Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri



Benzer belgeler
Demans, entellektüel yetilerde bozulma ile

Psikiyatrik bozukluklarýn kaynaðý tartýþýlýrken

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunda Nörogörüntüleme Yöntemleri

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

Obsesif kompulsif bozukluk, obsesyonlarýn ve /

Yeme Bozukluðu ve Bipolar Bozukluk Birlikteliði

Çocuk ve Ergen Nöropsikiyatrik Bozukluklarýnda Sinir Sistemi Görüntülenmesi

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Þizofrenide Duygu Algýlama ve Tanýma Süreçleri

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Duygudur um bozuklarında bilişsel işlevler ve yapısal beyin görüntüleme bulguları. Dr. Emre Bora

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunda Beyin Kan Akýmý ve Elektriksel Beyin Aktivasyonunun Deðerlendirilmesi

Þizofrenik bozukluðun patogenezi ile ilgili

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Tepki Örüntüleri Olarak Duygular Duyguların İletişimi Duyguların Hissedilmesi

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Biyolojisi

Þizofrenide Gözlenen Biliþsel Bozukluklar ve Deðerlendirilmesi: Bir Gözden Geçirme


SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar.

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

Alzheimer Hastalýðýnda Donepezil Hidroklorür Etkinliðinin Kantitatif EEG ile Deðerlendirilmesi

Anoreksiya Nervoza Tanýlý Ýki Kýz Kardeþ: Olgu Sunumu #

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Sosyal Beyin, Zihin Kuramı ve Evrim

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ


Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Sýnýrda Kiþilik Bozukluðu Aslýnda Bir Bipolar Spektrum Bozukluðu mudur?

Demans ve depresyon, klinik görünümlerinde

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunun Etiyolojisi: Bütüncül Yaklaþým

Dopamin tirozinden sentez edilir (Kayaalp

Panik Bozukluðu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnýn Yeme Tutumlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN

Demansta görüntülemenin rolü. Dr.Ercan Karaarslan Acıbadem Üniversitesi

21. Ulusal Farmakoloji Kongresi Eskişehir 21 Ekim Doç.Dr.. Hakan Kayır GATA T. Farmakoloji AD. Ankara

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Bulimia Nervozada Tedavi

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Nörobiyolojisi

Þizofreni ve Kognitif Bozukluklar

Psikiyatri Hastalarýnda Týp Dýþý Çare Arama Davranýþý: Türkiye'de ve Almanya'da Yaþayan Türkler Arasýnda Karþýlaþtýrmalý Bir Ön Çalýþma

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Subklinik Hipotiroidili Hastalarda Tiroid Replasman Tedavisinin Anksiyete ve Depresyon Düzeylerine Etkisi

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Oksipital Loblar ve Görme. Dr. Timuçin Oral



BEYİN ANATOMİSİ TEMPORAL VE FRONTAL LOB

Erciyes Üniversitesi Öðrencilerinde Sigara Ýçme Durumunun Yýllarý Arasýndaki Deðiþimi

Psikiyatrik belirtiler, primer mental bozukluklarýn

Demansta görüntülemenin rolü Dr.Ercan Karaarslan Acıbadem Üniversitesi

Üniversite Öðrencilerinde Yeme Bozukluðu Belirtilerini Yordayýcý Olarak Kontrol Odaðý ve Benlik Saygýsýnýn Karþýlaþtýrýlmasý

Major depresyonun ve diðer depresif bozukluklarýn

Affektif bozukluklarýn etiyoloji, taný ve tedavisi

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri

GÜÇLER VE GÜÇLÜKLER ANKETÝ'NÝN (GGA) TÜRKÇE UYARLAMASININ PSÝKOMETRÝK ÖZELLÝKLERÝ

OBEZİTE VE DEPRESYON. Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD.

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

Orta çaðlarda azizelerin diyet yaparak kendilerini. Yeme Bozukluklarý. Özet

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri

OBEZİTE VE İMPULSİVİTE. Uzm.Dr.Bilge Burçak Annagür

NF 1 li Hastalarda Mental Gelişim ve İlişkili Sorunlar

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Ballorex Venturi. Çift Regülatörlü Vana

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

DEHB Tanýlý Çocuklarýn Ebeveynlerinde DEHB Oraný

Halkla Ýliþkiler ve Cinsiyet

O zmde Beyin Görüntüleme Bulguları: Bir Gözden Geçirme

Fark edilir bir kilo kaybı. Gün geçtikçe içe kapanma eğilimi. Aşırı derecede spor yapmak. Kilo almaktan şiddetle korkmak

DDisosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) her geçen

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Bir Anadolu Þehrinde Psikiyatri Kliniðine Baþvuran Hastalarýn Hastalýk Açýklama ve Çare Arama Davranýþlarý

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

Depresyon: Sosyo-ekonomik ve Kültürel Pencereden Bakýþ

Omurilik Felçli Hastalarda Travma Sonrasý Stres Bozukluðu ve Ýliþkili Faktörler

Yrd. Doç. Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD

Psikiyatrik Bozukluklara Baðlý Engellilik Hali; Üniversite Hastanesi Deneyimi. Disabilites Due to Psychiatric Disorders: Sample Of University Hospital

ŞİZOFRENİDE HİSTAMİN. Dr. Özmen METİN Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD.

Major depresif bozukluk tam olarak iyileþebildiði

Psikiyatrik Bozukluklarda Uyku Çalýþmalarý

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

PSİKOFARMAKOLOJİ 3. Antipsikotikler Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

Türk Psikiyatri Dergisi 2011;22(4):222-29

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin nöropsikolojik, biyolojik ve genetik kökenleri

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Transkript:

DERLEME Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri Esra Güney 1, Aslý Çepik Kuruoðlu 2 1 Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalý, 2 Doç.Dr., Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara ÖZET Yeme bozukluklarý sýklýkla ergenlik ve genç eriþkinlik döneminde ortaya çýkar ve anlamlý mortalite ve morbiditeyle baðlantýlýdýr. Beyin görüntüleme tekniklerinde son yýllarda görülen geliþmeler yeme bozukluklarý alanýna da yansýmýþtýr. Yapýlan çalýþmalarýn sayýsý diðer psikiyatrik bozukluklara göre daha az olduðu halde, sonuçlar yeme bozukluklarýnda etyopatojenezin daha iyi anlaþýlmasýna yönelik olarak, olasý beyin bölgelerinin saptanmasý yolunda önemli adýmlar atýlmasýný saðlamaktadýr. Anoreksiya nervozada yapýlan birçok çalýþma hastalýk sýrasýnda, iyileþmeyle kýsmen düzelen beyaz ve gri cevher hacminde azalma ve beyin omirilik sývýsý (BOS) hacminde artýþ olduðunu göstermiþtir. Benzer örüntüler manyetik rezonans spektroskopi yöntemi ile desteklenmiþtir. Ýþlevsel görüntüleme çalýþmalarý serotonin reseptör baðlanmasý, bölgesel serebral kan akýmý veya serebral glukoz metabolizmasý ile ilgili iþlevsel bilgi saðlamak için kullanýlmýþtýr. Bu çalýþmalarda AN ile singulat, frontal, temporal ve pariyetal korteksin iliþkisi gösterilmiþtir. Bu bozukluklarýn iyileþme sonrasý kýsmen kalýcý olduðunu destekleyen bazý veriler, bu kiþisel özelliklerin yeme bozukluklarýnýn geliþimine yatkýnlýk oluþturma olasýlýðýný ortaya çýkarmaktadýr. Bulimiya nervoza ve týkýnýrcasýna yeme bozukluðunda yapýlan daha az sayýdaki çalýþmada benzer beyin bölgelerinde bozukluk olabileceði gösterilmiþtir. Bu makalede yeme bozukluklarýnýn etiyolojisine yönelik yapýlan araþtýrmalarda, geliþtirilen son tekniklerle giderek önemli yer tutmaya baþlayan beyin görüntüleme yöntemlerinin gözden geçirilmesi amaçlanmýþtýr. Anahtar Sözcükler: Yeme bozukluklarý, BT, fmri, SPECT, PET. SUMMARY Neuroimaging Techniques in Eating Disorders Eating disorders that are commonly encountered during puberty or early adulthood period, are associated with significant mortality and morbidity. Recent advances in the neuroimaging techniques made an impact on this area. Although research has been limited compared to other psychiatric disorders, results seem promising in paving the way to better understand the etiopathogenesis, by way of identifying the responsible brain regions. Many studies conducted in anorexia nervosa (AN) demonstrated loss of gray and white matter, which partially recuperates during recovery, as well as an increase in the cerebrospinal fluid volume. These findings were supported by similar outcomes from magnetic resonance spectroscopic investigations. Functional imaging methods have been utilized to obtain insight to the serotonin receptor binding, regional cerebral blood flow or glucose consumption. In these studies the association of AN with affected cingulate, frontal, temporal and parietal cortices has been demonstrated. Data supporting partially ongoing malfunction after recovery, suggest the possibility that constitutional features may render the individual liable to the development of an eating disorder. A small number of studies performed on bulimia nervosa and binge eating disorder showed dysfunction in similar brain regions. In this paper, we aim to review the newly developed neuroimaging methods that have gained importance in the field of research conducted on the etiology of eating disorders. Key Words: Eating disorders, CT, fmri, SPECT, PET. () Makalenin geliþ tarihi: 19.12.2006, Yayýna kabul tarihi: 28.06.2007 93

Güney E, Kuruoðlu AÇ. GÝRÝÞ Yeme bozukluklarý, yüksek morbidite ve mortalite oranlarý ile seyreden ve yaþamý tehdit eden kronik hastalýklardýr. DSM-IV'de yeme bozukluklarý anoreksiya nervoza (AN), bulimiya nervoza (BN) ve baþka türlü adlandýrýlamayan yeme bozukluklarý (BTA-YB) þeklinde sýnýflandýrýlmaktadýr. Toplumda görülme sýklýklarý yaklaþýk %1-3'dür (Yüksel 2006). Yakýn dönemlere kadar yeme bozukluklarýnýn modern toplumlarýn zayýf görünüm ve beden egzersizlerine verdiði önem gibi sosyolojik etkenler veya ergenlik döneminin daha baðýmsýz olma beklentisine karþý bir tepki ve bedenlerinin anne babanýn kontrolü altýnda olduðu duygusu nedeniyle kendilerini tahrip yoluyla özel bir kiþilik olarak deðer kazanabilmek için gösterilen bir çaba þeklindeki psikolojik etkenler sonucunda ortaya çýktýðý düþünülmüþtür (Cankat 1997). Bu güne kadar etiyolojide ön planda olan sosyokültürel kuramlar, beden görünümü ile ilgili standartlara tüm kadýnlar maruz kaldýðý halde neden hepsinde yeme bozukluðu görülmediðini açýklayamamaktadýr. Bunun üzerine araþtýrmalar etiyolojide psikolojik ve sosyolojik etkenler yanýnda yapýsal yatkýnlýðý destekleyen biyolojik etkenler üzerine yoðunlaþmýþtýr. Son 20 yýlda yapýsal görüntüleme yöntemleriyle birlikte iþlevsel beyin görüntüleme tekniklerinde de kaydedilen önemli ilerlemeler, yeme bozukluklarýnýn biyolojik temellerinin anlaþýlmasýnda önemli katkýlar saðlamaktadýr. Yapýsal Görüntüleme Çalýþmalarý Bilgisayarlý Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Yapýsal anormallikler hakkýnda bilgi saðlayan BT ve MR görüntüleme çalýþmalarýndan düþük kilolu AN hastalarýnýn sulkus ve ventriküllerinde geniþleme ve beyin hacminde azalma olduðu bilinmektedir. Katzman, AN'li kadýnlarda hastalýk sýrasýnda gri ve beyaz cevher hacminde azalma yanýnda BOS hacminde artýþ bulmuþtur. Bu sonuçtan farklý olarak Husain ve ark., MR ile yaptýklarý bir çalýþmada orta beyin ve talamusta azalmayla birlikte gri cevherde deðiþiklik olmadýðýný göstermiþtir Beyin hacmindeki deðiþiklikler kilo alýmý sonrasýnda normale doðru gerilerken tamamen normale dönüp dönmediði net deðildir (Frank ve ark. 2004). Bir yýldan daha uzun süredir týkýnýrcasýna yeme, boþaltma veya kýsýtlayýcý davranýþý olmayan ve tedavi almayan hastalarda yaptýðý bir MRG çalýþmasýnda Wagner, uzun dönemli iyileþme sonrasýnda yapýsal beyin anormalliklerinin geriye döndüðünü, BOS hacmi yanýnda total veya bölgesel gri ve beyaz cevher hacimlerinin kontrol guruplarýndan farklý olmadýðýný bulmuþtur (Wagner ve ark. 2006). MR ayný zamanda yeme bozukluðu olan hastalarda hipofiz bezinin ayrýntýlý incelenmesine de olanak vermiþtir. Doraiswamy, AN ve BN'li hastalarda hipofiz alanýnda anlamlý bir küçülme bildirmiþtir. Bu hipofiz boyutundaki küçülmenin, beslenme ve endokrin iþlev bozukluðuna ikincil olarak geliþtiði düþünülmüþtür (Ellison ve Foong 1998). Beyin hacmindeki deðiþikliklerin nedeni bilinmemekle birlikte, dehidratasyon ya da malnütrisyona ikincil geliþen nöronal hasarýn bu deðiþikliklere yol açabileceði ileri sürülmektedir (Ellison ve Foong 1998). Ayrýca kortizolün de beyindeki bu deðiþikliklere olasý katkýsýndan söz edilmektedir. Katzman, üriner serbest kortizolün BOS hacmi ile pozitif fakat gri cevher hacmiyle negatif iliþki gösterdiðini bulmuþtur. AN'de görülen BOS kortizol artýþýnýn, bu hastalardaki azalmýþ beyin hacminde rol oynamasý olasýdýr (Frank ve ark. 2004). Yapýsal anormallikler ve klinik deðiþkenler arasýndaki iliþkiyi inceleyen az sayýda çalýþma vardýr. Lankenaue, kilo kaybý hýzýnýn AN'da ventrikül/beyin oraný ile, Hoffman ise kronik istemli kusmanýn AN ve BN hastalarýndaki ventriküler geniþleme ile iliþkili olduðunu göstermiþtir. Diðer çalýþmalarda yapýsal anormalliklerin uzamýþ açlýk ve malnutrisyonla iliþkili olduðu belirtilmiþtir ancak bu beyin hacmindeki deðiþikliklerin biliþsel durum ve duygudurum deðiþikliklerine etkisi net deðildir. Akut evredeki hastalarýn dikkat ve bellek sorunlarý gösterdikleri ve ayrýca problem çözmede eksiklikleri olduðuna iliþkin kanýtlar vardýr (Ellison ve Foong 1998). Kingston yapýsal görüntüleme yöntemlerini, anksiyete, depresyon, dikkat ve belleði içeren psikolojik deðerlendirmelerle birleþtirmiþ ancak anlamlý bir iliþki bulmamýþtýr (Kingston ve ark. 1996). Connan, düþük kilolu AN'lý hastalarda hipokampüs hacminin küçüldüðü ve bu küçülmenin hipokampüs-baðýmlý biliþsel iþlevlerde bozulmayla iliþkili olduðu hipotezini ileri sürerek 94

Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri yaptýðý MRI çalýþmasýnda, AN'da hipokampal hacimde bilateral azalma (%8.2 sað, %7.5 sol) saptamýþtýr. Fakat hipokampüs hacmindeki bu deðiþiklikler, AN'nýn klinik özellikleri ve hipokampüsbaðýmlý biliþsel iþlevlerde bozulma ile iliþkili bulunmamýþtýr (Connan ve ark. 2006). Özet olarak bu yapýsal görüntüleme çalýþmalarý, hastalýk sýrasýnda gri ve olasýlýkla beyaz cevherde kayýp olduðunu ve bunun en azýndan kýsmen kilo alýmýyla düzeldiðini göstermektedir (Frank ve ark. 2004). Ýþlevsel Çalýþmalar MR spektroskopi (MRS) çalýþmalarý: Parankim deðiþikliklerini daha iyi görüntülemek için çeþitli MRG teknikleri geliþtirilmektedir. Dokuda meydana gelen kimyasal deðiþimlerin belirlenmesi yoluyla dokunun metabolik özelliklerini gösteren MRS tekniði, aktif nörodejeneratif süreci olan hastalarý ayýrt edebilmede kullanýlmaktadýr. Yani, MRG beynin anatomik görüntüsünü saðlarken, MRS altta yatan dinamik fizyoloji ile iliþkili iþlevsel görüntüyü verir. Proton MRS ile, N- asetil gruplarý, kolin-taþýyan fosfolipidler, kreatinin (kr) ve fosfokreatinin, lipid ve laktat düzeyleri ölçülebilir. N-asetil aspartat (NAA), nöronal bütünlüðün bir belirleyicisi olup, düþük NAA/kr oraný nöron kaybý ya da hasarý ile iliþkilidir. Kolin, hücre membran bütünlüðünü yansýtýr ve artmýþ kolin düzeyi ya da kolin/kr oraný artmýþ hücre yýkýmý, myelin yýkýmý, gliozis ya da inflamasyonu gösterir. Kreatinin ise beyinde hücresel enerji metabolizmasýnýn görece sabit bir elemaný olup, bazen bir standart olarak kullanýlýr (Kuruoðlu 2005). Juvenil AN hastalarýnda yapýlan MRS çalýþmalarýnda beyaz cevherde total kreatinine oranla daha yüksek kolin, koline oranla daha düþük NAA oranlarý bulunmuþtur. Bu deðiþiklikler iyileþmeyle geriye dönebilecek hücre membran döngüsündeki deðiþikliklerle açýklanmýþtýr (Frank ve ark. 2004). Rzanny ve ark. tarafýndan yapýlan bir çalýþmada beyin fosfolipidlerindeki azalmanýn AN'de beden kitle indeksindeki (BKÝ) azalmayla iliþkili olduðu gösterilmiþtir. BKÝ'ndeki azalma beyin fosfolipidlerinde niteliksel deðiþikliklere yol açmakta ve bu da hareketli fosfolipid fraksiyonunda azalmayla sonuçlanmaktadýr (Rzanny ve ark. 2003). Sonraki çalýþmalar BKÝ'nin ayný zamanda frontal korteks miyoinozitol düzeyiyle de iliþkili olduðunu göstermiþtir. Frontal korteks miyoinozitolü, 5-HT ikincil ulak nörotransmisyon sisteminin bir parçasýdýr ve frontal korteks myoinozitol düzeylerindeki azalma, AN'da azalmýþ 5-HT aktivitesiyle tutarlýdýr (Frank ve ark. 2004). AN'li hastalarda biliþsel iþlevlerdeki bozulmayla serebral metabolitlerin iliþkisini inceleyen çalýþmalar oldukça sýnýrlýdýr. Yapýlan bir MRS çalýþmasýnda AN'li hastalarýn sözel öðrenme ile dikkate dayalý ve yürütücü görevlerde zayýf performans gösterdiði gözlenmiþtir. Bölünmüþ dikkat görevindeki (divided attention task) performans dorsolateral prefrontal korteksteki NAA ve keratin/fosfokreatin ile iliþkiliyken, yürütücü iþlevler ve depresif belirtiler, anteriyor singulat korteksteki glutamat/glutamin ile iliþkili bulunmuþtur. AN'li hastalardaki biliþsel deðiþikliklerle ilgili yürütülen yapýsal görüntüleme çalýþmalarýnda anlamlý bir iliþki gösterilemezken MRS, bu hastalarda prefrontal korteksteki serebral metabolizma ile baðlantýlý olan biliþsel bozulma için kanýt saðlamýþtýr (Ohrmann ve ark. 2004). Genç adolesan hastalarla yapýlan az sayýda çalýþma vardýr. Castro-Fornieles ve ark. tarafýndan, 11-17 yaþlarýnda 12 AN'li hastada yapýlan bir MRS çalýþmasýnda, frontal gri cevherde NAA, glutamat/glutamin ve myoinositol düzeylerinin düþük olduðu ve özellikle NAA'ýn bazý beslenme ile ilgili deðiþkenler ve biliþsel parametrelerle iliþkili olduðu saptanmýþtýr. Bu deðiþikliklerin genç hastalarda tersinir olabileceði vurgulanmýþtýr (Castro-Fornieles ve ark. 2006) Ýstirahat sýrasýnda PET ve SPECT çalýþmalarý: SPECT yöntemi bölgesel serebral kan akýmýna iliþkin bilgi saðlar ve bölgesel serebral glukoz metabolizmasýyla iliþkili olarak beynin kan akýþý haritasýný sunar. Bölgesel kan akýmýndaki bir azalma hipometabolizmayý ve dolayýsýyla beyin iþlevlerindeki bir hasarý yansýtýr (Lask ve ark. 2005). Ýstirahat sýrasýndaki çalýþmalar, yüksek kalorili yiyecek göstermek ya da yemelerini istemek gibi herhangi bir uyaran olmaksýzýn, sýrtüstü yatar 95

Güney E, Kuruoðlu AÇ. pozisyonda yürütülmektedir. Bu sýrada konuþma, okuma ya da herhangi bir aktivite istenmemektedir (Bartenstein ve ark. 2002). AN'de 'istirahat' beyin aktivitesinin deðerlendirildiði birçok çalýþmada hastalýk sýrasýnda temporal, pariyetal ve singulat korteks deðiþiklikleri olduðu gösterilmiþtir. AN'li iki hastada SPECT ile frontal, temporal ve pariyetal bölgelerde, remisyondan 3 ay sonra normale dönen olan bilateral hipoperfüzyon saptanmýþtýr (Kuruoðlu ve ark 1998). Takano ve ark., medial prefrontal korteks ve anterior singulat kortekste (ASK) hipoperfüzyon ve talamus ve amigdalo-hipokampal komplekste hiperperfüzyon saptamýþlardýr (Frank ve ark. 2004). Rastam ve ark. tarafýndan erken baþlangýçlý AN'li hastalarda yapýlan çalýþmada uzun dönemli tekrar beslenme sonrasýnda bile, temporopariyetal ve orbitofrontal bölgelerde serebral hipoperfüzyon olduðu ve bölgesel serebral kan akýmýnýn beden kitle indeksi (BKÝ) ile baðlantýlý olmadýðý gösterilmiþtir (Rastam ve ark. 2001). Farklý bir SPECT çalýþmasýnda, kýsýtlayýcý tip AN'li olgularda tedaviden önce, ASK'i de içeren bilateral anterior loblarda, sað pariyetal lobda, insula ve oksipital loblarda bölgesel serebral kan akýmýnda azalma olduðu gösterilmiþtir. Rastam ve ark.'nýn sonuçlarýnýn aksine bu çalýþmada kilo alýmý ve yeme davranýþýnda anlamlý düzelmeyle birlikte sað pariyetal lobda bölgesel kan akýmýnda artýþ ve bazal gangliyon ve serebellumda bölgesel kan akýmýnda azalma olduðu ancak ASK alanýndaki hipoperfüzyonun kalýcý olduðu gösterilmiþtir. BKÝ ve oksipital lobdaki bölgesel kan akýmý arasýnda pozitif korelasyon saptanmýþtýr. Bu bulgular bazý beyin bölgelerinde serebral kan akýmýnýn kilo alýmý ile iliþkili olduðunu, fakat ASK'deki düþük bölgesel kan akýmýnýn tedaviden etkilenmediðini göstermektedir. ASK'nýn yüksek beyin iþlevlerinin kontrolünde önemli bir rolü olduðu bilinmektedir ve bu alandaki bozukluðun AN'li hastalarda anormal yeme davranýþýnýn ortaya çýkmasý ve sürdürülmesiyle iliþkili olabileceði düþünülmektedir (Kojima ve ark. 2005). SPECT çalýþmalarýnda elde edilen sonuçlarla da uyumlu olarak Delvenne ve ark. tarafýndan yapýlan bir PET çalýþmasýnda, AN'li kiþilerde kontrollerle karþýlaþtýrýldýðýnda kilo alýmýndan sonra normale dönen frontal ve pariyetal hipometabolizma saptamýþlardýr. Ýstirahat sýrasýndaki bulgular birlikte deðerlendirildiðinde hastalýk esnasýnda temporal, pariyetal ve singulat korteks deðiþikliklerinin olduðu ve daha az sayýdaki çalýþmada bu alanlardaki deðiþikliklerin kalýcý olduðu gözlenmektedir. Mesial temporal korteksin emosyonel iþleme ile iliþkili olduðu ve AN'de artmýþ anksiyetenin amigdala iþlev deðiþiklikleriyle iliþkili olabileceði göz önünde tutulursa bu bulgular önemlidir (Frank ve ark. 2004). AN'de gözlenen bu global ya da bölgesel deðiþikliklerin uzamýþ açlýkla iliþkili nörofizyolojik deðiþikliklere baðlý veya anksiyete ve depresyon belirtileri ile iliþkili olabileceði de düþünülmüþtür. Nitekim AN hastalarýndaki anksiyete düzeyleri kontrollere göre yüksektir ve artan anksiyeteyle beyin kan akýmýnda azalma olduðunu gösteren iþlevsel çalýþmalar vardýr. Panik bozukluklu hastalarda sol inferiyor pariyetal bölgede azalmýþ metobolizma tanýmlanmýþtýr. Bu görüþten farklý olarak Delvenne, pariyetal hipometabolizmanýn AN'de birincil serebral iþlev bozukluðunu temsil edebileceðini belirtmiþtir. Anoreksik hastalarýn pariyetal lobla iliþkili olduðu düþünülen bazý matematiksel görevlerde zorluk yaþadýðý bulunmuþtur. Bu bölge ayný zamanda beden imgesi algýlamasýyla iliþkilidir (Ellison ve Foong 1998). Erken baþlangýçlý AN'da iþlevsel beyin görüntüleme çalýþmalarý limbik sistem iþlev bozukluðuna iliþkin kanýtlar saðlar. Temporal bölge kan akýmýnda tek taraflý azalma ile görsel-uzamsal yeteneklerde bozulma, görsel hafýzada bozulma ve bilgi iþlem hýzýnda artýþ arasýnda anlamlý bir iliþkinin ortaya çýkarýlmasý bu olasýlýðý desteklemektedir (Lask ve ark. 2005). Goethals ve ark. SPECT kullanarak AN ve BN'de zayýflýk için aþýrý çaba, doymama, beden memnuniyetsizliði, mükemmeliyetçilik, verimsizlik, kiþiler arasý güvensizlik, olgunlaþma korkusu gibi yeme bozukluðu belirtileriyle beyin perfüzyonu iliþkisini araþtýrmýþlardýr. Beden memnuniyetsizliði ve verimsizlik skorlarý ile prefrontal ve pariyetal korteks perfüzyonu arasýnda pozitif iliþki gözlenirken, diðer yeme bozukluðu belirtileri ve beyin perfüzyonu arasýnda iliþki gösterilememiþtir (Goethals ve ark. 2006). AN'li bir hayvan modelinde kronik besin kýsýtlamasýnýn etkilerini deðerlendiren mikropet çalýþmasýnda besin kýsýtlamasý yapýlan farelerde 2-deoksi-2 (18F) fluoro-d-glukoz (18FDG) tutulumunun 96

Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri serebellumda artmýþ, hipokampus ve striatumda anlamlý olarak azalmýþ olduðu, talamusta ise azalma eðiliminde olduðu gözlenmiþtir. Bu bulgular serebral glukoz hipometabolizmasýnýn bildirildiði klinik popülasyondaki önceki verilerle uyumludur (Barbarich-marsteller ve ark. 2005). BN'de de benzer þekilde istirahat durumunda bölgesel glukoz metabolizmasý özellikle pariyetal kortekste belirgin olarak azalmýþtýr. Depresyonla yapýlan karþýlaþtýrmalý bir çalýþmada BN hastalarýnda sað frontal aktivasyonda azalma bulunurken depresyonda ise bazal ganglion aktivitesinde azalma olmasý, BN ve depresyon için farklý patofizyolojiyi desteklemektedir. Hastalýk sýrasýnda gözlenen bölgesel glukoz metabolizmasý ve kan akýmý deðiþiklikleri iyileþme ile gerilemektedir (Frank ve ark. 2004). PET, SPECT ve fmri: Görevle etkinleþtirme çalýþmalarý AN patofizyolojisi için özgül olabilecek beyin aktivasyon alanlarýný araþtýrmak amacýyla iþlevsel görüntüleme yöntemleri çeþitli görevlerle birlikte yürütülmüþtür. PET ve SPECT ile yapýlan birçok görevle etkinleþtirme çalýþmasýnda AN için farklý bulgular elde edilmiþtir. Bazý çalýþmalarda, anoreksik hasta ve kontroller arasýnda iþlevsel farklýlýklar bulunmazken, diðerlerinde kortikal ve subkortikal deðiþiklikler saptanmýþtýr. Bölgesel özgüllük net olmasa da, anoreksik hastalarda yiyecek uyaraný, beyin kan akýmý artýþýnýn güçlü bir nedenidir (Ellison ve Foong 1998). SPECT kullanarak yapýlan bir çalýþmada, kremalý kek yemekle AN'de frontal, oksipital, pariyetal ve temporal bölgelerde hiperperfüzyon gösterilmiþtir (Nozoe ve ark. 1995). Yine benzer bir PET çalýþmasýnda, yüksek kalorili yiyeceklerin AN'de anksiyeteyi provoke ettiði ve daha büyük temporooksipital aktivasyona neden olduðu bulunmuþtur (Frank ve ark. 2004). fmri kullanýlarak yapýlan bir çalýþmada, görsel yüksek kalori sunumunun AN'de sol mesial temporal yanýnda sol insular ve bilateral anteriyor singulat korteks aktivitesiyle birlikte yüksek düzeyde anksiyete ortaya çýkardýðý bulunmuþtur. Bu sonuçlar, amigdala aktivasyonunun anksiyete provakasyonu ile iliþkili olduðunu ve deneyimlerin emosyonel deðerinin amigdalada saklandýðýný gösteren önceki çalýþmalarla uyumludur (Frank ve ark. 2004). Çeþitli çalýþmalarda saptanan artmýþ ASK ve medial prefrontal korteks aktivitesi, kontrol grubuyla karþýlaþtýrýldýðýnda hasta ve iyileþmiþ AN'li kiþilere özgü bir belirleyici olabilir. Bunlar yönetici iþlev, karar verme, hata denetimi ve ödül beklentisi ile ilgili alanlardýr (Frank ve ark. 2004). Beden algý bozukluðu AN'nýn ayrýlmaz bir parçasýdýr. fmri kullanýlarak yapýlan bir çalýþmada, bilgisayarlý video tekniði kullanýlarak çarpýtýlmýþ kendi beden görünümleri ile yüzleþtirilen AN'li 3 hasta ile 3 kontrol gurubu karþýlaþtýrýlmýþtýr. AN'li hastalarýn beyin sapý, sað amigdala ve fusiform giruslarýnda aktivasyonun daha yüksek olduðu bulunmuþtur ve bu bulgular vücut deneyimi ile baðlantýlý anksiyetenin amigdala aktivitesiyle iliþkisini göstermektedir (Seeger ve ark. 2002). Yani bu ön çalýþmaya göre, anoreksiya nervozada beden algýsýyla iliþkili anksiyetenin amigdala aktivitesiyle baðlantýsý olduðu halde, kontrol kadýn grubuyla yapýlan bir baþka çalýþmada, bedenle ilgili hoþ olmayan kelimelerle baðlantýlý olarak sol amigdala aktivasyonu yanýnda kontralateral parahipokampal aktivasyon bulunmuþtur (Frank ve ark. 2004). Sonuç olarak bu bulgular anoreksiya nervozaya özgün görünmemektedir ve gerek kontrol gerekse AN'lý genç kadýnlarda beden algýsýnýn çarpýtýlmasý benzer anksiyete reaksiyonlarýna yol açýyor gibidir. Daha geniþ ve daha homojen bir örneklemde ise Wagner ve ark., amigdalada aktivasyon olmadýðýný fakat frontal görsel sistem ve dikkat aðýna ait beyin alanlarý [Brodmann alaný (BA) 9] yanýnda inferiyor pariyetal lobda aþýrý yanýtlýlýk durumunun olduðunu (BA 40) bulmuþlardýr. Özellikle görsel uzamsal iþlemlerle ilgili olan bu alanlarýn ayný zamanda ihmal fenomeni patogenezinde de etkisi olduðu tartýþýlmaktadýr. Bu nedenlerle anoreksiya nervozada elde edilen bu bulgularýn, beden görünümüyle ilgili görsel uzamsal iþlemlemedeki bir bozukluðun biyolojik göstergesi olabileceði düþünülmektedir (Wagner ve ark. 2003). Ferro ve ark., beyin perfüzyonu ve stroop interferans görevi (SIT) arasýndaki iliþkiyi inceleyerek AN'li hastalarda yürütücü iþlevlerin fizyolojik substratlarýný araþtýrmak amacýyla hastalara SIT ve 97

Güney E, Kuruoðlu AÇ. SPECT uygulamýþ ve SIT deðerleriyle her iki hemisferin süperior frontal girus aktiviteleri (her iki hemisferde BA 6 ve sað hemisferde BA 8) arasýnda anlamlý iliþki saptamýþlardýr. SIT deðeriyle ASK aktivitesi arasýnda ise iliþki bulunmamýþtýr. BA 6, BA 8 ve ASK'nýn, Stroop testiyle ölçülen hata saptanmasý ve bu hatanýn hemen düzeltilmesinde yer alan temel bölgeler olduðuna inanýlmaktadýr. AN'li hastalarda BA6 ve BA 8 aktivitesinin bu yürütücü görevi de yansýttýðý, ancak ASK ile korelasyonun olmamasýnýn, AN'li hastalarda bu bölgenin körelmiþ aktivitesini gösteriyor olabileceði vurgulanmýþtýr. Nitekim ayný durum ayýklýk dönemindeki madde kötüye kullanýmý, þizofreni ve depresyon gibi bozulmuþ yürütücü iþlevlerle karakterize diðer durumlarda da gösterilmiþtir (Ferro ve ark. 2005). Çalýþmalardan elde edilen farklý bulgulara raðmen AN'li hastalarda temporal ve singulat aktiviteler sýklýkla kontrollerden farklý olarak deðerlendirilmektedir. Bu bölgeler, emosyon/anksiyete iþleme aðýnýn bir parçasýdýr. Anksiyete AN'de hastalýktan önce varolan bir özelliktir ve bu alanlardaki bozukluk birbiriyle iliþkili olan biyolojik özellikleri yansýtýyor olabilir. Benzer þekilde pariyetal kortikal alanlar, AN'yi kontrollerden ayýrt etmektedir. Farklý çalýþmalarda obsesif kompulsif bozuklukta da ASK ve temporo-pariyetal aktivasyon gösterilmiþ olup her iki hastalýk için ortak bir nöronal að olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasýna gereksinim vardýr (Frank ve ark. 2004). BN'de Nozoe, SPECT çalýþmasýnda özellikle sol temporal ve sað inferiyor frontal bölgelerde yemek öncesi kan akýmýnýn arttýðý ve yemek sonrasýnda bilateral inferiyor frontal, sol temporal ve sað pariyetal bölgelerde artýþýn gerilediðini bulmuþtur. Bu çalýþmada bulimik hastalarda temporal lob hipermetabolizmasý olabileceði ve ayný zamanda frontal alan deðiþikliklerinin beslenme kontrolünü etkileyebileceði ileri sürülmüþtür. Frontal hasarý olan kiþilerde hiperfaji görülmesi bu bölgenin beslenmeyi baskýlayan bir alan içerdiðini düþündürmektedir ve Nozoe, beslenme sonrasý görülen aktivite azalmasýnýn BN'de hiperfajiyle sonuçlanabileceðini ileri sürmüþtür (Ellison ve Foong 1998). BN'li kiþiler kontrollerle karþýlaþtýrýldýðýnda tatlý uyaranlardan daha fazla hoþlanýrlar ve bu nedenle lezzet uyaranýnýn iþlenmesinde farklýlýk gösteriyor olabilirler. Frank ve ark. (2004) glukoz yüklemesi ile yapýlan fmri çalýþmasýnda, iyileþmiþ BN hastalarýnda, kontrollerle karþýlaþtýrýldýðýnda, ASK aktivitesinde azalma bulmuþlardýr. ASK ödül beklentisiyle ilgili olduðu için bu paradigma, BN grubuna göre, kontrol grubunda daha yüksek ödül beklentisi olabileceðini düþündürmektedir (Frank ve ark. 2004). BED'da beyin aktivitesi hakkýnda çok az þey bilinir. Karhunen BED'da görsel besin sunumuna yanýt vermede sað hemisferle karþýlaþtýrýldýðýnda, sol hemisferde daha yüksek aktiviteyle birlikte, kan akýmýnda lateralizasyon olabileceðini ileri sürmüþtür (Frank ve ark. 2004). Reseptör görüntüleme çalýþmalarý AN ve BN, beden algý bozukluðu, anksiyete, obsesyonalite ve anormal yeme tutumu gibi ortak özellikleri paylaþýrlar. Bu ortak belirtilerin, hastalýklarýn patofizyolojisine katkýda bulunan beyin iþlevindeki bir bozukluðu yansýttýðý düþünülmektedir. Beslenme, duygudurum ve dürtü kontrolünün düzenlenmesinde etkili olan 5-HT yolaklarýndaki bir bozukluðun hastalýk geliþiminde rol oynadýðýna iliþkin kanýtlar vardýr ve 5-HT üzerinden etki eden tedaviler bu hastalarda etkilidir (Kaye ve ark. 2005). Bu konuda en fazla çalýþýlan reseptör, beslenme, duygudurum, anksiyete ve antidepresan etkiyle de iliþkili olan 5- HT 2A reseptörüdür. Çeþitli çalýþmalarda AN'li kadýnlarda 5-HT 2A reseptör baðlanmasý deðerlendirilmiþ ve sol frontal, bilateral pariyetal ve oksipital kortekste azalmýþ baðlanma gösterilmiþtir. Ýyileþmiþ kýsýtlayýcý tip-an'de mesial temporal ve pariyetal kortikal alanlar yanýnda anterior singulat kortekste azalmýþ 5-HT 2A baðlanmasý gözlenmiþtir (Frank ve ark. 2004). Ýyileþmiþ bulimik tip AN'li kiþilerde 5-HT 2A reseptörünü incelemek için özgül 5-HT 2A antagonisti altanserin kullanýlarak yapýlan bir PET çalýþmasýnda, iyileþmiþ bulimik tip AN'de sol subgenual singulat, sol pariyetal korteks ve sað oksipital kortekste altanserin baðlanma potansiyelinin azalmýþ olduðu gözlenmiþtir. Ýyileþmiþ bulimik tip AN'de singulat ve temporal bölgelerde altanserin baðlanma potansiyeli zarardan kaçýnma davranýþýyla pozitif, yenilik 98

Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri arama davranýþýyla negatif iliþkilidir. Ayný zamanda birçok kortikal bölgede altanserin baðlanma potansiyeli ve zayýflýk isteði arasýnda negatif iliþki saptanmýþtýr. Bu bulgular, özellikle subgenual singulat bölgelerdeki deðiþmiþ 5-HT nöronal sistem aktivitesinin bulimik tip AN'nýn iyileþmesi sonrasýndada kalýcý olduðunu ve yeme bozukluklarýnýn patofizyolojisine katkýda bulunan yapýsal bir özellik olabileceðini göstermektedir (Bailer ve ark. 2004). Bu bulgular, AN'da ASK ve mesial temporal kortekste bozukluk olasýlýðýna ýþýk tutmaktadýr. Bu bozukluklarýn iyileþtikten sonra da kalýcý olmalarý nedeniyle, kiþisel özelliklere baðlý olduklarý düþünülebilir. ASK, afferentlerini amigdaladan alýr ve premotor frontal korteks ve diðer limbik bölgelere doðrudan projeksiyonlar gönderir ve giriþkenlik, motivasyon ve hedefe yönelik davranýþlar yanýnda ödüllendirmede de kritik bir role sahiptir. Amigdala, korkunun yorumlanmasýna ve emosyonel uyaranlarýn öneminin temsil edilmesine aracýlýk eder. AN hastalarýnda emosyonel uyaranlarýn deðerini iþlemede bozulma olduðu ve bunun da, bu uyaranlarýn tehlikesini deðerlendirme esnekliðinde ve yeni uyaranlara adaptasyonda azalma ile sonuçlandýðý ileri sürülmüþtür (Frank ve ark. 2004). Son zamanlarda, dopamin (DA) metaboliti homovanilik asidin (HVA) beyin omirilik sývýsýnda düþük düzeylerde olduðunun gösterilmesinin ardýndan, DA'nin AN'nin patofizyolojisiyle iliþkisine olan ilgi giderek artmýþtýr. Frank ve ark, iyileþme döneminde hem kýsýtlayýcý hem de bulimik tip AN'de, ödüllendirme ve öðrenmeyi kapsayan bölge olan nükleus akkumbensi içeren anteroventral striatumda DA D2/D3 reseptör baðlanmasýnda artýþ olduðunu bulmuþlardýr. 5-HT ve DA nörotransmisyon sistemi birbirleriyle iliþkilidir. Ayrýca 5-HT ve DA reseptör aktivasyonu NMDA reseptörü aracýlýðýyla glutamaterjik nörotransmisyon gibi diðer santral nörotransmitter sistemleri üzerinde rol oynayabilir. Böylece 5-HT ve DA reseptör deðiþikliklerinden farklý olasý anlamlar çýkarýlabilir (Frank ve Kaye 2005). BN'li kiþilerde 5-HT reseptör deðiþiklikleri davranýþ üzerinde özgül etkiye sahip olabilir. Kaye ve ark., iyileþmiþ BN'li kiþilerde orbitofrontal 5- HT 2A reseptör baðlanmasýnda azalma bulmuþlardýr. Orbitofrontal deðiþiklikler BN'de dürtüsellikle iliþkili davranýþsal bozukluklarý yansýtabilir. Borderline kiþilik bozukluklarýnda olduðu gibi deðiþmiþ orbitofrontal aktivite dürtü kontrol bozukluðu için genel bir alaný iþaret edebilir (Frank ve ark. 2004). Ek olarak saðlýklý kadýnlarda yaþ ve 5- HT 2A baðlanmasý arasýnda görülen yaygýn korelasyonun BN'li kadýnlarda gözlenmemesi, bu hastalarýn 5-HT sisteminin geliþimsel düzeneklerinde deðiþiklik olma olasýlýðýný artýrmaktadýr. Bu hastalarda iyileþme sonrasýnda da devam eden azalmýþ 5- HT 2A reseptör aktivitesi, duygudurum, anksiyete ve dürtü kontrolündeki deðiþimi de yansýtan kiþisel bir özellik olabileceðini gösterir (Frank ve Kaye 2005). Son zamanlarda, Tiihonen, BN'de PET kullanarak baskýn olarak prefrontal, singulat ve pariyetal korteks alanlarýnda olmak üzere çalýþýlan tüm beyin bölgelerinde 5-HT 1A reseptör baðlanmasýnýn artmýþ olduðunu bulmuþlardýr. BN'da santral 5-HT iþlevi azalmýþtýr ve artmýþ 5-HT 1 reseptör baðlanmasý negatif geribildirim upregülasyonu yansýtabilir. Yüksek 5-HT 1A baðlanmasýnýn ayný zamanda, depresyon nedeniyle tedavi edilen hastalara oranla, BN'li hastalarda daha yüksek SSRI dozlarý gerektiði þeklinde iyi bilinen bir fenomenle baðlantýlý olabileceði ileri sürülmektedir (Frank ve ark. 2004). Týkýnýrcasýna yeme bozukluðunda (BED) beyin aktivitesi hakkýnda bulgular oldukça azdýr. Karhunen ve ark., görsel besin sunumuna yanýtta sað ile karþýlaþtýrýldýðýnda sol hemisferde yüksek aktiviteyle birlikte kan akýmýnda lateralizasyon olabileceðini bildirmiþlerdir (Frank ve ark. 2004). Ayný grup araþtýrmacý SPECT ile obez týkýnýrcasýna yeme bozukluklu hastalarla bozukluða sahip olmayan obez kontrol hastalarýný karþýlaþtýrdýklarý çalýþmada BED'da orta beyinde 5-HT taþýyýcýsý baðlanmasýnda azalma olduðunu bildirmiþlerdir (Kuikka ve ark. 2001). Fluoksetin ve grup psikoterapilerinin ardýndan bu bulgularýn düzeldiði gözlenmiþtir (Tammela ve ark. 2003). SONUÇ Beyin görüntüleme çalýþmalarý, yeme bozukluklarýnýn nörobiyolojisini anlama çabalarýmýzda önemli bir yer tutmaktadýr. Ýþlevsel beyin görüntüleme tekniklerindeki ilerleme ile beyin iþlevlerini ve bunun davranýþlarla baðlantýsýný deðerlendirme 99

Güney E, Kuruoðlu AÇ. olasýlýðý artmýþtýr. Bu çalýþmalarda genel olarak AN'de, iyileþme sonrasýnda da kýsmen kalýcý olan singulat, frontal, temporal ve pariyetal korteks deðiþiklikleri gösterilmiþtir. Ayrýca ASK alanýndaki bozukluðun AN'li hastalarda anormal yeme davranýþýnýn ortaya çýkmasý ve sürdürülmesiyle iliþkili olduðunu düþündüren bulgular vardýr. Görevle etkinleþtirme çalýþmalarýnda ise yiyecek uyaranýnýn, bu hastalarda beyin kan akýmý artýþýnýn güçlü bir nedeni olduðu gösterilmiþtir. Ancak, yeme bozukluklarýnýn yaygýnlýðýnýn düþük olmasý ve hastalýkla iliþkili hormonal deðiþiklikler gibi ek faktörlerin bulunmasý çalýþma sayýsýný kýsýtlamakta ve sonuçlarýn yorumunu güçleþtirmektedir. Ayrýca beyindeki nörotransmitter sistemlerinin karþýlýklý karmaþýk etkileþiminin olmasý da, reseptör görüntüleme çalýþmalarýndan elde edilen sonuçlarý tartýþmalý kýlmaktadýr. Elde edilen verilerin hastalýktan önce bulunan hastalýkla iliþkili kiþisel özelliklere mi baðlý olduðu yoksa hastalýk sonrasýnda mý geliþtiðini deðerlendirmek ve morbidite oranlarýný azaltacak daha etkili tedavi yöntemlerini geliþtirebilmek için bu alanda yapýlacak yeni çalýþmalara gerek vardýr. Yazýþma adresi: Dr. Esra Güney, Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi, Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalý, Ankara, dresraozcan@yahoo.com Bailer UF, Price JC, Meltzer GC ve ark. (2004) Altered 5- HT(2A) receptor binding after recovery from bulimia - type anorexia nervosa: relationships to harm avoidance and drive for thinness. Neuropsychopharmacology, 29(6):1143-55 Barbarich-Marsteller NC, Marsteller DA, Alexoff ve ark. (2005) MicroPET imaging in an animal model of anorexia nervosa. Synapse, 57:85-90 Bartenstein P, Asenbaum S, Catafau A ve ark. (2002) European association of nuclear medicine procedure guidelines for brain imaging using [(18)F]FDG. Eur J Nucl Med Mol Imaging, 29 (10): BP43-8 Cankat S (1997) Anoreksiya nervoza etyopatojenezi. Ergenlik Döneminde Beslenme ve Yeme Bozukluklarý, F Çuhadaroðlu (Ed), Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Derneði Yayýnlarý:1, Ankara, s.39-41 Castro-Fornieles J, Bargallo N, Lazaro L ve ark. (2006) Adolescent anorexia nervosa: cross sectional and follow up frontal gray matter disturbances detected with proton magnetic resonance spectroscopy. J Psychiatr Res, (basýmda) Connan F, Murphy F, Connor SE ve ark. (2006) Hippocampal volume and cognitive function in anorexia nervosa. Psychiatry Res, 146 (2):117-125. Ellison ZR, Foong J (1998) Neuroimaging in eating disorders. Neurobiology in the Treatment of Eating Disorders. WH Hoek, JL Treasure, MA Katman (Eds), England, Jonn Wiley & Sons Ltd, s.255-270 Ferro AM, Brugnolo A, De Leo C ve ark.(2005) Stroop interference task and single photon emission tomography in anorexia nervosa: a preliminary report. Int J Eat Disord, 38:323-329 Frank GK, Bailer UF, Henry S ve ark. (2004) Neuroimaging studies in eating disorders. CNS Spectrum, 9(7):539-548 Frank GK, Kaye WH. (2005) Positron emission tomography studies in eating disorders: multireceptor brain imaging, correlates with behavior and implications for pharmacotherapy. Nuc Med Biol, 32(7):755-761 KAYNAKLAR Goethals I, Vervaet M, Audenaert K ve ark. (2006) Does regional brain perfusion correlate with eating disorder symptoms in anorexia and bulimia nervosa patients? Journal of psychiatric research, (basýmda) Kaye EH, Bailer UF, Frank GK ve ark. (2005) Brain imaging of serotonin after recovery from anorexia nervosa and bulimia nervosa. Physiol Behav, 86(1-2):15-17 Kingston K, Szmukler G, Andrewes D ve ark. (1996) Neuropsychological and structural brain changes in anorexia nervosa before and after refeeding. Psychol Med, 26(1):15-18 Kojima S, Nagai N, Nakabeppu Y ve ark. (2005) Comparison of regional cerebral blood flow in patients with anorexia nervosa before and after weight gain. Psychiatry Res, 140(3):251-258 Kuikka JT, Tammela L, Karhunen L ve ark. (2001) Reduced serotonin transporter binding in binge eating women. Psychopharmacology (Berl), 155(3):310-314 Kuruoðlu AÇ (2005) Alkol baðýmlýlýðýnda beyin görüntüleme yöntemleri. DahiliTýp Bilimleri Psikiyatri, 1(47):28-34 Kuruoðlu AÇ, Kapucu, Atasever T ve ark. (1998) Technetium- 99m - HMPAO brain SPECT in anorexia nervosa. J Nuucl Med, 39:304-306 Lask B, Gordon I, Christie D ve ark. (2005) Functional neuroimaging in early onset anorexia nervosa. Int J Eat Disord, 37 (Suppl):49-51;discussion 87-90 Nozoe S, Naruo T, Yonekura R ve ark. (1995) Comparison of regional cerebral blood flow in patients with eating disorders. Brain Ress Bull, 36(3):251-255 Ohrmann P, Kersting A, Suslow T ve ark. (2004) Proton magnetic resonance spectroscopy in anorexia nervosa: correlations with cognition. Neuroreport, 15(3):549-553 Rastam M, Bjure J, Vestergren E.( 2001) Regional cerebral blood flow in weight-restored anorexia nervosa: a preliminary study. Dev Med Child Neurol, 43:239-242 Rzanny R, Freesmeyer D, Reichenbach JR ve ark. (2003) 31P- 100

Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri MR Spectroscopy of the brain in patient with anorexia nervosa: characteristic differences in the spectra between patient and healthy control subjects. Rofo, 175(1):75-82 Seeger G, Braus DF, Ruf M ve ark. (2002) Body image distortion reveals amygdala activation in patients with anorexia nervosa - a functional magnetic resonance imaging study. Neurosci Lett, 326(1):25-28 Tammela L, Rissanen A, Kuikka JT ve ark. (2003) Treatment improves serotonin transporter binding and reduces binge eating. Psychopharmacology, 170: 89-93 Wagner A, Greer P, Bailer UF ve ark. (2006) Normal brain tissue volumes after long-term recovery in anorexia and bulimia nervosa. Biol Psychiatry, 59(3):291-293 Wagner A, Ruf M, Braus DF ve ark. (2003) Neuronal activity changes and body image distortion in anorexia nervosa. Neuroreport, 14(17):2193-2197 Yüksel N (2006) Ruhsal Hastalýklar. 3.baský. Ankara, MN medikal&nobel Ltd., S325-337 101