Glutarik Asidüri Tip 1: İki vakanın takdimi



Benzer belgeler
Dr. Can CELİLOĞLU Adana Numune E.A.H. Çocuk Sağ.ve Hast. Kliniği

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

DİABETİK KETOASİDOZU TAKLİT EDEN PROPİYONİK ASİDEMİ

YENİDOĞANDA KALITSAL METABOLİK HASTALIK TARAMASI (TANDEM MASS SPEKTROMETRE İLE)

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Konjenital adrenal hiperplazi. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ

D-Bifonksiyonel Protein Eksikliði: Olgu Sunumu

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ

DOĞUMSAL METABOLİK HASTALIKLARIN TANISINDA İDRARDA ORGANİK ASİT ANALİZİ

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/ /01/2019) 14/11/2018 Çarşamba

ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : İkbal Süheyla ALTAY

KETOJENİK DİYET OLGU SUNUMU. Yrd.Doç.Dr. Birsen DEMİREL British University of Nicosia Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD

FEBRİL KONVÜLSİYON: Tedavi Edilmeli? / Edilmemeli? Prof. Dr. Hasan Tekgül E.Ü.T.F. Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

ACİL SERVİSTE NÖBET YÖNETİMİ UZ DR SEMRA ASLAY YDÜ HASTANESİ ACİL SERVİS MART 2014

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Burcu Bursal Duramaz*, Esra Şevketoğlu, Serdar Kıhtır, Mey Talip. Petmezci, Osman Yeşilbaş, Nevin Hatipoğlu. *Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime?

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır:

BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

Topaloğlu R, ÖzaltınF, Gülhan B, Bodur İ, İnözü M, Beşbaş N

Konjenital adrenal hiperplazi

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

İşeme Eğitimi Olmayan Çocukta İdrar Yolu Enfeksiyonu ve VUR

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK

KONJENİTAL TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANILI ÜÇ OLGU

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

Serebral Palsi; Tanı Her Zaman Göründüğü Gibi Değildir Cerebral Palsy; Diagnosis is Not Always What it Looks Like

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)

Başarısız Bel Cerrahisi Sendromunda Nörofizyolojik Değerlendirme

ENGELLI ATAMASI EKPSS SONUÇLARI H29

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü

Amino Asit Metabolizması Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD

Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Kan ve Ürünlerinin Transfüzyonu. Uz.Dr. Müge Gökçe Prof.Dr. Mualla Çetin

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 3 Şubat 2017 Cuma

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

Mehmet Sait Doğan, Selim Doğanay, Gonca Koç, Süreyya Burcu Görkem, Abdulhakim Coşkun

T.C. DÜ Tıp Fakültesi / Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nörolojisi

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

FEBRİL NÖBETLER. Doç Dr. Sema Saltık

VİTAMİN B12 EKSİKLİĞİNDE KLİNİK BULGULAR. Prof Dr Adalet Meral Güneş Uludağ Üniversitesi Tıp Fak. Çocuk Hematoloji Bilimdalı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

KONVÜLSİYON (NÖBET) GEÇİREN ÇOCUK. Dr.Ayşe SERDAROĞLU Gazi ÜTF Çocuk Nöroloji

HEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM

MULTİVİTAMİN PREPARATI KULLANIMINA İKİNCİL GELİŞEN D VİTAMİNİ İNTOKSİKASYONU: 3 OLGU SUNUMU

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

ENGELLİ ÇOCUKLARIN İZLEMİ

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı

Olgularla Antibiyotikler ve Yan Etki Yönetimi Şanlıurfa Toplantısı 20 Kasım 2015

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI

Jarcho Levin Sendromlu Hastalarda Santral Sinir Sistemi veya Nöral Tüp Defekti Birlikteliği; Tek Merkez Tecrübesi

Parsiyel Sitokrom C Oksidaz Eksikliği ile İlişkili Leıgh Sendromu: Olgu Sunumu

HOŞGELDİNİZ. Dr. Dilek İnce Günal Nöroloji AD Öğretim Üyesi

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

Nutrisyonel Vitamin B12 Eksikliği Vakalarında Oral B12 Tedavisi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

v2

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

ÇOCUK NEFROLOJİ BİLİM DALI

Tiroid dışı hastalıklarda düşük T3, yüksek rt3, normal T4 ve normal TSH izlenir.

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Afrika Seyahati Sonrası İmporte Bir Sıtma Olgusu. A Case Imported Malaria After a Travel to Africa

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

IL28B genotip tayini kronik hepatit B hastalarında oral antiviral tedavi cevabını öngörmede kullanılabilir mi?

Prolidaz; Önemi ve güncel yaklaşımlar

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

AMİNO ASİT, KANTİTATİF (PLAZMA, İDRAR)

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Çocuklarda beslenme durumunun değerlendirilmesi. Dr. Ceyda TUNA KIRSAÇLIOĞLU

AROMATĠK AMĠNO ASĠT DEKARBOKSĠLAZ AKTĠVĠTESĠNDE ARTIM TETĠKLEME NĠTELĠĞĠ SERGĠLEYEN PĠRANOZĠN TÜREVLERĠNĠ HAĠZ BĠR KOMPOZĠSYON VE

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

IV. FAKTÖR VII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

Dyke-Davidoff-Masson Sendromu: Olgu Sunumu Dyke-Davidoff-Masson Syndrome: Case Report Nöroloji

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Transkript:

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2007; 50: 31-35 Vaka Takdimi Glutarik Asidüri Tip 1: İki vakanın takdimi Şefika Elmas 1, Ülkühan Kaya 1, Kürşad Aydın 2, V. Meltem Energin 2 Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1 Pediatri Araştırma Görevlisi, 2 Pediatri Doçenti SUMMARY: Elmas Ş, Kaya Ü, Aydın K, Energin VM. (Department of Pediatrics, Selçuk University Faculty of Medicine, Konya, Turkey). Glutaric aciduria type 1: report of two cases. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2007; 50: 31-35. Glutaric aciduria type 1 is an autosomal recessive metabolic disease that is due to a deficiency of glutaryl-co-a dehydrogenase in the metabolism of lysine, hydroxylysine and tryptophane. It usually appears as the loss of gained motor skills, a previously well child suffering spastic cerebral palsy, choreoathetosis, dystonia and mental retardation following a febrile illness associated with acute mental deterioration in the first three years of life. Less commonly, it may clinically appear as a progressive course of mental deterioration or isolated macrocephaly. Here, we report a 23-month-old boy who could not speak or walk and an eight-month-old girl with seizures and loss of previously gained motor skills. The two cases, having frontotemporal atrophy and basal ganglia degeneration on cerebral magnetic resonance imagings, and increased glutaryl-carnitine, glutaric and 3-hydroxy glutaric acid levels in tandem-mass spectrometer and urine organic acid quantification by gas chromatography, were diagnosed as glutaric aciduria type 1. We report these two cases to emphasize that it is a rare disease and must be considered in the differential diagnosis of cerebral palsy. Key words: glutaric aciduria type 1, frontotemporal atrophy, differential diagnosis, cerebral palsy. ÖZET: Glutarik asidüri tip 1; lizin, hidroksilizin ve triptofan metabolizmasında yer alan glutaril-koenzim-a-dehidrogenaz enzim aktivitesindeki eksikliğe bağlı olarak ortaya çıkan otozomal resesif geçişli seyrek görülen metabolik bir hastalıktır. Çoğunlukla hayatın ilk üç yılında ateşli bir enfeksiyona eşlik eden akut bilinç bozukluğu ve sonrasında kazanılmış motor becerilerin kaybı, daha önceden sağlıklı görünen çocukta spastik tipte serebral palsi, koreatetoz, distoni veya mental gerileme şeklinde kendini gösterir. Seyrek olarak yavaş ilerleyen motor fonksiyon bozukluğu veya izole makrosefali şeklinde de klinik gidiş gösterebilir. Bu yazıda, konuşamama ve yürüyememe şikayetiyle getirilen 23 aylık erkek ve ateşli enfeksiyon sonrası nöbet geçirme, kazanılmış beceri kaybı şikayetiyle getirilen sekiz aylık kız hasta sunulmaktadır. Beyin manyetik rezonans görüntülemelerinde belirgin frontotemporal atrofi ve bazal ganglion tutulumu, tandem-kütle spektrometre ve idrar organik asit analizlerinde glutaril karnitin, glutarik ve 3-hidroksi glutarik asit atılımında artış saptanarak glutarik asidüri tip 1 tanısı alan hastaların seyrek görülmesi ve serebral palsi ayırıcı tanısında düşünülmesi gerektiğini vurgulamak amacıyla yayınlanmıştır. Anahtar kelimeler: glutarik asidüri tip 1, frontotemporal atrofi, ayırıcı tanı, serebral palsi. Glutarik asidüri tip 1, glutaril-koenzim-adehidrogenaz enzim aktivitesinin eksikliğine bağlı ortaya çıkan, diskinetik serebral palsi ile çok kolay karıştırılabilmesi ve diğer organik asidürilerdeki gibi gürültülü metabolik asidoz tablosuyla ortaya çıkmaması nedeniyle sıklığı literatürde bildirilenden daha yüksek olarak düşünülen otozomal resesif geçişli nörometabolik bir hastalıktır 1,2. Makrosefali, gövdesel hipotoni, diskinezi, distoni ve

32 Elmas ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi Ocak - Mart 2007 hareket bozuklukları ile sonuçlanan akut bilinç bozukluğu atakları hastalığın karakteristik klinik başvuru şeklidir. Beyin manyetik rezonans görüntülemesinde (MRG) belirgin frontotemporal atrofi ve bazal ganglion tutulumu izlenirken talamus genellikle korunur 3. Biyokimyasal ve moleküler genetik çalışmalarla prenatal veya postnatal tanısı kolaylıkla konulabilirken hafif klinik gidiş gösterdiği durumlarda tanı atlanabilmektedir. Karnitin ve riboflavin desteği ile araya giren enfeksiyonlarda katabolizmayı azaltacak tedavi yaklaşımlarının nörolojik bozulmayı önlediği bilinirken, diyetsel lizin ve triptofan kısıtlamasının rolü henüz tam olarak netleştirilememiştir 4,5. Bu yazıda, pediatristler tarafından serebral palsi ve mental retardasyon tanısı ile izlenen ve daha sonra kliniğimizde glutarik asidüri tip 1 tanısı alan iki vaka seyrek görülmesi ve serebral palsi ayırıcı tanısındaki önemini vurgulamak amacıyla yayınlanmıştır. Vakaların Takdimi Vaka 1 Yirmi üç aylık erkek hasta kliniğimize yürüyememe ve konuşamama şikayetiyle getirildi. Hikayesinden 2-3 aylıkken annesini tanıdığı, 4-5 aylıkken başını tuttuğu, 7-8 aylıkken destekli, bir yaşında desteksiz oturabildiği öğrenildi. On iki aylıkken anne baba şeklinde konuşmaya başlayan hastanın 18. aydan sonra konuşma becerisini tamamen kaybettiği, altı aylıktan bu yana sık ateşli enfeksiyon geçirdiği ve bu şikayetlerle götürüldüğü pediatri hekimleri tarafından serebral palsi ve mental retardasyon tanısı ile izlendiği öğrenildi. Anne ve babası ikinci dereceden akraba olan hastanın dokuz aylık sağlıklı bir kız kardeşi vardı. Fizik muayenesinde; boyu 85 cm (10-25. persentil), ağırlığı 11250 gr (3-10. persentil) ve baş çevresi 50 cm (90-97. persentil) olarak ölçüldü. Belirgin gövdesel hipotoniye karşılık alt ekstremitelerde hakim tonus artışı vardı. Üst ekstremite derin tendon refleksleri normaktif iken altta artmış olarak alınıyordu. Bilateral Babinski refleksi ve Klonus müsbetliği mevcut, diğer sistem muayeneleri normaldi. Beyin MRG de belirgin frontotemporal atrofi, bilateral lentiform nükleus ve beyaz cevher tutulumu (Şekil 1) saptanan hastadan glutarik asidüri tip 1 düşünülerek tandem-kütle spektrometre ve idrar organik asit analizi istendi. Tandem-kütle Şekil 1. Vaka 1 e ait T 2 ağırlıklı beyin MRG sinde solda ve temporal lobda belirgin bilateral atrofi, bazal gangliyon ve beyaz cevher tutulumu görülmektedir. spektrometre incelemesinde serbest karnitin [3.07 µmol/l (N:7-80)] ve C16 (palmitoyil) karnitin [0.21 µmol/l (N:>0.5)] düzeyleri düşük, glutaril karnitin düzeyi [0.3 µmol/l (N:0-0.25)] artmış bulundu. İdrar organik asit incelemesinde ise glutarik asit [537 mmol/mol kreatinin (N: 0-5.3)] ve 3-OH glutarik asit [14.4 mmol/mol kreatinin (N:1-4.2)] atılımında belirgin artış saptandı. Klinik bulgular, MRG, tandem kütle spektrometre ve idrar organik asit analizi sonuçlarına göre glutarik asidüri tip 1 tanısı konularak izleme alınan hastaya karnitin, riboflavin ve multivitamin verildi. Daha sonra myoklonik nöbetleri gözlenen ve EEG bozukluğu saptanarak valproat başlanan hasta halen çocuk nöroloji polikliniğinde nöbetsiz olarak takip edilmektedir. Vaka 2 Sekiz aylık kız hasta kliniğimize tekrarlayan ateş ve nöbet geçirme şikayetiyle getirildi. Hikayesinden 20 gün önce ateş nedeniyle başvurdukları hekim tarafından boğaz enfeksiyonu tanısıyla antibiyotik başlandığı ve o dönemde birkaç gün süreyle gözlerini bir noktaya dikip dalma şeklinde 15-20 saniye süren tekrarlayan fokal nöbetlerinin olduğu öğrenildi. Nöbetlerin sonlanmasından sonra hastanın etrafa ilgisinin azaldığı, daha önce oturabilir ve ayaklarının üzerine basabilirken oturamaz ve basamaz hale geldiği öğrenildi. Anne ve babası ikinci derece akraba olan

Cilt 50 Sayı 1 Glutarik Asidüri Tip 1 33 hastanın beş yaşında epilepsi tanısıyla iki yıl takip ve tedavi edilmiş halen sağlıklı görünümde bir erkek kardeşi vardı. Fizik muayenesinde; boyu 68 cm (50-75. persentil), ağırlığı 6700 gr (3-10. pensentil) ve baş çevresi 45 cm (90. persentil) olarak ölçüldü. Sol gözünde içe şaşılık ve gövdesel hipotonisi bulunan hastanın alt ekstremitelerinde daha belirgin olmak üzere tonus artışı vardı. Derin tendon refleksleri her iki üst ve alt ekstremitelerde artmış olarak değerlendirildi. Bilateral Babinski refleksi pozitif, diğer sistem muayeneleri normaldi. Beyin MRG de belirgin frontotemporal atrofi, lentiform nükleus ve beyaz cevher tutulumu (Şekil 2) olan hastada glutarik asidüri tip 1 düşünülerek tandemkütle spektrometre ve idrar organik asit analizi istendi. Tandem-kütle spektrometre incelemesinde serbest karnitin ve aminoasit profilleri normal bulunurken glutaril karnitin [0.62 µmol/l (N: 0-0.25)] düzeyinde belirgin artış saptandı. İdrar organik asit incelemesinde ise glutarik asit [8236 mmol/mol kreatinin (N: 0-5.3)], 3-OH glutarik asit [201 mmol/ mol kreatinin (N:1-4.2)], glutakonik asit [77 mmol/mol kreatinin (N: 0)] ve 3-OH bütirik asit [162 mmol/mol kreatinin (N: 0-11.1)] atılımında artış saptandı. Klinik bulgular, MRG, tandem kütle spektrometre ve idrar organik asit analizi sonuçlarına göre glutarik asidüri tip 1 tanısı konularak izleme alınan hastaya karnitin, Şekil 2. Vaka 2 ye ait T 2 ağırlıklı beyin MRG sinde de benzer şekilde bilateral frontotemporal atrofi, bazal gangliyon ve beyaz cevher tutulumu görülmektedir. riboflavin ve multivitamin verildi. Nöbetleri fenobarbital ile kontrol altına alınan hasta halen pediatrik nöroloji kliniğinde izlenmektedir. Tartışma Glutarik asidüri tip 1, lizin, hidroksilizin ve triptofan metabolizmasındaki glutaril-koenzim- A-dehidrogenaz enzim aktivitesindeki eksikliğe bağlı olarak ortaya çıkan otozomal resesif geçişli nadir metabolik bir hastalık olup tahmin edilen prevalansı 1:30.000 dir 1,2. Enzimin geni 19. kromozomun kısa koluna lokalize olup 40 tan fazla mutasyon belirlenmiş, ancak genotip ve fenotip arasında bir ilişki saptanamamıştır 6-8. Mutasyonların belirlenmesiyle prenatal tanısı mümkün olabilen hastalıkta erken tanı ile nörolojik bozulma önlenebilmektedir 9-12. Hastalarda ilk bakışta dikkati çeken bulgular makrosefali, hipotoni ve huzursuzluk sayılabilir 9. Baş çevresi 90-97. persentil veya üzerinde ölçülen vakaların çoğunda makrosefali genellikle ya doğumda vardır veya yaşamın ilk günlerinde gelişir 13. Periferik spastisiteye karşın belirgin gövdesel hipotoni ve makrosefali birlikteliği sıklıkla mikrosefalinin eşlik ettiği serebral palsiden ayırıcı tanıda önemli bir özelliktir. Baş çevreleri hem 90. persentil üzerinde, hem de boy ve ağırlığa göre nispeten daha büyük olan hastalarımızın ikisinde de periferik spastisiteye karşılık gövdesel hipotoni varlığı dikkati çekmekteydi. Diğer organik asidürilerde rastlanan sistemik asidoz, ketoz, hipoglisemi ve transaminaz artışı ile giden metabolik kriz şeklinde başlangıç glutarik asidüri tip 1 de oldukça seyrektir 14. Akut atakla başlayan şeklinde geçirilen ateşli enfeksiyonlar, gastroenteritler, hatta rutin aşılamalar bile önceden sağlıklı görülen bebekte ensefalit benzeri, Reye sendromunu anımsatan akut bilinç bozukluğu tablosunu ortaya çıkarmaktadır. Birkaç günde düzelen ensefalopati tablosunun ardından kazanılmış motor becerilerin kaybedildiği ve değişik düzeylerde diskinezi, koreatetoz ve distoni geliştiği fark edilmektedir 3. Vaka 2 de akut enfeksiyona eşlik eden birkaç günlük bilinç bozukluğu sonrası baş tutma ve oturma becerisinin kaybıyla sonuçlanan tipik başlangıç söz konusu idi. Hastalığın daha seyrek rastlanan sinsi başlangıçlı şeklinde ensefalopatik tablo olmadan hafif derecede ataksi, atetoz ve/ veya distoni zaman içinde gelişmektedir 3,15.

34 Elmas ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi Ocak - Mart 2007 Vaka 1 de doğumdan itibaren gecikmiş olan gelişim basamaklarına ateşli ataklar sonrası distoni ve konuşma becerisi kaybı eklenmişti. Glutarik asidüri tip 1 de en karakteristik beyin görüntüleme bulgusu silvian fissürlerin genişlemesine bağlı frontotemporal atrofidir 1. Bir diğer radyolojik bulgu olan bazal gangliyon tutulumu özellikle de korpus striatumun tutulumu klinikle daha fazla ilişkili olup beyaz cevher tutulumu da eşlik edebilmektedir. Patogenezinde karnitin azalması, eksitotoksik mekanizma, akut ensefalopatik kriz esnasında gelişen hipertermi ile ortaya çıkan artmış enerji ihtiyacı ve sitokin salınımıyla giden enfeksiyonlar rol oynamaktadır 16. Fizik bulgulara yansıması koreatetoz, distoni, yutma güçlüğü ve konuşma bozukluğu şeklinde olmaktadır. Hastalarımızın beyin MRG de belirgin frontotemporal atrofi, bilateral lentiform nükleus ve beyaz cevher tutulumu klinikle birlikte değerlendirildiğinde glutarik asidüri tip 1 tanısını kolaylıkla akla getirmektedir. Klinik ve radyolojik bulguları glutarik asidüri tip 1 düşündüren bir hastada idrar ve plazmada artmış glutarik asit saptanması, bozulmuş yağ asidi oksidasyon ürünlerinin yokluğu tanı koydurucudur 14. Ancak idrar glutarik asit atılımı çok düşük miktarlarda veya aralıklı olan hastaların tanısında lökosit ve fibroblastlarda glutaril-koenzim-a- dehidrogenaz enzim aktivitesinin ölçümü gerekir 17. Klinik bulgularının değişkenliği ile rezidüel enzimatik aktivite oranı arasında ilişki yoktur 18. Hastalarımızın tandem-kütle spektrometre ve idrar organik asit analizinde artmış glutarik asit düzeyi saptanması tanımızı biyokimyasal olarak kesinleştirmemizde yeterli oldu. Literatürde yayınlanan vakaların sadece az bir kısmında nöbet bozuklukları geliştiği ve ensefalopatik kriz sırasında çekilen elektroensefalografide (EEG) özgül olmayan yavaşlama şeklinde değişiklikler görüldüğü bildirilmektedir 14. Yalnızoğlu ve arkadaşlarına 19 ait bir çalışmada yedi vakadan üçünde saptanan EEG bozukluğunun altta yatan serebral disfonksiyona bağlı olduğu ve spesifik bir bulgu olmadığı düşünülmüştür. Buna rağmen hastaların başlangıç EEG lerinin olması zaman içinde gelişebilecek anormal EEG bulgularını kıyaslamak açısından faydalı olacaktır. Aynı çalışmada dört vakada görsel uyarılmış potansiyel ve beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyelleri çalışılmış ve üçünde normal olarak değerlendirilmiştir 19. Bizim vakalarımızdan vaka 1 de myoklonik nöbetler ve epileptik EEG bozukluğu saptanırken, vaka 2 de ateş ve ensefalopatik atak döneminde sık, ancak kısa süreli fokal nöbetler ve epileptik EEG bozukluğu izlenmesi üzerine başlanan antiepileptik ilaç tedavisine iyi yanıt alındı. Bu bulgular glutarik asidüri tip 1 de epileptik nöbetlerin seyrek olmadığını düşündürmektedir. Glutarik asidüri tip 1 hastaları, süt çocukluğu dönemi sonrası ya hiç ilerlemeyen ya da yavaş ilerleyen spastisiteyle birlikte ekstrapiramidal bulguların baskın izlendiği ve mental bozulmanın eşlik ettiği kronik döneme girerler 14. Hastalığın tanısı konulduktan sonra akut ensefalopati ve bazal gangliyon dejenerasyonunun gelişme riski (eğer henüz gelişmediyse) belirgin oranda azalmaktadır 9-12. Bu konudaki görüşler vakakontrol veya prospektif çalışmalara dayanmasa da çoğu uzman tarafından kabul edilmektedir. Klinik seyrin durdurulmasında tanı anına kadar boşalmaya devam eden karnitin depolarının doldurulması, belki de tek en etkili faktördür. Enfeksiyonlar sırasında antienflamatuar tedavi ile uzamış hipertermi ve katabolizmanın engellenmesi, hidrasyonun ve kalorik desteğin yeterince verilmesi de seyri durdurmada önemli rol oynar. Diyetteki protein içeriğinin azaltılmasının etkinliğine dair somut bir harita henüz ulaşılamadığı gibi amino asit dengesizliği riskini de beraberinde getirmektedir 4. Eski yayınların aksine glutaril-koenzim A dehidrogenaz enziminin kofaktörü olan riboflavinin yararlı olduğu kanıtlanamamıştır 5. Bununla birlikte hastalarımıza karnitin ile birlikte riboflavin ve multivitamin desteği verildi. Atak geçirmeden tanı konulup tedavi başlanan hastalarda prognozun çok iyi gidişli olması nedeniyle vaka 1 in dokuz aylık kardeşi de yakından izlenmektedir. Sonuç olarak, hastalığın sinsi gidişi ve özellikle diskinetik serebral palsi ile çok kolay karıştırılabilmesi nedeniyle çocuk hekimlerinin dikkatli olması gerekmektedir. Hatta daha önceden diskinetik serebral palsi tanısı almış vakaların glutarik asidüri tip 1 açısından yeniden değerlendirilmeleri hem bu çocukların hem de diğer kardeşlerin erken tanısı ve tedavisi açısından faydalı olacaktır.

Cilt 50 Sayı 1 Glutarik Asidüri Tip 1 35 KAYNAKLAR 1. Twomey, Eileen EL, Naughten, ER, Donoghue VB, Ryan S. Neuroimaging findings in glutaric aciduria type 1. Pediatr Radiol 2003; 33: 823-830. 2. Kyllerman M, Steen G. Glutaric aciduria: a common metabolic disorder? Arch Fr Pediatr 1980; 37: 279. 3. Amir N, Elpeleg ON, Shalev RS, Christensen E. Glutaric aciduria type 1: enzymatic and neuroradiologic investigations in two kindreds. J Pediatr 1989; 114: 983-989. 4. Niiyama S, Koelker S, Degen I, Hoffmann GF, Happle R, Hoffmann R. Acrodermatitis acidemica secondary to malnutrition in glutaric aciduria type 1. Eur J Dermatol 2001; 11: 244-246. 5. Brandt NJ, Gregersen N, Christensen E, Gron IH, Rasmussen K. Treatment of glutaryl-coa dehydrogenase deficiency (glutaric aciduria). Experience with diet, riboflavin, and GABA analogue. J Pediatr 1979; 94: 669-673. 6. Biery BJ, Stein DE, Morton H, Goodman SI. Gene structure and mutations of glutarylcoenzyme A dehydrogenase: impaired association of enzyme subunits due to an A421V substitution causes glutaric aciduria type 1 in the Amish. Am J Hum Genet 1996; 59: 1006-1012. 7. Anikster Y, Shaag A, Joseph A, et al. Glutaric aciduria type 1 in the Arap and Jewish communities in Israel. Am J Hum Genet 1996; 59: 1012-1018. 8. Busquets C, Merinero B, Christensen E, et al. Glutaryl- CoA dehydrogenase (GCDH) deficiency in Spain: evidence of two groups of patients, genetically and biochemically distinct. Pediatr Res 2000; 48: 315-22. 9. Baric I, Zschocke J, Christensen E, et al. Diagnosis and management of glutaric aciduria type 1. J Inherit Metab Dis 1998; 21: 326-340. 10. Hoffmann GF, Zschocke J. Glutaric aciduria type 1 from clinical, biochemical and molecular diversity to successful therapy. J Inherit Metab Dis 1999; 22: 381-391. 11. Hoffmann GF, Athanassopoulos S, Burlina AB, et al. Clinical course, early diagnosis, treatment, and prevention of disease in glutaryl-coa dehydrogenase deficiency. Neuropediatrics 1996; 27: 115-123. 12. Monavari AA, Naughten ER. Prevention of cerebral palsy in glutaric aciduria type 1 by dietary management. Arch Dis Child 2000; 82: 67-70. 13. Forstner R, Hoffmann GF, Gassner I, et al. Glutaric aciduria type 1: ultrasonographic demonstrations of early signs. Pediatr Radiol 1999; 29: 138-143. 14. Superti-Furga A, Hoffmann GF. Glutaric aciduria type 1 (glutaryl-coa-dehydrogenase deficiency): advances and unanswered questions. Eur J Pediatr 1997; 156: 821-828. 15. Drigo P, Burlina AB, Battistella PA. Subdural hematoma and glutaric aciduria type 1. Brain Dev 1993; 15: 460-461. 16. Kolker S, Ahlemeyer B, Krieglstein J, Hoffmann GF. Maturation-dependent neurotoxicity of 3-hydroxyglutaric and glutaric acids in vitro: a new pathophysiologic approach to glutaryl-coa-dehydrogenase deficiency. Pediatr Res 2000; 47: 495-503. 17. Christensen E. A fibroblast glutaryl-coa dehydrogenase assay using detritiation of 3H-labelled glutaryl-coa: application in the genotyping of the glutaryl-coa dehydrogenase locus. Clin Chim Acta 1993; 220: 71-80. 18. Schwarz M, Christensen E, Superti-Furga A, Brandt NJ. The human glutaryl-coa dehydrogenase gene: report of intronic sequences and of 13 novel mutations causing glutaric aciduria type 1. Hum Genet 1998; 102: 452-458. 19. Yalnızoğlu D, Sarı N, Turanlı G, Coşkun T, Topçu M. Neurophysiologic features in glutaric aciduria type 1. Turk J Pediatr 2005; 47: 153-158.