REKONSTRÜKSİYON DEV BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLAR: 12 OLGUNUN ANALİZİ

Benzer belgeler
DEV BOYUTLARDA DERİ VE YUMUŞAK DOKU KANSERLERİ

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Onkoplastik meme cerrahisi ve yenilikler

Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

MELANOMA DIŞI DERİ KANSERLERİNİN NÜKS ORANLARI: 11 YILLIK RETROSPEKTİF ANALİZ *

Sırt bölgesi bazal hücreli karsinomları (7 olgunun klinikopatolojik özelliklerinin sunumu)

Bazal Hücreli Karsinomada Tanı ve Tedavi Prensiplerimiz Our Principles of Diagnosis and Treatment in Basal Cell Carcinoma

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Mide Tümörleri Sempozyumu

Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi

PRC 29 H 2 PRC 7002 MAKALE SAATİ

Papiller Mikrokarsinomlara Yaklaşım Türkiye Perspektifi

Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ünivetsitesi Acil Tıp AD.

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği

Akciğer Kanserinde Cilt Metastazları

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

mrcc Tedavisinde Olgular Eşliğinde Tartışma

ADRENAL KORTİKAL KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ

(RANULA : TEKRARLAYAN BİR OLGU) RANULA : AĞIZ TABANINDA TEKRARLAYAN BİR OLGU ÖZET

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU

Vaka Sunumu. Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.

ORİJİNAL ARAŞTIRMA ORIGINAL RESEARCH. GİRİŞ

Performance of Cytoreductive Surgery and early postoperative intraperitoneal chemotherapy in a Gastric Carcinoma Patient with Huge Krukenberg tumor

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Omurga-Omurilik Cerrahisi

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

Baş ve Boyun Doku Defektlerinin Rekonstrüksiyonu: 33 Serbest Flebin Analizi

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans / Y. Lisans Tıp Fakültesi Selçuk Üniversitesi 1997

Prognostik Öngörü. Tedavi Stratejisi Belirleme. Klinik Çalışma Dizaynı

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

6 Pratik Dermatoloji Notları

ACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ

KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D.

SEKONDER ISLAN D FLEPLE YANAK REKONSTRÜKSİYONU (OLGU BİLDİRİMİ)(-) ÖZET

Meme Kanserinde Reirradiasyon

Yediyüzyetmişiki Akciğer Kanseri Olgusunda Cilt Metastazı: 5 Yıllık Deneyimin Analizi

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;4(3):44-50

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

DİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

BAŞ-BOYUN LENF NODLARI

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Meme Olgu Sunumu. Gürdeniz Serin. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı. 3 Kasım Antalya

DFSP, Klinik DERMATOFİBROSARKOMA PROTUBERANS (Morfolojik spektrum ve ayırıcı tanı) DFSP, Histopatoloji

YÜZ BÖLGESİ ORTA ve KÜÇÜK ÇAPLI DEFEKTLERİNİN REKONSTRÜKSİYONU

Santral Bölge Diseksiyonunda Lenf Bezi Diseksiyon Genişliği ve Lokalizasyonunun Değerlendirilmesi

Proflaktik santral disekisyon: Yeni bir tartışma alanı. Ashok R. Shaha, MD. Çeviren: Dr. Yalın İşcan*, Dr. Yasemin Giles* * İÜTF Genel Cerrahi ABD

HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ

ALT DUDAK KANSERİNDE TEK AYAĞI

ÜST GÖZ KAPAĞI TAM KAYIPLARINDA FRĠCKE FLEP ĠLE ONARIM*

Rektum Kanseri Lokal Tümör Eksizyonu Radikal Bir Girişim midir?

PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ

UST DUDAK DEFEKTLERINDE PERIALAR KRESENTIK İLERLETME FLEBİ İLE REKONSTRÜKSİYON

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TOTAL TİROİDEKTOMİ SONRASI HİPOKALSEMİ RİSKİ ÜZERİNE ETKİSİ

İTF

Papiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Kliniğimizde Alt Dudak Kanseri Nedeniyle Opere Edilen Hastaların Retrospektif Analizi

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin

MEDİAL KANTAL BÖLGE CİLT DEFEKTLERİNDE REKONSTRÜKSİYON ALTERNATİFLERİ RECONSTRUCTION ALTERNATIVES OF MEDIAL CANTHAL REGION SKIN DEFECTS

Bilateral Senkron Akciğer Tümörlerinde Cerrahi. Adem GÜNGÖR Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi Mart 2013 Kapadokya

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi

BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM TEDAVİSİNDE NÜKS ORANLARI

Abstract. Özet. Giriş. Olgu Sunumu. Başvuru: Kabul: Yayın:

REKTUM KANSERİNDE NEO / ADJUVAN RADYOTERAPİ. Ethem Nezih Oral İstanbul Üniversitesi İTF Rad Onk AD

NAZAL REKONSTRÜKSİYONDA DENEYİMLERİMİZ ve MODİFİYE NAZAL SUBÜNİTELERİN ROLÜ

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

REKONSTRÜKSİYON CİLT KANSERLİ VAKALARIN RETROSPEKTİF GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

10. Güler, M. M., Işık, S., Açıkel, C. Açık Rhinoplasti ve Medpor İmplant ile Semer Burun Onarımı, 19. Ulusal Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi

Transkript:

REKONSTRÜKSİYON TÜRK PLASTİK REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ DERGİSİ Cilt15 / Sayı 2 DEV BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLAR: 12 OLGUNUN ANALİZİ *Aykut Mısırlıoğlu, *Hüseyin Karanfİl, *Mithat Akan, *Tayfun Aköz *Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği, İstanbul ÖZET Bazal hücreli kanserler derinin en sık görülen kanserleridir. Bu tür kanserler sıklıkla düşük dereceli malignite gösterseler de, özellikle büyük boyutlar söz konusu olduğunda daha saldırgan bir karakter gösterebilmektedirler. Dev bazal hücreli kanserler nadir görülmekle birlikte daha kötü klinik seyre sahip oldukları bilinse de, boyutlara bağlı tümörün seyri, gelişimlerindeki risk faktörleri, yaklaşım ve tedavi sonrası nüks etmeleri gibi birçok konu henüz tam olarak aydınlanmamıştır. Çalışmamız metastatik yayılımı olmayan 12 dev bazal hücreli kanserli hastadan oluşmaktadır. Lezyonlardan üçü skalpte, beş adedi yüzde, ikisi toraksta ve bir tanesi torako-lomber bölgelerde teşhis edildi. Bir olgu dışında tüm olgularda cerrahi tedavi uygulandı. Kanserlerde geniş rezeksiyonlardan sonra rekonstrüksiyon için anatomik bölgeye ve tümör boyutlarına bağlı olarak lokal veya uzak flepler ve deri greftleri kullanıldı. Hastalarda takip süresi yaklaşık 3 yıl olarak gerçekleşti. Çalışmamızda dev bazal hücreli kanserlerde lokalizasyonun tümör gelişiminde önemi, histolojik tipler ve tedavide karşılaşılan problemler gibi bazı tartışmalı konular ele alındı. Anahtar Kelimeler: Bazal hücreli kanser, dev, deri kanserleri GIANT BASAL CELL CARCINOMAS: THE ANALYSIS OF 12 PATIENTS ABSTRACT Basal cell carcinomas are the most common cutaneous malignant neoplasms. Although frequently regarded as a low grade malignancy, basal cell carcinoma sometimes shows very aggressive behaviour, especially, where giant lesions are concerned. Giant basal cell carcinoma is a rare skin tumour with aggressive biological behaviour, and much confusions exists about their possible aggressive potential as related to their size, the risk factors their development, their management, and their recurrence after the treatment. Our study includes 12 patients who had giant basal cell carcinoma with no evidence of metastatic dissemination. Three lesions on the scalp, five lesions on the face, three lesions on the trunk and one lesion on the toraco-lomber region were diagnosed. Except one case, all patients were treated with surgically. Depending on the anatomic region and tumour size, we used local or distant flaps and skin grafts for the reconstruction of the defect after the wide excision of the carcinoma. The follow-up period is approximately 3 years. In this study the problems of giant basal cell carcinoma such as the importance of the site location in tumour development, the histologic subtypes involved and problems of treatment are discussed. Keywords: Basal cell carcinoma, giant, skin carcinomas GİRİŞ Deri kanserleri insan vücudundaki tüm kanserlerin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Bazal hücreli kanserler ise tüm tipler arasında insan vücudunda en sık görülen kanser türü olup epidermis bazal membranı ve adneksal yapılardan köken alır. 1 Bazal hücreli kanserlerde etiyoloji tam olarak açıklanamamış olsa da, oluşmalarında ultraviyolenin etkisi en iyi bilinen sebeplerin başında gelmektedir. Kanser hücreleri yaşayabilmek için ciltte mevcut olan konnektif dokulara ihtiyaç duyduklarından, farklı dokularda canlılıklarını sürdüremezler ve metastaz olasılıkları oldukça düşüktür(%0,0028- %0,1). 1 Diğer kanserlere göre genellikle daha iyi bir prognoza sahip olan bu tümörlerde karakteristik özellik, yavaş ve yıllar içerisinde olan bir büyümedir. 1 Genellikle kanser türleri arasında kötünün iyisi olarak kabul edebileceğimiz bu kanser türü, özellikle büyük boyutlu olduğunda, çok daha saldırgan bir klinik seyir izleyebilir. Nadir görülen bu varyasyon, 5 santimetreden büyük lezyonlar olarak tanımlanmıştır. 2,3 Dev bazal hücreli kanserler nadir görülürler ama daha fazla destrüksiyon yaparak derin dokulara invazyon ve metastaz yapabilme özellikleriyle daha kötü bir klinik tabloları vardır. 2 6 73 Geliş Tarihi : 02.05.2007 Kabul Tarihi : 27.07.2007

Literatürde bu tip bazal hücreli kanserler hakkında sınırlı sayıda yayın mevcuttur. 4,5 Bu nedenle; tanımlanmaları, muhtemel klinik davranışları, malignite potansiyelleri, bu özelliklerinin ulaştıkları boyutlarıyla veya klinik tipleriyle ilişkileri, yaklaşım ve nüks etme ihtimalleri üzerinde çok net ve yeterli bilgi birikimi yoktur. 5 8 Bu çalışmada, kliniğimizde tetkik ve tedavisi yapılan 12 dev bazal hücreli kanser olgusunda, 3 yıla kadar izlemlerde karşılaşılan problemler ve elde edilen sonuçlarla literatüre katkı sağlanması amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmada 2000 2007 yılları arasında kliniğimize başvuran 12 dev bazal hücreli kanser olgusu incelendi. Çalışmada incelenen tümörlerin 5 tanesi yüzde, 3 tanesi skalp bölgesinde, 3 tanesi toraks ve bir olguda torakoabdominal bölgede idi. Dokuz hastada daha önce bir tedavi uygulanmamış, 3 hasta ise daha önce tedavi edilen nüks tümörlerdi. Lezyonların en küçüğü 5x6 cm, en büyüğü ise 20x35 cm boyutlarındaydı. Olgularda tümörün büyüklüğü, lokalizasyonu, tipi, uygulanan tedaviler ve tümörlerin klinik davranışı değerlendirildi (Tablo1). Takip süresi en kısa 6 ay ile en uzun 5 yıl olmak üzere ortalama 3 yıl olarak gerçekleşti. Olgular Olgu 1: 62 yaşında, sağ torako-lomber bölgede, boyutları 20x35 cm olan ülsere lezyon. Daha önce tedavi uygulanmayan lezyon, 8 yıl içerisinde bu boyuta gelmiş. Fizik muayenede normal cilt dokusu ile aynı seviyede, kenarları endürasyon gösteren, çok noktada kanama odakları olan ülsere tümör dokusu gözlendi (Resim1). Radyografik tetkiklerde lezyonun alttaki kostal kemiklere invazyonu görüldü. Cerrahi olarak üç adet kostal kemik segmenti ve paryetal plevrayı içine alan eksizyon sonrasında, toraks cidarı prolen mesh ile onarılarak üzerine pediküllü omentum flebi ve deri greftleri ile rekonstrüksiyon yapıldı. Operasyon sırasında Olgu no Yaş/ Cinsiyet Anatomik bölge Boyut cm Histolojik tanı Cerrahi teknik Takip süresi Klinik seyir 1 62/E Torako-lomber 20x35 Nodüler- Serbest 4 yıl ülseratif omentum flep 2 44/E Nazolabial 5x8 İnfiltratif Serrbest TRAM 1.yıl nüks flep 2. yıl ex. 3 45/E Oksipital 5x8 Yüzeyel 5 yıl 4 56/E Verteks 6x8 Duraplasti 18. ay nüks Serbest ALT 2.yıl ex. Nodüler flep 5 62/E Verteks- 8x12 ülseratif Lokal flep-deri 14.ay nüks parietal grefti 2. yıl ex 6 78/K Periorbital 6x9 İnfiltratif - 6 ay 6. ayda ex. infraorbital 7 65/K Skapula 5x6.5 Yüzeyel 4 yıl 8 58/E Deltoid 5x7 3 yıl 9 62/K Skapula 6x6 Yüzeyel 4 yıl 10 67/K Frontal 6x8.5 5 yıl 11 42/E Periorbital 5x6 İnfiltratif Temporal fasyal 3 yıl 1.yıl nüks flep-deri grefti 12 55/K Periorbital 6x9 ALT flep Tablo 1: Olguların; yaş, cinsiyet, tümör boyut ve lokalizasyonu, uygulanan tedaviler ve elde edilen sonuçlara göre dağılımı görülmekte. 74

DEV BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLAR Resim 1: Üstte sağ torako-lomber bölgedeki lezyon altta ise eksizyonu takiben omentum flebi ve deri greftleriyle onarım sonrasında 6. ay görünüm. alınan patolojik örneklemelerde mikroskopik infiltrasyon gözlenmedi ve cerrahi olarak sağlam sınırlar elde edildi. Çıkarılan materyalin tetkikinde; ciltaltı yağlı doku, kas, kemik dokularında ve perinöral invazyon gösteren, infiltratif tip bazal hücreli kansere ait tipik bulgular elde edildi. Hastanın 4 yıllık takiplerinde nüks görülmedi. Olgu 2: 44 yaşında erkek hastada sol nazolabial bölgede 5x8 cm boyutlarında nüks lezyon. Üç yıl önce malar bölgedeki tümör dokusu nedeniyle opere edilen hastada ilk ameliyatından bir yıl sonra ortaya çıkan nüks nedeniyle tekrar sol yanakta tam kat geniş rezeksiyon ve pektoral fleple rekonstrüksiyon yapılmış. Hastanın fizik muayene ve radyolojik tetkikleri tümör dokusunun altta mandibula, medialde nazal oluşumlarda, sert damakta, üstte orbita içine doğru infiltrasyon gösteren geniş tutulumunu gösterdi. Hastada cerrahi olarak altta hemimandibulektomi, sağda bir taraf nazal kemiği içine alan, üstte tüm orbital dokulara uzanan hemen hemen bir yüz yarısını kapsayan geniş rezeksiyon yapıldı (Resim2). Hastanın tekrarlayıcı tümör ve ilerlemiş tablosu nedeniyle mandibulada vaskülarize kemik ile rekonstrüksiyonu ertelendi, mandibula bütünlüğü geçici olarak 2,0 mm. K teli ile oluşturularak yumuşak doku rekonstrüksiyonu için transvers rektus abdominis serbest kas-deri flebi kullanıldı (Resim2). Hastanın takiplerinde 14 ay sonra kafa tabanına ve nazofarenkse doğru büyüyen nüks Resim 2: Yukarda geniş cerrahi rezeksiyon sonrası oluşan defekt, altında ise serbest transvers rektus abdominis kas-deri flebiyle yapılan onarımdan sonraki erken dönem izlenmektedir. gelişti ve uzak metastaz bulgusu görülmedi. Tedavisi medikal olarak devam edilen hastada, takip eden aylarda çiğneme ve yutma fonksiyonlarında güçlük ortaya çıktı. Hasta postoperatif 2. yılında kaybedildi. 75

TÜRK PLASTİK REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ DERGİSİ Cilt15 / Sayı 2 Olgu 3, 4 ve 5: Sunulan bu üç olgu 45, 56 ve 62 yaşlarında skalp dokusunda dev bazal hücreli kanser görülen erkek hastalardır. Sırasıyla 3. olgu oksipitalde 5x8 cm, 4. olgu verteksde 6x8 cm ve 5. olgu verteksten paryetal bölgeye uzanan 8x12cm boyutlarında lezyonlardan oluşmaktadır. 3. olgu 4yıl, 4. olgu 6 yıl ve 5. olgu 4,5 yıllık bir dönemde bu boyutlara ulaşmış. Üçüncü olgu daha önce başka bir merkezde opere edilmiş, 4. ve 5. olgu ise ilk defa bir hastaneye başvurmuş. Tüm skalp tümörlerinde tümör kenarları endüre görünümde, tümör yüzeyleri düzensiz, epidermal erozyonlara eşlik eden ülsere görünüm mevcuttu. 3. ve 5. olguda ülser zemininde muhtemel geçirilmiş kanama odaklarına bağlı yer yer fibrin artıkları görülmekteydi. Olguların tümünde cerrahi olarak tümörler sağlam cerrahi sınırla eksize edildi. 3. olguda deri greftleri ile defekt onarıldı. 4. olguda tümör dokusu kortikal dokuya invazyon gösterdiğinden, korteks dokusunu içine alan derinlikte eksizyonu takiben beyin cerrahisi tarafından alloplastik materyallerle rekonstrüksiyonu yapıldı. Yumuşak doku için serbest anterolateral thigh flebi kullanıldı. 5. olguda tümör merkezinde küçük bir alanda kemik invazyonu görüldü, bu alanda kortikal defekt lokal skalp flebiyle, diğer alanlarda ise deri greftleriyle onarım yapıldı. Hastalarda yapılan izlemde tümör dokusu en küçük olan 3. olguda 5 yıl boyunca nüks izlenmedi, tümör dokusu daha büyük ve kemik destrüksiyonu olan 4. ve 5. olgular takip eden içerisinde nüks nedeniyle kaybedildi. Olgu 6: 78 yaşında kadın hastada sağ yüz yarısında 6x9 cm boyutlarında, sağ yanak bölgesinde deri, deri altı, maksiller kemik ön duvarı, üstte periorbital yumuşak dokular ve orbita içine yayılarak glob dokusunda destrüksiyon yapmış infiltratif tip bazal hücreli kanser olgusu. Hastada tümör dokusu sağ yüz yarısında tüm orbita içi yumuşak dokuları ve maksiller sinus ön duvarını eriterek ilerlediğinden, inspeksiyonda orbital kemikler ve maksiller sinus arka duvarına doğru geniş bir kavite görülmekteydi (Resim 3). Herhangi bir tedavi seçeneğini kabul etmeyen hasta takip eden 6 ay içerisinde sekonder enfeksiyonlara bağlı komplikasyonlarla kaybedildi. Olgu 7, 8, 9: Yedinci, sekizinci ve dokuzuncu olgular gövde üzerinde lezyonu olan hastalardır. 7. olgu 65 yaşında kadın hasta olup lezyonu toraks arkasında skapula üstünde 5x6,5 cm. boyutlarında, 8. olgu 58 yaşında erkek hasta olup lezyonu sağ deltoid bölgede 5x7 cm boyutlarında, 9. olgu ise 62 yaşında kadın olup skapula üstünde 6x6 cm boyutlarında lezyonu mevcuttu. Lezyonların oluş süreleri hastalardan alınan bilgilere göre 7. olguda 3, 8. olguda ise 4 ve 9. olguda ise 2 yıldır. Lezyonlar sağlam cerrahi sınır elde edilecek şekilde eksize edildi ve oluşan defektler deri greftleriyle onarıldı. Hastaların 4 yıla varan takiplerinde nüks izlenmedi. Olgu10: 67 yaşında kadın hastada frontalde sol bölümde yer alan 6x8,5 cm boyutlarında düzensiz kenarlı ve üzeri ülsere lezyon. 7 yıllık hikâyesi olan tümör ülseratif tip olarak rapor edildi. Eksize edilen tümör dokusu sonrasında defekt için deri greftleri kullanıldı. Hastanın 5 yıllık takiplerinde nüks izlenmedi. Resim 3: Solda orbital dokular ve sağ maksiller bölgede ağır destrüksiyon gösteren tümör dokusu, sağda ise medial kantal bölgeden köken alarak geniş tutulum gösteren dev bazal hücreli kanser olgusu. 76

DEV BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLAR Olgu11,12: Sunulan bu iki olgu sırasıyla 42 ve 55 yaşlarında erkek hastalar olup periorbital bölge bazal hücreli kanserleridir. Onbirinci olgu sağ orbita lateralinde 5x6 cm, diğer olgu ise sol medial kantal bölgeden köken alan göz kapakları, orbital dokular, burun sırtı ve glabellar bölgeye yayılım gösteren 6x9 cm. boyutlarında lezyondan oluşmaktadır. Her iki olguda da lezyonlar ülseratiftir. 42 yaşındaki olgu daha önce başka bir merkezde lezyonun eksizyonu ve greft uygulanarak opere edilmiş sonradan nüks görülen hasta, 12. olgu ise operasyon esnasında orbita içerisine uzanım gösterdiği tespit edilerek ekzanterasyon yapılan hastalardır. İki olgunun ekzanterasyon sonrası rekonstrüksiyonları; 11. olguda temporal fasya flebi ve deri greftleriyle, 12. hastada ise antero-lateral uyluk flebiyle yapıldı. 11. olguda 1 yıl sonra nüks ve tekrar eksizyon yapıldı. Olguların 3 yıla kadar takiplerinde başka bir problemle karşılaşılmadı. TARTIŞMA Bazal hücreli kanserler beyaz ırkta görülen en sık kanser türü olup, her geçen yıl görülme sıklığı daha da artmaktadır. 1 Klinik olarak genellikle yavaş seyirli küçük lezyonlardan oluşan bu kanserler, nadiren büyük boyutlara ulaşabilmektedirler. 1,4 Dev bazal hücreli kanserler histolojik olarak diğerlerine göre farklılık göstermeseler de, kanser hücrelerinin davranışları daha farklı olabilmekte, dermis dokuları ve ekstradermal dokularda sıklıkla infiltrasyon görülebilmektedir. 2,4 Dev bazal hücreli kanserler hakkında yapılan güncel bir gözden geçirme makalesinde Lorenzini 4, toraks duvarında 6x2 cm boyutlarında bir olgu sunarak, son 40 yılda toplam 29 adet dev bazal hücreli kanser olgusunun yayınlandığını belirtmiştir. Kikuchi 5 yine bu konuda son 35 yılda 10 cm boyutlarına ulaşan toplam 13 adet olgu yayınlandığını bildirmiştir. Literatürde çok fazla bilgi birikimi olmayan dev bazal hücreli kanserler hakkında halen birçok tartışmalı konu mevcuttur. 8 Bu tümörler hakkında önemli sorulardan biri; tümör büyüklüğünün mortalite ve morbiditeye olan etkisidir. 9 Tümörün boyutunun klinik seyirde etkili olduğunu destekleyen çalışmalar, büyük tümörlerde daha büyük bir büyüme hızı ve böylece daha kötü prognozu işaret ederler. 9 Randle yaptığı çalışmada dev bazal hücreli kanserlerde diğerlerine göre daha farklı bir büyüme hızı mevcut olmadığını, tümörün büyüklüğünün onun süresine bağlı olduğunu ve hastalardaki ihmalin bu tümörlerde önemli bir faktör olduğunu belirtmiştir. 2 Çalışmamızda sunulan olgularda göreceli olarak daha büyük olan tümörlerde beklenenin aksine daha iyi klinik seyir gözlemlendi. Burada dikkat çeken bir konu daha büyük boyutlu olsalar da baş ve boyun dışında gelişen tümörlerde daha iyi sağ kalım elde edildiğidir. Bunun aksine, özellikle yüz bölgesinde tümörü olan olgular, diğerlerine göre daha az büyüklükte oldukları halde daha kötü klinik seyir gösterdiler. Baş ve boyunda birçok hayati önemi olan organın yakın komşulukta olması, genellikle yerel harabiyet yaparak ilerleyen bu tümörlerin daha kötü seyretmesini açıklayabilir. Bununla birlikte bu tümörlerin embriyolojik geçiş bölgelerinde daha hızlı ilerledikleri zaten bilinmektedir. 1 Dev bazal hücreli kanserlerde lokalizasyon önemli diğer bir faktördür. 8 Fark edilmesi geciken vücudun açıkta olmayan bölgelerinde daha çok görüldüğünü destekleyen çalışmalar olmakla birlikte, bu kanserlerin vücutta dağılımının eşit olduğunu gösteren yayınlar da mevcuttur. 10,12 Çalışmamızda elde edilen bulgular ise bu kanserlerin baş ve boyunda daha sık görüldüğü yönündedir. Sunulan olgulardan 8 tanesi baş boyun bölgesinde olup diğerlerine göre daha kötü bir klinik seyir izlediler. Buna karşılık güneş görmeyen bölgelerdeki tümörler daha büyük boyutlu olarak karşımıza çıkmakla beraber, daha iyi bir klinik seyir gösterdiler. Dev boyutlu olmayan bazal hücreli kanserlerde yapılan çalışmalarda, en sık olarak baş ve boyunda görülen bu tümörlerde lokalizasyonun klinik seyirde önemli olduğu ortaya konmuştur. 1,13-15 Çalışmamız bu özelliğin dev bazal hücreli kanserlerde de benzer olduğunu desteklemektedir. Dev bazal hücreli kanser gelişiminde histolojik alt grupların etkisi üzerinde kesin bilgiler mevcut değildir. Bazı histolojik alt gruplar ile bu kanserlerin gelişiminin bağlantısı olduğunu öne süren çalışmalar olsa da bunu desteklemeyen yazarlar da mevcuttur. 7, 9, 16 Çalışmamızda sunulan kanserlerin 6 tanesi nodüler-ülseratif, üç tanesi infiltratif, ve kalan 4 tanesi yüzeyel yayılan histolojik tanısı konan olgulardır. Boyutları en büyük olanlar yüzeyel yayılan ve nodüler-ülseratif tiplerdir. Olgular incelendiğinde dev bazal hücreli kanserle histolojik tanı arasında anlamlı bir bağlantı olmayışı, tüm tiplerin dev boyutlara ulaşabildiğini destekler niteliktedir. Olgular arasında daha saldırgan olarak kabul edilen infiltratif tip kanserlerin daha kötü bir klinik seyir izlediğini 2, 17 söyleyebiliriz ve bu mevcut bilgilerle uyumludur. Dev bazal hücreli kanserlerin tedavi seçenekleri çok tartışılan bir konu olmayıp literatürde sunulan olguların çoğunda öncelikli olarak cerrahi tedaviler uygulandığı görülmektedir. 2,4,6,8,11 Olgularımızda tedaviyi istemeyen bir hasta dışında tamamında cerrahi tedavi uygulandı. Oluşan defektler 6 hastada fleplerle, 5 hastada ise deri greftleri ile onarıldı. Baş ve boyunda tümörü olan 4 olguda sağlam cerrahi sınır elde edilmiş olmasına rağmen geç dönemde nüksler görüldü. Bu olgularda tümörün etkilediği alana bağlı olarak yutma çiğneme güçlükleri, şiddetli ağrı, solunum sıkıntısı gibi hastanın hayat kalitesini kötü etkileyen problemler ortaya çıktı. Hastalarda bu şikâyetlere yönelik etkili yaklaşımlar konusunda güçlükler ortaya çıktı. Bu olguların ikisi daha önce yetersiz tedavi alan ya da histolojik olarak daha saldırgan tip kanserleri olan olgulardı. SONUÇ Bazal hücreli kanserler yaşayabilmesi için dermal bir yapıya ihtiyacı olan tümörlerdir ve bu kanserlerde uzak metastaz oldukça nadir görülmektedir. 1 Bu özellik bu kanserlerde lokal kontrol sağlandığında daha yüksek oranda kür sağlama şansı verir. Çalışmada ilk tedavisinin yetersiz yapıldığı nüks olgular, histolojik olarak daha saldırgan tip kanserler ve özellikle yüz bölgesinde ortaya çıkan tümörler daha kötü mortalite ve morbidite gösterdiler. Bu konuda tümörün ilk tanındığında doğru, yeterli ve radikal bir tedavinin yapılmasının önemini vurgulamak istiyoruz. Özellikle nüks lezyonlar, baş ve 77

TÜRK PLASTİK REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ DERGİSİ Cilt15 / Sayı 2 boyunda yer alan ve daha saldırgan histolojik tanısı olan tümörlerde lokalizasyona ve tümörün boyutlarına göre mümkün olan en radikal cerrahi tedavilerin yanı sıra diğer alternatif tedavi seçeneklerinin de kombine edilmesi ile hastalarda daha az mortalite ve morbidite sonuçları elde edilebilir. İletİşİm: Dr. Aykut Mısırlıoğlu Ondokuz Mayıs mah. Şemsettİn Günaltay cad. Özgür kule apt No:166/1 Daİre: 30 Erenköy-Kadıköy/ İstanbul Tel:Hastane 0216 4413900 (1930) GSM:0535 6933641 Elektronik posta:aykmis@hotmail.com KAYNAKLAR 1. Ronald M, Barton RM. Malignant tumors of the skin.mathes SJ. Plastic Surgery. (vol. 5). Elsevier, Philadelphia, 2006; S. 282. 2. Randle HW, RoenigRK, Brodland DG. Giant basal cell carcinoma (T3). 1993;Cancer 72: 1624. 3. Randle HW. Basal cell carcinoma. Identification and treatment of the high-risk patient. Dermatol Surg 1996; 22: 255. 4. Lorenzini M, Gatti S, Giannitrapani A. Giant basal cell carcinoma of the thoraic wall: a case report and review of the literature. Br J Plast Surg 2005;58:1007. 5. Kikuchi M, Yano K, Kubo T, Hosokawa K, et al. Giant basal cell carcinoma affecting the lower abdominal, genital and bilateral inguinal regions. Br J Plast Surg 2002;55: 445. 6. Sahl WJ Jr, Snow SN, Levine NS. Giant basal cell carcinoma. J am Acad Dermatol 30:856, 1994. 7. Ko CB. Walton S, Keczkes K. Extensive and fatal basal cell carcinoma: A report of three cases. Br J Dermatol 1992; 127: 164. 8. Betti R, Inselvini E, Moneghini L, Crosti C. Giant basal cell carcinomas: report of four cases and considerations. J Dermatol 1997; 24: 317. 9. Lo JS, Snow SN, Reizner GT, Mosh FE, Larson PO, Hruza GJ. Metastatic basal cell carcinoma: Report of twelve cases with a review of the literature.j Am Acad Dermatol 1991; 24: 715. 10. Mizushima J, Ohara K. Basal cell carcinoma of the vulva with lymp node and skin metastasis. J Dermatol 1993; 22: 36. 11. Lodi A, Mancini LL, Betti R, Leuchi S, Crosti C. A case of giant basal cell carcinoma. Eur J Dermatol 1993; 3: 403. 12. Betti R, Urbani CE, Lodi A, Crosti C. Unusual sites of basal cell epitheliomas according to anatomical distribution and relative tumor density index. Eur J Dermatol 1992; 2 : 82. 13. Dixon AY, Lee SH, Mc Gregor DH. Factors predictive of reccurence of basal cell carcinoma. Am J Dermatopathol 1989;11: 222. 14. Mehregan AH. Agressive basal cell epithelioma on sunlight-protected skin. Am J Dermatopathol 1993;5:221. 15. Tirelioğlu S,Özgenel GY, Gülaydan F ve ark. 576 bazal hücreli kanser olgusunun retrospektif analizi. Türk Plast Rekonstr Est Cer Der 2004;12:18. 16. Sahl WJ. Basal cell carcinoma : influence of tumor size on mortality and morbidity. Int Dermatol 1995;34:319. 17. Snow SN, Sahl WJ, et al. Metastatic basal cell carcinoma : Report of 5 cases. Cancer, 1994;73:328. 78