Editör Yardımcıları/Assoc. Editors: Yrd. Doç. Dr. Z. Deniz YAKINCI Öğr.Grv. Remziye AYDIN

Benzer belgeler
BATTALGAZİ DE POSTPARTUM DEPRESYON RİSKİ VE ETKİLİ FAKTÖRLER

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

Sivas İl Merkezindeki Kadınlarda Postnatal Depresyon Prevalansı Ve Risk Faktörleri

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Normal ve Sezaryen Doğum Yapan Kadınların Doğum Konfor Düzeyine Göre Karşılaştırılması

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

POSTPARTUM DEPRESYON VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MATERNAL BAĞLANMAYA ETKİSİ

ÖZGEÇMİŞ. Görev Kurum/Kuruluş Yıl Araştırma Görevlisi. Erzincan Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

TÜRKİYE DEKİ ÜÇ TIP FAKÜLTESİNİN SON ÜÇ YILDAKİ YAYIN ORANLARI THE THREE-YEAR PUBLICATION RATIO OF THREE MEDICAL FACULTIES IN TURKEY

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Doğumun Aktif Fazında Uygulanan Hidroterapinin, Doğum Süreci, Anne Memnuniyeti ve Doğum Sonrası Ebeveynlik Davranışı Üzerine Etkisi

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

YASLANMA ve YASAM KALİTESİ

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

YOĞUN BAKIM HEMŞİRELERİNİN İŞ YÜKÜNÜN BELİRLENMESİ. Gülay Göçmen*, Murat Çiftçi**, Şenel Sürücü***, Serpil Türker****

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

14 Aralık 2012, Antalya

ABSTRACT $WWLWXGHV 7RZDUGV )DPLO\ 3ODQQLQJ RI :RPHQ $QG $IIHFWLQJ )DFWRUV

SAĞLIKLI VE HASTA BEBEĞE SAHİP ANNELERİN DOĞUM SONU DEPRESYON DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

HASTALARIN HASTA GÜVENLİĞİ KONUSUNDAKİ

ÖZGEÇMİŞ. Yabancı Dil: İngilizce. Uluslararası dergilerde yayınlanan makaleler

BİRİNCİ BASAMAKTA DİYABETİK AYAK İNFEKSİYONLARI EPİDEMİYOLOJİSİ VE ÖNEMİ. Doç. Dr. Serap Çifçili Marmara Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Tiroidektomi Sonrası Hipokalsemi Gelişiminde İnsidental Paratiroidektominin, Hastaya Ait Özelliklerin ve Cerrahi Yöntemin Etkilerinin İncelenmesi

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

Primer pterjiumda konjonktivalimbal otogreft transplantasyonu sonuçlarımız

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Yrd.Doç.Dr. RAHŞAN ÇAM

BİR SAĞLIK OCAĞI BÖLGESİNDE BEBEKLERİN UYKU POZİSYONLARI VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER*

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Primer ve Nüks Pterjium Cerrahisinde Limbal Konjonktival Otogreft Uygulamalarımız ve Sonuçları

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

$5$ù7,50$ (%(/ø. gö5(1&ø/(5ø1ø1 *g5(9 7$1,0/$5, 9( <(7(5/ø/ø. $/$1/$5,1$ *g5(.(1'ø/(5ø1ø '(ö(5/(1'ø50(/(5ø g]hq (VUD.$5$0$1 + O\D 2.

GEBELERİN BİTKİSEL ÜRÜN TÜKETİM VE SIKLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluðu

TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Dr. Nilgün Çöl Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Sosyal Pediatri BD.

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

1. Sınıf Yıllık Ders Yükü Toplamı

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ NDE YAPTIRILAN DOĞUMLARIN İNCELENMESİ

İntraoperatif Sinir Monitorizasyonunun Bir Cerrahi Kliniğe Katkısı

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Hasta Çalışan Güvenliğinde Enfeksiyon Risklerinin Azaltılmasına Yönelik Đstatistiksel Kalite Kontrol Çalışmaları

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERSİNE İLİŞKİN DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ

SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ

Kadın ve Erkek Psikiyatri Kapalı Servislerinde Fiziksel Tespit Uygulamasının Klinik Özelliklerle İlişkisi

Doç.Dr. AYTEN TAŞPINAR

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

AĞRIİLE HUZUR EVİ OLUR MU? DR. FİLİZ ŞÜKRÜ DURUSOY

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Sema DOĞU, Kader KOÇ, Zeynep ASLAN, Serpil TÜRKER, Nur İHTİYAR GİRİŞ

SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

İÇİNDEKİLER Sayfa Atatürk ün Gençliğe Hitabesi... 1 Hekimlik Andı... 2 Önsöz... 3 Misyonumuz Vizyonumuz... 4 Bugüne Kadar Görev Alan Fakülte

HEMġEHRĠ ĠLETĠġĠM MERKEZĠ ÇALIġANLARIYLA STRES VE KAYGI DURUMLARI ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

HEMŞİRELERİN HASTALARA VERDİKLERİ EĞİTİMLERİN ETKİNLİĞİNİN BELİRLENMESİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ Dönem 6 Öğrenim Esasları. A. Genel Tanıtım B. Çalışma Kılavuzu C. Rotasyon Tablosu D.Dönem Kurulu E.

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Genç erkeklerde konjonktival otogreftli pterjium cerrahisi ve indüklenmiş astigmatizma

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Dr. Talha Müezzinoğlu

TİP 1 DİYABETİ OLAN İNSÜLİN POMPASI KULLANAN BİREYLERE BAZAL İNSÜLİN DOZ DEĞİŞİKLİĞİ EĞİTİMİ VERMELİ MİYİZ?

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER (TÜRKİYE NİN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE BEŞ FARKLI HASTANE ÖRNEĞİ)

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER

2010 TUS SONBAHAR DÖNEMİ MERKEZİ YERLEŞTİRME SONUÇLARINA GÖRE EN KÜÇÜK VE EN BÜYÜK PUANLAR (GENEL) (SINAV TARİHİ : Aralık 2010)

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

4. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Üniversitesi Psikiyatri Hemşireliği Anabilim

Şanlıurfa il merkezinde Suriyeli mülteci kadınların üreme ve ruh sağlığı ihtiyaçları; Suriyeli mültecilerin sağlığını geliştirme modeli

Alan Üniversite Yıl. Alan Üniversite Yıl. Alan Üniversite Yıl

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

: Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Maltepe Eğitim Köyü Başıbüyük Maltepe-İstanbul : behiceekici@hotmail.com

Transkript:

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Dergisi İnönü Üniversitesi Adına Sahibi: Owner on behalf of İnönü University: Editör/Editor: Doç.Dr.Emine ŞAMDANCI Editör Yardımcıları/Assoc. Editors: Yrd. Doç. Dr. Z. Deniz YAKINCI Öğr.Grv. Remziye AYDIN Yayın Kurulu/Editorial Board Prof.Dr. Ahmet KIZILAY Prof. Dr. Behice ERCÜ Prof.Dr. Fatma UYANIK Prof.Dr. Mustafa ŞENOL Prof. Dr. Nasuhi EnginAYDIN Prof. Dr. Nigar VARDI Prof.Dr. Sevcan AKESİ Doç. Dr. A.Ferda DAĞLI Doç. Dr. Ali ÖZER Doç.Dr. Gülden SINMAZIŞIK Doç.Dr. Hakan PARLAKPINAR Yrd. Doç.Dr. Meral YÜKSEL Yrd. Doç.Dr. Nuran AKYURT Biyoistatistik Danışmanı Doç.Dr. Cemil ÇOLAK Dil Danışmanları Prof.Dr. Ahmet KIZILAY Prof.Dr. Mustafa ŞENOL Yayın Sekreteri/Publication Secratary: Okan ÇELİK ocelik@inonu.edu.tr ISSN 2147-7892 Yazışma Adresi/Correspondence Addres: İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Merkez Kampüsü/44280 MALATYA E-posta: dergi.shmyo@inonu.edu.tr Tel/Faks: 0422 341 00 51

AKADEMİK YAYIN KURULU Prof.Dr. Abdullah AYDIN Medeniyet Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı, İstanbul Prof.Dr. Aysel Köksal AKYOL Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Prof.Dr. Ayşe AYDOĞDU Gazi Üniversitesi Fizik Anabilim Dalı Prof.Dr. Behice ERCİ İnönü Üniversitesi Malatya Sağlık Yüksekokulu Prof.Dr. Eyüphan YAKINCI İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Anabilim Dalı Prof.Dr. Gülen BARAN Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Prof.Dr. İbrahim Halil ÖZEROL İnönü Üniversitesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Prof.Dr. Mahmut DURMUŞ İnönü Üniversitesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Prof.Dr. Nasuhi Engin AYDIN İnönü Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı Prof.Dr. Nigar VARDI İnönü Üniversitesi Histoloji Anabilim Dalı Prof.Dr. Sedat YILDIZ İnönü Üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dalı Prof.Dr. Süheyla ÜNAL İnönü Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Doç.Dr. Adile Ferda DAĞLI İnönü Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Ali BEYTUR İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Üroloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Ali ÖZER İnönü Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Doç.Dr. Aynur BÜTÜN AYHAN Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Doç.Dr. Aytaç YÜCEL İnönü Üniversitesi Anestezi ve Reanmasyon Anabilim Dalı Doç.Dr. Cemal TAŞDEMİR İnönü Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Cemil ÇOLAK İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi AD Doç.Dr. Derya DOĞAN İnönü Üniversitesi Pediatri Anabilim Dalı Doç.Dr. Erkan KARATAŞ İnönü Üniversitesi KBB Anabilim Dalı Doç.Dr. Fatih OĞUZ İnönü Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Haluk SÖYLEMEZ Dicle Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Hakan PARLAKPINAR İnönü Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı Doç.Dr. M. Gökhan TURTAY İnönü Üniversitesi İlk ve Acil Yardım Anabilim Dalı Doç.Dr. Nusret AÇIKGÖZ İnönü Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Pembegül FIRAT İnönü Üniversitesi Göz Anabilim Dalı Doç.Dr. Seda TAŞDEMİR İnönü Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Sermin TAŞHAN İnönü Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Doç.Dr. Yusuf YAKUPOĞULLARI İnönü Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr Burcu TALU İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu Yrd. Doç.Dr. Ergül ALÇİN İnönü Üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dalı Yrd. Doç.Dr. Evren KÖSE İnönü Üniversitesi Anatomi Anabilim Dalı. Yrd.Doç.Dr. Hasan GÖKÇE Hatay Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. M.Said AYDOĞAN İnönü Üniversitesi Anestezi ve Reanmasyon Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr Mehmet Fatih KORKMAZ İnönü Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Muharrem AK İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Nurhan ŞAHİN İnönü Üniversitesi Pataloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Ramazan ALTINTAŞ İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr.Turan YILDIZ Sakarya Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Yeliz ÇETİNKOL Ordu Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Zehra BOZDAĞ Gaziantep Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Z. Deniz YAKINCI İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Uzm.Dr. İsmal ÖRS Karaman Devlet Hastanesi Dermatoloji Kliniği

İÇİNDEKİLER 1- BATTALGAZİ DE POSTPARTUM DEPRESYON RİSKİ VE ETKİLİ FAKTÖRLER Neşe Mehmetoğlu Karakaş,Gülsen Güneş, Meryem Sarıbıyık 2- PTERJİUM CERRAHİSİNDE KONJONKTİVA-LİMBAL OTOGREFT UYGULAMASINA BAĞLI NÜKS VE KOMPLİKASYON ORANLARI Murat Atabey ÖZER 3- SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA EL BECERİLERİNİN KABA MOTOR SEVİYEYE VE ÖZÜRLÜLÜK DURUMUNA ETKİSİNİN İNCELENMESİ Betül AKYOl Mehmet GÜLLÜ 4- VİTİLİGOLU HASTALARDA DAR-BANT UVB VE PUVA TEDAVİ YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Gülbahar Saraç Yelda Kapıcıoğlu

Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. BATTALGAZİ DE POSTPARTUM DEPRESYON RİSKİ VE ETKİLİ FAKTÖRLER Neşe Mehmetoğlu Karakaş 1,Gülsen Güneş 2, Meryem Sarıbıyık 3 1 İnönü Üniversitesi S.H.M.Y.O,Malatya 2 İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim dalı, Malatya 3 Battalgazi 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi, Malatya Özet Bu çalışma Malatya ili Battalgazi ilçesinde son bir yıl içinde doğum yapan kadınlarda postnatal depresyon görülme sıklığını saptamak ve postnatal depresyonun ortaya çıkmasında etkili olabilecek risk faktörlerini belirlemek amacıyla yapılmış kesitsel nitelikte bir çalışmadır. Araştırmaya, Malatya ili Battalgazi ilçesi Battalgazi Sağlık Ocağı na bağlı son bir yıl içinde doğum yapmış ve sağlık ocağı ebeleri tarafından izlenen 272 anne katılmıştır. Annelere doğum sonrası demografik bilgi formu ve Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EDSDÖ)ni içeren bir anket formu uygulanmıştır. Elde edilen bilgiler ve EDSDÖ ye göre katılanların %18,4 ünde doğum sonrası depresyon saptanmıştır. Kadınların doğum sonrası depresyon yaşamasında etkili olan faktörler; kadının eşinin işsizlik durumu, geniş aile, gebelik esnasında fazla kilo alma, aile içi şiddete maruz kalma ve gelir durumu olarak bulunmuştur. Ayrıca, sigara içen kadınlarda içmeyenlere göre; spor yapmayan kadınlarda spor yapan kadınlara göre postnatal depresyon görülme olasılığı daha yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak; kadının sosyal statüsünün yükselmesi, şiddeti önlemeye yönelik çalışmalar, gebelik sonrası kilo kontrolüyle ve gebelerde sigara bıraktırma çalışmaları postpartum depresyonun önlenmesi açısından faydalı olabilir. Anahtar Sözcükler: Depresyon, Kadın, Postpartum, Prevelans, Değişken RİSK of POSTPARTUM DEPRESSİON and AFFECTİNG FACTORS in BATTALGAZİ TOWN This is a cross-sectional study made in order to determine the risk factors for incidence of postnatal depression seen at women who gave birth in last year in Battalgazi town. In this study, 272 women who gave birt in last year, living in Battalgazi Health Center Region in Battalgazi, completed a questionnaire and Edinburgh Postnatal Depression Scale (EPDS).

Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. According to obtained results and Edinburgh Postnatal Depression Scale (EPDS) it was observed Postnatal Depression at 18, 4% of participators. Factors that are spoted to affect the depression at postpartum women are husband s unemployed status, large family, overweight during pregnancy, exposure to domestic violence and income status. In addition, increase the social status of women, efforts to prevent violence, weight control after pregnancy and efforts to quit smoking during pregnancy may be useful for the prevention of postpartum depression. Key words: Depression, Women, Postpartum, Prevalence, Variable

Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. GİRİŞ Kadın için gebelik ve doğum olayı önemli biyolojik, psikososyal ve ekonomik değişimlerin görüldüğü bir dönemdir. Gebelik ve doğum sonrası dönem birçok insan için özel hoş bir an olarak kabul edilmekle birlikte, yeni doğan çocuğunu kucağına alma beklentisi içinde olan anne için aynı zamanda ruhsal bozuklukların gelişimi açısından da riskli bir dönem olabilmektedir. 1 Doğumla ilgili diğer psikiyatrik tablolara göre belirtilerin daha geç dönemde ortaya çıkması ve bir çok kadının mutlu olmaları gerektiğine inandıkları bir dönemde çökkün duygular taşıdıklarından dolayı suçluluk duymaları denk geldiğinin gösterilmesi ile postnatal dönemde psikiyatrik tabloya gösterilen ilginin giderek artmasına neden olmaktadır. Geriye dönük epidemiyolojik taramalar ciddi ruhsal hastalıkların ortaya çıkması bakımından, doğum sonrası dönemin gebelik dönemine kıyasla üç veya dört kez daha riskli olduğunu ortaya koymaktadır. 4 Ancak depresyon bu hastalıklar içinde baskın olduğundan doğum sonrası psikiyatrik hastalıklar denildiğinde genellikle doğum sonrası depresyon anlaşılabilir. Doğum sonrası depresyon, birinci basamak sağlık kuruluşlarında sık rastlanan ve tedavi edilebilir bir tablodur.5 Genellikle doğum sonrası 2-3. haftalarda karamsarlık, anhedoni, nedeniyle belirtilerini saklamaları, doğum sonrası yetersiz hissetme gibi tipik depresif belirtilerle ortaya depresyonun kolaylıkla gözden kaçabilmesine neden çıkar. 3 Postpartum depresyon genel populasyonda ki olmaktadır. Doğum sonrası dönemde annede ortaya kadınların %10-22 sini, ergen annelerin ise %26 ya çıkan depresyon, annenin, çocuğun ve ailenin çeşitli güçlükler yaşamasına neden olmakta anne ile çocuk arasında kurulan ilişkiyi, annenin bebek bakımı ve ebeveyn rolünü öğrenmesini etkileyebilmektedir. Ayrıca postpartum depresyon geçiren annelerin bebeklerinde daha sık davranış problemleri görüldüğü ve bilişsel işlevlerinin daha alt seviyelerde olduğu bildirilmektedir. 2-3 varan oranını etkiler. 3 Doğum sonrası depresyon riski altında olan kadınların tanımlanması, bu grup hastalıkların azaltılmasında son derece önemlidir. Bunun için de sağlık personelinin bu şikâyetleri olan kişileri doğum sonrası en erken dönemde basit tarama yöntemleri ile tespit etmeleri önemlidir. Batı Avustralya ve İngiltere gibi bazı ülkelerde doğum sonrası depresyon ile ilgili tarama araçlarının kullanımı düzenli olarak uygulamaya girmesine Dünyada yapılan çalışmalarda mizaç bozukluklarının kadınlarda erkeklere oranla daha sık rağmen Türkiye de düzenli olarak uygulanmamaktadır 6-7. görülmesi ve başlangıç pikinin doğurganlık yıllarına

Depresyon kronikleşme riski ve prevelansı Veri toplama araçları Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. oldukça yüksek bir hastalık olmasına rağmen Demografik bilgi formu; 35 sorudan oluşan ülkemizde yeterince tanı konulamamakta ve buda demografik bilgi formu kadının ve ailesinin erken tanı ve tedavisini güçleştirmektedir. Oysa sosyoekonomik özellikleri, doğurganlık özelliklerini postpartum depresyonun erken tanı ve tedavisi hem anne hem çocuk hem de toplum sağlığının korunması açısından önemli fayda sağlayabilir. Bu çalışmanın amacı Malatya ili Battalgazi ilçesinde son bir yıl içinde doğum yapan kadınlarda postnatal depresyon görülme sıklığını saptamak ve postnatal depresyonun içermektedir. Edinburgh doğum sonrası depresyon ölçeği; on soruluk kısa ve kolay uygulanabilir testtir. Cox ve ark. doğum sonu depresyonu ile ilgili çalışmalarda özgül bir ölçeğin kullanılmasının daha sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını sağlayacağı ortaya çıkmasında etkili olabilecek risk faktörlerini düşüncesinden hareketle Edinburgh Doğum Sonrası belirlemektir. GEREÇ ve YÖNTEM Araştımanın evrenini Malatya ili Battalgazi Depresyon Ölçeği (EDSDÖ) ni geli ştirmişler ve geçerlilik çalışmasını yapmışlardır 8. Türkiye de Engindeniz ve arkadaşları tarafından 1997 de ilçesinde son bir yıl içinde doğum yapmış ve yapılangeçerlilik çalışması ile duyarlılık ve özgüllüğü Battalgazi sağlık ocağı ebeleri tarafından izlenen ve son bir yıl içinde doğum yapmış 313 kadın, sırasıyla %84 ve %88 olarak tespit edilmiş ve kesme puanının 12-13 olduğu gösterilmiştir.9.12 nin araştırmanın örneklemini ise çalışmaya gönüllü üzerinde puan alanlar depresif kabul edildi. olarak katılmayı kabul eden 272 kadın (%87) oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından 2010 Şubat - Mayıs ayları arasında 35 soruluk demografik bilgi formu ve Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EDSDÖ) aracılığı ile yüz yüze anket tekniği ile ev ziyaretleri esnasında toplanmıştır. İstatistiksel değerlendirme Çalışmadan elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) programı kullanılarak analiz edildi. Verilerin analiz edilmesinde ise Ki-Kare testi kullanıldı. Tüm değerlendirmelerde p<0,05 değeri anlamlı kabul edildi.

Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. Bulgular Tablo 1 de araştırma kapsamındaki kadınların sosyodemografik özellikleri ile post partum depresyon arasındaki ilişki verilmektedir. Araştırma kapsamındaki kadınların %54,8 i 26-35yaşları arasındaydı. Kadınların eğitim düzeylerine bakıldığında % 71,3 ü ilköğretim ve lise düzeyinde eğitim almışlardı. Araştırma kapsamındaki kadınların %92,6 sı evhanımıydı. Kadınların %41,5 inin ailelerinin aylık gelirleri 500 TL nin altındaydı. Kadınların %4,4 ü imam nikâhlıdır. Araştırma düzeyi 500 TL ve altında olanlarda, aylık gelir düzeyi 500 TL ve üzeri olanlara göre postpartum depresyon tanısı alma sıklığı anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05). Araştırma kapsamındaki kadınlarda geniş ailede yaşayanlarda çekirdek ailede yaşayanlara göre depresyon tanısı alma sıklığı daha yüksek bulundu (p<0,05). İmam nikâhı ile evli olanlar resmi nikâh ile evli olanlara göre postpartum depresyon tanısı alma olasılığı sıklığı yüksek olmasına rağmen sonuç istatistiksel olarak anlamlı kapsamındaki kadınların EDSDÖ e göre, değildi (p> 0,05). Ayrıca eşleri işsiz olanlarda %80,6 sında postpartum depresyon yok iken, %18,4 ünde postpartum depresyon tanısı alma diğerlerine göre postpartum depresyon tanısı alma sıklığı daha yüksek bulundu (p<0,05). olasılığı vardı. Aylık gelir

Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. Tablo 1. Araştırmaya Katılan Kadınlarda Doğum Sonrası Depresyon Görülmesi İle İlişkili Olabileceği Düşünülen Sosyodemografik Faktörlerin İncelenmesi Kadının Yaşı 15-25 yaş 26-35 yaş 36 yaş üstü Evlenme şekli Evli Depresyon Var n=50 % Depresyon Yok n=222 % Toplam n=272 13 13,8 81 86,2 94 34,6 30 20,1 119 79,9 149 54,8 7 53 22 23,7 29 10,7 4 17,3 215 82,7 260 95,6 İmam nikahlı 5 58,3 7 41,3 12 4,4 Kadının Eğitim Durumu ilköğretim Altı 14 23,0 47 77 61 22,4 İlköğretim-Lise 33 17 161 83 194 71,3 Yüksek Öğrenim 3 17,6 14 82,4 17 6,3 Eşinin Eğitim Durumu İlköğretim Altı 9 28,1 23 71,9 32 11,8 İlköğretim-Lise 38 17,7 177 82,3 215 79 Yüksek Öğrenim 3 12,0 22 88 25 9,2 Eşinin Mesleği İşsiz 16 33,3 32 66,7 48 17,6 Çalışan 34 15,2 190 84.8 224 82.4 Aile Tipi Çekirdek 21 30,1 143 87,2 164 60,3 Geniş 29 73,1 79 26,9 108 39,7 Aylık Gelir 500 TL ve altı 30 26,5 83 73,5 113 41,5 % p 0,326 0,685 0,577 0,250 0,004 0,003 500 TL üzeri 20 12,6 139 87,4 159 58,5 0,003 Tablo 2 de araştırmaya katılan kadınların bulundu (p<0,05). Ayrıca uyku problemi olan doğum sonrası depresyon görülme durumu ile etkileyebileceği düşünülen değişkenler arasındaki istatistiksel analiz sonuçları verilmiştir. Sigara içen kadınlarda içmeyenlere göre, spor yapmayan kadınlarda spor yapan kadınlara göre ve beslenmesine dikkat etmeyen kadınlarda dikkat edenlere göre postpartum depresyon tanısı alma sıklığı daha yüksek kadınlarda olmayanlara, herhangi bir psikolojik rahatsızlığı olanların olmayanlara göre postpartum depresyon tanısı alma sıklığı anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05). Aile içi şiddete maruz kalanlar ile kalmayanlar karşılaştırıldığında aile içi şiddete maruz kalanlarda postpartum depresyon görülme sıkılığı daha yüksek bulundu (p<0,05). Araştırma

kapsamındaki kadınlardan evliliklerini mükemmel ve iyi olarak yorumlayanlarda evliliklerini orta ve kötü Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. olarak yorumlayanlara göre postpartum depresyon tanısı alma sıklığı daha az bulundu (p<0,05). Tablo 2. Araştırmaya Katılan Kadınlarda Doğum Sonrası Depresyon Görülmesi ile İlişkili Olabileceği Düşünülen Faktörlerin İncelenmesi Depresyon Var n=50 % Depresyon Yok n=222 % Toplam n=272 % p Doğum Şekli Normal Doğum 32 18,7 139 81,3 171 62,9 Sezeryan 18 17,8 83 82,2 101 37,1 Gebelik Esnasında Fazla Kilo Alma Var 36 23,4 118 76,6 154 56,6 Yok 14 11,9 104 88,1 118 43,4 Gebelikte Sigara İçme Öyküsü Var 7 35,0 13 65,0 20 7,4 Yok 43 17,1 209 82,9 252 92,6 Eşin Sigara İçme Durumu Evet 34 18,8 147 81,2 181 66,5 Hayır 16 17,6 75 82,4 91 33,5 Spor Yapma Evet 12 12,9 81 87,1 93 34,2 Hayır 38 21,2 141 78,8 179 65,8 Beslenmeye Dikkat Etme Durumu Evet 10 8,2 112 91,8 122 44,9 Hayır 40 26,7 110 73,3 150 55,1 Uyku Problemi Var 19 27,5 50 72,5 69 25,4 Yok 31 84,7 172 15,3 203 74,6 Herhangi Bir Psikolojik Rahatsızlığın Olması Evet 2 16,7 10 83,3 12 4,4 Hayır 40 15,4 220 84,6 260 95,6 Aile İçi Şiddete Maruz Kalma Durumu Var 24 27,0 65 83,0 89 32,7 Yok 26 14,2 157 85,8 183 67,3 Evliliğin Yorumu İyi-mükemmel 20 12,6 139 87,4 159 58,5 Orta-Kötü 30 26,5 83 73,5 113 41,5 Bebeğin Sağlık Probleminin Olması Var 2 9,5 19 90,5 21 7,7 Yok 48 19,1 203 81,9 251 92,3 Bebeğin Düzenli Uyuması Evet 38 19,7 155 80,3 193 71,0 Hayır 12 15,2 67 84,8 79 29,0 Bebeğin Anne Sütü Alması Evet 46 19,1 195 80,9 241 88,6 Hayır 4 12,9 27 87,1 31 11,4 0,854 0,015 0,046 0,809 0,093 0,001 0,023 0,001 0,010 0,003 0,219 0,384 0,403

TARTIŞMA Dünyada postpartum depresyon görülme sıklığı çoğunlukla %7-15 arasında değiştiği bildirilmekdir. 10-13 Yapılan çeşitli araştırmalarda Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. çalışmalara göre daha yüksek olması, araştırma yapılan bölgenin şehir merkezine çok yakın bir ilçe olması, diğer çalışmalardan düşük bulunmasını açıklayabilir. Bu sıklık, Türkiye de yapılan benzer postpartum depresyon görülme sıklığı; İsrail de çalışmalara oranla daha düşük olmasına rağmen %22,6, Birleşik Arap Emirlikleri nde %17,8,Japonya da %17,İzlanda da %14, İsveç te dünya üzerindeki birçok ülkedeki çalışmalara benzer bulunmuştur. %12,7, İngiltere de ise %12 olduğu bulunmuştur. 14 Dünya da postpartum depresyon görülme sıklığı doğudaki ülkelerde batıdaki ülkelere oranla daha yüksektir. Bu durumun doğuya gidildikçe ülkelerin sosyoekonomik koşullarının değişiminden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ülkemizde yapılan Bu araştırmada anne yaşı ile postpartum depresyon görülme sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ancak dünyada ve Türkiye de yapılan çoğu çalışma anne yaşının azaldıkça pospartum depresyon görülme sıklığının benzer çalışmalarda postpartum depresyon görülme arttığını bildirmektedir. Bu çalışmada anne yaşı sıklığı Trabzon il merkezinde % 28,1, Samsun il merkezinde %23,1, İzmir ili Bornova ilçesinde %29, Manisa da yarı kentsel bir bölgede yapılan çalışmada ise postpartum depresyon prevelansı %37,1 bulunmuştur. 15-17 Her ne kadar Türkiye de postpartum depresyon prevelansı batıya doğru artmış olsa da çalışmalarda bunun nedeninin çalışma yapılan bölgelerin kentsel dönüşümünü tamamlamamış ve ülkenin az gelişmiş bölgelerinden göç alan yerleşim yerleri olmasına bağlanmıştır. Bizim çalışmamız Malatya ili Battalgazi ilçesinde yapıldı. Sonuç olarak ortalaması diğer çalışmalardan daha yüksektir. Evlilik yaşı ve ilk doğum yaşı sosyoekonomik düzeyin önemli göstergelerindendir. Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük toplumlarda postpartum depresyon görülme sıklığının yüksek olduğu göz önüne alınırsa araştırma sonucu elde ettiğimiz bulgu araştırmaya katılan kadınların evlenme ve ilk doğum yaşlarının düşük olmamasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde yapılan bazı çalışmalar eğitim düzeyi yükseldikçe kadınların anneliğe daha iyi uyum sağladıkları ve postpartum depresyon riskinin azaldığını bu bölgede EDSDÖ ye göre pospartum depresyon bildirmektedirler. 15 Fakat Taşdemir ve arkadaşları görülme sıklığı %18,4 bulundu. Bu bölgede yaşayan kadınların sosyoekonomik düzeylerinin diğer tarafından yapılan çalışmada postpartum depresyon ile düşük eğitim düzeyi arasında ilişki olmadığı

bildirilmiştir 18. Ancak ülkemizde 2007 yılında yapılan diğer bir çalışma ile uyumlu olarak bizim Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. kaynaklandığını düşündürmektedir. Bu duruma paralel olarak yapılan araştırmalar özellikle eşlerinden çalışmamızda da anne eğitim düzeyi ile postpartum yeterince ilgi ve destek göremediğini ifade eden depresyon arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamasına rağmen ilköğretim altı düzeyde eğitim alan kadınlarda doğum sonrası depresyonun görülme sıklığının daha fazla olduğu saptanmıştır. 19 Zaten çalışmamız kapsamındaki kadınların %77.6 sı ilköğretim ve üstü düzeyde eğitim almışlardır. evlilik ilişkilerinde sorunları olan kadınlarda doğum sonrası depresif belirtilerin ortaya çıkma riskinin daha yüksek olduğu bildirilmektedir. 21 Çalışmamızda evliliklerini iyi veya mükemmel olarak yorumlayanlarda, evliliklerini kötü veya orta olarak yorumlayanlara oranla EDSDÖ ye göre postpartum depresyon görülme oranı daha az bulunurken, eşi ile imam nikahı ile evli olanlarda EDSDÖ ye göre Farklı çalışmalarda düşük sosyoekonomik düzey ile postpartum depresyon arasında ilişki olduğu postpartum depresyon tanısı alma olasılığı anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Evliliği iyi olan ve bildirilmektedir. Çalışmamızdaki kadınların aylık resmi nikâhı olanlarda EDSDÖ ye göre postpartum gelir düzeyleri 500 TL nin altında olanlarda ve eşleri işsiz olanlarda EDSDÖ ye göre postpartum depresyon görülme sıklığı daha düşük bulunmuştur. Bu durum resmi nikahı olan kadınların kendilerini ve depresyon tanısı daha yüksek bulunmuştur. Bizim çocuklarını güvence altında hissetmelerinden çalışmamızın aksine Danacı ve arkadaşları kaynaklanmaktadır. çalışmalarında, ailenin aylık gelir düzeyi ile postpartum depresyon sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulmamışlardır 3,20. Şiddet kadında psikolojik sorunları artıran sosyal bir olaydır. Aile içi şiddete maruz kalanlarda kalmayanlara göre EDSDÖ ye göre postpartum Araştırma kapsamındaki kadınlarda geniş aileye dahil olanlarda postpartum depresyon görülme sıklığı anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Bu durum, geniş ailelerin sıklıkla ataerkil bir yapıya sahip olmaları, gelin konumunda olan kadının baskı altında kalma olasılığının daha yüksek olmasından depresyon tanısı alma olasılığı anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Obezite ve depresyon arasında önemli ilişki olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur 20,21,22. Araştıma kapsamındaki kadınların perinatal dönem özelliklerine bakıldığında gebelikleri esnasında fazla kilo alanlarda EDSDÖ ye göre

postpartum depresyon sıklığı daha yüksek bulunmuştur. Çalışmamızda sigara içen kadınlarda Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. annede depresyon öyküsü olması, postpartum depresyon açısından önemli risk etmenlerinden biri içmeyenlere göre, spor yapmayan kadınlarda spor olarak değerlendirilmiştir 26. yapan kadınlara göre ve beslenmesine dikkat etmeyen kadınlarda dikkat edenlere göre postpartum depresyon daha yüksek bulundu. Kadınların doğum sonrası depresyon yaşamasında etkili olan faktörler ise; kadının eşinin iş durumu, aile yapısı, gebelik esnasında fazla kilo alma, İngiltere de 1997 de yapılan bir çalışmada, 119 gebe erken gebelik döneminden itibaren takibe alınmış ve sigara kullanımının uzun dönem zararları doğumdan sonra 4 seneye kadar takip edilerek sigara aile içi şiddete maruz kalma durumu ve gelir durumudur. Ayrıca, Sigara içen kadınlarda içmeyenlere göre, spor yapmayan kadınlarda spor yapan kadınlara göre daha sık bulunmuştur. içme davranışı, paspartum depresyon ile anlamlı derecede ilişkilendirilmiştir 23. 2000 yılında 526 kişi Sonuç olarak; kadının sosyal statüsünün üzerinde yapılan bir başka çalışmada sigara içimi ve depresif semptomlar arasındaki ilişki araştırılmıştır ve nikotin bağımlılığı klinik seviyede kendini gösteren depresif semptomlarla belirgin olarak ilişkili bulunmuştur 24. Canan ve arkadaşlarının 2010 yılında yaptıkları çalışmada düzenli olarak spor yapmanın depresyon üzerine olumlu etkisi olduğu bulunmuştur 25. Portekiz de yapılan bir çalışmada yükselmesi, şiddete yönelik müdahale çalışmaları, gebelik sonrası kilo kontrolüyle ilgili müdahaleler ve gebelerde sigara bıraktırma müdahaleleri postpartum depresyon yaşanmaması açısından etkili müdahaleler olabilir. Bu konuda birinci basamakta çalışan sağlık personelinin yapacağı kontrol ve müdahale programlarının paspartum depresyonun azalmasında etkili olacağı düşünülmüştür.

Kaynaklar 1-Yıldırım GS, Kısa C, Aydemir Ç. Postpartum depresyon. 3P Dergisi 2004;12-20. 2-Sünter AT, Güz H, Ordulu F, Öz H, Peken Y. Samsun İl Merkezinde Doğum Sonrası Depresyon Prevalansı ve Risk Faktörleri; VIII. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Kitabı 2002:855-8. 3-Danacı AE, Dinc G, Deveci A, Sen FS, Içelli I. Postnatal Depression in Turkey Epidemiological and Cultural Aspects. Soc Psychiatry Psychiartr Epidemiol 2002;37:125-9. 4-Deveci A. Postpartum Psikiyatrik Bozukluklar. Birinci Basamak İçin Psikiyatri 2003;2:42-46. 5-Gülseren L. Doğum Sonrası Depresyon. Türk Psikiyatri Dergisi 1999;10(1): 58-67. 6-Da-Silva VA, Moraes-Santos AR, Carvalhc MS. Prenatal And Postnatal Depression Among Low İncomebrazilian Women. J Abnorm Psychol 1998; 31:799-804. 7-O Hara MW. Social Support, Life Events and Depression During Pregnancy and The Puerperium. Arch Gen Psychiatry 1986;97:467-74. 8-Cox JL, HoldenJM. Detection of Postnatal Depression Development of The 10-İtem Edinburgh Postnatal Depression Scale (EPDS). Br J Psychiatry 1987;150:782-86. 9-Engindeniz AN, Kuey L, Kultur S. Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Olceği Turkce Formu Gecerlilik ve Guvenilirlik Calışması. Bahar Sempozyumları 1Kitabı.Ankara:Psikiyatri Derneği Yayınları 1996:51-2. 10-Dennis, CL, Dowswell T, Psychosocial and psychological interventions for preventing postpartum depression. Cochrane Database of Systematic Reviews; 2013. 11-Leitch S. Postpartum depression: A review of theliterature. St.Thomas, Ontario: Elgin-St.Thomas Health Unit; 2002. 12-Repokari L, Punamaki RL, Unkila-Kallio L, Vilska S, Poikkeus P, Sinkkonen J, Almqvist F, Tiitinen A, Tulppala M. Infertility Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. among successfully treated art couples and their controls. Hum Reprod 2007; 22(5):1481-1491. 13- McMahon CA, Boivin J, Gibson FL, Fisher JRW, Hammarberg K, Wynter K, Saunders DM. Older first-time mothers and early postpartum depression: a prospective cohort study of women conceiving spontaneously or with assisted reproductive Technologies. Fertil Steril 2011; 96(5):1218-1224. 14-Glasser S, Barell V, Shoham A. Prospective study of Postnatal Depression in an Israeli Cohort: Prevalence, İncidence and Demographic Risk Factors. J Psychosom Obstet Gynecol 1998; 19:155-64. 15-Sünter AT,Güz H, Canbaz S ve ark. Samsun İl Merkezinde Doğum Sonrası Depresyonu Prevalansı ve Risk Faktörleri. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Derg 2006;3:26-31. 16-Çeber TE, Pektaş İ, Dikici İ. İzmir İli Bornova İlçesinde Doğum Yapmış Kadınların Doğum Sonrası Depresyon Durumları Ve Bu Durumu Etkileyen Etmenlerin İncelenmesi. VIII. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Tam Metin Kitabı.Diyarbakır 2002;858-61. 17-Erbay DP.Yarı Kentsel Bir Bölgede Postpartum Depresyon Prevalansı ve Risk Faktörleri.VIII. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Tam Metin Kitabı, Diyarbakır 2002:862-65. 18-Taşdemir S, Kaplan S, Bahar A Doğum sonrası depresyonu etkileyen faktörlerin belirlenmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi; 2006;1:105-118. 19-Salgın A, Gökçay G, Yücel B ve ark. Effects of postpartum depression on breastfeeding and child development.istanbul TIp Fakültesi Dergisi 2007;70:70-73. 20-Kopelman RC, Moel J, Mertens C, Stuart S, Arndt S, O'HaraMW (2008) Barriers to care for antenatal depression. Psychiatri Serv; 59: 429-432. 21-Istvan J, Zavela K, Weidner G.Body Weight and Psychological Distress in NHANES I. Int J Obes Relat Metab Disord. 1992;16:999-1003. treatment and marital relationships: A 1-year prospective study

22-İnandı T, Elçi O C, Öztürk A ve ark. Risk Factors for Depression in Postnatal First Year, in Eastern Turkey. International Journal of Epidemiology 2002;31:1201-7. 23-Morales AW, Marks MN, Kumar R. Smoking in Pregnancy: A Study Of Psychosocial and Reproductive Risk Factors. J Psychosom Obstet Gynaecol. 1997;18(4): 247-54. Neşe M.KARAKAŞ ve Ark. 25-Canan F, Ataoğlu A. Anksiyete, Depresyon ve Problem Çözme Becerisi Algısı Üzerine Düzenli Sporun Etkisi.Anatolian Journal of Psychiatry 2010;11:38-43. 26-Areias ME, Kumar R, Barros H et al. Correlates of Postnatal Depression in Mothers and Fathers. Br J Psyhiatry 1996;169:36-41. 24-Brown C, Madden PA, Palenchar DR et al. The Association Between Depressive Symptoms and Cigarette Smoking in An Urban Primary Care Sample. Int J Psychiatry Med. 2000; 30(1):15-26. İletişim Adresi: Öğr. Grv. Neşe KARAKAŞ İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu MALATYA Tel:0422 3410051 e-mail: nese.karakas@inonu.edu.tr

Murat A. ÖZER PTERJİUM CERRAHİSİNDE KONJONKTİVA-LİMBAL OTOGREFT UYGULAMASINA BAĞLI NÜKS VE KOMPLİKASYON ORANLARI Murat Atabey ÖZER Özel Sevgi Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, MALATYA Özet Amaç: Primerpterjium tedavisinde, konjonktiva-limbal otogreft uygulanmasının etkinliğini ve güvenilirliğini değerlendirmek. Gereç Yöntem: Mayıs 2010 Ağustos 2012 tarihleri arasında primer pterjium tanısı ile opere edilen 43 hastaya (64 göz) pterjium eksizyonu sonrası konjonktival-limbalotolog greft uygulandı. Operasyon sonrası oluşan komplikasyonlar ve nüksler kaydedildi. Bulgular: Toplam 43 hastanın, 25 i kadın (% 58,1) ve 18 si erkek (% 41,9) idi ve yaş ortalaması 48,4 olarak hesaplandı. Hastalar operasyon sonrası 8,7 ay takip edildi. 2 gözde(%3,1) dellen, 4 gözde(%6,3) sütür açılması, 13 gözde(%20,3) greft ödemi, 6 gözde(%9,3) konjonktivalgranülom ve 9 gözde(%14,1) nüks geliştiği gözlemlendi. Nüksler daha çok 40 yaş altı hastalarda gözlemlendi. Sonuç: Pterjium cerrahisinde konjonktiva-limbal otogreft uygulanmasının, etkin ve güvenilir bir yöntem olduğu düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Konjonktiva-limbal, Nüks, Pterjium, Otolog greft. RECURRENCE and COMPLİCATİON RATES DEPENDİNG on THE APPLICATİON of CONJUNCİTİVAL-LİMBAL AUTOGRAF in PTERYGİUM SURGERY Purpose: To assess the safety and effectiveness of the application of the limbal-conjunctival autograft in thetreatment of primary pterygium. Materials and Methods: Between May 2010-August 2012, 43 patients(64 eyes) were operated with the diagnosis of a primary pterygium after pterygium excision with limbal-conjunctivalautograft. Post-operative complications and recurrences were recorded. Results: A total of 43 patients [25 women ( 58,1%) and 18 men (41.9%)] were included in thestudyandthemeanagewere 48.4yearsold.Patients were followed up for 8.7 months after the operation. Dellen formations in 2 eyes(3.1%), wound dehiscence in 4 eyes(6.3%), temporary greft edemas in 13 eyes(20.3%), conjunctival granuloma in 6 eyes(9.3%) and recurrencein 9 eyes(14.1%)were observed. More recurrences were identified in patients under 40 years of age. Conclusion: Limbal-conjunctival autografting excision surgery is thought to be a safe and effective treatment method. Key words: Conjunctival-Limbal, Recurrence, Pterygium, Autologous Graft.

GİRİŞ konjonktiva-limbalotogreft Murat A. ÖZER uygulamasının Pterjiyum, konjonktivanın kornea üzerine fibrovasküler uzanım göstermesi ile karakterize, dejeneratif ve proliferatif bir oküler yüzey hastalığıdır. Tabanı bulberkonjonktivada, tepesi korneada olan bir üçgen şeklinde ve daima interpalpebral aralıkta izlenir. Kornea yüzeyinde ilerleyen bu anormal doku, Bowman tabakasına doğru da invazyon göstererek kornea destrüksiyonuna neden olur. Genellikle yavaş ilerler, inflamatuar epizodlar ve inaktif dönemlerle seyreder(1). Daha çok nazalde (%91) olmak üzere; bazen temporal bölgede de bulunmaktadır ve %25 oranında her iki taraftada olabilmektedir. Dünyanın ekvatora yakın, güneşli, sıcak, tozlu ve kuru bölgelerinde insidansı daha yüksektir (2). komplikasyon ve nüks oranlarının değerlendirilip klinik pratikte rutin uygulanabilirliğini değerlendirmektir. GEREÇ ve YÖNTEM Çalışmamız Develi Devlet Hastanesi, Kayseri ve Özel Sevgi Hastanesi, Malatya da Mayıs 2010- Ağustos 2012 tarihleri arasında primerpterjium tanısı ile pterjiumeksizyonu ve konjonktivalimbalotologgreft uygulanmış hastaların dosyalarının retrospektif incelenmesi ile oluşturuldu. Çalışmaya 43 hastanın 64 gözü dahil edildi. Tüm hastalarda ameliyat endikasyonu olarak ptejiumun görme aksını kapatması ve düzensiz astigmatizma sebebi ile görme azlığı yapması, şiddetli irritasyon bulguları ve kozmetik yakınmalar Pterjiumun kesin tedavisi cerrahidir. Cerrahiye oluşturdu (Şekil 1). karar vermek için gerekli endikasyonlar arasında başlıcaları; pterjium dokusunun görme aksını kapatması veya tehdit etmesi, düzensiz astigmatizmaya sebebiyet vermesi, batma yanma ve benzeri irritasyonsemptomlarına yol açması ve kozmetik sebepler olarak sıralanabilir. Cerrahi tedavide amaç görme keskinliğini artırmak ve nüks oluşumunu önlemektir(3). Çok çeşitli cerrahi yöntemler uygulanmasına karşılık nüks oranlarının yüksek oluşu göz cerrahlarını sürekli yeni cerrahi teknik ve medikasyon araştırmaya sevk etmektedir. Bu çalışmanın amacı primer pterjiumlu hastalarda

Cerahi teknik: Tüm hastalara operasyon öncesi 10. dakika, 5. Dakika ve operasyondan hemen önce topikal proparakain HCl %0,5 (Alcaine ) uygulandı. Klasik ameliyat hazırlığı ve örtümü sonrasında pterjium bölgesine ve greftin alınacağı üst temporalkonjonktivaya0.2-0,3 cc subtenon LidokainHCl 20 mg/ml, Epinefrin HCI 0,0125 mg/ml(jetocain ) uygulandı. Murat A. ÖZER nazaldaki skleral boşluğa yerleştirilerek 10/0 naylon sütürle tek tek konjontivayatesbit edildi(şekil 2). Hastalara operasyon sonrası 1. gün kontrolünden sonra oflaksosin 3%(Exocin ) 4x1, Fluorometolon asetat 0,1 %, TetrahidrozolinHCl 0.025 %(Efemoline ) 4x1 ve polietilen glikol 0,4%, propilen glikol 0,3%(Systane ) başlandı. Hastalar sonrasında 1. hafta, 2. hafta, 1. ay ve 6. ayda Pterjium dokusu kornea tarafından başlanarak kontrollere çağrıldı. 2. hafta kontrolünde poliklinik cresent bıçak yardımı ile korneadan ayrıldı. Sonrasında Westcott makası ile konjonktivatenonla birlikte skleradan kare biçimli serbestleştirilip çıkarıldı. Cresent bıçak yardımı ile korneadaki artıklar dikkatlice kazındı. Konjonktival greft aynı gözün üst temporal bulber bölgesinden forniks tarafından başlanılarak makas yardımıyla olabildiğince ince ve tenondan arındırılmış bir şekilde limbusa kadar diseke edildi. Greft kornea üzerine yatırılarak limbal dokuları da içerecek şekilde limbustan ayrıldı. Greftin alındığı bölge açık olarak sekonder yara iyileşmesine bırakıldı. şartlarında kalan sütürler tek tek alındı. Dellen, sütür açılması, greft ödemi, enfeksyon, konjonktivalgranülom ve nüks gibi komplikasyonlar kaydedildi. Fibrovasküler oluşumların limbusu aşması nüks olarak değerlendirildi. Bulgular Çalışmaya 43 hastanın 64 gözü dâhil edildi. Hastalarımızın 25 i kadın (%58,1) ve 18 si erkek (%41,9) idi ve yaş ortalaması 48,4 olarak hesaplandı. Tablo 1, çalışmanın demografik Alınmış olan greftepitelyal yüzü üste gelecek özelliklerini özetlemektedir. şekilde ve limbal kısmı limbusa gelecek şekilde

Murat A. ÖZER Tablo1: Demografik veriler Değişken n=43 Göz sayısı 64 Kadın/Erkek 25/18 Yaş ortalaması (yıl) 48,39 Hastalar operasyon sonrası 8,7 (6-10 ay) ay takip edildi. Ameliyat sonrası 2 hafta kontrollerinde 2 gözde(%3,1) dellen geliştiği görüldü ve bu hastalara sıkı bandaj önerildi. Tedavileri planlanarak sık takibe alındı ve herhangi müdaheleye gerek kalmadan iyileştiği görüldü. Operasyon sonrası 1. hafta kontrolünde 4 gözde(%6,3) sütür açılması olduğu görüldü ve ameliyathane şartlarında sütür revizyonu uygulandı sonrasında herhangi komplikasyona rastlanmadı. Ameliyat sonrası 13 gözde(%20,3) greft ödemi gözlemlendi ama tedavide herhangi bir değişiklik yapılmadan takibe devam edildi sonrasında greftlerin vaskülarize olduğu gözlemlendi. operasyonu kabul etmedi ve tıbbi medikasyon ile takip edildi. Postoperatif dönemde 8 hasta-9 gözde(%14,1) nüks geliştiği gözlemlendi. Bu hastaların 5 i kadın 3 ü erkekti. Kadınlarda yaş Aralığı 22-41 ve ortalama 28,3 idi. Erkeklerde yaş Aralığı 26-47 ve ortalama 37,6 idi. Bu nükslerden 6 göz 2-4. aylarda görüldü ve 4 göz hemen aynı teknik ile reopere edildi. Bu 4 gözden 3 ünde sonraki 6 ayda nüks gözlemlenmedi ancak 1 hastada 2. ayda tekrar nüks gelişti ve daha ileri bir merkezin kornea birimine refere edildi. Diğer 3 gözde ise nüks gelişimi 4-6. aylarda gözlemlendi. Bu hastalarda hemen aynı teknikle opere edildi ve takibe alındı, bu hastalarda nüks gelişimi olmadı. Postoperatif çeşitli dönemlerde 6 gözde(%9,3) Tablo 2, ameliyat sonrası komplikasyonları ve konjonktivalgranülom tespit edilen hastalardan 4 göze granülomeksizyonu uygulandı. 2 hasta nüksleri özetlemektedir.

Murat A. ÖZER Tablo2: Komplikasyon ve nüksler n=43(64 göz) Komplikasyonlar Göz sayısı Oran(%) Dellen 2 3.1 Sütür açılması 4 6.3 Greft ödemi 13 20.3 Granülom 6 9.3 Nüks 9 14.1 Operasyon sonrası hiçbir hastada greft nekrozu, kornealperforasyon, skleral nekroz gibi ciddi komplikasyonlar görülmedi. TARTIŞMA Pterjium, gözlerde sulanma, yanma, batma ve kızarıklık gibi irritasyon semptomlarına, korneaya yaptığı traksyonla düzensiz astigmatizma ve görme azalmasına, kozmetik sorunlara ve ileri dönemlerde fibrin yapıştırıcı ile ya da primer sütürasyon ile yerleştirilmektedir(8,9). Bazı çalışmalarda farklı tekniklerde operasyon sonrası topikalsiklosporin tedavisi denenmiştir. Postoperatif nüks oranları topikal siklosporin göz hareketlerinde kısıtlılık ve diplopiye yol tedavisi almayanlara oranla daha düşük açabilmektedir(4). Güncel tedavide halen pterjium eksizyonunu takiben skleral yatağı Mitomisin-C, beta radyasyon ve 5-Flourourasil uygulaması gibi yardımcı tedavilerle desteklenir. Operasyon sonrası oluşan konjonktival defekt primer kapatma, çıplak sklera bırakma, defektin konjoktiva-limbal otogreft ve amnion zarı ile kapatılması gibi yöntemler güncel olarak uygulanmaktadır(5-7). Operasyonlarda kullanılan greft ve flepler defektin büyüklüğüne ve cerrahın alışkanlıklarına göre ya bulunmuştur(10,11). Yapılan bazı çalışmalarda hastalara konjoktivalimbalotolog greft uygulanmış ve bir grup hastaya intraoperatif mitomisin-c tatbik edilmiştir. Her iki grup arasında nüks açısından istatistiksel farka rastlanmamıştır(12,13). Amnyotik membran transplantasyonu, intraoperatif mitomisin-c uygulanması ve konjonktivalimbalotolog greft uygulaması nüksler açısından

kıyaslandığı çalışmalarda istatistiksel açıdan farka rastlanmamıştır(7,14). Pterjium eksizyonu sonrası konjoktival otogreft tekniği ilk Kenyon ve ark. Tarafından 1985 yılında yayınlandı ve primerpterjiumdakinüks oranını, operasyon süresi daha uzun ve zahmetli olmasına rağmen %5,3 kadar düşürdüğü belirtildi (15). Tablo-2 de özetlenmekte olan komplikasyon ve nüks oranları literatürle benzer değerlendirilmiştir. Özellikle nüks oranını düşürmede intraoperatif Murat A. ÖZER Günümüzde pterjiumda yöntemler ve ek önlemler farklı da olsa en önemli sorun erken ya da geç dönemde gelişen nüks olarak gözükmektedir. Bu anlamda literatürde çalışmamızda uyguladığımız teknik ile elde edilen nüks oranları Tablo 3 de özetlenmiştir. Tabloda yer alan çalışmalarda nüks oranları %4-23 arasında değişmektedir. Bizim %14,1 olan nüks oranımız literatürle uyumlu olarak değerlendildi. Nüks görülen hastaların genellikle 40 yaş altı genç hastalarda olması dikkatimizi çekmiştir metabolit uygulamaları faydalı olabileceği düşünülmektedir. Tablo3: Literatürde ameliyat sonrası takip süreleri ve nüks oranları Yazar Ortalama takip süresi(ay) Nüks oranı(%) Young AL 12 120 6.9 Huerva V 16 49 11.76 Liang WH 17 Yu CM 7 Kheirkhah A 18 Bazzazi N 19 Koranyi G 20 Xu Y 13 (derleme) Zheng K 21 (derleme) Sunulan çalışma 12 6 12 12 48 - - 8.7 7.4 13.9 5.1 11.1 15 8.7 4-23 14.1

Uyguladığımız teknikte greftin ödemi çekilene, vaskülarizasyon tamamlanana kadar ve sütür reaksiyonları bitinceye dek geçen sürede ağrı ve irritasyonun devam etmesi, ameliyat sürelerinin diğer tekniklere oranla daha uzun olması yöntemin Murat A. ÖZER yöntem olduğunu düşünmekteyiz. Bununla birlikte çalışmalarda diğer yöntemlerinde uygulanıp, birbirleri ile kıyaslanması, intraoperatif 5- Flourourasil ve Mitomisin-C gibi antimetabolitlerin uygulanması ve daha uzun takip süreslerine ihtiyaç dezavantajlarınnı oluşturmaktadır. Ancak nüks duyulmaktadır. Özellikle prospektif randomize oranlarının kabul edilebilir düzeyde olması uygulanabilir bir yöntem olduğunu düşündürmektedir. çalışmalarla farklı grupların kıyaslanmasının daha doğru ve aydınlatıcı sonuçlar verebileceği düşünülmektedir. Sonuç olarak konjonktiva-limbalotolog greftli pterjium ameliyatının uygulanabilir ve başarılı bir

Kaynaklar 1-Duke-Elder SS. Diseases Of AutherEye. System Of Ophthalmology. G.Britain. The C.V. MosbyCompany. 1970, 573-583. 2-BurattoL,PhillipsRL,Carito G. PtergiumSurgery. SLACK Inc.2000;4:512-520. 3- Small RG. Pterygium In: llornblass A. eds. Oculoplaslic, Murat A. ÖZER 12-Young AL, Ho M, Jhanji V, Cheng LL. Ten-YearResults of a RandomizedControlled Trial Comparing 0.02% Mitomycin C andlimbalconjunctivalautograft in PterygiumSurgery. Ophthalmology. 2013; 16. [Epubahead of print] 13-Xu Y, Zhou HM, Li J, Ke BL, Xu X. Efficacy of treatmentforpterygiumbyautologousconjunctivaltransplantationa ndmitomycin C. ChinMed J. 2012 ;125(20):3730-4. OrbitalandReconstructiveSurgery. Baltimore: Williams and 14-Zheng K, Cai J, Jhanji V, Chen H. Comparison of Wilkins.1988; 1:693-703. 4-Chaidaroon W, ThongKhao-Om M, Wiwatwongwana D, Wiwatwongwana A. A survey of pterygiumsurgery in Thailand 2010. J MedAssocThai. 2013; 96(1):64-8. 5-Okoye O, Oguego NC, ChukaOkosa CM, Ghanta M. pterygiumrecurrenceratesafterlimbalconjunctivalautografttransp lantationandothertechniques: meta-analysis. Cornea. 2012;31(12):1422-7. 15-Kenyon KR, Wagoner MD, Hettinger ME. Conjunctivalautogrefttransplantationfor Shorttermresults of pterygiumsurgerywithadjunctiveamnioticmembranegraft. Niger J ClinPract. 2013 ;16(3):356-9. 6-Arain MA, Yaqub MA, Ameen SS, Iqbal Z, Naqvi AH, Niazi MK. Amnioticmembranetransplantation in 1470. 16-Huerva V, March A, Martinez-Alonso M, Muniesa MJ, Sanchez C. Pterygiumsurgerybymeans of conjunctivalautograft: longtermfollow-up. ArqBrasOftalmol. 2012;75(4):251-5. primarypterygiumcomparedwithbarescleratechnique. CollPhysiciansSurg Pak. 2012;22(7):440-3. J 17-Liang WH, Li RR, Deng XY. Comparison of theefficacy of PterygiumResectionCombinedwithConjunctivalAutograftversusP 7-Yu CM, Liang WL, Huang YY, Guan WW. Comparison of clinicalefficacy of threesurgicalmethods in thetreatment of pterygium. Yan Ke XueBao. 2011;26(4):193-6. 8-Yüksel B, Unsal SK, Onat S. Comparison of fibrin terygiumresectioncombinedwithamnioticmembranetransplanta tion.yan Ke XueBao. 2012;27(2):102-5. 18-Kheirkhah A, Hashemi H, Adelpour M, Nikdel M, Rajabi MB, Behrouz MJ. Ophthalmology. Randomizedtrial of glueandsuturetechnique in pterygiumsurgerywithmitomycin C pterygiumsurgeryperformedwithlimbalautograft. Int J Ophthalmol. 2010;3(4):316-20. 9-Hall RC, Logan AJ, Wells AP. Clin Experiment Ophthalmol. Comparison of fibrin gluewithsuturesforpterygiumexcisionsurgerywithconjunctivalaut ografts. 2009; 37(6):584-9. advancedandrecurrentpterygium. Ophthalmol 1985; 92:1461- applicationusingconjunctivalautograftversusconjunctivallimbalautograft. 2012;119(2):227-32. 19-Bazzazi N, Ramezani A, Rabiee MA. A comparativestudy of conjunctivalautograftandminimallyinvasivepterygiumsurgery in primarypterygia. Pak J BiolSci. 2010 15;13(8):409-12. 20-Koranyi G, Artzén D, Seregard S, Kopp ED. 10-Turan-Vural E, Torun-Acar B, Kivanc SA, Acar S. Theeffect Intraoperativemitomycin C of topical 0.05% cyclosporine on versusautologousconjunctivalautograft in surgery of recurrencefollowingpterygiumsurgery. ClinOphthalmol. primarypterygiumwithfour-yearfollow-up. ActaOphthalmol. 2011;5:881-5. 2012;90(3):266-70. 11-Özülken K, Koç M, Ayar O, Hasiripi H. Topicalcyclosporine A administrationafterpterygiumsurgery. Eur J Ophthalmol. 2012;22(7):5-10. 21-Zheng K, Cai J, Jhanji V, Chen H. Comparison of pterygiumrecurrenceratesafterlimbalconjunctivalautografttransp lantationandothertechniques: meta-analysis. Cornea. 2012;31(12):1422-7.

Murat A. ÖZER İletişim Adresi: Özel Sevgi Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, MALATYA

Betül AKYOL ve Ark. SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA EL BECERİLERİNİN KABA MOTOR SEVİYEYE VE ÖZÜRLÜLÜK DURUMUNA ETKİSİNİN İNCELENMESİ Betül AKYOl 1, Mehmet GÜLLÜ 1 1 İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu. Özet Bu çalışmanın amacı Serebral palsili (CP li) çocuklarda el becerilerinin kaba motor seviyeye ve özürlülük durumuna etkisini incelemektir. Araştırma grubumuzu yaşları 5-7 arasında değişen (yaş=5,62±1,69), serebral palsi tanısı konulan 50 çocuk oluşturmaktadır. Veri toplama araçları olarak, Gross Motor Function Measure-66 (GMFM-66), PEDI ve Mannual Ability Classification System (MACS) kullanılmıştır. Araştırma veri araçları araştırmacı tarafından aileleri gözetiminde CP li çocuklara uygun ortamlar hazırlanarak uygulanmıştır. MACS seviyelere göre 1, 2 ve 3. seviyesindeki çocuklar A grubunda, 4 ve 5. seviyesindeki çocuklar B grubunda yer almışlardır. Veri analizinden önce değişkenlere Kolmogrov-Smirnov testi uygulanmış ve bu test sonucunda değişkenlerin normal dağılmadıkları görüşmüştür. Bu nedenle ikili karşılaştırmalar için Mann-Whitney U testi kullanılmış, ilişki sınamalarında Spearman Korelâsyon katsayısına bakılmıştır. Anlamlılık düzeyi olarak 0,01 seçilmiştir. Araştırma bulgularında A grubu (el becerileri iyi olan) çocukların B grubu (el becerisi zayıf olan) çocuklara göre PEDI1, PEDI2, PEDI3, PEDI4, PEDI5, PEDI6 ve GMFM puanları arasında anlamlı düzeyde fark vardır (P<0,001). Ayrıca MACS puanları ile GMFM (r= -0,84 P<0,01), PEDI1 (r= -0,86 P<0,01) PEDI2 (r= -0,70 P<0,01), PEDI3 (r= -0,74 P<0,01), PEDI4 (r= -0,78 P<0,01), PEDI5(r= -0,63 P<0,01) ve PEDI6 (r= -0,79 P<0,01) puanları arasında ters yönde anlamlı güçlü bir ilişki olduğu; CP li çocukların GMFM puanları ile PEDI1 (r= 0,80 P<0,01) PEDI2 (r= 0,84 P<0,01), PEDI3 (r= 0,70 P<0,01), PEDI4 (r= 0,80 P<0,01), PEDI5(r= 0,77 P<0,01) ve PEDI6 (r= 0,79 P<0,01) puanları arasında doğru yönde anlamlı güçlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda; CP li çocukların el becerileri arttıkça günlük yaşam aktiviteleri ve kaba motor becerinin kalitesi artmaktadır. Bu sonuca göre CP li çocukların yaşam kalitelerini ve bağımsızlık seviyelerini artırabilmek için el becerinin iyi bir rehabilitasyon ve fiziksel aktivite ile geliştirilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Serebral palsi, MACS, PEDI, GMFM. IDENTİFYİNG THE AFFECT of HAND ABİLİTİES on THE LEVEL of MOTOR and DİSABİLİTİES in CEREBRAL PALSY CHİLDREN The aim of this study is to investigate gross motor function (GMFM) and daily life activity (PEDI) under manual ability classification system (MACS). Our study group was included of 50 children, age range from 5-7, who were diagnosed with Cerebral Palsy. To collection of data system; GMFM-66, PEDI and MACS have been used. GMFM-66, PEDI and MACS have been carried out with the supervision of patients by physiotherapist. Accordingly level of MACS, children assigned to two groups; level 1,2,3 were group A, level 4,5 were group B. The data were evaluated using SPSS package program and the level of significance was taken as p<0.05. Based on the results of this study, children who were group A as compared with children who were group B, PEDI1, PEDI2, PEDI3, PEDI4, PEDI5, PEDI6 and GMFM point were significantly different(p<0,001). And also it has been found that opposite strong correlation between MACS points and GMFM (r= -0,84 P<0,001), PEDI1 (r= -0,86 P<0,001) PEDI2 (r= -0,70 P<0,001), PEDI3 (r= - 0,74 P<0,001), PEDI4 (r= -0,78 P<0,001), PEDI5(r= -0,63 P<0,001) PEDI6 (r= -0,79 P<0,001) points. Nonetheless it has been found that strong correlation between between GMFM points and PEDI1 (r= 0,80 P<0,001) PEDI2 (r= 0,84 P<0,001), PEDI3 (r= 0,70 P<0,001), PEDI4 (r= 0,80 P<0,001), PEDI5(r= 0,77 P<0,001) ve PEDI6 (r= 0,79 P<0,001) points. In conclusion ; this study points out that if manual ability develops, daily live activity and gross motor function develops. To increase life quality, manual ability can be developed by rehabilitation. Key words: Cerebral Palsy, MACS, PEDI, GMFM 1

Betül AKYOL ve Ark. GİRİŞ Serebral palsi (CP) ; doğum öncesi, doğum sırası veya doğum sonrası beyindeki bir lezyon sonucu ortaya çıkan nöromusküler bozukluktur. Motor bozukluklar, spastisite, kuvvetsizlik, inkordinasyon, atetoz, rijidite ve tremorlar şeklinde olabilir. Motor bozuklukların yanında mental gerilik, konvülzüyonlar, görme, işitme, konuşma, algılama ve davranış bozuklukları da görülebilir 1. Günlük yaşam hareketlerinde; el becerileri, oturma, kalkma, yürüme, denge, ayakta durma, merdiven inip çıkmada zorluklar yaşanmaktadır. Serebral palsi (CP) ilerleyici değildir, ancak çocuk merkezi sinir sistemindeki bir lezyon ile gelişmek zorunda olduğu için belirtiler, yaşantısıyla birlikte değişiklik gösterir. Bu nedenle erken tanı, hastalık kalıcı şekil bozukluklarına neden olmadan tedaviye başlanması açısından büyük önem taşır 1,10,11. CP li çocukların rehabilitasyonu yaşam kalitesinin artırılmasında önemli rol oynamaktadır. Tanısı konulan çocuklar rehabilitasyona bir an önce başlamalıdırlar. Tedavi ile birlikte gelişim evresinde görülebilen gelişim geriliklerinin önüne geçilebilmektedir. Günlük yaşamda kullanılan kasların geliştirilmesi, spastisitenin önlenmesi, denge gelişimi, tremorların azaltılması uygun bir tedavi programı ile mümkün olmaktadır. 4 CP li çocuklarda kullanılan el becerileri sınıflandırma sistemi (MACS) ın amacı, CP li çocukların günlük faaliyetlerde nesneleri tutarken ellerini nasıl kullandıklarını belirlemektedir. MACS; beş seviye tanımlar. Seviyelerin tespiti, çocuğun nesneleri kendi kendine tutabilme yeteneği ve günlük hayatta elle ilgili faaliyetleri gerçekleştirmedeki yardım ve uyarlama ihtiyacına dayanır. MACS sistemindeki yer alan maddeler; yemek yeme, giyinme, oyun oynama, çizme, yazma gibi çocuğa ve çocuğun yaşına uygun faaliyetlerdeki nesnelerdir. Çocuğun MACS seviyesini belirlerken, evde, okulda veya toplum içinde her zamanki genel performansını en iyi belirten seviye seçilir. Ayrıca, çocuğun motivasyonu ve bilişsel düzeyi nesneleri tutabilme yeteneğini, dolayısıyla MACS seviyesini etkiler. Çocuğun çeşitli olağan nesneleri nasıl tuttuğu hakkında bilgi edinmek için, çocuğu iyi tanıyan birisine sormak gereklidir. MACS çocuğun spesifik bir test sırasındaki en iyi performansını değil, genelde ne yaptığını sınıflamayı amaçlar. MACS bir bakıma, serebral palsi tanı ve alt gruplarını tamamlayıcı olarak kullanılabilecek fonksiyonel bir sınıflandırmadır. MACS iki elin ayrı ayrı fonksiyonunu ya da kavrama gibi becerileri 2