Ateroskleroz ve Antioksidonlor



Benzer belgeler
Serbest radikal. yörüngelerinde) eşleşmemiş tek. gösteren, nötr ya da iyonize tüm atom veya moleküllere denir.

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

OKSİDAN- ANTİOKSİDAN SİSTEM PROF.DR.GÜLER BUĞDAYCI

ALFA LİPOİK ASİT (ALA)

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM)

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

YENİ ÇALIŞMALAR IŞIĞINDA PROFİLAKSİ

TRAVMATİK SPİNAL KORD LEZYONLARINDA MEDİKAL TEDAVİ

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması

Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi?

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK

SERBEST RADİKALLER, OKSİDATİF STRES VE ANTİOKSİDAN SİSTEMLER

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

STATİN FOBİSİ Prof. Dr. Mehmet Uzunlulu

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir.

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

OKSİDATİF STRES VE ANTİOKSİDANLAR

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

KORONER ARTER EKTAZİ

Diyabetik Periferik Nöropati; Çevresel ve Genetik Faktörlerin Etkisi

Erkek infertilitesinde tedavi prensipleri. Doç.Dr.Cem ÇELİK Bahçeci Sağlık Grubu

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

Lipoproteinler. Dr. Suat Erdoğan

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ

ELİT GÜREŞÇİLERDE BİR MAÇLIK MÜSABAKANIN ENOLAZ VE OKSİDAN/ANTİOKSİDAN DURUM ÜZERİNE ETKİLERİ

Galectin-3; Hemodiyaliz hastalarında kardiyovasküler mortalite belirlemesinde yeni bir biyomarker olabilirmi?

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI

KVH VE SİGARA BIRAKMA. Mini Ders 3 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU?

Ateroskleroz ve Endotel Disfonksiyonu. Prof. Dr. Zeliha KERRY Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR?

E vitamininin kimyasal adı Tokoferol dur E vitamini etkinliği gösteren alfa, beta ve gama tokoferoller ve tokotrienoller denilen moleküller vardır En

BİYOLOJİK OKSİDASYON. Doç.Dr.Remisa GELİŞGEN

ADEZYON MOLEKÜLLERĐ ve SĐTOKĐNLER. Dr. Sabri DEMĐRCAN

KORONER ARTER HASTALIĞI MAJÖR RİSK FAKTÖRLERİ VE C-REAKTİF PROTEİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler

HİPERTANSİYON & EGZERSİZ

FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKLER & YARARLAR. Prof.Dr.Gülfem ERSÖZ

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ?

Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü

EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI. Doç.Dr.Mitat KOZ

HIV ile İlişkili Komorbiditeler Simpozyumu: Multidisipliner Bakım Ağı Oluşturma 4 Kasım 2016,(İstanbul)

Prof. Dr. Ramazan Sarı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları

Kalp Hastalıklarından Korunma

Periferik Arter Hastalıklarına Yaklaşım. Dr. Murat İKİZLER Eskişehir, 201 3

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

SERBEST OKSİJEN RADİKALLERİ VE ANTİOKSİDANLAR

Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım. Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ

Psöriyaziste yeni tedavi

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI

VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir?

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

Şeker Hastalığı Nedir? Neden Önemlidir?

Bir ARB Olarak Olmesartan. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Kardiyovasküler Komplikasyonlar ve HIV. Doç.Dr. Barış İki.mur İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak. Kardiyoloji AD

FAZ II Enzimlerine bağlı genetik polimorfizmler - 1

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri

Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır.

Metabolik Sendrom ve Diyabette Akılcı İlaç Kullanımı. Dr Miraç Vural Keskinler

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010

Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA (TIP) ANABİLİM DALI

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

Androjenler ve Anabolik Steroidler

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

CUMHURĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ KARDĠYOLOJĠ BÖLÜMÜ DERS BĠLGĠLERĠ FORMU. Lisans

Ani Kardiyak Ölüm: Önleyebilir miyiz? Doç. Dr. Yakup Ekmekçi Özel Ankara Güven Hastanesi

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti

Transkript:

Derlemeler Ateroskleroz ve Antioksidonlor lizm. Dr. brahim TEK Ankara Üniversitesi Acil Senis ç Haslalrklan Uzmanı Dr. Müge AKSOY Ankara Üniversitesi.yastırma Görevlisi Ateroskleroz orta ve büyük musküler ve elastik arterlerin kalınla ma ve sertle me eklindeki Iezyonlarını tanımlayan bir terimdir. Ateroskleroz lezyonları arterin iç tabakasında, intimasında olur. Aterosklerotik lezyonlar iki farklı ekilde geli ebilir. Birincisinde lezyonlar genellikle ekzantriktir. lezyon yeterince büyürse arteri oklüze eder ve doku veya organa kan sunu undaki azalma sonucu iskemi veya nekroz olur. Intimal kalınla manın diappleer bir formu ise intimadaki kalınla manın arteryel dilatasyonla birlikte olu udur, böylece arter lümen çapında önemli bir deapplei iklik olmaz, klinik seyir nadirdir. Aterosklerozun en sık görüldüappleü arterler aorta, femoral, popliteal, tibial arterler, koroner arterler, internal ve eksternal karotid arterler ve serebral arterlerdir. Ateroskleroz küçük arterlerde, özellikle bacak arterleri ve koroner arterlerde sigara içenlerde ve glukoz intoleransı olanlarda çok yaygındır. Koroner ateroskleroz koroner arterlerin ostiumlarına yakın segmentlerinde sık olur. Epikardial damarlarda tutulum sıktır, intramyokardial arterler genelde korunur. Ateroskleroz herbiri diappleerinden baappleımsız risk faktörleriyle ili kilidir. Bunları üç grupta inceleyebiliriz; A) Deapplei tirilemeyen risk faktörleri; ilerleyen ya - erkek cinsiyet - aile öyküsü B) Deapplei tirilebilen risk faktörleri: - hipertansiyon - hiperkolesterolemi - diyabet - sigara - hiperhomosisteinemi C) Olası diappleer nedenler: - obezite - sedanter ya am - oral kontraseptif kullanımı Aterosklerozun erken safhasında yaapplelı çizgilenmeler ileri safhalarında ise fıbröz plaklar ve komplike lezyonlar görülür. D RIM/EVIüL-EK M 2002 1 7

Derlemeler Ateroskleroz Fizyopatolojisi Aterosklerozun nasıl olu maya ba ladıappleı henüz tam olarak çözümlenmemi bir sorundur. Bu konuda çe itli hipotezler ileri sürülmü tür. Monoklonal hipotez: Bu hipoteze göre aterosklerotik lezyon içindeki bütün hücrelerin kaynaappleı tek bir kas hücresidir. Aterosklerotik plak üzerinde yapılan izozim çalı malarından bu sonuca varılmı tır. Virüsler, kimyasal ajanlar veya diappleer mitojenlerin etkisi ile geli en hücre transformasyonundan olu- an benign neoplaziler aterosklerotik lezyonu olu turmaktadır. Zedelenmeye yanıt (the response-to-injury) hipotezi en popüler olanıdır. Bu hipotez temel olarak vasküler yapının iç kısmını olu turan endotelin herhangi bir ekilde zedelenmeye uappleramasını öngörmektedir. Bu zedelenmeler endotelyal hücrelerde uzun süreli inflamatuar yanıtta artmaya neden olan deapplei- iklikler olu turmaktadır. Endotel hücresinin zedelenmesi ile fızyopatolojik yolak en azından iki ekilde ilerler. Endotel zedelenmesi growth faktör sekresyonuna neden olabilir. Monositler endotele tutunur, bu arada growth faktör salınımı devam eder. Monositlerin subendotelyal bölgeye migrasyonu yaapplelı çizgilerin olu umuna ve PDCF gibi growth faktörlerin salınımma yol açar. Makrofaj. endotel veya her ikisinden salınan growth faktörlerin etkisiyle yaapplelı çizgiler direkt olarak fibröz plaklara dönü ebilir. Makrofajlar üzerlerindeki endoteli uyarabilir ve/veya hasara uappleratabilirler. Bazı durumlarda makrofajlar endotel örtülerini kaybedebilirler ve bunlara trombositler yapı ır ve böylece üç growth faktör kaynaappleı saapplelanmı olur. Proliferate' lezyondaki bazı düz kas hücreleri de PDGF gibi growth faktörleri yapabilir ve salgılayabilir. kinci yolakta ise endotel injurisi olabilir ama endotel saapplelamdır. Artan endotelyal turnover endotel hücreleri tarafından growth faktör yapımıyla sonuçlanır. Bu ise düz kas hücrelerinin mediadan intimaya migrasyonuna neden olur, düz kas hücreleri de PDGF olu turur. Bu etkile imler sonucu fibröz plak ve ileri lezyonlar meydana gelir. Bu özellikleri ile zedelenmeye yanıt hipotezi a ın bir inflamatuar özellik ta ımaktadır. Plak Sınıflaması Amerikan Kalp Cemiyeti tarafından (AHA) 1995 yılında tanımlanmı tır. Bu sınıflandırma kabaca plaappleın evrelerine göre yapılmaktadır. Tip I Lezyon: (Ba langıç lezyonu) Lümenden saapplelam endotelyumu geçerek intimaya geçen ve burada toplanan monositi içerir. Tip II Lezyon: (Yaapplelı çizgilenme) Lipidle yüklü köpük hücrelerinin saapplelam endotelyum altında fokal toplanmasını kapsar. Tip III Lezyon: Köpük hücrelerinin fokal olarak toplanmasına ek olarak ekstraselüler lipidin küçük havuzcuklar eklinde bulunmasını içerir. Tip IV Lezyon: Köpük hücrelerine ek olarak endotelyum altında düz kas hücreleri görülmeye ba lanmı ve ekstraselüler lipid, lipid çekirdeappleini olu turacak ekilde toplanmaya ba lamı tır. Tip V Lezyon: Önceki lezyonlara ek olarak belirgin baapple dokusu depolanması ve fibröz kep formasyonunu içerir. Tip VI Lezyon: Trombozis ile komplike ateroskleroz plaappleını içermektedir. lk üç lezyon klinik olarak sessizdir ve önemleri sınırlıdır. Tip IV ve V lezyonlar patolojik önemlerinin yanı sıra klinik önem de ta ırlar ve semptomların kaynaappleı olabilirler. Tip VI lezyonlar ise esas olarak stabil anjina ve ani ölüm gibi ciddi klinik tabloların altında yer almaktadır. Serbest Radikal Hasarına Kar ı Antioksidan Savunma Sistemleri 1- Hücre çi Antioksidanlan Hücre içi savun- 18 DIRIM/EYLÜl-EK M 2002

mada en önemli enzimler, süper oksit Dimutaz (SOD), katalaz ve glutatyon peroksidazdır. Kalbin antioksidan defans mekanizmaları da bu üç enzimi ve diappleer endojen antioksidanlardan vit. E. askorbik asit ve sisteini içerir. Süperoksid Dismutaz: Süperoksit anyonlarının klirensinde temel mekanizmayı olu turan enzimdir. 1969 yılında Mccord ve Fridovich tarafından izole edilmi tir. Süperoksit anyonlarının. H 2 0 2 ve 0,'ye dismutasyonunu katalize eder. Bu reaksiyon spontan olarak da gerçekle ebilmektedir. Ancak SOD intraselüler dismutasyon hızını yüzmilyon kat artırır. SOD'ın en az 3 ayrı formu tanımlanmı tır. Bakır ve çinko içeren bir formu sitozolde bulunur, manganez içeren formu mitokondride ve demir içeren üçüncü formu ise E.coli sitoplazmasmda bulunur. Kalpteki SOD aktivitesi karaciappleerden en az dört kat daha yava tır. Katalaz ve Glutatyon Peroksidaz: Bu iki enzim SOD tarafından olu turulan H 2 0 2 metabolizmasında önemlidir. Katalaz esas olarak sitozolde bulunur. H 2 0 2 'nin suya indirgenmesini katalize eder. Katalaz myokardiumda çok dü ük konsantrasyonda bulunurken, glutatyon peroksidaz (selenyuma baapplelı enzim) belirgin konsantrasyonda bulunur. Glutatyon Sistemi: Glutatyonun myokard metabolizmasında önemli bir rol oynadıappleına dair bir çok çalı ma vardır. Kardiak glutatyonun %95'den fazlası redükte (indirgenmi ) formdadır. Aerobik myokardiumda redükte glutatyonun (GSH) okside forma (GSSG) oranı 50'nin üzerindedir. Elektrofik metabolitlerin ve reaktif oksijen ara ürünlerinin detoksifıkasyonunda glutatyon anahtar rol oynar. Glutatyonun peroksitlerle ve disülfitlerle reaksiyonu sonucu glutatyon disülfıt (GSSG) ya da GSH'a ekli lipid ya da protein olu ur. Glutatyon redüktaz. disülfitleri (GSSG) NADPH'ı kullanarak indirger. GSSG'nin redüksiyonu için gerekli olan NADPH'ın tükenmesi de hücrede serbest radikallerin olu turduappleu stresin ba ka bir boyutudur. Glutatyon peroksidazm kosubstraü olan redükte glutatyon (GSH). serbest oksijen radikallerine kar ı etkili bir koruyucu rol oynar ve membran lipidlerinin peroksidasyonunu önler. Bu koruyucu mekanizma artmı intraselüler GSSG'nin olu umuyla sonuçlanır. Glutatyon dengesinin deapplei mesi selüler oksidatif olaylarda önemli bilgiler saapplelar ve GSSG'nin doku birikimi ve/veya koroner dola ıma salınması oksidatif stresin sensitif ve kesin bir indeksidir. 2- Membran Antioksidanlan: En önemlisi vit. E dir. Vit. E, poliansatüra yaapple asitlerini lipid peroksidasyonuna kar ı korumada görev alan ve yaappleda çözünen en önemli antioksidandır. Peroksi radikallerini temizleyerek peroksidasyon zincirini uzatan basamakları engellemekte ve zincir kırıcı bir antioksidan olarak tanımlanmaktadır. - vit E: yaappleda çözünen zincir kırıcı antioksidan - beta karoten; yaappleda çözünen radikal yakalayıcısı - koenzim Q; enerji metabolizmasındaki major rolüne ilaveten antioksidan görevi de vardır. 3- Hücre Dı ı Antioksidanlan nsan vücudunda plazma. BOS, sinoviyal sıvı gibi ekstraselüler sıvılarda çok sayıda antioksidanlar vardır. Enzimatik antioksidan etkileri dü üktür. Antioksidan Vitaminler ve Kardiovasküler Hastalıklara Ait Minik Denemeler ve Sonuçlan Beta Karoten Hastalar (84331) gözlemsel prospektif çalı maya alındı. Her eyin ötesinde prospektif çalı malar beta karotenin kardioprotektif D1RIM/EH01-SK M2002 1 9

L/erlemeter olarak kullanımını destekleyecek pozitif sonuçlar verdi. Fakat 3 ana prospektif çalı malara ait çeli kili sonuçlar elde edildi: saapplelık profesyonel çalı masında (HPS-A.B.D.) ki- 40-75 ya ları arasında. KKH olmayan 39000 erkek hasta ortalama 4 yıl takip edilen- vitamin alımının en yüksek olduappleu grup ile en dü ük olduappleu grup kıyaslandıappleında KKH hadiselerinde %29'luk dü ü tespit edildi. Buna mukabil Hem ire Saapplelık Çalı masında (NHS) ki- 87000 kadın hasta ortalama 8 yıl takip edilen- daha önce vit. E. ve vit C alımı olan hastalarda beta karoten alımı ve kardiovasküler hastalık arasında hiçbir ili ki bulunamamı. Buna benzer olarak Kushi ve arkada larına ait çalı madaki- 35000 postmenapozal kadın ortalama 8 yıl takip edilen- koroner kalp hastalıappleına yönelik hiçbir yarar gösterilememi. 2748 erkek ve 2385 kadın üzerinde yapılan bir Finlandiya çalı masında koroner kalp hastalıappleına ait ölüm riskini azalttıappleı gözlenmi tir. 1299 ki ilik Bakımevi çalı masında beta karatenin yüksek miktarlarda alımının koroner kalp hastalıappleına ait ölüm riskini azalttıappleı gözlemlenmi tir. Daha bir çok yapılan küçük prospektif çalı malar diyette yüksek beta karoten alımının koruyucu etkisini ortaya çıkarmı tır. Vaka kontrol çalı malarına göre 3 çalı madan 2'si beta karatenin diyetle yüksek miktarda alımı ile kardiovasküler olayları arasındaki belirgin ili kiyi göstermi tir. Klinik Deneyimler 71000'in üzerinde vaka rastlantısal olarak beta karatenle yapılan klinik denemeye alındı. Beta karatenle yapılan klinik denemelere ait sonuçlar kardiovasküler hastalık (KVH) ve kansere kar ı koruma yönünden faydalı olduappleunu göstermekten uzaktı. Ek olarak malignite riskindeki belirgin artı ba langıç çalı malarında ve bunların metaanalitik sonuçlarında görünür hale geldi. Alfa takoferol/beta karoten (ATBC) çalı ması, 50 mg aifa-takoferol ve 2x2 fabrika yapımı beta-karotenin 20 mg/gün'lük kullanımının 29000 Finlandiyalı erkek, sigara kullanan hastada akciappleer kanserine kar ı koruma etkisini ara tırdı. 3 yıl sonunda beta karoten deappleerlerinde 15 katlık artı olmasına raapplemen, alfa takoferolün serum deappleerleri ılımlı olarak yükseldi. 6.5 yıllık takipten sonra beta karoten desteapplei total mortalitede ve AC kanserinde belirgin artı a ve KVH'a baapplelı ölümlerde belirsiz artı a yol açtı. Lipid Resarch Clinics Coronary Primary Prevention Trial (LRC-CPPT) plasebo grubundaki 1883 erkeapplein 13 yıl takibi sonucuna göre nonfetal MI veya koroner ölüm serum keratonoid konsantrasyonu 3.16 umoi/l'ün üzerinde olanlarda, 2.33 umol/l'den az olanlara göre %36 azaldı. Beta karoten ve retinolün kanserden korumada etkisi ara tırması (CARET) sigara içmekte olan, eskiden sigara içmi, asbeste maruziyet hikayesi olan 18134 rastlantısal olarak seçilmi ki ide 30 mg beta karoten ve 25000 ILI retinol ile plasebonun etkisini ara tırdı. Tedavi alan grupta AC kanserinde belirgin artı olması nedeniyle zamanından önce 4. yılın sonunda durduruldu. Doktorlar saapplelık çalı masında (PHS) rastgele seçilmi 22071 saapplelıklı eri kin erkek hekim belirli günlerde 50 mg beta karoten veya plasebo almak üzere çalı maya alındı. Ortalama 12 yıllık takip sonunda total mortalitede, kanser mortalitesinde, KVH mortalitesinde hiçbir farklılık saptanmadı. Ek olarak üç küçük çalı ma beta karoten desteappleine baapplelı belirsiz bir yarar gösterdi. lginç olarak ATBC çalı masında Greenberg ve grubunun çalı masında olduappleu gibi epidemiyolojik ve deneysel ara tırmalara ait sonuçların farklılıkları ortaya çıktı. Aslında beta karoten tedavisine baapplelanan yüksek ölüm oranları beta karatenin plazmatik konsantrasyonuyla ve vaka insi- 20 D R M/iVlÜl-EK M 2002

Derlemeler dansı ile paralellik göstermiyordu. Bunun dı- ında beta karatenin yükselen konsantrasyonları ve ölüm riski arasındaki ters ili ki açıktır. Vitamin C Epidemiyolojik Çalı malar ngiltere, skoçya ve USA'da yürütülen ekolojik çalı malar genellikle antioksidan maddelerden zengin olan taze meyva ve sebzenin diyetle alımı ile KVH mortalitesi arasındaki ters ili kiyi desteklemektedir. 110483 vaka vit. C üzerine prospektif çalı maya alındı ama uyumsuz sonuçlar verdi: En büyük üç kohort çalı masında (Kushi ve ark., hem- ire saapplelık çalı ması, saapplelık profesyonelleri çalı ması) 150000'den fazla vaka deappleerlendirildi. Vit. C alımı ile KVH arasında ili ki saptanmadı. Bu sonuca kar ılık geni, prospektif, populasyon baappleımlı NHANES çalı ması ABD'de 11348 yeti kini 10 yıl boyunca takip etti ve diyette en az 50 mg/gün vit C alan vakalarda daha dü ük dozda vit. C alan gruba göre %34 daha dü ük mortalite oranı ortaya koydu. Klinik denemeler Çin kanserden koruma çalı ması Linxion köyünde ya amakta olan kötü beslenmi 29854 hastaya 10 antioksidan maddenin çe- itli kombinasyonlarını 2x4 fabrika üretimi eklinde uygulamı ve 5 yıl boyunca takip etmi olan geni ölçümlü bir çalı madır. Bu çalı mada vit. C ve molibdenyum içeren diyet desteapplei KVH mortalitesiyle ili kili deappleildi. Fakat özefagial, gastrik ve total kanser mortalitesine yönelik cesaret verici sonuçlar elde edildi. Vitamin E Epidemiyolojik Çalı malar Çok sayıda geni prospektif epidemiyolojik çalı ma vitamin E alımı ile KVH riski arasındaki belirgin ters korelasyonu ortaya koydu. Hem irelerin saapplelık çalı masında 87000 kadın ortalama 8 yıl boyunca takip edildi. Ara tırmacılar vit E alımı en yüksek olanla dü- ük alan grubu kar ıla tırdıklarında KKVH riski birinci grupta %34 azaldı. Saapplelık profesyonel çalı masının sonuçları da hem irelerin saapplelık çalı masına benzerdi. Birinci grupta KVH riskinde %39'luk dü ü görüldü. Bu iki çalı madan farklı olarak 35000 postmenapozal kadın üzerinde ortalama 7 yıllık takip sonucunda yapılan epidemiyolojik çalı mada diyetle yüksek miktarda vit. E alanlarda KVH riskinde % 62'lik dü ü gözlendi. Finlandiya'da yapılan epidemiyolojik prospeküf çalı mada 2748 erkek ve 2385 kadın 14 yıl boyunca takip edildi. Yüksek vit E alan gruptaki erkeklerin KVH'a baapplelı ölümlerinde anlamsız dikkat çekici olmayan %34'lük bir dü ü vardı. Tam tersine yüksek alım grubundaki kadınlarda anlamlı derecede %65'Iik bir dü me gözlendi. Klinik denemeler Cambridge Kalp Antioksidan Çalı ması (CHAOS) çift kör plasebo kontrollü rastgele seçilmi angiografık olarak kanıtlanmı KKH olan 2002 hastaya ait çalı maydı. Hastalar 400 veya 800 IU vit. E almak üzere gruplara ayrıldı ve 18 ay boyunca takip edildi. Nonfetal MI insidansı etkileyici olarak %77 azaldı. ATBC çalı masında günlük 50 IU vit. E alımı angina riskinda azalma saapplelamı fakat KVH'tan ölüm riskini azaltmamı tır. Cholesterol Lowering Atherosclerozis Study (CLAS) de kantitatif koroner anjiografi ile deappleerlendirilen koroner lezyonlar 2 yıllık süre içinde 100 IU/gün ve daha fazla vit E kullananlarda regresyon gösterirken 100 IU/gün altında alanlarda %2'lik artı la progresyon saptandı. Bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı. DIRIM/EYEÜL-EK M 2002 21

Probukol Probukolün ateroskleroz üzerine yapılan çalı malarda antioksidan mekanizmayla aterosklerozu yava lattıappleı anla ılmı tır. Aterosklerotik diyetle beslenen tav anlarda probukol daha az ateromun depolanmasına ve bilinen lezyonların regresyonuna neden olmu tur. Maymunlardaki deneylerde de benzer sonuçlar alınmı tır. Rat mezen ial hücrelerinde yapılan bir çalı mada probukolün ICAM-1 expresyonunu baskıladıappleı görülmü tür. Probukol PDGF gibi growth faktörlerin ve IL-I gibi sitokinlerin yapım ve salınmalarını inhibe edebilir. Antioksidan tedavi ile LDL'nin oksidasyona kar ı dirençli olması ve aterosklerozun klinik bulguları arasında kesin bir ili ki kurulamayan çalı malar vardır. "Probukol Quantative Regression Swedish Trial"da dü ük kolesterol içerikli diyet ve cholestyramine tedavisi ile günde 1 gr probukol kullanan hastalarda femoral arter aterosklerozu sadece dü- ük kolesterol içerikli diyet ve kolestiramin tedavisi alanlara göre belirgin gerileme göstermemi tir. Halbuki bu dozda probukol antioksidan etkiye sahiptir. Tartı mada bu olayın probukolün HDL seviyesini %24 azaltması öngörülmü tür. Belli antioksidanlann antiaterojenik etkileri ile LDL'nin oksidasyona direnci arasında baapplelantı kurmak da zordur. Watanabe herediter hiperlipidemik tav anlarda ve kolesterol ile beslenen tav anlarda probukol hem LDL oksidasyonunu hem de ateroskleroz olu umunu önlemektedir. E vitamini ise aynı hayvanlarda aterogenezi etkilememekte fakat LDL'nin oksidasyona direncini artırmaktadır. Bu bulgulara göre LDL oksidasyonunun önlenmesi aterosklerozun azalması demek deappleildir. Konuyu karma ık hale getiren diappleer bir unsurda kolesterol ile beslenen tav anlarda beta karoteninin aterogenezi azaltmasına ragmen LDL'nin oksidasyona duyarlılıappleında deapplei iklik olu turmamasıdır. Sonuç olarak epidemiyolojik çalı malara göre 2 yıl ve daha uzun süre diyetle veya destek tedavi olarak E vitamini alınması fetal olan ve olmayan KVH riskini azaltmaktadır. Beta karoten ve vit C ise daha az etkin görülmektedir. Yapılan çalı malardaki antioksidan kullanan ki ilerin arasındaki kültür, eappleitim, bilinçlilik düzeyi ve alı kanlıkları epidemiyoljik çalı maların sonuçlarını etkilemi görünmektedir. Randomize çalı malarda antioksidanlann yararlı etkileri net olarak saptanamamı tır. Bugün için antioksidan tedavi kardiovasküler yararlılık yönünden yeterli verilerin olmaması nedeniyle primer ve sekonder korunmada önerilmemektedir. Kaynaklar 1. The Heart Seventh edition by ed. J. Willis Hurst 1990:877-89 2. Temel ç Hastalıkları ed. liçiıı. nal. Biberoapplelu. Süleymanlar. Akalın 1. Baskı 1990:301-12 3. Antioxidant vitamins and prevention of cardiovascular disease: lalxtrotory. epidemiological ami cliniccd trial data R. Marchioli Pharmacoligical Research. Vol. 40(3): 227-230. Sep. 1999 4. Antioxidant vitcwiins and cardiovascular disease. Phamiacoligial Research Vol. 40(3): 209-210. Sep.1999 5. Is it really time to perform large intervention trials with antioxidant vitamins to prevent cardiovascular disecvse? Pharmacoligical Research vol. 40(31:207-208. Sep.1999 6. B. Haliwell. Tell me about fee radicals, doctor. The Rolay Society Medicine. 1989 7. B. Berkalp. Kardiyovaskiiler hastalıklar ve antioksidan tedavi. MX Kardiyoloji 0/2 Xisan 1999. 12 D R M/EYUIL-EK M 2002