MEVDUATA GÜVENCE LÝMÝTÝ Þakir Ercan GÜL, Sayfa 3 te



Benzer belgeler

MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMÝNÝN GÖZDEN GEÇÝRÝLMESÝ


ORTAK SORUMLULUK TMSF BÝLÝMSEL YAYIN ORGANI SINIR ÖTESÝ BANKALARIN ÇÖZÜMLENMESÝNDE YEREL ALACAKLILARIN KORUNMASI SANAL PARA: BÝTCOÝN





TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

ASYA KATILIM BANKASI A.Ş YILI II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01 Ocak Haziran 2015

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME


GENEL EKONOMÝK VERÝLER MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık


BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU


mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU. Büyükdere Caddesi No:143 Esentepe/ÝSTANBUL Tel.: (212) Faks: (212)


II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

İÇİNDEKİLER. B. Basel-II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası Konu Bazında. D. Basel-II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası Kapsamında Üretilecek Ürünler


SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN


EKONOMÝDE GELÝÞMELER

KAMU BORÇ İDARESİNDE OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ

BAŞLANGIÇ TEMİNATI VE GARANTİ FONU HESAPLAMASI

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

TR: Ödemeler Dengesi, Ekim 15

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEBLİĞ. Konsolide özkaynak kalemlerine ilişkin bilgiler: Cari Dönem Önceki Dönem

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

KREDÝLÝ MENKUL KIYMET ÝÞLEMLERÝ ÇERÇEVE SÖZLEÞMESÝ

Bankacılık sektörü Mart. Mayıs 2008

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

ASYA KATILIM BANKASI A.Ş YILI II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar;

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler *

Finansal Sistem ve Bankalar. 1. Bankacılık İşlemleri ve Banka Türleri. 2. Dünya da ve Türkiye de Bankacılığın Gelişimi

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 30 Haziran 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler

TR: Ödemeler Dengesi, Kasım 15

BİREYSEL PORTFÖY YÖNETİMİ

Uluslararası gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve Bankacılık sektörü. Ocak 2013

PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN 31 ARALIK 2014 TARİHİ İTİBARİYLE BİTEN HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE GELECEĞİ


BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM İKİNCİ ÜNİTE PARANIN ZAMAN DEĞERİ

Konsolide Olmayan Veriler. Eylül 2014 Finansal Sonuçları

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Finansal Bilgiler (milyon TL)

Takasbank- MKT Stres Testi Uygulamaları

RiskTürk Eğitim Kataloğu Dönem

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

DANIÞMANLIK TEDBÝRÝ KARARLARININ UYGULAMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TEBLÝÐ Perþembe, 30 Ekim 2008

HAFTALIK BÜLTEN 16 KASIM KASIM 2015

TAŞINMAZ YATIRIMLARININ FİNANSMANI

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2014 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

FAALĠYET RAPORU

TEORİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Halka Arz Tarihi 07/11/2008 Portföy Yöneticileri. Fon Toplam Değeri 527, Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

Marjinal VaR Ratio Instruments PV VaR VaR/PV Portfolio PV Marjinal VaR

KÜRESEL FİNANSAL SİSTEMİN YENİDEN İMARI. Eurobank Tekfen Genel Müdür Yardımcısı

Türkiye'de Bankacılık Sistemi Üç Aylık Dönemler İtibariyle Banka ve Grup Bilgileri Haziran 2012 (Son Dönem Karşılaştırmalı)

Vergi Ýdaresindeki Deðiþimler (1.Bölüm) Pazar, 22 Ocak 2012

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

AXA HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU İZAHNAME DEĞİŞİKLİĞİ

TEB PORTFÖY PUSULA SERBEST FON

tarihli Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik in Risk Yönetimine İlişkin Düzenlemeleri

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TABLO LİSTESİ

RiskTürk Eğitim Kataloğu Dönem

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 31 Mart 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Basel II ve III nedir Basel II ve Türk Eximbank Semineri 2013

Finansal Hesaplar İstatistik Genel Müdürlüğü

ASYA KATILIM BANKASI A.Ş YILI III. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

AKBANK Bankalar. Önemli Finansallar. mn $, UMS29 Konsolide T 2003T

Eylül 2012 Finansal Sonuçları. Konsolide Olmayan Veriler

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Türkiye de Bankacılık Sektörü Mart


BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2015 II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

Seçilmiş Haftalık Veriler* 4 Aralık 2015

ASYA EMEKLİLİK ve HAYAT A.Ş. ALTERNATİF KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

Finans Portföy Yönetimi A.Ş. tarafından yönetilen

TÜRKİYE HALK BANKASI. A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

Transkript:

B Ý L Ý M S E L Y A Y I N O R G A N I TMSF yýl: 8 sayý: 32 Ocak-Þubat-Mart 2013 TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU MEVDUATA GÜVENCE LÝMÝTÝ Þakir Ercan GÜL, Sayfa 3 te ÇÖZÜMLEME SÜRECÝNDE KREDÝ PORTFÖY DEÐERLEME SORUNLU KREDÝLERÝN TASFÝYESÝNDE VARLIK YÖNETÝM ÞÝRKETÝ UYGULAMASI Çaðdaþ EKÝCÝ Cemal KARAMUSTAFA Elif ARIPINAR Sayfa 4 te Sayfa 28 de Sayfa 43 te HABERLER (IADI 2012 YILLIK TOPLANTISI)

BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul, Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35, www.tmsf.org.tr Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi, e-mail:srid@tmsf.org.tr $ NOTLAR Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Aralýk 2012 tarihi itibariyle 1.370 milyar TL seviyesindedir. Toplam aktiflerin %58 ini krediler, %19,7 sini menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr. Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 772 milyar TL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %32,6 sý YP, %67,4 ü TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr. Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur. TEMEL PARAMETRELER SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI GENEL EKONOMÝK VERÝLER

ÝÇÝNDEKÝLER BÝLÝMSEL YAYIN ORGANI TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU TMSF yýl: 8 sayý: 32 Ocak-Þubat-Mart 2013 2. EDÝTÖR DEN Ali Göçer GELEBEK MEVDUATA GÜVENCE LÝMÝTÝ Þakir Ercan GÜL, Sayfa 3 te 3. MEVDUATA GÜVENCE LÝMÝTÝ Þakir Ercan GÜL 4. ÇÖZÜMLEME SÜRECÝNDE KREDÝ PORTFÖY DEÐERLEME Çaðdaþ EKÝCÝ 9. DÂVAYA SON VEREN TARAF USÛL ÝÞLEMLERÝ Yrd. Doç. Dr. Taylan Özgür KÝRAZ ÇÖZÜMLEME SÜRECÝNDE KREDÝ PORTFÖY DEÐERLEME Çaðdaþ EKÝCÝ Sayfa 4 te SORUNLU KREDÝLERÝN TASFÝYESÝNDE VARLIK YÖNETÝM ÞÝRKETÝ UYGULAMASI Cemal KARAMUSTAFA Sayfa 28 de HABERLER (IADI 2012 YILLIK TOPLANTISI) Elif ARIPINAR Sayfa 43 te 12. ÝSTÝKRAR POLÝTÝKALARI Nizamülmülk GÜNEÞ 19. MUSA MEHMETCANOÐLU AKYÝÐÝTZADE Erol ORTABAÐ 24. ICSID TAHKÝMÝ - II Baþar BAÞARAN 28. SORUNLU KREDÝLERÝN TASFÝYESÝNDE VARLIK YÖNETÝM ÞÝRKETÝ UYGULAMASI Cemal KARAMUSTAFA 37. YOLSUZLUK KAVRAMI ÜZERÝNE BÝR ÝNCELEME Ferdi DEMÝR 43. HABERLER Elif ARIPINAR BÝLÝMSEL YAYIN ORGANI TMSF TMSF Adýna Sahibi : Turan KORKMAZ Yayýn Yönetmeni : Ali Göçer GELEBEK Yazý Ýþleri Müdürü : Kamil OÐUZ Danýþma Kurulu : Prof. Dr. Cüneyt Koyuncu / Bilecik Þeyh Edebali Üniversitesi, Prof Dr. Muhsin Kar / Necmettin Erbakan Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý / Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman / Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Prof. Dr. Selahattin Bekmez / Gaziantep Üniversitesi, Prof. Dr. Yusuf Bayraktutan / Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir / Ýstanbul Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat Erdal / Adnan Menderes Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi Deniz Özbay / Marmara Üniversitesi, Yrd. Doç. Dr. Bilal Kargý / Aksaray Üniversitesi, Yrd. Doç. Dr. Ferhat Pehlivanoðlu / Kocaeli Üniversitesi, Yrd. Doç. Dr. Ýlyas Karabýyýk / Erzincan Üniversitesi, Yrd. Doç. Dr. Kadir Tuna / Ýstanbul Üniversitesi, Yrd. Doç. Dr. Taylan Özgür Kiraz / Maltepe Üniversitesi Yayýn Kurulu : Ýsmail Güler, Hasan Köroðlu, Nizamülmülk Güneþ, Cemal Þakar, Erol Ortabað Yayýn Türü : Yerel Süreli Yayýn Periodu : 3 Aylýk - Ocak - Þubat - Mart 2013 Görsel Tasarým : 1111 Adam Yapým & Tanýtým Adres : Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul E-posta : koguz@tmsf.org.tr Tel : 0 212 340 16 11 Faks : 0 212 288 53 35 Baský : Yöm Basým / Eskoop Sanayi Sitesi, C7 Blok, No: 398, Ýkitelli-Ýstanbul Baský Tel : 0 212 671 16 17 TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.

EDÝTÖR DEN ÜRETÝM GÜZELDÝR Ali Göçer GELEBEK Yayýn Yönetmeni Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü ÇATI Dergimiz 32.sayýsýna ulaþtý. Ýlk 12 sayýmýz daha çok kurum içi iletiþim dergisi niteliði taþýyordu. Sosyal yönü fazla bir içeriðe sahipti. 13. Sayýmýzdan sonra bilimsel makaleler aðýrlýklý bir ihtisas dergisi haline evrildi. Ancak 32. Sayýmýzla dergimiz yeni bir aþamaya ulaþtý. 2013 yýlýnýn bu ilk sayýsý dahil bundan böyle Çatý Dergisi Telifli hale gelmiþtir.. 27.12.2012 tarih ve 347 sayýlý Fon Kurulu kararýyla bu sayýmýzla birlikte makale baþýna 200 TL ile 500 TL arasýnda telif ücreti ödenecektir. Dünyanýn en zor ama sonuçlarý en verimli üretimi fikir üretimidir. Bir kez üretildiðinde tükenmeyen aksine kendi kendini çoðaltan bir üretimdir. Zihni üretim zordur. Zihni üretim sancýlýdýr. Zihni üretim ciddi emek ister. Emek veriliyorsa bunun bir de maddi karþýlýðý olmalýdýr diye düþündük. Teklifimizi fon kurulu da uygun bulunca dergimiz için telif kurallarý belli oldu. Bu yeni durumun, hem yazan, fikri bir üretim yaparak emek harcayan, kurum dýþýndan deðerli yazar dostlarýmýz, akademisyenler, bilim insanlarý gerekse de kurum personeli açýsýndan umarýz bir miktar daha motive edici bir etkisi olur diye düþünüyoruz. Çatý nýn hakemli bir dergi haline dönüþmesi için belki de telifli hale gelmesi bir aþama olacak. Tabi ki, çok ciddi, alanýnda yeni yaklaþýmlar taþýyan bilimsel yazýlarýn dergimizde aðýrlýklý olarak yayýnlanmasý hakemli dergiye geçisin olmazsa olmazý olacaðýnýn da bilincindeyiz. Çalýþmalarýmýz da bu yönde olacaktýr. Bu sayýmýz baskýya hazýrlýk aþamasýnda iken TMSF nin son 10 yýlýndaki çözümleme dýþýnda Mevduat sigortacýlýðýna iliþkin en önemli faaliyetlerinden birisi gerçekleþti ve Mevduat garanti limiti 50.000.TL den 100.000.TL ye çýkartýldý. Bunun bankacýlýk sistemine ve para piyasasýna etkileri konusunda bazý karþýt görüþler kamuoyu nezdinde dile getirildi. Dergimiz baský aþamasýnda olduðu için biz bu konuda bir yorum yapamadýk. Ama umarým deðerli araþtýrmacýlardan önümüzdeki sayý için bu konuda deðerlendirmeler gelir de biz de dergimizin sayfalarýnda yayýmlama imkaný buluruz. Yeni heyecanlarla yeni sayýlarýmýzsa buluþmak dileðiyle... 2

TMSF MEVDUATA GÜVENCE LÝMÝTÝ 2000 li yýllarýn baþýndaki finansal kriz TMSF yi zorunlu olarak banka çözümlemeleri konusunda öne çýkarmýþ olsa da asýl kuruluþ amacýmýz olan mevduat sigortacýlýðý konusundaki çalýþmalarýmýzý da yeni yaklaþýmlarla sürdürmekteyiz. Biliyoruz ki, insanýn en temel ihtiyaçlarýndan birisi de korunma ihtiyacýdýr. Ýnsanoðlunun varoluþundan bu yana korunma ihtiyacý hem canýn hem de malýn korunmasý biçiminde ama hep yan yana olagelmiþtir. Canýn korunmasý nasýl güvenlik ve polisiye tedbirlerle güvence altýna alýnmaya çalýþýlmýþsa malýn korunmasý yönünde de insanlýk finansal tedbirler geliþtirmiþtir. Tüm mesele; insanýn hem canýnýn hem de malýnýn güvence altýnda olduðunu hissedebilmesidir. Böyle bir duygu, þüphesiz insanýn kendini huzurlu hissetmesini saðlayan bir durumdur. Bilindiði gibi TMSF Türkiye nin belli baþlý finansal kuruluþlarýndan biridir ve çalýþmalarýmýz da elbette ki finans alanýndadýr. Ýnsanlar nakit birikimlerini bankalara yatýrýrken hem birer güven kurumu olan bankalarda deðerlensin ama ayný zamanda da korunsun istiyor. Geçmiþ dönemlerdeki olumsuz deneyimler de dikkate alýndýðýnda bu talebi doðal ve haklý bulan karar vericiler mevduatlarýn en azýndan belli bölümlerini garanti kapsamýna alarak birikim sahiplerini rahatlatmýþlardýr. Uzun zamandýr düþündüðümüz ve çalýþmalarýný yaptýðýmýz mevduattaki garanti limitinin artýrýlmasý konusundaki hazýrlýðýmýz somutlaþmýþ ve 2004 yýlýndan bu yana 50.000.TL olarak devam eden mevduat güvence limiti 100.000.TL ye yükseltilmiþtir. Daha önce de belirttiðim gibi bir kez daha altýný çizerek söyleyelim ki; mevduat garanti limitindeki artýrým çalýþmamýz, ülkemiz için bir risk öngörüsü deðil, muhtemel risklere karþý güvence sistemini güncelleme ve güçlendirme düþüncesine dayanmaktadýr. TMSF banka çözümlemelerdeki baþarýsýný ve bu alandaki deneyimini uluslararasý benzer kuruluþlarla da paylaþarak öncü niteliðini sürdürüyor. Bu konuda sürekli yurtdýþýndaki benzer kuruluþlar bilgi paylaþýmý ve deneyimlerimizi gözlemleme imkaný bulmak için kurumumuzda çalýþmalar yapmaktadýrlar. 2000 li yýllarýn baþýndaki finansal kriz TMSF yi zorunlu olarak banka çözümlemeleri konusunda öne çýkarmýþ olsa da asýl kuruluþ amacýmýz olan mevduat sigortacýlýðý konusundaki çalýþmalarýmýzý da yeni yaklaþýmlarla sürdürmekteyiz. Hazýrladýðýmýz yeni yönetmenlikle güvence limitinin artýþý hiç kuþkusuz hem mevduat sahiplerinin kendilerini daha güvende hissetmelerini saðlayacak hem de bankacýlýða olan güven katsayýsýný artýrmýþ olacak. Þüphesiz bankacýlýða olan güven artýþý mevduat artýþýný da beraberinde getirecektir. Mevduatlarýn bankalar arasýnda dengeli daðýlýmýna neden olacaktýr. Ayrýca sigortacýlýk rezervinin artmasý, finansal sistemin geleceðine olan güveni artýracaktýr. Uluslararasý yatýrým eðilimlerinin Türkiye üzerinde yoðunlaþtýðý, dünyanýn çeþitli ülkelerinden sermaye gruplarýnýn Türkiye de Bankacýlýk için lisans baþvurusu yaptýðý bir dönemde bu limit artýþýnýn finansal piyasalara olumlu yansýmalarý olacaðý muhakkaktýr. Ayrýca, güvence limitindeki artýþýn mevduat vade yapýsýnýn bankacýlýk açýsýndan olumlu yönde deðiþmesine de katký saðlayacaktýr. Ülkemizde tasarruf alýþkanlýðý genel olarak bankacýlýk sisteminin arzu etmediði ölçüde kýsadýr. Oysa kullandýrýlan kredilerin vadeleri uzundur. Güvence sistemindeki öncelikli olarak mudi lehine artýrýlan limitin mevduat vadelerini de uzatacaðýný düþünüyoruz. Bundan sonra hem bankacýlýk çözümlemeleri hem de Mevduat Sigortacýlýðý alanýndaki hedeflerimize ulaþmak için çalýþmalarýmýzý ayný disiplin içinde sürdüreceðiz. Þakir Ercan GÜL TMSF Baþkaný 3

GÜNCEL ÇÖZÜMLEME SÜRECÝNDE KREDÝ PORTFÖY DEÐERLEME 2001 krizi öncesine göre Türk bankacýlýk sektörü aktif yapýsý incelendiðinde, kredilerin payýnýn önemli biçimde artmýþ olduðu görülmektedir. Kredilerin banka aktifindeki payý göz önüne alýndýðýnda, kredi portföyü bir bankanýn aktifinin dolayýsýyla da bankanýn deðerlemesindeki en önemli kalemdir. TMSF açýsýndan da, çözümlemede etkinliðin artýrýlmasý ve çözümlemenin gerek kamuya gerekse de ekonomiye olan maliyetinin azaltýlmasý yönünde kredi portföy deðerleme sürecinin destekleyici rolü bulunmaktadýr. Çaðdaþ EKÝCÝ Fon Uzman Yardýmcýsý Varlýk Yönetimi Daire Baþkanlýðý GÝRÝÞ Yaþanan finansal ve siyasi istikrar dönemi, düþen faiz oranlarý, baþta kamu kesimi borçlanma gereði olmak üzere makroekonomik göstergelerde görülen iyileþme, konjonktürde yaþanan olumlu geliþmeler, dünyadaki likidite bolluðu ve sermayenin getirinin düþtüðü geliþmiþ ekonomilerden sermaye karlýlýðýnýn daha yüksek olduðu geliþmekte olan ülke ekonomilerin daha yoðun biçimde girmesi gibi bir faktörler yelpazesi Türkiye de finansal sektörün oldukça hýzlý biçimde büyümesini desteklerken, finansal sektörde faaliyetlerin çeþitlenmesini ve bilançolarýn yapýsýnda da köklü deðiþikliklerin ortaya çýkmasýna yol açmýþtýr. Öyle ki, yukarýda sayýlan faktörlerin de etkisiyle, 2001 krizi öncesine göre Türk bankacýlýk sektörü aktif yapýsý incelendiðinde, kredilerin payýnýn önemli biçimde artmýþ olduðu görülmektedir 1. Kredilerin banka aktifindeki payý göz önüne alýndýðýnda, kredi portföyü bir bankanýn aktifinin dolayýsýyla da bankanýn deðerlemesindeki en önemli kalemdir. TMSF açýsýndan da, çözümlemede etkinliðin artýrýlmasý ve çözümlemenin gerek kamuya gerekse de ekonomiye olan maliyetinin azaltýlmasý yönünde kredi portföy deðerleme sürecinin destekleyici rolü bulunmaktadýr. Bu çalýþmada fona devri öncesi ve sonrasý bir bankanýn kredi portföyünün deðerlemesinin nasýl yapýlacaðýna iliþkin teknik altyapýdan ziyade, kredi portföy deðerleme sürecinin fonun çözümleme yapýsýndaki yerinin ve öneminin ele alýnmasý hedeflenmiþtir. Bu kapsamda çalýþmanýn birinci bölümünde konuyla ilgili temel ve önemli kavramlar üzerinde durulmuþtur. Ýkinci bölümde finans literatüründe yer alan kredi riski ölçüm modelleri incelenirken, son bölümde de kredi portföy deðerlemenin çözümleme süreci içindeki yeri analiz edilmiþtir. 1. TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Deðerleme Kavramý Çok deðiþkenli bir süreç olmasý ve sahip olduðu dinamik yapýsý nedeniyle tanýmsal olarak üzerinde konsensüse varýlamamýþ olan kavramlardan birisi de deðerleme kavramýdýr. Deðerlemede temel amaç ilgili varlýklarýn, þirketlerin veya en genel anlamda ise iktisadi kýymetlerin piyasa deðerinin parasal olarak tahmin edilmesidir. Yine de temel olarak deðerleme kavramýný, para dýþýndaki iktisadi varlýklarýn deðerlerinin para cinsinden belirlenmesi, ifade edilmesi iþlemi olarak tanýmlayabiliriz 2. Daha makro düzlemde, firma bazýnda yapýlan deðerlemede de temel amaç, deðerlemenin amacýna ve kullanýlan yöntemlere de baðlý olarak söz konusu firmanýn deðerinin belirlenmesidir. Maddi olmayan duran varlýklarýn artan önemi nedeniyle günümüzün modern iþletmelerinin deðerleri, kendisini oluþturan varlýklarýn toplam deðerinden önemli ölçüde farklýlaþmaktadýr. Bu çerçevede deðerleme, çeþitli varsayýmlar ve tahminleri kapsayan, sübjektif karaktere de sahip olan karmaþýk bir süreç olduðu için kesin sonuçlar verecek veya kesin bir þekilde formülize edilebilecek bir süreç de deðildir. 1.2. Kredi Kavramý Kredi, bir sözleþme kapsamýnda bir miktar nakdin kullandýrýlmasý veya belirli bir edimin 1 Türk bankacýlýk sektöründe kredilerin toplam aktif içindeki payý, 2002-2011 yýlý tarihleri arasýnda %27,9 dan %59,8 e yükselmiþtir. Kaynak: BDDK (Türk Bankacýlýk Sektörü Ýnteraktif Aylýk Bülteni). 2 Hayrettin KONUK, Þirket Deðerleme Yöntemleri ve Reel Opsiyonlar Yaklaþýmý, S.3. 4

GÜNCEL yerine getirilmesinin taahhüt edilmesi suretiyle faiz veya komisyon karþýlýðýnda ilgili miktarýn belirli bir süre ile kullandýrýlmasý þeklindeki ekonomik faaliyet konusudur 3. 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanununda ise, kredi kavramýnýn tanýmýnýn yapýlmasý yerine kazuistik bir yaklaþýmla Kanunun 48.maddesinde hangi iþlemlerin kredi olarak kabul edileceði tek tek sýralanmýþtýr. 1.3. Kredi Riski Kavramý Kredi riski, kýsaca banka müþterisinin yapýlan sözleþme gereklerine uymayarak yükümlülüðünü kýsmen veya tamamen zamanýnda yerine getirememesinden dolayý bankanýn maruz kaldýðý risk 4 olarak tanýmlanabilir. Bankalar faaliyetlerinin doðasý gereði, sürekli risk altýnda çalýþmak olup, söz konusu risklerin en önemlilerinden birisi de kredi riski olmaktadýr. Bu nedenle, bankalarýn risk yönetim faaliyetleri ve politikalarýnda kredi riski yönetiminin önemi büyüktür. Günümüzde kullandýðý enstrüman yelpazesi oldukça geniþlemiþ olmakla birlikte, bankalar fon arz eden ve talep eden iktisadi birimler arasýndaki aracýlýk fonksiyonunu en çok krediler aracýlýðýyla yerine getirmekte olup, krediler banka bilançolarýnýn aktif kýsmýnda genellikle önemli paya sahip olmaktadýr. Ayrýca, krediler getirileri ve riskleri açýsýndan, piyasa koþullarýndan, faiz oranlarýndaki dalgalanmalardan kolayca etkilenebilmektedir 5. Söz konusu nedenlerle krediler banka bilançolarýnýn aktif kalitesinin belirlenmesinde oldukça önemli rol oynamaktadýr. Ayrýca, bankalar açýsýndan, bankacýlýkla ilgili çeþitli düzenlemelere uyum (Basel I-II-III, Sermaye Yeterliliði gibi), en çok maruz kalýnan risklerden birisi olmasý, finansal piyasalarda artan rekabet ile sermaye karlýlýðýndaki düþüþ sonucunda sermayenin etkin kullanýmýnýn ve sürdürülebilir büyümenin öneminin artmasý gibi nedenlerle kredi riski olgusu her geçen gün daha da önem kazanmaktadýr. Bu çerçevede kredi portföy deðerlemesi süreci ile de temel olarak bankanýn kredi portföyünün temerrüt oranýný dolayýsýyla da kredi portföyü nedeniyle bankanýn maruz kalabileceði kayýplarýn tahmin edilmesi ile hesaplanmasý amaçlanmaktadýr. 2. KREDÝ RÝSKÝ ÖLÇÜM MODELLERÝ Finansal sektörde artan rekabet, sermaye yükümlülükleri (Basel yaklaþýmý), teknolojik geliþmeler ve teminatlarýn deðerlerinde meydana gelen volatilite gibi nedenlerle kredi riskinin ölçülmesi ve yönetilmesiyle ilgili son yýllarda çeþitli nedenlerle önemli deðiþiklikler meydana gelmiþtir 6. Bu doðrultuda, kredilerin temerrüt riskini ve daha geniþ anlamda da bir bankanýn kredi portföyünün ne kadarýnýn geri döneceðini ne kadarýnýn geri dönmeyeceðini ölçmek, analiz etmek ve yönetmek amacýyla çok sayýda model geliþtirilmiþ ve kullanýlmýþtýr. Günümüzde bankalar ve diðer finansal kurumlar, oldukça teknik kredi riski ölçüm modelleri geliþtirmek için çaba ve zaman harcamaktadýrlar 7. Bu kapsamda, farklý varsayýmlara dayanan çok sayýda ve giderek karmaþýklaþan yapýda kredi riski modelleri geliþtirilmiþtir ve geliþtirilmektedir. Yeni yaklaþýmlarda eski modellerin çeþitli üstün özelliklerinden faydalanýldýðý için, kredi riski ölçüm modelleri arasýnda keskin bir ayrým yapmak da zorlaþmaktadýr. Yine de, konunun daha net anlaþýlmasý itibarýyla söz konusu kredi riski ölçüm modellerini þu þekilde sýnýflandýrmak mümkündür: Ýþlem Bazýnda Yaklaþým Geleneksel Modeller Ekspertiz Modelleri Kredi Skorlama Modelleri Derecelendirme Yaklaþýmlarý Kredi Riski Ölçüm Modelleri Çaðdaþ Modeller Merton Modeli Ýndirgenmiþ Model Yaklaþýmý Portföy Bazýnda Yaklaþým Uluslararasý Geliþmiþ Modeller Credit Metrics (JP Morgan) KMV (Moody s) Credit Risk + Kredi Portföy Görüþü (Mc Kinsey) Dinamik yapýya sahip piyasalardaki ve ihtiyaçlardaki deðiþime paralel olarak söz konusu modellerde de geliþmeler ve deðiþiklikler görülmüþtür. Literatür incelendiðinde kredi riski ölçüm modellerinin, kredi riskinin iþlem bazýnda deðerlendirilmesini öngören geleneksel yaklaþýmlardan portföy bazýnda yönetim prensibini kullanan çaðdaþ yaklaþýmlara doðru evrimleþtiði görülmektedir 8. Yeni yaklaþýmlarda eski modellerin çeþitli üstün özelliklerinden faydalanýldýðý için, kredi riski ölçüm modelleri arasýnda keskin bir ayrým yapmak da zorlaþmaktadýr. 3 Servet TAÞDELEN, Bankacýlýk Kanunu Þerhi, S.456. 4 Hasan CANDAN, Alper ÖZÜN, Bankalarda Risk Yönetimi ve Basel II, S. 133. 5 Metin Kamil ERCAN, M.Baþaran ÖZTÜRK, Ýlhan KÜÇÜKKAPLAN, Savaþ BAÞÇI, Kartal DEMÝRGÜNEÞ, Firma Deðerlemesi : Banka Uygulamasý, S.64. 6 Reto R. GALLATI, Risk Management and Capital Adequacy, S.151-153. 7 Evren BOLGÜN, M.Barýþ AKÇAY, Risk Yönetimi: Geliþmekte Olan Türk Finans Piyasasýnda Entegre Risk Ölçüm ve Yönetim Uygulamalarý, S.552. 8 Hasan CANDAN, Alper ÖZÜN, Bankalarda Risk Yönetimi ve Basel II, S.243-244. 5

GÜNCEL Son yýllarda çok sayýda yaklaþým türetilmiþ olsa da literatürde kabul görmüþ iki temel yaklaþým bulunmaktadýr: Opsiyon fiyatlamasýna dayalý olan Merton Modeli (Yapýsal Yaklaþým) ile Ýndirgenmiþ Model Yaklaþýmý. Merton Modeli müþterilerin temerrüde düþmelerini mikroekonomik faktörlere baðlarken, indirgenmiþ model yaklaþýmlarýnda ise makroekonomik göstergelere dayandýrýlmaktadýr. Çalýþmanýn kapsamý gereði, yukarýda sýnýflandýrýlmýþ olan modellerin teknik boyutlarýna deðinilmeyerek, söz konusu modellerin iþlevlerine ve geliþimine iliþkin genel bir çerçeve çizilmiþtir. 2.1. Geleneksel Modeller Ekspertiz modelinde, uzman kiþi çeþitli kriterlere dayanarak sübjektif deðerleri ve tecrübesi doðrultusunda kredi riskini tahminlemektedir. Ancak, öznel karakterinin baskýn oluþu bu metodolojinin en önemli dezavantajýný oluþturmaktadýr. Derecelendirme ve Skorlama yaklaþýmlarýnda, baþta çeþitli mali oranlar olmak üzere çeþitli kriterler belirlenmekte ve bu kriterler doðrultusunda kredinin deðerlemesi yapýlmaktadýr. Temel amaç, ekspertiz modeline nazaran kredilerin deðerlemesinde daha objektif bir yaklaþýmýn ortaya konmasý olup, bu modeller kredi deðerleme sürecinde gerekli standardizasyonun saðlanmasý açýsýndan geçiþ modelleri olmuþtur. Derecelendirme ve skorlama yaklaþýmlarýnýn en önemli dezavantajýný ise doðrusallýk varsayýmýnýn yapýlmasý, baþka bir deyiþle temerrüt olayý ile temerrüdü açýklayan deðiþkenler arasýnda doðrusal bir bað olduðunun varsayýlmasýdýr 9. Bununla birlikte, söz konusu modellerin bir diðer eksikliði de kredi alanýn sadece temerrüde düþme ve düþmeme gibi uç davranýþlarýyla ilgilenmesidir 10. Son olarak, ekonomik unsurlarýn dinamik ve deðiþken yapýsý nedeniyle, belirlenmiþ olan kriterlerin zaman içinde kredi riski tahmin kabiliyetinin azalmasý ya da kaybolmasý ihtimali de bulunmaktadýr. Bu çerçevede, kriterlerin ve kriterlerin aðýrlýklarýnýn sürekli biçimde gözden geçirilerek, modellerin periyodik dönemler itibariyle revize edilmesi önemlidir. 2.2. Çaðdaþ Modeller Son yýllarda çok sayýda yaklaþým türetilmiþ olsa da literatürde kabul görmüþ iki temel yaklaþým bulunmaktadýr: Opsiyon fiyatlamasýna dayalý olan Merton Modeli (Yapýsal Yaklaþým) ile Ýndirgenmiþ Model Yaklaþýmý. Merton Modeli müþterilerin temerrüde düþmelerini mikroekonomik faktörlere baðlarken, indirgenmiþ model yaklaþýmlarýnda ise makroekonomik göstergelere dayandýrýlmaktadýr. Merton Tabanlý Modellerde temerrüde düþme olasýlýklarý sermaye yapýsý ve varlýk fiyatlarý dalgalanmalarýndan faydalanýlarak hesaplanýrken, vade sonunda yükümlülüklerin deðeri varlýklarýn piyasa deðerinin üzerinde olmasý durumunda temerrüde düþüldüðü varsayýlýr 11. Merton Modeli, varlýk deðerinin log-normal daðýldýðý ve temerrüdün sadece belirtilen vadede gerçekleþeceði gibi pratikte pek de geçerli olmayan varsayýmlara da dayanmaktadýr. Temerrüdü yapýsal modellerin aksine bir nokta süreci olarak modelleyen indirgenmiþ model yaklaþýmýnda ise, temerrüdün ani ve beklenmeyen bir olay olarak kabul edildiði görülmektedir 12. 2.3. Uluslar Arasý Geliþmiþ Modeller Uluslararasý geliþmiþ modeller, yukarýda kýsaca bahsedilen modellerden faydalanýlarak geliþtirilmiþ olan kredi portföy riski modelleridir. Söz konusu modeller birbirinden farklý yapýda olmakla birlikte, hemen hemen hepsinin ortak amacý, yakýn geçmiþteki verileri kullanarak kredilerin ve temerrütlerinin geleceklerine iliþkin tahmin yürütmektir 13. CreditMetrics: Merton un opsiyon fiyatlama modelinin geliþtirilmiþ versiyonu 14 olan CreditMetrics modeli JP Morgan tarafýndan geliþtirilmiþ olup, piyasa temelli bir yaklaþýmdýr. Modelde temerrüt olayý ile mikroekonomik deðiþkenler iliþkilendirilirken, büyük ölçüde tarihsel veri ve istatistiklere dayalý hesaplamalar ile geçiþ matrisleri oluþturulmakta ve temerrüde düþme olasýlýðýnýn standart normal daðýldýðý varsayýlmaktadýr. CreditRisk+: Aktüeryal bir yaklaþýma sahip olan CreditRisk+ modeli, CreditMetrics in aksine kredi deðerliliðindeki deðiþimleri dikkate almamaktadýr 15. Sektörel konumlandýrmalar üzerine kurulu olan modelde 16 temerrüde düþen firma sayýsý olasýlýðýnýn poisson daðýldýðý varsayýlmaktadýr. KMV: CreditMetrics gibi Merton temelli bir yaklaþým olan KMV Modelinde, temerrüt olasýlýðý tahmininde ise geçiþ matrisleri yerine 9 Hasan CANDAN, Alper ÖZÜN, Bankalarda Risk Yönetimi ve Basel II, S.249. 10 Evren BOLGÜN, M.Barýþ AKÇAY, Risk Yönetimi: Geliþmekte Olan Türk Finans Piyasasýnda Entegre Risk Ölçüm ve Yönetim Uygulamalarý, S.556. 11 H.Selçuk SAÇCI, Geliþmiþ ve Geliþmekte Olan Ülkelerde Kredi Karþýlýklarý Uygulamalarý ve Makroekonomik Etkileri, S.112. 12 Hasan CANDAN, Alper ÖZÜN, Bankalarda Risk Yönetimi ve Basel II, S.252-255. 13 H.Selçuk SAÇCI, Geliþmiþ ve Geliþmekte Olan Ülkelerde Kredi Karþýlýklarý Uygulamalarý ve Makroekonomik Etkileri, S.111. 14 Adnan Çomakoðlu, Credit Risk Modelling and Quantification, S.6. 15 Modelin kredi deðerliliðindeki deðiþimleri dikkate almamasý önemli bir dezavantaj olarak görülse de, modelin sadece temerrüt ile ilgilenmesi, CreditMetrics e göre daha az veri gerektirmesi avantajýnýn da kaynaðýný teþkil etmektedir. 16 Ömer Emre Tokel, Kredi Risk Modelleri Kullanýlarak Kredi Taleplerinin Deðerlendirilmesi, S.19. 6

GÜNCEL beklenen temerrüt sýklýðý kavramýndan faydalanýlmaktadýr. Piyasa temelli bir model olan KMV Modelinde, temerrüt olasýlýðýný belirleyen faktörler temel olarak þunlardýr: Firma varlýklarýnýn piyasa deðeri, firmanýn yükümlülükleri ve varlýk deðerlerindeki dalgalanmalar. Kredi Portföy Görüþü: McKinsey tarafýndan geliþtirilen ve CreditRisk gibi bir indirgenmiþ model yaklaþýmý olan Kredi Portföy Görüþü, geçiþ matrislerinden faydalanan ve temerrüdü makroekonomik deðiþkenlerle iliþkilendiren çoklu faktörlü bir modeldir. Kredi portföy deðerleme çalýþmasý yapýlýrken, ihtiyaçlar ve eldeki veriler doðrultusunda bu modellerden birisi kullanýlabileceði gibi birden çoðunun birlikte kullanýlabileceði de göz önünde bulundurulmalýdýr. Bu kapsamda, alternatif modellere önemleri ve iþlevsellikleri doðrultusunda belirli aðýrlýklar verilerek daha gerçekçi bir deðerleme de yapýlabilecektir. 3. KREDÝ PORTFÖY DEÐERLEME ve ÇÖZÜMLEME SÜREÇLERÝ Bankalarýn fon arz ve talep edenler arasýndaki arabuluculuk iþlevini büyük ölçüde krediler aracýlýðýyla yerine getirmesi sonucu banka aktifleri içinde kredilerin payý yüksek olmaktadýr. Bu nedenle, bir bankanýn aktif kalitesinin deðerlemesinde ve aktife yönelik politikalar geliþtirilmesinde etkili olan en önemli faktörlerden birisi de bankanýn kredi portföyü olmaktadýr. TMSF ve çözümleme perspektifinden, kredi portföy deðerlemesinin çözümleme süreci içindeki yeri ve iþlevi aþaðýdaki þekil aracýlýðýyla özetlenmeye çalýþýlmýþtýr. Proaktif Çözümleme Fona Devir Öncesi Sýnýrlý Bilgi Çaðdaþ ve Uluslararasý Modeller Portföy Yaklaþýmý * Çözümlemeye Hazýrlýk * Erken Uyarý Fona Devir X Reaktif Çözümleme Fona Devir Sonrasý Kapsamlý Bilgi Geleneksel Modeller * Çözümleme Süreci * Geri Kazaným Ýþlem Bazlý+Portföy Yaklaþýmý Þekilde de görüldüðü üzere, fonun elindeki bilgi düzeyi ve çözümlemeye iliþkin gereksinimleri doðrultusunda kredi portföy deðerlemenin çözümleme sürecindeki iþlevi de deðiþmektedir. Baþka bir deyiþle, fona devir öncesinde proaktif ve fona devir sonrasýnda reaktif bir çözümleme yaklaþýmý sergilemek adýna kredi portföy deðerleme süreci etkin bir çözümleme mekanizmasýnda önemli bir yere sahiptir. Bu çerçevede bu bölümde, bankanýn fona devri öncesinde ve fona devri sonrasýnda kredi portföy deðerlemenin çözümleme sürecindeki yeri incelenecektir. 3.1. Bankanýn Fona Devri Öncesinde Kredi Portföy Deðerleme Süreci Etkin ve proaktif çözümleme politikalarýnýn uygulanabilmesi adýna erken uyarý ve çözümlemeye hazýrlýk süreçleri vazgeçilmez niteliktedir. Kredi portföy deðerleme süreci, çözümleme otoritesi olan TMSF ye bankanýn fona devri öncesi süreçte 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanununun 107.maddesinden kaynaklý zaman kýsýtý perspektifinden çözümlemeye hazýrlýk ve maliyet etkinliði perspektifinden erken uyarý süreçlerini destekleyici bilgiler saðlayarak, en uygun çözümleme aracýnýn belirlenmesi açýsýndan önem kazanmaktadýr. Finansal güvenlik aðýnýn önemli bir oyuncusu olmasý ve sistemdeki bankalarda deðerlendirilen fon rezervine yönelik risklerin takip edilmesi nedenleriyle, risk izleme görevini de yerine getiren TMSF nin yasal düzlemde ve verisel olarak çeþitli kýsýtlarýnýn bulunmasý, bankalarýn fona devri öncesindeki zaman diliminde kredi portföy deðerleme sürecinde portföy yaklaþýmýnýn benimsenmesini, çeþitli varsayýmlar yapýlmasýný ve bu varsayýmlara dayalý modeller oluþturulmasýný zorunlu kýlmaktadýr. Bu doðrultuda çözümleme amaçlarý ve çeþitli kýsýtlar altýnda, fona devir öncesi süreçte 2.bölümde kýsaca deðinilen kredi riski ölçüm modellerinden, çaðdaþ modellerden ve büyük ölçüde çaðdaþ modellere dayalý olan uluslararasý geliþmiþ modellerden faydalanýlmasý önemli bir alternatif teþkil etmektedir. Çözümleme amaçlarýna ve mevcut yapýya uygun model geliþtirilmesi sonrasýnda ise modelin test edilerek performansýnýn ve uygunluðunun, baþka bir deyiþle anlamlý sonuçlar üretebilme yeteneðinin belirli periyotlarla kontrol edilmesi 17 ve alýnan geri bildirimler doðrultusunda modelde gerekli deðiþiklikler gerçekleþtirilmesi önem kazanmaktadýr. Sonuç olarak, fona devir öncesinde kredi Finansal güvenlik aðýnýn önemli bir oyuncusu olmasý ve sistemdeki bankalarda deðerlendirilen fon rezervine yönelik risklerin takip edilmesi nedenleriyle, risk izleme görevini de yerine getiren TMSF nin yasal düzlemde ve verisel olarak çeþitli kýsýtlarýnýn bulunmasý, bankalarýn fona devri öncesindeki zaman diliminde kredi portföy deðerleme sürecinde portföy yaklaþýmýnýn benimsenmesini, çeþitli varsayýmlar yapýlmasýný ve bu varsayýmlara dayalý modeller oluþturulmasýný zorunlu kýlmaktadýr. 17 A. Argun KARACABEY, Finansal Modelleme, S.5-25. 7

GÜNCEL Bankanýn fona devri sonrasýnda kredi portföy deðerleme, çözümlemenin etkinliðini artýran, kredi portföyünün deðerinin objektivite, þeffaflýk ve hesap verilebilirlik ilkeleri doðrultusunda tahminlenmesini kapsayan kompleks bir süreçtir. Kaynakça * Adnan Çomakoðlu, Credit Risk Modelling and Quantification, Boðaziçi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2009, Ýstanbul. * A.Argun Karacabey, Finansal Modelleme, Siyasal Kitabevi, 2008, Ankara. * Evren Bolgün, M.Barýþ Akçay, Risk Yönetimi: Geliþmekte Olan Türk Piyasasýnda Entegre Risk Ölçüm ve Yönetim Uygulamalarý, Scala Yayýncýlýk, 2.Baský, 2005, Ýstanbul. * Hasan Candan, Alper Özün, Bankalarda Risk Yönetimi ve Basel II, Türkiye Ýþ Bankasý Yayýnlarý, 2.Baský, 2009, Ýstanbul. * Hayrettin Konuk, Þirket Deðerleme Yöntemleri ve Reel Opsiyonlar Yaklaþýmý, Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2006, Ýstanbul. * H.Selçuk Saçcý, Geliþmiþ ve Geliþmekte Olan Ülkelerde Kredi Karþýlýklarý Uygulamalarý ve Makroekonomik Etkileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý Yeterlilik Tezi, 2004, Ankara. * Metin Kamil Ercan, M.Baþaran Öztürk, Ýlhan Küçükkaplan, E.Savaþ Baþçý, Kartal Demirgüneþ, Firma Deðerlemesi: Banka Uygulamasý, Literatür Yayýncýlýk, 2006, Ýstanbul. *Ömer Emre Tokel, Kredi Risk Modelleri Kullanýlarak Kredi Taleplerinin Deðerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2004, Ankara. * Renzo G. Avesani, Kexue Liu, Alin Mirestean, Jean Salvati, Review and Implementation of Credit Risk Models of the Financial Sector Assessment Program, IMF Working Paper, 2006. * Reto R. Gallati, Risk Management and Capital Adequacy, McGraw Hill, 2003, New York. * Rýdvan Çabukel, Bankalarýn Kurumsal Kredileri Açýsýndan Kredi Riski Yönetimi ve Basel II Uygulamasý, Türkiye Bankalar Birliði Yayýn No:250, 2007, Ýstanbul. * Servet Taþdelen, Bankacýlýk Kanunu Þerhi, Turhan Kitabevi, 2006, Ankara. * http://www.bddk.org.tr/ * http://www.tmsf.org.tr/ portföyü deðerleme süreci ile, ilgili kuruluþun kredi portföyünün yapýsýný analiz etmek, modeller çerçevesinde portföyde oluþabilecek kayýplarýn ve bu portföyün deðerinin hesaplanmasý ve elde edilen veriler doðrultusunda çözümleme stratejilerinin ve uygulanacak çözümleme araçlarýnýn belirlenmesi hedeflenmektedir. 3.2. Bankanýn Fona Devri Sonrasýnda Kredi Portföy Deðerleme Süreci Öncelikli olarak ABD de baþlayan, ancak kompleks finansal ürünler aracýlýðýyla hýzlý biçimde küresel bir nitelik kazanan son global bazlý krizde, finansal sorunlarýn sistematik bir hal almadan giderilmesinin (hýzlý çözümleme) ve söz konusu krizle mücadelenin en düþük maliyetle gerçekleþtirilmesinin, kaynaklarýn sýnýrlýlýðý ilkesi çerçevesinde mecburi olduðu teyit edilmiþtir. Bu çerçevede, bankalar baþta olmak üzere finansal kuruluþlarýn rehabilite edilmesi, tasfiye edilmesi gibi iþlevleri bulunan çözümleme sürecinin etkin þekilde yürütülmesi daha da önemli bir hale gelmiþtir. Bankalarýn fona devri sonrasýndaki çözümleme sürecinde, temel olarak çözümleme sürecinin amaçlar doðrultusunda sorunsuz biçimde yürütülmesi ve maksimum oranda geri kazanýmýn gerçekleþtirilmesi hedeflenmektedir. Temel görevlerinden birisi kendisine devredilen bankalarýn 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunundan kaynaklanan zaman kýsýtý ve maliyet etkinliði prensibi çerçevesinde çözümlemek olan TMSF açýsýndan, kredi portföy deðerleme, týpký fona devir öncesinde olduðu gibi fona devir sonrasýnda da çözümlemenin etkinliðini artýran bir süreçtir. Bu noktada, TMSF nin bir bankanýn kendisine devri sonrasýnda ve öncesinde, bankaya iliþkin elindeki veri setinin farklý olmasý, uygulanacak olan çözümleme yaklaþýmlarýnýn da farklýlaþmasýna yol açmaktadýr. Bir bankanýn fona devri sonrasýndaki süreçte, bankanýn kredi portföyünün kýsmen veya tamamen satýþý ile bankanýn kendisinin satýþlarý sýrasýnda kredi portföy deðerleme sürecinden faydalanýlabilecektir. Bununla birlikte, kredi portföy deðerleme alýcýlar açýsýndan daha rekabetçi ve þeffaf bir satýþ sürecinin yaratýlmasý, kamusal bir kurum olarak TMSF açýsýndan da hesap verilebilirliði saðlamasý noktalarýndan önemlidir. SONUÇ Banka aktifinde önemli paya sahip olan kredi portföyü bir bankanýn aktifinin, dolayýsýyla da bankanýn deðerlemesindeki en önemli bilanço kalemidir. Kendisine devredilen bankalarýn çözümlenmesinden sorumlu olan TMSF de, bu görevini zaman ve maliyet kýsýtý altýnda yerine getirmektedir. Bu noktada kredi portföy deðerleme, bir bankanýn fona devrinden önce proaktif ve bankanýn fona devrinden sonra reaktif politikalar izlenebilmesini, fonun çözümleme görevini etkin biçimde yerine getirmesini de desteklemektedir. Yasal düzlemde ve verisel olarak çeþitli kýsýtlarý bulunan TMSF nin bankanýn devri öncesinde kredi portföy deðerleme kapsamýnda, güçlü varsayýmlara dayanan ve etkinliði çeþitli simülasyonlar yoluyla test edilmiþ güçlü modellerden faydalanmasý önem kazanmaktadýr. Bununla birlikte, geliþtirilmiþ olan modellerin sürekli test edilerek alýnan geri bildirimler ve deðiþen ihtiyaçlar ile konjonktür doðrultusunda gözden geçirilmesi ve revize edilmesi de önemlidir. Bankanýn fona devri sonrasýnda kredi portföy deðerleme, çözümlemenin etkinliðini artýran, kredi portföyünün deðerinin objektivite, þeffaflýk ve hesap verilebilirlik ilkeleri doðrultusunda tahminlenmesini kapsayan kompleks bir süreçtir. Kredi portföy deðerleme sürecinin nihai amacý, deðerleme konusu iktisadi unsura net bir bedel biçmek olmayýp, kullanýlan varsayýmlarýn deðiþtirilmesi ile ortaya çýkacak alternatif senaryolarda firma ve/veya varlýk deðerlerinin hangi aralýkta dalgalanacaðýnýn (deðer bandý) tahminlenmesidir. Son olarak, TMSF de gerçekçi bir deðerleme altyapýsý oluþturabilmek adýna yasal ve verisel bazlý kýsýtlarla, çözümleme amaçlarýnýn ve konjonktürün dikkate alýnmasý gerekli olduðu gibi, bu çerçevede kredi portföy deðerlemesinde literatürdeki kredi riski modellerinden faydalanýlmasýnýn rasyonel, teknik ve þeffaf bir yaklaþým olduðu düþünülmektedir. 8

HUKUK DÂVAYA SON VEREN TARAF USÛL ÝÞLEMLERÝ Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu nun; dâvaya son veren taraf usul iþlemlerinden dâvadan feragat ve dâvayý kabul kurumlarýný düzenleyen ve fakat hatalý ve yetersiz olan hükümleri (HUMK md.91-95) kanun deðiþikliði ile yeniden kaleme alýnmýþ ve eksiklikler giderilmeye çalýþýlmýþtýr. Dâvaya son veren diðer bir taraf usûl iþlemi; sulh kurumu ise, ilk kez kanunda normatif bir düzenlemeye kavuþturulmuþtur. Dâvaya son veren taraf usûl iþlemleri, taraflarýn dâva konusu üzerinde serbestçe tasarruf edebileceði ihtilâflarda geçerlidir. Tasarruf ilkesinin uygulanmadýðý; kamu yararýnýn ve kamu düzeninin korunmasý amacýnýn öncelikli olduðu, kendiliðinden harekete geçme ilkesine tâbi iþlerde ve dâvalarda bu iþlemler kural olarak ihtilâfý sona erdirmez. Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu nun; dâvaya son veren taraf usul iþlemlerinden dâvadan feragat ve dâvayý kabul kurumlarýný düzenleyen ve fakat hatalý ve yetersiz olan hükümleri (HUMK md.91-95) kanun deðiþikliði ile yeniden kaleme alýnmýþ ve eksiklikler giderilmeye çalýþýlmýþtýr. Dâvaya son veren diðer bir taraf usûl iþlemi; sulh kurumu ise, ilk kez kanunda normatif bir düzenlemeye kavuþturulmuþtur. Böylece, usûl ekonomisi ve taraflarýn hükümden memnuniyeti baðlamýnda geç kalýnmýþ bir eksiklik daha giderilmiþtir. Aþaðýda, her üç kurumun tatbikâtçýlara yönelik bilgilendirici özellikleri sýralanacak, öðretide tartýþmalý olan hususiyetlere deðinilmeyecektir: I-) DÂVADAN FERAGAT - Dâvadan feragat (HMK md.307), dâvacýnýn (veya karþý dâvada, asýl dâvada dâvalý olan dâvacýnýn) dilekçesinde belirttiði talep sonucundan kýsmen veya tamamen vazgeçmesidir. Kýsmen feragat hâlinde, feragat edilen kýsým dâva konusu yapýlmaktan vazgeçildiði için, ihtilâf sona erecek; feragat edilmeyen kýsým için ise, ihtilâf sona ermeyeceðinden dolayý, bu kýsým için dâvaya devam edilecektir. Hâkim, hükmünde, feragat edilen kýsým için dâvanýn reddine; feragat edilmeyen kýsým için ise, oluþacak duruma göre talebin kabulü, reddi veya kýsmen kabulü yahut da kýsmen reddi yönünde hüküm tesis edecektir. - Dâvadan feragat, dâvadan vazgeçme ile karýþtýrýlmamalý ve bu tabirler biri diðeri yerine kullanýlacak þekilde ifade edilmemelidir. Dâvadan feragatte, davacý maddî hukukun tarafa bahþettiði esas haktan, diðer bir deyiþle hakkýn özünden vazgeçmektir; dâvacý, bir daha o hakkýn teslimini -kural olarak- dâva konusu yaparak hasmýndan talep edemez. Dâvadan vazgeçme (HMK md.123) ise, dâvacýnýn þimdilik dâvayý takip etmeme iradesi ortaya koyan ve çoðunlukla tatbikâtta dâvanýn geri alýnmasý suretiyle yapýlan bir taraf usul iþlemidir. Geri alýnan dâva, ileride o hakkýn tekrar dâva konusu yapýlmasýna engel teþkil etmez. Bundan dolayýdýr ki, feragatte dâvalýnýn (veya mahkemenin onayýna) rýzasý aranmaz iken (HMK md. 309/II), dâvadan vazgeçme halinde dâvalýnýn açýk (sarih) rýzasý aranýr (HMK md.123); örtülü (zýmnî) rýza söz konusu olamaz. Dâvadan feragat üzerine biraz öncede ifade edildiði üzere, dâvanýn reddine karar verilmek gerekirken, dâvadan vazgeçme veya dâvanýn geri alýnmasý halinde dâva hiç açýlmamýþ sayýlýr, hâkim bu durumu hükmünde belirtmekle yetinir. Dâvadan vazgeçme iþlemine hasým açýkça rýza göstermez ve dâvacý da dâvasýný takipsiz býrakýrsa, dâvalý taraf istemediði müddetçe hâkim dâvacýnýn yokluðunda dâvayý görmeye devam eder. - Dâvadan feragat, kayda ve þarta baðlý olarak yapýlamaz (HMK md.309/iv) Beyanýn, þarta baðlý yargýlar veya þarta baðlý tümceler ile yapýlmasý halinde feragat geçerli deðildir; dâva sona ermez. Kayda ve þarta baðlý olmayan feragat beyaný, duruþmada sözlü veya dilekçeyle yazýlý yapýlmak ve tutanaða geçirilmek imza eksikliði var ise tamamlatýlmak- suretiyle gerçekleþebilir (HMK md.154,309/i,iii). - Dâvadan feragat, hüküm kesinleþinceye kadar yapýlabilir (HMK md.310). Temyiz kanun yoluna baþvurulduktan sonra dâvadan feragat halinde, Yargýtay ýn ilgili dairesi feragat hakkýnda bir karar verilmek üzere hükmü bozarak dosyayý esas mahkemesine gönderir. - Dâvacý, dâvasýndan feragat ettikten ve þeklî Yrd. Doç. Dr. Taylan özgür KÝRAZ Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi 9

HUKUK Dâvadan feragat, etkisini usûl hukuku alanýnda gösterse ve bir usûlî iþlem teþkil etse de feragat, tarafýn serbest iradesiyle gerçekleþtirdiði maddî hukuk içerikli tek taraflý bir beyandýr; diðer bir deyiþle, çifte karakterli iþlemdir. Diðer maddî hukuk iþlemleri gibi irade bozukluðu nedeniyle geçersizliði müstâkil bir dâvaya konu yapýlarak iptali (feshi) talep edilebilir. merasim (HMK md. 154,309/I,III) tamamlandýktan sonra, artýk bu beyanýndan dönemez. Feragatin geçerliliði, beyanýn hasma ulaþmasýna baðlý deðildir. - Dâvadan feragat, maddî anlamda kesin hüküm gibi sonuç doðurur (HMK. md.311 c.1).tüm mukadderat için kural olarak ihtilâf son bulur. Hâkim, feragat üzerine dâvanýn esasý hakkýnda karar vermeden dâvayý reddettiði için, olaðan kanun yollarý kapalýdýr. Sadece feragat beyanýnýn usûl hukuku kurallarýna uygun þekilde yapýlmadýðý gerekçesiyle; örneðin, beyanýn þarta baðlý yapýlmasý, üzerinde taraflarýn tasarruf edemeyeceði izalei þüyu gibi- bir ihtilâfa iliþkin olmasý hâlinde kanun yoluna götürülebilir. - Dâvadan feragat, etkisini usûl hukuku alanýnda gösterse ve bir usûlî iþlem teþkil etse de feragat, tarafýn serbest iradesiyle gerçekleþtirdiði maddî hukuk içerikli tek taraflý bir beyandýr; diðer bir deyiþle, çifte karakterli iþlemdir. Diðer maddî hukuk iþlemleri gibi irade bozukluðu nedeniyle geçersizliði müstâkil bir dâvaya konu yapýlarak iptali (feshi) talep edilebilir (HMK md.311 c.2). Demek ki kural olarak feragat nedeniyle dâvanýn reddi kararlarý temyizi kabil deðilse de Borçlar Kanunu nda öngörülen (TBK md. 30 vd.) hata, hile ve ikrah hâllerinin varlýðýndan bahisle, beyanýn hukuk mahkemesinde iptali yoluna gidilmesi mümkündür. Dâvanýn, hata veya hile halinde öðrenme; ikrah hâlinde ise korkutmanýn ortadan kalmasýndan itibaren bir yýl içinde açýlmasý gerekir. - Dâvasýndan feragat eden dâvacý, dâvada aleyhine hüküm verilmiþ gibi vekâlet ücreti de dahil- yargýlama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Kýsmen feragatte mahkûmiyet feragat edilen kýsma göre belirlenir (HMK md.312/ii). Dâvacý, dâvasýndan ilk celsede feragat eder ise, dâvanýn reddi halinde ödeyeceði karar ve ilâm harcýnýn üçte birini; daha sonra feragat ederse, üçte ikisini ödemeye mahkum edilir (Harçlar K. md.22). II-) DÂVAYI KABUL - Dâvayý kabul, dâvalýnýn (veya karþý dâvada, asýl dâvada dâvacý olan dâvalýnýn) dâvacýnýn talep sonucuna kýsmen veya tamamen rýza göstermesidir (HMK md.308/i). - Kýsmen kabul hâlinde, kabul edilmeyen kýsým hakkýnda ihtilâf devam edeceði için, dâvaya görülmeye devam edilir. Hâkim, hükmünde, kabul edilen kýsým için dâvanýn kabulüne; kabul edilmeyen kýsým için ise, oluþacak duruma göre talebin kabulü, reddi veya kýsmen kabulü yahut da reddi yönünde hüküm tesis edecektir. - Dâvayý kabulün konusu, dâvacýnýn dilekçesinde talep sonucuna konu yaptýðý, lehine hüküm altýna alýnmasýný istediði þeydir. Dâvayý kabul, ikrar ile karýþtýrýlmamalý ve bu tabirler biri diðeri yerine kullanýlacak þekilde ifade edilmemelidir. Dâvayý kabulde, dâvalý, dâvacýnýn dâva konusu yaptýðý vakýalardan (dâva sebeplerinden) çýkarttýðý sonuca rýza gösterir; ikrarda ise vakýalardan çýkarýlan sonuca deðil, bizatihi vakýaya veya vakýalara rýza gösterilir, doðruluðu teyit edilir. O itibarla, dâvayý kabul beyaný ile dâva sona erdiði halde, ikrar beyanýnda sadece beyana konu olan vakýa veya vakýalar çekiþmesiz hale gelir. Dâvayý kabul biraz önce de belirtildiði gibi yalnýzca dâvalý tarafça yapýlabilir, halbuki hem dâvalý hem dâvacý, hasmýnýn dâva konusu yaptýðý vakýayý veya vakýalarý ikrar edebilir. Keza dâvayý asil deðil de vekil kabul edecekse, vekâletnamesinde bu iþlem için özel yetki verilmiþ olmasý gerekir (HMK md.74). Ýkrarda ise, bütün vakýalarýn kabul edilmesi anlamýna gelen tam ikrar hâli hariç, vekilin vekâletnamesinde özel yetki aranmaz. - Dâvayý kabulün geçerliliði için, dâvacýnýn bu beyana rýza göstermesi (veya mahkemenin onayý) aranmaz. Dâvayý kabul, kayda ve þarta baðlý olarak yapýlamaz (HMK md.309/iv) Beyanýn, þarta baðlý yargýlar veya þarta baðlý tümceler ile yapýlmasý halinde kabul geçerli deðildir; dâva sona ermez. Kayda ve þarta baðlý olmayan kabul beyaný, duruþmada sözlü veya dilekçeyle yazýlý yapýlmak ve tutanaða geçirilmek imza eksikliði var ise tamamlatýlmak- suretiyle gerçekleþebilir(hmk md.309/i,iii). - Dâvalý, dâvayý kabul ettikten ve þekli merasim (HMK md. 154,309/I,III) tamamlandýktan sonra, artýk bu beyanýndan dönemez. Kabulün geçerliliði, beyanýn hasma ulaþmasýna da baðlý deðildir. - Dâvayý kabul, maddî anlamda kesin hüküm gibi sonuç doðurur (HMK. md.311 c.1).tüm mukadderat için kural olarak ihtilâf son bulur. Hâkim, kabul üzerine dâvanýn esasý hakkýnda karar vermeden dâvayý reddettiði için, olaðan kanun yollarý kapalýdýr. Sadece kabul beyanýnýn usûl hukuku kurallarýna uygun þekilde yapýlmadýðý gerekçesiyle kanun yoluna götürülebilir. - Dâvayý kabul, etkisini usûl hukuku alanýnda gösterse ve bir usûlî iþlem teþkil etse de kabul, tarafýn serbest iradesiyle gerçekleþtirdiði maddî hukuk içerikli tek taraflý bir beyandýr; diðer bir deyiþle, çifte karakterli iþlemdir. Diðer maddî hukuk iþlemleri gibi irade bozukluðu nedeniyle geçersizliði müstâkil bir dâvada ileri sürülerek iptali (feshi) talep edilebilir (HMK md.311 c.2). Demek ki kural olarak kabul nedeniyle dâvanýn kabulü kararlarý temyizi kabil deðilse de Borçlar 10

HUKUK Kanunu nda öngörülen (TBK md. 30 vd.) hata, hile ve ikrah hallerinin varlýðýndan bahisle, beyanýn hukuk mahkemesinde iptali yoluna gitmek mümkündür. Dâvanýn, hata veya hile halinde öðrenme; ikrah halinde ise korkutmanýn ortadan kalmasýndan itibaren bir yýl içinde açýlmasý gerekir. - Dâvayý kabul eden dâvalý, dâvada aleyhine hüküm verilmiþ gibi vekâlet ücreti de dahilyargýlama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Kýsmen kabulde mahkûmiyet, kabul edilen kýsma göre belirlenir (HMK md.312/ii). Dâvalý, dâvayý ilk celsede kabul eder ise, dâvayý kaybetmesi hâlinde ödeyeceði karar ve ilâm harcýnýn üçte birini; daha sonra feragat ederse, üçte ikisini ödemeye mahkûm edilir (Harçlar K. md.22). Bununla beraber, dâvalý, dâvayý ilk celsede kabul etmiþ ve dâvanýn açýlmasýna kendi hâl ve davranýþlarýyla sebebiyet vermemiþ ise, yargýlama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez (HMK md. 312/I). - Dâvalý, hüküm kesinleþinceye kadar dâvayý kabul edebilir. Ýcra edilebilirlik açýsýndan dâvayý kabul, ilâm hükmündedir (ÝÝK md.38); icraya elveriþli bir talep kabul edilmiþ ve gereði yerine getirilmemiþse, ilâmlarýn icrasýna iliþkin hükümlere (ÝÝK md.24 vd.) göre icra edilir. III- SULH - Sulh, görülmekte olan bir dâvada, taraflarýn aralarýndaki ihtilâfý kýsmen veya tamamen sona erdirmek amacýyla mahkeme huzurunda yaptýklarý bir sözleþmedir. Sulh olmakla genellikle ve esasýnda dâvacý kýsmen feragatte bulunmakta dâvalý da kýsmen dâvayý kabul etmektedir. Taraflar, þarta baðlý feragatte veya þarta baðlý kabul beyanýn da bulunamasalar da bu tür beyanlar üzerine, hâkimin onlarý sulh müzakeresinde bulunmaya teþvik etmesi hâlinde, sulh yolunda sonuç alýnmasý kuvvetle muhtemeldir. - Dâvadan feragat ve dâvayý kabulün aksine, mahkeme içi sulh; görülmekte olan dâvada taraflarýn aralarýndaki ihtilâfý kýsmen veya tamamen sona erdirmek amacýyla mahkeme huzurunda yapmýþ olduklarý maddî ve usulî mahiyeti olan çifte karakterli bir sözleþmedir; tek taraflý bir beyan deðildir. Fakat her üç beyanýn da ortak noktalarý; taraflarýn üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ihtilâflarý konu olan dâvalarda yapýlabilmeleri (HMK md.313/ii), dâvaya son veren taraf usûl iþlemi olmalarý, mecburi dâva arkadaþlarýnýn tümü tarafýndan gerçekleþtirilmesi (HMK md.60) ve hüküm kesinleþinceye kadar yapýlabilmesi (HMK md.314) özelliðini taþýmalýdýr. - Taraflar, mahkeme dýþý sulhü, hâkim önüne taþýyarak mahkeme içi sulhe çevirebilirler. Þöyle ki yargýlama sýrasýnda sulh olmak istediklerini hâkime bildirirlerse, mahkeme önünde yapýlan sulh mahkeme tutanaðýna yazýlýr; sulh olduklarý hususlar kendilerine okunarak imzalarý alýnýr. Bu merasimin gerçekleþtiði hususu da tutanaða yazýlarak mahkeme içi sulh gerçekleþmiþ olur. Keza, yazýlý bir sulh sözleþmesi yapmýþlar ise, bunu mahkemeye sunmak, bu husus tutanaða yazýlmak suretiyle, içeriði artýk tutanak metni hükmünde olan yazýlý sulh sözleþmesi duruþma tutanaðýna eklenir (HMK md.154). - Mahkeme dýþý sulhün varlýðýnýn ve kapsamýnýn inkârý halinde ispat imkâný mevcuttur. Tamamen bir maddî hukuk sözleþmesi olan sulhün varlýðý hususunda, senetle ispata iliþkin kural ve ististisnalarý (HMK md.200) tatbik edilir. - Sulh, kayda veya þarta baðlý olarak yapýlabilir (HMK md.313/iv); þarta baðlý yapýlmýþ olsa da dâvayý sona erdirici etkiye sahiptir. Mahkeme bu durumda, sulh sebebiyle karar verilmesine mahâl olmadýðýný tespit ile yargýlamayý sona erdirir. Fakat sulhün þarta baðlý olarak yapýlabilmesi, mahkemenin de þarta baðlý hüküm tesis edeceði anlamýna gelmez. Taraflar, þarta ve kayda baðlý olmayan sulh sözleþmesine göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleþmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine mahâl olmadýðýna þeklinde hüküm tesis edilir. Sulhün iptali için de iradeyi sakatlayan sebeplerin (TBK md.30 vd.) mevcudiyetinden bahisle dâva açýlabilir. Sulhün iptali için açýlacak dâvaya, sulhün sözleþmesel niteliðinden dolayý, gabin hâlleri de (TBKmd.28) mesnet teþkil edebilir (HMK md.315). - Taraflar, ihtilâf konusu vakýalar gibi yargýlama giderlerini de sulh sözleþmesine konu yapabilirler. Bu hususta anlaþamazlarsa, hâkim, sulh sözleþmesindeki kabul ve feragat oranýnda taraflarý vekâlet ücreti de dahil- yargýlama giderlerini ödemeye mahkûm eder. Sulh sözleþmesi, delillerin toplanmasýna iliþkin ara kararýn gereðinin yerine getirilmesinden önce yapýlýr ise, kabul ve feragat oranýnda mahkûmiyet kararý verilse idi, ödeyecekleri vekâlet ücretinin yarýsýna; söz konusu ara kararýn yerine getirilmesinden sonra sulh olmuþlar ise, kabul ve feragat oranýnda vekâlet ücretinin tamamýna mahkûm edilirler (Avukatlýk Asgari Ücret Tarifesi md.69). Taraflar, ilk celsede sulh olur ise, sulh olmadan dâvanýn karara baðlanmasý hâlinde ödenecek olan karar ve ilâm harcýnýn üçte birini; daha sonra sulh olur ise, üçte ikisini ödemeye mahkûm edilirler (Harçlar K. md.22). - Mahkeme içi sulh, ilâm hükmünde olup (ÝÝK md.38); ilâmlarýn icrasýna iliþkin hükümlere (ÝÝK md.24 vd.) göre, gereði yerine getirilir. Taraflar, ihtilâf konusu vakýalar gibi yargýlama giderlerini de sulh sözleþmesine konu yapabilirler. Bu hususta anlaþamazlarsa, hâkim, sulh sözleþmesindeki kabul ve feragat oranýnda taraflarý vekâlet ücreti de dahil- yargýlama giderlerini ödemeye mahkûm eder. 11

BAKIÞ ÝSTÝKRAR POLÝTÝKALARI Ekonomide yaþanan istikrarsýzlýklarýn ve dalgalanmalarýn etkisini yumuþatmak ya da tamamen bertaraf etmek maksadýyla, ekonomiyi yönetenler para ve maliye politikasý araçlarýndan oluþan politikalara baþvururlar. Bu baðlamda istikrar politikasý, ekonomide bozulan kararlýlýðý yeniden saðlamak, tam istihdamý saðlayarak iþsizliði önlemek, fiyat istikrarý saðlayarak enflasyonu önlemek ve ödemeler bilançosu açýklarýný kapatarak dýþ ekonomik istikrarý saðlamak için uygulanan politikalardýr. Giriþ: 19. yy dan itibaren dünya ekonomisindeki teknolojik geliþmeyle beraber sosyal ve kültürel yapýda da önemli deðiþiklikler meydana gelmiþtir. Özellikle I.Dünya Savaþý sonrasý siyasi sýnýrlarýn yeniden belirlenip ülke yönetim biçimleri deðiþirken, milli devletlerin toplumlarýna karþý yeni bir takým sorumluluklar üstlenmesi ve bunun yaný sýra, yeni siyasi sýnýrlar, yeni pazarlar ve yeni iktisadi kaynaklar üzerinde yeni hakimiyet alanlarý ve kaynak daðýlýmýnýn deðiþmesi, ekonomide konjonktürel dalgalanmalarý beraberinde getirmiþtir. Günümüz modern ekonomilerinin ve ekonomik sistemin gereði olarak ekonomilerde daima konjonktürel dalgalanmalar vardýr. Bu dalgalanmalara baðlý olarak ekonomilerde enflasyon, iþsizlik, ödemeler dengesi açýk ve fazlalýklarý gibi ekonomik istikrarsýzlýklar ve bu istikrarsýzlýklara baðlý olarak ekonomilerde resesyon ve depresyonlar ortaya çýkmaktadýr. Ekonomide varlýðýný hissettiren bu istikrarsýzlýklarýn ve dalgalanmalarýn etkisini yumuþatmak ya da tamamen bertaraf etmek maksadýyla, ekonomiyi yönetenler para ve maliye politikasý araçlarýndan oluþan politikalara baþvururlar. Bu baðlamda istikrar politikasý, ekonomide bozulan kararlýlýðý yeniden saðlamak, tam istihdamý saðlayarak iþsizliði önlemek, fiyat istikrarý saðlayarak enflasyonu önlemek ve ödemeler bilançosu açýklarýný kapatarak dýþ ekonomik istikrarý saðlamak için uygulanan politikalardýr. 1.ÝSTÝKRAR KAVRAMI VE EKONOMÝK ÝSTÝKRAR Arapça kökenli bir kelime olan istikrar kavramý, kelime olarak belirli bir seviyede durma, yerleþme, karar bulma veya ayný kararda ve biçimde devam etme, kararlýlýk anlamýna gelmektedir 1. Bu anlamlarýndan hareketle istikrar kavramý; mevcut durumda herhangi bir sapmaya ve deðiþmeye uðramadan kararlý bir seyir izleme istidadýdýr þeklinde tanýmlanabilir. Ýstikrar kavramýnýn tarifinden hareketle ekonomik istikrar kavramý ise; denge, kararlýlýk, önceki iyi durumu muhafaza etme 2 yani genel ekonomik faaliyetlerde daralma ve aþýrý geniþleme gibi dalgalanmanýn görülmemesi durumudur. Baþka bir ifadeyle ekonomik istikrar, ekonominin mevcut durumunun korunmasý, denge þartlarýnýn saðlanmasý, konjonktürel dalgalardan kaynaklanan olumsuzluklarýn giderilmesi ve bu dalgalanmalarýn hafifletilmesi olarak da açýklanabilir 3. Bu tanýmda ekonominin mevcut durumunun korunmasý, ekonominin içinde bulunduðu þartlarýn kötüye gitmesinin engellenmesi ve iyileþtirilmesiyle ekonomik büyüme ve geliþmenin saðlanmasý anlamýný taþýmaktadýr. Ýstikrar kavramý, öngörülebilir bir deðiþimin yaný sýra, bir anlamda deðiþmezliði de akla getirmektedir. Ancak istikrarýn deðiþmezlik olarak ele alýnmasý, günümüz ekonomik þartlarýnda mümkün görülmemektedir. Çünkü ekonomik istikrarýn saðlanýp saðlanamadýðýnýn belirlenmesinde yararlanýlan fiyatlar genel seviyesi, istihdam, üretim düzeyi ve ödemeler bilânçosu gibi ekonomik göstergelerin her biri, belirli bir süreç içinde deðiþim gösteren öðelerdir. Bu sebeple istikrar kavramýndan asýl anlaþýlmasý gereken, bu göstergelerde büyük sapmalarýn olmamasý ve kabul edilebilir deðiþimlerin varlýðýdýr. Baþta yalnýzca istihdamýn ve fiyat istikrarýný Nizamülmülk GÜNEÞ Fon Denetçisi Denetim Daire Baþkanlýðý 1 Halil Seyidoðlu, Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük, Ankara, Güzem Yayýnlarý No: 4, 1992, s. 406. 2 Ahmet Ulusoy, Maliye Politikasý, Trabzon, Üçyol Kültür Merkezi Yayýnlarý, Þubat 2007, s.333. 3 Aytaç Eker, Asuman Altay, Mustafa Sakal, Maliye Politikasý, Ýzmir, Kanyýlmaz Matbaasý, 2004, s.99. 12

BAKIÞ saðlanmasýný ifade eden ekonomik istikrar kavramý, ülkenin iç istikrarý olarak anlaþýlmýþtýr. Ancak 1970'li yýllarda ortaya çýkan petrol krizi ve döviz piyasalarýndaki istikrarsýzlýklar, ülkelerin ekonomik iliþkilerinin geliþmesi ve bu ekonomik iliþkilerden doðan dalgalanmalarýn ülkelerin iç istikrarýný da etkilemeye baþlamasý ile ödemeler bilânçosu ve döviz kuru istikrarý, ekonomik istikrar kapsamýna girmiþtir. Bu baðlamda ekonomik istikrar, iç ekonomik istikrar ve dýþ ekonomik istikrar diye ikiye ayrýlabilir 4. Ýç ekonomik istikrar, fiyatlarýn sabit kalmasý üretim ve istihdamýn düzenli biçimde geniþlemesini ifade eder. Genel olarak üretim ve istihdam deðiþmeleri ayný yönde olur. Üretimin geniþlemesi istihdam düzeyini yükseltir ve dolayýsýyla iþsizlik azalýr, fiyatlarda ise makul bir artýþ olur. Ýç ekonomik istikrarýn bozulmasý, enflasyon ve iþsizlik þeklinde ortaya çýkar 5. Ekonomik istikrarýn diðer yönünü ise, dýþ ekonomik istikrarýn saðlanmasý oluþturur. Dýþ ekonomik istikrar, ödemeler bilânçosunda denge anlamýna gelir 6. Ödemeler bilânçosu; bir ülke sakinlerinin dýþ dünya ile bir yýl içende yaptýklarý ekonomik iþlemlerin sistematik olarak kayda alýnmasý yani sistematik olarak tutulan belgedir 7. Bu baðlamda, ödemeler bilançosundaki hesaplar, ülke vatandaþlarý ile yabancý ülke vatandaþlarý arasýnda belli bir dönemde vuku bulan ekonomik iþlemlerin tümünü kapsamaktadýr. Dýþ ekonomik istikrarýn saðlanmasý ödemeler bilânçosu açýk ve fazlalýklarýnýn giderilmesidir. Günümüzde özellikle geliþmekte olan ülkelerde dýþ istikrar ile ilgili sorunlarý ödemeler bilânçosu açýklarýdýr. Bu ülkelerin uygulamaya koyduklarý istikrar tedbirleri ödemeler bilânçosu açýklarýný da gidermeye yöneliktir. Ekonomide her bir deðerin toplam arz, toplam talep ve gelir gider gibi belli bir karþýlýðý bulunmaktadýr. Bir ülke ekonomisinin istikralý kabul edile bilmesi için söz konusu bu deðerlerin kendi içinde ve bir bütün halinde dengede olmalarý gerekir 8. Geliþmekte olan ülkelerin dýþ ticaret gelirleri, dýþ ekonomik giderlerini karþýlayamaz. Böylece bu ekonomilerde ekonomik istikrar problemi kronik istikrarsýzlýða dönüþür. 2.ÝSTÝKRAR POLÝTÝKASININ TANIMI, ÖNEMÝ VE KAPSAMI Ekonomik istikrar, fiyat istikrarýnýn saðlandýðý, iþsizliðin tam istihdam iþsizlik düzeyinde olduðu durumu ifade eder. Bu durumda reel milli gelir, potansiyel milli gelire eþit olmaktadýr. Bir ekonomide iþsizlik düzeyini tam istihdam noktasýnda (doðal iþsizlik düzeyinde) tutarak, fiyat istikrarýný saðlamaya yönelik olarak uygulanan iktisat politikalarý, istikrar politikalarý olarak adlandýrýlmaktadýr 9. Bu baðlamda istikrar politikalarý ekonomik istikrarý saðlamak amacýyla uygulanan politikalara verilen genel bir isimdir 10. Dolayýsýyla istikrar politikalarý ve bu politikalara baðlý olarak hazýrlanan istikrar programlarý, ödemeler dengesi istikrasýzlýklarýný giderici ve kalýcý bir iyileþme, ekonomideki enflasyon hýzýnda ve iþsizlikte gerileme saðlamak gibi genel makro ekonomik hedeflere kavuþmak için hazýrlanmýþ geniþ kapsamlý ekonomik tedbirler bütünüdür 11. Ýstikrar politikalarýnýn önemi, iktisat okullarýna göre deðiþiklikler gösterir. Klasik teoride, ekonomi görünmez el yardýmýyla daima otomatik olarak dengeye gelir. Müdahale edilmediði sürece ekonomi daima istikrarlýdýr. Bu anlayýþtan dolayý istikrar politikalarýna fazla bir ihtiyaç yoktur. Bunun yaný sýra, 1929 Dünya Ekonomik Kriziyle, klasik teorinin temel varsayýmlarýnýn çökmesi ve ekonomideki bunalýmýn toplumlarý derinden etkilemesi, ekonomiye devlet müdahalesini öngören Keynesyen teoriyi doðurmuþtur. Keynes teorisi, ekonomide istikrarsýzlýðý sistemin gereði olarak kabul ettiðinden ve klasik teorinin görünmez el anlayýþýnýn sonucu olan otomatik denge fikrini reddettiðinden dolayý istikrar politikalarýna ihtiyaç olduðunu kabul etmiþtir 12. Geniþ anlamda tanýmlandýðýnda ise istikrar politikasý, ödemeler dengesi açýklarý ve fiyat yükselmelerine karþý geliþtirilen, ekonomide toplam arz ve toplam talep arasýndaki dengesizlikleri gidermek üzere dizayn edilmiþ Ýstikrar politikalarýnýn önemi, iktisat okullarýna göre deðiþiklikler gösterir. Klasik teoride, ekonomi görünmez el yardýmýyla daima otomatik olarak dengeye gelir. Müdahale edilmediði sürece ekonomi daima istikrarlýdýr. Bu anlayýþtan dolayý istikrar politikalarýna fazla bir ihtiyaç yoktur. 4 Seyidoðlu, a.g.e., s. 406. 5 Ertan Oktay, Makro Ýktisat Teori ve Politika, 2.bs., Ankara, Gazi Kitabevi Yayýnlarý, Haziran 1998, s.223 6 Oktay, a.g.e., s.223. 7 Sadun Aren, Ýstihdam-Para ve Ýktisadi Politika, Ankara, Savaþ Yayýnlarý, Þubat 1987, s.155. 8 Laguat Ahamed, Stabilization Policies in Developing Countries, The World Bank Research Observer, Vol:1, No:1, 1986, s. 79. 9 Recep Seymen, Ýktisatçýlar Ýçin Sosyal Siyaset, Ýstanbul, Der Yayýnlarý No: 377, 2004, s.82. 10 Yusuf Bayraktutan ve M. Hilmi Özkaya, IMF Ýstikrar Politikalarýnýn Doðu Asya da Ekonomik Performans Sonuçlarý, Ýzmit, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayý. 3, 2002/1, s.1. 11 Mohsin S. Khan and Malcolm D.Kýnight, SameTheoretical and Empirical Issues Relating to Economic Stabilization in Developing Countries, World Development, Volume: 10, No.9, September 1982, p.710. 12 Bayraktutan ve Özkaya, a.g.e., s.1. 13

BAKIÞ Ekonomik istikrarýn saðlanabilmesi için uygulanan istikrar politikalarý kamu harcamalarý politikalarý, kamu gelirleri politikalarý, para ve kredi politikalarý, döviz kuru politikalarý ve doðrudan kontroller olarak ta özetlenebilir. politikalar paketidir. Dolayýsýyla bir istikrar programýn temel amacý, kaynaklarýn kullanýlabilirliði ile yurt içi fiyat düzeyi üzerinde minimum baskýya yol açan ve istenilen ödemeler dengesi sonuçlarýný saðlayan araçlar arasýnda uygun bir iliþki kurmaktýr 13. Geliþmekte olan ülkelerde istikrasýzlýðýn kaynaðý yapýsal karakterli olmakla beraber istikrarsýzlýðýn giderilmesinde sadece yapýsal politikalar uygulayarak baþarý elde edilemez. Onun için yapýsal politikalarýn yanýsýra konjonktürel istikrar politikalarýnýn da, eþ zamanlý kullanýlmasý bu politikalarýn güvenilirliðini ve etkinliðin artýrmaktadýr 14. Ekonomik istikrarýn saðlanabilmesi için uygulanan istikrar politikalarý kamu harcamalarý politikalarý, kamu gelirleri politikalarý, para ve kredi politikalarý, döviz kuru politikalarý ve doðrudan kontroller olarak ta özetlenebilir. Bu politikalarda hedef deðiþkenler, özel tüketim, özel yatýrým, GSMH, ihracat ve ithalat olup amaçlar ise tam istihdam, büyüme, enflasyon oraný, gelir daðýlýmý ve dýþ ödemeler dengesidir 15. Ýktisadi faaliyetlerle ilgili tarihi veriler incelendiðinde ekonomik sürecin daima ayný düzeyde devam etmediði, her ekonomik geniþleme ve refah döneminin bir ekonomik gerileme ve çöküntü ile izlendiði görülmektedir. Ekonomik faaliyetlerde görülen bu dalgalanmalara konjonktür dalgalanmalarý denir. Konjonktür dalgalanmalarýn etkisini yumuþatmak veya tamamen ortadan kaldýrmak maksadýyla uygulanan politikalara ise, antikonjonktürel politika ya da istikrar politikalarý denilmektedir. Ýstikrar politikalarý genel olarak para politikalarý ve maliye politikasýndan meydana gelmektedir. Bu politikalar ekonomik istikrarý saðlamak üzere toplam talep kanalýyla ekonomiyi etkilediklerinden dolayý ayný zamanda talep yönetimi politikalarý da denir. Ekonomik istikrar programlarý genel olarak ekonomik faaliyetlerde meydana gelen ani deðiþiklikleri azaltmak, fiyatlar genel düzeyindeki dalgalanmalarý ve ödemeler dengesi istikrarsýzlýklarýný giderme amacýný gütmektedir. Ancak ekonomik istikrasýzlýðýn kaynaðý ülkeden ülkeye farklýlýklar gösterdiði için, uygulanan politikalarda farklýlýklar göstermektedir. Geliþmiþ ekonomilerde yatýrým hacmindeki yükselme ve düþmeler bu ekonomilerde dalgalanmaya sebep olurken, geliþmekte olan ülkelerde az geliþmiþ ekonomi olmanýn yapýsal özelliklerinin etkisiyle enflasyonist baskýlarla artan iþsizlik sürekli bir nitelik kazanýr. Geliþmekte olan ülkeler açýsýndan ekonomik istikrar geniþ makro ekonomik amaçlarý gerçekleþtirmeye yönelik önlemleri içeren bir programý ifade etmektedir. Oysa istikrar programlarý ödemeler dengesinde kalýcý bir iyileþme, yurtiçi enflasyon oranýnda bir gerileme ya da bu ikisinin uygun bir bileþimi gibi genel makro ekonomik hedeflere ulaþmak amacýyla hazýrlanmýþ ekonomik önlemler bütünüdür. Kýsacasý istikrar politikalarý geliþmekte olan ülkelerde istikrasýzlýktan istikrara geçiþi saðlayacak kaynaklardan dýþsal ve içsel deðiþkenlerin deðerlerini kontrol etmek ve bir ölçüde deðiþtirmek için uygulanmasý gereken politikalardýr. 3.ÝSTÝKRAR POLÝTÝKALARININ AMAÇLARI VE ARAÇLARI Ýktisadi hayatta zaman zaman ortaya çýkan dalgalanmalarý gidermek amacýyla çeþitli tedbirlere baþvurulmuþtur. Bu tedbirlerin en önemlisi ise istikrar tedbirleri olmuþtur. Bir ekonomide tam bir istikrara ulaþýlmasý için, hem yurt içi ekonomik istikrarýn hem de ödemeler dengesinin saðlanmasý gerekmektedir. Bilindiði gibi, geliþmekte olan ülkelerin kalkýnma süreçleri içerisinde karþýlaþtýklarý en önemli ekonomik problemler; ciddi ve uzun sureli bir enflasyon, iþsizlik ve kronikleþmiþ ödemeler dengesi açýklarýdýr. Bu ülkeler, bu sorunlarý çözebilmek için istikrar politikasý olarak isimlendirilen çeþitli ekonomik politikalar uygulamaktadýrlar. Ýstikrar politikalarý geliþmekte olan ülkelerde enflasyon, durgunluk, kronikleþmiþ ödemeler bilânçosu açýklarý gibi istikrarsýzlýk unsurlarýnýn ortadan kaldýrýlmasýnda baþvurulan programlardýr. Bu programlar genellikle fiyat istikrarý saðlayarak enflasyonu düþürmek, tam istihdam saðlayarak iþsizliði azaltmak, ödemeler dengesi istikrarsýzlýklarýný gidermek ve kamu açýklarýný kapatmak gibi makro ekonomik amaçlarý gerçekleþtirmeye yönelik uygulamalardýr. Her ülkede iktisat politikasý hedefleri farklý olarak belirlenir. Bunun nedeni, her ülkenin birbirinden farklý ekonomik, sosyal ve siyasal 13 Flemming Larsen and Michael Wattleworth: Structural Policies in Industrial Countries, Finance and Development, Volue: 26, No: 3, September- 1989, p.21. 14 Sülyman Özmucur, Ýstikrar Politikalarý, Ýstanbul, Avcýol Basým Yayým, 1991, s.1. 15 Osman Z. Orhan, Baþlýca Enflasyon Teorileri ve Ýstikrar Politikalarý, Ýstanbul, Filiz Kitabevi, 1995, s.109-110. 14

BAKIÞ yapýlarda ve düzeylerde olmasýdýr. Bununla birlikte birçok iktisatçý tarafýndan genel kabul gören iktisat politikasý amaçlarýndan söz edilebilir. Bunlar; yüksek ve istikrarlý bir istihdam seviyesi, kalýcý bir fiyat istikrarý, ülke kaynaklarýný aþýndýrmayacak ölçüde bir büyüme hýzýnýn saðlanmasý, ödemeler bilançosu dengesinin saðlanmasý, gelir ve servet daðýlýmýnýn iyileþtirilmesidir. Ekonomik istikrarýn saðlanmasý ise, ayný zamanda yukarýda sayýlan amaçlara ulaþýlmasýdýr 16. Bu açýklamalar ýþýðýnda istikrar politikalarýnýn temel amaçlarýný; tam istihdam ve fiyat istikrarýný saðlayarak ekonomik istikrarý saðlamak, ödemeler dengesinin saðlanmasý ve gelir daðýlýmýnda adaletin saðlanmasý, büyüme hýzýnýn yeterli oranda artýrýlmasý þeklinde sýralayabiliriz. Kamunun ekonomik hayata müdahalesini kolaylaþtýracak bir takým araçlara ihtiyaçlara vardýr. Bu araçlar, ayný zamanda ekonomide istikrarsýzlýk dönemlerinde baþvurulan istikrar politikalarýnýn amaçlarýna ulaþmada kullandýðý iktisat politikasý araçlarýdýr. Devlet belli araçlarý kullanarak ekonomide iþsizliði ve enflasyonu önlemek, ödemeler dengesini saðlamak, adil bir gelir daðýlýmý ve sürdürülebilir bir büyüme saðlamaya çalýþýr. Bütün bunlar bir ekonomide üretimi artýrmak, refah düzeyini yükseltmek ve ekonomide kalýcý, sürdürülebilir bir istikrar saðlamak içindir. Kamunun istikrar politikasý amaçlarýna ulaþmada, baþka bir ifadeyle ekonomiye müdahale etmede kullandýðý araçlara istikrar politikasý araçlarý denir. Ýstikrar politikasý araçlarýný üç ana baþlýk altýnda toplamak mümkündür. Bunlar; para politikasý, maliye politikasý ve gelirler politikasýdýr. Para politikasý, genel olarak ekonomide para arzýnýn artýrýlmasý veya azaltýlmasý olarak tanýmlanabilir. Para arzýnýn artýrýlmasý ya da daraltýlmasý ekonomide fiyat ve hasýla düzeyi üzerinde önemli etkiler doðurabilir. Para politikalarý, ekonominin içinde bulunduðu þartlara baðlý olarak uygulanýr. Ekonominin içinde bulunduðu þartlarlar para politikalarýnýn niteliðini de belirler. Maliye politikasý en genel tanýmýyla, iktisat politikasý hedeflerinin gerçekleþtirilmesinde kamu ekonomisi deðiþkenlerini kullanmak suretiyle ekonomiye müdahalede bulunmaktýr. Günümüzde maliye politikasý, ekonomik istikrarýn saðlanmasýnda ve ortaya çýkan konjonktürel dengesizliklerin giderilmesinde önemli bir rol oynamaktadýr Ýktisadi hayatta sýkça kullanýlan para ve maliye politikalarý bazý durumlarda istenilen sonucu vermiþ, bazý durumlarda ise istenilen sonuç istenilmeyen sonuçlarla birlikte ortaya çýkmýþtýr. Bazý durumlarda ise istenilen sonuçlara ulaþmak mümkün olmamýþtýr. Bu bakýmdan yeni politika önlemlerine ihtiyaç doðmuþtur. Ýþte gelirler politikasý önlemleri bu ihtiyaca cevap verecek þekilde geliþtirilmiþtir. Gelirler politikasý, ücretlerle tüketici fiyatlarýndaki artýþ arasýnda devamlý bir mutabakat saðlanmasý anlamýna gelmektedir. Baþka bir deyiþle, ücretlerin tüketici fiyatlarýndaki artýþ oranýnda artýrýlmasýna, gelirler politikasý denilmektedir 17. 4.UYGULANMAKTA OLAN BAÞLICA ÝSTÝKRAR POLÝTÝKALARI Geliþmekte olan ülkelerde sýklýkla dýþ etkilere ve ekonominin yapýsýna baðlý olarak dengesizlikler yaþanmaktadýr. Bu durumda olan her ülke, ekonomideki bu dengesizlikler ve diðer ekonomik istikrasýzlýk problemleri ile mücadele etmek ve böylece kendi ekonomisi için uygun olan istikrar politikasýný seçmek durumundadýr. Ýstikrar politikalarý 1950'lerdan bu yana açýk ekonomilerde uygulanmakta iken, 1990'lardan itibaren geçiþ ekonomilerinde de gündeme gelip uygulanmaya baþlanmýþtýr. Fakat zaman içerisinde programlarýn yöntemleri ve içerikleri deðiþime uðramýþtýr. Ýstikrar politikalarýnýn uygulama deneyimleri incelendiðinde, programlarýn ortak özellikler taþýdýðý görülmektedir. Mesela, 1970'lerde Arjantin, Þili ve Uruguay'da askeri hükümetler tarafýndan uygulanan programlar Ortodoks özellikler taþýrken, 1980'lerde uygulanan programlar (Arjantin-1985 Austral Planý, Brezilya-1986 Cruzado Planý, Ýsrail-1985 Planý ve Meksika-1988 Planý gibi) heterodoks özellikler taþýmaktadýr. Bununla birlikte, uygulamalarýn tümünde de kur politikasýndan yararlanýlmýþtýr 18. Ekonomide ortaya çýkan istikrarsýzlýklarýn giderilmesinde uygulanan istikrar politikalarý, ekonomideki sorunlara bakýþ açýlarý ve bu sorunlarý tedavi yöntemleri bakýmýndan genel olarak ortodoks ve heterodoks istikrar Kamunun ekonomik hayata müdahalesini kolaylaþtýracak bir takým araçlara ihtiyaçlara vardýr. Bu araçlar, ayný zamanda ekonomide istikrarsýzlýk dönemlerinde baþvurulan istikrar politikalarýnýn amaçlarýna ulaþmada kullandýðý iktisat politikasý araçlarýdýr. 16 Eker, Altay, Sakal, a.g.e. s.21. 17 Orhan Tuna, Nevzat Yalçýntaþ, Sosyal Siyaset, Ýstanbul, Filiz Kitabevi, 1991, s.80. 18 Miguel A. Kiguel, Nissan Liviatan, The Business Cycle Associated with Exchange Rate-Based Stabilizations, World Bank Research Observer, Vol.6, No:2, May1992, p.284. 15

BAKIÞ Ortodoks istikrar politikalarý, ekonomide bozulan arz-talep dengesini yeniden kurmayý ve bunun yansýmasý olarak ortaya çýkan yüksek enflasyon ve cari açýk gibi ekonomik problemleri çözmeyi hedeflediði için, programlarýn içerdiði politikalar talep yönlü ve arz yönlü politikalar olmak üzere iki grup altýnda incelenebilir. politikalarý diye ikiye ayrýlmakta ise de, bu politikalara IMF nin yapýsal uyum içeren uygulamalar monte etmesi, istikrar politikalarýný üçe ayýrmayý daha uygun kýlmaktadýr 19. 4.1.Ortodoks Ýstikrar Politikalarý Ortodoks yaklaþým para arzýnýn kýsýtlanmasýný, yüksek faiz oranlarýný, piyasa mekanizmasýna daha çok güvenmeyi, kamu harcamalarýnýn kýsýtlanmasýný ve vergi artýþlarýný içermesiyle klasik iktisadi anlayýþýn bir ürünü durumundadýr 20. Bu haliyle ortodoks istikrar politikalarý, ödemeler bilançosu açýklarýnýn iyileþtirilmesini ve enflasyon oranýnýn düþürülmesini amaçlayan politikalardýr 21. Ortodoks istikrar politikalarý, ekonomide bozulan arz-talep dengesini yeniden kurmayý ve bunun yansýmasý olarak ortaya çýkan yüksek enflasyon ve cari açýk gibi ekonomik problemleri çözmeyi hedeflediði için, programlarýn içerdiði politikalar talep yönlü ve arz yönlü politikalar olmak üzere iki grup altýnda incelenebilir 22. Talep yönlü politikalar fazla talep baskýsýný toplam talebi azaltarak düþürmeye çalý?ýrlar. Arz yönlü politikalar ise, reel mal ve hizmet hacmini artýrmayý hedeflemektedir 23. Bu politikalar arasýndaki fark, ekonomide iyileþmenin talebi kýsýtlayarak mý yoksa arzý geniþleterek mi saðlanacaðýdýr. Fiyat istikrarýnýn saðlanmasý, konusunda ortodoks programlar, sýký maliye, sýký para politikasý ve ticaretin serbestleþtirilmesi ile sabit kur politikasýndan oluþmaktadýr. Böylece, kamu harcamalarýnýn azaltýlmasý, kamu gelirlerinin artýrýlmasý, para arzýnýn daraltýlmasý ve ticaret engellerinin kaldýrýlmasý gibi daraltýcý politikalar ortodoks politikalarýn esasýný teþkil etmektedir 24. 4.2.Heterodoks Ýstikrar Politikalarý Heterodoks istikrar politikalarý genellikle toplumsal uzlaþma çerçevesinde ücret, faiz, döviz kuru gibi, fiyatlarýn kýsmen ya da tamamen dondurulmasýný ve gelirler politikasý uygulamalarýný kapsamaktadýr 25. Heterodoks politikalar genel olarak þok tedavileri içermektedir. Çünkü kronik yüksek enflasyon, hiperenflasyona doðru hýzlanmaya baþladýðýnda istikrarý saðlamada aþamalý uygulama baþarýsýzlýða uðramakta ve þok uygulamalar kaçýnýlmaz hale gelmektedir. Þok unsurlarýn amacý, geçmiþ enflasyon ile bugünkü enflasyon arasýndaki baðlantýyý keserek sürüp giden enflasyonu kontrol altýna almaktýr. Ortodoks istikrar politikalarýndan farklý olarak özellikle kronik enflasyonla mücadelede uygulanan þok niteliðindeki programlardýr. Sýký para ve maliye politikasýný içeren geleneksel istikrar politikasý araçlarý yanýnda gelirler politikasý unsurlarýný da içermesi ve istikrar politikasý uygulamasýnda bir þok tedavi yönteminin seçilmiþ olmasý dolayýsýyla bu politikalar Heterodoks Þok olarak da adlandýrýlmaktadýr. Gelirler politikasý; fiyatlarýn, ücretlerin ve döviz kuru gibi deðiþkenlerin dondurulmasý þeklindeki uygulamalardýr 26. Heterodoks istikrar politikalarýnýn temel üç dayanaðý vardýr 27. Bunlar; fiyat ve ücretlerin dondurulmasý, döviz kurunun sabitlenmesi ve bütçe açýklarýný ortadan kaldýrmayý amaçlayan mali disiplini saðlayacak parasal reformdur. Buna göre, heterodoks politikalar ücret ve fiyat kontrollerini içeren gelir politikalarýndan oluþmaktadýr. Heterodoks programlarý ortodoks politikalardan ayýran en önemli özellik, gelir politikalarýnýn belirli bir süre içinde geçici olarak kullanýlmasýdýr. Heterodoks politikalarýn amacý, enflasyonu hýzla ve kalýcý bir þekilde düþürmektir. Bu politikalar genellikle yüksek kronik enflasyonun yaþandýðý ekonomilerde tercih edilmektedir 28. 4.3.IMF Destekli Ýstikrar Politikalarý 1929 Dünya ekonomik buhraný nýn dünya ekonomisinde yarattýðý resesyon ve on yýl gibi kýsa bir zaman sonra patlak veren II. Dünya Savaþý geliþmiþ ve geliþmekte olan ülke ekonomilerinde son derece ciddi hasarlara yol açmýþtýr. Bu menfi þartlarýn hakim olduðu bir zamanda Uluslararasý Para Fonu (IMF), sabit kurlu Bretton Woods sisteminin bir kuruluþu olarak ortaya çýkmýþtýr 29. 19 Bahadýr Aydýn, Ýstikrar Politikalarý, Yapýsal Uyum Programlarý: Ýktisat Politikalarý, Ýktisat, Ýþletme ve Finans Dergisi, Yýl:13, S.146, 1998, s.53-54. 20 Ýlker Parasýz, Para Politikasý Türkiye Uygulamasý, 5.bs., Bursa, Ezgi Kitabevi Yayýnlarý, 1998, s.218. 21 Ýlker Parasýz, Kriz Ekonomisi ve 5 Nisan 1994 Kararlarý, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayýnlarý, 1995, s.30. 22 Ýlker Parasýz, Enflasyon, Kriz ve Ayarlamalar, 2.bs., Bursa, Ezgi kitabevi, Aðustos 2002, s.105. 23 Ulusoy, a.g.e., s.334. 24 Rudiger Dornbusch, Stabilization Policies in Developing Countries: What Have We Learned, World Development, Vol.10, No:9, September 1982, p.703. 25 Ýlker Parasýz, Türkiye Ekonomisi 1923 den Günümüze iktisat ve Ýstikrar Politikalarý, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayýnlarý, Ekim 1998, s.198. 26 Rudiger Dornbusch, Lessons From Experiences With High Inflation, The World Bank Economic Review, Vol.:6, No:1, 1992, p.25. 27 M. Fatih Cin, Bilge Köksel Yalçýn, M. Kemal Doðru, Hererodoks Politikalar Iþýðýnda Türkiye de Uygulanmakta Olan Ýstikrar Programý ve Bir Deðerlendirme, Ý.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:23-24, Ekim 2000-Mart 2001, s.2. 28 Kiguel, Liviatan, Lessons from the Heterodox Stabilization Programs, The World Bank Working Papers, WPS:671, May 1991, p.1-5. 29 Halil Seyidoðlu, Uluslararasý Mali Krizler, IMF Politikalarý, Az Geliþmiþ Ülkeler, Türkiye ve Dönüþüm Ekonomileri, Doðuþ Üniversitesi Dergisi, Cilt.4, Sayý.2, Ýstanbul, Temmuz 2003, s.151. 16

BAKIÞ Kuruluþundan sonraki süreçte, 1970 li yýllara kadar IMF nin rolü, her ne kadar geliþmekte olan ülkelerin ödemeler bilançosu sorunlarýna çözüm üretmek ve uluslararasý finansal sistemin aksamadan yürütülmesini saðlamak olsa da; 1972 de sabit kurlu Bretton Woods sisteminin yýkýlýþýndan sonra IMF misyonunu tamamlamýþ bir kurum olarak uluslararasý arenadan çekilmek yerine ilgisini geliþmekte olan ülkelere yöneltmiþtir 30. IMF ödemeler dengesi krizine giren ülkelerin tekrar saðlýklý bir ekonomik yapýya kavuþmalarý sürecinde, ülkelere finansal yardýmý saðlayan bir uluslararasý kredi kuruluþudur. Geliþmekte olan ülkelerin temel sorunlarý olan kronik enflasyon ve ödemeler bilânçosu açýðýnýn kapatýlmasýnda ihtiyaç duyduklarý finans desteðini IMF ile yapýlan anlaþmalarla saðlamaktadýrlar. Bu ülkeler, IMF den kredi saðlayabilmek amacýyla, IMF ile anlaþma yapmak zorunda kalýrlar. Bu anlaþmalara baðlý olarak IMF destekli istikrar programlarý olarak nitelendirilen, maliye, para ve kur politikalarýyla ülkenin kamu açýklarýnýn azaltýlmasý ve ödemeler bilânçosunun iyileþtirilmesiyle dýþ ekonomik dengesinin düzenlenmesi saðlanmaya çalýþýlýr. Günümüzde IMF denetiminde uygulanan istikrar politikalarý, ekonomilerin genel makro dengelerinin iyileþtirilmesinin ötesinde bir dizi yapýsal uyum önlemleri içermektedir. IMF istikrar politikalarý, zaman içinde ülkeden ülkeye farklýlýklar göstermekle birlikte, klasik paracý iktisat anlayýþýnýn gereði, ekonomik istikrarsýzlýklarýn nedenini yurt içi aþýrý talep artýþlarýnda gördüðünden sert talep politikalarý izlemektedir. Bu ise, daraltýcý para ve maliye politikalarýyla yürütülmekte olup, kamu harcamalarýnýn daraltýlmasýný, yatýrýmlarýn düþmesini dolayýsýyla üretimin ve istihdam hacminin düþmesini beraberinde getirmiþtir. Bu durumun doðal sonucu olarak iþsizlik hýzla artarken, refah düzeyi de düþmüþtür. IMF ve DB tarafýndan geliþmekte olan ülkelere uygulattýrýlan politikalarýn temel unsurlarý þunlardýr 31 : Finansal ve ticari liberalizasyon, kamuda mali disiplin, vergi reformu, doðrudan yabancý yatýrýmlarýn teþviki, piyasa ekonomisinin iþlerliðinin ve rekabetin saðlanmasý, faiz oranlarýnýn serbestleþtirilmesi, rekabet edilebilir bir döviz kuru (devalüasyon), özelleþtirme ve deregülasyondur. SONUÇ Ýstikrar politikalarý, ödemeler dengesindeki istikrarsýzlýklarý giderici ve kalýcý bir iyileþme, yurt içi enflasyon hýzýnda ve iþsizlikte gerileme ya da bu ikisinin bileþimi gibi genel makro ekonomik hedeflere kavuþmak için hazýrlanmýþ geniþ kapsamlý ekonomik tedbirler bütünüdür. Bu anlamda istikrar politikalarýnýn amacý, ekonomilerde ortaya çýkan dalgalanmalarýn ve olumsuz etkilerin bertaraf edilmesini saðlayarak ekonomilerde tam istihdam ve fiyat istikrarýnýn saðlandýðý bir ekonomik ortam yaratmaktýr. Hükümetler, ekonomideki istikrarsýzlýðý bertaraf etmek için para ve maliye politikalarýndan oluþan istikrar politikalarý uygularlar. Özellikle geliþmekte olan ülkeler, ekonomik istikrarsýzlýklarýn elimine edilmesinde Uluslararasý Para Fonu (IMF) dan destek talep etmekte ve yaptýklarý stand-by anlaþmalarý çerçevesinde IMF destekli istikrar politikalarý uygulayarak istikrarsýzlýðý bertaraf etmeye çalýþmaktadýrlar. Günümüzde IMF denetiminde uygulanan istikrar politikalarý, ekonomilerin genel makro dengelerinin iyileþtirilmesinin ötesinde bir dizi yapýsal uyum önlemleri içermektedir. IMF istikrar politikalarý, zaman içinde ülkeden ülkeye farklýlýklar göstermekle birlikte, klasik paracý iktisat anlayýþýnýn gereði, ekonomik istikrarsýzlýklarýn nedenini yurt içi aþýrý talep artýþlarýnda gördüðünden sert talep politikalarý izlemektedir. 30 Yaprak Gülcan, Yeþim Kuþtepeli, Türkiye de IMF Programlarý Ahlaki Tehlike Yaratýyor mu?: Bir Tartýþma, Ýzmir, 9 Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt.8, Sayý.1, 2006, s.246. 31 John Williamson, From Reform Agenda A Short History of the Washington Consensus and Suggestion for What to do Next, Finance and Development Vol. 40, No. 3, September 2003 p.10 164. Kaynakça Ahmet Ulusoy, Maliye Politikasý, Trabzon, Üçyol Kültür Merkezi Yayýnlarý, Þubat 2007. Aytaç Eker, Asuman Altay, Mustafa Sakal, Maliye Politikasý, Ýzmir, Kanyýlmaz Matbaasý, 2004. Bahadýr Aydýn, Ýstikrar Politikalarý, Yapýsal Uyum Programlarý: Ýktisat Politikalarý, Ýktisat, Ýþletme ve Finans Dergisi, Yýl:13, S.146, 1998. Ertan Oktay, Makro Ýktisat Teori ve Politika, 2.bs., Ankara, Gazi Kitabevi Yayýnlarý, Haziran 1998. Flemming Larsen and Michael Wattleworth: Structural Policies in Industrial Countries, Finance and Development, Volue: 26, No: 3, September-1989. Halil Seyidoðlu, Uluslararasý Mali Krizler, IMF Politikalarý, Az Geliþmiþ Ülkeler, Türkiye ve Dönüþüm Ekonomileri, Doðuþ Üniversitesi Dergisi, Cilt.4, Sayý.2, Ýstanbul, Temmuz 2003. Halil Seyidoðlu, Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük, Ankara, Güzem Yayýnlarý No: 4, 1992. Ýlker Parasýz, Para Politikasý Türkiye Uygulamasý, 5.bs., Bursa, Ezgi Kitabevi Yayýnlarý, 1998. Ýlker Parasýz, Kriz Ekonomisi ve 5 Nisan 1994 Kararlarý, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayýnlarý, 1995. 17

BAKIÞ Ýlker Parasýz, Enflasyon, Kriz ve Ayarlamalar, 2.bs., Bursa, Ezgi kitabevi, Aðustos 2002. John Williamson, From Reform Agenda A Short History of the Washington Consensus and Suggestion for What to do Next, Finance and Development Vol. 40, No. 3, September 2003. Kiguel, Liviatan, Lessons from the Heterodox Stabilization Programs, The World Bank Working Papers, WPS:671, May 1991. Laguat Ahamed, Stabilization Policies in Developing Countries, The World Bank Research Observer, Vol:1, No:1, 1986. M. Fatih Cin, Bilge Köksel Yalçýn, M. Kemal Doðru, Hererodoks Politikalar Iþýðýnda Türkiye de Uygulanmakta Olan Ýstikrar Programý ve Bir Deðerlendirme, Ý.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:23-24, Ekim 2000-Mart 2001. Miguel A. Kiguel, Nissan Liviatan, The Business Cycle Associated with Exchange Rate-Based Stabilizations, World Bank Research Observer, Vol.6, No:2, May1992. Mohsin S. Khan and Malcolm D.Kýnight, SameTheoretical and Empirical Issues Relating to Economic Stabilization in Developing Countries, World Development, Volume: 10, No.9, September 1982. Orhan Tuna, Nevzat Yalçýntaþ, Sosyal Siyaset, Ýstanbul, Filiz Kitabevi, 1991. Osman Z. Orhan, Baþlýca Enflasyon Teorileri ve Ýstikrar Politikalarý, Ýstanbul, Filiz Kitabevi, 1995. Recep Seymen, Ýktisatçýlar Ýçin Sosyal Siyaset, Ýstanbul, Der Yayýnlarý No: 377, 2004. Rudiger Dornbusch, Lessons From Experiences With High Inflation, The World Bank Economic Review, Vol.:6, No:1, 1992. Sadun Aren, Ýstihdam-Para ve Ýktisadi Politika, Ankara, Savaþ Yayýnlarý, Þubat 1987. Sülyman Özmucur, Ýstikrar Politikalarý, Ýstanbul, Avcýol Basým Yayým, 1991. Yaprak Gülcan, Yeþim Kuþtepeli, Türkiye de IMF Programlarý Ahlaki Tehlike Yaratýyor mu?: Bir Tartýþma, Ýzmir, 9 Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt.8, Sayý.1, 2006. Yusuf Bayraktutan ve M. Hilmi Özkaya, IMF Ýstikrar Politikalarýnýn Doðu Asya da Ekonomik Performans Sonuçlarý, Ýzmit, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayý. 3, 2002/1. 18