Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme, bireysel bilişte oluşan öznel anlamların sosyo-kültürel bağlamda özneler arası süreçlerle yeniden oluşturulması; bilgi dışında yapılandırılamayan bir olgu olarak görülebilir.
Yapılandırmacılıkta bilginin hiçbir zaman kişiden bağımsız olmadığı, duruma özgü, bağlamsal ve bireysel anlamların görünümü olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle, bireysel anlamların "diğerlerine aktarımı söz konusu olmamaktadır. Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Bilgi, bireysel olarak oluşturulduğundan insanların içindedir. Ayrıca bilginin, bireylerin nesneler üzerindeki etkinlikleriyle oluştuğu düşünülmektedir
Yapılandırmacılara göre, her bireyin gerçeklik kavramı, yorumsal yaşantılarına göre değişmektedir. Gerçekliğin hem zihnin içinde hem de dışında olduğu düşüncesi gibi basit farklılıklardaki ortak benzerlik ise insan bilişinin kutu gibi görülmesinden kaynaklanmaktadır. Yapılandırmacılıkta öğrenme, mevcut durumlardaki etkinliklerden oluşan ve yaşam boyu ilerleyen bir süreçtir. Yapılandırmacı öğrenme, anlamlıdır ve gerçek bir bağlamdan türemektedir. Bunun yanında dışarıdan yönetilmemekte, dışarıda hazır ve erişilebilen bilgi olmaktan öte çevre koşullarından bağımsız gerçekleşen anlam, anlam bakış açısı kazanma ya da yeniden yapılandırma süreci olarak algılanmaktadır.
Yapılandırmacı öğrenmenin oluşması için gerekli üç önemli koşul: Anlamın çevreyle etkileşim içinde gerçekleşmesi, Bilişsel çelişki ya da kargaşa öğrenmenin uyarıcısı olması ve öğrenilecek şeyin doğasına ve düzenlenmesine karar vermesi, Bilginin, sosyal etkileşimden ve bireysel anlamların yaşayabilirliğini değerlendirmekten doğmasıdır.
Yapılandırmacılık, bir öğretim kuramı değil, daha çok bir felsefedir, dünyayı görme Bu bağlamda yapılandırmacılığın, kuramlar bütününü kapsadığı ve genel olarak ileri sürülmektedir. Yapılandırmacı kuramlar; öğrenenlerin etkin oldukları, algılama şeklidir; bilgi ve öğrenmenin doğasıyla ilgili bir yaklaşımdır kuramların her birinin, anlamı oluşturmada öğrenenlerin etkinliklerini merkeze aldığı ileri sürülmektedir.
Bilişsel Yapılandırmacılık: J. Piaget Piaget, bilginin doğasıyla ilgili üç terim kullanmaktadır. Bunlar şema, kavram ve yapıdır. Şema, fiziksel ya da zihinsel olabilmekte ve bir çocuk tarafından amaca ulaşmak ya da bir problemi çözmek için tekrar tekrar kullanılan süreçleri ya da hareketleri ifade etmektedir. Gelişimde şemaların rolünü çalışmanın yanında; zaman, uzay, nedensellik, sayı, korunum ve sınıflama gibi değişik kavramlara da odaklanan Piaget, hedef yönelimli süreçler içermeyen kavramların olabildiğince anlamayı sağladığını ve bu yönüyle semalardan ayrıldığını ileri sürmektedir. Piaget, kavramların ortaya çıkışının zamanla olacağını ve yavaş yavaş gelişeceğini savunmaktadır.
Piaget'ye göre, zihin her uyarana anlam veren ve bu anlamları bilişte dengeleyen dinamik bir yapıdır. Piaget'ye göre basit çıkarım, nesneden yansıtıcı çıkarım ise, nesne üzerinde gerçekleştirilen eylemden yapılmaktadır.
Piaget'nin kuramının eğitsel çıkarımları ise şunlardır: Eğitim programlarını düzenlerken her bir gelişim seviyesindeki düşünmenin kendine özgü nitelikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Çocukların bilişsel gelişim düzeyi dikkate alınmalı, onların gelişimsel olarak yapamayacağı beklentiler oluşturulmamalıdır. Zihinsel yapıların yaratılması için öğrenenlerin öncelikle amaca ulaşmada tekrar yapmaları ve hareket şemalarını içselleştirmeleri gereklidir. Öğrenenlerin hedeflere ulaşmalarını sağlayan eylemlerini sürekli uygulamaları için olanaklar yaratılmalıdır.
Öğrenenlere sonraki fikirlerinin öncüsü olabilecek rehber fikirler, onların var olan yanlış anlamlarıyla çelişen deneyimler ve kavrayıp uygulayabilecekleri alternatif yaşantılar sunularak düşüncelerinde gelişim sağlanmalıdır. Öğrenenlerin yeni şema geliştirmeleri yanında var olan şemalarını geliştirmeleri için özümleme ve düzenleme arasında denge kurulmalıdır. Çocukların doğuştan getirdiği bilimsel özelliği yansıtmalarına yardımcı olunmalı, bunun için doğal merakın açığa çıkışı teşvik edilmelidir.
Yanlışlara ve nedenlerine karşı duyarlı olunmalı, yanlışı vurgulamak yerine fikrin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Yeni bilişsel yapıların eskilerinin üzerine kurulduğu düşünülerek öğrenme süreçlerinde öğrenenlerin önbilgileri dikkate alınmalıdır.
Sosyo-Kültürel Yapilandırmacılık: L. S. Vygotsky Vygotsky bilişsel yapının iki türünü kavramlar" ve "fonksiyonlar" olarak belirlemektedir. Vygotsky, "kategoriler" olarak bilinen kavram türlerini çalışmıştır. Vygotsky için kavram, etiketlenmiş nesneler sınıfıdır. Vygotsky'e göre çocuk bir kavrama ait tam anlamayı; o kavrama ait belirleyici ölçütlerin hepsini bildiğini, kavram için sözcüğün keyfi ve herkesçe kabul edilmiş olduğunu göstererek sergilemektedir. Kavramların yanında Vygotsky, beş temel bilişsel fonksiyonun nasıl geliştiğiyle ilgilenmiştir. Bu fonksiyonlar."dil düşünme". "algılama", ilgi" ve "hafıza'dır.
Vygotsky'e göre, insanlar problemleri çözerken yeni stratejileri keşfetmek için dil becerilerini kullanmakta ve başka insanların fikirlerini edinmektedirler. Vygotshye göre biliş, sosyal bir yapıdır.
Ona göre bilişsel gelişim üç aşamalıdır: İçselleştirme (The Concept of Internalization) ortamdaki bilginin emilmesi ya da kazanılmasını açıklayan bir tür gelişimsel mekanizmadır. Yakınsal Gelişim Alanı (The Zone of Proximal Development);, bir çocuğun kendi başına ulaşabileceği performans düzeyi ile bir uzmanın rehberliğinde ulaşabileceği performans düzeyi arasındaki aralıktır. Destekleyici (Scaffolding) bilişsel gelişimi harekete geçirmenin etkili yollarından biri olarak bir öğretmen ya da aile tarafından genellikle ortam aracılığıyla bireye sağlanan yardım ve desteği açıklamaktadır.
YAPILANDIRMACIILIĞIN EĞİTİMDEKİ İLKELERİ Program, öğrenenlerin okulda ve okul dışında yararlı bulacağı bilgi, beceri ve değerlere göre tasarlanmalıdır. Kavramlar anlama ve becerilerin uygulanmasıyla öne çıkarılmalıdır. Sınırlı konu, hem derinliğine hem de genişliğine incelenmelidir. İçerik, temel fikirler etrafında organize edilmelidir. Öğretmen, bilgiyi sunmak yerine öğrenme çabalarını desteklemelidir. Öğrenenler, veriyi kopya etmekten çok anlamlarını etkin yapılandırmalıdır. Önbilgiler, öğretim için başlangıç noktası olarak kabul edilmelidir.
Etkinlikler hatırlamaya değil problem çözmeye yönelik olmalıdır. Üst düzey düşünme becerileri program içine yedirilmeli ve işbirlikli bir öğrenme ortamı yaratılmalıdır. Bilgi pasif değil, etkin yapılandırılmalıdır.