7- ÖYKÜ... ÖYKÜ... ÖYKÜ...



Benzer belgeler
Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN BESLEME VE YEM BİLGİSİ TEKNOLOJİSİ

Öğr. Gör. Süleyman GÖKMEN

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

Besinsel Yağlar. Besinde Lipitler. Yağ ihtiyacı nereden karşılanır? Besinsel lipitlerin fonksiyonu nedir?

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

D VİTAMİNİ TARİHSEL BAKI D vitamini miktarına göre değişir. öğünde uskumru yesek de, böbrekler her

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM)

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

LİPİDLER VE METABOLİZMASI

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ

Çeşitli tohumların yağ bileşimi. USDA Nutrient Database. Tekli doymamış. Çoklu. Kanola Keten Mısır Fındık Zeytin Ayçiçeği Susam Soya Ceviz

Kan NEFA (nonesterified fatty acids ) yükselir. (asetoasetat, β-hidroksibütirat ve. Laktasyon başlangıcında yüksektir

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

KANATLI HAYVAN BESLEME (Teorik Temel-Pratik Uygulama)

Broiler Diyetlerinde Enerji : Protein Oranları. Prof. Julian Wiseman Hayvansal Üretim Profesörü Nottingham, Birleşik Krallık

Ekonomi Bülteni. 16 Mart 2015, Sayı: 11. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Vitaminlerin yararları nedendir?

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

NIRLINE. NIRLINE ile Ham Maddelerinizde Yağ Asidi Tayini, Sürdürülebilir Besleme ile Sizi Geleceğe Taşır!

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

/ info@boren.com.tr

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi

NORMAL EKMEK ANKARA HALK EKMEK

S. 1) Aşağıdakilerden hangisi biyolojik mücadele ye örnektir? A) Üreaz enziminin üretimi. B) Sadece böcekleri hasta eden virüs üretimi.

İZMİR İLİ İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İSTATİSTİKLERİ VE İŞ GÜVENLİĞİNİNKENT YAŞAMINA ETKİLERİ. Aykut AKDEMİR Maden Mühendisi

Mardin Piyasasında Tüketime Sunulan Bulgurların Bazı Fiziksel Özelliklerinin Türk Standartlarına Uygunluklarının İstatistikî Kontrolü

Conjugated Linoleic Acid

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

Kan ya lar ve kolesterol

SÜT HUMMASI HİPOKALSEMİ-MİKS YETMEZLİK

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

PRETERM MAMALAR. Prematürelerin artan besinsel ihtiyaçlarını karşılar. Normal büyüme ve gelişimi destekler

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

beslenmenin biyokimyasi

Araştırma Notu 15/177

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Trans yağ nedir? Trans Yağ ğ bir yağ ğ asidi türüdür. Birçok gıda maddesinde doğal olarak. Trans yağ asitleri, trans

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

Amerika ülke süt ortalaması : Süt : Libre (10.107,09 kg),yağ:825 (374,21 kg), Protein:688 (312,076 kg) dır.

BOVİFİT FORTE İLE AVANTAJLARINIZ Optimal laktasyon başlangıcı Yüksek yem tüketimi İyi doğurganlık Yüksek süt verimi Uzun damızlık ömrü

SAN 2009 DÖNEM 2009 YILI N SAN AYI BÜTÇE AÇI I GEÇEN YILIN AYNI AYINA GÖRE YÜZDE 12 ORANINDA B R AZALMA GÖSTEREREK 947 M LYON TL YE NM R.

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir çiğneme tableti 725 mg (250 mg baza eşdeğer) Pirantel pamoat içerir.

ESANSİYEL YAĞ ASİTLERİ

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR?

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

2009 YILI UBAT AYINDA BÜTÇE G DERLER 25 M LYAR 808 M LYON TL, BÜTÇE GEL RLER 18 M LYAR 415 M LYON TL VE BÜTÇE AÇI I 7 M LYAR 393

TÇMB BAŞKANI ADNAN ĐĞNEBEKÇĐLĐ KONUŞMA METNĐ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÇOCUKLUK ve ERGENL KTE D YABETLE YAfiAM

CALF MILK GOLD BUZAĞI MAMASI ÇİFTLİĞİNİZE, HAYVAN IRKINIZA ÇEVRE ŞARTLARINIZA, BESLENME ALIŞKANLIĞINIZA ÖZEL MAMALAR ÜRETİYORUZ!

Yağ ihtiyacı nereden karşılanır?

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

SÜT İNEKLERİNDE GEÇİŞ DÖNEMİ YAĞLI KARACİĞER SENDROMU VE KETOZİS

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul

Çipura - Levrek Yem Kataloğu

KONFRUT GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

Mustafa KABU 1,Turan CİVELEK 1. Afyon Kocatepe Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, İç Hastalıklar Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Ruminant. Buzağıdan Süt Sığırına Bölüm ll: Sütten Kesimden Düveye Besleme ve Yönetim

EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI. Doç.Dr.Mitat KOZ

Brexit ten Kim Korkar?

LABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ. Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi

Proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp

KÖMÜRÜN GÖRÜNÜMÜ, Mehmet GÜLER Maden Mühendisleri Odas Yönetim Kurulu Üyesi

KANATLI HAYVANLAR ARAfiTIRMA GEL fit RME SANAY VE T CARET ANON M fi RKET N N TANITIMI (KANATLI AR-GE)

SÜT ĐNEKLERĐNDE DÖNEMSEL BESLEME

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır.

Transkript:

Y l:6 Say :17 Mart 2003 SAVAfiIN OLASI ETK LER T arihe bak ld ğ nda SAVAŞ lar hep belirsizlikleri kendileriyle birlikte getirmişler. Bunun yan nda insanlara ac, ekonomiye ise canl l k aksettirmişlerdir. Tabii olarak savaşlar n da doğas değişiyor art k. Uzun süren kara savaşlar n n yerini k sa süren savaşlar al yor. Tarihten bu yana tüm Savaşlar n nedeninin Ekonomik olduğunu söyleyebiliriz. Yaklaşan savaş n da geleceği belliydi. Amerikan ekonomisinde yaşanan s k nt lar, küreselleşme, iflaslar ve benzeri bir çok gelişmeden daha önceki bir yaz m zda bahsetmiştik. Konu başl ğ m z 21. YÜZYILA BAŞLARKEN idi. Bak n bu yaz m zda neler demişiz ARALIK 2000. TARİH İnsanl k, mevsimler, yüzy llar, hasatlar geçmişe bakt ğ n zda, tarihi incelediğinizde her şeyin belli bir düzen içinde tekrarland ğ n, bu tekrarlar n da değişen Dünya n n şartlar na uyum sağlad ğ n görüyoruz. Bu tekrarlara bir göz atmak gerekirse, Dünya ekonomik krizlerinin ilk önce bölgesel ve k tasal olarak başlad ğ n arkas ndan da Dünya da genel bir ekonomik kriz olduğunu görüyoruz. Her k rk y lda bir iklimsel değişikliklere bağ ml olarak Dünya tah l stoklar n n en düşük noktaya geldiği diğer bir gerçek. Tarihte Osmanl lara ve Türklere bakt ğ n zda ise bir araya gelip bir devlet kurduktan 100 y l sonra hep bir imparatorluk veya güçlü bir devlet kurmam şlar m? İnsanlar kendi jenerasyonlar nda hep Dünya n n sonunun geleceğine ve Dünyan n daha kötüye gittiğine inanm yorlar m? Baz hastal klar n dönemsel olarak binlerce insan öldürdüğünü, sadece hastal k ad n n değiştiğini, veba, verem, kanser, aids, bse... farketmek çok zor olmasa gerek. Zaman aral ğ n iyice daraltt ğ m zda ise her gün güneşin doğup ve batt ğ n, mevsimleri, solup ve açan çiçekleri farketmek çok kolay. K sacas hepimiz büyük bir sistemin, düzenin içinde yaşayan birer insan z. Ve bu düzen içinde hepimiz belki bu büyük sistemin fark nda veya zaman zaman bu büyük sistemi unutarak, bir k sm m z ise bu sistemin hiç fark na varmadan bir yöne koşuyoruz. Amac m z ise insanl k için bir çindekiler YÜKSEK VER ML SÜT NEKLER N N 3- BESLENMES NDE B OT N N ÖNEM OMEGA-3 YA AS TLER ve NSAN 5- BESLENMES NDEK ÖNEM KANATLI YET fit R C L N N 7- ÖNEML SORUNLARI 7- ÖYKÜ... ÖYKÜ... ÖYKÜ... Üç Ayda Bir Yay nlan r

şeyler üretmek, faydal olmak ve diğerleri..... 21. yüzy la başlarken dönüp tarihe bakt ğ n zda, geleceği tahmin etmek çok zor gözükmüyor. Tarihteki olaylar n tekrarlanacağ n düşünerek, yeni bir Dünya Ekonomik krizinin olacağ n, Kapitalizmin sona ereceğini, Türkiye nin güçlü devletler aras nda yer alacağ n, Dünyada k tl k yaşanacağ n, İnsan hayat n n uzayacağ n, kansere çare bulunacağ n ama ad n bilmediğimiz yeni hastal klar n ortaya ç kacağ n, uzayda yeni keşifler yap lacağ n ve benzeri bir çok olay tahmin etmek mümkün. Diğer bir yay n m zda benzer konulardan bahsetmişiz. Konu başl ğ m z Finans Dünyas ve Sektörümüz Tarih OCAK 2002. Gerçekçi olmak gerekirse Dünya Piyasalar nda da s k nt lar mevcut. Büyüme azald ğ gibi, multinasyonal firmalar n birleşme, büyüme ve arkas ndan globalleşme ile aşmaya çal şt klar kar ve verimlilik problemleri, finans piyasalar nda s k şm ş olan yüksek mevduatlar ve düşük faizler, gelişmiş ülke insanlar n n zenginleşerek ve rahat yaşam ile sonsuz mutluluğa ulaşacaklar yan lg s, üretim ve tüketimi düşürdüğü gibi yeni sömürgeci politikalar n hortlamas na da yol açmaktad r. Dünya Ekonomisindeki bu kötü gidişat n ilk sinyallerini finans cenneti olan İsviçre Hava Yollar vermedi mi? Amerikada enerji devi Enron, Credit Suisse ve daha nice şirketler Ülkemizdeki ve Dünyadaki tüm bu gelişmeler mikro anlamda sektörümüzü ve finans dünyas n n bizlere bak ş n nas l etkileyecektir? Bu sorunun cevab n en iyi tahmin eden firmalar gelecek y llarda ayakta kalmay başarabilecektir. Geçmişteki tüm bu yaz lar m zdan da rahatl kla anlaş labileceği gibi gelişmiş ülkelerin ekonomik s k nt lar yeni Savaşlar n her zaman habercisi olmuştur. Gelişmiş ülkeler aras ndaki fikir ayr l klar ise tamamiyle ç kar çat şmalar ndan kaynaklanmaktad r. Gerçekçi olmak gerekirse bir SAVAŞ kaç n lmaz hale gelmiştir. Bunu tarih bizlere söylüyor. Ayn tarih bizlere Dünya Savaşlar n n arkas ndan en büyük savaş n Ortadoğuda olacağ n da söylüyor. İşte çocukluğumuzda, gençlik y llar m zda tart şt ğ m z, konuştuğumuz o savaş bize çok yak n. Ne kadar gariptir ki bölgenin en güçlü ülkesi olan Türkiye nin en zay f olduğu noktada, bu savaş ç ka geldi. Çok iyi bir zamanlama m? desek yoksa uzun vadeli bir plan sonucu 1999 depremi, çok partili koalisyon, erken gelen seçim sonras, tek partili kolay kararlar alabilen bir hükümet, araya s k şt r lm ş bir ekonomik kriz ve Dünya piyasalar na olan yüksek borçlar m z: bunlar n hepsi talihsiz bir tesadüf mü? Karar siz verin.. Savaşlar ç kana kadar belirsizlik yüzünden piyasalar tedirgin eder. Savaş süresince ekonomi çok hareketlenir. Bunun nedeni ise kamu iç harcamalar n n artmas d r. Diğer yandan savaşa yak n bölge ülkelerinde iç talep suni şekilde artar. Nihai tüketici stok seviyesini yükselttiğinden iç talep hareketlenir. Savaş n gidişat yla paralel olarak finans piyasalar dalgalan r. İthalata dayal sanayi ve ekonomilerde Bankac l k Sisteminin zaaflar ve fors majör şartlar ndan dolay ithalatta s k nt lar yaşanabilir. Diğer yandan uluslararas ulaş m ve nakliye fiyatlar ve sigortalar h zla artar. Savaşa kat lan ülkelerden kazananlar n Savaş Sonras finans piyasalar kuvvetlenir, bu ülkelere olan güven artar ve bir yat r m rüzgar eser. Komşulardaki savaş sonras yeniden yap lanma yat r mlar ndan yüksek paylar al n r. K saca savaş öncesi ve sonras Ülkemiz Ekonomisinin hareketleneceğini söyleyebiliriz. Savaş n gerçek etkilerini ise daha uzun vadede hissedeceğiz. Belki 5 y l veya daha uzun bir sürede. Her problem bir imkan yarat r derler. Ümit ederiz ki biz de ülke ve Hayvanc l k Sektörü olarak bu imkanlar en iyi şekilde değerlendirebilelim. İnsan ister ki hiç SAVAŞ olmas n. İnsanlar ac çekmesin. Ne gariptir ki SAVAŞ ç karanlarda o insanlar. 2

YÜKSEK VER ML SÜT NEKLER N N BESLENMES NDE B OT N N ÖNEM S Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi üt inekleri dahil ruminantlar n B grubu vitaminlerden biotine olan ihtiyac tam olarak belirlenememiştir. Rumen ve bağ rsak kanal nda sentezlenen biotinin ruminantlarda temel ihtiyac karş lad ğ kabul edilir. Rumen mikroorganizmalar taraf ndan sentez edilen ve yemlerden sağlanan biotin normalde yeterli olmakta ve s ğ rlarda vitamin yetersizliğine bağl septomlar gözlenmemektedir. Ancak son y llarda yap lan çal şmalar ve saha uygulamalar bu görüşün her zaman doğru olmad ğ n göstermektedir. Nitekim günümüzde yüksek verimli süt ineği yetiştiriciliğinin önem kazanmas ile ineklerde süt veriminde önemli art şlar sağlanmas, başta yüksek verimin yol açt ğ stres olmak üzere her türlü stres faktörleri karş s nda rumende sentezlenen vitaminin yetersiz kald ğ veya ineklerde biotin ihtiyac n n artt ğ bildirilmektedir. Diğer taraftan rumende biotin sentezinin asidik ortamda aksayabileceği, dolay s yla h zl büyüyen genç s ğ rlar ile yüksek verimli süt ineklerinde biotin ihtiyac n n sentez yolu ile karş lanamayacağ ifade edilmektedir. Benzer şekilde yüksek verimli süt ineklerinde biotin sentezinin verim ve ayak sağl ğ için yeterli olmad ğ dolay s yla süt ineklerine uygulanan ilave biotinin süt verimini ve ayak sağl ğ n olumlu yönde etkilediğine değinilmektedir. Biotinin önemli fonksiyonlar Suda çözünebilen B grubu vitaminlerin bir üyesi olan biotinin kanatl, domuz, at ve kürk hayvanlar beslenmesinde önem taş d ğ y llard r yap lan araşt rmalarla ortaya konulmuştur. Biotin bütün hayvanlar için esansiyel nitelik taş yan ve yaşam, büyüme, yemden yararlanma, epidermal dokular n devaml l ğ, normal kemik gelişimi ile üreme için gerekli olan bir vitamindir. Metabolizmada karbondioksidin figzasyonunu katalize eden ve transferinde rol oynayan enzimlerin prostetik grubu olarak görev yapar. Bu enzimler aras nda yağ asitleri sentezinin vazgeçilmez unsurlar olan asetil CoA karboksilaz ile propiyonil CoA karboksilaz bulunur. Dolay s yla biotin yağ asitleri sentezinde rol oynatan metabolik reaksiyonlarda önemli görevlere sahiptir. Ruminantlarda glikoneogenezis glikozun önemli bir kaynağ n oluşturur. Yetersiz karbonhidrat al m söz konusu olduğunda glikoneogenezis yolu ile protein ve yağlardan kan glikoz miktar n n normal seviyede devaml l ğ sağlan r. Uzun zincirli yağlar n sentezi ve temel yağ metabolizmas için biotin gereklidir. Biotin ayn zamanda ribonükleik asidin yap s ve özelliği üzerine olan etkisi nedeni ile protein sentezi için de gereklidir. Bu durum özellikle deri, saç, boynuzun yap s ndaki keratin gibi sert bir protein olan skleroproteinlerin depolanmas ve oran n n kontrolünde önemlidir. Yap lan çal şmalarda biotinin keratinizasyonda aktif rol oynad ğ gösterilmiştir. Bunlardan başka biotin karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmalar na direkt yada indirekt olarak kat lmaktad r. Özet olarak ifade edilirse, biotinin karbonhidrat metabolizmas, propionate üretimi ve metabolizmas, yağ asitleri sentezi, selüloz sindirimi ve keratin üretimi ile ilgili bir vitamin olduğu kabul edilebilir. Daha öncede belirtildiği üzere biotin propiyonik asit sentezi ile bakteriyel metabolizmada görevli olan enzimlerin ko-faktörüdür. Selülozu parçalayan bakterilerin tamam biotine ihtiyaç duyduklar halde, bunlar biotin sentezine kat lmazlar. Yap lan in vitro çal şmalar n bulgular na göre biotin yokluğunda rumen mikroorganizmalar n n gerek selüloz sindirimi gerekse propiyonik asit sentezi önemli derecede azalmaktad r. Tüketilen rasyon rumende biotin sentezini etkilemektedir. Hayvana verilen rasyonda kaba yem/konsantre yem oran konsantre yem lehine bozulduğunda vitamin sentezi azalmaktad r. Tüketilen yemlerle günlük biotin al m 3-6 mg kadard r. Kanatl ve domuzlarda yemlerdeki biotinin yararl l ğ önemli derecede değişkenlik göstermektedir. Örneğin m s rdaki vitaminden yararlanma % 100 iken buğday için bu oran % 5 tir. Melas yem maddeleri içinde biotin içeriği ( 0.7-1.0 mg/kg) ve yararl l ğ ( %75) en yüksek olan d r. Rumende sentez edilen günlük biotin miktar 0-4 mg olarak, net biotin emilimi ise 3-5 mg olarak hesaplanm şt r. Biotin ve ayak hastal klar Pek çok ülkede yetiştiriciler ve veteriner hekimler s ğ rlarda ayak hastal klar n n önemli bir sorun olduğunu bilirler. Öyleki mastitis ve döl verimi düşüklüğü ile birlikte ayak hastal klar da süt ve besi s ğ rc l ğ nda önemli ekonomik kay plara neden olmaktad r. İngiltere de süt ineklerinde ayak sağl ğ üzerinde yap lan bir çal şmada çiftçilerin 2/3 ü laminitisi en önemli bir sorun olarak bildirmişlerdir. Yine Amerika da 17 sürü üzerinde yap lan bir araşt rmada ise yaz ve bahar mevsimlerinde ineklerin s ras yla % 13.7 ve %16.7 sinin kronik laminitis olduğu gözlenmiştir. İngiltere de 1997 de laminitise bağl y ll k kay b n 200 milyon sterlin olduğu ortaya konulmuştur. Ayak bozukluklar n n ve lezyonlar n tiplerinin çevre, besleme program, sindirim sistemi ve metabolizma hastal klar gibi çeşitli faktörlere bağl olarak ülkeden ülkeye göre değiştiği ifade 3

edilmektedir. Dolay s yla laminitisin ortaya ç kmas nda pek çok faktör etkili olmaktad r. Laminitis süt ineklerinde mültifaktoriyal bir hastal k olarak ortaya ç kar. Bu hastal ğ n kontrol alt na al nabilmesi ancak sürü menejeri, veteriner hekim, t rnak bak m n yapan kişi ile besleme uzman n n birlikte olaya müdahale etmesi ile mümkündür. Dolay s yla bu hastal kta çevre, beslenme ve doğru t rnak bak m gibi üç önemli husus vard r. Araşt r c lar sağl kl t rnağa sahip veya klinik laminitisli ineklerde hem serum hem de t rnak-boynuz katman n n biotin konsantrasyonlar ile laminitis aras ndaki ilişkiyi araşt rm şlard r. Sonuçta serum biotin konsantrasyonunun laminitisli ineklerde sağl kl olanlara göre önemli miktarda azalm ş olduğu ortaya ç km şt r (P<0.01). Ayn çal şmada hastal kl hayvanlarda t rnak-boynuz katman n n nem içeriğinin (%43.0) kontrol grubuna (%34.3) göre önemli derecede yüksek olduğu da gözlenmiştir. Ayak hastal klar na maruz kalan bir süt ineğinin performans n tam olarak ortaya koymas sözkonusu değildir. Öncelikle hayvan n hissettiği ağr performans n olumsuz yönde etkiler. Yem tüketiminde ortaya ç kan azalma ağ rl k kayb na, süt ve döl veriminde azalmaya neden olur. Bu itibarla böyle hayvanlar n sürüden uzaklaşt r lmas işletme ekonomisi aç s ndan önem taş r. Biotin ve süt üretimi Buzağ lamadan hemen sonra ilk doğumunu yapm ş ineklere 305 günlük laktasyon süresince günde 20 mg biotin verilmesinin günlük süt veriminde 1 kg l k bir art şa neden olduğu gözlenmiştir. Bu sonuca paralel olarak biotin verilenlerde laminitis olgular da önemli azalmalar göstermiştir. Bir başka çal şmada 180 inek incelemeye al nm ş ve bir laktasyon süresince hayvanlara 0(kontrol) ve 20 mg/gün düzeyinde biotin verilmiştir. Biotin alan grupta günlük süt veriminde 2.9 kg miktar nda art ş tesbit edilmiştir. Süt ineklerine doğumdan 14 gün önce başlayarak doğum sonras 100 gün süre ile 0, 10 or 20 mg/gün miktar nda biotin uygulanan bir araşt rmada laktasyonun ilk 100 gününde gruplarda süt verimi s ras yla 36.95; 37.86 ve 39.77 kg olarak bulunmuştur. Biotinin en yüksek dozu (20mg) süt veriminde kontrol grubuna göre 2.82 kg miktar nda bir üstünlük sağlam şt r. Bu çal şmalara göre biotinin süt verimine olan etkisinin ayak sağl ğ üzerine olan etkisine göre daha öncelik taş d ğ ifade edilebilir. ABD de yap lan bir çal şmada laktasyonun ilk 100 gününde 20 mg/gün miktar nda biotin uygulanan deneme grubu, kontrol grubuna göre % 2.7 oran nda daha fazla süt vermiştir. Benzer şekilde İtalya da yürütülen çal şmada da laktasyonun ilk 5 ay nda biotin verilmesinin süt verimini %4.7, süt yağ n %3.4 ve süt proteinini %4.3 oran nda art rd ğ gözlenmiştir. Biotinin süt verimini direk mi yoksa indirek mi etkilediği üzerinde durulmaktad r. Biotin glikoneogenesis yolu ile süt üretiminin ön maddesi olan glikoz üretimini art rabilir; veya ayak sağl ğ n iyileştirebilir dolay s yla laminitisin neden olduğu ağr y ortadan kald rabilir. Her iki durumda da süt ineğinin performans olumlu yönde etkilenir. Sonuç Süt inekleri ve rumen bakterilerinin bir bölümü biotine ihtiyaç duyarlar. Ancak verime sahip ineklerde ve h zl gelişen genç s ğ rlarda ihtiyac n ruminal sentez ile karş lanamad ğ çoğu çal şmada elde edilen ortak bir görüştür. Özellikle biotin durumu kritik olan hayvanlarda ilave biotinin süt verimi ve ayak sağl ğ aç s ndan belirgin bir pozitif etkisi gözlenmektedir. Biotin eksikliğinde genellikle deride ve özellikle ayakta lezyonlar, tüy, kürk ve saçlarda zay fl k gözlenmektedir. Yemlere biotin kat lmas ile söz konusu septomlar azalmakta veya tamamen ortadan kalkmaktad r. Optimal t rnak sağl ğ için süt ineklerinde 20mg/gün, kuruda bulunan inekler ile besi s ğ rlar nda ise 10 mg/gün biotin verilmesi öngörülmektedir. Yüksek verimli süt ineklerinde günde 20 mg biotin verilmesi ile olumlu sonuçlar al nm şt r. Son y llarda yap lan çal şmalara genel olarak bak ld ğ nda ilave biotinin süt ineklerinde ayak kalitesini iyileştirdiği ve ayak hastal klar n n ç k ş n azaltt ğ saptanm şt r. Ayn şekilde uygulaman n süt verimini art rd ğ, döl verimi performans n da iyileştirdiği de tesbit edilmiştir. Bu sonuçlar karş s nda ruminant beslenmesinde ilave biotinin yarar sağlayamayacağ görüşü yeniden değerlendirilmelidir. Yüksek verimli süt ineklerinde gebelik ve laktasyonun yol açabileceği strese bağl olarak fizyolojik biotin durumu (sentez+yemle al nan) optimum süt verimi ve sağl k için yetersiz kalabilir. Bu durumda hayvan n genetik potansiyeline ulaşabilmesi için ilave biotin gerekebilir. Kaynaklar 1. Bergste,C., P.R.Greenough, J.M., Gay, R.C.Dobson and C.C.Gay (2000). J.Dairy Sci. 82, Suppl. 1:34. 2. Bonomi.A.A.,Quarantelli, A.Sabbioni and P.Superchi (1996). La Rivista di Scienza dell Alimentazione anno. 25.n.1:49-68. 3 Da Costa Gomez, C., M.Al Masri, W.Steinberg and Hj, Abel. (1998). Proc.Soc.Nutr.Physiol.7. 4. Higuchi, H. And N.Nagahata (2000). Vet.Rec. 5. Midla, L.T.,Hoblet, K.H.,W.P.Weiss and M. I. Moeschberger (1998). Am.J.Vet.Res.59(6):733-738 6. Seymour, W.M. (2000). Proceeding, 12th Annual Florida Ruminant Nutrition Symposium, pp.70-78. 7. Svedson,O.L.(2000). Feed International. 21 (11) 25-34. 8. Weaver, D.(1997). Dairy Farmer, Jan.7:52 9. Wells,S.J., A.M.Trent,W.E.March and R.A. Robinson (1993). JAVMA 202:78-82. 10 Zimmerly, C.A. andw.p.weiss (2000). J.Dairy Sci.83, Suppl.1:73-74. 4

OMEGA-3 YA AS TLER ve NSAN BESLENMES NDEK ÖNEM Doç. Dr. Tahir BALEVİ Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastal klar Anabilim Dal Ü lkemizde tavukçuluk sektörü h zl bir gelişme içindedir. Bunun sonucu olarak son y llarda yumurta üretim ve tüketim miktarlar nda önemli art şlar olmuştur. Yumurtadaki proteinin biyolojik değerliliğinin yüksek olmas yumurta tüketimini teşvik etmekte, buna karş l k yumurtan n kan kolesterol seviyesini yükselttiği şeklindeki görüşler ise yumurta tüketimini olumsuz yönde etkilemektedir. Kanatl rasyonlar nda enerji kaynağ olarak yayg n şekilde kullan lan yağlar, bünyelerinde bulundurduklar yağ asitleri kompozisyonlar yönünden farkl l k gösterirler. Bitkisel yağlar uzun zincirli doymam ş yağ asitleri, hayvansal yağlar ise bal k yağ hariç uzun zincirli doymuş yağ asitleri özellikle palmitik asit bak m ndan zengindir. Bitkisel yağlardan olan zeytin yağ oleik asit gibi tek çift bağa sahip olan yağ asitleri (MUFA=Monounsaturated Fatty Acid), keten yağ da linolenik asit gibi çok say da çift bağa sahip olan yağ asitleri (PUFA=Polyunsaturated Fatty Acid) yönünden zengindir. Linoleik, linolenik ve arahidonik asit gibi uzun zincirli yağ asitleri esansiyel yağ asitleri olarak adland r l r. Hayvan organizmas taraf ndan sentez edilemeyen bu yağ asitlerinin g dalarla d şar dan al nmalar gerekir. Doymam ş yağ asitleri çoğunlukla omega-3 ve omega-6 yağ asitleri formundad r. Aralar nda linolenik asidin de bulunduğu baz yağ asitleri omega-3 formundad r ve kolayl kla ayn formdaki EPA (eicosapentaenoik asit) ve DHA lere (docosahexaenoik asit) dönüşebilir. Bu asitler koroner-kalp hastal klar n n önlenmesinde daha etkilidirler. Yetersizliklerinde; insanlarda ciltte kuruma gibi baz deri hastal klar, ast m, artritis, büyümede görülen gerileme, şeker ve kanserin baz türleriyle, öğrenme eksikliği görülmektedir. Bunlara ilaveten omega-3 yağ asitleri prostoglandinlerin sentezinde görev almalar, beyin ve retinan n normal gelişmesi için gerekli olmalar n n yan nda, kardiyovasküler bozukluklar ile ilişkili olan hastal klar n insidans n da azalt rlar. Omega-3 yağ asitlerinin, k rm z hücrelerin deforme edilebilirliğini art rd ğ, kan n viskozitesinde azalmaya yol açt ğ ve böylece k lcal damarlarla beslenen dokulara oksijen teminini kolaylaşt rd ğ öne sürülmektedir. Ayr ca bu yağ asitlerinin antihipertansif etki gösterdikleri ve koroner arterlerin endotel katlar n n gevşemesine neden olduklar da bilinmektedir. Y llardan beri diyetteki yağ asitlerinin serum kolesterol seviyelerini farkl oranlarda etkiledikleri bilinmektedir. İnsanlar n kan plazmas ndaki lipit düzeyinin yüksekliğiyle koroner kalp hastal klar ve atheroskleroz aras nda s k bir ilişki vard r. Serum lipitleri içerisinde yer alan kolesterol bu ilişkinin en büyük etkenidir. Vücutta kolesterolün büyük bir bölümü sentez vas tas yla meydana gelir. Dokular n çoğu, başta karaciğer, deri, bağ rsaklar, testis ve aort olmak üzere kolesterol sentezleme yeteneğine sahiptir. İnsan plazmas nda normal kolesterol düzeyi 140-250 mg/100 ml düzeyindedir. Kanda kolesterol lipoproteinlerle taş nmaktad r. Fonksiyon ve yap lar bak m ndan lipoproteinler, şilomikronlar, çok düşük yoğunluktaki lipoproteinler (VLDL), düşük yoğunluktaki lipoproteinler (LDL) ve yüksek yoğunluktaki lipoproteinler (HDL) olmak üzere dört grupta incelenir. Plasma LDL düzeyinin yükselmesi damarlarda arteriyal plaklar oluşmas na sebep olur. Bu duruma atherosklerozis ad verilir. Atheroskleroz için spesifik risk faktörleri; kan LDL seviyesinin yükselmesi, hipertansiyon, şeker, hareketsizlik, şişmanl k, yumuşak içme sular ve sigara içilmesidir. Kal tsal hiperkolesteremia olan hastalarda yada doymuş yağ veya kolesterol oran yüksek rasyonla beslenen hayvanlarda görüldüğü gibi, yeterli seviyede yükselmiş plasma kolesterol seviyesi damar endotelyumuna zarar verebilir. Ancak atheroskleroz çoğunlukla orta boy damarlar n endotelyumunda enfeksiyonlar, toksinler veya travmadan kaynaklanan hasarla başlar. Bu durum hasarl bölgede monositlerin toplanmas yla devam eder. Daha sonra alt kattaki bağ dokuda bulunan trombositler aktif hale gelerek, tromboksan üretimine geçerler ve burada trombosit, kolesterol ve diğer lipitlerin birikimine sebep olurlar. Kan damarlar kolesterol esterlerinin birikimi ile dejenerasyona uğrar ve daral r. Kolesterol metabolizmas nda önemli görevler üstlenen lipoproteinlerin çeşit ve miktarlar ise, tüketilen g dalardaki yağ asitleri kompozisyonundan önemli ölçüde etkilenmektedir. Vücutta bulunan lipoproteinlerden HDL, kolesterolün çevre dokulardan karaciğere taş nmas n sağlamaktad r. Bir başka lipoprotein olan VLDL ve LDL, vucudun çeşitli dokular nda kolesterol sentezini stimüle etmekle görevlidirler. Canl lar doymuş yağ asitleri bak m ndan zengin diyetlerle beslendiklerinde kan plasmalar nda HDL düzeyinin azal p, VLDL ve LDL düzeylerinin artmas yla, kan kolesterol düzeyi yükselmektedir. Bu durum, çağ m z n en büyük problemi olan kardiyovasküler bozukluklar ve atheroskleroz gibi çeşitli hastal klar n oluşmas na zemin 5

haz rlamaktad r. Buna karş l k başta omega-3 yağ asitleri olmak üzere doymam ş yağ asitleri bak m ndan zengin diyetler tüketildiğinde, kan plazmalar nda HDL art ş na bağl olarak kolesterol miktar nda düşüş görülmektedir. Yüksek düzeyde doymuş yağ asitlerince zengin yağlar ya da kolesterol ihtiva eden g dalar n tüketilmesi sonucunda, insanlarda kardiyovasküler hastal klar n insidans n n artt ğ gözlenmiştir. Yumurta sar s nda da önemli miktarda kolesterol (11.5 mg/g) bulunmas, değerli bir protein kaynağ olan yumurtan n tüketimini olumsuz yönde etkilemektedir. Yumurtada kolesterol miktar n aşağ çekmeyi amaçlayan çal şmalardan pratik bir sonuç al namam şt r. Embriyonun gelişmesi için mutlak gerekli olan kolesterolün yumurtadaki düzeyi fizyolojik bir mekanizma ile sabit tutulmaya çal ş lmaktad r. Alternatif bir yol olarak son y llarda yumurtay omega- 3 yağ asitleri bak m ndan zenginleştirerek, kolesterojenik etkisinin azalt lmas na ve yumurta üzerindeki bu tür endişelerin kald r lmas n sağlamaya yönelik çal şmalara ağ rl k verildiği görülmektedir. Bal k yağ kolesterolü yüksek hastalarda, lipoproteinlerin fiziksel durumunu değiştirip LDL yi düşürerek, kolesterolün azalmas n sağlar. Trombin formasyonundaki azalma ve plasma fibrinolitik aktivitesindeki art ş da, atheroman n büyümesini engelleyerek damar t kan kl ğ n önler. Rasyondaki omega-3 yağ asitlerinin yumurtan n ve bu yumurtalar tüketen insanlar n kan plasmas ndaki omega-3 yağ asitleri düzeyine etkisini belirlemek için yap lan bir çal şmada; omega-3 yağ asitleri bak m ndan zengin olan farkl yağlar % 4-5 oran nda içeren rasyonlar tüketen tavuklardan elde edilen yumurtalarda, omega-3 yağ asitleri miktar n n artt ğ belirlenmiştir. Bu yumurtalar n 60 kişi taraf ndan haftada 7 adet olmak üzere 6 ay boyunca tüketilmesi sonucunda, kan plasmas nda omega-3 yağ asitleri düzeyinin de artt ğ ve omega-6/omega-3 yağ asitleri oran n n normal yumurta tüketenlere göre önemli oranda azald ğ bildirilmiştir. Dyerberg taraf ndan yap lan bir araşt rmada; omega-3 yağ asitleri bak m ndan zengin diyetlerle beslenen Eskimolarda uzun zincirli doymam ş yağ asitlerinin, doymuş yağ asitlerine oran 0.84 iken, omega-6 yağ asitleri bak m ndan zengin diyetle beslenen Danimarkal larda bu oran n 0.24 olduğu, bunun sonucunda da Eskimolar n kan plasmas nda LDL ve VLDL düzeylerinin daha düşük, HDL düzeylerinin ise daha yüksek olduğu gözlenmiştir.eskimolarda toplam kolesterol ve trigliserid seviyeleri önemli oranda daha düşük ve HDL seviyesininde önemli oranda daha yüksek olduğu bilinmektedir. Atheroskleroz oluşumunda kolesterolün üstlendiği rolden dolay bu bulgu, diyete bal k ve bal k yağ eklemenin plasma lipid seviyelerine etkileri üzerinde çeşitli çal şmalar n yap lmas na neden olmuş ve bal k yağ n n trigliserid, VLDL ve buna bağl olarak LDL seviyelerinde önemli düşmelere sebep olduğu tespit edilmiştir. Bal k yağ, plasma trigliserid ve VLDL seviyelerini düşüren en etkili yol olarak bilinmektedir. Yüksek trigliseridli hastalarda 1 aydan 3 aya kadar yap lan denemelerde; günlük 4.5 g'dan 30 g'a kadar tüketilen yağ asitlerinin (EPA ve DHA) trigliserid ve VLDL seviyelerini düşürdüğü gözlenmiştir. Normal trigliserid seviyeli kimselerde bu konsantrasyonlar düşürmek için çok daha az miktarlar yeterli olmaktad r. Omega-3 yağ asitleri bak m ndan zengin olan bal k ve bal k yağlar n n tüketimiyle, koroner kalp hastal klar ndan dolay meydana gelen ölümler aras nda z t bir ilişki olduğunu gösteren ve 20 y l n üzerinde süren bir çal şmada(kromhout ve ark.); 852 orta yaşl denek kullan lm şt r. Hiç bal k tüketmeyen kontrol grubuyla, günde 1-14 g, 15-29 g, 30-44 g ve 45 g'dan daha yüksek bal k tüketen deneklerden oluşan gruplar aras nda koroner-kalp hastal klar ndan dolay oluşan ölüm oranlar na bak lm şt r. Kontrol grubunda kardiyovasküler hastal klardan dolay ölüm oran 1 kabul edilirse, diğer gruplarda bu oran s ras yla 0.60, 0.57, 0.46 ve 0.42 olarak bulunmuştur. Bunu destekleyen başka literatür bildirişleri de mevcuttur. Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerde ise, diyetlerde geleneksel olarak oleik asit bak m ndan zengin olan zeytin yağ na daha çok yer verilmektedirler. Bu ülkelerde, plasma kolesterol düzeyi ve koroner kalp hastal ğ oranlar n n diğer Avrupa ülkelerine göre düşük bulunmas muhtemelen bu nedene bağlanmaktad r. Birçok Avrupa ülkesinde ölümlerin % 50'sini koroner-kalp hastal klar oluştururken, yüksek miktarda PUFA bulunan besinleri tüketen ülkelerde ölümlerin ancak % 10'u koroner-kalp hastal klar ndan olmaktad r. II. Dünya savaş boyunca Norveç'te dolaş m hastal klar na bağl ölümlerde ve miyokardiyal enfeksiyonlarda önemli bir düşüş olduğu gözlenmişdir. Bu durumun savaş s ras nda söz konusu olan yiyecek k tl ğ na bağl olarak hayvansal yağ tüketiminin azalmas buna karş l k bal k tüketiminin artmas sonucu ortaya ç kt ğ şeklinde bir değerlendirme yap lm şt r. Araşt rmac lar, kardiyovasküler ölümlerdeki düşüşün diyetteki bal k yağ ndaki PUFA'lar n kolesterol düşürücü etkisinden kaynakland ğ sonucuna varm şlard r. Sonuç olarak; yumurta tavuğu rasyonlar na omega-3 yağ asitleri bak m ndan zengin yağlar n ilave edilmesiyle, yumurtan n omega-3 yağ asitleri içeriğinin yükselebileceği; bu yumurtalar tüketen kişilerde de atheroskleroz ve kalp-damar hastal klar na yakalanma riskinin daha az olacağ söylenebilir. Civcivlerin embriyonik gelişimini tamamlayabilmesi için kolesterole gerek vard r. Bu itibarla kolesterolsüz yumurtan n kesinlikle elde edilemeyeceği, buna karş l k yumurtada bulunan kolesterolün zararl etkisini en aza indirebilen omega- 3 yağ asitleri oran n n artt r labileceği ifade edilebilir. 6

KANATLI YET fit R C L N N Ö N E M L S O R U N L A R I ASCİTES Broylerlerde oksijen ihtiyac ile oksiijen tüketimi aras ndaki dengesizliğe bağl olarak ortaya ç kabilen ascites hastal ğ kar n boşluğunda s v birikimine yol açmakta buna bağl olarak ölümler ortaya ç kabilmektedir. Ascitesin önceleri yüksek bölgelerde yetiştirilen broylerler de gözlendiği bilinmekte ise de son çal şmalarda bu hastal ğ n ortaya ç k ş n n yüksek rak m ile s n rland r lamayacağ özellikle s k ş k ortamlarda ve kötü havaland r lm ş kümeslerde yetiştirilen h zl büyüme çağ ndaki civcivlerde de gözlendiği belirlenmiştir. Hastal ğ n ortaya ç k ş nda pek çok faktör etkili olmaktad r. Bu bağlamda yüksek genetik güce sahip olan ve h zl gelişme sürecindeki broylerler hastal ğa oldukca duyarl d rlar. Diğer taraftan yap lan araşt rmalar pelet yemlerle besleme proğram n n toz (ince) yemle beslemeye göre hastal k insidensini art rd ğ n göstermektedir. İlk 2-3 haftal k pelet yemle besleme proğram n izleyen dönemde broylerlere pazar ağ rl ğ na ulaşana kadar toz yem verilmesi uygun pazar ağ rl ğ na ulaş lmas nda etkili olmuş ascites insidensini azaltm şt r. Yüksek yoğunluktaki yemler (yüksek enerji+yüksek protein) ascites insidensini art ran faktörler aras nda yer almaktad r. Broylerlerde büyüme h z n düşük tutmaya yönelik yemleme programlar ile çevre koşullar n düzeltmeye yönelik uygulamalar ascites üzerinde olumlu etki yapmaktad r. Bu itibarla düşük proteinli, düşük enerjili başlang ç yemleri ile besleme ascites olgular n azaltmaktad r. Ayn şekilde büyümenin erken dönemlerinde yem tüketiminin % 20-40 oran nda k s tlanmas veya ş ğ n aral kl olarak s n rland r lmas n kapsayan yetiştirme teknikleri de hastal ğ n insidensini azaltacakt r. S cakl ğ n artt r lmas büyüme h z n düşürecek bu da hastal k ç k ş n n azalmas na neden olacakt r. Hastal ğa yol açan fonksiyonel ve nedensel faktörleri ve bunlar n genetik ve embriyonik gelişme aras ndaki ilişkilerini tart şan araşt r c lar oksijen yetersizliğinin ascitesin başl ca nedenleri aras nda olduğunu ileri sürmüşlerdir. Anabolik faaliyetler için gerekli olan yüksek oksijen talebi kalb ve akciğerlerin maksimum oksijen verme kapasitesini aşmaktad r. Baz araşt r c lar ascitesde troid fonksiyonunun önem taş d ğ n bildirmişlerdir. Hastal ğa duyarl hayvanlarda troksin üretiminin s n rl olduğu kabul edilir. Bu nedenle yetersiz troit aktivitesi metabolizman n regulasyonu için oldukca uygundur. Bu etki özellikle düşük çevre s cakl ğ nda görülmektedir. Baz araşt rma sonuçlar erken kuluçkadan ç kan hayvanlarda ascites insidensinin düşük olduğunu ortaya koymaktad r. Buradaki teori, erken kuluçkadan ç kan broylerlerin k sa bir süre için inkübatörde düşük düzeyde oksijene maruz kalmas d r. ASCİTES NEDENİ BUGÜN BİLE TAM BELLİ OLMAYAN KOMPLEKS BİR PROBLEMDİR. HAYVANCILIKTA BESLENME VE SAĞLIK BİRBİRİ İLE İLİŞKİLİ İKİ KONUDUR. İYİ BESLENME OLMADAN İYİ BİR SAĞLIK OLAMAZ. İYİ BESLENME PEK ÇOK SAĞLIK PROBLEMİNİ ÇÖZEBİLİR. ÖYKÜ... ÖYKÜ... ÖYKÜ... İŞİNİ BİLMENİN BEDELİ Bir fabrikada imalat hatt ndaki çok önemli olan ana makinalardan biri ar zalan nca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çal şt rmak için çok uğraşt lar, ancak ne yapt larsa nafile, bir türlü başaramad lar. Sonunda d şar dan uzman çağ rd lar. Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna bakt. Sonra çantas ndan bir çekiç ç kard. Elinde çekiçle makineye yaklaşt. Makinenin belli bir noktas na elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yapt. Makine hemen çal şmaya başlad ve hiçbir ar za olmam ş gibi devam etti. Fabrika tekrar çal şmaya başlad. Uzman fabrikadan ayr ld ktan iki gün sonra faturas n gönderdi: "Hizmet bedeli karş l ğ 1.000 Amerikan Dolar " Fabrika müdürü faturaya çok k zd. Tepesi att. Bir çekiç darbesi için bin dolar çok buldu. Uzmandan ayr nt l fatura göndermesini istedi. Bir gün sonra uzmandan aşağ daki detayl fatura geldi: "Makineye çekiçle vurma bedeli...1 dolar Nereye vuracağ n bilme bedeli...999 dolar Toplam...1.000 dolar" 7

5-7 MART 2003 VIV Asia, Queen Sirikit National Convention Center, Bangkok Thailand Contact: Organisers :Jaabeurs Exhibitions and Media. Tel: +31 302952772 Fax: +31 302952809 E.mail : viv.asia@jem.nl Internet: www. viv.net 20-23 N SAN 2003 Middle East Poultry Show, Dubai World Trade Centre Exhibition Complex. United Arab Emirates Contact: Media Communication & Promotion. Tel: +971 4 2692004 Fax: +971 4 2691298 E.mail : mediac@emirates.net Internet: www. mediaccom.com 19-23 MAYIS 2003 Agritech03, Israel Trade Fairs&Convention Center,Tel Aviv, Israel. Contact: Conexpo, Tel:+972 3 5140080; Fax: :+972 3 5140077; E.mail : agritech@kenes.com 3-6 HAZ RAN 2003 Chicken King Show 2003, Moscow, Russia Contact: Asti Group. Tel:+7 0957976914; Fax: +7 0957976915; Internet: www.astigroup.ru 5-7 HAZ RAN 2003 VIV Poultry Yutav; World Trade Center, Yesilkoy, İstanbul,Turkey Contact: Jaabeurs Exhibitions and Media. Tel: +31 302952772 Fax: +31 302952809 E.mail : viv.yutav@jem.nl Internet: www. viv.net 8-12 HAZ RAN 2004 XXII World s Poultry Congress, WPSA Turkish Branch, stanbul TURKEY Contact: ITU Joint Venture, Tel: +90 212 231 3021, Fax: +90 212 232 1522 E-mail: wpsa2004@wpsa2004.org Internet: www.wpsa2004.org 14-16 HAZ RAN 2003 Agrena 2003-5th International Exhibition of Poultry & Livestock Production, Cairo International Conference Centre, Egypt Contact: Crose Fair Organisers, Tel/Fax: +20 2 3038994 E.mail : crose@access.com.eg Internet: www.agrena.com 17-20 TEMMUZ 2003 27th Poultry Science Symposium on Welfare of Laying Hens, Ramada Plaza Hotel,Bristol,UK Contact: WPSA Conference Office Tel: +44 117 9289502 Fax: +44 1934 852170 E.mail : Langford-CE@bristol.ac.uk 19-23 TEMMUZ 2003 19-23 TEMMUZ 2003 XIII Congres of the World Veterinary Poultry Association, Denver,CO, USA Contact: American Association of Avian Pathologists, Tel: +1 610 444 4282 Fax: +1 610 925 8106 Internet : www.nbc.upenn.edu/-aaap 10-14 AGUSTOS 2003 14th European Symposium on Poultry Nutrition, Lillehammer, Norway Contact: Mrs M F Bagley, Tel: +47 22798773, Fax: +47 22798771, E-mail: wpsa@fjorfe.org Internet: www.wpsa.no Bilgi paylaşarak, hayvanc l k ve yem sektörünün sorunlar na çözümler üretmeye çal şt ğ m z bültenimize, sektör sorunlar na çözüm önerileriyle katk lar n z bekliyoruz. nterkim Kimya Sanayi th. hr. ve Tic. A.fi. Tunal Hilmi Cad. No: 50/13 06660 K.dere-Ankara Tel: 0 (312) 419 54 70 Fax: 0 (312) 425 57 23 Sahibi :Ferudun Erdoğan Yay n Kurulu Başkan : Seyfi Ay Yaz İşleri Müdürü : Ufuk Y lmaz Yap m : Replik Ltd. Şti. Üç ayda bir yay nlan r.