The Relation between Financial Openness and Economic Growth: Asymmetric Causality Test

Benzer belgeler
Finansal Dışa Açıklık ile Ekonomik Büyüme İlişkisi: Asimetrik Nedensellik Testi Sonuçları

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*)

TÜRKİYE DE REEL DÖVİZ KURU İLE KISA VE UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ İLİŞKİSİ

Hisse Senedi Fiyatlarıyla Yabancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

TÜRKİYE DE ELEKTRİK TÜKETİMİ, İSTİHDAM VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1,

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

Reel Kesim Güven Endeksi ile İMKB 100 Endeksi arasındaki dinamik nedensellik ilişkisi

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

Tüketici Güveni ve Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Türkiye Örneği (2004: :01)

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

Türkiye de Kırmızı Et Üretiminin Box-Jenkins Yöntemiyle Modellenmesi ve Üretim Projeksiyonu

YAPISAL KIRILMA DURUMUNDA SAĞLIK HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR UYGULAMA

Türkiye de Petrol Tüketimi İle Reel GSYİH Arasındaki Uzun Dönem İlişkinin Johansen Eş-Bütünleşme Yöntemi İle Analiz Edilmesi

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

Satın Alma Gücü Paritesinin Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan İçin Geçerliliği: Birim Kök ve Eşbütünleşme Analizi

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN WAGNER VE KEYNES HİPOTEZİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

Mevsimsel Kointegrasyon Analizi: Güney Afrika Örneği. Seasonal Cointegration Analysis: Example of South Africa

BRIC Ülkeleri ve Türkiye Arasındaki Sermaye Piyasaları Entegrasyonunun Parametrik ve Parametrik Olmayan Eşbütünleşme Testleri ile Analizi

İMKB NİN LATİN AMERİKA BORSALARIYLA İLİŞKİSİ ÜZERİNE ÇOK DEĞİŞKENLİ GARCH MODELLEMESİ

YÜKSEK ENFLASYON ENFLASYON BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR MU?

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

İhracat ve İthalatın Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

Erkan Özata 1. Econometric Investigation of the Relationships Between Energy Consumption and Economic Growth in Turkey

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

TÜRKİYE DE KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ASİMETRİK NEDENSELLİK TESTİ İLE ANALİZİ

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

İthalat-İhracat-Döviz Kuru Bağımlılığı: Bootstrap ile Düzeltilmiş Nedensellik Testi Uygulaması

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

Enflasyonun Borsa Performansı Üzerindeki Etkisi

Turizm Talebi ve Döviz Kuru Şokları: Türk Turizm Sektörü İçin Ekonometrik Bir Analiz

BANKA KREDİ PORTFÖYLERİNİN YÖNETİMİNDE ÖDEMEME RİSKİ ANALİZİ: KALMAN FİLTRESİNE DAYANAN ALTERNATİF BİR YÖNTEM ÖNERİSİ

ENFLASYON BELİRSİZLİĞİ İLE PAY SENEDİ GETİRİSİ VE VOLATİLİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

ULUSAL HİSSE SENETLERİ PİYASASI NDA ETKİNLİK

Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Dönemi

THE RELATIONSHIP BETWEEN TRADE OPENNESS AND ECONOMIC GROWTH; THE CASE OF TURKEY

Asymmetric Relationship Between Consumer Loans and Money Velocity: An Application On Turkey

İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI NDA EŞHAREKETLİLİK VE ASİMETRİK AYARLAMA

Anahtar Kelimeler Harvey Testi, Doğrusallık, Finansal Piyasalar, Etkin Piyasa Hipotezi.

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

Araştırma Makalesi. Selçuk Üniversitesi Selçuk Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi 26 (2): (2012) ISSN:

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

YAPISAL KIRILMALAR VE KARBON EMİSYONU: KITA AVRUPA ÜLKELERİ İÇİN AMPİRİK BİR UYGULAMA. Ali ACARAVCI

Türkiye nin Kabuklu Fındık Üretiminde Üretim-Fiyat İlişkisinin Koyck Yaklaşımı İle Analizi

Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliğinin Çoklu Yapısal Kırılmalı Eşbütünleşme Yöntemi ile Sınanması

Long memory and structural breaks on volatility: evidence from Borsa Istanbul

ENFLASYON-BÜYÜME SÜRECİNDE SABİT SERMAYE YATIRIMLARI

Türkiye de Büyükbaş Hayvan Sayıları ve Nüfus Arasındaki Nedensellik İlişkisi. Şenol Çelik

Yaz Saati Uygulaması Anomalisinin İMKB 100 Endeks Getirisine Etkisinin Test Edilmesi

Türk Sermaye Piyasasında Fiyat ve İşlem Hacmi İlişkisi: Zamanla Değişen Asimetrik Nedensellik Analizi

Büyüme ve İstihdam Arasindaki İlişki: Türkiye Örneği. The Relationship between Growth and Employment: The Case of Turkey

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ:

EKONOMİK PERFORMANS VE BÜROKRASİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Finansal İstikrarın Bankacılık Sisteminin Borç Verme Politikaları Üzerindeki Etkisi: 2008 Küresel Krizi Çerçevesinde Türkiye Üzerine Bir İnceleme

TÜRKİYE DE FAİZ, DÖVİZ VE BORSA: FİYAT VE OYNAKLIK YAYILMA ETKİLERİ

KOŞULLU DEĞİŞEN VARYANS MODELLERİ İLE TÜRKİYE ALTIN PİYASASI ENDEKSİ VOLATİLİTELERİNİN TAHMİN EDİLMESİ

Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (31) 2015,

Para Talebinin Belirleyenleri ve İstikrarı Üzerine Bir Uygulama: Türkiye Örneği

DÖVİZ KURU VE HİSSE SENETLERİ FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ

TÜRK EKONOMİSİNİN ENERJİ BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE BİR EŞ-BÜTÜNLEŞME ANALİZİ A CO-INTEGRATION ANALYSIS ON THE ENERGY DEPENDENCY OF THE TURKISH ECONOMY

TÜRKİYE DE CARİ İŞLEMLER DENGESİ VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİ. Özet. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, Cari Denge.

İMKB 100 endeksindeki kaldıraç etkisinin ARCH modelleriyle iki alt dönemde incelenmesi

Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2014, Cilt: 7, Sayı: 2, s

HİSSE SENEDİ PİYASALARINDA SÜRÜ DAVRANIŞI: BİST TE BİR ARAŞTIRMA HERDING IN STOCK MARKETS: A RESEARCH IN BIST Bahadır ERGÜN Hatice DOĞUKANLI

TÜRK KATILIM BANKALARININ FON KAYNAKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE BU BANKALARIN KLASİK BANKALARLA İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA 1

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Paper prepared for the EY International Congress on Economics I "EUROPE AND GLOBAL ECONOMIC REBALANCING" Ankara, October 24-25, 2013

The Roles of Financial Factors on the Real Money Demand: Turkey Case

TÜRKİYE DE DÖNEMİNDE KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÜCRETLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR UYGULAMA

Türkiye de Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkilerin Ekonometrik İncelemesi. Erkan Özata *

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası nda haftanın günü etkisi ve Ocak ayı anomalilerinin ARCH-GARCH modelleri ile test edilmesi

Transkript:

MPRA Munich Personal RePEc Archive The Relaion beween Financial Openness and Economic Growh: Asymmeric Causaliy Tes Durmuş Çağrı Yıldırım and Emrah İsmail Çevik Namık Kemal Universiy, Namık Kemal Universiy March 2017 Online a hps://mpra.ub.uni-muenchen.de/80472/ MPRA Paper No. 80472, posed 5 Augus 2017 13:44 UTC

Finansal Dışa Açıklık İle Ekonomik Büyüme İlişkisi: Asimerik Nedensellik Tesi Durmuş Çağrı Yıldırım a ve Emrah İsmail Çevik a a İkisa Bölümü, Namık Kemal Üniversiesi, Tekirdağ / Türkiye Öze: Bu çalışmada finansal serbesleşme süreci ile birlike oraya çıkan finansal dışa açılmanın Türkiye ekonomisi üzerindeki ekisi 1993-2016 yılları için ampirik olarak araşırılmışır. Çalışmada ekonomik büyüme değişkeni reel GSYİH serisinden elde edilmişir. Finansal dışa açıklık değişkeni ise Aizenman (2004) arafından yapılan anıma göre oluşurulmuşur. Çalışmada değişkenler arasındaki dinamik ilişki geleneksel Granger nedensellik esi ve Haemi-J (2012) arafından gelişirilen asimerik nedensellik esi ile araşırılmışır. Simerik nedensellik esi sonucu GSYİH den finansal dışa açıklık oranına yönelik nedensellik ilişkisini gösermekedir. Asimerik nedensellik esi sonuçları ise, ekonomik daralmanın finansal açıklık oranını poziif yönde, ekonomik genişlemenin ise finansal açıklık oranını negaif yönde ekilediğini gösermekedir. Anahar Kelimeler: Finansal açılık, GSYİH, asimerik nedensellik The Relaion beween Financial Openness and Economic Growh: Asymmeric Causaliy Tes Absrac: The aim of he sudy is o examine he effecs of financial openness on Turkey economy for he periods of 1993-2016. We consider real GDP for economic growh variable in he sudy and financial openness variable is calculaed regarding o definiion by Aizenman (2004). We employ boh Granger causaliy es and asymmeric causaliy es proposed by Haemi-J (2012) o deermine dynamic relaion beween economic growh and financial openness. We find bidirecional causal link running from economic growh o financial openness according o symmeric causaliy es resul. Asymmeric causaliy es resuls sugges ha financial openness is posiively affeced from economic conracion and economic growh effecs financial openness as negaively. Keywords: Financial openness, GDP, asymmeric causaliy JEL Codes: E44, C32 1. Giriş Büyümenin kaynakları araşırıldığında karşımıza birçok fakör çıkmakadır. Diğer bir ifade ile birçok fakör, büyümenin bileşenlerini oluşurmakadır. Bu fakörlerden biri, rekabeçi ve ekin bir piyasa modeli üzerine inşa edilen ikisa eorisinden oraya çıkan ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı poziif ekilediği düşünülen finansal açıklıkır (Frazscher ve Bussiere, 2004). Klasik okul, finansal gösergelerin reel hasıla için yansız olduğunu ifade ederken Keynesyen ve Monearis okullar ise finansal gösergelerin reel sekörü ekilediğini varsaymakadırlar. Keynesyen ve Monearis okulun varsayımı, finansal piyasalardaki gelişmeler ile kredi akışı arasındaki ilişkilere dayandırmakadırlar. Örneğin borçlanma oranlarındaki değişimden öürü oraya çıkan kredi hacmindeki arış, yaırımları, yuriçi ükeimi ve kamu harcamaları üzerindeki arışa yol açarak reel hasılayı arıracakır. Dünya ekonomisindeki gelişmeler Monearis ve Keynesyen okulların haklılığını gösermekedir. Finansman poansiyel hasılanın gerçekleşirilmesi için önemli bir gereklilikir (Oyovwi ve Eshenake, 2013). Finansal piyasaların sağlıklı işlemesi durumunda gerçekleşirdikleri işlevler, ülkelerin ekonomik büyüme kalkınmasına önemli kakıda bulunabilmekedirler. Bu alanda yapılan çalışmalar incelendiğinde, rekabeçi ve ekin şekilde işlevlerini yerine geiren finansal piyasalar büyüme ve kalkınma üzerinde poziif bir ekiye sahip olmakadır. Rekabeçi ve ekin piyasa yaklaşımı üzerine kurulan modeller, finansal açıklığın sermaye ahsisinin ekinliğini arırarak ekonomik büyümeyi arıracağını ifade emekedir. Diğer yandan piyasa aksaklıkları, finansal serbesleşme ile refah kaybına neden olabilmekedir. Piyasa Noe: This paper has been prepared for publicaion in Finans Poliik & Ekonomik Yorumlar. The proper ciaion for his work would be: YILDIRIM, Durmuş Çağrı ve ÇEVİK, Emrah İsmail, Finansal Dışa Açıklık İle Ekonomik Büyüme İlişkisi: Asimerik Nedensellik Tesi Sonuçları, Finans Poliik & Ekonomik Yorumlar 2017 Cil: 54 Sayı: 625, 41-52.

aksaklıkları için eksik ya da asimerik bilgi ve ahlaki riziko (moral hazard) örnek olarak göserilebilir (Sigliz 2000). Diğer yandan poliik fakörler de piyasa aksaklıklarına neden olabilmekedir (Bhagwai 1998). Finansal gelişmişlik seviyesi ve ekonomik büyümeyi ele alan ilk çalışmalar, finansal piyasaların ve kurumların ekonomik büyüme üzerinde ekili olduğu vurgulanmakadır (Gurley ve Shaw, 1955, 1967; Gerschenkron, 1962; Goldsmih, 1969). Gurley ve Shaw, finansal sekör ile ekonomik gelişme arasındaki ilişkiye ilk defa dikka çekmesine rağmen, finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasında bir nedensellik ilişkisinin olup olmadığına veya varsa bu nedensellik ilişkisinin yönünün ne olacağına ilişkin herhangi bir yorum yapmamakadır. Parick (1966), finansal sekör ile ekonomik gelişme arasındaki ilişkiyi ilk defa kavramlaşırarak ele almış ve finansal sekör ile ekonomik gelişme arasındaki nedenselliğin iki farklı şekilde olabileceğini ifade emişir. Buna göre; alep izleyici (demand-following) ve arz öncüllü (supply-leading) kavramlarını kullanarak açıklamışır. Talep izleyici durumda, reel sekördeki gelişmelerin sonucunda oluşan alebi karşılamak için finansal sekörün gelişmesini ifade emeke, arz öncüllü durumda ise, finansal sekörün kurumsal olarak gelişmesinin ekonomik büyümeyi uyaracağı şeklinde açıklamakadır. Bekaer, Harvey ve Lundblad (2005) finansal açıklık ve büyüme arasında kuvveli bir ilişkinin varlığından söz emekedirler. Finansal açıklık ve ekonomik büyüme arasında yapılan ampirik analizlerde, nedensellik ilişkisinin ek yönlü olduğunu ifade eden çalışmaların yanı sıra iki yönlü ilişkilerin var olduğunu ifade eden çalışmaların da mevcu olduğu görülmekedir. Örneğin, Bekaer, Harvey ve Lundblad (2005) ile Quinn ve Toyoda (2008) güçlü bir büyüme ekisinden bahsemekedirler. Ancak Rodrik (1998) ve Edison vd. (2002) zayıf bir ekinin söz konu olduğunu ifade emişlerdir. Prasad, Rogoff, Wei ve Köse (2009) ise ekinin karışık (mixed) olduğunu vurgulamışlardır. Lieraürde finansal dışa açıklık, finansal gelişmişlik ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri inceleyen çok sayıda çalışma mevcuur. Örneğin, Kar ve Penecos (2000), çalışmalarında finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi VECM modeli ile 1963-1995 döneminde Türkiye ekonomisi için incelemekedirler. Finansal gelişmişlik için alı ayrı göserge (M2Y/Gayri Safi Milli Gelir (GSMH), Banka Mevduaları/ GSMH, Özel Sekör Krediler/GSMH, Özel Sekör Krediler/Toplam Yerel Krediler, Toplam Yerel Krediler/GSMH) kullanmışlardır. Çalışmalarını sonucunda seriler arasındaki ilişkinin finansal gelişmişlik için ercih edilen değişkene göre değişiğini ifade emekedirler. M2Y/GSMH serisinin finansal gelişmişlik gösergesi olarak kullanıldığında finansal gelişmişliken büyümeye doğru bir nedensellik söz konusuyken Banka Mevduaları/ GSMH, Özel Sekör Krediler/GSMH ve Yuriçi Kredi Oranı/Toplam Yerel Krediler, Toplam Yerel Krediler/GSMH serileri için büyüme finansal gelişmenin nedenidir. Sonuç olarak Türkiye ekonomisi için büyümenin finansal sekör gelişmişliğinin nedeni olduğunu ifade emekedirler. Gökdeniz vd. (2003), 1989-2002 dönemi için Türkiye ekonomisinde finansal açıklık ve büyüme ilişkisini regresyon analizi ile incelemişlerdir. Çalışmanın sonucunda para ve sermaye piyasalarının al gruplarına yönelik (M2, Özel Bankalardaki Varlık Arışı, Hisse Senedi Piyasa Değeri/Gayrisafi Yuriçi Hasıla (GSYİH), Özel Sekör Tahvil Payı) analizlerde finansal açıklığın büyüme üzerinde herhangi bir ekisinin olduğuna ilişkin kanılara raslamamışlardır. Aamürk (2004), 1975-2003 döneminde Türkiye ekonomisinde Granger Nedensellik esi ile finansal gösergeler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri araşırmış ve ek yönlü bir nedenselliğin var olduğuna ilişkin kanılara ulaşmışlardır. Onur (2005) Turkiye 1980-2002 döneminde Türkiye ekonomisi için Granger Nedensellik ile finansal gösergeler (M2, İhala-İhraca Toplamı, Sermaye Harekeleri Toplamı ve Kamu Harcamaları) büyüme ile ilişkisini araşırmışır. Çalışmanın sonucunda finansal açıklığın büyüme üzerinde poziif bir ekisinin mevcu olduğu sonucuna ulaşılmışır. Ünal (2009), 1995-2008 döneminde Reel GSYİH, Hisse Senelerinin Piyasa Değeri, Hisse Senedi İmala Sanayi Piyasa Değeri, Özel Sekör Banka Kredileri, İmala Sanayi Kredileri verileri arasındaki ilişkileri VECM modeli ile analiz emişlerdir. Coşkun, Temizel ve Taylan (2009), çalışmaların 1998-2008 döneminde Bankacılık Hisse Senedi Endeksi Geirileri ile GSYİH arasındaki ilişkiyi Johansen Eşbüünleşme Analizi ve Granger Nedensellik esi yardımı ile araşırmışlar ve sonuç olarak uzun dönemde çif yönlü, kısa dönemde ise büyümeden bankacılık sekörüne doğru ek yönlü poziif bir ilişkinin varlığına raslamışlardır. Yücel (2009), 1997-2007 yılları arasında VAR analizi yaklaşımı ile finansal gösergeler (Hisse Senedi Yaımları/İMKB Endeksi, İMKB 2

İşlem Hacmi/GSYİH, İMKB İşlem Hacmi/İMKB Endeksi, İMKB Endeksi/GSYİH) ve nominal hasıla arasındaki ilişkiyi araşırmışır. Finansal gösergelerdeki gelişmelerin büyüme üzerinde poziif ekisi olduğu sonucuna ulaşmışır. Türkiye ekonomisinin 1980 yılından iibaren ihracaa dayalı büyüme sraejisini akip eiği özellikle 1989 yılında sermaye harekelerine serbesi sağlanmışır. Bu bağlamda çalışmamızın konusu Türkiye ekonomisinde finansal dışa açıklık ile ikisadi büyüme arasındaki ilişkinin gücünün ve yönünün oraya konmasıdır. Çalışma beş bölümden oluşmakadır. Giriş bölümümün ardından ikinci bölümde finansal dışa açıklık kavramı üzerinde durulmuş ve üçüncü bölümde kullanılan ekonomerik analizler anıılmışır. Dördüncü bölümde ekonomerik analiz sonuçları değerlendirilmiş ve sonuç bölümünde poliika önerilerinde bulunulmuşur. 2. Finansal Dışa Açıklık Finansal dışa açıklık kavramı finansal gelişmişlik kavramından farklılaşmakadır. Bir finansal sisem gelişirken ve daha sofisike bir yapıya sahip olduğunda finansal piyasa yabancı yaırımlara açık hale gelmeke ve diğer finansal piyasalar ile daha yakın bir ilişki içerisine girmekedir. Finansal dışa açıklık, finansal kalkınma üzerinde hem poziif hem de negaif olmak üzere önemli ekiye sahipir. Yabancı kurumsal yaırımcıların diğer bono piyasalarından fayda sağlamaları poziif eki olarak göserilirken, oynaklığı yüksek kısa dönemli sermaye harekelerinin ersine dönerek finansal sisemi isikrarsız hale geirmesi negaif eki olarak dikkae alınmakadır (Esrada, Park ve Ramayandi, 2015). Doğrudan yabancı yaırımlar, yöneimsel beceri, uzmanlık, gelişmiş eknoloji akarımı ile reel üreimi arırarak ve yabancı firmaların girişi ile ulusal piyasaları daha rekabeçi hale geirerek büyüme üzerinde poziif bir ekiye sahip olmakadır. Kısa vadeli sermaye harekeleri ise yuriçi üreicilerin yabancı asarruflara erişimine kakı yaparak büyümeye kakı yapabilmekedir. Ancak sağlıklı ve ekin bir finansal sisemin yokluğu durumunda yabancı sermaye girişi, ekonomiyi felç eden finansal krizlere yol açarak kaynak ahsisinde bozulmalara neden olacakır. Özellikle varlığa dayalı menkul kıymeler, yapılandırılmış yaırım araçları ve eminalı borç seneleri gibi kompleks ve sofisike finansal araçlar krizlere neden olabilmekedirler. (Esrada, Park ve Ramayandi, 2015). Finansal yaırımların anlaılan olumsuzluklarını yanı sıra neo-klasik modelin önerdiği gibi sermaye piyasalarının liberalizasyonun sermaye maliyelerini düşürmesi ve böylece yaırımları canlandırarak kalıcı büyümeye yol açması beklenmekedir (Bekaer, Harvey, ve Lundblad, 2005). Finansal açıklık ayrıca fakör verimliliğini direk olarak da ekileyebilmekedir (Rajan ve Zingales, 2003). Gourinchas ve Jeanne (2006), uluslararası yaırımların verimlilik ekisinin finansal açıklığın gelişmeke olan ülkelerin kalkınma açığını azalarak, yaırımlar dolayısıyla oraya çıkan büyüme ekisinden daha önemli olduğunu ifade emekedirler. Finansal açıklık için kullanılan gösergeler yasal, fiili ve karışık gösergeler olarak sayılabilir. Yasal gösergeler için IMF arafından yayınlanan Döviz Kuru Ayarlamaları ve Döviz Kısılamaları Yıllık Raporları kullanılmakadır. Bu veriler genel olarak çif araflı sermaye konrolleri ve finansal açıklık için kullanılabilmekedir (Alesina, Grilli, ve Milesi-Ferrei 1994; Edison vd. 2004). Finansal açıklığın (sermaye konrollerinin) ölçümü için kullanılan geleneksel gösergeler, sermaye konrollerinin yoğunluğu hakkında haalı ölçümler verebilmekedir. Bu gösergelerden en önde gelen, IMF in kaegorik lisesine dayanan çif araflı verilerdir. Bu gösergeler genel olarak yasal, fiili ve karışık ölçümler olarak kaegorize edilebilir. İkinci olarak IMF abanlı verilerin oplulaşırılmış şekilde sunulması, sermaye konrollerinin am olarak ölçülmesine izin vermemekedir. Sermaye konrolleri gelen ve giden sermaye için ve hedeflenen finansal işlem için değişmekedir. Özel sekör yasal sınırlamaları aşabildikleri için araşırmacılar genellikle sermaye harekeleri üzerindeki fiili sınırlamaları, finansal enegrasyonu açıklarken kullanmakadırlar (Chinn ve Io, 2007). 3

3. Ekonomerik Model 3.1. Birim Kök Tesleri Haemi-J (2012) arafından önerilen asimerik nedensellik esi Toda-Yamamoo nedensellik esi prensibine dayanmaka ve bu nedenle nedensellik analizini gerçekleşirmeden önce serilerin büünleşme derecelerinin belirlenmesi gerekmekedir. Çalışmamızda değişkenlerin büünleşme dereceleri belirlenirken genişleilmiş Dickey-Fuller (ADF) ve Phillips-Perron (PP) birim kök eslerinin yanında, serilerde yapısal kırılmalara bağlı olarak birim kökün varlığını araşıran Zivo ve Andrews (1992) birim kök esi uygulanmışır. Perron (1989) serilerde yapısal kırılmaların varlığı durumunda geleneksel birim kök eslerinin sıfır hipoezi reddemede oldukça düşük bir güce sahip olduğunu belirlemiş ve bu sorunun üsesinden gelebilmek için önceden bilinen kırılma arihlerine göre birim kök esi modellerine kukla değişken eklemişir. Bununla birlike Perron (1989) arafından önerilen es yönemi serilerdeki yapısal kırılmaların dışsal olduğu (diğer bir ifadeyle önceden bilindiği) varsayımına dayanmakadır. Zivo ve Andrews (1992) Perron un es isaisiğini serilerde kırılma nokalarının önceden bilinmediği ya da dışsal olarak ele alındığı durum için gelişirmiş ve alernaif bir es yönemi önermişir. Zivo-Andrews birim kök esinde örneklem dönemi içindeki her yıl olası kırılma nokası olarak ele alınmaka ve yapısal kırılmaların varlığı alında birim kökün varlığı aşağıdaki modeller ile araşırılmakadır: Model A: y DU ( ) y 1 c jy j e (1) k j1 Model C: y DU ( ) DT ( ) y 1 c jy j e (2) burada y birim kökün varlığının araşırıldığı değişkeni, DU ve DT olası kırılma dönemine bağlı olarak (TB) serinin oralaması ve rendindeki değişimi modelleyen kukla değişkeni gösermeke ve aşağıdaki gibi anımlanmakadır: DU 1 eğer TB TB eğer TB DT 0 dd 0 dd Denklem (1) ve Denklem (2) de birim kökün varlığına işare eden sıfır hipoezin (α = 0) reddedilmesi serinin yapısal kırılma ile durağan olduğu anlamına gelecekir. Örneklem dönemi içindeki her yıl olası kırılma nokası olarak ele alınmaka ve kırılma arihi isaisiğini minimum yapan dönem olarak belirlenmekedir. 3.2. Asimerik Nedensellik Tesi Çalışmamızda finansal açıklık ile GSYİH arasındaki nedensellik ilişkisi simerik ve simerik olmayan es yönemleri ile araşırılmışır. Bu amaçla değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi ilk olarak Toda-Yamamoo nedensellik analizine abi uulmuş ve değişkenler arasındaki simerik nedensellik ilişkisi araşırılmışır. Toda-Yamamoo nedensellik esi üç aşamada gerçekleşirilmekedir. İlk aşamada, birim kök es sonuçlarına göre değişkenlerin maksimum büünleşme derecesi (d max) belirlenir. İkinci aşamada, VAR modeli için en uygun gecikme sayısı (r) model seçim krierlerine göre belirlenir ve VAR model gecikme uzunluğu (r+d max) olacak şekilde ahmin edilir. Son aşamada r sayıda gecikme için sandar Wald kısılama esi uygulanarak nedensellik ilişkisinin varlığı es edilir. Bununla birlike, lieraürde yer alan çalışmalar değişkenler arasındaki dinamik ilişkisinin ekonominin genişleme ve daralma dönemlerine göre değişkenlik göserebileceğini ve geleneksel nedensellik eslerinin bu ilişkileri yakalamada başarısız olabileceğini belirmişir. Bu nedenle çalışmada k j1 4

Haemi-J (2012) arafından önerilen ve değişkenler arasındaki aşağı ve yukarı yönlü nedensellik ilişkisini araşırmaya olanak sağlayan asimerik nedensellik esi de dikkae alınmışır. Bu bağlamda asimerik nedensellik esi negaif ve poziif şokların farklı nedensellik ekisini espi ememize olanak sağlamakadır. y 1 ve y 2 iki büünleşik değişken arasındaki asimerik nedensellik ilişkisini anımlayabilmemiz için, öncelikle poziif ve negaif şokları ayır edebilmek adına zaman serileri rassal yürüyüş modeli olarak aşağıdaki gibi anımlanır: 1 1 1 1 10 i1 y y y (3) 2 21 1 20 i1 y y y (4) burada = 1, 2,, T, sabi erim olan y 10 ve y 20 başlangıç değerlerini ve ε ve ε beyaz gürülülü haa erimlerini gösermekedir. Poziif ve negaif şoklar sırasıyla aşağıdaki gibi anımlanır: max,0, max,0, min,0 ve min,0 5. Haa erimleri poziif ve negaif şokların oplamı şeklinde şu şekilde anımlanabilir 1 1 1. Bu anıma bağlı olarak, y 1 ve y 2 değişkenleri aşağıdaki gibi anımlanır: ve göserilebilir: y y y 1 1 1 1 10 2 21 2 20 i1 i1 y y y i i i (5) i1 i1 (6) Son olarak, her bir değişken için poziif ve negaif şok serisi kümülaif formda şu şekilde y 1 i1, y 1 i1, y 2 i1, and y 2 i1. Burada dikkae edilmesi gereken noka her bir poziif ve negaif şokların değişken üzerinde kalıcı ekiye sahip olduğu varsayılmakadır. Asimerik nedensellik esinin bir sonraki aşaması poziif ve negaif şok olarak anımlanan değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisini es emekedir. Burada es yönemi sadece poziif kümülaif şoklar için oluşurulmuş veri vekörü için anımlanacak faka es yönemi negaif şoklar için oluşurulmuş veri vekörü y y1, y2 y y1, y2 için aynı olacakır. Buna isinaden poziif şoklar için, es yönemi aşağıdaki VAR modelin ahminine dayanmakadır: y v A y A y u (7) 1 1 p p burada y 2 x 1 boyulu değişkenler vekörünü, v 2 x 1 boyulu sabi erim vekörünü ve u 2 x 1 boyulu haa erimi vekörünü gösermekedir. A r marisi ise 2 x 2 boyulu ve gecikme sayısı r (r = 1,, p) için paramere marisidir. VAR modellere dayanan nedensellik eslerinde en uygun gecikme sayısının belirlenmesi es yöneminin en önemli aşamalarından biridir çünkü lieraürde yer alan çalışmalar es sonuçlarının gecikme sayısına göre farklılaşığını gösermekedir. Hacker ve Haemi-J (2008) farklı model seçim krierlerine göre (Akaike, Schwarz ve Hannan-Quinn bilgi krierleri) VAR modelin performansını büyük ve küçük örnek hacimleri ile durağan ve durağan olmayan VAR (haa erimlerinin ARCH ekisine sahip olup olmamasına bağlı olarak) modeller için Mone Carlo simülasyon çalışmaları ile araşırmışlardır.

Analiz sonuçlarına göre farklı özelliklere sahip VAR modelleri için Schwarz bilgi krierinin en uygun gecikme sayısının belirlenmesinde daha iyi sonuç verdiği belirlenmişir. Özellikle Schwarz bilgi krierinin büyük örneklemlerde serilerdeki ARCH ekisine daha az duyarlı olduğu sonucuna varılmış ve buna bağlı olarak finansal veriler için söz konusu bilgi krierinin daha uygun olabileceği belirilmişir. Haemi-J ve Hacker (2009) olabilirlik oranı (likelihood raio-lr) esinin VAR modellerde en uygun gecikme sayısının belirlenmesinde ne derecede bir başarılı bir performansa sahip olduğu Swchwarz ve HQ krierlerine göre araşırılmış ve Schwarz ve HQ krierleri ile birleşirilmiş LR esinin opimal gecikme sayısının belirlenmesinde oldukça başarılı sonuç verdiği vurgulanmışır. Haemi-J (2003) VAR modelde gecikme sayısının belirlenmesi için alernaif bir model seçim krieri önermişir. Mone Carlo simülasyon çalışmaları doğrulusunda önerdiği model seçim krierinin durağan ve durağan olmayan VAR modeller için oldukça iyi sonuç verdiğini belirmişir. HJC olarak adlandırılan model seçim krieri aşağıdaki gibi göserilmişir: 2 2 ˆ n lnt 2n ln lnt HJC ln de j j j 0,, K 2T Denklemde ˆ j varyans-kovaryans marisinin en yüksek olabilirlik ahmincisi, n değişken sayısı ve j gecikme sayısını gösermekedir. Çalışmada Haemi-J (2003) arafından önerilen model seçim krieri dikkae alınarak en uygun gecikme sayısı belirlenmişir. Asimerik nedensellik esinde sıfır hipoez olan değişkenler arasında nedensellik ilişkisi yokur hipoezi ooregresif kasayılara Wald kısılama esi yapılarak araşırılmakadır. Simerik nedensellik esinde Wald es isaisiği kısı sayısı serbeslik derecesi olacak şekilde χ 2 dağılımı gösermekedir. Bununla birlike VAR modelin haa erimleri beyaz gürülü özelliğine sahip olmadığında es isaisiği asimpoik dağılım gösermemekedir. Bu nedenle çalışmada kriik değerler belirlenirken 10000 ekrarlı boosrap simülasyon yönemi kullanılmışır. 4. Çalışmanın Kapsamı ve Analiz Sonuçları Çalışmada finansal serbesleşme ile GSYİH arasındaki nedensellik ilişkisi 1993Q1 ile 2016Q2 yılları arasında incelenmişir. Finansal dışa açıklık değişkeni ise Aizenman (2004) arafından yapılan anıma göre [(Ne Uluslararası Sermaye Girişi + Ne Uluslararası Sermaye Çıkışı / GSYİH)] şeklinde anımlanmışır. GSYİH değişkeni 1998 bazlı reel değerler olarak ölçülmüşür. Finansal açıklık ve GSYİH rakamları TCMB elekronik veri dağıım siseminden alınmış ve mevsimsel ekiler Tramo-Seas yönemiyle serilerden arındırılmışır 1. Finansal açıklık değişkeninin ele alınan dönem içindeki seyri Şekil 1 de göserilmişir. Şekil 1 de ayrıca Harding ve Pagan yönemine göre hesaplanan resesyon dönemleri gri olarak çizilmişir. Ne uluslararası sermaye giriş ve çıkışlarının oplamının GSYİH ye oranı örneklem döneminde %2 ile %8 arasında değişmekedir. Diğer bir ifadeyle söz konusu dönemde Türkiye ekonomisinde finansal açıklık oranının minimum %2 maksimum %8 oranında olduğu görülmekedir. Ayrıca resesyon dönemlerinde finansal açıklığın önemli derecede arığı ve resesyon dönemlerinin ardından da önemli bir şekilde azaldığı görülmekedir. 1 Uluslararası sermaye giriş ve çıkışları aylık frekansa ölçülmeke ve aylar bazında çok fazla değişkenlik gösermekedir. Bu nedenle serideki rendi belirgin hale geirmek için 12 aylık harekeli oralaması alınmış ve analizlerde bu şekilde kullanılmışır. 6

1993Q1 1993Q3 1994Q1 1994Q3 1995Q1 1995Q3 1996Q1 1996Q3 1997Q1 1997Q3 1998Q1 1998Q3 1999Q1 1999Q3 2000Q1 2000Q3 2001Q1 2001Q3 2002Q1 2002Q3 2003Q1 2003Q3 2004Q1 2004Q3 2005Q1 2005Q3 2006Q1 2006Q3 2007Q1 2007Q3 2008Q1 2008Q3 2009Q1 2009Q3 2010Q1 2010Q3 2011Q1 2011Q3 2012Q1 2012Q3 2013Q1 2013Q3 2014Q1 2014Q3 2015Q1 2015Q3 2016Q1 1993Q1 1993Q3 1994Q1 1994Q3 1995Q1 1995Q3 1996Q1 1996Q3 1997Q1 1997Q3 1998Q1 1998Q3 1999Q1 1999Q3 2000Q1 2000Q3 2001Q1 2001Q3 2002Q1 2002Q3 2003Q1 2003Q3 2004Q1 2004Q3 2005Q1 2005Q3 2006Q1 2006Q3 2007Q1 2007Q3 2008Q1 2008Q3 2009Q1 2009Q3 2010Q1 2010Q3 2011Q1 2011Q3 2012Q1 2012Q3 2013Q1 2013Q3 2014Q1 2014Q3 2015Q1 2015Q3 2016Q1 % 8 Şekil 1: Finansal Açıklık Oranı 7 6 5 4 3 2 1 0 Şekil 2 de ise reel GSYİH nin logarimik değerleri yer almakadır. Söz konusu dönemde GSYİH nin 1994, 1998, 2001 ve 2009 yıllarında düşüğü ve bu dönemlerin resesyon dönemleri olduğu belirlenmişir. Söz konusu dönemlerin Türkiye ekonomisinde yaşanan kriz dönemlerine denk gelmesinden dolayı bu sonuç beklenileri karşılar nielikedir. 2010 yılından iibaren Türkiye ekonomisinin büyüme rendi göserdiği dikkalerden kaçmamakadır. Şekil 2: Reel GSYİH 10.9 10.7 10.5 10.3 10.1 9.9 İlk olarak değişkenlerin büünleşme dereceleri birim kök esleri ile araşırılmış ve sonuçlar Tablo 1 de göserilmişir. Tablo 1 de yer alan ADF ve PP birim kök esi sonuçlarına göre, finansal açıklık ve GSYİH serileri için düzey değerlerde sıfır hipoez reddedilememişir. Bununla birlike serilerin birinci 7

farkı alındığında birim kökün varlığına işare eden sıfır hipoez %1 önem düzeyinde reddedilmekedir. Bu sonuçlara göre, gerek finansal açıklık gerekse GSYİH serileri düzey değerlerde durağan değildir ve farkı alınınca durağan hale dönüşmekedir. Bu nedenle serilerin büünleşme dereceleri bire eşiir. Tablo 1: Birim Kök Tesi Sonuçları Değişkenler Düzey Birinci Farklar ADF PP ADF PP Finansal Açık -2.660-3.266-5.662*** -6.153*** GSYİH -2.893-3.018-7.116*** -7.589*** No: Opimal gecikme sayısı Schwarz bilgi krierine göre belirlenmişir. *** ve ** işareleri sırasıyla %1 ve %5 önem düzeylerinde durağanlığı gösermekedir. Ampirik çalışmalarda örneklem dönemi uzadıkça serilerde yapısal kırılma olma olasılığı armaka ve yapısal kırılmaların varlığı ise geleneksel birim kök eslerinde sıfır hipoezi reddeme gücünü azalmakadır. Bu nedenle çalışmada ADF ve PP birim kök eslerinin yanında yapısal kırılma ile birlike durağanlık esi yapmamıza olanak sağlayan Zivo-Andrews birim kök esi uygulanmış ve sonuçlar Tablo 2 de göserilmişir. Tablo 2 deki Model A ve Model C sonuçlarına göre her iki değişken için sıfır hipoez reddedilmemiş ve serilerin büünleşme derecesinin bir olduğu belirlenmişir. Tablo 2: Zivo-Andrews Yapısal kırılmalı Birim Kök Tesi Sonuçları Değişkenler Tes İsaisiği Kırılma Dönemleri Model A Model C Model A Model C Finansal Açık -3.711-3.643 2009Q2 2009Q2 GSYİH -4.072-4.016 2000Q02 2000Q2 No: Model A için %10, %5 ve %1 önem düzeylerindeki kriik değerler sırasıyla -4.58, -4.80 ve -5.43 şeklindedir. Model C için %10, %5 ve %1 önem düzeylerindeki kriik değerler sırasıyla -4.820, -5.08 ve -5.57 şeklindedir. Serilerin büünleşme derecesi belirlendiken sonra, Toda-Yamamoo nedensellik esi yapılmış ve sonuçlar Tablo 3 e göserilmişir. VAR model ahmin edilirken en uygun gecikme sayısı HJC krierine göre iki olarak belirlenmiş ve VAR model üç gecikmeli (r+d max) olacak şekilde ahmin edilmişir. Daha sonrasında ilk iki gecikme için sıfır kısıdı konularak değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi belirlenmişir. VAR modelin haa erimleri normal dağılmadığı ve değişen varyans özelliği göserdiği için nedensellik esinde kriik değerler 10000 ekrarlı simülasyon ile elde edilmişir. Tablo 3 eki sonuçlara göre, finansal açıklıkan GSYİH ye yönelik nedensellik ilişkisi yokur sıfır hipoezi reddedilemezken, GSYİH nin finansal açıklığın Granger nedeni olmadığını beliren sıfır hipoez %1 önem düzeyinde reddedilmişir. Bu sonuçlara göre, finansal açıklık ile GSYİH arasında ek yönlü bir nedensellik ilişki mevcuur ve nedenselliğin yönü ekonomik büyümeden finansal açıklığa şeklindedir. Tablo 3: Toda-Yamamoo Nedensellik Tesi Tes Gecikme Kriik Değer Kriik Değer Nedenselliğin Yönü İsaisiği Sayısı (%1) (%5) Finansal Açık GSYİH 2.615 2 9.671 6.328 GSYİH Finansal Açık 23.942*** 2 10.193 6.130 No: *** işarei %1 önem düzeyinde isaisiksel olarak anlamlı nedensellik ilişkisini gösermekedir. GSYİH deki arış ya da azalışların finansal açıklık üzerindeki ekisini oraya koyabilmek adına eki epki analizleri yapılmış ve sonuçlar Şekil 3 e göserilmişir. Buna göre, GSYİH ye bir sandar sapmalık şok uygulandığında (diğer bir ifadeyle GSYİH de beklenmedik bir arış olduğunda) finansal açıklığın epkisi negaif olmaka ve bu epki yaklaşık bir yıl (dör çeyrek dönem) boyunca isaisiksel 8

olarak anlamlılığını korumakadır. Şokun ekisi özellikle iki yıldan sonra amamen sönmekedir. GSYİH nin finansal açıklıka meydana gelebilecek şoklara epkisi ise negaif ve bir yıl boyunca isaisiksel olarak anlamlıdır. Şekil 3: Eki Tepki Analizi Sonuçları 1.2 Finansal Açıklığın GSYİH'ye Tepkisi.04 GSYİH'nin Finansal Açıklığa Tepkisi 0.8.03.02 0.4.01 0.0.00-0.4 -.01 -.02-0.8 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 -.03 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 No: Kesikli çizgiler 2 sandar sapmalık güven aralıklarıdır. Simerik nedensellik esi sonuçlarına göre, büyümeden GSYİH ye yönelik nedensellik ilişkisi bulunmuş olup, değişkenler arasındaki dinamik ilişkinin poziif ve negaif şoklara göre farklılık arz edip emediği asimerik nedensellik esi ile ayrıca incelenmiş ve sonuçlar Tablo 4 e göserilmişir. Tablo 4 eki sonuçlara göre aynı yönlü şoklar açısından değişkenler arasında bir nedensellik ilişkisi olmadığı görülmekedir. Diğer bir ifadeyle finansal açıklık değişkeni için poziif (negaif) şokların GSYİH deki poziif (negaif) şokların Granger nedeni olduğu beliren sıfır hipoez reddedilememişir. Benzer sonuç am ersi ilişki için de geçerlidir. Bununla birlike, %1 önem düzeyinde GSYİH deki negaif şokların finansal açıklıkaki poziif şokların Granger nedeni olduğu belirlenmişir. Benzer şekilde GSYİH deki poziif şoklar finansal açıklık oranındaki negaif şokların Granger nedeni olarak bulunmuşur. Bu sonuçlar; GSYİH deki negaif değişimlerin (ekonomik büyümedeki azalışın) finansal açıklık oranını arırdığını, GSYİH deki poziif değişimlerin (ekonomik büyümedeki arışın) ise finansal açıklık oranında azalışa neden olduğunu gösermekedir. Bu sonuç eorik bekleniler ile uyumludur ve bu durum iki farklı şekilde açıklanabilir. İlk olarak ekonominin daralma dönemleri genellikle kriz dönemlerine denk gelmeke ve kriz dönemlerinde ülkeden yüksek mikarda sermaye çıkışı olabilmekedir. İkinci olarak ise Türkiye gibi asarruf oranları düşük olan ülkelerde ekonomi resesyondayken daha fazla dış kaynağa ihiyaç duyulmaka ve bu da uluslararası sermaye girişlerinin armasına neden olmakadır. Diğer arafan ekonomide işler yolunda iken ya da ekonomi büyüme performansı göserirken uluslararası sermaye giriş ve çıkışları azalmaka ve bu dönemlerde finansal dışa açıklık oranı düşmekedir. Tablo 4: Haemi-J Asimerik Nedensellik Tesi Tes Gecikme Kriik Değer Nedenselliğin Yönü Kriik Değer (%1) İsaisiği Sayısı (%5) Finansal Açık + GSYİH + 1.496 1 7.050 3.970 GSYİH + Finansal Açık + 1.628 1 7.028 3.879 Finansal Açık - GSYİH - 0.409 2 10.148 6.469 GSYİH - Finansal Açık - 5.040 2 12.208 6.769 Finansal Açık + GSYİH - 3.667 2 10.437 6.607 GSYİH - Finansal Açık + 32.365*** 2 10.994 6.462 Finansal Açık - GSYİH + 3.158 1 7.227 3.901 9

GSYİH + Finansal Açık - 11.510*** 2 10.090 6.309 No: *** işarei %1 önem düzeyinde isaisiksel olarak anlamlı nedensellik ilişkisini gösermekedir. + işarei poziif şokları, - işarei negaif şokları gösermekedir. 5. Sonuç Birçok gelişmeke olan ülke 1980 li yılların başından iibaren faiz oranları üzerindeki kısılamaları kaldırarak ve sermaye piyasalarını regüle ederek finansal serbesleşme poliikasını benimsemiş ve 1990 lı yılların sonuna gelindiğinde finansal serbesleşme süreci önemli ölçüde amamlanarak sermaye piyasaları üzerindeki kısılamalar büyük oranda kaldırılmışır. Finansal serbesleşme poliikasının benimsenmesinin alında yaan emel neden, ülkeye gelen yabancı yaırım hacmini arırarak fazla derinliğe sahip olmayan finansal piyasaları daha derin hale geirmekir. Finansal piyasaların daha derin hale gelmesi, kredi kullanım mekanizmasının ekinliğini arırarak düşük risk düzeyine sahip ve yüksek geiri sağlayan projelerin finansmanına daha fazla olanak sağlaması beklenmeke ve buna bağlı olarak kişi başına düşen milli gelir seviyesi arması öngörülmekedir. Lieraürde yer alan çalışmalar, finansal serbesleşme poliikalarının ekonomi üzerindeki ekisini ikiye ayırmakadır. İlk görüş McKinnon (1973) ve Shaw ın (1973) yapığı çalışmalar neicesinde oraya çıkmış ve bu görüşe göre finansal serbesleşme poliikaları ekonomik büyümeye poziif yönde kakı sağlamakadır. Diğer bir görüşe göre ise, yeerli finansal derinliğe sahip olmayan gelişmeke olan ülkelerde konrolsüz finansal serbesleşme poliikaları ekonomiyi kırılgan hale geirerek kriz yaşanmasına neden olmakadır. Bu çalışmada finansal dışa açıklık ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki simerik ve asimerik nedensellik esleri ile incelenmişir. Gerek simerik gerekse asimerik nedensellik es sonuçları ekonomik büyümeden finansal dışa açıklığa yönelik nedensellik ilişkisi olduğunu gösermekedir. Eki epki analizi sonucunda GSYİH deki beklenmedik poziif yönlü şokların finansal açıklık oranını azalığı ve bu ekinin yaklaşık iki yıl sürdüğü bulunmuşur. Bu sonuç asimerik nedensellik esi ile doğrulanmış ve GSYİH deki poziif şokların finansal dışa açıklıkaki negaif şokların Granger nedeni olduğu, diğer arafan GSYİH deki negaif şokların finansal dışa açıklıkaki poziif şokların Granger nedeni olduğu belirlenmişir. Bu sonuçlara göre, ekonominin daralma dönemleri genellikle kriz dönemlerine denk gelmeke ve kriz dönemlerinde ülkeden yüksek mikarda sermaye çıkışı olabilmeke ayrıca Türkiye gibi asarruf oranları düşük olan ülkelerde ekonomi resesyondayken daha fazla dış kaynağa ihiyaç duyulmaka ve bu da uluslararası sermaye girişlerinin armasına neden olmakadır. Kaynakça AIZENMAN, J. (2004). Financial Opening and Developmen: Evidence and Policy Conroversies. NBER Working Paper, 9906. ALESINA, A., V. Grilli, and G. M. Milesi-Ferrei. 1994. The Poliical Economy of Capial Conrols. In L. Leiderman and A. Razin, eds. Capial Mobiliy: The Impac on Consumpion, Invesmen, and Growh. New York: Cambridge Universiy Press. ATAMTURK, B. (2004), Turkiye de Finansal Gelişme ve Ekonomik BuyumeninNedensellik Yonu Uzerine Bir İnceleme (1975-2003), İsanbul Universiesi Maliye Araşırma Konferansları, 46, 100-104. BEKAERT, G., Harvey, C. R., & Lundblad, C. (2005). Does financial liberalizaion spur growh?. Journal of Financial Economics, 77(1), 3 56. BHAGWATI, J. (1998). The capial myh: he difference beween rade in widges and rade in dollars. Foreign Affairs, 77:7.12. 10

CHINN, M.D. & Io, H. (2008). A New Measure of Financial Openness. Journal Of Comparaive Policy Analysis: Research And Pracice, Vol. 10, Iss. 3. COŞKUN, M., Temizel, F., Taylan, A. S. (2009). Bankacılık sekörü hisse senedi geirileri ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki: Türkiye örneği. Kocaeli Üniversiesi İkisadi ve İdari Bilimler Fakülesi Dergisi, Yıl:5, Sayı:7, 1-18. EDISON, H. J., M. W. Klein, L. Ricci, and Sloek, T. (2004). Capial Accoun Liberalizaion and Economic Performance: Survey and Synhesis. IMF Saff Papers. 51 (2). pp. 22 56. EDISON, H., Levine, R., Ricci, L. A., & Slok, T. M. (2002). Inernaional financial inegraion and economic growh. Journal of Inernaional Money and Finance, 21(6), 749 776. FRATZSCHER, M. and Bussiere, M. (2004). Financial openness and growh: shor-run gain, long-run pain. ECB working paper, No.348. GEMMA E., Park, Donghyun & Ramayandi, A. (2015). Financial Developmen, Financial Openness, And Economic Growh. Asian Developmen Bank, ADB Economics, Working Paper Series, No. 442. GERSCHENKRON, A. (1962). Economic Backwardness in Hisorical Perspecive. Cambridge: Harvard Universiy Pres. GOLDSMİTH, R.W. (1969). Financial Srucure and Economic Developmen. New Haven: Yale Universiy Pres. GOURINCHAS, P., & Jeanne, O. (2006). The elusive gains from inernaional financial inegraion. Review of Economic Sudies, 73(3), 715 741. GÖKDENİZ, İ., M. Erdoğan ve K. Kalyuncu (2003). Finansal Piyasaların Ekonomik Büyümeye Ekisi ve Türkiye Örneği (1989-2002). Gazi Üniversiesi Dergisi, 1, 101-117. GURLEY, J. G. ve Shaw, E. S. (1955). Financial Aspecs of Economic Developmen. American Economic Review, 45(4): 515538. 64. GURLEY, J. G. ve Shaw, E. S. (1967). Financial Srucure and Economic Developmen. Economic Developmen and Culural Change, 15(3):257268. HACKER, R.S. ve Haemi-J, A. (2008) Opimal Lag Lengh Choice in he Sable and Unsable VAR Models Under Siuaions of Homoscedasiciy and Heeroscedasiciy Journal of Applied Saisics, 35(6):601-615. HATEMI-J. A. & R. S. Hacker. (2009). "Can he LR es be helpful in choosing he opimal lag order in he VAR model when informaion crieria sugges differen lag orders?," Applied Economics, Taylor and Francis Journals, vol. 41(9), pages 1121-1125. HATEMI-J, A. (2003) A New Mehod o Choose Opimal Lag Order in Sable and Unsable VAR Models Applied Economics Leers, 10(3):135-137. HATEMI-J, A. (2012), Asymmeric Causaliy Tess wih an Applicaion, Empirical Economics, 43(1), pp. 447-456. HARDING, D. and A. Pagan (2002), Dissecing he Cycle: A Mehodological Invesigaion, Journal of Moneary Economics, 49 (2), 365-381. KAR, M. and E. Penecos (2000), The Direcion of Causaliy Beween Financial Developmen and Economic Growh in Turkey: Furher Evidence, Economic Research Paper, Deparmen of Economics, Loughborough Universiy, No: 00/27. KOSE, M. A., E. Prasad, K. Rogoff, and S.-J. Wei. (2009). Financial Globalizaion: A Reappraisal. IMF Saff Papers. 56 (1). pp. 8 62. MCKINNON, R. I. (1973) Money and Capial in Developmen. Washingon D.C.: The Brookings Insiuion. 11

ONUR, S. (2005), Finansal Liberalizasyon ve GSMH Buyume Arasındaki İlişki, ZKU Sosyal Bilimler Dergisi, 1(1), 138. OYOVWI, O. Dickson & Eshenake, S. J. (2013). Financial Openness and Economic Growh in Nigeria: A Vecor Error Correcion Approach, Vol. 7 (4), Serial No. 31, Sepember, pp. 79-92. PERRON, P. (1989), The Grea Crash, The Oil Price Shock, and The Uni Roo Hypohesis, Economerica, 57(2), 1361-1401. PRASAD, E., Rogoff, K., Wei, S., & Köse, M. (2009). Financial globalizaion: A reappraisal. IMF Saff Papers, 56, 8 62. QUINN, D., & Toyoda, A. M. (2008). Does capial accoun liberalizaion lead o economic growh? An empirical invesigaion. Review of Financial Sudies, 21(3), 1403 1449. QUINN, D. P., M. Schindler, and A. M. Toyoda. 2011. Assessing Measures of Financial Openness and Inegraion. IMF Economic Review. 59 (3). pp. 488 522. RAJAN, R. G., & Zingales, L. (2003). The grea reversals: The poliics of financial developmen in he 20h cenury. Journal of Financial Economics, 69(1), 5 50. RODRIK, D. (1998). Who needs capial accoun converibiliy?. Princeon Essays in Inernaional Finance, 207, 1 10. SHAW, S. E. (1973). Financial Deepening in Economic Developmen. New York: Oxford Universiy Press. STIGLITZ, J. E. (2000). Capial marke liberalizaion, economic growh, and insabiliy. World Developmen, 28(6):1075.1086. ÜNAL, S. (2009). Finans piyasaları ve ekonomik büyüme. Bursa:Ekin Basım Yayın Dağıım. YÜCEL, F. (2009). Temel Bileşenler Yönemiyle Türk Sermaye Piyasası Gelişiminin Ekonomik Büyüme Üzerine Ekilerinin Bir Analizi. SosyoEkonomi, Sayı:1, 78-86. ZIVOT, E., D.W. Andrews, ve W. Donald (1992), ''Furher Evidence on he Grea Crash, The Oil Price Shock and The Uni Roo Hypohesis'', Journal of Business and Economic Saisics, 10, 251-270. 12