktalar otel ve restoranlar gibi yerler olabilir. Termal turizm ülkede yeni bir hizmet olarak sunulmaya başlamaktadır. Bulgaristan organik esansiyel yağlar ve benzeri ürünlerin üretimi yapıldığı gerçeği göz önüne alındığında, bu tip ürünlerin geliştirilmesi için uygun bir niş olacaktır. Bu yöndeki çalışmalar organik kozmetik talebinin genişletilmesinin sağlayacaktır. Dağıtım kanallarının çeşitlendirilmesi ve genişletilmesi. Tüketiciler satın almak istedikleri ürünleri genellikle süpermarket ve hipermarketlerin standlarında bulabilmektedirler, bu da demektir ki, organik ürünler yaygın olarak sık ziyaret edilen büyük satış noktalarında mevcuttur. Ancak, potansiyel kullanıcılar almak istedikleri organik ürünün özel mağzalarda da arayabilirle, bazıları ise halk pazarları da gezebilirler. Organik ürünler satan birkaç özel mağaza bulunmaktadır, ayrıca bu tür ürünlerin online satış ve dağıtımını yapan birkaç site bulunmaktadır. Bu mağazalarda genel olarak organik gıda satışı yapılmaktadır. Sonuç olarak, pazarı geliştirmek için organik ürünler sunan satış noktalarını ve türlerinin çeşitlendirilmesi ve sunulan organik ürünleri de çeşitlendirmek bir fırsat olarak görülebilir. Yeni müşteriler çekerek talebi teşvik etmek. Organik ürünlerin düşük tüketimi önünde iki önemli engel bulunmaktadır: tüketicilerin yetersiz bilinçlenmesi ve sınırlı dağıtım kanalları. Bu demektir ki dağıtım kanallarının genişletilmesine ek olarak nüfusun büyük kesimleri arasında organik ürünlerin tanıtımı ile talebi teşvik edilebilir. Mevcut ve potansiyel kullanıcıların bilinçlendirilmesi talebi teşvik etmek. 19

Nüfusun büyük bir kısmı için biolojik ürünün ne olduğunu bilinmesine rağmen, gerek mevcut gerek ise potansiyel kullanıcıların organik ürünlerin özellikleri konusunda ve de geleneksel olanlardan ayırt edilebilen temel özellikler nelerdir konusunda bilgi sahibi olmadıkları görülmektedir. tüketici bilincini geliştirmeyi amaçlayan uygun bir önlemler paket ile organik ürünler için talebi canlandırmak mümkün olabilir. Talebi çeşitlendirmek amacıyla organik ürünlerin üretimini arttırmak. Ülkemizde organik ürünlerin üretimi büyürse bizim piyasalarımızda miktar ve çeşiltilik olarak daha fazla organik ürün sunulması mümkün olacaktır. Ülkede organik tarımın genişlemesi için objektif koşullar oldukça elverişli ve uygundur. Bir yandan, şu anda mevcut tarım arazilerininin küçük bir yüzdesi organik üretim için kullanılmaktadır, diğer yandan ise geniş kapsamlı tarım yapılması için, organik tarımın ve organik hayvan yetiştiriciliğin geliştirilmesi dahil olmak üzere, ülkemizde iklim, toprak, su, vb mevcut olumlu etkenlerdir. Yabani olarak yetişen organik ürünlerin olanaklarını kullanarak üretimi artırmak. Bulgaristan'da, çeşitli yabani yararlı bitki ve mantar gibi, ürünlerin toplanması için uygun koşullar vardır. Bu tür ürünlerin verimi daha düşük maliyetler ile ilişkilidir, bu nedenle bu yöndeki gelişimmeler için fırsatlar aramak mümkün olabilir. Bir tedbir paketi ile üreticileri teşvik etmek. Organik üretim önemli bir miktar maliyetler ile ilişkilidir. Uygun bir önlemler paketi ile, artan sübvansiyonlar da dahil olmak üzere, mevcut üreticinin üretim kapasitesini artırmasını teşvik edilebilir, ve aynı zamanda organik üretime yeni üreticiler de çekmek için yararlı olabilir. Bir tedbir paketi ile ihracat teşvik etmek. Gelişmiş ülkelerde organik ürünler için talep artmaya devam etmektedir. Uygun bir önlemler paketi ile, ihracat prosedürünün basitleştirilmiş olması da dahil olmak üzere, Bulgaristan dışında yerel ürünlerin satışı teşvik edilebilir. Uygun paketi ile organik ürünlerin "endüstriyel" kullanımını teşvik etmek. Yeşil yaşam tarzına karşı ilgi gittikçe artması, kendi günlük tüketimlerinde oldukça fazla tüketicinin doğal ve çevre dostu ürünleri aramaları beklentiler arasındadır. Uygun bir önlemler paketi ile, ekolojik ve organik maddelerin kullanımını teşvik ederek, Чрез подходящ пакет от мерки, насърчаващи използването на екологични и биологични съставки биха могли да се стимулират производител diğer sektörlerin (Kozmetik, tekstil, vb) üreticileri için de teşvik olabilir ve piyasaya sunmuş oldukları ürünlerin daha fazla organik maddeler içerikli olmalarını sağlayabilirler. Bu ürünlere karşı olan ilgi organik hammadde üretimi üzerinde de olumlu bir etkisi olacaktır. 3. Türkiye de Organik üretim Ne kadar çok insan tarımda kimyasal gübre, ot ve böcek ilaçları, ve büyüme hormonlarının kullanımının tehlikeleri hakkında bilgi sahibi oluyorlarsa, okadar daha da organik olan ürünlere karşı ilgi duymaya başlamaktadırlar ve bu ilgi de yeni bir endüstri sektörünün doğmasını uyarmaktadır. Türkiye'de, bir deyiş vardır "Her şey sağlık ile başlar" diye, yani kaliteli ve uzun yaşamak için sağlığın önemini doğrulayan bir sözdür. İnsanlar sağlıklarını korumak için genellikle periyodik olarak sağlık kontrollerinin yaptırırlar, sağlık 20