Herkesin her şeyi yapabilecek donanıma sahip olmasının sonuçlarını kapsamlı bir şekilde anlatan bir kitap. Yochai Benkler, Harvard Hukuk Fakültesi



Benzer belgeler
Yönetim 2.0. Harvard Business Review. Çeviren Melis İnan

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Kaos Yönetimi Çalkantılar Çağında Yönetim ve Pazarlama

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

11/10/14. Yeni ürün geliştirme stratejisi Yeni ürün geliştirme süreci Yeni ürün geliştirme yönetimi Ürün yaşam döngüsü stratejileri

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Teknoloji Geliştirme Alanında Üniversite Sanayi Ortak Çalışmalarında Deneyimler Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü

Girişimciliğin Fonksiyonları

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı),

İHRACAT. Mutlu Yılmaz

E-Ticaretin özelliklerini ve araçlarını tanımlayabileceksiniz. E-Ticaretin yararlarını karşılaştırabileceksiniz.

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

İnovasyon Projelerinin Stratejik Yönetimi. Dr. Merih Pasin

KAPİTALİZM, PİYASA BAŞARISIZLIĞI VE SAĞLIK HİZMETLERİ SUNUMU. Gülbiye Yenimahalleli Yaşar

GİRİŞİMCİLİKTE İŞ MODELİ. Yrd. Doç. Dr. Emin EMİRZA

2013 TE ÇİMEN HALI BÜYÜMEYİ HEDEFLİYOR!

Basın Bülteni Release

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

Mikroiktisat Final Sorularý

PAZAR NERESİDİR? Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi. Pazar Araştırması

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "SAĞLIĞA YENİLİKÇİ BİR BAKIŞ AÇISI: MOBİL SAĞLIK RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

5 milyon kişi online ticarete 31 milyar lira harcıyor

Basın bilgisi. Şirketin olumlu ekonomik durumunu geliştirme

ELEKTRONİK TİCARET (E-TİCARET) NEDIR? Ticaret Nedir?

ABD TARIM DIŞI İSTİHDAM VERİSİ ANALİZİ

Makroekonomik Hedeflere Ulaşmada Rekabet Politikası ve Uygulamalarının Rolü

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Elektronik ticaret e-ticaret

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Elektrik sektöründe serbestleşme süreci üzerine gözlemler: Bir kısa dönem analizi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ

BURSA DA İLK 250 ŞİRKET VE İSTİHDAM

Ekonominin Esasları TEKEL PİYASASI TEKEL PİYASASI. Tekel Piyasası

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Misyonumuz. Vizyonumuz Çalışan. 45 Ülke İş Ortağı Kişilik Ekosistem. 85,000 Aktif Müşteri

Aralık. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Sosyal Girişimler, Sosyal bir amaçla kurulur ve faaliyet gösterir, Ekonomik faaliyetler yürütür, Elde ettikleri karı sosyal amaçları için kullanır.

SAY 203 MİKRO İKTİSAT

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

Karar Verme ve Pazarlama Bilgisi: Yönetim Kurulu Odasına Giden Yol

ABD TARIM DIŞI İSTİHDAM VERİSİ ANALİZİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü

Sürdürülebilir büyüme için inovasyon ve risk yönetimi

İşletme Okulunda Öğrendiğim 101 Şey

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İçindekiler kısa tablosu

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

ÖNÜMÜZDEKİ 5 YILIN 10 KÜRESEL MAKRO TRENDİ. Kaynak: Euromonitor International

1. Giriş Giriş...19

Geçen Haftanın Ödevi???

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Serpil Ünal. Yeni Ekonomide Müşteri İlişkileri. Bilgi Teknolojileri

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

ISL 201 Pazarlama İlkeleri. Doç. Dr. Hayrettin ZENGİN

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN " 12. TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Firma Değerlemesi (1) Ders 6 Finansal Yönetim

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

TÜRK TELEKOM GRUBU 2012 YILSONU FİNANSAL SONUÇLARINI AÇIKLADI

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

TEKNOLOJİ KULLANIMI. Teknoloji ile Değişen Çalışma Hayatı

SORU SETİ 10 MALİYET TEORİSİ - UZUN DÖNEM MALİYETLER VE TAM REKABET PİYASASINDA ÇIKTI KARARLARI - TEKEL

SOSYAL HAKLAR (Kısa ve Eleştirel Bir Bakış) Yard. Doç. Dr. Umut Omay

Türkiye İç Denetim Kongresi, 11 Kasım Sosyal Medya Riski ve Denetimi. Doğan Tanrıseven EY Danışmanlık Hizmetleri, Direktör

Turkuaz Ege de Yemden Balığa

Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

Bilgi Çağında Kütüphane

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

VESTEL ŞİRKETLER GRUBU

Teknik Bülten 02 Şubat 2017 Perşembe

Sektörel bakış açısı ve yenilikçi teknolojilerle GELECEĞİ KEŞFET!

Uyumluluk markalamasından katma değerli kodlamaya kadar

Reel Sektör Risk Yönetimi

İHRACAT MODELİ: İşlenmiş ve Paketlenmiş Sebzeler ve Meyveler Son Veri Güncellemesi: 31/07/2014

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,75. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,85 152,31

Tarımda inovasyon küresel ölçekte stratejik değer kazandı

20. IBF KONGRESİ Açılışı. 10 Kasım Perşembe, İstanbul. Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Sn. Sheikh Ahmed bin Jassim Al Thani

ANADOLU NUN İKİNCİ 500 DE YILDIZI PARLADI ARAŞTIRMA

Faaliyet 1.8. Eğiticilerin Eğitimi EDM Yönetimi FİYAT STRATEJİLERİ. CEM KÜÇÜKTEPEPINAR Temmuz 2016

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

Transkript:

Jeremy Rifkin, İşbirlikçi Ortak Kaynaklar ın, İnternet platformu üzerinde ve bireyler arasında gerçekleşen ekonomik ve sosyal faaliyetlerin enerji, lojistik ve imalat boyutuna taşınmasıyla birlikte endüstriyel kapitalizmi nasıl saf dışı bırakacağını, heyecanlı ve pozitif bir bakış açısıyla anlatıyor. Aynı teknolojinin, toplumu kontrol etmede de kullanılacağı endişesini taşıyan en kuşkucu okurlar bile Rifkin in ortaya koyduğu vizyonu heyecan ve ilham verici bulacaktır. Yochai Benkler, Harvard Hukuk Fakültesi Bu soluk kesici kitap, günümüzün en çarpıcı teknolojik trendlerini komün yapısından kapitalizme ve oradan tekrar geriye dönen beş yüz yıllık bir süreç içinde ele alıyor. Rifkin, bizi, yeni bir ekonomik düzenin eşiğine götüren entelektüel bir yolculuğa çıkarıyor. Kevin Werbach, Wharton School Kitap, Jeremy Rifkin in teknolojik trendlerin geleceğini öngörmek anlamında çok büyük bir üstat olduğunu ispatlıyor. Rifkin, kitapta geleceğe dair usta işi bir tablo çiziyor. Teknolojinin geleceğine dair sorusu olan herkesin, bu kitabı okumasını öneririm. Calestous Juma, Harvard Üniversitesi Herkesin her şeyi yapabilecek donanıma sahip olmasının sonuçlarını kapsamlı bir şekilde anlatan bir kitap. Neil Gershenfels, MIT Bits and Atoms Merkezi Direktörü

Nesnelerin interneti ve işbirliği çağı

Jeremy Rifkin Nesnelerin interneti ve işbirliği çağı Çeviren: Levent Göktem

ISBN 978-605-4789-12-2 Jeremy Rifkin Orijinal adı ve yayıncısı: The Zero Marginal Cost Society, Palgrave Macmillan Türkçe yay n haklar Anatolialit taraf ndan sağlanmıştır. Optimist Yay m Dağ t m San. ve Tic. Ltd. Şti. Sertifika no. : 11970 Telefon : 0216 481 29 17-18 Faks : 0216 521 10 64 e-posta: optimist@optimistkitap.com www.optimistkitap.com www.iskitaplari.com facebook.com/optimistkitap twitter.com/optimistkitap www.youtube.com/optimistkitap www.optimistkitapblog.com Optimist yay n no. : 401 Konu : ş yönetim Yay na haz rlayan : Zülfü Dicleli Bas m : Mayıs 2015, stanbul Dü zel ti : Esen Güray Düzenleme : Selim Talay Bas k ve cilt : Tor Ofset San. ve Tic. Ltd. Şti. Sertifika no. : 13137 Akçaburgaz Mah. 116. Sokak. No: 2 Esenyurt - STANBUL Tel: 0212 886 34 74

İçindekiler 1 Piyasa Kapitalizminden İşbirlikçi Ortak Kaynaklara Büyük Paradigma Değişimi 9 I. Kısım Kapitalizmin Dile Gelmeyen Tarihi 2 Avrupa da Sınırlar Çekilmesi ve Pazar Ekonomisinin Doğuşu 37 3 Kapitalizmin Göz Kırpışı ve Dikey Entegrasyon 47 4 Kapitalist Mercekten İnsan Doğası 65 II. Kısım SIFIRA YAKIN MARJİNAL MALİYET TOPLUMU 5 Aşırı Üretkenlik, Nesnelerin İnterneti ve Bedava Enerji 77 6 3D Yazıcılar 97 7 YAOK lar ve Sıfır Marjinal Maliyetli Eğitim 119 8 Son İşçi 131 9 Üre/Tüketicinin Yükselişi ve Akıllı Ekonominin Genişlemesi 145 III. Kısım İşbirlikçi Ortak Kaynakların Yükselişi 10 Ortak Kaynakların Komedisi 167 11 İşbirlikçiler Cenge Hazırlanıyor! 187 12 Akıllı Altyapıyı Tanımlama ve Kontrol Etme Mücadelesi 209

IV. Kısım SOSYAL SERMAYE VE PAYLAŞIM EKONOMİSİ 13 Sahiplikten Erişime Giden Yol 243 14 Sosyal Sermayenin Kitlesel Finansmanı, Paranın Demokratikleşmesi, Girişimciliğe İnsaniyet Kazandırılması ve Çalışmayı Yeni Baştan Düşünmek 277 V. Kısım BOLLUK EKONOMİSİ 15 Sürdürülebilir Bolluk 297 16 Biyosfer Yaşam Tarzı 323 Sonsöz 331 Teşekkür 339 Notlar 341

BİRİNCİ BÖLÜM Piyasa Kapitalizminden İşbirlikçi Ortak Kaynaklara Büyük Paradigma Değişimi Kapitalist dönem sona eriyor hızlı değil ama kaçınılmaz bir şekilde. Yaşam tarzımızı dönüştürecek yeni bir ekonomik paradigma İşbirlikçi Ortak Kaynaklar (Collaborative Commons) boy atıyor. Kısmen kapitalist piyasadan kısmen İşbirlikçi Ortak Kaynaklardan oluşan melez bir ekonominin belirmesine tanıklık ediyoruz. İki ekonomik sistem birlikte çalışıyor kimi zaman da rekabet ediyorlar. Birbirlerinin sınırları içinde sinerji buluyor, birbirine değer kattıkları gibi kendileri de fayda sağlıyor. Bazen de ikisi arasında ciddi çatışmalar yaşanıyor. Biri diğerine üstünlük kurmaya, bazen de yerine geçmeye çalışıyor. İki rakip ekonomik paradigma arasındaki bu kavga uzun sürecek ve çok sert geçecek. Ama şu başlangıç aşamasında bile on nesildir insan doğasının çarpıcı bir hikâyesini bizlere sunan, gündelik ticari, sosyal ve politik hayatımızın örgütsel çerçevesini oluşturan kapitalist sistemin doruk noktasına ulaştığını ve yavaş yavaş gerileme sürecine girdiğini açıkça görebiliyoruz. Kapitalizmin, en azından yarım yüzyıl daha sosyal yapımızın parçası olarak kalmayı sürdüreceğini tahmin ediyorum ancak bana göre yirmi birinci yüzyılın ikinci yarısındaki hâkim ekonomik paradigma kapitalizm olmayacaktır. Yeni bir ekonomik sisteme doğru büyük bir dönüşüm yaşandığına ilişkin göstergeler henüz çok zayıf ve somut verilerden ziyade kişisel deneyim ve gözlemlere dayanıyorsa da İşbirlikçi Ortak Kaynaklar yükseliştedir ve 2050 yılında dünyanın büyük bölümünde ekonomik yaşamın hâkim düzenleyicisi olma ihtimali yüksektir. Bu arada giderek mükemmelleşecek, akıllıca kurgulanmış bir kapitalist sistem, yeni ekonominin kıyısında varlığını sürdürecektir. Özellikle de ağ hizmet ve çözümlerinin birleştiricisi kimliğiyle, faydalanacağı zayıflıkları 9

10 NESNELERİN İNTERNETİ VE İŞBİRLİĞİ ÇAĞI arayıp bulacak, yeni ekonomik çağda güçlü bir niş aktör şeklinde gelişmeye devam edecek ama artık ipleri elinde tutamayacaktır. Bunun birçokları için inanılmaz bir şey olduğunun farkındayım. Kapitalizmin, soluduğumuz hava kadar varlığımızın bir parçası olduğuna şartlanmışız hepimiz. Ne var ki, onca filozof ve iktisatçının varsayımlarını doğaya hükmeden yasalarla özdeşleştirmeye dönük asırlardır süregelen çabasına rağmen ekonomik paradigma dediğiniz şey, doğal bir fenomen değil, bir insan eseridir. Ekonomik paradigmalar içinde kapitalizm başarılı bir yere sahiptir. Her ne kadar, tarihteki diğer ekonomik paradigmalarla kıyaslandığında nispeten kısa bir ömre sahip olsa da kapitalizmin, insanların yeryüzündeki macerası üzerinde gerek olumlu gerek olumsuz çok ciddi bir etki yarattığını, avcı-toplayıcı çağdan tarıma geçiş haricindeki diğer tüm ekonomik çağlara kıyasla daha çarpıcı ve kapsamlı sonuçlar doğurduğunu söylemek yanlış olmaz. Ne ilginçtir ki kapitalizmin gerileyişi, kendisine düşman güçlerin marifeti değildir. Kapitalizmin kalesini kuşatmış, kapıları kırmaya niyetli barbarlar yok ortada. Tam tersi bir durum söz konusu. Kapitalist sistemin kuyusunu kazan şey, kapitalizmi yöneten hâkim varsayımların kaydettiği çarpıcı başarıdır. Kapitalizmin kalbinde, onu zirveye çıkaran mekanizmada bir çelişki saklıdır. Ama şimdi onu eceline doğru hızlandıran da aynı çelişkidir. Kapitalizmin Yıldızının Sönüşü Kapitalizmin varlık nedeni, insan hayatının her yönünü ekonomik bir platforma taşımak ve piyasada el değiştirecek bir metaa dönüştürmektir. Söz konusu dönüşümün dışında kalan pek az şey vardır. Yediğimiz yiyecek, içtiğimiz su, yaptığımız ve kullandığımız eşyalar, sosyal ilişkilerimiz, ürettiğimiz fikirler, harcadığımız zaman ve hatta bizi biz yapan genlerimiz bile kapitalizmin pazarına düşmüş bulunmaktadır. Bu pazarda birileri tarafından yeniden düzenlenmekte, bir fiyat etiketi iliştirilmekte ve pazara sunulmaktadır. Tarihin büyük bir bölümünde pazarlar, insanların bir araya gelip mal değiştokuşu yaptıkları yerler oldu. Bu çağdaysa gündelik hayatımız her yönüyle ticari borsalara bir şekilde bağlanmış durumda. Bizi piyasalar tanımlıyor. Ama işte burada bir çelişki gizli. Kapitalizmin mantığı, başarmak suretiyle başarısız olmaya dayanır. Açıklayayım. Modern kapitalizmin babası Adam Smith, Ulusların Zenginliği adını verdiği başyapıtında pazarın aynen, Isaac Newton tarafından keşfedilen yerçekimini yöneten kanunlar gibi işlediğini savunur. Her etkinin eşit ve karşı yönde bir tepkiye yol açtığı doğada olduğu gibi kendi kendini düzenleyen bir piyasada arz ve talep de birbirini aynı şekilde etkiler. Mal ve hizmetlere talep artarsa

Pİyasa Kapİtalİzmİnden İşbİrlİkçİ Ortak Kaynaklara 11 satıcılar da doğru orantılı olarak fiyatları yükseltir. Satıcıların istediği fiyat fazla yükseldiğinde talep düşer, bu da satıcıların fiyatları aşağı çekmesini sağlar. Fransız Aydınlanma filozoflarından ve klasik iktisat kuramının ilk mimarlarından olan Jean-Baptiste Say, yine Newton fiziğinden ödünç alınmış ikinci bir varsayımla konuya dahil olur. Say e göre ekonomik faaliyet kendi kendini yineleyebilen ve sürdürebilen bir niteliktedir. Tıpkı Newton ın ilk yerçekimi kanununda olduğu gibi, ekonomik kuvvetler harekete geçtiklerinde harici kuvvetler devreye girmeden hareket halinde kalmayı sürdürürler. Say şöyle der: Her arz kendi talebini yaratır. Piyasaya çıkan bir malın, kendi üretim değerine eşit bir talebi vardır. Bir ürünün yaratılması anında başka ürünler için de alan açar. 1 Neoklasik iktisatçıların bir sonraki kuşağı Say Yasasını revize ederek yeni teknolojilerin üretkenliği artırdığını, satıcının, daha düşük maliyetle daha fazla mal üretmesini sağladığını eklerler. Daha ucuza mal edilmiş ürünler de kendi taleplerini yaratırlar ve bu süreçte rakipler, kendi teknolojilerini geliştirerek üretkenliklerini artırmaya zorlanır. Artan üretkenlikle fiyatlar düşer ve müşterilerini geri kazanırlar veya yeni müşteriler edinirler ya da her iki olumlu sonucu bir arada elde ederler. Tüm süreç, bir devridaim makinesi gibi işler. Yeni teknolojiler ve üretkenlikteki artışla düşen fiyatlar, tüketicinin harcayabileceği daha fazla paraya sahip olmasını sağlar. Bu da satıcılar arasında yeni bir rekabet yarışını körükler. Fakat dikkatli olunması gereken bir husus söz konusudur. Bu ilkeler, rekabete açık bir pazarda geçerlidir. Bir veya birkaç satıcı daha fazla büyür ve rekabeti ortadan kaldırıp tekel veya oligopol kurarlarsa (özellikle temel mal ve hizmet alanında geçerlidir bu) fiyatları yapay olarak yükseltebilirler. Alıcıların fazla alternatifi olmadığını bilirler. Öyle bir durumda tekelci, üretkenliği artıracak, fiyatları düşürecek ve rekabet gücünü koruyacak, emek tasarrufu sağlayan teknolojileri uygulamaya hemen hemen hiç ihtiyaç duymaz veya bu yönde bir istek göstermez. Tarihte bunu kısa süreli de olsa defalarca gördük. Uzun vadedeyse mutlaka yeni oyuncular sahneye çıkar ve teknolojik atılımlarla üretkenliği artırıp fiyatları düşürerek benzer veya alternatif mal veya hizmetlerle tekeli kırarlar. Kapitalist ekonomi kuramının bu yol gösterici varsayımlarının mantıki sonuçlarına bakalım. Bir senaryo düşünün. Kapitalist sistemi yürüten mantık, kimsenin hayal edemeyeceği derecede başarılı olsun ve rekabet yarışı bizi aşırı üretkenliğe ve iktisatçıların optimum genel refah dedikleri seviyeye (yoğun rekabetin daha ileri teknolojiler geliştirmeye zorladığı, üretkenliğin optimum noktaya ulaştığı, satışa sunulan her bir kalem malın marjinal maliyetinin sıfıra yaklaştığı nihai safha) taşısın. Bir diğer ifadeyle her bir kalem malı üretmenin maliyeti -sabit maliyetler hesaba katılmamak şartıyla- sıfır olsun ve o ürün neredeyse bedelsiz sunulsun. Bu senaryo gerçekleşecek olursa kapitalizmin can

12 NESNELERİN İNTERNETİ VE İŞBİRLİĞİ ÇAĞI damarı olan kâr kuruyup yok olur. Bir pazar ekonomisinde kâr, marjlarda yapılır. Örneğin, bir yazar olarak yaptığım entelektüel çalışmayı bir yayıncıya satarım. O da kitabım karşılığında bana bir avans ve gelecekte yapılacak satışlardan telif ücreti verir. Kitap daha sonra son alıcıya ulaşana kadar harici bir düzeltmene, dizgiciye, matbaaya, toptancıya, dağıtımcıya ve perakendecilere gider. Bu süreçte yer alan herkes, katılımının karşılığını almak için işlem maliyetinin üzerine bir kâr marjı ekler. Peki, bir kitap üretme ve yayınlamanın marjinal maliyeti hemen hemen sıfıra düşse ne olurdu? Aslında bu senaryo şu anda yaşanıyor. Sayıları giderek artan yazarlar, kitap yazıyor, bu kitapları ya çok düşük bir fiyattan veya tamamen bedelsiz olarak internet üzerinden paylaşıyor. Böylece yayıncı, editör, matbaacı, toptancı, dağıtımcı ve perakendeciler devre dışı kalıyor. Bir kitabın her kopyasının pazarlanması ve dağıtımı neredeyse sıfır maliyetle yapılıyor. Ürünü yaratırken harcanan zaman, bilgiişlem maliyeti ve internete erişim maliyetinden başka bir maliyet söz konusu değil. Bir e-kitabın üretilip dağıtılmasını sıfıra yakın marjinal maliyetle gerçekleştirmek mümkün. Sıfıra yakın marjinal maliyet olgusu, milyarlarca insanın giderek daha fazla bilgiye ücretsiz erişim imkânına sahip olmasıyla yayıncılık, iletişim ve eğlence sektörlerinde yaygınlaşıyor. Günümüzde insan ırkının üçte birinden fazlası, nispeten ucuz cep telefonları ve bilgisayarlarla kendi bilgisini kendi üretiyor ve bu bilgiyi görüntü, ses ve metin olarak ve sıfıra yakın marjinal maliyetle, aralarında işbirliğine dayalı ilişkiler bulunan bir dünyayla paylaşıyor. Sıfıra yakın marjinal maliyet devrimi artık ticari alanları da (yenilenebilir enerji, imalat sektöründe 3D baskı ve online yüksek öğrenim vb) etkilemeye başlamış bulunuyor. Dünyada şu anda bile milyonlarca üre/tüketici (prosumers) yani kendi ürünlerini üreten tüketici var. Dünyanın her yerinde, çevreye zarar vermeden ve sıfıra yakın marjinal maliyetle kendi elektriklerini üretiyorlar. 3D yazıcılar kullanarak, sıfıra yakın marjinal maliyetle kendi ürünlerini üreten yaklaşık 100 bin hobi sahibi olduğu tahmin ediliyor. 2 Öte yandan, Yoğun Açık Online Kurslar (Massive Open Online Courses - MOOC) üzerinden bedel ödemeksizin ders alan öğrencilerin sayısı şu anda 6 milyon. Bu kurs sistemi de sıfıra yakın marjinal maliyetle faaliyet gösteriyor ve dersler, aralarında dünyanın en seçkin profesörlerinin de yer aldığı öğretim üyeleri tarafından veriliyor. Öğrenciler, kursları tamamlayarak ders kredilerini de artırmış oluyor. Her üç örnekte de ön maliyetler nispeten yüksek olsa da bu sektörlerde katlanarak artan bir büyüme çizgisi kaydedildiği gözlemleniyor. Bu katlanarak ilerleyen büyüme çizgisi, son birkaç onyılda bilişimin marjinal maliyetini sıfıra yaklaştıran büyümeye çok benziyor. Gelecek yirmi veya otuz yılda kıtasal veya küresel büyük ağlardaki üre/tüketiciler, yeşil enerjinin yanı sıra fiziki ürün ve hizmet üretmeye de

Pİyasa Kapİtalİzmİnden İşbİrlİkçİ Ortak Kaynaklara 13 başlayacak, online sanal sınıflarda sıfıra yakın marjinal maliyetle eğitim alacak ve ekonomiyi neredeyse tamamen ücretsiz mal ve hizmetler çağına taşıyacak. Sıfıra yakın marjinal maliyet devriminin önde gelen aktörlerinin büyük kısmı, bedavaya yakın fiyatlı mal ve hizmetler yaygınlaştıkça, büyümenin devam etmesini sağlayacak kadar kâr bırakacak ve hatta kapitalist sistemin gelişmesine zemin oluşturacak başka mal ve hizmetler yaratma fırsatlarına da kavuşacağımızı öngörüyor. Wired dergisinin eski editörü Chris Anderson, bedava dağıtılan ürünlerin öteden beri potansiyel müşterileri, başka ürünleri satın almaya ikna etmek için kullanıldığını hatırlatıp, ilk kullan-at tıraş makinelerinin üreticisi Gillette örneğini veriyor. Gillette, ürünün sap kısmını bedava vererek tüketicileri o saplara uygun bıçakları almaya ikna etme yöntemini uygulamıştı. 3 Aynı şekilde günümüzün müzisyenleri de ürettikleri müziğin online olarak milyonlarca kişi tarafından ücretsiz paylaşılmasına izin veriyor. Bu sayede sadık bir hayran kitlesi oluşturmayı ve bu kitlenin konserlerine para ödeyerek gelmesini umut ediyorlar. The New York Times ve The Economist bazı yazıları milyonlarca kişiye ücretsiz sunuyor ve belli bir oranda okurun, o yazıların daha ayrıntılı versiyonlarını okumak için para ödeyip abone olacağını hesaplıyor. Bu anlamda Bedava etiketi, para ödeyen bir müşteri kitlesi yaratmak için bir pazarlama aracı olarak kullanılıyor. Bunlar, ileriyi göremeyen kısa ömürlü hatta safça hayallerdir. Toplumun ekonomik hayatını meydana getiren mal ve hizmetlerin giderek daha büyük bölümü sıfıra yakın marjinal maliyetle ve hatta bedavaya sunulmaya başlandıkça, kapitalist pazar, daha da dar nişlere doğru geri çekilmeye devam edecektir. Bu niş alanlarda faaliyet gösteren ve kâr eden şirketler, ekonominin ancak kıyısında varlığını sürdürebilecek, çok özel bazı ürün ve hizmetlere para ödeyen ve sayısı giderek azalan bir müşteri kitlesine bel bağlayarak varlıklarını sürdürmeye çalışacaklardır. Sıfıra yakın marjinal maliyet olgusunu kabul etmedeki gönülsüzlüğü anlamak zor değil. Hepsi değilse de ticaret sahnesinin eski tüfeklerinin büyük kısmı, çoğu mal ve hizmetin neredeyse bedelsiz verildiği, kâr olgusunun tarih olduğu, mülkiyetin anlamını yitirdiği ve pazarda bolluk yaşandığı bir ekonomiyi hayal bile edemezler. Sonra ne yaparız? İçlerinden bazıları bu soruyu sormaya başladı. Modern ekonomik düşüncenin büyük mimarlarından bazılarının bu problem konusunda uzun zaman önce kafa yorduğunu öğrenmek içlerini biraz olsun rahatlatıyor. John Maynard Keynes, Robert Heilbroner ve Wassily Leontief gibi isimler, kapitalizmi ileriye taşıyan kritik çelişki üzerinde çokça düşündüler. Uzak bir gelecekte yeni teknolojiler sayesinde üretkenliğin ciddi oranda artarak fiyatları aşağıya çekebileceğini ve üzerinde konuştuğumuz tabloyu yaratabileceğini öngörmüşlerdi.

14 NESNELERİN İNTERNETİ VE İŞBİRLİĞİ ÇAĞI Yirminci yüzyılın başlarında Şikago Üniversitesi profesörlerinden Oskar Lange in dikkatini esrarengiz bir mesele çekti. Olgunlaşmış bir kapitalist sistemde üretkenliği artırıp fiyatları düşürmek için yeni teknolojik atılımlar gerçekleştirme arayışı, sistemin kendi kendisiyle çatışmaya girmesine yol açıyordu. Büyük Buhrandan hemen sonra, 1936 da üretim araçlarının özel mülkiyette bulunmasının ekonomik gelişmeyi sonsuza kadar besleyip beslemeyeceği sorusunu gündeme getirdi. Teknolojik gelişmenin belirli bir aşamasında sistemin başarısı, daha fazla ilerlemeyi önleyen bir engel olarak ortaya çıkabilir miydi? 4 Lange e göre bir girişimci, fiyatları düşürmesini sağlayan teknolojik bir inovasyon yaptığında, çağdışı kalan üretim araçlarıyla çalışan rakiplerine karşı geçici bir rekabet avantajı sağlar. Bu da daha önce yaptığı yatırımların değerinin düşmesine yol açar. Bunun üzerine rakipler de kendi teknolojik inovasyonlarını yapmaya zorlanır, üretkenlik tekrar artar ve fiyatlar da tekrar düşer ve bu döngü bu şekilde sürer gider. Öte yandan, olgunluğa erişmiş, pazarın büyük kısmının birkaç şirket tarafından ele geçirildiği ve bir tekel veya oligopol durumunun yaşandığı sektörlerde, demode olan teknolojiye yapılan sermaye yatırımının değerini korumak adına ekonomik ilerlemeyi engellemek hâkim şirketlerin çıkarına olacaktır. Lange şöyle der: Yapılan sermaye yatırımının değerini korumak, girişimcinin en önemli kaygısı haline geldiğinde, ekonomik ilerleyişin durması veya en azından hatırı sayılır düzeyde yavaşlaması şarttır Bu sonuç, sektörün bir kısmında tekel durumu söz konusuysa daha da önem kazanır. 5 Sektörün güçlü liderleri, yeni şirketlerin ve inovasyonların önünü kesmeye çalışır. Ancak daha önce yapılan yatırımları korumak için yeni ve daha verimli teknolojileri yavaşlatmak veya tamamen durdurmak, yeni ve kârlı fırsatlara sermaye yatırılmasını önlemek suretiyle bir pozitif geribildirim döngüsü yaratır. Sermaye, yeni ve kârlı alanlara yönelemezse ekonomi müzmin bir durgunluğa girer. Lange, kapitalisti kapitaliste kırdıran bu mücadeleyi keskin ifadelerle tarif eder: Kapitalist sistemin istikrarı, eski yatırımları korumak için ekonomik ilerleyişin durdurulması çabaları ve o çabaların başarısızlıkla sonuçlanması durumunda muazzam çöküşlerin meydana gelmesini önleme girişimleriyle sarsılır. 6 Ekonomik ilerlemeyi engelleme gayretleri eninde sonunda başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü sistemin sınırlarında ısrarla dolaşan yeni girişimciler vardır. Üretkenliği artırıp maliyetleri azaltacak inovasyonları arayıp bulurlar ve böylece rakiplerinden daha düşük fiyatlar sunarak müşteri kazanırlar. Üretkenlik artışı maliyet ve fiyatları sürekli aşağı çeker, kâr marjlarının düşmesine

Pİyasa Kapİtalİzmİnden İşbİrlİkçİ Ortak Kaynaklara 15 yol açar. Dolayısıyla, Lange in ana hatlarıyla tarif ettiği bu yarış, uzun vadede son derece acımasızdır. Günümüzde birçok iktisatçı, neredeyse bedava ulaşılabilecek mal ve hizmetler çağına temkinli bir şekilde yaklaşsa da daha eskilerden birkaç iktisatçı, bu fikre ihtiyatlı bir heyecanla bakıyor. Yirminci yüzyılın en saygın iktisatçılarından olan ve ekonomik kuramları bugün de geçerli kabul edilen Keynes, 1930 yılında kısa bir makale kaleme aldı. Torunlarımızın Önündeki Ekonomik Olanaklar adını taşıyan makale, milyonlarca Amerikalının 1929 da patlak veren krizin, aslında bir dibe vuruş sürecinin ilk safhası olduğunu anladığı sıralarda yayınlandı. Keynes in gözlemlerine göre yeni teknolojiler sayesinde kaydedilen üretkenlik artışıyla mal ve hizmet maliyetlerindeki gerileme öngörülmedik bir hızla gerçekleşiyordu. Ayrıca temel mal ve hizmetlerin üretiminde gereksinim duyulan emek de ciddi oranda azalıyordu. Keynes, yeni bir de terim ortaya attı. Okurlarına şöyle diyordu: Gelecek yıllarda teknolojik işsizlik terimini çokça duyacaksınız. Emek kullanımında tasarruf sağlayan yöntemleri, emek için yeni alanlar bulma hızımızdan daha hızlı bir şekilde geliştirmemizden kaynaklanan işsizliktir bu. Keynes, teknolojik işsizliğin kısa vadede sıkıntı yaratmakla birlikte uzun vadede büyük bir lütuf olacağını, çünkü bunun aslında insanoğlunun ekonomik problemlerini çözdüğü anlamına geleceğini de sözlerine eklemişti. 7 Keynes, enerjimizi ekonomi dışı amaçlara ayırmayı tercih edeceğimize ve bu ekonomik ihtiyaçların karşılanacağı bir noktaya tahminlerimizden de daha kısa sürede ulaşacağımıza inanıyordu. 8 Makinelerin, bedava sayılabilecek ürün ve hizmetlerden bol bol üreteceği, insan neslini sıkıntı ve zahmetten kurtaracak bir gelecek hayal ediyordu. Bu, öyle bir çağ olacaktı ki, insan beyni, parasal konularla uğraşmak yerine hayat sanatları üzerine daha fazla yoğunlaşacak ve manevi anlamda daha yüksek mertebelere yükselmenin peşine düşecekti. Lange ve Keynes, 1930 lu yıllarda kapitalist sistemin çekirdeğinde yatan şizofreniyi görmüştü. Onları korkutan, üretkenliği yukarı ve marjinal maliyetleri aşağı çeken rekabetçi pazarlara özgü girişimci dinamizmdi. İktisatçılar, en verimli ekonomilerin, tüketicinin satın aldığı mal için sadece marjinal maliyet kadar ödeme yaptığı ekonomiler olduğunu uzun zamandır biliyorlar. Gelgelelim, eğer tüketiciler sadece marjinal maliyet kadar para öderse ve bu maliyetler sıfıra doğru hızla inmeye başlarsa, şirketler, yaptıkları yatırımdan yeterli geri dönüş sağlayamayacak, hissedarlarını memnun edecek kadar kâr elde edemeyecekler demektir. Bu durumda pazar liderleri, tekel oluşturmak suretiyle pazarda egemenlik kurmak isteyecektir. Bu yolla, sattıkları ürünlerin marjinal maliyetinden daha yüksek fiyatlar belirleyebileceklerdir. Böylece görünmez bir elin, pazarı sıfıra yakın maliyetlerin olduğu o en verimli ekonomi tablosuna doğru iteklemesine ve pazarı bedavaya yakın fiyatlı mal ve hizmetlerin doldur-

16 NESNELERİN İNTERNETİ VE İŞBİRLİĞİ ÇAĞI masına engel olacaklardır. Kapitalist kuram ve uygulamaların temelinde işte bu ikilem yatmaktadır. Lange ve Keynes ten seksen yıl sonra çağdaş iktisatçılar, bir kere daha kapitalist sistemin çelişkilerle örülü işleyişine gözlerini çevirmiş durumdalar. Toplumu sıfıra yakın marjinal maliyet devrine hızla taşıyan yeni teknolojiler ortadayken pazar ekonomisini, kendi kendini yok edecek hale gelmeden nasıl yaşatacaklarını bilemiyorlar. Başkan Bill Clinton zamanında ABD Hazine Bakanlığı görevini yürüten ve Harvard Üniversitesi nin eski başkanı olan Lawrence Summers ile Kaliforniya Üniversitesinde iktisat profesörü olarak görev yapan J. Bradford DeLong, Ağustos 2001 de Kansas City Merkez Bankasınca düzenlenen Bilgi Ekonomisinin Ekonomik Politikası adını taşıyan sempozyumda ortak bir tebliğ sunarak kapitalizmin çelişkisini yeniden gündeme getirdiler. Bu sefer risk daha büyüktü. Yeni bilgi teknolojileri ve henüz yaygınlaşmaya başlayan internet, gelecek onyıllarda kapitalist sistemi sıfıra yakın marjinal maliyet olgusuyla karşı karşıya bırakabilirdi. Summers ve DeLong un kaygıları, yıldızı yeni yeni yükselmeye başlayan veri işleme ve iletişim teknolojileri üzerine yoğunlaşıyordu. Bu sismik inovasyonlar nedeniyle ticari hayatın sil baştan düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Mevcut durum, elektriğin icadıyla yaşananlarla yarışacak boyuttaydı. Summers ve DeLong a göre bu teknolojik değişimlerin, marjinal maliyetleri ciddi şekilde aşağı çekme ihtimali yüksekti. Bu da söylemlerinin çıkış noktasını oluşturuyordu. Onlar için ekonomik verimlilik anlamında en temel şart, fiyatın marjinal maliyete eşit olmasıydı. 9 Bilgi teknolojisi mallarında dağıtımın sosyal ve marjinal maliyetinin sıfıra yakın olduğunu kabul ediyorlardı. 10 İşte bu noktada ortaya bir ikilem çıkıyordu. Bilgi teknolojisi ürünleri, marjinal üretim maliyeti üzerinden -sıfır- dağıtılacaksa, [sabit hazırlık] maliyetlerini karşılamak için tüketiciye yapılan satışlardan elde edilen geliri kullanan ticari şirketlerin bu ürünleri geliştirip üretmesi imkânsız hale gelir. Bilgi teknolojileri ürünlerinin geliştirilip üretilmesi için şirketler, bu ürünleri kâr koyarak birilerine satmak durumundadır. 11 Summers ve DeLong, ön maliyetlerin devlet sübvansiyonlarıyla karşılanmasına karşıydılar. İdari bürokrasi ve grup düşüncesi nin pazarın girişimci ruhunu yok edeceği görüşündeydiler. 12 İki ünlü iktisatçı, devlet müdahalesi yerine, çekinerek de olsa, malların önemli derecede artan ölçeğe göre getiri koşullarıyla üretildiği bir ekonomide inovasyonu korumanın en iyi yolunun kısa vadeli doğal tekelleri desteklemek