DL DEVRMNN GERÇEKLEMESNDE TÜRK DL KURUMUNUN ROLÜ THE ROLE OF TURKISH LANGUAGE ASSOCIATION IN THE LANGUAGE REFORM OCCURENCE Ömer GÜNDÜZ* smail FIRAT**



Benzer belgeler
BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

KOÇ ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER (KÜSB) KULÜBÜ TÜZÜÜ

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER *

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE ÇARPIM TABLOSU ÖRETM UYGULAMASI

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

Eitim-Öretim Yılında SDÜ Burdur Eitim Cansevil TEB

ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER *

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

DEPREM FELAKET SONRASINDA ÇIKARILAN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER VE SAYI TAY DENET M DI INDA KALAN KAMU FONLARI M. Hakan ÖZBARAN Sayı tay Denetçisi

GÜNCEL GELMELER IIINDA LKÖRETM: MATEMATK-FEN-TEKNOLOJ-YÖNETM

AKÇA, Hakan (2012). Ankara li Aızları (nceleme, Metinler, Dizin), Ankara: Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü Yayınları, XXII+672 s.

II. Ara tırmanın Amacı III. Ara tırmanın Önemi

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük HARF İNKILABINDAN MİLLET MEKTEPLERİNE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ AYDINLANIYOR

Bu model ile çalımayı öngören kuruluların (servis ve içerik salayıcılar),.nic.tr sistemi ile uyumlu, XML tabanlı yazılım gelitirmeleri gerekmektedir.

BilgiEdinmeHakki.Org Raporu Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Salık Bakanlıı Tarafından Uygulanmasındaki Yanlılıklar

Sosyo-Ekonomik Gelimilik Aratırması

LKÖRETM KNC KADEME (2005) TÜRKÇE DERS ÖRETM PROGRAMINDA GENEL AMAÇLAR - HEDEF/KAZANIMLAR

Yonca Anzerliolu, Karamanlı Ortodoks Türkler, Phoenix Yayınları, Ankara 2003, 376 s.

BANKALARIN KRED LEMLERNE LKN YÖNETMELKTE DEKLK YAPILMASINA LKN YÖNETMELK TASLAI

SRKÜLER NO: POZ / 42 ST, YEN KURUMLAR VERGS KANUNU NDA ÖRTÜLÜ SERMAYE

KTSAD LETMELRE DAHL MENKUL KIYMETLERN DEERLEMES. Bülent AK Ba Hesap Uzmanı

OTSTK BR OLGUNUN DUYGULARI ANLAMA VE FADE ETME BECERSNN KAZANDIRILMASINA YÖNELK DÜZENLENEN KISA SÜREL BR E TM PROGRAMININ NCELENMES

OTSTK ÇOCUKLARDA TEACCH PROGRAMININ GELMSEL DÜZEYE ETKS: OLGU SUNUMU

Avrupa Konseyi Proje No EC/1062

MATEMATK ÖRETMNDE BULMACA ETKNLNN ÖRENC BAARISINA ETKS

Yöntem Ara tırma Modeli Evren ve Örneklem Veri Toplama Aracı Verilerin Analizi Bulgular

ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Aratırmaları Dergisi Issn: Cilt: 1 Sayı: 2 Aralık 2010

ATATÜRK ÜN TÜRK OCAKLARI NI ZYARETLER ve YAPTII KONUMALAR

TÜRKIYEDE ANTROPOLOJININ KURULUSU VE YAPILAN ILK ÇALIŞMALAR

Türkiye de Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Bakanlıklar Tarafından Uygulanması

AB Uyum Sürecinde Türkiye nin Rekabet Gücü lerleme Raporu Üzerine Tespitler

TEKSTL FNANSAL KRALAMA ANONM RKET ANA SÖZLEME TADL METNLER

üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır. Çevre Düzeni Planı;10) (Deiik -

PORTER MODEL: ULUSLARARASI REKABET ÖZLEM ÖZ ODTÜ LETME BÖLÜMÜ

stanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor?

1946 BELEDYE SEÇMLER VE BU SEÇMLERDE KADIN SEÇMENLERN DURUMU. Kadir EKER ÖZET

stanbul, 11 Ekim /1021

! " #$! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

DELTA MENKUL DEERLER A..

ENGELL ÇOCUU OLAN ALELERN SOSYAL DESTEK ÖRÜNTÜLER VE BUNUN PSKOLOJK SALIK LE L KS. Uzm. Psk. Arzu YURDAKUL* Uzm. Psk. Alev GRL *

Avrupa da Uyuturucu imdi Her Zamankinden Daha Ucuz

BÜLTEN Tarih:

BRSA BRDGESTONE SABANCI LASTK SANAY VE TCARET A. BLGLENDRME POLTKASI

CUMHURYETN KURULUUNDAN GÜNÜMÜZE TÜRKYE DE HAYAT BLGS DERS PROGRAMLARININ GELM EVOLUTION OF THE SOCIAL STUDIES CURRICULUM FROM REPUBLIC TO PRESENT

TÜRKYE SERMAYE PYASASI ARACI KURULULARI BRL SCL TUTMA ESASLARI

MÜZK ÖRETMEN YETTREN KURUMLARDA ÇADA TÜRK PYANO ESERLERNN YER VE ÖNEM *

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

TÜRKYE DE DÜNDEN BUGÜNE ÖZEL OKULLARA BR BAKI (GELM VE ETKLER)

KENTSEL RAYLI SSTEMLERDEK SON GELMELERE LKN GÖRÜ VE ÖNERLER

03. En Muhtemel Sayı (EMS) Yöntemi (5 li EMS) EMS Yönteminde Dilüsyon Kavramı

Dousan Boru Sanayi ve Ticaret A Tarihli Faaliyet Raporu. irket Merkezi Erzincan Sivas Karayolu 14 Km Pk 74 Erzincan

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

!" # $%!" ## #! " $ $ # $ %%%! &' % ()! &'

YÖNETCLERN VE ÖRETMENLERN ALTI YA GRUBUNDAK ÖRENCLERN LKOKUMA-YAZMAYA HAZIRLANMALARINA YÖNELK BLGLER VE GÖRÜLER. Banu YANGIN

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır.

II. KURUMSAL YÖNETM LKELER UYUM RAPORU

T.C. BÜYÜKÇEKMECE BELEDYES

! " #$!" ## #! " $ $ # $ %%%! &' % ()! &'

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

ÜNVERSTELERN GÖREVLER

KONTROL SSTEMLER LABORATUARI

MUSK MUALLM MEKTEBNDEN GÜNÜMÜZE MÜZK ÖRETMEN YETTRME PROGRAMLARINDAK YAYLI ÇALGI ÖRETMNE LKN SINAMA-ÖLÇME-DEERLENDRME DURUMLARININ NCELENMES

Kurumsal Yapısı, Yasal Çerçevesi ve Göstergeleriyle Ula tırma Sektörü

ARACI KURUMUN UNVANI :DELTA MENKUL DEERLER A.. Sayfa No: 1 SER:XI NO:29 SAYILI TEBLE STNADEN HAZIRLANMI YÖNETM KURULU FAALYET RAPORU

Cumhuriyet Dönemi Gazete Haber Dili Üzerinde statistiksel Bir Aratırma (Cumhuriyet Gazetesi Örnei)

(Dış Kapak Örneği) T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ve EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ TEZ ADI BİTİRME TEZİ

ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Aratırmaları Dergisi Issn: Cilt: 3 Sayı: 6 Aralık 2012

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

ORTAK KELME HAZNES KAZANDIRMADA LKÖRETM SEKZNC SINIF TÜRKÇE DERS KTAPLARININ DURUMU

KIREHR REHBERLK VE ARATIRMA MERKEZ ÖZEL ETM BÖLÜMÜNDE NCELENEN ÖRENCLERN ÇETL DEKENLERE GÖRE NTELKLER

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KAHRAMANMARAŞ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10. SINIF OSMANLI TÜRKÇESİ DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

FEN BLGS, SOSYAL BLGLER VE SINIF ÖRETMENL ÖRENCLERNN BLGSAYAR DERSNE YÖNELK TUTUMLARI

OPTK KONUSUNUN 9. SINIF MÜFREDATINA ALINMASININ ÖRENC BAARISINA ETKS

M LLET- HAK ME KAVRAMI ÜZER NE SOSYO-POL T K B R DE ERLEND RME A SOCIO-POLITICAL ESSAY ON THE CONCEPT OF THE DOMINANT NATION (M LLET- HAK ME)

GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ ÖRENCLERNN OKUL DENEYM I DERSNE YÖNELK LGLER VE BEKLENTLER **

Bilgi, Belge ve Açıklamaların Elektronik Ortamda mzalanarak Gönderilmesine likin Esaslar Hakkında Tebli

RUSYA-UKRAYNA ENERJ KRZ STRATEJK BR DEERLENDRME

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Bilgi Notu ARA TIRMA VE TASN F GRUBU " ç Kontrol: Kamusal Hesapverme Sorumlulu u çin Bir Yapı Olu turulması" Hk.

Taıt alımlarının ette tüketim endeksi kapsamında izlenmesi hakkında bilgi notu

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

Intel Ö!renci Programı

LKÖRETM 6. SINIF ÖRENCLERNN YARATICI DÜÜNME DÜZEYLER*

İZMİR KÜLTÜR VE TARİH ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

3065 SAYILI KATMA DEER VERGS KANUNUNUN BAZI MADDELERNN DETRLMESNE LKN KANUN

BÜLTEN. KONU: Menkul Kıymetlerin Vergilendirilmesi Hk 277 Nolu GVK G.T. Yayınlanmıtır

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

TÜRKYE DE MÜZK ÖRETMENLNE YÖNELME NEDENLER. Cansevil TEB * ÖZET

BREYSEL ÇALGI ETM I (KEMAN) DERS HEDEFLERNN GERÇEKLEME DÜZEYLERNN BELRLENMES * (A..B.Ü ÖRNE)

Transkript:

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 7 Sayı: 34 Volume: 7 Issue: 34 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 DL DEVRMNN GERÇEKLEMESNDE TÜRK DL KURUMUNUN ROLÜ THE ROLE OF TURKISH LANGUAGE ASSOCIATION IN THE LANGUAGE REFORM OCCURENCE Ömer GÜNDÜZ* smail FIRAT** Öz Osmanlı Devletinde 19. Yüzyılda balayan batılılama hareketleriyle birlikte devletin bekası için kaçınılmaz bir unsur olarak görülen ve ulus olma bilincinin en büyük göstergelerinden biri olarak görülen dil sorunu belirli dönemlerde hakim ideolojilerin etkisiyle farklı boyutlar içinde tartıılmıtır. Özellikle Fransız ihtilali sonrası ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla ulusal diller önem kazanmı, bu bilinç Osmanlı Devletinde de etkisini göstermitir. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte dil alanında asıl köklü deiiklikler meydana gelmitir. Dil politikaları modern ulus-devlet yapısını oluturma dorultusunda gerçeklemi, dilde modernleme çalımalarını bu alanda çalımaları yürütecek dil kurumu yürütmeye balamıtır. te bu makalede de; dilde modernleme, anlaılır bir dil oluturma, dilde sadeletirme eklinde karımıza çıkan dil devrimi gerçekleirken Türk Dil Kurumunun tarihsel ve felsefi arka planının ve dil devriminin gerçeklemesinden araç veya amaçsal fonksiyonunun ne olduu belirlenmeye çalıılmıtır. Anahtar Kelimeler: Dil Devrimi, Türk Dil Kurumu, Türkçülük, Dil Siyaseti. Abstract The language problem, regarded as unavoidable factor of permanence of the Empire with the westernization movement which had began in 19'th century in Ottoman Empire and as one of the biggest indicators of the senses of being a nation, was argued in certain times with the effect of dominant ideology at different dimensions. Especially after the French revolution, the national languages became important with the rise of nation-states, and this awareness showed its effects on the Ottoman Empire too. Real fundamental changes occurred in the language field with the proclamation of the republic. Language policies raised in accordance with constituting of structure of modern nation-state, and the Language Association which would carry out the work in this field started to carry out the modernization works. So, in this article, it is tried to specify what the historical and philosophical background of Turkish Language Association and, its instrumental and teleological function on taking place of language reform, while language reform which confronting us in the form of language modernization, creating an understandable language and simplification of language, coming true. Keywords: Language Revolution, Turkish Language Institution, Turkism, Language Policy Giri Osmanlı Devleti nin yıkılması ve ardından kurulan yeni devletin oluturmaya çalıtıı toplumsal yapıyı en temel mesele olarak ilgilendiren konuların baında dil meselesi gelmektedir. Dil meselesi gerek Osmanlının son dönemlerinde ve gerekse Cumhuriyet döneminde sosyal ya da toplumsal kaygılarla ele alınmıtır. Sosyal ve toplumsal bir kaygı taıyarak ortaya çıkan konu dönemin geçerli ideolojilerinin etkisiyle de dönem dönem farklı boyutlar içerisinde tartıılmıtır. Avrupa da Reform ve Rönesans hareketleri ve ardından Fransız ihtilaliyle birlikte ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla balayan ulusal dillerin önem kazanması bu alanda yapılacak çalımaların hızını artırmıtır. Bu dönemde Türk toplumunda gelitirilen siyasetlerin temelinde Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Doktora Örencisi. ** Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Doktora Örencisi. - 59 -

yatan ulus olma bilincinin en büyük göstergesi olarak görülen dil sorunu belirli dönemlerde deiim sürecine sokulmutur. Bu konu devletin bekası için kaçınılmaz bir unsur olarak görülmütür. Özellikle 19. Yüzyılda balayan batılılama hareketleriyle birlikte Osmanlı aydınlarının da en çok üzerinde durduu konuların baında gelmitir. Osmanlının yıkılması ve ardından Cumhuriyetin ilanıyla birlikte aynı bilincin devam ettirilmeye çalııldıı görülmektedir. Yeni devletin kendisini temel alacaı yeni kimlik yapısı gerei dilde Türkçeleme, Öz Türkçecilik gibi yeni anlayılar benimsenirken, aynı zamanda toplumsal dayanaını da yaratma kaygısı belirmitir. Eskinin tüm yapılarının silinmesi ve yerine yeni yapıların yerlemesi son derece önemli bir dönüümü beraberinde getirmitir. te dilde modernleme, yeni kavramların Türkçe ye uygun hale getirilmesi, anlaılır bir dil oluturma, dilde sadeletirme eklinde beliren dil devrimi gerçekleirken Türk Dil Kurumu nun tarihsel ve felsefi arka planının ne olduu, Atatürk döneminde dil devriminin gerçeklemesinde kurumun bir amaç mı yoksa bir araç mı olduu sorusu bu çalımanın ana konusunu oluturmaktadır. 1.Tanzimat Sonrası Dilde Yaanan Gelimeler ve Tartımalar Osmanlı devletinde batılı devletlerin zorlamasıyla balayan yenileme hareketleri sonucunda azınlıkların elde ettikleri kazanımlarla beraber ulusalcı fikirlerin iyice pekitirilmesi, Türk aydınlarında da yeni arayıları balatmıtır. Tanzimatla balayan bu hareket günümüze kadar iddetli bir biçimde tartıma konusu olmutur. Tanzimat, dil konusunun daha önceki dönemlerde rastlanmayan ölçüde tartıılmaya açıldıı bir devirdir. Dile ilikin ilk kaygı Reit Paa dan gelmektedir. Eitimin halk arasında kolayca yayılabilmesi için fen ve sanata ait kitapların herkesin anlayabilecei bir dille yazılması lüzumu üzerinde durmutur. Bu kaygının nedeni her ne kadar yeni oluan ulus devletlerle beraber ulusalcılık olarak gözükse de, asıl nedenlerden biri de Avrupa yı anlamak ve bunu geni toplum kitlelerine iletmek olarak gözükmektedir Hayatın her alanında olduu gibi dil alanında da Tanzimat ın ilanıyla beraber balayan yeni bir sürece girilmek istenmektedir. Hedeflenen asıl amaç batıyı anlamaya çalıarak Osmanlı toplum yapısının her alanda iyiletirilmesi isteidir. Darülfünun mektebinin kurulması, ilk defa Fransa, ngiltere ve Avusturya gibi ülkelere eitim amaçlı örenci gönderilmesi askeri ve siyasi olarak kurumların iyiletirilmeye çalıılması için yapılmıtır. Galatasaray Sultanisi nde eitimin Arapça ve Farsça yapılırken Fransızcaya dönütürülmesi bu kaygıya iyi bir örnek tekil etmektedir (avkay, 2002: 27-28). Türkçenin ilim dili olmasını savunan dier ilim adamı Ahmet Cevdet Paa dır. Ahmet Cevdet Paa Türkçenin bilim dili durumunu alabilmesi için Osmanlıcanın sadeletirilmesini, eserlerin herkesin anlayabilecei tumturaklı ifadelerden uzak, açık bir dille yazılmasını ilmi ve kültürel gelime kavramlarını karılayabilecek yeni terimlerin bulunması fikrini savunmutur. Tanzimatın ilanıyla balayan eski dil ve edebiyatın tümüyle eletirilmesi fikrini birinci dönem aydınları inasi, Namık Kemal ve Ziya Paa dil ve edebiyatta estetik bir gayeden çok sosyal fayda salaması prensibine dayandırarak ele almılardır (avkay, 2002: 28). Ziya Paa ya göre aslında asıl olan dil stanbul ahalisi ile tara halkının kullandıı dildir. Bu dilin kullanılmamasının toplumla devlet arasında iletiimin kopukluu anlamına geldiini ve bu kopukluun giderilmesi gereklilii üzerinde durur (avkay, 2002: 29). Tanzimat döneminde dile ilikin söylenenlerin yanında dier önemli bir konu imla ve alfabe meselesidir. Daha sonra detaylı bir biçimde tartıılacak olan alfabe konusunun bu dönemde tartıılıyor olmasının en büyük etkenlerinden bir tanesi batılılama ve buna paralel olarak gelien ulusallama sorunudur. Tanzimat döneminde imla üzerinde ittifakla durulan konu Osmanlıcanın içinden çıkılamaz bir imla yapısı içinde bulunmasıdır. 2. Merutiyet Döneminde Dil Tartımaları ve Dilde Türkçülük Dil konusunda merutiyet döneminde yapılan en önemli tartımalar dilde özletirme hareketi altında ele alınabilir. Türkçenin bir kavim lisanı olması gereklilii, dile giren bütün yabancı unsurların atılması ve yerine Türkçe karılıklar bulunması gerektii tartımaların odaını oluturmutur. Dilde tasfiyecilik ve ya özletirmecilik akımı olarak öne çıkan bu akım Ziya Gökalp tarafından youn eletirilere maruz kalmıtır. Ziya Gökalp, yazıları ile - 60 -

Türkçeciliin, bilhassa Fuat Köse Arif tarafından tasfiyecilik eklinde tamamen ters ve yanlı anlaıldıını; halkın konuma diline geçmi olan hasta, kitap, mektup, kalem, imam, müezzin, namaz, cami, air, arap, afak gibi Arap ve Fars aslından olan bütün kelimeleri Türkçeden çıkartıp atamayacaımızı, atmaya da lüzum olmadıını beyan etmitir (Ülkütaır, 1996: 1111-1112). Dilde vatanseverlik duygularının ilendii yazarlardan biri Mehmet Emin Yurdakul dur. Etkisi geni çaplı olmasa da iirlerini Türkçe ve hece vezniyle yayınlayarak mparatorlukta yaayan Türklere ulamak amacını benimsemitir. Dile ilikin ilk programlı giriim ise Selanik te Ömer Seyfettin in çıkartmaya baladıı dergi etrafında olumu bir akımdır. Arapça ve Farsça kullanılan dilbilgisinin kullanımına son verilmesi ve yine bu dillerde kullanılan kelimeler varsa bunlara karılık Türkçe eanlam karılıkları olan kelimelerin kullanılmasını savunurlar. Öteden beri devam eden yabancı terimler meselesi aslında Osmanlı aydınlarının en çok üzerinde durduu konulardan biridir. Her alanda olduu gibi dilde de batılı toplumların dillerinden Osmanlıya nüfuz eden yeni terimler Tanzimat boyunca tartııldıı gibi daha sonraları da gündeme sürekli gelmitir. Dilin yirminci yüzyılın balarından itibaren tartıılması Tanzimat döneminin aksine bir ulusal problem haline dönümeye balamıtır. Tanzimat dönemi aydınlarında dil konusu hayatın her alanında olduu gibi toplumsal bir mesele olarak tartıılmakla beraber milli bir yapıda ele alınmamıtır. Bu dönem aydınları arasında yapılan tartımaların baında Osmanlı devlet sisteminin kullandıı dil ve aynı zamanda entelektüellerin kullandıı dille toplum arasında kullanılan dilin farklılıklarına dikkat çekilmektedir. Ayrıca dile yabancı terimlerin girmeye balamasıyla karılaılan kargaanın önüne geçilmek için gösterilen çabalardır. Yeni Lisancılarla birlikte dilde Türkçeletirmeye doru bir yol izlenmekte ve yapılan tartımalar hep bu yönde olmaktadır (Heid, 2001: 14). Dil tartımalarındaki bu durum daha sonra kurulacak olan Cumhuriyet aydınlarının da bu konuya ilikin izleyecekleri yolun ana temasını oluturacaktır. kinci Merutiyetin ilan edilmesinden sonra Osmanlı Devleti nde söz sahibi olan ttihat ve Terakki Kadroları nın izledii genel siyasete uygun bir dil tartımasının yapılmaya balandıını görülmektedir. Özellikle Balkanlarda balayan milliyetçi ayrılıkların ardından Osmanlı aydınları arasında da aynı dorultuda fikirler ortaya çıkmaya balamı ve dilde bütün Türk dünyasını içine alan fikirler ileri sürülmütür. Osmanlılık, slam ve Medeniyet kavramları temelinde oluan bu tartımaların ana ekseninde Türklük kavramı bulunmakta ve yönetenle yönetilen arasında kullanılan dil farklılıklarına dikkat çekilmektedir. Tartımanın dier bir yönünü de Osmanlı aydını ile tebaanın kullandıı dil arasındaki uçurum oluturmaktadır. Son dönem Osmanlı aydını Türk toplumunun eitimde geri kalmılıını, okuryazar oranının azlıını dilde aramaya çalımılardır. Osmanlıcanın eitimde örenilmesinin zorlukları karısında ilk defa alfabe konusu gündeme gelmi ve yeni alfabe oluturulması yönünde fikirler ortaya atılmıtır (Ceyhan,2007: 14-15). Görüldüü üzere, Merutiyetten sonra tartımaların odaında Türk toplumunun içerisinde bulunduu kültürel, dini ve sosyal durumunun ele alınması yeni fikirlerin ortaya çıkmasına neden olmu ve dil konusu ulusal kimlikle beraber ele alınmaya balanmıtır. Son dönem Osmanlı aydınları ümmet kavramını bir kenara bırakarak bu kavramın bütünlükçü ve kuatıcı halkasından kopardıkları Türklüün bir millet kavramı olarak ele alınması yeni bir tezin domasına neden olmutur. Osmanlı aydınlarının yıllarca süren savalar ve aır dı baskının karısında çözüm olarak ortaya koymaya çalıtıkları halka ulamak ve Osmanlı toplumunda unutulmu bir millet olarak Türklüün yeniden diriltilmesi fikri iddetli bir biçimde tartıılmaya açılmıtır (Heid, 2001: 16). Osmanlı nın son dönemlerinde Türk dilinde meydana gelen tartımaların merkezinde batılılama ve uluslama kavramları yer almaktadır. Ulusal ve milli bir dilin oluumunda eski kültür ve uygarlık yapısından yeni bir kültür ve uygarlık yapısına doru evrim eklinde bir yol izlenmeye çalıılmı, kurtulu reçetesi Türkçülük yada slamcılık en geçerli yol olarak görülmütür. Türkçülük akımı hızlı bir geliim göstermi, birbirinden farklı amaçlarla ortaya - 61 -

çıkmı olsa da, temelde bütün Türk milletini dil, din, kültür ve medeniyet kıstasları itibariyle tek bir millet olma yolunda birletirmeye dönük çabalarla kendini göstermitir. Ziya Gökalp dil ile ilgili olarak bütün Türkler için ortak ve umumi bir Türkçe, bir edebiyat ve bilim dili düünmektedir. Türkiye nin milli lisanı stanbul Türkçesidir diyen Gökalp stanbul da iki Türkçe var: Biri konuulupta yazılmayan stanbul lehçesi, dieri yazılıpta konuulmayan Osmanlı lisanıdır. Bu ikilii ortadan kaldırmak için, ya yazı dilini aynı zamanda konuma dili haline getirmek yahut konuma dilini aynı zamanda yazı dili haline koymak gerekir eklinde görülerini belirtmitir (1976: 105-106). Türkçülük akımının yerlemesinde bazı dernek ve cemiyetler de etkili olmulardır. lk olarak, 20. yüzyılın balarında Türk tarihinin milliyetçilii esas alarak incelemek için kurulan Türk Dernei Türk kültür ve tarihiyle ilgili olarak aratırmaların yapılması, Türkçeyi sevdirmek ve yaymak için Türkçenin sadeletirilmesi amacıyla kurulmu, Türk dilinin bilimsel bir temelde incelenmesini salamıtır (Oba,1995: 208). Aynı zamanda, kurulan Türk Yurdu Cemiyeti Türk milletinin siyasal olmayan, kültürel kurumlarla ilgili olarak ve bilimsel Türk Tarihi adı altında ortaya çıkarmak amacıyla kurulmu ve çıkardıı dergiyle faaliyetini sürdürmütür. Fuat Köprülü ve Ziya Gökalp gibi üyelerinin bulunduu tarihçi ve sosyal bilimlerle ilgilenen aydınlar yeni bir Türk tarihi ve Türk kültürü aratırması iine koyulmulardır. Türk Yurdu Dergisinde faaliyet gösteren grup Türk milliyetçiliinin kültürel ve entellektüel olarak güçlendirilmesinde önemli roller oynamıtır (Akçura,1998: 165). Tarih alanında yapılan çalımaların en önemlilerinden biri olan bir baka dernek ise, Türk Ocaı dır. Kurulu amacı Türklerin milli terbiye ve ilmi, sosyal, iktisadi seviyelerinin ilerleme ve yükselmesiyle Türk ırk ve dilinin olgunlamasına çalımaktır. Ocaın çalımaları arasında Osmanlı öncesi Türklerle ilgili olarak etnoloji, antropoloji, arkeoloji ve dilbilim alanlarında yapılan çalımalar tarih bilimi adı altında yapılmıtır (Akçura,1998: 196). Tanzimat ve II. Merutiyet döneminin cumhuriyete belki de balıca mirası, resmi ideoloji oluumudur. II. Merutiyet te Türk-slam sentezine dönüen resmi ideoloji Cumhuriyetle birlikte Türk milliyetçilii olarak berraklaacaktır. Cumhuriyetin milliyetçilii artık doru bir adreste, ulus-devlet sistemi içinde ilenmektedir. Türklük ise hukuki, kültürel, ırki ve dini niteliklerin bir kimyası olarak biçimlenecektir. II. Merutiyet döneminde resmi tarih yazımındaki yeniliklerden biri olan Tarih-i Osmani Encümeni, Cumhuriyet döneminde önce Türk Tarihi Encümeni adını alacak, sonra kapatılarak yerine Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) kurulacaktır. Baka alanlarda da kurumsal devamlılıklar salanabilecektir. Asıl önemlisi, resmi ideolojinin resmi jestlere, ritüellere de yansıyan kurumsal sürekliliine dikkat etmektir (Alkan, 2009: 401). 3. Cumhuriyet Dönemi Dil Alanında Yapılan Çalımalar ve Yeni Dil Siyaseti Osmanlı mparatorluunda III. Selim ve Tanzimat ın ilanıyla balayan sosyal ve siyasal reformların yetersizlii, cumhuriyet döneminde Osmanlının çöküünün asıl nedeni olarak görülmütür. Askeri yetersizliklerden çok sosyal ve siyasal yetersizlikler karısında Tanzimat ın ilanı ile yönünü çevirdii batı medeniyetinin genellikle ekli yenilikleri alınmakla birlikte bu yükseliin özüne ve ruhuna inilememitir. Türk toplumunun baımsızlıının ikinci safhası olarak nitelendirilen toplum yapısında da köklü ve salam adımlar atılması istei zorunlu ve mecburi olarak görülmütür. Tanzimat ın ortaya koyduu ikili düünce sistemiyle ne tam batılı bir toplum modelinden ne de doulu bir toplum modelinden bahsedilemedii söylenmekte ve Osmanlıdaki bu ikili düünce sisteminin yapmaya çalıtıı ıslahat reformları da yeterli bulunmamaktadır. Cumhuriyetin ilk kurucu ve kollayıcıları her alanda inkılâp olarak nitelendirdikleri kökten deitirme ve var olan toplumsal-sosyal yapının yeniden yapılandırılması iine koyulmaktadırlar. Bu hareket Dounun yorumcu zihniyetinden Batının akılcı zihniyetine yöneli olarak görülmektedir (Korkmaz, 1974: 40). Cumhuriyetin ilanından önce ulaılmak istenen ulusal birlie ters düen saltanatın kaldırılmasının ardından, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte ümmeti öngören, dinsel birlii temsil eden halifelii yaatmanın ve bu kurumu devlet içinde bulundurmanın çelikili bir durum yaratacaı ve uluslama sürecini engelleyecei açıktır. - 62 -

Türk ulusallamasının 3 Mart 1924 yılında kabul ettii Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile deiik niteliklerde öretim yapan bütün eitim kurumları yeni sisteme göre yeniden düzenlenmitir. Eitimde dou ve batı kültürlerine dayanan ikili öretim sisteminin, çada ya da ulusal olarak adlandırılan tek bir milli eitim sistemine dönütürülmesi dil birliinin de kuvvetlendirilmesine yarayacak ön artlardan biri olarak görülmektedir. 1920-1928 yılları arasında Türk devrimi sosyal ve kültürel olarak dil devriminin de hazırlık dönemi olarak görülmektedir. 1923 yılında zmir ktisat Kongresi nde Latin harflerinin kabulüne ilikin verilen önerge kongre bakanı olan Kazım Karabekir tarafından iddetle karı çıkılarak eletirilmitir. Bu fikir ilk zamanlarda Mustafa Kemal tarafından bile vakitsiz bir i olarak, yazı inkılâbının daha zamanının gelmedii eklinde deerlendirilmitir (Korkmaz, 1974: 53). Bu dönemdeki yeniliklerin belki de en önemlisi olarak görülen alfabe devriminin gerçekleebilmesi Maarif Tekilatına Dair Kanun maddeleri görüülürken mecliste dil ileriyle uraan bir heyetin kurulmasıyla gündeme gelmi, bu iin artık ciddi bir boyutta olduunu ve örgütlü ve merkezi bir çalımanın art olduu ifade edilmi, oluturulacak Dil Heyeti nce bu konuda yapılacak hazırlıkların alfabe devriminin gerçeklemesinde ilerin kolaylatırılmasının devletin genel siyasetine uygun düecei belirtilmitir. Daha sonra Mustafa Kemal in talebi ve Milli Eitim Bakanlıının teklifi ile Dil Heyeti Komisyonu üyeliklerine Falih Rıfkı Atay, Yakup Kadri Karaosmanolu, Ruen Eref Ünaydın, Ahmet Cevat Emre, Ragıp Hulusi, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Emin Eriirgil ve hsan Sungu seçilmilerdir. Mustafa Kemal, yakından takip ettii çalımalarda ortaya çıkan tartımalara bizzat müdahale ederek komisyonu Latin harflerini kabulü noktasında ikna etmitir. Komisyonun üzerinde durduu baka bir konu ise, alfabe deiikliinin zamana yayılma meselesidir. 5 ile 15 yıl arasında alfabenin tedrici olarak deitirilmesini öngörmektedirler. Ancak Mustafa Kemal bu deiikliin ya 3 ayda yapılacaını ya da hiçbir zaman yapılamayacaını belirtmitir. Nihayet 1 Kasım 1928 günü TBMM nin o günkü açılı konumasında alfabe ve yazı devrimine geçie yer veren Mustafa Kemal in konumasından sonra alfabe deiikliini öngören kanun mecliste kabul edilmitir (Korkmaz, 1974: 55). Alfabe devrimi dil devriminin hazırlayıcısı ve ona geçite önemli bir aama olarak görülmektedir. Alfabe devriminden sonra doal olarak dilden çıkmaya balayan Arapça ve Farsça kelimelerden sonra dildeki karmaayı giderebilmek amacıyla sözlük hazırlama iine giriilmitir. Ancak Dil Heyeti nin 2 yıl kadar süren çalımaları yetersiz görüldükten sonra daıtılmıtır. Kurtulu Savaı nın ardından kurulan devletin yeniden yapılanması ve toplumsalsosyal yapının güçlendirilmesi amacıyla balayan çalımalar arasında dil meselesi önem bir yer edinmektedir. Geçmiin tasfiyesinin ve onun kurumlarının da ilerliinin kalmadıı tezinin bir sonucu olarak ortaya çıkan Türk Tarih Tezinin 1 bir bütünleyici ve ayrıtırılamaz parçası olarak Türk dilini el almak doru bir yaklaım olacaktır. Dilde yapılan tartımalar Cumhuriyet döneminde baka bir seyir içinde ele alınmıtır. Türde bir toplum oluturmada dilin önemini fark eden Mustafa Kemal Atatürk, dil ile ulus u özdeletiren bir anlayı benimsemi ve Türkçeyi Türk Ulusu nu ina araçlarından biri olarak kullanmak istemitir (Sadolu, 2003: 214). Atatürk ün Türk demek, dil demektir Türk milletindenim diyen insanlar her eyden evvel ve mutlaka Türkçe konumalıdır. Türkçe konumayan bir insan Türk harsına, camiasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doru olmaz. ve Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir ifadeleri bir dil ulusçuluuna iaret etmektedir (Salihpaaolu, 2007: 1038). Cumhuriyet öncesi dil, tarih ve sosyal bilimcilerin bu alanda yaptıkları tartımaların üzerine yeni kurgu ve ideolojik tavırların inası ile toplum yapısının her alanında olduu gibi dile ilikin sistemli, bilinçli ve müdahaleci bir anlayıın dönemi balamıtır. 1 Cumhuriyet döneminde ortaya atılan Türk Tarih Tezi milliyetçi politikalardan en göze çarpan gelimelerden biridir. Bu dönemde ortaya atılan tez, Türklerin beyaz ırktan olduklarını, aslen Orta Asya da yaadıklarını ama kuraklık ve kıtlık yüzünden Çin, Avrupa ve Yakındou gibi baka bölgelere göç etmek zorunda kaldıklarını, böylece medeniyet yayarak dünyanın yüksek uygarlıklarını yarattıklarını, Yakındou daki Sümerler ve Hititlerin aslında ilk Türkler olduklarını kabul ediyordu. (1930 larda kurulan 2 büyük bankanın adının Sümerbank ve Etibank olması tesadüf deildir.) - 63 -

Bu dönemin belirgin ve ayırt edici özellii hem yeni bir yönetim biçimine ve onun hukuki-idari aygıtının oluturulmasına tekabül etmesi, hem de tarihin sıfırlanması projesi (Akman, 2011: 81) olarak eskiden köklü bir kopu üzerinden kendini tanımlayan milliyetçilikle harmanlandırılarak ekillendirilmi bir zihniyet yaratmayı amaçlamasıdır. Batılı deerlerin ikame edilmesi süreci içerisinde Müslüman kimlii üzerinde hayat bulan bireyin Türk olmaya dayanan bir kimlie yönlendirilmek istenmesi dönemin temel politikalarından biri olmutur. 4. Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (TDTC) ve Türk Dil Kurultayları (1., 2. ve 3.) Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte dil meselesiyle Mustafa Kemal bizzat ilgilenmi, 1928 de alfabe devrimini yapmı, 12 Temmuz 1932 de Türk Dili Tetkik Cemiyeti ni kurdurmutur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmı edebiyatçıları olan Samih Rif'at, Ruen Eref, Celal Sahir ve Yakup Kadri'dir. Kurumun ilk bakanı Samih Rif'at'tır. Türk Dilini Tetkik Cemiyetinin amacı, Türk dilinin öz güzelliini ve zenginliini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında deerine yaraır yükseklie eritirmek olarak tespit edilmitir. Atatürk'ün salıında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmi, dil politikası belirlenmi, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartıılmıtır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalımalarını sürdürmesi kabul edilmitir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmı, bazıları tekrar birletirilmi; fakat ana çatı deitirilmemitir. 1934'te yapılan kurultayda Cemiyetin adı Türk Dili Aratırma Kurumu, 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmutur (http://tdk.gov.tr: 2012). a) I. Türk Dil Kurultayı Mustafa Kemal TDTC ni kurarken, Türk dilinin en geni ekilde incelenmesi ve sadeleme cereyanının baarılı bir sonuca ulatırılması gayesini hedeflemektedir. Bir yandan Türk dili yabancı dillerin tesirinden kurtarılıp mümkün olan sadelie kavuturulacak ve öbür taraftan o zamana kadar yazılamayan dil bilgisi ve sözlük meydana getirilecek ve eski yeni bütün ilmi terimlere Türkçe karılıklar bulunacaktır. Türk dilini tetkik etmek için kurulmu olan cemiyetin kurucu üyeleri Türk dili incelemelerinin geni bir planını yapmak üzere ilk dil kurultayını 26 Eylül 1932 de Dolmabahçe sarayında yapmılardır (http://tdk.gov.tr: 2012). Atatürkçü dil devriminin altında yatan temel fikirler ilk kez I. Türk Dil Kurultayında ortaya konulmutur. Mustafa Kemal bizzat tartımalara katılmamısa da, kurultay toplantılarında hep hazır bulunmutur. Kurultayın önemli tezlerinden birisi yüzlerce yıl uzak kalmı Türk dili üzerindeki milli uurun uyanıını belirten yüksek bir kültür hadisesi olduu varsayılarak, 1932 Türk Dil Kurultayı öncesini yok saymak alıkanlıı ve tutumu devam ettirilmitir. Dokuz gün süren kurultayda cemiyetin bir amacı teebbüs halindeki TDTC nin bu kurultay sonunda üyelerinde bir nizamname ve merkez yürütme heyetinin oluturulmasıdır. Kurultayın son günü heyet seçilmitir. Merkez heyet tamamen tek parti yönetiminin mebus yada üst düzey yönetici seviyesindeki üyeleri arasından seçilmi yada atanmılardır (http://www.tdkkitaplik.org.tr: 2012). Reis seçilen Samih Rıfat Bey yaptıı konumasında yapılan devrimin siyasi tezlerini dile getirmitir. Konumada geçen tezlerden biri Osmanlı ile olan siyasi hesaplama ve eletiridir. Osmanlıda Türklüün unutulduu ve hor görüldüü belirtilmitir. Dier bir husus dil devrimiyle batılılama arasında kurulan ilikidir. Dil devrimi batılımanın asli bir unsuru olarak görülmütür. Kurultay boyunca Türkçenin Arapça ve Farsçadan kurtarılmasından bahsedilmitir. Son olarak, meruiyetini halktan alan bir devletin kullanacaı dilin de halkın dilinden farklı olamayacaı savunulmutur. Genellikle dil meselesine dorudan deinilmi olmasına karın, öne sürülen tezlerin en önemlisi milliyetçilik meselesi ve Türk dilinin arkaik Avrupa dilleriyle olan münasebeti olmutur (Samih Rıfat Beyin Kurultayı Açma Nutku, http://www.tdkkitaplik.org.tr ). Türk ırkını arkaik dillerle ilikilendirme çalımaları öteden beri yapıla gelen çalımalardır. Türk Tarih Kurumu ve ardından da Türk Dil Kurultayından itibaren bu söylem hız kazanmaya balamıtır. Samih Rıfat Türk dilinin Hint-Avrupa Dil Ailesi içerisinde yer alması gerektiini ispata çalımıtır. Ayrıca kurultayda yapılan konumalarda, bir milletin - 64 -

baka bir milletin tesirine ne kadar az girmise anayurdundaki serbestisi ne kadar az sarsılmısa dili de o kadar saf kalmıtır teziyle Türk dilinin henüz deiime ve etkiye uramamı tıpkı Anadolu insanında olduu gibi saf bir biçimde bulunduu fikri izaha çalıılmıtır (I.Dil Kurultayı, 1933: 99). Hatta metdeniyet tarihinde ön plana çıkmı uygarlıkların dilleri ile Türk dili arasında da bir rabıta kuran Agop Martayan karılatırmalı olarak verdii örneklerle Hititlerin de Türk olacaı tezini ileri sürmütür (I.Dil Kurultayı, 98). Artin Cebeli Ari ve Eski Avrupa dillerinin ve eski Türkçenin lügatlari arasında birinci derecede akrabalık balarının sökülemediini, Arapça ve Farsça kelimelerin asıllarının zaten Türkçe olduu tezini savunmutur (I.Dil Kurultayı, 1933: 126). Çok fazla olmasa da kurultayda muhalif görüler de ileri sürülmütür. Örnein, Faik Ali nin Türkçe ye sirayet etmi olan Arapça ve Farsça kelimelerin atılmasının doru olmadıı, kelimelerin menelerinin ne olursa olsun herkesin kullandıı ve Türkçenin öz malı olarak görmek gerektii tezi (I.Dil Kurultayı, 1933: 265) ve Hüseyin Cahit in dildeki asıl problemin eitim ve kültür seviyesinin geriliinden kaynaklandıı, yazılanları herkesin seviyesine indirmeye çalımanın ters bir yol olduu, kabahatin yazıda deil, okuyanların birey bilmemesinden kaynaklandıı eklindeki tezi (I.Dil Kurultayı, 1933: 274). I. Türk Dil Kurultayının sonunda bir çalıma programı oluturulmutur. Bu programa göre Türk dilinin yeniden ilenip hak ettii yere oturtulabilmesi için gerekli görülen bir takım çalımalar yapılması gerekmektedir. Öncelikli olarak Türk halkının anlayacaı ve kullanacaı yeni dili oluturmak için yine halka gitmek zorunluluu bulunmaktadır. Hemen ie koyulan heyet üyeleri ve heyet dıındaki birçok insanın katılımıyla çalımalar yapılmıtır. Hint-Avrupa dili ile Türkçe söz köklerinin mukayeseli incelemeleri, Türkçe-Arapça etimoloji lügatı gibi çalımalar toparlanmı ve Türk Dili Dergisinde yayınlanmıtır. Türk lehçelerindeki sözlerin derlenmesine çalıılmı, söz derleme ii bir devlet vazifesi sayılarak her memleketteki vali ve kaymakamların bakanlıında söz derleme heyeti kurulmu, derleme fileri bütün il ve kasabalara daıtılmıtır. Bütün resmi ve gayri resmi birimler bu ii bir olarak yapmaları zorunluluu getirilmitir. Bu suretle 130.000 civarında kelime toparlanarak tasnif edilmitir. Dier bir önemli çalıma yapılan dil anketidir. Gündelik dilde kullanılan yabancı sözlerin karılıında Türkçe kelimeleri bulmak amacıyla dönemin radyosundan ve gazetelerden halka duyurulmu olan 1.400 civarında kelime ve sözcüklere Türkçe karılık bulunmak istenmitir. Bu çalımaların sonunda da Osmanlıdan Türkçeye Söz Karılıkları Tarama Dergisi çıkartılmıtır. I. Dil Kurultayından sonra cemiyetin yayın bülteni olarak Türk Dili adı altında bir mecmua çıkartılmı ve II. Kurultaya kadar çeitli sayılar çıkartılmıtır (Ceyhan, 2007: 45-50). b) II. Türk Dil Kurultayı Kurultayın toplanmasından önce bir dizi kararlar alan kurum kurultaya sunulacak tezlere ilikin bir tasniflendirme görevini yürütmenin yanında, Cemiyet Umumi Merkez Heyeti ile birlikte Kurultay Hazırlıkları Merkez Bürosu azaları, sunulacak tezlerin ilmi deeri ve cemiyetin ülküsüne uygunluu görevini de üstlenmilerdir. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Kurultay 18 Austos 1934 tarihinde Dolmabahçe Sarayında balamıtır (II. Türk Dil Kurultayı Tezler, http://www.tdkkitaplik.org.tr). Kurultay açılıında Cemiyet Bakanı Abidin Bey kurultayın ana temalarına gönderme yaparak siyasi ve sosyal hedefi belirleyen bir konuma yapmı, Türk Tarih tezini bir kez daha açık ve net bir dille ifade etmitir. Kurultay Bakanı Kazım Karabekir de Türk boylarının orta asyadan çıkılarıyla birlikte çounun dillerini unutmalarının yanında öz benliklerini de kaybettikleri tezini ileri sürmü, binyıldan fazla süreden beri türlü siyasa ve din baskısı ve zorluunun öz Türk dilini gerilettiini ifade ederken hem Osmanlıyı suçlamı, hem de slamiyeti bu eletirinin bir parçası haline getirmitir. Kurultayda önce çıkan aırı özletirme önemli boyutlara ulamıtır. Anadolu halkının Türkçesiyle Hint Avrupa dilleri ve Sami dilleri arasındaki ilikinin ispatı had safhaya ulamıtır. Sümerce, Metler dili, Kazan Türkçesi, Maya dili, Mançu dili, Tunguz dili ve Moolca gibi diller karılatırmalı olarak incelenmi ve Türk dilinin eskiliini ispatlamak için aynı kökten ve dil ailesinden geldii, Türkçeye benzedikleri tezleri ileri sürülmütür (Ceyhan, 2007: 51-55). - 65 -

Kurultayda oluturulan yeni merkez heyeti çabalarının çounluunu dili Türkçeletirmek adına Arapça ve Farsça sözcüklerin karılıklarını bulma iine vermitir. Osmanlıdan Türkçeye ve Türkçeden Osmanlıcaya cep kılavuzları cemiyetin önemli yayınları arasındadır. 1934 yılının sonuna doru kılavuz çalıma kolu kurularak, kol kendi bulduu karılıkları bir tasarı-anket halinde gazetelerde yayınlatarak listeler halinde yayınlanan bu anketlere verilen cevapları toplayıp sıraya koymular ve kılavuz kolu tekrar bu gelen cevapları deerlendirmeye almıtır. Böylece hazırlanan cep kılavuzu 26 Eylül 1935 tarihinde yayınlanmıtır (Ceyhan, 2007: 60-61). II. Kurultaydan sonra çok hızlı bir dil deiimine giden kurum dil ilerine sadece bilginlerin ilim adamlarının katılımının yanında bütün Türkleri de seferber etmitir. Birinci Kurultayın yapıldıı gün olan 26 Eylül tarihi kinci Dil Kurultayından sonra 1934 te Dil Bayramı olarak kutlanmaya balanmıtır. kinci Kurultaydan sonra ortaya atılan Güne dil teorisinin yarattıı heyecan kolların çalımalarında zaman zaman duraksamalara yol açsa da kollar çalımalarını devam ettirmilerdir (Ceyhan, 2007: 62-65). c) III. Türk Dil Kurultayı ve Güne Dil Teorisinin Ortaya Çıkıı III. Türk Dil Kurultayı, 24-31 Austos 1936 tarihleri arasında yapılmıtır. Bu kurultayın esas konusu yepyeni bir dil ekolü olarak belirtilen Güne-Dil Teorisi olmutur. III. Türk Dil Kurultayı, Türk Tarih Tezi ile dil ilikisinin resmiletii ve dolayısıyla Türk Dil Tezi nin (Güne Dil Teorisinin) Türk Tarih Tezi yle uyumlu hale getirildii bir kurultay olmutur (Aygül, 2008: 233-234). Türk dil devriminin ikinci safhasını Güne-Dil teorisi dönemi oluturmaktadır. Ancak Güne dil teorisinin geliimi bu dönemden daha önceleri balamıtır. Dilin kaynaı sorununa dönük olan bu teoride daha önce Viyana dan Herman F. Kvergic in gönderdii bir aratırmaya dayalı olarak yapılan çalıma neticesinde dilde kök sorunu üzerinde durulmutur. Bu çalıma Türk dillerindeki bazı unsurların psikolojisi isimli Fransızca yazılan 41 sahifelik basılmamı eserdir. Yazarı tarafından 1935 yılında Viyana'dan Mustafa Kemal 'e gönderilmitir. Teorideki esas fikir bizzat Mustafa Kemal tarafından gelitirilmi ve teori yeni ekli ile 24 Austos 1936 Pazartesi günü toplanan ve 31 Austos 1936 Pazartesi gününe kadar süren 3. Dil Kurultayında ilan edilmitir (Ceyhan, 2007: 67). Teori, dile hayat veren esas varlıın ne olabilecei fikri üzerinde duran dil felsefecilerinin günein hayat verici bir varlık olarak dile de vücut verebilecei düüncelerinden hareketle ortaya çıkmıtır. Güne dil teorisine göre ilk insanın ilk tanıdıı nesne güne olduundan bütün kavramlar ve kelimelerin günein insan üzerinde bıraktıı etkilerinden hareketle incelenerek bulunduu söylenmektedir. Güneten çıkan mefhumlar 6 kısma ayrılmıtır. Bunlar a) güne, ay, yıldız, yıldırım, efendi, benlik, kuvvet, kudret, yükseklik, büyüklük, çokluk, çoalma, büyüme, b) ıık, aydınlık, parlaklık, zeka, güzellik, c) sıcaklık, ate, duygu, heyecan, sevgi, sevimlilik, koku, d) hareket, imtidat, zaman, mesafe, buur, yer, kara, toprak, gıda, hayat, faaliyet, ruh, e) renk, su, f) ses ve sözdür (Dilmen,1936: 7). Bu teoriyle daha balangıcından beri Türk dili dıındaki dillerden alınmı kelimelerin aslında zaten Türkçe olduunu köklere balayan etimolojik iddianın yarattıı tepkiyi hafifletmekten baka, dilde yapılan tasfiyenin önüne de geçilmek istenmektedir. Güne Dil teorisine göre Türk dilinin bütün dillerin anası olması dolayısıyla kelime tasfiyesinin de artık bir noktada durdurulmak istenmesidir. Üçüncü dil kurultayı tamamen Güne Dil Teorisi çerçevesinde ele alınmaktadır. Hemen hemen kurultaya sunulan tezlerin nerdeyse tamamı güne dil teorisi balamında ekillenmektedir. Buradan hareketle bütün dillerin balangıçta Orta Asya da konuulan, tarihin en eski dönemlerine ait olan tek bir dilden çıktıını, bütün diller içinde bu kökene en yakın olanın Türkçe olduunu ve bütün dillerin Türkçeden geçerek bu en eski döneme ait olan dilden gelmi olduu kabul edilmitir. Güne Dil Teorisi, oldukça basit bir akıl yürütmeye dayanıyordu. lk insanın çevresindekileri anlamaya veya anlamlandırmaya sevk eden etken, baka hiçbir eyle kıyas etmeyen, ıık, sıcaklık ve hayat kaynaı olan güneti. Fizyolojik aratırmaların gösterdii gibi insanın doal olarak çıkarabilecei ilk ses a sesi olmalıydı. Bu a sesinin sürekli tekrarlanması, sonunda yarım ünsüzle birleip a biçiminde ilk sözcüü - 66 -

ortaya çıkarmıtı. te bu noktada a sözcüünün eski Türk lehçelerinde yaratmak, renk deitirmek, ıık, zeka, gök, ate anlamlarıyla kullanılması, ilk ilkel dilin Türkler tarafından yaratıldıının kanıtı sayılmaktaydı (Aygül, 2008: 244). brahim Necmi Dilmen teorinin pratik olarak nasıl ortaya çıktıını izah ederken, insan ile hayvan arasındaki ilk temel farkın insandaki içgüdünün canlanmaya balamasıyla olutuunu dile getirmi, Güne-dil teorisinin hareket noktalarını iki esasta toplamıtır. Bunlar; insanolunun yeryüzündeki ilk uurlu idraklari hangi obje üzerinde toplandıını gösteren filozofik ve psikolojik aratırmalar ile insan dillerinin üzerlerinde en geni manaları topladıkları ilkel manalı seslerin hangileri olduunu ve bunlarda bu sonsuz anlam birikmesinin neden ileri geldiini ortaya koymaya çalıan linguistik ve filolojik derinletirmelerdir. Bu iki hareket noktasından teorinin vardii netice ise, insanın uurla kainata bakıından ilk dikkatini üzerine çeken ve bütün varlıın esası gibi görünen objenin güne olduudur (Ceyhan, 2007: 75-76). Bu konudaki önemli bir gelime yeni dil teorisinin Türk Dil Kurumu nun da ötesinde 1936 yılında Ankara Dil, Tarih ve Corafya Fakültesinde ders olarak okutulmaya balanmasıdır. Fakültenin ismi Mustafa Kemal tarafından konulmutur. Bu fakülteyi herhangi bir edebiyat fakültesi gibi düünmeyip Türk toplumunun dil ve tarihine yön verebilmek ve bunun bilimsel alt yapısını oluturmak için kurulmu bir kurum olarak düünmütür (Korkmaz, 1974: 83). Fakültede kurulu amacına uygun olarak çeitli bölümler açılmı, Türk dili, Türk Tarihi, Türk Corafyası yanında Türk diline ve tarihine yardımcı olacak bölümler olarak arkeoloji, antropoloji, sümeroloji, hititoloji gibi bölümler de açılmıtır. Türk tarih tezi, Türk dil tezi ile güne dil teorisinin bir araya gelmesiyle, Türk ırkının yaratımı olan kültür nasıl modern dünya uygarlıına kaynaklık etmise, tüm kültür dilleri de kök dil olarak Türkçeden türemitir yargısına varılmıtır. Hem tarih tezi hem de güne-dil teorisi bütün abartılarına, eksikliklerine ramen dönemin düünürleri ve çeitli siyasi çevreler tarafından kabul edilmitir. Ancak dil devrimine karı çıkanlar yada Türk Dil Kurumu nun yapmı olduu çalımaları eletirenler de olmutur. Örnein; dilde yapılan özletirmecilii uydurmacılık olarak niteleyenler, dile müdahalenin olmaması ve dilin kendi geliimine bırakılmasını önerenler, devrimin tepeden inme ve zorlama olduunu belirtenler, özellikle hedefin slami kelimelerin Türkçeletirilmesi olduunu belirtenler olmutur (Aygül, 2007: 247). 5) Türk Dil Kurumu nun Bugünkü Yapısı ve Görevleri 2 Kurumun 1936 yılında yapılan III. Türk Dil Kurultayın Türk Dil Kurumu adını almasından sonra kuruluuyla birlikte çada Türkçede çok hızlı bir özletirme akımı balamıtır. Bizzat Atatürk'ün öncülük ettii, Türk dilinin yabancı kökenli sözlerden temizlenmesi akımı 1935 e kadar sürmü; halkın diline girip yerlemi kelimelerin dilden atılması ileminden bu tarihte vazgeçilmitir. Atatürk'ün ölümünden sonra öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartıılan bir konu olmu ve özellikle 1960'tan sonra Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüünü yapmaya devam etmitir. 1980'den sonra tartımalar durulmu, bilimsel çalımalar hız kazanmıtır. 1982 yılında kadar 18 Türk Dil Kurultayı yapılmıtır. Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdıı vasiyetname ile mal varlıını Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bırakmıtır. Bu iki kurumun bütçesi bugün de Atatürk'ün mirasından karılanmaktadır. Bu miras bugün Türkiye'nin en büyük bankalarından biri olan Türkiye Bankası sermayesinin %28,9'unu oluturmaktadır (Atatürk ün Vasiyeti, http://www.tdkkitaplik.org.tr). Türk Dil Kurumunun yapısıyla ilgili ilk önemli deiiklik 1951 yılındaki olaanüstü kurultayda yapılmıtır. Atatürk'ün salıında Milli Eitim Bakanının Kurum bakanı olmasını salayan tüzük maddesi 1951'de deitirilmi; böylece Kurumun devletle balantısı koparılmıtır. kinci önemli yapı deiiklii 1982-1983 yıllarında gerçekletirilmitir. 1982 Anayasa nın 134. maddesine göre; Atatürkçü düünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan aratırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Atatürk'ün manevi himayelerinde, Cumnurbakanının gözetim ve 2 Türk Dil Kurumu Tarihçesi, http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=77-67 -

desteinde, Babakanlıa balı; Atatürk Aratırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluan, kamu tüzel kiiliine sahip "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" kurulur hükmüyle Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, bir Anayasal kurulu olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altına alınmıtır. 1983 yılında çıkarılan 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu ile adı geçen kurumların görevleri ve statüleri belirlenmi, son olarak ise 11.10.2011 tarih, 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Yüksek Kurumun kurulu, görev ve sorumlulukları yeniden düzenlenmitir. Kararnamenin 10. Maddesine göre Türk Dil Kurumu Bakanlıı Yüksek kuruma balı, özel bütçeli ve kamu tüzel kiiliine haiz bir kurumdur. Görevleri ise kısaca; Türkçenin sosyal, kültürel, ticari, eitim ve öretim gibi toplumu etkileyen her alanda güzel ve doru kullanılmasına öncülük etmek, bilgilendirmek, yabancı sözcüklerin ve yazım biçimlerinin yayılmasına karı dil bilincini güçlendirmek, Türk dili ile ilgili aratırmalar yapmak, kaynak eserleri tespit ederek inceleyip yayına hazırlamak, bilgi bankaları ve veri tabanları oluturmak Türkçenin söz ve anlam yapısını korumak ve gelitirmek, dilin zenginlemesine yönelik inceleme ve aratırmalar yapmak, yazım klavuzları ve sözlükler hazırlamak, Türkçe terim ve kavramların bulunmasına yönelik aratırma ve incelemelerde bulunmak, Dil bilgisi üzerinde inceleme ve aratırmalar yapmak, dil ve dilbilgisi konularında konferanslar, sempozyumlar, toplantılar düzenlemek, Türkçeyi dünya milletlerine tanıtacak ve kullanımını yaygınlatıracak uluslararası etkinlikler düzenlemek, Yabancıların Türkçeyi örenmesini kolaylatırıcı bilimsel çalımalar yapmak, Türkçenin tanıtılması ve öretilmesine yönelik olarak yurtiçinde ve yurt dıında çalımalar yürütmek, bu alanda yürütülen çalımaları desteklemek eklinde düzenlenmitir. Ulus devlet yaratma felsefesiyle kurulmu olan Türk Dil Kurumu, üstlendii misyonu 1980 lere kadar ana gaye olarak yaatmı, bu dönemden sonra daha çok bilimsel eserler yaratmayı amaç edinmitir. Yayınlar çıkararak; kurultay, çalıtay, konferans, açık oturum, söylei ve benzeri toplantılar düzenleyerek Türkçenin gelitirilmesi, zenginletirilmesi, özletirilmesi ve yaygınlatırılması çalımalarını gerçekletirmektedir. Yalnızca günümüz Türkçesini deil Türk dilinin tarihi dönemlerini, karde Türk lehçelerini bilimsel yöntemlerle aratıran, hemen her bilim dalında Türkçe terim türetme çalımalarını yürüten; sözlükler, dil bilgisi kitapları ve yazım kılavuzları hazırlayan bir ARGE kurumudur. Bugün Türk Dil Kurumu, 20'si Yüksek Öretim Kurumu; 20'si Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Kurulu tarafından seçilen 40 asıl üyeye sahiptir. Üyelerin büyük çounluu Türk üniversitelerinde çalıan Türkologlardır. Babakanın önerisiyle Cumhurbakanınca tayin edilen Kurum Bakanı ve 40 asıl üye Bilim Kurulunu oluturur. Kurumun bilimsel çalımaları bu kurul tarafından planlandıı gibi yönetim ilerini üstlenen Yürütme Kurulu ile bilimsel çalımaları yürüten Kol ve Komisyonların üyeleri de bu kurul tarafından seçilir. Bilimsel çalımaları yürüten kollar ise; 1. Sözlük Bilim ve Uygulama Kolu, 2. Gramer Bilim ve Uygulama Kolu, 3. Dil Bilimi Bilim ve Uygulama Kolu, 4. Terim Bilim ve Uygulama Kolu, 5. Aız Aratırmaları Bilim ve Uygulama Kolu, 6. Kaynak Eserler Bilim ve Uygulama Koludur. Türkiye Türkçesinin çada sözlüünü sürekli gelitirerek yayımlayan ve Genel A ortamında sürekli güncelleyen Türk Dil Kurumu, mlâ Kılavuzu'nu 2000 yılında yayımlamı olup, 2004 yılında lköretim Okulları için mlâ Kılavuzu' nu yayımlamıtır. 1998 yılı içinde 9. baskısı çıkmı olan Türkçe Sözlük'te 75.000 civarında kelime yer almıtır. Son dönemde, yılda 30-40 bilimsel eseri yayın dünyasına kazandıran Türk Dil Kurumunun üç süreli yayını da bulunmaktadır. Güncel dil konularını ve geni kitlenin anlayacaı dilde yazılmı aratırmaları içine alan Türk Dili dergisi ayda bir yayımlanmaktadır. Altı ayda bir yayımlanan Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi; Kazak, Kırgız, Tatar vb. Türk topluluklarının dil ve edebiyatlarıyla ilgili aratırmalara yer verir. Türk Dili Aratırmaları Yıllıı-Belleten ise tamamen bilimsel aratırmaları içine alır ve yılda bir sayı yayımlanmaktadır. - 68 -

Sonuç Dilin, toplumların duygu, düünce ve ifade sistemlerinin yeni nesillere aktarılması için bir araç olması, geçmile gelecek arasında kuracaı köprü görevi, hem de ulus-devlet veya uluslamadaki fonksiyonu, her dönem tartıılacak temel konuların baında gelmesini salamıtır. Ülkemizde dil konusunun tartımaya bu derece açık olmasının en önemli nedeni Türk toplumunun Osmanlı devleti ve onun çöküüyle birlikte ortaya çıkaracaı sosyal, siyasal ve kültürel toplum yapısının hangi yönde olacaı konusuyla temellendirilebilir. Dil meselesi gerek Osmanlı nın son dönemlerinde ve gerekse Cumhuriyet döneminde sosyal yada toplumsal kaygılarla ele alınmıtır. Tanzimat ile beraber batılılama sürecine giren Osmanlı da dil konusu daha önceki dönemlerde rastlanmayan ölçüde tartıılmaya açıldıı bir devir olmutur. Özellikle eitimin halk arasında yaygınlaabilmesi için herkesin anlayabilecei bir dilin önemi kaygısıyla ele alınmı, aynı zamanda batıyı anlama, toplumsal yapının her alanda iyiletirilmesi istei ve ulusallama sorunu ön plana çıkmıtır. Merutiyete gelindiinde ise dil alanındaki önemli tartımalar dilde özletirme hareketi ve Türkçülük olarak özetlenebilir. Dile giren bütün yabancı unsurların atılması ve yerine Türkçe karılıklar bulunması gerektii tartımaların odaını oluturmutur. Dilde tasfiyecilik yada özletirmecilik olarak isimlendirilen akım bu dönemde oldukça tartıılsa da, o dönem çıkarılan dergilerde, edebi metinlerde Türkçe ve hece vezniyle eserler yayınlanmı, Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe karılıklarına yer verilmitir. Yabancı terimler meselesi en çok üzerinde durulan konulardan biri haline bu dönem gelmitir. Aynı zamanda dil ulusal bir problem haline dönümeye balamıtır. Bu dönemin en önemli tespiti yöneten-yönetilen arasında kullanılan dilin farklı olduudur. Osmanlı nın son dönemlerinde Türk dilinde meydana gelen tartımaların merkezinde batılılama ve uluslama kavramları yer almaktadır. Ümmet kavramının bir kenara bırakılarak Türklüün bir millet kavramı olarak ele alınmasıyla ortaya çıkan Türkçülük akımı hızlı bir geliim göstermi, temelde bütün Türk milletini dil, din, kültür ve medeniyet kıstasları itibariyle tek bir millet olma yolunda birletirmeye dönük çabalarla kendini göstermitir. Bu akımın yerlemesinde milliyetçilii esas alan Türk Dernei, Türk Yurdu Cemiyeti ve Türk Ocaı da milliyetçiliin kültürel ve entellektüel olarak güçlendirilmesinde önemli roller üstlenmitir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Tanzimat ın ortaya koyduu ikili düünce sisteminden kökten kopu, toplumsal ve sosyal yapının yeniden yapılandırılması uraı da balamıtır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ikili öretim sisteminin tek bir milli eitim sistemine dönütürülmesi ile dil birliinin ön artı salanmıtır. 1928 yılında ise latin harflerinin kabul edilmesiyle dil devriminin gerçekletirilmesinde en önemli aama gerçeklemitir. Dilde bu dönem yapılan tartımalar türde bir toplum oluturma, Türkçeyi ulusun ina araçlarından biri olarak görülmesi ekseninde devam etmitir. Toplum yapısının her alanında olduu gibi dile ilikin olarak da bilinçli ve müdahaleci bir anlayıın dönemi balamıtır. Dil meselesiyle yakından ilgilenen Atatürk 1932 yılında Türk dili Tetkik Cemiyeti ni kurdurtmutur. Cemiyetin amacı Türk dilinin öz güzelliini ve zenginliini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında deerine yaraır yükseklie eritirmek olarak belirlenmitir. Atatürk döneminde 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan 3 dil kurultayında hem dil politikası belirlenmi, hemde bilimsel bildiriler sunulup tartıılmıtır. Dil devriminin altında yatan temel fikirler ilk kez I. Türk Dil Kurultayında ortaya konulmutur. Cumhuriyet öncesi mirası yok sayma bu kurultayda da kendini göstermitir. Osmanlı da Türklüün unutulduu ve hor görüldüü, dil devriminin batılılamanın asli bir unsuru olduu, yöneten-yönetilen arasındaki dil farklılıı ve türkçenin Arapça ve Farsça kelimelerden kurtulması gerektii, milliyetçilik ve Türk dilinin arkaik Avrupa dilleriyle olan ilikisi ön plandaki konular olmutur. Özellikle Türk dilinin arkaik dillerle ilikilendirme çabası bu kurultayda hız kazanmı, Hint-Avrupa Dil ailesi içerisinde yer alması gerektii, Arapça ve Farsça kelimelerinin asıllarının zaten Türkçe olduu tezleri savunulmutur. Bu kurultayın önemli bir dier özellii de, halkın anlayacaı ve kullanacaı yeni dili oluturmak için halka - 69 -

bavurulması olmutur. Derleme faaliyeti bir devlet görevi sayılmı, bütün vali ve kaymakamlıklarda söz derleme heyetleri kelimeleri tasnif etmitir. Gündelik dilde kullanılan yabancı sözlerin Türkçe karılıkları için radyo ve gazeteler duyurularla halkın Türkçe karılıklar bulması istenmitir. II. Dil Kurultayında öne çıkan aırı özletirmedir. Anadolu halkının Türkçesiyle Hint Avrupa dilleri ve Sami dilleri arasındaki ilikinin ispatı had safhaya ulamıtır. Sümerce, Metler dili, Kazan Türkçesi, Maya dili, Mançu dili, Tunguz dili ve Moolca gibi diller karılatırmalı olarak incelenmi ve Türk dilinin eskiliini ispatlamak için aynı kökten ve dil ailesinden geldii, Türkçeye benzedikleri tezleri ileri sürülmütür. Kurultayda çabalarının çou dili Türkçeletirmek adına Arapça ve Farsça sözcüklerin karılıklarını bulma faaliyetinden olumutur. Özellikle Türkçe-Osmanlıca cep klavuzları önemli yayınlar arasındadır. Klavuz faaliyeti ile bulunan karılıklar anket halinde gazetelerde yayınlatılmı, cevaplar deerlendirmeye alınarak 1935 yılında cep klavuzu yayınlanmıtır. Bu kurultaydan sonra ilk kurultayın yapıldıı gün olan 26 Eylül tarihi de Dil Bayramı olarak kutlanmaya balamıtır. III. Dil Kurultayının esas konusu yeni bir dil ekolü olarak beliren Güne-Dil teorisi olmutur. Türk tarih teziyle ile dil ilikisinin resmiletii ve uyumlu hale getirildii kurultayda ilan edilen teori dil devriminin ikinci safhasını oluturmutur. Teori, dile hayat veren esas varlıın ne olabilecei fikri üzerinde duran dil felsefecilerinin günein hayat verici bir varlık olarak dile de vücut verebilecei düüncelerinden hareketle ortaya çıkmıtır. Türk tarih tezi, Türk dil tezi ile güne dil teorisinin bir araya gelmesiyle, Türk ırkının yaratımı olan kültür nasıl modern dünya uygarlıına kaynaklık etmise, tüm kültür dilleri de kök dil olarak Türkçeden türemitir yargısına varılmıtır. Yeni ismiyle 1936 yılında kurulan Türk Dil Kurumu, Türk dilinin öz güzelliini ve zenginliini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında deerine yaraır yükseklie eritirmek hedefi altında ulus-devlet oluumunda bir araç olarak kullanılmıtır. Öz Türkçe akımı günümüze kadar tartıılan konular arasında olmu, 1980 lere kadar kurum bu akımın öncülüünü yapmıtır. Bu dönemden sonra ise daha çok bilimsel çalımalar hız kazanmı ve günümüzde de bilimsel eserler yaratmak, Türkçenin zenginletirilmesi, özletirilmesi ve yaygınlatırılması için ura vermektedir. Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye de dil çalımaları her ne kadar Osmanlı Devleti zamanında balamı olsa da asıl köklü deiiklikler ancak Cumhuriyet döneminde gerçekleebilmitir. Modernleme projesinin ve ulusçuluk politikalarının merkezinde bulunan dil politikaları modern ulus-devlet yapısını oluturma dorultusunda gerçeklemitir. Bu yapıya uymayan Arap alfabesi ve Osmanlıca adeta atılarak, yerine Latin alfabesi ve türkçe toplumsal yapıya yerletirilmitir. Aynı zamanda pratik bir yarar olarak da daha hızlı okumayazma örenme süreci salanmı, eitim sadece belli bir kesimin yararlanabilecei bir alan olmaktan çıkarılmıtır. Bu reform süreci özellikle harf reformunun baarısı ile tetiklenmi ancak bu baarı günümüz artlarında gözünü batıya dönen ülkemizde sosyal, kültürel, teknolojik dönüümlerle dilimize yerleen yabancı kelimelerin istilasından kurtaramamıtır. Özellikle Avrupa Birlii sürecinde ülkemizin karı karıya kaldıı uyumlatırma çabalarıyla da, farklı dil ve lehçelerin toplumsal hayatta, radyo ve televizyonlarda kullanılmasına izin verilmesi dil politikalarının yumuadıına iaret etmektedir. KAYNAKÇA AKÇURA, Yusuf (1998). Türkçülüün Tarihi, stanbul: Kaynak Yay. I. Basım. AKMAN, efik Taylan (2011). Türk Tarih Tezi Balamında Erken Cumhuriyet Dönemi Resmi Tarih Yazımının deolojik ve Politik Karakteri, Ankara: HÜHFD. ALKAN Mehmet Ö. (2009). Resmi deolojinin Douu ve Evrimi Üzerine Bir Deneme, Modern Türkiye de Siyasi Düünce C.1 Cumhuriyet e Devreden Düünce Mirası-Tanzimat ve Merutiyet in Birikimi, Ed. Tanıl Bora, Murat Gültekingil, stanbul: letiim Yay. 8. Baskı. AYGÜL, Hasan Hüseyin (2008). Türk Modernleme Sürecinde Dil Olgusunun Sosyolojik Analizi, Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta. CEYHAN, Bayram (2007). Türk Dil Kurumunun Kurulu Sürecinde Mecliste ve Basında Dil Tartımaları, Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, stanbul. - 70 -

DLMEN, brahim Necmi (1936). Güne Dil Teorisinin Ana Hatları Hakkında, stanbul, Devlet Basımevi. GÖKALP, Ziya (1976). Türkçülüün Esasları, Yay. Haz. Mehmet Kaplan, Ankara:Kültür Bakanlıı Yay., MEB Basımevi. HED, Uriel (2001). Türkiye de Dil Devrimi, Çev. Nejlet Öztürk, stanbul: IQ Kültür-Sanat Yayınları. KORKMAZ Zeynep (1974). Cumhuriyet Döneminde Türk Dili, Ankara:AÜDTCF Yayınları, AÜ Basımevi. OBA, Ali Engin (1995). Türk Milliyetçiliinin Douu, Ankara:mge Yayınları, I.Baskı. SADOLU, Hüseyin (2003). Türkiye de Ulusçuluk ve Dil Politikaları, stanbul:bilgi Üniversitesi Yayınları. SALHPAAOLU, Yaar (2007). Türkiye nin Dil Politikaları ve TRT 6, GÜHFD, C. 11, S.1-2. AVKAY, Turul (2002). Dil Devrimi, stanbul, Kurti Matbaası, stanbul, 2002. ÜLKÜTAIR, M. akir (1966). Fuat Kösearif ve Dilde Tasfiyecilik Cereyanı, Türk Kültürü, S.48. nternet Kaynakları Atatürk ün Vasiyeti, http://www.tdk.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id= 82:Ataturk'un- Vasiyeti&catid=42:dier-cerikler&Itemid=73, (Eriim Tarihi: 29.03.2012) Samih Rıfat Beyin Kurultayı Açma Nutku, Birinci Gün. http://www.tdkkitaplik.org.tr/kurultay01/k010101.pdf, (27.04.2012) Türk Dil Kurumu Tarihçesi. http://tdk.gov.tr/index.php?option=com.content&view=article&id=77,(eriimtarihi: 26.04.2012) I.Türk Dil Kurultayı Tezler, Müzakere Zabıtları, http://www.tdkkitaplik.org.tr/kurultay 01/K010003.pdf, (Eriim Tarihi: 27.04.2012) II. Türk Dil Kurultayı Tezler, Müzakere Zabıtları, http://www.tdkkitaplik.org.tr/kurultay 02/K020001.pdf, (Eriim Tarihi: 28.04.2012) http://www.tdk.gov.tr http://www.tdkkitaplik.org.tr - 71 -