Tatlı Su Aspirasyonuna Bağlı Olarak Gelişen Bir ARDS Olgusu #



Benzer belgeler
Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu. Prof. Dr. Yalım Dikmen

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

MEKANİK VENTİLASYON - 2

Boğulmalar. çocuklarda) sekel bırakmaktadır. n Ölüm-sakatlığın önemli nedeni (özellikle. n Hayatta kalanların 1/3 de orta-ciddi nörolojik

Adrenal yetmezlik var mı? Kortikosteroid verelim mi? Prof.Dr.Bilgin CÖMERT Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım BD

Özel Medical Park Bahçelievler Hastanesi Genel Yoğun Bakım Ünitesi

Türk Yoğun Bakım Derneği Mekanik Ventilasyon Kursu Şubat 2010, İstanbul.

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

PULMONER HİPERTANSİYONUN. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

Olgu Eşliğinde Sepsise Yaklaşım

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi)

3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

İntraoperatif Ventilasyon Stratejileri. Mert ŞENTÜRK

NIMV Preoksijenizasyon,FOB, DNI. kları Solunum YBU

Noninvazif Mekanik Ventilasyon Kime? Ne zaman?

Dr.Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD KONYA

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

ATS mayıs 2015-Denver. Dr. Zühal Karakurt

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı

Akut respiratuar distres sendromu (ARDS) ilk olarak 35 yıl önce Ashbaugh ve arkadaşları

Ventilatör İlişkili Pnömoni Tanısında Endotrakeal Aspirat Kantitatif Kültürü ile Mini-Bal Kantitatif Kültürü Arasındaki Uyum

Dr. Akın Kaya. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Solunum Yoğun Bakım Ünitesi

Ventilasyonda Yenilikler. Yrd. Doç. Dr. Murat YÜCEL Sakarya Üniversitesi Acil Tıp ABD. Sakarya E.A.H. Acil Tıp Kliniği

Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS)

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI

International Guidelines for Management of Severe Sepsis and Septic Shock: Dr. Merve Gü eş Öza dı

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Vakalarla pratik uygulamalar. Dr.F.Emre CANPOLAT

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ

Eser Elementler ve Vitaminler

AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ

Doç. Dr. Bilgin ARDA Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Post-kardiyak Arrest Sendromu ve. Post-resüsitatif Bakım

SEPSİS OLGULARI. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

Multipl organ yetmezliği ve refrakter hipotansiyon

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Hemostatik Resüsitasyon. Uzm. Dr. Burçak Kantekin Şanlıurfa Eğitim Araştırma Hastanesi

Noninvazif Mekanik Ventilasyon

Yeni Nütrisyonel Kılavuzların Karşılaştırılması. Diyetisyen Merve DAYANIK

lması Kararı Yrd. Doç. Dr. Nevin Uysal Gaziantep Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD llık k Kongresi Nisan 2007, Antalya

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

SEPSİSTE YENİ TANIMLAMALAR NE DEĞİŞTİ? Doç. Dr. Murat Hakan Terekeci

Akciğerleri Koruyucu Mekanik Ventilasyon Stratejileri

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

47 yaşında erkek hasta YBÜ e KOAH+ Tip 2 solunum yetmezliği nedeni ile yatırılıyor.

Aydın KARAKUZU, Belde TARHAN Feyza YAYCI, Serpil DEREN, Cihangir CANVER. Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Lefkoşa

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

TOPLUM KÖKENLİ PNÖMONİLER

Adaptive Support Ventilation (ASV) Doç. Dr. Cenk KIRAKLI

27/04/16. Ciddi Hipoksemi. Oksijenasyon İndeksi ZOR KONU. Hipoksemi saat. Tanım? Tedavi? Uzm Dr Fethi Gül. Risk Faktörleri Nelerdir? Etiyoloji?

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

SEPSİS VE SEPTİK ŞOK. Prof.Dr.Figen ESEN Anesteziyoloji Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D.

Non-Kardiyak Akciğer Ödemi

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.

VENTİLATÖR SEÇİMİ Doç.Dr. Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

Nasıl yaparım;ağır hipoksik solunum yetmezliği. Dr Ebru Ortaç Ersoy

Transfüzyon İlişkili Akut Akciğer Hasarı Prof.Dr.İdil YENİCESU Gazi Üniversitesi- Tıp Fakültesi

MEKANİK VENTİLASYON KOMPLİKASYONLARI. Dr. Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

Yeni Tedavi Rehberlerine Bakış (Olgular Eşliğinde)

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNDE GÖREV YAPAN SAĞLIK PERSONELİNİN EĞİTİMİNE VE SERTİFİKALANDIRILMASINA DAİR YÖNERGE

ÇIKAR ÇATIŞMALARI. Antibiyotik / aşılarla ilgili konuşma, danışmanlık Abdi İbrahim Bayer GlaxoSmithKline Pfizer Sanofi Pasteur

Mekanik Ventilasyon Uygulamaları NIV&IMV. Prof.Dr. Akın KAYA Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım

ÇOCUKLARDA UZUN DÖNEM MEKANİK VENTİLASYON. Doç Dr Demet Demirkol İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Yoğun Bakım BD

HİBRİT TEDAVİLER. Dr. Aykut SİFİL Dokuz Eylül Üniversitesi

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

ENFEKSİYON SEKELLERİ

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Doç Dr Tunçalp Demir

Konjestif Kalp Yetmezliğinde Solunum Desteği. Uzm. Dr. Nil ÖZYÜNCÜ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım. Klinik-Radyolojik İpuçları

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Kan Transfüzyonu. Emre Çamcı. Anesteziyoloji AD

ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Prof. Dr. Abdullah Sayıner

Noninvaziv Mekanik Ventilasyonda Cihaz ve Maske Seçimi Mod ve Ayarlar

KAN TRANSFÜZYON TEDAVİSİ. Dr. Emre ÇAMCI

TRAVMALI HASTAYA YAKLAŞIM

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

YOĞUN BAKIMDA NONİNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON. Dr. Aynur Akın Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Türk Toraks Derneği. Erişkinlerde Hastanede Gelişen Pnömoni (HGP) Tanı ve Tedavi Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi.

Dr. Aysun Yalçı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Hastanede Gelişen Pnömoni. Ayşın Şakar Coşkun

Anestezi Esnasında ve Kritik Hastalıklarda Ortaya Çıkan Hipoksinin Tedavisinde Normobarik/Hiperbarik Ek Oksijen Tedavisinin Kullanımı FAYDALIDIR

Nöroloji Yoğun Bakım Hastasında Nutrisyon Desteği. Doç.Dr.Ethem Murat Arsava Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı

Doç. Dr. Ahmet Karadağ İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı

Kronik Eozinofilik Pnömoniye Bağlı Solunum Yetmezliği Olgusu

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım

Transkript:

Tatlı Su Aspirasyonuna Bağlı Olarak Gelişen Bir ARDS Olgusu # Münire GÖKIRMAK*, Hilal AVCI*, Şemsi KALKAN*, Zeki YILDIRIM* * İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, MALATYA # Bu olgu, 27-29 Haziran 2002 tarihlerinde İstanbul da yapılan Solunum Yetersizliği Olan Hastaya Yaklaşım sempozyumunda sunulmuştur. Boğulayazma, kaza eseri sıvıya batma olayından kurtarılan bir kişinin, kurtarıldıktan 24 saat sonra sağ olması olarak tanımlanmaktadır. Kırk yaşında kadın hasta, trafik kazası sonrası nehre düşen araçtan çıkarılmıştı. Hasta acil servise getirildiğinde hipotermisi ve ileri derecede hipoksemisi mevcuttu. Hızlı ve yüzeysel solunumu olan hasta mekanik ventilatöre bağlandı. Akciğer grafisinde bilateral heterojen dansite artışı olan ve PaO 2 /FiO 2 oranı < 200 bulunan hastaya boğulayazmaya sekonder akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) tanısı kondu. Yatışının 11. gününde kendisini ekstübe eden hasta akciğerlerinde sekel kalmaksızın iyileşti. Olgu, boğulayazma ile ilgili komplikasyonlar ve bu özel duruma ait tedavi yöntemleri irdelenerek sunuldu. Anahtar Kelimeler: Boğulayazma, Akut solunum sıkıntısı sendromu. An ARDS Case Due to Fresh Water Aspiration Neardrowning is defined as survival from a liquid submersion injury for 24 hours after rescue. Forty yearold female patient was rescued from a vehicle that fell into a river after a traffic accident. When she was brought to the emergency department, she was hypothermic and severely hypoxemic. Since she also had rapid and shallow breathing, mechanical ventilation was immediately started. Bilateral heterogeneous densities were seen on her chest X ray and a PaO 2 /FiO 2 ratio of < 200 was found. The patient was therefore diagnosed to have acute respiratory distress syndrome (ARDS) secondary to neardrowning. On the 11 th day of admission the patient made self-extubation and she recovered without lung sequela. The case was reported with a discussion about complications of neardrowning and treatment strategies of this special condition. Key Words: Neardrowning, Acute respiratory distress syndrome. Yazışma Adresi: Doç. Dr. Münire GÖKIRMAK Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ISPARTA Makalenin Geliş Tarihi: 10.11.2004 Makalenin Kabul Tarihi: 29.08.2005 52

Akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS); akciğer grafisinde pulmoner ödemle uyumlu bilateral pulmoner infiltratları olan ve konjestif kalp yetmezliğinin klinik belirtileri bulunmayan bir hastada PaO 2 /FiO 2 oranının 200 ve altında saptanması olarak tanımlanır [1]. ARDS ya doğrudan akciğer hasarı oluşturan bazı patolojik durumlar sonucunda ya da dolaylı olarak akciğer hasarına yol açan ciddi sepsis, büyük bir travma, fazla sayıda transfüzyon, akut pankreatit, yüksek dozda ilaç alımı gibi durumlarda ortaya çıkar. ARDS ye doğrudan akciğer hasarı oluşturarak neden olan durumlar içinde ise gastrik içeriğin aspirasyonu, pulmoner kontüzyon, toksik gaz inhalasyonu ve difüz pulmoner infeksiyonun yanı sıra boğulayazma sayılabilir [2]. Boğulayazma, kaza eseri sıvıya batma olayından kurtarılan bir kişinin, kurtarıldıktan 24 saat sonra sağ olması olarak tanımlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri nde her yıl 7000-8000 kişi boğulmakta, boğulayazma oranlarının ise bildirilen bu rakamın 2 ile 20 katı arasında değişebileceği tahmin edilmektedir [3]. Ülkemizde boğulma ve boğulayazma oranları bilinmemekle birlikte, üç yanının denizlerle çevrili oluşu göz önüne alındığında önemli bir problem olması muhtemel görünmektedir. Bu olgu sunumunda amacımız, boğulayazma durumunda görülen patofizyolojik değişikliklerin ve komplikasyonların ortaya konması ve tedavi yöntemlerinin literatür bilgileri eşliğinde tartışılmasıdır. OLGU SUNUMU S.Ş., 40 yaşında kadın hasta, ev hanımı. Hasta, araç ile seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası sonrası, nehre düşen araçtan çıkarılmıştı. Acil serviste görülen hasta travma ve boğulayazma tanılarıyla cerrahi yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Acil servise getirildiği ilk anda kan basıncı 111/85 mmhg, nabız 120/dakika, ateş < 36 C idi. Solunumunun çok hızlı ve yüzeysel olması ve arter kan gazlarında PaO 2 : 21.8 mmhg, PaCO 2 : 53.2 mmhg, HCO 3 : 16.4 meq/l ve ph: 7.09 olarak saptanması üzerine hasta, BIPAP (bifazik pozitif hava yolu basıncı) modunda [P insp 18 mmhg, PEEP 5 mmhg, solunum frekansı (f) 12, FiO 2 1.0] mekanik ventilatöre bağlandı. Kas gevşetici verildi ve sedasyon tedavisi başlandı. Radiyal arter kanülü ve santral venöz kateter yerleştirildi. Yaklaşık 13 saat BIPAP modunda takip edilen hastanın hiperkapniye meyil göstermesi (PaCO 2 44.8) ve oksijenasyonun yeterli olmaması (PaO 2 35.5) nedeniyle kontrollü mekanik ventilasyon (CMV) moduna (tidal volüm 700 ml, f 16/dakika, PEEP 5 mmhg, FiO 2 0.9) geçildi. Daha sonra SIMV (eş zamanlı aralıklı zorunlu ventilasyon) modunda takip edilen hastada bazı günler oluşan hafif hiperkapni (tüm ph değerleri > 7.2) dışında bir problem yaşanmadı. Yatışının dördüncü gününde FiO 2 0.5 e düşürülebilirken, yatışının altıncı gününde PaO 2 /FiO 2 oranı ilk kez 200 ün üzerine çıktı. Yattığı ilk gece hipotermik olan hastaya eksternal ısıtma uygulandı. Takibi sırasında hipotansiyon gelişmesi üzerine vazopresör tedavi (dopamin infüzyonu) başlandı. Yatışı sırasında yapılan tam kan tetkikinde, hemoglobin 14.4 g/dl, hematokrit %44.6, lökosit 7100/mm 3, trombosit 234.000/mm 3 idi. Yapılan ilk biyokimyasal incelemelerinde ise, kan şekeri 718 mg/dl, BUN 19 mg/dl, kreatinin 1.4 mg/dl, Na 140 mmol/l, K 3.2 mmol/l, Cl 102 mmol/l, SGOT 91 U/L, SGPT 46 U/L ve LDH 2562 U/L olarak bulundu. Hasta total parenteral nütrisyon ile beslenmeye başlandı. Ancak bir yandan da nazogastrik sonda konularak enteral beslenme solüsyonlarının denenmesi kararlaştırıldı. Yatışının ertesi gününde sabah saatlerinde hasta enteral beslenme solüsyonunu aspire etti. Aynı gün öğle saatlerinde hipotermiden çıkan hastanın subfebril ateşi oldu. Çekilen anteroposterior akciğer grafisinde her iki akciğer orta ve alt zonlarında daha belirgin olmak üzere heterojen dansite artışı izlendi (Resim 1). Radyolojik bulgular ve kan gazı değerleriyle hastaya boğulayazmaya sekonder ARDS tanısı kondu. Aspire ettiği materyalin temizlenmesi için bronkoskopi yapılan hastanın hava yollarında aspirasyon materyali izlenmedi. Hastanın 38 C nin üzerinde ateşi olması ve lökosit sayısının 18.500/mm 3 olarak bulunması üzerine, pnömoni tanısı da dışlanamadığından imipenem ve amikasinden oluşan kombine antibiyotik tedavi başlandı. Tedavinin 72. saatinde ateşi kontrol altına alınamayan hastaya yeniden bronkoskopi yapılarak bronş lavajı alındı ve örnek, Gram boyama ve kültür yapılmak üzere mikrobiyolojik incelemeye gönderildi. Kan kültürleri de alındık- 53

Resim 2. Toraks BT de her iki akciğer üst segmentlerinde hava bronkogramları içeren konsolide alanlar görülmektedir. Resim 1. Her iki akciğer orta ve alt zonlarda heterojen dansite artışının izlendiği anteroposterior akciğer grafisi. tan sonra verilen antibiyotik tedavisine vankomisin ilave edildi. Aynı gün ağız mukozasında kanama olan hastanın yapılan tetkiklerinde, hemoglobin 8.2 g/dl, hematokrit %23.7, trombosit 92.000/ mm 3, protrombin zamanı (PTZ) 190.4 saniye, INR 20.79, fibrinojen 513.8 mg/dl olarak bulundu. Bulgular, dissemine intravasküler koagülasyon lehine değerlendirildi. Hastaya 10 ünite taze donmuş plazma ve 2 ünite eritrosit süspansiyonu verildi. Takip eden günlerde kanama olmadı, trombosit ve PTZ düzeyi normal sınırlara döndü. Alınan kan kültürlerinde Streptococcus viridans ve metisiline dirençli Staphylococcus aureus üreyen hastanın vankomisin tedavisiyle de ateşleri kontrol altına alınamayınca 10. günde imipenem ve amikasin kesildi. Antibiyogram sonucu göz önüne alınarak siprofloksasin başlandı. Ventilatörden ayırma denemeleri yapılan hasta, yatışının 11. gününde kendisini ekstübe etti. Sonraki günlerde ateşi kontrol altına alınan hastada kan gazları normal olmasına karşın radyolojik düzelme olmaması üzerine toraks bilgisayarlı tomografisi (BT) çekildi. Tomografide her iki akciğer üst segmentlerinde hava bronkogramı gösteren konsolide alanlar izlendi ve bu görünüm iyileşmekte olan ARDS ye bağlandı (Resim 2). Aynı tarihte yapılan solunum fonksiyon testleri (SFT) nde zorlu vital kapasite (FVC): %62, birinci saniye zorlu ekspiratuar volüm (FEV 1 ): %60, FEV 1 /FVC: 73, maksimum ekspirasyon ortası akım (FEF 25-75 ): %40 olarak ölçüldü. Fizik muayenesi ve biyokimyasal değerleri normal sınırlarda olan ve antibiyotik tedavisi tamamlanan hasta yatışının 25. gününde taburcu edildi. Yaklaşık bir ay sonra yapılan kontrollerinde, SFT de FVC: %100, FEV 1 : %86, FEV 1 /FVC: %75, FEF 25-75 : %57 olarak bulunan hastanın PA akciğer grafisi ve toraks BT sinde de lezyonlarda gerileme izlendi (Resim 3). Resim 3. Hastanın kontrol PA akciğer grafisinde lezyonlarda gerileme izlenmektedir. 54

TARTIŞMA Suda batmaya bağlı hasar sıklıkla kurbanın yüzünün beklenmedik şekilde suyun altına inmesiyle oluşan panik reaksiyonuyla başlar. Bu panik reaksiyonuna genellikle disritmik solunum eşlik eder; bu durum mental durumda değişiklikle daha da komplike bir hal alır. Kazara batma, boğulma, batma sendromu, hiperventilasyon-batma sendromu, ıslak boğulayazma ya da kuru boğulayazma gibi çeşitli patolojik durumlarla sonlanabilir [3]. Batma ile ilgili bu tanımlarda bir uzlaşma sağlanması için 2000 yılında yayınlanan bir kılavuzda, kişilerin içinde bulundukları duruma ve gereken destek tedaviye göre, sudan kurtarma, batma ve boğulma olmak üzere üç kategoride değerlendirilmeleri önerilmiştir [4]. Buna göre sudan kurtarma ; yüzme sırasında güçlük yaşayan ancak uyanık olan kişiler için kullanılır. Kurban çevredeki kişilerden biraz yardım alabilir; öksürük gibi minimal, geçici semptomları olabilir. Genellikle daha ileri inceleme yapılmak üzere sevk edilmesi gerekmez. Batma durumundaki kişi, hem olayın geçtiği alanda desteğe hem de acil servis hizmeti veren bir kurumda ileri tetkik ve tedaviye gereksinim gösterecek düzeyde sıkıntı yaşamış olmalıdır. Boğulma ise mortal bir olay olup batmadan sonra, kurbana resüsitasyon işleminin uygulandığı yerde onun ölü olarak kabul edilişi anlamındadır. Ölüm ilk 24 saat içinde gerçekleşmezse bunun boğulmayla-ilişkili ölüm olarak adlandırılması ve ölüm anına kadar da kişinin batma kurbanı olarak anılması önerilmiştir. Bu kılavuzda boğulayazma teriminin artık kullanılmaması önerilmektedir. Hastamız, önerilen bu terminolojiye göre batma durumunda kalmış bir hastaydı. Batma olayının en önemli klinik sonucu hipoksemidir. Tuzlu ya da tatlı suyun aspirasyonu, önemli düzeyde alveolo-arteryel oksijen farkı oluşumuna ve dolayısıyla değişen derecelerde hipoksemiye neden olur ve klinik olarak kendisini ARDS tablosuyla gösterir. Hipertonik tuzlu bir solüsyon olan deniz suyu aspire edildiğinde, alveolokapiller membranın bütünlüğünde bozulmanın yanı sıra ozmotik etkiyle su ve plazma proteinlerinin interstisyuma ve parankimal hava boşluklarına gelişi sonucunda difüz pulmoner ödem oluşur. Tatlı su aspirasyonu ise akciğerlerde pulmoner sürfaktanı inaktive ederek yaygın mikroatelektaziler oluşturur [3]. Önceleri batma kurbanları, suyun tatlı veya tuzlu su oluşuna göre sınıflandırılırlarken, artık bu sınıflamadan da vazgeçilmesi önerilmektedir. Çünkü her ne kadar tuzlu ve tatlı-su etkileri teorik olarak farklı olsa da klinik önem taşımaz. Batma olayında prognozu belirleyen en önemli faktörlerin, batma süresi ile hipoksinin süre ve şiddeti olduğu bildirilmektedir [4,5]. Hayvan çalışmalarında aspire edilen su miktarı ile total sağkalım oranının ters orantılı olduğu gösterilmiştir; ancak aspire edilen su miktarı ile solunum yetmezliğinin derecesi ya da ciddiyeti arasında doğrudan bir ilişki yoktur [3]. İnsanlarda ise bir boğulayazma epizodunda ne kadar sıvı aspire edildiğini saptamak güçtür. Aspire edilen sıvı miktarı ile solunum yetmezliğinin şiddeti arasında bir ilişki olup olmadığı da bilinmemektedir. Boğulayazma olgularının pulmoner semptomları çok çeşitlilik gösterir. Başlangıçta asemptomatik olan hastalarda bile, sinsice ciddi pulmoner yetmezlik gelişebilir. Bu nedenle çoğu hastanın 24 saat boyunca gözlenmesi önerilmektedir [3]. Ancak hastaların ilk başvuru anındaki bazı klinik parametrelerinin ölçümü ile prognoz hakkında fikir edinilebilir. Bu konuda yapılan bir çalışmada, Brezilya nın Rio de Janeiro kentinde kıyı şeridinde, çoğu deniz suyundan kurtarılan 41.279 olgu gözden geçirilmiş ve bu olguların 2304 (%5.5) ünün Boğulayazma Gözlem Merkezleri ne sevk edildikleri saptanarak olgular çalışma grubu olarak belirlenmiştir. Daha sonra olgular kaza yerinde solunumlarının olup olmamasına, arteryel nabız, kan basıncı ve pulmoner oskültasyon bulgularına göre sınıflandırılmışlardır. Buna göre, öksürükle birlikte normal pulmoner oskültasyonu olanlar Evre 1, bazı akciğer alanlarında raller duyulan anormal akciğer oskültasyonu olanlar Evre 2, akut pulmoner ödeme ait oskültasyon bulguları olup arteryel hipotansiyonu olmayanlar Evre 3, akut pulmoner ödeme ait oskültasyon bulgularına arteryel hipotansiyonun eşlik ettiği olgular Evre 4, izole solunum arresti olanlar Evre 5 ve kardiyopulmoner arresti olanlar Evre 6 olarak değerlendirilmiştir. Her bir evrede mortalite oranları sırasıyla %0, %0.6, %5.2, %19.4, %44 ve %93 olarak bulunmuştur [6]. Olgumuz hastaneye getirildiği sırada 55

pulmoner ödem bulgularını taşıdığı ancak hipotansiyonu olmadığından Evre 3 olarak kabul edilebilir. Ancak yatışından sonra boğulayazma komplikasyonlarından biri olarak kabul edilen hipotansiyon gelişmiştir. Boğulayazmanın diğer sistemik komplikasyonları hipotermi, hipervolemi veya hipovolemi, metabolik asidoz, elektrolit değişiklikleri ve hemolitik anemi olarak sıralanabilir [7]. Boğulayazma durumundaki kişilerde yamalı alveoler infiltratlar görülür ve bunların bakteriyel infeksiyona bağlı olmaları da mümkündür. Bakteriyle kontamine su aspire etme olasılığı, su birikintileri ya da kanallardan kurtarılan hastalara oranla düşük olsa da, tuzlu sudan Pseudomonas veya Vibrio, domestik yüzme havuzlarından da koliform bakterilerle infeksiyon geliştiği bildirilmiştir [3]. İnfekte materyalin akciğerlerden sistemik dolaşıma embolisi, beyin apselerine veya sistemik aspergillozdan ölüme yol açabilir. Bu nedenle su aspire eden bütün hastalarda kan kültürü yapılmalıdır [8]. Solunum yetmezliği olan boğulayazma olgularında bakteriyel pnömoni komplikasyonunu teşhis etmek zordur, bu nedenle bazı klinisyenler bu hastalarda profilaktik olarak geniş spektrumlu antibiyotik kullanmayı önermişlerdir. Ancak bu konuda yapılmış prospektif çalışma bulunmamakla birlikte, iki retrospektif çalışmada antibiyotiklerin etkisi gösterilememiştir. Modell ve arkadaşları 91 hastalık serilerinde, antibiyotik kullanımının sağkalımı etkilemediğini bildirmişlerdir [9]. Oakes ve arkadaşlarının çalışmalarında ise, 40 hastanın 31 ine geniş spektrumlu antibiyotikler verilmiş, hastaların 16 sında antibiyotiğe dirençli mikroorganizmalarla pnömoni gelişmiştir [10]. Bu bulgulara dayanılarak, antibiyotiklerin profilaktik kullanımı muhtemelen kontrendikedir ve rutin olarak kullanılmamalıdır. Akciğer grafilerinde yeni ya da değişen infiltratlar bulunan hastalarda özellikle de ateş, lökositoz ve pürülan sekresyonların varlığında tedavi uygulanmalıdır. Yine kan ya da derin bronşiyal sekresyon kültürlerinde üreme olan hastalarda da antibiyotik tedavisi endikasyonu vardır. Agresif pulmoner temizliğe cevap vermeyen lober veya segmental atelektazi gelişen hastalarda ise, partiküllü maddenin (yiyecek parçaları, diş, sudan kaynaklanan kirler vs.) aspire edilme olasılığına karşı bronkoskopi yapılmalıdır. Ancak hastalara aspire edilen suyun temizlenmesi amacıyla bronkoskopi yapılmasına gerek yoktur [4]. Çünkü çoğu olgu larengospazm veya nefes tutma nedeniyle hiçbir şey aspire etmez. Boğulan kurbanların çoğunluğunda da orta miktarda suyun aspire edildiği ve bunun da hızla emilerek santral dolaşıma geçtiği bilinmektedir. Yine batma kurbanlarının resüsitasyonunda Heimlich manevrasının rutin olarak uygulanmayıp yalnız yabancı cisim şüphesinde uygulanması ve hatta bu manevra yerine göğüs kompresyonlarının tercih edilmesi önerilmektedir [4]. Destek oksijen tedavisine rağmen hipokseminin düzeltilemediği hastalarda uygulanabilecek en etkin tedavi pozitif basınçlı ventilasyondur. ARDS li hastalarda yüksek tidal volümün verildiği ve normal kan gazlarının hedeflendiği geleneksel mekanik ventilasyon uygulamalarının aksine günümüzde, akciğer koruyucu strateji benimsenmiştir. Arteryel karbondioksit basıncındaki artış kabul edilerek (izin verilebilir hiperkapni) düşük tidal volüm (6 ml/kg) uygulanması ve hava yolu plato basınçlarının < 35 mmhg olarak sürdürülmesi prensibine dayanan akciğer koruyucu stratejinin mortaliteyi azalttığı bilinmektedir [11]. Bu hastalarda uygun izlem yapılması kaydıyla hem basınç kontrollü hem de volüm kontrollü ventilasyon modları kullanılabilir [2]. Hastalarda uygulanacak PEEP düzeyinin en az, basınç/volüm eğrisindeki alt bükülme noktasının karşılık geldiği basınç düzeyinde olması önerilmektedir. Bu hastalarda ayrıca yüzükoyun pozisyon ve diğer akciğer hacim açma (recruitment) manevralarından da yararlanılabilir. ARDS nin geç fazında steroid tedavisinin yararlı olduğunu gösteren çalışmalar bulunmakla beraber, boğulayazma tedavisinde kortikosteroidlerin kullanımı konusu tartışmalıdır. Bu konuda yapılmış prospektif çalışma olmamakla birlikte, iki geniş serili retrospektif çalışmada önemli fayda sağlamadıkları gösterilmiştir. Kontrollü bir hayvan çalışmasında da kortikosteroidler etkisiz bulunduğundan bu ilaçların kullanımından kaçınılmalıdır [3]. Literatürde sürfaktan tedavisinin boğulayazma olgularında solunum fonksiyonlarını iyileştirdiğine dair yayınlar vardır [12-14]. Ancak bu tedavi oldukça pahalı olup, eğer uygulanması düşünülüyorsa olabildiğince erken verilmesi önerilmektedir [13]. 56

Boğulayazmanın başlangıçta oluşturduğu pulmoner hasarı atlatanlarda uzun vadede boğulayazmanın kendisine atfedilen bir pulmoner fizyolojik sekel, seri SFT incelemelerinde gösterilememiştir [15]. Hastamızda da hastaneden çıktıktan bir ay sonra yapılan SFT, pulmoner fonksiyonların normale döndüğünü göstermekteydi. Sonuç olarak, boğulayazma durumundaki ya da yeni terminolojiye göre batma kurbanı kişilerin tedavisinde rutin bronkoskopi, profilaktik antibiyotik veya kortikosteroid tedavisi önerilmemektedir. Hastalarda hipotermi, hipotansiyon ve metabolik asidozun düzeltilmesine yönelik tedaviler ve gerekli ise pozitif basınçlı ventilasyon uygulanmalıdır. Hayatta kalanlarda solunum fonksiyonları normal sınırlara dönmektedir. KAYNAKLAR 1. Bernard GR, Artigas A, Brigham KL, et al, and the Consensus Committee. The American-European Consensus Conference on ARDS: Definitions, mechanisms, relevant outcomes, and clinical trial coordination. Am J Respir Crit Care Med 1994;149:818-224. 2. Hudson LD, Steinberg KP. Acute respiratory distress syndrome: Clinical features, management, and outcome. In: Fishman AP, Elias AJ, Fishman JA, Grippi MA, Kaiser LR, Senior R (eds). Fishman s Pulmonary Diseases and Disorders. New York: McGraw Hill, 1998:2549-65. 3. Gonzalez-Rothi RJ. Near drowning: Consensus and controversies in pulmonary and cerebral resuscitation. Heart Lung 1987;16:474-82. 4. Submersion or Near-drowning. Circulation 2000; 102(Suppl I):I-233-I-236. 5. Suominen P, Baillie C, Korpela R, Rautanen S, Ranta S, Olkkola KT. Impact of age, submersion time and water temperature on outcome in near-drowning. Resuscitation 2002;52:247-54. 6. Szpilman D. Near drowning and drowning classification. A proposal to stratify mortality based on the analysis of 1831 cases. Chest 1997;112:660-5. 7. Modell JH. Drowning and near-drowning. In: IsselbacherKJ, Braunwald E, Wilson JD, Martin JB, Fauci AS, Kasper DL (eds). Harrison s Principles of Internal Medicine. Thirteenth edition. New York: McGraw Hill, 1994:2479-80. 8. Harries M. Near drowning. BMJ 2003;327:1336-8. 9. Modell JH, Graves SA, Ketover A. Clinical course of 91 consecutive near-drowning victims. Chest 1976;70:231-8. 10. Oakes DD, Sherck JP, Maloner JR, Charters AC 3 rd. Prognosis and management of victims of neardrowning. J Trauma 1982;22:544-9. 11. The Acute Respiratory Distress Syndrome Network. Ventilation with lower tidal volumes as compared with traditional tidal volumes for acute lung injury and the acute respiratory distress syndrome. N Engl J Med 2000;342:1301-7. 12. Suzuki H, Ohta T, Iwata K, Yamaguchi K, Sato T. Surfactant therapy for respiratory failure due to near-drowning. Eur J Pediatr 1996;155:383-4. 13. Staudinger T, Bankier A, Stromaier W, et al. Exogenous surfactant therapy in a patient with adult respiratory distress syndrome after near drowning. Resuscitation 1997;35:179-82. 14. Onarheim H, Vik V. Porcine surfactant (Curosurf) for acute respiratory failure after near-drowning in 12 year old. Acta Anaesthesiol Scand 2004;48:778-81. 15. Jenkinson SG, George RB. Serial pulmonary function studies in survivors of near drowning. Chest 1980;77:777-80. 57