Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği

Benzer belgeler
1. Aşağõdaki üç temel unsur, demokrasi için vazgeçilmez unsurlardõr: - Siyasal katõlõm (Vatandaşlarõn yönetime katõlõmõ, serbest seçimler, partiler)

ÜLKEMİZDEKİ HUZUREVLERİNİN DAĞILIMI VE BU DAĞILIMIN

KENTSEL ULAŞIM SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (BALIKESİR ÖRNEĞİ)

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BASIN BÜROSU

Almanya daki Türkler Entegrasyon veya Gettolaflma

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMA KURULUŞLARINDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2007 OCAK - HAZİRAN

İYELİK TAMLAMASINDA ÇOKLUK ÜÇÜNCÜ KİŞİ SORUNU

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMALARIN KURULUŞUNDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2006 YILI DEĞERLENDİRMESİ

Teminatlandõrma ve Kar/Zarar Hesaplama


GPS İLE HAREKET HALİNDEKİ ARAÇLARDAN ELDE EDİLEN GERÇEK ZAMANLI VERİLERİN ORTA ÖLÇEKLİ CBS ÇALIŞMALARINDA KULLANILABİLİRLİĞİ

BULUNULAN YAŞA GÖRE HAYATTA KALMA İHTİMALLERİ

DOĞU ANADOLU PROJESİ ANA PLANI

DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP)

ASFALT ÇİMENTOLARINDA BEKLEME SÜRESİ VE ORTAM SICAKLIĞININ DUKTULİTEYE ETKİSİ

İSTANBUL BOĞAZI NDAKİ KÖPRÜLERİN ETKİLERİ

Daha yeşil bir gelecek için suyun

KENTİÇİ OTOBÜS TAŞIMACILIĞINDA BİR MODEL ÖNERİSİ, SİMÜLASYON TEKNİĞİ İLE PERFORMANS DEĞERLEMESİ


Girdilerin en efektif şekilde kullanõlmasõ ve süreçlerin performansõnõn yükseltgenmesi,

POMPALARDA TAHRİK ÜNİTELERİ

İLAN VE REKLAM GELİRLERİNDE VERİMİN ARTIRILMASI

Doç. Dr. Abdulvahap TAŞTAN Yrd. Doç. Dr. Ali KUŞAT Yrd. Doç. Dr. Celaleddin ÇELİK

Makina İmalatõ Sektöründe İş Mükemmelliği ve Elektronik İş Stratejileri

İMAR UYGULAMALARININ İPTAL NEDENLERİ VE ÖNERİLER

7-8 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA VAN DA YAPILAN İNCELMELER HAKKINDA ALT KOMİSYON RAPORU

Kent İçi Trafik Güvenliği: Problemler ve Çözüm Önerileri* Prof. Dr. Nebi Sümer

POMPALARDA ENERJİ TASARRUFU

YAŞAM KALİTESİ. Yaşam ve Kalite. Son derece sübjektif ve o nispette de rölatif iki kavram. Önce yaşama ve insana bir göz atalõm.

Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. porselenden Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. diğer.

27 Şubat 2003 TS/BAS/ TÜRKİYE DE GİRİŞİMCİLİK ÖZET BULGULAR

5 MART 2002 TARİHİNDE ESKİŞEHİR DE KARAKOLLAR, HUZUREVİ VE YETİŞTİRME YURTLARINDA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ RAPOR

DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP)

BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM POLİTİKASI

ANADOLU EFES (AEFES.IS)

(Borusan Yat. Paz. BRYAT.IS) (4.58YTL / 3.39 ABD$)

Türkiye deki Yabanc lar için Gazeteler

Hazine Müsteşarlõğõndan:

GİRİŞ... 1 REHBERİN AMACI VE KAPSAMI... 3 TANIMLAR A- STRATEJİK PLAN, PERFORMANS PROGRAMI ve BÜTÇE... 9

ÖZELLEŞTİRME MEVZUATININ TAŞINMAZ MÜLKİYETİ AÇISINDAN İRDELENMESİ

BİTKİSEL ÜRETİM ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU SÜS BİTKİLERİ ALT KOMİSYON RAPORU

POMPALARDA ÖMÜR BOYU MALİYET VE SİSTEM ETKİNLİĞİ

Türk Akreditasyon Kurumu. Doküman No.: P509 Revizyon No: 01. Kontrol Onay. İmza. İsim

üçüncü değerlendirme raporu

GELİŞİM PLANI ÇALIŞMALARI

Nitelikli Elektronik Sertifikanõn İptal Edilmesi EİK m.9 f.1 e göre,

AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNDE ŞEHİRLERARASI ULAŞIM TALEBİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

E-Business ve B2B nin A B C si

DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU

Finansal İstikrar ve Finansal İstikrara Yönelik Kamusal Sorumluluk Çerçevesinde Para Politikasõ: Türkiye Analizi

TÜNEL KALIP YAPIDA KULLANICI GEREKSİNİMLERİ

TARİHSEL BİRİKİME SAHİP KENTSEL AÇIK ALANLARIN DİNAMİZMİ - İSTANBUL KENT ÖRNEĞİ; BEYAZIT MEYDANI, SULTANAHMET MEYDANI VE TAKSİM MEYDANI

STANDART CONSTRUCTION MANAGEMENT SERVICES AND PRACTICE 3 rd Edition İNŞAAT (PROJE) YÖNETİMİNİN HİZMET VE UYGULAMA STANDARDI.

21. YÜZYILA HAZIRLANMAK

Önemli Finansallar. Önemli Rasyolar T 2004T F/K F/DD

Yaz l Bas n n Gelece i

DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP)

DİKKAT! BU BÖLÜMDE CEVAPLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 90'DIR.

TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİNİN ÖRGÜTSEL ETKİNLİK ALANLARI: ÖĞRETİM ÜYELERİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA

BİNA ARAŞTIRMA VE VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI SOSYAL SİGORTALAR KURUMU BAŞKANLIĞI SİGORTA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Sigorta Primleri Daire Başkanlõğõ

KRİZLERİN ANTALYA TURİZMİNE ETKİLERİ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

1994 yõlõnda yaşanan derin bir ekonomik krizin en önemli nedenlerinden

35 Bu dokümanõn hiçbir kõsmõ yazarlarõn yazõlõ izni olmadan herhangi bir biçimde kopyalanamaz, çoğaltõlamaz.

TEMEL DEMOGRAFİK ve SAĞLIK TÜRKİYE İLE AVRUPA BİRLİĞİ NE (AB) ÜYE ÜLKELERİN KARŞILAŞTIRILMASI*

Lider mi, yönetici mi?

ALAN YATIRIM. Migros 1Ç 2006 Sonuçları. 18 Temmuz Cirodaki Yüksek Artõş Karlõlõğõ Olumlu Etkiliyor

Farklõ Tip Termal Kollektörler İçin Ekolojik Değerlendirme Analizi. Hans-Jörg Althaus, MSc, ETH, Ernst Schweizer AG, Hedingen

YEREL YÖNETİMLERDE KENT BİLGİ SİSTEMİNİN KULLANIMINI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN YAZILIM GELİŞTİRME

NESNEYE DAYALI VERİ MODELİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ TASARIMINDAKİ YERİ

SAYILARLA TÜRKİYE EKONOMİSİ

DOĞUŞ OTOMOTİV. 4 Nisan 2006 DOAS

TÜRK EMNİYET TEŞKİLATININ AMİR SINIFININ MESLEKİ DURGUNLUK (KARİYER PLATOSU) DÖNEMİNİN GECİKTİRİLMESİNE YÖNELİK KARİYER PLANLAMASI

HALKA ARZ BİLGİLENDİRME NOTU: REYSAŞ

... A.Ş.../../200. TARİHLİ YATIRIMCIYI BİLGİLENDİRME FORMU 1

ÇOCUK HAKLARININ KULLANILMASINA İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ

Kalecik e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan Modernleşme Eğilimleri

TMMOB YAYINLARI: 2 TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ

SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!! SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!!

Hastanede Genel Sosyal Hizmet Uygulamalarõ Sosyal hizmet; insanlarõ, yaşamlarõnõ daha iyi sürdürebilmelerini sağlamak için psiko-sosyal ve ekonomik

sahiptir. 450 kişilik oturma kapasitesi bulunan kütüphanede, 15 adet Internet bağlantõ noktasõ

DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP)

DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP) Nihai Rapor CİLT VII: KURUMSAL GELİŞME

SERMAYE PİYASASI KURULU

ULUSAL MÜŞTERİ MEMNUNİYET İNDEKSLERİ

TEMATİK BİLGİ TABANLI KENT BİLGİ SİSTEMİ UYGULAMASI : TRABZON ÖRNEĞİ

TARİHİ YAPILARDA DEFORMASYON ÖLÇMELERİ

ACIBADEM (ACIBD.IS) 12 aylõk hedef fiyat: ABDc ! Acõbadem Sağlõk Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. için

ALAN YATIRIM. Hürriyet 1Ç 2006 Sonuçları. 5 Haziran Reklam Sektöründeki Büyümeye Paralel Olarak Artan

TÜRKİYE DE İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİM GENÇLİĞİ ARASINDA ESRAR KULLANIM YAYGINLIĞI

ARAŞTIRMA / RESEARCH / ARAŞTIRMA / RESEARCH / ARAŞTIRMA / RESEARCH

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan'õn Türkiye SİAD Platformu Kayseri Başkanlar Kurulu konuşmasõ

ÜNİVERSİTELİ GENÇLERDE MESLEKİ TERCİHLER VE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMLERİ

Türk Telekomünikasyon Sektöründe Reform: Özelleştirme, Düzenleme ve Serbestleşme

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE SİAD PLATFORMU 7. SİAD ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ ( CBS ) TEKİL NESNE TANIMLAYICILARI İÇİN ÖNERİLER

TÜRKİYE DE GÖÇ BOYUTU, NEDENLERİ ve GÖÇÜN SAĞLIKLA İLİŞKİSİ

ISTANBUL TİCARET ODASI PLASTİK SEKTÖR RAPORU HAZIRLAYAN SERAP ALP

HIZLANDIRILMIŞ ELEKTRON DEMETİ İLE ATIK SULARIN IŞINLANMASI TEKNİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Transkript:

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 2005 / Cilt: 22 Sayõ: 1 / ss. 105-124 Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği Rüstem ERKAN 1 Mazhar BAĞLI 2 Özet Bu araştõrma 1990-2003 yõllarõ arasõnda, her ne sebeple olursa olsun, kõrsal kesimden Diyarbakõr a göç edenlerin kentlileşme sürecini ve ekonomik durumlarõnõ incelemeyi amaçlamaktadõr. Bu bağlamda çalõşma hem bu yõllarda Diyarbakõr a göç edenlerin genel sosyo-ekonomik özelliklerini hem de daha çok genelde Güneydoğu Anadolu ya, özelde ise Diyarbakõr a özgü olan zorunlu göç olgusunun kentlileşme sürecinde gönüllü göçten ayrõlan yanlarõnõ ortaya koymayõ hedeflemektedir. 1990-2003 yõllarõ arasõnda Diyarbakõr a göç eden veya göç etmek zorunda kalan ailelerden 200 ü örneklem grubu olarak seçilerek, anket tekniği kullanõlarak bu ailelerin genel profilleri çõkarõlmõştõr. Aynõ zamanda çalõşma, Türkiye nin Batõ kentlerindeki gecekondu semtlerinde yaşayanlarla Diyarbakõr daki gecekondu semtlerinde yaşayanlar arasõndaki yoksulluk durumuna da dikkat çekerek, Türkiye de gecekondu olgusunun genel yaklaşõmlardan çok kentler özelinde ele alõnmasõ gerektiğini ortaya koyarak yapõlacak araştõrmalara katkõ sağlamayõ amaçlamõştõr. Anahtar Kelimeler: göç, gönüllü göç, zorunlu göç, kentleşme, kentlileşme, yoksulluk Abstract This study aims at a careful examination of the urbanization process and of the economical conditions of the people who migrated from rural areas to Diyarbakõr between the years 1990 and 2003, regardless of the causes of migration. In this context, the study intends to put forward both the general socio-economical characteristics of the people who migrated to Diyarbakõr, in these years, and the differing aspects of the involuntary migration -specific to Southern Anatolia, and in particular to Diyarbakõr- from the voluntary migration, during the urbanization process. Among the families who have migrated or forced to migrate to Diyarbakõr between the years 1990-2003, a survey group of 200 families has been chosen and their profile has been shown via surveys and deep interview techniques. This study also draws attention to the characteristics of poverty between the dwellers of the slums (gecekondu areas) of Diyarbakõr and that of the western cities of Turkey, and exposes the idea that, in Turkey, the fact of slums must be examined more in the narrower perspective of cities than general approaches, and thus, the study aims at contributing to the future studies. Keywords: migration, voluntary migration, compulsory migration, become urbanized, poverty * Yrd. Doç. Dr. Dicle Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü 105

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği 1. Giriş Diyarbakõr, Anadolu nun en eski yerleşim birimlerinden birisidir; bir çok kültürün ve medeniyetin ortaya çõktõğõ, kutsal metinlerde adõnõn zikredildiği Mezopotamya diye anõlan coğrafyanõn Yukarõ Dicle Bölgesinde bulunmaktadõr. Yukarõ Mezopotamya nõn önemli bir kavşağõnda bulunmasõndan ötürü Diyarbakõr, bu coğrafyada önemli bir merkez olmuştur. Bu öneminden dolayõ buraya yerleşen her medeniyet, kendi varlõğõnõn ifadesi olarak çeşitli restorasyonlarda bulunmuş ve yeni yapõlar inşa etmiştir. Şu an elde bulunan arkeolojik verilere göre insanoğlunun ilk yerleşik düzene geçişi; hayvanlarõn evcilleştirilmesi, kendi ihtiyacõndan fazla üretimi gerçekleştirmesi ve bu ihtiyaç fazlasõ üretimin güvenliğini sağlamak için basit anlamda örgütlenmesi sonucunda gerçekleşmiştir. İşte tarihsel süreçte bu dönüşümlerin meydana geldiği ilk yerleşim yerlerinden biri olan Çayönü Diyarbakõr da bulunmaktadõr. Diyarbakõr, tarihi geçmişi bakõmõndan ve üzerinde bulunduğu coğrafya açõsõndan önemli bir yerleşim merkezidir. Bu öneminden dolayõ birçok kültürün ve ideolojinin kesişme/çatõşma alanõ olmuştur/olmaktadõr. Bu durum kent insanõnõn, kente karşõ romantik bir tutum içinde olmasõna neden olan en önemli etkenlerden biridir. Aynõ zamanda kent için siyasi bir kimliğin inşa edilmesinde de önemli bir referans oluşturmaktadõr. Keza kentin gerek tarihsel gerekse bugünkü konumu geniş halk kitleleri tarafõndan kabul edilebilecek üst söylemsel bir metafora da dönüşmektedir. Zamanla kendi mitini üreten ve bu mitlerle varlõk bulan bu kimlik, kendi kendini var etme noktasõnda gerekli başarõyõ göstermediği durumlarda öteki sinden hareketle kendine varlõk alanõ oluşturmaktadõr. Diyarbakõr günümüzde de yöre halkõ için önemli bir kültür ve ticaret merkezi olarak cazibesini korumaya devam etmektedir. Bu cazibeye binaen yoğun bir ilgi ve göç alan kent, bu göçlerin neden olduğu bir sorunlar yumağõna dönüşmektedir. Türkiye nin yoğun göç alan diğer büyük kentleriyle karşõlaştõrõldõğõnda, Diyarbakõr õn kentleşme ve kentle bütünleşmedeki en temel farklõlõğõ, 1950 lerde kõrsaldan Diyarbakõr kent merkezine doğru başlayan göçle birlikte aynõ dönemlerde kentin yerleşik halkõ veya kent kökenli ve aynõ zamanda kent kültürü sahibi nüfusun da Diyarbakõr dan diğer kentlere doğru bir göç hareketi içinde olmasõdõr. Bu eğilim, 1970 lerde en yüksek seviyesine ulaşmõştõr. Nitekim kentin sahip olduğu zengin kültürel ve dinsel dokusu bu süreçte değişmeye başlamõştõr. Kentin ileri gelenlerinin, yetenekli zanaatkarlarõn ve kentin tarihi dokusu ile bütünleşen farklõ dinsel cemaatlerin öncü isimlerinin, özellikle 1980 lerden sonra diğer kentlere göç etmeleri ile kent, tamamen kõrdan gelenlerin teslim aldõğõ bir yerleşim birimi haline gelmeye başlamõştõr. Dolayõsõyla kente göç edenlerin, İstanbul, Ankara, İzmir örneğinde olduğu gibi bir kentli kültürle karşõlaşma durumlarõ Diyarbakõr da neredeyse imkansõz hale gelmiştir. Kõrsaldan gelenlerin yeni bir kentli kültür oluşturma durumlarõ ise, ancak kentin sahip olduğu kentli istihdamla mümkün olabilirdi, fakat kentte sanayi sektörünün yeterince gelişmemiş olmasõ bu süreci ortadan kaldõrmõştõr. Bunun sonucunda kõrsal nüfus, hem üretim ilişkilerini hem de kõrsal nüfusa özgü davranõş ve ilişkileri Diyarbakõr a taşõmõştõr. Bu durum ise hem kentin kentsel bir kimlik kazanmasõnõ hem de fiziki olarak planlõ bir kentin gerçekleştirilmesini ciddi boyutlarda engellemektedir. Buradaki sorunun asõl kaynağõ ise, diğer büyük kentlerden farklõ olarak, zorunlu göçün de yoğun bir biçimde yaşanmasõdõr. Kabul edileceği gibi zorunlu göç, kentle bütünleşmeyi ve kentlileşmeyi engelleyen en önemli faktörlerden 106

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI biri olarak karşõmõza çõkmaktadõr. Çünkü bireyler kendilerini hem psikolojik hem de sosyolojik olarak göçe ve kent yaşamõna hazõrlamõş değildirler. Kentle bütünleşmeyi genel anlamda, kente yeni göç edenlerin kent yaşamõna uyum sağlama ve kentin yerleşikleriyle aradaki farkõ kapatma süreci olarak tanõmlayabiliriz. Fakat kent göçmenleri marjinal konuma düştükleri zaman, onlarda kente karşõ bir güvensizlik duygusu ortaya çõkmakta ve kentsel değerlere karşõ giderek tepkisel bir tutum oluşabilmektedir. Bu durum günümüzde gecekondu semtlerinde radikal ideolojik tutumlarõn benimsenmesinde de etkili olmaktadõr. Bu çerçevede araştõrma, 1990-2003 yõllarõ arasõnda kõrdan Diyarbakõr a göç edenlerin kentleşme sürecinde yaşadõklarõ sorunlarõ ve kentle bütünleşme eğilimlerini araştõrmayõ amaçlamaktadõr. Aynõ zamanda bu yõllarda yapõlan göçün temel sebepleri ve göç edenlerin uyum sağlayabilme veya kentle bütünleşme sorunu sonucunda köylerine geri dönmek isteyip istemediklerini de içermektedir. Çalõşmanõn amacõ Türkiye deki iç göçe yeni bir boyut kazandõran zorunlu göçün neden olduğu temel sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerine yardõmcõ olacak somut veriler elde etmek ve varsa sorun/sorunlara işaret etmektir. Ayrõca Diyarbakõr gibi enformel sektörün yeterince gelişmediği kentlerdeki gecekondu sakinleri ile enformel sektörün gelişmiş olduğu (İstanbul gibi) kentlerdeki gecekondu semtlerinde yaşayanlarõn ekonomik durumlarõnõ karşõlaştõrmaktõr. Çalõşmanõn son amacõ ise, bu konuda yapõlacak olan akademik araştõrmalar için farklõ tartõşma alanlarõnõ dikkatlere sunmaktõr. 2. Araştõrmanõn Metodu 2.1. Evren ve Örneklem Araştõrma 1990-2003 tarihleri arasõnda kõrsaldan her ne sebeple olursa olsun Diyarbakõr a göç edenleri kapsamaktadõr. Araştõrmanõn evrenini bu tarihler arasõnda Diyarbakõr a göç eden yaklaşõk 200.000 kişi oluşturmaktadõr. 1960 larda yerleşime açõlan ve 2000 yõlõ nüfus sayõmõna göre 291,098 nüfus ile Diyarbakõr õn en büyük alt kademe belediyesi olan Bağlar õn 1990 dan sonra oluşan yaklaşõk 50,000 nüfuslu Kuruçeşme semtinden 50, Sur Belediyesi alanõ içerisinde yer alan ve yine aynõ tarihlerde yerleşime açõlan Ben-u Sen den 50, Yenişehir Belediyesi ne bağlõ Seyrantepe ve Aziziye semtlerinden de 50 şer olmak üzere toplam 200 aile araştõrmanõn örneklemini oluşturmaktadõr. Örneklem söz konusu semtlerdeki muhtarlõk kayõtlarõndan rasgele seçilmiştir. Örneklem, 1990-2003 tarihlerinde Diyarbakõr a göç eden yaklaşõk 200 bin kişiyi 1/1000 oranõnda temsil etmektedir. Ailelerle görüşme, ailenin tüm bireylerinin evde olabilecekleri saatlerde yapõlmõş ve görüşmelere gidildiği saatlerde aile reisi konumunda evde bulunanlarla görüşülmüştür. Bölgenin genel toplumsal yapõsõnõn ataerkil olmasõ nedeniyle hane reisi konumunda olan erkeklerle görüşme hedeflenmiş, fakat örneklem olarak seçilen ailelerde araştõrma süreci içerisinde hane reisi olan erkeklere ulaşõlamadõğõ durumlarda kadõnlarla da görüşülmüştür. Buna göre 156 hanede erkekle 44 hanede ise kadõnla görüşülmüştür. 2.2. Veri Toplama Uygulamalõ bir saha araştõrmasõ olan bu çalõşmada kavramsal ve teorik çerçevenin oluşturulmasõnda var olan yazõlõ literatürden yararlanõlmõştõr. Araştõrmada bilgi toplama aracõ olarak anket tekniği kullanõlmõştõr. Anket, bizzat araştõrma yürütücüleri ve Kürtçe bilen iki bayan yüksek lisans öğrencisi ile birlikte uygulanmõştõr. Araştõrma, 4 107

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği Mart 2004 tarihinden itibaren yaklaşõk 20 günde tamamlanmõştõr. Ortalama günde 10 aile ile görüşülmüştür. Ankette oluşturulan sorular konu çerçevesinde ilgili olgularõn profilini yansõtacak bir betimleme ve ilişki sõnama şeklinde hipotezlerin test edilmesi doğrultusunda hazõrlanmõştõr. Bu bağlamda örneklem grubunun temel niteliklerinin belirlenmesi yanõsõra şu iki betimleyici önerme kapsamõnda da elde edilen veriler analiz edilip yorumlanacaktõr. 1.Diyarbakõr daki gecekondu semtlerinde yaşayanlar arasõnda Türkiye nin diğer büyük kentlerinde görülen ve nöbetleşe yoksulluk adõ verilen ilişki sistemi bulunmamaktadõr. 2.Diyarbakõr da gecekondu bölgeleri tampon kurumdan çok birer sefalet bölgesidir. Ayrõca yoksulluk alanlarõnda göç ve kentle bütünleşme eğilimi arasõndaki ilişkileri sõnamak amacõyla şu iki hipotez test edilecektir. 1.Zorunlu göç edenlerde kentle bütünleşme eğilimi gönüllü göç edenlere göre daha düşüktür. 2.Kentte yaşama süresi arttõkça kentle bütünleşme eğilimi de artmaktadõr. 2.3. Veri Analizi: Araştõrma, amaçlarõmõza uygun bilgilerin derlenmesi ve yorumlanmasõ çerçevesinde ilişki arama, betimleme ve ilişki sõnama şeklinde geçekleştirilmiştir. Ankette oluşturulan sorular konu çerçevesinde ilgili olgularõn profillerini yansõtacak bir betimleme ve ilişki sõnama şeklinde hazõrlanmõştõr. Bu bağlamda elde edilen ham veriler kodlanarak SPSS ortamõnda bilgisayara girilmiş ve bu bilgilere bağlõ olarak çapraz tablolar ile frekans tablolarõ çõkarõlmõştõr. Basit tablolar ve çapraz tablolar aracõlõğõ ile hipotezlerde belirtilen konulara ilişkin ilişki yordamasõ yapõlmõş, frekanslarla da çeşitli yüzdelikler elde edilerek genel değerlendirmeler, betimlemeler ve durum saptamalarõ yapõlmõştõr. 3. Kavramsal ve Kuramsal Çerçeve 3.1. Göç Olgusunun Tanõmlanmasõ Genel anlamda göç, insanlarõn belirli bir zaman boyutu içinde bir yerleşim alanõndan başka bir yerleşim alanõna genellikle sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi nedenlerle geçişi olarak tanõmlanõr. Göçler, içgöçler (internal migration) ve dõş göçler (external migration) olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir. İçgöçler ülke içerisinde yerleşim birimleri arasõnda sürekli yerleşmek amacõyla yapõlan yer değiştirmelerdir. Bir başka deyişle, içgöç belli bir zaman dilimi içinde belli bir yerleşme alanõnda yaşayanlarõn kendi iradeleriyle yaşam yerlerini söz konusu yerleşme alanõnõn dõşõna taşõyanlarõn miktarõ olarak tanõmlanmaktadõr. Dõş göçler ise, uzun süre kalmak, çalõşmak ve yerleşmek için bir ülkeden diğerine yapõlan nüfus hareketleridir (Özer, 2004: 11). Bu tanõmda da görüldüğü gibi göç olgusunun içinde üç temel konu vardõr: Sõnõrlar, devamlõlõk ve itici-çekici etkenler... Bunlar da göstermektedir ki göç, tanõmõ içinde anõlan bu boyutlarõ -zaman ve mekan, neden ve sonuç unsurlarõ- ile durağan bir olgu olmaktan çok dinamik bir olgudur ve tek nedenli olarak da açõklanamaz (İçduygu ve Ünalan, 1998:38). Nitekim Kuzey Amerika daki (özellikle Kanada daki) sosyoloji literatüründe de ortak vurgu, göçün çok nedenli ve karmaşõk olduğudur (Teevan, & Hewitt, 1998:433). 108

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI Kõsaca, göç tanõmõnda temel olarak mesafe ve zaman boyutu bulunmakta, bazen de göç hareketinin kalõcõ olup olmadõğõ da göz önüne alõnmaktadõr. Bu anlamda sözgelimi kente yapõlan göçler, üç aşamada değerlendirilebilirler: Kente gidiş aşamasõ, kente geliş-gidiş dönemi ve kente temelli yerleşme aşamasõ (Kartal, 1978:35-36). Bu sõnõflandõrma, göç sonrasõ uyum sürecine ilişkin sosyolojik tahliller için somut bir olgu oluşturma bakõmõndan dikkate değerdir. Çünkü göçün salt demografik boyutuyla analizi; göç ve iç göç sorunsalõnõn temelinde yer alan toplumsal süreçleri gölgelemekte göç ve göç olgusunun hangi yönüyle çözümlenmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymamaktadõr. Bu çerçevede göç olgusunun daha iyi anlaşõlabilmesi için gönüllü göç-zorunlu göç ayrõmõnõn yapõlmasõ gerekmektedir. Çünkü bu iki göç türü nedenleri ve sonuçlarõ bakõmõndan birbirinden temelde ayrõlmaktadõr. Sözgelimi gönüllü göç sonucunda kentle bütünleşme süreci görece daha sorunsuz bir biçimde gerçekleşirken, zorunlu göçte bu süreç daha problemlidir. Türkiye deki göç çalõşmalarõ daha çok gönüllü göç ve bu göçün kentleşme üzerindeki etkileri üzerinde yoğunlaşmaktadõr. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise 1980 lerin ikinci yarõsõndan itibaren yoğun bir biçimde zorunlu ve kitlesel göç olgusu ile karşõlaşõlmaktadõr. Bu zorunlu göçün kentleşme üzerindeki etkisi diğer göç olgularõndan farklõ olmaktadõr. Son olarak şunu da belirtmek gerekir ki göç, artõk sadece coğrafyanõn ve sosyolojinin profesyonelce ilgilendiği bir konu değildir. Bir çok disiplin doğrudan göçle ilgilenmekte ve göçün neden olduğu değişim ve dönüşümler ile kültür aktarõmõnõ irdelemektedir. Çünkü göç sonucu meydana gelen değişimler doğrudan hukuk, kent planlamacõlõğõ, antropoloji, mimari vb bilimlerin konusu ile çakõşmaktadõr. Bundan dolayõ da aslõnda göçü tanõmlamak gittikçe zorlaşmaktadõr. 3.2. Göç Türleri Göç olgusunu tanõmlarken dikkat etmemiz gereken bir diğer nokta da göç türlerinin sõnõflandõrõlmasõ ve bu sõnõflandõrmaya dayanak olan temel etkenlerin göçü etkileme gücüdür. Fichter in (Fichter, 1990:142) belirlemesi ile bireyin tercihi dikkate alõnarak göçleri gönüllü göçler ve zorunlu göçler olarak iki ayrõ gruba ayõrmak mümkündür. Gönüllü göç, insanlarõn kendi istekleri ve beklentileri doğrultusunda, bir kentten diğerine ya da bölgeye olan yer değiştirmedir (Özkalp, 1990:211). Gönüllü göçün özelliği bireyin isteğine bağlõ olmasõdõr; fakat bu isteği yaratan, genellikle göç edilen yerdeki ekonomik ve sosyal koşullarõn zorlamasõdõr. Zorunlu göç ise, bireylerin özgün yaşam alanõndan (habitatõndan) zorunlu ve elinde olmayan nedenlerle kopmak durumunda bõrakõlmasõdõr (Gürel, 2001:141). Başka bir deyişle zorunlu göç, bireylerin iradesi dõşõnda çeşitli kuvvetlerin etkisi ve zorlamasõ sonucunda gerçekleşmektedir. Örneğin devletin çeşitli sosyal, ekonomik, güvenlik ve benzeri konularda aldõğõ kararlarõn yerine getirilmesi aşamasõnda nüfusta oluşturulan hareketlilik zorunlu göçü oluşturmaktadõr (Akkaya, 1979:23). Zorunlu göç, bireyin iradesi dõşõnda gerçekleştiği için, bireyin üzerindeki sosyo-psikolojik etkisi gönüllü göçten temelde ayrõlmaktadõr. Türkiye de göçlerin büyük oranõnõ gönüllü göç grubu oluşturmaktadõr. Bu göçler, genellikle kõrsal alandan kentlere ve küçük kentlerden büyük kentlere doğrudur. Fakat, GAP Bölgesinde göç olgusuna baktõğõmõzda gönüllü göçler kadar zorunlu göç olgusu ile de karşõlaşmaktayõz. Bunun nedeni bölgenin yaklaşõk 20 yõldõr yaşadõğõ terör ortamõ ve 109

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği GAP projesi çerçevesinde yürütülen baraj yapõmlarõ nedeni ile meydana gelen zorunlu yer değiştirmelerdir (Erkan, 2002:171). Yukarda anõlan nedenlerden dolayõ zorunlu göçün en yoğun yaşandõğõ yerleşim birimlerinden birisi de Diyarbakõr dõr. 3.3 Kentlileşme ve Kentle Bütünleşme Kentlileşme, kõrdan çözülme ve kentte yoğunlaşma nedeniyle kõrdan kente göç eden nüfusun ekonomik ve sosyal bakõmlardan kõrõn özelliklerinden arõnarak kentin özelliklerini kazanma süreci olarak tanõmlanabilir. Kentleşme sürecinde üç tür insan vardõr. Birincisi kõr insanõdõr, kõr insanõn ekonomik değeri tek öğelidir. Yalnõzca kõrsal öğeler hakimdir. Sosyal mekanõ da aynõ şekilde tek öğelidir. İkincisi kentlileşen insan, kentlileşme sürecinde bulunduğu yere göre değişen, hem kent hem kõr ekonomik değerlerini taşõyan insandõr. Kentlileşen insanda sosyal öğeler hep ikişer öğelidir. Kentlileşme sürecindeki geçiş insanõ kõrsal özelliklerden arõnõp kent insanõna yaklaştõkça ekonomik ve sosyal mekanõ iki öğelilikten sõyrõlõp tek öğeliliğe dönüşecektir. Sürecin sonucunda ise kent insanõ vardõr. Kent insanõ da ekonomik ve sosyal değeri açõsõndan tek öğeli olup sadece kentin ekonomik ve sosyal özelliklerini yansõtmaktadõr (Kartal, 1978: 35-40). Kentlileşme, temelde bireylerin kentsel yaşam içindeki etkileşimleriyle ortaya çõkan bir kültür ve davranõş değişmesidir. Kentlileşme için gereken etkileşimin varolan kentten, kentsel yaşamdan yana sonuç vermesi, kent kültürünü geliştirmesi ve kentte yaşayanlarõn hem fiziksel hem de davranõş olarak uyum içinde bulunmasõ, bir dizi toplumsal, ekonomik, ve fiziksel öğenin bir araya gelmesine, toplumun örgütlenmiş ve bilinçlenmiş olmasõna bağlõdõr. Örgütlenme ve bilinçlenme kent kültürünün bağõmsõz değişkenleridir. Kõsaca kentlileşme; bilginin edinilmesi, sorgulanmasõ ve benimsenmesi, geçmişin olumlu değerlerine sahip çõkõlmasõ bu değerlerden akõllõca ve eleştirel bir yaklaşõmla yararlanõlmasõ, bugünkü durumun ve koşullarõn doğru olarak değerlendirilmesi bağlamõnda kenti kent olarak algõlama, kent mekanõnõ deneyimleme ve onunla bütünleşme sürecidir. Kentlileşmenin ürettiği ortak değerler bütünü, kent kültürünü oluşturur (Tankut, 2002:5). Kentle bütünleşme, genel anlamda bir sosyalizasyon süreci olarak tanõmlanabilir ve bu sosyalizasyon kent göçmeninin çok sayõda biçimsel örgüt ile karşõlõklõ bir etkileşim içine girmesiyle gerçekleşebilir. Bununla beraber kente göç edenlerin kentli bir tutum ve davranõşla karşõlaşmalarõ kendilerinden çok, göç edilen kentin kent olarak sahip olduğu potansiyel ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda göç edilen kentin kent olarak sahip olduğu imkanlar, kentlileşmeyi belirleyen önemli bir etkendir. 3.4. Tampon Kurumlar ve Tampon Mekanizmalar Mübeccel Kõray, Ogburn un Kültür Boşluğu kavramõndan hareketle oluşturmuş olduğu tampon kurum kavramõyla gecekondu olgusunu açõklamaya çalõşmõştõr. Kültür boşluğu ideoloji ile teknolojinin değişme hõzõ arasõndaki farktan ortaya çõkmaktadõr. Teknolojinin büyük bir hõzla değişmesine karşõlõk ideolojiler son derece yavaş değişirler. Bu hõz farkõnõ yakalayan Ogburn, maddi kültür ile manevi kültür arasõndaki değişmenin bir örnek olmayõşõndan dolayõ ortaya çõkan duruma kültür boşluğu diyor (Ogburn dan aktaran Kongar, 1982:27). İşte toplumsal yaşamõn çeşitli alanlarõnda, değişme hõzõ ve niteliği farkõndan, pek çok sürtüşme ve uyumsuzluk, hatta Ogburn un deyimiyle boşluk, ortaya çõkma eğilimi gösterir. Ortaya çõkar da. Oysa biz biliyoruz ki her top- 110

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI lum her an bir değişme ve bir bütünlük durumundadõr. Toplumlarõn değişme durumlarõnda bile, geçici denge ve bütünlüklerini sağlayan mekanizma ve kurumlara tampon kurumlar ve tampon mekanizmalar denir (Kongar, 1982:28). Göreli olarak daha hõzlõ ve daha kapsamlõ değişme hallerinde, her iki temel yapõda da görünmeyen, fakat oluşum içerisinde beliren ve bütünleşmeyi sağlayan kurumlar ve ilişkiler ortaya çõkar ya da eski kurumlar yeni fonksiyonlar kazanõr. Bu hal, sosyal yapõnõn her kurumu, ilişkisi ya da bunlarla ilgili değerlerin hepsinin aynõ anda ve aynõ hõzla değişip, aynõ süre içerisinde yeni bir yapõ haline gelmemesinden doğar. Değişmenin bunalõmsõz olmasõnõ sağlayan, çözülmenin önüne geçen ve her iki sosyal yapõya da ait olmayan bu yeni beliren kurumlar, ilişkiler, değerler ve fonksiyonlar tampon mekanizmalar terimi ile ifade edilir (Kõray, 1964:16). İşte kentleşme açõsõndan gecekondu olayõ da bir tampon mekanizma olarak ortaya çõkmaktadõr. Tarõmda makinalaşma, toprağõn fazla küçük birimlere bölünmesi ve sonra da tekellerde toplanmasõ sonunda açõğa çõkan işgücü, kentsel alanlardaki hizmetler ve ücretler tarafõndan, kentlere cezbedilmekte, fakat mevcut sanayi ve hizmetler yapõsõ içinde emilemeyen nüfusu barõndõrmaktadõr. Gecekondu olgusuna ne feodal yapõda ne de kapitalistleşmesini tamamlamõş toplumlarda rastlamaktayõz. Görüldüğü gibi, hõzla değişen ve dõşa bağõmlõ bir toplumsal-ekonomik yapõya sahip olan ülkelerde ortaya çõkma eğilimi gösteren gecekondu bölgeleri, tam bir tampon kurum olarak ve tampon mekanizma olarak ele alõnabilir (Kongar, 1982:31). Oysa gelişmiş ülkelerdeki sefalet bölgeleri ya da slum bölgeleri ile Türkiye deki gecekondu bölgeleri birbirinden farklõdõr. Gelişmiş ülke kentlerindeki sefalet bölgeleri kõrsal kesimden gelen göçle oluşan yapõlar değil, daha çok işsizlik, toplumla bütünleşememe, suç vs. gibi nedenlerle toplumsal yaşamõn dõşõna düşmüş bireylerin oluşturduğu yaşam alanlarõdõr. 3.5. Diyarbakõr ve Göç Aslõnda Diyarbakõr õn kentleşme sürecine baktõğõmõzda Türkiye nin büyük kentlerine benzer bir gelişim gösterdiğini rahatlõkla görebiliriz; fakat buradaki temel fark, örneğine başka yerde rastlanõlmayacak plansõzlõklarõn yoğun olmasõdõr. Kuşkusuz plansõz yapõlaşma çoğu ülkenin kentlerinde de görülebilir, fakat Diyarbakõr da farklõ olan, bu plansõz yapõlanmanõn kentin tamamõna hakim olmasõdõr. Diyarbakõr kentinde meskun konut alanõ, yaklaşõk 650 hektarõn üzerindedir. Meskun alan içinde yaklaşõk 70000 konut bulunmaktadõr. Bu konutlardan yaklaşõk 16000 i, (% 24 ü) Diyarbakõr surlarõ içinde, toplam 15 mahallede; geri kalan % 76 sõ ise sur etrafõnda 1930 lardan sonra gelişmiş olan yaklaşõk 20 mahallede bulunmaktadõr. Bugün kentin karşõ karşõya kaldõğõ en önemli sorun, hõzlõ bir biçimde gerçekleşen göç dalgasõndan dolayõ fiziki ve sosyal olarak hazõrlõksõz yakalanmõş olmasõnõn neden olduğu problemlerdir. Ayrõca tüm gelişmekte olan ülkelerde görüldüğü gibi Türkiye de de göç süreci henüz tamamlanabilmiş değildir. Göç sonucu oluşan uyum/uyumsuzluk devam eden bir süreç olduğu için de köy-kent ayrõmõnõ belirleyen sõnõrlar net değildir. Bu sorunlarõn en açõk olanõ ise, kente göç edenlerin hem sosyolojik, hem de psikolojik olarak kentte yaşamaya hazõr olmamalarõdõr. Bu durum ise hem kentin kentsel bir kimlik kazanmasõnõ engellemekte, hem de fiziki olarak planlõ bir kentin gerçekleşmesini imkansõz hale getirmektedir. 1990-2000 yõllarõ arasõnda kent merkezinin nüfusu yaklaşõk 200 bin artmõştõr. Bu dönemdeki yõllõk nüfus artõş hõzõ ise, %o 37.87 dir (DİE, 2002:44). 2000 yõlõ nüfus sayõ- 111

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği mõ verilerine göre Diyarbakõr il genelindeki nüfusun % 13 nü Diyarbakõr doğumlu olmayanlar oluşturmaktadõr. Türkiye genelinde ise 1990-2000 yõllarõ arasõnda nüfus artõş hõzõ binde 18.34 tür; doğurganlõk hõzõ ise, aynõ dönemde %o 26.9 dan %o 25.3 e gerilemiştir. Türkiye de toplam nüfus artõş hõzõnõn ve doğurganlõk oranõnõn düşmesine rağmen, bazõ bölgelerin ve kentlerin nüfusu doğal nüfus artõşõnõn üstünde bir hõzla artmaktadõr. Bu durum bizi, iç göç olgusu ile karşõ karşõya getirmektedir. 1927 yõlõndan bugüne kadar Diyarbakõr il merkezinin nüfusu, 47.392 den 545.983 e çõkmõştõr. Dolayõsõyla aynõ dönemde Türkiye nüfusu yaklaşõk 5 kat artarken, Diyarbakõr kent nüfusu yaklaşõk 11 kat artmõştõr. Toplam nüfus bakõmõndan il merkezi bazõnda Türkiye nin 9. büyük kenti olan Diyarbakõr daki nüfus hareketlerinin en dikkat çekici yönü düzenli bir artõş veya azalõş eğilimi izlememiş olmasõdõr. Buradaki nüfus hareketleri çoğunlukla doğal nüfus hareketlerinden farklõ bir eğilim izlemektedir. Bunun çeşitli toplumsal ve ekonomik nedenlerinin olduğunu söylemek mümkündür. Sözgelimi 1990 sayõmõna göre merkez nüfusu 472.150; 2000 sayõmõna göre ise 545.175 tir. Diyarbakõr daki göç hareketinin en belirgin özelliği kent merkezinin kõrsal kesimden aldõğõ göçten daha fazlasõnõ veren bir konumda olmasõdõr. Örneğin, 1985-1990 yõllarõ arasõnda il merkezinin aldõğõ göç 46.883 iken, verdiği göç bunun neredeyse iki katõdõr; 79.095 (DİE, 1996:44). Bunun en önemli nedeni güvenlik gerekçesi ile göç edenlerin önemli bir kõsmõ taşõndõklarõ yerlerde de benzer sorunlarla karşõlaşmamak için mümkün olduğu kadar bölge dõşõna çõkmakta veya bölgeye en yakõn ama güvenlik açõsõndan herhangi bir tehdit yaşanmayan yerleri tercih etmeleridir. Diyarbakõr dan en çok göç alan iller Mersin, Antalya, Gaziantep, Adana ve diğer büyük şehirlerdir. 1990-1993 yõllarõ arasõnda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden Mersin e göç edenler arasõnda yapõlan bir araştõrmaya göre güvenlik gerekçesi ile göç edenlerin oranõ % 73 tür. Yine aynõ araştõrmaya göre geri dönmek isteyenlerin oranõ ise % 70 tir (Gündüz ve Yetim, 1996:110-115). Türk Mühendis ve Mimar Odasõnõn 1996 yõlõnda Diyarbakõr da yaptõğõ araştõrmaya göre güvenlik gerekçesi ile zorunlu göç edenlerin kente göç edenler içindeki oranõ % 65-70 tir; göç edenlerden geri dönmek isteyenlerin oranõ ise % 72 civarõndadõr (TMMOB, 1998:25-35). Ancak 1999 yõlõnda yapõlan araştõrmada bu oran % 55-60 olarak tespit edilmiştir. Her ne olursa olsun burada, kente veya başka bir yere göç eden insanlarõn yarõsõndan fazlasõ kendi rõzasõ ve planlarõ dõşõnda başka bir yerleşim birimine göç etmek zorunda bõrakõlmõşlardõr. Bilindiği gibi, GAP bölgesinde kentsel düzeyde belirleyici bir konumda olan Diyarbakõr, politik ve sosyal yapõ bakõmõndan homojen bir toplum içi görüntü vermesine rağmen, şehir merkezinde ve alt birimlerdeki yerleşmelerde, ilçe, kasaba ve köylerde, farklõ dil, din ve etnik gruplara da sahiptir (Yasa, 1970:18-19). Diyarbakõr da zorunlu göç olgusuna baktõğõmõzda bunun yalnõzca 1990 larda ortaya çõkan bir durum olmadõğõnõ görmekteyiz. Örneğin Osmanlõ İmparatorluğu döneminde 1700 lerin başlarõnda Diyarbakõr, bazõ göçebe aşiretlerin zorunlu iskana tabi tutulduğu bir alandõr (Orhunlu, 1987:110). Cumhuriyet döneminde de bazõ aşiret ve çevrelerin 21 Şubat 1925 tarihinde Diyarbakõr õn Piran (Bugünkü Dicle İlçesi) köyünde başlattõğõ isyan hareketi, daha sonra bölgeye yayõlmõş ve bu dönemde bir çok çiftçi, iç karõşõklõklardan dolayõ topraklarõnõ terk etmek zorunda kalmõştõr. Doğudaki bu isyanõn bölgedeki mülkiyet üzerinde de etkisi olmuştur. İsyana katõlan veya destek veren büyük toprak sahiplerinin topraklarõ ellerinden alõnarak, bölge dõşõndan getirilen göçmenlere veril- 112

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI mek suretiyle bölgedeki varolan yapõ değiştirilmek istenmiştir. Fakat bu girişim, bölgede ve Diyarbakõr da toplumsal yapõda istenen sonuçlarõ doğurmamõş, yalnõzca kentin demografik büyümesine neden olmuştur. Artan nüfus oranõ ile kõrsal kesim yerleşmelerinde çeşitli nedenlerle tutunamayan gruplar kentli olabilmenin hiçbir yaşamsal özelliğini düşünmeden ve çeşitli zorlayõcõ nedenlerle kente göç etmenin yollarõnõ aramak zorunda kalmõşlardõr. Nitekim, 1927 yõlõnda Diyarbakõr ilinde % 24.4 olan kentleşme oranõ, 1950 yõlõna kadar hemen hemen aynõ düzeyde devam etmiş, bu yõldan sonra da sürekli bir artõş göstermiş, 2000 yõlõnda % 60 a ulaşmõştõr. İl genelinde aile büyüklüğü 6.8 dir (Türkiye genelinde ise 5.22 dir) ve bu oran kõrsal kesimde de yaklaşõk aynõ düzeydedir. Kõsaca Diyarbakõr, uzun yõllardan beri çeşitli politik ve sosyal nedenlerden dolayõ yoğun göç almakta ve bu göç, hem kent dokusu hem de kentsel yaşamda büyük sorunlara neden olmaktadõr. Bu sorunlarõn başõnda da kõrdan kente göç edenlerin formel bir üretim ilişkisi içine girememeleri ve kentsel yaşama uygun tutumlar edinememeleri gelmektedir. Özellikle bu durum zorunlu göç edenleri daha çok etkilemektedir; başka bir deyişle sosyal ve psikolojik olarak kentte yaşamaya hazõr olmayanlarõn kentlileşme süreci de engellenmektedir. 4. Araştõrmanõn Bulgularõ Araştõrmanõn amacõ doğrultusunda toplanan verilerden elde edilen bulgular, örneklemin genel nitelikleri ve kentle bütünleşme eğilimleri olarak iki kategoride ele alõnmõştõr. 4.1. Örneklem Grubunun Genel Nitelikleri: Tablo.1 Cinsiyet Cinsiyet n % Erkek 156 78,0 Kadõn 44 22,0 Görüşmelerin özellikle akşam saatlerinde aile reislerinin evde olduğu zaman yapõlmasõna dikkat edilmiş, ancak görüşme yapõldõğõ zaman aile reisinin evde bulunmamasõ veya aile reisinin kadõn olmasõ durumunda kadõnlarla da görüşülmüş, dolayõsõyla örneklemin % 78 i erkeklerden, % 22 si kadõnlardan oluşmuştur. Tablo 2. Yaş Dağõlõmõ Yaş gruplarõ n % 21-25 12 6,0 26-30 28 14,0 31-40 85 42,5 +40 75 37,5 113

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği Örneklemin yaş dağõlõmõna baktõğõmõzda birinci sõrayõ % 42,5 ile 31-40 yaş grubunun, ikinci sõrayõ ise % 37,5 ile 40 yaş üstünün oluşturduğunu görmekteyiz. Çalõşmada aile reisleriyle görüşüldüğü için örneklemin % 80 lik kõsmõnõ 31 yaş ve üstü oluşturmaktadõr. Yine aynõ sebepten 25 yaş ve altõ nüfus % 6 lõk düşük bir orana sahiptir. 114 Tablo 3. Meslek Dağõlõmõ Meslekler n % Gündelik işçi, seyyar satõcõ 78 39,0 Memur 8 4,0 Esnaf 35 17,5 Tarõm işçisi 5 2,5 Ev kadõnõ 44 22,0 İşsiz 16 8,0 Kapõcõ 14 7,0 Tablo 3 te de görüldüğü gibi meslek dağõlõmõna baktõğõmõzda en büyük oranõ % 39 ile günübirlik/geçici işlerde çalõşanlarla, seyyar satõcõlar grubu oluşturmaktadõr. Yapõlan bütün çalõşmalarda göç ile oluşan gecekondu bölgelerinde yaşayanlarõn istihdam olarak marjinal sektör kavramõyla açõklanan iş alanlarõnda çalõştõğõ ortaya çõkmaktadõr. Sosyal bilimlerde de sõkça kullanõlan marjinal sözcüğünün bilimsel yazõna girmesi ekonomi alanõnda olmuştur. Marjinal sektör kavramõyla şehirde, modern kesimin dõşõnda ve modern kesimce emilmeyen bir grup kaldõğõ ifade edilmektedir. Bu grup büyük toplumsal bunalõmlara yol açmadan şehir içinde varlõğõnõ sürdürmektedir. Ya modern kesime bir şekilde hizmet ederek, ya kendine yeni işler yaratarak, ya da düzensiz, örgütlenmemiş iş olanaklarõnõ kullanarak ancak geçinecek bir gelir düzeyine ulaşõr. Bu düzensiz, örgütlenmemiş grup şehirdeki marjinal kesimi oluşturur. Şehirdeki marjinal kesim kõrsal alandaki marjinal kesimle ilişki içindedir ve kõrsal kesimce beslenir (Tekeli vd., 1976:207). 1970 lerdeki gecekondu araştõrmalarõnda genel olarak vurgu yapõlan marjinal sektör kavramõnõn yerini günümüzdeki çalõşmalarda daha çok enformel sektör kavramõ almõştõr. Gecekondu, özünde enformel bir olgudur. Gecekondu, formel olarak adlandõrõlan ekonomik ve toplumsal ilişkilerin dõşõnda enformel süreçlerde doğar ve gelişir; yine enformel süreçler vasõtasõyla sakinlerine kentte bir yaşam sunar. Bu süreçler, hem kent hukuku dõşõnda kaçak yapõlaşma olarak enformel konut piyasasõnõn, hem de yaşamak için gerekli ücretin kazanõlmasõnõ sağlayacak enformel işgücü piyasasõnõn oluşmasõ ile gerçekleşir (Işõk ve Põnarcõoğlu, 2001:50). Diyarbakõr daki gecekondu semtlerinde yaşayanlarõn büyük oranda enformel sektör içerisinde yer aldõğõ görülmektedir. Diğer çarpõcõ bir sonuç da görüşülen kadõnlarõn hiçbirinin ev dõşõnda ücretli bir işte çalõşmamasõdõr. Bunun nedeni Diyarbakõr daki enformel sektör olarak adlandõrõlan iş alanlarõnõn daha çok inşaat sektörü ya da seyyar satõcõlõk gibi alanlar olmasõdõr. Dolayõsõyla Türkiye nin büyük kentlerindeki, özellikle İstanbul daki gecekondu bölgelerinde tekstil atölyelerinin varlõğõndan dolayõ kadõn işgücüne ihtiyaç duyulmakta ve bu yüzden büyük

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI oranda kadõn istihdam edilmektedir. Fakat Diyarbakõr da bu tür iş kollarõ gelişmediğinden kente göç eden kadõnlarõn iş bulma olanaklarõ da ortadan kalkmaktadõr. Sonuçta ailenin geçiminin -bu kişi genelde aile reisi olmak üzere- tek kişinin kazancõ ile sağlandõğõ ortaya çõkmaktadõr. Tablo 4. Gelir Düzeyi Gelir Gruplarõ n % 100 milyondan az 38 19,0 101-200 milyon arasõ 64 32,0 201-300 milyon arasõ 66 33,0 301-400 milyon arasõ 19 9,5 401-500 milyon arasõ 11 5,5 501-600 milyon arasõ 2 1,0 601 milyon üzeri - - Tablo 4 te de görüldüğü gibi ailelerin % 85 inin geliri aylõk 400 milyonun altõndadõr. Bunlarõn yaklaşõk % 51 inin gelirinin 200 milyonun altõnda olduğu düşünüldüğünde, göçle oluşan bu bölgelerdeki yoksulluk düzeyi de ortaya çõkmaktadõr. Yoksulluğa ilişkin birçok kavram ve bunlara bağlõ olarak da birçok değişik tanõm bulunmaktadõr. Yoksulluk tanõmõ ve ölçümünde en başta üzerinde durulmasõ gereken bir nokta, yoksulluk göstergesi olarak salt ekonomik kõstaslarõn mõ, yoksa bunlarõn ötesinde ve bunlara ek olarak sosyal ve hatta siyasal kõstaslarõn mõ dikkate alõnacağõ sorusuyla ilgilidir (Şenses, 2001:62). Mutlak yoksulluk kavramõ, bir kişinin veya hane halkõnõn yaşamõnõ sürdürebilmesi için gerekli olan asgari temel ihtiyaçlarõnõn tanõmlanmasõnõn ardõndan, bu temel ihtiyaçlarõ karşõlamak için gerekli gelirin belirlenmesiyle ortaya çõkan yoksulluk seviyesinin altõndaki ayni ve nakdi geliri olanlarõ içerir. Çok basitleştirilmiş yaklaşõmlarda, temel ihtiyaçlar günlük asgari kaloriyi sağlayacak harcamalar olarak tanõmlanõr. Uluslar arasõ karşõlaştõrmalarda giderek sõk kullanõlan, satõn alma gücü paritesine göre belirlenmiş, kişi başõna 1 USD lik günlük harcama seviyesi, başka tür bir mutlak yoksulluk göstergesidir. Burada temel ihtiyaçlarõn tespitinden hareket edilmeyip, kişi başõna yõlda 360 dolar ayni ve nakdi geliri olan kesimin yoksul sayõldõğõ, daha öznel bir yaklaşõm sergilenmektedir (İnsel, 2001:64). Diyarbakõr gibi, yeterince sanayileşememiş bir kente kõrsal kesimden hiçbir sermayesi, uzmanlõğõ ve eğitimi olmadan göç eden kişilerin, kentte formel ve enformel sektör içerisinde günlük yaşamlarõnõ dahi sürdürebilecek bir gelir düzeyine ulaşamadõklarõ görülmektedir. Örgütsüz olduğu düşünülen enformel kesim kendine ait bir dinamik yaratamamakta ve kalõcõ bir refah sağlayamamaktadõr. Başka bir deyişle, enformel kesimin kendi yaşamlarõnõ dönüştürecek projeleri geliştirmede başarõsõzlõğõ her koşulda tescil edilmektedir. Moralsiz, eğitimsiz ve örgütsüz olarak kõrdan kente göç etmiş kitlelerin tutunma mücadelelerinin, dönüştürücü bir güce sahip olmasõ modern kesimlerin gücüyle karşõlaştõrõldõğõnda pek mümkün görülmemektedir (Işõk ve Põnarcõoğlu, 2001:51). 115

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği Tablo 5. Hanedeki Birey Sayõsõ Hanedeki birey sayõsõ n % 2 6 3,0 4 12 6,0 5 10 5,0 6 55 27,5 7 43 21,5 8 34 17,0 9 14 7,0 11 16 8,0 12 4 2,0 14 6 3,0 Ailede yaşayan birey sayõsõna baktõğõmõzda ailelerin yaklaşõk % 66 sõ 6 ile 8 kişiden oluşmaktadõr. Hane büyüklüğü ortalama 7 kişi olmakla birlikte, bu ailelerin % 94 ü aylõk 400 milyonun altõnda gelire sahiptir. Yoksulluk sõnõrõ için hangi hesaplama yöntemi baz alõnõrsa alõnsõn, bu ailelerin mutlak yoksulluk sõnõrõnõn altõnda gelire sahip olduklarõ görülmektedir. Dolayõsõyla, özellikle büyük şehirlerdeki gecekondu bölgelerindeki ekonomik durumu açõklamak için son dönemlerde kullanõlan nöbetleşe yoksulluk kavramõnõn, başka bir deyişle önce gelenlerin yoksulluklarõnõ, sonra gelenlere devrederek yoksulluktan kurtulduklarõ bir dönüşümün, Diyarbakõr daki gecekondu bölgelerinde ortaya çõkma olasõlõğõ bulunmamaktadõr. Tablo 6. Eğitim Durumu Eğitim Durumu n % Okur-yazar değil 42 21,0 Okur-yazar 14 7,0 İlkokul 120 60,0 Ortaokul 16 8,0 Lise 8 4,0 Üniversite - - Çalõşma 1990 sonrasõnda göç edenleri kapsadõğõ için, eğitim durumu Diyarbakõr õn kõrsal kesiminin eğitim düzeyine yakõn değerlerde çõkmaktadõr. % 60 ile birinci sõrayõ ilkokul mezunlarõ alõrken, ikinci sõrayõ % 21 gibi büyük bir oranla okur-yazar olmayanlar almaktadõr. Üniversite mezunu bulunmamakla birlikte lise mezunlarõ sadece % 8 gibi düşük bir oranda kalmaktadõr. 116

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI Tablo 7. Göç Nedeni Göç nedeni n % Ailevi nedenler 28 14,0 Güvenlik nedeni (zorunlu göç) 75 37,5 İş bulmak için 43 21,5 Çocuklarõn eğitimi için 44 22,0 Kan davasõndan dolayõ 4 2,0 Diğer 6 3,0 Daha önce de belirttiğimiz gibi Türkiye de göçlerin çoğunluğu gönüllü göç grubunda yer almakla birlikte Güneydoğu ya ve Diyarbakõr a özgü olarak yüksek oranda zorunlu göç olgusuyla da karşõlaşõlmõştõr. 1980 lerin ortalarõndan, özel olarak da 1990 lardan sonra Türkiye yeni bir iç göç olgusuyla karşõlaştõ. 1984 sonrasõnda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ve bu bölgelerden yaşanan göç, önceki dönemlerdeki (1950-1984) göç dalgalarõndan farklõlõklar gösteriyordu. Önceki göç hareketlerinin esas olarak ekonomik kaynaklõ olmasõna karşõlõk, yeni göç, siyasal ve sosyal sebepler taşõyordu. 1984 yõlõnda bölgede başlayan ve giderek yoğunlaşan çatõşmalar, bölgedeki kitlesel göç hareketinin temel nedenidir. Terör ortamõ, can ve mal güvenliğinin olmamasõ, geçim kaynaklarõnõn daralmasõ, sivil halkõn bölgeden hõzlõ bir şekilde uzaklaşmasõna yol açmõştõr. Göç, özellikle 1992 sonrasõnda zorunlu köy boşaltma olaylarõyla büyük artõş göstermiştir. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği nin (OHAL) resmi raporlarõna göre, boşaltõlan toplam yerleşim birimi sayõsõ (köy, mezra) 3428, göç eden kişi sayõsõ ise 378.335 dir. (TBMM Göç Komisyonu Raporu,1997). Bu çalõşmada da örneklemin yaklaşõk % 38 ini zorunlu göç edenler oluşturmaktadõr. Gönüllü göç ile zorunlu göçün bireyler üzerindeki etkisi psikolojik olarak temelde farklõ olduğu için, bu çalõşmada kentle bütünleşme eğiliminde zorunlu göç edenlerle gönüllü göç edenler arasõndaki farklõlõklar da ortaya çõkmaktadõr. 4.2. Kentle Bütünleşme Eğilimi İle İlgili Bulgular: Tablo 8. Yõllara Göre Göç Oranõ Yõllar n % 1990-1995 arasõ 101 50,5 1996-2000 arasõ 73 36,5 2000 den sonra 26 13 Toplam 200 100 Tabloda görüldüğü gibi örneklem grubunun % 50 den fazlasõ 1990-95 yõllarõ arasõnda göç etmiştir. Diyarbakõr õn nüfus istatistiklerini incelediğimizde de kentin en yoğun olarak bu yõllarda göç aldõğõ görülmektedir. Bu yõllar bölgede terör olaylarõnõn en yoğun yaşandõğõ dönem olmasõ nedeniyle aynõ yõllarda yoğun bir zorunlu göç olayõnõn da yaşandõğõ bilinmektedir. 117

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği Tablo 9. Göç Etme Yõlõ İle Kent Yaşamõndan Duyulan Memnuniyet Diyarbakõr a Kentte yaşamaktan memnun musunuz? göç yõlõ Çok memnun Memnun Memnun değil Toplam n % n % n % n % n 1990-1995 arasõ 101 50,5 20 19,8 21 20,7 60 59,4 101 1996-2000 arasõ 73 36,5 15 20,5 33 45,2 25 34,2 73 2000 den sonra 26 13 10 38,4 6 23,0 10 38,4 26 Toplam 200 100 45 60 95 200 Tablo 9 da kişilerin kentte yaşamaktan duyduklarõ memnuniyet tespit edilmeye çalõşõlmõştõr. Bireylerde kentlileşme eğiliminin ortaya çõkõp çõkmamasõ ile kentte kalma süresi ve kent yaşamõndan memnuniyet arasõndaki ilişkiye baktõğõmõzda, 1990-95 yõllarõ arasõnda göç edenlerin yaklaşõk % 60 õ memnun değilken, % 40 õnõn kent yaşamõndan memnun olduğu görülmektedir. 1996-2000 arasõnda ise göç edenlerin yaklaşõk % 66 sõ kent yaşamõndan memnun görünürken % 34 ü memnuniyetsizliğini belirtmiştir. Bu dönemler arasõnda kent yaşamõndan memnuniyetteki değişikliğin nedeni daha önce de belirttiğimiz gibi 1990-1995 yõllarõ arasõnda zorunlu göçün yoğun olmasõdõr. Köylerini terk etmek zorunda kalarak kente yerleşen insanlarõn gönüllü olarak kente göç ederek gelenlere göre memnuniyetleri daha azdõr. 1996-2000 arasõnda göç edenlerin kent yaşamõndan % 66 oranõnda memnun olmalarõ, kentteki gecekondu bölgelerinin yaşam koşullarõ ne kadar kötü olsa da kõrsal kesimle karşõlaştõrõldõğõnda eğitim, sağlõk, elektrik, su gibi ihtiyaçlarõn karşõlanmasõnõn kõrsal kesime göre nispeten daha iyi durumda olmasõndan kaynaklanmaktadõr. Kõrsal göçmenler üzerinde yapõlmõş çalõşmalar, dünyanõn her yerinde kente yeni gelmiş olanlarõn kendi göçlerini yerinde ve doğru bir karar olarak düşündükleri konusunda anlaşma eğilimi göstermektedir. Çok büyük bir çoğunluk, özellikle köyde yaşadõklarõ önceki hayatla karşõlaştõrõldõğõnda, kentteki hayatlarõndan memnun görünmektedirler. Gecekondulular; kentin eski sokaklarõndan gelenlerden çok, köyden gelen göçmenler, genelde bir tatmin ve iyimserlik ifade etmektedirler. Durumlarõnõn gelecekte daha da iyileşeceğinden ve kentin sunduğu ilerleme olanaklarõ dikkate alõnõnca, çocuklarõnõn annebabalarõnõnkinden daha iyi bir hayatlarõ olacağõndan emin görünmektedirler. Türkiye de kendileriyle görüşme yapõlan erkek ve kadõnlarõn % 92 si kendi çocuklarõnõn daha iyi bir hayata sahip olacağõna inanmaktadõr (Karpat, 2003:69). Genelde gecekondu bölgelerinde yaşayanlarla ilgili olarak bu yaklaşõmõn, Türkiye nin batõ kentlerinde özellikle 1990 lara kadar olan durumu açõklamak için doğru olduğu kabul edilebilir. Diyarbakõr çalõşmasõnda farklõ bir sonuç ortaya çõkmõştõr. Özellikle 1990-1995 yõllarõ arasõnda kente göç edenlerin yaklaşõk % 60 õnõn kent yaşamõndan memnun olmadõğõnõ belirtmiş olmasõ bu kentteki gecekondu olgusunun Türkiye nin diğer kentlerinden farklõlõk gösterdiğini ortaya koymaktadõr. Bu farklõlaşmada göç edenlerin %38 inin zorunlu göç grubunda yer almasõ etkili olmakla birlikte, Diyarbakõr gibi enformel sektörün gelişmediği kentlerde kente göç edenler geldikleri yerlerdeki yaşam koşullarõndan daha olumsuz koşullarla karşõlaşmakta ve sürekli yoksulluk içerisine düşmektedirler. Başka bir deyişle, Sultanbeyli örneğinden hareket ederek doğru bir yaklaşõmla nöbetleşe yoksulluk diye adlandõrõlan ilişki biçimi, Diyarbakõr gibi yerleşim yerlerinde ortaya çõkma- 118

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI maktadõr. En yalõn tanõmõyla nöbetleşe yoksulluk, esas olarak kente önceden gelmiş göçmen gruplarõ ile kentte imtiyazlõ konumda bulunan bazõ gruplarõn, kente daha sonradan gelen kesimler ile diğer imtiyazsõz gruplar üzerinde zenginleşmeleri, bir anlamda yoksulluklarõnõ bu gruplara devretmeleri sonucunu doğuran bir ilişkiler ağõdõr. Bu anlamda nöbetleşe yoksulluk, toplumun özellikle enformel kesimlerinin kendi aralarõnda kurduklarõ ve birbirlerinin üzerinde zenginleşmelerini sağlayan eşit olmayan güç ilişkileridir (Işõk, Põnarcõoğlu, 2003:155) Enformel sektörün ve kent rantõnõn az olduğu kentlerde bu tür ilişkiler sistemi ortaya çõkmadõğõ için bu kentlerdeki gecekondularõn yoksulluktan kurtulma beklentisi de ortadan kalkmakta ve dolayõsõyla kent yaşamõndan memnuniyetsizlik ortaya çõkmaktadõr. Tablo 10. Göç Etme Yõlõ İle Geri Dönme İsteği Ne zaman Geri Dönmek İstiyor mu? Diyarbakõr a Frekans Yüzdelik Evet Hayõr Toplam göç ettiniz? n % n % 1990-1995 arasõ 101 50,5 40 35,7 61 69,3 101 1996-2000 arasõ 73 36,5 56 50 17 19,3 73 2000 den sonra 26 13 16 14,2 10 11,3 26 Toplam 200 100 112 100 88 100 200 Tablo 10 da hangi nedenle olursa olsun kõrdan kente göç edenlerin geri dönmek isteyip istemedikleri ile ilgili yüzdelikler verilmektedir. 1990 yõlõndan bu yana göç edenlerin geri dönüş isteklerinde önemli bir düşüş yaşanmasõna rağmen geri dönüş isteğinin hala yüksek olduğu söylenebilir. Tablo 11. Göç Nedeni İle Geldiği Yere Geri Dönme İsteği Göç nedeni Geri Dönme İsteği Evet Hayõr n % n % n % Ailevi nedenler 28 14,0 8 28,5 20 71,4 Güvenlik nedeni 75 37,5 55 73,3 20 26,6 İş bulmak için 43 21,5 22 51,1 21 48,8 Çocuklarõn Eğitimi İçin 44 22,0 19 43,1 25 56,8 Kan Davasõndan Dolayõ 4 2,0 1 25,0 3 75,0 Diğer 6 3,0 2 33,3 4 66,6 119 81 Tablodan da anlaşõldõğõ üzere gönüllü bir şekilde göç edenler arasõnda geri dönmek isteyenlerin oranõ düşük iken, zorunlu göç edenlerin büyük bir kõsmõ geri dönmeyi istemektedir. Son derece akla yatkõn bu sonucun istisnasõ, kan davasõ nedeniyle göç etmek zorunda kalmõş kişilerdir ki bunlar arasõnda geri dönmeyi istemeyenlerin oranõ, isteyenlerin oranõnõn iki katõdõr. Bunun nedeni de geri dönülmesi durumunda karşõlaşõlacak tehlikedir. 119

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği 120 Tablo 12. Cinsiyete Göre Geldiği Yere Geri Dönme İsteği Cinsiyet Evet Hayõr Erkek %62,8 %37,2 Kadõn %31,8 %68,2 Toplam %56,0 %44,0 Geri dönme isteğinin cinsiyete göre dağõlõmõna baktõğõmõzda, erkeklerde geri dönmek isteyenler, istemeyenlerin iki katõ iken kadõnlarda bu oranlar tam tersidir. Bunun sebebi ise erkeğin kente göç ile birlikte kõrsal alandaki statüsünün düşmesi, iş bulma ve aileyi geçindirme zorunluluğunu kentte tek başõna üstlenmiş olmasõndan kaynaklanmaktadõr. Daha önce de belirtildiği gibi kadõnlarõn hiçbiri ücretli bir işte çalõşmamaktadõr. Kadõnõn göç ile birlikte geldiği yere göre durumunda herhangi bir kötüye gidiş olmamasõ, tam aksine şehirdeki altyapõ olanaklarõnõn ve diğer imkanlarõn ne kadar kötü olursa olsun kõrsal alandakinden iyi olmasõ nedeniyle kent yaşamõ daha memnun edici olmaktadõr. Tablo 13. Sosyal Güvence Durumu Sosyal Güvence Türleri n % Sosyal Güvence Yok 106 53,0 Emekli Sandõğõ 8 4,0 SSK 19 9,5 Bağ-Kur 27 13,5 Yeşil Kart 40 20,0 Sosyal güvence durumuna bakõldõğõnda % 53 ünün herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna üye olmadõklarõ, % 20 sinin ise yeşil kart sahibi olarak sadece sağlõk hizmetlerinden yararlandõklarõ görülmektedir. Sonuç olarak Diyarbakõr da gecekondu semtinde yaşayanlarõn büyük çoğunluğu herhangi bir sosyal güvenceye sahip değildir. Herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmamak göç edenlerin gelecek ile ilgili beklentilerini olumsuz yönde etkilemekte ve kentle ilgili memnuniyetsizliğin artmasõna neden olmaktadõr. Tablo 14. Borç Para Alma Alõşkanlõğõ Kimden Borç Aldõğõ n % Tefeciden 13 6,5 Arkadaşlarõmdan 50 25,0 Akrabalarõmdan 68 34,0 Ailemden 49 24,5 Hiç Borç Para Almam 20 10,0 Banka Kredisi - - Örneklemin yaklaşõk % 85 i ihtiyaç duyduklarõnda arkadaşlar, akrabalar, aile gibi geleneksel aile ilişkileri içerisinde bulunduklarõ kişilerden borç para aldõklarõnõ belirt-

Rüstem ERKAN-Mazhar BAĞLI mişlerdir. Bu da göç eden grupta halen birincil ilişkilerin hakim olduğunu, kentle bütünleşmenin tam olarak gerçekleşmediğini ve aile bağlarõnõn henüz çözülmeye uğramadõğõnõ göstermektedir. Kapitalist ekonominin ana unsurlarõndan biri olan kredi kullanõmõnõn hiç bulunmamasõ yeni kentlilerin piyasa ekonomisinin bir parçasõ olamadõklarõnõ göstermekle birlikte, ekonomik durumlarõnõn kredi alabilmek için gerekli teminatlarõ gösteremeyecek kadar kötü olmasõ da bu durumun bir diğer sebebidir. Tablo 15. Kredi Kartõ Kullanõmõ Kredi kartõ kullanõmõ n % Evet 25 12,5 Hayõr 175 87,5 Kente göç ederek gecekondu bölgesinde yaşayanlarõn kentlileşme süreci kent yaşamõna eşlik eden alõşkanlõklarõn benimsenmesine göre de ölçülebilir. Günümüzde kent yaşamõnõn ve ekonomik ilişkilerinin önemli bir parçasõ haline gelen kredi kartõ kullanõm durumuna baktõğõmõzda örneklemin % 87,5 gibi büyük bir oranõnõn kredi kartõ kullanmadõğõnõ görmekteyiz. Kredi kartõ kullananlar ise % 12,5 gibi düşük bir oranda kalmaktadõr. Bunun sebeplerinden birisi kredi kartõnõn geleneksel yöntemlere nazaran daha yüksek bir bilinç düzeyi gerektirmesidir ki, örneklemin eğitim düzeyine bakõldõğõnda bu düşük oranõn sebebi rahatlõkla anlaşõlmaktadõr. Bir diğer neden ise kredi kartõna sahip olmak için gerekli ekonomik koşullarõ taşõmamalarõdõr. Tablo 16. Düğün Nerede Yapõlõyor Düğün nerede yapõlmakta n % Evin yakõnõndaki boş bir alanda 110 55,0 Düğün salonunda 30 15,0 Evde 52 26,0 Köyümüzde 8 4,0 Düğün, nişan gibi törenlerin yapõldõğõ mekan sorulduğunda alõnan cevaplardan en yüksek orana sahip olanõ % 55 ile evin yakõnõndaki boş bir alanda cevabõ olmuştur. Bunun en büyük nedeni kõrsal alandan getirilen alõşkanlõklarõn henüz terk edilememiş ve kent kültürüne halen alõşõlamamõş olmasõdõr. Bu sebeple kentlerde genel kabul gören düğün salonlarõnda tören düzenleyenlerin oranõ % 30 gibi düşük bir oranda kalmõştõr. Tablo 17. Ekmek İhtiyacõ Nasõl Karşõlanmakta Ekmek ihtiyacõ nasõl karşõlanmakta n % Tandõrda kendisi pişirmekte 38 19,0 Fõrõna hamur gönderip yaptõrmak 115 57,5 Halk ekmek büfesi 12 6,0 Fõrõndan veya bakkaldan satõn alarak 35 17,5 121

Göç ve Yoksulluk Alanlarõnda Kentle Bütünleşme Eğilimi: Diyarbakõr Örneği Diyarbakõr õn gecekondu bölgelerinde diğer illerin gecekondu bölgelerinden farklõ olarak tandõrda ekmek pişirme alõşkanlõğõ vardõr. Ekmek tüketimini karşõlamanõn en ekonomik yolunun tandõrda ekmek pişirmek olduğu ve kõrsal kesimden getirilen bu alõşkanlõğõn devam ettiği görülmektedir. Ekmek hamurunu evde hazõrlayarak fõrõnda ücret karşõlõğõ pişirtme ise, ekmeği doğrudan fõrõndan satõn almaktan çok daha ucuz olduğu için bu yöntemin de yüksek oranda tercih edildiği anlaşõlmaktadõr. Ekmeği genellikle haftalõk olarak pişirtmeye dayanan bu yönteme, hem ailedeki birey sayõsõ fazla olduğu için, hem de gõda ihtiyacõ büyük oranda ekmek ile giderilmeye çalõşõldõğõ için çokça başvurulmaktadõr. Tandõrda ekmek pişirmenin yüksek oranda olmasõndan çõkarabileceğimiz diğer bir sonuç ise, bu gecekondu bölgelerinin birer tampon kurum olarak geçiş bölgeleri olmaktan çok, kõrsal alanõn kentin çevresinde devam etmesidir. 5. Sonuç ve Değerlendirme 1990-1996 döneminde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yoğun olarak yaşanan zorunlu göç olgusunun altõnda yatan neden köylerin boşaltõlmasõdõr. Köylerin boşaltõlmasõnõn altõnda yatan nedenler çok yönlü olmakla birlikte temel etken bir yandan ayrõlõkçõ terör örgütünün baskõlarõ, diğer yandan baskõcõ uygulamalar ve giderek büyüyen ekonomik ve toplumsal sorunlarõn yöre halkõnõ köylerini terk ederek ani ve toplu göçe yöneltmesidir. Zorunlu göçün altõnda yatan diğer önemli bir neden de geçici köy korucusu sisteminin uygulamaya konmasõdõr. Köy koruculuğunu kabul edenler üzerinde terör örgütünün baskõsõ yoğunlaşõrken, kabul etmeyenlere de güvenlik birimlerinin kuşkuyla yaklaşmasõ bu köylüleri göç etmek zorunda bõrakan faktörlerden birisidir. Köyleri boşaltõlan insanlar, sorunlarõyla beraber önce bölgedeki en büyük kentler olan Diyarbakõr ve Şanlõurfa başta olmak üzere Mersin, Adana ve Antalya gibi kentlere yönelmişlerdir. Zorunlu göç ani ve toplu olduğundan yetkililer tarafõndan gerekli önlemler alõnmadõğõndan kentler göç edenleri özümseyememiş, başta Diyarbakõr olmak üzere bir çok kent hõzlõ bir köyleşme, gecekondulaşma, yoksullaşma sürecine girmiştir. Bu şehirlerin zaten yetersiz olan altyapõlarõ giderek tõkanma noktasõna gelmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle Türkiye nin Batõ bölgeleri arasõndaki refah ve gelişmişlik düzeyi farkõ, Güneydoğu Anadolu daki kentlerde zaten yetersiz olan sermaye ve insan gücünün bölgeden göçüne de neden olmuştur. Bunun sonucunda başta Diyarbakõr olmak üzere bölgedeki kentlerin eski yerleşikleri (kentlileri) giderek azalmõş, kente göç edenler de kentli bir kültürle karşõlaşmadõklarõ için kentlileşme sürecine girmeleri engellenmiştir. Başta Diyarbakõr olmak üzere bölgede göç edilen kentler, ekonomik bakõmdan gelişmemiş ve sanayileşmemiş olmalarõndan dolayõ bu kentlerde Türkiye nin batõdaki büyük kentlerinde olduğu gibi bir enformel sektör de yeterince oluşmamõştõr. Kente göç edenlerin genellikle tarõm ve hayvancõlõk dõşõnda bir becerilerinin bulunmamasõ nedeniyle de bu insanlarõn büyük oranõ işsiz durumuna düşmüş ve bunun sonucunda da bu yerleşim yerleri yoksulluğun en önemli alanlarõ olmuştur. Diyarbakõr a yaşanan göçün nedenleri ile Türkiye nin büyük kentlerine yaşanan göçün nedenleri farklõ olduğu için Diyarbakõr daki gecekondu bölgelerinin özellikleri de farklõlõk göstermektedir. Bu kente özellikle 1990-1995 yõllarõ arasõnda yaşanan zorunlu göç yeni bir olgu olarak karşõmõza çõkmaktadõr. 122