SANAYİLEŞMENİN TÜRK AİLESİ ÜZERİNE SOSYAL ETKİLERİ



Benzer belgeler
Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

Avrupa Tarihi. Konuyla ilgili kavramlar

Konuyla ilgili kavramlar

Almanya daki Türkler Entegrasyon veya Gettolaflma

İYELİK TAMLAMASINDA ÇOKLUK ÜÇÜNCÜ KİŞİ SORUNU

1. Aşağõdaki üç temel unsur, demokrasi için vazgeçilmez unsurlardõr: - Siyasal katõlõm (Vatandaşlarõn yönetime katõlõmõ, serbest seçimler, partiler)

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora

Elektronik Ticaret Bülteni Eylül Haberler. e-devlet sõralamasõnda Türkiye 9. sõraya yükseldi

DEN 318. Dalga Mekaniği. Ders Notlarõ. Dalga Mekaniğine Giriş. Gemi İnşaatõ ve Deniz Bilimleri Fakültesi. Hazõrlayan. Yrd. Doç. Dr.

ÇOCUK HAKLARININ KULLANILMASINA İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK


KENTSEL ULAŞIM SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (BALIKESİR ÖRNEĞİ)

İ Ç İ N D E K İ L E R

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

Daha yeşil bir gelecek için suyun

Almanya - Türkiye: Az nl klar ve Ço unluklar

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

POMPALARDA TAHRİK ÜNİTELERİ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN 34. GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI

Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. porselenden Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. diğer.

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BASIN BÜROSU

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMA KURULUŞLARINDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2007 OCAK - HAZİRAN

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE SİAD PLATFORMU 7. SİAD ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Lider mi, yönetici mi?

BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM POLİTİKASI

E-Business ve B2B nin A B C si

Girdilerin en efektif şekilde kullanõlmasõ ve süreçlerin performansõnõn yükseltgenmesi,

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

BULUNULAN YAŞA GÖRE HAYATTA KALMA İHTİMALLERİ

İLAN VE REKLAM GELİRLERİNDE VERİMİN ARTIRILMASI

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

İSTANBUL BOĞAZI NDAKİ KÖPRÜLERİN ETKİLERİ

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

YAŞAM KALİTESİ. Yaşam ve Kalite. Son derece sübjektif ve o nispette de rölatif iki kavram. Önce yaşama ve insana bir göz atalõm.

DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP)

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK RAPORU TANITIM TOPLANTISI KONUŞMASI

Türkiye deki Yabanc lar için Gazeteler

ÖZELLEŞTİRME MEVZUATININ TAŞINMAZ MÜLKİYETİ AÇISINDAN İRDELENMESİ

ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞME YE EK ÇOCUKLARIN SİLAHLI ÇATIŞMALARA DAHİL OLMALARI KONUSUNDAKİ SEÇMELİ PROTOKOL

TÜNEL KALIP YAPIDA KULLANICI GEREKSİNİMLERİ

sahiptir. 450 kişilik oturma kapasitesi bulunan kütüphanede, 15 adet Internet bağlantõ noktasõ

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

Nitelikli Elektronik Sertifikanõn İptal Edilmesi EİK m.9 f.1 e göre,

İktisat Tarihi II

Önemli Finansallar. Önemli Rasyolar T 2004T F/K F/DD

KAPİTALİZMİN GELECEĞİ: YARININ DÜNYANISI NASIL ŞEKİLLENDİRİYOR?

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

ÇİN, AVRUPA VE RUSYA İLE YAŞAMAK

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

Teminatlandõrma ve Kar/Zarar Hesaplama

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

GPS İLE HAREKET HALİNDEKİ ARAÇLARDAN ELDE EDİLEN GERÇEK ZAMANLI VERİLERİN ORTA ÖLÇEKLİ CBS ÇALIŞMALARINDA KULLANILABİLİRLİĞİ

Kõrgõzistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türk Cumhuriyetleri hakkõnda genel bilgiler veren yayõndõr.

SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!! SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!!

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ KONUŞMASI

(Noise in Pumps) Reşat Gün Taşel Alarko-Carrier

Yaz l Bas n n Gelece i

yaşlõlara olanaklar sunan, destekleyici ortamlarõn sağlanmasõ konusunda bilgiler veren yayõndõr.

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Seçim ve Seçim Sistemleri, Türkiye deki Seçim Sistemi Uygulamalarõ ve Bir Model Önerisi

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ


Hazine Müsteşarlõğõndan:

Kurum :Ceza İnfaz kurum ve tutukevlerini, İdare :Ceza İnfaz kurum ve tutukevleri müdürlüklerini, ifade eder. Esaslar

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Finansal İstikrar ve Finansal İstikrara Yönelik Kamusal Sorumluluk Çerçevesinde Para Politikasõ: Türkiye Analizi

EĞİTİMİN TOPLUMSAL(SOSYAL) TEMELLERİ. 5. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Bildirge metninin geniş çapta dağõtõmõnõn arzu edilir olduğunu düşünerek,

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN AVRUPA BİRLİĞİ KONFERANSI KONUŞMASI

Türk Akreditasyon Kurumu. Doküman No.: P509 Revizyon No: 01. Kontrol Onay. İmza. İsim

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA SEMPOZYUMU (8 Aralõk 1995) Mayõs-1996 ANKARA

GELİŞİM PLANI ÇALIŞMALARI

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

POMPALARDA ENERJİ TASARRUFU

5 MART 2002 TARİHİNDE ESKİŞEHİR DE KARAKOLLAR, HUZUREVİ VE YETİŞTİRME YURTLARINDA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ RAPOR

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan'õn Türkiye SİAD Platformu Kayseri Başkanlar Kurulu konuşmasõ

RESMİ GAZETE (24 Ekim 2003 tarih ve sayılı)

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

OSMANLI DEVLETİNİN DİĞER DEVLETLERLE İKTİSADİ İLİŞKİLERİ * GİRİŞ

27 Şubat 2003 TS/BAS/ TÜRKİYE DE GİRİŞİMCİLİK ÖZET BULGULAR

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

DOĞU ANADOLU PROJESİ ANA PLANI

Ulaşım Coğrafyası. Konu 10 Ulaşım biçimleri (Deniz ulaşımı)

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

T.C. KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS KATALOĞU

DERAYMAN OLAYLARININ MUHTELİF NEDENLERİ VE DERAYMAN RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN ALINACAK ÖNLEMLER

Tebliğ. Sermaye Piyasasõnda Bağõmsõz Denetim Hakkõnda Tebliğde Değişiklik Yapõlmasõna Dair Tebliğ (Seri: X, No:20)

Transkript:

TC SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ SANAYİLEŞMENİN TÜRK AİLESİ ÜZERİNE SOSYAL ETKİLERİ DANIŞMAN YRD. DOÇ. DR. METİN İŞÇİ HAZIRLAYAN RAHİME SOYYİĞİT ISPARTA 2002

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... i KISALTMALAR... iii GİRİŞ... iv BİRİNCİ BÖLÜM SANAYİLEŞME A. Sanayileşmenin Doğuşu... 1 B. Sanayileşmeyi Hazırlayan Sebepler... 5 C. Sanayi İhtilâli ve Ona Bağlı Değişmeler... 13 D. Sanayileşmenin İnsan Hayatında Meydana Getirdiği Yenilikler... 21 E. Sanayileşmenin Kültür ve Toplum Üzerine Etkileri... 25 İKİNCİ BÖLÜM AİLE A. Aile ve Evlilik Nedir?... 27 1. Evlilik ve Evlilik Çeşitleri... 27 2. Aile ve Aile Çeşitleri... 30 B. Ailede Şiddet... 43 C. Ailenin Önemi ve Değeri... 45 D. Boşanma... 46 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SANAYİLEŞMENİN TÜRK AİLESİ ÜZERİNE ETKİLERİ A. Batı Toplumlarında Sanayileşmenin Aileye Etkisi... 50 B. Geleneksel Türk Ailesinin Temel Özellikleri... 52 C. Geçmişten Günümüze Türk Ailesinde Kadının Yeri... 64 D. Sanayileşmenin Türk Toplum Yapısı Üzerine Etkileri... 68 1. Sanayileşmenin Ekonomik Davranışlara Etkileri... 68 i

2. Sanayileşmenin Sosyal ve Toplumsal Etkileri... 68 3. Kültürel Değişmelerin Türk Aile Yapısına Etkileri... 68 4. Sanayileşmenin Türk Aile Yapısına Etkileri... 70 E. Bugünkü Türk Ailesinin Sorunları... 76 1. Sosyal ve Kültürel Yapıdaki Değişmeler... 76 2. Ekonomik Şartlar, Değişim ve Sanayileşme... 77 ANKET... 79 SONUÇ... 85 BİBLİYOGRAFYA... 89 ii

KISALTMALAR AAK age agm ABD AİTİA AKDTYKAKM AYKAKM bkz BAAKB Çev DİE Dr EBF GOÖOTE İng MEB Prof s SBF TTK TC TODAİ vb yy : Aile Araştırma Kurumu : adı geçen eser : adı geçen makale : Amerika Birleşik Devletleri : Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi : Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi : Atatürk Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi : bakınız : Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı : Çeviren : Devlet İstatistik Enstitüsü : Doktor : Eğitim Bilimleri Fakültesi : Gazi Orta Öğretmen Okulu ve Terbiye Enstitüsü : İngilizce : Milli Eğitim Bakanlığı : Profesör : sayfa : Siyasal Bilgiler Fakültesi : Türk Tarih Kurumu : Türkiye Cumhuriyeti : Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi : ve benzeri : yüzyıl iii

GİRİŞ Kalkınma ve gelişmişliğin göstergesi olan sanayileşme, her alanı kontrolü altına alarak hayatımızı etkilemektedir. 19.yy a damgasını vuran sanayi, önceleri üretim safhalarını meydana getiren çabaların toplamı olarak algılanırken, günümüzde sadece insanların ihtiyaçlarını her yönüyle çeşitli malların üretimi ile hammadde ve ürünlerin değişimini ifade etmektedir. Aslında sanayileşme, ortaçağın belirtisi olan skolastik düşüncenin insan çabasına yenilgisinin göstergesidir. Endüstrileşme öncesi serf, köle ve din zümreleri gibi kısımlara ayrılan feodal toplum tipleri, endüstrileşme sonrası mavi yakalı bilim adamlarıyla beyaz yakalı teknik elemanlar ve emeğinden başka sermayesi olmayan işçiler olarak yeniden şekillenmiştir. Feodal yapının yıkılışıyla şehirlerin doğması ve endüstrileşmenin hızlanması sonucunda, nüfus artışı ile beraber ortalama insan ömrünün uzamasını getirmiştir. Sonunda endüstri hareketi, tren katarı gibi her şeyi arkasından sürükleyerek yeryüzünü kaplamıştır. 1769 yılında James Watt ın icat ettiği buhar makinesi ile önem kazanan sanayileşme olayı dalga dalga her alana yayılmıştır. İşte insanlığı bu şekilde kuşatan ve derinden etkileyen sanayileşme, en büyük etkilerinden birini de hiç şüphesiz aile üzerinde göstermiştir. Sanayileşmeyle beraber yapısı ve fonksiyonu tamamen değişen aile, teknolojinin bütün ürünlerinden yararlanarak yepyeni bir şekil kazanmıştır. Bu teknolojik imkânlar aileyi o derece kuşatmıştır ki, artık kendi yağıyla kavrulan ve dışa kapalı ailenin yerini, işbölümü ve hiyerarşik işbirliğine terkeden modern aile almıştır. Sanayileşmeyle beraber cinsiyete dayalı işbölümünün yerini, insan haklarına dayalı demokratik ve sosyal aileye terkederken, fertler üzerinde de etkisini hissettiriyordu. iv

Çağımızın en büyük gerçeği olarak her alanda etkisini hissettiren sanayileşme, halen canlılığını ve aktüalitesini korumaktadır. İşte bütün bu faktörleri ele alan bu çalışma üç bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde sanayileşmenin doğuşu başlangıcından itibaren kronolojik olarak sıralanmış ve sanayi ihtilali öncesi dönem incelenmiştir. İkinci bölümde çalışmamızın özünü oluşturan aile çeşitli şekilleriyle ele alınarak, onun sanayileşmedeki rolüne dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde çalışmamızın özünü oluşturan sanayileşmenin Türk ailesi üzerine sosyal etkileri incelenmiştir. Ayrıca konuyla ilgili bir anket çalışması yapılarak değerlendirilmiş ve sonuç bölümünde de çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular ortaya konulmuştur. v

BİRİNCİ BÖLÜM SANAYİLEŞME A. SANAYİLEŞMENİN DOĞUŞU Sanayileşmenin temelini oluşturan feodalite Avrupa nõn ortaçağdaki siyasi, sosyal, ekonomik ve hukuki düzenini belirleyen sistemdir. Norman ve Macar istilâlarõ yanõnda 6.yy dan itibaren doğu ve batõ Akdeniz sahillerinde İslâm medeniyetinin yavaş yavaş yayõlmasõndan sonra, Avrupa ülkelerinin doğu ile ticaret bağlarõ koptu. 1 İstilâlara bağlõ olarak ticaret hayatõnõn durmasõndan sonra toprağõ olmayan ve yaşamõnõ toprakla sürdürmek isteyen insanlar şehirlerden kõrsal kesimlere göç etti. Daha sonra serf adõnõ alan bu insanlara senyör; işleyebilecekleri toprağõ, kullanacaklarõ araç ve gereçleri veriyor, ayni yardõmda bulunuyor, istilâ ve yağmalara karşõ onlarõ koruyor, adâleti, düzeni ve asayişi sağlõyordu. Serflerin de senyörün yaptõğõnõn karşõlõğõ olarak; topraklarõnõ işleme, ürünlerini kaldõrma v.b. hizmetleri yapõyordu. 2 Feodal düzende, toprağõn çok önemli bir yeri vardõ. Toprağa sahip olan kişi, aynõ zamanda siyasi iktidara da sahip oluyordu. Malikâneler derebeylerine aitti ve topraklar; ya savaşta kazanõlan başarõlar neticesinde ya da miras yoluyla veya daha başka yollardan elde edilmekteydi. Topraklarda çalõşanlarõn derebeyine olan bağlõlõğõ ve derebeyinin de çalõşanlarõ koruma gibi bir alõşkanlõğõ vardõ. 3 Malikâne sahibinin; serflerini kaybetmemek ve insan gücünü yitirmemek için onlarõ devamlõ kontrol altõnda tutmasõ ve özel izin dõşõnda malikâne dõşõndan 1 Ayferi GÖZE, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayõnlarõ, İstanbul 1989, s.60-62. 2 GÖZE, age, s.63. 3 Zeyyat HATİBOĞLU, İktisat Bilimine Giriş, İşletme Fakültesi Yayõnlarõ, İstanbul 1989, s.39. 1

evlenemeyecekleri şeklinde kurallarõ vardõ. Serfin ailesi de, malikânenin taşõnmaz mallarõ arasõnda sayõlõyordu. Serflerin çocuklarõ hiçbir zaman özgür kadõnlarla ve malikâne dõşõndan evlenemez, izin almadan mallarõnõ satamaz, toprak sahibini dava edemezdi. Serfin ölümü halinde mirasõnõ almak için gereken vergi ödenir ve ondan sonra miras alõnabilirdi. 4 6 ve 11.yy lar arasõnda yaşanan yoksulluk döneminde, doğu Akdeniz de yer alan Cenova ve Pizza gibi şehirlerin Müslümanlara karşõ başlattõklarõ mücadele haçlõ seferleri ile devam ediyordu. Diğer taraftan İskandinavyalõlarõn Rus nehirlerinden yararlanmasõ sonunda, doğu medeniyetleri ile bağlantõ sağlandõ ve ticaret de canlanmaya başladõ. 11.yy dan itibaren Avrupa da tarõmõn yerini ticaret ve el sanatlarõ almaya başladõ. 5 Ticaretin gelişmesi ve şehirlerin hem sayõsõnõn hem de nüfusunun artmasõna paralel olarak köylüler, özgürlüklerini satõn alabilir duruma geldi. Girişim serbestliği, kişi özgürlüğü ve özel mülkiyetin önemi arttõ ve 13.yy serflerin toptan azat edilmeye başlandõğõ yüzyõl oldu. Artõk, tek zenginlik kaynağõnõn toprak olduğu zamanlar geride kaldõ ve onun yerini ticaret aldõ. 6 Aynõ tarihlerde, şehirlerdeki bütün meslek üyeleri loncalar halinde örgütlenmişti. Her loncanõn dõşarõdan gelebilecek tehlikelere ve rekâbete karşõ korunmak için, kendilerine ait tüzük ve yönetmelikleri vardõ ve kurallara uymayanlar cezalandõrõlõrdõ. Bu kuruluşlar bir yandan ticaret ve sanayinin gelişmesine yardõm ederken, diğer yandan da kapitalizmin yayõlmasõnõ önlemiştir. 7 Yeni şehirlerin kurulmasõ ile birlikte, malikâne çevresi dõşõnda oturan burjuva adõ verilen bir sõnõf ortaya çõktõ. Ticaretten zengin olan kişilerden meydana gelen burjuva; hõzla güç kazanarak iktisadi alanda feodaliteye son verdi, düşünce, bilim ve kültürde yeni bir dünya görüşü getirdi. Derebeyliğin yõkõlmasõ, tekniğin 4 Leo HUBERMAN, Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyõla (Çev:Murat BELGE), İletişim Yayõnlarõ, İstanbul 1995, s.17. 5 GÖZE, age, s.71. 6 GÖZE, age, s.74. 7 Metin İŞÇİ, Siyasal Değişme, Der Yayõnlarõ, İstanbul 1998, s.70-74. 2

gelişmesi ve merkantilizmin yerleşmesindeki payõ büyük olan burjuva, sanayileşmeye de öncülük etti. Sömürgeler ve sağlanan ucuz insan emeği ile, bol ve ucuz miktardaki mallara geniş pazarlar bulundu. Kazanmõş olduğu siyasi ve ekonomik güçle bir yandan devlete hakim olan burjuva, diğer yandan da sömürgeciliğin yayõlmasõnõ sağladõ. 8 Doğudaki ticaret yollarõ kapanan batõ coğrafi keşiflerle birlikte; okyanuslarõ aştõ, yeni kõtalar, yollar ve ülkeler buldu. Sömürgelerde bulunan hazineler ve zamanla elde edilecek olan (gümüş, altõn v.b.) madenler, Avrupa ya getirildi ve burjuva sõnõfõ daha da zenginleşti. Soylularõn topraklarõnõ ticaretten zengin olan burjuva sõnõfõnõn satõn almasõyla soylular eski güçlerini kaybetti. Portekiz, İspanyol, İngiliz, Fransõz ve Hollandalõ denizciler keşfettikleri yerlerde koloniler kurdu ve sömürgecilik faaliyetleriyle birlikte merkantilizm de başlamõş oldu. Coğrafi keşiflerle zenginleşen İspanya, ne fikir ne de sanat alanõnda Avrupa kültürüne bir katkõda bulundu. Gelen altõnlarla saray, konak, kilise v.b. lüks yapõlar yapõlõp, bu paralarõn Avrupa ve Akdeniz ekonomisine girmesi sağlandõ. Zenginleşen Avrupa, kültür ve sanat hareketlerini destekledi ve rönesansõn doğmasõna zemin hazõrladõ. Sanattan ve edebiyattan zevk alan insanlarla, bunlarõ destekleyen insanlarõn sayõsõ arttõ ve keşiflerle birlikte ticaret yollarõ da değişti. Akdeniz deki limanlar önemini kaybederken, Atlas Okyanusu kõyõsõndaki şehirlerin ve limanlarõn (Lizbon, Londra v.b.) önemi arttõ. 1869 yõlõnda Süveyş Kanalõnõn İngilizler tarafõndan yapõlõp açõlmasõyla, Akdeniz in ve Müslüman ülkelerin önemi artacaktõ, fakat bunun için üç asõr beklenmesi gerekiyordu. 9 Ekonomik ve sosyal bakõmdan gelişmiş olan ülkelerin, kültürel ve ekonomik benliğini kaybeden ülkelerin hem yeraltõ, hem de yerüstü kaynaklarõnõ kontrol altõna almasõna sömürge, bir milletin veya devletin bir başka ülkeyi veya milleti kendi çõkarlarõ doğrultusunda kontrol altõna almasõna da sömürgecilik adõ verilir. 10 Coğrafi 8 GÖZE, age, s.72-76; İŞÇİ, Siyasal Değişme, s.45. 9 Veli ŞİRİN, Tarih, Gendaş Yayõnlarõ, İstanbul, s.123; Kazõm Yaşar KOPRAMAN ve Diğerleri, Tarih 2, MEB Yayõnlarõ, TTK Basõmevi, İstanbul 1993, s.39. 10 Metin İŞÇİ, Kültür Sömürgeciliği ve Eğitim, Turan Yayõncõlõk, İstanbul 1995, s.55. 3

keşifler ve haçlõ seferleri ile zenginlik ve refah içinde gördükleri doğu ülkelerinin zenginliklerini ele geçirmek isteyen batõlõlar, hem doğu ülkeleriyle olan ticareti hem de buralardaki kolonilerin sayõsõnõ arttõrdõ. Ekonominin ele geçirilmesinden sonra üretilen mallar için pazar sağlandõ. Böylece ülke, istilâ ve savaşa gerek kalmadan ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal yönden fethedilmiş oluyordu. Ayrõca sömürge faaliyetleri için okullar, işyerleri, yazõhaneler v.b. kuruluşlarõ açmaktaydõ. 11 Antik çağlarda koloniler aracõlõğõyla yapõlan kolonizatörlük faaliyetleri, zamanla şekil ve isim değiştirerek sömürgecilik adõnõ aldõ. Sömürgecilik bir ülkenin sadece ekonomisini ele geçirmek değildir, bunun yanõnda kendi ülkesinin dil, din, gelenek ve göreneklerinin de sömürülecek ülkeye götürülmesi ve orada yaşatõlmasõdõr. Gelişmekte olan ülkelere uygarlõk ve özgürlük düşüncesiyle götürülen sömürgecilik, açlõk ve yoksulluktan başka bir şey getirmemiştir. 12 Çağdaş TC nin kurulup yükseltilmesinin önderi olan Mustafa Kemal Atatürk, bütün Asya ve Afrika ülkelerinin sömürgecilikten kurtuluş ve bağõmsõzlõk hareketlerinin esin kaynağõ olmuş ve olmaya da devam etmektedir. 13 Yeni topraklar elde etmek ve varolan zenginlikleri kendi ülkesine götürmek gibi amaçlarla yapõlan ilk sömürgecilik faaliyetleri, Atlas Okyanusu ve Amerika kõtasõna yapõlmõştõr. Ortaçağda devam eden kolonizatörlük faaliyetlerinin görünürdeki amacõ, haçlõ seferleri ile kutsal topraklarõ ele geçirmektir. Bu faaliyetlerin gizli hedefi ise, doğu ülkelerinin zenginliklerine sahip olmaktõr. Dini duygularla yapõlan bu faaliyetler sonunda, sömürgecilik ve merkantilizm akõmlarõ ortaya çõkmõştõr. Bir ülkenin sahip olduğu altõn ve gümüş gibi değerli madenlerin, o ülkenin gücünü ve zenginliğini simgelemesine merkantilizm denir. Amerika nõn zengin gümüş ve altõn madenlerinin Avrupa ya taşõnmasõyla, zenginliğin başlõca kaynağõnõn değerli madenler olduğu düşüncesi iyice yaygõnlaştõ. Merkantilizme göre, bir ulusun 11 Özer OZANKAYA, Toplumbilime Giriş, Ankara Üniversitesi SBF Yayõnlarõ No:403, Ankara 1977, s.296. 12 Orhan HANÇERLİOĞLU,Ekonomi Sözlüğü, Remzi Yayõnevi, İstanbul 1997, s.380. 13 OZANKAYA, age, s.300. 4

gücü zenginliği ile ölçülür. Zenginliği sağlayan tek unsur, değerli maden stoklarõna sahip olmaktõr. 14 Merkezi, ulusal ve güçlü bir devlet olmanõn tek yolu, ülkedeki değerli madenlerin yurt dõşõna çõkõşõnõ önlemek ve ülke içine maden girişini kolaylaştõrmaktan geçer. Bu amaçla iç piyasanõn düzene girmesinin ardõndan, dünya ticaret hacmindeki en yüksek payõ almak için hem kendi tüccarlarõnõ korudular, hem de dünyadaki sömürgelerinin sayõsõnõ arttõrdõlar. Devlet tarafõndan oluşturulan ticari tekeller ile de hõzlõ bir sermaye birikimi sağlandõ. 15 19.yy daki teknolojik ilerleme ve bilimsel araştõrmalara paralel olarak, gelişen Avrupa sanayisi kapitülasyonlara neden oldu. Asya ve Afrika kõtalarõnõn zenginliklerinden sonra 15.yy da keşfedilen Amerika kõtasõnõn da zenginlikleri Avrupa ya taşõndõ. Üretim artõşõyla birlikte sermaye artmõş ve kapitalizm doğmuştur. Daha açõk bir ifadeyle merkantilizm kapitülasyonlara, kapitülasyonlar da kapitalizme neden olmuştur. B. SANAYİLEŞMEYİ HAZIRLAYAN SEBEPLER Hõristiyan dininin esaslarõnõn bilime damgasõnõ vurmasõ ve bu dinin kurallarõnõn manastõrlarda yeni bir üslupla öğretilmesine skolastik düşünce denir. Hõristiyanlõk dininin etkili olduğu bu devirde, Aristo ve Eflatun un görüşleri egemendi. 9 ve 15.yy arasõnda devam eden düşünce ve felsefe anlayõşõna skolastik adõ verilmesinin nedeni; manastõr ve kiliseye ait okullarda gelişmiş olmasõdõr. İlâhiyatla kurmuş olduğu çok sõkõ ilişki neticesinde bu devrin filozoflarõ da, din adamlarõ arasõndan çõktõ ve konusunu da Hõristiyan inançlarõ oluşturdu. Skolastik düşünce, Hõristiyan inançlarõnõ açõklamak için Aristotales mantõğõndan yararlandõ. Kilisenin baskõsõ ve bazõ bilim adamlarõnõn tutuklanmasõ nedeniyle, tabiatõ incelemek ve ilmi araştõrma yapma istek ve gücü kalmadõ. Bu devrin ünlü düşünürleri arasõnda; 14 Orhan HANÇERLİOĞLU, Felsefe Ansiklopedisi (Kavramlar ve Akõmlar), Remzi Yayõnevi, İstanbul 1993, cilt 4, s.134; Büyük Larousse, Gelişim Yayõnlarõ, cilt 13, 1986, s.8024. 15 Gencay ŞAYLAN, Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İmge Kitabevi Yayõnlarõ No:109, Ankara 1995, s.23-24. 5

Roscellinus, Abelard, Anselmus, Akinolu Saint Thomas, Okkamlõ William gibi kişiler sayõlabilir. 16 Avrupa da bu olaylar yaşanõrken, Asya da Hz. Muhammed (SAV) in 570 yõlõnda doğup, 610 yõlõnda peygamber olmasõndan sonra İncil de bahsedilen ve en son din olan İslâmiyet ortaya çõkmõştõ. Hõzla yayõlan Müslümanlarõn ilk fetih yaptõğõ yerler, eski Yunan medeniyetinin yaşatõldõğõ Harran, Urfa v.b. şehirler olmuştur. Bu bölgelerden elçiler vasõtasõyla kitaplar istenen kitaplar, Arapça ya aktarõldõ. Tercüme devri adõ verilen bu süre içerisinde, Yunan kültürünün İslâmiyet üzerindeki etkisi en yüksek seviyeye ulaştõ. Eski kültür ve bilgileri alan Müslümanlar, onlarõ kendi ihtiyaç ve düşünce tarzlarõna uygun hale getirdi. 17 Müslümanlar Ön-Asya, eski Yunan, Hint ve Çin medeniyetlerini inceleyip İslâm medeniyetinin temellerini atarken, ortaçağ Bizans ve Avrupa sõ Atina felsefe okulunu kapatmõş ve eski zamanlarõn fikir ve bilgilerini yasaklamõştõr. Avrupa dan gelen öğrenciler İslâm medeniyetiyle birlikte eski Yunan ve Hellenistik medeniyet eserlerini tanõdõ. Günümüz Avrupa medeniyetinin doğuş ve yükselmesindeki en büyük payõ, İslâm bilginleri ve eserleri yapmõştõr. Ancak ünlü felsefeci İbn Rüşd ün düşünceleri ile batõdaki skolastik düşünce yõkõlabilmiştir. 18 Binlerce yõldan beri devam eden Hint, İran, Yunan ve Roma medeniyetlerinin ortasõnda bulunan Müslümanlar, bu medeniyetleri İslâm çemberi ile sentezleyerek İslâm medeniyetinin temellerini attõlar. İslâmiyet i kabul eden her topluluk, önceki bilgi ve kültürünü bunlara ekleyerek daha ileri bir kültür ve medeniyet ortaya koydu. Dünya medeniyetinin gelişmesine katkõda bulunan İslâm medeniyeti, doğuş ve yükseliş sõrasõnda eski Yunan, Hint, Çin, Orta Asya, İran ve Roma medeniyetlerinden yararlanmõştõr. Taklitçi olmayan ve yararlandõklarõ medeniyetleri daha ileriye götüren İslâm medeniyeti, Avrupa ya önderlik etmiş ve sanayileşmenin zeminini hazõrlamõştõr. 19 16 Erdoğan MERÇİL, Büte MERÇİL, Tarih, Altõn Kitaplar Yayõnevi, İstanbul, s.72-73. 17 KOPRAMAN ve Diğerleri, Tarih 1, s.93-94. 18 Faruk SÜMER, Tarih, MEB Yayõnlarõ, İstanbul 1989, s.223. 19 SÜMER, age, s.212; KOPRAMAN ve Diğerleri, Tarih 1, s.93. 6

İnsanlarõn fikirlerine sürekli olarak ket vurulmasõ, İslâm eserlerinin Latince ye tercümesi ile değişti. Aklõ ön planda el alan eserlerin okunmasõ ile, skolastik düşünce ve felsefe anlayõşõ rönesanstan sonra tamamen yõkõldõ. Eski Yunan ve Roma medeniyetlerinin kültür, sanat ve felsefesini örnek alan, aklõ birinci plana koyup her şeyin odağõna insanõ yerleştiren hümanizm düşüncesi egemen olmaya başladõ. Bu durum, insanlarõ kilisenin baskõsõndan kurtardõ ve Avrupa da yeni bir dönemin başlangõcõ oldu. Sanayileşme ile birlikte, skolastik düşünce de etkisini kaybetti. Antikçağ sanat ve bilim düşüncesinin 15 ve 16.yy da Avrupa medeniyeti içerisinde yeniden doğmasõ 20 olan rönesansla birlikte, ortaçağ düşünce sisteminden uzaklaşõlõp eski Yunan ve Roma anlayõşõna dönülmüştür. Batõdaki değişmenin asõl kaynağõ, eski Yunan mitolojisi ve felsefesi ile Roma medeniyetinin sanatõdõr. Batõ medeniyeti değişip gelişirken; Yunan medeniyetinin felsefesini, Roma medeniyetinin de sanatsal özelliklerini almõştõr. Avrupa da rönesansla birlikte bilim, sanat ve edebiyatta yeni görüş ve düşünceler ortaya çõktõ. Ortaçağ boyunca, Avrupa da etkisini hissettiren Aristo nun görüşleri ve skolastik düşünce yõkõlõp düşünce serbestliği meydana geldi. İncil ile Hõristiyanlõğõn çeşitli görüşlerinin yeniden incelenmesi ve yorumlanmasõ olan reform hareketleri sonrasõnda, rönesansa birlikte bilim, sanat ve medeniyette doğu ülkelerinin egemenliği sona erdi ve Avrupa ya geçti. 21 Coğrafi keşifler sonunda Avrupa daki zenginlik arttõ. Sanattan ve edebiyattan zevk alan ve bu işlerle uğraşan insanlarõ teşvik eden insanlar artõnca, Avrupa da restorasyon dönemi başlamõş oldu. Rönesansõn etkisiyle, İtalya da ve diğer Avrupa ülkelerinde mimari eserlerin sayõsõ arttõ. Yeni köprüler, evler, konaklar v.b. binalar yapõldõ. Binalarõn içi, yeni icat edilen eşyalarla döşendi. Eski binalar, yeni mimari usullerle restore edildi. Şehirlerdeki restorasyon köy ve kasabalara yayõldõ. Sanat eserlerinin yapõmõnda kullanõlan bakõr ve gümüş madenlerinin üretimi arttõ. Sanatkârlar, zamanlarõnõn çoğunu sanatla geçirip dini konulara daha az yer verdiler 20 İŞÇİ, Siyasal Değişme, s.46. 21 ŞİRİN, age, s.126-127. 7

ve güzel eserler ortaya çõkardõlar. Boyacõlõk endüstrisinin gelişmesiyle birlikte, boyacõlõkta kullanõlan kalamin maddesi ilk defa bol miktarda çõkarõlmaya başladõ. Kâğõt ve kâğõt endüstrisinde üretim arttõ. Daha önce çok nadir olarak bulunan kitaplar, matbaanõn icadõyla sorun olmaktan çõktõ ve kitap sayõsõ çoğaldõ. Yalnõz ilk basõlan kitaplar iyi bir şekilde basõlõrken, daha sonraki basõmlarda kalõplarõn yõpranmasõ dolayõsõyla baskõlar bozuk oluyordu. Avrupa nõn bir çok yerlerinde maden ve metalürji üretimi arttõ. Şehirler büyüdü ve kentleşme ortaya çõktõ. 22 Avrupa da 1400-1559 yõllarõ arasõndaki değişim sonrasõnda, merkezi otoritenin zayõflamasõ ile imparatorluklarõn yerini milli devletler aldõ. İnsanlarõn üzerindeki ağõr baskõ ve skolastik düşünce, hümanizmi doğurdu. Hümanizm, insan aklõ dõşõnda hiçbir otoritenin kabul edilmediği ve en yüce değer olarak insanõn kabul edildiği bir akõmdõr. Bu konudan olmak üzere, zihniyet değişikliğine bağlõ olarak her alanda yeniliklere girişildi ve özellikle realite, insanõn kendisinde aranmaya başlandõ 23 ve evrimcilik doğdu. Evrimcilik genel anlamõ ile, filogenez ve ontogenez denilen iki teoriye dayanõr. 24 Antik çağda atomcularõn başlattõğõ evrimi Darwin biyolojik, H. Spencer felsefi olarak incelemiştir. Avrupa da bilim, sanat ve edebiyatta yapõlan değişikliklerin ardõndan dinde reform çalõşmalarõ başladõ. Reform; 15.yy sonunda Avrupa nõn büyük bir bölümünde papalarõn hakimiyetinin ortadan kalktõğõ ve Protestan kilisesinin kurulmasõna yol açan, rönesansa paralel olarak Hõristiyanlõğõn Katolik mezhebinde yapõlan değişiklik ve düzeltme çalõşmalarõdõr. 25 Reformun Katolik mezhebinde meydana gelmesinin nedenleri; Katolik kilisesinin Hõristiyanlõğõn amaçlarõndan uzaklaşmaya başlamasõ, din adamlarõnõn mezhebin kurallarõna uymayõp karşõ çõkmalarõ, papalarõn yaptõrdõklarõ saray ve 22 John U. NEF, Sanayileşmenin Kültür Temelleri (Çev: Erol GÜNGÖR), MEB Yayõnlarõ, İstanbul 1986, s.50-53. 23 HANÇERLİOĞLU, Felsefe Ansiklopedisi (Kavramlar ve Akõmlar), s.106-112; Boğos ZEKİYAN, Hümanizm (İnsancõlõk) Düşünsel İçlem ve Tarihsel Kökenler, İnkõlâp ve Aka Kitabevleri, Yelken Matbaasõ, İstanbul 1982, s.1. 24 Adem TATLI, Evrim ve Yaratõlõş, Dumlupõnar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Yayõnlarõ, Kütahya 1998, s.10-11. 25 Meydan Larousse, Meydan Yayõnevi, cilt 10, s.501. 8

şatolarda krallar gibi yaşamalarõ, Hõristiyanlardan topladõklarõ paralarõ eğlenceye harcamalarõdõr. Ayrõca matbaanõn icadõyla birlikte kutsal kitaplarõn tercüme edilmesi ve dini gerçeklerin gün õşõğõna çõkmasõ papalõğõn itibarõnõ sarstõ. 26 16.yy boyunca devam eden mücadelelerden sonra, kilise yöneticileri arasõndaki hiyerarşi İngiltere de muhafaza edildi ve kilise mallarõ satõşa çõkarõldõ, Fransa daki tapõnma usulleri sadeleştirildi. Luther in düşünceleri toplum tarafõndan kabul edildi, İznik Konsili nin hazõrlamõş olduğu İncil metni, temel kitap olarak benimsendi ve Protestan kiliseleri kuruldu. Katolik kilisesinin yolundan gidilerek, İznik Konsili nin hazõrlamõş olduğu metinle Aristoculuk yeniden diriltilmiş oldu. 27 15.yy da İbrani ve Latin dilleri öğrenilerek dini metinler üzerinde inceleme yapõldõ. İncil in çeşitli dillerdeki tercümeleriyle, kilise ve İncil arasõndaki farklõlõk anlaşõldõ ve bir çok din adamõ da Katolik kilisesine uymayacaklarõnõ ilan etti. Katolik kilisesine karşõ çõkan gruba protestan, kurmuş olduklarõ mezhebe de Protestanlõk adõ verildi. Böylece Hõristiyanlõk Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yanõ sõra, Protestanlõk adõnda yeni bir mezhebe de sahip oldu. 28 Katolik kilisesi, rönesans hareketleri sonrasõ oluşan yeni dünya görüşüne göre kendini yenilemek zorunda kaldõ. Katolik kilisesinden ayrõlan ülkelerde, kilisenin mallarõna el konuldu ve pek çoğu da satõldõ. Papalara ve din adamlarõna olan güven azaldõ. Avrupa nõn pek çok yerinde dinin eğitim ve öğretim üzerindeki etkisi ortadan kalktõ. Matbaanõn bulunmasõna paralel olarak, çeşitli dillerde din kitaplarõ basõlmaya başladõ. Hõristiyanlõğõn kutsal kitabõ olan İncil, herkes tarafõndan okundu ve din adamlarõnõn söylemiş olduğu her şeyin doğru olmadõğõ, her şeyin araştõrõlmasõ gerektiği fikri daha da yaygõnlaştõ. 29 Protestanlõğõn batõda doğmasõnõn ardõndan Avrupa daki mezhep birliği bozuldu ve Protestanlõk mezhebinin ortaya çõkmasõyla, yeni mezhebin bir merkezi 26 KOPRAMAN, Tarih 1, s.41-42; ŞİRİN, age, s.128. 27 İŞÇİ, Siyasal Değişme, s.49-52. 28 Musa ÇADIRCI ve Diğerleri, Avrupa Tarihi, Anadolu Üniversitesi Yayõnlarõ No:413, Eskişehir 1991, s.77-78. 29 Güler ŞENÜNVER ve Diğerleri, Sosyal Bilgiler 7, MEB Yayõnlarõ, İstanbul 2000, s.84. 9

olmadõğõ için her ülkede Kalvenizm, Anglikalizm, Prebisteriyen, Luthercilik gibi kollara ayrõldõ. İncil in Almanca, Fransõzca ve İngilizce çevirileri sayesinde halk, dini gerçekleri öğrendi ve papalõk da eski itibarõnõ kaybetti. Katolik kilisesi, bir yandan yeni mezhepler kurulmasõnõ durdurmaya çalõşõrken bir yandan da kendi taraftarlarõnõ tamamen kaybetmemeye çalõştõ. Kilisenin elinde bulunan eğitim ve öğretim lâik bir sisteme kavuşturuldu ve Katolik kilisesi ilkçağ tarihi ile ilgili araştõrmalarõ yasaklamaktan vazgeçti, eski Yunan ve Helen medeniyetleri incelemeye açõldõ. 30 Ticaretten zengin olan kişilerden oluşan burjuva sõnõfõnõn, her alanda serbestliğe ihtiyacõ vardõ. Reform hareketleri sonrasõnda ortaya çõkan Protestanlõk mezhebi, feodalitenin sağlayamadõğõ serbestliği liberalizm ve kapitalizmde buldu. Her konuda aşõrõ hürriyetçiliği savunan sisteme liberalizm, bunun iktisadi hayatta ele alõnmasõna da kapitalizm adõ verilir. Her ailenin kendi ihtiyaçlarõ dõşõndaki fazla malõnõ pazarda satmasõ kapitalizmle başladõ. Önceden her aile, bir maldan kendi ihtiyacõnõ karşõlayacak kadar üretir, diğer ihtiyaç maddelerini de ilkel takas yöntemiyle elde ederdi. 18.yy sonlarõnda ortaya çõkan kapitalizmin tek amacõ, kâr elde etmektir. 31 İşçiden alõnacak verimin maximum, verilen ücretinde minimum olmasõ hedeflenir. Kârõnõ arttõrmak amacõyla teknik gelişmeyi yakõndan inceleyen ve üretimi arttõran kapitalistler sayesinde, sanayi tesisleri kuruldu ve ülkelerin zenginliği de buna paralel olarak arttõ. Bir yandan işçilerin örgütlü şekilde işverenlerle yaptõğõ mücadele, diğer yandan da sanayi verimliliğinin etkisiyle işçilerin çalõşma koşullarõ düzenlendi. Sanayi inkõlâbõyla toplum zenginleşti, fakat insanlar arasõndaki eşitsizlikler de arttõ. Ekonomi politikalarõ ve pazar ekonomisi uygar ve mutlu bir toplum yerine, çatõşmalarõn sürekli olarak arttõğõ bir toplum meydana getirdi. 19.yy başõnda kapitalist düzenin aksaklõklarõ, marxizm ve sosyalizmi doğurdu. 32 30 ŞİRİN, age, s.130. 31 Necati ZİNCİRKIRAN, İzm ler Nedir?, Hürriyet Gazetesi Neşriyatõ, İstanbul, s.15-16. 32 GÖZE, age, s.262. 10

Kapitalizm, akõlcõ ferdiyetçilik akõmõnõn bir parçasõydõ ve pek çok alanda değişikliklere neden oldu. Dinde reformu, bilimsel alanda müspet ilimleri, insan ilişkilerinde sosyal bilimleri, siyasi alanda demokratik hükümeti, iktisadi alanda ise kapitalizmi meydana getirdi. 33 İlerleyen yõllarda kapitalist düzende meydana gelen sorunlar sosyalizmi, sosyalizm de marxizmi doğurmuştur. 16.yy da gelişen kapitalizm, Protestanlõk ile sõkõ sõkõya bağlõdõr. Bu ilişki sonrasõnda; dinin iktisadi, siyasi ve kültürel hayattaki etkisi ortadan kalktõ, yeni fikir, sanat ve edebiyat eserleri ortaya çõktõ ve insanõn ilerlemesinin ancak aklõn üstünlüğüne bağlõ olduğu şeklindeki görüş yaygõnlaştõ. Dinde reform yapõlmasõnõ sağlayan düşünce ile Avrupa daki düşünce yapõsõ yavaş yavaş değişti ve aydõnlanma çağõ başladõ. 17 ve 18.yy da Avrupa da meydana gelen ve akla öncülük eden düşünce sistemine aydõnlanma, bu düşünce sisteminin etkisiyle bilim ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu döneme de aydõnlanma çağõ denir. 34 16 ve 17.yy da meydana gelen düşünce hareketleri, kendinden sonra gelen olaylara bir geçiş niteliği taşõdõğõ için önemi kaçõnõlmazdõr. Ortaçağdaki skolastik düşüncenin rönesans ile çözülmesinden sonra, 17.yy da yeni düşünceler hayatõn her alanõnõ kapsayacak şekilde yaygõnlõk kazandõ. İngiltere de doğup, Fransa da gelişen aydõnlanma felsefesi, 18.yy Fransõz burjuvasõ önderliğinde akla önem veren bir dünya görüşü hümanizmin gelişmesini sağladõ. Evrensel boyutlara ulaşan bu akõm ile, bütün insanlara seslenildi. Doğa bilimlerinin gün geçtikçe güçlenmesi, insanlõk sevgisinin (hümanizm) gelişmesi, insanlarda ferdiyetçi anlayõşõn yaygõnlaşmasõ v.b. dinde reforma neden oldu. Rönesans ve reform hareketleri sonunda dinin mutlak otoritesi ve baskõsõ sona erdi. 35 Aydõnlanma çağõnõn en önemli özelliği, aklõn kazanmõş olduğu önemdir. İnsan aklõnõn, iyi bir yönetim ve toplum yaratacağõ fikri daha da yaygõnlaştõ. Aydõnlanmanõn etkisiyle, birçok reformcu fikirler ortaya çõktõ ve mutlakõyetçi 33 ZİNCİRKIRAN, age, s.14. 34 ŞENÜNVER ve Diğerleri, age, s.85. 35 NEF, age, s.45-46; ÇADIRCI ve Diğerleri, age, s.112-113. 11

hükümdarlarõ etkiledi. Bu hükümdarlar, aydõnlanmanõn etkisiyle katõ mutlakiyetçilikten ayrõlarak, devlet yönetiminde insana daha fazla önem verdiler. Ancak, bu değişiklikler hep sözde kaldõ ve Avrupa daki önemli sosyal gelişmeler büyük halk hareketleri ile ortaya çõktõ. 36 Gerçek varlõğõ oluşturmasõ bakõmõndan ferde öncelik tanõyan düşünce sistemine ferdiyetçilik (bireycilik), bunun yabancõ dillerdeki karşõlõğõna da individüalizm adõ verilir. 37 Ayrõca ferdiyetçilik, rönesansla birlikte ortaya çõkan ve insanõ en yüksek seviyeye çõkaran görüştür. Ferdiyetçiliğe göre, gerçek varlõk toplum değil bireydir. İnsan kendi dõşõndaki her varlõğa karşõ olma eğilim içindedir ve bütün değerler toplumdan değil fertten kaynaklandõğõ için fert topluma tercih edilir. Ferdiyetçilik devlete ve devletçiliğe karşõdõr, toplumu kabul etmez. Çünkü, toplum fertlerden meydana gelir ve toplumsal çõkarlar ferdi çõkarlarõn toplamõdõr. Bireylerin tek başõna elde ettiği başarõ, toplumu da başarõlõ yapar. 38 Ferdiyetçilik akõmõ ihtilâllere neden olmuştur. Bir toplumda meydana gelen köklü siyasal değişiklikler ve düzenin bozulmasõ halinde, eskisinden farklõ bir sistem meydana getirme çalõşmalarõna ihtilâl (devrim) adõ verilir. İhtilâlin amacõ, bozulan bir düzeni yeniden kurmaktõr. İhtilâl; bağõmsõzlõk, insan haklarõ, iktidarõ ve yönetimi ele geçirmek, anarşi ve terörü önlemek v.b sebeplerle yapõlabilir. 39 İhtilâl, bir toplumun tamamõnõ ilgilendiren siyasi, sosyal, ekonomik v.b. olaylarla veya toplumun belli bir kõsmõnda meydana gelen değişmelerle de olabilir (düşünce, edebiyat, eğitim ihtilâlleri gibi). Buhar gücünün makineye uygulanmasõyla gerçekleşen ve fabrika üretiminin ortaya çõktõğõ sanayi devrimi, atomun 36 KOPRAMAN ve Diğerleri, Tarih 2, s.72. 37 Süleyman Hayri BOLAY, Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Akçağ Yayõnlarõ No:182, İstanbul 1999, s.57. 38 İŞÇİ, Siyasal Değişme, s.58. 39 Metin İŞÇİ, Sosyal Yapõ ve Sosyal Değişme, Der Yayõnlarõ, İstanbul 2000, s.110. 12

parçalanmasõyla başlayan atom çağõ insanlõk tarihinde yeni dönemlerin başlamasõnõ sağlayan bilimsel ve teknik devrimlerden bazõlarõdõr. 40 Bağõmsõzlõk için yapõlan ihtilâllerin başarõlõ olabilmesi için; ihtilâli yapacak olan grubun sayõsõnõn ülkenin nüfusunun çoğunluğunu oluşturmasõ ve ihtilâlci grupla yönetici grup arasõnda kültür farkõ olmasõ gerekir. İhtilâllerin başarõlõ olmalarõ ekonomik güce bağlõdõr ve ekonomik olarak desteklenen ihtilâller daha başarõlõ olur. Grup menfaâti veya günübirlik hesaplarla yapõlan ihtilâller demokratik haklarla birlikte, adaletin yaptõrõm gücünün azalmasõna ve düşmanlõklara neden olup toplumda tamiri güç yaralar açabilir. 41 İhtilâlin yapõlmasõnõn ardõndan, gerekli kurumlarõn değiştirilmesine veya değişiklik yapõlmasõ çalõşmalarõna başlanõr. Bağõmsõzlõk ve insan haklarõ için yapõlan ihtilâller, dõşarõdan gelebilecek tehlikelerden etkilenmezse daha başarõlõ olur. İhtilâlin meydana gelebilmesi için; iktidarda olan grubun yapõlan değişikliklere karşõ çõkmasõ ve toplumun içinden bir grubun çoğunluğun isteğine uyarak karşõ harekete geçmesi gerekir. Ayrõca, her ihtilâlin mutlaka bir ideolojisi olmalõdõr. 42 Ferdiyetçiliğin neden olduğu ihtilâlcilik sonunda; yeni akõmlarla birlikte Avrupa nõn siyasi haritasõ değişti ve krallõklar yõkõldõ, çokuluslu devletlerin yerini milli devletler aldõ, milliyetçilik, eşitlik, hürriyetçilik gibi akõmlar önce Avrupa ya oradan da bütün dünyaya yayõldõ, sanayileşme ile ortaya çõkan işçi sõnõfõ sosyalizm, anarşizm, marxizm v.b. akõmlarõn doğmasõna zemin hazõrladõ, yeni ittifâklar ve birlikler kuruldu ve bloklaşmaya doğru gidiş hõzlanmõştõr. C. SANAYİ İHTİLÂLİ VE ONA BAĞLI DEĞİŞMELER Sanayileşme ilk defa, 18.yy Avrupa sõnõn en gelişmiş ülkesi İngiltere de meydana geldi. Sanayi ihtilâlinin İngiltere de ortaya çõkmasõnõn nedenleri; coğrafi 40 Adil İZVEREN, Toplumsal Törebilim (Sosyal Ahlak), AİTİA Yayõnlarõ No.130, Kalite Matbaasõ, Ankara 1980, s.279. 41 İŞÇİ, Siyasal Değişme, s.53. 42 Nihat NİRUN ve Diğerleri, Sosyoloji, MEB Yayõnlarõ No:592, İstanbul 1992, s.142. 13

keşifler, korsanlõk, esir ticareti, savaşlar ve yapõlan ticaret ile İngiltere nin çok zengin bir ülke haline gelmesi, Avrupa nõn diğer devletlerinde aristokrasi ile burjuva arasõnda bir anlaşmazlõğõn ortaya çõkmasõna rağmen, İngiltere de tam tersi bir durumun mevcut olmasõ, feodal bir toplumdan ticari topluma başarõlõ bir şekilde geçen İngiltere de, aristokrasi ve burjuva barõş içinde yaşõyordu. Ayrõca İngiltere fen ve mühendislik alanõndaki çalõşmalara en büyük desteği vermekteydi. 43 Sanayi devrimine kadar İngiltere keşifler, ticaret, sömürgecilik gibi faaliyetlerle orta sõnõfõ da içine alan bir zenginliğe kavuşmuştu. Buluşlara verilen önem, patent sistemi ve zengin demir yataklarõ İngiltere deki sanayiyi başlatan ve hõzlandõran diğer sebepler olmuştur. Bilimin sanayiye uygulanmasõ ile yapõlan yenilikler; tekstil makineleri, buhar gücüyle çalõşan makinelerin bulunmasõ, demir imalatõ v.b. sayõlabilir. Yapõlan icatlarõ uygulamaya koyan girişimciler, alt ve orta sõnõftaki insanlarõn sayõca artmasõnõ sağladõ. Sanayi şehirlerinin kurulmasõyla köyden kente göç arttõ. Sanayileşmeye paralel olarak insanlarõn yaşam standartlarõnõn artmasõ ve sanayide çalõşanlarõn oluşturduğu sanayi toplumuyla hem fabrikalarõn önemi, hem de sayõsõ artmaya başlamõştõr. 44 Şehirlerin kurulmasõnda pazar yerleri ve ulaşõm teknolojisindeki gelişmelerin payõ büyüktür. Çünkü önceleri yõlda bir veya iki kez kurulan pazar ve panayõrlarõn ayda bire düşmesiyle birlikte, pazarlarõn kurulduğu burg çevresinde insanlar yaşamaya başladõ. Tüccarlarõn bu bölgelerde toplanmasõyla hem nüfus arttõ, hem de kentler ortaya çõktõ. 45 Teknolojik gelişmelere paralel olarak insanlarõn hayatõnda meydana gelen boş zaman, işbölümü ve kentleşmeye neden oldu. Genellikle tarõm dõşõ faaliyetlerin yapõldõğõ, üretime ilişkin kararlarõn alõndõğõ ve her türlü üretimin denetlendiği yerleşim birimine kent, bununla birlikte ortaya çõkan olguya da kentleşme adõ verilir. 19 ve 20.yy da, kentlerin nüfusuyla birlikte sayõsõnõ da artmasõyla, kentleşme olgusu ortaya çõktõ. Gelişmiş ülkelerde kentleşme 43 Robert L. HEILBRONER, İktisadi Sorun I (Çev: Demir DEMİRGİL), Çağlayan Kitabevi, İstanbul 1975, s.75-76. 44 HATİBOĞLU, age, s.41-42. 45 GÖZE, age, s.72-73. 14