E SKİDEN beri din ve ilim daima ALLAH VE.TABI AT. ilimleri. i!' DOGUM. JOHANNES KEPLER'iN (1571.) 400 NCÜ. YlLDÖNÜMÜ DOLAYlSlYLA.

Benzer belgeler
İslam da İhya ve Reform, çev: Fehrullah Terkan, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006.

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

DÜZLEM AYNALAR BÖLÜM 25

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

(i) (0,2], (ii) (0,1], (iii) [1,2), (iv) (1,2]

ya kın ol ma yı is ter dim. Gü neş le ısı nan top rak üze rinde ki çat lak la rı da ha net gö rür düm o za man. Bel ki de ka rın ca la rı hat ta yağ

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

TEST 1 ÇÖZÜMLER DÜZLEM AYNALAR

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

VEKTÖRLER BÖLÜM 1 MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ MODEL SORU - 2 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 2. ÜNİTE: ELEKTRİK VE MANYETİZMA 4. Konu MANYETİZMA ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

GELECEĞİ DÜŞÜNEN ÇEVREYE SAYGILI % 70. tasarruf. Sokak, Park ve Bahçelerinizi Daha Az Ödeyerek Daha İyi Aydınlatmak Mümkün

Türkçe Dil Bilgisi B R N C BÖ LÜM SES B L G S. a b c ç d e f g h i j k l m n o ö p r s t u ü v y z TÖMER. Gazi Üniversitesi 17

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Cümlede Anlam İlişkileri

f 1 (H ) T f 1 (H ) = T

sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

KÜMELER KÜMELER Kümeler Konu Özeti Konu Testleri (1 6) Kartezyen Çarpım Konu Özeti Konu Testleri (1 6)...

TEST 1. Hareketlilerin yere göre hızları; V L. = 4 m/s olarak veriliyor. K koşucusunun X aracına göre hızı; = 6 m/s V X.

ÖĞRETİM) İŞLETME (İNGİLİZCE), LİSANS Bİ*** KA*** PROGRAMI, (ÖRGÜN ÖĞRETİM)

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

YANSIMA VE DÜZLEM AYNALAR

KÜRESEL AYNALAR BÖLÜM 26

MAT223 AYRIK MATEMATİK

T.C. EBELİK, LİSANS PROGRAMI, (ÖRGÜN ÖĞRETİM) EBELİK, LİSANS PROGRAMI, (ÖRGÜN ÖĞRETİM)

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

T.C. Sıra No Aday No Kimlik No Ad Soyad Lisans Lisans Puanı Mülakat Puanı Nihai Ortalama

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN BANKALAR KANUNU NUN 46 NCI MADDESİNE GÖRE YAPACAKLARI TASDİKE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

36. AVRUPA BRİÇ ŞAMPİYONASI WIESBADEN / ALMANYA

Dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır. Johann W. von Goethe

Konu 4 Tüketici Davranışları Teorisi

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

1. İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİ 1.1.SOSYAL GELİŞİM 1.2.BİLİŞSEL GELİŞİM

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Yeni Sınav Sistemi (TEOGES) Hakkında Bilgilendirme

Yanlış Anlaşılan Faizci

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya

3. Telin kesit alanı, 4. lsıtılan telin diren ci, R = R o. 5. Devreden geçen proton sayısı, q = (N e. 6. X ve Y ilet ken le ri nin di renç le ri,

B A. A = B [(A B) (B A)] (2)

YAY DALGALARI. 1. m. 4. y(cm) Şe kil de 25 cm lik kıs mı 2,5 dal ga ya kar şı lık ge lir.

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

Abdullah Öcalan. Weşanên Serxwebûn 85

ÖĞRETİM) PROGRAMI, (ÖRGÜN ÖĞRETİM) (ÖRGÜN ÖĞRETİM) 9 A Na*** Va*** PAZARLAMA ,000 88,0350 Kazandı

LAMBALAR BÖLÜM X 6. X MODEL SORU 1 DEK SORULARIN ÇÖZÜMLER. K anahtarı açık iken: Z ve T lambaları yanar. X ve Y lambaları = 2 dir.

ÜN VERS TEYE G R SINAV SORULARI

ATAM MARŞI ... œ. œ. œ. œ. œ. -œ. œ œ bœ. œ œ nœ ... œ œ œ Œ œ œ. & b 1- &b œ j œ j œ j œ œ œ nœ œ. . œœ œ œ œ œ. œ Œ. œ œ. œ œ j œ.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

BĐSĐKLET FREN SĐSTEMĐNDE KABLO BAĞLANTI AÇISININ MEKANĐK VERĐME ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ

L BERAL MARX STE FAfi ST NASYONAL SOSYAL ST VE SOSYAL DEVLET

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

PRİZMALAR VE RENKLER BÖLÜM 7. Test. Prizmalar ÇÖZÜMLER

TEST 1 ÇÖZÜMLER BASİT MAKİNELER

İbadetin Manası ve Çeşitleri

ELEKTROSTATİK. 3. K kü re si ön ce L ye do kun - du rul du ğun da top lam yü kü ya rı çap la rıy la doğ ru oran tı lı ola rak pay la şır lar.

ÖDEV ve ÖLÇME AKILLI. Berna DEMİREL

Eynu Bat Çin: Sar Uygurca ve Salarca Kuzeydoğu Güney Sibirya Şorca Sayan Türkçesi Bat Moğolistan Duha...

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

TEMEL KAVRAMLAR MATEMAT K. 6. a ve b birer do al say r. a 2 b 2 = 19 oldu una göre, a + 2b toplam kaçt r? (YANIT: 28)

Cebir II 2008 Bahar

Temel Kavramlar Bilgi :

KAYNAĞIN UYGULAMA TEKNİK VE METOTLARI

OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ


BAĞIL HAREKET BÖLÜM 2. Alıştırmalar. Bağıl Hareket ÇÖZÜMLER. 4. kuzey

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

x = [x] = [x] β = {y (x,y) β} (8.5) X = {x x X}. x,y X [(x = y) (x y = )]. b(b [x]) b [y] [x] [y] (8.8)

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

YANSIMA VE DÜZLEM AYNALAR

f( F) f(f) K = K F f 1 f( F) f 1 (K) = F F f 1 (S ) = [f 1 (S)] f(x) S V

Bir odada sonsuz say da insan n bulundu unu varsayal m. Bu

MESLEK HUKUKU. Yahya ARIKAN Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

KÜRESEL AYNALAR. 1. Çukur aynanın odağı F, merkezi M (2F) dir. Aşağıdaki ışınlar çukur aynada yansıdıktan sonra şekillerdeki gibi yol izler.

VEKTÖRLER. 1. Ve ri len kuv vet le ri bi le şen le ri ne ayı rır sak, x y. kuv vet le ri ( 1) ile çar pı lıp top lanır. ve F 3

FONKSİYONLAR FONKSİYONLAR Sayfa No. y=f(x) Fonksiyonlar Konu Özeti Konu Testleri (1 8) Yazılıya Hazırlık Soruları...

EK III POTANSİYELİN TANIMLANMASI

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

Bu konuda cevap verilecek sorular?

Kurbanlar & Failler. Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği. Istanbul, 6 Nisan (c) Prof. Dr.

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

Sıra No Aday No Kimlik No Ad Soyad Lisans Lisans Puanı Mülakat Puanı Nihai Ortalama Durum (ALMANCA) ÖĞRETİM)

Din İstismarı Üzerine

ÝÇÝNDEKÝLER. 1. ÜNÝTE Kümeler. 2. ÜNÝTE Bölünebilme Kurallarý ve Kesirler

BAĞIL HAREKET. 4. kuzey. Şekilde görüldüğü gibi, K aracındaki gözlemci L yi doğuya, M yi güneye, N yi güneybatıya doğru gidiyormuş gibi görür.

TORK VE DENGE BÖLÜM 8 MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ. 4. Kuvvetlerin O noktasına

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Açıldı göklerin bâbı

DÜZLEM AYNALAR ÇÖZÜMLER . 60 N N 45. N 75 N N I

Transkript:

il 'i!i ri i!' 1! JOHANNES KEPLER'iN (1571.) 400 NCÜ DOGUM YlLDÖNÜMÜ DOLAYlSlYLA. ALLAH VE.TABI AT ilimleri il il Prof. Dr. WALTER HEITLER Tercüme: Dr. EYYÜP SANAY E SKİDEN beri din ve ilim daima karşlkl sk bir ili ki içiniçinde olagelmiştir. Bu ilişki bazan dostça ve ia.zan da düşmanca olmuştur. eski devirlerde ilim ve diri adainlğ' çoğu kez_, bir kişinin şahsnda toplanyordu. İncil'in tabiat ilimleri a lanna ait, _bir.konu ile -yerin, bitkilerin, hay"vanlarn ve insanlarn yaradl. 1- ba lamas bu gerçeği vurgular; Dah~ 350 yl öncesine }{adar kilise, tabiat ilimlerinin konusu olan sorulara cevap verebileceğine inanyordu. İşte bunun için, Galile, ilmi görüşleri sebebiyle, hakim huzuruna ç.j:ariyordu. Ama az sonra durum tamamen tersine döndü. Aydnlanma devrindei. beri ve özellij:le bugün, kat bir tutun ve dav. ranş içinde bulunan ilim adamlar 'Allah. hakknda ileri geri fikir Yürütme yetkisinde olduklarn sanyorlar. Eğer onlar deneyimlerinde Allah'n varlğn kantlayamazlar ye O'nun va~lğn gözleri ile görem~zlerse, o zaman Allah'n varolmadğn veya varsa bile Ölü oldtiğ'nu ileri sürüyorlar. özellikle, bilimsel maddeciliğin zirveye ulaşt~ ğ'. 19 ncu asr sonlarnda böyle düşü: nülüyordu. Bu görüş, bugün de yaygn~ dr. Hemen demek gerekir ki: konunun, burada, hiç bir şekilde, övülebilen veya günahlar listesi şeklinde takdim edil mel{ istenen kiliseler ya da kilis~ ile ilgisi yoktur. Konu, sadece ve sadece, her zaman, Allah'i. tabiat ilimleri ve ilim adamlaryla olan karşlkl münasebeti ilgilidir. Önce, tabiat ilmine uygun olaral:, gerçek bir kaç 9lay hakl:nda açkla- 182 ;@ MAYIS -HAZİRAN 1979 t8 CİLT:.18- SATI: 3 1~ DİYANET DERG!St 1~

ALLAH VE TABİAT İLİMLERİ ma yapmak istiyoruz. Tabiat ilmi ne. dir? Muhtevas nedir ve tabiatm bilgi- sini nasl elde ederiz? önce matematik ilimleri, mesela fiziği, fiziğin kanunlarn ele alalm: Fizik maternatikle ifade.olunan.kanunlardan oluşur. Fiziğin kanunlan, hep matematik formüller le ifade edilir. O nun için fizik yüksek ve en yüksek matematik iliinere dahildir. Burada yeri gelrni ken, hemen, temelde yatan önem- li bir soru sorulabilir: Biz böyle bir kanun üzerinde nasl düşünmeliyiz? Evet, maternatikde, çoğu kere denildiği gibi, fizik ve fizik kanunlan insani düşüncenin bir ürünü müdür, yoksa bizzat tabiatm bir parças, böylece bizim çevramizi kuşatan dünyamzn ürünü müdür? Eğer son durum söz konusu olursa, maternatiğin de objektif, dş dünyaya ait olmas gerekirdi. Ben ilim adamlannn ÇÜğunluğİnun.-çok veya az şuurlu olarak- daha çok ilk görüşe katlacaklarn sanyorum. Eğer fizik kanunlan, sade.ce bizim kendi düşüncemizin bir ürünü ise, o zaman o, tabiata: doğrudan doğruya hiç bir ilişki kuramaz. Böyle bir durum, yalnzca yaptğmz gözlemleri ve ölçülebilen olaylan ifadeden öteye gi. demez. Bunun için, böyle bir görüş, bu özelliğiyle tabiat kanununu inkara ve sadece bir takm formüllerle daha. rahat anlatabildiğimiz olaylar toplamyla tabiat kanunlarn koymaya götürür. GerÇeği söylernek gerekirse,' positivizrn, matematik anlatm ile anlatlan formüllerde böyle düşünmektedir. Fakat bununla beraber, tabiatn, bu formüllere, yani bizim kendi zihni ürünlerirnize neden uymak zorunda olduğu büsbütün anlaşlmaz bir bilmecedir. Bundan dolay, tabiat kanununu. ilgili matematik dahil, fizik dünyann bir parças olarak gözetlerneyi, açkcas, başaramyoruz. Bizzat kanunun kendisi maddi değildir. Onu manevi cinsten birşey olarak adlandrabiliriz (Eğer bu ifadenin geçerliliği çok fazla değilse) Çünkü onu tanyabilecek durumda olan insann kendi fikridir. Brnrn. için tabiata bizzat maddi ya da manav! olmayan bir muh. teva vermek mecbnriyetindeyiz. Burada önemli bir farkla hemen Eflatun'un ldeler nazariyesine dayanmak istiyoruz. Eflatun, maddi olmayan dünyann muhtevasndan haberdard; onu "ideler" diye adlandrd. İnsann ulaşabileceği en yüksek ide; iyi, güzel ~e gerçek idesiydi. Onlann madde ile hiç ilişkileri yoktur. Ayn zamanda: o, matematik ideyi, özellikle Geometri idesini de tanyordu. Nokta, üçgen, daire. vs... Tabiatta olmayan, fakat ayn zamanda sadece insann zihni faaliyetleri~ nin ürünü de olmayan manevi gerçek. lerdir. Ayn şekilde tabiat_ kanunu da, burada, bu anlamda "ide" olarak alna-. bilir. Daha önce biz, onun sadece. insann fikir alanna değil, ayn zamanda tabiata da ait olduğunu açklamştk. Fakat o, Eflatun'un idelerine karşlk, tamamen maddeye nüfuz eder. O maddenin kendisine göre vaziyet a:ldğ ilk asldr. O maddeden aynlmaz, çünkü - kanun emrine uyan kanunsuz madde yoktur. Eğer bir.ta kat hissediliyorsa, bu onun muhtevasnda fiziki bir kanuna uyan, yurnu ak parmak basrncna tepki gösteren güçlerin etkisndedir. İnsan fikrinin bu idelei:le ilişki Kanun maddenin tavr ve hareketlerine yön verir. Fakat ilk temelin gerçekleşmesi, asla, tam aslna uygun ve mükemmel değildir. Biz, Galile'nin, atalet kanununun tam bir mükemmellik içinde meydana geldiğini asla göreniyonz. kurmasn ve onlan tanmasn Eflatn, tahninen bizim göziimüze göre idele. rin bir idrak olaralt tasvir ediyor. İfade eşyaya tpatp uyuyor. Büyük bir 1~ DİYAN;ET DERG1S1 e' CİLT: 18- SAYI: 3 1.$ MAYIS- R.\.Z!RAN 1979 li 183

P.ROll'. D:R. WALTER BEITLER [e,dr. _EYO'P SANA"Y i' 1 f buluşun hikayesi okundugu zama.i, he-! men hemen her zaman, araştncnn bir olaydan veya tenkltçi anlarda. ortaya çkan sezgiden, iljamdan söz et... tiği görülür. Newton'un başma düşen ve böylece çekim: kanununu ilhari eden elma h.tka.yesi pek meşhurdur. Yanlma elbette mümkündür. Tabiat kanunu iki dtinyaya aittir:. Objektif dş dünyamza ve subjektif iç dünyamza, düşüncenize. Fakat tabiat kanununu tanma işinde her iki dünya birbiri içinde erir. Dş ve İç dünya, bir-. bir~erinden keskin, belirli çizgilerle ay. rlmazlar..!lim.j.e uğraşan herkes, idelerin bilgisini elde. edebilir. Yaratc fikir önce idelere ula abilmeyle elde edilir (çoğu zaman. uzun, yorucu bir çabadan: sonra), fe.kat yolun takibi yeterli herttlr-. lü kabiliyete açk bulunur. Eflatul'un bu nazariyesi 2500 yl öneebi gibi hala tazedir veya taze olmas gerekir, Tamamen ve doğrtidan doğrtiya, Eflatun'un nazariyesine daya. na.i matematikeller ve fizikeller de vardr. Mesela. sk sk kendisinden söz et~ tl~ Kepler ve en büyük matematikçllerden. biri; kemiyeter nazariyesinin kurucusu Geor Cantor (geçen yi 90 yaşna bast) bunlar arasmda zikredl.lir. Onun yepyeni, modern. fikri gelişimi, tamamen sezgiye, ilbama dayanr. Daha sonra, kemiyet nazariyesi,_ Cantor'un büyüklügiinü daha açk ve seçik olarak ortaya koyan sonuçlarla akl!!iyomatilt~ form şeklin~e ifade. olundu. Tekrar fizik konununa dönelim. Burada. meselanin üç yönü vardr: Bi. rlncisi; denil~g-i gibi, tabiat kanunu, maddeye nüfuz eden fikrt bir muhteva arzeder. İkincisi; bizim tabiat bilgimizde o, insait bir olayla yakndan atakaldr, Bu noktaya özet $lk vermek zorundayz. Ne sadece deneyler ve böylece ortaya çkan belirtuel'in toplamy-. la, ne de düşünme yolu veya herbirisinin uyumas yoluyla ilim meydana ge. lir. En son kesin olan bir olay, olaydr veya Eflatun'un diliyle, ideler aleminin idrak:idir. fdrakm iki anlam vardr: Görmenin alşlagelniş anlam ve gerçeg-l kabili etmenin sözle ifadesinin anlam. Üçüncü nokta da önemlidir. Fizig-in kaiunlan mesela çoğu kere mutlak güvenilir, isbat edilmiş bilgi olarak takdim olunurlar. Buna karş dini inanç bilinmiyen, sadece inanlnş ve bundan dolay da ikinci dereceden fik.i.r olarak kabul edilir, gösterilneye çal lr. Fa.. kat hiç de öyle deg-ildir. Kendileriyle 'tabiat kanunlarn gerçekten kabul et,. tiğimiz güvenilirlik,. sadece ne ölçülerden -onlar her zanan kesin deg-ildirne de delillerden --dog-ruluklan her za- man kantanmayan aksiyonlar olarak farz ol.nurlar-. ileri gelir. Burada ta. mamen kamtlanamayan görüşlerin de rol oynadg- muhakkaktr. Mesela; Ma.. tematik anlatmlarn ve dig-er bazl~nm basitlig-i ve güzellig-i gibi. Daha yaltm zariana kadar yetersiz ve güvenilir olmayan gözlemlere dayanan ge-. ne! izafiyetçi görüşün fizikcilerce ka~ bill edilmemiş olmas, onun çok kapal ve derin mantk! anlatmlanndan ileri gelmektedir. En son:, bir olayla, Eflatuncu anlamda fikri bir iç!rakle tam. nanm idrakndan mutlak kanaat hasl olur. Tabiat kanunlannn gerçekliğ'i için başkaca bir. delil. yoktur -Teort veya kanunun Olayiann belirtileriyle iyi U yuşmas sayesinde kanaatmz, böylece daha çok kuvvetlenir. Olaylar Za.nnolunan bir ltanuna ters dü ebilir. Onlar birbirleriyle uyu madklan sürece asla ispatanamazlar. Matematik ilimierin doğuşundan beri hakim olan görüş, Eflatundan çok, Descartes'a ait olan düalist bir görüş idi. Bu görüş ve durum, dş mekanilt ka. 184 io MAYIS - HAZ1RA.N 1979 ji C!LT: 18- SAYI: 8 i.f!b D!Y.ANET DERG!S! ;$.

AT,Jr AR Vlll 'I'.l.B!A.T n ;tm.ret nunlara boyun eg"en bir dş dünya lle, 1nsann iç dünyas, özellikle insann. dü Üllcesiydi. Descartes, ilaht yaratcda. bu iki dünya. arasndaki. köprünun aranmas Iazmgeldig-ine inanyordu. Ral!!yonalizm ile yüklü bti köprü, m,tea. kip. is-19 ncu yüzyl.. ateizlni karşsda dayanainad. O önemsenmedi veya unutuldu. Evet, bilgi işinde de kalas~. tan bir köprü kurulur; ama eg-er biz, Eflatun'un görüşüyle,.bir tabiat k, nununu iyice. tarsak, yani ideleri. idrak. ' edersek.... Fakat basit idrak..n2 b.ue, Deseartes'n Y<?lunun imka.nszlg-m kantlar. Duydug-unuz renk,. ton, koku, scajtlk v.s. Descartes'm mek!lllik bir sistem olarak koydug-u ve bugünkü fiziğinde ayru şekilde ortaya koydug-u gibi, dş dünyaya ait olamazlar. Evet, d dünyada sadece mekanik kavramlar vardr. :Mana. psikolojisi matki bir tavrla, bu duyum.. lar; duyum organlar, sinirler araclg-iy. la beyne kadar giden olaylar olarak an. lamaya çalşt. Fakat rengin, tonun, bir gül kokusunun, kükürt kokusunun, scak ya da sog-uk hissinin şiddeti,. kalitesi asla, özellkle, sadece kimyev ya da elektirikt tabiatta mevcut bulunan. bu olaylardan ileri gelmez. Daima dştan içe giden yol üzerinde köprü kurulamayan, tamamen.anlaşlamaz bir çatlak olarak kalr; Descartes'i;. çelişik görüşünün reddine zihindeki birlig-i gören bir düşünce yardm edebilir; bir birlik ki ses dalgasnn maddi dalga akşn, iç sinir sistemimizdeki olaylar ve önden arkaya. dog-ru bir biri içine girmiş ses tonu duyumlarm beraber kavrar. Asrlardan beri ikiye ayrlmş dünyaya alştktan ve. onu kafamza iyice yerleştirdikten sonra böyle bir görüşü kavramak bize oldukça zor. ~elir.. Canllar li.iemine ksa bir göz atalm. Mekanik özellig-e sahip olmaa la.im ge. len dş dünya fikirlerinin mantkt bütün- Iüg-ü içinde, Descartes, bitki ve hayvan- larm birer makinadan ibaret oldug-unu - ileri sürdü. Fakat durum, Descartel!!'m iddia ettig-l gibi deg-ildir. Bitki ve hay vanlar, kendillklerinden a.nlaşlacag-ina göre, biyolojinin büyük bir bölümünü içine alrlar, Ki bitki ve hayvanlar ka. ytsz şartsz fizik ve kimya kanunlarma. uyan ve onlarm. asllarn da meydana getiren mekanizmalar ya da orgaizmalardr. Bir bb. ka görü.eg-er ciddt kabül edilirse-e, bunun tam aksini kantayan biyolojik bir görüşe dönelim. Rüşeym halindeki organ:izman;. :t,uruuş.mdan ya da hemen hemen münbit spordaki meru forma. damgasn vuran ve organ!zrnann ona göre şekillendig-ini ileri süren bir bil. giden SÖZ edilir. Ne bir kere kendisinden krmz tomurcuklu bir fundalg-in hasl oldug-u tohuma. baklr, ne de kendisinden zamanla yrtc hayvann bütün öz.ellik Ukl6rini taşyan kaplan şeklinde bir kaplann doitacag- sperma. ve yumurtaya ba lolr. Fundalk tohumdan; kaplan verimli yumurtadan hasl olur. "Meşru durumu-. nu" korumak isteyen bir hücreden, fizilt ve kimya kanunlarnm hükmüyle hiç bir fundalk ve hiç b,ir kaplan meya.da.na gelmez. Sebep basittir: Bir çal veya kaplan özelliğini ta yan ekil fizlkde mevcut deg-ildir; bu demektir ki böyle ~ekiller fjzlkden hasl olmazlar. Bu ispatlamann esasn bütün ayrmtlaryla ortaya koymak zorundaym. Bilgi ve kurulu planlar, bir ucundan öl;>ür ucu na kadar bütünüyle fizikt olmayan fikirlerdir. Basl bir metindeki bilgileri kav. ramalt ve ferdi olarak hepsini bir tarzda yerleştirmek için. metni okuya.bilen bir insana ihtiyaç vardr. Daha açkcas, or. ganizrnay meydana getiren tohum tanelerinin bilgisi, bizz.at organizma tarafn. dan okmamaz, tamamen aniaşlamaz ve kuvveden fiile çkarlamaz. Burada bir makinaya nazaran çok büyük bir fark vardr: Makinann plam mühendis tarafndan çlzlldikten sonra, bir mekani- ' lo D!YANET DERGlS!!O CİLT: 18 SAYI: 3 1$ MAYIS HAZ1RAN 1979 le 185

. PROF. DR. WALTER E;EITLER ~ DR. EYüP SA..'N'AY : ker tarafndan monte edilir. Organizma ise, bizzat makinann kendisidir; çekirdek tanelerinde sakl plan okur ve onun biçimine uygun bir tazda kendini inşa eder, kurar. Burada, bit:iq.de de var olan organizmanm içten şuursuz bu: özü açğa çikar. Onu Aristo da tanmşt ve ona psyche (ruh) diyordu. Eflatun'un deyişiyle, inşa plan qn. disine göre organizmanm oluştuğli bir asl ya da bir idedir. Geethe'nin ilk ç,sl bitkisi, tamamen bu manada anlaşlr. Organizmanum bu iç özü hakknda bildigirniz olumlu şeyler yok denecek ka. dar azdr. Bu, sadece blologlarn az bir ksm tarafndan ciddi olarak kabül edilir v.e bugünün positiviini. onun varlgull yalanlar, inkar eder. Bu, dş dünyaya mekanik bir varlk olarak bakan ve bundan dolay da böyle bir ~ç özü taşmayan Descartes'c iltilafn mantki sonucudur. İnşa plannn mühendisi, in. sanm gelişme tarihinde meçhüldür, sakldr. Canl tabiatn iç özünü, biraz değişik bir tarzla, cansz tabiat olaylarn. da da görüyoruz, müşahade ediyoruz. Burada o -kanaat açklk kazannca~ ya kadar-, sonuç itibaryle kanuna ulaşm.y amaçlayan yoğun gözlemler ve rasyonel düşünceciir. İç özün bilgisinin' anlaşlilasma, onun önemli katks vardr. Tabiki burada da karar veren intuituon, sezgidir. Canl tabiatn iç özü hakknda çok az şey biliyoruz, çünltü ras-. yon el düşünce, bugün, doğrudan doğruya aklalmaz, acaib bir tarza bürünüyor. Ayrca gözlem alt düzeyde gelişmekte ve oluşmuktadr. Maalesef bugiinkii dersler de,. daima, daha çok, sadece akim gelişmesini. amaçlyor; ama ' insann öteki tüm kabiliyetlerini, özelliltle gözlemin görevlerini ihmal ediyor, Hayvaril?-nn bitkilerden farkl olarak, yaşayan duygusal bir hayatlarnn oldup hiç mi hiç.söz konusu edilmiyor; Hayvanlarn renkleri gördükleri, acy duyduklan ve buna benzer duygulara sahip olduklar, burada ayrca ziltretmeye iltiyaç gerektirmeyecek kadar açlttr. Fakat Descartes'dan beri devaml gelişen objektifleştirme eğilimi, fiziki ve klnyevi sinir olaylarn yaşanmş hayat olaylarndan çkartt. Objel:tifleş. til'ine eğilimi insann önüne de geçemedi, onu durduramad. Daha s nci yüzylda insan, Lamettrie tarafn~an makma insan olarak tanmland. Tez, zamanla, daha sonra, "hayvan= insan" diyordu. Onun ruhi hayat psikoloji tarafndan objektifleştirilcli. Bugün insari., müfrit positivizm t~rafndan saf fizilti obje, nesne düzeyine düşürüldü. Burada, bu konuda, ilmi ya da ilmi tavr talrnan eserlerden örnekler ver. rnekten sarf nazar ediyoruz. Zaten buna iltiyaç da yok. İnsann herhangi bir tarzda oluşmuş fiziki ya da kimyevi bir sistem olduğunu, ilk devirlerde dini doğmalard!j- olduğu gibl, ayn tarz fana. tizmle temsil eden görüş ve nazariyeler pek çoktur. İnsan beyninin bir kompiyütür olduğu görüşü, ya _da "genetik Code" ile aym olduğu ve. ötekiler bu gruba dahildirler. Günümüz Yeni Dar. vinizm'inde insana ait bütün hayat muh. tevalan tesadüfün ürünüdür. Bundan dolay, insani eğilim de tasadüfi olup; bütün bu si.hte ilmi görüşler de tesadüfidir. İşte bu nedenle, bütün bu tezler, görüşler, bizzat. kendi kendin!rini. saç. malğa götürüyorlar. Bu. materyalist nazariyeler, görüş. ler gerçek değildirler. Tabiattaki objeler,. nesneler sayesinde kesintisiz gidişlerimizde, tabiat tamrken kendileriyle dağttdan doğruya temasa geldiğimiz maddi olmayan objelere; nesnelere her yerde raslyoruz. O, cansz tabiatta fiziki lranundur; canl tabiatta maqdi olmayan - bir yapya sahip ve mekanilti olarak aniaşlamayan organizmin kendi- 1 Gl).MAYIS -HAZİRAN 1979.CİLT.: 18- SAYI:. 3 1$ DİYANET DERG!S! i$

ATJ,AH VE TAB!AT!L!MLER! sini kurarak geli imini sevk ve idare eden tabii eylerin iç özüdür özellikle. Belki denebilir ki, cansz tabiattald bu iç ha)tat riyazt kanuna uygundur, onunla UY:UŞur; Bütün tabiata, Y:ara yara nüfuz eden bu manevi elementler hakknda na-. sl düşünmek mecburiyetideyiz? Muhakkakk onlar, hiçbir şekilde maddi cinsden deg-ildirler; bununla beraber madde, Y:Ukarda geçen bu manevi elementeri her zaman açklar. Mesela "ilk parçacklar" fizig-inde; hemen hemen hiç bir ş~y kanuna uyarlg-m dşnda kalmaz. Onlar Allah da deg-ildirler. Hiç bir. şey, Pantheismus'in~bir tarznn bizim ifade.tarzunzdaki görünütünden daha fazla Y:anl; değildir belki. Hangi tarz ruh olduğu konusunda henüz Pantheismus da bir şey yapabilmiş değil. Bu tranzendant, akl ötesi dünyay, maddeyi sevk ve idare eden ilk sebebi, canl tabiatta olduğu gibi cansz tabiat, bir elementar gerçek olarak görmek mecburiyetindeyiz. Aslnda. biz onlar Allah tarafndan yaratlmş asllar olarak alabilir ve göz\')tleyebiliriz. Fakat ondan daha sonra söz edeceğiz. Tranzendant, akl ötesi aleme bir göz atabiliriz. O, tabii olarak bütün gücünü. duy:urabilen birden bire ortaya çkan fikrin ya da illiamn eyleminde meydana geliyor. İlin, işaret ettiğimiz gibi, kendisinden kuşku edilmeyen basit "kesin bilgi"dir. O, esasen, ikna etmenin kuvvetli bir. cüzine daya:ür. Fakat bununla beraber, hiç bir surette, değerinden hiç bir şey düşürülmez ya da biraz kuşkulu olarak ortaya konamaz. Tam al{sine, ilhamdan, hakikatn belirtisi olari, doğrudan doğruya ayn şekilde güvenilir inand~a doğar. Hakiltl ilim gerçeğe samimi olarak teslim oimakla elde edilir, vücut bulur. Hakikat olaylarn toplamiyla elde edilmez, aksine en. sonunda bize hediye edilir ve yukarda geçtig-l gibi "mutlak olarak- bize kendini kabül ettirir ve bizi ikna eder. Hakikate samirniyetle sarlmak: Bu bize Eflatun'un hakikat idesini hatrlaty:or. Eflatun'un plann çizdiği gibi,. o, insannn ulaşamadğ mutlak bir hakikat verebilir. Fakat maddi. dünyadaki idelerin parlaklğ gibi, tamamen mükemmel olmayan hakikat idesi hakikate böyle samirniyetle sarlmay belld etkileyebilir. Din mensuplarna doğru uzanan. bir yolla dikkat calip bir benzerliği olan yolun bulunduğu bir yere geldik. Bunun ayrntalarna girmeden ö:p.ce, insann fikri davranşlannn ötiki iki alanna çok ksa bir göz atalm: Sanat: Hakiki sanat _eseri intiution, sezgi veya ilhamla el~e edilir. Bir. dil ünce mahsülü olan sanat eseri, sanat eseri değildir; aksine bir konstruktion, yapdr. Sanata ait ilham da yine insannn bir verisidir. Sanat eseri~ ni kavrayan insan da yaşaniilş olam tecrübe eder. Konser salonundaki diri. leyiciler komponistin sezgislii yaşarlar, tecrübe ederler. San'at ya ay tecrübeleri, tabiki, alimin yaşayş tecrübelerinden tamamen bakadr; fakat her iki yaşayş te~rübesinin ortak yam, her ikisinin de ilhana dayanmalardr. Eflatun, simatta güzel idesinii. idrakini görüyor, Ahlft.k: Ahilk vicdadana dayanir, vicdandan hasl olur. Bu bize, devaml değiştirilebelir. gerçekler olarak değil, elementar gerçekler olarak verilir (Ve 7 ya çok kusurlu olarak verilir). Hakiki ahlak,' bazan kendilerinden gayri ah~ lakl olarak addolunan yerleşik. davranş normlan karşsnda etkindir.ya da nonnlar karşsnda ilgilsizdir, Albert Schweitzer'i.i ahilki davramş mevcut normlarla kavramlanaz. Ahlak da ilhamla elde ediliyor. Biz. onu Eflatun'un j~ D!Y.ANET DERG!S! i$' CİLT: ls - SAY!: 3 i$ MAYIS- HAZİRAN 1979 :8 187

PROF. :DR. W.AL'l'ER BEITLI!!R [8. DR. EY0P SAN AY kavramlmasyla ifade edebi iyi idesil liriz. _.Anlan alanlarda. tecrübeler çe itliy5el.er, bizin. kendlligimizden gellştirdigi.miz, bize önceden hediye edilen bütfin. verilmiş olan şeylerdei ileri gelirler. İlk art, hangi durumda olursa olsun; ihlasdr. FB:Imt ihlas, aamliiy~t. din1 bir elementi de ihtiva eder.. ~ inanç ha.kki.da da bir söz söy. leyelim.!nan diye tercüme edilen yu. na.nca. pistia, emin olriayan bir şeye man etmek demek değildir, aksine bir aadakat, tanrya ve o'na ait olana mutlak teslimiyet! ifade eder. Tannyla delm~ taşmş anlamna da gelir. Bu teslimiyet onun bahşettiğinden, dolaysyle onun varlb.ndan ki.şku edilemez. Bunu kantlayan ve şaylan bilinmeye. cek kadar çok olan meşhur pek çok isim.. bunlar arasnca -ilim a.danlar da vardr. Onlardan biri vahly, ya da din! tecrübedir.- DiA'eri tabiatta kendini. gösteren yakalanlamaz hikmettir. Bir dig-er aşk ve insannn kurban olmaya hazr oluşudtir. Ve dig-erleri Şuurun yüzeyinde meydana gelen olaylarn pek az önemi vardr. Kant, ilim haline gelebilecek kadar kuvvetli olabilir. Her eyden önce,- din! olayla i1m1 bilgi olay, pek çok inaana ait olaylardan ikisi. olarak, çog-u kez, ayn irisan. da bir arada, yan yali.a bulunur. Çünkü onlai.n. pek çoğu ilim ada.ii ve dindardrlar~ Bu, insann itiraz oluna~maz çe itli tecrübe ajatilandr. Onlar çe itli düzeydedirler. -Bu ifadeden; _eg-er tabiat ilimlerinde ateizm (ilalsz. lk) yönüne herhangi bir fayda çkanlrsa, bu sadece saf. bir saçmalk olur. Doğnsu burada tablat i1m1 ne positif ve ne de-negatif o~ hiç bir-yöne -çekilmemelidir ve ayn ekilde me rll klliselerin tabiat ilminden söz etmeleri de doğn dea'udir. Tabiatn bilgisi, miinferit olarak _ inaanda ortaya çkmasna rağmen, ta. biat hakkndaki nihat hüküm objektif - hakikattr. Allal ha.kki.da- güvenilir din! in anma, her zaman ferdin - ahat hayatnda. dala yaygn olarak vardr. Fakat ya anlan bu iki çevre, sadece böyle izofirenik bir tş.rzda birbirinin yannda bulunnaz. önemli ortak yanlan vardr: Sa:mimiyet ve bunu t8.. kiben ilham ba rolü oynarlar. Dini yaptrmlar onu inayet diye adlandrr. Tabiat ilimleri alannda, biz, hakikata sanimiyetle teslim olan sezgiden ya da ilhamdan sözedebiliriz. Sanat için de ayn ey geçerlidir. Eg-er ayn insant keyfiyet, sarimyet, dinde de ast intensif (-yog-un ekil) olabiliyorsa, o, daima teinel ilk- art olur. Dinl samirniyet insana iyice l lediği ve her i in sahibini rikkate - getirdiği için, o çog-u kez ilmin h~ate teslim oj.ma.. syla kayna lr. Şimdi kendimize - ara trcnn, aanatklinn ilhannn. veya din1 tecrübenin inayetip.in nereden geldiğini sorabiliriz. Tranzendant, (akl ötesi), Eflatuncu anlamda., idele a.eminfn t{u. n ile dev irilememesi annda dü iince, belki, inayetin -e g-er o hakikat iseyani fikir dünyasnn açk gözlerinin en son ayn aslla. ula ba' bizim.al. lah dediğim.i2 bir as1a yakndr. soru tamamen metafizik tabiatdr. Bunun için hiç bir kamtnz yok, ama -ilgililerin pek. çoğunun ifadeleri var elimiz_ de. Dint eylem ve icra onun güvenilir _ görün'llmüdür, ki din! eylemin; lerann ihsan ve inayeti Allah'dan. gelir. Bam tablat ara tlrclan. da bilgilerinin 1.. samm Allah'a dayandnrli.r. Din1 ya ayj~ içinde bulunan bir ilim adam, ilmt çal~alann Allah'a dayandrmak. tan ba ka hiç bir ey yapamaz. Bu hurusta, genellikie - bu en son söylenenler için ahit olarak Kepler'i göstermek istiyoruz. O Kepler ki tabi- 1.1' 1 i 188 te li!a.yis - H.A.Z1RAN 1979 [8 CİLT: 18 - S.A.YI: 3 1_8 DttANET DERG!St 1.

-u.r.ut V1i TABUi;. :tt.tj(t.jj!rf.,. at ilimlerine ait element ile dint elementi, bu gun oldugu gibi (iş gunün.: de herhangi. bir i, Pazar gunü kilise), iki tjir. hayat alan ve faaliyetini izofirenide değil, aksine iç kaynaşmada; bir biri içinde en_ güzel eritendir. Kapler'in ana eseri (Harmenices mundl libri V) lrua. bir parçasn zik. redecegimiz uzun bir dua. ile ba lar: "Rabbim, Yaratcumz, Sana Ük. rediyorum. Ki Sen bana yarattğn eserlerdeki güzelliği seyr~ttirip gösterdin... Bak, vazife ba. na.. çağrdğm hisaettiğin eseri ta.mamladm. Senin bana ~ttiğin bilgiden, marifetten yararlandm... Ruhum en kesin ara. trna yapmaya istekli. ldl.. Bunlar a.. rasnda,' Senin İWi emirlerini J,addim ' olmayarak ağzma aldiğm zaman, Sen. insanlğa bildirmek istedigül eyleri, yine Sen bana Ilham etmek atersn... " İki mektuptan ksa parçalarla devam edelim: "Biz astronomlar ytlce Allah'm rabipleri olduğumuz için... " (Herwart von Hohonberg'e). "KA.lnat do~dan doiruya,- gözetediğim -srada elierinle yak:iladğnn Allah' bizzai içimde de iyice bulablliyor muyum 'l" (Baron von Strahlendorf'a.). öte ya.i- - dan Goethe'nin şu sözlerine de kulak verelim: "Ger!}ek i:isan, bu göz bakmda kendi içindeki ve kll.inattaki ilabillğln, iliihi nizamn tam bir ahenk içinde bulunduğunu purlu olarak hjssetmedi ki." Eğer zamanla. S.l1:la.nn. dünya tasavvurundan ve yine S.l1:la.nn. dilden vaz geçersek, o zaman geriye tek bir ey kalr:. Tabiat bilgisinin Inayeti, ilham ilahi bir kaynağm gtlvenllir kantma götüreb~ ara.ştrcy. Keepler'in içinde d,yduğu, her :i.a.kd ara.ştrcmm hissettiği ve hakikata teslimiyetn kay. nağ olan arb. trma. vazifesi, Alla.h'a. din! teslimiyetn bir parçam ya da o- nun ayndr, Keplertn astronomle.r ''Yüce Alla.h'm papazlar olarak" tasvir ettiği gerçekliği bizi kulak kabartmaya mecbur ediyor. Burada, çoğu kez, yeni zaman tabiat ilimlerinin babas olarak tasvir olunan (ve kültür tarihi olarak yanl yere konulan) büyük bir ilim adam, rasyona.li.st..a.teist. devir önünde hemen hemen kendiliğinden anla llan bir eyden bahsediyor: liin, eğer saf katksz ise -sanat içinde ayn eyi söyleyeb1j.iriz-, ila.hiliğe :ni:. 4 bubiyettir, yani Alla.h'a. ve n.zamua. bağllktr. - KU kusuz, bununla beraber ortada büyük bir çekingenlik vardr. Muhakkak ki kaynağ. kutsillğe ait olmaktan bb. ka. bir ey olmayan ilhamlar (bütün alanlarda) vardr ve kendisinden ayn ekilde söz edilmesi ge~ reken fanatizm de :vardr. LSD içmeyi Alla.h'a. yakla ma. diye tanmlayan, a. çkla.yan teologlar da vardr. Onun hiç bir yerde hakikatn mutlak güvenilir bilgisi. olmadğ bizim insani durumumaza taalluk eder. Bizim durumumuz,. da -eve pek çok başka. d~ ilgili a.bsm bütünlüğü bize ttimat ve. re bilir. lkici bir noktaya, tabia.t Ilmiyle illl.hiyatm birbirietiyle uyu tuklar bir noktaya geldik: Bu nokta yaratl meselel!lidir. Tabia.t, din! ~ç için, doğ. rudan doğruya kantama -ka.yna.ğrur. Kepler'de de gördüğlli:ii.ü gibi _llil.hi bir yaratt vardr. Bugiin biz, tabia.t hakknda bir y~. BY biliyoruz: Belki halka söy. lendiği kadar da değil, ama buna ratt~ men bildiklerimiz oldukça çok. Bundan dolay bu durumda önceki devir Iere nazaran mümkün olduğundan daha. iyi karar verebiliriz. Matanatk formüllerle ifade olunan fizik kanun. larmdan Söz. ettik. Fizik devaml ilerleme kaydettikçe, bu fl.ki el~ment, ie): DİYANET DERG!Sl le: CİLT: 18 - SAYI: S t MAYIS - HAZ!RAN 1979 [8 189

PROF. DR. WALTER HEITLER ~~. DE. EYüP.SAN,A.Y L 1! daha çok matematik ilk sebebe dahil oluyor; öyle ise matematik, her defasnda tabiatta derinlemesine. demir atyor ve bizim zi.hninizin yaln. saf ürünü oluyor. Canl organizmada hemen hemen kavramlamaz bir hikmeti.if a eden bir kar klk ve bir nizanllk buluyoruz. Bir. ku tüyünün ince yu. muak yapsn -sadece çok basit bir :misal seçmek için=- bir kere dü üne J.4n!. Canl tabiat objelerinin iç özlerinden, organizmanm kendi kendini in a.. sndan, tranzendant (akl ötesini) ifa. de eden her eyden söz ettik. Bunlar tabiatta kar lla tğmz maddi olmayan eylerin akllara dui gunluk veren. :fevkalade zengin dünyalardr... Bu dünya daima böyle miydi, yoksp. bir kerede mi meydana. geliverdi? Bizzat tabiat ilmi, kesinlikle, ba langç ve geli meye Cijkkati çekiyor. Hayatn geli lne tarihinde takip edebildiğimiz gibi yüksek nizan ve hikmetii kendiliğinden. meydana gelmediğini. de dü ünmek. zorundayz. Bundan. dolay, pek çok araştnc kavrayp taroyabildikleri eylerin önünde yarat.l.i tan derin hür;netle. söz etti ve çoğu onu bugün de yapyor. Bu bizim ilahi yaratl olarak bakabildiğimiz ilk asm, tran.zend:i.ntin (akl' ötesinin) ' bütün dünyasdr. Allah bir s aat yapan bir tekniker değildir; tabiat içten yapan tranzendant (akl ötesi) dünyann ya. ta tcsdr. Tabii bu, "Allah'n isbat" ollui. maldr. Ttanzendant (akl ötesi) ale:: min varlğ, bizim tarafmuzdan doğru. dan doğruya tannabilir. Tabiat ve o. nun.. snrlarna hakiki derin bir bak " la bakan ve bunu kazanmş olan kimsenin, blrada, eserde her eyi a an bir rulun var ol_duğu fikrini inkar- etmesi güçdür. ;O kendini ateizinin, ilahszlğn küstahlğna ve bayağlğn kucağna asla teslim etmeyecektir. En azndan o, -tabiatn fevkalade mükemmel eseri önünde derin bir hürmet duygusu duyacaktr. Derin hürmet, günümüz insanlğna bilhassa gerekli görünmektedir. Derin hürmet ise, ancak, dindir. :ilk asm dünyasnn ilahi yarat olduğunu söylerken, bu arada, sonunda inkarc fikrin de oyunda elinin olabileceği ilitimali göz önünden rak tutulmanaldr. İnk.arc fikir asli yarat yolundan saptrd; tpk yarat lll Nythos'da kaybolmu _cennet anlamna gelmesi gibi. Rüzgarl bir dağ' boğazmm gözetlenmesi srasnda, Goethe Mephisto'y.İ öyle konu turuyor: "'S" derin hürmet noktasdr, eytan da vard bu srada". Mephis..to, bizzat kendini tahta kurusunun, pirenin ve bitin sahibi diye isimlendiriyor. Belki, bu noktay gqzden rak tutmamaya çal lllanz gerekiyor. B_ugün mübalağ'al bir. ekilde propaganda edilen positivizm ruhi. muhte-. va.hakknda hiç bir ey bilmiyor. O nun açk amac, benzerlikleri. matematik yoldan çözümleyerek değerlendirmektir. Çoğu kez, insann Mythos'u matematik yolla elde etmek istediği söylenir ve onun yerine bir ba ka ' Ivİytlos yerle tirirler: Sadece matematik dünyasnn Mythos'u. Böylece Positivizm, sadeç:e hakiki ilrie zarar vermekle kalmyor, ayn zamanda her eye; insann hayatn ku atan her eye zarar veiyo_r. Bir makina seviyesine.indirilen ins.an artk insan değildir. Onun.artk hiç 'bir duygusu, hiç bir ruhl: hayat, hiç bir ~ hayat yoktur. Bu zarar veri, özellikle ahlak ve vicdana da kilit. vuruyor. O bu ifrata varan tepe noktasndan dü lllektedir muhaklmk. Bugün artk mekanik olmayan her eyi, ruhi hayata ahlaka ve fikre değer veren her eyi yok farz eden zarar verme kudurukluğu.o. larak tasvir olunabilen baz ilni çev: relere itibar edilmenekte. Positivizmin 190 if) MAYIS -HAZİRAN 1979!O CİLT: 18- SAY!; 3 I_O DİYANET DERGİS1 \$

ALLA.E: VE T.ABİAT İLİMLERİ inkarc görüşünde insann örneksiz bir alçaltl a dü ürülü Ü yatyor. Ona gö. re insan fiziki bir cihazdali ayrdeden her Şey inkar edilir. İnsan- maleküller yğn, uymlu makina, hesap lakinas ve -buna benzer aletler ola- rak açklanmaktadr. Bütün bunlar kar lt abartmalar değildir. Okuyucu; bugün çok satlan kitaplar arasnda, bu fikrimizi doğrulayacak saysz örnekler bulacal:.tr. Böyle eğilimlerin görünümünü, biz, inkarn temel elementini, yani yul:.arda geçen öfkenin temel elementini bu doğrultuda tanmaktan kendimizi alamyo. ruz. PositiVist görüş, en azmda,, bilinen ve inanlan "Tanr ölüdür" sonucuna ulaşyor. Aslnda gerçek şudur: ~'!nsan ölüdür"! Ahlaksz ve ruhsuz insan artl:. insan değildir. İç öz çöl haline geldiğinde insan boş zarf olacaktr. Bu çölleşme, çaraklaşma durumu bütüi. dünyaya yaylmş bir gidiş içindedir. Bu hal en çok gelişmiş üll:.elerde ken: dini hissettirmektedir ve göstermekte~ dir. _Öfkenin gücü eserinde aşll:.a.'rdr. Mythoslaştrmadan (putlaştrniadan) uzaklaştrma, çoğunun inandlt gibi, eski bir hrdayat odasnn düzenlenmesi değildir. BugÜn o insani varlğn en son temel sebebine kadar, he:r eyi maddileştirm-e olarak kendi eserinde foyasn meydana çl:.armaktadr. Akllleştirme yoluyla insan, ancak hakknda fiziğin sözü geçen bir örnek hali. ne getirildi. Allah ölü değildir. Bellti hiç bir kimse böyle bir şey bilnerriektedir. Allah' ölü olarak açklamaya çalşan kimse, doğrudan doğruya kendisiniri ölü ol. duğunu söylüyordu. Fizik dünyasnn bil gisinin bolluğu ve onun kzkard!;l i, insa. na rahatlk getiren teknik sayesinde :t;enalğa, kptülüğe doğru gittiği zaman, insan dünyada sadece mekanizmi görür; ondan başka bir şey göremez. Durmadan gelişen makinalaşmalar sonucu artan pl~üsüz bir hrs, insan ancak makina olarak kavnyor ve anlyor. Ve o bu ölçüsüz hrsn girdabnda bizzat kendi kendini madden ve manen uçurunla tehdit ediyor. O fikre ve böylece.allah'a giden yolu -bizzat kendi tkad. Tabii çevrenin tahribiyle fiziki tehditten özellikle söz. etmeye gerek yoktur. Burada bir itiraz ileri sürülebilir. Positivizm ve onun koltuğunçla Ateizm' (ilahszl..l:.) şimdi çoğunlukla, ayn şekilde yoğun bir kantlama ile dini inanç gibi temsil edilecektir. Başkalarnn reddettiği bir kantlamay kabtil etmek bize ne kazandrabilir? Burada hakil:.at problemi ortaya çl:.yor. Bize yöneltilen soru ayn sorudur: N e zaman bir illam haklltidir, ne zaman o bir aldanştr, hangi. kant gerçektir? Böylece, şimdi Positiv~in ve Materyalizmin çürütül, mesi kendiliğinden kolaylaşyor. Evet, kendisinden söz ettiğimiz- traazendant (akl ötesi) bütün aleme, dil:.kati çekmeye yeter.. Fakat bu, bizim muhatab-. mz Positivistin bu alem karşsnda kör olmadğ ilk şartn ortaya koyar. Evet, daha önce de geçtiği gibi bu aşikardr. Ama bugün pek_ çok insan kördür. Tabil çoğu kez hep o körlerdeniz. Ama ;erçeğin anlaşlmas bizim ne kada,r kör olup. olmadğmza bağldr. Bn sanyorum ki gökkuşi..ğn gören bir in. sai., gök kuşağnn varlğn görmediği için, onun varlğn körü körüne inkar eden insandan daha çok hakikate ya. km_dr. Bu sebeplerden dolay, dediğimiz gibi, matery:alizm hakil:.at değildir. _ Sadece yal:.alayp görebildiğimiz. şeyle:; hakiki_ değildir; görülebilenler dünyasn sevk ve idare eden manevi dünya.hakikidir. insan hakilrat karş. snda kör yapan kötü niyetin kör gü- - cüdür. O yeni değildir; o çok eski çağ. lardan beri vardr. O sadece bilinen bir kötü niyette değildir; o çok aktif bir e DİYANET DERG1S1 L CİLT: 18 ~ SA.Yli 3 i_l!l) MAYIS~ HAZİRAN 1979 G 191

PltO!'. Dlt. W.4.LT.Im. BliiTLiiR 18 tlçtür. Onun akllca elçabuklugu, ta eski devirlerden beri vardr. Onu kuv.. vetten dü Ürme fikirlerinin hakim oldutu zananla;rda bile o açktan açg-a kendini göstermez. Zamanuİzda, yanlş anlaşlan bir tab!at ilminden dog"an Positivizm hü-. cumlan. yumuşatmak zorunda kalan manevi ilimierin pek çok temsilcisi inançl ilahyatçlan vardr. Onlar hemen he~en her şeyi_ MateryaliZme feda ediyorlar v_e on,lar dini inanç için son. bir kayd itiyat addettikleri. en son riüdafaa hattna çekiliyorlar adeta. Fakat böyle bir müdafaa hatt savunulamaz llln, bugün insann içine de nüfuz ediyor. Eg"er insann vücudu bir mekanzm olarak anlaşlyorsa, o zaman, o bu görüşe uygun olarak açklanr. İnsann soya çekimi ola.yncli da örnekler yakalamaya çal llr. Eg"er insamnm. ruh hayat çnl çplak sinir olaylar olarak ~ Ül.I'Sa, o zaman. buna uygun bir awka.m~ -yap~ ve insann iç hayab teknik seviyeye indirill:r. Burada hi9 bir ~ sav.nnma hatt yoktur. &munda da mut.a.t bir boşluk ve bunun yansra blr de kelbnenl tam anlamyla Ateizm vardr. Alem, bir yars. Materyalizmin ge.. çerll old$ ve öteki yap.s bizim Al}ah'a ait olabileceg1ml.z iki yarmdan meydana gelmiş deg-ldlr. Tab!attaki ruhu in-. kar eden kimse, bizzat kendindeki ruhu da inlct\r eder. Bunun tabu sonucu ola..,... rak Allah' da inkar edecektir. Çünkü Allah'a giden yol, rht,n fiatünde yol alr. Tab~t ilmi Materlayillzm. ve Ateizm için bir sta"mak, bir des~ek olmak şöy~ le dursun, ak.ine o daha çok dinle sk. bir ilişki içerisindedir; Allah'm suduri - olan ruh.biz böyle. ikna olunabillyoruzaraştrma objesindeki gibi ayn şekilde bilgide kendini açfa vurur. Burada tabtat ilmi ve din birbirle:i'inin içine gi_. rer. Bugün b~ zaman zaman insanl-. tm karşlaşt~ Çok ciddt kimselerin verdjlj. bir karar verme durumu ife karş karşiya bulunuyorui. Ksaca demek gerekirse; o ruh. için. ya da ruha karş ve: yine bütti:. alanlar, tabiat ilminin bütün alanlarini!çine alan bir karar~ dr,!nka.rcr bir ka;rarm akibeti ahhud. ve ruh1 bir hiçlik uçi~udur. Fiziki, Jlladdt ykm:. çok uzak olmayan. yakn. gelecekte sonuca uaşamayacag-nt sl.iy. lemek için, gaibden haber verici olmaya gerek yoktur. Umar:u ki ruhdan yana karar vere-. cek yeteri kadar insa:i. bulunacaktr. Bunun için İ llfetler vardr ve işaretierin çog-amakta oldug"u görülüyor. Ama onu zaman gösterecektir. 192!ft MAYIS- H.AZ1RAN 1979 i8 OlLT: 18 ~ SAYI: S_J.