The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring SAĞLIK HARCAMALARI İKTİSADİ BÜYÜME İLİŞKİSİ ÜZERİNE EKONOMETRİK BİR İNCELEME İbrahim Güran YUMUŞAK Durmuş Çağrı YILDIRIM ÖZET Bu çalışmada kalkınmanın kaynaklarından maddi olmayan sermaye ile ikisadi büyüme ilişkisi incelenmişir. Beşeri sermaye fiziksel sermayenin yanında kalkınmanın belirleyicilerinden biridir. Beşeri sermayenin birçok unsuru olmakla birlike bu çalışmada sağlık gösergeleri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki araşırılmışır. Türkiye verilerinin kullanıldığı ampirik analizde 1980-2005 yılları arasında sağlık harcamaları, doğuşa yaşam beklenisi ve GSMH serileri incelenmişir. Analizden elde edilen sonuçlar ise şöyledir: Türkiye de sağlık harcamalarından hasılaya doğru bir nedensellik ilişkisi mevcuur. Ancak bu ilişki küçük ve negaif çıkmakadır. Diğer arafan doğuşa yaşam beklenisinden hasılaya doğru bir nedenselliğin varlığı espi edilmişir. AN ECONOMETRIC EXAMINATION OVER THE RELATION BETWEEN HEALTH EXPENDITURE AND ECONOMIC GROWTH ABSTRACT In his paper, he relaionship beween economic growh and non physical capial which is he sources of developmen is analyzed. Besides physical capial, human capial is one of he deerminans of developmen. Alhough human capial has many oher feaures, he relaionship beween healh indicaors and economic growh is analyzed in his paper. For he empirical analysis, healh expendiure, life expecaion a birh and GNP series of Turkey beween he period 1980-2005 are used. The oucomes of he analysis show ha here is a linear causaliy beween healh expendiure and GNP in Turkey. Ye, he causaliy is small and negaive. In he oher side, here is also a linear causaliy o GNP han life expecancy a birh. Giriş Kalkınmanın kaynakları arasında, fiziksel sermaye yanında beşeri sermayenin de kakı sağladığının anlaşılmasıyla, sermaye kavramının yeniden anımlanması gereği oraya çıkmışır. Beşeri sermaye fiziki sermayeden farklı olarak, üreim sürecindeki diğer fakörlerin verimli şekilde kullanılmasını, yeni eknolojilerin icadını ve bunların rasyonel bir şekilde kullanılmasını sağlamakadır. Çalışmalarda beşeri sermayenin ülke kalkınmasını poziif yönde ekilediği görülmüşür. Beşeri sermayenin sadece eğiimle özdeşleşirilmesi mümkün değildir. Çünkü konu insanın nieliğini vurguladığı için, eğiimin yanında sağlık, dinamik nüfus mikarı ve beyin göçü gibi diğer fakörleri de beşeri sermayenin bileşenleri arasında görmek gereklidir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile beşeri sermayenin bileşenlerinden biri olan sağlık gösergeleri arasında poziif bir ilişkinin var olduğu görülmekedir. Bu durum ise ekonomik büyüme açısından bir ülkenin sağlık seviyesinin ne kadar önemli olduğunu gösermekedir. Beşeri sermaye kuramına göre kişinin bilgi ve becerisini gelişirmesi ikisadi faaliyelerdeki ürekenliğini arırmakadır. Teorik olarak oplumun ekonomik gelişmişliği ve beşeri sermayenin unsurları olan eğiim durumu ve sağlık düzeyi arasında yakından bir ilişkinin var olması beklenmekedir. Bu ilişkinin emel nedeni sağlıklı bir oplumun beşeri sermayesinin nispeen daha kolay arırılabilir olmasıdır. Bu nedenle beşeri sermaye sokunu arırmak iseyen bir ülke için oplumun sağlık düzeyinin yükselilmesi bir ön şar haline gelmekedir. Yard.Doç.Dr., Kocaeli Üniversiesi İkisadi ve İdari Bilimler Fakülesi İkisa Bölümü, iyumusak@kocaeli.edu.r Araş. Gör., Kocaeli Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü All righ reserved by The JKEM 57
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I Ülkelerin sağlık gösergeleri olarak birçok değişken ele alınabilir. Bunlardan bazıları, oralama yaşam süresi, sağlık harcamaları, doğuşa beklenisi ile çocuk ölüm oranlarıdır. Bu çalışmada sağlık ve büyüme ilişkisi ele alınmakadır. İlk olarak sağlık ve ekonomik büyüme ilişkisinin eorik emelleri üzerinde durulmuş sonrasında ampirik analiz ile Türkiye deki durum incelenmişir. 1. Sağlık Kavramı ve Beşeri Sermaye Klasik ikisadi düşüncede sermaye dendiğinde, üreim sürecinde kullanılan makine ve donanım akla gelmekeydi. Ancak günümüzde beşeri sermayenin de lieraürde yerini almasıyla sermaye kavramının yeniden anımlanması zorunluluğu doğmuşur. Bu nokada sermaye her ürlü maddi ve maddi olmayan ikisadi değer olarak anımlanmakadır. Buradaki önemli noka ise maddi olmayan sermayenin de maddi sermaye gibi ekonomik büyümeye kakı sağlamasıdır (Karagül, 2003: 81-82). Beşeri sermaye bireysel bilgi, yeenek ve deneyimlerden oluşmakadır. Beşeri sermayenin unsurları olan bilgi ve yeeneklerin elde edilmesi bir yaırımdır bu bağlamda insanlar bugünkü ükeimlerini gelecekeki daha fazla ükeim için erelemekedirler. Diğer arafan beşeri sermaye ikisadi akivienin yanı sıra eğiimin de bir fonksiyonu olarak da anımlanmakadır (Kaufman and Gary, 2007: 37; Wößmann, 2007: 239). Beşeri sermaye fiziki sermayeden farklı olarak üreim sürecindeki diğer fakörlerin verimli şekilde kullanılmasına ve yeni eknolojilerin icadı ve rasyonel bir şekilde kullanılması sağlamakadır. 18. ve 19. yy. da üzerinde durulmayan beşeri sermaye olgusu, 20. yy. da gelişmiş ülkelerde birçok çalışmaya konu olmuş ve ekonomik büyüme ile arasındaki ilişki analiz edilmişir. Çalışmalarda beşeri sermayenin ülke kalkınmasını poziif yönde ekilediği görülmüşür. Bununla birlike beşeri sermayenin sadece eğiimle özdeşleşirilmesi mümkün değildir. Çünkü konu insanın nieliğini vurguladığı için, eğiimin yanında sağlık, dinamik nüfus mikarı ve beyin göçü gibi diğer fakörleri de beşeri sermaye birikimini oluşuran diğer fakörler arasında görmek gereklidir (Karagül, 2003; 80-81). Dünya Sağlık Örgüü (WHO) ne göre sağlık, fiziksel ve zihinsel olarak opimal nokada olmakır. Diğer bir deyişle sağlıklı olma durumu sadece hasalık ve rahasızlığın olmaması değil aynı zamanda menal açıdan da iyi olma durumudur. Diğer arafan sağlık anımı, kişinin külürel, dinsel ya da sosyal durumuna göre değişebilmekedir. Yüksek eğiimli kişiler için hasalığı algılama ve rahasızlık farklı iken düşük gelirli kişiler için farklı olmakadır. Bu nedenle sağlık hem subjekif hem de objekif olarak ele alınabilmekedir. Subjekif sağlık kişilerin kendilerini sağlıklı olarak hisseikleri durumdur. Ancak objekif sağlık, sağlıklı kişinin kendisini uzmanların eşhisleri sonucunda iyi hissemesiyle sağlık kavramının gerçekleşiğini açıklamakadır. Sağlık kişinin hem fiziksel hem de zihinsel haliyle ilgili olduğundan sağlık hizmeleri bireylerin ve oplumun fiziksel, menal ve sosyal açıdan iyi bir durumda hayalarını devam eirebilmeleri için yapılması gerekenler şeklinde anımlanabilir. Bununla birlike hasalığın yok edilmesi veya hasalığa neden olacak fakörlerin oradan kaldırılması veya hasalıkan koruyucu edbirler sağlık hizmeleri kapsamında düşünülmekedir (Mulu ve Işık, 2005; 8-14). Sağlıklı bir oplumun başlıca gösergelerinin neler olduğu ele alınması gereken diğer bir konudur. Bir oplumun sağlık düzeyini ekileyen fakörler bebek ve çocuk ölüm oranları, oralama haya süresi, sağlık sisemine ilişkin gösergeler ve ölüm sebepleri ve hasalık ürleri olarak göserilebilir (Karagül, 2002; 66). Bu fakörleri Taban ve Kar (2004) şöyle açıklamakadır: Tüm hakları BEYDER'e aiir 58
The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring - Bebek ve Çocuk Ölüm Oranları: Doğum anında ve doğumu akip eden bir yıl içerisindeki ölümler bebek ölümleri; bir ile beş yıl içerisinde meydana gelen ölümler ise çocuk ölümleri olarak kabul edilmekedir. Toplumların sağlık düzeyinin araşırılmasında bebek ve çocuk ölüm oranları iyi bir göserge olarak kabul edilmekedir. - Oralama Haya Süresi: İnsanların oralama haya süresi önemli ölçüde sağlık hizmelerinin kaliesi ve halkın bu hizmelerden yararlanma imkanlarıyla ilişkilidir. Toplumların sağlık düzeyinin göserilmesinde oralama haya süresi de iyi bir gösergedir. - Sağlık Sisemine İlişkin Gösergeler: Ülkedeki dokor sayısı, kişi başına düşen dokor mikarı, sağlık sisemine ayrılan kaynak mikarı vb. gösergeler de oplumların sağlık düzeyini yansıabilmekedir. - Ölüm Sebepleri ve Hasalık Türleri: Toplumlarda sıkça görülen hasalık ürleri ve bu hasalık ürlerinin mikarı da diğer unsurlar gibi oplumun sağlık düzeyini yansıabilmekedir. Tablo 1. Gelişmişlik Düzeyleri Farklı Ülkeler İçin Sağlık Gösergeleri* Ülkeler Bebek Ölüm Oranları (1000) Çocuk Ölüm Oranları (1000) Oralama Yaşam Süresi (yıl) Sağlık Harcamalarının GSMH içindeki payı (%)** 1970 2001 1970 2001 1970 2001 1990 2001 2004*** Norveç 13 4 15 4 74,4 78,7 6,4 6,6 8,1 Amerika 20 7 26 8 71,5 76,9 4,7 5,8 6,9 İngilere 18 6 23 7 72,0 77,9 5,1 5,9 7,0 Almanya 22 4 26 5 71,0 78,0 5,9 8,0 8,2 İalya 30 4 33 6 72,1 78,6 6,3 6,0 6,5 Arjanin 59 16 71 19 67,1 73,9 4,2 4,7 4,3 Brezilya 95 31 135 36 59,5 67,8 3,0 3,4 4,8 Tunus 135 21 201 27 55,6 72,5 3,0-2,8 Türkiye 150 36 201 43 57,9 70,1 2,2 3,6 5,2 Çin 85 31 120 39 63,2 70,6 2,2 1,9 1,8 Mısır 157 35 235 41 52,1 68,3 1,8 1,8 2,2 Hindisan 127 67 202 93 50,3 63,3 0,9 0,9 0,9 Pakisan 117 84 181 109 49,0 60,4 1,1 0,9 0,4 Haii 148 79 221 123 48,5 49,1 1,2 2,4 2,9 Yüksek Gelirli Ülkeler Ora Gelirli Ülkeler Düşük Gelirli Ülkeler 22 5 28 7 71,5 78,1 - - - 86 31 122 38 62,3 69,8 - - - 127 80 203 119 48,7 59,1 - - - * Kaynak: Human Developmen Repor 2003, ss. 262-265, 295-298. ** Kamu sağlık harcamaları. *** Kaynak: Human Developmen Repor 2007-2008, ss. 247-250. Tablo 1 de önemli sağlık gösergeleri, ülkeler için ayrı ayrı verildiken sonra gelir düzeylerine göre ülke gruplarının oralama oranları verilmişir. Tabloda, ülkelerin, ek ek ya da ülke gelir gruplarına göre oralama sonuçlar için incelendiğinde ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile sağlık gösergeleri arasında poziif bir ilişkinin var olduğu görülmekedir. Gelişmiş ülkelerde bebek ve çocuk ölüm oranları azalırken oralama yaşam süresi uzamakadır. Bu durum ise gelişmiş ülkelerin beşeri sermaye kaliesini yükselmeke ve yükselen beşeri sermaye kaliesi ise All righ reserved by The JKEM 59
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I ülkelerin kalkınmalarında önemli kakı sağlamakadır. Diğer arafan ablodan çıkarılabilecek önemli diğer bir sonuç ise gelişmiş ve gelişmeke olan ülkelerin sağlık düzeyleri farkının giderek açılmasıdır. 2. Sağlık Harcamaları ve Ekonomik Büyüme Beşeri sermaye kuramına göre kişinin bilgi ve becerisini gelişirmesi ikisadi faaliyelerdeki ürekenliğini arırmakadır. Ancak kişinin eğiim alabilmesi ve ikisadi faaliyelere kaılabilmesi için sağlık düzeyi de önem arz emekedir. Bu nokada eğiimin ve sağlığın beşeri sermaye sokunda beraber değerlendirilmeleri gerekmekedir (Karagül, 2002; 70). Ancak Grossman (1999) ilk defa (sağlık) sermaye sokunu beşeri sermayeden ayrı olarak ele almışır. Bunun nedeni olarak bu iki sermaye ürü arasındaki bir farklılığı gösermekedir. Beşeri sermaye, kişinin piyasadaki ürekenliğini arırırken sağlık sermayesinin kişinin mal ve para edinme zamanının mikarını belirlemesinde rol oynadığını vurgulamakadır (Grossman, 1999; 2-5). Ancak sağlık sermayesinin de bireylerin ürekenliğini arırmasından öürü sağlık sermayesini beşeri sermaye içerisinde sayan yaklaşımın benimsenmesi daha doğru olmakadır. Toplumun ekonomik gelişmişliği ve beşeri sermayenin unsurları olan eğiim durumu ve sağlık düzeyi arasında yakından ilişki bulunmakadır. Bu ilişkinin emel nedeni sağlıklı bir oplumun beşeri sermayesinin nispeen daha kolay arırılabilir olmasıdır. Ruhen ve bedenen sağlıklı insanların fiziksel ve zihinsel eğiimleri daha kolay olacakır. Bu nedenle beşeri sermaye sokunu arırmak iseyen bir ülke için oplumun sağlık düzeyinin yükselilmesi bir ön şar haline gelmekedir (Karagül, 2002; 71). Sab ve Smih(2001) in ampirik çalışmalarında ekonomik büyüme için sağlık ve eğiimin vazgeçilmez olduğu oraya konmuşur. Mushkin de (1962) çalışmasında eğiim ve sağlığa yapılan eş zamanlı yaırımların ekonomik gelişme sürecinde poziif ekilere sahip olduğunu gösermişir. Bu bağlamda sağlıklı ve eğiimli kişilerin oplumda ükeici ve üreici olarak daha ekin davrandıklarını espi emişir. Diğer bir noka ise sağlıklı bireylerin daha iyi eğiilebilir olmaları ve bu insanlardan yeişen iş gücünün üreimi arırıcı bir fakör olmasıdır. Ayrıca sağlıklı insanların eğiilmesi durumunda bu insanlar daha uzun süre yaşayacakları için eğiim yaırımlarından daha uzun süreli faydalanma imkanı doğacakır. Bu nokada eğiim ve sağlığın birbirini amamlayan iki unsur olduğu açıkır (Mushkin, 1962: 156). Bebek ve çocuk ölüm oranlarının yüksek oluşu, oplumları birkaç farklı yönden ekilemekedir. İlk olarak ölümler sonucu oplum sağlıklı nüfus kaybına uğramakadır. Diğer arafan bu nüfus kaybı için harcanan emek ve sermaye de kayıp olmakadır. Bebek ve çocuk ölüm oranlarının gelişmeke olan ülkelerde yüksek olduğu Tablo 1 de görülmüşür. Bu bağlamda bebek ve çocuk ölüm oranlarının yüksek olduğu gelişmeke olan ülkelerde kalanların sağlık durumları da yeersiz olacakır. Bu kayıp ve yeersizlikler sonucunda beşeri sermayenin kaliesinin arırılması ve verimli çalışabilmesi mümkün olmayacakır (Karagül, 2002, 71-72). Toplumların sağlık durumlarının gösergesi olarak kullanılan diğer bir ölçü ise oralama yaşam süresidir. Oralama yaşam süresinin ise Tablo 1 e bakıldığında az gelişmiş oplumlarda daha düşük olduğu görülmekedir. Oralama yaşam süresi beşeri sermaye sokunu önemli ölçüde ekilemekedir. Çünkü oralama yaşam süresinin armasıyla insanların akif çalışma sürelerinde de bir arış oraya çıkmakadır. Her insanın beşeri sermaye bağlamında belli bir yaırıma sahip olduğu kabul edilirse, beşeri sermayenin sabi sermaye yaırımından Tüm hakları BEYDER'e aiir 60
The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring yararlanma süresi aracak ve böylece yaırımın verimliliği aracakır (Kalemli, Ryder ve Weil, 1998; 18). Diğer bir önemli göserge ise sağlık harcamalarıdır. Sağlık harcamalarına yapılan yaırımların ekonomik büyüme üzerindeki ekisi uzun dönemde oraya çıkmakadır. Beşeri sermaye yaklaşımı kapsamında sağlık hizmeleri de sağlık yaırımı nieliği aşımakadır. Schulz başa olmak üzere diğer yazarlar da, sağlık hizmelerini insanın çalışma yeeneğini koruması ve gelişirmesinden öürü çalışma verimini arırıcı bir insana yaırım olarak görmekedirler (Taban ve Kar, 2004; 291). Sağlık harcamaları, çalışma gücünü koruyarak ve geleceke oraya çıkacak sağlık sorunlarını azalarak geleceke oraya çıkacak sağlık harcamalarından asarruf sağlamakadır. Gelişen insanın sağlık sermayesi soku beşeri sermayenin de önemli bir kısmını oluşurmakadır. Bu şekilde sağlık sokunu arıracak olan sağlık hizmeleri ve sağlık yaırımları, beşeri sermayeyi arırarak ülke kalkınmasında önemli bir rol üslenmekedir (Mazgi, 2002; 410). Belli bir ekonomik gelişmişlik düzeyine ulaşmış oplumlarda sağlık için ayrılan kaynakların arığı ve bireylerin sağlık bilinçlerinin de yükseldiği görülmekedir. Bunun sonucunda sağlık hizmelerinin gelişimi ekonomik büyümeyi de hızlandırmakadır (Mazgi, 2002; 405). Sağlık durumunun eğiim durumundan farklı olarak beşeri sermaye üzerinde bir ekisi daha bulunmakadır. Bu sağlığın dışsallık ekisine de sahip olmasıdır. Eğer bir çalışanın hane halkından birisi hasa ise, o çalışanın emek verimliliğinin eksiksiz olduğundan söz edilemez. Çünkü hem psikolojik ekiler hem de hasa ferdin edavisi için zaman ayırmak zorunda kalması çalışanı verimsiz yapacakır. Diğer arafan salgın hasalıklarda, sayısal olarak az kişi ekilense bile, salgın hasalıkların bulaşıcı ekilerinden öürü üreim üzerinde yıkıcı bir eki doğabilmekedir. Bu iki durum, sağlıklı olmama durumunun (sağlıksızlığın) sadece bireysel düzeyde olmayan aynı zamanda bireysel sağlıksızlıkların oplamının dışsallık ekisi yaraarak sağlıklı iş gücü üzerinde de ekisi olabilen bir unsur olduğunu gösermekedir (Yekiner, 2006; 84). Sağlık yaırımı denildiğinde akla sadece sağlık harcaması gelmekedir. Ancak sağlık yaırımlarını sağlık harcamalarıyla bir uuğumuzda ülkenin sağlık seviyesi sağlık alanına yapılan harcamalarla ölçülmekedir. Aslında Mazgi (2002) e göre oplumun sağlık durumunun iyileşmesi, sağlık alanına ayrılan kaynakların büyüklüğünden ziyade kaynakların rasyonel kullanımı ve ülkenin sosyoekonomik koşullarıyla ilgilidir (Mazgi 2002). Öe yandan eğiim ve sağlık ekonomisinin konusunu oluşuran personel alyapıya yönelik harcamalar oplum açısından yaırım nieliğinde iken, birey açısından ükeim özelliği gösermekedir (Erkan, 1998: 27). Bu nedenle sağlık harcamalarının ikili bir özelliği bulunmakadır. Bu bağlamda ekonomik büyüme açısından ikili özelliğe sahip olan sağlığın, önemi iki ka armakadır. Buraya kadar yapılan açıklamalar sağlık gösergelerinin ekonomik büyüme üzerindeki ekisini açıklamaya yönelikir. Ancak ülkeler ve dönemler bazında sağlık harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki ekisi ampirik bir inceleme alanıdır. 3. Ekonomerik Analiz Sağlık harcamaları ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin varlığı eorik olarak bilinse de bu durumun analizi ampirik bir çalışma gerekirmekedir. Çalışmanın bundan sonraki kısmında sağlık harcamaları ve büyüme arasındaki ilişki 1980-2005 döneminde Türkiye için ampirik olarak ele alınacakır. Ancak ampirik analiz öncesinde sağlık gösergesi olarak kullanılan değişkenlerin hasıla üzerindeki ekisini inceleyen çalışmalardan Dünya ve Türkiye için lieraür araşırması üzerinde durulacakır. All righ reserved by The JKEM 61
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I 3.1 Lieraür Araşırması Sağlık gösergesi olarak ele alınan seriler ile hasıla arasındaki ilişki ele alınan döneme ve ülkelere göre değişebildiğinden lieraür incelendiğinde sağlık değişkenlerinin hasıla üzerindeki ekisi farklı olabilmekedir. Bloom ve diğerleri (2001), 104 ülke üzerinden yapıkları analizleri sonucunda sağlık değişkeninin hasıla üzerinde poziif yönlü bir ekiye sahip olduğunu görmüşlerdir. EKK yönemi kullandıkları analizlerinde doğuşa yaşam beklenisi ve hasıla değişkenleri için 1960-1990 dönemini ele almışlardır. Webber (2002), kişi başına alınan kalori ve hasıla değişkenini kullandığı analizinde 1960-1990 dönemini EKK yönemi ile incelemiş sonuça kişi başına kalori değişkeninin hasıla üzerinde ekisinin olmadığını görmüşür. Mayer (2001), 18 Lain Amerike ülkesini incelediği çalışmasında 1950-1990 dönemi için doğuşa yaşam beklenisi ve hasıla değişkenlerini nedensellik esi ile incelemiş ve hasıla üzerinde negaif bir ekinin olduğu sonucuna ulaşmışır. Chacrabory (2003), 1970-1990 dönemi için 95 ülkenin doğuşa yaşam beklenisi ve hasıla değişkenlerini EKK esi ile incelemiş ve hasıla üzerinde poziif bir ekinin olduğu sonucuna ulaşmışır. Brempong ve Wilson (2003), 21 Al Sahra Afrika ve 23 OECD Ülkesi için 1975-1994 döneminde sağlık gösergesi olarak sağlık harcamaları ve doğuşa yaşam beklenisi değişkenlerini kullanmış, Panel veri yönemi analizi sonucunda hasıla üzerinde poziif bir ekinin olduğu sonucuna ulaşmışır. Mcdonald ve Robers (2002), 77 ülke için sağlık gösergesi olarak doğuşa yaşam beklenisini kullandıkları Panel veri analizlerinde sağlık gösergesinin hasıla üzerinde poziif bir ekiye sahip olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bloom ve Sachs (1998), 75 Afrika ülkesi için 1960-1989 döneminde, sağlık gösergesi olarak doğuşa yaşam beklenisi ve bebek doğum ve ölüm oranlarını kullandıkları yaay kesi veri analizinde doğumda yaşam beklenisinin hasıla üzerinde poziif bebek doğum ve ölüm oranlarının negaif bir ekiye sahip olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bhargava ve diğerleri (2000), 1965-1990 dönemi için 92 ülkenin sağlık gösergesi olarak doğumda yaşam beklenisini kullandıkları Panel veri yönemi sonucunda düşük gelirli ülkeler için sağlık gösergesinin hasıla üzerinde poziif bir ekiye sahip olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Baro (1991), 98 ülke için 1960-1985 döneminde sağlık gösergesi olarak oplam doğurganlık oranı ele aldığı yaay kesi veri analizi sonucunda sağlık gösergesinin hasılayı negaif ekilediği sonucuna ulaşmışır. Sab ve Smih (2001), 100 ülke için 1970-1996 döneminde sağlık gösergesi olarak doğumda yaşam beklenisi değişkenini EKK analizinde kullanarak sağlık gösergesinin hasıla üzerinde poziif bir ekiye sahip olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Türkiye için yapılan son dönem analizler incelendiğinde Kar ve Ağır (2003) 1926-1994 döneminde kamu sağlık harcamalarını sağlık harcaması olarak aldıkları nedensellik analizlerinde kamu sağlık harcamalarının hasılayı poziif ekilediği sonucuna ulaşmışlardır. Taban (2006) 1980-2000 dönemi için Toplam sağlık harcamaları ile doğuşa yaşam beklenisi değişkenlerini sağlık gösergeleri olarak ele aldıkları nedensellik analizi sonucunda sağlık harcamalarının hasıla üzerinde ekisinin olmadığı ancak doğumda yaşam beklenisi ile hasıla arasında çif yönlü nedensellik ilişkisinin var olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Son olarak Yekiner (2006) sağlık gösergesi olarak sağlık hizmelerini ele aldığı similasyon yönemi sonucunda hasıla üzerinde poziif bir ekinin oraya çıkığını gösermişir. 3.2 Ekonomerik Model Ve Modelde Yer Alan Veriler Ekonomerik analiz için bu çalışmada, veri mevcudiyeine bağlı olarak 1980 ile 2005 dönemine ai yıllık veriler kullanılmışır. Analizde kullanılan seriler sağlık harcamaları, Tüm hakları BEYDER'e aiir 62
The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring doğuşa yaşam beklenisi ve reel GSMH serileridir 1. Sağlık harcamaları DİE den, doğuşa yaşam beklenisi değerleri Human Develop Repor Turkey 2001, Human Develop Repor Turkey 2004, Human Develop Repor Turkey 2006 ve Human Develop Repors web sayfasından elde edilmişir. Reel GSMH verileri ise TCMB veri dağıım siseminden elde edilmişir. Seriler için çalışmada aşağıdaki kısalmalar kullanılmışır. Reel GSMH Sağlık Harcamaları Doğuşa Yaşam Beklenisi G SH DYB Ampirik lieraürde zaman serileri ile yapılan koenegrasyon analizlerinin başlangıç nokaları, ele alınan serilerin durağanlık durumlarıdır. Eğer ele alınan seriler düzeyde durağan ise bu durumda Granger Nedensellik esi kullanılabilmekedir. Sims (1980) makalesinde serilerin farklarının alınması durumunda serilerden elde edilen sonuçlarda bilgi kaybının oraya çıkacağını bu nedenle serilerin birim kök içerdikleri durumda bile farklarının alınmaması gerekiğini söylemişir. Sims e göre bunun nedeni zaman serilerinin asıl amacının paramere ahmini yapmakan ziyade değişkenler arasındaki ilişkilerin oraya konmaya çalışılmasıdır (Sims, 1980: 1-49). Ancak Granger ve Newbold (1974) çalışmalarında durağan olmayan zaman serileri kullanılarak elde edilen sonuçlarda sahe regresyon problemiyle karşılaşılabileceğini gösermişir (Granger ve Newbold, 1974: 111-120). Sahe regresyon sorununa karşılık bu çalışmada seriler durağanlaşırılacakır. 3.2.1 DİCKEY-FULLER VE AUGMENTED DİCKEY-FULLER TESTLERİ Dickey ve Fuller (1979) serilerdeki birim kökün varlığını geleneksel yolla hesaplanan isaisiği yerine gelişirdikleri τ isaisiği ile araşırmışlardır. Dickey-Fuller (1981) çalışmalarında eğer seride ookorelasyon görünüsü var ise bu durumda Gelişirilmiş DF esinin kullanılmasını önermişlerdir. Gecikme sayılarının eklenmesi çok önemli olmakla birlike sadece ookorelasyonu giderecek kadar gecikme eklenmelidir. (David A. Dickey ve Fuller, 1979: 427 431, David A. Dickey ve Fuller, 1981: 1057-1072). Serilerin birim kök analizinde DF regresyonu kurulmaka ve regresyon sonuçlarında ookorelasyona raslanması ile bu sorunun oradan kaldırılması amacıyla bağımlı değişkenin geçmiş değerleri modele eklenmekedir. ADF esinde durağanlığın espii için kullanılan sabi değişkenin modelde yer aldığı ve hem sabi hem de rend değişkeninin modelde yer aldığı denklemler aşağıdaki gibidir (Enders, 1995: 222). ΔY ΔY ΔY p = γ Y + β ΔY + ε = a = a 1 i i+ 1 (3.12) i= 2 p + γ Y + β ΔY + ε 0 1 i i+ 1 (3.13) i= 2 + γ Y + a + β ΔY + ε p 0 1 2 i i+ 1 (3.14) i= 2 1 Benzer verileri kullanan çalışmalara örnek olarak, Bloom ve diğerleri (2001), Mayer (2001), Chacrabory (2003), Brempong ve Wilson (2003), McDonald ve Robers (2002), Ranis ve diğerleri (2000), Bloom ve Sachs (1998), Bhargava ve diğerleri. (2000), Kar ve Ağır (2003) çalışmaları göserilebilir. All righ reserved by The JKEM 63
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I Denklemde Δ işarei önüne geldiği serinin birinci farkını, ΔY es edilen serininin birinci farkının alınmasıyla elde edilen yeni seriyi, serinin rendini, ΔY _ j farkı alınmış serinin gecikmesini gösermekedir. Bunların yanı sıra denklemde gecikme uzunluğu "p" olarak ifade edilmeke ve sağlıklı gecikme uzunluğu Akaike bilgi krieri (AIC) veya Schwarz krieri (SC) kullanılarak belirlenmekedir (Karaca, 2005: 3). Gecikme uzunluğunun araşırılmasında kullanılan krierlerin amamı asimoik olarak uarlı ahmin edicidir. Ancak uygulamalı çalışmalarda veri sayısının az olması sebebiyle bu krierlerden hangisinin küçük örnekler için daha sapmasız olduğu sorun yaramakadır. Lukepohl Mone Carlo simülasyonu çerçevesinde yapmış olduğu çalışmada Schwarz krierinin diğer krierlere göre daha sapmasız olduğunu oraya koymuşur (Yiğidim ve Köse, 1997: 79). Bu çalışmada gecikme uzunluğu SC kullanılarak belirlenmişir. SC yi minimum kılan p değeri uarlı gecikme değerini vermekedir. 3.2.2. DİCKEY-PANTULA (1987) TESTİ Dickey-Panula (1987) çalışmalarında bazı serilerin birinci farklarının alınmasının birim kök sorununu oradan kaldırmadığını ve bu nedenle birden çok fark alınmasının gerekebileceğini söylemişlerdir. Bir birim kökün var olması durumunda kullanılan Δy = a0 + γ y 1 + ε eşiliği yerine aşağıdaki hipoezler ve eşilik kullanılmakadır (Dickey ve Panula, 1987: 455-461). H = ( 2), ( 1) 0 I H =. 1 I Δ 2 y = a + β Δ + ε 0 1 y 1 (3.15) Eşilike β 1 parameresinin sıfıra eşi olup olmadığı sınanmakadır. β = 1 0 varsayımını yapan emel hipoez reddedilmezse serinin I(2) olduğu sonucuna varılmakadır (Enders, 1995: 228). Δ 2 y = a 0 + β Δy + β y + ε 1 1 2 2 (3.16) Yukarıdaki eşilike ise β < 1 0 ve β = 0 2 olduğunu varsayan emel hipoez ile, serinin durağan olduğunu öne süren alernaif hipoez sınanır. Serinin birinci farkının alınması durumunda birim kökün oradan kalkığını öngören emel hipoezin reddedildiği durumda serinin durağan olduğuna karar verilmekedir. Bu bağlamda r ane birim köke sahip serinin durağanlık analizi aşağıdaki eşilik ile yapılmakadır (Enders, 1995: 222). Δ r y = a r 1 0 + β 1Δ y 1 + ε (3.17) 3.2.3. JOHANSEN EŞBÜTÜNLEŞME TESTİ VE HATA GİDERME MODELİ Birim kök analizinde de anlaıldığı gibi serilerin fark ya da farklarının alınması serilerde bilgi kaybına neden olmakadır. Ancak serilerin fark ya da farklarının alınması aynı zamanda seriler arasındaki ilişkileri de yok emekedir. Eşbüünleşme eorisi, durağan olmayan serilerin doğrusal bileşimlerinin durağan olup olmadığının es edilmesi ve durağan bir ilişki olması durumunda uzun dönemli denge ilişkilerinin araşırılmasına izin veren bir eoridir. Eşbüünleşme analizi serilerin durağan olmadıkları durumda bile seriler arasında uzun dönemli bir ilişkinin mevcu olabileceğini ve bu ilişkinin durağan bir yapıda olabileceği varsayımına dayanmakadır. Diğer bir ifade ile serilerin eşbüünleşik olmaları sisemdeki her Tüm hakları BEYDER'e aiir 64
The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring bir değişkenin kendine özgü dışsal ve kalıcı şoklar yerine orak bir sokasik rendin ekisi alında kaldıklarını gösermekedir. Eşbüünleşik seriler aynı dereceden durağan iseler seriler arasında eşbüünleşik ilişki mevcu olabilir. Serilerin aynı sokasik rendin ekisinde bulunmalarından dolayı kurulan regresyon, sahe regresyon olmakan ziyade anlamlı bir regresyondur. Johansen(1988) eşbüünleşme esinde aynı merebeden durağan olan serilerin denklem sisemi, sisemde yer alan her değişkenin düzey ve gecikmeli değerlerinin yer aldığı VAR (Vecor Auo Regression ) analizine dayanmakadır. Denklem sisemi aşağıdaki gibi anımlanmakadır. ΔX = Γ ΔX 1 1 +... + Γ k 1 ΔX k + ΠΔX k + ε Γi = I + Π1 +... + Π i, i = 1,..., k Π ; kasayılar marisidir. Burada Π kasayılar marisinin rankı sisemde mevcu olan koenegre ilişki sayısını vermekedir. Burada eğer Π marisin rankı sıfıra eşi ise bu durumda X vekörünü oluşuran değişkenler arasında eşbüünleşme ilişkinin olmadığı anlamına gelmekedir. Diğer arafan rankın 1 e eşi olması durumunda değişkenler arasında 1 eşbüünleşme ilişkinin mevcu olduğunu 1 den büyük olması durumunda ise değişkenler arasında birden çok eşbüünleşme ilişkisinin olduğuna karar verilir. Johansen Eşbüünleşme Tesi nde seriler arasında eşbüünleşik bir ilişkinin var olup olmadığı iz (race) ve maksimum özdeğer isaisikleri kullanılarak araşırılmakadır. Araşırma için başlangıça rankın r ye eşi ya da r den küçük olduğunu söyleyen emel hipoez ile alernaif hipoez karşılaşırılır. Bu karşılaşırma iz ve maksimumum özdeğer es isaisiklerinin kriik değerlerle karşılaşırılması yoluyla yapılmakadır. Tes isaisiklerinin kriik değerden büyük olması durumunda emel hipoez reddedilmeke ve alernaif kabul edilmekedir. İkinci aşamada rankın r ye eşi olduğunu öne süren emel hipoez ile r+1 olduğunu öne süren alernaif hipoez karşılaşırılarak devem edilir. Teslerde karşılaşırma yapılan kriik değerler Johansen ve Juselius (1990) arafından belirilmişir (Johansen, 1988: 251-254, Johansen ve Juselius, 1990: 169-210). Aralarında uzun dönemli denge ilişkisi bulunan seriler arasında kısa dönemde dengesizlikler yaşanabilir. Engle ve Granger(1987) arafından oraya konulan haa düzelme mekanizması serilerin yaşayacağı kısa dönemli dengesizliklerin bir haa düzelme mekanizması ile giderileceğini gösermişir. Seriler arasında kısa dönemli dinamik analiz yapan haa düzelme modeli, bağımlı değişkendeki değişmenin, bağımlı ve bağımsız değişkenlerin gecikmeli değerleri ile uzun dönemli ilişkinin haa erimi arasında kurulan regresyon yardımı ile çözülmekedir. Ancak eşbüünleşik seriler arasında her zaman haa düzelme mekanizması çalışmayabilmekedir. Engle ve Granger in oraya koydukları haa giderme mekanizmasını sağlık harcamaları ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi açıklamak için kullandığımız modele uyarladığımızda aşağıdaki eşiliği elde ederiz (Gujarai, 2006: 728-729, Engle ve Granger, 1987: 251-276 ). ΔG β1δg 1 + β 2ΔSH 1 + β 3ΔDYB 1 + β 6EC 1 = α + + ε 0 Modelde EC -1 uzun dönemli ilişkiden elde edilen haa erimlerinin bir gecikmeli değerini gösermekedir. EC -1 parameresi β 6 ise seriler arasında meydana gelebilecek bir dengesizliğin ne kadarının bir dönem sonra giderileceğini göserir. Δ işarei serilerin birinci farkının alındığını gösermekedir. All righ reserved by The JKEM 65
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I 3.3 Ampirik Analiz Sonuçları Nedensellik analizi için oraya çıkan ilk önemli konu serilerin durağanlık seviyeleri olmakadır. Bu açıdan ampirik analize serilerin durağanlığının incelenmesi ile başlanacakır. ADF es sonuçları Tablo 2 de görülmekedir. Tablo 2. Serilerin Birim Kök Tesleri ADF Tes Sonuçları ADF es isaisiği ADF Kriik Değer ADF Kriik Değer (%1) (%5) G -2.391-4.374-3.603 SH -2.402-4.374-3.603 DYB 0.364-4.374-3.603 Farkı Alınan Serilerin Dickey Panula Tes Sonuçları ADF es isaisiği ADF Kriik Değer (%1) G -10.166-2.669-1.956 SH -3.896-2.669-1.956 DYB -2.536-2.669-1.956 ADF Kriik Değer (%5) Serilerin düzey değerleri için durağan olmadıkları görülmekedir. Ancak serilerin birinci farklarının alınması durağanlık sağlanması için yeerli olmayabilmekedir. Bu nedenle Dickey Panula esi ile serilerin birinci farkında durağan olup olmadıkları incelenmişir. Dickey Panula es sonucuna göre seriler birinci farkında durağanlaşmakadırlar. Serilerin birinci farkında durağanlıklarının sağlandığının görülmesinin ardından eşbüünleşme analizine geçilebilmekedir. Ancak eşbüünleşme analizi için önemli bir noka eşbüünleşme analizinde kullanılacak gecikme sayısının belirlenmesidir. Opimum gecikmenin belirlenmesi için LR (olabilirlik oranı) esi kullanılmışır. Tes sonuçları aşağıda görülmekedir. Tablo 3. LR(Olabilirlik Oranı) Tesi Lag LogL LR FPE AIC SC HQ 0 111.3359 NA* 2.24e-09* -11.40378-11.25466-11.37854 1 115.1135 5.964723 3.95e-09-10.85406* -10.25757* -10.75311* 2 122.7934 9.700916 4.97e-09-10.71510-9.671245-10.53844 3 130.3675 7.175422 7.37e-09-10.56500-9.073780-10.31263 4 143.5155 8.303986 8.37e-09-11.00163-9.063043-10.67354 5 170.0973 8.394247 5.34e-09-12.85234-10.46639-12.44854 6 1918.973 0.000000 NA -195.9971-193.1638-195.5176 Opimum gecikme uzunluğu LR esi sonucunda 6 olarak bulunmuşur. Gecikme uzunluğunun belirlenmesinin ardından Johansen eşbüünleşme esi çözülmüşür. Sonuçlar aşağıda Tablo 4 de görülmekedir. Tüm hakları BEYDER'e aiir 66
The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring Maksimum Öz Değer Tesi (Maximum Eigenvalue Tes) Tablo 4. Johansen Eşbüünleşme Tesi İz Tesi (Trace Tes) Boş ( H 0 ) Hipoez Alernaif Hipoez Tes İsaisiği % 5 Kriik Değeri Boş ( H 0 ) Hipoez Alernaif Hipoez Tes İsaisiği % 5 Kriik Değer r = 0 r = 1 99.70 42.91 r= 0 r > 0 74.93 25.82 r =1 r = 2 24.77 25.87 r 1 r >1 14.10 19.38 r = 2 r = 3 10.66 12.51 r 2 r >2 10.66 12.51 Yukarıdaki analiz sonuçları incelendiğinde koenegre vekör sayısının 0 olduğunu söyleyen (r = 0) H 0 hipoezi için iz isaisiği 99,70, %5 anlamlılık düzeyinde iz kriik değeri 42,91525 aşmakadır. Diğer arafan yine H 0 hipoezi için öz değer isaisiği 74,93 %5 anlamlılık düzeyinde öz değer kriik değeri 25,82 den büyük olduğu için H 0 hipoezi her iki es arafından da reddedilmeke ve seriler arasında en az bir koenegre vekör olduğu sonucuna varılmakadır. Diğer arafan koenegre vekör sayısının birden fazla olduğunu öne süren hipoezler de reddedilmeke ve sonuça seriler arasında sadece uzun dönemde bir koenegre vekör olduğu sonucuna varılmakadır. Bu sonuçlara göre ele alınan dönemde Reel GSMH, sağlık harcamaları ve doğumda yaşam beklenisi arasında uzun dönemli bir ilişkinin olduğu sonucuna varılmakadır. Elde edilen uzun dönemli ilişkinin Reel GSMH değişkeninin kasayısına göre normalize edilmiş hali aşağıdaki gibidir. Denklem incelendiğinde doğuşa yaşam beklenisinin hasıla üzerinde bir ekiye sahip olduğu görülmekedir. Diğer arafan sağlık harcamalarının hasıla üzerinde ekisinin küçük ve negaif olduğu görülmekedir. Bu ise Türkiye de sağlık harcamalarının yeersiz ya da verimsiz olduğunun bir gösergesi olabilir. LnG = 4,181578 LnDYB 0,056499 LnSH (0,16263) (0,00377) Seriler arasında uzun dönemli ilişkinin bulunması serilerin kısa dönemdeki ilişkilerinin haa giderme modeliyle araşırılabileceği anlamına gelmekedir. 3.4.4. HATA GİDERME MODELİ Haa düzelme mekanizması seriler arasında yaşanan dengesizliklerin ne sürede giderileceğinin hesaplanması için kullanılmakadır. Ele aldığımız üç seri arasında kurulan haa giderme mekanizması sonuçları aşağıda Tablo 5 de görülmekedir. Haa düzelme mekanizmasından elde edilen sonuçlara bakıldığında Hasıla serisinin bağımsız değişken olduğu modelde düzelilmiş R 2 değeri modelin açıklama gücünün var olduğunu göserirken doğuşa yaşam beklenisinin bağımsız değişken olduğu ikinci modelde düzelilmiş R 2 değeri modelin açıklama gücünün zayıf olduğu göserir şekilde çok düşük çıkmakadır. Birinci modelde haa düzelme kasayısının -3,40 olduğu ve isaisiğinin anlamlı çıkması sonucunda kısa dönemde haa giderme mekanizmasının çalışığı sonucuna varılmakadır. Bu nokada hasılada oraya çıkan bir dengesizliğin yaklaşık 3,4 yılda oradan kalkığı söylenmekedir. All righ reserved by The JKEM 67
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I Tablo 5 Haa Giderme Mekanizması Değişkenler D(LG) Sandar Haa isaisiği D(LYB) Sandar Haa isaisiği CoinEq1-3.406023 (1.57883) [-2.15731] -2.264194 (5.26270) [-0.43023] D(LG(-1)) 2.058833 (1.21107) [ 1.70001] 2.761722 (4.03686) [ 0.68413] D(LG(-2)) 1.410791 (0.73869) [ 1.90986] 1.653750 (2.46227) [ 0.67164] D(LG(-3)) 0.946731 (0.40701) [ 2.32605] 0.020883 (1.35669) [ 0.01539] D(LG(-4)) 0.007656 (0.09162) [ 0.08356] -0.686234 (0.30539) [-2.24704] D(LSH(-1)) -0.008557 (0.11794) [-0.07255] -0.502460 (0.39313) [-1.27812] D(LSH(-2)) 0.073669 (0.09902) [ 0.74396] -0.144797 (0.33007) [-0.43868] D(LSH(-3)) -5.555515 (4.90452) [-1.13273] -5.707219 (16.3482) [-0.34910] D(LSH(-4)) 2.747961 (4.89068) [ 0.56188] 5.878080 (16.3021) [ 0.36057] D(LYB(-1)) -0.706464 (4.38518) [-0.16110] 17.88254 (14.6171) [ 1.22340] D(LYB(-2)) -0.007520 (0.01415) [-0.53149] 0.011235 (0.04716) [ 0.23821] D(LYB(-3)) -3.406023 (1.57883) [-2.15731] -2.264194 (5.26270) [-0.43023] D(LYB(-4)) 2.058833 (1.21107) [ 1.70001] 2.761722 (4.03686) [ 0.68413] C 1.410791 (0.73869) [ 1.90986] 1.653750 (2.46227) [ 0.67164] R-squared 0.740871 0.488791 Adj. R-squared 0.481742-0.022417 SONUÇ Sağlık harcamalarındaki niel ve nicel gelişmelerin önemi, beşeri sermaye düzeyini ekilemesinden kaynaklanmakadır. Beşeri sermaye düzeyindeki iyileşme eğilimi yaırım harcamalarını doğrudan ve dolaylı yollardan ekilemekedir. Sağlık harcamalarının koruyucu kısmı hasıla üzerinde bir gecikme ile eki doğurmakadır. Bugün aşı olan bir çocuk hasa olmayarak ya da saka kalmayarak yaşıyorsa, bu aşının maliyei onun hasalıkan korunduğu yıl sayısı arıkça azalmakadır. Diğer arafan çocuğun saka kalmayarak verimli şekilde çalışabilmesi ise ancak, bir işe başladıkan sonra görülebilecek bir durumdur. Böylelikle çocuğa yapılan ve verimlilik azalışını önleyen bir sağlık harcaması yıllar sonra büyümeyi ekilemekedir. Diğer arafan sağlık harcamaları gerek koruyucu gerek edavi ve rehabilie edici sağlık hizmeleri harcamaları beşeri sermaye yaırımları olarak değerlendirildiklerinde harcamaların hasıla üzerinde ekisinin gecikmeli oluşu daha manıklı gözükmekedir. Sağlık harcamaları ile ilgili önemli bir konuda GSMH içerisinde sağlık harcamalarının çok küçük bir yer uması ve bu nedenle hasılanın açıklanmasında güçsüz kalmasıdır. Çalışmamızda Johansen eşbüünleşme analizi sonucunda sağlık harcamalarının değerinin (0,01) çok küçük bulunması bir arafan üm sağlık harcamalarının ekilerinin cari yılda görülememesi diğer arafan ise sağlık harcamalarının GSMH nın açıklanmasında yeersiz oluşundan kaynaklanmakadır. Değerin çok küçük olmasına karşın daha önemli bir noka poziif oluşudur. Bu ise eori ile uygun olarak sağlık harcamalarının hasılayı arırıcı yönde bir ekisinin bulunduğunu gösermekedir. Aksine doğuşa yaşam beklenisini cari yıla ilişkin bir büyüklük olduğundan dolayı gelecek hasıla yerine cari hasılayı daha iyi açıklayabilmekedir. Bu nedenlerden öürü, Türkiye de 1980-2005 yılları için eşbüünleşme analizi sonucunda sağlık harcamalarının hasıla üzerinde ekisi küçük ve negaif çıkarken doğuşa yaşam beklenisinin ekisi ise yüksek çıkmakadır. Kaynakça Bloom, D.E., Canning, D. ve Sevilla, J.(2001), The Effec of Healh on Economic Growh: Theory and Evidence, NBER, Working Paper Series, No. 8587. Tüm hakları BEYDER'e aiir 68
The Journal of Knowledge Economy & Knowledge Managemen 2009, Volume IV Spring Bloom, D.E. ve Sachs, D. (1998), Geography, demography and economic growh in Africa, Brookings Papers on Economic Aciviy, 1998 No.2. Bhargava, A., JamIson, D. T., Lau, L ve Murray, C.JL. (2000), The Modeling he Effecs of Healh on Economic Growh, World Healh Repor GPE Discussion Paper Series: No. 33 Brempong, K.G. ve Wilson, M. (2003), Healh human capial and economic growh in Sub- Saharan African and OECD Counries, The Quarerly Review of Economics and Finance, ss. 1-25. Chakrabory, S. (2003), Endegoneous lifeime and economic growh, Journal of Economic Theory, ss.1-18. Dickey, David A., ve Wayne A. Fuller (1979), Disribuion of he Esimaors for Auoregressive Time Series wih a Uni Roo, Journal of he American Saisical Associaion, 74, 1979, 427 431. Dickey, David A., ve Wayne A, Fuller (1981), Likelihood Raio Saisics for Auoregressive Time Series wih a Uni Roo, Economerica, Vol. 49, No. 4., January, 1981, 1057-1072. Dickey, David A., ve Sasry G. Panula (1987), Deermining he Order of Differencing in Auoregressive Processes, Journal of Business & Economic Saisics, Vol. 5, No. 4., (Eylül 1987), ss. 455-461. Erkan, Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, İsanbul: Türkiye İş Bankası Külür Yayınları, 4. Baskı, 1998. Enders, Waler, Applied Economeric Time Series, Unied Saes of America: John Wiley&Sons, Inc., 1995, ss. 222-223. Engle, R.F. & Granger, C.W.J. (1987), Coinegraion and error correcion: represenaion, esimaion and esing, Economerica, 55 (2) March, ss. 251-276. Granger, C.W.J. (1969) Invesigaing Causal Relaions by Economeric Models and Cross- Specral Mehods, Economerica, 37, 24-36. Granger, C.W.J. & Newbold, P. (1974) Spurious regressions in economics, Journal of Economerics, 2 (2) July, pp.111-120. Grossman, Michael, The Human Capial Model of Demand for Healh, NBER, Working Paper, No: 7078, 1999, 1-100. Gujarai, Damodar N. (2006), Temel Ekonomeri, 4. b., (Çeviri Ümi Şenesen ve Gülay Günlük Şenesen), İsanbul: Lieraür Yayıncılık, Eylül. Güneş, İsmail, Dışsallıklar Teorisi ve Ağ Dışsallıkları, II.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yöneim Kongresi, Kocaeli Bildiriler Kiabı, 2003 Derben, ss. 117-130. Human Developmen Repor 2003. Human Developmen Repor 2007-2008. Johansen, S. (1988), Saisical Analysis of Coinegraion Vecors, Journal of Economic Dynamics and Conrol, 12, ss.231-254. Johansen, S. ve Juselius K. (1990), Maximum Likelihood Esimaion and Inference on Coinegraion wih Applicaion o The Demand for Money, Oxford Bullein of Economics and Saisics, 52, ss. 169-210. All righ reserved by The JKEM 69
Bilgi Ekonomisi ve Yöneimi Dergisi 2009, Cil: IV, Sayı:I Kalemli-Ozcan, Sebnem, Harl E. Ryder, and David Weil, Moraliy Decline, Human Capial Invesmen, and Economic Growh, Journal of Developmen Economics, 62:1, 2000, 1-23. Kar, M. ve Ağır, H. (2003), Türkiye de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Nedensellik Tesi, Bilgi Yöneimi, hp://www.bilgiyoneimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?n=234. Karaca, Orhan (2005), Türkiye de Faiz Oranı İle Döviz Kuru Arasındaki İlişki: Faizlerin Düşürülmesi Kurları Yükselir mi?, Türkiye Ekonomi Kurumu, Ekonomis Dergisi, Araşırma Bölümü, (Ekim 2005). Karagül, Mehme (2002), Beşeri Sermayenin İkisadi Gelişmedeki Rolü ve Türkiye Boyuu, Ankara: Anı Mabaa, Afyon Kocaepe Üniversiesi Yayınları, Yayın no: 37, 2002. Karagül, Mehme (2003), Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Ekin Kullanımı, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi, (5), 2003, ss. 79-90. Kaufman, Neil A. and Gary D. Geroy (2007), An Energy Model for Viewing Embodied Human Capial Theory, Performance Improvemen Quarerly, 20 (1) pp. 37-48. Mayer, D. (2001), The Long-Term Impac of Healh on Economic Growh in Lain America, World Developmen, Vol. 29, No.6, ss. 1025-1033. Mazgi, İ. (2002) Bilgi Toplumu ve Sağlığın Aran Önemi, I. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yöneim Kongresi, (Hereke-Kocaeli), ss. 405-415. McDonald, S. ve Robers, J. (2002), Growh and muliple forms of human capial in an augmened Solow model: a panel daa invesigaion, Economic Leers, 74, ss. 271-276. Mushkin, S. (1962), Healh as an Invesmen, Journal of Poliical Economy, Vol.70, ss. 129-157. Mulu, Ayşegül ve A. Kadir Işık, Sağlık Ekonomisine Giriş, Bursa: Ekin Yayınları, 2005. Ranis, G., Sewar, F ve Ramirez, A. (2000), Economic Growh and Human Developmen, World Developmen, Vol. 28,No. 2, ss. 197-219. Sab, R. Ve S. Smih (2001), Human Capial: Inernaional Evidence, IMF Working Paper, No. 32, Mar 2001, ss. 2-33. Taban, Sami, Muhsin Kar, Kalkınma Ekonomisi, Bursa: Ekin Kiabevi, 2004. Webber, D.J. (2002), Policies o Simulae Growh: Should We Inves in Healh or Educaion, Applied Economics, 34/13, ss. 1633-1643. Wößmann, Ludger, Specifying Human Capial, Journal of Economic Surveys, Vol. 17, No. 3, pp. 239-270. Yekiner, İ. Hakan (2006), Sağlık ile Büyüme, Ekonomi, İşleme, Uluslararası İlişkiler ve Siyase Bilimleri Dergisi, Cil 6, Sayı 2, Temmuz 2006, ss. 83-91. Yiğidim, Arslan ve Nezir Köse (1997), İhraca ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki, İhalaın Rolü: Türkiye Örneği(1980-1996), Ekonomik Yaklaşım, Cil 8, Sayı 26, (Sonbahar 1997). Tüm hakları BEYDER'e aiir 70