NCELEME Türkiye Ekonomisi: Yabanc Deste i mi, Yabanc Sömürüsü mü? Doç. Dr. CEM SOMEL ODTÜ Ekonomi Bölümü Türkiye nin IMF ile iliflkileri emekçilerin hayat n günden güne olumsuz etkileyen politikalara yol açmaktad r. IMF çok uluslu flirketlerin menfaatleri do rultusunda, Türkiye de asgarî ücretten, memur maafllar ndan, sosyal güvenlik ve vergi mevzuat na kadar iktisadî ve sosyal politikalar m z n tümüne müdahale etmektedir. Bu müdahaleler elefltirildi inde gazetelerde bir k s m köfle yazarlar ve televizyonlarda bir k s m yorumcular, Türkiye nin IMF ye ve yabanc sermayeye muhtaç oldu unu söylemektedir. Bu yaz n n amac, Türkiye nin d fl ödemelerini masaya yat r p tahlil etmek, ve gerçekten Türkiye ekonomisi yabanc lar n ianesiyle mi ayakta duruyor, yoksa Türkiye halk yabanc lar m besliyor sorusunu cevapland rmakt r. Cevab verebilmek için okurlar n sabr na s narak, baz iktisadî kavramlar tan tmak ve baz hesaplar yapmak gerekecektir. Ödemeler Bilânçosu Bir ülkenin d fl dünya ile iktisadî iliflkilerini ödemeler dengesi bilânçosu özetler. Ödemeler bilânçosunun bir k sm cari ifllemler bilânçosudur. Cari ifllemler bilânçosunda, mal ve hizmet ticaretinden kazand m z dövizden bu ticarette ödedi imiz döviz ç kar l r, safi kazanc m z ya da aç m z bulunur (Hizmet ticareti; tafl mac l, turizmi, müteahhitli i ve benzer hizmetleri kapsar). Mal ve hizmet ticaretine ilâveten, yabanc lar n ülkemizde kazand yat r m gelirlerinden (faiz, kâr, temettüden), zengin yurttafllar m z n yurt d fl ndaki servetlerinden kazand faiz, kâr, temettüler ç kar l r; bu hesab n da sonucu, yat r m gelirlerinden safi kazanc m z ya da aç m zd r. Mal ve hizmet hesab n n sonucu ile yat r m hesab n n sonucu, cari ifllemlerin toplam bakiyesini verir. Cari ifllemler fazla ya da aç k verebilir. 2005 y l n n ilk yedi ay nda cari ifllemler aç k verdi. Aç k 15 milyar dolar idi. Unsurlar flöyle: (1) Mal ticaretinde 18 milyar dolar aç m z olmufl. (2) Hizmet ticaretinde 6 milyar dolar fazlam z olmufl. (3) Yat r m gelirleri transferlerinde 3 milyar dolar aç k görünmekte. Bu üçünün toplam, cari ifllemler bilânçosunun 15 milyar aç n veriyor. Ocaktan Temmuza cari ifllemlerdeki bu 15 milyar dolar aç neyle karfl lad k? Neyle karfl lad m z ödemeler dengesi bilânçosunun ikinci k sm, sermaye ve finans hesaplar bafll kl k sm göstermektedir. Sermaye ve finans hesab k saca sermaye hareketlerini içerir. Sermaye hareketlerinin bir k sm, uzun vadeli niyetlerle baflka ülkede iflletme kurmak, iflletmede ortak olmak için Türkiye de sermayedarlar n yurttan d flar ya, yabanc sermayedarlar n d flar dan yurdumuza transfer etti i dövizlerden oluflur. Sermaye hareketlerinin ikinci k sm, portföy yat r m n gösterir. Portföy yat r mlar yabanc lar n hisse, tahvil, bono almak için Türkiye ye transfer ettikleri dövizlerden, zengin yurttafllar m z n d flar da hisse, tahvil, bono almak için yurt d fl na transfer ettikleri dövizlerden oluflur. Portföy yat r m n n bakiyesi de, yurda giren portföy amaçl transferlerden yurttan ç kan portföy amaçl transferlerin fark ndan bulunur. Sermaye ve finans hesab n n di er yat r mlar bafll kl üçüncü k sm da yabanc lar n Türkiye de bankalara ve firmalara açt klar kredilerden ve bizim kurumlar n d flar ya verdi i kredilerden oluflur. Bizdeki banka ve firmalar n ald d flardan kredilerden, bizim banka ve firmalar n yabanc lara açt kredileri ç kar nca, di er yat r mlar n da safi bakiyesi ortaya ç kar. fiimdi rakamlara bakal m. Sermaye ve finans hesab nda Ocaktan Temmuza (1) do rudan yabanc sermaye girifl ve 68
ç k fl n n mahsubunda 2 milyar dolar fazla elde ettik. (2) Portföy yat r mlar n n girifl ve ç k fl 8 milyar dolarl k fazla verdi. (3) Di er yat r mlar diye adland r lan çeflitli kredi al flverifli de 12 milyar getirdi. Toplam sermaye hareketlerinden Türkiye ye safi 22 milyar dolar döviz girmifl. Cari ifllemler aç ile sermaye ve finans hesap fazlas n toplay nca, 7 milyar dolar (fazla) ediyor. Ödemeler bilânçosunda üçüncü ana k s m Merkez Bankas nda toplanan veya eksilen rezervleri gösteren k s md r. Türkiye ye giren dövizin bir k sm n, bankalar, Merkez Bankas nda bozdurur, yani YTL ye çevirir. Bazen Merkez Bankas, piyasaya elindeki döviz stokundan (rezervinden) döviz satar. Cari ifllemlerin bakiyesi ile sermaye ve finans hesab bakiyesi toplam art ise (bunlar n toplam fazla vermifl ise) Merkez Bankas nda rezerv birikmesi olmas gerekir. Cari ifllemlerin bakiyesi ile sermaye ve finans hesab bakiyesi toplam eksi ise (aç k verilmifl ise) bu döviz aç n Merkez Bankas karfl lam flt r; demek ki Merkez Bankas nda rezerv azalmas olmufltur. O hâlde cari ifllemlerin bakiyesi ile sermaye ve finans hesab bakiyesi toplam ndan Merkez Bankas nda rezerv de iflmesini ç kar nca sonucun s f r olmas gerekir. Ödemeler bilânçosu rakamlar nda bu y l n yedi ay nda Merkez Bankas nda 12 milyar dolar birikti ini görüyoruz. Merkez Bankas nda biriken 12 milyar, cari ifllemler ile sermaye hareketleri toplam olan 7 milyar dolardan fazla. Bu fazla nereden geldi? Fark, ülkemize kay t d fl yollardan döviz girdi ini göstermektedir. Ödemeler bilânçosunu haz rlayanlar, kay t d fl yollardan gelen giden dövizin mahsubunu bilânçoda net hata noksan olarak gösterir. Bilânçonun en alt sat r nda yer alan net hata noksan hesab nda, Merkez Bankas nda 12 milyarl k döviz birikmesi ile cari ifllemler ve sermaye hareketleri toplam olan 7 milyar dolar fazla aras ndaki fark, yani 5 milyar dolar görülmektedir. Hulâsa, 2005 in ilk yedi ay nda resmî yollardan (kredi, yat r m vs.) safi 22 milyar dolar yabanc sermaye girdi; ayr ca 5 milyar kaçak geldi; bunun 15 milyar yla cari ifllemler aç n karfl lad k; 12 milyar n Merkez Bankas nda istifledik. Özetleyecek olur isek; mal ve hizmet ticaretinde 12 milyar dolar aç m z var. Yat r m gelirleri denen faiz, kâr girifli ç k fl muhassalas 3 milyar dolar ayr ca d flar ya ödemifliz. Bu 15 milyar dolar cari ifllemler aç n d flardan safi 12 milyar dolar kredi art fl ile ve safi 10 milyar dolar yabanc lar n Türkiye de uzun vadeli yat r m varl klar n n ve hisse, tahvil ve bono varl klar n n art fl ile karfl lam fl z. Bundan artan 7 milyarl k meblâ ile kay t d fl giren 5 milyar dolarl k döviz Merkez Bankas rezervini 12 milyar dolar art rm fl. Türkiye ye giren sermayenin k sa vadeli oldu u, s cak para hareketlerinden olufltu u, kolayl kla ülkeden kaçabilece i s k s k elefltirilir. 2005 y l n n ilk yedi ayl k rakamlar na bu aç dan bakal m. 12 milyar dolarl k kredi borç art fl n n 6 milyar k sa vadeli, 6 milyar uzun vadelidir. Uzun vadeli 6 milyarl k krediyi 2 milyar dolarl k (uzun vadeli geldi i varsay lan) safi do rudan yat r m ile toplar, ve 22 milyar kay tl safi sermaye giriflinden ç kar r isek, yedi ayda giren yabanc sermayeden 14 milyarl k k sm n, bir y ldan k sa vadede ülkeden ç kabilecek flekilde tutuldu u anlafl l r. Gayriresmî yollardan giren 3 milyar dolarl k döviz de girdi i gibi ç kabilir. Yedi ayda biriken Merkez Bankas rezervleri bütün bunlar n toplu ç k fl n karfl layacak seviyede de ildir. Neden? Çünkü bu giren yabanc sermayenin bir k sm ile cari ifllemler aç n karfl lad k, birileri bu borçla harçla gelen dövizi lüzumlu lüzumsuz ithalatta, d fl turistik seyahatlerde vs. kullanm fl. flte Türkiye nin flimdiki 160 milyar dolarl k d fl borcu bu yap daki d fl ödemelere yol açan siyasetlerin sonucu birikmifl bulunmaktad r. Cari Aç n Sebebi Nedir? Ödemeler bilânçosunu tan t rken, önce cari ifllemleri, sonra da sermaye hareketlerini gösteren sermaye ve finans hesab n anlatt k. Çünkü bilânço öyle düzenlenmifltir: cari ifllemler üstte, sermaye ve finans hesab altta gösterilir. Bu düzenleme de cari ifllemler dengesinin sermaye hareketleri dengesini belirledi i intiba verir. 1980 lerden önce cari ifllemler dengesi gerçekten sermaye hareketleri dengesini belirlemekte idi. O zamanlar dünyan n ço u ülkesinde firmalar n, bankalar n, fertlerin ülkeden ülkeye para transfer etme, ülkeler aras borç al p verme, ülkeler aras hisse al p satma serbestisi yoktu, ya da çok k s tl idi. Uluslar aras krediler ancak uluslar aras ticaret çerçevesinde al n p verilmekte idi. Bu sebeple bir ülkenin faraza cari ifllemlerinde bir milyar dolar aç varsa, ve e er bu aç k Merkez Bankas n n döviz rezervinden ödenmemifl ise, ithalatç lar n d flar daki firmalardan bir milyar dolar ticaret kredisi kullanarak, bedelini ödemeden ithalat yapt anlam na gelirdi. Bu durum da ülkenin sermaye hesab nda bir milyar dolarl k ticarî kredi (sermaye girifli) olarak yaz l rd. Yok e er ülkenin cari ifllemler fazlas varsa ve bu ihracat n paras ödenmiflse Merkez Bankas nda döviz rezervi birikirdi. hracat bedelinin tümü ödenmemiflse, baz ihracatç lar d flar ya kredi ile sat fl yapm fl olurdu; bu da sermaye hesab na sermaye ç k fl (d flar ya aç lm fl kredi) olarak kaydedilirdi. Yani 1980 lerden önce cari ifllemlerdeki fazla veya aç k, sermaye hareketlerini belirlerdi. Çünkü ticaretle alâkas olmayan sermaye transferleri k s tl idi veya yasaklanm flt. 1980 lerde politika de iflti. Paras olan herkese her türlü döviz alma satma ve transfer etme serbestisi verildikten sonra ülkeler aras sermaye hareketleri, ülkelerin cari ifllemler hesab n belirlemeye bafllad. fiöyle ki; zengin memleketlerdeki bankalar ve flirketler, Türkiye gibi az geliflmifl ülkelerdeki yüksek faiz hadlerine tamah edip kredi verdi inde; burada hisse, bono, tahvil ald nda; bankalar na mevduat yat rd nda bu ülkelerde döviz bollu u yaratmakta ve dövizi ucuzlatmaktad r. Az geliflmifl ülkede devlet ithalat da kontrol etmekten vazgeçti i için, döviz bollu u ve ucuzlu u ithalat fliflirmektedir. Cari ifllemler aç kabarmaktad r. Sonra günün birinde zengin 69
ülkelerin bankalar ve firmalar az geliflmifl ülkedeki varl klar n sat p dövize çevirerek ülkelerine transfer etme e giriflti inde, bu ülkede döviz bunal m bafllamakta ve döviz k tl ithalat s k flt rmaktad r. Büyük devalüasyonlar ve ithalat azalmas, cari ifllemler aç n azaltmakta, hatta cari ifllemler bilânçosu fazla verme e bafllamaktad r. Yani 1980 lerden sonra az geliflmifl ülkelerde sermaye giriflleri ç k fllar, cari ifllemlerde aç klara ve fazlalara sebebiyet verir hâle gelmifltir. Yabanc sermaye ç k fl nda bafllayan bunal mlarda zorunlu hâle gelen devalüasyonlar çok say da küçük firmay zarara sokmakta; zarar eden veya kapanan firmalar iflçi ç karmaktad r. Birçok gazeteci, köfle yazar, televizyon yorumcusu, Türkiye ekonomisinin cari ifllem aç klar n ekonominin yap sal bir zaaf gibi göstererek, kamu oyunda ekonominin çarklar n döndürebilmek için yabanc sermaye girifllerine muhtaç oldu umuzu telkin etmektedir. Toplumu bugün uygulanan ticaret ve finans politikalar ndan vazgeçmenin facia olaca na inand rmaya çal flmaktad rlar. Oysa cari ifllem aç klar m z n bafll ca sebebi sermaye hareketlerine tan nan serbestidir, isteyenin döviz al p satmas, isteyenin servetini istedi i ülkeye gönderebilmesidir; ve ilâveten devletin ithalat kontrol etmemesi, sermayedarlar n gerekli gereksiz her fleyi ithal edebilmesidir. thalat serbestisine ra men Türkiye 1988, 1989, 1994, 1998 ve 2001 y llar nda cari ifllemler fazlas vermifltir. 1990 dan sonra görülen cari ifllem fazlalar, hep döviz piyasalar ndaki olumsuz geliflmelerden ötürü ekonomide üretim art fl n n yavafllad ya da azald y llara denk gelmektedir. Fakat bu cari ifllemler fazlalar Türkiye ekonomisinin çarklar n n dönmesi için gerekli petrol, ham madde, yat r m mallar ithalat n, mal ve hizmet ihracat m zla kazand m z dövizle ödeyebilece imizi göstermektedir. Mesele, ekonomi genifllerken de devlet politikalar yla ithalat kontrol ederek ve sermaye girifllerini kontrol ederek cari ifllemlerin aç k vermesini Türkiye nin mal ve hizmet ticaretindeki aç, çok hayatî ithalat m z için gerekli dövizi kazanacak ihracat yapamad m zdan de ildir. Mal ticaretindeki aç m z, yabanc sermaye hareketlerinin zaman zaman memlekette dövizi bollaflt rmas ndan ve ithalat n kontrolsüz artmas ndand r. Türkiye yabanc lar n ianesine muhtaç bir toplum de ildir. önlemektir. Bunu yapmak mümkündür. Devlet, sermaye giriflleri gere inden fazla artt nda bunlar k s tlasa, ve ayn zamanda ithalat k s tlayacak tedbirler alsa, hem döviz kuru kontrol alt nda seyreder, ekonomi anî ve büyük devalüasyonlara karfl korunabilir, hem de cari ifllemler daha s k fazla verebilir ve aç klar daha az olabilir. Sermaye girifl ve ç k fl n denetleyerek ve ithalat serbestisini biraz daraltarak d fl borç birikmesinin de önü al nabilir. Türkiye nin mal ve hizmet ticaretindeki aç, çok hayatî ithalat m z için gerekli dövizi kazanacak ihracat yapamad m zdan de ildir. Mal ticaretindeki aç m z, yabanc sermaye hareketlerinin zaman zaman memlekette dövizi bollaflt rmas ndand r, ve ithalat n kontrolsüz artmas ndand r. Türkiye yabanc lar n ianesine muhtaç bir toplum de ildir. Ticarette De er Transferi Türkiye nin mal ticaretindeki aç, ihracat m z n dolar gelirinden daha fazla meblâ da dolar ödeyerek ithalat yap yoruz demektir. Acaba gerçekten d flar ya verdi imiz mallardan daha fazla de erde mal m ithal ediyoruz? Mesele de er kavram nda dü ümlenmektedir. E er mallar n fiyatlar onlar n gerçek de erini gösteriyor ise, mal ticaret aç m z, satt m zdan fazla de erde ithal ediyoruz demek olur. Ne var ki uluslar aras ticarette uygulanan fiyatlar, objektif bir de er ölçüsü olmaktan uzakt r. K sa vadede petrol gibi maddelerin fiyat hareketlerini bir kenara koyarsak, uluslar aras ticarette s naî mamul fiyatlar n uzun vadede belirleyen en temel etkenlerden biri, iflçi ücretleridir. Eskiden beri birçok iktisatç az geliflmifl ülkelerde iflçi ücretlerinin geliflmifl ülkelerden daha düflük oldu unu, bu sebeple az geliflmifl ülkelerin üretip ihraç etti i mallar n geliflmifl ülkelerdeki benzerlerinden çok daha ucuza mal oldu unu tespit etmifltir. Geliflmifl ülkelerde ücretlerin az geliflmifl ülkelerdekinden yüksek olmas, kapitalizm bugünkü geliflmifl ülkelerde yeni geliflti i zamanlarda sermayedarlar n iflçilerini yo un sömürmesinin, iflçilerinin 19. yüzy lda ücret ve insanî çal flma flartlar için fliddetli mücadeleler vermesinin sonucudur. Ayn dönemde ngiltere, Fransa gibi ilk kapitalistleflen ülkelerde devlet, az geliflmifl ülkeleri sömürgelefltirmeye ve talan etmeye giriflmifltir. Emperyalist siyaset, az geliflmifl ülkelerde iflçi ücretlerinin bast r lmas na yard mc olmufltur. Çünkü emperyalist ülkelerin sermayedarlar ve devletleri, fakir ülkelerden yapt klar ithalat n ucuzlu unun ücretler ile iliflkisinin fark ndad r. Sonuçta bugün Türkiye de iflçiler Alman iflçilerden çok daha mütevazi flartlarda yaflad için Türkiye de üretilen dokumalar ve giysiler Almanya da üretilenlerden daha ucuzdur ve bu ucuz dokuma ve giysilerin Almanya ya ihracat Alman tüketicilerinin hayat standard n yükseltmekte, Almanya n n zenginleflmesine katk yapmaktad r. Almanya n n Türkiye ye ihraç etti i makinelerin fiyatlar da Alman iflçisinin yüksek ücretlerini yans tmaktad r. Baz iktisatç lar bu tahlili kabul etmez. Onlar ülkeler aras ücret fark na sebebin iflçilerin üretkenlik ( prodüktivite ) fark oldu unu iddia eder. Meselâ Türk iflçi Amerikal iflçinin 70
IOM 2004 (Foto raf: Héctor Mauricio Moreno) bir ayda üretti i ayakkab lar n ortalama dörtte birini üretebiliyor ise, reel ücretinin de Amerikal n n dörtte biri olmas ola and r, derler. Ülkeler aras nda ücret seviye farklar n n iflçilerin üretkenli iyle orant l oldu u do ru de ildir. Ülkeler aras nda ifl gücü üretkenlik farklar oldu u do rudur. Ama ücret farklar, bu üretkenlik farklar ndan çok daha büyüktür. Meselâ az geliflmifl ülkede ifl gücünün bir sektörde üretkenli i geliflmifl ülkedekinin yar s ise, ücreti dörtte biri, beflte biri vs. olmakta, bu suretle parça bafl na ifl gücü maliyeti yine az geliflmifl ülkede, geliflmifl ülkedekinden çok düflük ç kmaktad r. Bu üretkenlik ve ücret farklar n karfl laflt ran araflt rmalar mevcuttur. Ama ücret fark n n üretkenlik fark ndan çok daha büyük oldu unu kan tlamak için araflt rma yapmaya gerek yok. Çok uluslu flirketlerin s naî üretim faaliyetlerini az geliflmifl ülkelere kayd rmas, bu ülkelerde fason üretim yapt rmas, az geliflmifl ülkelerde ücretlerin, üretkenlik fark n n çok ötesinde düflük oldu unun aç k kan t de il midir? Fakat bizde ücretlerin azl n n sebebi üretkenli in düflüklü üdür iddias baflka bir yönden de sakatt r. Türkiye de ücretler ifl gücünün üretkenli iyle orant l olmal demek, Türkiye de üretilen mallar n mutlaka baflka ülkelerdekilerle fiyat rekabetine girmesi gerekti ini ifade eder. Böyle bir gerek var m? E er Türkiye kundura üretiminde kendine yetiyor ise, kundura ithal ve ihraç etmeyebilir. O takdirde kundurada birim iflçilik maliyetini baflka ülkelerin seviyesine getirmek, ücretleri üretkenli e uydurmak gerekmez. Kundura ithal etmez isek, Türkiye de ayakkab üretiminde birim iflçilik maliyetini talya dakinin veya Çin dekinden üzerine dahi ç karsa, ayakkab üreten iflçiye insanca bir ücret ödenebilir. Tabiî ki ihraç etti imiz mallar n fiyatlar n, maliyetlerini baflka ülkeler ile karfl laflt rmak zorunday z. Çin de, Hindistan da ücretler bizdekinden de düflük oldu undan ihracatta onlar n mamullerine karfl rekabet etmekte güçlük çekmekteyiz. Bu meselenin makul çözümü, her türlü v r z v r mal satabilmek için ücretleri bast rma rekabetine girmek yerine, stratejik ihracat sektörleri saptamak, ve bunlarda ifl gücünün üretkenli ini h zla yükseltecek yat r mlar yapmakt r. Zira ifl gücünün üretkenli ini belirleyen en önemli etken, iflçilerin kulland makine teçhizatt r, üretimin organizasyonudur. Türkiye yi ihracata dayal büyüme rotas ndan ç karacak bir iktidar n tutaca yol herhalde bu olmal d r. K saca, ülkede ücretleri, iflletme art n, fiyatlar serbestçe belirleyebilmek için gereksiz ithalat k smak; ve ihracat için belirli sektörleri seçip onlarda üretkenli i geliflmifl ülkelerin seviyesine ç karmak için gerekli yat r mlar yapmak. Bu makul stratejiyi Japonya kinci Dünya Harbinden sonra uygulad : Japonya n n ihracat baflar s otomotiv ve elektronik gibi, üç dört sektördeki gücünden kaynaklanmaktad r. Japonya di er sektörlerde genel olarak rekabet edemeyecek durumdad r ve devlet bu 71
Cari TL/Dolar Kuru ve TL/Dolar Sat n Alma Gücü Paritesi 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 46 82 152 262 421 625 1228 1509 1500 24 43 77 134 202 296 439 624 751 Kaynak: Dünya Bankas sektörleri d fl rekabetten koruyarak ayakta tutmaktad r. Sonuçta, Türkiye nin ücretleri bast rarak ihracat yapmaya çal flmas, eme imizi ucuza ihraç ederek geliflmifl ülkeleri zengin etmekten baflka bir fleye yaramamaktad r. D fl ticaret aç m z görünürde dövizin bollaflmas nda ve kontrolsüz ithalattan kaynaklan yorsa, perde arkas nda, k smen de ihraç mallar m z ucuza satmaktan kaynaklanmaktad r. Geliflmifl ülkeler ile az geliflmifl ülkeler aras ndaki ticaret, bir yandan taraflar n ihtiyaçlar n karfl layan bir iliflki, bir yandan da büyük bir soygun arac d r. Döviz Kuru Arac yla Sömürü Az geliflmifl ülkeler mallar n düflük fiyata, geliflmifl ülkeler mallar n yüksek fiyata satmakta ise, ticarette az geliflmifl ülkelerden geliflmifl ülkelere do ru karfl l ks z bir de er transferi oldu unu söyleyebiliriz. Bu karfl l ks z transfer sav n gözlemlerimizle onaylasak da, geliflmifl ülkelerin az geliflmifl ülkeleri ticaret yoluyla sömürmesini nas l ölçece iz? Gerçi, bir hâdisenin varl n ispatlamak için onu mutlaka ölçmek gerekmez. Ama ölçmek bir sav somutlaflt r r, onu anlamay kolaylaflt r r, sav n ikna gücünü art r r. Az geliflmifl ülkelerin ihraç etti i on binlerce çeflit mal n de eri ile ithal etti i on binlerce çeflit mal n de eri nas l karfl laflt r l r? D fl ticarette sömürüyü ölçme iflini geliflmifl ülkelerin kontrolündeki uluslar aras kurulufllar, ilginç bir flekilde, fark na varmadan kolaylaflt rd. 1970 li y llarda Birleflmifl Milletler, OECD gibi birkaç kurulufl, ülkelerin fert bafl na millî gelirlerini k yaslarken karfl lafl lan (d fl ticarette sömürü ile alâkas z) baflka bir sorunu çözme e giriflti. Sorun flu idi: her ülkenin üretti i millî gelir, kendi millî paras ile hesaplan r. Türkiye nin millî geliri TL ile, Amerika n nki dolar ile, Hindistan nki rupi ile hesaplan r. Fert bafl na millî gelirleri birbiri ile k yaslayabilmek için hepsini bir para ile ifade etmek gerekir. Bunun için kullan lan dolard r. TL yi ve rupiyi dolara çevirir iken de, piyasalarda belirlenen cari döviz kurlar kullan l r. Ancak cari kurlarla dolara çevrilen fert bafl na millî gelirleri k yaslamak anlaml olmamaktad r. Çünkü meselâ 2003 te Türkiye de 45 milyon TL diyelim iki kot pantolon veya 180 ekmek sat n alabiliyor idi. O y l dolar n ortalama TL fiyat 1.5 milyon idi. 45 milyon TL ye tekabül eden 30 dolarla ABD de ancak bir kot veya 60 ekmek al nabiliyor idi ise, bir dolara 1.5 milyon TL kuru ile yap lacak fert bafl na millî gelir karfl laflt rmas sakat olur. Türkiye nin 2003 te fert bafl na millî geliri Türk paras ile 5 milyar idi. Bu 5 milyar 1.5 milyon TL/dolar kuruna bölünce fert bafl na takribî 3400 dolar millî gelir buluruz. Türkiye nin 3400 dolar fert bafl na gelirini ABD nin 37600 dolarl k fert bafl na geliriyle k yaslamak iki ülkenin nispî refah hakk nda do ru bir fikir vermez. Çünkü 5 milyar Türkiye de, 3400 dolar n ABD de sat n alabildi inden daha fazla mal ve hizmet alabilmekte idi. Uluslar aras kurulufllar bu sorunu halletmek için bir çözüm buldu. Dünyada üretilen belli bafll mal ve hizmet gruplar n n listesini yap p, bunlara önemlerine göre birer miktar saptayarak, bir mal-hizmet kümesi oluflturdular. Her ülkede istatistik kurumlar bu mal ve hizmet kümesinin yerli para ile maliyetini hesaplad. Mal ve hizmet kümesinin Türkiye de TL, Hindistan da rupi, ran da riyal, Çin de yüen vs. cinsinden maliyeti hesapland. Her ülke için hesaplanan bu maliyeti, ayn kümenin ABD deki dolar cinsinden maliyetine bölünce, o ülkenin paras n n dolar ile sat n alma gücünü denklefltiren farazî kuru ortaya ç kt. Bu kurlara sat n alma gücü paritesi denmektedir (parite, denklik demektir). TL nin sat n alma gücü paritesi öyle bir kurdur ki, bir TL mebla n bu kurdan dolara (veya dolar mebla n bu kurdan TL ye) çevirdi imizde Türkiye de ve ABD de ayn (veya benzer) mallar ayn miktarlarda sat n almak mümkündür. Sat n alma gücü paritesi her ülke paras için her y l hesaplanmaktad r. Ülkeler aras fert bafl na gelir karfl laflt rmalar nda, millî paralarla hesaplanm fl millî gelirler hem cari kurlar ile, hem de bu pariteler ile dolara çevrilmektedir. Örne in, 2003 te cari kurlarla Türkiye nin fert bafl na millî geliri 3400 dolar, Hindistan nki 560 dolar, ABD ninki 37600 dolar idi. Buna göre ABD nin fert bafl na geliri Türkiye dekinin 11 kat, Hindistan nkinin 67 kat oldu. Oysa sat n alma gücü paritesine göre 2003 te Türkiye nin fert bafl na millî geliri 6800 dolar, Hindistan nki 2900 dolar idi. (ABD dolar kullan ld için ABD 37600 dolardan farkl bir sat n alma gücü rakam na gerek yok.) 2003 te sat n alma gücü paritesine göre ABD nin fert bafl na geliri Türkiye dekinin 5.5 kat, Hindistan dakinin 13 kat olmaktad r. Cari kurlarla yap lan fert bafl na millî gelir mukayeselerinin ne kadar çarp k oldu unu bu örnek gösteriyor. 2003 te ABD de bir dolar n sat n alabildi i mal ve hizmetleri Türkiye de 750000 TL sat n alabiliyordu. Ama dolar n Türkiye deki fiyat yaklafl k 1.5 milyon TL idi; yani olmas gerekenin iki kat. Bunun ticaretle ilgisi nedir? Fert bafl na millî gelir karfl laflt rmalar n daha sa l kl k lmak için derlenen bu sat n alma gücü pariteleri, ayn zamanda ülkeler aras ticaretteki istismar da ortaya koymaktad r. fiöyle ki, 2003 te Türkiye de ihracatç 1.5 72
milyon TL ye imal etti i mal na ihraç fiyat biçerken cari kuru kullan r ve bir dolar olarak saptar. Oysa sat n alma gücü paritesine göre, Türkiye de fiyat 1.5 milyon TL olan mallar n ABD de fiyat afla yukar iki dolar idi. Yani o y l ABD ye ihracat m z, ABD deki gerçek de erinin yar fiyat na sat ld. 1980 lerden beri TL nin dolar cari kuru, sat n alma gücü paritesinin ortalama iki kat civar nda seyretmektedir. Yani Türkiye ABD ye ihracat nda, mallar n oradaki de erinin kabaca yar s na satmaktad r. Tabloda y llar n alt nda birinci s radaki rakamlar dolar n cari TL fiyat n göstermektedir. kinci s radaki rakamlar da sat n alma gücü paritesini, yani ABD de fiyat bir dolar olan mallar n Türkiye deki (bin TL olarak) yaklafl k fiyat n göstermektedir. Cari kurlarda Türk paras n n dolar karfl s nda de eri, sat n alma gücüne nispetle kabaca yüzde elli düflük seyretmekte, dolar n TL fiyat sat n alma gücüne k yasla iki kat de erde seyretmektedir. Türkiye-ABD ticaretindeki bu istismar, Türkiye nin di er geliflmifl ülkelerle ticaretinde de varittir. Çünkü bütün geliflmifl ülkelerin paralar n n cari dolar kurlar sat n alma güçlerine çok yak n seyretmektedir. ngiltere ye de, talya ya da, Fransa ya da, velhâs l tüm zengin ülkelere mallar m z de erinin çok alt nda fiyatlarla sevk ediyoruz. 2003 te zengin OECD ülkelerine yapt m z 30 milyar dolarl k ihracat n o ülkelerdeki de erinin yaklafl k 60 milyar dolar oldu unu; bu ihracatla onlar zenginlefltirip kendimizi nispî olarak yoksullaflt rd m z söyleyebiliriz. Bu kayb n hiçbir telâfisi yoktur. Geliflmifl ülkelerden yapt m z ithalatta aynen o ülkelerde uygulanan fiyatlar ödemekteyiz. Bu noktada flu soru akla gelebilir: madem ki mallar m z geliflmifl ülkelere oradaki de erinin alt nda ihraç ediliyor, neden ihracatç lar m z Türk paras n n afl r de erlendi inden flikâyet ediyor? fiikâyet etmelerinin sebebi fludur: sadece Türkiye nin de il, bütün az geliflmifl ülkelerin cari kurlar, sat n alma güçlerinin çok üzerinde seyretmektedir. Birçok ülkede bu kur çarp kl Türkiye dekinden çok daha Bütün geliflmifl ülkelerin paralar n n cari dolar kurlar sat n alma güçlerine çok yak n seyretmektedir. Tüm zengin ülkelere mallar m z de erinin çok alt nda fiyatlarla sevk ediyoruz. 2003 te zengin OECD ülkelerine yapt m z 30 milyar dolarl k ihracat n o ülkelerdeki de erinin yaklafl k 60 milyar dolar oldu unu; bu ihracatla onlar zenginlefltirip kendimizi nispî olarak yoksullaflt rd m z söyleyebiliriz. Bu kayb n hiçbir telâfisi yoktur. fazlad r. Tabloda görüldü ü gibi, TL nin dolar kuru ihracatta yar yar ya bir de er kayb na yol açmaktad r. Son y llarda Çin, Pakistan, Hindistan, Bangladefl ve Vietnam, mallar n geliflmifl ülkelere de erinin kabaca yüzde 20 sine ihraç etmektedir. Türk paras n n cari kuru, bu ülkelerinki kadar sat n alma paritesinden uzaklaflmad için, mallar m z geliflmifl ülke fiyatlar ndan düflük, ama di er fakir ülkelerin mallar na nispetle pahal ya ihraç etmekteyiz. Bu nispî pahal l telâfi etmek için de Türkiye de patronlar iflçi ücretlerini bast rma a çal flmaktad r. Cevapland rmak gereken ikinci soru; neden cari kurun (dolar ve avronun TL kurunun), sat n alma gücü paritesinin bu kadar üstüne ç kt d r. Sebebi finansal serbestlefltirmedir. Yurt d fl na servet kaç ranlar n döviz talebi, yurtta döviz tutanlar n döviz talebi, ve Merkez Bankas n n kriz önlemek için rezerv biriktirmesi toplamda dövize büyük bir talep oluflturmaktad r. Bu talep dolar n, avronun cari kurunu TL nin sat n alma gücünün üzerine yükseltmektedir. Türk paras n n de ersizleflmesi de Türkiye nin bütün mamullerini d fl piyasalarda de ersizlefltirmektedir. Mamulleri insanlar üretti ine göre nihayette bu politikalar Türkiye emekçilerinin al n terini de ersizlefltirmekte ve geliflmifl ülkelerin flirketlerine sunmaktad r. Sonuç hracata dayal büyüme politikas, Türkiye de iflçileri dünyan n en yoksul ülkelerindeki iflçilere karfl rekabete sokmaktad r. Bu rekabetin kaynaklar n etkin tahsisi gibi soyut k staslara göre bütün insanl k için hay rl oldu u iddia edilmektedir. Gerçekte bu rekabet, iflçileri ucuza çal flt rmaktan baflka bir netice vermemektedir. thalat serbestisi, bir k sm iflçilerin al n teriyle kazan lan, bir k sm d flardan borçla harçla temin edilen dövizin israf edilmesine sebebiyet vermektedir. thalatta tüketim mallar n n pay n n düflük görünmesi yan lt c d r. Ara mal ad alt nda (Bo aziçi nde yar flan yatlarda kullan lan yak tlardan lüks inflaat malzemesine kadar) çok miktarda gereksiz ithalat yap lmaktad r. Döviz al p satma serbestisi ve ülkeler aras sermaye transfer serbestisi, ekonomiyi sarsan gelgit hareketlerine yol açmaktad r. Her bunal m darbesi iflsizli i art rmaktad r ve Türkiye nin IMF ye borcunu kabartmaktad r. Sonuçta ihracata dayal büyüme politikas n n, ithalat serbestisinin, döviz al p satma ve transfer etme serbestisinin emekçiler için kan kayb ndan baflka bir fley getirmedi i ortadad r. Makul olan, Türkiye nin hayatî ithalat n belirlemek, gereksiz ithalat önlemek; hayatî ithalat n gerektirdi i dövizi kazanmak için ihracat plânlamak; stratejik ihracat sektörleri belirleyerek bunlarda (ücretleri bast rarak de il, yat r m yaparak) rekabet gücü oluflturmak; d flar dan k sa vadeli ve istikrars z sermaye girifllerini önleyerek sermaye girifllerini yat r m için kullan labilecek uzun vadeli krediler ile s n rlamak, bu kredi alma ödeme faaliyetini devlet olarak denetlemek; ve konvertibiliteyi kald rmakt r. Türkiye, uygulad yanl fl politikalar halk n ihtiyaçlar do rultusunda mutlaka de ifltirmek zorundad r. 73