TMSF TARAFINDAN MERKEZ GRUBU MEDYA ŞİRKETLERİNİN SATIŞI HAKKINDA 1998/4 SAYILI REKABET KURULU TEBLİĞİ ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN REKABET KURUMU 2.



Benzer belgeler
FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

REKABET KURULU KARARI

ÖNGÖRÜLEBİLİR PİYASA PERSPEKTİFİNDEN DOĞALGAZ PİYASASINDA REKABET

REKABET KURULU KARARI. Dosya Sayısı : (Devralma) Karar Sayısı : 08-04/37-13 Karar Tarihi :

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

İÇİNDEKİLER. Sunuş Bölüm I: Küresel İletişim, Değişen Paradigmalar ve Reklamın Yeni Rolü Küreselleşme Sürecinin İletişime Yansımaları

Elektronik ticaret e-ticaret

Trakya Kalkınma Ajansı. İhracat Planı Hazırlanması Süreci

YAYIN YÜKSEK KURULU IPTV LİSANS VE YAYIN İZNİ TÜZÜĞÜ

TURİZM PAZARLAMASI REKLAM

ANKET ve BİLGİ FORMU

MOBİLSAD, Eylül 2010

Bölüm 4. İşletme Analizi, İşletmenin içinde bulunduğu mevcut durumu, sahip olduğu varlıkları ve yetenekleri belirleme sürecidir.

PAZARLAMA İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

ELEKTRİK PİYASASI LİSANS YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK TASLAĞI

DAĞITIM KAVRAMLARI ve STRATEJİLERİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

ELEKTRONİK TİCARET DR. AYŞEGÜL SAĞKAYA GÜNGÖR

Elektrik Perakende Sektörü. Perakende Pazarında İş Geliştirme Fırsatları. 30 Eylül 2015

Bağımsız İdari Otoriteler/ Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

Yaz Puantı ve Talep Yönetimi

2-12/2016 KKTC Rekabet Kurulu 62/2017 REKABET KURULU KARARI

REKABET KURULU KARARI. Dosya Sayısı : (Devralma) Karar Sayısı : 06-19/ Karar Tarihi :

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

SİRKÜLER MALİ TATİL VE SÜRELER

2002/2 SAYILI DİKEY ANLAŞMALARA İLİŞKİN GRUP MUAFİYETİ TEBLİĞİ

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

Doğruların buluştuğu adres...

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar

DUYURU. Bir yıllık elektrik tüketimi olmayan tesisler için mevcut aylık tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak yıllık bazda,

Merkezi Tv de Sistem Seçimi:

BAKANLAR MEDYA ANONİM ŞİRKETİ. Halka Arzdan Elde Edilen Fonların Kullanımına Dair II. Yönetim Kurulu Raporu

View of the Turkish market from the commercial broadcaster

ÜNİTE:1. Reklam Nedir? ÜNİTE:2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Reklam ÜNİTE:3. Reklamın İletişim Etkileri ÜNİTE:4. Reklamcılık Sektörü ve Kurumlar

Rekabet Kongresi Özel Sektörde Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma. Cüneyt Türktan

Pazarlama İletişimi-3

Pazarlama Taktikleri

Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Özet Tanıtım Dokümanı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

Etkinlik-Organizasyon Firmaları Sunumu. Powered by MyBilet

1 )Herhangi bir iletişim kanalı yardımıyla farklı ortamlarda bulunan kaynak ve alıcının gerçekleştirdiği iletişime ne ad verilir?

Rekabet Kurumu Rekabet Kanunu. Doç. Dr. A. Barış BARAZ

23- TÜKETİCİNİN VE TÜKETİCİ SAĞLIĞININ KORUNMASI

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

ÖZERDEN PLASTİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU RAPORU. Halka Arzdan Elde Edilen Fonların Kullanımı 21 Ağustos 2015

TUTUNDURMA PAZARLAMA İLETİŞİM MODELİ

SAY REKLAMCILIK YAPI DEKORASYON PROJE TAAHHÜT A.Ş HALKA ARZ FİYAT TESPİT RAPORUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUSLARARASI PAZARLAMADA DAĞITIM VE LOJİSTİK

Liberalleşmenin Türkiye Enerji. 22 Şubat 2012

İÇİNDEKİLER. Contents I. KISIM İŞLETMECİLİK İLE İLGİLİ TEMEL BİLGİLER

RD Verileri Kapsamında Reklam Yatırımlarının Dağılımı ( Yılları Arası) GSYİH İçindeki Reklam Yatırımları Payı

SİRKÜLER NO: POZ-2018 / 57 İST,

CLK BOĞAZİÇİ ELEKTRİK PERAKENDE SATIŞ A.Ş. (İNDİRİMLİ ELEKTRİK TAAHHÜTNAMESİ MESKEN)

Pazarlama Taktikleri Kut 470, 16 Mart Pazarlama Taktikleri. Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Özet Tanıtım Dokümanı

Alesta Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş.

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik

AR& GE BÜLTEN. Otomotivde Yeni Dönem! Otomotiv Sektöründeki Rekabet Koşulları Yenileniyor!

TEKNOLOJİ TRANSFERİ ANLAŞMALARINA İLİŞKİN GRUP MUAFİYETİ TEBLİĞİ NİN GENEL GEREKÇESİ 1

MOBİL PAZARLAMA. -Doğrudan pazarlama faaliyetlerinden biri olarak kabul edilmesine rağmen tele pazarlamadan farklıdır, çünkü:

Özet Tanıtım Dokümanı

İşletmelerin Büyüme Şekilleri

Temsilcisi: Dr. Kemal Tahir SU Turan Güneş Bulvarı 100/20 Yıldız Ankara D. İLGİLİ TARAF: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık

Kurumsal İçerik ve Bilgi Yönetimi Kapsamında Web 2.0 Teknolojileri: Enterprise 2.0

I. Bölüm REKLAM(CILIK) Advertising. Doç. Dr. Olgun Kitapcı

Senkron Güvenlik ve İletişim Sistemleri Anonim Şirketi FİYAT TESPİT RAPORUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME RAPORU

DOĞRUDAN PAZARLAMA SEKTÖR ARAŞTIRMASI ÖZET RAPOR

Elektrik sektöründe serbestleşme süreci üzerine gözlemler: Bir kısa dönem analizi

Tedarik Zinciri Yönetimi -Temel Kavramlar- Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

Ürün Fiyatlandırılması

: Prof.Dr. Nurettin KALDIRIMCI :Tuncay SONGÖR, M.Sıraç ASLAN, Mehmet Akif ERSİN, İsmail Hakkı KARAKELLE

GÜVENLİ İNTERNET HİZMETİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

REKABET KURULU KARARI. Dosya Sayısı : (Menfi Tespit) Karar Sayısı : 03-76/ Karar Tarihi :

PAZARLAMA DAĞITIM KANALI

İşletme Analizi. Ülgen&Mirze 2004

6563 sayılı Kanun. Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik

6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve Uygulaması

TEBLİĞ. ile ilgili olarak belirlenecek yöntem konusunda İdare ye başvurmaları mümkün bulunmaktadır.

Şirket Birleşmeleri ve Satın Almalar

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Ön Ödemeli Konut Satışlarında Sözleşmeden Dönme Hakkında Değişiklik

TURİZM PAZARLAMASI. Turizm Pazarlamasında Tutundurma SATIŞ TUTUNDURMA Şevki Ulama

E-Ticaretin özelliklerini ve araçlarını tanımlayabileceksiniz. E-Ticaretin yararlarını karşılaştırabileceksiniz.

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 3

2012/4 SAYILI DÖVİZ KAZANDIRICI HİZMET TİCARETİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA TEBLİĞİN UYGULAMA USUL VE ESASLARI GENELGESİ

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

2 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ Yayımlandı

ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE SUNUMUNA İLİŞKİN GETİRİLEN YENİ DÜZENLEMELER RGT: 04/08/2017. Mevzuat 14/08/2017. Av. Çağlar Kaçar,

tepav Haziran2012 N Yeni TTK ya Uyum Maliyeti Ne Kadar? DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ 2012 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU 1 I- OCAK HAZİRAN 2012 DÖNEMİ BÜTÇE UYGULAMA SONUÇLARI 6 1) BÜTÇE GİDERLERİ 6

- Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle yaptıkları yurt dışı işlemleri,

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

İÇİNDEKİLER Teknik veriler 2... Dergi profili 3... ½ milyon okuyucu 4... Erişim alanı : Ülke geneli

Transkript:

TMSF TARAFINDAN MERKEZ GRUBU MEDYA ŞİRKETLERİNİN SATIŞI HAKKINDA 1998/4 SAYILI REKABET KURULU TEBLİĞİ ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN REKABET KURUMU 2. DAİRE GÖRÜŞÜ Ankara, 10 Ağustos 2007

İÇİNDEKİLER 1. KONU... 1 2. MEDYA ÜRÜNLERİ VE PİYASALARININ GENEL ÖZELLİKLERİ... 3 3. GÖRSEL VE İŞİTSEL MEDYA... 8 3.1. TELEVİZYON YAYINCILIĞI HİZMETİ... 14 3.2. RADYO YAYINCILIĞI HİZMETİ... 69 3.3. PRODÜKSİYON VE REKLAM HİZMETLERİ... 70 4. GENEL OLARAK YAZILI MEDYA SEKTÖRÜ... 75 4.1. GAZETE YAYINCILIĞI PİYASASI... 83 4.2. DERGİ YAYINCILIĞI PİYASASI... 88 4.3. GAZETE VE DERGİ BASIMI PİYASASI... 92 4.4. GAZETE VE DERGİ DAĞITIMI PİYASASI... 96 5. SONUÇ... 98

TMSF TARAFINDAN MERKEZ GRUBU MEDYA ŞİRKETLERİNİN SATIŞI HAKKINDA 1998/4 SAYILI REKABET KURULU TEBLİĞİ ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN REKABET KURUMU 2. DAİRE GÖRÜŞÜ 1. KONU T.C. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından gönderilen ve Rekabet Kurumu kayıtlarına 21.06.2007 tarih ve 4255 sayı ile intikal eden yazıda özetle; TMSF nin 3.5.2007 tarih ve 196 sayılı kararına istinaden ve Fon alacağının tahsilini teminen, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu nun 134 ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu nun 15. maddesi hükümleri delaletiyle Merkez Grubu şirketlerinin tüm mal, hak ve varlıklarının 6183 sayılı AATUHK hükümleri uyarınca haczedilmesi kapsamında Merkez Grubu na dahil şirketlere ait mal, hak ve varlıkların satışına ilişkin olarak 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 1998/4 Sayılı Tebliğ uyarınca yapılan ön bildirim çerçevesinde Rekabet Kurumu Görüşünün TMSF ye gönderilmesi talep edilmektedir. Bilindiği gibi, 1998/5 sayılı Rekabet Kurulu Tebliği ile Değişik 1998/4 Sayılı Özelleştirme Yoluyla Devralmaların Hukuki Geçerlilik Kazanabilmeleri İçin Rekabet Kurumu na Yapılacak Ön bildirimlerde ve İzin Başvurularında Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ in 2. maddesinde bir teşebbüsün ortaklık paylarının ya da diğer hak ve araçların tümünün veya bir kısmının teşebbüsün üzerindeki kontrolü değiştirecek ya da karar organlarını etkileyecek şekilde yahut mal veya hizmet üretimine yönelik birimlerin özelleştirme yolu ile her türlü devri nin Tebliğ kapsamında olduğu belirtilmektedir. Aynı Tebliğin 7. maddesinin ikinci fıkrasında Özelleştirme yoluyla devirlerin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı dışında diğer kamu kurum veya kuruluşlarınca gerçekleştirilmesi halinde de bu Tebliğ hükümleri uygulanır. Bu takdirde, bu Tebliğde Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yerine getirilmesi öngörülen yükümlülükler, devri gerçekleştirecek kamu kurum veya kuruluşunca yerine getirilir. ifadeleri yer almaktadır. Bu çerçevede TMSF tarafından Kurumumuza gönderilen yazıda yer alan haczedilen şirketlerin mal, hak ve/veya varlıklarının satılacağı ifadelerinden, gerçekleştirilecek işlemlerin Tebliğ kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. 1998/4 sayılı Tebliğ in 3. maddesine göre Bu Tebliğ kapsamındaki özelleştirme yolu ile devralma işlemlerinde; özelleştirilecek teşebbüs ya da mal veya hizmet üretimine yönelik birimin ilgili ürün piyasasındaki pazar payının % 20 yi veya cirosunun 20 trilyon Türk 1

Lirasını aşması ya da bu eşikler aşılmasa bile özelleştirilecek teşebbüsün hukuki veya fiili imtiyazlara sahip olması halinde, ihale şartlarının kamuoyuna duyurulmasından önce, Rekabet Kurumuna ön bildirimde bulunularak, ilgili pazarda böyle bir özelleştirmenin ne gibi sonuçlar doğuracağı, özelleştirilecek teşebbüsün varsa sahip olduğu hukuki veya fiili imtiyazların özelleştirme sonrası durumunun ne olacağı hususlarının değerlendirileceği ve bu konularda ihale şartları belgesinin hazırlığına esas olacak Rekabet Kurulu Görüşünün alınması zorunludur. Bu bağlamda, Tebliğ kapsamında gerçekleştirilecek herhangi bir işlemin ön bildirime tabi olması pazar payı/ciro eşiğini aşması ya da özelleştirmeye tabi teşebbüsün hukuki/fiili imtiyaza sahip olmasına bağlıdır. TMSF tarafından gönderilen ve Kurum kayıtlarına 10.7.2007 tarih ve 4667 sayı ile intikal eden yazıdan, Merkez Grubu bünyesinde yer alan ve devre konu çeşitli teşebbüslerin, ciro ve pazar paylarının Tebliğ de yer alan eşikleri aştığı bu anlamda da işlemin ön bildirime tabi olduğu anlaşılmaktadır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından Merkez Grubu Şirketlerinin satışı hakkında yapılan ön bildirim başvurusuna dair Daire Görüşü yazılı medya ve görsel medya olmak üzere iki ana başlık altında oluşturulmuştur. Aşağıda değinileceği üzere medya sektörü, özellikle haber ve düşünce özgürlüğü açısından çeşitli düzenlemelere konu olmaktadır. Ancak bu Görüş açısından özellikle belirtilmesi gereken husus; 4054 sayılı Kanun ile Rekabet Kurumu na piyasalarda oluşacak rekabet kısıtlamalarını, kartelleşmeyi veya tekelleşmeyi önleme görevi verilmesi nedeniyle Rekabet Kurumu nun piyasalardaki yoğunlaşma işlemlerini yalnızca iktisadi açıdan incelemesidir. Bu anlamda, haberleşme ve düşünce özgürlüğü açısından çoğulculuğun sağlanması rekabet hukukunun veya Rekabet Kurumu nun görev ve yetki alanında olmayıp başka kurumların sorumluluk alanına girmektedir. Bu nedenle işbu Görüş ün kapsamında devir konusu işlemler yalnızca 4054 Sayılı Kanun un kapsamı çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu başlıklara geçilmeden önce medya sektörüne ilişkin bazı genel bilgilere yer verilmesinin doğru olacağı düşünülmektedir. 2

2. MEDYA ÜRÜNLERİ VE PİYASALARININ GENEL ÖZELLİKLERİ Modern ekonomi ve toplumlarda bilginin elde edilebilirliği gerek vatandaşların gerekse de tüketicilerin daha iyi karar verebilmelerinde merkezi bir role sahiptir. Vatandaşlar günlük yaşamlarında kullanmak üzere bilgiye ihtiyaç duyarken, tüketiciler ve yatırımcıların da ürünler ve finansal araçlar arasında seçim yapabilmeleri için bilgiye gereksinimleri bulunmaktadır. Bu noktadan hareketle gazete ve televizyonların, ticari olduğu kadar, sosyal, kültürel ve politik açıdan da önemli araçlar olduğundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. Bu anlamda medya piyasalarında serbest rekabet koşullarının oluşması ve çoğulculuk (pluralism), iktisadi açılardan olduğu kadar sosyal ve politik açıdan da önemlidir. Medya piyasaları ve ürünlerinin paylaştığı ortak bazı ekonomik özellikleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: 1. Medya ürünü diğer endüstri ürünlerinden temel olarak bir noktada farklılık göstermektedir. Buna göre medya içeriği, aynı zamanda kültürel ürün olarak sınıflandırılmaktadır. TV programları, filmler, kitaplar, dergiler salt ticari ürünler olmaktan ziyade toplumun ve bireylerin entelektüel seviyelerini artıran ürünlerdir. Bu anlamda, medya ürününün değeri, onun içeriğinden yani taşıdığı bilgi veya mesajdan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle medya ürününün tüketimi diğer ürünlerin tüketimi gibi fiziksel bir tüketim değildir. 2. Medya piyasalarında yoğunlaşma oranları genellikle yüksek seyretmektedir. Bu piyasalardaki yoğunlaşma birkaç farklı şekilde ve nedenle ortaya çıkmaktadır. Medya firmaları bir yandan hem dikey hem de yatay entegrasyona giderken, diğer yandan ürün çeşitlendirmesi ile küreselleşme olgusu da yoğunlaşmayı artırmaktadır. Bu anlamda geleneksel medya araçları olan karasal televizyon ve radyo yayıncılığı ile gazete yayıncılığı, telekomünikasyon endüstrisinde ortaya çıkan kablo TV, uydu, internet gibi yeni teknolojiler vasıtası ile genel medya adı altında toplanmaya başlanmıştır. Teknolojik gelişmelere ve genel ekonomik eğilimlere ek olarak, medya sektörünün gösterdiği ekonomik özellikler yoğunlaşmayı artırıcı bir rol oynamaktadır. Bunların başında yüksek sermaye ihtiyacı, üretim ve dağıtımın yüksek maliyetleri, medya dalları arasındaki rekabet ve reklam gelirlerinin sınırlı olması gelmektedir. 3

Zaman zaman yatay birleşme ya da işbirliği anlaşmalarıyla da karşılaşılmakla birlikte, medyadaki yoğunlaşmanın en önemli özelliği, medya ürünlerinin üretim ve dağıtımındaki değişik seviyelerin dikey olarak bütünleştirilmesidir. Böylece firmalar film ya da müzik yapımı, çoğaltılması ve bunların fiziksel dağıtım zinciri yoluyla ya da internet, kablo ya da uydu yoluyla dağıtılmasına kadar olan tüm seviyelerine sahip olmakta ve ürünlerini değer zincirinin her bir seviyesinde kullanacak duruma gelmektedirler. Bu nedenle, pazarın yeni girişlere açık tutulması amacıyla Avrupa Birliği Komisyonu medya alanında özellikle dikey birleşmeler ve stratejik ortaklıklara odaklanmaktadır. 3. Medya ürünü bir yandan okuyucular/izleyiciler diğer yandan da reklamverenler olarak iki ayrı gruba aynı anda hitap etmektedir. Alıcıların talebi içeriğe, bir başka deyişle ürünün bilgilendirici veya eğlendirici fonksiyonuna göre şekillenmektedir. İçerik diğer yandan, reklam verenler için ise, alıcıların ilgisini medya ürününe çekebilmek bakımından önem taşımaktadır. Bu anlamda reklam verenler kendi ürünlerini tanıtmak ve satmak için medyaya ihtiyaç duyarken, medya da kendisini finanse etmek bakımından reklam verenlere ihtiyaç duymaktadır. Dolayısı ile medya firmaları iki farklı türdeki alıcıya birleşik tek bir ürün sunmaktadır. Bir başka deyişle medya firmaları reklam verenlere reklam mecrası satarken, okuyucu/izleyicilere de içerik sunumunu eş zamanlı olarak gerçekleştirmektedir. 4. Medya ürününün yukarıda bahsedilen ikili ürün yapısı gereğince, medya firmaları (gazete/dergi yayıncıları ile TV kanalları vb.) aynı zamanda birden fazla piyasada faaliyet göstermektedir. Bu anlamda medya firmaları (gazete/dergi yayıncıları gibi) birincil piyasa olan ürünün yer aldığı yayıncılık piyasası ile ikincil piyasa olan reklam piyasasının koşullarını aynı anda dikkate almak zorundadır. Esasen alt pazarlar arasındaki bu karşılıklı ilişki, yalnızca medya piyasalarına ilişkin olmasa da, medyanın en belirgin özelliklerinden birisidir. Karşılıklı ilişki içerisinde olan söz konusu piyasaların en önemli özelliği ise, her bir piyasanın kendisine ait talebinin de karşılıklı bağımlı olmasıdır 1. Bir başka deyişle medya firmaları yalnızca okuyucu ya da izleyicilere ürün satışı gerçekleştirmeyip aynı zamanda reklam verenlere de reklam 1 Reklam talebi ile medya ürününe olan talebin birbirlerine bağımlı (okuyucuların reklam ile reklam verenlerin ise okuyucu sayısı ile ilgilenmesi durumu) olduğu piyasalara karşılıklı ilişkili piyasalar adı verilmektedir. İlişkili pazarlarda tek yönlü bir ilişki (okuyucunun reklam ile ilgilenmemesine rağmen reklam müşterilerinin tirajı dikkate alması gibi) söz konusu iken karşılıklı ilişkili pazarlarda bu durum iki yönlü olarak gerçekleşmektedir. 4

yeri satışını gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla her iki piyasanın talep yapıları da birbirlerinden etkilenmektedir. Her iki piyasanın talebinin bu şekilde karşılıklı bağımlı olması medya piyasalarının yoğunlaşma eğilimi göstermesine de yardımcı olmaktadır. Ancak her ne kadar her iki piyasanın talep yapıları karşılıklı olarak ilişkili olsa da, her iki piyasadaki müşteriler birbirlerine benzer değildir. Bununla birlikte tirajın (izlenme paylarının) artması, reklam verenlerin bu reklam mecrasına olan talebinin artmasına neden olurken, standart bir tamamlayıcı ürünler arasındaki ilişkinin tersine, okuyucuların reklamları değerlemesinin negatif olduğu durumlarda, koşulsuz olarak reklam talebinin düşeceğinden bahsetmek olanaklı görünmemektedir 2. Bu anlamda her iki pazardaki ürünler ne tam ikame ne de tam olarak tamamlayıcılık özelliği göstermektedir. Alt pazarlar arasındaki karşılıklılık ilişkisi, medya firmalarının birden fazla piyasa için en az iki ya da daha fazla fiyatı birlikte düşünmesine neden olmaktadır. Firmalar, reklam verenlerin tiraj rakamlarını önemsemeleri karşısında, ürünün fiyatını diğer piyasanın talep yapısına göre şekillendirmektedir. Bu anlamda, medya piyasalarında gerçekleşen birleşme/devralma işlemlerinde, piyasanın ikili ürün yapısı, yapılan analizlerde önemli yer tutmaktadır. Çünkü bazı durumlarda pazar payları, pazar gücünün ölçülmesinde birincil kriter olarak değerlendirilmeyebilmektedir. 5. Medya piyasaları (özellikle yazılı basın) ölçek ekonomisi özelliği sergilemektedir. Bu durum piyasadaki yoğunlaşma eğilimini artırmakta ve pazar gücünün oluşumuna yardımcı olmaktadır. Piyasalar arasında var olan söz konusu karşılıklı bağımlılık, medya firmalarının esasen reklamcılık gelirlerini yüksek tutabilmek için, genellikle birincil piyasalarda alıcılara marjinal maliyetin altında ürün sunmalarına neden olmaktadır. Medya piyasalarında gerekli olan yatırımların daha çok sermaye yoğun bir nitelik taşıması, sabit maliyetlerin oldukça yüksek olarak gerçekleşmesine neden olmaktadır. İlave kopya maliyetlerinin ise marjinal maliyetleri oldukça düşüktür. Bu olgu piyasaya giriş engellerinde önemli derecede rol oynamakta diğer yandan ise piyasada büyük ölçekli firmaların daha etkin biçimde çalışmasına imkan sağlamaktadır. Ayrıca medya ürünlerinin tek bir üründen çoğaltılmalarını gerektiren prototip özellikleri, diğer bazı sanayi ürünlerinden farklı maliyet yapısına sahip olmalarının nedeni olarak gösterilmektedir. Öte yandan dağıtımın marjinal 2 Reklam oranı kavramı, tiraj ya da izlenme payı ile reklam alma arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bazı ürünler birincil pazarlardaki payının üzerinde ya da altında bir oranda reklamcılık piyasasından pay alabilmektedir. 5

maliyetlerinin hemen hemen sabit olması, haber ürününün dayanıksızlığı, sürekli yenilik ihtiyacı medya ürününe ilişkin diğer bazı önemli özellikler arasında sayılabilir. 6. Medya ürünlerinin dikkate alınması gereken bir diğer karakteristik özelliği ise endüstri içi yoğunlaşma ve çapraz sahipliğin mevcudiyetidir. Birçok firma farklı medya araçlarına birlikte sahip olarak yayıncılık faaliyetine devam etmektedir. 1980'li yılların ikinci yarısından itibaren özellikle Demsetz, Grossman ve Hart gibi iktisatçılar tarafından geliştirilmiş olan "kontrolün özel yararları" teorisine göre bir gazete veya televizyonu kontrol etmekle sağlanan finansal olmayan yararlar (şöhret, etki, güç vb) kıyaslanabilir ölçekteki bir başka firmayı kontrol etmekten sağlanan yararlardan oldukça yüksektir. Bundan dolayı söz konusu bu teori yaygın sahipliğin istikrarlı bir kurumsal biçim olamayacağı ve medya şirketlerinde yoğunlaşmanın yüksek olacağı sonucuna ulaşmaktadır 3. Kontrol etmenin özel yararları sektörde iki ayrı etki yaratmaktadır. Bunlardan birincisi çok sayıda kişi/aile/holdingin, diğer sektörlere nazaran daha az para kazanacağını bilmelerine rağmen bu sektöre yatırım yapmaları, ikincisi ise yoğunlaşmanın tek şirketteki sermaye payları ile sınırlı kalmaması ve sektör düzeyinde de ortaya çıkmasıdır. Ölçek ekonomilerinin yüksek olduğu sektörlerde bu yoğunlaşma daha hızlı bir biçimde ortaya çıktığından medya sektörü hem ulusal hem de uluslararası düzeyde diğer sektörlerden daha fazla yoğunlaşma oranına sahiptir. 7. Medya ürününün bir diğer özelliği ise alıcıların ürüne karşı göstermiş olduğu bağımlılık (alışkanlık) ile ilgilidir. Bu durum medya ürününün devri ile birlikte genellikle müşterilerin ya da pazar payının da diğer tarafa devri anlamına gelmektedir. 8. Kitle iletişimine yönelik olan medya ürünleri ayrıca iktisadi açıdan kamu malı niteliği göstermektedir. 9. Medya piyasalarının bir diğer özelliği ise çok ayrıntılı regülasyona tabi olmasıdır. Ölçek ekonomisi, piyasaya giriş engelleri, yüksek maliyet gibi ekonomik faktörlerin yanı sıra, özellikle politik sebepler ile medyanın çok sıkı birtakım düzenlemelere tabi olduğundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. 3 DJANKOV S. C. MCLIESH, T. NENOVA, A. SHLEFIER (2001), Who Owns The Media, Working Paper 8288, National Bureau of Economic Research Cambridge, MA. 6

Haber alma ve iletme işlevinin toplum için önemi, medyanın toplumu yönlendirme özelliğine sahip olması ve medyanın işleyişindeki ekonomik özellikler medyanın çeşitli yönlerden düzenlenmesini gerektirmiştir. Özellikle yayıncılığın (TV ve radyo) basın sektörüne göre bu düzenlemelerden en çok nasibini alan araçlar olduğu görülmektedir. Medya araçlarının ya da hizmetlerinin bir anlamda kamu çıkarına hizmet etmeleri, haberleşme özgürlüğü, düşünceyi ifade etme özgürlüğü gibi birtakım anayasal güvencelerle korunan hakların kullanılabilmesini sağlayacak ortamı oluşturmak amacıyla yapılan düzenlemeleri ortaya çıkarmaktadır. Sayılarını artırmak mümkün olmakla birlikte medyanın düzenlenmesinde özellikle iki amacın ön plana çıktığı görülmektedir: (i) bilgi kaynaklarında çeşitliliğin ya da medyada çoğulculuğun (pluralism) sağlanması ve (ii) medya teşebbüsleri arasında ekonomik rekabetin (competition) sağlanması. Medya sektörünün ya da yayıncılığın kamu hizmeti niteliğini taşıması ve bu alanda faaliyet gösterecek firmaların frekans kıtlığı nedeniyle doğal bir engelle karşılaşması bu sektöre özgü düzenlemeyi de beraberinde getirmiştir. Batı Avrupa'da ve ülkemizde uzunca bir süre yayıncılığın kamu tekelleri vasıtasıyla yapılmasından sonra, bu alanın özel teşebbüslere açılmasıyla geleneksel düzenlemeler üç konuda kısıtlama getirmektedir: (i) giriş, (ii) içerik ve (iii) sahiplik. Yayıncılık alanına girişte getirilen kısıtlamaların (frekans tahsisi vb) sebebi dağıtım kanallarının (frekans) kıtlığı iken, içerik kısıtlamalarının nedeni yayınların topluma etkisidir. Sahiplik konusundaki kısıtlamaların nedeni ise yayıncılık alanında çoğulculuğun garanti altına alınmak istenmesidir. 10. XX. yüzyılın sonlarında dünya, teknolojik devrim olarak nitelendirilen bir gelişmeye tanık olmuştur. Sayısallaşma olarak isimlendirilen söz konusu teknolojik gelişme teknik anlamda, ses ve görüntülerin 1 ve 0 lardan oluşan serilere çevrilmesi anlamına gelmekte ve her türlü verinin (ses, resim, metin, video) daha kaliteli ve daha düşük bir maliyetle elektronik ortamda saklanması, işlenmesi ve yüksek bir hızda her türlü ortamda iletilmesine olanak tanımaktadır. Televizyon alanında sayısal teknolojinin kullanımı sadece yayının kalitesi, kanal sayısı ya da yayınının iletimi ile ilgili gelişmeleri ortaya çıkarmamakta, aynı zamanda televizyon yayıncılığının izlenme ve kullanma yöntemini değiştirmektedir. Bir başka ifadeyle yayıncılık interaktif hale gelmekte, izleyicilerin televizyon yayınını durdurma, farklı açılardan izleme ya 7

da televizyon üzerinden bankacılık, alışveriş gibi uygulamalar mümkün olabilmektedir. 11. Sayısallaşma ile birlikte, belirli bir içeriğin faklı platformlara taşınması ve buralarda kullanılması gündeme gelmiştir. Yakınsama (convergence) kavramı, özellikle son yıllarda mevcut iletişim teknolojilerinin yeni ürün ve hizmetleri ortaya çıkaracak şekilde birbirine yakınlaşmasını ifade eden bir kavram olarak kullanılmaktadır. Yakınsama kavramı temelde benzer hizmetlerin değişik iletişim şebekeleri aracılığıyla taşınabilmesi ve televizyon, bilgisayar ya da telefon gibi araçların biraraya gelmesi olarak tanımlanabilmektedir. Yakınsama kavramı özellikle teknik ve ekonomik açıdan önem taşımaktadır. Teknik anlamda yakınsama sayısal teknolojinin sunduğu imkanlarla veri, ses ve görüntünün değişik şebeke ya da altyapılarla iletilebilmesine işaret etmektedir. Böylece geleneksel olarak fiziksel ürün kabul edilen gazete, film, CD gibi medya ürünleri elektronik paketlere dönüştürülerek iletilebilmektedir. Aynı zamanda yukarıda bahsedildiği gibi sayısal teknoloji ile yazı, ses, ve görüntü tek bir ürün olarak (multimedya) biraraya getirilmektedir. Ekonomik anlamda yakınsama ise teknik yakınsamanın bir uzantısı olarak teşebbüslerin değişik medya ürünlerini biraraya getirmek, kapsam ve ölçek ekonomisine ulaşmak amacıyla birleşmeler ve işbirliğine gitmeleridir. Bunun nedeni biraraya getirilmeye çalışılan içeriğin artan rekabet nedeniyle çok pahalı bir hale gelmesidir. Yukarıda özetlenmeye çalışılan ve medya sektörünü etkileyen gelişmeler şöyle bir manzarayı ortaya çıkarmaktadır: Son yıllarda meydana gelen teknolojik gelişmeler ve deregülasyon süreci ile medya, telekomünikasyon ve internet sektörleri ile yakınlaşmıştır. Sayısallaşma ve yakınsama ile interaktif hizmetler gibi ticari yönü daha çok ağır basan yeni ürün ve hizmet pazarları ortaya çıkmaya başlamıştır. Bununla birlikte medyanın toplumu bilgilendirme, haber verme gibi geleneksel işlevi de sürmektedir. Bu gelişmeler sonucunda global çapta medya, internet ve telekom şirketleri arasında birleşme/devralma ya da işbirliği anlaşmalarıyla, hem global düzeyde hem de ulusal düzeyde medya piyasalarında yoğunlaşmalar yaşanmıştır. 3. GÖRSEL VE İŞİTSEL MEDYA Görsel ve İşitsel Medya en kısa tanımıyla (a) televizyon ve radyo yayıncılığı hizmetleri ile bu hizmetler ile çok yakından ilişkili olan (b) reklam (mecra) yeri 8

pazarlama hizmetleri ve (c) prodüksiyon (radyo ve televizyon yayınlarına yönelik içerik) hizmetleri ni kapsamaktadır. Bu bölümde de Merkez Grubu nun söz konusu hizmetlere ilişkin piyasalardaki durumu ve bu grubun varlıklarının devri sonrasında bu piyasalarda oluşacak yeni yapının niteliği değerlendirilecektir. Yukarıda yer verilen konu başlıklarına bakıldığı zaman esasen verilen hizmetlerin (Görüş ün medyaya ilişkin genel özelliklerin anlatıldığı bölümünde yer verildiği üzere) birbirleri ile çok yakın etkileşim içinde olduğu gözlemlenmektedir. Bu anlamda her ne kadar metnin devamında söz konusu faaliyetler ayrı başlıklar altında değerlendirilecek olsa dahi, yayıncılık faaliyetleri ile yayıncılık faaliyetleri ile ilişkili sektörler birlikte ele alınarak yapılacak değerlendirmeler, resmin bütünün görülebilmesi açısından faydalı olacaktır. Bu anlamda bu bölümde öncelikli olarak yukarıda başlıklar halinde yer verilen hizmetler arasındaki etkileşime değinilecektir. Görsel ve işitsel medyayı, bir iletişim yöntemi/biçimi olarak, çeşitli organizasyonlar tarafından çeşitli şekillerde yaratılan mesajların, izleyici/dinleyicilere görsel/işitsel olarak sunulması/iletimi hizmeti olarak tanımlamak mümkündür. Görsel/işitsel medya esas olarak yayıncılık faaliyeti ile özdeşleştirilse de alt ve üst pazarların sektördeki önemi belirgin ve belirleyicidir. Aşağıda yer alan tabloda, radyo ve televizyon yayıncılığı hizmeti pazarında meydana gelebilecek yoğunlaşmaların, içerik ve prodüksiyon hizmetleri pazarı ile ilan ve reklam hizmetleri pazarına olan etkilerini görebilmek bakımından, bu pazarlar arasındaki etkileşim, görsel/işitsel medya değer zinciri ile reklam piyasası değer zinciri arasındaki ilişkilere yer verilerek anlatılmaya çalışılmıştır: 9

Görsel/ işitsel Medya Değer Zinciri Reklam Piyasası Değer Zinciri İçerik Sağlanması İçerik / Prodüksiyon Hizmetleri (Etkilenen Pazar) İlan ve Reklam Pazarlama Hizmetleri (Etkilenen Pazar) Yayının Hazırlanması (Üretimi) Yayının İletimi RADYO-TELEVİZYON YAYINCILIĞI HİZMETİ (İLGİLİ PAZAR) Reklam / Medya Satınalma Hizmetleri Radyo TV Yayıncılığı Radyo-Tv Mecra Pazarlama Hizmeti İZLEYİCİ / DİNLEYİCİ REKLAM VERENLER İzlenme Payı Yayıncılık Piyasasında Pazar Gücünün Ölçülmesi Reklam Geliri 10

Bilindiği gibi görsel/işitsel yayınlarının hammadde temininden, yayının üretilerek tüketiciye sunulmasına dek geçtiği aşamalar değer zinciri olarak adlandırılmaktadır. Tablo dan da görüldüğü üzere yayıncılık hizmetlerinde (özellikle televizyon yayıncılığında) dikey entegrasyonun önemi büyüktür. İzleyiciye sunulan yayınların hazırlanılmasında üst pazarlarda üretilen birçok girdi kullanılmaktadır. Bu açıdan bir yayına konu olabilecek her türlü malzeme kullanılarak yayın içeriği oluşturulmaktadır. Dikey entegrasyonda etkinlik sağlayabilmek televizyon kanallarına önemli bir maliyet avantajı yaratmakta ve rekabette önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bu anlamda yayıncılar açısından içerik hizmetleri sunan teşebbüsler (film, spor karşılaşmaları, çizgi filmler vb.) büyük önem arz ederken, birçok televizyon kuruluşu da içerik ihtiyacını kendi bünyesindeki birimleri veya kendi ile aynı gruba bağlı yapım şirketlerinden sağlamaktadır. Diğer taraftan, medya sektörüne ilişkin olarak daha önce verilen bilgiler ve özellikle Türkiye de görsel medya piyasasında faaliyet göstermekte olan grupların sahip olduğu ilgili kuruluşlar dikkate alındığında, piyasada içerik temininden reklam yerlerinin pazarlanmasına kadar geçen süreçteki kademeleri içine alan dikey bir yapılanmanın var olduğu görülmektedir. Özellikle, pazar payı açısından mevcut büyük grupların reklam yeri pazarlama şirketleri, film / müzik prodüksiyon şirketleri, haber ajansı sahipliği, televizyon yayıncılığı ile reklam / ilan yeri pazarlama şirketleri şeklindeki zincir içinde dikey biçimde entegrasyona yöneldikleri görülmektedir. Genel anlamda, medya sektörünün birçok alanında yer alan dikey entegrasyonlar, firmaların bu karışık değer zincirlerinin birden fazla aşamasında birbirlerine ya da tüketicilere çeşitli tipte hizmetler sunduklarının da bir göstergesidir. Türkiye özelinde durum incelendiğinde, televizyon yayıncılığında, piyasanın en önemli aktörlerinin dikey olarak entegre olmalarının, kendilerine toplamda bütün ilgili pazarlarda daha güçlü olma imkanı verdiği görülmektedir. Söz konusu ilgili ürün pazarlarındaki, mevcut dikey bütünleşme, piyasaya yeni girmek isteyen kanalların da birden fazla aşamada faaliyet göstermesini gerektirebileceği için dolaylı olarak piyasaya girişi zorlaştırmaktadır. Televizyon yayıncılığı değer zinciri aşamalarında gerçekleştirilen faaliyetleri; tedarik (içerik), üretim ve iletim başlıkları altında özetlemek mümkündür (Benzer aşamaların radyo yayıncılığı için de geçerli olduğundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. Bu anlamda metnin 11

devamında teorik olarak TV yayıncılığı değer zinciri açısından yapılan değerlendirmeler, büyük ölçüde radyo yayıncılığı için de geçerliliğini korumaktadır). Söz konusu aşamalar hakkındaki bilgiler kısaca aşağıdaki gibidir: 1. Tedarik: Değer zincirinin ilk aşaması olan tedarik, TV kanallarının programlarını oluşturabilmek için gereken içeriği, iç ve dış kaynaklardan temin etmesi anlamına gelmektedir. Ağırlıklı olarak haber ajansları, prodüksiyon şirketleri, film şirketleri ve spor karşılaşmaları yayın haklarına sahip kuruluşlar dış kaynakları oluşturmaktadır. TV kanallarının ürünü olarak nitelendirebileceğimiz programlar için gereken içeriğin elde edilmesi ya da üretilmesi bu piyasadaki rekabetin ilk unsurunu oluşturmaktadır. Nitekim, TV kanallarının arasındaki rekabette belirleyici olan unsur hedef kitleye uygun, kaliteli programların sunulmasıdır. Değer zincirinin bu aşamasında film ve spor yayın haklarına erişim rekabeti ilgilendiren en önemli hususlardan biridir. Yayın hakları sahipleri özellikle gelirlerini en çoklamak amacıyla bu hakları münhasıran devretmeyi uygun görmektedirler. Bu tür haklara sahip olmak televizyon kanalları açısından izleyici sayısının ve buna bağlı olarak reklam gelirlerinin artırılması bakımından önem taşımaktadır. Yayın haklarına erişim sorunu, yayının içeriğine ve ilgili yayıncılık piyasasına göre farklı etkiler doğurabilmektedir. Örneğin şifreli yayıncılık piyasasında, abonelerin film ve cazip spor olaylarının yayını için ödeme yapma eğiliminde olmaları söz konusu yayın haklarının elde edilmesini birincil derecede önemli kılmaktadır. Burada önemli olan bir diğer konu ise, teşebbüslerin dikey ya da yatay entegrasyonlar aracılığı ile darboğaz yaratmalarının önüne geçilmesidir. 2. Üretim: Üretim aşaması, içerik ve hizmetin paketlendiği bir başka deyişle kanalların satın aldıkları programlar ile kendi kaynakları ile yaptıkları programları kullanarak yayın akışı oluşturma aşamasını içermektedir. 3. İletim: Televizyon yayıncılığı değer zincirinin dağıtım aşamasını ise, dışarıdan temin edilen ya da kanalların kendileri tarafından yapılan programlardan oluşturulan yayın akışının izleyiciye ulaştırılması oluşturmaktadır. Televizyon yayıncıları görüntüleri izleyicilere karasal verici, kablo ve uydu olmak üzere genel olarak üç iletim tekniği aracılığı ile ulaştırılmaktadır.ancak, TV kanalları genellikle ulaşılan 12

izleyici sayısını arttırabilmek için, tek bir iletim aracı yerine örneğin hem uydu hem de kablo üzerinden yayın yaparak birden fazla aracı kullanmayı tercih etmektedirler. Görüldüğü üzere, yayıncılık sektörünün en temel özelliklerinden birisi karışık değer zincirlerine sahip olması, değer zincirinin çeşitli aşamalarında faaliyet gösteren firmaların birbirlerine ürün ve/veya hizmet sunmaları ve bunun sonucunda da değer zincirinin her aşamasının başlı başına bir pazar oluşturabilmesi, hatta bazı durumlarda tek bir aşamanın birden fazla pazar tanımlamalarını içerebilmesidir. Hatta, değer zincirinin aynı aşamasında yapılan ticari işlemin toptan ya da perakende olması bile ilgili pazar tanımının değişmesine neden olabilmektedir. Örneğin değer zincirinin ilk aşaması olan içerik/prodüksiyon hizmetleri pazarında yer alan aktörler yayıncılık faaliyeti ile iştigal etmeyen teşebbüslerden oluşsa dahi, bu piyasadaki yoğunlaşmalar TV yayıncılığını etkilerken, benzer şekilde TV yayıncılığı piyasasında meydana gelen yoğunlaşmaların da içerik/prodüksiyon hizmetleri piyasasında etkileri görülmektedir. TV yayıncılığına ilişkin pazar payı hesabı ilgili TV kuruluşlarının izlenme payları ve reklam gelirleri üzerinden hesaplanırken, reklam yeri pazarlama piyasasındaki yoğunlaşmaların, iki pazar arasındaki etkileşim bakımından, reklam verenler ve yayıncılar üzerindeki etkileri ayrı ayrı değerlendirmelere konu olmaktadır. Görsel/işitsel medya değer zinciri bakımından yapılan değerlendirmelerin bir benzerinin ilan ve reklam pazarlama hizmetleri için yapılabileceğinden bahsetmek yanlış olmayacaktır. Bu pazarda, her ne kadar nihai anlamda reklam verenlere bir ürün (hizmet) satışı söz konusu olsa dahi, pazarlamaya konu mecra yerinin reklam verenler açısından seçiminde de özellikle tüketicilerin söz konusu mecraları izleme/dinleme sıklıkları/süreleri önem arz etmektedir. Bu anlamda yayıncılık sektöründe meydana gelebilecek bir yoğunlaşma işleminin, içerik ve prodüksiyon hizmetlerinin sunulduğu pazarlar ile ilan ve reklam hizmetlerinin sunulduğu pazarları da etkilemesi kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Dolayısıyla yayıncılık piyasasında meydana gelen yoğunlaşmalar, reklam mecrası olarak televizyonu kullanan reklam verenleri çok yakından ilgilendirdiği gibi, yayınlara içerik temin eden tedarikçileri de önemli ölçüde etkilemektedir. Bu bakımdan yayıncılık piyasasında meydana gelen yoğunlaşma işlemlerinin değerlendirilmesinde, söz konusu işlemin TV reklam mecrası pazarlama piyasası ile (çok genel anlamda) içerik hizmetleri piyasasındaki etkileri de mutlaka dikkate alınmalıdır. 13

Bu anlamda TV kanallarının yoğunlaşma (birleşme/devralma) işlemleri ile pazar güçlerini artırmaları; - TV reklam yeri pazarlama hizmetleri piyasası; özellikle ürün (reklam yeri/süresi) satışı bakımından rekabetin azalmasına ve bu anlamda reklam verenlerin aleyhine olacak şekilde fiyatların artmasına neden olabileceği gibi, - İçerik hizmetlerinin temin edildiği pazarda ise; TV kanallarının yoğunlaşma sonucu oluşturacakları alım gücü ile tedarikçilerin yayıncılara bağımlı hale getirilmesine yol açabilir. Söz konusu işlemin ana etkilerinin görüleceği pazar olan TV yayıncılığı pazarında ise işlem, bazı kanalların (reklam ve içerik temininin de yaşanan güçlükler nedeniyle) pazardan dışlanmalarına yol açabilecektir. Bu anlamda esasen, ilgili ürün pazarında yaşanacak yoğunlaşmaların etkilerinin değerlendirilmesinde, işlemden etkilenen alt pazarların dikkate alınması zorunluluk arz ederken, aynı durum bu işlemde alt pazar konumunda bulunan pazarlarda yaşanan yoğunlaşma işlemlerinin de, TV yayıncılığı pazarına olan etkilerinin de değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. 3.1. TELEVİZYON YAYINCILIĞI HİZMETİ Bir önceki bölümde değinildiği üzere, görsel medyayı, bir iletişim yöntemi/biçimi olarak, çeşitli organizasyonlar tarafından çeşitli şekillerde yaratılan mesajların yine çeşitli araçlar vasıtası ile izleyicilere görsel olarak sunulması/iletimi hizmeti olarak tanımlamak mümkündür. Bu bölümde yapılacak değerlendirmelerde sırasıyla, televizyon yayıncılığı hizmetine yönelik ilgili pazar tanımlamaları, devre konu Merkez Grubu nun bu pazarlardaki gücü ile genel olarak bu pazarların yapısı ve pazardaki diğer aktörler ele alınacaktır. 3.1.1. İlgili Ürün Pazarı Televizyon yayıncılığı piyasasında pazar tanımlarına ışık tutan başlıca dört kriter bulunmaktadır. 3.1.1.1. Yayın Alanlarının Genişliğine Göre Yayın kuruluşlarını yayın alanlarının genişliğine göre; ulusal, bölgesel ve yerel olarak sınıflandırmak mümkündür. 15.5.2002 tarih ve 4756 sayılı Yasa ile değişik 3984 Sayılı 14

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun un Tanımlar başlıklı 3. maddesine göre; - Ulusal yayın; bütün ülkeye yapılan radyo, televizyon ve veri yayınını, - Bölgesel yayın; birbirine komşu en az üç il ve en çok bir coğrafi bölge alanının asgari yüzde yetmişine yapılan radyo, televizyon ve veri yayınını, - Yerel yayın; mülki taksimat itibariyle en az bir ilçe (merkez ilçe dahil) veya bir ilin alanının en az yüzde yetmişine yapılan radyo, televizyon ve veri yayınını ifade etmektedir. 3.1.1.2. Yayın Türlerine Göre Yayın kuruluşlarını, yayın türlerine göre; genel ve tematik yayın yapanlar olarak sınıflandırmak mümkündür. Buna göre; - Genel nitelikte yayın yapan kanalları; yayın programları, filmler, kültür, spor, magazin, çocuk, kadın, dizi, din, eğlence ve haber programları gibi çok farklı konuları içeren kanallar, - Tematik yayın yapan kanalları; haber, belgesel, spor, müzik ve benzeri türlerde olmak üzere, yalnızca belli bir konuda yayın yapan kanallar 4 olarak ifade etmek mümkündür. 3.1.1.3. Finansman Türlerine Göre Yayın kuruluşlarını, finansman türlerine göre; açık ve paralı yayın yapanlar olarak sınıflandırmak mümkündür. - Açık Kanal: İzleyicinin herhangi bir ücret ödemeden izleyebildiği yayıncılık türüdür. Bu kanalların esas gelir kaynaklarını, yayınladıkları programların aralarına, önlerine veya sonrasına aldıkları reklamlar ve sponsorluklar oluşturmaktadır. Dolayısıyla, izleyici ve kanal arasında ticari bir ilişki bulunmamaktadır. Ticari ilişki, 4 15.5.2002 tarih ve 4756 sayılı Yasa ile değişik 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun un Tanımlar Başlıklı 3. maddesi 15

kanallar ile reklam verenler arasında olup, bu piyasada tüketici konumunda olan reklam verenlerdir. Bu nedenle de izlenme payları reklam geliri ile finanse edilen kanallar için çok önemlidir. - Paralı (Şifreli) Kanal 5 : Yayın hizmetinden faydalanabilmek için izleyicilerin abone olarak belli bir süre için belirli meblağlar ödediği kanallardır. İzleyici sayısı, abone sayısı ile sınırlıdır. Her ne kadar bu kanallar da reklam ve sponsorluk alabiliyor olsalar da, gelirlerinin en önemli kısmını abonelerinden aldıkları abonelik ücretleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla, parasız kanallardan farklı olarak, abone olan izleyici ile kanal arasında ticari bir ilişki söz konusudur ve kanallar için esas olan abone sayısı ve ücretidir. 3.1.1.4. Yayın Şekillerine Göre Daha önce de ifade edildiği üzere kanallar, karasal verici, kablo ve uydu olmak üzere üç iletim tekniği aracılığı ile yayın yapabilirler. Ancak TV kanalları genellikle ulaşılan izleyici sayısını arttırabilmek için, zaman zaman farklı iletim tekniklerini bir arada kullanarak (örneğin hem uydu hem de kablo üzerinden) yayın yapmayı tercih etmektedir. Bu anlamda yayın kuruluşlarını, yayın türlerine göre; karasal, uydu ve kablolu olarak üçe ayırmak mümkündür 6. Buna göre; - Karasal yayın; uydu veya kablo aracılığıyla olmaksızın, karadan vericiler ve yansıtıcılar vasıtasıyla gönderilen sinyallerle alıcılara ulaştırılan yayın türünü, - Kablolu yayın; radyo ve televizyon ve veri yayınlarının kablo, cam iletken ve benzeri bir fiziki ortam üzerinden abonelere ulaştırılmasını sağlayan yayın türünü 7, 5 Paralı televizyon yayıncılığının ilk örneklerini analog yayın yapan şifreli televizyon kanalları oluşturmaktadır. Dijital teknolojinin yayıncılıkta kullanılması sonrasında şifreli yayıncılık önemli gelişmeler kaydetmiş ve çok sayıda kanalın yanı sıra spor, çocuk ve sinema gibi ek paketler sunan platformlar ortaya çıkmıştır. Şifreli televizyon yayıncılığında pazar içerik, iletim ve vericiden oluşan üçlü bir yapılanmaya sahiptir. İçerik genel olarak film ve spor olayları yayın hakları için yapılan uzun dönemli münhasır sözleşmelerle temin edilmektedir. İletim ise, kablo ya da uydu üzerinden yapılmakta ve nihayet evlerdeki vericiler (set-üstü-cihazlar) sayesinde yayınlar izleyiciye ulaştırılmaktadır. Bu yapılanma içinde, şifreli yayıncılıkta her ne kadar sponsorluk ve reklam geliri elde etmek mümkün ise de, asıl gelir kalemini abonelik sistemi sonucunda elde edilen abonelik ücretleri oluşturmaktadır. 6 Yukarıda bahsedilen yayın tekniklerinin dışında son dönemde gelişmekte olan bir diğer televizyon yayını iletim ortamı ise dijital platformlardır. 7 15.5.2002 tarih ve 4756 sayılı Yasa ile değişik 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun un Tanımlar Başlıklı 3. maddesi 16

- Uydudan yayın; Radyo ve televizyon programlarının yetkili yayıncı veya hizmeti temin edecek kişi veya kuruluş tarafından şifreli veya şifresiz olarak uzayda sinyal iletebilen herhangi bir araç vasıtasıyla yapılan ilk yayını 8 ifade etmektedir. Bunlardan karasal yayın, yurt çapında kurulması zorunlu vericiler nedeniyle daha büyük bir altyapı yatırımı gerektirmektedir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından getirilen bazı yatırım yükümlülükleri, hem altyapı genişletme, hem de modernleştirme ve iyileştirmeyi zorunlu kılmaktadır. Buna karşılık uydudan ve kablodan yayın, yayıncı için daha az maliyetlidir. Şöyle ki, uydu üzerinden yayında uydu kirası dışında önemli bir yayın maliyeti bulunmamakta, kablo TV şebekesi üzerinden yapılan yayında da yine verici yatırımının gerekli olmaması daha düşük sabit maliyetlerle yayının iletimine olanak vermektedir. İzleyiciler açısından yayınlara ulaşabilmenin maliyetlerine bakıldığında, uydudan yayına ulaşabilmek için bir çanak antene ve uydu alıcısına, kablodan yayına ulaşabilmek için kablo TV aboneliğine ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Diğer bir ifade ile, bu iki tür yayın, izleyiciler açısından ek bazı maliyetler doğurmaktadır. Karasal yayında ise izleyiciler daha düşük maliyetlerle (anten) yayınlara ulaşabilmektedir. Bilindiği gibi halihazırda ulusal yayıncı sıfatını haiz kanallar sadece frekans kullanım hakkına sahip olup, kanallara frekans tahsisi bugüne kadar yapılmamıştır. Frekans tahsisi için RTÜK tarafından yapılması planlanan ihalenin tarihi henüz belirlenmemiştir ve bu durum hem sektörde bazı standartların yerleşmesini geciktirmekte, hem de mevcut kanallar açısından hukuki bir belirsizlik yaratmaktadır. Frekans bandının sınırlı olması, karasal ulusal yayın yapabilmeyi bir ayrıcalık haline getirmektedir. Dolayısıyla bu alanda önemli bir giriş engelinin varlığından bahsetmek mümkündür. 3.1.2. İnceleme Konusu Devralma İşleminin İlgili Olduğu Ürün Pazarı Görüş ün daha önceki bölümlerinde ifade edildiği üzere, TV yayıncılığına ilişkin ilgili ürün pazarı tanımlamalarında genellikle 4 ayrı kriter dikkate alınarak yapılmaktadır. 8 15.5.2002 tarih ve 4756 sayılı Yasa ile değişik 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun un Tanımlar Başlıklı 3. maddesi 17

Tablo 1 : TV Yayıncılığında İlgili Ürün Pazarı Tanımlama Kriterleri İlgili Ürün Pazarı Tanımlama Kriterleri 1 Yayın Alanlarına Göre 2 Yayın Türlerine Göre 3 Finansman Türlerine Göre 4 Yayın (İletim) Şekillerine Göre İlgili Ürün Pazarları Ulusal Bölgesel Yerel Genel Tematik Açık Ödemeli Karasal Kablo Uydu Yukarıda ki Tablo da yer verilen kriterler çerçevesinde, Merkez Grubu nun sahip olduğu televizyon kanallarının özellikleri ise aşağıdaki gibidir: Tablo 2 : Merkez Grubu Kanallarının Yayın Özellikleri Kanallar İlgili Ürün Pazarları ATV Kanal 1 Ulusal x x Bölgesel İzmir TV Bursa TV Yerel x x Genel x x x x Tematik Açık x x x x Ödemeli Karasal x x x x Türk Ç TV Kablo x x x x ATV Avrupa Uydu x x x x Kaynak: TMSF Yeni Asır TV 18