NEOADJUVAN KEMOTERAPİ UYGULANMIŞ LOKAL İLERİ EVRE MİDE KANSERLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ SONRASI ERKEN DÖNEM SONUÇLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "NEOADJUVAN KEMOTERAPİ UYGULANMIŞ LOKAL İLERİ EVRE MİDE KANSERLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ SONRASI ERKEN DÖNEM SONUÇLAR"

Transkript

1 T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI NEOADJUVAN KEMOTERAPİ UYGULANMIŞ LOKAL İLERİ EVRE MİDE KANSERLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ SONRASI ERKEN DÖNEM SONUÇLAR Uzmanlık Tezi Dr. Gökhan ERTUĞRUL Tez Danışmanı Prof. Dr. Sümer YAMANER İSTANBUL 2010

2 ii ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi, beceri ve tecrübelerinden yararlandığım, yetişmemde emeği geçen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Sayın Prof.Dr. Ali Akyüz e, Sayın Prof.Dr. Uluğ Eldegez ve tüm değerli öğretim üyelerine, başta Doç.Dr. Fatih Tunca olmak üzere tüm başasistanlarıma, birlikte çalışmaktan mutluluk ve onur duyduğum asistan arkadaşlarıma, Genel Cerrahi Anabilim Dalı hemşire ve personeline, yardımlarından dolayı Sayın Doç.Dr. Oktar Asoğlu na, Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Yersu Kapran ve Uzm.Dr. Gülçin Yeğen e, desteğini hep yanımda hissettiğim tez danışmanım değerli hocam Prof.Dr. Sümer Yamaner e, yaşamım ve eğitim hayatım boyunca bana destek olan babam Mehmet Ertuğrul, annem Nurseren Ertuğrul ve hayat arkadaşım Fisun Ertuğrul a teşekkürlerimi sunarım. Dr. Gökhan Ertuğrul İstanbul

3 iii İÇİNDEKİLER 1.GİRİŞ..1 2.GENEL BİLGİLER MİDE EMBRİYOLOJİ ANATOMİ HİSTOLOJİ FİZYOLOJİ MİDE KANSERİ TARİHÇE ETYOLOJİ PATOLOJİ YAYILIM YOLLARI TANI YÖNTEMLERİ EVRELEME CERRAHİ TEDAVİ ONKOLOJİK TEDAVİ.21 3.MATERYEL-METOD BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ ÖZET KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ..56

4 iv ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1: Midenin Anatomik Bölümleri. Şekil 2: Erken Evre Mide Kanserinin Makroskopik Sınıflaması. Şekil 3: İleri Evre Mide Kanserinde Borrmann ın Makroskopik Sınıflaması. Şekil 4: Linitis Plastika Makroskopik Görünümü. Şekil 5: Adenokarsinom Makroskopik Görünümü. Şekil 6: Taşlı Yüzük Hücreli Adenokarsinom Mikroskopik Görünümü. Şekil 7: Adenokarsinom Mikroskopik Görünümü. Şekil 8: Perigastrik ve Ekstraperigastrik Lenf Nodu Bölgeleri ve Numaraları.

5 v TABLO LİSTESİ Tablo 1: Lauren Sınıflamasına Göre Mide Kanseri Histolojik Tipleri. Tablo 2: TNM Sınıflamasına Göre Evreleme ve Evre Grupları (2002 Yılı). Tablo 3: TNM Sınıflamasına Göre Evreleme ve Evre Grupları (2010 Yılı). Tablo 4: JRGSC Evreleme Sistemine Göre Perigastrik ve Ekstraperigastrik Lenf Nodu Bölgeleri ve Numaraları. Tablo 5: Mide Kanserlerinde Kullanılan Kemoterapi Rejimleri. Tablo 6: Hastalara Ait Demografik Veriler. Tablo 7: Tümörün Yerleşim Bölgeleri. Tablo 8: Tümörün Differansiyasyon Özellikleri. Tablo 9: Tümörlerin TNM Evrelemesi ve Evre Grupları. Tablo 10: Çıkarılan Toplam ve Metastatik Olan Lenf Nodu Sayısı. Tablo 11: Rezeke Edilen Tümöral Dokunun Peritoneal Yüzey ve Cerrahi Sınır İlişkisi. Tablo 12: Neoadjuvan Tedavi Sonrası T Evresindeki Değişim. Tablo 13: Neoadjuvan Tedavi Sonrası N Evresindeki Değişim. Tablo 14: Neoadjuvan Tedavi Sonrası Evre Gruplarındaki Değişim. Tablo15: Hastalara Uygulanan Ameliyat Teknikleri. Tablo 16: Ameliyat Sonrası Erken Dönem Morbidite ve Mortalite. Tablo 17: Neoadjuvan Tedavinin Genel Sağkalım Üzerine Etkisi.

6 vi KISALTMALAR ABD AJCC BCG CFU EAP EBV ECF ELF EORTC FAM FAMTX FAP FLEEOX FOLFOX GASTRIC IL-2 JRGSC TC TCF TNF TNM UICC USG WHO :Amerika Birleşik Devletleri. :Amerika Birleşik Kanser Komitesi ( American Joint Committee on Cancer). :Bacille Calmette Guerin. :Cisplatin + 5-Fluorourasil. :Etoposid + Doxorubicin + Cisplatin. :Ebstain Bar Virüs. :Epirubicin + Cisplatin + 5- Fluorourasil. :Etoposid + Lökovorin + 5- Fluorourasil. :European Organisation for Research and Treatment of Cancer. :5-Fluorourasil + Doxorubicin + Mitomisin. :5-Fluorourasil + Doxorubicin + Metotreksat. :5-Fluorourasil + Doxorubicin + Cisplatin. :5-Fluorourasil + Lökovorin + Oxaliplatin + Epirubicin + Etoposid. :5-Fluorourasil + Lökovorin + Oxaliplatin. :Global Advanced /Adjuvant Stomach Tumor Research International Collaboration. : İnterlökin-2. :Japon Mide Kanseri Araştırma Derneği ( Japanese Research Society for Gastric Cancer). :Türkiye Cumhuriyeti. :Taxotere + Cisplatin + 5-Fluorourasil. :Tümör Nekroz Faktör. :Tümör-Lenf Nodu-Metastaz Sınıflaması. :Uluslar Arası Kanserle Savaş Örgütü ( Union İnternationale Contre le Cancer). :Ultrasound Görüntüleme. : Dünya Sağlık Örgütü.

7 1. GİRİŞ Batılı ülkelerde sıklığı azalmakla beraber mide kanseri çoğu toplumda halen başta gelen habis hastalıklardan biridir ve dünya çapında kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. ( 1 ) Beş yıllık ortalama yaşam süresi % arasındadır. ( 2 ) T.C. Sağlık Bakanlığı Savaş Dairesi nin 1996 verilerine göre ülkemizde mide kanseri, sindirim sistemi kanserleri arasında rastlanma sıklığı bakımından birinci sıradadır. ( 3 ) Son yüzyılda batılı ülkelere göre Uzak Doğu ülkelerinden özellikle Japonya mide kanserinin erken tanı ve tedavisinde önemli ilerlemeler sağlamıştır. Japon Mide Kanseri Araştırma Derneği ( JRGSC - Japanese Research Society for Gastric Cancer ) 2001 yılında mide kanseri hastalarında uygulanacak yöntemlerle ilgili bir rehber yayımlamıştır. Mide kanserinin bilinen en etkili ve tek küratif tedavisi radikal gastrektomi yani R0 rezeksiyondur. Evre 3B ve evre 4 gibi ileri evre mide kanserlerinde küratif cerrahi mümkün olamamaktadır. Bu hastalara uygulanan neoadjuvan kemoterapi ile tümör evresi belirgin olarak gerileyebilmekte ve küratif rezeksiyon şansı artabilmektedir. Ancak rezektabilitenin sağlanmasının sağkalım üzerine etkisi bilinmemektedir. Bu retrospektif çalışmada evre 3B ve evre 4 gibi ileri evre mide kanseri olup küratif cerrahi tedavi yapılamayacağı düşünüldüğü için neoadjuvan kemoterapi uygulanan hastalar seçilerek, neoadjuvan kemoterapinin evre gerilemesi, rezektabilite ve cerrahi morbidite ve mortaliteye olan etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

8 2 2.GENEL BİLGİLER 2.1.MİDE EMBRİYOLOJİ Mide de özofagus ve duodenum taslakları gibi önbarsağın uzamasıyla oluşur. Embriyonik hayatın 4-5. haftalarında gelişimin daha sonraki evrelerinde mideyi temsil eden yapı C3-C5 hizasında bir genişleme olarak ortaya çıkar. Mide, embriyonun gövdesinin büyümesiyle T10- L3 hizasındaki normal pozisyonunu alır. ( 4 ) 6-7. haftalarda arka mezenterik kenarın ön mezenterik kenara göre daha hızlı büyümesi sonucu mide ön-arka eksen etrafında döner ve midenin arka mezenterik kenarının orta hattı büyük kurvaturu, ön mezenterik kenarının orta hattı ise küçük kurvaturu oluşturur. Bu dönüş sonucu özofagusun sağ ve solunda ilerleyen vagal trunkuslardan sol trunkus öne, sağ trunkus ise arkaya yer değiştirir. Yine bu dönme hareketi sonrası ön mezenter küçük omentumu, arka mezenter de büyük omentumu oluşturur. Embriyonik gelişimin ileri aşamalarında büyük kurvatur tarafının daha hızlı büyümesine bağlı midenin proksimal kısmı sola kayarak fundusu, distal kısmı sağa kayarak piloru oluşturur. Midenin iç yüzündeki katlantılar yani rugaelar 8. haftada, ilk glandüler oyuklar ise 6-9. haftada belirirler. Parietal hücreler 11. haftada, esas hücreler 12. haftada ortaya çıkarlar. ( 4 ) ANATOMİ ( 5 ) Abdominal özofagus ile duodenum 1. kıtasını birbirine bağlayan bir poş olan mide kardia, fundus, korpus, antrum ve pilor olmak üzere 5 kısımdan oluşur (Şekil-1).

9 3 Şekil 1: Midenin Anatomik Bölümleri. Mide ile özofagusun birleşme yeri kardiadır. Kardiadan büyük kurvatura uzanan yatay çizgi fundusu korpustan ayırır. Küçük kurvatur üzerindeki çentiklenmeyle oluşan incisura angularisten büyük kurvatura uzanan dik çizgi antrumu korpustan ayırır. Huni şeklindeki antrumu pilor kanalı takip eder. Midenin kontrolü yukarda kardiak, aşağıda pilorik sfinkterlerin hakimiyetindedir. Kardiak sfinkter distal özofagusun sirküler kaslarının kalınlaşmasıyla oluşan bir yüksek basınç bölgesidir. Kardiak sfinktere katkıda bulunan yapılar özofagusun mideye girdiği His açısı, diafragmanın sıkıştırıcı etkisi ve frenoözofagial membrandır. Pilorik sfinkter de pilor ile duodenumun birleşme bölgesinde sirküler kas tabakasının kalınlaşmasıyla oluşur.

10 4 Midenin çevresindeki organlarla olan yakın komşuluğu klinik açıdan önemlidir. Ön tarafta karaciğer sol lobu ve karaciğer sağ lobunun anterior segmenti, diafragma ve karın ön duvarıyla, arka tarafta bursa omentalisin üst kısmı, dalak, sol böbrek, adrenal bez, pankreas, transvers kolon, kolonun splenik fleksurası, aort, çöliak trunkus ve çöliak gangliyon ile temas halindedir. Midenin bütün yüzeyi küçük ve büyük kurvatur hariç periton ile örtülüdür. Mideyi asılı tutan en önemli yapı özofagustur. Ayrıca hepatogastrik, hepatoduodenal, gastrofrenik, gastrosplenik ve gastrokolik ligaman da mideyi diğer yerinde tutan yapılardır. Karaciğeri ön ve arkadan örten visseral periton karaciğerin alt kenarından mideye ve duodenuma uzanarak hepatogastrik ve hepatoduodenal ligamanı oluşturur. Hepatogastrik ligaman küçük omentumun proksimal parçasıdır ve mideyi küçük kurvatur tarafından karaciğere bağlamaktadır. Hepatoduodenal ligaman küçük omentumun sağ taraftaki parçasıdır ve karaciğeri duodenum 1. kıtasına bağlar. Gastrokolik ligaman büyük omentumun parçasıdır. Mide büyük kurvatur ve duodenum 1. kıtasından başlar ve yapıştığı transvers kolonda sonlanır. Mide büyük kurvaturunun üst kısmını dalağa bağlayan gastrosplenik ligaman yukarıya uzanarak diafragmada sonlanır ve gastrofrenik ligaman adını alır. Mide vücutta kanlanması en zengin organlardan biridir. Ana arterleri, çöliak trunkustan çıkar. 1-Sol mide arteri % 90 çöliak trunkustan, nadiren de olsa ana hepatik arterden, splenik arterden, direkt aortadan ve süperior mezenterik arterden çıkabilir. Kardia, distal özofagial bölge, midenin ön ve arka kısmını kanlandırır. 2-Sağ mide arteri genelde arteria hepatika propria bazende sol hepatik arter veya ana hepatik arterden çıkar. Duodenum 1. kısmı antrum ve pilor gibi midenin distal bölümlerini besler. 3-Sol gastroepiploik arter splenik arterden çıkar, midenin ön ve arka kısmını besler. 4-Sağ gastroepiploik arter ana hepatik arterden çıkan gastroduodenal arterin dalı veya terminal uzantısıdır. Piloru, duodenum 1. kısmını ve büyük kurvaturun ön ve arka kısmını besler. 5-Kısa gastrik arterler splenik arterin terminal dallarından veya sol gastroepiploik arterden çıkar. Fundus ve gövdenin proksimal kısımlarını kanlandırırlar. 6-Posterior gastrik arter splenik arterden çıkar. % 10 görülür. Midenin arka yüzünde ilerleyerek kardiaözofagial bölge ve fundusu besler.

11 5 Midenin venleri arterlerine eşlik eder. Sol gastrik ven diğer adıyla koroner ven portal veya splenik vene, sağ gastrik ven portal veya süperior mezenterik vene, sağ gastroepiploik ven süperior mezenterik vene, sol gastroepiploik ven splenik venin son kısmına, kısa gastrik venler ise splenik veya sol gastroepiploik venin son kısmıyla bileşerek sonlanır. Midenin lenfatik damarlanması mukozada başlar ve daha sonra sırasıyla submokozal lenfatik ağlarını, adele tabakasını delerek subserozal lenfatik ağlarını, seroza tabakasını delerek mide arterlerine komşu mide dışı lenfatik ağlarını oluşturur. Mide dışı lenfatikler çöliak ve aort çevresindeki lenfatiklere açılır. Aort çevresi lenfatik ağlar duktus torasikus aracılığı ile venöz sisteme taşınır. Midenin sinirsel innervasyonu sempatik ve parasempatik sistem tarafından yönetilir. Sempatik sinirler mideye daha çok çöliak daha az olarak da hepatik ve frenik pleksustan gelir. Çöliak pleksustan çıkıp mideye ulaşan sinir lifleri mide adele tabakasında myenterik pleksus olan Auerbach ı, daha sonra submukozada bulunan submukozal sinir ağı olan Meissner i oluştururlar. Sempatik sistem mide hareketlerini inhibe eder. Parasempatik innervasyonu vagus aracılığıyla olur. Sol vagus ön yüzde, sağ vagus ise arka yüzde seyreder. Vagus siniri midede ön, arka, hepatik ve çöliak dallarını verir. Vagal uyarı ile mide hareketleri ve hidroklorik asit salgısı artar HİSTOLOJİ Mide duvarı içten dışa doğru mukoza, submukoza, muskuler tabaka ve seroza olmak üzere 4 tabakadan oluşur. Mide mukozası yüzey epiteli, lamina propria ve muskularis mukoza olarak 3 tabakadan oluşur. Yüzey epiteli tek katlı uzun kolumnar epiteldir. Yüzey epiteli lamina propria içine uzanarak gastrik bezlerin açıldığı gastrik çukurcukları oluşturur. Lamina propria gevşek bağ dokusu olup içinde düz kas hücreleri ve lenfoid hücreleri barındırır. Muskularis mukoza mukozayı altındaki submukozadan ayırır. Gastrik bezler midenin bölgelerine göre farklılık gösterirler. Kardiada mukus salgılayan hücreler ve asit salgılayan parietal hücreler yer alır. Fundus ve korpusta asit, intirinsik faktör ve histamin salgılayan parietal hücreler, pepsinojen depolayan, pepsin ve lipaz salgılayan esas hücreler, serotonin hormonu salgılayan

12 6 enteroendokrin hücreler bulunmaktadır. Antrumda mukus salgılayan hücreler ve gastrin salgılayan G hücreleri bulunur. Pilorda mukus ve lizozim salgılayan hücrelerin yanısıra somatostatin salgılayan D hücreleri yer almaktadır. Submukoza tabakası gevşek bağ dokusundan meydana gelmiştir. Mide duvarının vasküler tabakası olup arter, ven, lenfatik damarları ve sinir ağını içerir. Anastomozlara destek bakımından en güçlü tabakadır. Mide motilitesinden sorumlu olan muskuler tabaka dışta longitudinal, ortada sirküler ve içte oblik olmak üzere 3 tabaka halindedir. Sadece ortadaki sirküler kas tabakası mideyi tamamen sarar. ibarettir. En dıştaki seroza gevşek bağ dokusu ve bunun üzerindeki mezotelden oluşan peritondan FİZYOLOJİ ( 6 ) Mide hem motor hem de sekretuar fonksiyonu ile sindirime yardımcı olur. Midenin motor fonksiyonları üç grupta toplanabilir. 1- Çok miktarda besinin duodenumda işlenebilecek duruma gelinceye kadar depo edilmesi. 2- Bu besinlerin kimus adı verilen yarı sıvı hale gelinceye kadar mide salgılarıyla karıştırılması. 3- İnce barsaklarda sindirim ve emilim için yeterli süreyi sağlamak amacıyla besinlerin yavaş bir şekilde mideden ince barsaklara boşaltılmasıdır. Besinler mideye girerken ilk gelenler mide çeperine yakın, daha sonrakiler özofagus açıklığına yakın olacak şekilde konsantrik daireler halinde yığılırlar. Normalde besinler mideye girince mide korpusu gevşeyerek genişler. Mide 1-1,5 litre besini depolayabilir ve bu depolama sırasında mide içi basıncı düşük kalır. Midenin sindirim sıvıları hemen hemen tüm korpus çeperini kaplayan mide bezleri tarafından salgılanır. Bu sekresyonlar midenin mukoza yüzeyine dayalı olan besinler ile derhal karışır. Mide dolduğu zaman konstriktör ya da karıştırıcı dalgalar denen zayıf

13 7 peristaltik dalgalar yaklaşık her 20 saniyede bir antruma doğru ilerler. Bu dalgalar midede spontan ortaya çıkan yavaş dalgaları içeren temel elektriksel ritim ile kontrol edilir. Dalgalar mideden aşağıya doğru indikçe sadece besinlerin sekresyonlarla karışmasını sağlamaz ayrıca içeriğin antruma doğru inmesini sağlar. Mide dolu ise kalıcı dalgalar midenin orta bölümünden başlar. Fakat mide boşaldıkça dalgalar mide duvarının daha gerisinden başlayarak, daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar ve kalan son besinleri de antruma atarlar. Konstriktör dalgalar midenin korpusundan antruma ilerledikçe, giderek daha da şiddetli dalgalar oluştururlar ve besinleri yüksek basınç altında pilora doğru iterler. Peristaltik dalga antrumdan pilora her geçtiğinde, antrum içeriği derinden karıştırılır. Pilorun açıklığı küçük olduğundan her seferinde ancak birkaç mililitre antrum içeriği duodenuma geçmektedir. Ayrıca her peristaltik dalga pilora ulaştığında pilorun kendisi de kasılarak daha fazla boşalmayı engeller. Bu nedenden dolayı antrum içeriğinin çoğu, geriye ters peristaltik dalgalar ile fışkırır tarzda korpusa geçer. Bu fışkırma olayı geriye itilme denen çok önemli bir karıştırma olayını sağlar. Besinlerin mide salgısı ile etkileşmesi sonucu barsağa geçen karışıma kimus denir. Kimusun kıvamı besin ile mide salgısının rölatif miktarı ve gelişen sindirim düzeyine göre değişir. Midenin boşalması pilorun besinlerin geçmesine gösterdiği direnç ile yavaşlarken, antrumdaki peristaltik dalgalar ile hızlandırılır. Yani güçlü antrum peristaltik dalgaları ile itilmedikçe kimusun duodenuma geçmesi pilor tarafından engellenmektedir. Mide ve duodenumdan gelen sinyallerle peristaltik dalgaların şiddeti önemli ölçüde değişir. Çoğu zaman antrumun peristaltik kasılmaları zayıflar ve başlıca besinleri mide salgısıyla karıştırarak kimusun akıcılığını arttırır. Oluşan güçlü peristaltik dalgalar cm H 2 O basıncı yaratır. Bu değer karıştırıcı tipteki dalgalardan altı kat daha güçlüdür. Antrumun bu peristaltik dalgalarının yoğunluğu, midenin boşalma hızını belirleyen ikinci temel unsurdur. Pilorun tonusu normal olduğu zaman her bir güçlü peristaltik dalga ile birkaç mililitre kimus içeriği duodenuma geçer. Peristaltik dalgaların sağladığı bu pompaya pilor pompası denir.

14 8 Mide boşalma hızını düzenleyen sinyaller hem mide hem de duodenumdan kaynaklanır. Besinlerin mideyi germesiyle uyarılan sinirsel sinyaller ve midenin antrum bölgesinden salgılanan gastrin hormonu mideden gelen sinyaller olup her iki sinyalde pilorun pompa gücünü arttırırken, aynı zamanda piloru inhibe ederek mide boşalmasını hızlandırırlar. Duodenumdan gelen sinyaller ise pilor pompasını zayıflatırken, pilorun tonusunu arttırır. Genel olarak fazla miktarda kimus ya da belirli bir tip kimusun duodenuma girmesiyle hem sinirsel hem de hormonal güçlü negatif feedback sinyaller pilor pompasını yavaşlatır ve pilor sfinkter tonusunu arttırırlar. Besinlerin mideden duodenuma boşalması sırasında duodenumdan mideye vagus ve sempatik sinirler yoluyla refleks sinyaller iletilir ve böylece midenin boşalma hızı belirlenir. Duodenumdan gelen ve enterogastrik refleksi doğuran faktörler duodenumun gerilme derecesi, duodenum mukozasında herhangi bir düzeydeki irritasyon, duodenuma geçen kimusun asiditesi, kimusun osmolaritesi ve kimus içindeki protein ve yağ yıkım ürünleridir. Enterogastrik refleks, özellikle duodenuma geçmiş olan bazı irritan maddeler ve aside duyarlıdır. Kimus ph ı 3,5-4 olduğunda refleks uyarılıp pilor pompası inhibe edilirken, pilor kasılması arttırılır. Böylece duodenum içeriği pankreas ve diğer salgılar ile nötralize edilirken mideden asidik kimusun duodenuma geçişi engellenir. Protein sindirim ürünleri, hipotonik sıvılar ve hipertonik sıvılar da enterogastrik refleksi uyarırlar. Böylece protein sindirimi için yeterli zaman kazanılırken, ani elektrolit dengesi değişimleri önlenir. Duodenum sadece sinirsel yolla değil hormonal yolla da mide boşalmasını engelleyebilir. Hormonlardan kolesistokinin ve sekretin etkilidir. Kimusta bulunan yağlı maddelere karşı jejunumdan salgılanan kolesistokinin, gastrinin mide motilitesini arttırmasını yarışmalı olarak inhibe eder. Yine mideden duodenuma geçen asidik içerik nedeniyle duodenumdan salgılanan sekretin gastrointestinal motiliteyi zayıf olarak inhibe eder. Mide sekresyonu hem sinirsel hem de hormonal mekanizma ile düzenlenir. Sinirsel regülasyon vagus sinirinin yanısıra, lokal ve intramural sinir sistemi refleksleriyle düzenlenir. Hormonal regülasyon ise başlıca gastrin hormonunun varlığında gerçekleşir. Vagal uyarı ile mideden bol miktarda hidroklorik asit, pepsin, müsin ve gastrin salgılanır. Salgılanan gastrin oksintik ve esas hücreleri uyararak hidroklorik asit salgısına yol açar. Vagal sistem hem direkt hemde gastrin üzerinden indirekt yolla hidroklorik asit salgısını arttırır. Midenin yüzeyini örten, müsin salgılayan hücrelere ek olarak midede iki ayrı tubuler bez vardır. Bu bezler oksintik ya da gastrik bezler ve pilor bezleridir. Oksintik bezler hidroklorik asit, pepsinojen,

15 9 intrensek faktör ve müsin salgılarken, pilor bezleri pilorun korunması için müsin salgılamanın yanısıra pepsinojen ve gastrin hormonu salgılar. Oksintik bezler üç hücreden oluşur. Müköz boyun hücreleri, başlıca müsin biraz da pepsinojen salgılarlar. Peptik ya da esas hücreler pepsinojen salgılarlar. Oksintik ya da parietal hücreler, hidroklorik asit ve intrensek faktör salgılar. Pilor bezleri yapı bakımından oksintik bezlere benzemekle birlikte, az sayıda peptik hücre taşırlar, oksintik hücreleri ise hemen hemen hiç bulunmaz. Bunun yerine, daha çok müköz hücreleri içerirler. Bu hücrelerin salgıladığı müsin mide çeperini gastrik enzimlerden korur. Mide sekresyonunun üç evrede gerçekleştiği düşünülmektedir. Bunlar sefalik evre, mide evresi ve intestinal evredir. Mide salgısının sefalik evresi, besin mideye girmeden önce özellikle besinin yenilmesi sırasında, besinin görüntüsüne, kokusuna, düşünülmesine veya tadına bağlı olarak ortaya çıkar. Salgının beyin evresini oluşturan sinirsel uyaranlar serebral korteksten ya da hipotalamustaki iştah merkezlerinden kaynaklanır. Daha sonra vagusların dorsal motor nükleusları yolu ile mideye ulaşırlar. Tüm mide salgısının % 20 sini oluşturur. Mide salgısının mide evresi besin mideye girer girmez başlar. Besin maddesinin mideye girişi mideden beyne ve oradan tekrar mideye dönen uzun bir vagovagal refleksi, lokal enterik refleksleri ve gastrin mekanizmasını başlatır. Salgının mide evresi toplam mide salgısının yaklaşık % 70 inden sorumludur. Mide salgısının barsak evresi besin maddesinin ince barsağın üst kısmında özellikle duodenumda bulunduğu zaman gerçekleşir. Bu salgılanma duodenal mukozadan salgılanan gastrine bağlıdır. 2.2.MİDE KANSERİ TARİHÇE Mide kanseri ilk çağlardan beri toplumların bir sağlık problemi olmuştur. İbni Sina tarafından 11. yüzyılın başlarında yazılan İbni Sina Tıp Ansiklopedisinde mide kanserinin semptom ve patolojik bulgularından bahsedilmektedir. ( 7 ) 1830 lu yıllarda Jean Cruveilhier mide ülserinin tanımını, selim ve habis ülser ayrımını yapan ilk kişidir. ( 8 ) Bundan sadece birkaç yıl sonra 1839 yılında Bayle mide kanserinin klinik bulgularını ve erken tanının önemini belirttiği Maladies Cancereuses adlı bir eser yayınlamıştır. ( 9 )

16 10 Mide kanseri nedeniyle ilk mide rezeksiyonunu 1879 yılında Fransız cerrah Jules Emile Pean yapmıştır. ( 10 ) Bunu 1880 yılında Polonyalı cerrah R. Von Rydygier takip etmiştir. Ocak 1881 tarihinde Viyana Üniversitesi Cerrahi Profösörlerinden Theodor Billroth mide kanserli bir hastaya parsiyel gastrektomi ve gastroenterostomi yapmış, bu ameliyat öğrencileri olan Gussenbauer ve Winiwarter tarafından geliştirilerek Billroth I ve Billroth II ameliyatları literatürdeki yerini almıştır. ( 11 ) Mide kanseri nedeniyle ilk total gastrektomi 1897 yılında Zürihli cerrah Karl Schlatter tarafından yapılmıştır. ( 12 ) Günümüzde de kullanılan mide kanserinin makroskopik sınıflaması ilk olarak Borrmann tarafından 1926 yılında tarif edilmiştir. ( 13 ) Türk Cerrahlardan M. Kemal Öke 1925 yılında pilor tümörü nedeniyle yapılan ilk gastrektomi olgusunu yayınlamıştır. ( 14 ) Öke yi 1930 yılında Burhanettin Toker, 1937 yılında Cafer Kankat, 1941 yılında İsmail Gürkan, 1951 yılında Bedii Gorbon izlemiştir. Bu saygın cerrahlar mide kanserinde gastrektomi ile ilgili sonuçlarını yayınlayarak mide kanseri cerrahisinin ülkemizdeki gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. ( 15 ) ETYOLOJİ Mide kanseri akciğer kanserinden sonra en sık görülen ve en ölümcül olan ikinci kanserdir. ( 16 ) Mide kanserinin insidansı 50 yaş üzerinde artmaktadır. Erkeklerde kadınlardan 2 kat daha sık görülür. ( 17 ) Mide kanseri etyolojisinde genetik predispozisyon, prekanseröz lezyonlar, diyet ve kanserojenler etkilidir. Genetik predispozan faktörler arasında herediter mide kanseri sendromu, herediter nonpolipozis kolorektal kanser sendromu, familyal adenomatöz polipozis koli sendromu, Li fraumeni sendromu, A kan grubundan olmak sayılabilir. ( 18 ) Prekanseröz lezyonlardan en sık görüleni kronik atrofik gastrittir. Mide kanserli olgularda % 80 görülür. Ayrıca pernisiyöz anemi, intestinal metaplazi, gastrik displazi, 2 cm üzerindeki

17 11 gastrik adenomatöz polipler, kronik gastrik ülser, barrett özofagusu ve hipertrofik gastrit yani Menetrier hastalığı sayılabilir. ( ) Mide kanserinde riski arttıran diyetsel maddeler ve kanserojenler sigara, radyasyona maruz kalınması, H.pilori enfeksiyonu, EBV enfeksiyonu, düşük sosyoekonomik düzey, aşırı tuz alımı, nitritler, nitratlar, heterosiklik aminler ve dondurulmuş gıdalardır. Taze sebze ve meyve tüketimi, antioksidanlardan C vitamini, selenyum, beta karoten ve alfatokoferol, yeşil çay mide kanseri gelişim riskini azaltmaktadır. ( 21 ) PATOLOJİ Midenin en sık görülen tümörü adenokarsinomdur. Mide tümörleri duvardaki invazyon derinliğine göre makroskopik olarak erken evre mide kanserleri ve ileri evre mide kanserleri olarak ikiye ayrılır. Erken evre mide kanseri lenfojen yada hematojen yayılımına bakılmaksızın mukoza ve submukozada sınırlı lezyonlardır. Erken evre mide kanserleri makroskopik olarak 3 e ayrılır. Tip I kanserler mukozadan belirgin bir kabarıklık şeklindedir. Tip II kanserler yüzeyel tiptir. Tip IIa kanser mukozadan hafif bir kabarıklık oluşturur. Tip IIb kanser mukozayla aynı hizadadır. Tip IIc kanser ise mukozadan hafif çöküktür. Tip III kanserler mukozada belirgin bir çöküklük olarak görülürler ( 22 ) ( Şekil-2 ). Ana Tipler KombineTipler Tip I Tip II-a Tip II-b Tip II-c Tip III II-a+II-c (III) II-c+II-a II-b+II-c II-c+III III+II-c Şekil 2: Erken Evre Mide Kanserinin Makroskopik Sınıflaması.

18 12 İleri evre mide kanserleri submukozayı aşmış lezyonlardır. İlk olarak Borrmann tarafından sınıflandırılmış ve 4 tipe ayrılarak incelenmişlerdir. Tip I polipoid tiptir. İki cm üzerinde olan polipoid kitle vardır. Tip II fungatif tip olup mukozadan kabarık geniş bir ülsere kitle şeklindeki lezyonlardır. Tip III ülseratif tip olup bu lezyonda kenarlarında infiltrasyon alanları olan derin ülserler mevcuttur. Tip IV diffüz tip olup mukoza tamamen silinmiş ve kaybolmuştur. Diffüz infiltrasyonun olduğu ülserovejetan kitle mevcuttur. Linitis plastika bu tip bir lezyondur ( 23 ) ( Şekil-3 ). Tip I : Polipoid Tip II : Ülseratif (kenarları mukozadan kabarık) Tip III : Ülseratif (kenarları infiltratif) Tip IV : Yaygın infiltratif Şekil 3: İleri Evre Mide Kanserinde Borrmann ın Makroskopik Sınıflaması. Şekil 4:Linitis Plastika Makroskopik Görünümü. Şekil 5:Adenokarsinom Makroskopik Görünümü.

19 13 Mide kanserleri mikroskopik olarak değişik sınıflamalarla ayrılırlar. Lauren sınıflaması bunlardan biridir. Mide kanserleri Lauren sınıflamasına göre intestinal tip ve diffüz tip olarak ikiye ayrılırlar ( 24 ) ( Tablo-1 ). Tablo 1: Lauren Sınıflamasına Göre Mide Kanseri Histolojik Tipleri. ( ) İNTESTİNAL TİP Mide distalini tutar. Tubuler yapılar halindedir. Sosyoekonomik düzeyi düşük, yaşlı erkeklerde daha sık görülür. Diyet ve çevresel faktörler etkilidir. Prognozu göreceli olarak daha iyidir. DİFFÜZ TİP Mide proksimalini tutar. Duvar infiltrasyonu yapar. Genç yaşta görülür. Erkek ve kadın oranı eşittir. Çevresel faktörlere bağlı olmayan aile içi yayılım gösteren tiptir. Prognozu kötüdür. Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) sınıflaması kullanılan diğer bir sınıflama çeşididir. Dünya Sağlık örgütü sınıflamasında kanserin patolojik tanısı baskın histolojik özelliğe göre belirlenir. En sık görülen tipler tübüler adenokarsinom, papiller adenokarsinom, müsinöz adenokarsinom ve taşlı yüzük hücreli adenokarsinomdur. Nadir görülen tipler ise squamöz hücreli karsinom, parietal hücreli karsinom, medüller karsinom, indifferansiye karsinom, hepatoid karsinom, adenosquamöz hücreli karsinom, koryokarsinom, karsinosarkom ve lenfoid stromalı karsinomdur. ( 28 ) Şekil 6: TaşlıYüzük Hücreli Adenokarsinom Mikroskopik Görünümü. Şekil 7: Adenokarsinom Mikroskopik Görünümü.

20 YAYILIM YOLLARI Mide kanserinin yayılım mekanizmaları ilk olarak Cornett ve Howell tarafından 1932 yılında tarif edilmiştir. ( ) Direk yolla yayılımda mukozadan başlayan kanser önce submukozayı istila ederek etraftaki sağlam kısımlara doğru ilerler, ardından muskuler ve subserozal tutulum gerçekleşir. Özofagus ve duodenuma yayılım bu şekilde oluşur. Duodenuma yayılım muskuler tabaka ve subserozal lenfatikler yolu ile olur. ( 31 ) Özofagusa yayılım ise tüm tabakalar boyunca olabilmekle birlikte genellikle submukozal lenfatikler ile olur. Mide kanseri serozayı aşarak çevredeki komşu organlara invaze olabilir. Küçük kurvatur kanserleri küçük omentum ve buradan karaciğer, safra kesesi ve pankreasa, büyük kurvatur kanserleri gastrokolik ligaman, kolon ve büyük omentuma, fundus ve kardia kanserleri ise gastrosplenik ligaman, dalak, özofagus ve diafragmaya yayılabilir. ( 30 ) Mide kanseri serozayı aştıktan sonra malign hücrelerin periton boşluğuna düşmesi sonucu periton boşluğuna yayılım gerçekleşir. Bu şekilde overlere ( Krukenberg tümörü ) ve Blummer in rektal rafına yayılabilir. ( ) Hematojen yolla yayılım ile uzak organ metastazları ortaya çıkar. En sık karaciğer, pankreas, akciğer ve adrenal bez tutulumu görülür. ( 31 ) Lenfatik yayılım mide kanserlerinde oldukça erken dönemde başlar. Midenin lenfatikleri, mukozadan başlayarak submukozal lenfatik pleksusa ve buradan da muskuler tabakayı geçen lenfatik kanallarla hemen periton altındaki subserozal lenfatik pleksusa drene olurlar. Drenaj buradan mide arterlerini takip eden ekstrensek lenfatiklere doğru devam eder. Lenfatik yolla yayılım esas olarak lenfatik emboli ve lenfatik permeasyon ile olur. Mide kanserinin lenf bezlerine yayılması ilk önce lenfatik emboli şeklindedir. Mide kanserinin erken döneminde bir veya birkaç bölgesel lenf bezinde metastaz mevcuttur. Ancak primer tümör ile metastatik lenf nodu arasındaki lenf yollarında henüz kanser hücresi yoktur. Mide kanserinin ana lezyondan uzaklara yayılmasının başlıca sorumlusu lenfatik permeasyondur. Burada kanser hücreleri lenf yolları içine oturur. Bu şekilde intratorasik lenf yolları ile sol supraklavikuler fossadaki lenf nodlarına ( Virchow nodülü ) ve sol aksiller lenf nodlarına

21 15 ( Irish nodülü ) yayılabilir. Yine hepatoduodenal ligaman ve falsiform ligaman boyunca yayılarak göbek çevresinde subkutan tümör depozitlerine ( Sister Mary Joseph nodülü ) yol açabilir. ( ) Mide kanserinde uygulanan küratif cerrahi tedaviye rağmen lokorejyonel veya peritoneal nüks görülebilir. Nüks üzerine etki eden faktörler tümörün rezektabilitesi, metastatik lenf nodu oranı ve nöral yada vasküler invazyondur. Lenf nodu tutulumu lokorejyonel, tümörün invazyon derinliği ise peritoneal nüks üzerine etkilidir. Nükslerin önlenebilmesi kanserin tanı anındaki evresine ve uygulanan cerrahi tedavinin etkinliğine bağlıdır. R0 rezeksiyon yapılması ve metastatik lenf nodu oranının %20 altında olması nüks oranlarını azaltabilmektedir. ( 33 ) TANI YÖNTEMLERİ Mide kanserleri genelde ileri evre olduklarında klinik bulgu verirler. En çok saptanan şikayetler kilo kaybı ve iştahsızlıktır. Erken evre mide kanserleri genelde asemptomatiktir ve predispozan faktör taşıyan veya minimal dispeptik şikayetleri olan kişilerin taramaları sonucunda saptanırlar. Dispeptik şikayeti olan hastalara uygulanan üst gastrointestinal sistem endoskopisi hem lezyonların görülmesi hem de biyopsi alınabilmesi nedeniyle tanıda altın standart olmuştur. Üst gastrointestinal sistem endoskopisi %95 tanı duyarlılığına sahiptir. ( 34 ) Endoskopi ile kitlenin görünümü, büyüklüğü, yerleşim yeri, tıkayıcı olup olmadığı net olarak belirlenir. Kitleden biopsi alınmasının yanısıra dilatasyon veya stent gibi manüplatif işlemlere de olanak sağlar. Tanıda radyolojik yöntemler 1970 li yıllardan beri kullanılmaktadır. Radyolojik görüntüleme yöntemleri ile tümöral kitlenin sadece lokal yayılımı değil, yakın ve uzak organ tutulumları da değerlendirilir. Bilgisayarlı tomografi kullanıma girdiği ilk yıllardan beri mide kanseri evrelemesinde önemli bir yer almıştır. Bilgisayarlı tomografi ile mide duvarında kalınlık artışı, mide lümenini dolduran kitle lezyonlar, lenf nodu tutulumları, komşu veya uzak organ metastazları değerlendirilebilir. Uygun bir teknik ile çekilmiş dinamik bilgisayarlı tomografi kesitleri

22 16 duvar tutulumunu % 25-75, lenf bezi tutulumunu % 35-70, metastazları % ortaya koyar. ( ) T1-T2 gibi erken evre mide kanserlerinden çok T3-T4 gibi serozal yüzeyi aşmış ileri evre mide kanserlerinde dinamik bilgisayarlı tomografinin doğruluk oranı artmaktadır. Hastalığın evrelemesinde önemli bir yeri olan lenf nodu tutulumunda N1 için % 24, N2 için % 43 duyarlılığı ve % 100 özgüllüğü vardır. Manyetik rezonans görüntüleme mide barsak sistemi tümöral evrelemesinde bilgisayarlı tomografi kadar yaygın kullanılmamaktadır ancak karaciğerdeki lezyonların metastatik olup olmadığını değerlendirmede duyarlılığı bilgisayarlı tomografiden daha yüksektir li yılların başından sonra kullanıma giren endoskopik USG ile mide duvarındaki tümöral tutulumun derinliği, perigastrik lenf bezi tutulumları ve komşu organ tutulumları değerlendirilebilir. Endoskopik USG T evrelemesinde % 80, N evrelemesinde % 70 doğruluk oranına sahiptir.yüksek doğruluk oranı, maliyetinin düşük olması ve radyasyona maruz kalınmaması nedeniyle hastalar tarafından kolay kabul görmüştür. Endoskopik USG yi yapan kişinin deneyimi çok önemlidir. Deneyime bağlı olarak yanlış sonuçlar elde edilebilmektedir. Yine ülsere tümöral kitlelerde mide duvarındaki inflamatuar birikime bağlı olarak yüksek evreleme yapılabilmektedir. ( 37 ) Geleneksel tanı yöntemleri ile küratif cerrahi kararı alınan mide kanserli olgularda son yıllarda kullanıma giren laparoskopi ve laparoskopik USG ile radikal cerrahi gerçekten yarar görecek hastalara uygulanmakta böylelikle gereksiz laparotomiler ve bunlara bağlı morbidite ve mortaliteden kaçınılmaktadır. ( 38 ) EVRELEME Kanserin hangi düzeyde ne kadar yaygın olduğunu, tedavide hangi protokollerin uygulanması gerektiğini ve prognozun ortalama ne kadar olduğunu belirlemede kanser evreleme sistemi kullanılmaktadır. Aynı zamanda bu sistem çalışma protokollerinin standartize edilmesinde de etkilidir. Mide kanseri evrelemesinde batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de Amerika Birleşik Kanser Komitesi ( AJCC ) ve Uluslararası Kanserle Savaş Örgütü ( UICC ) tarafından

23 17 yayınlanan TNM sınıflaması ve bu sisteme ait evreleme sistemi kullanılmaktadır. ( 39 ) 2002 yılında yayınlanan TNM sınıflaması 2010 yılında son şekli verilerek tekrar yayınlanmıştır ( Tablo 2-3 ). Tablo 2:TNM Sınıflamasına Göre Evreleme ve Evre Grupları ( 2002 Yılı ). MİDE DUVARINDAKİ DERİNLİK ( T ) TX Primer Tümör Değerlendirilememiştir. T0 Primer Tümör Yoktur. TİS Karsinoma İn situ yada Lamina Propriayı Aşmayan İntraepiteliyal Tümördür. T1 Lamina Propria yada Submukozayı Tutan Tümör Mevcuttur. T2 Muskularis Propria yada Subserozayı Tutan Tümör Mevcuttur. T2A Muskularis Propria Tutulumu Vardır. T2B Subseroza Tutulumu Vardır. T3 Tümör Serozayı yani Visseral Peritonu Aşar Ancak Komşu Yapıları Tutmaz. T4 Komşu Yapıların Tutulumu Mevcuttur. BÖLGESEL LENF NODU TUTULUMU ( N ) NX Bölgesel Lenf Bezleri Değerlendirilememiştir. N0 Bölgesel Lenf Bezi Metastazı Yoktur. N1 Bölgesel Lenf Bezlerinden 1-6 sı Tutulmuştur. N2 Bölgesel Lenf Bezlerinden 7-15 i Tutulmuştur. N3 Bölgesel Lenf Bezlerinin 15 inden Fazlası Tutulmuştur. UZAK METASTAZ ( M ) MX Uzak Metastaz Değerlendirilememiştir. M0 Uzak Metastaz Yoktur. M1 Uzak Metastaz Vardır. EVRE GRUPLARI EVRE 0 TisN0M0 EVRE IA T1N0M0 EVRE IB T1N1M0; T2A-T2B N0M0 EVRE II T1N2M0; T2A-T2B N1M0; T3N0M0 EVRE IIIA T2A-T2B N2M0; T3N1M0; T4N0M0 EVRE IIIB T3N2M0 EVRE IV T4N1-N3M0; T1-T3 N3M0; Herhangi Bir T yada Herhangi Bir N; M1

24 18 Tablo 3: TNM Sınıflamasına Göre Evreleme ve Evre Grupları ( 2010 Yılı ). MİDE DUVARINDAKİ DERİNLİK ( T ) TX Primer Tümör Değerlendirilememiştir. T0 Primer Tümör Yoktur. TİS Karsinoma İn situ yada Lamina Propriayı Aşmayan İntraepiteliyal Tümördür. T1A İntramukozal Karsinom Mevcuttur. T1B Submukoza Tutulumu Vardır. T2 Tunika Muskularis Tutulumu Vardır. T3 Subseroza Tutulumu Vardır. T4A Tümör Serozayı yani Visseral Peritonu Aşar Ancak Komşu Yapıları Tutmaz. T4B Komşu Yapıların Tutulumu Mevcuttur. BÖLGESEL LENF NODU TUTULUMU ( N ) NX Bölgesel Lenf Bezleri Değerlendirilememiştir. N0 Bölgesel Lenf Bezi Metastazı Yoktur. N1 Bölgesel Lenf Bezlerinden 1-2 si Tutulmuştur. N2 Bölgesel Lenf Bezlerinden 3-6 sı Tutulmuştur. N3A Bölgesel Lenf Bezlerinin 7-15 i Tutulmuştur. N3B Bölgesel Lenf Bezlerinin 16 ve Daha Fazlası Tutulmuştur. UZAK METASTAZ ( M ) MX Uzak Metastaz Değerlendirilememiştir. M0 Uzak Metastaz Yoktur. M1 Uzak Metastaz Vardır. EVRE GRUPLARI EVRE 0 TisN0M0 EVRE IA T1N0M0 EVRE IB T1N1M0; T2N0M0 EVRE IIA T1N2M0; T2N1M0; T3N0M0 EVRE IIB T2N2M0; T3N1M0; T4A N0M0 EVRE IIIA T2N3M0; T3N2M0; T4A N1M0 EVRE IIIB T3N3M0; T4A N2M0; T4B N0-N1M0 EVRE IIIC T4A N3M0; T4B N2-N3M0 EVRE IV Herhangi Bir T; Herhangi Bir N; M1

25 19 Japon Mide Kanseri Araştırma Derneği JRGSC nin kullandığı mide kanseri sınıflaması TNM sınıflamasına benzerlik göstermektedir. Bu sistemde lenf bezi grupları büyük önem taşımaktadır (40) ( Tablo 4-Şekil 8 ). Tablo 4: JRGSC Evreleme Sistemine Göre Perigastrik ve Ekstraperigastrik Lenf Nodu Bölgeleri ve Numaraları. LENF NODUNUN NUMARASI 1 NO LU GANGLİYON GRUBU 2 NO LU GANGLİYON GRUBU 3 NO LU GANGLİYON GRUBU 4 NO LU GANGLİYON GRUBU 5 NO LU GANGLİYON GRUBU 6 NO LU GANGLİYON GRUBU 7 NO LU GANGLİYON GRUBU 8 NO LU GANGLİYON GRUBU 9 NO LU GANGLİYON GRUBU 10 NO LU GANGLİYON GRUBU 11 NO LU GANGLİYON GRUBU 12 NO LU GANGLİYON GRUBU 13 NO LU GANGLİYON GRUBU 14 NO LU GANGLİYON GRUBU 15 NO LU GANGLİYON GRUBU 16 NO LU GANGLİYON GRUBU LENF NODUNUN BÖLGESİ SAĞ PARAKARDİAL BÖLGE SOL PARAKARDİAL BÖLGE KÜÇÜK KURVATUR BÖLGESİ BÜYÜK KURVATUR BÖLGESİ SUPRAPİLORİK BÖLGE İNFRAPİLORİK BÖLGE SOL GASTRİK ARTER BÖLGESİ ANA HEPATİK ARTER BÖLGESİ ÇÖLİAK ARTER BÖLGESİ DALAK HİLUS BÖLGESİ SPLENİK ARTER BÖLGESİ KARACİĞER PEDİKÜL BÖLGESİ RETROPANKREATİK BÖLGE MEZENTERİK BÖLGE ORTA KOLİK ARTER BÖLGESİ PARAAORTİK BÖLGE Şekil 8: Perigastrik ve Ekstraperigastrik Lenf Nodu Bölgeleri ve Numaraları.

26 CERRAHİ TEDAVİ Mide kanserinin bilinen en etkili ve tek küratif tedavisi radikal gastrektomi yani R0 rezeksiyondur. Cerrahi tedavinin başarısı cerrahi sınırın temiz olmasına, uygun lenf disseksiyonu yapılmasına ve tümörün histolojik tipine bağlıdır. Cerrahi tedavi ile tümöral dokuyu çıkararak bölgesel kontrolü sağlamak, lenf nodlarının çıkarılmasıyla yayılım yollarının kontrolünü sağlamak amaçlanır. Cerrahi tedavide total gastrektomi ya da temiz cerrahi sınır elde edilebiliyorsa subtotal gastrektomi teknikleri kullanılabilmektedir. Eğer tümörün üst sınırı büyük kurvatur tarafında, sağ ve sol gastroepiploik arter bileşkesi ile küçük kurvatur tarafında, kardianın beş cm altından geçen hattın üstünde ise total gastrektomi yapılmalıdır. ( 41 ) Evre 1A mide kanserleri erken evre mide kanserleri olup mukozal karsinom olarak bilinirler. Bu kanserlerde endoskopik ya da laparoskopik wedge rezeksiyonlar uygulanabilir. Evre 1B, evre 2, evre 3A kanserlerde yüksek lenf nodu metastazı olmakta bu kanserlere R0 rezeksiyon uygulanmaktadır. Evre 3B ve evre 4 gibi ileri evre tümörlere ya palyatif rezeksiyonlar yada eğer mümkün olursa onkolojik tedavi sonrası küratif rezeksiyonlar uygulanmaktadır. Güvenli bir sınır, o bölgenin lenfatik drenjı ile de ilgilidir. Yapılan araştırmalar metastatik lenf nodu sayısının, çıkarılan lenf nodu sayısına oranı olan lenf nodu oranının önemli bir prognostik faktör olduğunu göstermiştir. Çıkarılan lenf nodlarının %20 sinden azında metastaz olması iyi bir prognostik faktördür. ( 42 ) Yine çıkarılan lenf nodu sayısınında önemi vardır. Yirmibeş ve üzeri lenf nodu çıkarılması radikal lenfadenektomi olarak adlandırılır. Onbeş ve üzerindeki sayılar evreleme için yeterli olarak kabul edilir. ( 42 ) Mide rezeksiyonunda çıkarılan lenf nodu gruplarına göre disseksiyon ismi değişmektedir. N1 ( 1-6 ) numaralı lenf nodlarının çıkarıldığı disseksiyona D1, N1 ve N2 ( 1-11 ) numaralı lenf nodlarının çıkarıldığı disseksiyona D2, N1, N2 ve N3 ( 1-15 ) numaralı lenf nodlarının çıkarıldığı disseksiyona D3, tüm lenf nodlarının çıkarıldığı disseksiyona ise D4 disseksiyon denilmektedir. Mide kanserinde cerrahi tedaviye bağlı komplikasyonlar ameliyat sırasında ya da ameliyat sonrası erken veya geç dönemde görülebilir. Ameliyat sırasında en sık organ

27 21 yaralanmaları görülebilir. En sık yaralanan organlar dalak, karaciğer, pankreas, kolon, büyük damarlar ve safra kesesidir. Ameliyat sonrası erken dönemde kanama % 5, anastomoz kaçağı %1-2, duodenal güdük kaçağı % 1-3, akut pankreatit % 2 görülebilirken batın içi abse, mide atonisi ve sarılık diğer erken dönem komplikasyonlardır. Ameliyat sonrası geç dönemde dumping sendromu %10 görülebilir, geç dönem görülebilen diğer komplikasyonlar getirici urve sendromu, reflü özofajit ve alkalen reflü gastrit, malabsorbsiyon sendromları, anastomoz darlığıdır. ( 43 ) ONKOLOJİK TEDAVİ Evre 3B ve evre 4 gibi ileri evre mide kanserlerinde küratif cerrahi mümkün olamamaktadır. Bu hastalara uygulanan ameliyat öncesi onkolojik tedavi ile tümör evresi belirgin olarak gerileyebilmekte ve küratif rezeksiyon şansı artabilmektedir. Ancak rezektabilitenin sağlanmasının sağkalıma etkisi bilinmemektedir.yine ameliyat sonrası uygulanan onkolojik tedavi ile rezeksiyon sonrası kalan makroskopik ve mikroskopik tümör hücrelerinin yok edilmesi amaçlanır. Son çalışmalar yeni kullanıma giren ve daha etkili olduğu düşünülen kemoterapötik ajanlara rağmen ileri evre mide kanserlerinde ortalama sağkalım süresinin bir yıldan az olduğunu göstermektedir. Mide kanseri tedavisinde en çok kullanılan kemoterapötik ajanlar ve etki mekanizmaları; 1- Antrasiklin Türevi Antibiyotikler: Epirubicin ve doxorubicin ( adriamisin ) bu gruptadır. Streptomyces Peacetius tan elde edilir. Etkisini hücre membranında deformasyon yaparak, DNA interkalasyonu yaparak, DNA protein ilişkisini kırarak ve topoizomeraz inhibisyonu yaparak gösterir. 2- Alkilleyici Antibiyotikler: Mitomisin bu gruptadır. Streptomyces Caespitosus ve Streptomyces Lavendulae dan elde edilmektedir. DNA ya çapraz bağ ile bağlanıp alkillemekte ve DNA sentezini bozmaktadır. 3- Fluoropirimidin Türevleri: Urasil Tegafur ( UFT ) ve 5-Fluorourasil bu gruptadır. Timidilat sentezini inhibe ederek hücrelerde DNA ve RNA sentezini bozar ve apoptozisi başlatarak hücre ölümüne neden olur. 4- Platinum Türevleri: Cisplatin ve Oksaliplatin bu gruptadır. DNA çift sarmalına kovalent bağlanarak DNA, RNA ve protein sentezini inhibe eder ve hücre replikasyonunu önler. 5- Taksoidler: Docetaxel (Taxotere) bu gruptadır. Hücre bölünmesi için gerekli olan

28 22 mikrotubül ayrılmasını engelleyerek mikrotubül fonksiyonunu geciktirirler. Böylece hücre bölünmesi engellenmiş olur. 6- Podofillotoksin Türevleri: Etoposid bu gruptadır. Topoizomeraz II enzimine bağlanarak DNA sentezinde hatalar oluşmasına bunun sonucunda da apoptozis ile kanser hücrelerinde yıkıma neden olmaktadır. Adjuvan kemoterapi metastazı olmayan hastalara, tümör dokusunun tamamen küratif rezeksiyonla çıkarılmasını takiben uygulanan tedavidir. Adjuvan kemoterapi ile ilgili ilk çalışma Thiotepa ile 1957 yılında başlamış, sağkalım sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. ( 44 ) Yine 1967 yılında 5-Fluorodeoksiüridin ile yapılan çalışmada başarılı sonuçlara ulaşılamamıştır. ( 45 ) Adjuvan kemoterapide Mitomisin-C tek başına kullanıldığında sağkalım avantajı sağlarken ( 46 ), kombine tedavilerde sağkalım avantajı sağladığı gösterilememiştir. ( 47 ) Adjuvan kemoradyoterapi uygulamalarının etkinliğini değerlendiren en geniş hasta serisine intergrup 0116 çalışması sahiptir. Bu çalışmada küratif rezeksiyon uygulanmış Evre IB-IV toplam 556 mide kanserli hasta randomize edilerek ameliyat sonrası kemoterapi ve kemoradyoterapi alan grup ile yalnız cerrahi uygulanan grup karşılaştırılmıştır. Genel ve hastalıksız sağkalım oranları adjuvan tedavi alan grupta daha yüksek bulunmuştur ( 27 ay / 36 ay ). ( 48 ) Neoadjuvan kemoterapi uygulaması ile tümör volümünde azalma sağlayarak rezektabilite oranını artırmak ve mikrometastazları ortadan kaldırmak amaçlanır. İlk olarak Wilke ve arkadaşları tarafından 1989 yılında yayınlanan neoadjuvan kemoterapi uygulaması ile evre gerilemesi saptanmış ve bu konudaki çalışmalara hız verilmiştir. ( 49 ) Günümüze kadar yapılan birçok çalışmada rezektabilitenin sağlanması ve genel sağkalım süreleri üzerine olan etkiler bakımından farklı sonuçlar elde edilmiştir. Bu konudaki genel kanı evre gerilemesi ve rezektabilitenin sağlandığı ancak genel sağkalım sürelerinin olumlu olarak etkilenmediği yönündedir. Tüm solid tümörlerde olduğu gibi metastatik mide kanserlerinde de kombine kemoterapilerle daha başarılı olunabileceği düşünülerek kombine rejimlere yönelinmiştir. Yapılan randomize çalışmalar kullanılan kemoterapi protokollerinin birbirlerine kesin üstülüğü olmadığını göstermektedir. FAMTX, CFU, ELF rejimlerinin cevap oranları ve genel sağkalım süreleri bakmından karşılaştırıldığı EORTC ( European Organisation for Research and Treatment of Cancer ) çalışmasında, sonuçlar birbirine benzer ve oranlar düşüktür ( cevap

29 23 oranları % 20, genel sağkalım süreleri 8 ayın altındadır ). ( 50 ) Bu durum yeni ilaçlar geliştirilmesinin ve tedavinin bireysel olmasının gerekliliğini göstermektedir. Son zamanlarda kullanılmaya başlanan üç ajanlı protokollerden Epirubicin + Cisplatin + 5-Flourourasil i içeren kombine tedavi ve Taxotere + Cisplatin + 5-Fluorourasil i içeren kombine tedavi popülaritesini korumaktadır.ikili ajan içeren protokollerden ise Cisplatin + Kapesitabin ( Xeloda ) kombinasyonu sık kullanılmaktadır. Mide kanserlerinde kullanılan kombine kemoterapi rejimleri Tablo 5 tedir. Tablo 5: Mide Kanserlerinde Kullanılan Kemoterapi Rejimleri. FAM REJİMİ 5-Fluorourasil Doxorubicin Mitomisin EAP REJİMİ Etoposid Doxorubicin Cisplatin ECF REJİMİ Epirubicin Cisplatin 5-Fluorourasil EOX REJİMİ Epirubicin Oxaliplatin Kapesitabin ELF REJİMİ Etoposid 5-Fluorourasil Leucovorin FAP REJİMİ 5-Fluorourasil Doxorubicin Cisplatin TCF REJİMİ Taxotere Cisplatin 5-Fluorourasil FAMTX REJİMİ 5-Fluorourasil Doxorubicin Metotreksat Kemoterapi tedavisi sonrası akciğer toksisitesi, gastrointestinal toksisite nedeniyle stomatit, bulantı, kusma, ishal ve kilo kaybı, kemik iliği baskılanması nedeniyle lökopeni, trombositopeni ve anemi, kalp fonksiyon bozukluğu, böbrek fonksiyon bozukluğu, periferik nöropati, alopesi, hemorajik sistit, hiperpigmentasyon, baş dönmesi ve sersemlik gibi yan etkiler görülebilir. Mide kanserinde neoadjuvan radyoterapi evre gerilemesi ve rezektabilitenin sağlanabilmesi için özellikle ileri evre kanseri olan vakalarda 20 Gy/ 4 Fr dozunda yapılabilir. Adjuvan radyoterapi mikroskopik rezidüel hastalığın sterilizasyonu için 45 Gy/ 25 Fr dozunda yapılır. Palyatif cerrahi uygulanan hastalarda adjuvan radyoterapinin etkisinin olmadığı bilinmektedir. Küratif cerrahi sonrası etkinlik açısından ise net veri yoktur. ( 51 )

30 24 İntraoperatif radyoterapi uygulaması hakkındaki sınırlı veriler, eksternal radyoterapi uygulaması ile birlikte olsun ya da olmasın intraoperatif radyoterapi uygulamasının lokal kontrol üzerine etkili olabileceğini ancak genel sağkalım üzerine etkisinin sınırlı olacağını göstermektedir. Karın üst bölgesindeki organların ışın hassasiyeti radyoterapiyi sınırlandıran en önemli faktördür. Ayrıca adenokanserler ışına orta derecede hassastır. Diğer kanserlerde olduğu gibi mide kanserlerinde de normal ve tümörlü dokunun antijenik farklılıklardan yararlanarak immünoterapi yöntemleri geliştirilmeye çalışılmaktadır. İmmünolojik ajanlar, tek başlarına veya diğer kemoterapi ajanlarıyla birlikte hem ilerlemiş hastalığın tedavisinde, hem de kombine tedavinin bir parçası olarak mikroskopik rezidüel hastalığın tedavisinde adjuvan amaçlı kullanılmaktadır. Bu amaçla BCG, TNF alfa, IL-2, OK-432, interferon, levamisol, bestatin gibi bir çok ajan kullanılmaktadır. ( )

31 25 3.MATERYEL VE METOD Bu çalışma retrospektif olarak planlanmıştır. Ocak 2006 Ocak 2010 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı na başvuran ve lokal ileri evre mide kanseri olmaları nedeniyle neoadjuvan kemoterapi almış ve aynı dönemde benzer özellikte, yaş ve cinsiyet dağılımına sahip olan neoadjuvan kemoterapi almamış 45 er hasta değerlendirilmiştir. Bu çalışma için etik kurul onayı alınmıştır ( T.C İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Yerel Etik Kurulu 2009/ 1838 ). Bu çalışmadaki amaç ileri evre mide kanseri olan hastalara uygulanan neoadjuvan kemoterapi ve bunu takip eden cerrahi tedavi protokolünün erken dönem sonuçlarını ortaya koymaktır. Bunun için ameliyat sonrası ilk otuz günlük dönemde gelişen morbidite ve mortalite esas alınmış ve bunlar üzerine etkili olabilecek parametreler incelenmiştir. Hastaların histopatolojik sonuçlarının değerlendirilmesinde WHO ( Dünya Sağlık Örgütü ) sınıflaması kullanılmıştır. Patolojik evrelemede 2002 yılında yayınlanan TNM sınıflaması esas alınmıştır. Çalışmada histopatolojik olarak adenokarsinom olduğu kanıtlanmış ileri evre mide kanseri olan neoadjuvan kemoterapi almamış kırkbeş hasta, neoadjuvan kemoterapi almış kırkbeş hasta değerlendirilmiştir. Çalışmaya alınan olgulara ait demografik özellikler, uygulanan ameliyat teknikleri ve erken dönem morbidite ve mortalite sonuçları hasta kayıt dosyaları incelenerek hazırlanmıştır. Olguların tanısı gastroskopik biopsilerin histopatolojik incelenmesi ile doğrulanmıştır. Hastalara uygulanan neoadjuvan kemoterapi protokolleri onkoloji kayıtları incelenerek dokümante edilmiştir. Patoloji raporlarından tümörün yerleşim yeri, invazyon derinliği, histopatolojik tipi, differansiyasyon derecesi, kanserli dokunun peritoneal yüzeye, proksimal ve distal cerrahi sınıra milimetre olarak uzaklığı, çıkarılan toplam lenf nodu sayısı ve çıkarılan metastatik lenf nodu sayısı kaydedilmiştir.

32 26 Olguların kayıtlarda bulunmayan güncel sağkalım bilgileri ulaşılabilenlerden alınarak derlenmiş ve veriler oluşturulmuştur. Elde edilen verilerin istatistiksel analizleri için SPSS 10 ( Statistical Package For Social Sciences, İnc. Chicago, IL, ABD for Windows 10.0 ) programı kullanılmıştır. Çalışma verilerinin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistiksel metodların yanısıra niteliksel verilerin karşılaştırmasında Student s t test, Mann Whitney u test, Fisher exact test ve Ki-kare testleri kullanılmıştır. Sürvi analizlerinde ise Kaplan Meier ve log Rank test kullanılmıştır. Sonuçlar %95 lik güven aralığında, p<0.05 anlamlı olarak kabul edilmiştir.

MIDE KANSERİ. Prof.Dr.Yusuf ÇİÇEK GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI

MIDE KANSERİ. Prof.Dr.Yusuf ÇİÇEK GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI MIDE KANSERİ Prof.Dr.Yusuf ÇİÇEK GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI GENEL BİLGİLER %95 adenokarsinom Hastaların %80 i ileri evrelerde müracaat eder, metastaz nedeniyle kaybedilir 20.000 yeni vaka 30 yıl öncesine

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİ MEME VE AKCİĞER KANSERİNDEN

Detaylı

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI Olgu 1: Yaşlı mide kanserli olgu OLGU 1: 77 yaşında, erkek hasta, 2 yıl önce antrum lokalizasyonunda mide kanseri tanısıyla opere edildi subtotal gastrektomi- D1 lenfadenektomi

Detaylı

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım Cerrahi İlkeler ve Türkiye de Durum Dr. Dursun Buğra Mide Tümörleri Sempozyumu 17-18 Aralık 2004, İstanbul TNM Sınıflaması 2002 T Tümör Tis Karsinoma in situ (lamina

Detaylı

Mide Rezeksiyon Materyallerine Yaklaşım, Evreleme ve Raporlama

Mide Rezeksiyon Materyallerine Yaklaşım, Evreleme ve Raporlama Mide Rezeksiyon Materyallerine Yaklaşım, Evreleme ve Raporlama Banu Bilezikçi Güven Hastanesi Patoloji Bölümü, Ankara 25. Ulusal Patoloji Kongresi 6. Sitopatoloji Kongresi 14-17 Ekim 2015, Bursa 2014

Detaylı

Özofagus Mide Histolojisi

Özofagus Mide Histolojisi Özofagus Mide Histolojisi Sindirim kanalını oluşturan yapılar Gastroıntestınal kanal özafagustan başlayıp anüse değin devam eden değişik çaptaki bir borudur.. Ağız, Farinks (yutak), özafagus(yemek borusu),

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 4) Mide Tek gözlü torba şeklinde olan, kaburgaların ve diyaframın altında karın boşluğunun sol üst bölgesinde, yemek borusu ve ince

Detaylı

Mide Tümörleri Sempozyumu

Mide Tümörleri Sempozyumu Mide Tümörleri Sempozyumu Lokal İleri Hastalıkta Neoadjuvan Radyoterapi ve İORT Prof. Dr. Ahmet KİZİR İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü 17 Aralık 2004 İstanbul Neoadjuvan Radyoterapi Amaç : Lokal ileri hastalıkla

Detaylı

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polipte Kanser Dr.Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polip ve polipoid karsinoma POLİP Epitelyal yüzeyden kaynaklanan çıkıntı HİSTOLOJİK POLİP TİPLERİ

Detaylı

DİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği

DİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği DİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği Lauren Sınıflaması İntestinal tip Diffüz tip Dünya Sağlık

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

Özofagus Tümörleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2016

Özofagus Tümörleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2016 Özofagus Tümörleri Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2016 Özofagus tümörleri Benign / iyi huylu tümörler Malign / kötü huylu tümörler daha fazla! Skuamöz /yassı hücreli karsinom (SCC) Dünyada en çok görülen özofagus

Detaylı

MİDE KANSERİ TARAMASI PROF.HİKMET AKGÜL ANKARA ÜNİVERSİTESİ 2014

MİDE KANSERİ TARAMASI PROF.HİKMET AKGÜL ANKARA ÜNİVERSİTESİ 2014 MİDE KANSERİ TARAMASI PROF.HİKMET AKGÜL ANKARA ÜNİVERSİTESİ 2014 AMAÇ Mide kanserini en erken aşamada yakalamak Cerrahi tedavisini erken gerçekleştirip, topluma ekonomik ve sosyal fayda sağlamak YÖNTEM

Detaylı

Metastatik Mide Kanseri: Olgu Sunuları. Prof. Dr. Aytuğ Üner Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı

Metastatik Mide Kanseri: Olgu Sunuları. Prof. Dr. Aytuğ Üner Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Metastatik Mide Kanseri: Olgu Sunuları Prof. Dr. Aytuğ Üner Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı 1 Olgu Sunumu - I 46 yaşında erkek hasta 29.04.2004 tarihinde Ankara SSK Hastanesi

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ. Prof. Dr. Taner Dağcı

SİNDİRİM SİSTEMİ. Prof. Dr. Taner Dağcı SİNDİRİM SİSTEMİ Prof. Dr. Taner Dağcı Sindirim Sistemi Organları GASTROİNTESTİNAL KANALIN YAPISI GASTROİNTESTİNAL KANALIN YAPISI Sindirim Sisteminin Görevleri Sindirim sistemi, alınan besin maddelerini

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu TÜRKİYE ve ABD de ERKEKLERDE GÖRÜLEN KANSERLERİN KARŞILAŞTIRILMASI Türkiye (1986-1990)

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III Doç.Dr. Senem Güner MİDE Mide gıdaların depolandıgı, karıstırıldıgı ve sindirildigi organdır. Özefagustan gelen gıdalar midye altözefageal giristen girerler ve pilor pompası

Detaylı

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Doğu Asya Cerrahi D2 sonrası oral floropirimidin bazlı adjuvan tedavi Avrupa Perioperatif kemoterapi (neoadjuvan ve adjuvan) Amerika Adjuvan kemoradyoterapi Surg Oncol

Detaylı

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi Deniz Eda Orhan, Ayşenur Şahin, Irmak Üstündağ, Cenk Anıl Olşen, Aziz Mert İpekçi Danışmanlar: Doç. Dr. Ömer Dizdar Dr.

Detaylı

GASTRİK KARSİNOM. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK

GASTRİK KARSİNOM. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK GASTRİK KARSİNOM Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK GASTRİK KARSİNOM Dünya üzerinde kanserden ölümler içinde en sık rastlananlardan Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde sık Metastatik potansiyellerine göre benign veya

Detaylı

YENİ TANI KONULMUŞ MİDE KANSERLİ HASTALARIN PRİMER EVRELEMESİNDE 18F- FDG PET/BT NİN ROLÜ. Dr. Mustafa FİLİK NÜKLEER TIP ANABİLİM DALI

YENİ TANI KONULMUŞ MİDE KANSERLİ HASTALARIN PRİMER EVRELEMESİNDE 18F- FDG PET/BT NİN ROLÜ. Dr. Mustafa FİLİK NÜKLEER TIP ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ YENİ TANI KONULMUŞ MİDE KANSERLİ HASTALARIN PRİMER EVRELEMESİNDE 18F- FDG PET/BT NİN ROLÜ Dr. Mustafa FİLİK NÜKLEER TIP ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK

Detaylı

Mide Kanseri. Anahat. Mide Kanseri: Epidemiyoloji. Anahat. Mide Kanseri: Epidemiyoloji. Epidemiyoloji Klinik bulgular Tanı Evreleme Tedavi Tarama

Mide Kanseri. Anahat. Mide Kanseri: Epidemiyoloji. Anahat. Mide Kanseri: Epidemiyoloji. Epidemiyoloji Klinik bulgular Tanı Evreleme Tedavi Tarama Mide Kanseri Dr.Ömer ŞENTÜRK Mide Kanseri: 1980 e kadar kanserden ölümler için ilk sırada 1996 dan itibaren kanserden ölümler için ikinci sırada Her yıl 628.000 ölüm Özellikle Uzakdoğu olmak üzere belirgin

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

igog toplantıları 23.şubat 2011

igog toplantıları 23.şubat 2011 igog toplantıları 23.şubat 2011 PUCCINI MADAM BUTTERFLY OPERA III PERDE ANADOLU SAĞLIK MERKEZĠ Medikal Onkoloji vaka sunumu M.B 54 yaşında kadın hasta ilk başvuru tarihi: 6/5/2010 Öykü: 6 hafta önce başlayan

Detaylı

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Kolon tümörlü olguların %40-50 sinde karaciğer metastazı gelişir ; % 15-25 senkron (primer tm ile /

Detaylı

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Erman Alçı, Özer Makay, Adnan Şimşir*, Yeşim Ertan**, Ayşegül Aktaş, Timur Köse***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız Ege Üniversitesi Hastanesi, Genel

Detaylı

Prof. Dr. Cihat GÜZEL. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Cihat GÜZEL. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihat GÜZEL Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Gastrointestinal Fizyoloji İnsan yaşamı için gerekli enerjiyi, ancak besinlerdeki kimyasal maddelerden alabilir.

Detaylı

MİDE KANSERİ OLGULARINDA AMELİYAT SONRASI SAĞKALIMA ETKİ EDEN PROGNOSTİK FAKTÖRLERİN ANALİZİ

MİDE KANSERİ OLGULARINDA AMELİYAT SONRASI SAĞKALIMA ETKİ EDEN PROGNOSTİK FAKTÖRLERİN ANALİZİ T.C SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ III.GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ ŞEF:PROF.DR.MEHMET MİHMANLI MİDE KANSERİ OLGULARINDA AMELİYAT SONRASI SAĞKALIMA ETKİ EDEN PROGNOSTİK FAKTÖRLERİN

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

KOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon

KOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon KOLANJİOKARSİNOMA Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Safra kanalı epitelinden köken alır (en sık adenokarsinom) Anatomik olarak 3 gruba ayrılır icca (intrahepatik) pcca (perihiler)

Detaylı

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE NEOADJUVAN KıSA DÖNEM VE UZUN DÖNEM KEMORADYOTERAPI SONRASı HAYAT KALITESI DEĞERLENDIRILMESI SORUMLU ARAŞTIRMACI: Prof.Dr.ESRA SAĞLAM YARDIMCI ARAŞTIRMACI: Dr. ŞÜKRAN ŞENYÜREK

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dr. Koray TOPGÜL Medical Park Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü/ SAMSUN 35 yaşında erkek hasta, İlk kez 2007

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

Pankreas Kanserinde Rezeksiyon Sonrası Adjuvan Tedavi. Dr. Orhan Bilge

Pankreas Kanserinde Rezeksiyon Sonrası Adjuvan Tedavi. Dr. Orhan Bilge Pankreas Kanserinde Rezeksiyon Sonrası Adjuvan Tedavi Dr. Orhan Bilge Pankreas Kanseri %90 ductal adenokanser Kanser tanısında 10. sırada Kanser ölümünde 4. sırada Pankreas Kanseri Tanı sırasında %20 rezektabl

Detaylı

İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan

İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi Dr. Öztuğ Adsan Radikal Sistektomi Radikal sistektomi pelvik lenfadenektomi ile birlikte kasa invaze ve

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi

Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi Dr. Kutsal Turhan, Akciğer ve Plevra Maligniteleri Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi kutsal.turhan@gmail.com Dr. Tuncay Göksel Akciğer ve Plevra Maligniteleri Çalışma

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM Dr. Ahmet BİLİCİ İstanbul Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji B.D. 16.12.2018 Giriş Testis tümörlerinin %30 unu oluşturur %70 i erken evre olarak tanı

Detaylı

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ A.D. BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ 2013-2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

Detaylı

Pankreas Kanseri. Dr. Ömer Şentürk

Pankreas Kanseri. Dr. Ömer Şentürk Kanseri Dr. Ömer Şentürk nerede yerleşmiştir?, armut şeklinde, 25-20cm uzunluğunda bir organdır. En geniş yeri baş kısmı, orta bölümü gövde ve son kısmı da kuyruk olmak üzere üçe ayrılır. Baş kısmı vücudun

Detaylı

KOLOREKTAL KANSER. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK

KOLOREKTAL KANSER. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK KOLOREKTAL KANSER Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK Tanım En sık görülen 3.kanser Kanserden ölümlerde 2.sırada 80-90 milyon insan risk altında Gelişiminde iminde Genetik Değişiklikler iklikler Normal Kolon Hiperproliferatif

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

MİDE KANSERİ NEDENİYLE AMELİYAT EDİLEN HASTALARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

MİDE KANSERİ NEDENİYLE AMELİYAT EDİLEN HASTALARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ T.C.S.B. OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTENESİ 5. GENEL CERAAHİ KLİNİĞİ ŞEF; DR. YAVUZ ERYAVUZ MİDE KANSERİ NEDENİYLE AMELİYAT EDİLEN HASTALARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ (Uzmanlık Tezi) Dr. İbrahim

Detaylı

Rektum Kanseri Lokal Tümör Eksizyonu Radikal Bir Girişim midir?

Rektum Kanseri Lokal Tümör Eksizyonu Radikal Bir Girişim midir? Rektum Kanseri Lokal Tümör Eksizyonu Radikal Bir Girişim midir? Prof.Dr.Sümer Yamaner İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Lokal tümör eksizyonu nedir? Lokal Tümör Eksizyonu Transanal

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ Prof.Dr.Fikri İçli ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNDE 1990 YILINDA GÖRÜLEN KANSERLERİN DAĞILIMI (PATOLOJİ KAYITLARI) Erkek 1898

Detaylı

Doç. Dr. Abdullah BÖYÜK

Doç. Dr. Abdullah BÖYÜK 1 Doç. Dr. Abdullah BÖYÜK KOLOREKTAL KANSERLER GİS in en çok rastlanan tümörleridir. Dünyada erkeklerde KRK lar AC Ca'lardan, kadınlarda meme Ca'lardan sonra 2. sıklıkta görülürler. Ülkemizde ise KRK malign

Detaylı

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi Dışı Tedaviler KÖTÜ HUYLU YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Cerrahi Dışı Tedaviler Dr.Selami ÇAKMAK GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 50 den fazla yumuşak doku sarkomu tipi Kaynaklandığı doku, Klinik gidişat, Görülme yaşı, Agresifliği,

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz Olgu Sunumu Olgu: 60y, E 2 ayda 5 kilo zayıflama ve karın ağrısı şikayeti ile başvurmuş. (Kasım 2009) Ailede kanser öyküsü yok. BATIN USG: *Karaciğerde en büyüğü VIII. segmentte 61.2x53.1 mm boyutunda

Detaylı

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Dr. Zeynep Özsaran E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Son cümle: Geçmiş yıllarda yapılan randomize çalışmalarda endometrium kanserinde RT nin rolü tanımlanmıştı Ancak eksternal RT nin yeri yüksek risk faktörlü

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Sindirim Sistemi (Gastrointestinal Sistem) Sindirim sisteminin fonksiyonu, vücuda alınan besin maddelerini mekanik ve kimyasal olarak parçalamak ve

Detaylı

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür Dr. Fatma Paksoy Türköz 1, Dr. Mustafa Solak 2, Dr. Özge Keskin 2, Dr. Mehmet Ali Şendur 3,

Detaylı

Küçük Hücrelidışı Akciğer Kanseri- Yeni Evreleme

Küçük Hücrelidışı Akciğer Kanseri- Yeni Evreleme Küçük Hücrelidışı Akciğer Kanseri- Yeni Evreleme Dr.Alper Çelikten Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Göğüs Cerrahisi Kliniği Akciğer ve Plevral Tümörlerin

Detaylı

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi Nöroendokrin tümörlerde 2004 WHO sınıflaması Tümör Tipi Tipik Karsinoid Atipik Karsinoid Büyük Hücreli nöroendokrin

Detaylı

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013 Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013 Kısa Kitaplar, Sunumlar.. Almanların yemek kitabı Amerikalıların tarihi Onkologların

Detaylı

MĐDE ADE OKARSĐ OMA TA ISI ĐLE RADYOTERAPĐ UYGULA A HASTALARI PROG OSTĐK FAKTÖRLERĐ Đ RETROSPEKTĐF DEĞERLE DĐRMESĐ

MĐDE ADE OKARSĐ OMA TA ISI ĐLE RADYOTERAPĐ UYGULA A HASTALARI PROG OSTĐK FAKTÖRLERĐ Đ RETROSPEKTĐF DEĞERLE DĐRMESĐ T.C. Đ Ö Ü Ü ĐVERSĐTESĐ TIP FAKÜLTESĐ MĐDE ADE OKARSĐ OMA TA ISI ĐLE RADYOTERAPĐ UYGULA A HASTALARI PROG OSTĐK FAKTÖRLERĐ Đ RETROSPEKTĐF DEĞERLE DĐRMESĐ UZMA LIK TEZĐ Dr. Ahmet YOLCU RADYASYO O KOLOJĐSĐ

Detaylı

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM Cengiz Gebitekin 1, Alper Toker 2, Hüseyin Melek 1, Suat Erus

Detaylı

PANKREAS KARSİNOMU. Dr.Nevra ELMAS Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı İzmir

PANKREAS KARSİNOMU. Dr.Nevra ELMAS Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı İzmir PANKREAS KARSİNOMU Dr.Nevra ELMAS Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı İzmir Özet: Son yıllarda kesitsel görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi ile pankreas kanseri saptanma oranında tüm

Detaylı

OVER KANSERİ. Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over kanseri neden olur?

OVER KANSERİ. Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over kanseri neden olur? OVER KANSERİ Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over hücrelerinden kaynaklanan kanserdir. Kadınlarda yumurtalıklara over denir. Over ler döllenme için gerekli yumurtaların hazırlandığı ve kadın hormonlarının

Detaylı

KANSER KAYITÇILIĞI AÇISINDAN PROSTAT VE KOLOREKTAL KANSERLERDE PATOLOJİ RAPORLARININ OLMAZSA OLMAZLARI Dr. Mehmet UHRİ

KANSER KAYITÇILIĞI AÇISINDAN PROSTAT VE KOLOREKTAL KANSERLERDE PATOLOJİ RAPORLARININ OLMAZSA OLMAZLARI Dr. Mehmet UHRİ KANSER KAYITÇILIĞI AÇISINDAN PROSTAT VE KOLOREKTAL KANSERLERDE PATOLOJİ RAPORLARININ OLMAZSA OLMAZLARI Dr. Mehmet UHRİ Kanserle mücadelede üç düzey A. Hücre düzeyi B. İnsan organizması düzeyi C. Toplum

Detaylı

KOLON VE İNCE BAĞIRSAĞIN NONTÜMÖRAL REZEKSİYON MATERYALLERİNDE TANIYA YAKLAŞIM. Dr. Armağan GÜNAL GATA Tıbbi Patoloji AD - Ankara

KOLON VE İNCE BAĞIRSAĞIN NONTÜMÖRAL REZEKSİYON MATERYALLERİNDE TANIYA YAKLAŞIM. Dr. Armağan GÜNAL GATA Tıbbi Patoloji AD - Ankara KOLON VE İNCE BAĞIRSAĞIN NONTÜMÖRAL REZEKSİYON MATERYALLERİNDE TANIYA YAKLAŞIM Dr. Armağan GÜNAL GATA Tıbbi Patoloji AD - Ankara Konuşmanın başlığı üzerine GİS patolojisinde Kolon ve ince bağırsağın Nontümöral

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) Otonom sinir sitemi iki alt kısma ayrılır: 1. Sempatik sinir sistemi 2. Parasempatik sinir sistemi Sempatik ve parasempatik sistemin terminal nöronları gangliyonlarda

Detaylı

ERKEN EVRE VE LOKAL İLERİ MİDE KANSERİNDE PTEN, mtor EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK ÖNEMİ

ERKEN EVRE VE LOKAL İLERİ MİDE KANSERİNDE PTEN, mtor EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK ÖNEMİ T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİMDALI TIBBİ ONKOLOJİ BİLİMDALI ERKEN EVRE VE LOKAL İLERİ MİDE KANSERİNDE PTEN, mtor EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK ÖNEMİ Dr. Akın Öztürk

Detaylı

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI AHMET ŞİYAR EKİNCİ1, UMUT DEMİRCİ 1, BERNA ÖKSÜZOĞLU1, AYŞEGÜL ÖZTÜRK2, ONUR EŞBAH1, TAHSİN ÖZATLI1, ÖZNUR BAL1, AYŞE DEMİRCİ1,

Detaylı

KEMORADYOTERAPİ ALAN MİDE KANSERLİ HASTALARDA CD133 VE Kİ-67 NİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

KEMORADYOTERAPİ ALAN MİDE KANSERLİ HASTALARDA CD133 VE Kİ-67 NİN PROGNOSTİK ÖNEMİ T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ANABİLİM DALI KEMORADYOTERAPİ ALAN MİDE KANSERLİ HASTALARDA CD133 VE Kİ-67 NİN PROGNOSTİK ÖNEMİ UZMANLIK TEZİ Dr. İREM SARICANBAZ TEZ DANIŞMANI

Detaylı

AMELİYAT SONRASI TAKİP/ NÜKSTE NE YAPALIM? Dr. Meral Mert

AMELİYAT SONRASI TAKİP/ NÜKSTE NE YAPALIM? Dr. Meral Mert AMELİYAT SONRASI TAKİP/ NÜKSTE NE YAPALIM? Dr. Meral Mert AMELİYAT SONRASI TAKİP n Ameliyat sonrası evreleme; - TNM sınıflaması kullanılmakla beraber eksiklikleri var; post-op kalsitonin- CEA ölçümü, CEA

Detaylı

Geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen lokal ileri evrede GS %40-90 LRNüks ve buna bağlı olarak %80 ölüm 20.

Geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen lokal ileri evrede GS %40-90 LRNüks ve buna bağlı olarak %80 ölüm 20. Geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen lokal ileri evrede GS %8-34@5-yıl %40-90 LRNüks ve buna bağlı olarak %80 ölüm 4-yıllık takip NEJM,2001 Medyan 10-yıllık takip sonuçları KRT lokal bölgesel nüksü azaltarak

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

CERRAHİ. Beyin Cer., KBB Cer., Göz Hastalıkları Cer., Ortopedi, Plastik Cer., Çocuk Cer., Üroloji, Beyin Cer., Genel Cer., Kalp Damar Cer., Göğüs Cer.

CERRAHİ. Beyin Cer., KBB Cer., Göz Hastalıkları Cer., Ortopedi, Plastik Cer., Çocuk Cer., Üroloji, Beyin Cer., Genel Cer., Kalp Damar Cer., Göğüs Cer. CERRAHİ CERRAHİ İlaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine

Detaylı

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi TIPTA YAN DAL UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (YDUS) GENEL CERRAHİ 17 ARALIK 2016 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının

Detaylı

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 Tiroid bezi boyun ön tarafında yerleşmiş olup, nefes, yemek borusu ve ana damarlarla yakın komşuluk gösterir. Kelebek şeklinde olup

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı. GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun

Detaylı

Gastraintestinal Sistem İnteraktif Vaka Sunumları: Mide Olguları Doç. Dr Hasan Şenol COŞKUN

Gastraintestinal Sistem İnteraktif Vaka Sunumları: Mide Olguları Doç. Dr Hasan Şenol COŞKUN Gastraintestinal Sistem İnteraktif Vaka Sunumları: Mide Olguları Doç. Dr Hasan Şenol COŞKUN Süleyman Demirel Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Isparta Hoşgeldiniz Olgu 1 M Pehlivan 57 Yaşında erkek

Detaylı

DR. OKTAY ARDA. İnce Barsak. Sindirimin Sona Erdiği Yer Besin Maddesi Absorbsiyonu Endokrin Sekrasyonu

DR. OKTAY ARDA. İnce Barsak. Sindirimin Sona Erdiği Yer Besin Maddesi Absorbsiyonu Endokrin Sekrasyonu Dr. Oktay Arda İnce Barsak Sindirimin Sona Erdiği Yer Besin Maddesi Absorbsiyonu Endokrin Sekrasyonu İnce Barsak Uzunluğu ~ 5 m Temasın Uzun Süreli olması Yiyecekler Sindirim Enzimleri Sindirilmiş Ürünler

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

Özofagus tümörleri M. BELVİRANLI intern semineri Ş. TEKİN intern semineri

Özofagus tümörleri M. BELVİRANLI intern semineri Ş. TEKİN intern semineri GENEL CERRAHİ 1. GÜN 08.00-10.00 Pratik Uygulama Anamnez Alma 10.00-10.45 Cerrahiye giriş Y. TATKAN Cerrahi anamnez ve terminoloji Ş. TAVLI Özofagus tümörleri M. BELVİRANLI Özofagus tümörleri M. BELVİRANLI

Detaylı

Paul Sugarbaker

Paul Sugarbaker Paul Sugarbaker 7.09.2014 1 HIPEC, pubmed 4 nisan 2012 7.09.2014 2 Giriş GIS kanserlerinin pek çoğunda peritoneal karsinomatoz olur Bu olguların çoğu 5-6 ay içinde ölür Gelenkesel olarak karsinomatozun

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle

Detaylı

Evre III KHDAK nde Radyoterapi

Evre III KHDAK nde Radyoterapi Evre III KHDAK nde Radyoterapi Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. 20. UKK, 2013, Antalya Evre III Alt Grupları IIIA 0 : N2 tutulumu yok (T3N1, T4N0-1) IIIA 1 : Rezeksiyon spesimeninde

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Onkolojide Sık Kullanılan Terimler Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Kanser Hücrelerin aşırı kontrolsüz üretiminin, bu üretime uygun hücre kaybıyla dengelenemediği, giderek artan hücre kütlelerinin birikimi..

Detaylı

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir.

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir. BEYİN TÜMÖRÜ BEYİN TÜMÖRÜ NEDİR? Beyin tümörü beyinde anormal hücrelerin çoğalması sonucu gelişen bir kitledir. Bazı beyin tümörleri iyi huylu (örneğin meningiom), bazıları ise kötü huylu kitlelerdir.

Detaylı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Genel olarak; Tümör hacmi arttıkça Evre ilerledikçe Kombine

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 19-23 Mart 2014 Susesi Otel, Antalya Osteosarkoma-1 Nadir tümörler (2-3/100.000), Çalışma yapmak zor (çok merkezli,

Detaylı

Dr. M. Gamze Aksu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Dr. M. Gamze Aksu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Dr. M. Gamze Aksu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Hepatobilier sistem tümörleri Kolanjiokarsinom Hepatoselüler karsinom Safra kesesi tümörleri Ampulla Vater tümörleri Pankreas

Detaylı