PARTÝNÝN SESÝ ÝÇÝNDEKÝLER BAÞ YAZI

Transkript

1 çalýþmalarda moralsiz, isteksiz, mücadelenin canlý bir organizma olarak algýlanmasýndan vazgeçerek, parti içerisinde putlaþtýrdýðým yoldaþlarýma bütün sorunlarýmý havale ederek, bir gün anlaþýlacaðýmý düþünerek yarattýðým sýnýrlarýma daha fazla sarýldým. Ýþte bu sýnýrlarýn o anlýkta olsa beni koruduðunu düþünmeye baþladým. Peki, nereye kadar gidebildim bu sýnýrlarla? Açýkça söylemek gerekir ki belli bir dönem yaþayabilirsiniz, karþýnýza güçlü bir irade çýkýncaya kadar. Fakat bir gerçeði daha söylemek gerek ki partimizde böylesi sýnýrlarla yürümenin ömrü çok azdýr. Beni korumakla(!) görevli sýnýrlar partimizin güçlü iradesine çarparak çok büyük hasarlar gördü. Ve tümden yok olmak için de adý bilinmeyen bir hastanede tedavi görmektedirler. Partimizin güçlü bir iradeyle müdahale ettiði politik sürecin deðiþtirici, dönüþtürücü gücünün önemini iyi kavramak gerektiðine inanýyorum. Bundan sonra hayatýmýzýn akýþý içerisinde zaman zaman benzer sorunlarla karþý karþýya kalabiliriz. Ýþte o zaman partimizin öz iradesine ihtiyaç duyacaðýmýzdan þüphemiz olmasýn. Acaba ben mi sýnýrlarýma fazla sarýlýyordum, yoksa bu hat mý beni kuþatmýþtý? Sýrtýmdaki yükler artýyordu. Düþüncelerim parçalanýyor, saðlýklý karar verme iradesini kendimde bulamýyordum. Ben deðiþmekten mi korkuyordum? Deðiþmek demek kendimi mi kandýrmak oluyordu? Ýçimdeki ileri ve geri yanlarýn kavgasýndan yorulurken yenilme korkusuyla karþý karþýya kaldým. Mücadele geliþmeyi dayatýrken, sýnýrlarým direnmeyi dayattý. Peki, ama neye karþý direnecektim? Üretkenliðe, deðiþime, geliþime, devrime, yoldaþlarýma ve partinin itici gücüne karþý! Evet, ama ne pahasýna direnecektim. Yenilme psikolojisini korumak adýna. Hadi caným sende. Bütün bu yaþadýklarým bir kez daha göstermiþtir ki kaç yýldýr devrimci mücadelenin içinde olduðunun hiçbir önemi yoktur. Ýster birkaç aylýk isterse birkaç on yýllýk Sorun senin kendine çizdiðin sýnýrlardadýr. Hayat ve zaman kavramýnýn arasýndaki organik baðý yeterince anlayamamak, bu boþluklarýn oluþumuna açýktan zemin sunar. Hayat boþluk tanýmýyor, sürekli dolu tutman gerekir. Her boþluk burjuva düþünce sisteminin size saldýrýsý için zemin oluþturur. Çünkü sistem çok kapsamlý saldýrýyor bizlere Bunlara karþý durma gücüne sahibiz. Yeter ki, kendi gerçeðimizin bilicinde olalým. Yeter ki, devrimciliðim bir yaþam tarzý olduðu bilincini durmaksýzýn bileyim. Yeter ki, birey olarak harcadýðýmýz mütevazi emeklerin devrimin giriþiminde bir anlam taþýdýðýna, proletarya ve halklarýmýzýn kurtuluþu için deðerli olduðunu unutmayalým. BÜTÜN ÜLKELERÝN ÝÞÇÝLERÝ BÝRLEÞÝN PARTÝNÝN SESÝ 2006'yý da Kazanacaðýz Yoldaþlar! Devrim bayraðýný bükülmez bir kararlýlýkla yükselttiðimiz 2005'i geride býrakýyoruz. Bütün bir yýl boyunca, proletarya ve ezilenlerin kurtuluþu yolunda bitmez tükenmez bir enerjiyle çalýþtýk. Gözaltýlar, tutuklamalar, hapis cezalarý devrimin komünist militanlarýný bir milim bile geriletemedi. Çeþitli türden sayýsýz zorluk ve engeller, halklarýmýzýn yiðit oðul ve kýzlarýný bir an bile durduramadý. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ýn deðiþik kent ve ilçelerinde, söz, gösteri, örgütlenme, eylem, basýn ve halklarýn kaderini tayin özgürlüðü bayraðýný yükselttik. Proletarya ve ezilenleri sosyalizm yolunda mücadeleye çaðýrdýk.yoldaþlýðýn ve devrimci yoldaþlýðýn ýþýltýlý örneklerini sergiledik. Proletarya enternasyonalizmi ruhunu alanlara taþýdýk. Hata ve eksikliklerimizden öðrenmede tereddüt etmedik. Ölümsüz þehitlerimize and olsun ki, devrimci çalýþmalarýmýzý deðiþik mücadele araç ve biçimleriyle yürütürken, özveriyi, feda ruhunu, adanmýþlýðý ve cüreti büyüteceðimiz 2006 yý da kazanacaðýz. Yeni yýlýnýz kutlu olsun kýzýl karýncalar! Gazilerimize, þehit ailelerimize, hapishanelerde, Türkiye de, Kuzey Kürdistan da ve Avrupa daki tüm yoldaþlara bin selam! ÝÇÝNDEKÝLER BAÞ YAZI Devrimi Geliþtirmek Ýçin Politik Etkiyi Büyütme Görevi Faþist MGK diktatörlüðünün MGSB adlý gizli anayasasýnda, devrimci hareket, "irtica ve bölücülük"le birlikte öncelikli iç tehditler arasýndaki Devamý 2. Sayfada Sayý:49 Aralýk 2005 Ocak YTL MARKSÝST LENÝNÝST KOMÜNÝST PARTÝ MERKEZ YAYIN ORGANI Örgütsel Geliþim Stratejisi Parti Üssü Partinin Önderleþme Çizgisi Ve Kadrolar Komünist Kadýnlar Konuþuyor Kasýrga Taburu'nun Eylem'i Ve Biz Komünist Kadýnlar Yoldaþlarýn Deneyimlerinden Deðiþim Gücü Ve Yeteneðinin Bilincinde Olmak Ýç Mücadelem Nasýl Geliþti

2 yerini aldý. (Bunu, ayný zamanda, faþist diktatörlüðün F tipleri saldýrýsýndan umduðu politik sonucu elde edemediðinin itirafý olarak da kabul edebiliriz.) 1997'deki MGSB'de, "aþýrý solun" bir tehdit oluþturmayý sürdürse de, ýlýmlaþmakta olduðundan söz edenler, bu kez, "Türkiye'nin güvenliðini tehdit eden temel unsurlar, irtica, bölücülük ve aþýrý sol akýmlardýr" diyor ve "aþýrý sol unsurlarýn þiddete dayalý faaliyetleri, toplumda sýnýf ayrýmcýlýðý yaratmaya dönük çabalarý önlenmelidir" direktifi veriyorlar. Halklarýmýzýn içinde bulunduðu ekonomik ve toplumsal koþullar, rejimin efendilerini büyük bir gerilim ve korku içinde tutuyor. Birikmiþ enerjiye kanal olabilecek bir politik umudun muazzam hýzla büyüyebileceði olasýlýðýný dikkatlice hesaba katýyorlar. Devrimin ulusal sorundan patlak verebilecek bir ikinci baskýsýný ise, bir an bile gözden uzak tutmuyorlar. Sermaye ordusunun gerektiðinde "iç müdahalede bulunma" görevini-hakkýný yeni MGSB'ye kaydettirmesi bunlarý gözler önüne serdi. Kontrgerillanýn Þemdinli bozgununu izleyen günlerde; a) sermaye ordusunun Kara Kuvvetleri Komutaný Yaþar Büyükanýt'ýn kontrgerillacýlarý sahiplenmesi; b) Kürt halk þehitlerinin Yüksekova'daki uðurlama yürüyüþünde alçaktan uçurulan F-16'lar; c) önce Yaþar Büyükanýt'ýn, ardýndan da Faruk Cömert'in, "gerektiðinde uçurulur", "geçmiþte gerektiðinde uçurulmuþtu" vurgularý üzerine kurulmuþ açýklamalarý, faþist generallerin gelecek perspektiflerini ortaya koydu. Yaný sýra hükümetin Kürdistan illerinde, çevik kuvvet adlý, ulusal kitle hareketini anýnda bastýrmakla görevli polis birlikleri oluþturma kararý dikkate deðer bir baþka geliþme oldu. Son olarak, sermayenin Genelkurmay Baþkaný Hilmi Özkök'e, "görev süremin uzatýlmasýný kabul etmeyeceðim" ve "cumhurbaþkaný adayý deðilim" açýklamalarý yaptýrýlmasý, Yaþar Büyükanýt elebaþýlýðýndaki generallerin, ordunun geniþ özerkliðini ve rejim içindeki mevcut konumunu savunma eyleminin bir parçasý olarak görülmelidir. Demek ki, "sözde vatandaþlar", "Türk ulusunu sevmeyenden nefret 2 Y oldaþlarýn Deneyimlerinden... eyimlerinden... Ýç Mücadelem Nasýl Geliþti Bir devrimci kendisine sýnýrlar çizebilir mi? Evet, çizebilir. Nedir bu sýnýrlar? Devrimci olmayan çalýþma tarzý, abartýlý misyon, gerçeklikten kopukluk, bilimsellikten uzak, hissiyati bakýþ açýsý, tutuculuk, vb. vs. çoðaltýlabiliriz bunu. O zaman örgütlü olmamýzýn anlamý nedir? Deðerlerimizi, yaþamýmýzý, düþüncelerimizi yenileyerek; sömürüye, zulme karþý, toplumsal adalete, insani deðerlere ihtiyaç duyduðumuz için örgütlenmedik mi? Partili olmak ne anlama geliyordu? Yoldaþlýk iliþkisi, en güzel biçimiyle insan sevgisini, yitirilen deðerlerin korunmasý, halka ve kendine karþý özgüvenin geliþmesi, ahlaki yozlaþmanýn önlenmesi, kültürel etkinliklerin artýrýlmasý, yeteneklerin geliþtirilmesi, mevcut sisteme karþý alternatif sistem olan sosyalizmi kurmak için bir araç deðil mi? Bir devrimci, örgütlü, partili biri neden zamanla aktif mücadele içerisinde yalpalar, sendeler, geriye düþer, yaþamsal özellikleri deðiþmeye baþlar, bir zamanlar nefretle karþý çýktýðý burjuva-sýradan yaþama yönelme eðilimleri göstermeye baþlar, duygularýna neden yenik düþer? Bir sebebi vardýr mutlaka! Öyleyse cevabý da vardýr deðil mi? Evet, yaþayana sormak lazým! Þahsen aktif mücadele içerisinde, hayat ve zaman kavramýnýn organik baðýný yeterince kavramadýðýmdan; ruhsal, politik, düþünsel ve duygu dünyama nüfus etmesine gereken hassasiyeti veremediðim gibi, ileride yaratacaðý olasý tehlikeyi de yeterince algýlayamadým. Düþlerimizdeki güzel yaþamýn, gerek iç dünyamýza, gerekse toplumsal yaþama nüfuzunun zamanla geliþeceðini kavrayamadýðýnda, insanda kaçýnýlmaz olarak iç mücadele baþlýyor. Peki, düþlerimizin topluma nüfuzunu sadece zamanla açýklamaya çalýþmak bir devrimci için ne kadar gerçekçidir. Toplumumuzun algýlamasýna bakarken hislerimizle mi bakmalýyýz, yoksa politikamýzýn pratik uygulanýþýnýn etkilerine mi bakmalýydýk? Hayatýn canlýlýðýna, olaylarýn geliþimine, politikanýn sürekliliðine bilimsel olarak bakamadým. Bu durum, bende farklý düþünceler ve duygular geliþtirmeye baþladý. Örneðin, anlaþýlmadýðýmý, beni yeterince tanýyamadýklarýný düþünerek, önyargýyla hareket etmeye baþladým. Aslýnda yaþamaya baþladýðým þey tam olarak bir güven kaybýydý. Hem kendime karþý ve hem de partime karþý. Bu düþüncelerin sonucunda devrimci-amatör ruhum zedelendi. Günlük 27

3 Aslýnda kaç zamandýr bekliyordum böyle bir haberi. Evet, partim beni yeni bir alanda ve þu ana kadar yaþamadýðým yeni koþullarda yeni bir iklim içinde yer alacaðýmý söylediklerinde çok sevindim. Benim için deðiþim olacaðýný düþünüyordum ve aklýmda yine baþkalarýnýn beni deðiþtireceði vardý. Artýk yeni yaþamýn içindeydim, ama kendi kendimleydim, baþkalarý olmayacaktý. Günler ilerledikçe dönüp arkama baktýðýmda kendimle hesaplaþmaya baþladým. Kendimi bir boþlukta hissediyordum. Önceki yaþamýmdaki plansýzlýk yeni yaþamýn içinde de boy vermeye baþladý. Bunu gören yoldaþlar, benimle bu konu hakkýnda tartýþma yürüterek duruma müdahale etti. Bu zamana kadar baþkalarýný beklememin yanlýþlýðýný anladým ve kendimi deðiþtirebileceðimin farkýna vardým. Yeni yaþam yepyeni bir insaný, beni, yarattý. O yeni insan ilk olarak okumaya baþladý. Günlük gazeteleri takip ediyor. Geliþen olaylara karþý yorum yapýyor ve baþkalarýyla tartýþýyor. Gündemle ilgili yazýlar yazýyor ve partinin geliþen olaylara karþý yürüteceði mücadele tarzýna dair önceden fikir yürütüyor. O, artýk yepyeni insan. Sorunun bende olduðunun farkýna varmam çok geç olmadý, yeni yaþamýmda kendimle hesaplaþtým. Kendime sorular sormaya baþladým. Partime ne kadar katkýda bulundum? Þu zamana kadar neden hep yoldaþlarýmý bekledim? Bir partili olarak ne kadar okudum, yazdým, tartýþtým? Parti benim hakkýmda ne düþünüyor sorusu yerini ben partim için neler yaptým/yapabilirime býraktý. Yoldaþlarýmýz yol gösterse de, bize yardým etse de her þey kendimizde bitmiyor mu? Kendi eksikliklerimize ve hatalarýmýza karþý mücadelede biraz kararlý olursak birçok þeyi baþarýrýz. Her þey yaþamýmýzý devrimci kýlmaktan/örgütlemekten geçiyor. Yeni insaný yaratmak kendi ellerimizde, yeter ki, kendi hata ve zaaflarýmýzýn farkýna varalým ve bunlarý yok etmek için planlý-programlý bir çalýþma yürütelim. Nerede olursak olalým, legal/illegal alanda fark etmez, bunu deðiþtirici gücünü kendimizde bulalým. Kendi kendimize yakýnmamýza gerek yok. Parti beni görmüyor, benimle ilgilenmiyor düþünceleri yerine, ben parti ve devrim için yaþamýmý ne kadar devrimcileþtirdim sorularýný kendimize soralým. Ve bunu yaptýðýmýz ölçüde partimizin geliþmemiz, engelleri aþmamý, yetkinleþmemiz için yol göstericiliðini, yardýmýný ve desteðini isteyelim. 26 edin", "o astsubayý tanýrým, iyi çocuktur", "savaþ uçaklarý gerekirse uçurulur, geçmiþte de gerekince uçurulmuþtu" 'bölüðü' konumunu güçlendirmiþ bulunuyor. Sýrtlarýný da yeni MGSB'ye dayamýþ durumdalar. Bu 'bölüðün', AKP'ye karþý Hilmi Özkök'ten daha mesafeli, daha katý bir tutum içinde olmasý da beklenmelidir. Ki, Hilmi Özkök'ün açýklamalarýyla, hiç deðilse þimdilik, burjuva ordunun yeni genelkurmay baþkanýna dair AKP'nin önemli bir manevra imkanýnýn ortadan kaldýrýldýðý söylenebilir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ýn politik yaþamýnýn sert rüzgarlara gebe olduðunu düþünmemiz için yeterince neden var. Elbette bu, faþizm ve sermaye cephesinin hazýrlýklarýyla, planlarýyla, yönelimiyle baðlý olduðu kadar, baþta Kürt ulusal kitle hareketi olmak üzere, proletarya ve ezilenlerin hazýr ve potansiyel dinamiklerinin duruþu ve durumuyla da belirlenen bir mayalanma. Newroz'da uygulanmaya baþlanan faþist kontrgerilla stratejisiyle, Kürt halkýmýzýn inkara karþý büyüyen mücadelesi, bunun "güncel" dýþavurumlarýdýr. Böylesi politik koþullar altýnda mücadele yürüten komünist öncünün, sýnýf savaþýmýnda devrim iddiasýný büyütebilmek için, önümüzdeki dönemde, birincisi, saðlam ve esnek bir örgütsel yapý olabilmeyi; ikincisi, politik etkisini geniþ ölçekte yayacak ve derinleþtirecek mücadele araç ve biçimleri kullanmayý baþarmasý gerekmektedir. Politik etkiyi artýrmanýn, kitle ajitasyonu, geliþmelere-gündemlere devrimci müdahale kadar, mücadele düzeyi ve biçimleriyle sýký baðý yeterince açýktýr. O nedenle de, örgütlerimizin, kendini "her koþulda" mücadeleye hazýrlamasý yetmez, ayný zamanda geniþ yýðýnlar üzerinde güçlü bir politik etki yaratacak savaþým yönünde geliþtirmesi gerekir. Dikkatimizi, "politik etkinin örgütsel güce dönüþtürülmesi"ne odaklamamýz, politik etkinin büyütülmesi ve yayýlmasý görevini gölgelememelidir. Çünkü sonuçta birincisi ikincisinin topraðýnda boy verecektir. Birincisinin sýnýrlarý ikincisinin sýnýrlarýna tabidir. O 3

4 nedenle, politik etki altýndaki güçlerin, politik seferberliði ve örgütlenmesi konusundaki pratiðimizi, araç ve yöntemlerimizi geliþtirmeye, zenginleþtirmeye, yenilemeye çalýþýrken, dar bir hareket alanýna sýkýþýp kalmamak için, politik etkiyi geliþtirme ve kökleþtirme sorununa pratik ilgiyi elden býrakmamalýyýz. Hiç þüphe yok ki, bu, ancak proletarya ve ezilenlerin talepleri, sorunlarý ve özlemleri temelinde yürütülecek bir mücadelenin ürünü olabilir. Ýçe, kendine dönük bir politik mücadele tarzýnýn baþarý þansý yoktur. Mesele, proletarya ve ezilenlerin sorun, talep ve özlemlerinin ortaya konulmasýnýn, her günkü sahiplenilmesinin ötesinde, alternatif bir politik seçenek haline gelebilmekte düðümlenmektedir. Öncünün sürdürdüðü politik mücadele, biçimleri, çapý ve kesintisizliði bakýmýndan kitleleri saflaþmaya yöneltecek bir nitelik kazanabilmelidir. Yeni bir hayat için, özgürlük için, sosyalizm için savaþan partinin eylemleri, proletarya ve ezilenlerin düþünce ve duygularýnýn gündemi haline gelebilmelidir. Ýzleme, merak, itiraz etme, sempati, yanlýþlýðý ve doðruluðu üzerine tartýþma yürütme, iliþkilenme isteði, açýk destek vb. etkiler yaratma gücünde olmalýdýr. Bunun kavranamadýðý koþullarda, tek tek insanlarý ve dar insan gruplarýný kazanmaktan öteye geçilemeyeceði, hiç deðilse son çeyrek asrýn dersleri ve deneylerinde verilidir. Sömürünün, faþist zulmün, toplumsal adaletsizliklerin, yoksulluðun, ulusal inkâr ve sömürgeci boyunduruðun, cinsel eþitsizlik ve baskýlarýn acýsýný çeken, bunlara karþý öfkeyle dolu iþçi ve ezilenlerde, mücadeleye katýlma isteði uyandýran; onlarda, egemenlerin yenilgiye uðratýlabileceði inancý geliþtiren; böyle bir mücadeleye katýlmanýn büyük bir onur olduðunu hissetmelerini saðlayan "koþullarýn" oluþturulmasýdýr mesele. Bunun dar ölçekli bir uyandýrma, bilinçlendirme çalýþmasýyla baþarýlamayacaðý açýktýr. Sorun ancak, politik etkiyi, verili örgütsel gerçeklik mantýðýyla algýlanamayacak sýnýrlara taþýracak, birebir ulaþýlamayanlarýn duygu ve düþünce dünyasýna girmemizi 4 Y oldaþlarýn Deneyimlerinden... eyimlerinden... Deðiþim Gücü Ve Yeteneðinin Bilincinde Olmak Uzun süreli açýk alanda çalýþmamdan ötürü yaþamýmýn böyle süreceðini düþünüyordum, ama diðer yandan farklý alanda çalýþmaya da hazýrdým. Çalýþmam rutindi; haftalýk yayýn daðýtýmý, iliþkileri ziyaret, onlarý eylemlere çaðýrmak, eylemlere, mitinglere katýlmak biçiminde geçiyordu günler. Ne iþ verilirse onu yapmak bir baþka yönüydü çalýþma tarzýmýn. Bunun böyle olmamasý gerektiðini bilmeme raðmen deðiþmiyordu. Ya da deðiþtirmek için çaba sarf etmiyordum. Çünkü deðiþtirici güç olarak kendimi görmüyordum. Hep baþkalarý tarafýndan çalýþma þeklime el atýlacaðý ve deðiþtirileceðini düþünüyordum. Bu beklentiden kaynaklý kendimi ilerletemiyordum. Dýþardan birilerine umut baðlamýþtým. Dýþardan bir destek gelmeyince kendi kendime yakýnýyordum. Yakýnmakla kalmayýp rutin çalýþma tarzýmý sürdürüyordum. Belki de zamanýmý boþ geçirmemek için, ama yine de epey boþ zamaným olmasýna raðmen kendimi geliþtirmek için zamaným olmadýðýný söylüyordum. Okumama nedenimi de zamansýzlýkla açýklýyordum. Okumadýðým için ne kendimi ne de çalýþma tarzýmý ilerletemiyordum. Yapýlan tartýþmalara katýlmýyor sadece dinliyordum. Toplantýlarda söz almýyor toplantýyý yürüten yoldaþýn beni görmeyeceði yerlere oturuyordum. Kalkýp konuþan yoldaþlarý hayranlýlýkla dinliyor ve ne kadar cesaretli olduklarýný düþünüyordum. Eksiklerimden kaynaklý o cesareti kendimde bulamýyordum. Bir toplantýda benim konuþmamý istediklerinde kaçacak yer aradým. Kürsüye çýktýðýmda ellerim, ayaklarým titriyordu. Karþýmdakiler yoldaþlarým olduðu için daha da heyecanlýydým. Yanlýþ bir þey söylerim diye kelimeleri seçerek konuþuyordum. Titremem ve kekelemem geçmiyordu. Hiç kimsenin yüzüne bakmýyordum. Sonra kendime kýzmaya baþladým ama hiç bir þey deðiþmedi. Hep baþkalarýný bekliyordum. Çünkü kendimde bir þeyleri deðiþtirme gücümün olmadýðýný düþünüyordum. Bir yoldaþla görüþmem gerektiðini söylediler. Yoldaþýn yanýna giderken bir þeylerin deðiþeceðini umut ediyordum. Neden çaðýrdýklarýný sordum. Farklý bir alanda çalýþacaðýmý söylediklerinde çok þaþýrdým. 25

5 Elbette duruma, kendimize gerçek sorular soracaðýz. Kendimizi daha iyi tanýmanýn, bir kadýn olarak komünist kimliðimizdeki zayýflýklarla yüzleþmenin de iyi bir yoludur bu. "Hiçbir þey olmamýþ gibi" davranmak veya davranmaya çalýþmak yüzeyselliðinin, biçimselliðinin de geliþtirici bir yaný yoktur. Zaafýmýzla, eksikliðimizle yüzleþmeyi, dolayýsýyla da, mücadele olanaðýný ortadan kaldýran bir tavýr olur bu. Ki, böyle bir yaklaþým, ayný zamanda, bir kadýn komünist açýsýndan önemli baþka zaaf veya hatalara kapý aralar. Buna karþýn tartýþmayý gereken derinlikte yapmýþ, sonuçlar, dersler çýkarmýþsak, o andan sonraki devrimci tutum, bütün gücümüz ve enerjimizle devrimci görevlerimize sarýlmaktýr. Soruna tekrar tekrar döndüðümüz, üzerimizde yarattýðý baskýnýn özgüvenimizi, inisiyatifimizi kýrýcý olmaya devam etmesine izin verdiðimiz her durumda, devrimci yenilenmeyi yavaþlatýrýz. Belirli bir andan sonra sorunun yarattýðý etkileri yönetmek ve yüzümüzü geleceðe dönmek zorundayýz. Yönetmenin en iyi yolu ise bütün enerjimizle devrimci görevlerimize sarýlmak, bütün yoðunlaþmamýzý buraya odaklamaktýr. Sorunun etkilerinin iyice silikleþmesinin de, kaybettiðimiz özgüveni yeniden kazanmanýn, her bakýmdan yenilenmenin de en emin yolu mücadelede ortaya koyacaðýmýz ürünlerden geçiyor. Yedekte tuttuðumuz el bombalarý devrimci geliþimimizi sekteye uðratan, enerjimizi boðan bir silah olamamalý. Pimi çektiðimizde, gerilla Eylem deðil, halklarýmýzýn düþmanlarý veya onlara ait karargâhlar yerle bir olmalý! Baþarmak için sayýsýz nedenimiz var. Bireysel tarihimiz ve derslerimiz bir yana, dünya devrimci hareketinin ve partimizin sayýsýz deneyine, dersine sahibiz. Öyle bir aþamaya geldik ki, artýk her komünist kadýnýn yalnýzca kendinden menkul olmadýðý, aldýðý her tutumun birlikte çalýþtýðý yoldaþlara, daha genç yoldaþlara emsal teþkil ettiði, edeceði bir durumdayýz. Alacaðýmýz olumlu-olumsuz tavýrlarýn, partinin tüm kadýn güçlerini, devrimci kadýnlarý daha genel bir vurguyla kýz kardeþlerimizi ilgilendiren, tutumlar olduðu bilinciyle hareket edeceðiz. Ýleri her tutumumuz bütün kadýn yoldaþlarý geliþtirici, yol gösterici rol oynarken, tersinden, bunca kolektif deneyden, ulaþtýðýmýz düzeyden sonra geleneksel kadýnlýða veya izdüþümlerine her geri dönüþ ya da teslimiyet, kadýn komünistler arasýnda umutsuzluk ve güven kýrýlmasý biçimindeki sonuçlara yol açabiliyor. Ýkincisini kabul edemeyeceðimiz açýktýr. Hem komünistliðimiz, hem de kadýnlýðýmýz adýna. 24 saðlayacak; kayýtsýzlýðýn ve ortalama tepkinin yerine, "taraf olma" isteðini tetikleyecek bir politik irade haline gelme yolundan çözülebilir. Günümüzde devrimci hareketin eski tarza saplanýp kalmak biçimindeki yapýsal hastalýðý bir yana, geniþ ve kökleþmiþ bir politik etkiye yol açacak mücadele biçimleri kullanma gücündeki muazzam zayýflamanýn temel bir sorun haline geldiði denetlenebilir bir olgudur. Tek tek sorunlar etrafýnda ve etkisi bulunduðu alaný aþamayan mücadeleler yürüten bir politik varlýk olmaktan, faþist rejime, sömürgeciliðe, kapitalist düzene ve emperyalist boyunduruða karþý mücadele içindeki bir politik saflaþtýrýcýya, bir seçeneðe dönüþememek görünümündeki bu gerçeðe devrimci bir müdahalede bulunamayanlarýn bir "halk hareketi"ne dönüþme imkânlarý son derece zayýftýr. Politik etkiyi büyük ölçeklerde geniþletecek, yoðunlaþtýracak bir mücadele hattý döþemek, bunun güçlerini ve eylemini hazýrlamak, faþizmin Newroz'da uygulamaya soktuðu yeni kontrgerilla stratejisinin boþa çýkarýlmasý hedefinin de kaçýnýlmaz bir ihtiyacýdýr. Komünist militan bilinçte, duyguda ve pratik faaliyette bunu cisimleþtirecek bir yönelim içinde olmalý; yerel merkezler tüm faaliyet, örgütlenme ve politik planlarýnda bunu göz önünde tutmalýdýr. Parti tarihimizin bu en özlü dersini iyi kavrayýp pratikleþtirdiðimiz ölçüde, yeni bir dönemin kapýlarýný açma olanaðýný kazanacaðýz. Bu çerçevede yerine getirilmesi gereken görevler ve izlenecek çizgi, genel hatlarýyla, devrimin yoluna dair parti stratejisinde verilidir. Mesele bunlarýn ve bu doðrultuda atýlmýþ adýmlarýn özümsenmesi, zenginleþtirilmesi ve yeni bir düzeyde pratikleþtirilmesidir. 5

6 Örgütsel Geliþim Stratejisi Ýktidar bilinci ve iddiasý, politik-örgütsel çalýþmayý þekillendirir. Ýktidar perspektifinden yoksun bir politik-örgütsel çalýþma; verili durumu, hazýr güçleri ve olanaklarý korumaya, onunla yetinmeye endekslidir. Bir devrim partisi ise, asla "var olaný idare etme" yolundan yürümez. Dar, belirli kuvvetlere dönük politikalarla mý yetineceðiz, yoksa geniþ yýðýnlarý hedefleyen bir hattan mý ilerleyeceðiz? Ýktidar perspektifiyle mi hareket edeceðiz, yoksa sýnýrlý kazaným ve baþarýlarla mý yetineceðiz? Mevcut durumu sürdürmeyi mi esas alacaðýz, yoksa kitle hareketinin ve örgütlülük düzeyinin nasýl yükseltilebileceði üzerine mi kafa yoracaðýz? Bu sorulara verilen yanýtlar politika yapýþ tarzýnýzý ve buna baðlý olarak da örgütsel plan ve hedeflerinizi ortaya koyar. Politika yapýþ tarzýnýz, örgütsel iddia ve yönelimlerinizi de doðrudan belirler. Öncü ve önder bir parti haline gelebilmek ve varoluþunu o temelde sürdürebilmek; kendiliðindenciliðin ve devrimci kendiliðindenciliðin tüm biçimleriyle kopuþarak, iradeyi politik savaþýmda olduðu kadar, örgütsel yaþantýnýn tamamýnda da iþleyiþ ve geliþimin temel öðesi haline getirmekle mümkündür. Devrimci irade, örgütsel çalýþmalarýmýzýn her aþamasýna ve ayrýntýsýna yön vermelidir. Bunun en önemli yolu da; çalýþma alanlarýnda yerel önderlik iradesinin, yönetme gücünün, bütün örgütsel sorunlara sirayet etmesinden geçer. Örgütsel geliþim stratejisi, bunu baþarmanýn en güvenilir araçlarýndan biridir. Örgütsel geliþim stratejisi; bir örgütün belirli bir dönemdeki örgütsel verilerini baz alýp, ulaþmak istediði hedefleri belirleyerek, saptanmýþ bir zaman dilimi içinde çalýþmalarýný bu hedeflere baðlý olarak yürütmesidir. Bu, örgütsel geliþiminizi yönetmeyi ve denetlemeyi saðlar. Verili durumun bütün detaylarýyla ortaya konulmasý ve ulaþýlmak istenen hedeflerin belirlenmesi, gerçeðe nüfuz etmek kadar, potansiyel kuvvetler ve dinamiklere dayalý planlar oluþturmaya da imkan saðlar. O halde, isabetli bir örgütsel geliþim stratejisi oluþturmanýn ilk adýmýnýn mevcut örgütsel tabloya çok yönlü hakimiyeti zorunlu kýldýðýný söyleyebiliriz. Bu, öyle olmalý ki; asla verili durumun kaba tarifiyle yetinmemeli, potansiyel kuvvet ve olanaklara dair de veriler sunarak, öngörülerde bulunabilmelidir. Alanda kaç örgütümüz, eðitim grubumuz, üyemiz, aday üyemiz ve aktivistimiz var? Nasýl bir kadro potansiyeline sahibiz? Bir eylem veya etkinlikte ne kadar 6 Týpký kendimizde, devrimci çalýþmada bireysel sorumluluk taþýdýðýmýz örgütsel, politik ve ideolojik hatalarýn, sorunlarýn en aðýrlarýný bile konuþup tartýþma gücü bulurken, duygusal iliþki cephesindeki bir hata veya kuralsýzlýðýmýzý tartýþýp konuþma cesaretini kuþanamadýðýmýz; onu erteleme yoluna gittiðimiz gibi. Týpký kuralsýzca baþlatýlan bir iliþkinin kolektifin bilgi ve deðerlendirilmesine sunulmasý görevini erkek yoldaþýn iþi gibi görmemiz, onu aþmak yerine zorlamakla yetinmemiz, böyle bir görüþ açýsýnýn ve pratiðin ciddi bir hata ve zaaf olduðunu algýlayamayýþýmýz gibi. Zaaflý bir cinsel iliþkinin parçasý haline gelmiþsek, kuralsýz bir iliþkinin bileþeni isek elbetteki -her özgün durumda farklýlýklar içermekle birliktebunun ne tür bir ideolojik zayýflýða denk düþtüðünü sorgulamak, sonuçlar çýkarmak zorundayýz. Örneðin, kuralsýz iliþkilerde parti ile özdeþleþme, yabancýlaþma düzeyimize dair sorular dahi sormamýz gerekebilir. Zaafýn düzeyine; anlýk, dönemsel bir hataya tekabül edip etmediðine dair saptamalarýmýza baðlý olarak, "devrimciliðimizdeki bir zayýflamaya baðlý bir durum olarak ortaya çýkýp çýkmadýðýna" dair sonuçlar çýkarmamýzý saðlayacak cesur sorular da yöneltebiliriz. Kendimize sözü hiç dolandýrmadan þöyle de sorabiliriz: "yaþadýðým bu sorun, içine düþtüðüm zaaf devrimciliðimdeki erozyonun bir sonucu mudur, yoksa o an'a, döneme, konuya dair bir zayýflýða, zaafa mý tekabül ediyor?" Aklýmýz, yüreðimiz kararlýlýkla, coþkuyla "devrimcilikten baþka bir yaþamým yok" diyorsa, önümüzde, partiyle aleniyet iliþkisi kurmadaki Eylem örneðindeki tutukluðumuz, korkularýmýzla; duygusal alandaki zaaf veya zayýflýðýmýzla þiddetli bir mücadeleye giriþerek, ideolojik olarak yenilenmek, saðlamlaþmak görevi duruyor demektir. Açýk ki, bu da devrimci görevlere daha büyük bir kararlýlýkla sarýlmakta, kendini daha ileri tarzda ortaya koyuþta var edebilir. Bir dönem yaþanýlan hatanýn, zaafýn mutlaka bedelleri olacak. Bir süre etkisini, izlerini elbette taþýyacaðýz. Yaptýðýmýz hatadan, içine düþtüðümüz zaaftan dolayý büyük bir öfke duyacaðýz, kahredeceðiz kendimize. Bir bakýma, devrimci duygularýmýzýn, devrimci düþünüþ tarzýmýzýn baskýlarýdýr bunlar. Tümüyle yanlýþ da deðildir. Hiç olmadýk anlarda konuk olacak belki yaþadýðýmýz sorun Beklenmedik bir anda birden hücuma geçecek belki sorularýmýz "Yoldaþlarým bana ne kadar güveniyor, beni ne kadar seviyor" sorularý kemirmeye baþlayacak olur olmaz zamanlarda 23

7 girebiliyorlar. Kendilerini duygularýn varlýðýna ve böyle bir iliþkiye ikna edebiliyorlar. Adeta bu, "cinsel zaaf göstermiþ" biri olmak ve onun bedellerini ödemekten daha "kolay-kabul edilebilir" gelebiliyor. Öðretilmiþ kadýnlýðýn, eski toplumun düþünüþ tarzýnýn kendini devrimci kadýnda yaþatmasýnýn bir baþka biçimidir bu. Ve ne yazýk ki, böyle bir tutum, komünist kadýnýn geleneksel kadýnýn yansýma biçimleriyle ve zaaflarýyla köklü bir hesaplaþmaya giriþini engellemek dýþýnda bir rol oynamýyor. Erkek devrimcilerin ezici çoðunluðu sorunun tartýþýlmasýndan sonra yürüyüp giderler. Kuþkusuz sorunun aðýrlýðýna, düzeyine baðlý tahribatlar yaþarlar, ama örneðin bu tip durumlarýn ardýndan dengeleri bütünüyle alt üst olmuþ, devrimciliðini sorgulayan, özgüvenini yitirmiþ, özgüveninde ciddi gedikler açýlmýþ, psikolojik travma geçiren veya yaþanýlanlarýn ardýndan "kadýnlara güvenini yitiren", "duygusal iliþkilere mesafeli yaklaþan", "duygusal iliþki mi bir daha asla!" vb. biçiminde düþünen erkek devrimcilerin sayýsý çok fazla deðildir. Oysa kadýn devrimciler için ayný þeyi söylemek imkansýzdýr. Yazýk ki pek çoðumuz -düzeyleri birbirinden farklý olsa da- bu tip sorunlarýn ardýnda önemli bir alt üst oluþ yaþýyoruz. Devrimciliðimizi, kendimizi olabilecek en uç düzeylerde sorgulamaya baþlýyoruz, özgüvenimizde önemli gedikler açýlabiliyor, duygu dünyamýz paramparça, karma karýþýk hale gelebiliyor. Öyle ki, kimi zaman duygu dünyamýzdaki karmaþayý, dengesizliði hýzla yeni bir iliþkiye yönelerek düzeltebileceðimizi dahi düþünebiliyoruz! Sorunu þu perspektiften de incelemeliyiz: Devrimin, partinin çýkarlarýna zarar vermek, onu düþman karþýsýnda koruyamamak, yoldaþlarýna zarar verecek tutumlar içine girmek, düþman karþýsýnda zaaflý-zayýf tutumlar sergilemek, devrimciliðin zayýflamasý, mücadelenin dýþýna düþmek. Bütün bunlar karþýsýndaki duygu, düþünce ve tutumlarýmýz, cinsel ahlak alanýndaki bir hata ve zaaftan daha az sarsýcý ve yýkýcý olabilir mi? Ne yazýk ki olabiliyor. Geleneksel kadýnlýk ve kimi açýlardan erkek egemen bakýþ o noktada baskýn hale gelebiliyor. Týpký, devrimci kadýnýn iþkencehanedeki aðýr yenilgiyi deðil de, tecavüze uðramýþ oluþunu "ölmeyi isteme" nedeni haline "getirmesi" gibi. Týpký günün birinde iþkencehanedeki yenilgisini konuþup tartýþabilmesine karþýn, tecavüze uðradýðýný söylemede, açýklamada korkunç zorluk çekmesi, bunu erteleyebildiði kadar ertelemesi gibi. 22 insaný harekete geçirebiliyoruz? Siyasi etkimiz altýndaki bölüklerin öne çýkan özellikleri nelerdir, nasýl bir bileþime sahiptir? Yayýnlarýmýzýn daðýtým ve satýþ düzeyi nasýldýr? Farklý tipten yayýnlarýmýza ilgi düzeyi konusunda öne çýkan özgünlükler nelerdir? Kaç kiþiden, ne kadar baðýþ alýyoruz, mali durumumuz nedir? Kurumlaþma düzeyimiz, parti üsleri konusundaki tablomuz nasýl? Ýllegal basým-daðýtým konusunda durum nedir? Yedeklerimiz var mý? Yeni güçlerin eðitimini gerçekleþtirebilme imkanlarýmýz nedir? Genel olarak hangi olanaklara sahibiz? Potansiyel kitle ve kadro rezervleri açýsýndan somut durum nedir? Vb. Bütün bu sorulara verdiðimiz yanýtlar, çalýþma yürüttüðümüz alanda ayaklarý yere basan bir örgütsel geliþim stratejisi oluþturabilmemiz için gerekli verileri sunar. Yanýtlarýmýza, politik-örgütsel iddialarýmýza ve öngörülerimize baðlý olarak, bir örgütsel geliþim stratejisi oluþturmak, hedef ve yönelimlerimizin netleþmesini, yürüyeceðimiz yolun berraklaþmasýný saðlar. Bir örgütsel geliþim stratejisi þu baþlýklarý kapsamak zorundadýr: Üye sayýsýnýn arttýrýlmasý, Siyasi etkimiz altýndaki güçlerin ezici çoðunluðunun örgütlü hale getirilmesi, Ýllegal basým-daðýtýmýn örgütlenmesi, Kadrolaþma çalýþmalarýnýn süregenleþtirilmesi, Mali açýdan kendi kendine yeterlilik, Parti basýnýnýn satýþ ve daðýtým düzeyi, Ýhtiyaç duyulan parti üslerinin oluþturulmasý, Yedekler. Bütün bu konularý tartýþmak, hedefler belirlemek örgütsel geliþim stratejisi oluþturulduðu, devrimci kendiliðindenciliðe karþý bir panzehir elde edildiði anlamýna gelmiyor. Bunu söyleyebilmemiz için, planýmýzý - hedeflerimize iki, dört altý, sekiz ayda ulaþacaðýz gibi- belirli bir zaman dilimiyle baðlamamýz ve sürecin deðiþik anlarýnda denetim görevini yerine getirmemiz gerekiyor? Önümüzdeki x aylýk süre içinde kaç yeni üye ve aday üye kazanmayý hedefliyoruz? Kimler; bunlarýn temel özellikleri; geliþkin ve geri yanlarý nelerdir? Belirlediðimiz yoldaþlarý, parti üyesi ve aday üyesi olarak hazýrlamak için; hangi konularda kolektif veya bireysel eðitim planlarý 7

8 örgütleyeceðiz? Söz konusu yoldaþlarýn, partiyle daha fazla bütünleþmeleri ve çok yönlü geliþimleri için hangi yeni görevler öngörüyoruz? Vurgulanan sorulara verdiðimiz yanýtlara baðlý olarak somut planlar oluþturmalý ve süreci iradi olarak yönlendirmeliyiz. Siyasi etkimiz altýndaki kuvvetleri nerede, nasýl örgütleyeceðiz? Partiye yakýnlýklarý, sýnýfsal ve toplumsal durumlarý, yetenekleri, yaþlarý, cinsiyetleri, milliyetleri, uluslarý vb. gibi konulara göre kategorize edebilecek verilere sahip miyiz? Bu verilere ve siyasi düzeylerine baðlý olarak onlarý ne tip kurum ve örgütlerde istihdam etmeyi öngörüyoruz? Potansiyelimizi ve siyasi etkimizin ortaya çýkarabileceði yeni verileri dikkate alarak, kaç yeni komite, hücre, çalýþma grubu, kadýn komisyonu, milis grubu, eðitim grubu ajitasyon-propaganda grubu, gazete daðýtým grubu, teknik birim, kültür-sanat grubu vb. kurmayý hedefliyoruz? Ýllegal basým için ne tip olanaklara sahibiz? Eðer, imkanlar zayýfsa veya bir imkandan dahi söz edilemeyecekse dizgi, baský, çoðaltma, serigrafi, gibi sorunlarýmýzý çözmek için önümüze hangi somut görevleri koyuyoruz? Kadrolaþma faaliyetine, eðitim çalýþmalarýna dair nasýl planlara sahibiz? Sorunu hangi biçimde ve nasýl bir zamanlamayla çözmeyi hedefliyoruz? "Mali bakýmdan kendi kendine yeterli" düzeye ulaþma konusunda atmayý düþündüðümüz adýmlar var mý? Düzenli baðýþ, dönemsel destekler ve diðer gelirlere dair hedeflerimizi deðiþen koþullara baðlý olarak gözden geçiriyor muyuz? Parti yayýnlarýnýn satýþ ve daðýtýmýnda, nasýl bir geliþim öngörüyoruz? Her birine dair somut planlarýmýz var mý? Yayýnlanma periyotlarýna göre, hedefimize yakýnlaþýp yakýnlaþmadýðýmýzý denetliyor muyuz? Ýhtiyaç duyacaðýmýz farklý iþlevlere ve özelliklere sahip parti üslerinin oluþturulmasý için gerekli, iyi düþünülmüþ planlara sahip miyiz? Somut görevlendirmeler gerçekleþtirdik mi? Mücadelenin ihtiyaçlarýnýn büyümesi, düþman saldýrýsý veya farklý nedenlerle oluþacak boþluklarý doldurmak üzere yeni görevler için hangi yoldaþlarý yetiþtireceðiz? Yedek olarak yetiþtirmeyi düþündüðümüz yoldaþlarýn yeni görevlere hazýrlanmalarý için nasýl düzenlemeler ve eðitim süreçleri öngörüyoruz? Bütün bunlarý yerine getirmek için, -insan gücümüzü ve olanaklarýmýzý da göz önünde bulundurarak- bir öncelikler sýralamasý yapmalýyýz. 8 tartýþabilirken, bu alana iliþkin sorunlarý tartýþmada bir baþka kimlik hortluyor! Neden peki? Neden kadýn savaþçýlar, duygusal-cinsel alandaki hata veya zaaflarýný neredeyse her tür hata, eksiklik ve zaaftan ayrý tutarlar? Bu alanda yaþadýklarý hata veya zaaflý bir tutumu tamamen ayrý bir kategori olarak ele alýrlar? Bu alaný özerk, belki de herkesin kolaylýkla müdahale edemeyeceði bir alan olan olarak görmenin bu tutumdaki payý nedir? Örneðin bir çalýþma alanýný politik bakýmýndan kötürümleþtirmiþ, örgütsel bakýmdan adeta daðýtmýþ bir kadýn kadro -büyük bir acý duyarak da olsa- bunu, mücadelenin olaðan bir tartýþmasý olarak görürken, cinsel-duygusal alanda ortaya çýkanlarý apayrý bir kategori olarak görür. Peki, ama bir devrimci kadýn ve partisi için çalýþtýðý alanýn örgütsel yýkýmýn eþiðine gelmesi ya da politik olarak kötürümleþmesi duygusal-cinsel iliþkilerindeki bir hatadan, zaaftan daha mý az önemlidir? Duygusal-cinsel iliþkilerde zaaflý bir tutum göstermiþ, hata yapmýþ bir erkek devrimci, bunu diðer sorunlarýndan adeta ayrý bir kategoride tartýþmazken, kadýn devrimciler için bu çok güç hatta bazen imkansýz görülebilmektedir. Birçoðumuzun algýlayýþý, aþaðý yukarý Eylem'in algýlayýþý gibi; "böyle bir nedenle partimin, yoldaþlarýmýn karþýsýna çýkacaðýma, ölürüm daha iyi!" veya "böyle bir duruma düþeceðime ölseydim daha iyi!" tarzýndadýr. Çarpýcýdýr; cinsel zaaf gösteren erkek devrimcilerden neredeyse tamamý, eðer ortada herhangi bir duygu yoksa bunun anlýk cinsel bir zaaf olduðunu kabul eder. Ama kadýnlarýn ezici çoðunluðu önce kendilerini, ardýndan yoldaþlarýný "duygularýnýn varlýðýnýn" kendisini böyle bir iliþkiye yönelttiðine inandýrmaya çalýþýr. Ortada herhangi bir duygu oluþmasýnýn zeminin alabildiðine sýnýrlý olduðu durumlarda dahi ilkin buna sarýlýrlar. Bunun bir boyutu gerçekten de kadýnlarda bir iliþkinin paylaþým düzeyinde duygularýn erkeklere göre daha belirleyici olmasýdýr, bu doðru. Ama diðer boyutu, bu durumu kendine yedirememek oluþturur. Belki de burjuva-feodal iliþkilerin bu tip sorunlarda erkek ve kadýna yaklaþýmlarýndan beslenen bir tutumdur bu. Öyle ki devrimci kadýnlar cinsel zaaf göstermiþ biri olmak dýþýnda ne tip bir seçenek varsa ona sarýlmayý tercih edebiliyorlar. Ve hatta öyle ki, baþkaca koþullarda, gerçek bir tanýma sürecinin ardýndan belki de kesinlikle duygusal bir iliþki baþlatmayacaklarý birisiyle böyle bir serüvene 21

9 benzemeyebileceði kaygýsýyla bir gölge gibi izler onu. "üçüncü göz"ün sürekli izleyiþi Eylem'i iyice gerer, baský altýna alýr. "Ne zaman yönetime söyleyecek?" düþüncesi bir kurt gibi kemirir beynini, yüreðini. "Eleþtiriözeleþtiri toplantýsýnda mý söyleyecek, bugün mü, yarýn mý? Böyle bir nedenle yönetimin, yoldaþlarýmýn karþýsýna çýkmak mý? Hayýr, ölüm on kat iyidir." Eylem'in varsayýmlarýnýn aksine "üçüncü göz" böyle bir yol izlemez. Baþkaca geliþmeler olur, bazý olaylar -isim benzerliði nedeniyle- yanlýþ anlaþýlýr ve derken Eylem tutuklanarak yönetime çaðrýlýr. "Silahlarýný býrak, yönetime gidiyoruz" talimatýný günlerdir cehennem azabý yaþayan Eylem, sükunetle karþýlar ve yola çýkarlar. Ne var ki, o, bir savaþ aracýný, el bombasýný býrakmamýþtýr. Onu "kendisi için" saklamýþtýr. Eylem, yönetime gitmek yerine yoldaþýndan uzaklaþarak bombayý bedeninde patlatýr. Bu onun son eylemidir! Kendini ortaya koyuþu, biksi kullanýþýndaki yeteneði, yaralý erkek yoldaþlarýný taþýyan özgüveni ve cephedeki militanlýðý ile özgürleþmiþ kadýn gitmiþ, yerine baþka bir Eylem gelmiþtir. Çýkýp yönetimin, yoldaþlarýnýn karþýsýna: "durum bundan ibaret, cezasý neyse çekmeye hazýrým" deme cesaretini gösterememiþ, aksine özellikle bu konuda yönetimin karþýsýna çýkmaktansa ölümü tercih edecek denli geleneksel bakýþ açýsýnýn tutsaðý olmuþtur. Peki, Kürdistan daðlarýnda þehit düþen o yiðit Kürt kadýnýnýn düþünüþ tarzýna sahip 'kýz kardeþleri' yok mu bizim saflarýmýzda da? Bu alandaki sorunlarýnda, hatalarýnda bizim Eylem'lerimiz ne tip tutumlar alýyorlar? Örneðin kaçýmýz duygusal-cinsel alana iliþkin bir hata yaptýðýmýzda, zaaflý bir tutuma düþtüðümüzde bunu kolektife kolaylýkla anlatabiliyoruz? Ne yazýk ki, kolayca anlatmayý bir yana býrakalým, bunu aylar hatta yýllarca anlatmayýp, deyim uygunsa en son sýnýra kadar dayanmasýný bekleyebiliyoruz. Elbette bununla bitmiyor. Bir yandan hatamýz veya zaafýmýz, diðer yandan bunu kolektife açmamak Ýki kimlik çatýþmaya baþlýyor; partili kimliðimiz hata veya zaafýmýzý kolektifin bilgisine sunmak gerektiðini söylerken, geleneksel kadýnlýðýmýz, "ne derler, nasýl yaklaþýrlar" kaygýlarýnýn esiri oluyor. Politik alanda içine düþtüðümüz bir hatayý, örgütsel yetersizliklerimizin sonuçlarýný, teorik eksikliklerimizi, kolektifle veya ilgili yoldaþla rahatlýkla 20 Ardýndan bunu esas alarak; planýn kapsadýðý zaman diliminin deðiþik evrelerine dair somut görevler ile bunlarýn nasýl ve hangi yoldaþlar tarafýndan yerine getirileceðini saptayarak ilerlemeliyiz. Bir kez daha vurgulayalým ki, örgütsel geliþim stratejilerinin saptanmasý iradi bir duruþ anlamýna gelir ve önemli bir baþlangýçtýr. Ne var ki, yalnýzca baþlangýç Onun gerçek anlamýna kavuþmasý, örgütsel çalýþmanýn bütününe ne denli sirayet ettiði ve yönlendirebildiðiyle ölçülebilir. Çünkü bir örgütsel geliþim stratejisi oluþturmak yetmez, ayný zamanda buna uygun davranmak, her taktik hamlemizin bu stratejiye uygun olmasý, bu konuda devrimci iradenin elden býrakýlmamasý, bir özdenetim ve kararlýlýkla hareket edilmesi zorunludur. Önemli olan; ne kadar "mükemmel" örgütsel geliþim stratejileri oluþturduðumuz deðil, bunun gereklerini büyük bir disiplin ve kararlýlýk içinde gerçekleþtirip gerçekleþtirmediðimiz; faaliyetimize bu hedeflerin yön verip vermediðidir. Örgütsel geliþim stratejisini biçimselleþtirerek, formaliteye dönüþtürme riskine karþý uyanýklýk önemlidir. Aksi halde devrimci kendiliðindencilik yeniden üretilir. Kararlaþtýrýlmýþ bir örgütsel geliþim stratejisi kaðýt üzerinde kalýyor, bir süre sonra "unutuluyor" veya sessiz-sedasýz biçimde rafa kaldýrýlýyorsa, baþarýlý bir örgütsel önderlikten söz edemeyiz. Bunun çözümü, denetimi süreklileþtirmekten, çalýþmalarýmýzýn yönünü, sonuçlarýný deðerlendirmekten geçer. Örgütsel geliþim stratejisine dair pratiðimizin kapsamlý deðerlendirmesini kolektif biçimde ve saptanmýþ sürecin sonunda yapmalýyýz, fakat oraya gelene deðin ara denetim yöntemlerini muhakkak kullanmalýyýz. Bu, eksiklikleri saptamamýz ve yoðunlaþmamýz gereken görevleri netleþtirmemizi saðladýðý gibi, deðiþen koþullarda, verilere baðlý olarak hedeflerimizi yeniden gözden geçirmemize de olanak saðlar. Açýk ki, belirlediðimiz hedeflere kararlýca baðlý olmak ile onu deðiþen koþullar ve yeni verilere baðlý olarak ele almak birbiriyle çeliþmez. Tersine, örgütsel geliþim stratejilerini hareketli ve dinamik kavradýðýmýz oranda yaþamla buluþturabilir ve gerektiði anda uygun müdahaleleri gerçekleþtirebiliriz. Örgütsel geliþim stratejilerini oluþtururken, iddiasýz yaklaþýmlardan olduðu kadar subjektif bakýþ açýlarýndan da uzak durmalýyýz. "Gerçekçi" davranmak adýna iddiasýz hedefler baþarýyý sýnýrlandýrýcý rol oynayacaðý gibi; örgütsel gerçeklikten kopuk, aþýrý abartýlý hedeflerde elde ettiðimiz 9

10 baþarýlarý gölgeler ve hatta "baþarýsýz olunduðu" yanýlmasýna yol açar. Devrimci iyimserliðin yön verdiði; potansiyele hakim, enerjinin nerede-nasýl yoðunlaþtýrýlacaðý konusunda isabetli yönlendirmelerde bulunarak, süreci iradi olarak yönlendiren bir örgütsel önderliðin hedefleri çalýþmaya ivme kazandýrýr. Nitekim, örgütsel geliþim stratejisinin baþarýsýnýn en önemli göstergelerinden biri de faaliyete kattýðý ivme ve taþýdýðý pozitif enerjidir. Belirlediði hedeflere, tüm benliðiyle kilitlenerek baþarýlarýndan güç ve enerji alabilen bir örgütün kendine güveni güçlenir, iddialarý büyür. Her organ; -çalýþma sahasýnýn geniþliði veya darlýðýndan, organýn düzeyinden, çalýþma alanýnýn özelliðinden baðýmsýz olarak- bir örgütsel geliþim stratejisi oluþturmak zorundadýr. Býrakalým temel yönetici organlarý, þu veya bu alandaki komitelerin, hücrelerin, kadýn kurullarýnýn ve çalýþma gruplarýnýn örgütsel geliþim stratejisi temelinde hareket etmesi gerekir. Hatta henüz, herhangi bir kolektifin bulunmadýðý bir alana sorumlu olarak atanmýþ bir kadro da, bir örgütsel geliþim stratejisi oluþturabilir, oluþturmalýdýr. Kuþkusuz her alan veya örgüt, planýn kapsam ve hedeflerini çalýþma sahasýnýn geniþliðine, özgünlüðüne ve mücadelenin ihtiyaçlarýna göre saptayacaktýr. Belirleyici olan; faaliyetin bilinç ve iradeyle ele alýnarak sürece stratejik bir bakýþ açýsýyla önderlik edebilme yeteneðinin gösterilebilmesidir. Konumuzun dýþýnda kalsa da, hatýrlatalým ki, örgütsel geliþim stratejisi, siyasal geliþim stratejisine baðlý olarak yeni ufuklar kazanacaktýr. Hangi yeni iþçi havzalarýna, fabrikalara, semtlere, okullara, köylere, ilçelere ve çevre illere; keza çalýþma yürüttüðümüz iþçi havzalarýnýn semtlerin daha önce gidilmemiþ hangi mahallelerine, fabrikalarýna, gidileceði sorunu ile, hedeflenen söz konusu alanlara hangi politik toplumsal konunun, gündemin iþlenmesi, hangi mücadele araç ve biçimlerinin kullanýlmasý temelinde gidileceðini (elbette belirli bir zaman çerçevesinde) kapsayan politik geliþim stratejisi, doðaldýr ki, önümüze yeni olanaklar ve görevler çýkaracaktýr. Baþlangýç aþamasýnda bile, sorunun örgütsel geliþim stratejisine baðlý olarak çözülmesi gereken görevleri olacaktýr. Örgütsel yaþamda yeni tarzýn temel öðelerinden biri olan örgütsel geliþim stratejisi konusunda kararlý ve sorumlu bir tutum içinde hareket etmek, niteliksel geliþmeyi de kapsayan örgütsel sýçramalar için güçlü bir dayanaða sahip olmamýzý saðlayacaktýr. 10 Komünist Kadýnlar Konuþuyor... Kasýrga Taburu'nun Eylem'i Ve Biz Komünist Kadýnlar "Kasýrga Taburu" adlý romaný okudunuz mu? PKK gerillalarýnýn 90'lý yýllardaki savaþýmlarýnýn, bir tabur ekseninde anlatýsýna dayanýyor. O dönemi, gerilla mücadelesini, gerillanýn ruh halini, kadýn gerillalara yaklaþýmý, eðitim sorunun nasýl ele alýndýðýný, eleþtiri-özeleþtiri silahýnýn doðru kullanýmýnýn önemini, devrimin sýradan insanlarý kahramanlar haline getiriþini, ölümün nasýl küçüldüðünü, ihanetin acýsýný görmek ve elbette, yazýyla-kýþýyla özgür Kürdistan daðlarýný tanýmak bakýmýndan çok önemli veriler sunuyor. Hemen belirtelim ki, kitaptan, Kasýrga Taburu'nu anlatmak için deðil, onun savaþçýlarýndan biri olan Eylem'den yola çýkarak devrimci kadýnlarýn kimi gerçeklerini tartýþmak için söz ettik. Eylem, ufak-tefek görünümlü yaman bir savaþçýdýr. Kararlýlýðý, gözüpekliði ve yetenekleri, -taliplisi çok olmasýna raðmen- onlarca erkeðin arasýndan, O'nu taburdaki birkaç biksi kullanandan biri yapmýþtýr. Yoldaþlýðý, kendini ortaya koyuþuyla herkesin imrendiði bir genç kadýndýr Eylem. Çeþitli çatýþmalarda ne çok yaralý gerillayý çatýþma dýþýna çýkardýðý dilden dile anlatýlýr. Sadeliði, sürekli gülen gözleri ve mütevaziliðiyle derin akan bir ýrmaðý andýrýr. Savaþçýlýðý ve gösteriþsiz güveniyle özgür bir kadýn portresi çizer Eylem. Ayný taburda Eylem'in gerillaya katýlmadan önceki sözlüsü de bulunmaktadýr. Günün birinde niþanlýsý Eylem'e önce bir not verir, ardýndan da elini omzuna atar. Eski sözlüsünün bu davranýþýný üçüncü bir gözün görmesiyle Eylem kötü bir serüvene dalar. Neþeli, mücadele dýþýnda kaygýsý olmayan Eylem gitmiþ, yerine kafasýnda sürekli olarak sorular oluþturan, ama bunlarý kimseye anlatmayan bir Eylem gelmiþtir. Þöyle tartýþmaktadýr kendi kendisiyle: "evet, biz somut olarak bir suç iþlemedik, ama bunu kafamýzdan geçirdik. O, elini omzuma attý, ben de engel olmadým. Dolayýsýyla biz de suçlu sayýlýrýz. Böyle bir suç nedeniyle partimin karþýsýna çýkacaðýma ölürüm daha iyi." Diðer yandan, mücadele hayatýnda yiðit kadýn gerillalarýn kimi alçaklarca kandýrýlmasýna veya yasaklanmýþ olmasýna karþýn karþý cinsle duygusal-cinsel iliþki yaþayan kadýn gerillalarýn intiharýna vb. tanýk olmuþ "üçüncü göz", Eylem'in sonunun da onlara 19

11 alt örgütlerin ve kadrolarýn görüþ ve önerilerinin alýnabilmesi parti taktiðinin inþasýnda hesaba katýlmasý gerekir. Kuþkusuz ki bu, bir dernek mantýðý ve çevreci iliþki tarzýyla ele alýnýp deforme edilemez. Ýllegal bir devrim örgütü gerçeði zeminine dayanýlacaðý için, böyle bir pratik merkeziyetçiliði zayýflatmaz katýlýmcýlýðý artýrarak merkeziyetçiliði daha bilinçli ve daha iþlevli hale getirir, bürokratik merkeziyetçilikten uzaklaþtýrýr. O halde, önderleþme, partinin yapýsýnýn, partinin kadrolarla iliþkileniþinin demokratik merkeziyetçilik ilkesinin genel çerçevesi içinde kalýnarak "demokratikleþmesi" demektir. Diðer bir anlatýmla, merkeziyetçilik zayýflamaz, ama yerel örgütlerin ve kadrolarýn politika üreticileri olarak inisiyatifi, parti programý, stratejisi ve taktik ilkeleri temelinde özerk davranabilme yeteneði geliþir. Önderleþme hattýnýn gerektirdiði dönüþüm, ayný zamanda kadrolarýn parti yaþantýsýna, parti kararlarýnýn, politikalarýn oluþumuna daha etkin katýlýmýnýn geliþmesi çizgisinde olacaktýr. Yerelleþme-önderleþme diyalektiði, kadrolarýn deðiþiminin rotasýný gösteren bir diðer ipucudur. Önder partiye geçiþ elbette yerelleþmeyi, diðer bir anlatýmla, yerel düzeyde önderleþmeyi de kapsýyor. O halde, siyaset üreten, kitlelerle birlikte politika yapan "yeni insan kazanan", insan yetiþtiren kadro, yerelleþen kadro oluyor. Bu boyutta kadrolarýn yaþayacaðý deðiþimin bir göstergesi veya yansýmasý da, birçok parti kadrosunun, kitlelerin sevgi ve saygýnlýðýný kazanmýþ, sözü dinlenir ve dikkate alýnýr kitle önderi düzeyine geçiþidir. Önder partiye geçiþin, kadrolarýn önderleþme çizgisinde yeniden þekillenmelerini veya kalýba dökülmelerini gerektirdiðinden kuþku yoktur. Bunun parti yapýsýnýn bütün düzeylerinde ayný olacaðý sanýlmamalýdýr. Örneðin partinin önderleþme çizgisinde ilerlemesi parti merkezinin stratejik önderlik üzerinde yoðunlaþmasýný hem gerektirir, ama hem de olanaklý kýlar. Diðer yandan da önderleþme yerel merkezlerin taktik önderliðe yoðunlaþmasýnýn hem gerektirir ve hem de olanaklý kýlar. Bu yönde saðlanacak geliþmeler partimizin mevcut durumundan kopuþarak yeni bir düzey elde etmesini, parti merkezinin ve yerel merkezlerin stratejik-taktik önderlik baðlamýnda devrimi örgütleme görevlerini layýkýyla yerine getirmelerini saðlayacaktýr. 18 Parti Üssü Çok iyi bilindiði gibi kentlerdeki devrimci çalýþma, barýnma sorunundan baþlayarak, bir dolu nedenle, açýk ya da gizli örgütlenmiþ mekan ihtiyacýný ortaya çýkarýr. Bu mekanlar, biz komünistler için birer parti üssüdür. Komünist militan bu üslerdeki yaþantýsýnda sýradanlýða, apolitikliðe, zaman karþýsýnda savrukluða, bireyci eðimlere ve örgütsüzlüðü tekabül eden iliþki biçimlerine karþý uzlaþmaz bir mücadele yürütmekle görevlidir. Parti üslerini birer uyku, televizyon seyretme, vakit öldürme, mutfak iþleriyle uðraþma, kendi dünyasýna kapanma mekanýna dönüþtürenler, fiziksel ve zihinsel güç toplayabilecekleri, ideolojik, politik teorik birikimlerini artýrabilecekleri, birbirlerinin geliþimlerine katkýda bulunabilecekleri, kolektif yaþam ve disiplin alýþkanlýklarýný geliþtirebilecekleri bir üssü kendi elleriyle yok etmiþ olurlar. Böylece düþmana karþý iþlemesi gereken bir süreç, nesnel olarak düþmanýn etrafýndaki "kuþatmanýn gevþetildiði" bir görünüm kazanýr. Disiplinli ve planlý yaþamak parti üslerimizdeki temel kural olmalýdýr. Keza birden fazla yoldaþýn bir arada kaldýðý üslerde, örgütlülük ve politizasyonun öne çýkmasý zorunludur. Mutfak ve temizlik iþlerinden baþlayarak gündelik yaþamýn ortaya çýkarabileceði benzer zorunluluklarý kolektif biçimde sahiplenme, bu konudaki bencilce kayýtsýzlýklar içine düþmeme önemlidir. Þöyle bir tablo düþünelim: Ýnsanlarýmýz eþikten içeri girdikten sonra örgütlü hareket yerine, iþleri birbirinden bekliyorlar; içeri adýmýný attýktan sonra kadýn ve erkek geleneksel toplumsal rollerine geri dönüyorlar; televizyon zamanýn önemli bölümünü yutuyor; ideolojik politik, sanatsal vb. paylaþýmlar kendiliðindenciliðe emanet ediliyor; bireylerin birbirlerinin sorun ve ihtiyaçlarýna ilgi gösterme düzeyi epeyce zayýf; çýkabilecek gündelik, basit sorunlar 11

12 konuþularak çözülmek yerine, memnuniyetsizlik biriktirme barajýna dönüþüyor; daðýnýklýk, kir-pas, eþyalarýn hoyratça kullanýmý olaðanlaþmýþ; harcamalarda günübirlik tutumlar egemen; binadaki mahalledeki iþçi ve emekçilerle herhangi bir sosyal bað kurulmuyor, çevreye devrimci kývýlcýmlar saçýlmýyor vb. Bunlarýn tümünün veya önemli bölümünün karþýmýza dikildiði mekanlarý birer açýk parti üssü olarak niteleyebilir miyiz? Kuþkusuz hayýr. Böyle bir tablo bize komünist parti üssünün yerine bir evin, otelin geçirildiðini göstermez mi? Evet, gösterir. Peki, ev-otel tarzýyla uyumlu, barýþýk yaþamak bir komünist için olaðan hale gelmiþse, orada bir ideolojik sorundan söz edebilir miyiz? Elbette ederiz. Þöyle ikinci bir tablo düþünelim: sabah kalkýþ gece yatýþ saatlerinde iþçilere, çalýþanlara has bir disiplin yok; "nasýlsa vakit çok" rahatçýlýðýyla, zaman sýkýca planlanmadan, savruk ve verimsiz kullanýlýyor; mekana giriþ-çýkýþ saatleri çevreyle iliþkileniþte sunulmuþ bilgilerle uygun deðil; yayýnlardan deðiþik türden materyal ve araçlara deðin gizlemesi-korumasý gereken þeylerin geliþigüzel ortalýkta býrakýlmamasý, ihtiyaç duyulanlarýn zulalanmasý vb. konularda tam bir kendiliðindencilik hakim; hiç deðilse birer aylýk süreleri, okuma-yazma tartýþma bakýmýndan düzenlemek yerine, plansýz bir yaþantý sürdürülüyor; mutfaktan günlük gazetelerin okunmasýna deðin çeþitli zorunlu iþler ve ihtiyaçlar, olabilecek en hýzlý tarzda çözülmesi gerekirken, zaman savurgan biçimde kullanýlýyor; televizyon önemli bir vakit dilimini iþtahla yiyip tüketiyor; uykuya büyük tolerans gösteriliyor; yazma konusunda anlamlý bir çaba ve kararlýlýk sergilenmiyor; ayný mekaný paylaþan yoldaþlar arasýnda güçlü yoldaþlýk baðlarý yerine, þu veya bu biçimde diyalogsuzluk hastalýðý hüküm sürüyor; planlý-iradi, birlikte kararlaþtýrýlmýþ tartýþmalar söz konusu deðil, düzenli eðitim çalýþmasý yapýlmýyor; parti yayýnlarýný deðiþik devrimci yayýnlarý ve günlük ilerici gazeteleri edinme, izleme konusunda etkin, bilinçli bir 12 bekleyen kadrodan, siyaset üreten, siyasi olarak belirleyici, kararlaþtýrýcý kadroya geçiþ anlamýna da gelir. Kadronun görev alanýnýn geniþliði, çapý dolayýsýyla sorumluluðu deðiþebilir, bir büyük kentte parti çalýþmasýný yöneten komitede, en uçta bir fabrika çalýþma grubunda, bir semt parti komitesinde ya da bir kadýn komisyonunda parti çalýþmasýný yürütüyor olabilir; hangi alanda olursa olsun "politika üreticisi" yetenek ve inisiyatifi geliþerek öne çýkar. "Politika üreticisi" derken yalnýzca dolaysýz biçimde politik sorunlarý deðil, ayný zamanda sosyal, kültürel vb. sorunlar zemininde politika yapabilmeyi de kastediyoruz. Kitlelerin sosyal, ekonomik, kültürel vb. talep ve sorunlarýna çözüm geliþtiren yanýt verebilen kadro tipidir bu. Bugün hala daha çok, aðýr ve baskýn olan, kadrolarla kadrolarýn iliþkisidir. Bunun kendini -ki, ayný zamanda tüketme- üretmesi riski de güçlü biçimde vardýr, bu kitlelerin dýþýnda ayrý bir ortam bir getto bile yaratabilir. Kendi jargonunu, kendi dilini üretebilir. Önderleþme kadrolarla kadrolarýn iliþkisinin baskýn olduðu durumdan kadrolarla kitlelerin iliþkisinin baskýn olduðu duruma geçiþtir. Bu "yeni insan kazanma", insan yetiþtirme çalýþmasýnda kadronun etkinleþmesi gibi bir sorunun da ortaya çýkacaðý ve zaten çýkmakta olduðu anlamýna da gelir. Kadronun iliþkisi daha çok kitleyle olacaðýna, zaman ve enerjisi daha çok kitleye yöneleceðine göre böyle olmalýdýr. Siyasi talimat bekleyen kadrodan siyaset üreten kadroya geçiþ ayný zamanda kadronun partiyle iliþkileniþinde de deðiþimi gerektirir, kapsar. Bu kadronun parti programý, stratejisi ve taktik ilkeleriyle iliþkileniþinin, kavrayýþ ve uygulama yeteneðinin deðiþimi de demektir. Parti programý konusunda kendine ait bir fikri olan, bütün olaylarý programla iliþkilendirme eðilim ve yeteneði geliþmekte ve keza kitlelerin talep ve sorunlarýný inceleme yeteneði kazanan kadro tipinden bahsediyoruz. Önderleþen parti ve önderleþen kadro gerçekliðinde teori-pratik birliði yeni bir düzeyde kurulmaktadýr. Siyaset üretici kadro düzeyi, teori ile iliþkileniþin sürekliliðini gerektirmektedir. Aksi halde devrimci teoriye ve parti çizgisine sýmsýký baðlý bir siyaset üreticisi olmaktan uzaklaþmak kaçýnýlmazdýr. Kadro parti iliþkisinin deðiþimi bakýmýndan deðinilecek bir baþka nokta da þudur: Partiyi, kadroyu önderleþtirmek için kitlelerin düþünceleri, önerileri, kitle iradesi dikkate alýnacaksa, parti örgütlerinin yönetiminde de 17

13 harekete geçirmek" burada politika yapýcýsý için, öncü için ayný zamanda belli ölçülerde amaçtýr. Tek amaç deðildir; temel amaç, her durumda bahse konu sorunun çözümünün geliþtirilmesidir, ama bu kitlelerin etkin olduðu, özneleþtiði bir çözüm olursa ancak o zaman öncü önderleþmiþ olacaktýr. Bu, etkin politika üreticisi kadrolarla gerçekleþtirilebilir. Çünkü burada kitlelere tepeden bakan kendini beðenmiþ, kendine kapalý bir sekterden ya da kitlelerin peþinden sürüklenen bir kuyrukçudan deðil, partinin önderleþmesinden ve önderleþen kadro tipinden bahsediyoruz. Kadro attýðý her adýmda, tam da partinin öncü niteliðine baðlý olarak kitle bilincine hücum etmeli, ama yine bu, her adýmda kitleleri hareketin bir öznesi haline getirmeyi bu öncülüðün denek taþý haline getirilmelidir. Kadro, politika üreticisi olarak, politik öncü hareketinin bir ürünü ve bir sonucu olarak bir baþka þekilde deðil, kitlelerle birlikte politika yaparak kitlelerle iliþkilenecektir. Yani hem sorunlara birlikte müdahale eden, taktikleri, taleplerin formülasyonunu ve hareket planlarýný birlikte oluþturan ve hem de birlikte uygulayan, uygulamada iþbirliði yapan tarzda iliþkilenecektir. Doðaldýr ki bu görevi, bir kitleleþme veya "kitleye yardýmcý olmak"la çerçevelenmiþ türde, öncü niteliðin ve ondan kaynaklanan görevlerin yadsýnmasý tarzýnda ele alýnamaz. Söz konusu olan öncünün kadrolarýnýn kitleyle belirli bir iliþkileniþ biçimidir. Demek ki, önderleþmek, hazýr öncü güç parti ile bilinci ve mücadele isteði uyanmakta olan, örgütlenme arayýþýna giren, süre giden durumunu, düzenini bozma eðilimine girmiþ emekçilerin yani "kitlenin", kategorik olarak farklý bu iki etkin öðenin karþýlýklý etkileþimidir. Burada kurucu kongremizin formüle ettiði yönlendirici ilke, kitlelerin, birlikte, ortak çalýþma içerisinde dönüþtürülmesidir. Bu kitle gerçeði, yani öncünün dýþýnda bir durum, bir nesnellik olarak böyle bir durumun varlýðýnýn kadrolar tarafýndan, çok somut bir gerçeklik olarak anlaþýlmasý, bulunmasý ve önderleþtirmek için, partiyi bu gerçeklikle iliþkiye sokmaya yönelinmesi yaþamsal önemdedir. Burada kadronun önderlik rolü yerli yerinde durmaktadýr. Fakat kitle bilinci ve kitle iradesi günlük eylem ve etkinliklerde hesaba katýlmakta, kitlelerle öncünün, öncü adýna kadrolarýn birlikte politika yapmasý hattý geliþtirilmektedir, burada aslolan kitlelerin partinin mücadele düzeyine doðru ilerletilmesidir. O halde þunun altýný çizebiliriz; kadrolarýn önderleþmesi siyasal talimat 16 pratik geliþtirilmiyor, harcamalar konusunda bir iþçi-emekçi titizliði yok, saptanmýþ zaman dilimi gelmeden eldeki para tüketiliyor; mekan asgari bir düzen ve zorunlu temizlik açýsýndan iç ferahlatýcý bir görünüm sunmuyor vb! Böyle gerçeklerin baskýn olduðu ve sürdürüldüðü mekanlarý birer illegal parti üssü olarak niteleyebilir miyiz? Hayýr, niteleyemeyiz. Böyle mekanlar olsa olsa, iþsiz, politizasyonu zayýf, enerjisi ve iradesi yorgun, ehli keyif, disiplinden hoþlanmayan, sorumluluk damarý iyice daralmýþ insanlarýn evleri olarak tarif edilebilir. Her komünist militan, her partili savaþçý, devrimci yaþamýn bir bölümünü geçirdiði mekanlarý, her tür sýradanlaþmadan arýndýrarak, fiziksel ve zihinsel güç topladýðý; örgütlü yaþam pratiðini geliþtirdiði, gündelik zorunlu iþlerin omuzlanmasýndan, yoldaþýnýnyoldaþlarýnýn iç dünyasýndan haberdar olmaya, sohbetlerden birlikte izlenen filmlere, anmalardan doðum günü kutlamalarýna, ideolojik, politik, teorik tartýþmalardan, eðitim çalýþmalarýna komünist paylaþým eylemini geliþtirdiði; diyalogsuzluðu, memnuniyetsizlik biriktirmeyi, önyargýyý, örtülü veya açýk yakýnmacýlýðý deðil, eleþtiri-özeleþtiri mekanizmasýný iþlettiði, disiplinli-planlý bir gündelik yaþam kurarak, okuyarak ve yazarak devrimciliðini ürettiði; giriþ-çýkýþlarýný ve çevreyle iliþkilerini mekanýn özelliðine göre düzenlediði; materyallerin ve her tür aracýn korunmasý ve saklanmasýndan her günkü temizlik ve asgari düzene deðin her konuda derli-toplu hareket ettiði; maliyesini bir iþçi-emekçi titizliðiyle yönettiði ve gereken durumlarda yaþamý pahasýna savunacaðý birer parti üssü haline getirmek görev ve sorumluluðunun bilincinde hareket etmelidir. Peki sizin açýk ve illegal mekanýnýzda durum nedir? Birer parti üssünde yaþýyor ve düþmaný kuþatma eylemini sürdürüyor musunuz; yoksa ev-otel tarzýyla iliþkilendiðiniz mekana kapanarak düþmanýn etrafýndaki kuþatmayý zayýflatýyor musunuz? 13

14 Partinin Sesi:49 Önder partiye geçiþin sorunlarý, bu geçiþ çalýþmasý dönemi boyunca hem devrimci eylemimizin hem de inceleme ve tartýþmalarýmýzýn gündeminde olacaktýr. Partinin önderleþmesinin temel sorunlarýný incelemek, tartýþmak daha açýk ve aydýnlýk bir bilincin oluþmasý, kuþkusuz önderleþme hattýnda partinin devrimci iradesini güçlendirecektir. "Öncü partiden önder partiye geçiþ, önderleþme, kadrolarda nasýl bir deðiþimi, nasýl bir yenilenme ve yapýlanmayý gerektiriyor" sorunu, bu baðlamda ele alýnabilecek temel konulardan birisidir. Ýstisnasýz tüm partilileri ilgilendiren bu temel soru iki düzeyde yanýtlanmalýdýr. Birinci düzey, genel teorik bir yaklaþýmý kapsar. Yani bu sürecin kadrolarda nasýl bir deðiþimi gerektirdiðine dair genel teorik bir kavrayýþa ve genel bir perspektife sahip olmalýdýr kadrolar. Ýkinci düzey ise her partilinin, partinin önderleþmesi sürecinde kendisinin nasýl bir deðiþim ve yenilenme yaþamasý gerektiðine dair somut, özgün bir görüþ ve perspektifinin olmasýný kapsar. Çünkü parti önderleþirken, onunla birlikte önderleþerek yeniden þekillenmek her partilinin görevidir. Yazýda doðal olarak konunun birinci boyutu üzerinde durulacaktýr. Burada hemen vurgulayacaðýmýz birinci sorun, partinin önderleþmesinden ayrý, baðýmsýz olarak kadrolarýn önderleþmesi gibi bir meselenin söz konusu olamayacaðýdýr. Demek ki, partinin önderleþmesi sürecinde kadrolarýn yaþayacaklarý dönüþüm, asla tecrit halde, kendi baþýna, soyut bir konu olarak düþünülemez. Kadro partiyi önderleþtirirken kendisi de önderleþecek, önderleþme çizgisinde kendini yeniden þekillendirecektir. Bunu þöyle de tarif edebiliriz: parti önderleþirken kadrolarýný da önderleþtirecek, kadrolarýnýn önderleþme çizgisinde þekillenmesini yönetecektir. Önder partiye geçiþ, her þeyden önce partinin iþçi sýnýfý ve ezilenlerin mücadelesinin devrimci önderliðini üstlenmesi anlamýna geliyor. Kadrolarýn deðiþimi, yeniden þekillenmesi sorunu, öncelikle partinin kitlelerin önderliðini üstlenmesi baðlamýnda çözümlenmelidir. "Önderleþmek!" partinin kitlelerle iliþkileniþinin deðiþmesi demek olduðuna göre, o halde bu ayný zamanda kadrolarýn kitlelerle iliþkileniþinin de deðiþmesi demek oluyor. Partinin son yýllarda ki geliþimi, bilindiði gibi, Partinin Önderleþmesi Çizgisi Ve Kadrolar Aralýk 2005-Ocak 2006 "kitlelere hücum" parolasýnýn kitlelere güvensizlik ve kitlelere yabancýlaþmaya karþý ideolojik mücadeleyle beslenmesi hattýnda ilerletilmiþtir. Tüm çalýþmalarýn kitlelere yöneltildiði ölçüde, kadrolarýn kitleleri anlamasý ve kitleler tarafýndan anlaþýlmasý sorunlarý þiddetlenecektir ki, bu kitlelerle birlikte politika yapma, kitlelerin mücadele düzeyini partinin mücadele düzeyine yakýnlaþtýrarak kitleleri özneleþtirme hattýnda kadrolarýn deðiþmesi demektir. Sýçrayacaðýz, ama bu hatta deneyim biriktirme ihtiyacýmýz olduðunu kim reddedebilir ki? Kendi baþýnýza þu veya bu hareketi yapma bir þeydir, bazý önemli ortak yanlarýnýz olmakla birlikte henüz sizin gibi düþünmeyen insanlarla þunu veya bunu yapmaya çalýþmak baþka þeydir. Kadro ya da parti örgütünü önderleþtiren, önderlik yeteneðini ölçen bu ikincisidir. Önder olabilmeniz için, öncü yeteneklerinizi koruyup sürdürerek yanýnýzda, arkanýzda, saðýnýzda, solunuzda, hatta önünüzde-bazen iteleyerek- birlikte yürüttüklerinizin de olmasý gerekir. Burada kitleyi ikna gücü, burada kitlenin düþüncelerinin, önerilerinin diyelim ki, iradesinin açýða çýkartýlmasý ve dikkate alýnan bir unsur olarak deðerlendirilmesi çok temel sorunlardýr. Öncü parti kendini kitlelerin mücadele düzeyiyle, düþünüþ biçimiyle sýnýrlamaz, bundan öte kitle hareketinin düzeyini deðiþtirmek, mücadeleyi yeni bir evreye sýçratmak için eylemi ile onlarýn bilincine hücum eder. Önderlik ise eylemin kitle bilinci haline getirilmesidir. Buradan bakýlýnca parti deðiþmez öncü rolüyle sürekli kitle bilincine hücum halindedir. Bu, onun kitlelerle bütünleþmesi ve kitlelerin harekete geçirilmesiyle somutlanan önderlik biçimine kavuþturulmalýdýr. Ancak bu diyalektik ya da bir baþka deyiþle karþýlýklý etkileþim iliþkisidir ki, partinin önderliðinde kitleleri zafere ulaþtýrabilir. Öncü parti koþullarýnda kadrolarýn hareketleri kitlelerle, dolaysýz biçimde kitlelerin harekete geçirilmesiyle henüz baðlanmadýðýna; partinin önderleþmesi, kitlelerle iliþkilerinin onlarýn hareketinin önderliðinin üslenmesi anlamýnda deðiþimi olduðuna göre, kadrolarýn kitlelerle iliþkileniþinin de ayný yönde deðiþimi gerekmektedir. Yani "gerçek kitle hareketinin içinde" olmalarý, hareketlerinin kitlelerin ortam ve yaþamýyla, kitlelerle baðlý hale gelmesi demektir. "Kitleleri kazanmak", "kitleleri 14 15