DÜ ÜK GEL R. Kötü konut ko ulları. Kötü çevre ko ulları Sa lıksız içme suyu Sa lıksız tuvalet Kapalı ortam hava kirlenmesi.



Benzer belgeler
TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri


TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve


Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

ÇALIÞMA YAÞAMI VE KADIN SAÐLIÐI

Dr. Emel Ege**, Msc. Sermin Timur***, Msc. Handan Zincir**** yeterince hizmet götürülemeyen kesimdir

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Vajinal Doğum Bebeğin Bilişsel Gelişimini Etkiler mi?

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²


KORE DEMOKRATÝK HALK CUMHURÝYETÝ SAÐLIK SÝSTEMÝ


Modüler Proses Sistemleri

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

Erken çocukluk geliþiminin desteklenmesi-i: Beslenme

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

Aile Hekimliðinde Genogram

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI SAÐLIK HÝZMETLERÝ SAÐLIK POLÝTÝKALARI. Türkiye'de Çocuk Politikalarý Nilay ETÝLER

Çocuk Gelinler ve Beklenen Olumsuz Sonuçlarý


Alzheimer Hastalarý. P r o f. D r. Ý s m a i l T u f a n

2006 cilt 15 sayý

Büyüme, İstihdam, Vasıflar ve Kadın İşgücü

Dr. Meral Aksoy*, Dr. Makbule Gezmen**, Dyt. Çiðdem Çetinkaya***, Dyt. Hatice Nur Tuluk***, Dyt. Burcu Ýncekara ***


Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10


TEMÝZLÝK ÝÞÝNDE ÇALIÞAN KÝÞÝLERÝN TEMÝZLÝK VE SAÐLIK DAVRANIÞLARININ DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

Yrd. Doç. Dr.. Faruk F

Ankara Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Saðlam Çocuk Ünitesinde Ýzlenen Olgularýn Deðerlendirilmesi

Kayseri Ýl Merkezinde Bir Saðlýk Ocaðýna Baþvuran Diyabetik Hastalarda Metabolik Kontrol Durumu ve Eþlik Eden Faktörler

m3/saat AISI

Türkiye: Gelecek Nesiller İçin Fırsatların Çoğaltılması

Türkiye: Gelecek Nesiller İçin Fırsatların Çoğaltılması

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Kanguru Matematik Türkiye 2018

TÜRKÝYE SAÐLIK SEKTÖRÜNDE KURUMLAR: Niceliksel ve Niteliksel Yetersizlik

Beslenme Sorunlarıyla Mücadele: Gizli Açlık, Hidden Hunger

Dr. Ünal Ayrancý*, Dr. Nedime Köþgeroðlu**, Dr. Çýnar Yenilmez***, Fatma Aksoy****

x Türkiye: Gelecek Nesiller için Fýrsatlarýn Çoðaltýlmasý eðitim ve çalýþma yönünde) gayretlerin ödüllendirilmesi de gereklidir. 7. Bugün Türkiye de y

Dr. Selma Çetinkaya*, Dr. Seher Arslan**, Dr. Naim Nur ***, Dr. Ömer Faruk Demir**, Dr. Levent Özdemir****, Dr. Haldun Sümer*****


07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Edirne Merkezinde Yaþ Evli Kadýnlarýn Aile Planlamasý Yöntemleri Konusundaki Bilgi Düzeyleri ve Yöntem Kullaným Oranlarý*

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ


Annelerin Bebek Beslenmesi ve Emzirmeye Ýliþkin Bilgi ve Uygulamalarý The Knowledge and Practices Mothers to Related of Baby Feeding and Breastfeeding


Ana Sağlığını Etkileyen Faktörler ve Alınacak Önlemler

Dr. Nasýr Nesanýr**, Dr. Haluk Düzkalýr***, Dr. Gökay Göktolga***, Dr. Fýrat Ekin***, Dr. S. Cem Ersin***, Dr. Erhan Eser****

Türkiye: Gelecek Nesiller için Fýrsatlarýn Çoðaltýlmasý 5 ve çocuðun yaþamda kendi yolunu çizebilmesi için mümkün olan en iyi zemini saðlamasý þeklind

Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

konularýnda servis hizmeti sunan Sosyal Hizmetler Dairesi bir devlet kuruluºu olup, bu kuruluº ülkede yaºayan herkese ücretsiz hizmet vermektedir.

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

SAÐLIK REFORMLARININ ANA SAÐLIÐI HÝZMETLERÝ ÜZERÝNE ETKÝLERÝ: ÜLKE ÖRNEKLERÝ

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

17 ÞUBAT kontrol

ROMANYA SAÐLIK SÝSTEMÝ



Simge Özer Pýnarbaþý

Fayda-Maliyet Analizi

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge


Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Dünyada ve Türkiye de çocuk sağlığının durumu ( ) Prof. Dr. Betül Ulukol Sosyal Pediatri Bilim Dalı

GÝRÝÞ. Bu anlamda, özellikle az geliþmiþ toplumlarda sanayi çaðýndan bilgi

Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

FETAL HAYATTAN ÇOCUKLUĞA ĠLK 1000 GÜNDE BESLENME VE AĠLE HEKĠMLĠĞĠ SĠSTEMĠNDE HEMŞĠRENĠN ROLÜ

Tropikal pediatri: 2002 den 2015 e*


Gelir Vergisi Kesintisi

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ

Dr. Sevim Buzlu*, Nihal Bostancý**, Derya Özbaþ***, Sevil Yýlmaz****

Dr. Ýlgi Öztürk Ertem*

T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI TEMEL SAÐLIK HÝZMETLERÝ GENEL MÜDÜRLÜÐÜ TÜRKÝYE OBEZÝTE (ÞÝÞMANLIK) ÝLE MÜCADELE VE KONTROL PROGRAMI ( )


Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Türkiye de Mezuniyet Öncesi ve/veya Sonrasý Psikiyatri Eðitimi ve Hizmeti Veren Kurumlarýn Özellikleri

NÜFUSUN GELÝÞÝMÝ, DAÐILIÞI ve NÝTELÝKLERÝ

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

AYDIN DA ZAMANINDA VE PREMATÜRE DOÐAN BEBEKLERÝN AÐIRLIK, BOY,

KULLANIM KLAVUZU EFE KULUÇKA MAKINELERI KULLANMA TALIMATI

Transkript:

Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2003; 46: 251-260 Yorum Yoksulluk ve çocuklar üzerine etkileri Þükrü Hatun 1, Nilay Etiler 2, Erdem Gönüllü 3 Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi 1 Pediatri Profesörü, 2 Halk Saðlýðý Yardýmcý Doçenti, 3 Pediatri Araþtýrma Görevlisi SUMMARY: Hatun Þ, Etiler N, Gönüllü E. (Department of Pediatrics, Kocaeli University Faculty of Medicine, Kocaeli, Turkey). Poverty and health outcomes in children. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2003; 46: 251-260. Household income is one of the most important determinants of health status. According to the World Bank reports, one in five people in the world lives below international poverty levels. Children are the most vulnerable group affected by poverty in a population. The consequences of poverty in childhood include an increase in mortality and morbidity. Lack of access to sufficient food resources results in a spectrum of nutritional problems, from the lack of micronutrients to clinical manifestations of malnutrition. In Turkey, the proportion of poor people is increasing as the income inequality of all income groups becomes more apparent. Child poverty should be taken into account not only as the most important health-related problem but also as a shame on humanity. By making necessary changes in legislation, it is possible to remove the permanent effects of poverty on children. This paper aimed to review the relationship between child health and poverty and make some recommendations specifically for Turkey. Key words: children, poverty, health inequalities. ÖZET: Gelir, saðlýk durumunun en önemli belirleyicilerinden biridir. Dünya Bankasý raporlarýna göre dünya nüfusunun beþte biri uluslararasý yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþamaktadýr. Toplumda yoksulluktan etkilenen en duyarlý grup çocuklardýr. Yoksulluðun en önemli sonucu çocuklarda mortalite ve morbiditede artýþtýr. Yoksul ailelerin çocuklarýnda besin maddelerinin yetersiz tüketimi sonucu klinik malnütrisyondan antropometrik ölçütlerde bozulmaya veya mikronütriyen maddelerin eksikliðine kadar farklý þekillerde beslenme yetersizliði gözlenmektedir. Ülkemizde de giderek artan gelir eþitsizliði sonucu yoksullarýn sayýsý giderek artmaktadýr. Çocuklarýn yoksulluðu hem çaðýmýzýn en önemli sorunu hem de insanlýðýn utancý sayýlmaktadýr. Gerekli yasal düzenlemeler ile yoksulluðun çocuklar üzerindeki kalýcý etkilerini ortadan kaldýrmak olanaklýdýr. Bu yazý, yoksulluðun çocuklar üzerindeki etkilerini gözden geçirilerek, ülkemizde sorunun boyutlarýný tartýþarak bazý öneriler geliþtirmektedir. Anahtar kelimeler: çocuklar, yoksulluk, saðlýkta eþitsizlik Yoksulluk, yalnýzca ekonomik anlamý olan bir terim deðildir, ama güncel literatürde yoksulluk ölçütü olarak kiþi baþýna günlük gelir miktarý kullanýlmaktadýr 1. Dünya Bankasý kiþi baþýna günlük 1 $ kazancý uluslararasý yoksulluk sýnýrý olarak kabul etmektedir. Bu sýnýra göre belirlenen yoksulluða gelir yoksulluðu denmekte, su, beslenme için gerekli en az kalori ve çocuklarýn okula baþlayamamasý gibi temel ihtiyaçlarýn karþýlanamamasý temel gereksinim yoksulluðu, bütün gelirin besin için harcandýðý ve buna karþýn yeterli besin saðlanamadýðý durum ise aðýr yoksulluk olarak tanýmlanmaktadýr 1. Bu rapora göre dünya nüfusunun beþte biri günde kiþi baþýna 1 $ dan daha az, 2.5-3 milyarý ise günde 2 $ dan daha az gelire sahiptir. Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ) nün 2002 Saðlýk Raporuna göre en büyük hastalýk yükü yoksul ülkelerden veya ülkelerin yoksul kesimlerinden kaynaklý olarak belirtmiþtir. Yakýn zamanda yayýnlanan, DSÖ nün küresel ve bölgesel ölçekte hastalýklarýn ortaya çýkmasýna neden olan temel risk faktörlerini inceleyen araþtýrmasýnda çocuk ve

252 Hatun ve ark. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi Ekim- Aralýk 2003 annelerin düþük aðýrlýklý olmasý en önemli risk faktörü olarak belirlenmiþtir 2,3. Çocuklarýn yoksulluðu Bazý yazarlar, çocuklarýn geliri olmadýðý için yoksul sayýlamayacaðýný belirtseler de çocuk yoksulluðu (child poverty), günümüzün en can yakýcý sorunlarýndan birisidir. Hiç kuþku yok ki, çocuklarýn yoksulluðu hemen daima ailenin yoksulluðuna baðlýdýr ve bunun da en önemli nedeni iþsizliktir 4. UNICEF tarafýndan yayýnlanan Dünya Çocuklarýnýn Durumu 2001 raporuna göre Yoksulluðun pençeleri bir aileye uzandýðýnda, bundan en çok etkilenen, en çok zarar görenler; yaþama, geliþme ve büyüme haklarý riske atýlanlar, o ailenin en küçük üyeleridir. Günümüzde geliþmekte olan ülkelerde doðan her 10 çocuktan dördü aþýrý yoksulluk içindeki bir dünyaya gelmektedir. Çocuk haklarýnýn yaygýn bir biçimde ihlali de temelde gene yoksulluktan kaynaklanmaktadýr 5. Bir baþka deyiþle yoksulluk arttýkça evde paylaþýlan besinler de azalýr ve yoksulluk en çok annelerle, küçük bebekleri çaresiz býrakýr. UNICEF e göre yoksulluk çocuklarýn hem bedenlerini hem de zihinlerini tahrip eder ve sonuçta yoksulluk daha sonraki kuþaklara geçerek bir kýsýr döngü oluþturur. Bu nedenle de yoksulluðun önlenmesine çocukluk çaðýnda baþlanmalýdýr 1. Günümüzde geliþmekte olan ülkelerde yaþayan çocuklarýn %40 ý (yaklaþýk 500 milyon çocuk) günde 1 $ ýn altýnda bir gelire sahiptir ve yoksulluk milyonlarca çocuðun ölümüne yol açtýðý gibi, daha fazla sayýda çocuðun okula gidememesine, hastalanmasýna veya çocuk iþçi olarak yaþamýný sürdürmesine neden olmaktadýr. Oysa, küresel gelirin %1 iyle (yaklaþýk 80 milyar $/yýl) bu çocuklarýn yoksulluktan kurtulmasýný saðlamak olanaklý olduðu belirtilmektedir 6. UNICEF, çocuk yoksulluðunun göstergesi olarak, bebek ve çocuk ölüm oranlarýný, beþ yaþ altýndaki düþük aðýrlýklý veya kýsa boylu çocuk oranýný, temiz içme suyuna ulaþan nüfus oranýný, yeterli temizlik ve saðlýk bakýmýný, tam aþýlý çocuk oranýný ve son olarak ilköðretime baþlayan çocuk oranýný kabul etmektedir 1,6. Yine UNICEF e göre, Yoksulluðun tek bir göstergesi yoktur ve bu nedenle nicel terimlerle ifadesi her zaman kolay deðildir. Tek baþýna gelir düzeyi anlamýnda bir yoksulluk tanýmý, yoksulluðun örneðin ayrýmcýlýk, toplumsal dýþlanma ve saygýnlýðýn yitimi gibi yönlerini dikkate almaz. Yoksulluk çocuklarýn hem biyolojik hem de zihinsel potansiyellerini olumsuz etkiler. Bu yazýda yoksulluðun önce çocuklar üzerindeki biyolojik etkileri, daha sonra da entelektüel geliþim üzerinde etkileri üzerinde durulacaktýr (Þekil 1). Yetersiz besin alımı DÜ ÜK GEL R Kötü konut ko ulları Sa lık hizmetlerine ula amama Okula gidememe Yetersiz beslenme Dengesiz beslenme Kötü çevre ko ulları Sa lıksız içme suyu Sa lıksız tuvalet Kapalı ortam hava kirlenmesi Çocuk i çili i Malnütrisyon Mikronütriyen besin eksikli i Enfeksiyonlar ÖLÜMLER MORB D TE ÖZÜRLÜLÜK Þekil 1. Yoksulluðun çocuk saðlýðý üzerine etkileri.

Cilt 46 Sayý 4 Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri 253 Yoksulluðun fizyopatolojisi Yoksulluðun en doðrudan sonucu açlýktýr ve açlýk organizma için gerçek bir þiddettir, çünkü açlýk sýrasýnda harekete geçen hormonlar yýkýcý hormonlardýr. Baþta glukagon ve katekolominler olmak üzere açlýkla harekete geçen hormonlar önce karaciðerdeki glikojeni, sonra yað dokusunu ve son olarak da kas dokusunu yýkmaktadýr 7. Þiddetin en önemli özelliði yýkýcýlýk olduðuna göre, açlýðý biyolojik/ hormonal bir þiddet olarak tanýmlamak yalnýzca mecaz deðildir. Tam da bu nedenle en önemli açlýk nedeni olan yoksulluðu Mahatma Gandhi Yoksulluk, þiddetin en kötü þeklidir diye tanýmlamýþtýr 1. Gerçekten de açlýk sýrasýnda þiddet dönemlerine benzeyen bir organik/ruhsal huzursuzluk/düzensizlik yaþanýr ve böyle olduðu için de açlýk geleceðe sarkan etkilere neden olmaktadýr. Son yýllarda psikiyatride popüler olan posttravmatik stres bozukluðu kavramý tam da böyle bir süreci anlatýr. Yoksulluða baðlý bu içsel/hormonal þiddetin yaný sýra ortaya çýkan duygusal-sembolik þiddete ise þu sözlerle dikkat çekilmektedir 8 :...Görüþtüðümüz kiþiler açýsýndan yoksulluðu kritik kýlan þey, yalnýzca giderek artan ve derinleþen toplumsal eþitsizlik ve maddi sefalet deðil, ayný zamanda bunlarýn kendileri üzerinde yarattýðý duygusal-sembolik þiddettir. Yani yoksul-madunlar, yalnýzca açlýk, hastalýk, soðuktan donma vb. tehlikelerle karþý karþýya deðildirler; ayný zamanda onurlarýna, özsaygýlarýna ve özgüvenlerine yönelen bir tehditle, sembolik þiddetle karþý karþýyadýr. Bir hüzün ve paradoks olarak açlýða uyum Açlýk karþýsýnda direnen çocuk bedeninin en hüzünlü dönemi uzayan açlýða uyum dönemidir. Bu dönemde her þey yavaþlar ve organizma kendisini bir tür kýþ uykusu olarak tanýmlanabilecek hüzünlü bir döneme sokar. Bu dönem biyolojik bir depresyon olarak da tanýmlanabilir. Enerji yetmeyince birçok dokudaki insülin reseptörü daha az çalýþýr ve organizma bu sayede tasarruf ettiði glukozu beyine göndermeye çalýþýr 7. Bu dönemde esas itibarýyla tasarruf ilkesi geçerlidir; baþta büyüme ve metabolizma olmak üzere her þeyden tasarruf yapýlmaya çalýþýlýr. Uzun süreli açlýk çeken organizmada bütün bunlar çýplak gözle görülebilir; çünkü insan organizmasýndaki büzülme hem boy kýsalýðýna (bodurluk) yol açar hem de insan davranýþlarýna yansýr. Bu nedenle bazý yazarlar Yoksul bedeni ayný zamanda ezik, kýsýtlanmýþ, kendi kendini inkâr etmek isteyen bir bedendir demektedir 8. Azla yetinen organizmanýn tek handikapý bu deðildir; son yýllardaki araþtýrmalar uzun tarihsel dönemler boyunca az besinle yetinmeye uyarlanmýþ bir genotip taþýyan insan biyolojisinin, insan bedenlerini bir tüketim aygýtýna dönüþtürmeye çalýþan yaþam tarzý karþýsýnda çaresiz kaldýðýný göstermektedir. Bu süreci anlamak için azla yetinen çöl farelerinden edindiðimiz bilgilere ihtiyacýmýz vardýr. Son yýllarda çöl fareleri (bu fareler Psammomys obesus olarak isimlendiriliyor) üzerinde yapýlan araþtýrmalarda, uzunca bir süre az yiyecekle yetinen ve bu nedenle de azla yetinen genotipe (thrifty genotype) sahip olan farelerin laboratuvar ortamýnda yoðun kalori içeren besinlerle beslendiklerinde þiþmanlýk, daha önemlisi ise tip 2 diyabete yakalandýklarý gösterilmiþtir 9,10. Bu bulgu, hem kronik açlýðýn paradoksal bir sonucudur hem de uygarlýðýn insan biyolojisi üzerindeki tahrip edici etkisine baðlýdýr. Bu nedenle þimdi dünyanýn yoksul bölgeleri bulaþýcý hastalýklardan sonra, sýklýðý giderek artan þiþmanlýk, diyabet ve kalp hastalýklarý gibi kronik hastalýk dalgasý ile boðuþmak zorunda kalmaktadýr. Yoksulluk ve beslenme yetersizliði Her insanýn bir ýþýðý vardýr ama, çocuklardan yayýlan ýþýk daha gür ve tazedir. Çünkü, çocuklar her sabah güne vücutlarýna ve zihinlerine eklenen yüz binlerce yeni hücre ile baþlarlar. Hem büyüme (niceliksel artma) hem de geliþme (çocuðun yetenek kazanmasý) için, çocuðun genlerinde mevcut olan potansiyellerin gerçekleþmesini saðlayacak bir ortama ihtiyaç vardýr. Böyle bir ortamýn en önemli bileþenleri beslenme ve saðlýklý bir annedir. Yoksulluðun çocuklar üzerindeki en bilinen ve en sýk görülen etkisi beslenme yetersizliðidir. Yoksulluk, eve giren besinlerin yetersizliðine, ev içi stres ve annenin kronik yorgunluðu nedeniyle anne sütünün erken kesilmesine, annenin beslenme yetersizliðine ve bebeklerin düþük doðum aðýrlýklý olmasýna, saðlýksýz fiziksel ortama ve yetersiz saðlýk hizmetine neden olarak çocuklardaki beslenme yetersizliðinin temel belirleyicisi olarak rol oynamaktadýr. Yoksulluk annelerin eðitimsizliði yoluyla da beslenme yetersizliðine katkýda bulunmaktadýr 11,12. DSÖ 2002 Saðlýk Raporu ndaki analizlere göre bütün bölgelerde yoksulluk arttýkça düþük aðýrlýklý çocuk oranýnýn da

254 Hatun ve ark. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi Ekim- Aralýk 2003 arttýðýna dikkat çekilmektedir 2. DSÖ, dünyadaki beþ yaþ altýndaki çocuklarýn %27 sinin aðýrlýðýnýn yaþýna göre düþük olduðunu ve bunlarýn da büyük bir kýsmýnýn geliþmekte olan ülkelerde yaþadýðýný tahmin etmektedir. Uzun dönemli açlýðýn önemli bulgularýndan birisi boy kýsalýðý ve geliþme gecikmesidir, bu nedenle de çocuklardaki boy kýsalýðý (bodurluk) kronik beslenme yetersizliðinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir 13. Beslenme durumunun kötü olmasýnýn immün sistem üzerine olumsuz etkileri saptanmýþtýr 14. Bu durum baþta ishal, pnömoni gibi öldürücü hastalýklar olmak üzere enfeksiyon hastalýklarýnýn ortaya çýkmasý için zemin hazýrlamaktadýr. Enfeksiyon hastalýðý ortaya çýktýktan sonra yine kötü beslenme nedeniyle hastalýðýn episodu daha uzun ve daha ciddi seyretmektedir. Yoksul evlerdeki bebeklerin hem beslenme yetersizliði hem de kötü fiziksel koþullar nedeniyle menenjit, orta kulak enfeksiyonlarý, soðuk algýnlýðý, idrar yolu enfeksiyonu, çeþitli parazit hastalýklarý gibi enfeksiyonlara daha sýk yakalandýklarý ve enfeksiyonlarýn bu çocuklarda daha þiddetli seyrettiði bilinmektedir 15. Sonuçta da enfeksiyon hastalýðý nedeniyle beslenme durumu bozulmaktadýr. Enfeksiyon hastalýklarý ile beslenme durumu arasýndaki bu iliþki enfeksiyon-malnütrisyon kýsýr döngüsü olarak bilinmektedir. Çocukluk döneminde en sýk gözlenen alt solunum yolu enfeksiyonu (ASYE) ve ishal gibi enfeksiyon hastalýklarýnýn risk faktörleri arasýnda malnütrisyon önemli bir yere sahiptir. Ayný þekilde ASYE, ishal ve diðer enfeksiyon hastalýklarý da malnütrisyon için risk faktörüdür. Enfeksiyon hastalýðý sýrasýnda metabolizmanýn artýþý ve iþtahsýzlýk çocukta beslenmenin bozulmasýna neden olmaktadýr. Tüm enfeksiyon hastalýklarýndan ishal antropometrik durumu en fazla etkileyen hastalýktýr. Ýshal besin emilimini bozmanýn ve sývý kaybýna neden olmanýn yaný sýra uzun sürdüðü takdirde barsak yapýsýný bozarak malabsorpsiyona da yol açmaktadýr. Yapýlan birçok longitudinal çalýþmada ishalin büyüme üzerine olumsuz etkisi bildirilmiþtir 13. Ýshal özellikle akut aðýrlýk kaybýna neden olarak yaþa göre aðýrlýkta ve boya göre aðýrlýkta azalmaya neden olmaktadýr 13,16. Hem üst hem de alt solunum yolu enfeksiyonlarýnýn büyüme üzerine olumsuz etkileri vardýr. Buna karþýn pnömoni ve diðer alt solunum yolu enfeksiyonlarýnýn büyüme üzerine olan etkileri daha büyüktür 17. Beslenme yetersizliði olan bebeklerde enerji ve protein yetersizliðinin yaný sýra iyot, demir, A vitamini ve çinko gibi mikronütrient eksikleri de sýk görülmektedir. Bunlarýn arasýnda demir eksikliðinin hem sýk görülmesi hem de kalýcý bozukluklara neden olmasý bakýmýndan özel bir önemi vardýr. Demir eksikliði, beslenme yetersizliðine sýklýkla eþlik ettiði gibi kendisi iþtahsýzlýða yol açarak beslenme yetersizliðini derinleþtirmektedir. Hem köylerde hem kentlerde yoksul evlerin bebeklerinin en önemli özelliði toprak, kül, kömür, kum gibi besin olmayan maddeleri yemeleridir. DSÖ ye göre hem bebeklerdeki hem de baþta kadýnlar olmak üzere eriþkinlerdeki demir eksikliði dünyada yýlda 800 milyon ölüme yol açmaktadýr 3. Ülkemizdeki çocuklarda yoksulluk ve saðlýk sorunlarý Birleþmiþ Milletler Geliþim Programý (UNDP) Ýnsani Geliþim Raporu (2002) na göre Türkiye deki insanlarýn %2.4 ü günde 1 $ dan az, %18 i ise günde 2 $'dan az gelire sahiptir 18. Son ekonomik krizdeki yoðun yoksullaþma dalgasýný bir kenara býraksak bile bu rakamlara göre nüfusumuzun (dolayýsýyla çocuklarýn da) en az %20 si yoksuldur. Bu ortalama yoksulluk oraný, bölgeler arasýndaki eþitsizliði yansýtmamaktadýr. Devlet Planlama Teþkilatýnýn (DPT) 1997 verilerine göre yoksulluk en fazla olduðu bölge Anadolu nun doðusudur 19. Bekleneceði gibi ülkemizde de çocuk yoksulluðunun sonuçlarý düþük doðum aðýrlýðý hýzýnýn, postneonatal ölümlerin ve çocuk ölümlerinin yüksek olmasýdýr. Bunlarýn altta yatan nedenleri ise annede ve bebekte beslenme yetersizliði, kötü çevre koþullarý, gibi yoksullukla iliþkili nedenlerdir. 1998 Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý'na göre ülkemizdeki beþ yaþ altýndaki çocuklarýn %8 nin aðýrlýðý yaþýna göre düþüktür, bir baþka deyiþle beslenme yetersizliði göstermektedir 20. DPT verilerine göre ise yoksullukla doðru orantýlý olarak doðu bölgesinde beþ yaþ altý beslenme yetersizliði oranlarý %25 e kadar çýkabilmektedir 19. Son verilere göre yoksulluk kriterleri bakýmýndan ülkemizdeki çocuklarýn durumu Tablo I de gösterilmiþtir.

Cilt 46 Sayý 4 Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri 255 Ölçütler Tablo I. Yoksulluk kriterlerine göre ülkemizdeki çocuklarýn durumu* Bebek ölüm hýzý ( ) 38 Beþ yaþ altý çocuk ölüm hýzý ( ) 45 Düþük doðum aðýrlýðý oraný (%) 15 Beþ yaþ altý düþük aðýrlýklý çocuk oraný (%) 8 Günde 1 $'dan az kazanan nüfus oraný (%) 2.4 Günde 2 $'dan az kazanan nüfus oraný (%) 18 Temiz içme suyu kullanamayan nüfus oraný (%) 83 Eðitimli saðlýk personeli tarafýndan doðum yardýmý oraný (%) 81 Beþ yaþ altý kýsa boylu çocuk oraný (%) 16 Yýlda kiþi baþýna eriþkinlerin sigara tüketimi 2068 * Veriler, UNDP Ýnsani Geliþim Raporu 2002 den alýnmýþtýr 18. Yoksulluða baðlý beslenme yetersizliðinin uzun dönemli etkilerinden birisi çocukta lineer büyümenin bozulmasý yani boy kýsalýðýnýn (bodurluk) artmasýdýr ve ülkemizde beþ yaþ altýndaki çocuklarýn %16 sýnýn boyu yaþýna göre kýsadýr 20. Ülkemizde kronik malnütrisyon sýklýðý ile yoksulluk arasýnda güçlü bir bað vardýr ve bu nedenle doðu bölgesindeki çocuklarda %30 a kadar çýkabilmektedir (Tablo II) 20. Ülkemizde yoksulluðun çocuk saðlýðý üzerine etkilerini doðu ve batý bölgeleri arasýndaki farklýlýklarda çok açýk olarak izlemek olanaklýdýr. Bunun da ötesinde yapýlan çalýþmalar batý Tablo II. Temel çocuk saðlýðý göstergelerindeki deðiþim 1993-1998 1993 1998 % deðiþim Bebek ölüm hýzý ( ) Batý 42.7 32.8 23.2 Doðu 60.0 61.5 22.5 Türkiye 52.6 42.7 18.8 Postneonatal ölüm hýzý ( ) Batý 13.0 7.5 42.3 Doðu 30.1 28.9 4.0 Türkiye 23.4 16.9 27.8 Beþ yaþ altý ölüm hýzý ( ) Batý 48.0 38.3 20.2 Doðu 70.4 75.9 27.8 Türkiye 60.9 52.1 14.4 Tam aþýlý oraný (%) Batý 76.0 50.2 33.9 Doðu 40.6 23.9 41.1 Türkiye 64.7 45.7 29.4 Zayýflýk (%) Batý 4.8 3.8 20.8 Doðu 19.7 17.1 13.2 Türkiye 9.5 8.3 12.6 Kýsa boylu (%) Batý 1.6 3.6 2.9 Doðu 12.7 12.9 9.9 Türkiye 5.9 6.1 15.3 Düþük kiloluk (%) Batý 4.8 3.8 20.8 Doðu 19.7 17.1 13.2 Türkiye 9.5 8.3 12.6 Kaynak: Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý 1993 ve1998

256 Hatun ve ark. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi Ekim- Aralýk 2003 bölgelerinde de geliri düþük olan bebeklerin doðumda daha düþük aðýrlýkta olduðunu ve bu farklýlýðýn bebeklik dönemi boyunca sürdüðünü kanýtlamýþtýr 21. Diðer bir deyiþle, anne karnýndaki eþitsizlik doðduktan sonraki dönemde de sürmektedir. Daha önce deðinildiði gibi yoksulluðun en önemli etkilerinden birisi annelerin yetersiz beslenmesidir ve bu durum bebeklerin yetersiz beslenmesi ile doðrudan iliþkilidir. DSÖ, dünyanýn geri kalmýþ bölgelerinde doðurganlýk çaðýndaki kadýnlarýn %27-51 nin yetersiz beslendiðini ve bunun da baþta düþük doðum aðýrlýðý olmak üzere bebeklerin saðlýðýný doðrudan etkilediðini belirtmektedir. Bir baþka deyiþle, yoksulluk kadýnlarýn beslenmesini bozarak bebeklerin negatif bir bilanço ile yaþama baþlamalarýna neden olmaktadýr. Dünyada her yýl 20 milyon çocuk 2500 gramýn altýnda -yani düþük doðum aðýrlýðýyladoðmakta, bu doðumlarýn da %90 ý geliþmekte olan ülkelerde olmaktadýr 2. Düþük doðum aðýrlýðý ile prematüre doðum, anne karnýnda geliþme geriliði arasýnda kuvvetli bir paralellik söz konusudur ve bu durum bebeklerin uzun dönemli saðlýklarýný olumsuz etkilemektedir. Düþük doðum aðýrlýðý, erken ve geç yenidoðan ölümlerinin en önemli bir nedeni olduðu gibi, erken bebeklik dönemi malnütrisyonu, yenidoðan enfeksiyonlarý, nörolojik geliþim bozukluðu, büyüme yetersizliði ve son zamanlarda üzerinde önemle durulan eriþkin yaþtaki kronik hastalýklar (tip 2 diyabet, obesite gibi) için de hazýrlayýcý rol oynamaktadýr. Geliþmekte olan ülkelerde yenidoðan dönemindeki ölümlerin en önemli nedenleri arasýnda enfeksiyonlar (%42), doðum asfiksisi ve travmasý (%32), konjenital anomaliler ve prematürelik sayýlmakta; bütün bu nedenlerin yoksullukla güçlü baðlarý bulunmaktadýr 22. Baþta doðum asfiksisi olmak üzere sayýlan sorunlarýn büyük bir kýsmý yeterli doðum öncesi bakým ve deneyimli saðlýk personeli tarafýndan yapýlan doðumlarla önlenebilecektir. Özellikle doðum asfiksisi olmak üzere yenidoðan döneminde hastalýða neden olan sorunlar ayný zamanda yaþayan bebeklerin özürlü olmasýnýn da temel nedenidir. Yoksulluk hem yenidoðan dönemindeki ölümleri arttýrmakta hem de yol açtýðý kalýcý nörolojik kusurlar nedeniyle ailenin yoksulluðunu derinleþtiren bir etkide bulunmaktadýr. Geliþmekte olan ülkelerde özellikle yoksul kesimlerin evlerinde bildirilmeyen yenidoðan ölümleri olduðu, ülkemizin bazý bölgelerinde olduðu gibi ailelerin ilk kritik dönem olan 40. gün sonuna kadar bebeklerine isim bile koymadýklarý bilinmektedir. UNDP 2002 verilerine göre, ülkemizdeki doðumlarýn %20 si eðitilmiþ saðlýk personeli tarafýndan yapýlmamakta ve bebeklerin en az %15 i düþük doðum aðýrlýðý ile doðmaktadýr. Bu ortalama oranlarýn yoksullukla paralel olarak deðiþiklik göstereceðini söylemeye gerek yoktur. Ülkemizde doðrudan yoksulluk yanýnda temel saðlýk hizmetleri aðýnýn giderek güçsüzleþmesi nedeniyle gebe izlemi yetersiz yapýlmakta, ülkemizin doðu bölgesinde doðum öncesi bakým alamayan gebe oraný %62 ye kadar yükselmektedir. Ülkemizde saðlýk kuruluþu dýþýnda doðum yapan kadýnlarýn yüzdesi doðu/batý arasýnda 1988 de 2.3 kat farklý iken 1998 de bu oran 4.2 kat olmuþ; doðum öncesi bakým almayan gebe oraný ise 1993 te 4.1 iken 1998 te 4.4 kat farklýlýk göstererek saðlýk hizmetlerinde gözlenen bu tablonun giderek daha da kötüye gittiðini göstermektedir 23. Türk Neonotoloji Derneði tarafýndan yapýlan Prospektif Perinatal Mortalite Çalýþmasý nda perinatal ölüm hýzýnýn 35 olduðu ve bunun da büyük oranda letal konjenital malformasyon olmayan masere ölü doðumlara baðlý olduðu saptanmýþtýr 24. Perinatal ölümlerin anne saðlýðýnýn bir göstergesi olduðu hatýrlanýrsa, ülkemizde doðum öncesi bakýmýn yetersizliðini gözler önüne sermektedir. Yoksulluk ve çocuk ölümlülüðü Yoksulluðun en önemli sonucu bebek ve çocuk ölümlerini arttýrmasýdýr. Bebek ölümleri, insani geliþimi ve sosyal farklýlýklarý yansýtan anahtar parametre olarak kabul edilmekte ve yoksulluðun bebek ölüm hýzýnda dört kata varan farklýlýklar yarattýðý bilinmektedir 4. Yoksulluðun bebek ve çocuk ölümler üzerinde etkisi yetersiz beslenme, enfeksiyon hastalýklarýnýn yaygýnlýðý, temiz içme suyu ve kiþisel hijyen sorunu, kalabalýk aile yaþamý ve sigara içimi gibi olumsuz ev içi fiziksel ortam gibi faktörlere baðlýdýr. Yoksulluðun çocuk ölümlerini arttýrmasýnýn bir diðer nedeni de çocuklarýn ev dýþýnda ve güvenli olmayan ortamlarda geçen zamanlarýnýn fazla olmasý nedeniyle kazalara baðlý ölümlerin yüksek olmasýdýr. Benzer þekilde yoksullarýn evlerinin küçük ve düzensiz

Cilt 46 Sayý 4 Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri 257 olmasý nedeniyle ilaç zehirlenmeleri daha sýk görülmektedir. Ülkemizde UNDP 2002 Raporu'na göre bebek ölüm hýzý 38, beþ yaþ altý çocuk ölüm hýzý ise 45 dir 18. Otuz yýl önce (1970) bebek ölüm hýzýnýn 150, beþ yaþ altý çocuk ölüm hýzýnýn 205 olduðu düþünüldüðünde ülkemizde çok önemli bir ilerleme saðlandýðý görülmektedir. Bununla birlikte ayný ilerleme bebek ve çocuk ölümlerinin bölgelere (dolayýsýyla sosyekonomik farklara) göre eþitsizliðinin azaltýlmasýnda saðlanamamýþtýr. Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafýndan beþ yýl aralarla yapýlan Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý ülkemizin nüfus yapýsý, doðurganlýðý etkileyen faktörler, annelerin beslenme durumu, bebek ölüm hýzýn, aþýlama oranlarý gibi dizi konuda uzun zamandýr bilimsel güvenirliliði yüksek veriler saðlamaktadýr. Son araþtýrmanýn bizce en önemli yanýný ise toplumsal eþitsizliklerin ve bölgesel sorunlarýn çocuklar üzerindeki dramatik etkisini ortaya koymasý oluþturmaktadýr (Tablo II). Çünkü, 1998 Araþtýrmasý Doðu bölgesinde 1993-1998 döneminde bir önceki beþ yýla göre hem bebek ölüm hýzýnýn hem de beþ yaþ altý çocuk ölüm hýzýnýn ilk kez arttýðýný göstermektedir 20,25. Ülkemizdeki bebek ölüm hýzý 1993 den 1998 e 53 den 43 e düþmüþtür. Bölgelere göre bakýldýðýnda bebek ölüm hýzý en çok orta Anadolu bölgesinde ( 58 den 42 ye) azalmýþtýr. Buna karþýn Doðu Bölgesinde bebek ölüm hýzý 1993 de 60 iken, 1998 de 61.5 olmuþtur. Bebek ölüm hýzý bakýmýndan Türkiye ortalamasý ile Doðu arasýndaki fark 7 den 1998 de 19 a yükselmiþtir. Benzer þekilde beþ yaþ altý çocuk ölüm hýzý Türkiye genelinde 61 den 52 ye düþerken Doðu bölgesinde ise 70 den 76 ya yükselmiþtir. Böylece beþ yaþ altý çocuk ölüm hýzý bakýmýndan Türkiye-Doðu farký 9 dan, 1998 de 24 e yükselmiþtir. Bebek ölüm hýzýndaki bu artýþ, son 10 yýlda yaþanan göç ve iþsizliði, dolayýsýyla artan yoksulluðu yansýtmaktadýr. Yoksulluk ve çocuklarda morbidite hýzlarýna etkisi Yoksulluðun dolaylý etkilerinin baþýnda ailenin genel tükenmiþliði ve eðitimsizliði nedeniyle çocuklarýndaki hastalýk bulgularýný erken fark edememesi veya önemsiz bulmasý ve esas önemlisi yoksulluk nedeniyle saðlýk kuruluþlarýna geç getirmesi veya hiç getirmemesidir. Yakýn zamanda yapýlan bir araþtýrma, Diyarbakýr da yaþayan çocuklarýn %62 sinin babasýnýn iþsiz olduðunu, %80 ninin ekonomik yetersizlik nedeniyle doktora getirilemediðini göstermektedir 26. Daha önce deðinildiði gibi yoksulluk çocuklardaki hastalýk sýklýðýný arttýrýrken, bu kez aileler yoksulluk nedeniyle zamanýnda ve yeterli saðlýk hizmetine ulaþamamaktadýr. Resmi verilere göre toplumun %80 i saðlýk güvencesi kapsamýnda görülmektedir; ama özellikle doðuda ve kentlerin varoþlarýnda saðlýk güvencesi oraný %50 nin altýndadýr. Her þeye karþýn yeþil kart birçok yoksul çocuðun hâlâ en önemli güvencesidir ve bu sayede kanser ilaçlarýndan, hemodiyaliz malzemelerine; insülinden, pahalý antibiyotiklere birçok çocuðun yaþamýný kurtaran ilaç ve malzeme çocuklara sunulabilmektedir. Kocaeli Týp Fakültesi Çocuk Kliniðine Ekim 2002 itibarýyla bu yýl yatan 986 çocuðun 413 ünün yeþil kart sayesinde hastaneye yatabilmiþ olmasý ülkemizin görece geliþmiþ bir bölgesinde bile Yeþil Kart ýn ne kadar önemli bir iþlev gördüðü göstermektedir. Yoksulluk kronik hastalýðý olan aileler için çok daha büyük bir sorundur. Ülkemizde baþta kronik böbrek hastalýklarý, astým bronþiale, diyabet ve malignansiler olmak üzere kronik hastalýklar çocukluk çaðýnda önemli bir sorun olmaya baþlamýþtýr. Dicle Üniversitesi Týp Fakültesi nde çocuk nefroloji uzmaný olarak bir süre çalýþan Doç. Dr. Zelal Bircan ýn bölgedeki kronik böbrek hastasý çocuklarla ilgili gözlemleri yoksulluðun yarattýðý çaresizliði yeterince anlatmaktadýr: Diyarbakýr ve çevresindeki illerden gelen hastalarýn geçerli bir saðlýk sigortasýnýn olmamasý, zaten zorlu bir savaþýmý gerektiren kronik böbrek yetmezliðini daha da dayanýlmaz bir hale getirmekte ve aileler çaresizlik içinde çocuklarýný tedavi ettirmeden taburcu ettirmektedir. Bu durum hastalara hizmet veren saðlýk personelini de olumsuz etkilemektedir 27. Antalya da yapýlan bir vaka kontrol araþtýrmasýnda babanýn ücretli, maaþlý veya iþsiz olmasýnýn ishali 4.5 kat, kiþi baþý gelirinin düþük olmasýnýn 5.0 kat arttýrdýðý bildirilmiþtir 28. Yoksulluðun çocuklarýn davranýþlarý ve entelektüel geliþimleri üzerine etkiler Yoksulluðun iyi bilinen etkilerinden birisi de çeþitli psikososyal sorunlara yol açmasýnýn yaný sýra zihinsel geliþmeyi olumsuz etkilemesidir. Bunun hem biyolojik hem de ev içi ortamýna

258 Hatun ve ark. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi Ekim- Aralýk 2003 ait nedenleri vardýr. Öncelikle kronik açlýðýn geliþmekte olan beyin dokusunu olumsuz etkilediði bilinmektedir. Bunun yanýnda yoksul çocuklarýn merkezi sinir sistemine zararlý toksik maddelerle (kurþun ve böcek ilaçlarý vb.) karþýlaþma riski daha fazladýr. Kafa travmasý geçiren gönüllülerin manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ile incelenmesi, beynin prefrontal kýsmýndaki zedelenmenin hastalarýn sosyal ve ekonomik durumlarýný olumsuz etkilediði gösterilmiþtir 29. Bazý araþtýrmacýlar, çocukluk çaðý boyunca geliþmeye devam eden bu beyin bölümünün yoksulluða eþlik eden stres, kronik açlýk, sigara tüketimi, demir eksikliði, kötü çevre koþullarý gibi faktörler tarafýndan olumsuz etkilenebileceðini ileri sürmektedirler 30-34. Güney Afrika da beslenme yetersizliði olan çocuklarýn MRI görüntülerinde, açlýða baðlý olarak beyin dokularýnýn küçüldüðünü ve 90 günlük beslenme sonrasý belirgin iyileþme olduðu gösterilmiþtir 5. Demir eksikliði yoksul çocuklarda sýk görülen bir sorundur ve uzun süren demir eksikliðinin entellektüel geliþmeyi olumsuz etkilediði, bunun geri dönüþsüz olabileceði ve aðýr demir eksikliðinin hafif derecede mental geriliðe neden olduðu bilinmektedir. Ayrýca demir eksikliðinde kaslardaki aerobik çalýþma kapasitesi nin azaldýðý ve bunun da çocuklarda yorgunluða neden olabileceði ileri sürülmektedir. Yoksulluðun ve açlýðýn biyolojik etkileri kadar psikososyal ve davranýþsal etkileri de önemlidir ve bu konuda geniþ bir literatür vardýr 30-34. Araþtýrmalara göre yoksul ailelerin çocuklarýnda saldýrganlýk, hiperaktivite ve huzursuzluk sýk görülen özelliklerdir. Bu çocuklar huzursuz ruh halleri ve yorgunluklarý nedeniyle baþka çocuklarla birlikte olmakta güçlük çekerler. Yoksul çocuklar arasýnda depresyon ve intihar giriþimi daha fazladýr ve bu nedenle ruh saðlýðý kliniklerine daha sýk baþvurmaktadýrlar. Yoksul çocuklarýn algýlama fonksiyonlarýnda ve öðrenme kapasitelerinde azalma bildirilmekte, bu çocuklarýn testlerde düþük skor yaptýklarý ve okul baþarýlarýnýn düþük olduðu gözlenmektedir. Hem davranýþ sorunlarý hem de sýk hastalanma nedeniyle okula gidemeyen yoksul çocuklar arasýnda sýnýfta kalma ve okul idaresi tarafýndan cezalandýrýlma oraný yüksektir. Son yýllarda yoksulluðun çocuklarýn entellektüel geliþmesi üzerindeki olumsuz etkisinin daha çok ev içindeki ortam üzerinden olduðu belirtilmektedir 34. Buna göre entellektüel geliþme için çocuðun fiziksel saðlýðý yanýnda evdeki fiziksel ortam, annenin çocukla iliþkisi, evdeki kognitif stimülasyon ve erken çocukluk bakýmý etkili olmaktadýr. Araþtýrmalar, yoksulluðun bütün bu ara faktörleri negatif etkileyerek karanlýk ev içleri, annenin eðitimsizliði ve tükenmiþliði, eve gazete, dergi girmemesi, annenin çocuðuna bir þey okumamasý gibi çocuklarýn entellektüel geliþmelerini bozmaktadýr. Yoksul çocuklarýn evleri ve yoksulluðun yarattýðý diðer sorunlar Kentlerin varoþlarý yoksulluðun cehenneme çevirdiði daracýk evlerle doludur ve o evlerde doðan bebeklere bakarak toplumun çaresizliðini anlamak mümkündür. Yoksulluk Halleri kitabýnda Yoksulun Evi ni anlatan Ersan Ocak ýn gözlemlerine göre 35 ; Yoksullarýn evleri þehre uzaktýr, bu uzaklýk hem fiziksel hem de kültürel bir uzaklýktýr, Evler kadýnýn mahkûmiyet mekanýdýr ve kadýnlar bitip tükenmeyen ev iþlerini yaparak evde kalanlarýn bakýmý yaparlar. Yoksullarýn evleri genellikle saðlýksýz çevre koþullarý içinde yer alan kalitesiz binalardýr. Bir baþka deyiþle fenni ve sýhhi olmayan evlerdir. Evler defalarca yýkýlýp, yeniden yapýlýr. Eþya ya yok denecek kadar azdýr ya da çok fazladýr. Oda sayýsý yetersiz, hane nüfusu kalabalýktýr. Balkon, kapý önü ve bahçe ayrýcalýklý mekanlardýr. Yoksul evinin düþük seviyesi ile kendini özdeþleþtirir. Yoksullarýn evlerinde babalar çok sigara içer ve anneler genellikle tükenmiþtir. Çoðu sinirli ve depresyondadýr. Sayýlabilecek daha birçok özelliði nedeniyle yoksullarýn evleri, çocuklar için hem saðlýksýz bir fizik çevre sunmaktadýr hem de bu evlerin bulunduðu mahalleler çocuklarýn erken yaþta saðlýksýz davranýþlara (sigara tiryakiliði, þiddet, erken ve güvenliksiz cinsel iliþki gibi) yönelmesine neden olur. Bu evlerde büyüyen çocuklarda soðuk algýnlýðýndan, astýma; menenjitden, idrar yolu enfeksiyonuna birçok

Cilt 46 Sayý 4 Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri 259 hastalýk daha sýk görülür. Yakýn zamanda yayýnlanan bir araþtýrma yoksul çocuklarda daha çok kemik kýrýðý görüldüðüne dikkat çekmektedir 36. Kendi yaþýtlarý oyun çaðýný kreþ ve ana okullarýnda erken çocukluk çaðý eðitim programlarý görerek geçirirken, yoksul çocuklar her þeyi anneleri ve kendilerinden büyük kardeþlerinden öðrenirler. Bu evlerin anneleri çoðu zaman baþka evlere temizliðe gider ve kendi evine tükenmiþ olarak döner. Bu nedenle yoksul evlerinde hem anne hem de baba þiddeti daha yaygýndýr. Çocuk yoksulluðunun arka planý ve öneriler Çocuk yoksulluðunun arka planýnda hem küresel hem de ülkelerin kendi içlerindeki eþitsizlikleri arttýran küreselleþme bulunmaktadýr. Geliþmiþ ekonomilerden baþlayan ve giderek derinleþen kriz uzun erimli ve sistemik yapýlýdýr. 1970 lerden beri uzun bir krizin içinde olan günümüz dünyasý, sermayenin krizini aþmak için küreselleþme ve onun koþutu olan özelleþtirme politikalarý geliþtirmiþtir 37. Tüm bu geliþmeler dünyadaki yoksul insan sayýsýný giderek arttýrmýþtýr ve arttýrmaya devam edecektir. Otuz trilyon $ lýk global ekonomi dünya nüfusunun yarýya yakýnýnýn yoksulluk altýnda yaþamasýna aldýrmadan, geliþmekte olan ülkelerin kaynaklarýný emmekte, öte yanda ise iyi iþleyen piyasalarýn herkese yiyecek, saðlýk, barýnma saðlayacaðý masalý anlatýlmaktadýr. UNICEF raporlarýna göre aralarýnda Türkiye nin de bulunduðu birçok geliþmekte olan ülkenin askeri bütçeleri saðlýk ve eðitim bütçelerinin toplamýný geçmiþtir. Bu geliþmeler yaþanýrken Dünya Bankasý ve IMF gibi uluslararasý kuruluþlar yoksul ülkeleri eðitim ve saðlýk harcamalarýný azaltmaya zorlamakta, buna karþýn askeri harcamalarýn kýsýlmasý konusunda sessiz kalmaktadýr. Bu gerçeklerin ülkemiz için de geçerli olduðu herkes tarafýndan bilinmektedir. Küreselleþmenin baþ aktörlerinden biri olan gerek ekonomik politikalarýyla gerekse dünyadaki gýda politikalarý ile milyarlarca insaný yoksulluða ve açlýða mahkum eden Dünya Bankasý nýn son yýllarda yoksulluða karþý savaþ açmasý da oldukça ilginç ve düþündürücüdür. Dünya Bankasý nýn söylemleri yoksulluk olgusunun kabul edilebilir, önlenemez, ama azaltýlabilir olduðu algýsý yaratmakta ve romantik yaklaþýmlarýyla bilinçlerimizi etkilemektedir. Ne yazýk ki Dünya Saðlýk Örgütü de 2002 Dünya Raporu nda yoksulluðun saðlýk üzerine etkilerinin boyutlarýný saptamýþ olmasýna karþýn, yoksullukla mücadele edilmesi konusunda bir dilekten öteye bir söz söylememiþtir. Daha da umut kýrýcý olan yaný, DSÖ nün Genel Direktörü nün mesajýnda küreselleþmeyi dünyadaki yoksulluðu ve eþitsizlikleri azaltmada bir araç olarak kullanýlabileceðini belirtiyor olmasýdýr 3. Yoksulluk önlenebilir, karþý çýkýlmasý gereken ve kesinlikle ortadan kaldýrýlmasý gereken bir olgudur. Yoksulluðun en büyük etkilerini ne yazýk ki çocukluk döneminde görülmekte ve sonraki yaþantýdaki eþitsizliklerin en önemli altta yatan nedeni olmaktadýr. Bütün bu bilgiler ve deðerlendirmeler sonucunda yoksulluðun çocuklar üzerindeki etkisini hafifletmek veya ortadan kaldýrmak için yakýn dönemde yapýlabilecekler aþaðýda verilmiþtir; 1. Ülkemizdeki iþsizliði azaltacak ve toplumsal eþitsizlikleri düzeltecek bir sosyal program acilen baþlatýlmalýdýr. Bu amaçla savunma harcamalarý azaltýlmalý ve bu kaynaklar saðlýk ve eðitime kaydýrýlmalýdýr. 2. Kaynaklarýn kullanýmýnda en dezavantajlý çocuklara öncelik verilmelidir. 3. Çocuklarýn hepsini saðlýk güvencesi saðlayacak Çocuklara Ücretsiz Saðlýk Hizmeti yasasý çýkarýlmalýdýr. 4. Bu yasa çýkýncaya kadar Yeþil Kart uygulamasý kapsamý geniþletilerek sürdürülmelidir 5. Ülkemizdeki temel saðlýk hizmeti sistemi güçlendirilmeli ve bütün doðumlarýn eðitilmiþ saðlýk personeli tarafýndan yapýlmasý saðlanmalýdýr. Eþitlikçi, kaynaklarý kamu tarafýndan saðlanan, herkese ulaþan bir saðlýk sistemi kurulmalýdýr. 6. Baþta düzenli geliri olmayan aileler olmak üzere devlet doðan bütün çocuklara koþulsuz ve karþýlýksýz ekonomik yardým yapmalýdýr. Örneðin Ýngiltere de bu yardým birinci. çocuk için haftada 15, diðer çocuklar için haftada 10 dir. Ülkemizde ise yalnýzca memur ve iþçilere çok düþük miktarda (ayda 2 milyon TL civarýnda) çocuk yardýmý yapýlmalýdýr. Bu yardým hem en az ayda 50 $ civarýna çýkarýlmalý hem de esas olarak en dezavantajlý çocuklara verilmelidir.

260 Hatun ve ark. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi Ekim- Aralýk 2003 7. Ýlk öðretim okullarýnda kaynaðý devlet tarafýndan saðlanan beslenme programlarý (Okul Sütü Projesi, öðle yemeði gibi uygulamalar) uygulanarak yoksul çocuklarýn beslenmelerinin düzeltilmesine bir araç olarak kullanýlmalýdýr.. 8. Yoksullarýn yoðun olarak yaþadýðý mahallelerde ücretsiz kreþ ve ana okullarý açýlmalýdýr 9. Annelerin saðlýk eðitimine önem verilmeli, doðum yapan bütün kadýnlara emzirme eðitimi yapýlmalýdýr. KAYNAKLAR 1. UNICEF. Poverty Reduction Begins with Children. New York: UNICEF, 2000. 2. World Bank. World Development Report 2003: Sustainable Development in a Dynamic World. World Bank, New York, 2003. 3. World Health Organization. The World Health Report 2002: Reducing Risks, Improving Healthy Life. Geneva, Switzerland: World Health Organization, 2002. 4. Smith R. Countering child poverty. BMJ 2001; 322: 1137-1138. 5. UNICEF. The State of the World s Children 2001. New York: UNICEF, 2001. 6. UNICEF. Poverty and Children: Lessons of the 90s for Least Developed Countries. New York: UNICEF, 2002. 7. Güngör N, Arslanian SA. Nutritional disorders: integration of energy metabolism and its disorders in childhood. In: Sperling MA (ed). Pediatric Endocrinology. Philadelphia: WB Saunders, 2002. 8. Erdoðan N. Yok-sanma: Yoksulluk-Maduniyet ve Fark Yaralarý. Erdoðan N (ed). Yoksulluk Halleri: Türkiye de Kent Yoksulluðunun Toplumsal Görüntüleri. Demokrasi Kitaplýðý Yayýnlarý, 2002. 9. Zimmet P. The global scope of diabetes and obesityan epidemic in progress: paradise lost. 60 th Scientific Sessions of the American Diabetes Associations. 1-10 June 2000. 10. Samaras K, Campbell LV. Increasing incidence of type 2 diabetes in the third millennium. Diabetes Care 2000; 23: 441-443. 11. World Health Organization. Infant and young child nutrition. Geneva, Switzerland: World Health Organization, 2000. 12. Reading R. Poverty and the health of children and adolescents. Arch Dis Child 1997; 76: 463-467. 13. Physical Status: the use and interpretation of anthropometry. Report of a Technical Committee. WHO 1995. Geneva: Technical Report Series No: 854. 14. Santos JI. Nutrition, infection and immunocompetence. Infect Dis Clin North Am 1994; 8: 243-263. 15. Curran JS, Barness LA. Nutrition. In: Behrman RE, Robert M. Kliegman RM, Hal B (eds). Nelson Textbook of Pediatrics. Philadelphia: WB Saunders, 2000. 16. Kayhan M. Z-Skoru ile izlenen büyüme geliþmenin anne sütü alma, diyare ve akut solunum yolu enfeksiyonu açýsýndan deðerlendirilmesi. Marmara Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý Anabilim Dalý Uzmanlýk Tezi. 1992, Ýstanbul. 17. Victora CG, Fuchs SC, Flores AC, Fonseca W, Kirkwood B. Risk factors for pneumonia among children in a Brazilian metropolitan area. Pediatrics 1994; 93: 977-985. 18. United Nations Development Program (UNDP). Human Development Report 2002. New York: UNDP, 2002. 19. Hatun Þ. Çocuk Haklarý Sözleþmesi ve Türkiye de Çocuklarýn Saðlýk Hakký, I. Ulusal Ana-Çocuk Saðlýðý Kongresi Kitabý, 2001 20. Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý, 1998. Saðlýk Bakanlýðý, HÜNEE, Macro International. Ankara, 1999. 21. Etiler N, Dönmez. Bebeklikte aðýrlýk skorlarýnýn izlenmesi ve etkileyen faktörler. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2000; 43: 146-152. 22. Stoll BJ, Measham AR. Children can t wait: improving the future for the world s poorest children. J Pediatr 2001; 139: 729-733. 23. Belek Ý, Hamzaoðlu H. Son 20 yýlda saðlýktaki deðiþim. Toplum ve Hekim 2000; 15: 265-277. 24. Türk Neonatoloji Derneði Çok Merkezli Çalýþma Grubu. Türkiye de Neonatal Mortalite: 1999. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2000; 43: 315-320. 25. Türkiye Nüfus Saðlýk Araþtýrmasý 1993. Saðlýk Bakanlýðý, HÜNEE, Macro International. Ankara, 1994. 26. Hatun Þ, Babaoðlu K, Gökalp AS. Çocuk saðlýðý için önemli bir sorun: saðlýk güvencesi. 45. Milli Pediatri Kongresi Kitabý, 2001. 27. Bircan Z, Kervancýoðlu M, Kýlýnç M, Ýnci D. Güneydoðu Anadolu da Kronik Böbrek Yetmezliði, Sürekli Týp Eðitimi Dergisi 1995; 4: 366-367. 28. Belek Ý, Erengin H, Dedeoðlu N. Antalya Ahatlý Bölgesindeki 0-59 aylýk çocuklarda malnütrisyonu etkileyen risk faktörleri: bir vaka kontrol çalýþmasý. Saðlýk ve Sosyal Yardým Dergisi 1997; 4: 35-44. 29. McLellan F. Countering poverty s hindrance of neurodevelopment. Lancet 2002; 359: 236. 30. Alaimo K, Olson CM, Frongillo EA. Food insufficiency and American school-aged children s cognitive, academic, and psychosocial development. Pediatrics 2001; 108: 43-44. 31. Center on Hunger and Poverty. The consequences of hunger and food insecurity for children, Waltham, 2002. 32. Fleitlich B, Goodman R. Social factors associated with child mental health problems in Brazil: cross-sectional survey. BMJ 2001; 323: 599-600. 33. Golub M, Gorman K, McGregor SG, et al. A reconceptualization of the effects of undernutrition on children s biological, psychosocial, and behavioral development. Social Policy Report 1996; 10: 1-32. 34. Gou G, Harris KM. The mechanisms mediating the effects of poverty on children s intellectual development. Demography 2000; 37: 431-437. 35. Ocak E. Yoksulun evi, Erdoðan N (ed.). Yoksulluk Halleri: Türkiye de Kent Yoksulluðunun Toplumsal Görüntüleri, Demokrasi Kitaplýðý Yayýnlarý, 2002. 36. Stark AD, Bennet GC, Stone DH, Chishti P. Association between childhood fractures and poverty: population based study. BMJ 2002; 324: 457. 37. Önder Ý. Dünyada ve Türkiye de krizin ekonomik analizi Toplum, Saðlýk, Eczacý. Ekonomik Kriz ve Saðlýk Özel Sayýsý. 2002; 1: 3-14.