hkla Tanrının bize kendinin her gun kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya Bu çeviri, Locke'un Latince ve W. von 1954'e kadar yazma olarak the Nature" adlı eserin 109~121 m eden ** John Locke 1632-1704 arasında yaşamış ünlü "John Locke'un Din konusunda doktora tezi hazırlamaktadır. *** Uludag Fak. Din ve Mantık Ana!Jilim
nun ne de bizim kanun yetisi ve bizim bir parçamızdır. Böylece bir kanun nununda bulunduğu oldukça açıktır. olarak bu üstün bir iradenin buyruğudur ve kanunun formel sebebi de bu üstün kadededir... ~.auııu kanunun bilgisini ne şekilde elde ettiği daha sonra bir konudur. d tabiat kanunu neyin yapılması de yapılmaması gerektiğini ortaya koyar, ki bu da bir kanunun gerçek fonksiyonudur. Üçüncü olarak, bir oluşturmak için gerekli her şeyi içinde bulundurduğu için, tabiat kanunu insanları bağlayıcıdır. Şüphesiz pozitif kamuıların bilindiği yolla bilinmese de, tek başına tabiat ışığı yardımıyla kavramlabildiği insanlar tabiat kanununu yeter derecede öğrenebilir (amacımız için gerekli olan şey de bundan ibarettir). Bu kadarı kabul edildikten sonra, böyle bir kanunun varlığı şu kanıtlarla reddedilemez bir şekilde gösterilebilir: İlk kanıt Aristoteles'in Nicomachean Ethics adlı eserinin 1. kitabının 7. bölümündeki bir pasajdan çıkarılabilir. Aristoteles orada şöyle der: «insanın hususi görevi zihnin yetilerini rasyonel ilkeye uygun olarak aktif bir şekilde kullanmaktır. "Aristoteles, her varlığın gerçekleştirmesi için planlandığı özel bir görevi olduğunu önceki pasajlarda çeşitli örneklerle gösterdiği için, sözkonusu insan olduğunda bu görevin ne olabileceğini ortaya koymaya çalışmaktadır. insanın hayvan ve bitkileric müşterek olarak sahip olduğu duyusal ve bitkisel bütün faaliyetlerini ele aldıktan sonra, haklı olarak, şu sonuca gerçek görevi akla uygun davramşta öyle ki insan zorunlu olarak aklın şeyi gerçekleştirmelidir. Aynı şekilde yasal hukuk ve hukuk arasmda bir ayının yaptığı yer olan V. kitabın 7. bölümünde Aristoteles şöyle demektedir: "Hukukun tabii kuralı her yerde aynı geçerliliğe olamdu. "Şu halde hakh olarak şöyle bir sonuç çıkarılabilir. Bir tabiat kanunu zira her olan bir kanun vardır. Burada bazı insanlar tabiat kanununa karşı şöyle bir ler: bulunamadığı böyle bir kanun mevcut değildir, zira san hayatımızın rasyonel bir temeli ve bütün insanların kabul bu tür nun yokmuş gibi yaşamlarını aksine böyle bir kanunun varlığı konusunda insanlar tam bir ayrılık gibi görünmektedirler. gerçekten tabiat kanunu akıl ile biliniyorsa, akıl sahibi bütün insanlar bu kanunun bilgideğiller? için ıml<ansız, '""''"''~~ güç olmasından, kanunun mevcut ""'"''""~'~' sonucu çıkanlamazsa, bunun gibi, olan hatta aylak. veya kötü ilan tahtasma ve oradan I!:()K'CVlmn uuo~u~;uu öğrenme konusunda hür değildir. Ben bütün insanların
tahiat kanı.mnntm da hn Dmwıan, tabiat herkes tarauwm.,_...,,..,16,ı somııcu zorunlu olarak Zira bazıı insımi<u vardır ki, tercih ederler ve bile biatm bilimnesi komıısunda insanlarm '"v'"'''"'"''"'"'"''""" na ba:~vunııl.m<ıhdlır insanlar ta "' ''""''""' tabiat kanumıımm fazla olanlarıkadar insanlarm
insanlarm 14u'"'""''" ve onları temize veya bulması nasıl mümkün halde bu kanun değil, doğuştan, yani tabiidir. Tabiat gösteren üçüncü kamt, içindeki bütün varlıklarm kendi faaliyetlerinin değişmeyen kanununu ve kendi tabiatıanna uygun varlık tarzını evrenin kendi yapısından çıkarılabilir. Zira bütün varlıklarm formunu ve faaliyet biçim ve ölçüsünü belirleyen şey ka{nmun ta kendisidir. Tho.,.,...,t.ı.n "' varlıklarda vuku bulan her "küçük-büyük her getirdiğini", ne kadar büyük olursa olsun konmuş kanundan sapmadığım söylemektedir. Böyle olunca, bir yükümlülüğü varken, yalnızca insanın kanundan bağımsız olması ihdal:iı!ımdle değildir. Aksine, insana kendi tabiatma uygun bir rı.,,,,."''" en yetkin ve aktif hayvanı meydana optnnıp~< tün üstünde müdrike, akıl ve gerekli her vermek ve bütün bunlara şeye tabi olmayacağı halde '""''"'"''" ""'''"''n hikmetine uygun l'abiat karmınınun varlığının dördüncü kanıtı Zira bu kanun insanlar kendi aralannda hiçbir sosyal münasebet ve birlik Gerçekte olabilmek dayandığı iki faktör SOZlCŞtneAienn ye.. ve '"~'-ı"'"" ve kanun yapma veya lehine ""'""'"' insanların menfaaderi daha hazır bir av olmak "'""''"'"'"' 1 "'
kesinlikle kendi tabiatlan veya Otf'.iflti~Vf'. itaati ve UJ~P<M,<AA bir şey 1\1HII::SIIllU.e ~ ~M"~p v kullanarak ve de kontrol olma bir insandan, başka için daha insan yerlerde daha iyi bir vaadine sadık bu kanun olmadan ne erdemin ne mükafatlımdıı:ma ne de kötülüğü cezalandırmanın mümkün hakikatidir; kanunun olmadığı ne hata ne de suç o~abilir. Tabiat kanunu '-'"''""0'"''~'"' her şey insan iradesine zorunda kalacak ve ödeve uygun veya hazzın ya da kör ve kanunsuz iç I'S'""'"J'"" başkasım yapmakla olmayacaktı. Yine "dürüst" ve "erdemli" terimleri anlamsız isimlerden başka şey olmayacaktı. Emir ve yasaklar kanun ıçm insan davramşta bulunamayacak ve kendi tamamen hür ve yüce bir hakemi olacaktı. Böylece linsiz bir varlık haline insan yaşam ve sağhğı fazlaca di.işünmeyecekti. Ancak erd,~m ve erdemsizliklerimiz sahip olduklan ve aşağılığı tamamen ' olduklan insan şeref ve vaz:ifeyi ihmal ve kötünün tabiatı ve kesin olup onlann bir özel kanaat tar atımt.an edilemez. 338