T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SOSYOLOJİ BİLİM DALI

Benzer belgeler
TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

Temel Kavramlar Bilgi :

SOSYAL TABAKALAŞMA SOSYAL TABAKALAŞMA Taylan DÖRTYOL Akdeniz Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Pazarlama Bölümü

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

Tabakalaşma ve Sınıf. Lütfi Sunar. Sosyolojiye Giriş / 11. Ders

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

KURAM VE ARAŞTIRMA. NEUMAN (2000), CHP-3 Theory and Research

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

SOSYOLOJİNİN TEMELLERİ

Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Sosyal Kimlik Kuramı (Tajfel, 1978; Tajfel ve Turner, 1979)

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

Temel Kavramlar. Toplum, Toplumsal Yapı, Kurumlar, Sosyalleşme Toplumsal Değişme, Tabakalaşma, Sınıf ve Statü, Toplumsal Hareketlilik

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

11. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI ÖRGÜTLEME. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS LİSTESİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

Tabakalaşma: Temel Kavramlar, Tipler ve Teoriler

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (PZL208U)

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

DURUM ÇALIŞMASI. Aysun Ö. KAPLAN

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARİHİ. 8. Hafta: İşlevselcilik (Fonksiyonalizm)

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

Aile İşletmeleri. Doç. Dr. Aykut GÖKSEL

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

Editörler Prof.Dr.Mustafa Talas & Doç.Dr. Bülent Şen EKONOMİ SOSYOLOJİSİ

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK

SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETİMİ

Editörler Doç.Dr. Ahmet Yatkın & Doç.Dr. Nalan Pehlivan Demiral KAMU YÖNETİMİ

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Gruplar Şebekeler Örgütler

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

Eğitim Sosyolojisi. YAZAR Prof. Dr. Hikmet Yıldırım CELKAN

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS İŞLETMEYE GİRİŞ SPRI

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

EĞİTİMİN TOPLUMSAL(SOSYAL) TEMELLERİ. 5. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları

DURUMSALLIK YAKLAŞIMI

Editörler Prof. Dr. Nazmi Avcı - Prof. Dr. Yaşar Erjem EĞİTİM SOSYOLOJİSİ

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

ÜNİTE:1. İktisadi Düşünceler Tarihine Giriş ÜNİTE:2. Modern İktisadi Düşüncenin Doğuşu: Mertantilizm ve Fizyokrasi ÜNİTE:3. Klasik Okul ÜNİTE:4

Savaş ve Barış Okumaları PSIR Uluslararası savaş ve barış hallerini tahlil eden yazının kullandığı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK

Dersin Amacı: Bilimsel araştırmanın öneminin ifade edilmesi, hipotez yazımı ve kaynak tarama gibi uygulamaların öğretilmesi amaçlanmaktadır.

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEK OKULU SOSYAL HİZMETLER PROGRAMI 1. SINIF BAHAR DÖNEMİ DERS İZLENCESİ

Editörler Doç.Dr. Özgür Sarı & Doç.Dr. Hicran Yıldız SAĞLIK SOSYOLOJİSİ

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

EĞİTİMİN TOPLUMSAL SÜREÇLERLE İLİŞKİSİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ

İÇİNDEKİLER. Çeviri Ekibi /5 Çeviri Önsözü / 6 Şekiller Listesi / 8 Tablolar listesi / 9 Ayrıntılı İçerik / 10

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

İŞLETME RİSK YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Tülay Korkusuz Polat 1/21

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM

Transkript:

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SOSYOLOJİ BİLİM DALI TÜRKİYE DE SOSYAL BİLİMCİLERİN CUMHURİYET DÖNEMİ TOPLUMSAL TABAKALAŞMA SİSTEMİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Bedir YAVUZ Tez Danışmanı Doç. Dr. Suna BAŞAK Ankara, 2010

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SOSYOLOJİ BİLİM DALI TÜRKİYE DE SOSYAL BİLİMCİLERİN CUMHURİYET DÖNEMİ TOPLUMSAL TABAKALAŞMA SİSTEMİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Bedir YAVUZ Tez Danışmanı Doç. Dr. Suna BAŞAK Ankara, 2010

ÖNSÖZ Bu tez çalışmasında sosyoloji literatüründe önemli bir konuma sahip olan tabakalaşma olgusunun ülkemizdeki sosyal bilimciler tarafından hangi yaklaşıma bağlı olarak ele alındığı ve açıklandığı incelenmiştir. Tabakalaşma olgusu, Türk sosyolojisinde Osmanlı sosyo-kültürel yapısından Türkiye Cumhuriyeti sosyo-kültürel yapısına geçişin anlaşılabilmesini sağlamaktadır. Bilimsel faaliyetin gerçekleşmesi birbirini tamamlayan farklı süreçlerin ve katkıların ürünüdür. Bilimsel faaliyeti yürütecek olan kişi, kendisini yetiştirenlerden ayrı olarak düşünülemez. Daha doğrusu bilimsel çalışmalar kişinin aldığı eğitimin bir ürünüdür. Bu çalışmanın gerçekleştirilmesi hocalarım sayesindedir. Bu çalışmam sırasında bana her türlü katkıyı sağlayan ve sosyolojik düşüncemin gelişmesini yönünde benden emeğini esirgemeyen hocam Doç. Dr. Suna BAŞAK a, yüksek lisans derslerimiz sırasında farklı düşünceleriyle bildiğimiz her şeyi altüst eden Prof. Dr. Kadir CANGIZBAY a, Prof. Dr. Beylü DİKEÇLİGİL e ve sosyolojik anlayışımızın gelişmesinde fark edilmeyenleri fark eden Prof. Dr. Vedat BİLGİN e, Doç. Dr. Erdinç YAZICI ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Her zaman olduğu gibi tez çalışmasında da bana destek olan ve yardım eden eşim Selenga Yavuz a teşekkür ederim. Bedir YAVUZ

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ....i İÇİNDEKİLER.ii TABLOLAR LİSTESİ....v ŞEKİLLER LİSTESİ...vi GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM YÖNTEM VE TEKNİKLER 1.1. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI.......2 1.2. ÇALIŞMADA KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR.....4 1.3. ÇALIŞMAYI YÖNLENDİREN SORU CÜMLELERİ VE ÇALIŞMANIN TEMEL KABULLERİ..6 1.4. YÖNTEM....9 1.4.1. Kapsam ve Sınırlılıklar...10 İKİNCİ BÖLÜM TABAKALAŞMA SİSTEMLERİ VE TABAKALAŞMA KURAMLARI 2.1. TABAKALAŞMA SİSTEMLERİ..... 12 2.1.1. Toplumsal Hareketliliğe Kapalı Sistemler... 14 2.1.1.1. Kölelik Sistemi....14 2.1.1.2. Kast Sistemi...15 2.1.2. Toplumsal Hareketliliğe Yarı Açık Zümre Sistemi. 16 2.1.3. Toplumsal Hareketliliğe Açık Sistem...16 2.1.3.1. Sınıf ve Statü Sistemi......17 2.2. TABAKALAŞMA KURAMLARI.. 17 2.2.1. Çatışmacı Kuramlar...18

iii 2.2.2. Fonksiyonalist Kuram 21 2.2.3. Weber in Servet, Statü ve Güç Sistemi. 23 2.2.4. Sentezci Kuram..25 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TABAKALAŞMA OLGUSU VE KAVRAM TARTIŞMALARI 3.1. TABAKALAŞMA İLE İLGİLİ KAVRAMLAR 26 3.1.1. Tabakalaşma Olgusuna İlişkin Kavramları Tanımlama Gerekliliği....26 3.1.2. Tabakalaşma İle İlgili Kavramlar Konusundaki Problemler. 28 3.1.2.1. Tabakalaşma İle İlgili Kavramların Günlük Dilde Kullanım Yaygınlığı......29 3.1.2.2. Tabakalaşmayı Farklı Yöntem ve Kuramsal Yaklaşımların Tanımlanması ve Kullanması... 31 3.2. TABAKALAŞMA OLGUSUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ....37 3.2.1.Tabakalaşma Evrensel Bir Olgudur..... 37 3.2.2. Zaman Ve Mekân Şartlarına Bağlı Olarak Tabakalaşmanın Farklı Görünümleri Vardır...39 3.2.3. Toplumsal Değişme İle Tabalaşma Arasında Zorunlu Bir Bağ Vardır..40 3.2.4. Siyasi ve Ekonomik Kargaşa Dönemlerinde Tabakalaşma Sistemi İçinde Tabakaların Muhtevaları Değişir...45 3.2.5. Tabakalaşma Sistemi İç İçe Geçmiş Boyutlardan Oluşur...46 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE DE SOSYAL BİLİMCİLERİN CUMHURİYET DÖNEMİ TABAKALAŞMA SİSTEMİNE DAİR GÖRÜŞLERİ 4.1. SOSYAL BİLİMCİLERİN CUMHURİYET DÖNEMİ TOPLUMSAL YAPI

iv KURAMLARI... 49 4.2. SOSYAL BİLİMCİLERİN TABAKALAŞMA SİSTEMİNİ İFADE EDERKEN KULLANDIKLARI KAVRAMLAR..57 4.3. CUMHURİYET TÜRKİYE Sİ TABAKALAŞMA SİSTEMİ ÜZERİNE GÖRÜŞLER...58 4.3.1. Tabakalaşma Araştırmalarında Felsefi, Soyut ve Kuramsal Konulara Ağırlık Verildiği Dönem.....59 4.3.1.1. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu.....60 4.3.1.2. Hilmi Ziya Ülken....64 4.3.1.3. Erol Güngör....67 4.3.2. Alan Araştırmaları ve Kuramsal Çalışmaların Birlikte Yapıldığı Dönem..69 4.3.2.1. Behice Sadık Boran....69 4.3.2.2. Ali Gevgilili.71 4.3.2.3. Amiran Kurtkan Bilgiseven..... 73 4.3.2.4. Mübeccel Belik Kıray...82 4.3.2.5. Şerif Mardin...87 4.3.2.6. Zeki Arslantürk..95 4.3.3. Nicel Araştırmalara Dayalı Yakın Dönem Alan Araştırmaları..98 4.3.3.1. Korkut Boratav...98 4.3.3.2. Hakan Yılmaz...105 4.3.3.3. Sibel Kalaycıoğlu.109 SONUÇ...118 KAYNAKÇA...119 ÖZET...126 ABSTRACT 128

v TABLOLAR LİSTESİ Sayfa Tablo 1. Tablo 2. Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Tablo 6. Tablo 7. Yılmaz'ın Tabakaları Birbirinden Ayırdığı Ölçütler...105 Yılmaz'ın Orta Sınıf İncelemesi...106 Türkiye'de Temel Sınıfların Sosyoekonomik, Siyasal ve Kültürel Özellikleri...108 Kalaycıoğlu'na Göre Sanayileşmiş, Ekonomik Olarak Gelişmiş Toplumlarda Sosyal Sınıflar.111 Sosyo-Ekonomik Statü (SES) Endeksi geliştirmek için Analize dahil Edilen Kriterler....114 Sosyo-Ekonomik Statü (SES) Grupları.....115 Tabakalaşma ve Mobiliteyi Ölçmek İçin Kullanılacak Kriterler.....116

vi ŞEKİLLER LİSTESİ Sayfa Şekil 1. Marx'a Göre Sınıfsal Ayrım...20 Şekil 2. Weber'in Tabakalaşmaya Üç Boyutlu Yaklaşımı...24 Şekil 3. Günümüz Örgüt Yapısı....43 Şekil 4. Arslantürk'e Göre Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye'de Sosyal Tabakalaşma...96 Şekil 5. Arslantürk'e Göre Günümüz Türkiye'sinde Sosyal Tabakalaşma Piramidi...97

GİRİŞ Bir araştırmanın amacı, diğer bir ifade ile ne için yapıldığı çalışmanın yönünü belirler. Her araştırmacının yola çıkarken kafasında bir takım hedefleri vardır fakat araştırmanın içine girdiği zaman nihai hedef konusunda bir takım değişiklikler olacaktır. Türkiye de sosyal bilimcilerin Cumhuriyet dönemi tabakalaşma sistemine ilişkin görüşleri ve değerlendirilmesi ile birbirini tamamlayan iki amacı vardır. Araştırmanın birinci amacı, ülkemizde hatırı sayılır bir geçmişi olan sosyolojinin Türkiye nin tabakalaşma sistemine ilişkin görüşleri derli toplu bir şekilde ortaya koyup, bu konuda geçmişten günümüze yapılan tartışmalara bir ışık tutmaktır. İkinci amacımız ise, Çalışmamızda ülkemizde yaklaşık bir asırlık geçmişi olan sosyoloji biliminin en önemli konularından tabakalaşma olgusunu Türkiye deki sosyologlarının hangi kuramsal yaklaşım çerçevesinde ele aldıkları, hangi kavramları kullanarak Türk toplum yapısını analizleri ettikleri ortaya konulacak ve elde edilen bu sonuçların Türk toplum yapısına uygunluğu tartışılacaktır.

BİRİNCİ BÖLÜM YÖNTEM VE TEKNİKLER 1.1. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI Tabakalaşma olgusu her ne kadar endüstri toplumlarında ortaya çıksa da tabakalaşma olgusunun temelinde yer alan eşitsizlikle ilgili düşünceler ilkçağ filozoflarına kadar götürülebilir. İlkçağ filozoflarından günümüz sosyal bilimcilerine kadar bütün düşünürler topluluklarda ve toplumlarda eşitsizliğin olduğunu kabul etmişler. Bu eşitsizliğin toplulukta veya toplumda nasıl oluştuğu ve nasıl en aza indirilebileceği veya nasıl ortadan kaldırılabileceği üzerine fikirler beyan etmişlerdir. Tabakalaşma olgusu en ilkel topluluklardan en gelişmiş toplumlara kadar bütün sosyal yapılarda zamana ve mekâna göre farklı nitelik ve niceliklere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Sorokin e göre (1979: 169), İnsan hayatının devamı ve hayatın yeniden üretilmesi için a) Mekân ya da zamanda yanyanalık b) Zora dayalı beraberlik/ bir aradalık c) Fonksiyon esasında bütünleşme d) Mana esasında bütünleşme gibi bir arada oluş formları ortaya çıkmıştır. Bir arada bulunma zorunluluğu toplum üyelerine pek çok yarar sağlar. Bununla birlikte onların başka türlü üstesinden gelemeyeceği/ başaramayacağı pek çok durumunda bu sayede üstesinden gelebilir. Fakat kolektif girişimlerin nimet ve külfetleri o toplumda yaşayanlar arasında eşit paylaşılmıyor. Toplumlar, farklı insan grupları arasında avantaj ve dezavantajların, eşit dağıtılmamasının sistemli bir şekilde sosyal kurumlara yansımasıyla organize olmuş ve olmaktadır. Dolayısıyla tabakalaşma, farklı insan gruplaşmaları arasındaki yapılaşmış eşitsizlikler (Giddens, 2000: 256) olarak tanımlanmaktadır.

3 Niçin bütün toplumlar sosyal eşitsizlikle nitelendirilir? Bu soru, ilkçağ filozoflarından günümüz sosyal bilimcilerine kadar önemini artırarak devam etmektedir. Sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen S. Simon, A. Comte, K. Marx, E. Durkeim, V. Paretto, M. Weber gibi sosyologların üzerinde durdukları konuların merkezinde toplumsal sınıflar ve eşitsizlik yer almıştır. Sosyolojinin bir bilim olarak ortaya çıkmasında yapılan; sınıflar analizinden başka bir şey değildir. Bugün de, sosyo-ekonomik tabakalaşma ve sosyoekonomik sınıflar konusundaki tartışmalar sosyolojide merkezi konumunu sürdürmektedir. Hiçbir sosyolojik çalışma toplumsal sınıflara değinmeden gerçekleşmemektedir. Merkezi önemi nedeniyle, sınıf kavramına dayanmadan ilerleyen tartışmalar, sosyologlar tarafından eksikli olarak kabul edilir. (Scase,2000:9) Tabakalaşma kendi anlamının ötesinde, toplum düzeninin anlaşılmasında da önemli role sahiptir. Bu rol, toplum yapısı içindeki ana güçleri, toplum yapısındaki denge, gerilim ve değişimleri kavrayabilmemize izin vermektedir. (Sezer,1985:63) Toplum, ne sosyal kurumların bir araya gelmesiyle, ne de insanların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir yapıdır. Toplumsal yapı; insanlar, gruplar ve kurumların çok boyutlu bir etkileşimler ağıdır. Bu nedenle de bir toplumsal yapı o yapıyı oluşturan boyutlardan biri olan gruplardan bağımsız olarak anlaşılamaz. Dolayısıyla toplumsal yapı, toplumsal sınıflar ve tabakalar birbirinden bağımsız olmayıp tam tersine birbirine iç içe geçmiş bağlarla bütünlük arz etmektedir. Hiçbir toplumsal yapı analizli yoktur ki toplumsal sınıflara değinmeden gerçekleştirmiş olsun. Türk toplum yapısını analize yönelik her çaba ister istemez toplumsal sınıflara kıyısından kenarından değinmek durumundadır. Bizim bu çalışmadaki gayemizde hatırı sayılır bir geçmişe sahip Türkiye deki sosyoloji içerisinde yer alan bilim adamları ve üniversite dışında faaliyetlerini sürdüren entelektüellerin Türkiye nin tabakalaşma sistemine ilişkin görüşlerini ve tartışmalarını ortaya koymaktır.

4 Bu çalışma ile Türkiye deki tabakalaşma sistemine ilişkin görüşlerin bir dökümünü çıkartılacak. Türkiye de toplumsal yapıya ilişkin tartışmalar pek çok sosyolog tarafından sürdürülürken, Cumhuriyet dönemi tabakalaşma sistemi konusunda yoğun bir tartışma mevcut değildir. Tabakalaşma olgusu Türk tarihinin anlaşılması ve açıklanması açısından kilit bir konuma sahiptir. Toplumsal değişme, tarih içerisinde kendi kendine meydana gelen bir olgu olmayıp bir takım toplumsal aktörler veya gruplar tarafından yapılan müdahalelerle (bu müdahale bilinçli veya bilinçsiz olabilir ) gerçekleştirilir. Yakınçağ Türk tarihinin de anlaşılıp açıklanması toplumsal değişime neden olan gruplar ve aktörlerin (toplumsal tabakaların, sınıfların ) ortaya konulması ile yapılabilecektir. Çalışmamız esnasında gördük ki Cumhuriyet Dönemi Türkiye sinin toplumsal yapı ve tabakalaşmasına ilişkin her araştırma, Osmanlı toplum yapı ve tabakalaşmasına ilişkin bir açıklama girişimidir. Osmanlı dan Cumhuriyet e geçişin bir kopuş gibi görünmesi sadece bir algı yanılgısından ibarettir çünkü toplumsal değişme bu olgunun temelinde yer alan gruplardan bağımsız olarak gerçekleşmeyecektir. Bu nedenle de toplumsal tabakalar, sınıflar toplumsal değişmenin hem etkeni hem de edilgeni konumundadır. 1.2. ÇALIŞMADA KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR Tabaka ve sınıf kavramlarına dayalı çalışmalar üzerinde yapılacak bir incelemede karşılaşılan ilk zorluk; sosyologların bu kavramlara farklı anlam yüklemiş olmalarından kaynaklanan bir terminoloji sorunudur (Başak-Avcılar, 1994; Başak-Avcılar 1999; Çelebi 2001, Arslantürk, ve Amman, 2001:357). Tabakalaşma sistemini oluşturan konumların belirlenmesi sırasında kullanılan kriterler: otorite yapısı, mülkiyet sahipliği, itibar, menfaat birliğidir. Bu da Raymond Aron un da işaret ettiği gibi, sınıf kavramında bir belirsizliğe yol açmaktadır ve bunun nedeni sosyologların karşısındaki realitenin

5 hakikaten karmaşık ve müphem olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle sosyologlar kelimeler ve tarifler üzerinde durmaktadırlar (Aron, 1992: 50,82). Çalışmamızda, tabaka ve sınıf ayrımının, yaklaşımlara ilişkin önemli bir ayrıma işaret etmesi nedeniyle genel açıklamalarda tabaka ve tabakalaşma analizi terimlerinin kullanılması uygun görülmektedir. Fakat araştırmacıların oluşturdukları tabakalaşma sistemlerine yönelik anlatımlarda kendi kullandıkları terminolojiye sadık kalınarak gerekli açıklamalara yer verilecektir. Sosyolojinin en problemli ve yoğun tartışmalarının yaşandığı konuların başında hiç kuşkusuz ki tabakalaşma ve sınıf gelmektedir. Sosyoloji ve siyasette bu denli yoğun tartışmaların temelinde, eşitsizlik konusundaki farklı yaklaşımlar yer almaktadır. Her kuramsal yaklaşım, toplumu oluşturan insan ilişkilerinin niteliği (uyum, çatışma, ahenk gibi) kabulüne göre toplumu açıklama eğilimindedir. Her bir kuramsal yaklaşım mantıki bakımdan birbirleri ile alakalı olup, birbirine zıt düşmeyen ve kendilerinden, sınanabilecek hipotezler çıkarılabilen kavramlar, ifadeler ve fikirler sistemidir. Bu karakteri ile teori, hem bir araç, hem de hedef olma durumunda (Bilgiseven,1994:139) dır. Kuramsal yaklaşım bir hedeftir. Şu sebeple, sosyal olaylar hakkında yapılan araştırmalar arttıkça olgular hakkındaki bilgilerin çerçevesini oluşturduğu görülür. Münferit olaylardan elde edilen bilginin geçerliliği zaman ve mekân boyutları içerisinde ortaya çıkar. Şu halde kuramsal yaklaşım, hususilerin (somut araştırmaların) umumi neticesi veya hedefi (Bilgiseven, 1994:139) olarak karşımıza çıkar. Fakat bir defa karşımıza konulduktan sonra, artık bir araç rolünü oynar. Çünkü öne sürdüğü genel nitelik taşıyan fikirlerin çerçevesi içine girdiği düşünülebilen sebep-sonuç ilişkilerinin yer aldığı münferit olaylar için bazı hipotezlere zemin hazırlayabilir. Böylece kuramsal yaklaşım birçok araştırmanın hedefi olma niteliği taşırken yeni araştırmalara araç olur.

6 Tabakalaşmaya dair tartışmaların temelinde; farklı kuramsal yaklaşımların, sosyokültürel realitenin tamamını açıkladıkları iddiası vardır. Tabakalaşmaya ilişkin farklı kuramsal yaklaşımlar sosyal dünya ile ilgili sınıflandırma ve genellemeden başka bir şey değildir. Bu çerçeve içinde kuramsal yaklaşımlar nispeten sınırlı fenomenler alanıyla ilgili genellemelerden başlayıp, bir bütün olarak topluma ve tarihe dair genel ve soyut açıklayıcı modellere kadar uzanır. Bu nedenle de kuramsal yaklaşımlar yapı, değişme, hareketlilik gibi konuları kapsayıcı önermeler sistematiğidir. Tabakalaşma da sosyokültürel realiteyi oluşturan boyutlardan biri olduğuna göre sosyal bilimcinin yapı hakkındaki fikirleri tabakalaşmayı da açıklama durumundadır. 1.3. ÇALIŞMAYI YÖNLENDİREN SORU CÜMLELERİ VE ÇALIŞMANIN TEMEL KABULLERİ Araştırmacı olgular arasındaki ilişkileri incelerken, başlangıçta yargı ifade eden önermeler yerine, yargı ifade etmeyen ve bilgilerin sistematik biçimde toplanmasını sağlayan soru cümlelerini tercih edebilir. Bu çalışmamızda konu ile ilgili bilgileri toplarken ve değerlendirirken araştırmanın çerçevesini çizen ve araştırma boyunca tartışılacak olan problemleri belirten soru cümlelerimiz şu şekilde belirlenmiştir: - Sosyal bilimler dünyasında yapılaşmış eşitsizlikler konusunda hangi kuramsal yaklaşımlar oluşturulmuştur? - Her bir tabakalaşma kuramının dayandığı temel kabuller nelerdir? - Sosyal bilimciler Türkiye nin tabakalaşma sistemini hangi yaklaşımlarla ele alınmıştır?

7 - Türkiye nin tabakalaşma sistemini ele alan kuramsal yaklaşımların güçlü ve zayıf yanları nelerdir? - Tabakalaşma kuramları aynı olguyu ele alırken neden farklı kavramlar tercih etmektedir? - Tabakalaşma konusundaki kavram kargaşasının nedenleri nelerdir? - Tabakalaşma ile ilgili Batı da yapılan çalışmalar Türkiye ye ne ölçüde yansımaktadır? - Batı toplumsal koşullarının sonucu olan tabakalaşma kuramsal yaklaşımları Türkiye toplumunu anlama ve açıklamada yeterli olabilir mi? - Sosyal bilimcilerimiz tabakalaşma araştırmalarını belli bir kuramsal yaklaşımdan hareketle mi yapıyor? Yoksa bir kurama dayanmaksızın olgunun sadece nicel bilgisini vermekle mi yetiniyorlar? - Sosyal bilimcilerimizin tabakalaşma kuramları ile ampirik bilgileri ne ölçüde uyuşmaktadır? - Tabakalaşma kendi anlamının ötesinde sosyokültürel yapıyı anlamamıza imkânı verebilir mi? - Sosyal bilimcilerimiz yapı araştırmaları sırasında hangi sosyal sınıflara yada tabakalara ağırlık vermektedir? - Türkiye de tabakalaşma olgusuna önem verilmemekte midir? - Türkiye de orta sınıf yada tabaka var mıdır?

8 - Tüm dünyada işçi sınıfı varolduğu toplumu şekillendirme gücüne sahip iken Türk toplumunda neden aynı güce sahip değildir? - Ortaya çıkmış olan kuramsal yaklaşımlar farklı tarihsel tecrübelerin yaşandığı ülkemizin sosyokültürel yapısını tam anlamıyla açıklamada yeterli bir model olabilmiş midir? Çalışmamızda soru cümlelerinin belirlenmesinde bazı temel kabuller yer almaktadır. Çalışmamızda konu ile ilgili temel kabuller şunlardır: - Toplumsal tabakalaşma ile ilgili analizlerin başlama noktası eşitsizlik kavramıdır. - Tabakalaşma olgusu hemen her toplumda varolan bir olgudur. Modern toplumlarda toplumsal tabakalaşma, hukuki veya şekli eşitsizliklerle değil; sosyoekonomik düzlemde, kapitalist ekonominin koşullarından etkilenen farklı yaşam standartları ile belirlenmektedir. - Tabakalaşma ölçekleri, modern toplumların tabakalaşma sisteminin ampirik olarak anlaşılmasına yönelik analiz araçlarıdır. - Fert ile toplum arasında, birinin diğerini belirlediği tek taraflı bir ilişki değil; karşılıklı etkileşim vardır. - Etkileşime katılan faktörlerin etkileşimde ağırlık payları zaman ve mekan şartlarına göre değişir; çünkü faktörlerin değişen yanlarının yanı sıra zamana ve mekana göre nitel ve nicel özellikleri söz konusudur. - Sosyokültürel olgular birbiri ile bağlantılıdır, iç içe geçmiş üç boyutlu bir yapıya sahiptir. İnsan davranışlarının etkileşim dünyasında yer alan

9 her olgu, bilişsel (kognitif), davranışsal/normatif ve maddi olmak üzere iç içe geçmiş üç boyuttan oluşmuştur. - Sosyokültürel olguların üç bileşenli yapısı gereği sosyal ve kültürel olan, fiili gerçeklikte birbirinden ayrıştırılmayan aynı olgunun birbirini tamamlayan farklı görünümleridir. Bu iki kavram, ancak sosyolojik analiz gereği birbirinden ayrıştırılabilir. - Sosyolojik bir analizde, sosyokültürel olgunun üç boyutunda olan ve olması gereken in ayrıştırılması gerekir. - Sosyokültürel etkileşim, ben merkezli olsun veya olmasın fertlerin, soyut ve somut nitelikteki belirli anlamlar atfettiği ihtiyaçlarını karşılamak üzere birbirleriyle alışverişlerde/ etki-tepkilerde bulunmalarıyla başlar. - Sosyokültürel olgular dünyasının bilimsel bilgisinin elde edilmesi için bu dünyayı anlamak ve açıklamak gerekir. Bu kabuller Bilgiseven (1982), Dikeçligil (1997) ve Başak (2004) eserlerinden yararlanılarak oluşturulmuştur. 1.4. YÖNTEM Çalışmamızda izlenen yöntem bir literatür araştırmasına dayanmaktadır. Öncelikle konu ile ilgili literatür taranmış ve öne çıkan, en çok kullanılan ve en çok tartışılan tabakalaşma kuramları tez kapsamında değerlendirilmiştir. Bu tabakalaşma kuramlarını geliştiren araştırmacıların kullandığı ortak kavramsal ve yöntemsel çerçeve dikkate alınarak sınıflandırmaya gidilmiştir. Daha sonra kişiler ayrı başlıklar altında kendine has özellikleri ile incelenmiştir.

10 1.4.1. Kapsam ve Sınırlılıklar Sosyoloji literatüründe klasik ve çağdaş kuramcıların tabakalaşma konusundaki yaklaşımları, bu tez çalışmasında tabakalaşma sistemini açıklama etkisi ölçüsünde değerlendirilmektedir. Tabakalaşma konusundaki yaklaşımlar, birbiri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar sergilenmek koşulu ile Weberyan ve Marksist eksende ele alınmaktadır. Bir tarafta Weber in statü ve güç tabakalaşması boyutu ve Durkheim ın işbölümü ve fonksiyonalizminin Amerikan sosyolojisindeki yapısal-fonksiyonalist kuramlar tarafından ele alınışı, diğer tarafta Weber in ve Marx ın sınıf kuramlarının çağdaş yorumları tez çalışması açısından analitik bir ayrımı oluşturmaktadır. Toplumsal tabakalaşma ile ilgili sosyolojik literatür, bu tez çalışması kapsamında değerlendirilemeyecek ölçüde geniş ve zengindir. Konu hakkında Z. Fındıkoğlu, H.Z. Ülken, A. Gevgilili, A.K. Bilgiseven, Ş. Mardin, E. Güngör, K. Boratav, M.B. Kıray, B.S. Boran, Z. Aslantürk, gibi ilk akla gelen sosyologların tabakalaşma konusundaki görüşleri ve kuramsal yaklaşımları ele alınmıştır. Bunların dışında son dönemde tabaklaşma konusunda alan araştırması yapan S. Kalaycıoğlu ve H. Yılmaz da çalışmaya dâhil edilmiştir. Tezin birinci bölümünde; toplumsal tabakalaşma olgusunun tanımından sonra tabakalaşma sitemleri ve tabakalaşma kuramları, kullanım ve geliştirilme amaçları, kullanılan kuramsal yaklaşımlara göre kavramların kullanım farklılıkları hakkında bilgi verilecek ve modern toplumlarda tabakalaşma araştırmalarının tarihsel gelişimine değinilecektir. İkinci bölümde; genel kuramsal yaklaşımdan yola çıkılarak yapılan kavramsal ayrımlara bağlı olarak ortaya çıkan kavramlar açıklanacak. Kuramların farklı kullanımından kaynaklanan kavram kargaşası ve nedenleri üzerinde durulacaktır.

11 Üçüncü bölümde; Cumhuriyet dönemi tabakalaşma sistemini ele alan sosyal bilimciler ve tabaka tasnifleri; Türkiye de geliştirilen tabakalaşma ölçeklerine değinilecektir. Sonuç bölümünde; çalışmanın başında belirlenen sorulara yönelik değerlendirmeler yapılacaktır.

İKİNCİ BÖLÜM TABAKALAŞMA SİSTEMLERİ VE TABAKALAŞMA KURAMLARI Bu bölümde, çalışmamızın konusunu oluşturan sosyal bilimcilerin tabakalaşma sistemi hakkındaki görüşlerini bir şemaya oturtabilmek için tabakalaşma kuramlarını bilmek gerekmektedir. Bu amaçla toplumsal tabakalaşma ile ilgili sosyoloji literatürüne girmiş temel kuramsal yaklaşımları ve kriterlerin tanımlanması çalışma açısından önemlidir. 2.1. TABAKALAŞMA SİSTEMLERİ Sosyal tabakalaşma, temel kaynakların ve fırsatların sosyal gruplar arasından eşitsiz dağıtımının sonucu ortaya çıkan hiyerarşik bir sistemdir. Sosyologlar toplumsal hiyerarşinin yapılanmasını incelemişler ve eşitsizliğin nasıl yapılandığına ve zaman içinde nasıl sürekli bir yapı haline geldiğine karar vermeye çalışmışlardır. Sosyologlara göre daha zengin insanlar daha fakir olanlardan daha iyi yaşam şanslarına sahiptirler çünkü onlar daha iyi eğitim, yüksek kaliteli beslenme, sağlık hizmetleri, polis, özel güvenlik koruması, güvenli komşuluk, diğer eşya ve servisler için geniş imkânlara sahiptir. Buna karşılık düşük veya fakirlik sınırında geliri olan insanlar bu kaynaklara sahip olma konusunda sınırlı imkânlara sahiptir. Kaynaklar, bir toplumda para ve mülkiyetten, sağlık hizmetleri ve eğitime kadar değişim gösteren çeşitli değerlerdir. Bu kaynakların kategoriler arasındaki eşitsiz dağılımı yüzünden bazı insanlar diğer insanlara göre daha fazla güç elde eder. Fakirlik yaşam sorularını azaltır ve kapatır. Fakirlik kurbanları birtakım fırsatların (imkânların) kesintisine maruz kalmaktadır. Fakir olmak yalnızca ekonomik güvensizlik anlamına gelmediği gibi, kişinin zihinsel ve fiziksel

13 sağlığında da tahribat yapar. Bizim yaşam şansımız, sınıfımız, ırkımız, cinsiyetimiz ve yaşımızla birbirine örgülenmiştir. (Kendall,2001: 236) Bütün toplumlar insanları çeşitli ölçütlere göre ayırmıştır. En yaygın ayrım yaş la yapılan ayrımdır. Gençler ve çocuklar doğal olarak daha yaşlı olanlardan daha az sorumluluk ve otoriteye sahiptir. Daha yaşlı olanlar, özellikle serveti ve gücü olmayanlar sosyal hiyerarşinin en alt tabakasında bulabilirler. Benzer şekilde, bütün toplumlar erkek ve bayan olarakta farklılaşır. Sıklıkla kadınlar erkeklere tabi, onların emrinde davranırlar. Her toplumda insanlar dinlerine, ırklarına\etnik gruplarına, görünüşlerine, fiziksel güçlerine, yetersizliklerine ve diğer ayırıcı karakterlerine göre farklı muamele edilir. Bu farklılıkların tümü eşitsizliği netice verir. Bununla beraber, tabakalaşma sistemleri bir toplumun spesifik ekonomik ve sosyal yapısıyla ve global tabakalaşma sisteminde ulusun pozisyonuyla da ilişkilidir ki bu duruma sosyal bilimcilerimizden Bilgiseven (2000: 185) dikkat çekmiştir. Dünyanın her tarafında ortaya çıkan tabakalaşma sisteminin en önemli karakterlerini esneklik derecesi oluşturur. Sosyologlar bu esnekliği, sistemlerin açık ve kapalı sistemler olmak üzere ikiye ayırırlar. Bir açık sistemde, hiyerarşideki tabakalar arasındaki sınırlar daha esnektir ve insanların kazanım durumlarıyla olumlu ya da olumsuz etkilenebilirler. Açık sistemlerin sosyal hareketliliğin birkaç derecesine sahip olduğu farz edilir. Sosyal hareketlilik, bireylerin veya grupların bir tabaka sisteminden diğerine hareketidir. Bu hareket aşağı ya da yukarıya gerçekleşebilir. Nesiller arası hareketlilik bir nesilden diğerine aile üyeleri tarafından geçirilen sosyal harekettir. Buna karşılık nesiller içi hareketlilik onların kendi yaşam süreleri içindeki, bireylerin sosyal hareketidir. Kapalı sistemde, sosyal tabakalaşmanın hiyerarşilerindeki tabakalar arasındaki sınırlar katıdır ve insanların pozisyonları yüklenen statüde yerleşmiştir. Açık ve kapalı sistemler ideal tip yapılardır; gerçek tabakalaşma sistemi tamamen açık ya da kapalı değildir. İncelediğimiz tabakalaşma

14 sistemleri (kölelik, kast ve sınıf) farklı hiyerarşik yapılarla ve farklı derecelerdeki hareketlilikle karakterize edilir. Bu üç sisteme insanların pozisyonlarını nasıl kazandıkları, sahip olduklarını ve sosyal hareketlilik potansiyeli yönüyle bakacak olursak: 2.1.1. Toplumsal Hareketliliğe Kapalı Sistemler Sosyal bilimciler genellikle kölelik ve kast sistemini hareketliliğe kapalı sistemler olarak kabul ederler. Bu sistemin en önemli özelliği tabakalar arasındaki sınırlar çok kesin ve belirgindir. Bu sistemde doğan kişi; hangi kasta ait ise yaşam boyu o kastın üyesi olmak zorundadır. Parya doğan bir kişi hayatının sonuna kadar parya olarak kalacaktır. 2.1.1.1. Kölelik Sistemi: Kölelik bazı insanların oluşturduğu uç bir tabaka şeklidir. Kölelerin mülk muamelesi gördüğü ve yaşamları üzerinde hiç kontrollerinin olmadığı kapalı bir sistemdir. Kayıtlı tarih süresince bazı toplumlar köle toplumu olarak kabul edildi. Köleliğin olduğu toplumlar şunlardı; Eski Yunan, Roma imparatorluğu, ABD, Brezilya, Caribbean (Kendall,2001: 235). 1600 lerin başlangıcında, Köleler ucuz işçi kaynağı olarak ABD ye zorla götürüldüler. Kölelik kanunlara bile geçti. Bu durum bir insanın başka bir insanı sahiplenmesini mümkün kıldı. ABD de bazı başkanlar bile köle sahibi oldular. (Özkalp, 2004: 130) Kölelik, basit talihsiz tarihsel miras değildir. Kölelik her yerde yasal olmamasına ve kişilerin sahipliliğinin yasal olmamasına rağmen varlığını şekil ve biçim değiştirerek devam ettirmektedir. Dünya; borç köleliği, çocuk işçiler, kadın ticareti, sınırlı hareketlilik imkânları ve sınırlı ekonomik ve politik güç olduğu sürece kölelikten tamamen kurtulmuş olmayacaktır.

15 2.1.1.2. Kast Sistemi Kölelik gibi, kast gibi kapalı bir sosyal tabakalaşma sistemidir. Kast sistemi, kişilerin anne babalarına bağlı doğumla birlikte başlar. Bu statü yaşam boyu aynı kalmaktadır. Kast sisteminin izini çağdaş Hindistan ve Güney Afrika da mevcuttur. Hindistan da, kast için meslek baz alınmaktadır. Böylece, aileler doğal olarak nesilden nesile aynı tip işleri yapmaktadırlar. Buna karşılık, Güney Afrika kast sistemi ırksal sınıflandırmaya dayanmaktadır. Ülkede kast sistemi, beyazların, siyah Güney Afrikalılardan üstün olduğu varsayımına dayanmaktadır. 1990 lara kadar, beyaz güney Afrikalılar hükümeti, polisi ve askeriyeyi ırk ayrımı yaparak kontrol ettiler. Siyahlar vatandaşlık haklarının bütününden mahrum bırakıldı ve hastanelerde, okullarda, komşuluklarda, diğer hizmetlerde ırk ayrımı yapılarak sınırlandırıldı. Kast sisteminde evlilik sistemi endogamidir. Yani kişilere yalnızca kendi gruplarından evlenmeleri için izin verilir. Hindistan da aileler geleneksel olarak çocuklarının evlenecekleri eşini seçer. Güney Afrika da 1985 e kadar ırklar arası evlilik yasal değildi. Kültürel inanış, dinsel yasalar ve değerler kast sistemlerini devam ettirir. Hindistan da ana din olan Hinduizm, insanları ahlaki bir kural olarak çok çalışması gerektiğini ve kaderlerini kabul etmeleri gerektiğini öğreterek kast sistemini sağlamlaştırır. Hindistan da Kast sisteminin izleri 1949 da resmi olarak yasaklandı ancak hala etkisini göstermektedir. Görüldüğü gibi, tabakalaşmanın kapalı sistemlerinde, grup üyelikleri kalıtsaldır ve yapı içinde hareket (yer değiştirme) hemen hemen imkânsızdır.

16 2.1.2. Toplumsal Hareketliliğe Yarı Açık Zümre Sistemi Bu sistem kast ve kölelik kadar katı bir hiyerarşik düzene sahip değildi. Bu sistemde aşağı yada yukarı hareketlilik kısmen de olsa vardı. Bu sistem özellikle Avrupa da feodal çağda ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Bu sistem ayrıca Arabistan da, Güney Amerika da da görülmüştür. Zümre sistemi yasal düzenlemelerle onaylanarak meşrulaştırılmış, belirli haklar ve sorumluluklar verilerek oluşturulmuş katmandır. (Marshall,1999; 839) Yasalarla eşit olmayan zümreler oluşturuldu ve bu zümrelerin devamı sağlandı. Bu zümreler toplumda siyasi, dini, askeri ve ticari görevleri yerine getirmekteydi. Bu zümrelere örnek olarak zanaatkâr loncalarını ve rahipleri örnek verebiliriz. İnsanların görevlerini yerine getirmek şartı ile rahip yada zanaatkar olmalarının yolu açıktı. Buraya kadar ele aldığımız sistemler tarım ekonomisinin hâkim olduğu toplumlarda görülmekteydi. Bu toplumlardaki tabakalaşma sistemleri dini değerlerin ve geleneklerin etkisi altındaydı. 2.1.3. Toplumsal Hareketliliğe Açık Sistem Bu sistemde bireyler içinde bulunduğu pozisyonu her zaman değiştirme imkânına sahiptir. Yani tabakalar arası sınırlar çok esnektir. Kişi hangi tabakada bulunursa bulunsun tabakalar arasında dikey ve düşey olarak hareket edebilmektedir. Görece günümüz toplumlarında hakim olan sistem açık hareketlilik sistemidir.

17 2.1.3.1. Sınıf ve Statü Sistemi Sınıf sistemi diğer sistemlerden farklı olarak endüstriyel toplumlara özgüdür. Sınıf sistemi, kaynakların kontrolü ve insanların iş tipine dayanan bir tabakalaşma sistemidir (Kendall, 2001: 236). Kuramsal olarak sınıf sistemi, kast sisteminden daha açık bir sistemdir çünkü sınıflar arasındaki sınırlar kastlar arasındaki sınırlara göre daha az belirgindir. Sınıf sisteminde, statü tamamıyla edinilmiş olmaktan ziyade kazanılarak elde edilir. Sınıf sistemlerinde, insanlar nesiller arası veya nesil içi hareketliliğin ikisiyle de, aşağı veya yukarı statülere yer değiştirerek ailelerinden farklı statülerin üyesi olabilirler. Yatay hareketlilik insanlar pozisyon kaybettiği veya kazandığında sınıf yapısında değişiklik oluşturmayan kazanç da meydana gelir. Örneğin, bir insan daha fazla para, itibar ve saygınlık kazanabilir, fakat hala bir sınıftan diğerine hareket edemeyebilir. Buna karşılık, sınıf yapısında aşağı veya yukarı yer değiştirme dikey harekettir. Fakir bir anne babadan sonra hem kendi işini kuran hem de çok kazanan bir tüccar olan birisinin hayatı dikey ve nesiller arası hareketliliğe örnektir. Bizler bizim köklerimizin ötesinde hareket edebiliriz ve ebeveynlerimizden daha başarılı olabiliriz. İnsanlar aşağı statülere de hareket edebilirler. Bunun, iş kaybı, düşük maaş, bir işte sebat gösterememe, kendisinden daha az güç kaynağa sahip insanlarla evlenme gibi nedenleri olabilir (Kendall, 2001: 236). 2.2. TABAKALAŞMA KURAMLARI Niçin bütün toplumlar sosyal eşitsizlikle nitelendirilir? Bu soru her zaman insanların ilgisini çeker çünkü bu soru insanlık tarihi kadar eski bir sorudur. Bu soru ve soruna ilişkin tarih içerisinde biri birinden tamamen farklı iki cevap ortaya çıktı. İlki muhafazakâr görüş ki mevcut düzeni destekledi. Muhafazakârlar şunu savundular: toplumda yapılması gerekli işler için ödüllerin eşitsiz dağıtılması gereklidir. İkinci görüş ise radikallerdir. Radikaller

18 ise, mevcut düzenin çok ciddi eleştirisini yaptılar ve şunu iddia ettiler; sosyal eşitsizlik, değerli eşya/ mal ve hizmetler için bir mücadeleden ortaya çıkar. Tabakalaşmaya ilişkin görüşler ya muhafazakâr ya da radikal perspektiften kaynaklanır. Fonksiyonalist kuramın kökleri muhafazakârlar içerisinde yer almaktadır. Çatışmacı kuram olarak adlandırılanlar ise radikal gelenekten gelmektedir. Fakat daha sonra bu iki kuramı uzlaştırma çabası Lenski ve Ossowski nin sentezci bakış açısını ortaya çıkardı. İlk Sosyologlar sınıfın tanımı ve tabakalaşma ölçeklerinin tespit edilmesi sorunları ile uğraştı. Tabakalaşma kuramına Karl Marx ve Max Weber in yaptığı katkı, konunun gelişimini ve gelişim yollarını belirlemiştir. Bu iki sosyologun açtığı yolu takip edenler olduğu gibi yeni yollarda ortaya çıkmıştır. 2.2.1. Çatışmacı Kuramlar Çatışmacı kuram ise 19. yüzyılın radikal geleneğine bağlı olarak toplumsal tabakalaşma sistemlerini dinamik ve eleştirel bir yaklaşımla ele almaktadır. Çatışmacı kuramın sistemleştiricisi K. Marx tır. Çatışmacı kuramın varlık sebebi kapitalizm ve onun gelişim aşamalarıdır. Marx ve izinden gidenlere göre; toplumsal değişimin aracı sınıf ilişkilerinde yeralan içsel antagonizmalardır ve bu nedenle de sınıf aidiyetini belirleyen faktörlerin ortaya konulması zorunludur. Onlara göre, toplumsal sistemler toplumun kendini yenilemesi, geliştirmesi, değiştirmesi yönünde onu zorlayan bir dinamizmi zorunlu hale getirir. Toplumsal sistemlerin doğasında uyum ve eşgüdüm değil, tam tersine çatışma vardır. Bu çatışma, çatışan gruplardan biri için belli bir alanda yeni bir düzenin oluşumunu amaçlanmaktadır. Çatışmacı kuramın temel kabulleri:

19 a. Tabalaşma evrensel olabilir fakat ne kaçınılmaz nede gereklidir. b. Güçlü gruplar tabakalaşma sistemini kendi yararlarına şekillendirirler. c. Tabakalaşmanın kaynağı grup çatışması ve rekabetidir. d. Tabakalaşma egemen sınıfların değerlerini yansıtır. e. İş ve ödül haksız bir şekilde dağıtılır. f. Tabakalaşma toplum ve üyelerinin görevlerini yerine getirmelerine engel olur. (Kendall,2001:261) Karl Marx: Karl Marx a göre, bir kişinin sınıfına karar vermek için, işteki pozisyonuna veya üretimi araçları ile ilişkisine bakmak gerekmektedir. Marx, sınıf kavramında antagonistik sınıf ilişkileri varsayımına dayanmaktadır. Endüstri öncesi toplumlarda, köle sahipleri köleleri sömürür, lordlar serfleri sömürür. (Wright,1997). Marx kapitalist toplumların iki sınıftan oluştuğunu öne sürdü: Kapitalistler ve işçiler. Kapitalist sınıf (burjuva) üretim araçlarına sahip olanlardan oluşur. Örneğin, fabrikalar ve madenler için arazi ve sermaye gereklidir. İşçi sınıfı (proleterya) hayatta kalmak için ve yeterli para kazanmak için üretim araçları sahiplerine emeklerini satmak zorunda olan gruptur. Marx a göre, sınıf ilişkileri eşitsizlik ve sömürüyü gerektirir. İşçiler, ürettikleri şeyin değerinin altında ücret ödeyen kapitalistlerce sömürülmektedir. Marx, işçi ve kapitalist sınıfın maddi kazançlarındaki aşırı farklılıklar yüzünden aralarında derin bir düşmanlık olduğuna inanmaktadır. Marx ın iddiasına göre, sömürü iki düşman sınıf arasında devam edegelen ilişkileri kapsar. Bu iki sınıf sömürülenlerin sömürenlere itaat etmesine dayanan bir seri sosyal ilişkiler yumağıdır.

20 KAPİTALİST Üretim Araçlarına Sahip Olanlar Ve Kontrol İŞÇİLER Maaş için çalışan işçiler Sermaye vasıtasıyla servet elde eldenler U i il M ki l t ih dil Şekil 1. Marx a Göre Sınıfsal Ayrım Sürekli sömürü, işçilerin düşman haline getirilmesini arkadaşlığın bozulmasını netice verir. Güçsüzlük hissi, diğer insanlara ve kendisine karşı yabancılaşma meydana gelir. Marx ın bakış açısında, kapitalist sınıf, sömürüyü üreten ve var olan sömürge sistemini geniş bir alana yayarak devamını sağlar. Toplumdaki etkili olan kurumlar olan sosyal enstitüler, kiliseler, okullar ve hükümeti kontrolüyle sınıf yapılanmasının devamını sağlarlar. Marx, kapitalist sınıf tarafından işçilerin sömürülmesinin sonuçta sınıf çatışmasına yol açtığını öne sürdü. Marx a göre işçiler kapitalistlerin onlara baskı ve zulüm yaptıklarını anladıklarında, yani sınıf şuuruna sahip olduklarında kapitalistleri ve onların sosyal ajanlarını yıkacaktı ve bu kapitalizmin sonu olacaktı. İşçiler hükümet yönetimini ele geçirecekti ve sınıfsız bir toplum olan sosyalist toplum meydana gelecekti.

21 Niçin Marx ın ifade ettiği işçi devrimi olmadı? Sosyolog Ralf Dahrendorf a göre, kapitalizm direnebildi çünkü Marx ın zamanından beri kapitalist ilişkiler anlamlı şekilde değişti. Kapitalistler, uzun süre fabrikaların hem sahibi hem kontrolcüsü (üretimin kontrolcüsü) olamadılar. Bugün, sahiplik ve kontrol geniş oranda birbirinden ayrıldı. Örneğin; Uluslar arası şirketleri birçok tüccar, esnaf tarafından sahiplenilirken, memurlar ve müdürler tarafından işletildi. Benzer şekilde, işçilerin çoğu halinden memnun olmalarına karşın yaşam standartlarında yapılan iyileştirmelerle daha iyi standartlara sahip oldular. Yüksek yaşam standartlarına sahip oldukları bir sistemde işçilerin isyanıyla uğraşılması ihtimali de azaldı.( Wright,1997) 2.2.2. Fonksiyonalist Kuram Sosyologlar Kingsley Davis ve Wilbert Moore a göre eşitsizlik, sadece kaçınılmaz değil ayrıca toplumun sorunsuz işleyişi içinde gereklidir. Sosyal eşitsizliğin en açıklayıcı işlevsel açıklaması olan Davis-Moore kuramı, aşağıdaki gibi özetlenebilir: a. Tabakalaşma evrensel, gerekli ve kaçınılmazdır. b. Toplumsal ihtiyaçlar tabakalaşma sistemini biçimlendirir. c. Tabakalaşma, toplumsal yapıyı oluşturan bütün statülerin yerine getirdiği ihtiyaçlardan doğar. d. Tabakalaşma genellikle bir toplumda hâkim değerleri yansıtır. e. İş ve ödül adil dağıtılır. f. Tabakalaşma toplumun ve üyelerinin görevlerine en uygun şekilde kolaylaştırır. ( Kendall,2001:260) Fonksiyonalist perspektif tabakalaşmanın topluma faydalı olduğu için var olduğunu söyler. 1945 te Kingsley Davis ve Wilbert Moore o yıla kadar diğer sosyologlar tarafından yapılan çalışmaları toparlayarak sistemleştirdiler. Davis ve Moore yukarıdaki temel kabullerden de anlaşılacağı üzere sınıfsız hiçbir toplum olmadığından hareketle, tabakalaşmanın hem gerekli hem de evrensel olduğunu tartıştılar. Onların bakış açısına göre bütün toplumlar da

22 tabakalaşma gereklidir. Çünkü toplumsal yapıyı statüler meydana getirir ve bu mevkilerle ilgili görevlerin yerine getirilmesinde tabakalaşma motive edici bir etkiye sahiptir. (Kendall,2001:260) Fonksiyonalistler, eşitsizlik olgusunu genel olarak toplumların tüm kesimleri için ele alındığında toplumsal düzenin kendi doğasından ileri geldiğini iddia ederler hatta daha da ileri giderek onun, işlerlik koşullarının bir gereği olarak ya da zorunlu bir sonucu olarak değerlendirirler. Onlara göre, toplumun kendine göre bir takım gereksinimlerini karşılama zorunluluğuna bağlı olarak gelişen doğal bir süreçtir. Diğer yandan toplumsal ve ekonomik işbölümüne bağlı olarak toplum üyelerinin işlevsel olarak farklılaşmaları sonucu ortaya çıkmıştır ve bu sonuç, üstlenilen fonksiyonların önem derecelerine göre bir toplumsal mertebelenme ortaya çıkarmıştır. Fonksiyonalistler, toplumda en önemli konumların en yetenekli ve vasıflı kişilerce elde edilmesini doğal ve adil bir süreç olarak görmektedirler. (Özkalp, 2004: 138) Kendall a göre; Davis ve Moore un üst mertebeleri açıklarken doktorluğu, kuramlarının açıklanmasında örnek olarak kullanırlar. Doktorlar toplum için çok önemlidir ve uzun süreli bir eğitim alırlar, fakat bireyler hiçbir teşvik olmadığı halde yıllar süren pahalı ve stresli bir tıp eğitiminden geçmek konusunda heveslenmektedirler. Davis-Moore, sosyal sınıflandırmanın meritokrasi ile ortaya çıktığını savunur. Meritokrasi, insanların bütün konumlara yetenekleri ve ehliyetleri temel alınarak yerleştirildiği bir hiyerarşidir. (2001: 260-261) Eleştirmenler, David- Moore kuramının mirastan elde edilen servete ve kuşaklararası aile statüsüne dayalı eşitsizliği göz ardı ettiğini ileri sürmektedirler (Kendall, 2001: 260). Kuram ekonomik ödüllerin ve prestijin insanlar için geçerli tek motivatör olduğunu savunur ve kendini gerçekleştirme gibi diğer içsel durumları hesaba katmaz (Kendall, 2001: 260). Ayrıca bu çeşit bir ödül sisteminin, en nitelikli insanların en yüksek konumlara gelmesini nasıl garantilediğini de tam olarak açıklayamaz.

23 2.2.3. Weber in Servet, Statü ve Güç Sistemi Max Weber in sınıf analizi kapitalizmin ilk teorilerinee dayanır. Weber için 19. yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılında başlarında yaşamak bürokraside ve endüstriyel kapitalizmde meydana gelen değişiklikleri göstermek için eşsiz bir pozisyon oldu. Weber kapitalizmin zaman içerisinde nasıl değiştiğini görmek için Marx tan daha şanslıydı. Weber, birey ve grup davranışlarını anlamada ekonomik faktörlerin önemli olduğu konusunda Marx ın fikirlerine katılmaktadır. Buna rağmen, Weber sınıf yapısı içinde insanların kategorilere yerleşmelerini tanımlamada hiçbir faktörün tek başına yeterli olmadığını vurguladı. Weber için, önemli sosyal kaynaklara (ekonomik, sosyal statü, politik güç gibi) sahip insanları incelemek için insanların hayat tarzına bakmakk gerekmektedir. İnsanların kategorilerine kararr vermede yaşam şartlarının önemine dikkat çeken Weber, servet, prestij ve güç arasındaki ilişkiyi yansıtan sosyal tabakalaşmaya çok boyutlu bir yaklaşım geliştirdi. Şekil 2. Weber'in Tabakalaşmaya Üç Boyutlu Yaklaşımı

24 Sınıf yapısının bu boyutlarının analizinde, Weber gerçek (reel) insanın spesifik sosyal kategorisindense ideal tip olarak sınıf kavramını inceledi. (Kendall, 2001: 241) Servet insanın veya ailenin ekonomik mal varlığıdır. Gelir ise, kişinin çalışmasının karşılığı ve gelir üreten mal varlığının bütününün değeridir. Weber aynı sınıfta benzer düzeyde gelir ve servete sahip olan insanları aynı kategoriye yerleştirdi. Weber e, müteşebbis girişimcileri (zengin bankacılar, gemi sahipleri, profesyoneller ve benzer finansal kaynaklara sahip tüccarlar) imtiyazlı ticari sınıf olarak tanımladı. Aynı zamanda rantiyeciler (birinin sırtından geçinen varlıklı bireyler) sınıfını tarif etti. Weber e göre, müteşebbisler ve rantiyeciler ortak özelliklere sahiptir. İkisi de, pahalı tüketim eşyalarını satın alabilir, servet ve mal kazanmak için diğer insanları sömürür. Weber maaş için çalışanları 2 gruba ayırır; orta sınıf ve çalışan sınıf. Orta sınıf ofiste çalışan işçiler, kamu memurları, müdürler ve profesyonellerdir. Çalışan sınıf ise vasıflı, yarı vasıflı ve vasıfsız işçilerden oluşur. Prestij, bireyin toplumsal statüsüne başka insanların gösterdiği itibar veya saygıdır. Şöhret, saygı, dürüstlük, hürmet prestij in en genel formlarıdır. Weber aynı prestij seviyesini paylaşan insanların servet seviyelerine önem vermeyerek aynı statü gruplarına ait olduğunu öne sürmüştür. Güç, diğerlerinin arzusu hilafına kendi hedeflerine ulaşma yeteneğidir. Güçlüler kendi menfaatleri için toplumu şekillendirmektedirler (Kendall, 2001: 241). Modern toplumlarda toplumsal güç bürokrasi tarafından kontrol edilir; bireysel güç ise kişinin bürokraside ki pozisyonuna bağlıdır. Weber e göre, modern bürokrasinin gücü sosyal eşitsizliği azaltacak olan işçi devriminden bile çok daha güçlüdür. (Kendall, 2001: 242) Servet, statü ve güç insanları yukardan aşağıya toplumsal katmanlara ayıran ölçütlerdir. Bireyler boyutlardan birinde üst tabakada iken diğerinde alt tabakada olabilirler. Örneğin insanlar çok zengin olabilirler ama çok az politik

25 güce sahip olabilirler. İnsanlar statüye sahip olabilir fakat zengin olmayabilir. Weber e göre insanlar üç boyutlu yaklaşımın hepsinde herhangi bir mevkide bulunabilir. Sosyologlar sıklıkla sosyoekonomik statü (SES) terimini kullanırlar. SES, bireylerin, ailelerin veya ev halkının sınıfsal konumuna karar vermeyi sağlayan iç içe geçmiş ölçütler bütünüdür. Sınıfsal konuma karar vermeyi sağlayan ölçütler ise eğitim, meslek ve gelirdir. 2.2.4. Sentezci Kuram Lenski nin sentezci tabakalaşma teorisi adından da anlaşılacağı gibi hem Çatışmacı kuramdan hem de Fonksiyonalist kuramdan kendileri açısından ortak olduğunu düşündükleri yönlerini almak suretiyle yeni bir teori oluşturma konusundaki görüşleridir. a. Tabakalaşma genel bir olgudur fakat bir bölümü kaçınılmaz ve gerekli değildir. b. Bir toplumun ihtiyaçlarının türü onun tabakalaşma sistemini şekillendirir. c. Tabakalaşma sosyal statülerin yerine getirdiği ihtiyaçlardan ve grup rekabetinden, grup çatışmasından meydana gelir. d. Tabakalaşma hem toplumsal değerleri hem de güçlü grupların değerlerini yansıtır. e. Bazı işler ve ödüller adil dağıtılmasına rağmen çoğu adil değildir. Tabakalaşma toplumun fonksiyonlarını bazı yönlerini kolaylaştırırken diğer yönlerine fonksiyonlarına engel olur. (Kendall, 2001: 260) Bu görüşte olanların önde gelenleri Polonyalı G: Lenski ile Ossowski dir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TABAKALAŞMA OLGUSU VE KAVRAM TARTIŞMALARI Bu bölümde tabakalaşma olgusunun genel özelliklerinin, olguyu açıklamada kullanılan temel kavramlar ve bu kavramların farklı kullanım manalarının tespiti, Cumhuriyet dönemi Türkiye si tabakalaşma araştırmalarının anlaşılması için gerekmektedir zira tabakalaşma analizlerinde kullanılan kavramlar her bir kuram tarafından farklı özelliklerle tanımlanmaktadır. Bu bölümdeki başlıklar Başak ın (1995: 28-46) kavram tartışmalarının nedenlerine ait tasnifinden alınmıştır. 3.1. TABAKALAŞMA İLE İLGİLİ KAVRAMLAR İnceleme konumuz olan olgu, kuramsal yaklaşımlar tarafından farklı kavramlarla ifade edilmiş ve farklı anlamlar yüklenmiştir. Türkiye nin Cumhuriyet dönemi tabakalaşma sistemine ilişkin görüşlerin kavramsal analizinin doğru, tutarlı olarak yapılabilmesi olguyla ilgili diğer kavramların da bir dökümünün yapılmasını gerektirmektedir. 3.1.1. Tabakalaşma Olgusuna İlişkin Kavramların Gerekliliği Bütün bilimsel çalışmalar işe başlarken ey okuyucu, sen bu çalışmayı okurken sakın yanlış anlama ve unutma! Ben bazı kavramların içeriğini şu şekilde tanımlıyorum der; ve bir kavramsal şema sunar. Bizde çalışmamız içerisinde geçecek olan temel kavramları belirterek tanımlayacağız. Bilindiği üzere bilim, kavramlar üzerinden ilerler, aktarılır, öğrenilir ve yapılır. Bir malumat yığınının bilimsel bilgi haline gelmesi ele alınan nesne veya olgunun

27 tanımlaması, kavramsallaştırması ve kuramsal bir çerçeveye oturtulabilmesi ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle kavramlar mutlaka ayrıntılı bir şekilde tanımlanmalıdır. Kavramsal bir yapı olmaksızın bir kuram oluşturabilmek de mümkün değildir. Bilimlerde kavram, bir kuramdan daha aşağı bir soyutlama düzeyinde bulunan temel kabullerin de temelinde yer almakla birlikte, kuramlar ön kabullerden meydana geldiği için, kuramın ve dolayısıyla temel kabullerin çok temelli bir parçasını meydana getirir. Bilimsel faaliyet benzerlik ve farklılıklar arasındaki karmaşık etkileşimlerin arkasındaki değişmeyen benzerlikler ve etkileşimlere soyutlama yoluyla ulaşmaya çalışır. (Dikeçligil,2002;4) Herhangi bir kuramın en temelinde kavramlar seti yer alır. Kavramlar setinden de önermeler oluşturulur. En nihayetinde bir kavram, bir olayı (algılarımızı ve deneyimlerimizi adlandırma ve sınıflandırmada kullandığımız bir etiketi) temsil eden bir sözcük veya simge ya da özel vakalardan genelleştirilmiş bir soyut düşüncedir. (Wallace, Wolf;2004:6) bu nedenle bir kurama ait anahtar kavramlar sosyokültürel yapıya ait görünenlerin altındaki görünmeyenleri yani gözden kaçanları ya da görünmeyenleri ortaya çıkarma işlevi görür. Bilimsel bir araştırmada birbirinden ayrılması gereken üç düzey vardır. Tanımlama düzeyi, sınıflandırma düzeyi ve açıklama düzeyi. (Duverger, 1980:135) Tanımlama düzeyi, insan zihninin doğası gereği algılar arasında ilgilendirme ve sınıflandırma prensibinin bir uzantısını teşkil eder. Tanımlama, zihin algıladığı sonsuz sayıdaki olay, olgu ve nesnelerin ilişkilerini netleştirir ve diğer olay, olgu ve nesnelerle olan farklılıklarına dayanarak içeriğini belirler fakat bu süreç yaşanılan yere ve zamana göre farklılık arz edeceği için sübjektiflik taşıyacaktır. Bu şekildeki bir tanımlama ile bilimsel iletişim gerçekleştirilemez. Bunun için objektif bir tanımlama gereklidir. Tanımlama bir fikir veya terimin özelliklerini belirtilerek diğerlerinden ve benzerlerinden farklılıklarının belirtilmesidir.

28 Sınıflandırma düzeyi, bilimsel faaliyet olgular dünyasının sınıflandırılmasını da gerektirmektedir. Sınıflandırma işlemi ortak özelliklere, karakteristiklere, niteliklere sahip olan şeylerin toplamıdır. Ortak özellik ya da nitelikleri olan şeylerin oluşturduğu bir gruptur. Bu grup kendilerini başka şeylerden ya da olay kümelerinden ayırmakta ayrım işlevi gören bir takım ortak özellik ya da nitelikleri paylaşan şeylerin ya da olayların kategorisini gösterir. Sınıflandırma işlemi iki amaca göre yapılır. Bunlardan birincisi pratik amaçla yapılan sınıflamada işe yaramayan özellikler göz ardı edilir ve yararlı özellikler ön plana çıkarılır. İkincisi bilgisel amaç, nesnelerin gerçek özelliklerine yönelmektir. Konu ya da nesnelerin tüm özelliklerini göz önünde tutan, ideale yakın bir sınıflama olabilmesi için, özelliklerin birbirine bağlanacak, konu ya da nesnelerin tümünde ortak olacak şekilde seçilmesidir. (Cevizci, 2001: 849) Bu yüzden kavramlar olguları hem nitelik hem de niceliklerini yansıttıkları oranda gerçekliği kavrayabilme gücümüzü artırır. Açıklama düzeyi, tıpkı cümle kurmak için kelimelerin bir araya getirilmesi gibi, kavramlar da, önermeler oluşturmak ya da tam ve eskizsiz bir düşünce oluşturmak için bir araya getirilir. Bu nedenle diyebiliriz ki kavram bir kelimeye yüklenmiş, bir sözcükte toplanmış bir bilgiyi ifade eder. Bu nedenle bir kavram işaret ettiği olay, olgu veya nesne hakkındaki bilgilerimiz arttıkça, hacmi durmadan artan bir depo gibidir. Bu bakımdan kavram, dilde hiçbir zaman tam olarak ifadesini bulamayan bir potansiyele sahiptir. (Cevizci, 2001: 548) 3.1.2. Tabakalaşma İle İlgili Kavramlar Konusundaki Problemler Toplumsal tabakalaşma, sınıf, sosyal sınıf, statü kavramları ve bu aileden türeyen kavramlar sosyal bilimlerde en çok başvurulan kavramlar olmasına karşın üzerinde en çok tartışılan ve henüz ikna edici bir tanımı

29 yapılmamış olan toplumsal sınıf kavramı toplumsal ilişkileri tanımlamakta kullanılan kavramlar arasında en belirsiz olanıdır (Scase,2000;9). Sosyolojiye bilim hüviyeti kazandıran kuramcıların sınıf ya da tabakalaşma kavramını analizlerinin temel birimi olarak kullanmaları bu kavrama sosyolojide merkezi önem kazandırmıştır. İlk kuramcılarda ve takipçilerinde sınıf ya da tabakalaşma kavramına dayanmadan ilerleyen tartışmalar eksikli kabul edilmiştir. İlk kuramcıların sınıf kavramını tanımlamamış olması, takipçilerinin kavramı tanımlama çabasını getirmiş. Sınıf veya tabakalaşma kavramlarını hem terminolojide hem de tanımında fikir birliği sağlanamaması sebebiyle belirsizlik devam etmektedir. Günümüzde sınıf veya tabakalaşma ya da bu aileden gelen kavramları tanımlamaya yönelik her çaba var olan karmaşayı daha da katmerlendirmektir. Tabakalaşma konusundaki kavram kargaşasını aynı olguların farklı kavramlarla veya farklı tanımlanmış kavramlarla ifade edilmesi değil; sosyal bilimcilerin kendi kavramlarını net olarak sergilememiş olmalarıdır. (Dikeçligil,1998;25) Sosyolojinin ilgi alanı olan toplumun, birbiri içine geçmiş çok boyutlu yapısı gereği ve sosyal bilimcinin farklı algılama biçimleri, farklı bakış açılarının sonucu olarak çeşitli kuramların olmasından dolayı; olgunun farklı kavramsallaştırılması kaçınılmaz olmuştur. Bu sorunun aşılması için sosyal bilimcilerin araştırma yöntemlerinin dayandığı temel kabulleri ile kavramlarını tanımları gerekmektedir. 3.1.2.1. Tabakalaşma İle İlgili Kavramların Günlük Dilde Kullanım Yaygınlığı Bloch, (1998;29) kavramların dikkatsiz kullanımına ilişkin kelimelerin çok kullanılan para gibi; elden ele geçmesi sonucu etimolojik özelliklerini yitirirler demektedir. Sosyal bilimlerin muzdarip olduğu bir konudur kavram