GENEL DAHİLİYE POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARDA OBEZİTE SIKLIĞI VE İLİŞKİLİ SAĞLIK PROBLEMLERİ



Benzer belgeler
Sivas İl Merkezinde Yaşlı Nüfusta Bazı Kronik Hastalıkların Prevalansı ve Risk Faktörleri

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur.

PURE Türkiye Sağlık Çalışması 3. Yıl Analiz sonuçları. PURE Türkiye

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

Demografik Özelliklerin Koroner Arter Hastalığına Etkisinin Analizi

Türkiye Diyabet Prevalans Çalışmaları: TURDEP-I ve TURDEP-II

DİYABET TEDAVİSİNDE HEDEF KAN BASINCI:

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu.

Obezlerde Tip 2 Diyabetes Mellitus ve Bozulmuş Glukoz Toleransı Sıklığı

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

De irmendere Aile Hekimli i Poliklini ine Baflvuran Eriflkin Hastalarda Obezite S kl ve Efllik Eden Hastal klarla liflkisi: Bir Olgu Kontrol Çal flmas

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir.

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Basın bülteni sanofi-aventis

Ölçüm Aletleri Çalışması ş Sonuçları. Hastalıkları Derneği

ELAZIĞ EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ KURUM HEKİMLİĞİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN POLİSLERDE OBEZİTE SIKLIĞI

JNC 8 göre Hipertansif Hastanın Tedavide Kan Basıncı Hedefi Ne Olmalı

Obezitenin Medikal ve Cerrahi Tedavi Endikasyonları. Prof.Dr.Göksun Ayvaz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma BD

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Bir ARB Olarak Olmesartan. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI

Gebelikte beden kitle indeksi ve kilo değişimi ile albuminüri arasındaki ilişki

Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır

Kayseri Ýlinde 30 ve Üzeri Yaþ Grubunda Hipertansiyon Prevalansý ve Etkileyen Faktörler

PREDİYABET EPİDEMİYOLOJİ VE TANISI. Prof. Dr. Engin GÜNEY

Tip 2 Diyabetli Hastalarda Metabolik Sendrom Prevalansı

Diyabetik Hasta Takibi. Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

TURDEP-II Sonuçları. Prof. Dr. İlhan SATMAN ve TURDEP-II Çalışma Grubu

BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK KURULUŞUNDA HİPERTANSİF HASTALARIN TAKİBİ

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

BİRİNCİ BASAMAKTA DİYABETİK AYAK İNFEKSİYONLARI EPİDEMİYOLOJİSİ VE ÖNEMİ. Doç. Dr. Serap Çifçili Marmara Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin basic protein;

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

2011 Yılında Neden Hala Hipertansif Hastaların Çoğu Hedef Kan Basıncı Değerinde Değil? Monoterapiyle Başarmak Mümkün Mü?

SALTurk Çalışması. Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı Çalışması. 22 Mayıs Antalya

Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması

OBEZiTE. Çağımızın Hastalığı

HİPERTANSİYON. Günümüzün En Çok Öldüren Hastalığı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

Uzm.Dr., Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İç Hastalıkları Kliniği, İstanbul, Türkiye

Farklı Psikiyatrik Tanılı Hastalarda Glisemik Kontrol ile Serum Lipid Profili Arasındaki İlişki: HbA1c, dislipidemi'yi mi öngörüyor?

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

Araştırmalar / Original Articles Astımlı Hastalarda Obezite ve Metabolik Sendrom İlişkisi

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması (PatenT) 2003 Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması (HinT) 2007 Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

Metabolik Sendrom ve Diyabette Akılcı İlaç Kullanımı. Dr Miraç Vural Keskinler

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

raşitizm okul çağı çocuk ve gençlerde diş çürükleri büyüme ve gelişme geriliği zayıflık ve şişmanlık demir yetersizliği anemisi

AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK HASTALIĞI Küçük yaş grubunda doğumda başlayabilen Kronik böbrek yetersizliği Son evre böbrek yetmezliği gelişimine neden olan

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletlerinde hemodiyalize giren hastaların ölüm oranlarının karşılaştırılması: Bir gözlemsel kohort çalışması

Kardiyolojik Hastalarda Kardiyak Risk Durumu Önerilerine Uyum-Başkent Üniversitesi Kesiti

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği

Dr. Bekir KESKİNKILIÇ

TND Böbrek Sağlığı Otobüsü

Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Diyabetik Ayağa Nasıl Bakıyor? Sağlık Bakanlığı Görüşü. Prof. Dr. Nurhan İNCE Türkiye Halk Sağlığı Kurumu

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Gecekondu Bölgesinde Yaşayan Evli Kadınlarda Şişmanlık Sıklığı ve Etki Eden Faktörler

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

ÖĞRENCİLERDE VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE BEL ÇEVRESİ DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ

KAN BASINCI KONTROLÜNÜ İYİLEŞTİRMENİN YOLLARI. Doç. Dr. Başol Canbakan Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Kocaeli İlinde Obezite ve Bir Tedavi Alternatifi Olan Obezite Cerrahisi Farkındalığının Değerlendirilmesi

OR-AN 75. YIL SAĞLIK OCAĞI BÖLGESİ'NDEKİ 3 İLKÖĞRETİM OKULUNDA ÇALIŞAN ÖĞRETMENLERDE BAZI KRONİK HASTALIKLAR VE RİSK FAKTÖRLERİ

AİLE HEKİMLİĞİ POLİKLİNİKLERİNDE KARDİOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ NİN DEĞERLENDİRİLMESİ i

Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Kanser Hastalığına Eşlik Eden Kronik Hastalıklar-I Hipertansiyon

Cerrahi sonrası erken ve geç dönemde metabolik takip. Prof. Dr. İbrahim Şahin İnönü. Üniversitesi

DÜNYA BÖBREK GÜNÜ ETKİNLİĞİ ANALİZİ

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

Türkiye KBH Prevalansı Araştırması 5

ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

OBEZ VE OBEZ OLMAYAN HİPERTANSİF ÇOCUKLAR VE ADÖLESANLARDA ABPM PARAMETRELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

İntrapartum veya Postpartum Şiddetli Hipertansiyon Tedavisinde Başlangıç Olarak LABETOLOL Kullanılan Yönetim Algoritması

Acil Serviste Hipertansif Hastaya Yaklaşım

Özgün Problem Çözme Becerileri

Transkript:

ARAŞTIRMA YAZISI GENEL DAHİLİYE POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARDA OBEZİTE SIKLIĞI VE İLİŞKİLİ SAĞLIK PROBLEMLERİ Mehmet Akman 1, Şennur Budak 2, Mehmet Kendir 2 1 Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Tıp Fakültesi,Marmara Universitesi, İstanbul, Türkiye 2 İç Hastalıkları Kliniği,Haseki Eğitim ve Araştırma Hastahanesi, Istanbul, Türkiye ÖZET Amaç: Polikliniğimize başvuran hastalarda obezite ve santral obezite sıklığının değerlendirilmesi ve obezite ile ilişkili sağlık problemlerine yönelik risk değerlendirmesi yapılması amaçlanmıştır. Yöntem: Dahiliye polikliniğine başvuran ardışık 430 olgudan 399'u son değerlendirmeye dahil edildi. Her bir olgunun hemogram, AKŞ, toplam kolesterol, HDL, LDL, trigliserid, kan basıncı, boy, kilo, bel çevresi ve kalça çevresi ölçümleri yapıldı. Tüm olguların beden kitle indeksi (BKİ) ve bel/kalça çevresi oranı (BKO) hesaplandı. İstatistiksel analizlerde ki-kare testi, t-testi, Spearman korelasyon analizi kullanıldı ve risk oranı (OR) hesaplaması gerçekleştirildi. Bulgular: Katılımcıların %22.7'si (89) erkek, yaş ortalaması 50'ydi. BKİ'ye göre obezite sıklığı (obezite ve morbid obezite) %31.6 olarak bulundu. Olguların %3.5'i zayıf, %31.6'sı normal kilolu, %33.3'ü fazla kilolu, %29.6'sı obez, %2.0'ı morbid obez olarak değerlendirildi. Obezitenin 40'lı yaşlardan itibaren giderek artış gösterdiği ve 60'lı yaşlarla birlikte göreceli olarak azalmaya başladığı görüldü. BKO, hipertansiyon ve hiperlipidemi açısından en önemli risk faktörü olarak saptandı (sırasıyla OR 3.2, 3.5). Diyabet açısından en önemi risk faktörünün BKİ 25 olduğu görüldü (OR 1.9). Sonuç: Polikliniğimize başvuran yaklaşık her üç hastadan birinin obez veya morbid obez, yarısından fazlasının ise fazla kilolu, obez, veya morbid obez sınıflandırmasına girmesi toplum sağlığı yönünden düşündürücüdür. Bu nedenle her poliklinik başvurusunun bir fırsat olarak görülüp, obezite değerlendirmesinin yapılması uygun bir yaklaşım olacaktır. Anahtar Kelimeler: Obezite, Beden kitle indeksi, Bel kalça oranı, Bel çevresi OBESITY AND RELATED HEALTH PROBLEMS: AN ADULT OUTPATIENT CLINICAL SETTING ABSTRACT Aim: To determine the frequency of obesity in an outpatient clinical setting and to assess the related health problems. Method: Among the 430 consecutive patients attending outpatient clinic, 399 subjects were recruited for final analysis. Fasting glucose, cholesterol, HDL, LDL, triglycerides levels were determined. All the subjects' blood pressure, waist and hip circumference, weight and height were measured and, body mass index(bmi) and waist/hip ratio (WHR) were calculated. Statistical analyses were performed using chi-square test, student-t test, Spearman's correlation analysis and odds ratio calculations. Results: 22.7%(n=89) of the total population were males, the average age was 50. The frequency of obesity was 31.6%. The percentages of underweight, normal, overweight, obese and morbid obese were 3.5%, 31.6%, 33.3%, 29.6%, and 2.0% respectively. Obesity seemed to be increasing progressively from the age of 40 and this increase seemed to be decreased slightly after the age of 60. WHR was the parameter which increased the odds ratio most for hypertension and hyperlipidemia (OR 3.2, 3.5 respectively), whereas BMI 25 means two fold increased risk for diabetes (OR 1.9). Conclution: Approximately 1/3 of our outpatient subjects were classified as obese and/or morbidly obese. Therefore, physicians should not miss the chance of evaluating obesity status for all the patients. Keywords: Obesity, Waist circumference, Body mass index, Waist/hip ratio GİRİŞ Obezite kompleks, multifaktöriyel bir hastalıktır ve gelişiminde genotip ve çevre koşullarının karşılıklı etkileşimi söz konudur 1-3. Corresponding author: Mehmet Akman, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Tip Fakültesi Hastahanesi, Altunizade, İstanbul, Türkiye. E-mail: makman4@hotmail.com Dünya genelinde obezite prevalansı artmaktadır ve kadınları daha çok etkilemektedir. Obezite ile ilgili çalışmaların çoğunda obezite ile eğitim durumu veya sosyoekonomik durum arasında ters Marmara Medical Journal 2004;17(3);113-120 113

bir ilişkinin varlığı gösterilmiştir. Bu durum obezitenin, sosyoekonomik düzeyi düşük grupların bir özelliği olduğu kanısını güçlendirmektedir 4. Amerika Birleşik Devletlerinde yaşa göre düzeltilmiş obezite prevalansı, 1988-94 yılları arasında %22.9 iken, 1999-2000 yıllarında %30.5'e yükselmiştir. Aynı dönemde fazla kiloluluk prevalansı %55.9'dan %64.5'e çıkmıştır 5. 1995'de dünyada 200 milyon obez erişkin varken, 2000 yılında bu sayı 300 milyona ulaşmıştır 6. Ülkemizde yapılan çalışmalarda obezite sıklığı %22 7, %25.2 8, 9 10 %35.5,%28 olarak bildirilmiştir. Silah altındaki erlerde yapılan bir çalışmada ise obezite sıklığı %2.7 olarak bulunmuştur 11. TEKHARF çalışmasında cinsiyete göre obezite erkeklerde %18.7, kadınlarda %38.8 olarak tespit edilmiştir. Ülkemizde obezite prevalansında 90'lı yıllar boyunca erkeklerde %65, kadınlarda %30 artış görülmüştür 12. Obezite tek başına çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir veya beraberinde var olan bir sağlık sorununu ağırlaştırabilir. Özellikle hipertansiyon, koroner kalp hastalığı (KKH), diabetes mellitus (tip 2) gelişimi veya bazı malignitelerin insidansında artıştan sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca fazla kilo veya obezite osteoartrit, uyku apnesi, solunum problemleri, safra kesesi hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, KKH, inme gibi sağlık sorunları ile ilişkili morbiditeyi artıran bir durum olarak kabul edilmektedir 1-2. Aşırı kilo aynı zamanda tüm nedenlere bağlı mortaliteyi de artıran bir durumdur 13. Bu çalışmada, bir devlet hastanesinin genel dahiliye polikliniğine başvuran hastalar arasında obezite ve santral obezite sıklığının belirlenmesi ve obezite ile ilişkili sağlık problemlerinin (hipertansiyon, hiperlipidemi, Tip 2 diyabet, iskemik kalp hastalığı) incelenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM Haseki Hastanesi 1. dahiliye polikliniğine 6 haftalık bir süre içinde başvuran ardışık 430 olgu çalışmaya dahil edildi. Bu olguların polikliniğe başvuru nedenleri arasında üst solunum yolu enfeksiyonları gibi akut durumlar; diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik ve takip gerektiren problemler yer almaktaydı. Ayrıca ilaçlarını yeniden yazdırmaya gelen olgular da çalışmaya alındı. Kilo artışı ya da azalmasına neden olabilecek, bilinen bir hastalığı (malignite, hipo/hipertiroidi, ileri dönem organ yetmezlikleri gibi) veya ilaç kullanımı (antipsikotik, antidepresan, glikokortikoid gibi) olan hastalarla poliklinik hekimlerince genel durumu bozulmuş olarak değerlendirilen olgular (malignite şüphesi, ileri dönem kronik hastalıklar) çalışma dışında bırakıldı. Çalışmaya katılan tüm olgulardan bilgilendirilmiş yazılı onam alındı. 9 olgu çalışmaya katılmayı reddettiği için, 22 olgu ise istenen hiçbir tetkik sonucu araştırmacılara ulaşmadığından çalışma dışında bırakıldı ve son analize toplam 399 olgu alındı. Antihipertansif ilaç kullananlar veya fizik muayene sürecinde JNC VI (sistolik kan basıncı 140 mm Hg ve/veya diyastolik kan basıncı 90 mm Hg olması) kriterlerine göre 14 hipertansif olarak değerlendirilen hastalar hipertansiyon hastası olarak tanımlandı. Hiperlipidemi kriteri anti-hiperlipidemik ilaç kullanmak veya kolesterol ölçümünde toplam kolesterol düzeyinin 200 mg/dl'nin üzerinde olması olarak kabul edildi. Açlık kan şekeri, (AKŞ) > 126 ve/veya tokluk kan 15, şekeri (TKŞ) > 200 mg/dl olanlar oral antidiyabetik veya insülin kullananlar veya daha önce Tip 2 DM tanısı alıp diyet uygulanarak takip edilmekte olanlar diyabetik olarak tanımlandı. Hastaların KKH olarak kabul edilmesi için özgeçmişinde miyokard infarktüsü veya bypass öyküsünün yer alması ya da KKH ile ilgili ilaç kullanımı olması, eğer özgeçmişinde KKH yoksa polikliniğe angina pektoris ile başvurup tetkikleri sonucunda KKH tanısıyla ilaç tedavisi başlanmış olması yeterli görüldü. Çalışmaya alınan her bir olgudan en az 10 saatlik bir açlık dönemini takiben venöz kan örnekleri alındı ve hemogram, AKŞ, toplam kolesterol, HDL, LDL, VLDL, trigliserid ölçümleri yapıldı. Poliklinikte fizik muayene esnasında her bir olgunun kan basıncı ölçümü sol koldan olmak üzere oturur pozisyonda, hasta en az 10 dakika dinlenmiş iken ölçüldü. Standart ölçüm aletleri kullanılarak boy, kilo, bel çevresi ve kalça çevresi değerlerine bakıldı. Olguların kiloları üstlerinde oda giysileri varken, ayakkabısız olarak dik pozisyonda ileriye bakarken gerçekleştirildi. Bel ve kalça ölçümleri şerit metre ile gerçekleştirilip, bel çevresi arkus kostarum ile processus spina iliaca anterior posterior (superior) (ön üst iliak çıkıntı) arasındaki en dar çap, kalça çevresi ise arkada gluteus 114

maksimus'un önde ise simfiz pubis'in üzerinden geçen en geniş çap olarak kabul edildi 9. Ölçümlerde kullanılan şerit metrenin yere paralel olmasına, cilde baskı yapmamasına dikkat edildi. Bel çevresi ölçümü, hastaya nefes verdirdikten sonra gerçekleştirildi. Tüm olguların beden kitle indeksi (BKİ), bel çevresi/kalça çevresi oranı (BKO) hesaplandı. Tüm olgular Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınıflamasına göre BKİ açısından şöyle sınıflandırıldı: 40 morbid obez 1,2,16. BKO oranı erkeklerde >0.8; kadınlarda >0.9 olduğunda santral obezite lehine değerlendirildi. İstatistiksel analizlerde verilerin sıklık dağılımları ve tanımlayıcı istatistikleri tamamlandıktan sonra sınıflandırılmış değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi, sürekli değişkenlerin ortalamalarının karşılaştırılmasında t-testi kullanıldı. Korelasyon analizlerinde Spearman korelasyon analizi gerçekleştirildi. Hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet ve koroner kalp hastalığı için genel obezite (BKI) ve santral obezite (BKO) risk faktörü olarak kabul edilip risk oranı (OR) hesaplandı. BULGULAR Çalışmamıza katılan toplam 399 kişinin %22.7'si (89) erkek, %77.7'si (310) kadındı. Yaş ortalaması 50 (minimum 20, maksimum 85) idi. Katılımcıların %3.8'inin hiçbir sosyal güvencesi yokken, %62.9'u Bağ-kur %18'i Yeşil kart, %6'sı Emekli Sandığına bağlıydı. Kadınların %93'ü ev hanımıydı. Kadınların öğrenim durumu erkeklere göre anlamlı derecede daha düşükken, erkeklerde sigara kullanımı kadınlara göre anlamlı derecede daha fazlaydı (p<0.05). Yaş ortalaması açısından erkeklerin kadınlardan anlamlı düzeyde daha yaşlı olduğu görüldü (p=0.002). Çalışma popülasyonunda obezite sıklığı (BKI 30) %31.6 olarak bulundu. Beden kitle indeksi kategorilerine göre katılımcıların dağılımı şöyleydi: Zayıf (s=14) %3.5, normal kilolu (s=126) %31.6, fazla kilolu (s=133) %33.3, obez (s=118) %29.6, morbid obez (s=8) %2.0. Obezite ile ilişkili olabilecek sağlık problemleri ele alındığında, olguların %35.1'inde (s=140) hipertansiyon, %15.3'ünde (s = 61) diyabet, %9.0'ında ( s = 36) iskemik kalp hastalığı, %45.4'ünde (s = 181) hiperkolesterolemi mevcuttu (Tablo I). İskemik kalp hastalığı varlığı açısından cinsiyetler arasında erkekler lehine anlamlı farklılık tespit edildi (x 2 =7.37, p=0.007). İlkokulu bitirmemiş katılımcıların %40.6'sının, ilkokul mezunlarının %26.1'inin ve ortaokul ve üzeri eğitim almış olanların %20.4'ünün BKİ'si 30 ve üzeri olarak bulundu. Öğrenim düzeyi düştükçe obezitenin anlamlı derecede arttığı gözlemlendi (x2= 11.7, p=0.003). Fazla kilolu ve/veya obez olma durumu açısından da eğitim düzeyi grupları arasında anlamlı farklılık tespit edildi (ilkokul altı %72.4; ilkokul %62.8, ortaokul ve üzeri %46.9; x 2 = 11.4, p=0.003). Tablo I: Çalışmaya Katılan Olguların Özellikleri Erkek Kadın Toplam Yaş (ort±ss) 54±14.05 49±14.05 50±14.20 Okur yazar olmayan s (%) 10(11.8) 116 (37.7) 126(31.6) İlkokul mezunu s (%) 54(60.7) 126(40.6) 180(45.1) Sigara içen s (%) 58(65.2) 60(19.4) 118(29.6) BKİ 30 s (%) 12(13.5) 114(36.8) 126(31.6) BKO>0.8 erkekler için s (%) BKO> 0.9 kadınlar için 56(62.9) 256(82.6) 312(78.2) Hipertansiyon s (%) 29(32.6) 111(35.8) 140(35.2) Diyabet s (%) 16(18.0) 45(14.5) 61(15.3) İskemik Kalp Hastalığı s (%) 15(16.9) 21(6.8) 36(9.0) Hiperlipidemi s (%) 35(39.3) 146 (47.1) 181(45.4) Bel çevresi >88 cm kadın; >102 cm erkek s (%) 19(21.3) 240(77.4) 259(64.9) 115

Katılımcılar arasında yaş gruplarına göre obezite sıklığına bakıldığında en fazla obez (BKI 30) olgunun 50-59 yaş aralığında yer aldığı (yaklaşık %41), obezitenin 40'lı yaşlardan itibaren giderek artış gösterdiği ve 60'lı yaşlarla birlikte göreceli olarak azalmaya başladığı (%32.4) görüldü (Tablo II). BKİ<25 olan olgu yüzdesi 30-39 yaş grubunda %47.3 iken, aynı yüzdenin 40-49 yaş grubunda dramatik bir şekilde azalarak %20.9'a düştüğü ve BKİ (kg/m 2 ) 20-29 s(%) Tablo II: Yaş gruplarına göre BKİ Kategorileri 30-39 s(%) 40-49 s(%) Yaş grupları 70'li yaşlara kadar %27-30 aralığında seyrettiği gözlemlendi. Erkek olgular arasında BKİ<25 olanların oranı 30-39 yaş grubunda %60 iken, bu oranın 40-49 yaş grubunda %33.3'e düştüğü gözlemlendi. Aynı oranın kadınlarda 30-39 yaş grubunda %44.4 iken, 40-49 yaş grubunda %17.1'e düştüğü, 60-69 yaş grubunda %18.7 olarak gerçekleştiği görüldü. 50-59 s(%) 60-69 s(%) 70 s(%) Toplam s(%) <18.5 6(16.2) 3(5.5) 0(0.0) 3(2.9) 0(0.0) 2(5.1) 14(3.5) 18.5-24.9 21(56.8) 23(41.8) 19(20.9) 27(26.2) 20(27.0) 16(41.0) 126(31.6) 25-29.9 7(18.9) 16(29.1) 42(46.2) 30(29.1) 30(40.5) 8(20.5) 133(33.3) 30-39.9 3(8.1) 11(20.0) 29(31.9) 38(36.9) 24(32.4) 13(33.3) 118(29.6) 40 0(0.0) 2(3.6) 1(1.1) 5(4.9) 0(0.0) 0(0.0) 8(2.0) Katılımcıların tümü değerlendirildiğinde ortalama BKİ 27.73 bulunurken, kadınların BKİ, bel ve kalça çevresi değerlerinin ortalamaları erkeklerin aynı değerlerinden daha büyüktü (p<0.05) (Tablo III). BKİ>30 ve BKİ>25 olan katımcılar arasında kadın olanlar (sırasıyla %36.8, %69.7) erkek olanlara göre (sırasıyla %13.5, %48.3) anlamlı düzeyde daha fazlaydı (sırasıyla x2=17.36, 13.85 p<0.001). Tablo III: Cinsiyete Göre BKİ, BKO, Kan Basıncı, Hemoglobin, Lipid Değerleri Toplam (ortalama ±SS) Erkek (ortalama ±SS) Kadın (ortalama ±SS) BKİ 27.73±5.63 25.35±4.02 28.41±5.81 <0.001 BKO 0.90±0.10 0.91±0.07 0.90±0.10 >0.05 Bel Çevresi (cm) 96.99±14.14 93.06±11.70 98.11±14.59 0.003 Kalça Çevresi (cm) 106.94±10.83 101.42±7.88 111.86±60.00 <0.001 Sistolik kan basıncı (mmhg) 137.92±26.93 138.39±29.30 137.79±25.87 >0.05 Diyastolik kan basıncı (mmhg) 85.85±11.90 85.67±12.22 85.90±11.83 >0.05 Hgb (g/dl) 14.04±10.71 14.63±3.01 13.87±12.04 >0.05 Kolesterol (mg/dl) 192.93±42.21 188.55±42.64 194.19±42.08 >0.05 LDL (mg/dl) 116.52±35.28 112.27±32.00 117.73±35.40 >0.05 HDL (mg/dl) 50.68±30.31 46.82±21.73 51.79±32.30 >0.05 Trigliserid (mg/dl) 142.05±86.45 146.29±84.79 140.82±87.03 >0.05 *ortalama karşılaştırmaları t-testi veya parametrik olmayan karşılığı Mann-Whitney U testi uygulanmıştır. p* BKO ile değerlendirilen santral obezite genel popülasyonda %78.2 olarak bulunurken erkeklerde bu oran %65.2, kadınlarda ise %82.6 olarak tespit edildi. BKİ ile bel çevresi arasında güçlü pozitif korelasyon saptandı (r=0. 793, p <0.001). BKİ ile sistolik ve diyastolik kan basıncı arasında anlamlı ancak oldukça zayıf bir korelasyon bulundu 116

(sırasıyla r=0.312 p<0.001; r=0.371 p<0.001). Bel çevresi ile kan basıncı ölçümleri arasındaki korelasyon analizi sonuçları da oldukça benzerdi (sistolik kan basıncı: r=0.319, p<0.001; diyastolik kan basıncı r=0.354, p<0.001). Lipid profili ile BKİ arasında yapılan korelasyon analizi de anlamlı ancak korelasyon katsayıları düşük bir ilişkiyi ortaya koydu (Kolesterol: r= 0.252, p<0.001; LDL: r=0.235, p<0.001; trigliserid r=0.223, p<0.001). Bel çevresi ile lipid profili arasında da benzer güçte anlamlı ilişki tespit edildi (Kolesterol: r= 0.264, p<0.001; LDL: r=0.225, p<0.001; trigliserid r=0.253, p<0.001). Hipertansiyon, hiperlipidemi, tip 2 diyabet ve KKH için genel obezite (BKI) ve santral obezite (BKO) risk faktörü olarak ele alınıp analiz edildiğinde hipertansiyon ve hiperlipidemi açısından BKO yüksekliği en önemli risk faktörü olarak saptandı (sırasıyla OR = 3.2, %95 GA: 1.7-5.8; OR =3.5 %95 GA: 2.0-6.1). BKİ'nin 25 ve üzerinde olması ise diyabet riskini yaklaşık 2 kat artırmaktaydı (OR= 1.9, %95 GA: 1.0 3.7). Çalışmamıza katılan erkek olgular değerlendirildiğinde BKO yüksekliğinin hipertansiyon riskini 3, hiperlipidemi riskini 6 kat artırdığı görüldü (Sırasıyla OR = 3.1 %95 GA:1.1 8.8; OR = 6.4 %95 GA: 2.1 19.1). Kadın olgular ele alındığında hipertansiyon açısından BKO yüksekliği, hiperlipidemi açısından BKİ'nin 25 ve üzerinde olması en önemli risk faktörü olarak saptandı (sırasıyla OR= 3.3 %95 GA : 1.5-7.1; OR = 3.5 %95 GA: 2.0 5.9). (Tablo IV) Tablo IV: Bir risk faktörü olarak obezite** ile ilişkili sağlık problemleri: Hipertansiyon, Diyabet, İskemik Kalp Hastalığı (İKH) ve Hiperlipidemi Bütün hastalar OR %95GA Erkek OR %95 GA Kadın OR %95 GA p p p Hipertansiyon BKİ 25 2.4 (1.5-3.8) 0.000 1.5 (0.6-3.6) >0.05 2.9 (1.6-5.2) 0.000 BKİ 30 1.8 (1.2-2.9) 0.004 1.0 (0.2-3.7) >0.05 2.0 (1.2-3.3) 0.003 Santral obezite (bel çevresi erkek >102, kadın > 88 cm) BKO > 0.9 erkek BKO>0.8 kadın 1.9 (1.2-3.0) 0.004 1.6 (0.5-4.8) >0.05 2.4 (1.3-4.6) 0.004 3.2 (1.7-5.8) 0.000 3.1 (1.1-8.8) 0.026 3.3 (1.5-7.1) 0.002 Diyabet BKİ 25 1.9 (1.0-3.7) 0.031 2.0 (0.6-6.1) >0.05 2.2 (0.9-4.9) 0.048 BKİ 30 1.2 (0.7-2.2) >0.05 1.6 (0.3-6.9) >0.05 1.3 (0.6-2.4) >0.05 Santral obezite (bel 1.2 (0.6-2.2) >0.05 1.2 (0.3-4.5) >0.05 1.6 (0.7-3.9) >0.05 çevresi erkek >102, kadın > 88 cm) BKO > 0.9 erkek BKO>0.8 kadın 2.3 (1.0-5.4) 0.051 3.0 (0.7-11.5) >0.05 2.3 (0.8-6.9) >0.05 İKH BKİ 25 1.2 (0.5-2.6) >0.05 0.9 (0.3-2.8) >0.05 2.7 (0.7-9.5) >0.05 BKİ 30 0.9 (0.4-1.9) >0.05 0.9 (01-5.9) >0.05 1.3 (0.5-3.2) >0.05 Santral obezite (bel 0.8 (0.4-1.6) 0.05 1.4 (0.3-5.1) >0.05 1.8 (0.5-6.3) >0.05 çevresi erkek >102, kadın > 88 cm) BKO > 0.9 erkek BKO>0.8 kadın 2.3 (0.8-6.8) >0.05 1.7 (0.5-6.0) >0.05 * 0.029 Hiperlipidemi BKİ 25 3.4 ( 2.2-5.4) 0.000 3.2 (1.3-7.9) 0.008 3.5 (2.0-5.9) 0.000 BKİ 30 1.9 (1.2-2.9) 0.003 3.7 (1.0-13.4) 0.040 1.6 (1.0-2.6) 0.028 Santral obezite (bel 2.3 (1.5-3.5) 0.000 2.0 (0.7-5.5) >0.05 2.7 (1.5-4.9) 0.000 çevresi erkek >102, kadın > 88 cm) BKO > 0.9 erkek 3.5 (2.0-6.1) 0.000 6.4 (2.1-19.1) 0.000 2.7 (1.4-5.1) 0.002 BKO>0.8 kadın *bir gözde hiç vaka olmadığından hesaplanamadı. ** BKİ, bel çevresi ve BKO ile değerlendirilmiştir. 117

TARTIŞMA Genel çalışma popülasyonumuzda %31.6 olarak bulunan obezite sıklığı (BKI 30), İstanbul Tıp Fakültesi (İTF) dahiliye polikliniğinde yapılan benzer bir çalışmada %35.5 olarak tespit edilen obezite sıklığının biraz altındadır 9. Yine poliklinik başvuruları arasında Değirmendere'de (Kocaeli) gerçekleştirilen bir başka çalışmada obezite sıklığı %28 olarak bildirilmiştir ki, bu değer çalışmamızda bulduğumuz yüzdeye en yakın değerdir 10. Cinsiyete göre obezite sıklığı incelendiğinde çalışmamızda kadınlarda bulunan obezite sıklığı diğer çalışmalarla (%36.8) uyumludur {TOHTA %36.1 8, TEKHARF %38.8 7, İTF çalışması %38.7 9 }. Erkeklerde %13.8 olarak tespit ettiğimiz obezite oranı ülkemizde yapılan diğer çalışmalarda bulunan değerlerin altındadır (İTF çalışması %24.2, Değirmendere Çalışması %23.9). Bu farklılık poliklinik hastalarımızın çalışmada değerlendirme dışı bırakılan kendine özgü özelliklerinden (genetik, çevresel ve sosyokültürel) kaynaklanmış olabilir. Ayrıca çalışmamızda erkek olgular sayıca az olup, kadınların üçte biri kadardır. BKİ açısından fazla kilolu grubuna giren vaka yüzdesi (%33.3) yine İstanbul'da poliklinik popülasyonunda yapılan bir başka çalışma ile uyumludur (%34.5) Çalışmamızda tespit edilen obezitenin genel olarak kadınlarda ve 40-70 yaşlarında daha fazla görüldüğüne yönelik bulgu, daha önce ülkemizde yapılan çalışmalarda da tespit edilmiştir 7-10,12. Santral obezite açısından bel çevresi kardiyovasküler hastalıklara yönelik risk kabul edilen sınırın üzerinde olan erkek ve kadın oranı (sırasıyla %21.3 ve %77.4) ve BKO ile değerlendirilen santral obezite sıklığı (%78.2) açısından elde ettiğimiz sonuçlar, İTF çalışmasında elde edilenlerden (santral obezite %40.7) yüksektir 9. Hipertansiyon açısından normal kilolu olanlarla fazla kilolu ve obez olanlar arasında 2.4 olarak hesaplanan OR, ülkemizde poliklinik popülasyonu üzerinde gerçekleştirilen bir başka çalışmada bulunan OR 2. 9 değerinin biraz altındadır 10. TOHTA çalışmasında BKİ ile sistolik ve diyastolik kan basıncı arasında bulunan ileri derecede anlamlı korelasyon (sırasıyla r: 0.237 ve r: 0.219 p<0.001), çalışmamızda da anlamlı ve göreceli olarak daha güçlü bir ilişki olarak karşımıza çıkmıştır. BKİ artışı ile birlikte sistolik ve diyastolik kan basınçlarında artış olduğu 9. günümüzde kabul edilen bir gerçekliktir 1,2,17,18. Çalışmamıza katılan olgular arasında BKİ 25 kesim noktası, BKİ 30 kesim noktasına göre hipertansiyon riskini daha fazla arttırmaktadır. Genel ve santral obezite kadın olguların hipertansiyon riskini 2 ila 3 kat arttırmaktadır. Tip 2 diyabet riskinin kilo artışı ile birlikte arttığı, prospektif ve topluma dayalı kesitsel çalışmalar ile gösterilmiştir 7,19,20. TURDEP çalışmasında hem BKİ hem de BKO artışlarının diyabet ile pozitif ilişkisi gösterilmiştir 7. Bizim çalışmamızda BKİ'nin 25 ve üzerinde olmasının tüm katılımcılar değerlendirildiğinde diyabet riskini 2 kat arttırdığı tespit edilmiştir (OR = 1.9 %95 GA: 1.0-3.7). Bütün hastalar ve erkeklerde BKO'ya göre değerlendirilen santral obezite, hiperlipidemi açısından en önemli risk faktörüdür (OR sırasıyla 3.5, %95 GA: 2.0-6.1; 6.4, %95 GA: 2.1-19.1). Kadınlarda ise hiperlipidemi açısından en önemli risk faktörü BKİ 25 olmasıdır ( OR = 3.5, %95 GA: 2.0-5.9). Kadınlarda BKO'ya göre değerlendirilen santral obezite hiperlipidemi riskini yaklaşık 3 kat arttırmaktadır. Bulgularımız mevcut literatür ile uyumludur 1,2. BKİ ve BKO'ya göre santral obezitesi olan kişilerde toplam kolesterol düzeylerinin daha yüksek olduğu bildirilmiştir 1,2. KKH'ye bağlı ölüm ve ölümcül olmayan miyokard infarktüsü riskinin BKİ düzeylerinde artış ile birlikte arttığı gösterilmiştir 1,2. KKH açısından elde edilen tek anlamlı bulgu kadınlarda BKO'ya göre santral obezitesi olanlarda KKH'nin daha sık görüldüğüdür (x 2 =4.72; p=0.029). Diğer parametrelerde anlamlı bir risk artışının saptanamamış olması çalışmamızda yer alan KKH olgu sayısının düşük olmasından kaynaklanmış olabilir. BKİ ile tespit edilen fazla kilo ve obezite durumlarının ciddi mortalite ve morbiditeye yol açabileceği ve bel çevresi ölçümlerine göre belirlenen santral obezitenin tip 2 diyabet, hiperlipidemi, hipertansiyon ve KKH riskini BKİ>25 olan kişilerde arttıracağı bilinmektedir 2. Bu bilgi, çalışmamıza katılanlar arasında tespit edilen obezite ve santral obezite sıklığının önemini daha da artırmaktadır. Çalışmamız obezitenin değerlendirilmesinde oldukça pratik bir yöntem olan BKİ kadar santral obezitenin de bireysel sağlık risklerini arttırdığını göstermiştir. 118

Hekimlerin obeziteye yönelik yaklaşımlarını inceleyen araştırmalarda, fazla kilolu ve obez hastaların bu durumlarının yeterince ele alınmadığı yönünde kanıtlar bulunmuştur 21,22. Block ve arkadaşları dahiliye asistanlarının obeziteye yönelik bilgi ve tutumlarını araştırdıkları çalışmalarında %69'unun bel çevresini makul bir obezite ölçütü olarak tanımlamadıklarını saptamışlardır 23. Bir başka araştırmada BMI>25 olan hastalar arasında kadın olanları kilo verme yönünde hekimlerin daha fazla yüreklendirdikleri görülmüştür 24. Hekimlerin fazla kilolu ve obez hastaların yarısından fazlasını kilo verme konusunda bilgilendirmediklerini belirten yayınlar vardır 25,26. Bu anlamda çalışmamızın olumlu katkılarından birisi de, polikliniğimize başvuran 400 civarındaki hastanın obezite ve ilişkili riskler açısından değerlendirilmiş olması ve fazla kilolu ve obez hastaların obezite açısından bilgilendirilerek diyetisyene yönlendirilmiş olmasıdır. Polikliniğimize başvuran hastalardan antihiperlipidemik ilaç kullananların hiperlipidemi; antihipertansif ilaç kullananların hipertansiyon olgusu olarak değerlendirilmiş olması çalışmamızın bir kısıtlılığıdır. Bu durumda örneğin lipid düşürücü tedavinin hiperlipidemi nedeniyle mi, yoksa primer veya sekonder korunma nedeniyle mi başlandığını tam olarak belirlemek mümkün değildir. Dolayısıyla hiperlipidemi olgusu olarak kabul edilenler arasında lipid düzeyi kriterlerini doldurmayan olguların var olma olasılığı dışlanamaz. Sonuç olarak, ikinci basamakta yer alan bir genel dahiliye polikliniğine başvuran hastalar arasında görülen her üç hastadan birinin obez, yarısından fazlasının ise fazla kilolu olması oldukça düşündürücüdür. Bu hastalar büyük oranda başka sağlık problemleri ile hekime başvurmaktadırlar. Bu durumda, genel dahiliye veya birinci basamak polikliniklerinde çalışan hekimler başta olmak üzere, yetişkin hasta gören tüm hekimlerin her hasta başvurusunu bir fırsat olarak değerlendirip, kilo, boy ve bel çevresi gibi gerçekleştirilmesi çok kolay ölçümlerle hastaların obezite durumlarını değerlendirmeleri, ihtiyacı olan hastaların tedavi edilebilmesine olanak sağlayacaktır. TEŞEKKÜR Çalışmamızın istatistiklerinin kontrolü ve makalenin son haline verdiği geri bildirimler nedeniyle, bize ayırdığı zaman ve katkılarından dolayı Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sibel Kalaça'ya içten teşekkürlerimizi sunarız. KAYNAKLAR 1. National Institute of Health, National Heart, Lung and Blood Institute. Clinical Guidelines on Identification, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults. Evidence Report: NIH Publications No98-4083, 1998. 2. National Institute of Health, National Heart, Lung and Blood Institute. Practical Guide, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults. NIH Publications No 00-4084, 2000. 3. Blundell JE, Cooling J. High-fat and low-fat (behavioral) phenotypes: biology or environment? Proc Nutr Soc. 1999;58:773-777. 4. James PT, Leach R, Kalamara E, Shayeghi M. The worldwide obesity epidemic. Obes Res 2001;9:228-233. 5. Flegal KM, Carroll MD, Ogden CL, Johnson CL. Prevalence and trends in obesity Among US adults 1999-2000. Jama 2002;288:1723-1727. 6. World Health Organization. Controlling the global obesity epidemic. WHO nutrition 2001 July. 7. Satman İ, Yılmaz T, Şengül A, Salman S, Salman F, Uygur S ve ark (et al). Population based study of diabetes and risk characteristics in Turkey: Results of Turkish diabetes epidemiology study (TURDEP). Diabetes Care 2002;25:1551-1556. 8. Hatemi H, Turan N, Arık N, Yumuk V. Türkiye obezite ve hipertansiyon taraması sonuçları (TOHTA). Endokrinolojide Yönelişler Dergisi 2002;11(1). 9. Eren S. Poliklinik hastalarında obezite sıklığı ve klinik özellikleri. İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası 2001;64:249-254. 10. Aladağ N, Ciğerli Ö, Topsever P, Filiz TM, Topallı R, Görpelioğlu S. Değirmendere Aile hekimliği polikliniğine başvuran erişkin hastalarda obezite sıklığı ve eşlik eden hastalıklarla ilişkisi: bir olgu kontrol çalışması. Türk Aile Hek Derg 2003;7:117-121. 11. Kır T, Kılıç S, Uçar M, Açıkel CH, Göçgeldi E, Oğur R. Erlerde obezite prevalansının ve etkileyen faktörlerin saptanması. Gülhane Tıp Dergisi 2004; 46: 219-225. 12. Onat A, Yıldırım B, Çetinkaya A, Aksu H, Keleş İ, Uslu N, Gürbüz N, Sansoy V. Erişkinlerimizde obezite ve santral obezite göstergeleri ve ilişkileri: 1990-98'de Düşündürücü Obezite Artışı erkeklerde daha belirgin. Türk Kardiyoloji Arşivi 1999;27:209-217. 13. Lew EA, Garfinkel L. Variations in mortality by weight among 750,000 men and women. J Chronic Dis 1979;32:563-576. 14. Joint National Committee on Prevention, Detection, Evaluation and Treatment of High Blood Pressure. The Sixth report of the Joint National Committee on Prevention, Detection, Evaluation and Treatment of High Blood Pressure. Arch Intern Med 1997;157:2413-2446. 15. Expert Committee on the diagnosis and Classification of diabetes Mellitus. Report of the Expert Committee on the Diagnosis and Classification of diabetes mellitus. Diabetes Care 1997;20:1183-1197. 16. Lyznicki J, Young DC, Riggs JA, Davis RM. Obesity: Assessment and Management in Primary Care. Am Fam Physician 2001;63:2185-2196. 119

17. Kuczmarski RJ, Carrol MD, FlegalKM, Troiano RP. Varying body mass index cutoff points to describe overweight prevalence among U.S. adults: NHANES III (1988 to 1994). Obes Res 1997;5:542-548. 18. Dyer AR, Elliott P. The INTERSALT study: relations of body mass index to blood pressure. INTERSALT Cooperative Research Group. J Hum Hypertens 1989;3:299-308. 19. Lipton RB, Liao Y, Cao G, Cooper RS, McGee D. Determinants of incident non-insulin-dependent diabetes mellitus among blacks and whites in a national sample. The NHANES I Epidemiologic Follow-up Study. Am J Epidemiol 1993;138:826-839. 20. Hubert HB, Feinleib M, McNamara PM, Castelli WP. Obesity as an independent risk factor for cardiovascular disease: a 26-year follow-up of participants in the Framingham Heart Study. Circulation 1983;67:968-977. 21. Himmel W, Stolpe C, Kochen M. Information and communication about overweight in family practice. Fam Pract Res J 1994;14:339 351. 22. Heath C, Grant W, Marchetti P, Kamps C. Do family physicians treat obese patients? Fam Med 1993;25:401 402. 23. Block JP, DeSalvo KB. Fisher WP. Are physicians equipped to address the obesity epidemic? Knowledge and attitudes of internal medicine residents. Preventive Medicine 2003;36: 669 675 24. Anderson C, Peterson CB, Fletcher L, Mitchell JE, Thuras P, Crow SJ. Weight Loss and Gender: An Examination of Physician Attitudes. Obesity Research 2001;9: 257-263. 25. Bowerman S, Bellman M, Saltsman P, et al. Implementation of a primary care physician network obesity management program. Obes Res 2001; 9 (Suppl 4):321S-325S. 26. McInnis KJ. Diet, exercise, and the challenge of combating obesity in primary care. J Cardiovasc Nurs 2003;18:93-100. 120