KÜÇÜK HÜCRELİ DISI AKCİĞER KARSİNOMLARINDA NÜKLEER FAKTÖR KAPPA B İMMÜNOHİSTOKİMYASAL EKSPRESYONUNUN PROGNOZLA İLİSKİSİ

Benzer belgeler
MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ

Birincil IgA Nefropatisinde C4d Varlığının ve Yoğunluğunun Böbrek Hasarlanma Derecesi ve Sağkalımı ile Birlikteliği

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

ENDOMETRİUM KANSERLERİNDE GOLGİ FOSFOPROTEİN 3 (GOLPH3) EKSPRESYONU: İMMUNOHİSTOKİMYASAL VE MOLEKÜLER ÇALIŞMA

MESANE TÜMÖRLERİNİN DOĞAL SEYRİ

KOLON ADENOKARSİNOMLARINDA TÜMÖR-STROMA ORANI, TÜMÖR KÖK HÜCRELERİ İLE ENTROPİNİN İLİŞKİSİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ. Yasemin Çakır DEÜTF Tıbbi Patoloji AD

ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KARSİNOMUNDA NÜKLEUS BOYUTUNUN KARŞILAŞTIRMALI MORFOMETRİK ANALİZİ. Dr. Ayşe Nur Uğur Kılınç. Dr.

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

PROSTAT ADENOKARSİNOMLARINDA MAMMALIAN TARGET OF RAPAMYCIN (mtor) YOLAĞININ PROGNOZA ETKİSİ

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Meme Olgu Sunumu. Gürdeniz Serin. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı. 3 Kasım Antalya

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA VENÖZ İNVAZYON SAPTANMASINDA MORFOLOJİK BULGULARIN ve EVG nin ROLÜ

Endometrium Karsinomları

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

ENDOMETRİAL KARSİNOM SPORADİK Mİ? HEREDİTER Mİ? Dr Ş.Funda Tanay Eren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

ENDOMETRİUMUN ENDOMETRİOİD ADENOKARSİNOMLARDA GLUT-1 VE MASPİN EKSPRESYON İNSİDANSI, REKÜRRENS VE SAĞKALIM İLE İLİŞKİSİ

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ?

MİDE KANSERİNDE P53 EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK ÖNEMİ: META- ANALİZ

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür


MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

Gastrektomi sonras adjuvan kemoradyoterapi uygulanan mide karsinomlu olgularda NF-κB nin prognostik önemi

En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test

KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Kanser Tedavisi: Günümüz

PANKREAS KANSERİNDE RESİSTİN EKSPRESYONU

Prostat Tümörlerinde WHO 2016 Sınıflandırması DR. BORA GÜREL KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI

Eflzamanl Kemoradyoterapi ile Tedavi Edilen Evre III Küçük Hücreli D fl Akci er Kanserlerinde NF-κB nin Prognostik Önemi

SERVİKAL PREKANSER VE KANSERLERİN TESPİTİNDE P16/Kİ 67 DUAL BOYAMA YÖNTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TARAMA TRİAGE KULLANIMI PROF. DR. M.

KHDAK hastalarının Moleküler Patoloji raporunda neler olmalı?

Dr. Filiz FİLİZ. T.C.S.B. Nusaybin Devlet Hastanesi

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D

Dr.Bahar Müezzinoğlu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

KOLOREKTAL KARSİNOMA VE ÖNCÜ LEZYONLARINDA MİKROSATELLİT İNSTABİLİTESİNİN İMMÜNHİSTOKİMYASAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

28. Ulusal Patoloji Kongresi Çıkar İlişkisi Beyanı

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Docosahexaenoic Acid Induces Cell Death in Human Non- Small Cell Lung Cancer Cells by Repressing mtor via AMPK Activation and PI3K/Akt Inhibition

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

MEME KANSERİ HASTALARINDA JAM-A VE LFA-1 GEN VARYASYONLARININ ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011

Predictive and prognostic factors in locally advanced breast cancer: effect of intratumoral FOXP3+ Tregs

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013

SİNYAL İLETİMİ ve KANSER. Dr. Lale Doğan Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Temel Onkoloji ABD

Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Endometrial stromal tümörler

Akciğer Karsinomlu Olgularda İntraoperatif Plevra Yıkama Sıvısında Malign Hücre Saptanmasının Sağkalıma Etkisi #

Tıbbı Onkoloji Dışkapı Yıldırım Beyazıt E.A.H Görevler: Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Uzman Doktor-

Çocukluk çağı özofajitleri: Eozinofilik Özofajit...? Reflü Özofajit...?

Erken Evre Akciğer Kanserinde

1- Sunumum ile ilgili ticari ya da finansal herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır.

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI

Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı

HER2 POZİTİF HASTALIĞA YAKLAŞIM

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

SENTİNEL LENF NODU BİOPSİSİ VE ADJUVAN KEMOTERAPİ. Dr. Orhan TÜRKEN

OLGU. 57 yaşında Sağ memede son 10 ayda hızla büyüyen kitle

KARSİNOGENEZ Prof.Dr.Şevket Ruacan

Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde p53 Ekspresyonunun Kemoterapiye Yanıt ve Sağkalım Üzerine Etkisi #

MEME KANSERLERİNDE, TÜMÖR KÖK HÜCRE BELİRTEÇLERİNİN (ALDH1, SOX2) PROGNOZ ve DİĞER PROGNOSTİK PARAMETRELER ile İLİŞKİSİ

PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ. Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Meme Kanseri Cerrahisinde İntraoperatif Değerlendirme Ne kadar güvenebiliriz?

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

Erkan ALATAŞ 1, Banuhan ŞAHIN 2 *, Sevgi ÖZKAN 3, Metin AKBULUT 4

IYE'D -' """ A 1 IGI. Pror. Hr. İlhan Ti ~( ~R. Editörler. Dr. Ediz F~ ( 'f lşa R. lh>\'- i>r. ~afi1 8()ZDl-:\1İR. Uo~. Ur. Rl"fik Rl 'Rt;l'T.

Prof.Dr. Rian Dişçi İ.Ü.Onkoloji Enstitüsü Kanser Epidemiyolojisi ve Biyoistatistik Bilim Dalı

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM

Larinks skuamöz hücreli karsinomlarında fas, fas ligand ekspresyonu ve klinikopatolojik

IL28B genotip tayini kronik hepatit B hastalarında oral antiviral tedavi cevabını öngörmede kullanılabilir mi?

İMMUNADSORBSİYON GEÇ BAŞLANGIÇLI ANTİKOR ARACILI REJEKSİYONDA ETKİNDİR

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Çocukluk çağı yuvarlak hücreli tümörleri 21.Ulusal Patoloji Kongresi İzmir. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD

Meme Kanseri Teşhisi ve Evrelerini Belirlemede Bazı Enzimlerin Tanısal Performansının ROC (Receiver Operating Characteristics) Eğrisi ile

TİROİD PAPİLER MİKROKARSİNOMLARDA SANTRAL LENF NODU METASTAZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER

Evre I küçük hücreli dışı akciğer kanserinde tümör dokusuna natural killer hücre infiltrasyonunun prognoza etkisi

Acıbadem Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye

İNVAZİV MESANE TÜMÖRLERİ. -Patoloji- Dilek Ertoy Baydar Hacettepe Ün. Patoloji AD

MEME KANSERİNDE TIBBİ TEDAVİ PRENSİPLERİ. Prof.Dr.Evin Büyükünal İç Hastalıkları Medikal Onkoloji Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

ERKEN EVRE İNVAZİV MESANE KANSERİNDE SİSTEMİK TEDAVİ. Kazım UYGUN Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

Adaptif İmmünoterapi. Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya

Servikal smearlerde RİA etkisinin incelenmesi

KANSER NEDİR? ONKOGEN VE KANSER. Hücre döngüsü. Siklin-Siklin Kinaz 1/30/2012 HÜCRE DÖNGÜSÜ. Siklin Kinaz inhibitörleri BÜYÜME FAKTÖRLERİ

Parkinson Hastalığı ile α-sinüklein Geni Polimorfizmlerinin İlişkisinin Araştırılması

Böbrek Hücreli Karsinomalarda Ki-67 VE CD-44 Ekspresyonunun Prognostik Önemi

Transkript:

Gazi Tıp Dergisi / Gazi Medical Journal ARAŞTIRMA - RESEARCH ARTICLE 2008: Cilt 19: Sayı 1: 1-5 KÜÇÜK HÜCRELİ DISI AKCİĞER KARSİNOMLARINDA NÜKLEER FAKTÖR KAPPA B İMMÜNOHİSTOKİMYASAL EKSPRESYONUNUN PROGNOZLA İLİSKİSİ Özgür EKİNCİ, Leyla MEMİS ÖZ Amaç: Son dönemde tanımlanan bir transkripsiyon faktörü olan Nükleer Faktör kappa B (NF-kB) ile ilgili literatürde çok sayıda çalısma bulunmaktadır. Bu çalısmalarda çesitli tümörlerde immünhistokimya ile nükleer ve/veya sitoplazmik boyanmanın olduğu ve hasta prognozu ile iliski gösterdiği ileri sürülmektedir.çalısmamızda NF-kB ekspresyonunun küçük hücreli dısı akciğer karsinomlarında prognoz ile iliskisini arastırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalısmamızda bu protein ailesinin iki önemli üyesi olan p50 ve p65 in (RelA) 30 u klinik izlemli 52 küçük hücreli dısı akciğer karsinomu hastasındaki immünhistokimyasal ekspresyonunu ve bunun prognozla iliskisini inceledik. Bulgular: Çesitli histopatolojik tanı gruplarındaki olgular immünhistokimyasal olarak p50 ve p65 ile yüksek oranda sitoplazmik ekspresyon göstermistir. Nükleer boyanma düsük oranda saptanmıstır. Her iki antikor ile klinik parametreler ve sağkalım arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuç elde edilememistir. p50 ve p65 in hem nükleer hem sitoplazmik boyanma yoğunluk ve yaygınlıkları arasında ise anlamlı pozitif korelasyon saptanmıstır. Sonuç: Küçük hücreli dısı akciğer karsinomları immünhistokimyasal olarak NF-kB p50 ve p65 komponentlerini yüksek oranda eksprese etmektedir. Ancak bu ekspresyon prognostik faktörlerle iliskili bulunmamıstır. Anahtar Kelimeler: Akciğer Karsinomu, Nükleer Faktör Kappa B, P65, P50, İmmünohistokimya. PROGNOSTIC SIGNIFICANCE OF NUCLEAR FACTOR KAPPA B IMMUNOHISTOCHEMICAL EXPRESSION IN NON-SMALL CELL LUNG CARCINOMAS ABSTRACT Purpose: To investigate the immunohistochemical expression and the prognostic significance in non-small cell lung carcinomas of a recently defined transcription factor, Nuclear Factor kappa B (NF-kB), which has been reported to be expressed in the nucleus and/or cytoplasm by a variety of neoplasms in the literature. Materials and Methods: Immunohistochemistry against the two major components of this protein family, p50 and p65 (RelA), was performed on 52 patients material diagnosed as non-small cell lung carcinoma, for 30 of which we had the clinical follow-up data. Results: We observed a high rate of cytoplasmic p50 and p65 expression in all different lung carcinoma histological subtypes. Nuclear staining was only found in a few cases. There was no statistical significance between staining rates and clinical parameters or patient survival. A positive correlation was shown between nuclear and cytoplasmic staining rates of both p50 and p65. Conclusion: Non-small cell lung carcinomas highly express NF-kB p50 and p65 components immunohistochemically. Nevertheless, this expression does not significantly affect prognosis. Key Words: Lung Cancer, Nuclear Factor Kappa B, P65, P50, İmmunohistochemistry. GİRİŞ Bu çalışmada, son yıllarda tanımlanmış bir transkripsiyon faktörü olan Nükleer Faktör kappa B nin (NF-kB) iki komponenti olan p65 (RelA) ve p50 nin küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarındaki immünhistokimyasal ekspresyon düzeyleri ve ekspresyon düzeylerinin hasta prognozuyla ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nükleer faktör kappa b (NF-kB): NF kb, Ranjan Sen ve David Baltimore tarafından 1986 da B lenfositlerin nükleuslarında immünglobulin kappa hafif zinciri geninde enhancer bölgesine bağlanan bir faktör olarak tanımlanmıştır (1). NF-kB, tüm hücrelerde sitoplazmada sessiz halde bulunup nükleusa sadece aktive olduğunda geçmekte ve burada immün sistem, büyüme ve inflamasyonu denetleyen 200 ün üzerinde geni düzenlemektedir (2). NF-kB, Rel domaini içeren proteinlerden oluşan bir protein ailesi olarak tanımlanmaktadır. Bu domainler, Rel A (p65), Rel B, c-rel, p50 (NF-kB1) ve p52 dir (NF-kB2). p100 fosforilasyon bağımlı bölünme ile p52 yi oluştururken, p105 bölünerek p50 yi meydana getirir. NF-kB yi inaktif halinde sitoplazmada tutan anchorin domaini içeren proteinler gösterilmiştir; bunlar IkB alfa, IkBbeta, IkBgamma, IkBepsilon, bcl-3, p105 ve p100 dür (3). İstirahat halinde NF-kB sitoplazmada p50, p65 ve IkB alfa dan oluşan bir heterodimer şeklinde bulunur. Nükleusa taşınan NFkB aktif proteinleri burada özgün olarak 10 baz çifti içeren GGGPuNNPyPyCC bölgesine bağlanır (Pu: pürin, Py: pirimidin ve N herhangi bazı simgelemektedir). NF-kB hematopoietik veya solid çoğu tümör hücresi gelişiminde aktif rol oynamaktadır (4). Öte yandan NF-kB normal hücrelerde nadiren aktiftir. Proliferatif fazdayken normal T hücreleri, B hücreleri, timositler, monositler ve astrositlerde aktif NF-kB bulunur. Tümörlerde NF-kB nin baskılanmasının proliferasyonu inhibe ettiği, hücre siklusunu durdurduğu ve apoptozise neden olduğu gösterilmiştir (5). Ayrıca NF-kB inhibisyonunun tümör hücrelerini kemoterapiye duyarlı hale getirdiği belirtilmektedir (6, 7). Öte yandan, NF-kB immün sistemin normal çalışması için gereklidir (8). Sonuç olarak, onkogenler, viral proteinler, karsinojenler, tümör promoterları ve inflamatuar uyaranlar NF-kB yi aktive etmekte, aktive NF-kB de hematopoez, transformasyon, apoptozis, proliferasyon, immünite, invazyon, anjiogenez ve metastaz ile ilgili genleri denetim altında tutmaktadır. GEREÇ VE YÖNTEM Hastalar: Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji, Ankara, Türkiye. 1995-2004 yılları arasında bölümümüzde küçük hücreli dışı akciğer karsinomu tanısı almış 52 vakanın materyalleri incelendi. Hastaların tanısı, yaşı ve cinsiyeti kaydedildi. Klinik izlem bilgisi

mevcut olan 30 olgunun hastalıksız sağkalım süreleri ve tümör ilişkili ölüm verileri toplandı. İmmünhistokimyasal yöntem: Tümörün tipik alanlarının olduğu örneklerden p65 ve p50 ekspresyonunu belirlemek amacıyla immünhistokimyasal boyama için kesitler hazırlandı. İmmünhistokimyasal boyama streptavidin-biyotin 3 lü indirekt immünperoksidaz yöntemi kullanılarak yapıldı. Kullanılan p50 antikoru IgG türünde, p65 antikoru IgG türünde olup her ikisi de poliklonal idi. p50 ekspresyonu için insan NF-kB p50 proteini aa41 (LQI- LEQPKQRGFRFRYVC) bölgesine spesifik NF-kB/p50 Ab-2 (poliklonal) antikoru kullanıldı. p65 ekspresyonu için insan NF-kB proteini C-terminaline spesifik NF-kB/p65(RelA) Ab-1 (poliklonal) antikoru kullanıldı. Antikorlar kullanılmadan önce 1:100 oranında PBS ile dilüe edildi. Kullanılan biyotinlenmiş bağlayıcı (sekonder) antikor, streptavidin-biyotin kompleksi ve DAB ticari olarak kullanıma hazır kitler şeklindeydi. İmmünhistokimyasal boyanmanın değerlendirilmesi: İmmünhistokimyasal boyanma yarı kantitatif olarak değerlendirildi. Tümör hücrelerinde p50 ve p65 boyanma lokalizasyonları sitoplazmik ve nükleer olarak ayrı ayrı değerlendirildi. Boyanmanın yaygınlığı ve yoğunluğu kaydedildi. Boyanma yaygınlığı belirlenirken, boyanma yok ise 0, %1-%10 arası hücrede boyanma varsa 1, %11-50 arası hücrede boyanma varsa 2 ve %50 den fazla hücrede boyanma varsa 3 skoru verildi. Boyanma yoğunluğu boyanma olan alanlarda 1, 2 ve 3 olarak subjektif olarak skorlandı; farklı yoğunlukta boyanan alanlar için en fazla izlenen yoğunluk skoru kaydedildi. p50 ve p65 nükleer ve sitoplazmik boyanma yoğunlukları ve yaygınlıklarını beraber gözlemek için saptanmış olan nükleus ve sitoplazma boyanma skorları çarpılarak yeni skorlar oluşturulmuş, bunlar 0, 1 ve 2 düşük, 3 ve 4 orta, 6 ve 9 yüksek olarak gruplandırılarak üç grup halinde yeniden ele alınmıştır. İstatistiksel analiz: Toplam 52 olgunun p50 ve p65 ekspresyon oranları ve 30 olgunun p50 ve p65 ekspresyon oranları ile klinikopatolojik veriler değerlendirildi. Elde edilen veriler SPSS 10.01 ortamında bilgisayara kaydedildi. Çapraz tablolarda χ2 ve Fisher exact testi, ikili grup ortalamaları parametrik verilerde Student s t, non-parametrik verilerde Mann-Whitney U; 3 ve daha çok grubun ortalamaları parametrik verilerde ANOVA, non-parametrik verilerde Kruskal-Wallis testi; ölçümle belirlenmiş değişkenlerin aralarında korelasyon olup olmadığı Spearman korelasyon yöntemiyle; farklı grup olguların sağkalım eğrileri Kaplan-Meier log rank testleriyle değerlendirildi. Bütün testlerde p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. SONUÇLAR Çalışmaya dahil edilen toplam 52 hastanın 45 i (%86.5) erkek, 7 si (%13.5) kadındı. Ortalama yaş 59.04±10.18 (40-76) idi. Toplam 30 olgunun klinik izlem verilerine ulaşıldı. Hastaların ortalama sağkalım süreleri 15.1±13.85 (2-48) aydı. Takip edilen 30 hastanın 8 i (%26.7) takip süresi sonunda hayatta idi. Hastaların histopatolojik tanıları, 40 (%76.9) hastada skuamöz hücreli karsinom, 6 hastada (%11.5) adenokarsinom, 5 hastada (%9.6) küçük hücreli dışı karsinom ve 1 hastada (%1.9) bronkioloalveoler karsinom şeklindeydi. Skuamöz hücreli karsinom hastalarının 5 i (%19), adenokarsinom hastalarının 2 si (%33.3), küçük hücreli dışı karsinom hastalarının 2 si (%40) bronkioloalveoler karsinom tanısı olan 1 hasta takip sonunda hayattaydı. Hastaların 1 i evre 1A (%3.3), 1 i evre 2B (%3.3), 7 si evre 3A (%23.3), 8 i evre 3B (%26.7) ve 13 ü evre 4 (%43.3) idi. p50 ve p65 immünhistokimyasal nükleer boyanma yoğunluğu ve yaygınlığı ile sitoplazmik boyanma yoğunluğu ve yaygınlığı skorları Tablo 1 de, çeşitli olgularda boyanma ise Resim 1-4 te görülmektedir. Normal dokularda boyanma saptanmamıştır. Histopatolojik gruplar arasında p50 ve p65 boyanma skorları açısından anlamlı fark saptanmamış, her iki antikorun boyanma skorları, evre, T, N ve M durumları, beyin, karaciğer ve kemik metastazları ve mortalite açısından değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı sonuç elde edilememiştir. Ancak p50 ve p65 sitoplazmik boyanma yaygınlıkları arasında anlamlı korelasyon saptanmıştır (korelasyon katsayısı 0.362, p=0.01). Sağkalım sürelerinin p50 ve p65 immünhistokimyasal ekspresyonlarına göre dağılımları incelenmiş, sağkalımın p65 nükleer boyanma yaygınlığına göre dağılımında, izlem süresi sonunda sağ olan hastaların %75 inde boyanma olmadığı (skor = 0), boyanma olan gruptaki hastaların %71.4 ünün eksitus olduğu ancak boyanma olmayan grupta %73.9 hastanın eksi- Tablo 1: p50 ve p65 immünhistokimyasal boyanma skorları dağılımı. Boyanma skoru 0 1 2 3 p50 nükleer boyanma yaygınlığı 39 (%75) 4 (%7.7) 8 (%15.4) 1 (%1.9) p50 nükleer boyanma yoğunluğu 39 (%75) 7 (%13.5) 5 (%9.6) 1 (%1.9) p50 sitoplazmik boyanma yaygınlığı 3 (%5.8) 8 (%15.4) 15 (%28.8) 26 (%50.0) p50 sitoplazmik boyanma yoğunluğu 3 (%5.8) 25 (%48.1) 12 (%23.1) 12 (%23.1) p65 nükleer boyanma yaygınlığı 38 (%73.1) 11 (%21.2) 3 (%5.8) 0 p65 nükleer boyanma yoğunluğu 38 (%73.1) 5 (%9.6) 7 (%13.5) 2 (%3.8) p65 sitoplazmik boyanma yaygınlığı 5 (%9.6) 8 (%15.4) 18 (%34.6) 21 (%40.4) p65 sitoplazmik boyanma yoğunluğu 5 (%9.6) 11 (%21.2) 19 (%36.5) 17 (%32.7) 2 Ekinci ve Arkadaşları

Resim 1: Skuamöz hücreli karsinom olgusunda belirgin sitoplazmik p50 ekspresyonu (Streptavidin-biyotin peroksidaz, x 40). Resim 2: Skuamöz hücreli karsinom olgusunda kuvvetli nükleer p50 ekspresyonu (Streptavidin-biyotinperoksidaz, x 200). Resim 3: Skuamöz hücreli karsinomda yaygın ve kuvvetli sitoplazmik p65 ekspresyonu (Streptavidin-biyotin peroksidaz, x 100). Grafik 1: p50 nükleer boyanma yaygınlığı ve sağkalım arasındaki ilişki (yatay eksen ayları simgelemektedir). Resim 4: Küçük hücreli dısı akciğer karsinomu tanısı alan bir olguda belirgin nükleer p65 ekspresyonu (Streptavidin-biyotin peroksidaz, x 400). tus olduğu gözlenmiş olup istatistiksel olarak anlamlı sonuç elde edilememiştir (χ2 = 0.017; p = 1.000). Sağkalımın p65 sitoplazmik boyanma yaygınlığına dağılımında, skor arttıkça mortalite yüzdesi artmasına rağmen bu artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (χ2 = 6.364; p = 0.095). p50 nükleer boyanma yoğunluğu ve sağkalım çapraz tablo ile incelendiğinde sağ olan 8 hastanın 6 sının (%75.0) 0 skor grubunda olduğu, ancak skoru 0 olan tüm hastaların %76.9 unun eksitus olduğu görülmüş olup istatistiksel olarak anlamlı sonuç elde edilememiştir (χ2 = 1.285; p = 0.284). p50 nükleer boyanma yoğunluğu aynı şekilde incelendiğinde sağ kalan hastaların %75 i 0 skoru, %25 i 1 skoru alırken 2 olarak skorlanan hasta yoktur. Ancak yine 0 skorlu grubun büyük kısmının (%76.) eksitus olduğu görülmüş ve anlamlı sonuca ulaşılamamıştır (χ2 = 6.399; p = 0.764). Sağkalımla diğer boyanma parametreleri arasında benzer şekilde istatistiksel olarak anlamlı dağılım mevcut değildir. Her iki antikorun nükleer ve sitoplazmik boyanma yaygınlıkları ve yoğunluklarının sağkalım ile ilişkisi Kaplan-Meier sağkalım eğrileri ve log rank testi ile incelendiğinde istatis- Ekinci ve Arkadaşları 3

tiksel olarak anlamlı sonuç saptanamamıştır. Ancak p50 nükleer boyanma yaygınlığının sağkalıma etkisi incelendiğinde 1 ve 2 skoru alan hasta gruplarında mortaliteye eğilim dikkati çekmiştir (log rank = 3,38; p = 0.0660) (Grafik 1). p50 nükleer boyanma yoğunluğu ve yaygınlığı çarpım skorları ile sağkalım arasında istatistiksel olarak yine anlam saptanmazken, skorları 0 olan hasta grubuna göre skorları 1 ve 2 olan hastalarda mortaliteye eğilim gözlenmiştir (log rank = 5,27; p = 0,0717). TARTIŞMA NF-kB protein ailesi üyelerinin ekspresyonunun bir çok malign tümörde artmış olduğu gösterilmiştir. Bunlar arasında meme karsinomu (9, 10), hepatoselüler karsinom (11), baş-boyun bölgesi skuamöz hücreli karsinomu (12), gastrik karsinom (13, 14), endometrial karsinom (15), pankreatik adenokarsinom (16), nazofarinks karsinomu (17), prostat adenokarsinomu (18, 19), renal hücreli karsinom (20), servikal karsinom (21, 22) ve kolon adenokarsinomu (23) sayılabilir. Çalışmamızda küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarının sitoplazmada p50 ekspresyon oranı %94.2, p65 için bu oran %90.4 idi. Bu sonuca göre bu tümör grubunun NF-kB komponentleri ile immünhistokimyasal olarak yüksek ekspresyon gösterdiği saptanmıştır. Literatürde bildirilen diğer organ karsinomlarındaki pozitiflik ile değerlendirildiğinde bu beklenen bir sonuçtur. Ancak nükleer boyanmanın düşük oranda olması nedeniyle, sitoplazmik ekspresyonun tümör davranışı yönünden anlamlı bir bulgu olduğu şüphelidir. p50 ve p65 arasında sitoplazmik boyanma özellikleri açısından anlamlı korelasyon saptanmıştır. Akciğer karsinomları açısından, literatürde bildirilen diğer organ tümörlerinin benzer çalışmaları incelendiğinde, bu sonuçla uyumlu ve ters düşen verilere rastlanmaktadır. Şöyle ki, p50 ve p65 in birlikte pozitifliğini ileri süren (12, 15, 20), p52 ile bcl-3 arasında ilişki olduğunu belirten (15), sadece p50 ya da p65 pozitifliği saptayan (11, 14,16), p50 ve p65 arasında zıt sonuçlar elde eden (18) ve p50/p50 dimerlerinin tek başına pozitif olduğunu bildiren (22) araştırmalar mevcuttur. Ancak çalışmamızda p50 ile p65 skorlarının korelasyon göstermesi nedeniyle akciğer karsinomlarındaki NF-kB dimerlerinin p50 ve p65 ten oluştuğunu öne sürmek için henüz erken olup başka çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir. p50 ve p65 immünhistokimyasal ekspresyonları ile sağkalım ilişkisi incelendiğinde anlamlı istatistiksel sonuç saptanamamıştır. Bu sonuç, literatürde akciğer karsinomları ile ilgili benzer immünhistokimyasal çalışma olmamakla birlikte, NF-kB nin pozitif boyanma göstermesi (9-12, 14-17, 20, 22, 24, 25), NF-kB ekspresyonunun prognoza etkisinin olması (13, 18, 19, 21, 23) gibi diğer çalışmalarda sunulan bulgularla uyumlu bir sonuç değildir. Ancak aşağıda söz edilecek yönler dışında, olgu sayısının artırılması, monoklonal antikorların uygulanması, immünhistokimyanın moleküler yaklaşımla sınanması ve güçlendirilmesi, boyanmanın değerlendirilmesinde objektiflik sağlayacak bilgisayar destekli morfometrik analiz yöntemlerinin kullanılması ile NF-kB ailesi üyelerinin akciğer karsinomlarındaki profili daha açık olarak tanımlanabilir. NF-kB nin immünhistokimyasal olarak tümör dokularında boyanmasının değerlendirilmesine ilişkin literatürde nükleer, sitoplazmik veya nükleer ve sitoplazmik boyanmayı dikkate alan farklı görüşler bulunmaktadır (14-16, 21). Bunlar arasında sadece aktif nükleer proteine özgü monoklonal antikor kullanarak nükleer boyanmayı anlamlı kabul eden (16), sadece sitoplazmik boyanmayı göz önüne alan ve normal dokularda bu boyanmanın olmadığını öne süren (14) ya da normal ve düşük displazi gösteren servikal epitel hücrelerinde sitozolik boyanmanın ön planda, yüksek dereceli displazi ile skuamöz hücreli karsinomlu dokularda nükleer boyanmanın hakim olduğunu savunan (21) araştırmalar mevcuttur. NF-kB komponentleri sitoplazmada inaktif olarak bulunmaktadır (2, 3). Bu çerçevede NF-kB nin çeşitli reseptör aracılı uyarılara karşı iletici konumu ve hücrede ikili etkilerde bulunması belirginleşmektedir. İlkel organizmalardan insana dek canlı organizmalarda sabit olan bir transkripsiyon faktörü olması, normal dokuların gelişimindeki yeri göz önüne alındığında NF-kB nin sitoplazma-nükleus arasındaki yoldaki durumunu önemli kılmaktadır. NF-kB nin IkB ler aracılığıyla nükleer lokalizasyon sinyal (NLS) bölgelerinin maskelenmesi ile nükleusa transloke olamaması klasik açıklamasına bazı karşıt görüşler mevcuttur (26). Bu görüşlerde, NF-kB aktivasyonu sonrası yeni sentezlenen IkB alfa moleküllerinin nükleusa girip NF-kB yi DNA dan ayırdığı ileri sürmektedir (27). Bu olay, IkB alfa üzerinde bulunan nükleer eksport sekansları (NES) sayesinde NF-kB nin nükleustan çıkarılması ile olmaktadır. Araştırıcılar NF-kB:IkB alfa kompleksinin sitoplazma ve nükleus arasında bir sürekli taşınmaya ( shuttling ) maruz kaldığını, aynı zamanda taşınma olayının sadece IkB alfa da olduğu ve IkB beta içeren komplekslerde görülmediğini öne sürmektedir. Gözlemler ek olarak, klasik nükleus translokasyonu ve sitoplazma-nükleus taşınma mekanizmalarından hangisinin ön planda olduğuna ve bu olayın normal hücre yaşamındaki öneminin ne olduğu sorularına kesin yanıtın verilemediğini ortaya koymaktadır (28). Taşınma mekanizması göz önüne alındığında, NF-kB nin immünhistokimya ile sadece nükleusta olduğu söylenen aktif komponentinin mi, yoksa sitoplazmik boyanmasının mı (ki belli lenfoid dokular dışında hücrenin hiçbir komponentinin boyanmadığını da ileri sürmektedir) patogenez açısından anlamlı olduğu açık görünmemektedir. NF-kB ekspresyonunu prognostik faktörlerle ilişkilendiren az sayıdaki çalışma, uyguladıkları yöntemler yönünden homojen görünmemektedir. Hatta, prostat karsinomlarında yapılan iki çalışma zıt bulgu vermiştir (18, 19). Bu noktadan hareketle NF-kB ekspresyonunun daha kapsamlı ve çok sayıdaki çalışma ile incelenmesi gerektiği sonucuna varılabilir. Çalışmamızdaki olgularda, hem p50 hem de p65 sitoplazmik boyanma dikkate alındığında yüksek oranda immünhistokimyasal pozitiflik göstermiş (sırasıyla %94.2 ve %90.4), ancak pozitif boyanmanın ne yaygınlığı ne de yoğunluğu sağkalımla anlamlı ilişki içinde bulunmamıştır. Yine de p50 nin nükleer boyanma yoğunluğu ve yaygınlığı skorları ile, bu iki değerden oluşturulan çarpım skoru yönünden yüksek değerli gruplarda Kaplan-Meier eğrilerinde daha kısa sağkalım süresine eğilim izlenmektedir. Hasta popülasyonunun daha geniş olması ile anlamlı istatistiksel sonuçlar saptanabilir. 4 Ekinci ve Arkadaşları

Yazışma Adresi Özgür EKİNCİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Tel: 202 54 89 Faks: 202 54 88 e-mail: oekinci@gazi.edu.tr KAYNAKLAR 1. Sen R, Baltimore D. Inducibility of kappa immunoglobulin enhancerbinding protein Nf-kappa B by a posttranslational mechanism. Cell 1986; 47: 921-928. 2. Shishodia S, Aggarwal BB. Nuclear Factor-kB: a friend or a foe in cancer? Biochem Pharmacol 2004; 68: 1071-1080. 3. Karin M, Delhause M. The IkB kinase (IKK) and NF-kB: key elements of proinflammatory signalling. Semin Immunol 2000; 12: 85-98. 4. Garg A, Aggerwal BB. Nuclear transcription factor-kappab as a target for cancer drug development. Leukemia 2002; 16: 1053-1068. 5. Bharti AC, Aggarwal BB. Nuclear factor-kappa B and cancer: its role in prevention and therapy. Biochem Pharmacol 2002; 64: 883-888. 6. Jones DR, Broad RM, Corneau LD, et al. Inhibition of nuclear factor kb chemosensitizes non-small cell lung cancer through cytochrome c release and caspase activation. J Thorac Cardiovasc Surg 2002; 123: 310-317. 7. Rundall BK, Denlinger CE, Jones DR. Combined histone deacetylase and NF-kB inhibition sensitizes non-small cell lung cancer to cell death. Surgery 2004; 136: 416-425. 8. Beg AA, Sha WC, Bronston RT, Ghosh S, et al. Embryonic lethality and liver degeneration in mice lacking the RelA component of NFkB. Nature 1995; 376: 167-170. 9. Sovak M, Bellas RE, Kim DW, et al. Aberrant Nuclear Factor-kB/ Rel expression and the pathogenesis of breast cancer. J Clin Invest 1997; 100: 2952-2960. 10. Biswas DK, Shi Q, Baily S, et al. NF-kB activation in human breast cancer specimens and its role in cell proliferation and apoptosis. Proc Natl Acad Sci U S A 2004; 101: 10137-10142. 11. Wang T, Wang Y, Wu MC, et al. Activating mechanism of transcriptor NF-kappaB regulated by hepatitis B virus X protein in hepatocellular carcinoma. World J Gastroenterol 2004; 10: 356-360. 12. Ondrey FG, Dong G, Sunwoo J, et al. Constitutive activation of transcription factors NF-kB, AP-1 and NF-kB-IL6 in human head and neck squamous cell carcinoma cell lines that express proinflammatory and pro-angiogenic cytokines. Mol Carcinog 1999; 26: 119-129. 13. Yamanaka N, Sasaki N, Tasaki A, et al. Nuclear factor-kappab p65 is a prognostic indicator in gastric carcinoma. Anticancer Res 2004; 24: 1071-1075. 14. Yang GF, Deng CS, Xiong YY, et al. Expression of nuclear factorkappa B and target genes in gastric precancerous lesions and adenocarcinoma: Association with Helicobacter pylori caga (+) infection. World J Gastroenterol 2004; 10: 491-496. 15. Pallares J, Martinez-Guitarte JL, Dolcet X, et al. Abnormalities in the NF-kB family and related proteins in endometrial carcinoma. J Pathol 2004; 204: 569-577. 16. Wang W, Abbruzzese JL, Evans DB, et al. The nuclear factor-kb RelA transcription factor is constitutively activated in human pancreatic adenocarcinoma cells. Clin Cancer Res 1999; 5: 119-127. 17. Thornburg NJ, Pathmanathan R, Raab-Traub N. Activation of nuclear factor-kb p50 homodimer/bcl-3 complexes in nasopharyngeal carcinoma. Cancer Res 2003; 63: 8293-8301. 18. Shukla S, MacLennan GT, Fu P, et al. Nuclear factor-kappab/p65 (Rel A) is constitutively activated in human prostate adenocarcinoma and correlates with disease progression. Neoplasia 2004; 6: 390-400. 19. Sweeney C, Li L, Shanmugam R, Bhat-Nakshatri P, et al. Nuclear factor-kappab is constitutively activated in prostate cancer in vitro and is overexpressed in prostatic intraepithelial neoplasia and adenocarcinoma of the prostate. Clin Cancer Res 2004; 10: 5501-5507. 20. Oya M, Takayanagi A, Horiguchi A, et al. Increased nuclear factorkb activation is related to the tumor development of renal cell carcinoma. Carcinogenesis 2003; 24: 377-384. 21. Nair A, Venkatraman M, Maliekal TT, et al. NF-kappaB is constitutively activated in high-grade squamous intraepithelial lesions and squamous cell carcinomas of the human uterine cervix. Oncogene 2003; 22: 50-58. 22. Prusty BK, Husain SA, Das BC. Constitutive activation of nuclear factor -kb: preferential homodimerization of p50 subunits in cervical carcinoma. Front Biosci 2005; 10: 1510-1519. 23. Kojima M, Morisaki T, Sasaki N, et al. Increased nuclear factor-kb activation in human colorectal carcinoma and its correlation with tumor progression. Anticancer Res 2004; 24: 675-681. 24. Ismail HA, Lessard L, Mes-Masson AM, et al. Expression of NF-kB in prostate cancer lymph node metastases. Prostate 2004; 58: 308-313. 25. Rayet B, Gelinas C. Aberrant rel/nf-kb genes and activity in human cancer. Oncogene 1993; 18: 6938-6947. 26. Ghosh S, Karin M. Missing pieces in the NF-kB puzzle. Cell 2002; 109: S81-S96. 27. Arenzana-Seisdedos F, Thompson J, Rodriguez MS, et al. Inducible nuclear expression of newly synthesized IkB alpha negatively regulates DNA-binding and transcriptional activities of NF-kB. Mol Cell Biol 1995; 15: 2689-2696. 28. Malek S, Chen Y, Huxford T, et al. IkB beta, but not IkB alpha, functions as a classical cytoplasmic inhibitor of NF-kB dimers by masking both NF-kB nuclear localization sequences in resting cells. J Biol Chem 2001; 276: 45225-45235. Ekinci ve Arkadaşları 5