Portföy Yönetimi. Makro Bülten. TL Yine Yeni Yeniden Değerlenecek mi? 06 Eylül April Serkan Gönençler



Benzer belgeler
Portföy Yönetimi. Makro Bülten 21/08/2015. Deja Vu: Gündemimiz Yine Yeniden Ne Olacak Bu TL/$ ın Hali. Serkan Gönençler

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Kasım enflasyonu: Enflasyonda en iyi geride kaldı 05/12/2016

Portföy Yönetimi. Makro Bülten 03/08/2016. Temmuz enflasyonu: Enflasyondan negatif sürpriz geldi. Serkan GÖNENÇLER

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Ocak enflasyonu: Enflasyon çift haneye gidiyor 03/02/2017

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. TCMB faiz indirebilir mi? Parasal sadeleştirme ne anlama gelmektedir? 23/03/2016

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Büyüme ne kadar yavaşladı? Sinyaller karışık olsa da henüz korkulduğu kadar değil 01/04/2014.

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Dolar nereye gidiyor?: Kurdaki son gelişmeler yeniden Déjà vu dedirtiyor 14/11/2016

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Bütçe gelirlerinin yeniden yapılandırma ile imtihanı 02/08/2017

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

/$: 1.32 civarında EUR satış öneriyoruz. $/TL: PPK öncesi kurda aralığında seyir bekliyoruz. Faiz: vadeli tahvilde alım öneriyoruz

ULUSLAR ARASI GELİŞMELER

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

1- Ekonominin Genel durumu

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

/$: Sert düşüşe tepki niteliğinde sınırlı bir yükseliş bekliyoruz. $/TL: 1.80 üzerinde satış öneriyoruz

Makro Veri Şubat 2019 Enflasyonu

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Gündem Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,25% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10%

Finans dışı şirketlerin YP cinsi borçlanmaları ilk çeyrekte yavaşladı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.


Verim eğrisinde 4 Mayıs a göre yaklaşık baz puan gerileme görüldü

ARAŞTIRMA. Piyasaları

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Foreks Günlük Bülten 15 Eylül 2015

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Reel Sektör Risk Yönetimi

Günlük Bülten / Endekste tepki alımları bekliyoruz.

Merkezi bütçe Aralık sonuçları & 2018 projeksiyonları

Günlük Bülten / FED in ardından küresel piyasalardan pozitif sinyaller...

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

MONİTÖR MONİTOR 05/02/2015

1-Ekonominin Genel durumu

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Portföy Yönetimi. Makro Bülten. Eylül sanayi üretimi ve diğer göstergeler 3.çeyrekte GSYH daralma beklentimizi teyit ediyor 09/11/2016

Ekonomik Ajanda Zaman Ülke Önem Açıklanacak Beklenti Önceki

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FOREKS GÜNLÜK BÜLTEN İÇİNDEKİLER

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013

PARA POLİTİKASINI ANLAMAK

Makro Tahmin Güncelleme. Haziran 2017

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BIST-100 Teknik Analiz

FX Bülteni. Güncel Fiyat. AUDJPY (Uzun) ,20 79, ,20 86,00 - USDTRY (Kısa) ,987 3, ,075 2,910 -

Groupama Emeklilik Fonları

Grafik:1 EURO REFİNANSMAN FAİZİ. Grafik:2 NORVEÇ FAİZ ORANI. Kaynak: Bloomberg

Haftalık Piyasa Beklentileri. 21 Nisan 2014

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU

Ülke Saat (TSİ) Veri/gelişme ING tahmini Piyasa beklentisi Önceki veri

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

TCMB finansal istikrara odaklanmaya devam ediyor

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Reel Sektör Risk Yönetimi Arzu Toktay 15 Aralık 2009

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 26 Eylül 2016, Sayı: 37. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FAİZLER ARTTI. ŞİMDİ NE OLACAK?

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ARAŞTIRMA. Piyasaları

Bankacılık Aylık Görünüm

/$: EUR daki yükselişin 1.45 e doğru sürmesini bekliyoruz. TL: /TL de 2.30 üzerinde satış öneriyoruz

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU

Mayıs 13. Emeklilik Fon Bülteni BNP Paribas Cardif Emeklilik NİSAN AYI PİYASA GELİŞMELERİ BNP PARIBAS CARDIF

Çin den sonra Avustralya ekonomisinde ki büyüme yavaşlama eğilimi içerisinde girdi.

İDARE MERKEZİ ANKARA, 28 Ocak 2014

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018

Ekonomi Bülteni. 8 Ağustos 2016, Sayı: 31. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Günlük Bülten / Yükseliş trendi içerisinde düzeltme hareketleri...

2017 Yılı Enflasyon Gelişmeleri ve Yıl Sonu Enflasyon Beklentisi

Makro Veri Ocak 2019 Enflasyonu

Ayın Yatırım Sözü: Vasatın üstünde getirinin yolu, sıradışı ve rahat olmayan yatırımdan geçer. -- Howard Marks (Oaktree)

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Mayıs 2013

HAFTALIK BÜLTEN İnfo Yatırım A.Ş. Adres: Büyükdere Cad. No:156 Levent/İstanbul Tel: Faks: Web:

Makro Veri Haziran 2018 Enflasyonu

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

haftalık bülten 31 Aralık 2012 Geçen haftanın özeti haftalık bülten İnan Demir +(90)

TCMB ENFLASYON SUNUMU SONRASI BİZİ NE BEKLİYOR?

31/12/ /03/2012 tarihleri arasında fon getirisi %2,11 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi %2,49 olarak gerçekleşmiştir.

Ülke Saat (TSİ) Veri/gelişme ING tahmini Piyasa beklentisi Önceki veri

Reel Sektör Risk Yönetimi

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Piyasa Notu Enflasyon Eylül 18, TR Sayı: 221

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATILIM DİNAMİK DEĞİŞKEN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2017 YILI 6 AYLIK FAALİYET RAPORU

Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,50% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,00% Japonya -0,10%

FX Bülteni. Giriş Seviyesi. Güncel Fiyat

Günlük Bülten 18 Eylül 2013

FONLAR GETİRİ KIYASLAMASI

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Balayı bitti, yeni bir dönem başladı

Transkript:

Makro Bülten TL Yine Yeni Yeniden Değerlenecek mi? Finans piyasaları balık hafızalıdır (ama her zaman değil) Finans piyasaları balık hafızalıdır derler. Gerçekten de belli bir dönem karalar bağlayan finans piyasaları, bir kaç ay hatta bir kaç hafta sonra, bu kez hızlı bir rallinin keyfini sürerken, bir süre önce neden karalar bağladıklarını hatırlamakta dahi zorluk çekebiliyorlar. Aynı şekilde, TCMB nin para politikası adımları da kısa sürede unutulabiliyor. Tekrar hatırlarsak, TCMB, 16 Mayıs 2013 tarihli PPK toplantısında, enflayona ilişkin yukarı yönlü risklerin sınırlı olduğunu ileri sürmüş ve finansal istikrara ilişkin risklere (hızlı sermaye girişlerinin TL de yaratabileceği aşırı değerlenme baskısına) dikkat çekerek politika faizini %5,0 den %4,5 e çekmişti. Gene o toplantıda, finansal istikrarı desteklemek için döviz zorunlu karşılık oranlarında da 50 bazpuanlık artışa gitmişti. TCMB nin bu kararlarıının ardından, Mayıs ayı ortalarından itibaren gelişmekte olan ülkelerden hızlı bir sermaye çıkışı yaşandı, o dönemde %4,7 ye gerileyen (2 yıllık) TL faizler çift haneli rakamlara tırmandı ve TL de %15 i aşan bir değer kaybı yaşandı. 12 April 2012 06 Eylül 2013 Serkan Gönençler serkan.gonencler@unluco.com Tel: +90 212 367 3832 Satış ve Pazarlama: Demet Kardeş demet.kardes@unluco.com Tel: +90 212 367 3831 Finans piyasalarının balık hafızalı olduğu saptaması, tabii ki her zaman geçerli olmayabiliyor. Örneğin efsanevi FED Başkanı Alan Greenspan in finans literatürüne İrrasyonel Coşku (Irrational Exuberance) ifadesini kazandırdığı 5 Aralık 1996 tarihli tarihi konuşması ve sonrasında global borsalarda yaşanan satış Price dalgası, relative en to azından NSE o dönemde finans piyasalarında çalışanlar tarafından herhalde unutulmamıştır. TCMB Başkanı Erdem Başçı nın 27 Ağustos da yaptığı konuşmasının da aynı şekilde finans literatürüne girdiğini ve yıllar sonra dahi hatırlanacağını (dünyada olmasa bile Türkiye de) düşünüyoruz.

Finans piyasaları balık hafızalıdır (ama her zaman değil) Finans piyasaları balık hafızalıdır derler. Gerçekten de belli bir dönem karalar bağlayan finans piyasaları, bir kaç ay hatta bir kaç hafta sonra, bu kez hızlı bir rallinin keyfini sürerken, bir süre önce neden karalar bağladıklarını hatırlamakta dahi zorluk çekebiliyorlar. Aynı şekilde, TCMB nin para politikası adımları da kısa sürede unutulabiliyor. Tekrar hatırlarsak, TCMB, 16 Mayıs 2013 tarihli PPK toplantısında, enflayona ilişkin yukarı yönlü risklerin sınırlı olduğunu ileri sürmüş ve finansal istikrara ilişkin risklere (hızlı sermaye girişlerinin TL de yaratabileceği aşırı değerlenme baskısına) dikkat çekerek politika faizini %5,0 den %4,5 e çekmişti. Gene o toplantıda, finansal istikrarı desteklemek için döviz zorunlu karşılık oranlarında da 50 bazpuanlık artışa gitmişti. TCMB nin bu kararlarıının ardından, Mayıs ayı ortalarından itibaren gelişmekte olan ülkelerden hızlı bir sermaye çıkışı yaşandı, o dönemde %4,7 ye gerileyen (2 yıllık) TL faizler çift haneli rakamlara tırmandı ve TL de %15 i aşan bir değer kaybı yaşandı. Finans piyasalarının balık hafızalı olduğu saptaması, tabii ki her zaman geçerli olmayabiliyor. Örneğin efsanevi FED Başkanı Alan Greenspan in finans literatürüne İrrasyonel Coşku (Irrational Exuberance) ifadesini kazandırdığı 5 Aralık 1996 tarihli tarihi konuşması ve sonrasında global borsalarda yaşanan satış dalgası, en azından o dönemde finans piyasalarında çalışanlar tarafından herhalde unutulmamıştır. TCMB Başkanı Erdem Başçı nın 27 Ağustos da yaptığı konuşmasının da aynı şekilde finans literatürüne girdiğini ve yıllar sonra dahi hatırlanacağını (dünyada olmasa bile Türkiye de) düşünüyoruz. TCMB nin oyun planı netleşiyor Erdem Başçı nın o tarihi konuşmasının sonrasında, TCMB nin para politikası planları ve kullanacağı para politikası araçları ile ilgili piyasada bir kafa karışıklığı oluşmuştu. TCMB nin ekonomistler ile gerçekleştirdiği 4 Eylül tarihli bilgilendirme toplantısında bu kafa karışıklığı bir ölçüde giderildi, TCMB nin oyun planı biraz daha netleşti. Toplantıdan öne çıkan başlıkları şöyle sıralayabiliriz: TCMB (Başçı nın 27 Ağustos daki söylemine paralel olarak) faiz koridorunun üst bandında bir arttırım planlamadıklarını, enflasyon %6,2 lik TCMB tahminine (%5,0 lik hedef değil) gelene dek faiz koridorunun %6,75 7,75 arasında belirleneceğini teyit etti. Faizlerde bir artış planlamamasındaki ana dayanak ise FED in tahvil alım miktarını sınırlandırması senaryosunun büyük ölçüde fiyatlandığını düşünüyor olması. Buna bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelere fon girişlerinin yeniden başlayacağını ve kurlardaki ve TL faizlerdeki halihazırdaki satış dalgasının geçici olacağını düşünüyor. TCMB nin, TL de yaşanabilecek ek değer kaybı eğilimine karşı, TL yi savunmak adına, piyasada speküle edildiği gibi forward döviz satışları, bankalar ile döviz swap hattı kurulması gibi planlarının olmadığı anlaşılıyor (bu yönde planlarının olmadığı açık olarak söylenmese de alınan izlenim bu yönde, gene de TCMB nin sürprizleri sevdiği unutulmamalı). 2

TCMB, TL yi savunmak için, döviz rezervlerinin yeterli olduğunu ve sadece net rezervlerin değil, brüt rezervlerin de kullanılabileceğini belirtiyor. Buna göre, TCMB nin önümüzdeki günlerde TL deki değer kaybına karşı uygulamaya koyabileceği araçları şöyle sıralayabiliriz: TCMB nin ihale yoluyla döviz satışı yapmaya devam etmesi çok muhtemel. TL üzerinde baskıların devam etmesi halinde, döviz zorunlu karşılık (ZK) oranlarında indirim yapılması da neredeyse kesin gibi duruyor. TCMB, son olarak 16 Mayıs da döviz yükümlülüklere uygulanan ZK oranını 1 yıla kadar vadede %12,5 den %13,0 e, 3 yıla kadar vadede ise %10,5 den %11,0 e yükseltmişti. TCMB, 2008 finansal krizi esnasında ise döviz ZK oranının %9,0 a kadar indirmişti. Bu bakımdan, burada geniş bir hareket alanının olduğu düşünülebilir. Döviz ZK oranının %9,0 kadar çekilmesi halinde, 6 milyar $ a yakın bir döviz likiditesi açığa çıkabilir. Rezerv opsiyon katsayılarında indirime giderek piyasaya ek döviz likiditesi sağlayabilir. Bilindiği gibi, TCMB rezerv opsiyon mekanizması (ROM) çerçevesinde, TL zorunlu karşılıkların %60 ının döviz olarak tutulmasına olanak tanıyor (rezerv opsiyon oranı: ROO). Ayrıca, TL zorunlu karşılıkların her birimi için tesis edilebilecek döviz miktarı için farklı dilimlerde farklı katsayılar (rezerv opsiyon katsayısı: ROK) belirliyor. Örneğini cari durumda, TCMB %60 lık imkanın %0 35 lik dilimi için her 1 birim TL zorunlu karşılık için 1,4 kat, %55 60 lık dilimi için ise 2,7 kat döviz tutulmasını talep ediyor (Aradaki dilimlerde katsayı kadameli olarak yükselirken, ağırlıklı ortalama katsayı kabaca %1,8 civarında bulunmakta). TCMB nin ROK da indirime gitmesi piyasaya ek döviz likiditesi sağlayarak TL ye destek verebilir. Burada bir dipnot olarak şu söylenebilir; TCMB, bankaların piyasa şartlarına göre, TCMB deki döviz rezervlerini çekerek piyasaya döviz likiditesi sağlayacağını ve bunun otomatikman TL yi dengeleyeceğini iddia etmekteydi, ancak mekanizmanın şu ana dek pek de bu yönde çalışmadığı anlaşıldı. Rezerv opisyon oranlarında (ROO) indirime giderek (yani TL zorunlu karşılıkların döviz olarak tesis edilebilecek kısmını %60 dan örneğin %50 ye çekerek) piyasaya döviz likiditesi sağlarken, TL likiditesini azaltabilir. Bu yöntemin, TL likiditesini de kısacağı (ve bu sayede kısa vadeli TL faizlere yukarı yönlü baskı yapacağı) için TL yi savunmak adına en etkili yöntem olacağını düşünüyoruz. Ancak, TCMB nin faiz koridorunun üst bandı için %7,75 lik bir tavan koyduğu dikkate alınırsa, bu yöntemden kaçınacağı rahatlıkla söylenebilir. TCMB neden bu kadar rahat? TCMB nin TL konusundaki rahat tavrını anlayabilmek için reel efektif döviz kurunu incelemenin faydalı olacağına inanıyoruz. Aşağıda, 2002 yılının başından itibaren, yani dalgalı döviz kuru rejimi döneminde, TL nin reel efektif döviz kuru grafiği görülebilir. TL deki dönüş noktalarını daha iyi yorumlayabilmek adına, serinin 5 yıllık hareketli ortalaması ile +/ 1 ve +/ 2 standard sapma değerlerini de grafiğe ekledik. 3

TÜFE Bazlı Reel Döviz Kuru (2003=100) 140 135 130 125 120 115 110 105 100 95 90 85 80 75 70 65 60 Reel Döviz Kuru mean + 1 std. sapma mean +2 std. sapma 5 yıllık har. ort. (mean) mean 1 std. sapma mean 2 std. sapma 01/02 07/02 01/03 07/03 01/04 07/04 01/05 07/05 01/06 07/06 01/07 07/07 01/08 07/08 01/09 07/09 01/10 07/10 01/11 07/11 01/12 07/12 01/13 07/13 Kaynak: TCMB, Ünlü Portföy TL nin dalgalı kur rejimi dönemindeki trendi geleceğe dönük bazı ipuçları içeriyor: Grafikten görüldüğü gibi 2002 yılından itibaren (hızla yükselen cari açığa karşın güçlü sermaye girişleri sayesinde), TL özellikle 2008 yılına kadar sürekli bir değerlenme eğilimi içinde oldu. Ancak bu değerlenme süreçleri dönem dönem ani ve sert düzeltme hareketleri ile noktalandı. Bu düzeltme hareketlerinin ardından ise TL yeniden değerlenme sürecine girdi. Grafiğe göre, +2 standart sapma değeri kritik eşik olarak kabul edilebilir; TL deki düzeltme (değer kaybı) hareketlerinin reel kur, bu değere ulaştığında (ya da yaklaştığında) başladığı görülüyor. Başka bir ifadeyle, risk iştahının artmasıyla, TL +2 standart sapma seviyesine kadar değer kazanıyor, ancak risk iştahındaki bir bozulma ile, sonrasında ciddi değer kayıplarına maruz kalıyor. 2002 den beri yaşanan aşağı yönlü düzeltme hareketlerinde TL (reel olarak) ortalama %17 değer kaybetti. Son düzeltmede reel kur endeksindeki kayıp ise %12 civarında gerçekleşmiş durumda. Reel TL dip seviyelerine yaklaştı TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru (2003 ort=100) Ağustos sonu itibariyle 111,5 seviyesine gerilemiş durumda (Nisan 2013: 121,4). Sepet kurun örneğin Eylül ayında ortalama 2,36 olması durumunda, reel kur Eylül sonunda 109 un hafif altına gerileyecek. 2,40 olması durumunda ise, 106 nın hafif üzerinde bir seviyeye gerileyeceğini hesaplıyoruz. Her iki durum da, reel TL kurunun 2011 içinde gördüğü dip seviyeye çok yaklaşması anlamına gelecek (2011 dip seviyesine ulaşması için ise Eylül de sepet kur ortalamasının kabaca 2,47 olması gerekiyor). 4

TCMB, reel kurun bugünkü seviyelerini 2003 deki dip seviyeleri ile eş değer görüyor (yıllık %2 lik bir değerlenmeyi normal kabul ederek) ve reel kurda bundan daha düşük seviyelerin sadece Avrupa borç krizinin dip yaptığı zamanlarda (2011 yılı) test edildiğini söylüyor. Kısaca, TCMB TL deki satışların aşırıya kaçtığını, yakın zamanda bir noktada, global sermaye akımlarının normale dönmesiyle TL nin tekrar değerlenme sürecine gireceğini düşünüyor. TCMB işlerin sorunsuz bir şekilde normale dönmesini bekliyor O halde TCMB nin çizdiği ana senaryoyu şöyle özetleyebiliriz: FED in tahvil alım miktarını sınırlandırmasına ilişkin belirsizliklerin sona ermesinin ardından, küresel sermaye akımlarının normale dönmesiyle, faizlerde ek bir yükselişe gerek kalmadan TL tekrar değerlenmeye başlayacak. İç talep bir miktar gerilese de, zayıflayan TL nin net dış talebi olumlu etkilemesi sayesinde orta vadeli büyüme trendinde bir bozulma (%4,0 lük büyüme patikasından sapma) olmayacak. TL deki değer kaybı süreci geçici olacağından, enflasyon kontrolden çıkmayacak ve 2014 de %5,0 lik enflasyon hedefinden de bir sapma olmayacak. Yeni dengeler hiç bir zaman maliyetsiz oluşmuyor Bu beklenti seti ne ölçüde gerçekçi? Buna cevap verebilmek için TL nin önceki senelerde değerlenme süreçlerini tetikleyen gelişmeleri kısaca hatırlamakta fayda var. TL nin geçmiş değerlenme hareketlerinde bazı ortak noktalar yakalamak mümkün: 1. TL deki değerlenme süreçleri, gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleme adımları atmasının ya da piyasaki parasal sıkılaştırma algılarının kaybolmasının ardından tetiklendi. 2002 2004 arası FED in gevşek para politikası (politika faizinin %1,0 e kadar indirilmesi), 2008 finansal krizi sonrası açıklanan FED in tahvil alım programı, 2012 başında ECB nin sorunlu bankalara uzun vadeli, ucuz finansman sağlamak amacıyla tasarladığı LTRO mekanizması, FED in tahvil alım programının kapsamını genişleterek QE3 ü devreye sokması, TL nin güçlenmesinde çok belirleyici oldular. 2. TL deki değer kayıpları sonrası TCMB tarafından uygulanan ciddi parasal sıkılaştırma ve uzun vadeli TL faizlerde yaşanan yükselişler, global sermayenin ülkeye geri dönmesini teşvik etti (carry trade). TCMB nin Haziran 2006 daki 450 bazpuanlık şok faiz artışı ve politika faizinin 1 yıldan uzun bir süre %17,5 de tutulması, 2011 sonlarında TCMB nin fonlama maliyetini yaklaşık 600 bazpuanlık artış ile %12 lere çekmesi TL ye ilgiyi tekrar çekti. 3. Başka bir ortak nokta da, iç ve dış politik gelişmelerin (siyasi istikrar algısı, IMF ve AB çapaları, vb.) TL deki değerlenmeye her zaman destek vermiş olması. Özellikle, 2002 2007 arasında güçlü IMF ve AB çapaları ve yapısal reform süreci, TL nin güçlenmesine büyük oranda destek verdi. 5

TL şimdi de tekrar değer kazanmaya başlayabilir, ama bu arkasında bazı maliyetler bırakmadan olmayacak Özetle, TL dışsal faktörlerin de yardımıyla, bir noktadan sonra hep dengeye kavuştu, ancak bu arkasında daha yüksek faiz, daha düşük büyüme, tutturulamayan enflasyon hedefi ve bütçe performansında bozulma gibi maliyetler bırakarak gerçekleşti. Bu bakımdan, TCMB nin, son dönemdeki gelişmelerin arkasında herhangi bir tortu bırakmadan ve herhangi bir ek politika tedbirine gerek kalmadan işlerin tekrar normale döneceği ve TL nin yeniden değerlenme sürecine gireceği şeklindeki senaryosu bize fazlaca iyimser geliyor. Biz de TL nin daha önceki yıllarda olduğu gibi bir şekilde dengeye kavuşacağını düşünüyoruz. Ancak bu TCMB nin iddia ettiği gibi maliyetsiz bir şekilde olmayacaktır. 1. TL de değerlenmenin boyutu önceki senelerden düşük olabilir: FED in tahvil alımlarının 18 Eylül den itibaren sınırlandırmaya başlamasının büyük ölçüde fiyatlandığı iddiası doğru olabilir. FED 18 Eylül de, tahvil alımlarını 2013 sonu ya da 2014 başına kadar sona erdireceği gibi beklenti dışı bir ifade kullanmadığı taktirde, global risk iştahında yaşanabilecek kısmi bir iyleşme ile TL üzerindeki baskılar hafifleyebilir, hatta TL değer kazanabilir. Ancak, FED in parasal sıkılaştırmasının bununla sınırlı kalmayacağı biliniyor. FED bir noktada, bilançosundaki tahvilleri boşaltmaya (piyasadan likidite çekmeye) ve sonrasında politika faizinde arttırımlara başlayacak. Özetle, küresel parasal sıkılaştırma TL nin üzerinde Demokles in Kılıcı gibi durmaya devam edecek. Bu durumda, TL deki olası değerlenmenin boyutu önceki senelerden daha düşük, değerlenme süreçleri de daha kısa süreli olabilir. 2. Faizlerin çift haneye oturması sürpriz sayılmamalı: Özellikle küresel finansal krize kadar olan dönemde, TL faizler ile gelişmiş ülke faizleri arasındaki yüksek fark, carry trade yoluyla, TL nin sürekli güçlenme eğilimi içinde olmasını sağladı. Küresel kriz ile birlikte, gelişmiş ülkelerin aşırı parasal genişleme adımları ile bollaşan global likidite, TCMB nin attığı cesur adımların da yardımıyla, TL faizlerin hızlı bir şekilde düşmesine olanak tanıdı. Bu süreçte reel TL faizleri negatife dönse de, özellikle 2010 ve 2011 yıllarında gösterdiği güçlü büyüme potansiyeli ve kredi notunun yatırım yapılabilir kategoriye yükseltileceği yönünde oluşan genel beklentiler ile Türkiye yabancı sermaye çekmeye devam etti ve TL de bu sayede güçlenme eğiliminde kaldı. Son dönemde, TL ve USD reel faiz farkı yaklaşık 200 bazpuan TL lehine gelişmiş olsa da, halen tarihi düşük seviyelerine yakın seyrediyor. FED in para politikasını normalleştirme adımlarının beklendiği bir dönemde, aradaki reel faiz farkı, TL ye dönüş için yeterince cazip bulunmayabilir. Bu da TL faizlerin bir miktar daha yükselmesine yol açabilir. Başka bir deyişle, TL de yeni bir değerlenme süreci için, TL faizlerin bir miktar daha yükselmesine ve/veya TCMB nin maksimum %7,75 de tutmayı planladığı fonlama maliyetinde eninde sonunda (belki de piyasa zoruyla) bir artışa gitmesine ihtiyaç duyulabilir. 6

Enflasyonda %5 hedefine, hatta altına doğru kalıcı düşüşler sağlanmadığı taktirde, TL faizler üzerinde baskıların orta vadede de devam etmesi muhtemel. Özellikle, FED in faiz arttırımları yaklaştıkça, TL faizlerde de hızlı yükselişler kaçınılmaz görünüyor. Son yıllarda Türkiye ekonomisindeki önemli yapısal kazanımlar (kamu borç dinamiklerinde, bankacılık sektörü sermaye yeterlilik rasyolarında iyileşme, vb.) sayesinde, faiz farkının küresel kriz önceki seviyelere geri dönmesini beklemesek de, faizlerin (özellikle FED in faiz arttırımlarına başlama sinyallerini vermesiyle) çift haneye oturması sürpriz sayılmamalı. 14% 12% 10% 8% 6% 4% 2% 0% 2% 4% Uzun Vadeli TL ve USD (Ex post Reel) Faiz Farkı* 01/12/04 01/05/05 01/10/05 01/03/06 01/08/06 01/01/07 01/06/07 01/11/07 01/04/08 01/09/08 01/02/09 01/07/09 01/12/09 01/05/10 01/10/10 01/03/11 01/08/11 01/01/12 01/06/12 01/11/12 01/04/13 01/09/13 Kaynak: Bloomberg, Ünlü Portföy * 10 yıllık USD faizine karşılık, 10 yıllık TL tahvillerin ilk olarak 2010 yılında ihraç edilmesi nedeniyle, 2010 öncesinde 2 yıllık TL faizi kullanılmıştır. Reel faiz hesaplanırken, cari enflasyon oranları dikkate alınmıştır. 3. Politik ortam TL ye destek vermiyor: Siyasi iktidara ilişkin protesto eylemlerinin ardından, yurtiçindeki siyasi istikrar algısının, önceki yıllardaki kadar güçlü olmadığı da söylenebilir. Ek olarak, dış politik gelişmeler ve Ortadoğu ülkeler ile ilişkiler, önceki senelerde hiç olmadığı kadar kötüleşmiş durumda. Kısaca politik ortam da, TL ye çok fazla destek verecek gibi gözükmüyor. 4. Büyüme görünümünde bozulma muhtemel: Son dönemde faiz ve kur hareketlerinin yanısıra, politik gelişmelerin büyüme görünümünde bir bozulmaya yol açmaması da çok olası görünmüyor. Zaten 2013 yılında, şimdiye kadar ekonomik aktivitede toparlanma, sene başında beklendiği ölçüde güçlü olmadı. Hatırlanacağı gibi, GSYİH büyümesi ilk çeyrekte, kamu harcamaları sayesinde %3,1 civarında gerçekleşmişti. İkinci çeyrek GSYİH büyümesinin de ilk çeyreğe yakın gerçekleşmesi beklenirken, üçüncü çeyrekte de hızlı toparlanma sinyalleri alınmıyor; petrol ve altın dışı dış ticaret açığının yatay seyri de bu zayıf görünümün bir yansıması. Son gelişmeler ışığında büyümenin %2,0 2,5 bandına (belki daha altına) gerilemesi sürpriz olmaz. Düşük büyüme, cari açığa (en azından altın ve petrol dışı cari açığa) ilişkin algılamayı iyileştirerek, bir süre sonra TL ye destek verebilir. Büyümenin %4,0 5,0 aralığına 7

kuvvetlenmesi durumunda ise, altın ve petrol dışı cari açıkta da ciddi artışlar görülmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durmda, petrol fiyatları da dikkate alındığında, beklentimiz cari açık/gsyih nın tekrar %8 in üzerine çıkması şeklinde olur. Bu da TL üzerindeki yukarı yönlü baskıları arttırır. Özetle, TL deki kırılgan görünümün, büyümede hızlı bir toparlanmaya izin vermeyeceğini düşünüyoruz, tersine TL deki zayıflamanın büyüme görünümünde daha fazla bozulmaya yol açması daha muhtemel. 5. Enflasyon hedefi bir kez daha başka bahara kalacak: Son gelişmeler ışığında, %5,0 lik enflasyon hedefinin de bir kez daha rafa kalktığını düşünüyoruz. Hatta, daha iddialı bir ifadeyle, TÜFE enflasyonunun 2014 yılında da kalıcı bir şekilde %7,0 nin altına inmesinin pek mümkün görünmediğini söyleyebiliriz (enflasyon 2014 ün ilk çeyreğinde baz etkisi ile %6,5 e yaklaşabilir, ancak sonrasında (ikinci çeyrekte) yeniden %7,5 8,0 e doğru yükselmesini bekliyoruz). 6. TCMB kredibilitesi sorgulanabilir: Enflasyon hedefinin bir kez daha ıskalanması, hatta TL/$ kurunun Başkan Başçı nın telaffuz ettiği seviyelere gerilememesi, TCMB kredibilitesinde ciddi tahribata yol açabilir. 7. Tüm bunların, yaklaşan seçim ortamında politik yansımaları olabilir: Geçmiş seçim tecrübeleri, sandıkta başarının anahtarının ekonomik büyüme olduğunu gösteriyor. Büyüme performansında bozulmanın seçim sonuçları üzerinde de etkileri (AKP iktidarı dışında bir alternatif pek mümkün gözükmese de) olabilir. 8. Sorunsuz görünen bütçe performasında da bozulma kaçınılmaz: Bütçe performansı da 3 kanaldan olumsuz etkilenebilir. Birincisi, düşük büyüme performansı, dolaylı vergilerin yüksek payı nedeniyle, vergi gelirlerinde beklenmedik kayıplara yol açabilir. İkincisi, seçim yılında büyümede hızlı bir yavaşlamayı göze almak istemeyecek siyasi iktidar, büyümeyi desteklemek adına harcamalara hız verebilir. Üçüncüsü değişen global ortam, özelleştirme ihalelerini, dolayısıyla vergi dışı gelir performansını olumsuz etkileyebilir. Zaman her şeyin ilacı! FED den gelen tahvil alım miktarının azaltılacağı algısı sonucu gelişmekte olan ülke para birimlerinde, Mayıs ayı ile birlikte başlayan ciddi değer kaybı sürecinde, TL en fazla değer kaybeden 4 5 para biriminden biri konumunda. Bunda, 2013 başlarında aşırı gevşek para politikası tutumu sergileyen TCMB nin de payının olduğunu düşünüyoruz. TCMB, şimdi TL deki değer kaybının geçici olduğunu ve Türkiye ekonomisine ilişkin dengelerde bir bozulma olmadan, her şeyin normale döneceğini belirtiyor. Önceki yıllarda, yukarıda bahsettiğimiz şartlar sayesinde, TL gerçekten de tekrar değerlenme eğilimine girdi. Belki de bu sayede, kaçan enflasyon hedeflerine karşın, TCMB kredibilitesinde bir tahribat oluşmadı, TCMB nin bazı hataları da balık hafızalı finans piyasaları tarafından unutuldu. TCMB nin eleştirdiğimiz 2013 yılı başındaki gevşek para politikası tutumu da pek tabi balık hafızalı finans piyasaları tarafından unutulabilir (işler TCMB nin beklediği şekilde normale dönebilir). Ya da başka bir olasılık olarak, Erdem Başçı nın 27 Ağustos konuşması, Alan Greenspan in 5 Aralık 1996 tarihli konuşması gibi tarihe geçerek, acı bir tebessümle de hatırlanabilir (TL deki dengelenme süreci bizim beklediğimiz gibi ağır maliyetler sonucu gerçekleşebilir). Bunlardan hangisinin geçerli olacağını bizlere zaman gösterecek. 8

Uyarı Notu: Ünlü Portöy Yönetimi A.Ş. Sermaye Piyasası Kurulu ( SPK ) tarafından yetkilendirilmiş ve regüle edilmiş bir kurumdur. Bu rapor bilgi amaçlı olarak hazırlanmış olup içeriğindeki bilgiler kesinlikle gizli olarak kabul edilmelidir. Hiçbir şekilde kısmen ya da tamamen çoğaltılamaz, kopyalanamaz, amacı dışında kullanılamaz ve içeriğinde yer alan hiçbir bilgi üçüncü kişiler ile Ünlü Portöy Yönetimi A.Ş. nin ön izni olmadan hiçbir şekilde paylaşılamaz. Bu raporda yer alan bilgiler eksiksiz olduğu iddiasında değildir ve değişikliğe uğrayabilir. Bu rapor, şahsi tavsiye niteliği taşımamakta ve herhangi bir finansal ürünün, hizmetin, yatırım aracının veya menkul kıymetin alım satım teklifi ya da daveti anlamına gelmemektedir. Burada yer alan yatırımlar ve stratejiler tüm yatırımcılar için uygun olmayabilir. Yatırımcılar, bu raporda yer alan tüm hususlara ilişkin olarak gerekli araştırmaları bizzat kendileri gerçekleştirmeli ve görüşlerini kendi araştırmalarına dayandırmalıdır. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. SPK Mevzuatı gereğince, yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır ve herhangi bir yatırım aracının alım satım önerisi ya da getiri vaadi olmayıp mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize de uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Zarara uğramamak için gerekli basiret, dikkat ve özeni göstermelisiniz. Burada yer alan görüşlere güvenerek işlem yapmanız durumunda uğranılacak zararlardan Ünlü Portöy Yönetimi A.Ş. sorumlu değildir. 9