dergi@alternatifegitimdernegi.org.tr



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Kolektif zekayı oluşturmak ve kullanmak isteyen yöneticiler için pratik bir program

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

İçindekiler. Teşekkür, xiii Giriş, xv. Öykü 1 Öykünün Öyküsü, xxi. Bölüm 1 Metaforun Büyüsü, 3

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu


ÖZEL NASİBE ERYETİŞ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EYLÜL AYI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÜLTENİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

BAŞKA BİR OKUL MÜMKÜN DERNEĞİ DEMOKRATİK EKSEN DEĞERLENDİRME FORMU

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi


EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI BİRİNCİ DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ

KOÇLUK NEDİR? İNCİ TOKATLIOĞLU Profesyonel Koç-Uzman Eğitimci

BİREYSEL EĞİTİM PLANI Ebeveynler için Rehber

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ

OKULLARDA TEKNOLOJİ KULLANIMI İLE BEŞERİ ALTYAPI ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ. Demet CENGİZ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

ÇORLU MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI PROGRAMI FAALİYET RAPORU

Irmak Neden Farklıdır? >> 20. Eğitim Yılımızı Tamamlarken...

Okulumuzda gelişimsel rehberlik anlayışı benimsenmiştir. Rehberlik

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK

YARATICI ÖĞRENCİ GÜNLERİ Her Öğrenci Yaratıcıdır

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

GRP 406 MESLEK ETİĞİ VE YASAL KONULAR. Doç. Dr. İlhan YALÇIN

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

CP PT-COMENIUS-C21

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

212 Derece Hakkında. Koçluk Modelimiz ve Koçluk İlkelerimiz. Neden 212 Derece? Koçlukta Temel Aldığımız İlkeler

Diğer: Diğer:... Diğer:...

NO 9 Bağıntısız gençler için medya lab yöntemleri etkileşimli araç

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

EDEBİYAT. Edebiyat okumak bakmak ve görmek arasındaki hassas çizgiyi anlamayı sağlayan bir yolculuğa çıkmaktır. (By Oleg Shuplyak)

TEKNOLOJİ VE TASARIM Dersine giriş

İstiyoruz ki; Veliler Okulumuzun En Büyük Destekçisi Olsun. Her Veli; Öğrencisine Öğrenme İçin Her Türlü Fırsatın Verildiğini Bilsin.

çocuk ve çocuk resminin gelişim aşamalarını öğrenir.

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme

ENSAR VAKFI EĞİTİM PLATFORMU (EVEP) SEMİNER ATÖLYESİ ITESTPLUS EĞİTİM PLATFORMU - IT+# !!!!!!!!!!! TEOG - YGS-LYS NEDİR?GS-LYS Nedİr?

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları. Bilgilendirme Toplantıları

ÖĞRENCİNİN HAK VE SORUMLULUKLARI

EBELİKTE BİLGİNİN UYGULAMAYA DÖNÜŞÜMÜ

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI?

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

Etkinlik Listesi BÖLÜM II İLİŞKİLENDİRME AŞAMASI 67

Ders Ayrıntıları Yarıyıl Kodu Adı T+U Kredi AKTS Çocuk Hukuku

EZİNE ÇOK PROGRAMLI LİSESİ HAYDİ! HALİL İBRAHİM SOFRASINA

ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ?

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Okul Dönemi Çocuklarda

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

OKUL SOSYAL HİZMETİ NİN OKUL ERKEN TERKİ ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİSİ

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SULUCA ORTAOKULU 6/B SINIFI 2. DÖNEM VELİ TOPLANTI TUTANAĞI

T.C. TOROSLAR KAYMAKAMLIĞI MERSİN TOROSLAR ANAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ BRİFİNG DOSYASI

Z Kuşağı Kütüphaneciler ile Birlikte Çalışmaya Ne Kadar Hazırız? Üniversite Kütüphaneleri İçin Bir Değerlendirme

MBA MBA. İslami Finans ve Ekonomi. Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe)

KAMU VE ÖZEL HASTANELERDE YÖNETİM LABİRENTİ ANKETİ

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

İNSAN HAYATINI ŞEKİLLENDİRMEK: OKULÖNCESİ EĞİTİM

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

UNESCO Eğitim Sektörü

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Transkript:

Merhaba, Alternatif Eğitim Derneği olarak çalışmalarımıza başlayalı yaklaşık 3 yıl oldu. Bu üç yıl boyunca hiçbir zaman büyük işler yapma iddiasında olmadık. Üç yıl süresince eğitime dair eleştirilerimizi ve mevcut olanın alternatiflerini dilimiz döndüğünde anlatmaya; bunlara dair anlatılanları dinlemeye, öğrenmeye çalıştık. Bunları yaparken, elbette ki amacımız Türkiye de alternatif eğitimin tanınması ve uygulanmaya doğru yol alınmasıydı. Bu amacımıza ulaşmak için birçok yol denedik: kitap basmak, dergilere yazı yazmak, web sitesi kurmak, seminer, panel düzenlemek, 3-5 kişi bir araya gelince tartışmak, televizyonradyo programlarına katılmak vs Bir dergi çıkarmak da amacımıza ulaştıracak yollardan birisi olarak her zaman gündemimizdeydi. Derginin ilk sayısını 2009 yılının başında çıkarmaya karar verdik. Ancak özellikle çeviri sürecinde yaşadığımız sorunlardan dolayı bunu gerçekleştiremedik. Tamamen gönüllü katkısıyla gerçekleşen çeviri süreci, uzadıkça uzadı. Gönderdiğimiz yazılar gelmedi. Yeni çevirmenler bulup süreci tekrar başlatmak zorunda kaldık. Tabii araya derneğin diğer gönüllüleri olan bizlerin işleri ve tatiller de girdi. Bu nedenlerle dergimizi ne yazık ki 1 yıl gecikmeyle çıkarabildik. Hala da eksiklerinin olduğunun bilincindeyiz. Bu eksikliklerin, siz dostlarımızın öneri ve destekleri sayesinde giderileceğini umuyoruz. İlk sayının içeriğini alternatif eğitim konusundaki genel yazılar oluşturdu. Ancak bundan sonraki her sayının bir dosya konusu olacak ve web sitesinden ilan edilecektir. İkinci sayının dosya konusu ise Demokratik Eğitim olarak belirlenmiştir. Dergimizi Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde yayımlamaya karar verdik. İngilizce yayımlamak istememizin nedenleri, farklı ülkelerde alternatif eğitimle ilgili çalışan kişilerle, ortak bir dilde buluşarak iletişimimizi arttırmak; alternatif eğitim çalışmalarına Türkiye den bir katkı sunmak; Türkiye de yapılan çabaların ve bizlerin fikirlerinin yurtdışında konuyla ilgilenenlere ulaşması yoluyla şu ana kadar gelişen ilişkileri karşılıklı bir fikir-deneyim paylaşımı boyutuna taşımaktı. Bu ilk sayının, bu amaçları gerçekleştirmek açısından yeterince güçlü olmadığının farkında olmakla beraber, ilk adım olarak değerini de biliyoruz. Son olarak, derginin oluşumuna yazılarıyla katkı sunan yazarlarımıza, çeviri ve edit sürecinde destek olan çevirmenlerimize, Alternatif Eğitim Derneği nin çalışmalarını destekleyen tüm dostlarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Lütfen dergiyle ilgili önerilerinizi ve destek olabileceğiniz konuları adresine gönderiniz. Editör Eylem Korkmaz Alternatif Eğitim Derneği adına 1

YAYIN KURULU Bülent Akdağ Emine Özgül Eylem Korkmaz Lerna Babikyan Mustafa Sütlaş Sıdıka Çalışkan Kayaöz Yayın kurulu, Alternatif Eğitim Derneği yönetim kurulu üyelerinden oluşmaktadır. ÇEVİRİ KURULU Anıl Soycan Ansı Deniz Rona Asan Kızılbayır Belma Kılıç Berna Ülgen Celile Eren Ceyda Akıllı Ceyda Edinsel Dilan Balcı Duygu Öztekin Ece Gürsu Fuat Fındıkoğlu Gamze İzden Gülşah Dağlı Hüseyin Özen Işıl Avcı İnan Deniz Erguvan Kezban Hussein Melike Benlikaş Onur Çalışkan Pınar Öztürk S. Gizem Tokatli Suade Özsarıoğlu Tuba Özbilgin Yağmur Köksal Yiğit Tulgar Çeviri kurulu, derginin birinci sayısında, yazıların çevrilmesi ve düzeltisi aşamalarında yardımcı olan tüm kişilerden oluşmaktadır. İsimler alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir. Çeviri kurulunda yer alan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz. Yıldız Teknik Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü öğretim görevlisi Dr. Celile Eren'e öğrencilerini de çeviri sürecinin içine dahil ettiği için ayrıca teşekkür ederiz. KAPAK TASARIMI Seval Ergüder 2

İÇİNDEKİLER Çocuğunuz İçin Farklı Bir Eğitime Gerek Duyduğunuzu Gösteren On İşaret JERY MINTZ... 4 Kaleyi Taşlamak MATT HERN 8 Bir Öğretmenin Alternatif Eğitim Arayışı MİRAZ RUSPI.11 Eleştirel pedagoji: Eğitim(d)e modern özgürleştirici bir yaklaşım KEMAL İNAL.14 Eğitim Alternatifleri Niçin Var? RON MILLER.24 Demokratik Eğitimde Diyalog Dünyada Birey YAACOV HECHT ve EYAL RAM 27 İnsan Doğası ve Eğitim İlişkisi: Tarihselcilik, Varoluşçuluk ve Ötesi MUSTAFA GÜNAY...45 Windsor House Okulu: Demokratik bir Eğitim Felsefesini Destekleyen Sistem, Prosedürler ve Program SELENA COUTURE..55 Türkiye de Yabancı Dil Eğitimi Politikaları Bağlamında İngilizce: Eleştirel Bir Çalışma YASEMİN ORAL 59 Aile İçi Farklılıklar ve Çatışma Yönetimi: Okul Dışı Eğitime Dost Bir Yaklaşım CARLO RICCI... 69 3

Çocuğunuz İçin Farklı Bir Eğitime Gerek Duyduğunuzu Gösteren On İşaret *Jerry Mintz Pek çok anne ve baba eğitim hayatının kendi okul yıllarından beri ne kadar çok değiştiğinin farkında değildir. O yıllarda okullar daha küçüktü, sınıf mevcudu azdı, okulu bırakma oranı daha düşüktü, okul içi şiddete neredeyse hiç rastlanmıyordu ve öğretmenler öğrencilere şefkat göstermekten ya da ahlaki değerleri öğretmekten korkmuyordu. Bu olumlu çerçeveye karşın geçmişte de okullar hiçbir sorunun yaşanmadığı, her şeyin mükemmel olduğu kurumlar değildi. Ancak yine de öğretmenler ve müdür her öğrenciyi ismiyle tanırdı; ne yazık ki günümüzde her okul için bunu söylemek kolay değildir. Devlet okullarındaki kalite oldukça düştüğü için pek çok anne-baba ve öğretmen, açıkça başarısız olan geleneksel eğitim sistemine alternatif olabilecek yöntemler geliştirmeye uğraşmaktadır. Anne babaların mahalledeki okula karşı bir alternatiflerinin olduğunu bilmeleri önemlidir. Peki, çocuğunuz için farklı bir eğitimsel yaklaşım aramanın zamanının geldiğini nasıl anlayabilirsiniz? Bazı işaretler şunlardır: 1. Çocuğunuz okuldan nefret ettiğini mi söylüyor? Eğer böyle bir durum söz konusuysa büyük olasılıkla okulla ilgili bir sorun var demektir. Çünkü çocuklar doğal olarak öğrenmeye heveslidir. Çocukların bir şey öğrenmesini engellemek oldukça zordur. Eğer çocuklarınız okuldan nefret ediyorsa onlara kulak verin. 2. Çocuğunuz yetişkinlerle göz teması kurmakta ya da kendinden küçük ya da büyük çocuklarla iletişim kurmakta zorlanıyor mu? Böyle bir şey gözlemlediyseniz çocuğunuz okulların çoğunda olduğu gibi yalnızca kendi yaşıtlarından oluşan dar bir grupla etkileşim içinde bulunuyor olabilir. Bu durumda farklı yaş gruplarındaki çocuklar ve yetişkinlerle iletişim kurma becerisini kaybedebilir. 4

3. Çocuğunuz marka ya da son moda giysilere karşı aşırı bir ilgi duymaya mı başladı? Böylesi bir durum geleneksel okul yaklaşımının sığlığının bir göstergesidir ve çocukların daha derin bazı değerler yerine, karşılaştırma ve kabul görmenin dışsal bazı araçlarına inanmalarına neden olur. 4. Çocuğunuz okuldan yorgun ve huysuz mu dönüyor? Bunun anlamı çocuğunuzun eğitim deneyimlerinin enerji verici değil yorucu ve heves kırıcı olduğudur. 5. Çocuğunuz eve geldiğinde okulda yaşadığı sorunlardan ya da karşılaştığı haksızlıklardan mı bahsediyor? Bu durum okulun çatışma çözümleme ve iletişim konularında uygun bir süreç kullanmadığını gösterir. 6. Çocuğunuz sanat, müzik ve dans gibi sanatsal yaratıcılığa dönük ilgisini kaybetmiş mi görünüyor? Günümüz geleneksel eğitim sisteminde bu etkinlikler fazla teşvik edilmez ve akademik alanlarla karşılaştırıldığında ikincil olarak görülen bu etkinliklere fazla değer verilmez. Hatta bazı okullarda bu alanlarda artık ders bile verilmemektedir. Bu durum ne yazık ki çocuklardaki doğal yeteneklerin ve becerilerin yok olmasına yol açar. 7. Çocuğunuz keyif ya da boş zamanlarını değerlendirmek için okumayı ya da yazmayı bıraktı mı? Çocuklarınız yalnızca ev ödevlerini yapıyor ve sonra okul dışı etkinliklere mi yöneliyor? Bunun anlamı bu tür doğal etkinliklere okulun önem vermemesi ve çocuklarınızın yaratıcılıklarını kaybetmeye başlaması olabilir. 8. Çocuğunuz ödevini yapmayı son ana kadar erteliyor mu? Bu durum, ödevin pek ilgi çekici olmadığının, çocuğunuzun gereksinimlerini karşılamadığının ve doğal merakının sönmeye başladığının göstergesidir. 9. Çocuğunuz eve geldiğinde okulda yaşadığı herhangi heyecan verici bir olaydan söz etmiyor mu? Belki de okulda çocuğunuzu heyecanlandıran hiçbir şey olmuyordur. Eğer söz konusu sizin işiniz olsaydı bu işte çalışmak ister miydiniz? 10. Okul hemşiresi ya da rehber öğretmen çocuğunuzun dikkat eksikliği bozukluğu gibi bir hastalığı olduğunu, Ritalin ya da benzeri bir ilaç alması gerektiğini mi söyledi? Büyük olasılıkla okulda bir eğitimsel eksiklik bozukluğu vardır ve çocuğunuzu oradan kurtarmanın zamanıdır! Eğer çocuğunuz yukarıda saydığımız belirtilerden bir kaçını gösterdiyse sizin de bir alternatif arama zamanınız gelmiş demektir. Günümüzde ABD nin çoğu bölgesinde bol sayıda seçenek vardır. Örneğin 30 eyalette anne babalar ve öğretmenler devlet tarafından belirlenmiş yönetmelikleri yerine getirmek zorunda kalmadan kendi bireysel yaklaşımlarını yaratabildikleri charter denen okullar açabilirler. Dört yıl önce ülke çapında bu tür okullardan yalnızca beş tane vardı, ancak bu yılsonu itibarıyla bu okulların sayısı 1000 i geçecektir. Ayrıca artık ülke çapında 4500 ü aşkın magnet school (mıknatıs okul) denen ve bir alanda uzmanlaşmış, daha 5

geniş bir coğrafi alandan öğrenci kabul eden okul da bulunmaktadır. Pek çok toplumda değişik eğitim yaklaşımıyla hizmet veren özel okullar vardır. Örneğin Dr. Maria Montessori tarafından tasarlanmış, yaşantısal yaklaşım üzerine kurulu 4500 ü aşkın Montessori okulu ve geleneksel akademik konulara ve sanata eşit ağırlık veren yüzlerce Waldorf okulu vardır. Bunların dışında velilerin katılımcı denetimini ve öğrencilerin kendi öğrenimlerinin sorumluluğunu üstlenmesini vurgulayan yüzlerce bağımsız alternatif okul da bulunmaktadır. Birçok kamu okul sistemi de çeşitli alternatif programları içermektedir. Bu programlar iki genel yaklaşımla sürdürülmektedir: 1. Kamu seçim programları, toplumdaki her öğrenciye açıktır. Bazen bu okullara Okul İçindeki Okullar da denir. 2. Risk programları ise okula uyum zorluğu çeken öğrenciler içindir. Bu programların bir kısmı çocuklar için yararlı olabilir ancak bazıları sorunlu çocukları toplumdan uzaklaştırma yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle bu tür okullara kayıt olmadan önce çok dikkatli incelemek gereklidir. ABD de bir milyondan fazla çocuğun anne-babası yukarıda anlattığımız yöntemlerin hiçbirini benimsemeyerek çocuklarına evde eğitim vermeyi seçmiştir. Evde eğitim artık her eyalette yasal kabul edilmekte ve öğretmen sertifikası gerekmemektedir. Evde eğitimin birçok türü vardır; bazıları okul müfredatını aynen uygular, tek fark velinin çocuklarıyla bire bir eğitim yapmasıdır. Bazı anne babalar ise bir şemsiye okul tarafından tasarlanmış müfredatı kullanır. Bu okul, anne babaların izleyebilecekleri temel bir müfredat ve gerekli olabilecek başarı değerlendirme formları gibi konularda destek olur. Üçüncü yaklaşım ise okulsuzlaşmadır. Bu yaklaşımda anne babalar eğitimsel yaklaşımlarını önceden oluşturulmuş bir müfredata göre değil, çocuklarının ilgi alanlarına göre belirler. Bazı durumlarda müfredatın geriye dönük biçimde tasarlandığını bile söyleyebiliriz çünkü çocuğun yıl içindeki etkinlikleri kaydedilerek, bu sürecin sonunda öğrenme deneyimleri uygun konu başlıklarına ayrılabilir. ABD de eyaletlerin çoğu evde eğitim gören öğrencilerin bir sınava girmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu tür sınavlarda, ortalama bir devlet okulu öğrencisi 50 puan alırken evde eğitim görmüş öğrenciler ortalama 85 puan almaktadır. Ülke çapında çok sayıda evde eğitim gören öğrenci vardır ve bu öğrencilerin hepsi evde eğitim gruplarından birisinin parçasıdır. Bu grupların bir kısmı evde eğitim kaynak merkezleri adı altında birleşmiştir, bazıları da haftada dört ya da beş gün bir araya gelmektedir. Üniversiteler de evde eğitim gören öğrencilerin başarısının farkına vardığı için bu öğrencilerin başvurularını kabul etmektedir. Gün geçtikçe daha çok anne baba bu seçeneklerin bilincine varmaktadır. Anne babalar bilinçli seçimlerde bulundukça sistemin gittikçe artan öğrenci sayısının gereksinimlerini karşılayacak düzeyde evrileceğini umut ediyoruz. Bu evrilme sürecinde sistemin değişmesini beklemeyin ve çocuğunuzun eğitiminin sorumluluğunu üstlenin. Seçeneklerinizin neler olduğunu öğrenin ve çocuğunuz için en iyisini seçin. Çocuğunuzun gösterdiği bu belirtilerin hiçbiri paniklemek için bir neden olmamalıdır. Ancak çocuğunuz bunlardan birkaçını gösteriyorsa mutlaka başka eğitim alternatiflerini araştırmalısınız. 6

*Jerry Mintz, 30 yıldan uzun süredir alternatif eğitimle ilgili çalışmalar yapmaktadır. 17 yıllık devlet okulu öğretmenliğinin yanı sıra alternatif okullarda yönetici olarak çalışmış, birçok alternatif okul kurmuş ve tüm dünyada konferanslar vermiş, danışmanlık yapmıştır. 1989 yılında, Alternative Education Resource Organisation ı (AERO) kurmuştur. AERO nun başkanı ve AERO nun dergisi olan The Education Revolution ın sorumlu yazı işleri müdürü olarak çalışmayı sürdürmektedir. 7

Kaleyi Taşlamak *Matt Hern Yeni yıla girmemize çok az bir zaman kalmışken, bazı önemli değişimlerle karşı karşıyayız: Tüm dünyayı etkileyen ekonomik ve finanssal kriz, enerji belirsizliği, Pakistan, Kongo ve Filistin bölgesindeki tehlikeli çatışma, ekolojik çöküntü ve 2009 un büyük ihtimalle beraberinde getireceği birçok sürpriz sorun daha Dünyanın bu durumunun düzeltilmesi gerektiğini anlamak için başka kanıtlara ihtiyacımız var mı? Son on yıllar içerisinde, neo-liberalizm, serbest piyasa ve gelişim üzerine kurulu dünya düzeni, düşünülenin aksine, başarısızlığını kanıtladı. Gayretli bir şeklide bize nakledilen batı hegemonyası ve kapitalizmle ilgili klişelerin neredeyse tamamı, devlet himayesindeki zorunlu eğitim yoluyla olanaklı hale getirildi. Bence, Yunanistan dan Batı Şeria ya, Arjantin den Chipasa kadar dünyanın her yerinde özgür irade ve adalet için savaşan insanlara sevgi ve saygı borçluyuz. Öfke ve direniş haklılığını kanıtladı. Bizi ve dünyayı bu hale getiren açgözlülük ve kendine beğenmişliğe kim öfke duymaz ki? Fakat mücadele sadece bir başlangıçtır. Bizler dünyayı yeniden yaratmalıyız ve bence buna başlayacağımız en iyi noktalardan birisi, eğitim, okul ve öğrenme hakkında bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmemizdir. Zorunlu eğitim, sosyal, kültürel ve ekonomik değerlerimizi şekillendiriyor. Bu nedenle daha farklı bir dünya istiyorsak, çocuklarımızı yetiştirmek için daha farklı yollar bulmalıyız. Kesin olan şu ki; eğitim ve dünyanın gidişatı birinin diğerini etkilediği karşılıklı bir ilişki içerisindedir ve eğer çocuklar, bütün günlerini anti demokratik, hiyerarşik, saplantılı bir şekilde denetlenilen, test edilen ve gözlemlenen bir sistem içerisinde geçirirlerse, tüm bu beklentileri kendi yetişkinliklerine de taşıyacaklardır. Eğer gerçekten daha farklı ve daha iyi bir dünya istiyorsak, çocukların vakitlerini geçirecek daha güzel alanlar oluşturmalıyız. 8

Bence bu yerel bir proje olmalıdır. Colin Ward ın da dediği gibi, Bir yığın cevaba ihtiyacımız var; bir kitle cevabına değil. En ideal öğrenme çevrelerini, kapsamlı sınavları, öğrenmeyi iyileştiren yolları ve sınıf yönetim tekniklerini tasarlayan uzmanları dinlemeye son vermeliyiz. Bunun yerine ailemizle, komşularımızla ve hepsinden önemlisi çocuklarımızla, nasıl daha güzel alanlar yaratabileceğimiz hakkında konuşmalıyız. Bunlarla ilgili olarak birçok fikir ve model ve birçok ilham verici mekân var. Bunların çoğunu sizler de biliyorsunuz. Ayrıca çocukların eğitimleri için en iyi yolu bulduklarını iddia eden pek çok kişi olacaktır. Yapmayın lütfen! İster guru, ister uzman, akademisyen ya da bürokrat olsun, kimse çocukların en iyi nasıl öğreneceğini bilemez. Bu çok gülünç! Tabii ki de, bütün olasılıkları gözden geçirmek için mümkün olduğunca çok kişiyle konuşmak, okunabilecek her şeyi okumak iyi bir fikirdir. Ancak sonuçta eğitimi yeniden yapılandırmak bizim, hepimizin sorumluluğudur. Çocuklar, aileler, komşular, akrabalar, arkadaşlar, herkes, ama herkes bu işe dahil olmalıdır. Belki biraz zor görünüyordur; aslında öyle de Okullardan daha monolitik olan başka ne var ki? Okullar her yerdeler ve zapt edilemezmiş gibi görünüyorlar. Okulları yeniden yapılandırmamız gerektiğini söylemek kaleyi taşlamaya benziyor. Gerçek bir çöküntü yaratmak mümkün değil... Bir bakıma öyle de; yine de bence zorunlu eğitimin son bulmasından bahsetmek, donkişotvari moral bozucu konuşmalardan daha iyidir. Bazı olaylar dünyanın gidişatını değiştirir. Berlin Duvarının yıkılması gibi Son birkaç haftadır dünya ekonomisi çöküntüde. Bir afro-amerikalı dünyanın en yüksek mevkiine seçiliyor. Dünyamız durağan değil; sürekli bir değişimin içinde ve bizler de bu değişimin birer parçasıyız. Bizler dünyayı değiştirebiliriz. Eğer daha demokratik, daha hoşgörülü ve daha özgür bir dünya istiyorsak, o zaman kesinlikle okulları demokratik, hoşgörülü ve özgür yerler olarak yeniden tasarlamaya başlamalıyız. Bunu gerçekleştirmenin binlerce yolu var. Dünyada, demokratik yönetimi ve hoşgörüye dayalı ilişkileri temel alan pek çok etkileyici proje gördüm. Bazı küçük okullar oybirliği modellerini kullanırken, diğerleri çocukların ve personelin oy hakkının eşit olduğu bir sistem kullanıyorlar. Birçok okul öğrencilere geniş bir seçenek yelpazesi sunarken, birçoğu da öğrencilerin ilgi alanlarına yönelik programlar hazırlıyorlar. Benim için en güçlü ve etkili olan proje ise okul modellerinden vazgeçilip, herkese açık, katılımın serbest olduğu, birçok program ve projeyi sunan toplum merkezleri yaratılmasıdır. Fakat benim için asıl önemli olan bu projeler ya da projelerin gerçekleştirildiği binalar değil. Evet, ilgi çekici ve görülmeye değerler; ancak benim için asıl önemli olan insanların, hükümetin ya da uzmanların nasıl yaşamamız gerektiği hakkında söylediklerini dinlemeden, kendi hayatlarının kontrolünü ellerine almalarıdır. En çok vurgulamak istediğim şey ise, alternatifler yaratmanın aslında mümkün olduğu. Dünyanın her yerinde çeşitli zorluklarla mücadele ediliyor. Devlet okulları oldukça köklü ve güçlü ve bu nedenle kendi gündemlerini korumaya devam edecekler. Ancak diğer yandan insanlar da son derece yenilikçi ve enerji dolu. Kiliselerin bodrum katlarında, işgal fabrikalarında, evlerde, barınaklarda, parklarda, eski ofislerde, şehirlerde, kasabalarda, kırsal alanlarda, zengin ve fakir topluluklarda, pek çok yeni proje gördüm. Yapılması gereken pozitif ve yaratıcı düşünmeye başlamak ve her zaman arkadaş ve komşularımıza güvenmektir. Önemli olan projenin büyüklüğü ve faaliyet alanı değil, önemli olan eylem ve teorinin birbirini beslediği bir praksis üretip onun görülebilir, hissedilebilir ve yaşanabilir olmasını istemektir. 9

*Matt Hern, Matt Hern Kanada Doğu Vancouver da eşi ve kızlarıyla birlikte yaşamaktadır ve Purple Thistle Merkezi ni idare etmektedir (www.purplethistle.ca). Doktorasını Kentsel Çalışmalar üzerine yapan Matt Hern, British Columbia ve Simon Fraiser Üniversiteleri nde ders vermektedir. Yazıları ve konferansları geniş bir çevrede takip edilmektedir. Yazıları altı kıtada dokuz farklı dilde yayımlanmıştır. Deschooling Our Lives derlemesinin editörlüğünü yapmıştır. Bu kitap Türkiye de Alternatif Eğitim: Hayatımızın Okulsuzlaşması adıyla yayımlanmıştır. Field Day ve Watch Yourself: Why Safer isn t always Better kitaplarının ise yazarıdır. 10

Bir Öğretmenin Alternatif Eğitim Arayışı Miraz Ruspi* Merhaba, Ben Van'ın/Muradiye ilçesinin dağ köyünde öğretmenlik yapmaya çalışmaktayım. Çalışmaktayım diyorum. Üç yıldır öğretmenlik mesleğinden ücret alıyorum sadece. Biliyorum; özgür eğitime inanmış anarşist bir öğretmen hiç bir şey öğretemez sınıfa tıkılmış aklı hayallerinde olan çocuklara. Bu şekilde öğretilmez diyorum. 'Evet; ama nasıl,' sorusu çıkıyor ortaya. Sizlere, cevap arayanlarla yoldaş olmak adına eğitim denilen kokuşmuş öğretim yöntemlerine çözümler üretmek istiyorum. Van'da öğretmenlik yapmak şehirde öğretmenlik yapmaktan çok daha zor. Nisan ayından ekim ayına kadar çobanlık yapan öğrencilerimiz sınıfa tıkılmayı hapse atılmakla bir tutuyorlar baş eğmiyorlar, okuldan kaçıyorlar ve sanki durmadan böyle eğitim olmaz diyorlar. Dil diğer büyük sorunumuz. Çocuklar Türkçeyi ya beş altı yaşında ya da okulda öğreniyorlar. Dili sonradan öğrendikleri için söylediklerimizi ancak zihinlerinde çeviri yaptıktan sonra anlıyorlar veya çoğu zaman anladıklarını sanıyorlar. Kolaylıkla anlatılacak kavramları sıkılıkla saatlerce uğraşmamıza rağmen anlatamıyoruz. Çoğu zaman bizi ilgiyle dinleyen öğrencilerin sorularımıza cevap veremediklerini çünkü sözlerimizden pek bir şey anlamadıklarını görüyoruz. Tüm bu dil sorunu birilerine zorla dillerini unutturma ayıbının yanı sıra var olan eğitim düzeninde başarısızlığının da neden oluyor. Hakkari en başarısız il oluyor bir anda. Hakkarili çocuk İstanbullu gibi anlamıyor tabii. Bize A. S. Neil gibi cesaretli insanlar ve yeni eğitim yöntemleri gerekli. Tabi bu sistemde nasıl sorusu geliyor akıllara.. 11

Bir tüy kadar hafiflemek. Hiçbir yere ait olmayan rüzgar kadar özgür olmak ister misiniz? O zaman vazgeçin. Ahmet Arif'in kafiyelerindeki tek dişi kalmış canavar her çabamıza karşılık bir sıfat takar adımızın ardına ve de sıfatlarımızla orantılı çoklukta yeni mülkler verir ellerimize. Mülkler ve sıfatlar: Korkularımız ve zincirlerimiz, farkına varıp içselleştiremediğim bu eşitlemeyi yedi yaşındaki bir öğrencim sayesinde anladım Okulda her öğretmen gibi bir statükocu, kural koyucu yani yöneticiyim. Öğrenciye öğretmem gereken yükümlülüklerin ağırlığını onların o küçücük omuzlarına dayıyorum. Öğrencilerim, yumuşacık bakan, saf yürekli çocuklarım. Öğrencilerim; üniversitede ki, kendisi için okumayı bırakmış dar ideolojilerin içinde kalıplaşmış onlarca öğretim üyesinden çok daha öğretici, küçük öğretmenlerim. Vazgeçmenin; hafiflettiğini, özgürleştirdiğini ve de güçlendirdiğini o kısa boylu dev öğrencilerimden birinin; Nermin'in sayesinde anladım. Oyun oynamayı seviyordu Nermin, her çocuğun hakkı olan şeyi istiyordu: Çocuk olmayı. Oysa müfredat belli, yapılması gerekende Ben Kural koyucuların, kurallarını sorgulamaya hakkı olmayan, kural uygulayıcısı bir öğretmen ya da ö ğ r e t e m e y e n Nermin'e öfkeli gözlerle bakıyorum. Nermin korksun, sinsin, robotlaşsın isteklerinin değil müfredatın gereklerini yerine getirsin istiyorum: "Nermin okulun kapanmasına iki ay kaldı. Okumayı sökmezsen seni anasınıfına göndereceğim. Arkadaşların ikinci sınıfa geçecek sense anasınıfına döneceksin" Sesimde alaycılık var, öfke var, nefret var. Sesim korku yayıyor küçücük kalplere. Sözlerim çoğu kişiye göre önemsiz kurallı bir cümle. Ne de olsa alışıldık kelimelerden oluşuyor kurduğum tümce: 'Bu işi yapmasan seni kovarım buradan diyen, işveren. Şu gereklilikleri yerine getirmezsen zinhar kafir olursun diyen külahlı bir hoca. Sözlerime uymazsan adam olamazsın diyen baba. Düşman ülkelere nefret beslemezsen vatan haini olursun diyen paşa ' Bu sözler havaya sinmiş kaldırımlara yapışmış, korkunun korkusu olmuş, içimizi delen kurşun. Bize uymazsan hapse girer, cehennemde yanarsın. Evinden, kanependen, otomatik çamaşır makinenden, arabandan, bilumum sıfatlarından olurrrrrrrsun. Nermin kısa boylu, saçları sarı ipek gibi, denizden de gökyüzünden de daha mavi gözleri var. Gözlerini dikiyor bana nefretle, öfkeyle ya da korkuyla bakmıyor. Sadece bakıyor. İşte o çocuksu saflığıyla tam da bir çocuk gibi bakıyor. Onu güçlendiren, ne güçlendirmesi devleştiren; sıfatlarının altında ezilenlerin bir temsilcisi ben gibilerini öldüren bakışı yayılıyor sınıfa, sınıf aydınlanıyor: " Tamam, anaokuluna gönderin beni öretmenim." Basit kuralsız bir cümle, üzerinde düşünüldüğünde âleme tokat atan bir tümce. Yani Ben okumayı öğrenmek istemiyorum, öğretemeyenim. Evet, okumayı öğrenmek gerekli ve yararlı olabilir. Ama şu an buna hazır değilim. Ne zaman öğrenmem gerektiğine gelince bunun kararını, ben veririm. Beni, bana verdiğin birinci sınıf sıfatını geri almakla tehdit edemezsin. Çünkü bu sıfatı önemsemiyorum. 12

Bize kendinizce yüklediğiniz, bir taçmış gibi törenlerle elimize tıkıştırdığınız sıfatları, hayat boyu, iki tarafı da kesen Çerkez işi bir kılıca dönüştürüp kafamızın üzerinde sallayacağınızı, biliyorum. Biz tacın elimizden alınmasından, o kılıcın omuzlarımızı başsız bırakmasından korkup her dediğinizi yapacağız. Korkunun korkularıyla titreyecek ve en sonunu da sizler gibi robotlaşıp anlamsızlaşacak, ruhsuzlaşıp yok olacağız. Ben sizin gibi olmayı yani bu blöfünüzden korkmayı reddediyorum. Böylece üzerimdeki yaptırım gücünüzden de ediyorum sizi. Büyük Diogenes'in fıçısında var olmayı, muazzam maskeli balonuzda durmadan dans eden fır döndü dünyanızda yaşamaya tercih ediyorum. Bu tercihimin sonucunda aç kalıp ve üşümeyi göze almam gerektiğini biliyorum. Aç kalmak ve üşümek inanın ömrüm boyunca hamallığını yapacağım kurallarınızın ağırlığından inanın daha kolay baş edeceğim şeyler. Sözler kulağımdan girer girmez beynimin zembereği dağılıyor, dağıldıkça üreyip çoğalıyor. Susturmak gelmiyor, çocuksu gözlerin can suyuyla canlanan, büyüyen, haykıran içimin sesini. Öfke, korku en sonunda bir sevgi seli titrek sıtma nöbetlerine dönüşüyor. Zil çalıyor. Koşuşan öğrenciler. Sınıfta yalnız ben, yalnızca benle kalıyor. Yükselen farkındalığım zamanı yutuyor. Yutan zamanın içinde ilerlerken, vazgeçmenin inanılmaz hafifliğiyle doldurmaya çabalıyorum yelkenlerimi Kısa süre sonra askere gidiyorum. Yaşadığım çok ama çok kısa askerlik süresince uygulamaya başlıyorum Nermin den öğrendiklerimi. Gün içinde alınan ve her biri bir saat süren içtimalara yemek içtimaları ekleniyor. Subay bağırıyor, düzgün sıraya girmezseniz yemeğe geç alırım sizi. Yemeğe gitmekten vazgeçiyorum. Yirmi gün boyunca sadece kahvaltı etmek yetiyor bana. Vazgeçmek, gerçekten çok hafifletiyor. On kilo veriyorum. Artık şişman değilim. Tertiplerim yemeklerini yemek için güneşin altında sıra beklerken ben tatlı rüyalar görüyorum. Kahvaltının enerjisi gün boyu yetiyor hatta çok bile geliyor. Ve kantin sırasına girmekten vazgeçmek, bir saat erken yatmaktan vazgeçmek, sorumluluk almaktan vazgeçmek Vazgeçmek askerliği kolaylaştırıyor ve de keyiflendiriyor. Öğretmenliğe de bir başka başlıyorum. Okul müdürü soruşturmalardan korkmaktan vazgeçtiğimi görünce şaşırıyor. Kanunlardan aldığı gülünesi gücüyle birkaç korkutmaya çalışıyor. Vazgeçmenin enerjisiyle boğuşamıyor. Boş vermişliğin içinde debelenirken benden vazgeçiyor. Ailelerimiz eşimle benim televizyon, yatak ya da kanepe almaktan vazgeçtiğimizi öğrenince kızıyorlar. Eşyaların yaşamda ne kadar önemli yere sahip olduğunu anlatmak için bin dereden su getiriyorlar. Vazgeçmenin umursamazlığı canlarını sıkıyor ne haliniz varsa görün deyip gidiyorlar. Eşya almaktan vazgeçmek, et yemekten vazgeçmek. Vazgeçmek sayesinde maaşımın değeri bir anda iki üç katına çıkıyor. Paramız bize yetiyor. O halde benim ek derslere girmeme gerek yok, eşimin çalışmasına gerek yok. Vazgeçmek zaman kazandırıyor. Eşimle, kitaplarla, müzikle, edebiyatla daha çok zaman geçiriyorum. Vazgeçmek artık bir kahkaha odalarımızda yankılanan, vazgeçmek büyük sihir Kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyorum. Sanki o ergenlik sivilcelerinin yüzümde belirdiği gündeyim. Yeni yeni tüyleniyor yüzüm. Utangaçlığım, saflığım ve umutlarım evet tekrar umutlarımın içinde yüzmekteyim. Cesaret damarlarımda akıyor. Eşyaya, yiyeceğe çok fazla ihtiyacın olmayınca kuralların yükü iniyor omuzlarımdan. İstifa edebilirim. Yeniden başlayabilirim. Hayatımı bu kez kendim kurgulayıp en başından yaşayabilirim * İletişim: mirazruspi@gmail.com 13

Eleştirel pedagoji: Eğitim(d)e modern özgürleştirici bir yaklaşım Kemal İnal * Umutsuzluk, bir sükut, dünyayı inkar etme ve ondan uzaklaşma biçimidir. Paulo Freire Pedagogy of the Oppressed, p. 80 Özet Eleştirel pedagoji, günümüzde eğitim(d)e en önemli alternatif yaklaşımlardan biridir, çünkü günümüz egemen ya da ana akım pedagojinin göz ardı ettiği fakat çok önemli bir konu olan eğiten ile eğitilen arasındaki her türlü baskıcı ve hiyerarşik ilişkiyi ortadan kaldırmak ve eğitimde nesne olarak tabileştirilen özneleri özgürleştirmek (emancipation) istemektedir. Her ne kadar köklendiği tarihsel geçmiş epey eski olsa da, eleştirel pedagojinin bilinen etkili iddialarının çoğunu günümüz eleştirel eğitimcileri ortaya koymuştur. Freire, Bowles, Gintis, Apple, McLaren, Giroux gibi eleştirel eğitimciler, özellikle Marksizm ve Frankfurt Okulu, Gramsci ve Althusser den kalkarak eğitimin altyapıyla (ekonomik yapı) ilişkisini kurmuşlar; eğitimin sadece eğitim kurumu içinde gerçekleşen sınırlı bir öğretim faaliyeti olmadığını açıklamışlardır. Onlara göre eğitim, ekonomik yeniden üretim için yetiştirdiği işgücü ile katkıda bulunmakta; böylece eğitsel süreç ve materyaller ekonomi bağlamında iktidar ile ilişkilenmektedir. Zaten eleştirel eğitimciler için pedagoji, bir iktidar pratiği, siyasal gücün tesis edilmesi ve meşrulaştırılmasında önemli bir pratiktir. Ancak bu pratik, egemen sınıfların düşüncelerine yer verirken ezilenlerin (işçi, köylü, kadın, engelli, etnik gruplar, renkliler vb.) seslerini eğitsel materyallerde (müfredat, ders kitabı vb.) temsil etmemekte ve bu sesleri boğmaktadır. Eleştirel pedagoglar için bu seslerin eğitimde ve eği- * Doç. Dr., Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi. 14

timle temsil edilmesi, mevcut eğitim sistemi içinde pek mümkün değildir. Bu nedenle, ezilenlerin eğitimde ve eğitimle yeni bir bilinç kazanmaları için pedagojinin yeni bir anlam ve kalıp kazanması gerekir. Başta Freire olmak üzere birçok eleştirel pedagog, eğitimin kazanacağı yeni anlam ve kalıbın ancak ezilenlerin sorunları ve dilleri üzerinden gerçekleşen bir eğitim pratiğiyle (praksis) mümkün olabileceğini ileri sürer. Bunun için de eğitimde devrimci bir dönüşüm yapmak gerekir. Bu dönüşüm pedagojinin demokratikleşmesini sağlayacak; her türlü ezilenin farklı, zengin, renkli sesi eğitimde ve eğitimle hayat bulacaktır. Bu makalede eleştirel pedagoji, alternatif bir dünyanın yaratılmasında işlevsel olabilecek bir yaklaşım olarak ele alınmıştır. Küreselleşmeci ve neoliberal pedagojinin eğitimi metalaştırdığı-satılık pahalı bir mal haline soktuğu-koşulların bir özgürleşme imkanı barındırmadığı, bilakis eğitim öznelerini nesne konumuna indirgeyerek onların eleştirel bilgi ve bilinç kazanmalarının önüne geçtiği ileri sürülmektedir. Eğitim kurumlarının işletme zihniyetiyle yeniden planlandığı koşulların değiştirilmesi, ancak eleştirel pedagoji ile mümkün olabilir. Bu pedagojinin eleştirel niteliği kazanmadaki en önemli yakıtı, Marksizmdir. Marksizmin insanın yaratıcı potansiyeline verdiği değerden hareket eden eleştirel pedagoji, öğrencilerin ancak sosyalleşebildikleri oranda okullarında kendi potansiyellerini gerçekleştirebileceklerine inanır. Bunun için de eğitimin sosyal olması gerekir. Diyalojik yaklaşımın geçerli olduğu, öğretmen ve öğrenci kategorilerinin iç içe geçebildiği, eleştirel bilinçlenmenin esas olduğu sosyal eğitimde pedagoji, eğitimde demokratik değerlerin ancak eğitilenlerin tabi olma konumundan çıkarak gerçekleşebileceğine inanır. Makalede çeşitli eleştirel pedagogların görüşleri bu çerçevede irdelenmekte ve eleştirel pedagoji ana akım pedagojik anlayışlara karşı alternatif bir yaklaşım olarak tanıtılmaktadır. Eğitim, hem politiktir (Charlot, 1976: 7; Giroux, 2008:20), zira adalet, özgürlük ve eşitlik gibi siyasal değerleri yayar hem de sınıfsal bir anlama sahiptir. Fakat eğitim, fiiliyatta ideolojik açıdan politik içeriğini, bilhassa sınıfsal anlamını gizler. O halde eğitim ya da pedagoji, çocukların fikirlerini biçimlendirmede ideolojik bir rol oynar. Pedagojinin ideolojik kamuflajı, sosyal işbölümünde ve sınıf mücadelesinde eğitimin anlamlandırılmasına öncelik verir ki bu, sosyo-politik işbölümünün bir sonucudur (Charlot, 1976: 7-25). Öyleyse, eğitim materyalleri, örneğin müfredat, bir ulusun metinlerinde ve dersliklerinde bir biçimde ortaya çıkan tarafsız bir bilgi toplamı değildir. Müfredat, daima, seçici geleneğin, insan seçiminin, bir grubun meşru bilgi görüşünün parçasıdır (Apple, 1998:22). Böylesi bir yazıda tartışılması gereken ilk şey, eğitimin, olumlu ya da olumsuzluğuna bakılmaksızın, politika ve ekonomi gibi diğer kurumların sürekli etkisi altında olduğudur. Ne var ki bu, eğitimin mutlaka toplumdaki egemen kurumlar tarafından kesinlikle ve sürekli biçimde belirlendiği ve göreli bir özerkliğinin olmadığı anlamına gelmez, zira eğitimin 1968 deki gençlik hareketi gibi kimi çağdaş akımlar biçiminde olmak üzere yeni ilerici ya da devrimci eğilimleri yaratma potansiyeli vardır. Yine de, Shaul un Ezilenlerin Pedagojisi ne Önsöz de belirttiği gibi, tarafsız eğitim süreci diye bir şey yoktur. Eğitim, ya genç kuşağı mevcut sistemin mantığıyla bütünleştirmeyi kolaylaştırmak için kullanılan bir araç işlevi görür ya da erkek ve kadınların gerçeklikle eleştirel ve yaratıcı olarak ilişkilenmeleri ve kendi dünyalarını dönüştürmeye katılma biçimlerini keşfetmelerini sağlamak anlamına gelen özgürlük pratiği haline gelir (Freire, 1981: 15). Buradaki en önemli nokta, eğitim ya da çağdaş pedagojik pratiklerin, sosyal sorunları eleştirel biçimde ele alarak dünyayı dönüştürme potansiyeli taşımasıdır. Fakat ne tür eğitim bunu başarabilir? Elbette bu, statükonun doğrudan emrindeki bir eğitim olamaz, çünkü böylesi bir eğitimin misyonu, otomatik biçimde mevcut sosyal ilişkilerin sürdürülmesidir. O halde, tüm eğitim süreçleri kendi özneleri tarafından radikalleştirilirse ancak eleştirel ve özgürlükçü eğitsel ortamlar yaratabiliriz. Dogmatik bir biçimde belirlenmiş tutumların aksine bir eğitim sistemindeki radikalleşme, yeni fakat devrimci eğilimleri besleyebilir ki, bu da öğrenci ve eğitim- 15

cilere tüm eşitsiz ve adil olmayan yapıları eleştirme hakkı ve fırsatı tanıyacaktır. Öyleyse radikalleştirilmiş bir eğitimin resmin öteki yanını yani ezilenleri dikkate alarak yeni bir ses haline gelmesi oldukça mümkündür. Bu noktada Freire in sözlerini aktarmak yararlı olacaktır: Eleştirel bir ruhla beslenen radikalleştirme daima yaratıcıdır Radikalleştirme, kişinin seçtiği konuma artan bağlılığını ve böyle yaparak da somut, nesnel gerçekliği dönüştürme çabasına daha fazla katılımı gerektirir (Freire, 1981:21-22). Bu sürecin, yani eğitimin radikalleştirilmesinin, her politik ve sosyal aktiviteye gönüllü kolektif katılım gibi demokratik amaçların peşinden gitme potansiyeli vardır. Fakat teoride pek olumlu önem atfettiğimiz okulların dönüştürülmesi, egemen ideoloji ve gruplar tarafından ütopya yani işe yaramaz imkansız bir proje olarak görülmektedir, zira onlara göre çünkü neoliberal görüşlerin ezici biçimde başat olduğu piyasa yaklaşımları okullara hakim olmuştur. Günümüz okulları, demokratik ideallerin peşinden gitmekten ziyade, müfredat ve okul bilgisinin bazı alternatif görüşlerin çeşitliliğine değil, hakim kültürel, sınıfsal ve etnik grupların görüşleri üzerine temellendiği şirket ve neoliberal yönetimler gibi kimi otoriter ve demokrasi karşıtı grupların hizmetindedir. Bu sistemde zira tüm pedagojik ve örgütsel yaklaşımlar şirket çıkarları üzerine temellenen piyasa değerlerine göre belirlendiği için test güdümlü müfredat ve yarışmacı etik son derece yaygındır. O halde mevcut pedagoji, öğretmenlerin içinde çalıştıkları derslik, müfredat ve okul yapılarının eğitim profesyonelleri tarafından biçimlendirilmeyi bekleyen tarafsız mekanlar olmadığı anlamına gelir (Kincheloe, 2004: 2). Apple tarafından da belirtildiği gibi eğitim sistemi, geniş sosyal ilişkiler çevrenindeki yerinden ötürü, ciddi eylemin gelişebileceği anlamlı bir mücadele alanı olabilir (Apple, 1995: 10). Eğitim, hem kapitalist hem de onun kimi postmodern versiyonları gibi tüm egemen gerici sistemlere karşı ideolojik bir mücadele zemini ve demokratik ve sosyal kolektiviteye yönelik eleştirel bilinci geliştirmeye açık modern bir alan olarak toplumdaki kimi sorunlardan özgürleşmede hala çok anlamlı bir kurumdur. Günümüzde eğitimin üç temel sorunu Günümüzde eğitim, eğitimin dışındaki neoliberal, olumsuz sorunlar ya da sorunların içermelerinden ötürü birçok krizin ortasında bulunmaktadır. Bu sorunlar ya da olumsuz içermeler aşağıda belirtildiği gibi özetlenebilir. İlk olarak, tüm dünyada, bilhassa küreselleşmeyi takip eden yakın yıllarda, eğitime artan bir ekonomik ilgi söz konusudur. Bazı eğitsel süreçlerin ağır hücumları altında olan eğitim sistemi, şirketlerin ideolojik yörüngesine ve ihtiyaçlarına doğru gittikçe daha hızlı girmektedir (Apple, 1995: XXVI). Bu gerçek nedeniyle tüm okulların piyasanın taleplerine yönelik dönüştürülmesine neden olan müfredatlar aracılığıyla eğitimde ve eğitim üzerine teknik/idari bir bilginin ağır ideolojik üretimine tanık olmaktayız. Apple ın da belirttiği gibi zira teknik/idari bilgi okullara egemen olan müfredat biçimleriyle yeniden girdiği için (Apple, 1995: 147) okullar ya da eğitsel ortamlar klasik aydınlatma misyonunu kaybetmektedir. Eğitimde bu yaygın eğilimden bazı sonuçları çıkarılabilir: eğitim hizmetinin artık hiç de sosyal bir hak değil, aksine piyasalaşma yönünde değerli bir bireysel hizmet olarak görüldüğü bir durumda eğitimin özelleştirilmesi ve metalaştırılması, satılık bir mal haline gelmesi. Bu, günümüzdeki pedagoji üzerindeki neoliberal ideoloji ve küreselleşmeci ekonomik sistemin yarattığı en önemli sonuçtur. 16

İkinci olarak, günümüz eğitimi, çoğu zaman sınıf atlamada geniş nüfus kesimleri tarafından biricik etkili merdiven olarak görülmektedir. Bu, son birkaç on yıldır eğitim kuramına geri dönen işlevselci eğitim görüşüdür. Bu bakış açısına göre kendi çocukları için en iyi çözümde ve yoksulluğu alt etmede en önemli araç olarak eğitimi gören birçok aile için sadece eğitim örgütü, yani okullar, öğrencilerin yüksek bir maaş ve statülü iş elde etmelerini sağlayacak önemli fırsatlar sunabilir. Çoğu yoksul aile, eğitimin toplumda yüksek statü edinmede çok geliştirici bir rol oynayabildiğini düşünür. Spring in de belirttiği gibi, yoksullardan okulların onlara sosyal bir ilerleme sağladığına ve okullaşma sürecinde bu ilerlemenin onların kişisel yeteneklerine bağlı olduğuna inanmaları istenir. Böylece yoksullar, bu inançla fiili okul sistemini desteklemede gönüllü olurlar, zira okula gitmedikleri için yoksul olduklarını düşünürler. Ayrıca sosyal konum, okuldaki başarı ya da başarısızlıkla açıklanır (Spring, 1991:23-24). Eğitime yönelik ve eğitimdeki bu işlevselci bakış açısıyla maalesef eğitim ya da pedagoji, asıl sosyal karakterini, yani kapitalist sistemdeki yabancılaştırıcı sosyal ilişkilerden özgürleşme karakterini kaybetmiştir. Üçüncü olarak, günümüzde küreselleşme koşulları altında kitlelerin nezdinde eğitimi pedagojik dönüştürücü bir kurum olarak algılama ortadan kalkmıştır. Kitleler, tüm egemen fakat tek boyutlu eğitsel pratiğe katılırken pedagoji hep günümüz ulus aşırı şirketleri tarafından temsil edilen statükoyu meşrulaştırmadaki yerini almaktadır. Ulus aşırı şirketlerin adına iş gören küreselleşme, kimi geleneksel iş başında öğrenim görme süreçleri ve yetişme biçimleri gibi tüm yerel eğitsel pratikleri ortadan kaldırmaktadır. Son olarak, bilgisayar ve internet temelli ileri teknolojinin günlük hayatımıza girmesiyle eğitim, teknik açıdan yeni bir nitelik kazanmıştır. Maalesef şirketlerin ellerinde eğitim, teknoloji yoğun bir alan haline gelmiştir. Böylece, teknolojik eğitimin ve bilgisayarlaştırılmış pedagojinin günümüzde karşılaştığımız tüm sorunlara olası ve pratik çözümler bulabileceğine yaygın olarak inanılmaktadır. Bu makalede eğitsel sorunları çözmede yeni bir yaklaşım açısından yukarıda ifade edilen üç problem eleştirel pedagojinin ışığında tartışılacaktır. Eleştirel pedagojinin kökleri Eleştirel pedagojinin, örneğin Hegel ci ya da Merton cu yaklaşımlar içinde çalışanlar kadar Marksist gelenek içinde çalışan bazı kuramcılarda kökleşen uzun bir tarihsel geçmişi ve çeşitliliği vardır. Gramsci ve Althusser (1989) gibi Marksist gelenek içinden gelen bazı isimleri sayabiliriz. Althusser, eğitimi, sosyal formasyonun yeniden üretimi açısından ideolojik bir devlet aygıtı olarak kavramsallaştırmıştır. Freire (1981) de, Ezilenlerin Pedagojisi ni onların özgürleşmeleri açısından kavramsallaştırmıştır. Baudelot ve Establet (1971) gibi kimi Fransız kuramcılar da, Fransız eğitim ve okullarını sınıf bakış açısından analiz etmişlerdir. Bowles ve Gintis (1976) gibi bazı Amerikalı eğitim kuramcıları da, ekonomik hayatın çelişkilerini Marksist eğitsel sınıfsal yaklaşım açısından eleştirmişlerdir. Eleştirel pedagoji, asıl olarak, eleştirel kuram geleneği içinde kökleri olan eğitsel bir yaklaşımdır. Örneğin, Hegelci çerçevede çalışan kimi Marksist olmayan Adorno, Marcuse ve Habermas gibi eleştirel kuramcılar, ki bunlar yabancılaşma, kültür endüstrisi vb. kavramlar üzerinde odaklaşarak eğitim ve kültürde öznelliklerin ideolojik yeniden üretimine epey önem 17

vermişlerdir, eleştirel pedagojinin biçimlenmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Bunların içinde diğerlerine göre eleştirel pedagojiyi daha fazla etkileyen, belki de Frankfurt Okulu Eleştirel Kuramı olmuştur. Aronowitz ve Giroux nun sözleriyle bu kuramcılar, okulların ahlaki ve politik düzenleme amilleri olarak oynadığı rolü analiz ederek ve bu rolü gizeminden arındırarak bir eleştiri dili kurmaya soyunmuşlardır. Okulları eleştirel öğrenme ve sosyal güçlenmenin mekanları olarak kavrayan programatik bir dil de onların çalışmalarından ortaya çıkmıştır (Aronowitz ve Giroux, 1991:87). Toplumun yoksul kesimlerine yönelik olarak eleştirel kuramcılar, yine Aronowitz ve Giroux nun sözleriyle, ezilen grupların tarihsel ve kültürel pratikler ve bu pratiklerin okullarda baskı ve direnişin tikel ilişkilerine meydan verdiği yollar üzerinde odaklanmışlardır (Aronowitz and Giroux 1991: 88). Eğitim, toplum ve kültürdeki yeniden üretim süreçlerini inceleyen Bourdieu ve Passeron (1992) gibi bazı Fransız eğitim kuramcıları, eleştirel pedagojinin biçimlenmesine katkıda bulunmuşlardır. Marksist olmayan ve kültürel etmenleri ekonomik boyutlardan ve üretim biçiminde çok daha önemli gören Bourdieu, eleştirel işlevselci adı altında sınıflanabilir. Merton ın işlevselci çerçevesinden hareket eden Bourdieu, okulların kuşaktan kuşağa geçen atfedilmiş eşitsizlikleri yeniden üretme ve meşrulaştırmanın gizil işlevlerine hizmet ettiğini, okulun toplumdaki geniş gruplar için bozuk işlevini göstermiştir (Murphy, 1979: 30-31). Yukarıda bahsedilen tüm bu kuramcılar, eleştirel pedagojinin biçimlenmesine katkıda bulunmaya çalışmışlardır. Günümüzde ise eleştirel pedagoji daha çok Apple, Giroux vb Amerikan eğitim kuramcıları tarafından temsil edilmektedir. Fakat eleştirel pedagojinin bugün sınıf analizlerinden Mertoncu ve postmodernist yaklaşımlara değin çok farklı yönleri olduğunu görmek mümkündür. 1980 lerden sonra eğitimde sınıf analizleri neoliberal gündemden dolayı ağırlığını kaybederken eğitim(d)e yeni bazı yaklaşımlar öncelikli ve en çok tercih edilen yaklaşımlar olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Örneğin, söylemek gereksiz belki ama eleştirel pedagojiyle ilgili birçok eğitimcinin dikkatini en çok çeken kuramsal bir yaklaşım olarak eğitimde diğerlerinin içinde postmodernist yaklaşımları öncelikle sayabiliriz. Bir örnek vermek gerekirse, Aronowitz ve Giroux nun eleştirel pedagojisine hakim olan postmodernist yaklaşımdan bahsedilebilir: Eleştirel pedagojinin bu versiyonunun en işe yarar ve dönüştürücü yönlerini postmodern direnişin sınır pedagojisi dediğimiz bir kuramını işe katarak geliştirmek istiyoruz. Bu bakış açısı içinde eleştirel pedagoji meselesi, topluluk, dil, mekan ve olasılığa ilişkin geleneksel görüşümüzü yeniden tanımlamaya başlayan şu yaygın kültürel ve politik değerlendirmeler içine yerleştirilmektedir. Bu, fark(lılık) nosyonuna kamusal yaşamın kalitesini artırmaya dönük ortak mücadelenin bir parçası olarak saygı gösteren demokratik bir kamusal felsefeyi geliştirmeye kararlı olan bir pedagojidir. Kısaca, sınır pedagojisi nosyonu, iktidar ve bilginin farklı konfigürasyonlarının hem altını oyan hem de yeniden yerleştiren değişen sınırların sadece onaylanmasını ileri sürmekle kalmamaktadır. Aynı zamanda pedagoji nosyonunu demokratik bir toplum için modern mücadeleye de bağlar. Bu, özgürleştirici modernizm nosyonunu direniş postmodernizmiyle bağlamaya kalkışan bir pedagojidir (Aronowitz and Giroux,1991:118). 18

Eleştirel pedagojiyi tanımlamak Eleştirel pedagoji öncelikle eğitimin öznelerinin, asıl olarak öğrenci ve öğretmenlerin kimi zihinsel dönüşümleri üzerinde odaklanır. Bu bağlamda amacı, insanlarda, onları baskıdan özgürleşmelerini etkin biçimde gerçekleştirmeye çalışan eleştirel bilinç ve farkındalığın geliştirilmesidir (Blackledge and Hunt, 1989:121). Bu amacı gerçekleştirebilmek için eleştirel eğitimciler, aydınlatılmış bireylerin politik etkinliklerine onları gerçek çıkarları olarak bakarlar (Blackledge and Hunt, 1989: 121). Bununla onlar, diyalog ile öğrenci ve öğretmenlerin geleneksel rollerini değiştirmeyi amaçlayan bazı diyaloglar gibi okul içi eğitim süreçlerine çok fazla önem atfederek müfredatın özgürleştirici biçimlerini geliştirmeye çalışırlar. Örneğin, ezilenlerin pedagojisi üzerine yazan Freire, diyalogsuz iletişimin ve iletişimsiz de doğru eğitimin olamayacağı konusunda ısrar eder (Freire, 1981: 81). Ezilenlerle ya da yoksul kesimlerle iletişim, eleştirel pedagojinin izlemesi gereken ana güzergahtır. Öyleyse eleştirel pedagoji öncelikle ve büyük ölçüde ezilenlerin marjinalleştirilmeleriyle ilgilenir. O halde Kincheloe nin sözleriyle eleştirel pedagoji, toplumun kenarında kalanlarla, baskı ve marjinalleştirmeyle yüz yüze kalan bireylerin deneyim ve ihtiyaçlarıyla ilgilenir. Eleştirel pedagoji, düzenin mitik merkezinden gelen öğrencilerin deneyim ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmez sadece. Nitekim eleştirel öğretmenler, daha önceden dışlanan bireyleri, onların seslerini, metinlerini ve bakış açılarını ararlar. Bunun desteklediği ana akım bilim ve eğitim, güya tipik olan üzerinde yoğunlaşabilmek için kenarda kalanları çoğu zaman dikkate almaz. Öyleyse eleştirel pedagoji, işitilme mücadelesi vermek zorunda kalanların seslerini yükseltir (Kincheloe, 2004: 23-24). Eleştirel pedagoji, eğitimi, sosyal gerçekliğin geniş bağlamı içinde görmemizi sağlar. Nitekim, Kincheloe nin de belirttiği gibi, eleştirel pedagoji, geniş sosyal ve bilişsel vizyonlar üzerine temellenir. Bu bağlamda eğitimciler, sadece okullaşma, müfredat ve eğitim politikası sorunlarıyla değil, fakat aynı zamanda sosyal adalet ve insanların potansiyelleriyle de ilgilenirler. Bu dinamikleri anlamaya çalışan eleştirel eğitimciler, özel öğrencilerin başarılarını yıkmayı kolaylaştırmaya çalışan topluluk kaynaklarını kolaylaştırmak kadar okullar ile okulların bağlamı arasında bağlantılar kurmanın yeni biçimlerini de tasarlarlar (Kincheloe, 2004:7). Öyleyse Aronowitz ve Giroux nun (1991:118) da belirttikleri gibi, eleştirel pedagoji, öğretmen ve öğrencilerin eğitime politik, sosyal ve kültürel bir girişim olarak bakmalarını sağlar. Öyleyse eleştirel pedagoji, öğrenimi, eleştirel yurttaşların yetiştirilmesiyle eşitler ve okullaşmayı demokrasi zorunluluğuna bağlar ve öğretmenleri, demokratik farklılık nosyonunu müfredatın örgütlenmesinin ve derslik içi uygulamanın geliştirilmesi için merkezi kılarak angaje olmuş ve dönüştürücü entelektüeller olarak görür (Aronowitz and Giroux, 1991:118). Eleştirel eğitimciler için politika çok önemli bir alandır ki, bu alan içinde eleştirel pedagojinin savunucuları okullaşmanın her boyutunun ve eğitsel uygulamanın her formunun politik açıdan bir mücadele mekanları olduğunu kabul eder (Kincheloe, 2004: 2). O halde eleştirel pedagoglar konuları geniş açıdan ele almakla kalmalılar, fakat aynı zamanda okulların politik yapısını da anlamalıdırlar (Kincheloe, 2004: 2). Politik iklim eğitsel kurumların müfredat pratikleri içinde olduğu kadar günlük rutinleri içinde de çok derin biçimde kökleşmesinden dolayı eleştirel pedagoglar, herhangi bir eğitim pratiğinin üst sınıfların çıkar ilişkileri bağlamında göz önüne alınması gerektiği görüşünü savunurlar. 19