FUTBOLCU- ANTRENÖR İLETİŞİMİNİN FARKLI STATÜLERDEKİ FUTBOLCULARIN BAŞARI MOTİVASYONUYLA İLİŞKİSİ

Benzer belgeler
Davranışı başlatma Davranışların şiddet ve enerji düzeyini saptama Davranışlara yön verme Devamlılık sağlama

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ.

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl

Güdüleme (Özendirme, motivasyon)

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM

MOTİVASYON. Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Bayraktar

PROFESYONEL VE AMATÖR FUTBOLCULARIN STATÜ DEĞİŞKENİ AÇISINDAN BAŞARI MOTİVASYONU FARKLILIKLARI

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ DERS: SINIF YÖNETİMİ DERSİN ÖĞRETİM ELEMANI: DOÇ. DR. ZEHRA ALTINAY

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. İş ve Yaşam Tatmini - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

1.İkna Kavramı. 2. İknanın Psikolojik, Toplumsal ve Mantıksal Boyutları. 3. İkna Kuramları. 4. İkna Edici İletişimde Kaynak

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Eğitim Bilimlerine Giriş

1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

1..., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2..., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

Motivasyon/Güdüleme. Motivasyonun Göstergeleri. Eski Motivasyon Kuramları. Motivasyon = harekete geçirme

Bir şey değişir, herşey değişir. KOÇLUK HİZMETLERİMİZ.! Hizmet Kataloğu / MART

İLETİŞİM - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

7. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ. Abdullah ATLİ

Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ

SOSYAL ÖĞRENME KURAMI

TEOG VE TERCİH DANIŞMANLIĞI

Liderlik Yaklaşımları ve Spor Yönetimi İlişkisi. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

EĞİTİM TEKNOLOJİSİ VE İLETİŞİM

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ

Maslow a Göre İhtiyaçlar Hiyerarşisi

ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve. Değer Kavramı. ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v

ÖNSÖZ 5 1 İLETİŞİM SÜRECİ VE EĞİTİM...

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

İletişim kavramı ve tanımı

BÖLÜM II : ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARINI ETKİLEYEN SOSYALVE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER... 29

Okul Dönemi Çocuklarda

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

HEDEF KİTLE DAVRANIŞINI ETKİLEYEN PSİKOLOJİK FAKTÖRLER

İLETİŞİM. İnsan davranışlarının bir ürünüdür Dinamik bir olgudur Belirli kalıplara bağlıdır

Türkçe dili etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Bu etkinlikler öncelikle çocukların dil gelişimleriyle ilgilidir.

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

YÖNETİMDE SİSTEM YAKLAŞIMI

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Liderlik ve Motivasyon. Barış BARAZ Anadolu Üniversitesi

KİŞİYE UYGUN MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

BÜROLARDA İLETİŞİM YÖNETİMİ

İLETİŞİM VE İLETİŞİM SÜRECİ PSİKOLOG PSİKOTERAPİST AİLE DANIŞMANI SİBEL CESUR AKYUNAK

Bu çalışma insan kaynakları dersinde yapılan kariyer yönetimi konulu sunumun metin halidir.

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ

Çevresel etkileşime göre;

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

KİŞİSEL VE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM

Teşekkür. Futbol yolculuklarında başkalarının birşeyler öğrenmesine sebep olan aşağıda adını yazdığım oyunculara teşekkürlerimi sunarım:

Örgütlerde İletişim. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

İletişimin Bileşenleri

I. GİRİŞ II. UZAK HEDEFLER

İletişimin Sınıflandırılması

SiSTEM ANALiZi ve TASARIMI

Özellikle tıp ve teknoloji alanındaki gelişmeler sonucu yetenek seçimi ve yönlendirme çalışmalarında araştırmacılar genetik ve laboratuvar

SKY 302 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 9. Hafta

Türkiye de obezite. (Kaynak: TÜİK)

İŞLETME YÖNETİMİ. Yönetim İşlevleri. Yürütme Süreci. Yürütme Süreci. Yönetim İşlevleri. Yürütme. Yöneticilerin Yürütme Süreci ile İlgili Sahaları

Motor Beceri Öğreniminin Seviyeleri

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

Bilimin üretim, hizmet, ulaşım vb. Pratik alanlardaki sorunlara uygulanmasıdır. (Alkan, 1987)

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

Maslow (İhtiyaçlar Hiyerarşisi)

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

İŞ TATMİNİ VE MOTİVASYON MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

Öğretim Materyallerinin Eğitimdeki Yeri ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI. Dr. Ümmühan Avcı Yücel Esin Ergün

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi

Transkript:

T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANA BİLİM DALI FUTBOLCU- ANTRENÖR İLETİŞİMİNİN FARKLI STATÜLERDEKİ FUTBOLCULARIN BAŞARI MOTİVASYONUYLA İLİŞKİSİ DOKTORA TEZİ Uğur ABAKAY Tez Danışmanı Prof. Dr. Emin KURU ANKARA Ocak 2010

I

İÇINDEKİLER Kabul ve Onay...Hata! Yer işareti tanımlanmamış. İçindekiler... II Tablolar Listesi... IIV Şekiller Listesi... V Önsöz... VI 1. GİRİŞ... 1 2. GENEL BİLGİLER... 5 2.1. Güdüleme (Motivasyon)... 5 2.1.1. Güdüleme Kuramları... 8 2.1.1.1. Gereksinim Hiyerarşisi Kuramı... 8 2.1.1.2. ERG Kuramı... 11 2.1.1.3. İki Etken Kuramı... 12 2.1.1.4. Eşitlik (Denkserlik) Kuramı... 13 2.1.1.5. McGregor un X ve Y Kuramı... 14 2.1.1.6. Başarı Güdüsü Kuramı... 15 2.1.2. Sporda Güdüleme... 16 2.1.2.1. Sporda Bireyi Güdüleyen Genel Olgular... 18 2.1.2.2. Bireyi Spora Yönlendiren İhtiyaçlar... 20 2.2. İletişim... 22 2.2.1. İletişim Kuramları... 33 2.2.2. İletişim Çeşitleri... 38 2.2.3. İletişim ve Spor... 40 2.2.4. Antrenör ve Sporcu İletişimi... 42 2.2.5. Antrenörde Olması Gereken İletişim Becerileri... 45 2.2.5. Konu İle İlgili Yapılan Çalışmalar... 52 3. GEREÇ VE YÖNTEM... 61 3.1. Araştırmanın Yöntemi... 61 3.2. Evren ve Örneklem... 61 II

3.3. Veri Toplama Teknikleri... 63 3.4. Verilerin İstatistiksel Analizi... 64 4. BULGULAR... 65 4.1. Başarı Güdüsü Konusunda Elde Edilen Bulgular... 65 4.1.1. Başarı Güdüsü ve Futbolcuların Statülerine İlişkin Bulgular... 65 4.1.2. Başarı Güdüsü ve Futbolcuların Öğrenim Durumuna İlişkin Bulgular... 67 4.1.3. Başarı Güdüsü ve Futbolcuların Medeni Durumuna İlişkin Bulgular... 70 4.1.4. Başarı Güdüsü ve Futbolcuların Spor Yapma Yılına İlişkin Bulgular... 74 4.1.5. Başarı Güdüsü ve Futbolcuların Aynı Antrenörle Çalışma Süresine İlişkin Bulgular... 75 4.2. Antrenörle İletişim Konusunda Elde Edilen Bulgular... 78 4.2.1. Antrenörle İletişim ve Futbolcuların Statülerine İlişkin Bulgular... 78 4.2.2. Antrenörle İletişim ve Futbolcuların Öğrenim Durumuna İlişkin Bulgular 79 4.2.3. Antrenörle İletişim ve Futbolcuların Medeni Durumuna İlişkin Bulgular.. 80 4.2.4. Antrenörle İletişim ve Futbolcuların Spor Yapma Yılına İlişkin Bulgular. 81 4.2.5. Antrenörle İletişim ve Futbolcuların Aynı Antrenörle Çalışma Süresine İlişkin Bulgular... 83 4.3. İletişim ve Başarı Motivasyonu İlişkisi Konusunda Elde Edilen Bulgular... 84 4.3.1. Antrenörle İletişim ve Başarı Motivasyonu Alt Boyutları Arasındaki İlişkiye Dair Elde Edilen Bulgular... 84 5. TARTIŞMA... 86 6. SONUÇ... 97 7. ÖZET... 99 8. SUMMARY... 100 9. KAYNAKLAR... 101 10. EKLER... 114 10.1. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeği... 114 10.2.Futbolda Antrenör İletişim Ölçeği... 116 11.ÖZGEÇMİŞ... 117 III

Tablolar Listesi Tablo 1. Futbolcuların Demografik Özellikleri... 63 Tablo 2. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Futbolcuların Statülerine Göre Dağılımı... 65 Tablo 3. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Profesyonel Futbolcuların Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı... 66 Tablo 4. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Amatör Futbolcuların Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı... 67 Tablo 5. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Profesyonel Futbolcuların Medeni Durumlarına Göre Dağılımı... 71 Tablo 6. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Amatör Futbolcuların Medeni Durumlarına Göre Dağılımı... 72 Tablo 7. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Profesyonel Futbolcuların Spor Yapma Yılına Göre Dağılımı... 73 Tablo 8. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Amatör Futbolcuların Spor Yapma Yılına Göre Dağılımı... 74 Tablo 9. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Profesyonel Futbolcuların Aynı Antrenörle Çalışma Süresine Göre Dağılımı 76 Tablo 10. Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeğinden Alınan Puanların, Amatör Futbolcuların Aynı Antrenörle Çalışma Süresine Göre Dağılımı... 77 Tablo 11. Futbolda Antrenör İletişim Ölçeğinden Alınan Puanların, Futbolcuların Statülerine Göre Dağılımı... 78 Tablo 12. Futbolda Antrenör İletişim Ölçeğinden Alınan Puanların, Futbolcuların Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı... 79 Tablo 13. Futbolda Antrenör İletişim Ölçeğinden Alınan Puanların, Futbolcuların Medeni Durumlarına Göre Dağılımı... 80 Tablo 14. Futbolda Antrenör İletişim Ölçeğinden Alınan Puanların, Profesyonel Futbolcuların Spor Yapma Yılına Göre Dağılımı... 81 Tablo 15. Futbolda Antrenör İletişim Ölçeğinden Alınan Puanların, Amatör Futbolcuların Spor Yapma Yılına Göre Dağılımı... 82 Tablo 16. Futbolda Antrenör İletişim Ölçeğinden Alınan Puanların, Futbolcuların Aynı Antrenörle Çalışma Süresine Göre Dağılımı... 83 Tablo 17. Futbolcuların Antrenörle İletişim Düzeyleri ve Başarı Motivasyonu Alt Boyutları Arasındaki İlişkilerin Dağılımı... 84 IV

Şekiller Listesi Şekil 1. Güdü Döngüsü... 6 Şekil 2. Maslow un Gereksinimler Zinciri......9 Şekil 3. Herzberg in İki Etken Kuramı..... 13 Şekil 4. Temel İletişim süreçleri ve öğeleri..... 24 Şekil 5. Lasswell in İletişim Modeli...... 34 Şekil 6. ABX Modeli Şematik Gösterimi.....34 Şekil 7. Gerbner İletişim Modeli......35 Şekil 8. Merkezi Modeli........36 Şekil 9. Zincir Modeli.......37 Şekil 10. Y tipi İletişim Modeli.........37 Şekil 11. Dairesel Model.........38 Şekil 12. Yıldız Modeli......38 V

Önsöz Sporcu ile antrenör arasındaki iletişimin ve motivasyonun sportif verime etki eden önemli bir unsur olduğunu göz önünde bulundurarak, iletişimle motivasyon arasındaki ilişkinin ne düzeyde olduğu hep merak ettiğim bir konu olmuştur. Bu bağlamda yaptığım araştırmalar neticesinde bu konu ile ilgili yapılan çalışmaların eksik ve yetersiz olduğunu gördüm. Umut ediyorum ki yapılan çalışma bundan sonra yapılacak olan çalışmalara ışık tutacak ve spor bilimi ile uğraşanların, sporun psiko-sosyal alanlarına yönelmeleri gerektiğinin önemini ortaya koyacaktır. Spor biliminin kapsam alanına giren bu çalışma, futbolun ülkemizdeki popülaritesi düşünüldüğünde kendilerine büyük özveri ve görevler düşen futbolcuları incelemektedir. Futbolcu-Antrenör İletişiminin Farklı Statülerdeki Futbolcuların Başarı Motivasyonuyla İlişkisi konulu tezimin belirlenmesinde, çalışma azmi ve liderliği ile bana her zaman örnek olan, saygı değer hocam ve danışmanım Prof. Dr. Emin KURU YA değerli destek ve yardımlarından dolayı sonsuz şükranlarımı sunar, teşekkür ederim. Doktora öğrenimim boyunca gerek bilimsel platformda gerekse özel yaşantımda rehberliğini, maddi ve manevi desteğini gördüğüm Prof. Dr. Özbay GÜVEN E şükranlarımı sunuyorum. Tez çalışmam sürecinde zaman ve ilgisini esirgemeyen, engin fikir ve tecrübelerinden yararlandığım Prof. Dr. Selahiddin ÖĞÜLMÜŞ E ve Prof. Dr. Hasan BACANLI YA ayrıca teşekkür ederim. Veri toplama aracı ve tezi hazırlamam sürecinde sürekli yardım ve desteklerini gördüğüm GOP Üniversitesi BESYO Müdürü Yrd.Doç. Dr. H. Mehmet TUNÇKOL A, Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Ahmet KARA ve Yrd. Doç. Dr. Yasin DOĞAN A ve çalışmaya katılan futbolculara şükranlarımı sunarım. Ayrıca maddi ve manevi desteklerini doğduğum günden beri yanımda hissettiğim sevgili aileme ve göstermiş olduğu sabırdan dolayı sevgili eşime teşekkür ediyorum. Uğur ABAKAY Ankara 2009 VI

1. GİRİŞ Bir sporcuda ve takımda müsabakada en yüksek performansın gösterilmesi ve sürdürülebilir olması amaçlanır. Yüksek performans bir fiziksel süreç olmakla birlikte, doğru bir yönlendirme ve uygun bir psikolojik hazırlık içermektedir. Bu görevlerin de büyük oranla antrenörlere düştüğü yadsınamaz bir gerçektir. Modern spor anlayışı, tüm branşlarda olduğu gibi futbolda da antrenörün istediğini oynamak ve yapmak üzerine inşa edilmiştir. Bu olgu özellikle takım sporları açısından vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda sporculara düşen görev de antrenörlerinin direktif ve talimatlarına uymak olacaktır. Spor etkinliklerine katılan bireyler, belirli bir seviyeye gelmeyi veya performanslarını bir önceki performanslarının üzerine çıkarma istek ve hedefi içerisinde olurlar. Bireylerin bu süreç içerisinde amaçlarına ulaşmaya yönelik farklı davranışlar sergiledikleri görülür. Bu davranışlar fiziksel ve psikolojik özellikler şeklinde kendini gösterir. Birey doğuştan gelen yetenekleri ve sonradan öğrendiği davranışları doğrultusunda uygun çalışma programlarıyla fiziksel durumunu geliştirebilir. Diğer yandan mevcut fiziksel performansının en üst düzeye çıkarılabilmesinde etkili olan psikolojik durumlarının da unutulmaması gerekir. Bunların başında da sporcunun güdülemesi gelmektedir. Güdüleme genel olarak, bireyin belirli bir davranış yönünde harekete geçmesi ya da gereksinimleri ve duyguları doğrultusunda söz konusu davranışın sürdürülebilir olmasını sağlayan güçleri ifade etmektedir 1. Yapılan bu tanıma dayanarak sporda güdüleme de, spor faaliyetlerinde bulunan bireylerin hedefleri doğrultusunda, ihtiyaç ve duyguları göz önünde bulundurularak istenilen performans düzeyine ulaşmalarına etki eden psikolojik bir olgu olarak tanımlanabilir. 1

Sporcular da yüksek bir güdüleme düzeyi elde edebilmenin yolu, sporcunun iyi tanınmasıyla mümkündür. Psikolojik, sosyal ve fizyolojik ihtiyaçlarının neler olduğunun bilinmesi, sporcunun yönlendirilmesi için bize ipuçları verir. Yani sporcuyu yönlendirmede kullanacağımız teknikleri belirlememiz kolaylaşır. Bu bakımdan antrenör ve yöneticilerin güdüleme kavramı üzerinde çok iyi durması ve bu terimleri iyi bilmesi gerekir. Çünkü güdüleme sporun ve spor psikolojisinin temel kavramıdır. Sporcuların yüksek yoğunluktaki antrenmanlara katılmalarını ve bunu uzun süre devam ettirmelerini sağlayan gücü açıklamak için bir çok teori öne sürülmüştür. Bu teorilerden birisi de başarı motivasyonu teorisidir. Başarı motivasyonu teorisi kişilerin fiziksel bir aktiviteye neden katıldığını, zor olanı başarmak için neden bu kadar çaba harcadığını ve bunu neden uzun süre devam ettirdiğini açıklamaktadır 2. Bu durumda başarı motivasyonu, sporcunun yarışmasal durumlara yaklaşma ya da kaçınma eğilimleri olarak tanımlanabilir. Spor motivasyonu sağlamak antrenörün başlıca görevlerinden biridir. Antrenör sporcusunun özelliklerini, kişilik yapısını, spora yönelmesinin nedenlerini, aile yapısını, değer yargılarını, yaşam biçimini ve gereksinmelerini, ekonomik durumunu, toplumdaki yerini, arkadaşlık ilişkilerini bilmek zorundadır. Tüm bunların yanı sıra, her sporcu için güdüleme biçimini, düzeyini ve yöntemini de bilmelidir. Bu özelliklere göre, spor motivasyonu yapacak olan antrenörlerin yeterli alan bilgisine sahip olmanın yanında psikoloji, sosyoloji ve iletişim konularında da yeterli bilgiye sahip olmalıdır 3. 2

Antrenör ve sporcu iletişimi iki insan arasında gerçekleşen kişiler arası iletişim türüne girmektedir. Bu bağlamda kişiler arası iletişim, fiziki olarak hazır olunduğu zaman partnerlerin her birinin davranışları üzerinde karşılıklı etkileşimi kapsamaktadır. Kişiler arasında en sık kullanılan iletişim aracı konuşma olduğu gibi, gülmek, jestler, mimikler, bedensel ifadeler, sessizlik gibi kavramlarda iletişim kurmaya yarayan diğer araçlardır 4. Antrenörler sporcularına yaklaşımlarında, sporcu ile sağlıklı ve verimli bir işbirliği kurabilmeyi amaçlamalıdırlar. Zira antrenörlerin sergileyeceği bu tür yaklaşımlarla kuracakları iletişim bağı, sporcunun performansını engelleyen veya etki eden psikolojik sorunların ortadan kaldırılmasında etkili bir yol olur 5. Antrenörlerin, sporcularına verdikleri mesaj, olaylara yaklaşımları, liderlik özellikleri ve takımlarına yansıttıkları futbol anlayışları aynı zamanda antrenörlük felsefeleri hakkında önemli ipuçları vermektedir. Antrenörlük felsefesi, takımda nasıl kararlar alındığı, hangi beceri ve strateji öğretileceği, antrenmanların nasıl organize edileceği, futbolcuları disipline etmek için hangi metotların kullanılacağını ve futbolculara başarılı olmaları için hangi rollerin verileceğinde belirleyici bir etken olarak görülmektedirr 6. Bahsedilen bu özelliklerin antrenör tarafından uygulanabilmesi, antrenör-sporcu arasında etkili bir iletişim bağının kurulmasını zorunlu kılar. Bu nedenle sporcu-antrenör ilişkisinin temelini oluşturan etkili iletişim becerilerinin kullanımı, hem sporcu performansını hem de takım performansını yükselten önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle iletişim kavramı spor alanı içinde, sporcu performansında elde edilecek değerler açısından incelenmesi gereken bir konudur. 3

Bu araştırmanın temel amacı, futbolcuların demografik özelliklerini de dikkate alarak, amatör ve profesyonel futbolcuların antrenörleriyle olan iletişimlerinin, futbolcuların başarı motivasyonuyla ilişkisini belirlemektir. Bu temel amaç doğrultusunda, araştırmada aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır: 1. Futbolcuların başarı motivasyonu ölçeğinin alt boyutlarından (güç gösterme, başarıya yaklaşma, başarısızlıktan kaçınma) elde ettikleri puanlar; 1.1. Futbolcuların statülerine göre farklılaşmakta mıdır? 1.2. Futbolcuların öğrenim durumuna göre farklılaşmakta mıdır? 1.3. Futbolcuların medeni durumuna göre farklılaşmakta mıdır? 1.4. Futbolcuların spor yapma yılına göre farklılaşmakta mıdır? 1.5. Futbolcuların aynı antrenörle çalışma süresine göre farklılaşmakta mıdır? 2. Futbolcuların, futbolda antrenör iletişim ölçeğinden aldıkları toplam puanlar; 2.1. Futbolcuların statülerine göre farklılaşmakta mıdır? 2.2. Futbolcuların öğrenim durumuna göre farklılaşmakta mıdır? 2.3. Futbolcuların medeni durumuna göre farklılaşmakta mıdır? 2.4. Futbolcuların spor yapma yılına göre farklılaşmakta mıdır? 2.5. Futbolcuların aynı antrenörle çalışma süresine göre farklılaşmakta mıdır? 4

2. GENEL BİLGİLER 2.1. Güdüleme (Motivasyon) Güdüleme, Latince movere kökünden türeyen, İngilizce ye to move olarak geçen bir isimdir 1. Ülkemizde günlük hayatta insanlar tarafından çok sık kullanılan bir terimdir, ancak bilimsel çalışma alanlarında çoğunlukla güdüleme olarak kullanılmasına karşın, günlük hayatta ve spor ortamında yoğun olarak motivasyon terimi kullanılmaktadır. Yapılan bu çalışmanın temel olarak bilimsel platformda yer almasından dolayı kavram güdüleme olarak kullanılacaktır. 20. yüzyılda psikoloji alanının önemli bir inceleme konusu haline gelen güdüleme, bireyi harekete geçiren, davranışlarına yön veren ve davranışın sürdürülebilirliğini sağlayan 1, bireyin davranışına enerji ve yön veren, davranışı anlamak ve açıklamak için geliştirilen bir kavram olduğu söylenebilir 1,3,7. Bireyden bireye farklılık göstermesi ve bir çok bilim adamı tarafından çeşitli teorilerin ortaya atılması, güdülemenin karmaşık bir kavram olduğunu ve her tanımın eksik yönlerinin olacağını gösterir. Genel olarak güdüleme, bireyi belirli amaçlar doğrultusunda yönelten ve davranışları yapmaya sürükleyen, organizmayı harekete geçiren bir değişikliği ya da gerilimi ifade eder 8. Güdüleme, harekete geçirici uyarıyı sağlayan ve harekete yön veren amaçlar bütünüdür. Güdülemede öne çıkan en belirgin özellik fiziksel ya da zihinsel etkinlik gerektirmesidir. Fiziksel etkinlik kapsamında, çaba, ısrarcılık ve gözlenebilen diğer eylemler, zihinsel etkinlik kapsamında ise planlama, deneme, düzenleme, gözetleme, karar verme, sorun çözme ve gelişmeleri değerlendirme gibi bilişsel eylemler yer alır 1. 5

Güdüleme ulaşılmış bir sonuçtan ziyade, bir süreç olarak ifade edilmektedir. İnsanlarda gerçekleşen güdüleme olgusu, doğrudan doğruya gözlenemez, ancak süreç içerisinde bireyin gösterdiği davranışların gözlenmesi yoluyla anlaşılabilir 1,9. Bilgin (2003), organizmadaki gerilimin davranışların gerçekleştirilmesi ile sona erdiğini belirtmiştir 8. Ancak, Bacanlı (1999) güdülerin ortaya çıkıp doyuruldukları zaman tamamen ortadan kalkmadığını ve üç aşamalı döngüsel bir süreç olduğunu belirtmiştir (bkz. Şekil 1). Birinci aşamada; organizma hissettiği eksikliği ihtiyaç halinde yaşar, ikinci aşamada; organizmadaki ihtiyaç onu harekete geçirir ve ihtiyacı gidermek üzere bir davranışta bulunur ve üçüncü aşamada; eksikliğin giderilmesi ile rahatlama evresine gelinir. Ancak bu rahatlama evresi bir son değildir, zira organizmadaki eksiklikten kaynaklanan ihtiyacın yeniden hissedilmesi olağandır ve doğal olarak süreç tekrar başa dönecektir 10. Şekil 1. Güdü Döngüsü Sabuncuoğlu ve Tüz de (2005) güdülemenin, ihtiyaçların etkisiyle eyleme geçilen bir süreç olduğunu ve bu sürecin Gereksinme-Uyarılma- Davranış-Doyum şeklinde dört aşamalı olduğunu belirtmiştir, doyum aşamasından sonra gereksinmenin tekrar ortaya çıkmasıyla sürecin yeniden başladığını ifade etmiştir 11. 6

Genel olarak yapılan tanımlamalara bakıldığında, güdüleme ile gereksinim arasında doğrusal bir bağ göze çarpmaktadır. Güdüleme bir ihtiyacın giderilmesi ya da şiddetinin azaltılmasında etkili olurken, çok şiddetle ve öncelikle duyulan bir ihtiyaç ta güdülemeyi yoğun kılmaktadır 12. Güdüleme kavramının incelenmesi sırasında ortaya çıkan diğer bir kavram ise gereksinimdir. Gereksinimler insan davranışında önemli bir role sahiptir. Bir bireyin çeşitli davranış yollarından birini tercih etmesinin sebebi gereksinimlere bağlanabilir. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için yerine getirilmesi gereken, doğuştan gelen, doyurulma biçimleri toplumsal, kültürel ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösteren fizyolojik gereksinimler (açlık, susuzluk, cinsellik, uyku vb.) olduğu gibi, yaşamına anlam katan ve bireyin kendisi tarafından ortaya çıkarılan ruhsal ve toplumsal gereksinimleri de vardır (sevgi, kazanma isteği, başkaları üzerinde baskın olma-hükmetme ve inanç gibi) 8,13. Gereksinimlerin en belirgin özelliği kişilere göre değişkenlik göstermesidir. Farklı niteliğe ve öneme sahip gereksinimlerin giderilmesi, bireyde içsel yönlendirmeyi sağlayan bir güç olarak karşımıza çıkar 8. Özet olarak güdüleme, İnsanın gereksinim veya hedefleri doğrultusunda iç ve dış unsurlardan belli bir ödül beklentisi içinde oluşuyla başlayan içsel bir devinimdir. Bireyin davranışına yön veren bir tür karar verme sürecidir ve bireyi gerçekleştirmeyi arzu ettiği faaliyet yönünde harekete geçiren bir seçimdir 8,14. Bireyin eylem yönünü, gücünü ve öncelik sırasını belirleyen, iç ve dış uyarıcıların etkisiyle organizmayı belirli davranışlara sürükleyen olayların tümünü kapsamaktadır 15,16,17. 7

2.1.1.Güdüleme Kuramları İnsanların başarıya güdülemesini anlamamıza yardımcı olacak kavramlar, farklı araştırmacılar tarafından ortaya atılan güdüleme kuramları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Her kuram farklı bir güdüleme tanımını ortaya çıkarsa da, genel olarak başarının söz konusu olduğu durumları açıkladığı için, kuramların kendi aralarında tutarlılık gösterdiği ve birbirlerini tamamladıkları söylenebilir 1. İşletmelerde çalışan bireylerin bir bölümü işlerini büyük bir ilgi, arzuyla ve yüksek verimle yaparken, eşit şartlarda ve benzer yeteneklere sahip olan diğer bireylerin isteksiz ve düşük verimle çalışmalarının nedenlerini saptamak, sanayi devriminin olduğu yıllarda araştırmacıların ortak konusu haline gelmiştir. Bu bağlamda bireylerin eşit düzeyde yüksek verime ulaşmalarını sağlayacak güdüleri belirlemek amacıyla bir çok araştırmacı tarafından çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır 11. 2.1.1.1.Gereksinim Hiyerarşisi Kuramı Günümüzde güdüleme kuramları içerisinde en yaygın olarak bilinen ve popülerliğini koruyan kuramlardan biri Abraham Maslow tarafından geliştirilen gereksinim hiyerarşisi kuramıdır. Maslow bireysel gereksinimleri detaylı bir şekilde incelemiş ve bunların hiyerarşik bir sistem içinde olduğunu öne sürmüştür 9. Maslow insan davranışlarının yönlenmesinde en önemli etkenin gereksinimler olduğunu savunmuştur 11. Güdülemede etkili olan gereksinmeleri piramit gibi merdiven basamağı şeklinde aşamalı bir düzen içinde düşünmüştür(bkz: şekil 2). Kuramın temelinde biyolojik ihtiyaçlar, 8

üst basamaklarında ise psikolojik ihtiyaçlar yer almaktadır. Temeldeki ihtiyaçlar karşılanmadan, birey üst düzeydeki ihtiyaçlardan etkilenmez. Dolayısıyla alt düzeydeki güdüler doyuma ulaşınca, birey üst düzeydeki güdülere hazır hale gelir 7. Şekil 2. Maslow un Gereksinimler Zinciri Fizyolojik Gereksinimler: Kuramın başlangıç noktası olarak kabul edilir. Bireyin homeostatik dengesini koruyabilmek için ihtiyaç duyduğu yiyecek, içecek, oksijen, uyku, cinsellik ve hareket etme kavramlarını içerir. Bu gereksinimler giderildikten sonra diğer gereksinimler belirecektir 9,18. Güvenlik Gereksinimi: Bireyin fizyolojik gereksinimlerinin karşılanmasından sonra ortaya çıkan bir durumdur. Bu aşamayı iki şekilde ele almak mümkündür. Birincisi; bireyin yaşadığı toplum içerisinde barınma, korunma (kanun ve yasalar ile), çalışma ortamında fiziksel güvenliğinin sağlanması, ikincisi; günlük yaşamında sağlık kontrollerinin sağlanması, geleceğinin güven altında olmasını sağlayacak sosyal sigorta ve emeklilik haklarından yararlanabileceği bir iş imkanına sahip olması gibi 11. Spor ortamında güvenlik ise, yapılan sportif aktivite gereği fiziksel sakatlıkların önüne 9

geçebilmek (futbolda tekmelik, boksta kask, eldiven vb.) ve seyirci saldırganlığını engellemek amacıyla çeşitli önlemlerin alınması olarak değerlendirilebilir. Sosyal Gereksinimler (ait olma ve sevgi): Fizyolojik ve güvenlik gereksinimi giderildikten sonra ortaya çıkar. Burada genellikle toplumsal, bireyler arası ilişkiden söz edilir, hem vermeyi hem de almayı içerir. Aile, aşk, arkadaşlık gibi insanlarla sevgiye dayalı ilişkiler kurma, bir yere ait olduğunu hissetme gibi gereksinimleri kapsar. Bu gereksinimlerin eksikliğinde bireyler sosyal ilişkisi zayıf, reddedilmiş ve yalnızlığa atılmışlık hissine kapılırlar 9,18. Saygınlık Gereksinimi: Bu basamak, iki alt bölümde incelenir. Bireyin kendine duyduğu saygı ve güven, diğer yandan başkalarının beğenisini ve saygısını araması ön plandadır. İnsanın kendine duyduğu saygı ve güven kapsamında, güçlü olma, başarı elde etme, olgunlaşma, ustalaşma, bağımsızlık ve özgürlük istemleri yer alır. Başkalarından saygı görme kapsamında da tanınma, prestij, statü sağlama, ün kazanma, üstün olma gibi istekler yer alır. Burada önemli olan bireyin bu iki tür saygıyı hak etmiş olmasıdır. Bunların karşılanması kendine güven, değerli olma, kendini yeterli görme hislerini verir 18. Kendini Gerçekleştirme Gereksinimi: Gereksinimler hiyerarşisinin en üst basamağında yer alan bir gereksinimdir. Diğer dört basamağın yerine getirilmesinden sonra açığa çıkar. Bir bireyin yapmış olduğu işte en üst düzeyde olmayı, diğerlerinden farklı olmayı istemesi, kendi potansiyelini, yaratıcılığını, kabiliyetlerini gerçekleştirebilmeyi amaçlaması anlamına gelmektedir 9. Spor ortamında bir futbolcunun daha önce hiçbir sporcu tarafından yapılmamış kendine 10

özgü bir tekniği gerçekleştirmesi ve bu tekniğin futbol camiasında beğenilmesinin, tekniğin kendi ismiyle anılmasının, ona ait olmasının vereceği haz buna bir örnek olabilir. 2.1.1.2.ERG Kuramı Gereksinimler hiyerarşisi ile yakından ilişkili olan bu kuram Clayton Alderfer tarafından geliştirilmiştir 9. Alderfer geliştirdiği bu kuramla Maslow un teorisini basitleştirmeyi amaçlamıştır. İki kuram arasında benzerlikler olmasına rağmen, ERG kuramında hiyerarşik bir yapılanmadan ziyade ihtiyaçların sırasının kişiden kişiye değişebileceği öngörülmektedir. Burada insanın güdülemesi için temel olarak üç gereksinimden bahsedilmektedir. Bunlar varlık gereksinimleri, ilişki gereksinimleri ve gelişme gereksinimleri şeklinde sınıflandırılmaktadır 11. Varlık Gereksinimleri: Bunlar fiziksel yaşamı devam ettirmek için gereken yiyecek, su, korunma ve fiziksel güvenlik gereksinimlerini içermektedir. Maslow un ilk iki basamağının bu kümede toplandığı görülmektedir 18. İlişki Gereksinimleri: Bireyin diğer insanlarla olan ilişkileri, duygusal destek, saygı görme, tanınma ve ait olma gereksinimlerini kapsamaktadır. Sosyal ve saygınlık gereksinimlerinin burada toplandığı görülmektedir 9. 11

Gelişme Gereksinimleri: Bir insanın kendisi ya da çevresi üstünde yaratıcı ve üretici yeteneklerini kullanma, insanlar üzerinde etkiler bırakma, yeni yetenekler geliştirme istekleri de burada toplanmıştır 18. ERG kuramının, gereksinim hiyerarşisi kuramına içerik olarak çok benzediği görülmektedir. Fizyolojik gereksinimler ile güvenlik gereksinimleri, varlık gereksinimleri kümesinde, sosyal ve saygınlık gereksinimleri de ilişki gereksinimleri kümesinde toplanmaktadır. Kendini gerçekleştirme ile gelişme gereksinimi de birebir benzerlik göstermektedir. 2.1.1.3.İki Etken Kuramı Frederick Herzberg tarafından geliştirilen bu kuram örgüt çalışanları üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya atılmış, yapılan iş ve başarma duyguları ile ilgili iki etkenden söz edilmektedir. Bu iki etkenin kapsamına giren, önem sırasına göre dizilemeyen alt etkenler belirlenmiştir. Bunlar; tanınma, başarı elde etme, gelişme olanakları, ilerleme, ücret, örgüt içi ilişkiler, denetim teknikleri, sorumluluk, şirket yönetim sistemi, çalışma koşulları, işin kendisi, özel yaşamdaki etkenler, statü ve iş güvenliği şeklinde ifade edilmiştir 9. Herzberg'in kuramı gereksinimlerin ne zaman güdüleyici olacakları sorusuna cevap vermektedir. Önceki kuramlarda sınırlandırılanlar gereksinimlerdi, yani insanların içsel durumlarıydı. Oysa Herzberg, insanların çalışma yaşamında elde etmek istedikleri amaçlarla, kaçınmaya çalıştıkları etmenleri sıralamıştır. Yani iş doyumuna yol açan etkenlerle iş doyumsuzluğuna yol açan etkenlerin farklı olduğunu savunmaktadır (Bkz: Şekil 3). Dolayısıyla bu kuramda tam anlamıyla gereksinimlerin sınıflandırıldığı söylenemez 18. 12

Şekil 3.Herzberg in İki Etken Kuramı İki etken kuramına yapılan eleştirilerin başında ekonomik güdüleme faktörlerinin ikinci plana atılması gelir. Herzberg in çalışma yaptığı grubun satın alma gücünün yüksek olması işgörenlerin farklı güdüleme faktörlerine yönelmesine neden olabileceği ve bu nedenle araştırma sonuçlarının evrensel anlamda geçerli sayılmasının doğru olmayacağı belirtilmiştir 11. 2.1.1.4.Eşitlik (Denkserlik) Kuramı Çalışma yaşamındaki güdüleme kuramlarından biri olan eşitlik kuramında, bir kişinin yaptığı işe denk ücret almasının güdülemeyi arttıracağı belirtilmiştir. Bununla birlikte ücretten farklı olarak, işe ilişkin başka ödüller, toplumsal statü sağlama, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sosyal güvence gibi etkenlerde yer alabilir 18. Adams tarafından 1960 lı yıllarda geliştirilen bu kuramda, bir bireyin yaptığı iş karşılığında elde ettiği girdi-çıktı oranlarıyla, başka bir bireyin aynı iş karşılığında elde ettiği girdi-çıktı oranları karşılaştırıldığında eğer eşitlik yoksa ortaya bir adaletsizliğin çıkacağı ve doğal olarak kişinin güdülemesini düşüreceğinden performansını da olumsuz yönde etkileyeceği savunulmaktadır 9,11. 13

Bu kurama göre, ücret veya ödül arttığında yapılan iş, yani verimde artar. Verim artarken yapılan işin niteliğinde düşüş olmaması önemlidir. Bu bağlamda nitelikli iş gücüne verilecek ödüllerde farklılaşacağından, birey yaptığı işin nitelikli olmasına önem verecektir 18. 2.1.1.5.McGregor un X ve Y Kuramı McGregor (1960), Maslow'un kuramına dayanarak X kuramı ile Y kuramı şeklinde adlandırdığı birbirine zıt görüşler içeren iki kuram ileri sürmüştür. Yöneticilerin davranışlarını belirleyen en önemli unsurlardan birisi onların insan davranışları hakkındaki varsayımlarıdır 18. Kuramda ekonomik güdüler ile denetim işlevi ön planda tutulmuştur. Geleneksel güdüleme kuramı olarak ta adlandırılan kuramda iyi bir yönetim anlayışının işgörenlere aşırı olmayan güdüleyici güçte yeterli olacak ekonomik etkenleri ve işin koruma güvencesi vermesi ilkesine dayanır 11. X Kuramı; İnsan çalışmayı sevmez ve işten mümkün olduğunca kaçmaya çalışır. Sorumluluk yüklenmek istemez, fazla istekli değildir ve güvenceyi her şeye tercih eder. Bundan dolayı insanları çalıştırmak için onları zorlamalı, yakından kontrol etmeli ve amaçları gerçekleştirmeleri için yeri geldiğinde cezalandırma da kullanılmalıdır. Y Kuramı; Kişi için iş, oyun ve dinlenme kadar doğaldır. Kişi doğuştan tembel değildir, onu bu hale getiren tecrübeleridir. Kişi belirlediği amaç doğrultusunda kendi kendini kontrol ederek çalışır. Her insanın potansiyeli vardır. Uygun şartlar altında kişi bunları geliştirir ve daha fazla sorumluluk yüklenmeyi öğrenir. Dolayısıyla, yöneticinin yapması gereken, uygun bir ortam yaratarak çalışanın kendini geliştirmesini sağlamaktır. Y kuramının felsefesi, işletmenin amaçları ile çalışanların kendi hedeflerini bütünleştirmeyi gerçekleştirerek kişisel gelişimi sağlamaktır 18. 14

2.1.1.6.Başarı Güdüsü Kuramı Bu alandaki önemli çalışmalar 1938 yılında Murray tarafından başlatılmıştır. Daha sonraları McClelland, Atkinson ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Bu yaklaşım güdülerin hareket için ana belirleyici olduğunu savunmaktadır 19. Murray a göre gereksinimler gözlenebilen davranışlardan belirlenemez ve gereksinimler içsel eğilimlerden ziyade öğrenilmiş davranışlardır. İnsanlarda çeşitli, kimi zaman birbirleriyle çatışan gereksinimler de olabileceğini belirtmiştir 18. Bu görüşlerden hareket eden McClelland a göre, bireyler güzel duygular, durumlar arayacak, güzel olmayan duygulardan kaçma eğilimi gösterecektir. İnsan hoş bir durumun içindeyken kendinden ve çevresinden bir takım uyaranlar alır, işte hoş olan durumlarla birlikte oluşan uyaranlar, duygusal durumlarla birleşerek gelecekte de kişinin karşısına çıktıklarında o kişinin yine hoş olan durumlara yönelmesini sağlar. Eğer olumsuz duygusal durumlar yaşamış ise ilerde bu tür durumlardan kaçınma eğilimi gösterirler 18. Atkinson a göre, başarı motivasyonu aslında, iki kişilik yapısını içermektedir. Bunlar başarılı olma güdüsü ve başarısızlıktan kaçınma güdüsüdür. Başarılı olma güdüsü elde edilen başarıdan gurur duyma ve tatmin olma deneyimleri yaşama özelliği olarak tanımlanırken, başarısızlıktan kaçınma güdüsü başarısız sonuçlardan utanma ya da üzüntü deneyimleri yaşama özelliği olarak tanımlanabilir. Teori davranışlarımızın bu iki güdü arasındaki dengeden etkilendiğini ileri sürmektedir 20. Başarı motivasyonu, bir işi ustaca yapma, mükemmel olarak başarma, engellerin üstesinden gelme, diğerlerinden daha iyi yapma olarak tanımlamıştır 21. Diğer bir anlamda, başarı motivasyonu 15

başarısızlığa direnme, bir görevi başarmak için uğraşma olarak tanımlanabilir 20. Her birey, kendini tatmin eden ve huzur verici durumları arama, rahatsız edici durumlardan kaçınma eğilimi gösterir 22. Başarı motivasyonunun iç motivasyonu temsil ettiği düşünülmektedir, ancak başarı motivasyonu dışsal faktörlerden etkilenmektedir. Bu dışsal faktörlerin başında ise hedef uygunluğu, aktiviteye katılım sebebi ve ödüller gelmektedir 23. Sonuç olarak başarı motivasyonu, kişinin bir konuda başarılı olmak için çabası, yenilgi ile yüz yüze gelmesine rağmen ısrar etmesi ve başarıdan elde edeceği gurura doğru yönelmesidir 24. Başarı motivasyonu teorisi, kişilerin bir aktiviteye neden katıldığını, zor olanı başarmak için neden bu kadar çok efor sarf ettiğini ve bunu neden uzun süre devam ettirdiğini açıklamaktadır 25. 2.1.2.Sporda Güdüleme Bir güdüleme süreci içerisinde hem zihni hem de duygusal faktörler etkili olur. Yapılan çalışmalar, güdülemenin daha çok zihni bir süreç olduğu şeklindeki görüşü destekler niteliktedir. Fakat, güdüleme ve duygusal faktörler arasında da karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Bir yandan, güdülerin etkisiyle oluşan faaliyetin başarılı veya başarısız bir şekilde sonuçlanmasına bağlı olarak duygusal tepkiler ortaya çıkarken diğer yandan da duygular davranışlarımızı yönlendirmektedir 26. Sporcuların müsabakalarda iyi performans gösterebilmeleri için gereken şartlardan biri de yine o sporcuların güdülemelerini saylayacak etkenleri iyi bilmektir. Sporun ve spor psikolojisinin esaslarının başında 16

güdüleme gelmektedir. Dolayısıyla sporla az ya da çok ilgisi olan herkesin güdüleme teriminin üzerinde durması ve bu terimi çok iyi bilmesi gerekir 27. Antrenör için en önemli unsur, onun harekete geçirici özelliğine sahip olmasıdır. Onun kişiliği, inandığı prensipleri, amaçları harekete geçirici teknikleri, sporcunun gelişmesi ve başarıya ulaşmasını sağlayan önemli faktörlerdir 28. Bir antrenörün güdüleme eylemini gerçekleştirebilmesi için sporcuları hakkında çeşitli bilgilere sahip olması gerekir. Bu bilgiler sporcunun kişilik, sosyoekonomik ve kültürel özellikleri ile ilgilidir. Bu bilgileri elde etmek için bazı testlerden yararlanabileceği gibi, gözlemlerden ve çeşitli davranışlara gösterilen tepkilerden de yararlanabilir. Elde edilen bu bilgiler sporcusuna yaklaşım biçimini, seçilecek yöntemi ve yöntemin başarısını etkileyecektir 3. Antrenör, kendisine göre neyin önemli olduğu konusunda kendi felsefesini gözden geçirmelidir. Eğer yaklaşımı başarılı değilse durumu geliştirmek için nelerin gerektiğine karar vermelidir. Kendi felsefesinin avantaj ve dezavantajlarının farkında olmalıdır. Antrenör, güdüleme için çaba harcarken hangi noktalarda başarı sağlayamadığını görebilmelidir. güdülemenin takımı üzerinde nasıl bir etki yaptığının ve sporcuyu nasıl etkilediğinin farkında olmalıdır 28. 17

2.1.2.1.Sporda Bireyi Güdüleyen Genel Olgular Güdülemenin temelinde; etkin olma arzusu, kendini bulma, kendini anlatma, ispatlama, tanınma, ün kazanma gereksinimi, egemen olma arzusu, macera hevesi, bir karar verme halinde olma tutkusu vardır. Birey sporda bu kavramları yerine getirebilme imkanına sahiptir 29. Etkin olma arzusu: Gerçekleştirilmesi zor, amacı çok uzak ve kuvvetli duygularla bağlantılı olan bir iradesel eylemdir. Örneğin büyük sporcu, bilim adamı v.b. olma tutkunluğu 23. Birey özellikle genç insan, yaşı gereği sahip olduğu fazla enerjisini düzenli bir spor etkinliği ile harcayabilir 30. Bu enerji boşalımı bireyde en etkin olma uğruna sarf edilecektir. Oyunda etkin olma, toplumda etkin olma amaçlarını gerçekleştirme arzusu bireyde her sarf ettiği enerji karşılığında statü farklılığı oluşturacaktır. Her yaşanan statü farklılığı bulunulan konumda etkin rol oynayarak kazanılmaktadır 29. Kendini Bulma: Birey spor yaparak bir yandan olumlu yönlerini çevresine gösterme, bir yandan da kendini tanıma, bir yandan da eksik yönlerini giderme olanağı bulur 3. Eksik yanlarını ya da bulunduğu çevredeki başarısızlıklarını sporla telafiye yönelebilir. Buna ek olarak, herkeste kendini tanıma, sınama, bulma gereksinimi vardır. Birey sporda bu olanağı bulabilir. Sporda kurallar manzumesine uyularak yaşanan yarışma ve mücadele ortamı bireyin kendini kanıtlamasına fırsat verir. Bu fırsat organize edilmiş bir ortamda gerçekleştirilir 29. Kendini Anlatma, onaylama : Sporun oyun yönüyle kendini anlatma, olumlu yönlerini onaylama ve onaylatma, başkalarıyla olumlu ilişkiler kurma gibi kazançlar sağlar 3. Ayrıca spor, bireye bir gruba uyma, kurallara uyma gibi toplumsal özellikler kazandırır.bu gereksinim en kolay spor yoluyla karşılanır 31. 18

Tanınma, Ün Kazanma Gereksinimi: Her yaşta ve her insanda bulunan tanınma ve ün kazanma gereksinimi, özellikle genç yaşlarda en kolay sporla karşılanabilir. Büyük kitleleri yakından ilgilendiren spor olgusu kendi kahramanlarını ve sürükleyici birey modellerini her dönemde öne çıkarmıştır. Bu öne çıkartma olgusu bireydeki ihtiyaçların gereği olmuştur. İnsanların tümünde olan bu gereksinme sporda kazanılan başarılarla karşılanabilir 3,29. Prestij, Üstünlük Sağlama Gereksinimi: Sporun farklı alanlardaki yararlarıyla bireyin kendine güven duygusu artar, başarılarıyla toplumda iyi bir yer edinir ve üstünlük duyma gereksinmesini doyurur 3. Sporun bireye kazandırdığı fiziksel güç, motorsal beceri, çalışma disiplini, kendine güven duygusu, bir toplumun üyesi olma duygusu, artmış yaşam tutkusu gibi özellikler, onun başarısını ve buna bağlı olarak toplum içindeki prestijini arttırır 29. Egemen Olma Arzusu: Kendine ve başkalarına egemen olma tutkusu, en kolay sosyal olarak spor yoluyla gerçekleşir. Bireydeki egonun yaşanan toplumsal ve kültürel süreçler sonrası oluşan ben duygusu yaşantımızın her safhasında kendini hissettirir. Bu duygunun kendini hissettirdiği en rahat ortam, egemen olunan ortamdır 29. Heyecan ve Macera Hevesi: Spor insanların heyecan duyma, günlük yaşamın streslerinden uzaklaşma, macera yaşama gereksinmelerini karşılar 3. Birçok insanda bulunan macera tutkusu, seçilen spor dalının şekline göre en kolay spor yoluyla doyuma ulaşır. Dağcılık, paraşütçülük, otomobil yarışçılığı gibi gerçek bir hayati tehlike yaratan spor dalları yanında, yarışma sporlarında sonucun hiçbir zaman bilinmemesi, sporun her dalında macera hevesi kazandırmaktadır. Bu nedenle macera tutkusunun en güzel ve insani doyumu ancak spor sayesinde olur 29. 19

Zihinsel Yetileri Geliştirme: Sporcu, spor yapmaya başladıktan sonra, antrenmana katılmaya, yarışma ve yarışma esnasında çeşitli durumlara uygun davranışlara kadar tam ve özgür bir karar verme halindedir. Bu durum, böyle bir gereksinimi olanlar için yeterli bir motivedir 28. Spor, insanların ani ve beklenmedik durumlarda algılama, doğru ve uygun karar verme niteliklerini arttırır 3. 2.1.2.2.Bireyi Spora Yönlendiren İhtiyaçlar Güven (1992) insanın, sıhhatli olmak, kendini keşfetmek, gerçekleştirmek, ispat etmek, sosyal baskılardan gelen stresleri boşaltabilmek, kendini kontrol edebilmek, hayatın şartlarının getirdiği birtakım güçlük ve monotonlukları telâfi edebilmek, kendini arkadaş grubu içinde bulmak ve bunun gibi amaçlarla spor faaliyetlerine yöneldiğini belirtmiştir 32. Belirtilen bu kavramların genel olarak biyolojik, sosyolojik ve psikolojik gereksinimler içerisinde yer aldığı söylenebilir. Biyolojik İhtiyaçlar Her şeyden önce aktivitede bulunan kişi, hareket etme gereksinimini karşılamaktadır 15. Hareket uyarısı, organizma üzerinde etkisi olan uyarıların en önemlilerinden biridir. Bu uyarının yokluğu erişkin organizmalarda atrofiye (dokularda gerileme) neden olurken gelişmekte olan organizmada ise çeşitli şekil ve işlev bozukluklarına yol açar. Yani hareket, bireyin en önemli gereksinimlerinden biridir. Bu gereksinim, belli kurallara bağlı olarak düzenli bir şekil ve sıklıkta, spor yolu ile karşılanması halinde, organizmada gözle görülebilen, çeşitli araçlarla ölçülebilen olumlu değişiklikler ve gelişmeler sağlar. Bireyin kemikleri kalınlaşır, kasları gelişir, kas gücü ve dolaşım sisteminin verim ve dayanıklılığı artar, hareketleri yumuşaklık ve akıcılık kazanır, bedensel performansı yükselir 31. 20

Sosyal İhtiyaçlar Çağımızın toplumsal yaşamında spor giderek büyüyen bir biçimde geniş kitlelerin ilgisini çekmektedir. Hızlı değişme günümüzün en önemli özelliklerinin başında gelmektedir. Her gün karşılaşılan yenilikler toplumun yapısını ve hayat şartlarını aynı hızla değiştirdiğini söylemek mümkün olabilmektedir. İleri toplumlarda olduğu kadar, geri kalmış ve gelişmekte olan toplumlarda spor en önemli kaynaşma aracıdır 33. Spor, bir boş zaman uğraşı olmaktan çıkıp, büyük bir propaganda etkisine sahip, sosyal-politik-ekonomik niteliklere sahip toplumsal bir kurum olmuştur. Böylece spor bazı beden hareketleri veya basit bir yarışma olayı olmaktan çıkmış, kitleleri yerinden oynatan heyecan ve seyir aracı olmuştur. Bütün bu gelişmeler, spora ilgi duyan veya duymayan binlerce genci değişik şekilde etkilemiştir. Onlara, kendi küçük çevrelerinde beğenilmekten başlayıp, toplumsal bir kahraman olmaya, uluslar arası ün kazanmaya, daha iyi parasal koşullara ve toplumsal sınıf değiştirmeye kadar uzanan geniş olanaklar sağlamıştır. Çok sayıda bilim ve spor adamı, spor alan ve araçlarını daha yüksek performans sağlayacak şekilde geliştirme çabası içine girdiler. Bütün bunların sonucunda inanılmaz bir performans gelişmesi ve gelişen performansın daha fazla ilgi uyandırdığı görülmüştür 31. Psikolojik İhtiyaçlar Psikolojide ihtiyaç terimi, insanın gelişimi ve çevresiyle uyumsal bir ilişki kurabilmesi için gereken önemli koşulların eksikliği anlamında kullanılmaktadır 23. Maslow a göre insanlar öncelikle ihtiyaçlar hiyerarşisinin en alt basamaklarında yer alan temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelirler. Alt basamaklardaki ihtiyaçlar karşılandıktan sonra bir üst basamaktaki ihtiyaçların tatminine yönelik davranışlar ortaya çıkar. Sporcuların kendi 21

potansiyellerini tam olarak kullanabilmesi için temel ihtiyaçların giderilmesi yetmektedir. Temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra insanlar kendi potansiyellerinin farkına vardıklarında, kendini gerçekleştirme süreci işe karışır. Bu süreçte merakını giderme, bilme ve anlama, estetik, yaratıcı olma ihtiyaçları en üst ihtiyaçlar olarak kabul edilir. Büyük ölçüde gereksinimleri karşılanan birey, sonuçta kendine gerçekleştirmek, tüm yaratıcı yeteneklerini ortaya koyarak bunları en üst düzeyde geliştirmek ister 34. 2.2.İletişim İletişim, katılanların, bilgi üreterek birbirlerine ilettiklerini ve bu iletileni anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir. Öz olarak bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak tanımlayabiliriz. Bu tanıma dayanarak iki insanın karşılıklı konuşmasını iletişim sayabileceğimiz gibi, arıların bal bulunan yeri birbirlerine bildirmelerini de iletişim kabul edebiliriz 35. İletişim kısaca, Bir kişinin bir bilgiyi anlaşılır biçimde bir başka kişiye aktarmasıdır veya bireyler arasında bilgi alıp vermek amacıyla oluşturulan bir ilişkiler sistemi olarak tanımlamakta mümkündür 36,37. Bu iki tanıma bakıldığında ortak nokta olarak bilgi aktarma olayı ile karşılaşılır. İletişim, konuşmak, yazmak dinlenmek, vücut dilini kullanmak, yazılara ve telefonlara cevap vermek demektir. Günlük yaşamda hiçbir şey yapmamak ve susmak bile bir mesajdır, bir davranış tarzıdır ve anlamlıdır 38. Başkalarından bize yönelen, algılayabildiğimiz her durum, eylem, söz, renk, ışık ve benzeri şeyler iletişim içerisindedir 39. 22

İletişim bir bakıma, bilgi üretme, üretilen bilgiyi yorumlama ve onu aktarma sürecidir. Bu tanıma göre iletişim tek yönlü bir işlem olarak görülmesine karşın, tek yönlü bir süreç değildir. Etkin bir iletişim, ancak karşılıklı ve etkileşimli (interaktif) olursa gerçekleşir 40. Bir sosyal yapı içerisinde, iletişim sistemine ihtiyaç duymayan hiçbir iş yoktur. Çünkü iletişim, insanların belirli bir yapı içerisinde anlaşmaları için gerekli olan köprüdür 37. İletişimin gerçekleşmesi için en az iki unsur gereklidir. Bu unsurlar iki insan, iki hayvan, iki makine ya da bir insan ile bir hayvan, bir insan ile bir makine de olabilir. Bu unsurlar sırasıyla gönderici ve alıcı rolünü oynarlar 35. Eksiksiz doğru bir iletişim süreci, göndericinin göndermek istediği düşünce, inanç, davranış ve duyguların alıcı tarafından istenilen biçimde anlaşılıp yorumlanması durumunda gerçekleşir 41. Nelson ve Quick e (1995) göre, iletişim sürecinin dört ana öğesi vardır. Bunlar; gönderici, alıcı, algısal alan ve mesajdır. Gönderici, iletişimi başlatan ve mesajı gönderen; alıcı, mesajı alan kişidir. Algısal alan ise insanların birbiriyle iletişim içerisinde bulundukları, iletişimin kalitesini, doğruluğunu ve anlaşılabilirliğini etkileyen uzaklığı ifade ettiği gibi bireyin iletişime taşıdığı yaşı, cinsiyeti, değerleri, inançları, geçmiş deneyimleri ve kişisel ihtiyaçları gibi bireysel faktörleri de içermektedir. Mesaj ise gönderilen veya aktarılmak istenen ifadelerdir 42. Sonuç olarak, etkili iletişim sürecinin gerçekleşebilmesi için duygu ve düşüncelerini sembollerle aktaran gönderici ile bu sembolleri çözümleyip anlayan bir alıcıya, mesaja, kodlamaya, kanala, kod açmaya, geri bildirime ve çevreye ihtiyaç bulunduğu; gürültü ve algılama ve değerlendirmenin iletişim süreci üzerinde etkili diğer öğeler olduğu söylenebilir 43,44,45. Temel iletişim süreci ve öğeleri şekil 1 de ayrıntıları ile verilmiştir 46. 23

ÇEVRE ÇEVRE Gürültü Gürültü K A Y N A K Mesajı Kanal Kod Filtre A L I C I kodlama çözme Geri Bildirim (Feedback) Gürültü Gürültü ÇEVRE ÇEVRE Şekil 4. Temel İletişim süreçleri ve öğeleri Kaynak Alıcının öncelikle gönderilen mesajı çözümleyecek güçte olması gerekir 37. İletişimin gerçekleşmesi için duygu ve düşüncelerini iletmek isteyen bir kaynağa ya da göndericiye ihtiyaç vardır. Mesajları hazırlayan ve alıcıya gönderen birey, grup veya örgüt gönderici olarak tanımlanabilir 47. Başka bir tanıma göre ise gönderici, diğer kişi veya kişilere sözlü, yazılı, sözsüz mesaj veya işaret diliyle bir şeyler aktarmaya çalışan kişidir 45. Bu nedenle, ilk olarak göndericinin zihinsel sürecinde başlayan ve istenilen mesajı anlamlı sembollerle kodlama sorumluluğu göndericiye aittir 48. Yani gönderici, ilk olarak amacını belirler, daha sonra iletilecek mesajı, duygu, düşünce ve bilgisini kullanarak hem kendinin hem de alıcının anlayabileceği sembollere dönüştürür ve bir kanal vasıtasıyla alıcıya gönderir 49. 24

Örgütsel iletişim açısından düşünüldüğünde gönderici bir yönetici, bir işgören, örgüt veya çevre olabilir 44. Öğrencilerine derste sunum yapan öğretmen, öğretmenlere yönetsel konularda bilgi veren yönetici ve arkadaşlarıyla sohbet eden öğretmen kaynak konumunda bulunabilir 41. İletişimde en büyük sorumluluk, iletişimi başlatan ve mesajı alıcıya gönderen kaynağa aittir ve sürecin başarısı büyük ölçüde göndericinin bilgi, beceri ve özelliklerine bağlıdır. Başka bir ifade ile alıcıların güveninin kazanılması ve iletişim sürecinin başarılı kılınması üzerinde göndericilerin bilgi, beceri ve deneyimleri etkili olmaktadır 50. Kaynağın etkili bir iletişimi gerçekleştirmesi iletişim becerisine, tutum, iletişim kurduğu konuya ilişkin deneyim ve bilgisi ile toplumsal ve kültürel etkenlere bağlı olarak değişebilir. Bu açıdan, mesajın alıcı tarafından anlaşılır ve inandırıcı bulunması, büyük ölçüde kaynağın bilgi birikimine ve deneyimine bağlıdır 44. Bunun yanında göndericinin algılama yetisi ve deneyimi mesajın ne kadar ilgi çekeceğini etkileyen faktörlerdendir 45. Bu durumda, gönderilecek mesajın saptanması ve anlaşılır hale getirilmesi gönderici tarafından dikkat edilmesi gereken bir konu haline gelmektedir 51. Eren (2003) mesajın hazırlanmasında kullanılan sembollerin alıcı için anlaşılır olması, soyut ifade ve sembollerden çok somut olanların kullanılması, sembollerin alıcının aşina olduğu anlamlarda kullanılması ve alıcının anlaması zor olabilecek sembollerin açıklanması gerektiğini belirtmiştir 43. Özetle, göndericinin görevinin gönderilecek mesajın belirlenmesi ve anlaşılır hale getirilmesi olduğu söylenebilir. Zira amaç belirleme ve mesajı kodlama göndericinin zihinsel sürecinde gerçekleşen olaylardır 8. 25

Newstrom ve Davis e (1993) göre iletişimde birinci basamak göndericinin iletmek istediği fikri oluşturmasıdır. Bu açıdan, amaç belirleme iletişim sürecine yön veren anahtar bir basamak konumundadır 52. Mesaj Mesajın içerik ve yapı olmak üzere iki önemli öğesi vardır. İçerik anlamla, yapı ise semboller ve kodlarla ilgilidir. İletişim sürecinin başarılı olabilmesi için mesaj, alıcının dikkatini çekecek biçimde düzenlenmeli, kaynağın ve alıcının ortak yaşam ve deneyimlerini yansıtan sembollerle iletilmelidir 53. Bu semboller konuşulan sözcükler, grafik veya şekiller, bir yüz ifadesi veya el kol hareketlerinden oluşabilmektedir 30. Duygu, düşünce ya da bilginin kaynak tarafından kodlanmış biçimi olarak tanımlanabilen mesaj, göndericinin iletilmek üzere hazırladığı görsel, işitsel veya hem görsel hem de işitsel simgelerden oluşmuş somut bir ürün olmanın yanında, iletişim sürecinin temeli niteliğindedir 54. Bu nedenle mesaj bireylerin duygu, düşünce, değer ve davranışlarını yansıtır ve göndericinin alıcıda ortaya çıkarmak istediği duygu ve düşünceler olarak tanımlanabilir 42. İletişimde işlenecek duygu, düşünce ve bilgilerin seçilmesi ve hazır hale getirilmesi mesajın içeriği konusunda dikkat edilmesi gereken noktalardandır. Her şeyden önce mesajı oluşturacak içeriğin, açık ve seçik bir biçimde belirlenmesi gerekir. Daha sonra bu içerik, iletilmek istenen alıcının özellikleri dikkate alınarak kolayca anlaşılabilir hale getirilmelidir. Bu işlemde alıcının üyesi olduğu grubun yapısı, toplumsal-ekonomik durumu ve diğer özelliklerinin iyi bilinmesi, kaynak tarafından bu ölçütlere göre kodlanan mesajın, alıcı tarafından tam ve istendik biçimde anlaşılabilmesi için gereklidir 44. 26

Yazılı ya da sözlü olarak bir kanal vasıtasıyla onu çözecek ve anlamını yorumlayacak alıcıya gönderilen mesaj alıcı tarafından her zaman göndericinin amaçladığı şekilde anlaşılmayabilir. Bu durum, iletişimde sorunlara neden olur ve kişiler arası iletişim sorunlarının geneli anlam uzlaşmazlığından kaynaklanır. Buradan hareketle iletişimin sağlıklı şekilde geçekleşmesi için mesaj anlamlı olmalı, içindeki simgeler alıcılar tarafından anlaşılır olmalı, aksi takdirde iletişimin bir gürültü olmaktan ileriye gidemeyeceği söylenebilir. Bu açıdan, mesajın etkin iletişimi sağlayabilmesi için, taşıması gereken bazı şartlar vardır. Bunlar; ü Hedefin bilgi, düşünce ve deneyimlerine uygunluk, ü Hedefin ihtiyaç, istek ve değer yargılarına uygunluk, ü Hedefin ilgi alanlarına uygunluk, ü Hedefin toplum içindeki rollerine ve konumuna uygunluktur 46. Mesajın bir iletişim aracı ile iletilmesinde, uygun aracın seçimi, seçilen araca uygun şekilde kodlanması iletişim becerisi ile ilgili konular arasında yer almaktadır 55. Bu bağlamda, mesajın dili ve içeriği sağlıklı bir iletişim süreci açısından büyük önem taşımaktadır. Mesajın dili alıcı tarafından anlaşılabilir, açık, net ve kesin olmalıdır. Mesajın içeriği yani iletilmek istenen bilgi ve düşünceler ise yanlış yoruma yol açmayacak şekilde sistematik olarak aktarılmalıdır. Özellikle alıcının eğitimi, sosyal düzeyine ve diğer özelliklerine uygun içerikte mesaj hazırlanmasına özen gösterilmelidir 51. Mesajı Kodlama Kod, insanlara anlamlı gelecek şekilde yapılandırılan simgeler ya da semboller olarak tanımlanabilir 44. Kodlama ise, anlamların gönderilmek istenen mesajlara dönüştürülmesidir 56. Daha ayrıntılı bir ifade ile göndericinin bilgi, düşünce ve duygularından oluşan amacı, alıcı tarafından anlaşılabilir sistematik sembollere ya da mesajlara dönüştürme ve iletilmeye hazır hale getirme sürecidir 57. 27

Kodlama, göndericinin iletmek istediği fikirleri sembolleştirir. Bazen sözcük, bazen jest ve mimik, bazen de şekil veya resim şeklinde olan semboller yalnızca mesajların iletilmesi amacıyla oluşturulur. Zira, sembolleştirilmemiş zihinsel süreç niteliğindeki anlamlar iletilemez. Sembollere yüklenen anlamlarla ilişkili olarak gönderici ve alıcı arasındaki uyumun derecesi ne kadar yüksek olursa mesajın istenilen biçimde anlaşılması da o derece yüksek olur. Bu açıdan bireyin hem kendileri için hem de karşısındakiler için ortak anlamlar taşıyan semboller seçmesi anlam kazanmaktadır 41. Kanal Bir şeyi bir noktadan bir diğer noktaya hareket ettirmek için bir taşıyıcıya ihtiyaç vardır. Mesajda göndericiden alıcıya taşınırken bir kanaldan geçer. Kanal gönderici ile alıcı arasındaki bağı temsil eder. Ses dalgaları, ışık dalgaları, radyo dalgaları, telefon kabloları, sinir sistemi gibi unsurlar mesajı taşıyan fiziksel araçlardır. Bunlar duyu organlarını uyandırabilecek ve belli fiziksel özellikleri olan araçlardır ve onları uyardıkları duyular açısından işitsel, görsel, dokunmayla, koklamayla, tat almayla ilgili kanallar olarak sınıflandırabiliriz 53. İletişimin gerçekleşebilmesi ve etkili olabilmesinde kanal seçiminin çok büyük önemi vardır. İletişimde ulaşılmak istenen amaç, zaman ve mekan sınırları, ya da olanakları kanal seçiminde dikkate alınmalıdır 58. Gönderici ve alıcı arasında mesajların iletilmesini sağlayan kanal mesajın gönderilmesi ve alıcının bu mesajı alması üzerinde, dolayısı ile iletişimim gerçekleşmesinde önemli bir paya sahiptir 44. Göndericinin mesajı ve alanın yorumladığı anlamın aynı olmasında kanal önemli bir yere sahiptir. Mesajın göndericiden alıcıya gönderildiği ortam ya da yol olarak tanımlanabilen kanal, mesaj hazırlandıktan sonra göndericiden alıcıya doğru, işitsel, görsel, elektronik veya diğer araçlar yardımıyla iletilme aşamasına gelir. Gönderme aşaması, bültenler, duyurular, 28