OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE HİKAYE ANLATMA TEKNİKLERİ ÖZLEM ASLAN BAĞCI
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE HİKAYENİN ÖNEMİ Hikâyeler, çocukların sınırlı hayat tecrübelerini zenginleştirir. Farklı insan tipleri üzerinde düşünmelerine imkân sağlar, geliştirmekte oldukları değer yargılarının daha açıklık kazanmasına yardımcı olur; böylece çocukların içinde yaşadıkları toplumsal ve kültürel ortama uymalarını büyük ölçüde kolaylaştırır. Okuma alışkanlığı ve zevkinin geliştirilmesinde, hikâyeler çocuklar için önem taşımaktadır.
Hikâye, anlaşılması son derece güç olan hayatın ve insanın içine adeta bir pencere açar. Günlük hayatta insanlar hayatı ve insanı dıştan görürler. Hikâyeciler bizlere eseri ile hayatın ve insanın ayrı bir yönünü gösterirler ve dış görünüşlerinin arkasındaki gerçekleri keşfederler. Çocuklar kitap okudukları zaman yüksek düzeyde yaratıcı bir eylemle uğraşmaktadırlar. Okudukları bu hikâyeden tecrübe, duygu, estetik ve hayal geliştirebilecek yetenekler alırlar. Çocukta yaratıcı düşünceyi geliştireceksek; kitap resimlerine başvurulmalıdır. Çocuk, resimle ilgili yorumlar yaptığı zaman bu, çocuğun yaratıcı, farklı düşünmesini ortaya çıkarır.
HİKAYE ANLATMA TEKNİKLERİ: Hikâye dinlemek çocuklar için eğlenceli ve en çok tercih edilen etkinliklerdendir. Evde genellikle kitaptan hikâye okuma etkinliği tercih edilirken, okul öncesi eğitim kurumlarında farklı birçok teknikle çocuklara hikâye anlatmak mümkündür. Farklı teknikler kullanmak etkinliğe ilgiyi arttırırken, dikkati de canlı tutar. Eğitimcinin daha etkili, amacına ulaşan bir çalışma ortaya çıkartabilmesi için hikâye anlatma tekniklerini çok iyi bilerek uygulaması gerekir.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR: Anlatılacak hikâye önceden belirlenmeli, düzenlemeler yapılacak ise bunlar önceden yapılmalıdır. yaş grubuna göre uzunluğu ayarlanmalıdır. Seçilen hikâye ve anlatım tekniği çocuklara sunulmadan önce mutlaka birkaç kez okunup, denenmelidir. Öğretmen tekniği kullanmaya istekli olmalı, kullanırken o da zevk almalıdır. Öncelikle başarılı olduğu, uygulaması ona daha kolay gelen teknikten başlaması onu rahatlatacaktır. Kullanılan tekniğe ait materyaller kontrol edilerek, onarım işleri varsa önceden yapılmalıdır. Çocuklara farklı bir araç kullanarak hikâye anlatılacağı söylenmeli, onlar da çalışmaya istekli hâle getirilmelidir. Hikâye anlatılacak yer, tekniğin özellikleri ve çocuk sayısına göre düzenlenmelidir.
Hikâyeyi anlatırken kullanılan farklı bir araç varsa ve bu araç sınıf ortamına ilk kez getiriliyorsa, hikâyeye başlamadan önce mutlaka çocuklara tanıtılmalıdır. Hikâye anlatılırken ses tonuna dikkat edilmelidir. Öğretmen hikâyeyi anlatırken çocuklara soru sorup dikkatlerini dağıtmamalıdır. Öğretmen hikâyeyi anlatırken çocukları da gözü ile takip ederek ilgilerini ve dikkatlerini kontrol etmelidir. Eğer hikâye sıkıcı ve uzun geldiyse, uygun şekilde toparlanıp bitirilmelidir. Bu genel kurallarla birlikte öğretmen tekniklere ait özel kurallara da dikkat ederse çalışmalardaki amaçlarına daha kolay ulaşır.
TELEVİZYON VE FİLM ŞERİDİ: Çok eski tekniklerden biri olan televizyon ve film şeridi kullanma tekniği bir film makinesi olmasını gerektirir. Bu tarz bir makinenin olmaması nedeniyle artık okullarda kullanılmayan bir tekniktir. Bunun yerini önce televizyon sonra da video ve bilgisayar almıştır. Televizyon şeridi tekniğinde öğretmenin artık materyallerden yapabileceği ya da yaptırabileceği bir televizyon kutusu ve hikâyenin resimlendiği kumaştan hazırlanmış bir televizyon şeridi kullanılır. Televizyon kutusunun en önemli özelliği hikâyedeki her bir sahnenin gözükeceği ön kısımdaki ekran boşluğu ve hikâyenin resimlendiği kumaş şeridin bir taraftan boşaltılırken bir taraftan da sarılabileceği el ile çalışan düzeneğinin iyi bir şekilde hazırlanmasıdır.
Ekran boşluğu birkaç santim geçecek ende, tüm sahnelerin geçebileceği boyda, genellikle çok uzun bir dikdörtgen olarak adlandırılabilecek patiska veya Amerikan kumaş üzerine çalışılır. Çalışma önceden denenerek çocukların görüş açısında hikâye anlatılır. Çocuklar için kullanılacak filmlerin onların yaş ve gelişim düzeylerine uygunluğu, konusu, süresi mutlaka aile veya öğretmen tarafından önceden kontrol edilmelidir. Film birlikte izlenmeli, nasıl bir ortamda izleneceği hususunda çocuklara önceden bilgilendirme yapılmalıdır. Güncel çocuk filmlerinin yanı sıra sınıfta belgeseller de kullanılabilir.
PAZEN TAHTA KARTI: Pazen tahtada hikâye anlatmak üzere hikâye kartları ya da her biri çevrelerinden oyularak kesilmiş hikâye figürleri kullanılır. Sulu boya, kuru boya kullanılarak resimler yapılabileceği gibi hazır boyalı çizimlerden de yararlanılabilir. Resim ve figürlerin üstü verniklenerek, ışığı yansıtan, parlak hâle getirilmemelidir. Pazen tahtaya figürlerin yapıştırılması ve figürlerin düşmemesi için arkalarına küçük küçük kesilmiş zımpara kağıdı ya da büyük bir parça pazen kumaş veya Amerikan fermuarının tırtıklı yüzü dışa gelecek şekilde yapıştırılır. Hikâye konusu bir kâğıda yazılarak bir zarfa yerleştirilir ve zarfın üzerine hikâyenin adı, yaş grubu yazılır. Öğretmen bütün çocukların tahtayı görebilecekleri bir yere geçmelerini sağlar.
Çocuklar yerleştikten sonra öğretmen pazen tahtayı kapatmayacak şekilde en rahat kullanabileceği yere geçer. Hikâye kartları veya figürleri metindeki sırasına göre tahtaya sıra ile yerleştirmeye başlar. Hikâye sahnelerinin her biri bittiğinde toplanıp, tekrar yenisi anlatılırken yerleştirilir. Kullanılmayacak figürler tahta cebinde kalır, bazı figürler ise birçok sahnede tekrar tekrar kullanılabilir. Bunların toplanıp yerleştirilmesinde öğretmenin hızlı ve becerikli olması daha önce yapacağı denemelerle ilişkilidir. Bu yüzden hikâye anlatılmadan önce öğretmen mutlaka deneme yapılmalıdır. Bu deneme öğretmenin hikâye metnine hâkim olmasını da sağlayacaktır. Hikâye bittikten sonra yine figürler zarfı ile birlikte sınıfta çocukların kullanımına sunulmalıdır.
HİKAYE KARTI: Kartların arkası numaralandırılmayacağı gibi hikâye metni kart arkasına hiçbir şekilde yazılmaz. Hikâye metni bir kâğıda yazılarak öğretmenin yanında hikâyeyi anlatırken bulundurulur. Anlatım akıcılığını bozmamak ve çocuklarla göz kontağını kesmemek için metnin arkada yazılmamış olması çok önemlidir. Resimlenen, kalınlaştırılan, kenarları bantlanan ve hikâye metni ayrı bir kâğıda yazılan çalışma bir zarf veya şeffaf dosyaya koyularak saklanır. Dosya veya zarf üzerine hikâyenin adı, yazarı, yaş grubu ve teması yazılarak arşivlenir. Bu öğretmene kullanım kolaylığı sağlayacaktır. Bazen de öğretmen birkaç hikâyenin birbiriyle uyum sağlayacak kartlarını seçerek birleştirip yeni bir hikâye oluşturabilir.
Öğretmen hikâyeyi çocuklara sunmadan önce kartları ilk kart alta gelecek şekilde sıra ile yerleştirir, sonra ters bir şekilde kucağına koyar ve hikâyeyi anlatmaya başlar. Hikâyenin adını söyler, kucağındaki ilk karttan başlayarak tüm çocukların onu görmesine ve dinlemesine fırsat verecek şekilde göğüs hizasında tuttuğu hikâye kartını karşısında yarım ay şeklinde oturmuş çocuklara vücudunu yavaşça döndürerek ve konuşarak sunar. Anlatımı biten kart, kucağındaki kart tomarının en altına koyarak sırayla tüm kartların gösterimi sağlanır. Öğretmen, anlatım sırasında çocukları gözüyle takip etmeyi unutmamalı, onların ilgilerini canlı tutmalıdır.
DÜZ ANLATIM: Bu teknikte öğretmen hiçbir görsel araç kullanmadan, hikâyedeki olaya uygun jest ve mimiklerini kullanarak hikâyeyi anlatır. Bu teknikte destekleyici bir araç olmadığı için anlatım şekli çok büyük önem kazanır. Çocukları, kendini görebileceği şekilde oturtan öğretmen; bu teknikte ayakta durabileceği, yürüyebileceği gibi oturabilir de. Hikâyeyi anlatmaya geçtiğinde ses tonu canlı, sözcüklerin telaffuzu doğru olmalıdır. Olay kahramanının özelliklerine göre gerekli ses değişiklikleri yapılmalı, olaydaki hareketi, canlılığı çocuklar hissetmelidir. Ancak ses tonunda ve hareketlerde gereksiz abartılardan kaçınılmalıdır. Aksi hâlde çocuklar ne anlatıldığına değil nasıl anlatıldığına dikkat edeceklerinden temanın anlaşılması güçleşir.
KUKLALAR: Kukla oyunları çocukların en büyük eğlencesi ve kukla tiyatrosu onun tabii tiyatrosudur. Kuklanın tarihi hemen hemen beşeriyet kadar eskidir. Çocuk eline geçen bir ağaç parçasını insan farz ederek onu hareket ettirip oynattığı zamandan itibaren kukla doğmuştur. Çocukların böyle bebeklerle oynaması ve onu konuşturması en iptidai insanlardan beri devam gelmektedir. Eski Türk geleneklerinde yer alan kukla, belli bir amaca yönelik anlatım için çeşitli tiplerin, şekillerin ve cisimlerin oyunlaştırılması sanatıdır. Tahta, alçı, mukavva veya bezden yapılmış elle, iple veya sopayla oynatılan bu küçük bebeklere "kukla" bebeklerle yapılan gösteriye "kukla oyunu" ve oynatan kişiye de "kuklacı" denmektedir.
Çocuklar zaman zaman öğretmenlerine ve arkadaşlarına kukla gösterisi yapmaktan büyük zevk duyarlar. Öğretmen bu imkânı çocuklara tanımalı ve teşvik edici sözlerle çocukların kendine güven duymasını sağlamalıdır. Öğretmen kuklaları zaman, zaman değiştirerek çocukların ilgilerinin sürekliliğini sağlamalıdır Kukla köşesi çocukların öncelikle yaratıcılıklarını ortaya koymalarını sağlayan köşelerden biridir. Çocukların bu köşeye ilgilerini çekebilmek için değişik özellikte ve çok sayıda kukla bulundurmaya dikkat edilmelidir. Kuklalar; el kuklası, parmak kukla, çomak kukla ve ipli kukla gibi kullanılış şekillerine göre farklılıklar göstermektedir. Öğretmen, her özelliği temsil eden kukla figürlerinden yeterli sayıda bulundurmaya dikkat etmelidir. Öğretmen bu köşedeki kuklaları zaman, zaman değiştirerek çocukların ilgilerinin sürekliliğini sağlamalıdır.
KUKLA KULLANARAK HİKAYE ANLATIRKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR: Öncelikle hikayeye uygun kuklalar seçilmelidir. Seçilen kuklanın oynatılışı, var ise sahne düzenlemesi çok iyi bilinmelidir. Hikaye çocuklara sunulmadan önce mutlaka denenmeli, aksayan yönler giderilmelidir. Hikayeden çok fazla karakter olmamalıdır. Oynatıcıyı zorlayabilir. Çocuklar kullanılan kuklalar, sahne düzeni,oturma şekilleri konusunda bilgilendirilmelidir.
KUKLA TÜRLERİ: EL KUKLASI PARMAK KUKLASI ÇOMAK KUKLASI GÖLGE KUKLA İPLİ KUKLA ÇEŞİTLİ KOSTÜM VE AKSESUARLAR (MASKE VB.) KAŞIK KUKLASI YÜZÜK KUKLALAR ÇORAP KUKLALAR
SLAYT Bilgisayarların sınıflara girmesiyle birlikte artık okullarda tepegöz ve slayt makinesi bulmak güçleşmiştir. Hazır alınan veya öğretmenin hazırlayacağı slaytların kullanılabilmesi için okul öncesi eğitim kurumlarında slayt makinesi bulunması gerekir. Slayt makinesi mutlaka çocuklara tanıtılmalı ve hikâye anlatımına öyle geçilmelidir. Aydınger kâğıdına hazırlanan çizimler slayt kabı büyüklüğünde olacağı için çok dikkatli çizilmesi gerekir. Çünkü yapılacak çizimdeki en küçük hata slayt gösteriminde perde veya duvara yüzlerce kez büyümüş bir şekilde yansıyacaktır. Eğer iyi bir çizim yeteneği yok ise bu teknik denenmemelidir ya da maliyeti biraz yükselten şu yol izlenebilir: Hikâye resmi normal ölçüde çizilir ve boyanır, tüm hatalardan arındırılır sonra renkli fotokopi ile aydınger kâğıdına slayt kabı boyutunda küçültülür ve kesilerek slayt kabına yerleştirilir. Bu yöntemle öğretmen slayt hazırlarken normal ölçülerde çizilmiş resimleri de hikâye kartına dönüştürerek ikinci bir hikâye anlatma tekniği de elde etmiş olur.
Slayt izlenecek yere film perdesi yerleştirileceği için ya da o yok ise duvar kullanılacağı için makine ve çocukların yerleşme düzeni önceden ayarlanmalıdır. Yansıtılacak yüzeyin açısına dikkat edilmelidir. Hafif karanlık bir ortamda kullanılacak bu teknik, çocuklara mutlaka önceden açıklanmalıdır. Çocuklar odaya yerleştikten sonra oda karartılır ve hikâyenin akışına göre sıralanan slaytlar ara verilmeden sunulur. Her çocuğun görebileceği sürede slayt değiştirilir. Slayt ile hikâye anlatma tekniğinde de diğer tekniklerde olduğu gibi önceden hazırlık ve deneme yapma önemlidir. Öğretmenin hikâyeye hâkim olması işini kolaylaştıracaktır.