Psöriyaziste yeni tedavi Romatoid artrit tedavisinde kullanılan bir ilacın, psöriyazisi olan hastaların tedavisinde de ba arılı olduappleu gösterildi. Psöriyazis, dünya nüfusunun %1-3'ünü etkileyen bir cilt hastalıappleıdır. New Jersey Tıp ve Di Hekimliapplei Üniversitesi'nde yapılan bir ara tırmada, etanercept içeren ilacın psöriyaziste tek ilaç olarak güvenli ve etkili olduappleu saptandı. Çalı maya vücudunun %10'undan fazlası psöriyazis ile kaplı olan hastalar dahil edildi. Hastalara 24 hafta boyunca haftada iki kere etanercept enjeksiyonu veya plasebo uygulandı. Ara tırmacılar hastalardaki yan etkileri ve psöriyazisin ne kadarının düzeldiappleini izlediler. 12 hafta tedaviden sonra, etanercept ile tedavi edilen hastaların %30'unda ve plasebo hastalarının %2'sinde, psöriyazis semtomlarında %75 oranında düzelme görüldü. 24 hafta sonra, etanercept hastalarının %56'sında ve plasebo ile tedavi edilen hastaların %5'inde, psöriyazis semptomlarında %75 oranında düzelme görüldü. Çalı manın sonunda, etanercept alan hastaların yarısında psöriyazis iyile mi ti veya minimal düzeyde olduappleu kabul edilecek kadar azalmı tı. Ara tırmacılar etanercept ve plasebo hastalarında benzer yan etkiler bildirdiler. Ara tırmacılar etanerceptin psöriyazisi olan hastalarda önemli derecede yarar saappleladıappleı sonucuna vardılar. Etanerceptin bu kronik hastalık için etkili, güvenli ve uzun süreli tedavi ilacı olduappleunun kanıtlanabileceapplei söyleniyor. Aynı zamanda yayımlanan bir ba makalede Dr. Luigi Naldi, etanerceptin, psöriyazis tedavisi için kullanılmasından önce, nüks oranı ile ilgili ek bilgiye ve ilacın daha iyi anla ılmasına gereksinim olduappleunu belirtiyor. Archives of Dermatology, 2003; 139:1627-1632 Hava kirliliapplei kardiyovasküler ölüm oranlarını yükseltiyor Ara tırmacılar, "genel kanıya göre hava kirliliappleinin, kardiyovasküler ölümlerden ziyade solunumla ilgili ölümlere yol açtıappleı dü ünülmesine raapplemen, yeni ara tırmalar bunun doappleru olmadıappleını göstermektedir" dediler. Circulation Dergisi'nin 2004 yılı ilk sayısında yer alan bir makalede ara tırmacılar daha fazla hava kirliliapplei olan bölgelerde ya ayan ki ilerde, diyabetle birlikte tüm kardiyovasküler hastalıklar için %121 oranında daha yüksek bir risk olduappleunu belirttiler. Yapılan ara tırmada tipik olarak kalp krizine yol açan iskemik kalp hastalıappleı riskinin %18 oranında daha fazla olduappleu saptandı. Hava kirliliappleinin, düzensiz kalp ritmlerini, kalp yetmezliappleini ve kalp krizini %13 oranında, genel olarak kardiyovasküler hastalıklara baapplelı ölüm riskini %8-18 oranında artırdıappleı belirtildi. Ayrıca hava kirliliappleinin, daha önce sigara içmi veya içmekte olan insanlarda hiç içmemi lere oranla bu hastalıklara yakalanma riskini daha fazla artırdıappleı da saptandı. Hava kirliliapplei yüksek olan bölge-lerde ya andıappleı zaman daha önce sigara içmi ve halen sigara içmekte olan ki iler için solunum hastalıappleı geli me riski daha yüksektir. Ancak sonuçlar daha fazla hava kirliliapplei olan bölgelerde solunum hastalıklarına baapplelı ölüm riskinde artı göstermemektedir. Ara tırmacılar, hava kirliliappleinin kardiyovasküler hastalık riskini nasıl artırdıappleını tam olarak D R M/OCAK-fiUBAT 2004 47
bilmemekte; ama enflamasyona ve böylece arterlerde daha fazla blokaja ve sinir sisteminde deapplei ikliklere (düzensiz kalp atı larında rol oynayabilen) neden olabileceappleinden üphe etmekteler. Brigham Young Üniversitesi'nden C. Arden Pope, "bazı kardiyovasküler hastalıkların olu umunu sadece hava kirliliappleine maruz kalımı engelleyerek azaltabiliriz. Ve muhtemelen, hava kirliliappleinin etkilerini azaltmak için antienflamatuvar ilaçlar ve diappleer müdahaleler kullanılabilir" dedi. Circulation Dergisi'nin 2004 yılının ilk nüshasında yayımlandı. Aspirin kullanımının pankreas kanseri ile ili kisi Yeni ara tırmalar, 20 yıl veya daha uzun süre düzenli olarak aspirin kullanan kadınlarda, pankreas kanseri geli me riskinin yüksek olabileceappleini göstermektedir. Harvard Tıp Okulu'nun ara tırmacıları, 1980'de ba layan Nurses Saapplelık Çalı ması'na katılan 88 000'den fazla sayıda kadını inceledi. Bu çalı ma için, katılımcılar ne kadar sıklıkla aspirin kullandıkları hakkında bilgi verdi. Ara tırmacılar, incelenen kadınların %30'undan fazlasının düzenli aspirin kullanıcısı olduappleunu saptadılar (haftada iki veya daha fazla sayıda 325 mg aspirin tableti kullanıyorlardı). Geri kalan kadınlar, düzensiz aspirin kullanıcıları olarak sınıflandırıldılar (haftada ikiden daha az sayıda aspirin tableti kullanıyorlardı). Çalı maya katılanlar arasında, 160'dan fazla yeni pankreas kanseri vakası bildirildi. Ara tırmacılar, iki grup arasında genel olarak pankreas kanseri riski açısından anlamlı bir fark olmadıappleını söylemekte. Ancak, aspirini 20 yıldan daha uzun süre kullanmı olduappleunu bildirenlerde, pankreas kanseri geli me riski yakla ık olarak %60 daha fazla olarak bildirilmi tir. Ara tırmacılar, daha yüksek dozda aspirin kullandıappleını bildiren kadınlarda, pankreas kanseri geli me riskinin daha yüksek olduappleunu da saptadı. Haftada 14 veya daha fazla sayıda aspirin kullanan kadınlarda, kanser geli me riski %86 oranıyla daha yüksekti. Bu bulgular, aspirin kullanımının, çe itli kanser tiplerinin riskinde azalma ile ili kili olduappleunu gösteren daha önceki çalı maların sonuçlarının aksini kanıtlamaktadır. Çalı manın yazarları "Bizim bulgularımız, analjezik kullanımının, pankreas kanseri riski üzerinde koruyucu bir etkisi olduappleunu desteklememektedir. Tam aksine aspirinin uzun süre kullanımı pankreas riskini artırmaktadır" sonucuna vardılar. Journal of the National Cancer Institute, 2004; 96: 2228 Radyasyon zekayı etkiliyor Yeni bir ara tırma, bebeklik döneminde dü ük dozlarda radyasyona maruz kalmanın, ki inin daha sonraki ya amında zeka kapasitesini etkileyebileceappleini gösterdi. sveçli ara tırmacılar, 18 aydan önce radyasyon tedavisi almı olan 3 000'den fazla erkeapplei inceledi. 18 veya 19 ya larındaki katılımcıların zeka kapasiteleri ölçüldü. Ara tırmacılar, genç erkeklerin okula devam kayıtlarına da baktılar. Çalı manın sonuçları, beyinlerinin ön ve arka bölümlerine artan dozlarda radyasyon uygulanmı olan erkek çocuklarda, okul devamsızlıappleı olasılıappleının daha 48 D R M/OCAK-fiUBAT2004
fazla olduappleunu gösterdi. Öapplerenme kabiliyeti testleri ve mantık testlerinde doza baappleımlı anlamlı bir yanıt da gözlendi. Ancak bu yanıt, mekansal algılama testlerinde görülmedi. Ara tırmacılar, minor kafa yaralanmaları için bilgisayarlı tomografi (CT) uygulanan küçük çocukların, olumsuz zeka geli imi açısından risk altında olabileceappleini belirttiler ve yüksek dozlarda iyonizan radyasyon veren CT'nin, küçük çocuklarda daha sık uygulanmaya ba ladıappleını söylediler. Çalı manın yazarları u deappleerlendirmeyi yaptı: "Beynin bilgisayarlı tomografinin verdiapplei dozlardaki radyasyona maruz kalması, en azından bazı vakalarda, zeka geli imini olumsuz yönde etkileyebilir." Yazarlar, küçük çocuklarda CT'nin kullanılmasının yarar ve risklerinin yeniden deappleerlendirilmesi gerektiappleini vurguladılar: "Resmi tanı protokolleri, minor kafa yaralanmalarında, bilgisayarlı tomografiyi savunmamasına raapplemen, kanuni ve mali dü üncelerin öngördüappleü klinik uygulama, her zaman bu protokollere uymamaktadır." British MedicalJournal, 2004; 328:19-21 D vitamini eksikliappleine baapplelı aapplerı Minnesota Üniversitesi ara tırmacılarının yeni yaptıappleı bir çalı ma, kas iskelet sistemi aapplerısı ile D vitamini eksikliapplei arasında bir baapplelantı olduappleunu göstermektedir. Ara tırmacılar, nonspesifik kas-iskelet sistemi aapplerısı olan 150 çocuk ve eri kinde D vitamini düzeylerini incelediler. Afrikalı-Amerikalılar, Doappleu Afrikalılar, Hispanikler ve Amerikalı yerlilerden olu an tüm katılımcı grupta D vitamini eksikliapplei mevcuttu (30 ya ın altında olan tüm hastalarda olduappleu gibi). Be hastada ise hiç D vitamini yoktu. Çalı manın ba yazarı Dr. Greg Plotnikoff, D vitamini eksikliappleinin, sadece ya lı ve eve baappleımlı ki ilerde sık görüldüappleüne inanmanın yanlı bir kanı olduappleunu belirtti: "En fazla D vitamini eksikliappleini genç insanlarda saptadık; özelliklede çocuk doappleurma ya ındaki kadınlarda. "D vitamini eksikliapplei ile ilgili riskler, kadınların olumsuz fetal etkiler veya yenidoapplean hastalıklarına sahip çocuklar doappleurmaları, genç eri kinlerde optimal kemik kütlesinin geli ememesi ve daha ya lı eri kinlerde osteoporotik kırıkların olu masıdır. D vitamini eksikliapplei, osteoporoz, hipertansiyon, diyabet, kanser ve multipl skleroz gibi otoimmün hastalıklar açısından önemli riskle de ili kilidir. Dr. Plotnikoff, D vitamini kullanımı ile kas-iskelet sistemi aapplerılarının rahatlatıldıappleını ve tedavi edildiappleini saptamak için daha ileri ara tırmalar önerdi. "Böyle aapplerıları olan tüm poliklinik hastalarında, hipovitaminoz D açısından tarama yapmak standart olmalıdır" denmekte. "The Journal of the American Medical Association"ın Kasım 2003 aapplerı tedavisi sayısına göre, aapplerının ba arısız tedavisi yılda 61.2 milyar dolara mal olmaktadır. Mayo Clinic Proceedings, December 2003; 1463-1470 D R M/OCAK-fiUBAT 2004 49
Demons ve Down Sendromu Down sendromu olan ki ilerde, demansa yol açan beyin deapplei iklikleri ile Alzheimer hastalıappleında görülen deapplei iklikleri kar ıla tıran ara tırmacılar ilk sonuçları "Neurology"nin son sayısında bildirdi. Çalı malar, Down sendromu olan ki ilerin %50-75'inde sonuçta demans bulguları geli eceappleini göstermekte ve otopsiler Down sendromu olan hemen hemen tüm insanlarda çoappleunlukla Alzheimer hastalıappleı ile ili kili olan beyinde (ya arken demans ortaya çıkmamı olsa bile) düzensiz baapplelar ve plakları göstermektedir. Down sendromu ve Alzheimer arasındaki ili kiyi açıklayan az sayıda ara tırma vardır. Kaliforniya Üniversitesi ara tırmacıları, Down sendromu olan hastaların beyinlerindeki deapplei iklikleri ölçmek ve bunları Alzheimer hastalarında görülen deapplei ikliklerle kar ıla tırmak için yürütülen uzun vadeli bir çalı manın ortasındalar. Çalı ma, halen demans bulgusu göstermeyen Down sendromlu 17 hastayı, orta derecede Alzheimer hastalıappleı olan 10 ki iyi ve 24 saapplelıklı kontrol deneapplei içermekte. lk bölümde tüm hastalara, mental yetenekleri içeren bir test uygulanırken beyinde glukoz metabolik hızlarını ölçmek için pozitron emisyon tomografi scan çekildi. Glukoz metabolik hızının, demansta rol oynadıappleı bilinmektedir. Sonuçlar, Down sendromu ve Alzheimer hastalarında, "posterior cingulate" bölgesinde (Alzheimer hastalıappleının erken döneminde dü ük fonksiyon gösterdiapplei bilinen bir beyin bölgesi) saapplelıklı kontrollerle kar ıla tırıldıappleında daha dü ük glukoz metabolik hız düzeyleri göstermi tir. Ancak Alzheimer ile ili kili diappleer bir beyin bölgesinde (temporal korteks) glukoz metabolik hızı, Alzheimer hastalarında daha dü ük ve Down sendromu hastalarında (kontrollerle kar ıla tırıldıappleında) daha yüksekti. Ara tırmacılar, demansın klinik bulguları geli irken Down sendromu hastalarının temporal korteksinde glukoz metabolik hızının Alzheimer hastalarında görüleni taklit etmeye ba layıp ba lamadıappleını anlamak için bu hastaları gözlemeye devam etmeyi planlamaktadırlar. Ara tırmacılar glukoz metabolik hızının Alzheimer hastalarının beyinlerinde görüntülendiapplei erken bir saf-hayı bulmayı ümit ediyorlar. Böylece hastalıappleın tedavisinde geli me kaydedilecek. Neurology, 2003;61:1673-1676 Ruhsal bozukluklar ilaç baappleımlılıappleı tedavisini etkiliyor Yeni yapılan bir çalı ma, metamfetamin kullanan hastalarda, iyile melerini olumsuz ekilde etkileyen ruhsal bozukluklar olabileceappleini gösterdi. UÇLA ara tırmacıları, beyin aktivitesinin baappleımlılık tedavisinin ba arısını nasıl etkilediappleini saptamak için 17 metamfetamin kullanıcısını ve 18 saapplelıklı ki iyi incelediler. Katılımcılar, depresyon ve anksiyete semptomlarını tanımlamak üzere anketleri doldurdular. Beyin fonksiyonunun bir göstergesi olan serebral glukoz metabolizmasını ölçmek için deapplei ik testler uygulanmasının yanısıra, pozitron emisyon tomografisi (PET) de çekildi. Ara tırmacılar, duyguları, motivasyonu ve davranı ları düzenlediapplei bilinen 7 beyin bölgesinde, glukoz metabolizmasını ölçtüler. Çalı manın sonuçları, metamfetamin kullanıcılarında, ruh hali ile ili kili olan beyin bölgelerinde anormal aktivite olduappleunu gösterdi. Saapplelıklı ki ilerde, beyinde bu bozukluklar yoktur. Metamfetamin kullanıcıları, çalı manın anket bölümünde, daha fazla sayıda depresyon ve anksiyete 50 D R M/OCAK-fiUBAT 2004
semptomu bildirdiler. Ara tırmacılar bu sonuçların, metamfetamin kullanıcılarında ruhsal bozuklukların tedavi edilmesinin, baappleımlılık tedavisinin ba arısını artırmaya yardımcı olabileceappleini gösterdiappleini söylediler. Metamfetamin kullanıcılarının çoappleunda davranı sal tedavi uygulanır; çünkü hiçbir ilacın iyile me sürecine yardımcı olduappleu gösterilmemi tir. "2000 laç Baappleımlılıappleı Milli Ara tırması"na göre, Amerika Birle ik Devletleri'nde, yakla ık olarak 8.8 milyon insan ya amlarının bir döneminde en az bir kere metamfetamin kullanmı lar. Metamfetamin, beyinde belli sistemleri güçlü bir ekilde aktive eden uyarıcı bir ilaç. Bu ilaç çoappleunlukla obeziteyi tedavi etmek için kullanılır ve çoappleunlukla baappleımlılık olu turur. UÇLA Nöropsikiyatri Enstitüsü'nden Dr. Edythe D. London "pozitron emisyon tomografi görüntülerimiz ilk kez depresyon ve anksiyete ile yakından ili kili anormal beyin aktivitesine i aret etmekte. Daha ayrıntılı bir tedavi programının bir parçası olarak bu komplikasyonu olu turan hastalıkların tedavi edilmesi, metamfetamin baappleımlılıappleı tedavisinin ba arı oranlarını artırabilir" açıklamasında bulundu. Archives of General Psychiatry, 2004; 61:73-84 Ya amın orta dönemindeki beyin aktivitesi Alzheimer 7! i aret ediyor Yeni ara tırmalar, ya amın orta döneminde olu an beyin dejenerasyonunun, ya amın daha sonraki döneminde Alzheimer hastalıappleının geli mesine katkıda bulunduappleunu gösterdi. UCLA'dan ara tırmacılar bir insan beyni modeli yarattılar ve ya amın orta döneminde miydin yıkımının, Alzheimer hastalıappleının bir prekürsörü olabileceappleini saptadılar. Miyelin, yüksek kolesterol içeriapplei olan yaapplelı bir yalıtım olu turur ve beyinde mesajların gönderilmesini saapplelar. Ancak beyin eri kin dönemde geli irken, kolesterol düzeyleri artar ve beyni etkileyen toksik bir proteinin üretilmesini uyarır ve sonuçta Alzheimer hastalıappleına yol açabilir. Ara tırmacılar, genetik faktörlerin ve beynin geli imsel sürecinin miyelin dejenerasyonuna katkıda bulunduappleunu belirttiler ve geli mesi en uzun süren kompleks baapplelantıların, ilk bozulanlar olduappleunu, çünkü miyelinin geli ime göre ters sıra ile yıkıldıappleını savundular. UCLA'dan Dr. George Bartzokis "Vücut doappleal ya am süreci boyunca miyelinize olmak üzere hazırlanmı tır. Ancak tıptaki ilerlemeler, ya am süresini, beynin doappleal kapasitesinin ötesine geçecek kadar uzatmı tır. Eri kin beyninin geli mesi ve daha akıllı olma sürecinde, evrimin öngöremeyeceapplei ekilde bu a aappleı doappleru ini vardır" dedi. Ara tırmacılar yeni beyin modelinde, miyelin deplesyonu ile ilgilenmenin en iyi zamanının orta ya olduappleunu belirtti. Alzheimer hastalıappleı ba ladıappleı zaman, hastalıappleın seyrini geri döndürmek için çok geç olabileceapplei söyleniyor. Dr. Bartzokis "Beyin dokusunun yakından incelenmesi ve MRI'lar, beynin baapplelantılarının orta ya a kadar geli tiappleini ve daha sonra miyelinin yıkılması destruktif domino etkisini tetikledikçe, bu baapplelantıların azalmaya ba ladıappleını açık bir ekilde göstermektedir. Bilim ve tıbbın zor görevi, beynin pik performansının nasıl uzatılabileceappleinin saptanmasıdır" dedi. Ara tırmacılar, demir azaltıcı ilaçlar, anti-enflamatuvar ilaçlar, diyet ve egzersiz programlan ve muhtemelen menopozu önlemek için hazırlanan hormon replasman tedavisi gibi belli önleyici tedavilerin, miyelin yıkımını önleyebileceappleini söylemekte. Zihni aktif tutmak için planlanan eappleitim ve diappleer aktivitelerin, miyelin üretimini uyarabileceappleini de açıkladılar. Neurobiology of Aging, Jan. 2004 D R M/OCAK-fiUBAT 2004 51
Felçte en iyi erken tedavi Yeni yapılan bir çalı ma, arterden trombolitik ilaç alan felçli hastaların, ba arılı sonuç ansının, venden ilaç alanlara göre daha yüksek olduappleunu gösterdi. Ohio State Üniversitesi ara tırmacıları, bir kan pıhtısına baapplelı felç geli mi olan 36 hastayı inceledi. Tüm hastalara erken dönemde intra-arteryal (IA) trombolitik tedavi verildi. (Arterden verilen pıhtı yıkıcı tedavi). Tedavi, hastalara, felç semptomlarının ba langıcından sonra üç saat içinde verildi. Çalı manın sonuçları, IA trombolitik tedavinin, hastaların %75'inde tıkalı kan damarlarında akımı düzelttiappleini göstermekte. Bu hastaların yakla ık olarak %40'ında, kan akımı tamamen düzeldi. Ara tırmacılar, bu oranların intravenöz yolla verilen standart trombolitik ilaçların oranlarının iki katı olduappleunu belirttiler. Sonuçlar, IA trombolitik uygulamanın, tedavinin sonuçlarını düzelttiappleini de göstermektedir. Hastaların %50'sinde, tedaviden 1-3 ay sonra hiç yetersizlik olmadıappleı veya çok az miktarda olduappleu gözlendi. Buna kar ılık ba ka bir çalı mada, IV trombolitik tedavi alan hastalarda aynı oran %40'dan azdı. Ancak ara tırmacılar, IA trombolitik tedavinin hastaların yakla ık olarak %1 Tinde, kanama problemlerine neden olduappleunu ortaya çıkardılar. Çalı ma IA ve IV trombolitik tedavinin direkt bir kar ıla tırması olmamasına raapplemen, sonuçlar erken dönemde IA tedavinin, felçli hastalarda, yetersizlik geli meme ansını artırdıappleını gösterdi. Çalı manın yazarları, IA ve IV trombolitik tedavilerin sonuçlarının kar ıla tırılması için daha fazla ara tırma gerektiappleini açıkladılar. Ancak daha invazif olduappleu için IA tedavisi sadece özel felç personelinin herzaman hazır bulunduappleu hastanelerde uygulanmalıdır. Neurosurgery, 2004: 54 Diyette yapılan deapplei iklikler maküler dejenerasyon için yarar saapplelamakta AMD (ya a baapplelı müküler dejenerasyon) 60 ya- ın üzerindeki ki ilerde sık görülen ilerleyici bir göz hastalıappleıdır. statistiklere göre 75 ya ın üzerindeki ki ilerin %6-8'inde hastalıappleın ilerlemi ekli bulunmaktadır. Yeni yapılan bir çalı mada yüksek yaapple içerikli diyet alan ya lı hastalarda AMD'nin ilerleme riskinin oldukça yüksek olduappleu saptanmı tır. Boston'daki Massachusetts Göz ve Kulak Hastanesi'nde yapılan bu çalı mada, ara tırmacılar diyetteki yaapple alımının hastalıappleın ilerleyi i üzerindeki etkisine bakmı lardır. Ara tırma en azından bir gözünde hastalıappleın bulguları olan 261 hastayı içermekteydi. Hastaların hepsi son 5 yıllık besin alımı ile ilgili ayrıntılı anketleri doldurmu lardır. Sonuçlar daha yaapplelı beslenen ki ilerde, AMD'nin ilerlemi safhasının geli me olasılıappleının daha yüksek olduappleunu göstermi tir. Ara tırmacılar "çok sayıda ki i, kardiyovasküler saapplelık yanında göz saapplelıappleını da korumak için bir yol olarak saapplelıklı ve yaapple açısından bilinçli bir diyetin önemi konusunda bilgilenmekten yarar saapplelayacaklardır" dediler. Archives of Ophthalmology, 2003; 121: 1728-1737 52 D R M/OCAK fiubat 2004