Kaynak Bağımlılığı ve Stratejik İşbirliği İlişkisi: Kaynak Özelliklerinin İş Birliği Oluşumuna Etkileri

Benzer belgeler
Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi. MIT Sloan School of Management

Doç.Dr. BAHATTİN KARADEMİR

T.C. GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Tedarik Zinciri Yönetimi

Örgütsel Yenilik Süreci

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

İşletme (Türkçe) - 1. yarıyıl. Academic and Social Orientation Hukukun Temelleri Fundamentals of Law TR

ÇALIŞMA RAPORU KONU: TURİZM YÖNETİMİ PROGRAM: TURİZM YÖNETİMİ VE PLANLAMA TÜRÜ/SÜRESİ: LİSANSÜSTÜ DİPLOMA, 04/10/ /10/2011

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

Tablo-1 %100 İNGİLİZCE İŞLETME BÖLÜMÜ - 8 YARIYILLIK LİSANS MÜFREDATI

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

Yar. Doç. Dr. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

AB Ar-Ge Politikaları Çınar ADALI TÜBİTAK AB Çerçeve Programlar Müdürlüğü

2015 YILI KURUMSALLAŞMA KOMITE RAPORLARI FAALİYET RAPORU

Stratejik Pazarlama 2. Hafta. Doç. Dr. Hayrettin Zengin

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SANAYİLEŞMENİN DİNAMİKLERİ VE TEKNOLOJİNİN ETKİNLİĞİNDE SANAYİLEŞME

Bölüm 4. İşletme Analizi, İşletmenin içinde bulunduğu mevcut durumu, sahip olduğu varlıkları ve yetenekleri belirleme sürecidir.

Yönetim Bilişim Sistemleri (Karma) - 1. yarıyıl Hukukun Temelleri Fundamentals of Law TR

EK-3 ÖZGEÇMİŞ. 5. Akademik Unvanlar 5.1. Yardımcı Doçentlik Tarihi: 5.2. Doçentlik Tarihi: 5.3. Profesörlük Tarihi:

KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ (KRY) EĞİTİMİ KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE

OPERASYONEL ÜSTÜNLÜK VE TÜKETİCİ YAKINLAŞMASINI SAĞLAMAK ve KURUMSAL UYGULAMALAR

STRATEJİK YÖNETİM UYGULAMALARI. Yrd. Doç. Dr. Tülay Korkusuz Polat

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

Bölüm 2. Stratejik Yönetim Süreci ve Unsurları. Stratejik Yönetim Süreci

THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS. by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003

GT Türkiye İşletme Risk Yönetimi Hizmetleri. Sezer Bozkuş Kahyaoğlu İşletme Risk Yönetimi, Ortak CIA, CFE, CFSA, CRMA, CPA

2017 ÖNCESİ NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT NÖ-İÖ BÖLÜMLERİ LİSANS ÖĞRETİM PLANI

Yerli ve / veya yabancı şirket evlilikleri ve beraberinde farklı kültürlere uyum süreci,

Proje Yönetiminin İş Geliştirme Süreçlerindeki Yeri. Emre AKIN (PMP #307476) 17 Şubat 2015

4. İşletmelerde Büyüme

ulu Sosy Anahtar Kelimeler: .2014, Makale Kabul Tarihi: , Cilt:11,

- Seçmeli Ders Seçmeli Ders Seçmeli Ders Seçmeli Ders

DEĞER MÜHENDİSLİĞİ. Veli KOÇAK Yazılım Mühendisi. Maltepe Üniversitesi

Kaynak Bağımlılığı Teorisi nin Kritik Bir Unsuru Olarak Kaynak Belirsizliği ve Müşteri -Tedarikçi Arasındaki İlişkisel Değişime Etkisi

MerSis. Bilgi Teknolojileri Yönetimi Danışmanlık Hizmetleri

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS RI-801 Uluslararası Güvenlik ve Strateji

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu

Doğal Gaz Dağıtım Sektöründe Kurumsal Risk Yönetimi. Mehmet Akif DEMİRTAŞ Stratejik Planlama ve Yönetim Sistemleri Müdürü İGDAŞ

Sürdürülebilir büyüme için inovasyon ve risk yönetimi

İNGİLİZCE İŞLETME ANABİLİM DALI YÖNETİCİLER İÇİN İŞLETME YÖNETİMİ GÜZ YARIYILI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS GÖREVLENDİRMELERİ

Bölüm 5. Çevre Unsurlarının Ölçülmesi ve Durum Belirleme Matrisleri Ülgen&Mirze Genel Çevre Ölçümleme Teknikleri

Bölüm 2. Stratejik Yönetim Süreci. ve Unsurları. Stratejik Yönetim Süreci. Stratejik Yönetim Süreci nin Evreleri

Tedarik Zinciri Yönetimi (LOJ 215) Ders Detayları

Bölüm 1. Stratejik Yönetim İlgili Terim ve Kavramlar. İşletme Yönetimi. Yönetim ve Stratejik Yönetim. Yönetim, bir işletmenin ve örgütün amaçlarını

İşletmelerde Stratejik Yönetim

Electronic Letters on Science & Engineering 2(2) (2011) Available online at

Yar. Doç. Dr. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

2012 YILI. Faaliyet Raporu. I. Uluslararası Enetelektüel Sermayenin. Ölçülmesi ve Roparlanması. Sempozyumu

Yrd. Doç. Dr. M. Arcan TUZCU

Proceedings/Bildiriler Kitabı I. G G. kurumlardan ve devletten hizmet beklentileri de September /Eylül 2013 Ankara / TURKEY

BİLİŞİM SEKTÖRÜNDE TEMEL YETENEK TABANLI STRATEJİLER: CMMI MODELİ ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

Yapı Kredi Finansal Kiralama A. O. Ücretlendirme Politikası

Örnek Yol Haritası (Example roadmap)

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

NOVAPAC Ambalaj San. Tic. A.Ş

Frederic Herzberg İKİ FAKTÖR TEORİSİ

Bölüm 9. İş Yönetim Stratejileri : Rekabet Stratejileri İş Yönetim Stratejileri/Rekabet Stratejileri KURUMSAL STRATEJİLER

DERS BİLDİRİM FORMU Fakülte/Yüksekokul Bölüm Anabilim Dalı/Program Sınıf Öğretim Dönemi

REKABET GÜCÜ VE DEĞİŞEN DÜNYA TUNCAY SONGÖR REKABET KURUMU II. BAŞKANI KURUL ÜYESİ

Stratejik Performans Yönetimi ve Dengeli Sonuç Kartı (Balanced Scorecard-BSC)

İnsan Kaynakları Yönetimi. Prof. Dr. Dursun BİNGÖL Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1. BÖLÜM

GASTRONOMİ VE MUTFAK SANATLARI - 1. YARIYIL. Academic and Social Orientation Genel İşletme General Business TR

ÜRETİM YÖNETİMİ VE SİSTEMİ

Bölüm 8. Üst Yönetim Stratejileri : Kurumsal Stratejiler

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU KARARLARI Toplantı Sayısı Karar Sayısı Karar Tarihi 2014/ /05/2014

Bölüm 5. Çevre Unsurlarının Ölçülmesi ve Durum Belirleme Matrisleri

İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

1-PROJE YÖNETİMİNE GİRİŞ

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

Servis Sistemleri (IE 419) Ders Detayları

Sanayide Ar-Ge ve Yeni Ürün Geliştirme

Electronic Industry & Sector Relations Conference

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans (B.Sc.) Sosyoloji Boğaziçi 1989 Y. Lisans (MBA)

İNOVİTA. İstanbul Yaşam Bilimleri Platformu için Gözden Geçirilmiş Sürüm

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: E. Görkem KAYAALP ERSOY. 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Yardımcı Doçent Doktor. 4.

İnovasyon Projelerinin Stratejik Yönetimi. Dr. Merih Pasin

MANAGEMENT OF HYBRID STRUCTURES A CASE STUDY IN RETAILING

BÜYÜME DÖNEMİ İÇİN PAZARLAMA STRATEJİLERİ BÜYÜYEN PAZARLARIN ÖZELLIKLERI. Büyüyen Pazarların Özellikleri. XI. Bölüm

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YAZ OKULU EŞDEĞER YAPILACAK DERSLER FAKÜLTE : İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ BÖLÜM : İKTİSAT

Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v. 1. Bölüm Toplam Kalite Yönetimi (Total Quality Management)

Kümelenme ile İlgili Kavramlar

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ. Adı Soyadı: Kurtuluş Yılmaz GENÇ. Unvanı: Doçent Doktor. Doğum Tarihi: ; Çiftlik Köyü, Görele, Giresun

Courses Offered in the MSc Program

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Courses Offered in the MsC Program

DERS PROFİLİ. B2B Pazarlama MAN 411 Güz

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci)

TURQUALITY Projesine Nasıl Başvurulur?

STRATEJİ FORMÜLASYONU

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

Transkript:

Savunma Bilimleri Dergisi The Journal of Defense Sciences Mayıs/May 2013, Cilt/Volume 12, Sayı/Issue 1, 123-145. ISSN: 1303-6831 Kaynak Bağımlılığı ve Stratejik İşbirliği İlişkisi: Kaynak Özelliklerinin İş Birliği Oluşumuna Etkileri Cemalettin Öcal FİDANBOY 1, Hale ALAN 2 Öz Örgütlerin iç ve dış çevrelerindeki belirsizlik ve karmaşıklığın artması, teknolojik gelişmeler, rekabet ve pazar koşullarında meydana gelen değişimler, daha fazla büyüme isteği gibi faktörler; örgüt yöneticilerini yönetimde değişik yöntemler ve stratejiler geliştirmeye itmektedir. Örgütler; ortak girişim, teknolojik iş birlikleri, araştırma ve geliştirme olanakları, lisans anlaşmaları gibi stratejik iş birliği konularıyla ilgilenmekte; ihtiyaç duydukları kaynaklara kendileri sahip olmak yerine, bu kaynakları çoğunlukla diğer örgütlerle değişim faaliyetleri yaparak ve örgütler arası stratejik iş birlikleri geliştirerek temin etmeye çalışmaktadırlar. Örgüt yazını incelendiğinde; stratejik iş birliği kavramının, başta kaynak bağımlılığı kuramı, işlem maliyeti kuramı ve kaynak temelli yaklaşımlar olmak üzere, birçok kuram çerçevesinde ele alındığı görülmektedir. Bu makalede örgütlerin kaynak özelliklerinin (hareketlilik, taklit edilebilirlik, ikame edilebilirlik) alt boyutlarının, kaynak bağımlılığı kuramının kaynak bulmada belirsizlik bileşeni çerçevesinde, stratejik iş birliği oluşumuna etkileri incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Kaynak bağımlılığı, stratejik iş birliği, kusurlu hareketlilik, kusurlu taklit edilebilirlik, kusurlu ikame edilebilirlik. The Relationship Between Resource Dependency and Strategic Alliance: The Effects of Resource Characteristicsto Alliance Formation Abstract Lots of facts, such as the increasing uncertainty and complexity in the external and internal environments of organizations, technological developments, variations of competition, market conditions and demands of more growth, direct managers to develop some different methods and strategies in management. In order to gain superiority and advantage for these topics, organizations are interested in many types of strategic alliances such as joint ventures, technological alliances, research and development opportunities and license agreements. Instead of trying to own the resources they need, by developing inter-organizational strategic alliances, they acquire these resources with the other organizations. When organization literature is investigated, it can be seen that a strategic alliance concept deals with some other theories such as resource dependency theory, transaction cost theory and resource-based approaches. In this paper, the effects of the formation of strategic alliance for resource characteristics of organization s sub-dimensions (mobility, imitability, substitutability) are investigated in the resource availability uncertainty characteristic of resource dependency theory. Keywords: Resource dependency, strategic alliance, imperfect mobility, imperfect imitability, imperfect substitutability. 1 Yazışma adresi: Başkent Üniversitesi, Yönetim ve Organizasyon Bölümü, Ankara, Doktora Öğr., ocalfidanboy@hotmail.com 2 Yazışma adresi: Başkent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yönetim ve Organizasyon Bölümü, Bağlıca, Ankara, Doktora Öğr., haletpe@gmail.com Makalenin geliş tarihi: 21.10.2012 Makalenin kabul tarihi: 03.01.2013

124 Fidanboy ve Alan Giriş Günümüz örgütlerinin içinde bulunduğu yoğun rekabet ortamı herkes tarafından kabul edilmekte olup, bu rekabet ortamında örgüt kaynaklarının niteliklerinin ve niceliklerinin arttırılarak devamlı ve sürdürülebilir bir değişimin sağlanması gerektiği bilinmektedir. Bu değişimin örgütlere rekabet avantajı sağlaması, örgütün sürekli değişen pazar şartlarına yanıt verebilmesi, yeni kaynak ve yeteneklerinin oluşturulması için; örgütler ya kendi kaynaklarından gelen yeteneklere güvenmek ya da kaynaklarına düzenli bir şekilde yatırım yapmak zorunda kalmaktadırlar. Ancak herhangi bir stratejik iş birliğine dayanmadan yapılacak kaynak yatırımları, arzu edilen sonuca ulaşmada yetersiz kalabilmekte ve örgütlerde gereksiz kaynak israflarının yapılmasına neden olabilmektedir. Örgütler, işlerini genişletmeyi düşündüklerinde veya yeni yetenekler geliştirmeyi hedeflediklerinde, başka örgütlerle birçok şekillerde stratejik iş birliklerine girmektedirler (Yin ve Shanley, 2008). Stratejik iş birlikleri özellikle son yıllarda hızla artan ve günümüz rekabet ortamında işletmeler tarafından çok fazla rağbet gören dış pazarlara açılma ve büyüme stratejisidir (Elmuti ve Kathawala, 2001). Bu stratejilerin özellikle ekonomik kriz dönemlerinde gerçekleşmesi oldukça dikkat çekicidir. Spekman ve arkadaşları (1998) örgütlerin stratejik iş birliğine girme sebeplerini; küresel pazarlarda faaliyet göstermek, rekabet üstünlüğü sağlamak, yeni yetenekler ve teknolojiler edinmek, yenilikler üretmek, kaliteyi ve uzmanlığı üretimin her aşamasında sürdürmek, paydaşlarının temel yeteneklerinden faydalanmak, kaynak bağımlılığını en aza indirmek ve tamamlayıcı kaynaklarına ulaşmak olarak belirtilmiştir. Stratejik iş birliği, ortak girişim ve benzeri konular söz konusu olduğunda akla ilk gelen kuramlar; kaynak bağımlılığı kuramı, işlem maliyeti kuramı ve kaynak temelli yaklaşımlardır. Kaynak bağımlılığı kuramı, örgüt ve stratejik yönetim çalışmalarına yön veren ve ortaya konulduğundan bu yana oldukça uzun zaman geçmesine rağmen, etkisini halen sürdüren en önemli kuramlardan birisidir (Hillman ve diğerleri, 2009). Günümüzün yoğun rekabet şartlarında örgütler ihtiyaçları olan kaynaklara ulaşmak için çevrelerine bağımlıdırlar. Bu bağımlılık düzeyi ise kaynak bağımlılığı yaklaşımı olarak ifade edilmektedir (Pfeffer ve Salancik, 2003). Hillman ve arkadaşları (2009) ile Pfeffer ve Salancik (1978) tarafından ortaya konulan kaynak bağımlılığı yaklaşımı; ortak girişim ve diğer örgütler arası ilişkiler, birleşmeler/dikey bütünleşme, kurullar ve yönetimler, politik eylemler ve üst düzey ilerlemeler açısından ele alınan oldukça önemli bir konudur. Hillman ve arkadaşlarına (2009) göre kaynak bağımlılığı kuramı; stratejik iş birliği, ortak girişim, tedarikçi-müşteri ilişkileri gibi örgütler arası birçok ilişki biçimini anlamak için en önde gelen kuramsal perspektifi sunmaktadır. Kaynak bağımlılığı yaklaşımı açısından

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 125 bakıldığında; örgütler, güç kazanmak ve kontrolü elde tutmak için, kıt kaynaklara sahip olan diğer örgütlerle örgütler arası ilişkilere girmektedirler (Barringer ve Harrison, 2000). Barringer ve Harrison a (2000) göre, son yıllarda popülerliğini arttıran kaynak temelli yaklaşım, sürdürülebilir rekabetçi avantaj sağlama açısından daha çok iç kaynaklara odaklanırken (Barney, 1991); kaynak bağımlığı kuramı, örgütün yaşaması veya başarılı olması için, kaynakların dışarıdan temin edilmesi konusuna yoğunlaşmaktadır. Das ve Teng e (2000) göre örgütlerde iş birliği oluşumunu etkileyen nedenler arasında; örgütsel kaynak özelliklerinin alt boyutları olarak ifade edilen hareketlilik (mobility), taklit edilebilirlik (imitability) ve ikame edilebilirlik (substituability) bulunmaktadır. Günümüzde devletlerin varlığının, birliğinin ve gücünün korunmasında öncelikli bir yer tutan savunma ihtiyaçları göz önüne alındığında; kaynak bağımlılığı ve stratejik işbirliği ilişkisinin önemi açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, dünya savunma sanayi sektöründe yaşanan birleşmeler ve stratejik iş birliklerinin, 1990 lı yılların ortalarından itibaren yoğunluk kazandığı dikkat çekmektedir. Bu değişimler, hızlı küreselleşmenin getirdiği etkilerle birlikte uluslararası savunma örgütlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Neuman, 2006). Bunun sonucunda, savunma örgütleri genel olarak tekel konumlarını kaybetmiş ve bazı savunma sanayi örgütleri pazardaki oligopolistik yapılarını sürdürürken, savunma sanayi örgütleri ve hükümetler arasında yakın ilişkiler ise oluşmaya devam etmiştir (Blancard ve Couderc, 2008). Genel olarak bakıldığında, savunma sanayinin belirli bir müşterisi vardır ve bu nedenle de kendine özgü kuralları olan bir sisteme sahiptir (Güldoğan, 2011). Savunma sanayindeki pazar yapısının, sistem üreticisi olarak az sayıdaki büyük firmaya ve talep üzerine yoğunlaştığı görülmekte ve hükümetlerin üretilen savunma ürünlerini alan birincil müşterileri bulunduğu göze çarpmaktadır (Sachwald, 1999). Savunma ihtiyaçları söz konusu olduğunda, hangi sistemlere ait ekipmanların temin edileceği ve tedarik için nasıl bir bütçenin ayrılacağı konularının öncelikli konular olduğu görülmektedir (Müslüm, Topcu ve Mala, 2010). Bu kapsamda yapılan kamu harcamaları çoğunlukla askeri giderlere ve yüksek düzeydeki araştırma geliştirme harcamalarına ayrılmaktadır (Blancard ve Couderc, 2008). Savunma sektörü kapsamındaki kamu harcamalarını en aza indirmek amacıyla; uluslararası iş birliklerinin yapılması, teçhizat yenileme sıklıklarının düşürülmesi ve aynı malların teminin önlenmesine yönelik faaliyetler, bu konuda ortaya konulabilecek önemli çözüm yolları olarak görünmektedir (Müslüm, Topcu ve Mala, 2010). Ancak ülke güvenliği ve savunması için kritik öneme sahip sistem ve teknolojilerin kaynak ve yatırım maliyetine bakılmaksızın, dış kaynaklara bağımlılığı azaltacak

126 Fidanboy ve Alan şekilde milli olarak kurulacak stratejik işbirlikleri aracılığıyla üretilmesi ve kullanılması ulusal güvenlik bakımından önem arz etmektedir. Güldoğan (2011) gerçekleştirilebilecek stratejik işbirliklerinin, savunma sanayisinde ana yüklenici firmalar ve yan sanayinin birbirlerine karşı yaşadıkları sorunları çözecek sihirli bir formül olarak değerlendirilebileceğini ifade etmektedir. Savunma sektörünün bugünkü yapısı esas alındığında, genel anlamda sektörde önemli gelişmelerin olduğu bilinmektedir (Güldoğan, 2011). Savunma sanayi kapsamında yürütülen projelerde ihtiyaç duyulan insan ve teçhizat altyapısının ülke genelindeki mevcudiyetinin sürdürülebilirliğin sağlanması esas olarak arzu edilen noktadır (Güldoğan, 2011). Bu açıdan savunma sektöründeki örgütlerin, stratejik işbirliklerine kaynak bağımlılığı kuramı açısından yaklaşmaları ve kaynak özelliklerinin işbirliklerine etkisini dikkate almaları; savunmaya ayrılan kaynaklardan en yüksek faydanın sağlanması açısından önemli faydalar sağlayacaktır. Bu çalışmada kaynak bağımlılığı yaklaşımı temelinde; örgütlerin kaynak özelliklerinin, stratejik iş birliğiyle ilişkilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Örgütlerin kaynak özellikleri kapsamındaki; kusurlu hareketlilik (imperfect mobility), kusurlu taklit edilebilirlik (imperfect imitability) ve kusurlu ikame edilebilirlik (imperfect substitutability) alt boyutları, çalışmanın bağımsız değişkenleri olarak ele alınmaktadır. Çalışmanın temel amacı; bahsedilen bağımsız değişkenlerden her birinin stratejik iş birliği ile (bağımlı değişken) ilişkisini incelemektedir. Bu inceleme, kaynak bağımlılığı yaklaşımının kaynak bulmada belirsizlik özelliği açısından gerçekleştirilmekte ve örgütlerin stratejik iş birliklerine girmeden önce, bahsedilen kaynak karakteristiklerinin kaynak bağımlılığı kuramı açısından dikkate alınmasının, örgütün iş birliği kararına katkıda bulunabileceğini ortaya koymaktadır. Yapılan çalışmanın; kaynak bağımlılığı yaklaşımı ve stratejik iş birlikleri oluşturma ilişkisi açısından örgüt yazınına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Kuramsal Çerçeve Kaynak Bağımlılığı Yaklaşımı ve Stratejik İş Birliği Kaynak bağımlılığı kuramı, yayınlandığı yıldan beri örgüt kuramı ve stratejik yönetim konularında en etkili kuramlardan birisi olma özelliğini sürdürmektedir (Hillman ve diğerleri, 2009). Bu kuram, örgütlerin çevresel bağımlılıklarını ve belirsizliklerini azaltmaları konuları üzerine yoğunlaşan ve uzun yıllardır üzerinde geniş çapta çalışmalar yapılan temel bir yaklaşımdır (Pfeffer ve Salancik 1978). Kaynak bağımlılığı yaklaşımı örgütlerin sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamaları ve bu konuda belirli stratejiler yaratmada kullanılan kaynakları tanımlayan bir kuramdır.

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 127 Yaklaşım, Birger Wernerfelt tarafından 1984 yılında yayınlanan Firmanın Kaynak Temelli Yaklaşımı makalesinde ilk kez gündeme getirilmiş ve 1991 yılında Barney tarafından biçimlendirmiştir. Kaynak bağımlılığı yaklaşımının kilit noktaları, örgütlerin potansiyel anahtar kaynaklarının tanımlanması ve örgüt kaynaklarının belirgin özellikler taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesidir. Bu yaklaşımda örgütlerin çevresel bağımlılıklarını en aza indirmek için beş temel seçenek önerilmektedir. Bunlar; dikey bütünleşme, ortak girişimler ve diğer örgütler arası ilişkiler, yönetim kurulları, politik eylemler ve yönetici yer değiştirmeleri seçenekleridir (Pfeffer ve Salancik 1978). İşletmeler, küreselleşme ve teknolojinin hızla değişmesi sonucunda rekabet kapasitelerini artırmak ve yaşamlarını sürdürebilmek için, geleneksel ve yeni gelişmeye başlayan birçok endüstride var olan zorluklardan dolayı, yasal veya fiili açıdan bir araya gelerek tekil olarak sahip oldukları uzmanlıklarını ve kaynaklarını birleştirmek zorunda kalmaktadırlar. Günümüzde stratejik iş birlikleri yapan örgütlerin sayılarında önemli derecede artış gözlenmektedir. Stratejik iş birlikleri pek çok sektörde farklı şekillerde gerçekleşmektedir. Bir şirket, stratejik iş birliği faaliyetinden, o işi tek başına yaptığından daha çok yarar sağlamalıdır. Aksi takdirde iş birliğinin bir anlamı kalmayacaktır. O yüzden ilk stratejik hedef, örgütün faaliyetlerine değer katmak olmalıdır. Başarılı bir stratejik iş birliği uygulaması için, iş birliği kapsamının bu şekilde net olarak ortaya konulması gerekmektedir (Yoshino ve Rangan, 1994). Örgütleri stratejik iş birliklerine iten etmenlerin başında teknolojik olarak kaynakların uzaklığı, maliyetler ve ölçek ekonomisi gelmektedir. Stratejik iş birlikleri günümüzün önem kazanan işletme stratejilerinden biridir. İşletmelerin kâr elde etmelerini ve geniş pazarlara yayılmalarını sağlayan stratejik iş birlikleri bir takım risk ve tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Her türlü işletmeler arası ilişkide olduğu gibi stratejik iş birliklerinde de risk, dikkate alınması gereken temel bir husustur. Stratejik iş birliklerinde başarılı olmak için üstlenilen risklerin iyi yönetilmesi gerekmektedir (Akdağ, 2008). Kaynaklar, işletmeler açısından iş birliği oluşumu için fırsat ve ihtiyaç yaratmaktadırlar (Lin, 2006). Bu açılardan bakıldığında, kaynak bağımlılığı kuramı ile stratejik iş birlikleri arasında yakın bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Kaynak bağımlılığı kuramı ile örgütler arası ilişkiler kapsamında yapılan tartışmalar için temel bir yaklaşım önerilmektedir (Pfeffer, 1987 den aktaran Hillman ve diğerleri, 2009). Bu bakış açısına göre; ortaklıkları ve ortaklık ilişkilerini anlamak için temel birimler örgütlerdir. Bu örgütler özerk değildir ve diğer örgütler arasındaki bağımlılık ağı tarafından zorlanmaktadırlar. Örgütler arası bağımlılık,

128 Fidanboy ve Alan örgütün hayatta kalma durumunu ve belirsizlikle başa çıkmasını etkilemektedir (Pfeffer, 1987 den aktaran Hillman ve diğerleri, 2009). Örgütler, dış bağımlılıklarını yönetmek için faaliyetler yaparlar. Bununla birlikte bu faaliyetler, bağlılıkların yeni bir modelinin üretilememesi durumunda, kaçınılmaz olarak tam bir başarıyı yakalayamayabilir. Bağımlılık konusunda ortaya konulan bu modeller, örgüt içi veya örgütler arası gücü üretirler ve bu güç de, doğal olarak örgütsel davranışı etkilemektedir (Pfeffer, 1987 den aktaran Hillman ve diğerleri, 2009). Barringer ve Harrison (2000), örgütler arası ilişkilerin kuramsal temellerini, ekonomik bakış açısından davranışsal bakış açısına doğru Şekil 1 deki gibi sıralamaktadır. Şekil 1. Örgütler Arası İlişkilerin Kuramsal Temelleri Kaynak: Barringer ve Harrison, 2000 Bu şekilden görülebileceği gibi; kaynak bağımlığı kuramına örgütler arası ilişkiler açısından bakıldığında, bu kuramın daha çok ekonomik tarafta yer aldığı dikkat çekmektedir. Kaynak bağımlığı kuramının, örgütler arası ilişkilerin ekonomik tarafında yer almasının, bu kuramın stratejik iş birlikleri oluşumuyla ilişkisine temel teşkil ettiği düşünülmektedir. Kaynak bağımlılığı yaklaşımına göre, işletmeler belirsizliği azaltabilmek ve bağımlılıklarını yönetebilmek için faaliyetlerini koordine etmeye ihtiyaç duymaktadırlar (Kauser ve Shaw, 2004). Çünkü taraflar arasında oluşturulan sıkı koordinasyon, aynı faaliyetlerin tekrarlanmasını engellemekte ve maliyetlerin azaltılmasını sağlamaktadır (Mohr ve Spekman, 1996). Barney (1991) kaynak bağımlılığı kuramını, iş birlikleri oluşturma açısından incelemiştir. Barney e (1991) göre kaynaklar, pazarda kıt ve değerli hâlde bulunuyorsa, tam olarak taklit edilemez durumdaysa ve ikamesi yoksa sürdürülebilir rekabet avantajını oluşturmaya liderlik edebilmektedir (Barney,1991). Sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamada kaynakların örgüte katma değer yaratması için, mevcut ve potansiyel rakipler arasında özgün veya nadir durumda olması taklit edilmemesi ve rakip örgütler tarafından diğer kaynaklarla ikamesinin olmaması gerekir (Barney ve Clark, 2007).

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 129 Eisenhardt ve Schoonhoven (1996), iş birliği oluşumu için kaynak temelli yaklaşımlar kapsamında işlem maliyeti bakış açısıyla çalışmalar yapmışlar, örgütlerin neden stratejik iş birliği oluşturdukları sorusuna cevap aramışlardır. Onlara göre iş birliği oluşturmanın kökünde stratejik ihtiyaçlar ve sosyal fırsatlar yer almaktadır (Eisenhardt ve Schoonhoven, 1996). Phan ve Peridis e (2000) göre kaynak bağımlılığı kuramı, belirsizliği stratejik iş birliği tercihi ile yönetim kapsamında belirli bir çerçeve içine almaktadır. Aynı şekilde; stratejik iş birlikleri yolu ile pazara ulaşım, teknoloji ve sermaye değiş tokuşu yapılabilmektedir (Phan ve Peridis, 2000). Varadarajan ve Cunningham a (1995) göre, stratejik iş birliği için birçok kuramsal çerçeve geliştirilmiştir. Bu çerçeveler; pazar belirsizliği, kaynak bağımlılığı, beceri ve kaynak heterojenliği gibi konularla ilgilidir (Varadarajan ve Cunningham, 1995). Hynes ve Mollenkopf a göre, (1998) işletmelerin çok küçük bir kısmı kaynaklar konusunda kendi kendine yeterken, büyük çoğunluğu önemli kaynaklar için diğer işletmelere bağlı olmaktadırlar. Bu nedenle bir veya daha fazla stratejik kaynağın eksik olması işletmeleri stratejik iş birliğine yönlendiren önemli bir motivasyon olarak görülmektedir. Bu sayede belirsizliğin azaltılması ve işletmenin kaynak bağımlılığını daha iyi bir şekilde yönetmesi sağlanmaktadır (Hynes ve Mollenkopf, 1998). Örgütlerin stratejik iş birliklerine giriş eğilimi; örgüt özellikleri, endüstri özellikleri ve çevresel özellikler çerçevesinde olmaktadır (Varadarajan ve Cunningham, 1995). Kaynak temelli bakış açısından, örgütlerin stratejik iş birliklerine giriş temellerinin başında; pazara hızlı bir şekilde giriş yapmayı sağlamak, pazarda belli bir kişilik sergilemek, araştırma ve geliştirme maliyetlerini paylaşmak ve yatırımlar üzerinde hızlı geri dönüşü temin etmek gelmektedir (Dong, Glaister, 2006). Yasuda (2005) çalışmasında, yüksek teknoloji endüstrilerinde stratejik iş birliği oluşumunu, kaynak temelli yaklaşım ve işlem maliyeti kuramıyla karşılaştırmıştır. İşlem maliyeti yaklaşımı maliyetlerin azaltılmasını vurgularken, kaynak bağımlılığı yaklaşımı değerli kaynakların birleştirilmesi ve kullanılması yoluyla işletme değerinin maksimizasyonunu vurgulamaktadır. Stratejik iş birliklerinin işletmeler arasındaki kaynak entegrasyonunun bir sonucu olması nedeniyle, bu yaklaşım iş birliği ilişkilerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktadır (Lin, 2006). Teng (2007) çalışmasında, stratejik iş birliği doğrultusunda ortak girişimcilik çalışmaları için kaynak temelli yaklaşımlardan yararlanmıştır. İşletmelerin stratejik iş birliklerini, kaynaklarının etkin gelişimini sağlamak (Kandemir ve diğerleri, 2002) veya diğer işletmelerin değerli olan kaynaklarına ulaşabilmek için oluşturmaları durumunda, kaynak bağımlılığı

130 Fidanboy ve Alan yaklaşımı bu tarz yapıların incelenmesinde uygun görülen bir yaklaşım olmaktadır (Lin, 2006). Bu yaklaşım, stratejik iş birliklerini kritik kaynaklara etkin bir şekilde ulaşmak için oluşturulan ve işletmenin daha üstün performans göstermesine olanak sağlayan bir yapı olarak ele almaktadır (Ethiraj ve diğerleri, 2002). Hooley ve arkadaşları (1999), kaynak bağımlılığı kuramının pazarlama kabiliyetine ilişkin olarak hiyerarşik bir model öne sürmüşlerdir. Bu modelin birinci aşamasında pazarlama kültüründen ve pazarlama kültürünün sürdürülebilir rekabet avantajı için temel bir kaynak olabileceğinden, ikinci aşamasında pazarlama stratejileri oluşturulmasından, üçüncü aşamada ise, pazarlama kabiliyetlerini ön plana çıkartılmasından söz edilmektedir (Hooley ve arkadaşları, 1999 dan aktaran Koçak ve diğerleri, 2005). Hooley ve arkadaşları (2002), günümüz koşulları çerçevesinde bu modele stratejik iş birliği oluşturabilme kabiliyetini de eklemişlerdir (Hooley ve arkadaşları, 2002 den aktaran Koçak ve diğerleri, 2005). Örgüt yazını incelendiğinde, kaynak bağımlılığı kuramı ve stratejik iş birlikleri ilişkilerine yönelik görgül çalışmaların sayısının oldukça az olduğu dikkat çekmektedir. Araştırma kapsamında, yazında bu konuda yapılan çalışmalar detaylı olarak incelenmiştir. Örneğin, Miles ve arkadaşları (1999), yaptıkları çalışmada kaynak bağımlılığı kuramından yararlanarak, stratejik iş birlikleriyle (bağımsız değişken), performans (bağımlı değişken) arasındaki ilişkileri ele almışlardır. Miles ve arkadaşları na (1999) göre örgütler kaynak bağımlılıklarını yönetmek için stratejik iş birliklerine başvurduklarında, örgüt başarısında önemli düzeyde artış sağlanmaktadır. Das ve Teng (2000), stratejik iş birliklerini kaynak bağımlılığı ve kaynak temelli yaklaşımlar açısından kuramsal bir çerçeveye koyan bir model oluşturmuştur. Bu modele göre stratejik iş birliğinin; iş birliği oluşumu, yapısal iş birliği öncelikleri ve iş birliği performansı boyutları vardır. Das ve Teng in (2000) önerdiği kuramsal model, Şekil 2 de verilmiştir.

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 131 ÖRGÜTLERİN KAYNAK ÖZELLİKLERİ Hareketlilik (Mobility) Taklit Edilebilirlik (Imitability) İkame Edilebilirlik (Substituability) İŞBİRLİĞİ OLUŞUMU FİRMALARIN ORTAK KAYNAK TİPLERİ Mal Temelli Kaynaklar Bilgi Temelli Kaynaklar YAPISAL İŞBİRLİĞİ ÖNCELİKLERİ ORTAKLAR ARASI KAYNAK DÜZENLEMELERİ İlaveli (supplemantary) Aşırı (Surplus) Tamamlayıcı (Complementary) Savurgan (Wasteful) İŞBİRLİĞİ PERFORMANSI Şekil 2. Kaynak Bağımlılığı Açısından Stratejik İş Birliği Modeli. Kaynak: Das ve Teng, 2000 Örgütlerin Kaynak Özellikleri ve Stratejik İş Birliği Oluşumuna Etkisi Bir örgütün stratejik iş birliği oluşturmadan önce, örgütün kaynak bulmadaki belirsizliği açısından hangi kaynak özelliklerini ne şekilde dikkate almasının, stratejik iş birliği oluşturma kararını etkileyebileceği sorusuna cevap araması faydalı olacaktır. Bu kapsamda, kaynak özelliklerinin stratejik iş birlikleri oluşumuna etkisini incelemek üzere bir model önerilmekte ve bu model kapsamında ortaya konulan önermeler, gerekçeleriyle birlikte açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu modelde, örgütlerin kaynak özelliklerinden kusurlu hareketlilik, kusurlu taklit edilebilirlik ve kusurlu ikame edilebilirlik boyutları temel alınmaktadır. Bu model kapsamında, kaynak bağımlığı kuramı kapsamında ele alınan kaynak belirsizliğinin de sadece kaynak bulmada belirsizlik alt boyutu incelenmektedir. Barney (1991) örgütün stratejiler yaratmaya ve uygulamaya olanak tanıyan etkililik ve etkinliğini artıracak kaynaklarını; örgüt tarafından kontrol edilen bütün varlıklar, kabiliyetler, örgüt süreçleri, örgütün nitelikleri gibi örgüt kaynakları şeklinde tanımlamaktadır. Barney (1991) örgüt kaynaklarının tümünün sürdürülebilir rekabet avantaj potansiyeline sahip olmaması nedeniyle; avantaj yaratan kaynakların değer, nadirlik, taklit edilememe ve ikame edilememe gibi dört özelliği olması gerektiğini ileri sürmektedir (Barney, 1991).

132 Fidanboy ve Alan Das ve Teng e (2000) göre örgütlerin kaynak özelliklerini kusurlu hareketlilik, kusurlu taklit edilebilirlik ve kusurlu ikame edilebilirlik alt boyutları ile incelemişlerdir (Das ve Teng, 2000). Kusurlu hareketlilik, kaynakları sahiplerden temin etmek için karşılaşılan engellerle ilgiliyken; kusurlu taklit edilebilirlik ve kusurlu ikame edilebilirlik benzer kaynakları herhangi bir yerden elde etme durumunda karşılaşılan engellerle ilgilidir (Barney, 1991; Peteraf, 1993). Bahsedilen alt boyutların özellikleri şöyledir; Kusurlu Hareketlilik: Teng (2007), stratejik iş birliği için kaynak temelli yaklaşım doğrultusunda oluşturduğu çerçevede, kusurlu hareketlilik kavramını, kaynak koşulları kategorisinde ele almıştır. Kusurlu hareketlilik, bazı kaynakların bir örgütten diğerine kolaylıkla aktarılamayacağına ilişkin bir boyuttur. Bu kapsamda bakıldığında; yer özelliği, fiziksel özellik ve insan varlığı özelliği; hareket edemez kaynaklar arasında varsayılmaktadır (Teng, 2007). Hareketliliğin yer özelliği boyutu, örgütün yeri ile ilgili olarak ve hareketsiz varlık olarak tanımlanan bir kavramdır. Aynı şekilde fiziksel özellik boyutu, örgütün (makine vb.) kaynaklarının hareket edemezliğiyle ilgilidir. Bu açılardan bakıldığında insan bilgisi boyutu da hareket edemezlik kapsamında yer almaktadır (Teng, 2007). Bununla birlikte, insan bilgisi boyutunun da hareket edemezlik dâhilinde yer aldığı görülmektedir (Teng, 2007). Das ve Teng e (2003) göre hareketlilik, kaynakları ilgili faktör pazarda değiş-tokuş etmek için rahatlık ve etkililik derecesi olarak tanımlanmıştır. Belirli kaynaklar değiş-tokuşun yapılabileceği özelliklere sahip olmadığından, bu tip kaynakların kusurlu hareketliliğe sahip olduğu ifade edilmektedir (Das ve Teng, 2003). Örneğin örgütün pazardaki ünü değiş-tokuş edilemeyeceğinden, bu kaynağın kusurlu hareketliliğe sahip olduğu söylenebilir. Aynı şekilde yönetimin sahip olduğu bilgi (know-how) ve insan kaynağına ilişkin yetenekler de kusurlu hareketlilik kapsamında değerlendirilmektedir. (Das ve Teng, 2003). Bu açılardan bakıldığında kusurlu hareketlilik, temel olarak insan kaynakları ve kültür vb. gibi örgütsel kaynakları da içermektedir (Das ve Teng, 2000). Barney (1991), örgütlerin rekabet avantajı için iki temel ön koşul tanımlamıştır. Bunlardan ilki kaynak heterojenliği, diğeri ise kusurlu hareketliliktir. Barney e (1991) göre kaynak heterojenliği, farklı örgütlerin kendi kontrollerinde olan stratejik kaynaklar açısından birbirinden farklı olmalarını ifade etmektedir. Kusurlu hareketlilik ise, bahsedilen kaynakların örgütler arasında tam bir hareketliliğe sahip olmamasıdır (Barney, 1991). Örgüt içindeki elle tutulamayan kaynaklar, yüksek bir maliyete neden olmadan, örgütün tarihsel akışı içinde, zamana bağlı olarak oluşmaktadır ve bahsedilen kaynak kapasitesi, örgütlerin kaynak özellikleri arasında yer alan kusurlu hareketlilik kavramı ile yakından ilişkilidir (Fernandez ve diğerleri, 2000).

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 133 Kusurlu Taklit Edilebilirlik: Barney e (1991) göre, bir örgütün sahip olduğu kaynaklar, rakipleri tarafından zor taklit edilebilir olmalıdır. Bu özellik, tipik olarak varlıkların yaratılması için gereken sürecin doğası tarafından artış göstermektedir (Barney, 1991). Sürdürülebilirlik; kaynakların rakipler tarafından kolay taklit edilebilir olduğu durumlarda, oldukça problematik bir hâle gelmektedir (Morgan ve Hunt, 1999). Bu açılardan bakıldığında kusurlu taklit edilebilirlik, temel olarak patentler, sözleşmeler, markalar ve onaylanmış tasarımlar gibi özellikleri ve bununla birlikte teknolojik ve yönetimsel kaynakları içermektedir (Das ve Teng, 2000). Barney e (1991) göre, kaynaklar genelde üç nedenle kusurlu taklit edilebilirlik özelliğinde olmaktadır. Bunlardan ilki; örgütün kaynaklarının birincil tarihsel durumlara bağlı kaynaklara sahip olma derecesidir. İkincisi; örgütün kullandığı kaynaklar ile örgütün sürdürülebilir rekabet avantajının nedensel olarak belirsiz olması arasındaki ilişkidir. Üçüncüsü ise; örgüte avantaj sağlayan kaynakların, sosyal anlamda karmaşık olmasıdır (Barney, 1991). Kusurlu İkame Edilebilirlik: Örgütlerin sürdürülebilir rekabet avantajını korumaları için, sahip oldukları kaynakların kolayca ikame edilebilir olmaması gerekmektedir (Morgan ve Hunt, 1999). Bu boyut, kaynakların yerlerini değiştirmenin zorluğuyla ilişkilidir (Barney,1991). Barney e (1991) göre ikame edilebilirlik; temelde iki şekilde oluşmaktadır. Bunlardan ilkine göre; bir örgütün bir başka örgütün kaynaklarını taklit etmesinin mümkün olmadığı durumlarda, bu noktada istenen stratejileri uygulamasına imkân veren benzer bir kaynağı ikame edebilmektedir İkincisine göre ise; örgütlerin birbirinden çok farklı kaynakları, stratejik olarak ikame edilebilir kaynaklar durumunda olabilmektedir (Barney, 1991). Bu açılardan bakıldığında kusurlu ikame edilebilirlik, fiziksel kaynaklarla birlikte, teknolojik ve yönetimsel kaynakları içermektedir (Das ve Teng, 2000). Kaynak bağımlılığı kuramının önemli unsuru olan kaynak belirsizliği, örgütlerin karşılaştığı en önemli problemlerden birisidir. Fink ve arkadaşları (2006), kaynak belirsizliğini kaynak bağımlılığı kuramıyla ilişkilendiren çalışmalar yapmışlar ve kaynak belirsizliğinin alt boyutlarını kaynak yoğunlaşması, kaynak bulma belirsizliği ve kaynak bağlantılandırılması olarak sınıflandırmışlardır (Pfeffer ve Salancik, 2003). Pfeffer ve Salancik e (2003) göre kaynak yoğunlaşması, örgütlerin bulunduğu çevredeki güç ve otoritenin bir boyutu olarak tarif edilmektedir. Aynı şekilde, kaynak bulma belirsizliği; kıt kaynakların azlığı veya çokluğu olarak açıklanmakta ve kaynak bağlantılandırılması da örgütler arası ilişkilerin azlığı veya çokluğu şeklinde tanımlanmaktadır (Pfeffer ve Salancik, 2003). Kaynak bulma belirsizliğini ortadan kaldırmak için örgüt

134 Fidanboy ve Alan kaynak tedariki bilinen çevrelerden yapılmalı ve çevre dikkatle gözlenmelidir (Sarvan ve diğerleri, 2003). Şekil 3 de önerilen modelde; örgütlerin kaynak özelliklerinin, kaynak bulmada belirsizlik açısından, stratejik iş birliği oluşumuna etkisinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Şekil 3 te verilen model incelendiğinde, kusurlu hareketliliğin, kusurlu taklit edilebilirliğin ve kusurlu ikame edilebilirliğin, kaynak bulmada belirsizlik açısından, örgütün stratejik iş birliği oluşturma kararına etki edebileceği düşünülmektedir. Şekil 3. Örgütlerin Kaynak Özelliklerinin Stratejik İş Birliği Oluşumuna Etkileri Kusurlu hareketlilik açısından temel konu, örgüte özgü kaynakların örgüt dışında kullanılamaması veya örgüt içinde kullanılmasının daha avantajlı olmasıdır. Bu açıdan bakıldığında, örgütün stratejik iş birliğine girmeden önce, kusurlu hareketliliği dikkate almasının, örgütün kaynak bulmadaki belirsizliğini etkilemek yönünde, örgütün stratejik iş birliğine girip girmeme kararını etkileyebileceği düşünülmektedir. Kusurlu hareketlilik örgüte sürdürülebilir avantaj sağlayan önemli gereksinimlerden biridir. Çünkü ticari getirisinin olmaması ve diğer kullanıcılar için değerinin az olması firmaya bağlı kalmalarını ve uzun vadede kullanılmasına imkân sağlamaktadır (Peteraf, 1993:6). Örgütlerin stratejik iş birliklerine girme nedenlerinin başında, örgütün diğer örgütler karşısında güç kazanması ve kontrolü elinde tutma isteği gelmektedir. Kaynak bağımlılığı kuramının kaynak bulmada belirsizlik özelliği, kıt kaynakların azlığı veya çokluğu olarak açıklanmaktadır. Bu açılardan bakıldığında, örgütün stratejik iş birliği oluşturmadan önce örgüte özgü kaynaklarını gözden geçirmesi ve kaynak belirsizliği açısından yeniden incelemesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Kusurlu hareketlilik kapsamında; hareket edemez kaynaklar bakış açısıyla, örgütün coğrafi olarak yer aldığı mekânın durumunun, örgütün makine vb. fiziksel kaynaklarının durumunun ve

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 135 örgütte mevcut olan insan bilgisi (know-how) kapsamında değerlendirilebilecek kaynakların stratejik iş birliği öncesinde analiz etmesi, kaynak bulmada belirsizlik açısından, örgütün stratejik iş birliğine girip girmeme kararını etkileyebilecektir. Özellikle, kusurlu hareketliliğin alt boyutlarından birisi olan insan bilgisi (know-how) konusunda örgütte oluşan örtük bilginin değerinin, stratejik iş birliği oluşturma kararından önce dikkate alınmasının önem verilmesi gereken bir husus olduğu düşünülmektedir. Bahsedilen bu gerekçeler temel alınarak, çalışmanın ilk önermesi aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur: Önerme 1: Bir örgütün stratejik iş birliği oluşturmadan önce kusurlu hareketliliği dikkate alması, kaynak bulmadaki belirsizliğe etkisi açısından, örgütün stratejik iş birliği oluşturma kararını etkiler. Örgütlerin kaynak özelliklerinden bir diğeri olan kusurlu taklit edilebilirliğin, kaynakların rakipler tarafından tam olarak taklit edilemezlik durumuyla ilgili olduğu bilinmektedir. Lippman ve Rumelt (1982) e göre kusurlu taklit edilebilirlik örgütler arası etkinlik farklılıkları ile pazar payı ve karlılıkları arasındaki ilişkilere açıklık kazandırmaktadır. Örgütlerin karlılıklarını artırarak örgütlere tekelci rekabet üstünlüğü sağlamaktadır (Lippman ve Rumelt 1982:6). Somut varlıkların taklit edilmeleri, soyut varlıklara göre göreceli olarak daha kolaydır. Bununla birlikte, örgütlerin stratejik iş birliklerine girmeden önce, özellikle mevcut somut ve soyut varlıklarının kusurlu taklit edilebilirlik durumlarını, kaynak bulmada belirsizlik açısından yeniden değerlendirmelerinin, örgütün stratejik iş birliği oluşturma kararına etki edeceği düşünülmektedir. Özellikle, mevcut örgütsel yeteneklerin rakipler tarafından kolay taklit edilemeyeceği, stratejik iş birliği kararı verilmeden önce, kaynak bulmada belirsizlik açısından incelenmesi gereken bir durumdur. Bu gerekçeler kapsamında, çalışmanın ikinci önermesi aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur: Önerme 2: Bir örgütün stratejik iş birliği oluşturmadan önce kusurlu taklit edilebilirliği dikkate alması, kaynak bulmadaki belirsizliğe etkisi açısından, örgütün stratejik iş birliği oluşturma kararını etkiler. Kusurlu ikame edilebilirliğin, örgütteki bir kaynağın yerine, aynı etkileri yaratacak başka bir kaynağın kolay bir şekilde konulamaması durumu olduğu bilinmektedir. Kaynak bulmada belirsizlik durumu örgüt için risk unsurudur (Zinn ve diğ., 1997:71). Kaynak bulmada belirsizliği azaltmak için firma kaynak tedarikinde bulunduğu diğer örgütleri doğru tanımlamalı ve dikkatle izlemelidir (Sarvan ve diğ.,2003:101). Kaynak bağımlılığı açısından, örgütün bir başka örgütle stratejik iş birliklerine girme

136 Fidanboy ve Alan amacının, operasyonlarını genişletmek veya yeni yetenekler geliştirmeyi hedeflemek olduğu düşünüldüğünde; örgütün stratejik iş birliği kararı vermeden önce, kolay ikame edilemeyen kaynaklarını dikkate almasının, kaynak bulmada belirsizlik açısından, iş birliği kararını etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, örgütün stratejik iş birliği öncesinde, sahip olduğu ikame edilemez kaynaklarının farkında olmasının, stratejik iş birliği yapıp yapmamasına etki edebileceği değerlendirilmektedir. Bahsedilen bu gerekçeler kapsamında, çalışmanın üçüncü önermesi aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur: Önerme 3: Bir örgütün stratejik iş birliği oluşturmadan önce kusurlu ikame edilebilirliği dikkate alması, kaynak bulmadaki belirsizliğe etkisi açısından, örgütün stratejik iş birliği oluşturma kararını etkiler. Sonuç ve Tartışma Bu çalışmada örgütlerin kaynak özelliklerinin alt boyutlarının, kaynak bağımlılığı kuramının kaynak bulmada belirsizlik bileşeni çerçevesinde, stratejik iş birliği oluşumuna etkileri incelenmektedir. Bu amaçla kaynak bağımlılığı ile stratejik iş birliğine ilişkin hususlar gözden geçirilmekte, örgütlerin kaynak özellikleri kapsamındaki kusurlu hareketlilik, kusurlu taklit edilebilirlik, kusurlu ikame edilebilirlik alt boyutları anlatılmakta, kaynak özelliklerinin stratejik iş birliği oluşumuna etkisi için bir model önerisi yapılmakta ve konuyla ilgili olarak ortaya konulan önermeler gerekçeleriyle birlikte sunulmaktadır. Örgütlerin, işlerini genişletmek veya yeni yetenekler geliştirmek için başka örgütlerle stratejik iş birliği ve ortak girişimler gibi birçok iş birliklerine girdikleri bilinmektedir. Bu kapsamda; kaynak bağımlılığı, işlem maliyetleri ve kaynak temelli yaklaşımlar gibi kuramlar, örgütlerin stratejik iş birliği kararları vermeleri noktasında önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde özellikle küresel rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı yüksek teknoloji gerektiren sektörlerde stratejik iş birliği daha sık bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Yapılan yazın incelemelerine göre, stratejik iş birliklerine yönelik çalışmaların daha çok çevresel değişkenler kapsamında gerçekleştirildiği dikkat çekmektedir. Oysa stratejik iş birliği kararı, çevresel değişkenlerle ilişkili olmakla birlikte, aynı zamanda örgütün içsel değişkenleriyle de ilgili bir konudur. Bununla birlikte, örgüt yazınında stratejik iş birliğine giriş kararının verilmesinde kaynak bağımlılığı kuramından nasıl yararlanılabileceğine dair çok fazla çalışma görülmemektedir. Konuya bu bakış açılarından yaklaşılarak, yazında daha çok kaynak temelli yaklaşımlar çerçevesinde ele alınan kaynak özelliklerinin ve alt boyutlarının, kaynak bağımlılığı yaklaşımının temel

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 137 özelliklerinden biri olan kaynak bulmada belirsizlik kapsamında incelenmesinin, örgütlerin stratejik iş birliği kararına etki edeceği değerlendirilmektedir. Örgütlerde stratejik işbirliği oluşumunu etkileyen nedenler arasında; örgütsel kaynak özelliklerinin alt boyutları olarak ifade edilen kusurlu hareketlilik, kusurlu taklit edilebilirlik ve kusurlu ikame edilebilirlik bulunmaktadır (Das ve Teng, 2000). Yapılan çalışmada, örgütün stratejik işbirliklerini oluşturmadan önce, bahsedilen her bir kaynak özelliği alt boyutunu dikkate almasının kaynak bulmadaki belirsizliğe etkisi açısından, stratejik işbirliği oluşturma kararını etkileyeceği öngörülmektedir. Örgütlerin yapısının giderek değiştiği günümüz ortamında, rekabet koşullarının da değiştiği, yalnızca kaynaklar düzeyinde değil örgütlerin ve onunla ilişkili bütün unsurların da kapsandığı bir rekabet anlayışının hızla yayıldığı gözden kaçırılmamalıdır. Kaynakların örgütler tarafından istikrarlı ve güvenli bir şekilde temin edilmesi önemlidir. Özellikle savunma sektöründe ülke güvenliği için milli olması zorunlu olan ve kritik önem taşıyan sistem ve bileşenlerin, kurulum ve işletim maliyetlerine bakılmaksızın tamamen yerli olarak üretilmesi ve kullanıma sunulması, ortaya çıkabilecek müdahale veya tehdit ihtimallerini ortadan kaldıracaktır. Bu bağlamda sonuç olarak; örgütlerin stratejik işbirliklerine girmeden önce, kaynak özelliklerinin alt boyutlarından kusurlu hareketlilik, kusurlu taklit edilebilirlik ve kusurlu ikame edilebilirlik boyutlarını, mevcut örgüt kaynakları açısından dikkate almalarının, örgütün stratejik işbirliğine girip girmeme konusundaki kararlarını daha sağlıklı bir şekilde vermesine önemli katkılar sağlayabileceği değerlendirilmektedir. Kaynaklar Akdağ, G. (2008). İşletmeler arasında stratejik iş birlikleri: yiyecek içecek işletmelerinde bir uygulama, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Mersin Üniversitesi, Mersin. Amit, P. ve Schoemaker, P. J. H. (1993). Strategic assets and organizational rent. Strategic Management Journal, 14 (1), 33-46. Barney, J.B. (1991). Firm resources and sustained competitive advantage. Journal of Management. 17 (1), 99-120. Barney, J.B. ve Clark D.N. (2007). Resource based theory, creating and sustaining competitive advantage. Oxford: Oxford University Press

138 Fidanboy ve Alan Barringer, B.R. ve Harrison, J.S. (2000). Walking a tightrope: creating value through interorganizational relationships. Journal of Management. 26 (3), 367-403. Blancard, C.G. ve Couderc, N. (2008). What drives the market value of firms in the defense industry. Review of Financial Economics, 17 (1), 14-32. Buvik, A. ve Gronhauk, K. (2000). Inter-firm dependence, environmental uncertainty and vertical co-ordination in industrial buyer-seller relationships. The International Journal of Management Science. Omega 28 (4), 445-454. Collis, D. ve Montgomery, C. (1995). Competing on resources: strategy in the 1990s. Harvard Business Review, 73 (4), 118-128. Das, T.K. ve Teng, B.S. (2000). A resource-based theory of strategic alliance. Journal of Management, 26 (1), 31-61. Das, T.K. ve Teng B.S. (2003). Partner analysis and alliance performance. Scandinavian Journal of Management, 19 (3), 279-308. Davis, G.F. ve Cobb, J. A. (2010). Resource dependence theory: Past and future. İçinde C. B. Schoonhoven ve F. Dobbin (ed.), Stanford's Organization Theory Renaissance, 1970 2000 (Research in the Sociology of Organizations, Volume 28) (ss. 21-42). Emerald Group Publishing Limited. Dong, L. ve Glaister K.W. (2006). Motives and partner selection criteria in international strategic alliances: Perspectives of Chinese firms. International Business Review, 15 (6), 577-600. Eisenhardt, K. M. ve Schoonhoven, C. B. (1996). Resource-based view of strategic alliance formation: strategic and social effects in entrepreneurial firms. Organization Science, 7 (2), 136-150. Elmuti, D. ve Kathawala, Y. (2001). An overview of strategic alliances. Management Decision, MCB University Press, 39 (3), 205-217. Ethiraj, S., Kale, K. P. ve Singh, H. (2002). Alliance value creation in e-businesses: An empirical analysis. İçinde F. Contractor ve P. Lorange, (Ed.), Cooperative Strategies and Alliances (ss. 595-622). Amsterdam: Pergamon. Fernandez, E., Montes, J.M. ve Vazquez, C.J. (2000). Typology and strategic analysis of intangible resources: A resource-based approach. Technovation. Pergamon, 20 (2), 81 92.

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 139 Fink, R.C., Edelman, L.F., Hatten, K.J. ve James, W. L. (2006). Transaction cost economics, resource dependence theory and customer-supplier relationships. Industrial and Corporate Change, 158 (3), 497-529. Grant, R.M. (1991). The resource-based theory of competitive advantage: implications for strategy formulation, California Management Review, 33 (3), 114-134. Güldoğan, S.İ. (2011). Geri dönüşü olmayan yol, savunma sanayi neden önemlidir?, Savunma Sanayi Gündemi. 2 (15), 14-18. Hill, Charles W.L. (2006), Global business today, Fourth Edition. New York: McGraw Hill Companies Inc. Hillman A.J., Withers M.C. ve Collins B. J. (2009). Resource dependence theory: a review. Journal of Management, 35 (6), 1404-1427. Hynes, N. ve Mollenkopf, D. A. (1998). Strategic alliance formation: Developing a framework for research. New Zealand, Canterbury :Lincoln University. Kandemir, D., Ghauri, P. ve Cavusgil, S. T. (2002). The strategic role of organizational learning in relationship quality in strategic alliances. İçinde F. Contractor ve P. Lorange, (Ed.), Cooperative Strategies and Alliances (ss. 799-828). Amsterdam: Pergamon. Koçak, A., Özer, A. ve Gürel, E. (2005). Kaynak temelli yaklaşımda pazarlama kabiliyetinin boyutları. H.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 23 (1). 179-201 Lavie, D. (2006). The competitive advantage of interconnected firms: an extension of the resource-based view. Academy of Management Review. 31 (3), 638-658. Lin, J. (2006). An analysis of strategic alliance formation from resource-based view. Seminar in Business Strategy and International Business, 10-12 Mayıs, Helsinki, 1-22. Lippman, S.A. ve Rumelt, R.P. (1982). Uncertain imitability: An analysis of interfirm differences in efficiency under competition. Bell Journal of Economics, 13(2), 418-438. Miles, G., Preece S. B. ve Baetz, M.C. (1999). Dangers of dependence: the impact of strategic alliance use by small technology-based firms. Journal of Small Business Management. 37 (2), 20-29

140 Fidanboy ve Alan Mohr, J. ve Spekman, R. (1996), Perfecting partnerships, Marketing Management, 4 (4), 34-43. Morgan, R.M. ve Hunt,S. (1999). Relationship-based competitive advantage: the role of relationship marketing in marketing strategy. Journal of Business Research. 46 (3), 281 290. Müslüm, S., Topcu, M.K. ve Mala, M. (2010). Savunma Tedarikinde Güncel Yaklaşımlar: Evrimsel Tedarik Stratejisi ve Türkiye Açısından Bir Değerlendirme, Savunma Bilimleri Dergisi. 9 (2), 91-115 Neuman, S. G. (2006). Defense Industries and Global Dependency, Orbis (A Journal of World Affairs), 50(3), 429 451 Oliver, C. (1990). Determinants of interorganizational relationships: Integration and future directions. The Academy of Management Review, 15 (2), 241-265. Oliver, C. (1997). Sustainable competitive advantage: combining institutional and resource-based views. Strategic Management Journal, 18 (9), 697-713. Peteraf, M.A. (1993). The cornerstones of competitive advantage: a resource-based view. Strategic Management Journal. 14 (3), 179-191. Pfeffer, J. ve Salancik, G.R. (1978). The external control of organizations: A resource dependence perspective. New York: Harper & Row. Pfeffer, J. (1987). A resource dependence perspective on interorganizational relations. İçinde M. S. Mizruchi, & M. Schwartz (Eds.), Intercorporate relations: The structural analysis of business (ss.22-55). Cambridge, UK: Cambridge University Press. Pfeffer, J. ve Salancik G.R. (2003). The external control of organisations: a resource dependence perspective,, Stanford CA: Stanford University Pres. Phan, P. H. ve Peridis, T. (2000). Knowledge creation in strategic alliances: Another look at organizational learning. Asia Pasific Journal of Management, 17(2), 201-222. Reed, R. ve De Fillippi, R. J, (1990). Casual ambiguity, barriers to imitation and sustainable competitive advantage. Academy of Management Review, 15(1), 88-102. Rowley T. J. (1997). Moving beyond dyadic ties: a network theory of stakeholder influence. The Academy of Management Review, 22 (4), 887-910.

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 141 Sachwald, F. (1999). Defence Industry Restructuring: the end of an economic exception?. Paris: Droits exclusivement reserves. Sarvan, F., Arici, E.D., Özen, J., Özdemir, B., ve İçigen, E.T. (2003). Stratejik yönetim okulu: biçimleşme okulunun bütünleştirici çerçevesi, Akdeniz İİBF Dergisi, 3 (6), 73-122. Spekman, R., E., Forbes., T.M., Isabella, L.A. ve Macayov, T.C. (1998). Alliance management: a view from the past and a look to the future. Journal of Management Studies, 35(6), 747-772. Teng, B.S. (2007). Corporate entrepreneurship activities through strategic alliances: a resource-based approach toward competitive advantage. Journal of Management Studies, 44 (1), 119-142. Ulrich, D. ve Barney, J. B. (1984). Perspectives in organizations: Resource dependence, efficiency, and population. Academy of Management Review, 9 (3), 471-481. Varadarajan, P. R. ve Cunningham, M. H. (1995). Strategic alliances: A synthesis of conceptual foundations. Journal of the Academy of Marketing Science, 23(4), 282-296. Yasuda, H. (2005). Formation of strategic alliances in high-technology industries: comparative study of the resource-based theory and the transaction-cost theory. Technovation, 25 (7), 763-770. Yin, X. ve Shanley, M. (2008). Industry determinants of the merger versus alliance decision. The Academy of Management Review, 33 (2), 473-491. Yoshino, M. Y. ve Rangan, U. S. (1994). Strategic alliances: An entrepreneurial approach to globalization. Boston: Harvard Business School Press. Zinn, J. S., Proenca J. ve Rosko, M. D. (1997). Organizational and Environmental Factors in Hospital Alliance Membership and Contract Management: A Resource-Dependence Perspective, Hospital & Health Services Administration, 42 (1), 67-86.

142 Fidanboy ve Alan Extended Sumarry The Relationship Between Resource Dependency and Strategic Alliance: The Effects of Resource Characteristics on Alliance Formation The resource dependence perspective is based on a framework to explain why organizations are often forced to have relationships with other organizations in their environment. This perspective is fundamentaly based on the open system theory approach. If resources are scarce, an organization will increase the number of its suppliers and receivers in order to maintain its activities. It means that the organization is dependant upon other organizations. As a result of uncertainty and complexity in the external and internal environments of organizations, different methods and strategies have been developed in management. Barney s (1991) definition of resources states that firm resources include all assets, capabilities, organizational processes, organization attributes, data, information, knowledge, etc. controlled by an organization that enable it to conceive of and implement strategies. This theory s main idea is that organizations want to manage their resource dependencies in order to reduce uncertainty in the flow of resources needed from the environment (Pfeffer and Salancik, 1978). Organizational success for survival depends on maximization of its resources. Organizations will be market leaders when they possess the highest number of resources. According to the resource dependence theory, organizations are not internally self-sufficient; they require resources from the environment, so organizational behavior is important for external resources. Organizations try to reduce interdependence and uncertainty in their environment because dependencies reduce the autonomy and bargaining power of the organizations. In particular, managers can reduce their resource dependency by selecting an environment where provided resources are less scarce than in other environments. In resource supply, the organization can encounter the uncertainty problem through resource acquisition (Aldrich, 1999; Ulrich and Barney, 1984). The acquisition of

Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 123-145. 143 critical resources increases the organizations dependency on the environment (Pfeffer and Salancik, 1978). In recent years, there has been a boom in interest in and experimentation with strategic alliances that refer to interfirm cooperative arrangements aimed at pursing mutual strategic goals. In order to gain superiority and advantage, organizations have been established through many strategic alliances such as joint ventures, technological alliances, research and development opportunities and license agreements. Resource dependency theory (Pfeffer and Salancik, 1978) suggests that no organization can survive alone. It must constantly interact with its environment either to purchase resources, such as labor, supplies, or equipment, or to distribute its finished products. Organizations seek to gain control over their environment through alliances. Strategic alliances are agreements that two or more organizations make in order to achieve a joint strategic purpose. Determining the purpose of and partners for alliance is very important in the global business world. Alliances can insulate an organization from its external environment and lessen the effects of environmental uncertainty (Pfeffer and Salancik, 1978) while guaranteeing more stable flows of resources in times of scarcity. Barney has argued (1991) that resource dependence theory affects the occurence of strategic alliances. According to Barney (1991), four empirical indicators of the potential of firm's resources to generate sustained competitive advantage are value, rareness, imitability and substitutability. Some of the resource characteristics that prevent firms from moving toward resource homogenity have been identified as imperfect mobility, imperfect imitability, and imperfect substitutability (Barney, 1991; Peteraf, 1993). Peteraf argued that (1993) superior resources (heterogeneity within an industry) and imperfect resource mobility affects sustained competitive advantage (Peteraf 1993). Imperfect mobility refers to the difficulty, as well as the nontrivial costs, of moving certain resources from one firm to another. Imperfect substitutability refers to barriers to obtaining similar resources from elsewhere (Barney, 1991; Peteraf, 1993). Lippman and Rumelt (1982) introduced the concept of causal ambiguity, which means the lack of transparency regarding what resources are responsible for competitive advantage (Lippman and Rumelt, 1982). A fairly self-evident