ARAŞTIRMA MAKALESİ. microscopy.

Benzer belgeler
NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

ABSTRACT ANAHTAR SÖZCÜKLER / KEY WORDS

Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA VENÖZ İNVAZYON SAPTANMASINDA MORFOLOJİK BULGULARIN ve EVG nin ROLÜ

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KARSİNOMUNDA NÜKLEUS BOYUTUNUN KARŞILAŞTIRMALI MORFOMETRİK ANALİZİ. Dr. Ayşe Nur Uğur Kılınç. Dr.

KULUÇKA SONRASI DÖNEMDE TAVUK (GALLUS GALLUS DOMESTICA) DUODENUM GOBLET HÜCRELERİNİN HİSTOKİMYASAL YAPISI. Dilek DİLER*, Seval KELEK, Kenan ÇINAR

PRENATAL VE POSTNATAL DÖNEMDE TAVŞAN MİDE FUNDUS UNUN ELEKTRON MİKROSKOBİK OLARAK İNCELENMESİ

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Meme Olgu Sunumu. Gürdeniz Serin. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı. 3 Kasım Antalya

Meme Kanseri Cerrahisinde İntraoperatif Değerlendirme Ne kadar güvenebiliriz?

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

Dr.Bahar Müezzinoğlu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ

Dr Ahmet Midi Maltepe Üniversitesi Patoloji

GASTROİNTESTİNAL SİSTEMİN KARSİNOİD TÜMÖRLERİ (Histopatolojik ve İmmunohistokimyasal Bir Çalışma)

Yediyüzyetmişiki Akciğer Kanseri Olgusunda Cilt Metastazı: 5 Yıllık Deneyimin Analizi

EÜFBED - Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi Cilt-Sayı: 2-1 Yıl: 2009

1- Sunumum ile ilgili ticari ya da finansal herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır.

MEME HAMA}lTOMU ÖZET SUMMARY. histopathologicala features of this lesion are evaluated and compared with the literature.

KHDAK hastalarının Moleküler Patoloji raporunda neler olmalı?

KOLON ADENOKARSİNOMLARINDA TÜMÖR-STROMA ORANI, TÜMÖR KÖK HÜCRELERİ İLE ENTROPİNİN İLİŞKİSİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ. Yasemin Çakır DEÜTF Tıbbi Patoloji AD

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

1.YARIYIL, DERS KURULU II: TEMEL TIP BİLİMLERİNE GİRİŞ II

Pluripotent Kök Hücreler

GLANDÜLER LEZYONLARDA YÖNETİM. DR. ZELIHA FıRAT CÜYLAN SBÜ. VAN EĞITIM VE ARAŞTıRMA HASTANESI

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

Tiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Prostat Tümörlerinde WHO 2016 Sınıflandırması DR. BORA GÜREL KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI

Primer akciğer kanserinde bronkoskopik biyopsi ve torakotomi materyalleri arasında hücre tipi uyumu

('")!ııt. Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, Çapa/İstanbul ('"'") Iııt. Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Çapa/İstanbul

OLGU. 57 yaşında Sağ memede son 10 ayda hızla büyüyen kitle

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

Helix lucorum un Tükrük Bezinin Histokimyasal Yapısı

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER

LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI?

KOLOREKTAL KANSERLERİN MOLEKÜLER SINIFLAMASI. Doç.Dr.Aytekin AKYOL Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı 23 Mart 2014

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ?

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Meme Kanserinde Đntraoperatif Konsültasyon. Dr Handan Kaya. Patoloji AbD. Đstanbul-Türkiye. Patolog Gözü ile???

Tıbbı Onkoloji Dışkapı Yıldırım Beyazıt E.A.H Görevler: Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Uzman Doktor-

Primer akciğer kanserinde transtorasik ince iğne aspirasyonunun hücre tipi uyumu

TÜBERKÜLOZUN MOLEKÜLER TANISINDA GÜNCEL DURUM

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

Mide Rezeksiyon Materyallerine Yaklaşım, Evreleme ve Raporlama

Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib

PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ. Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Düşük Riskli Diferansiye Tiroid Kanserlerinde RAİ Tedavisi

Amiloidozis Patolojisi. Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı

SENTİNEL LENF NODU BİOPSİSİ VE ADJUVAN KEMOTERAPİ. Dr. Orhan TÜRKEN


T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İşletme Anabilim Dalı

KOLOREKTAL KARSİNOMA VE ÖNCÜ LEZYONLARINDA MİKROSATELLİT İNSTABİLİTESİNİN İMMÜNHİSTOKİMYASAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Akciğer Kanserinde Cilt Metastazları

SERVİKAL PREKANSER VE KANSERLERİN TESPİTİNDE P16/Kİ 67 DUAL BOYAMA YÖNTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TARAMA TRİAGE KULLANIMI PROF. DR. M.

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Primer akciğer kanserinde tümör tipi ve cinsiyet dağılımı değişiyor mu? 2004 yılı sonuçlarının daha önceki yıllar ile karşılaştırılması

Kınalı keklikte palpebral konjunktivanın histokimyasal yapısı

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İşletme Anabilim Dalı

SERVİKS KANSERİ TARAMA KALİTE KONTROL SÜREÇLERİ. Dr. Serdar Altınay Istanbul B.Eğitim Araştırma Hastanesi

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI

MEME KANSERLERİNDE, TÜMÖR KÖK HÜCRE BELİRTEÇLERİNİN (ALDH1, SOX2) PROGNOZ ve DİĞER PROGNOSTİK PARAMETRELER ile İLİŞKİSİ

MİDE KANSERİNDE P53 EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK ÖNEMİ: META- ANALİZ

ÜRÜN KULLANIM KILAVUZU

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ. Duygu ÖZÇALIK

Akciğer Karsinomlu Olgularda İntraoperatif Plevra Yıkama Sıvısında Malign Hücre Saptanmasının Sağkalıma Etkisi #

MALİGN VE BENİGN GRANÜLER HÜCRELİ TÜMÖR KARŞILAŞMALI İKİ OLGU SUNUMU.

PLEVRANIN KARSİNOM METASTAZ OLGU SERİSİ. Doç. Dr. Sibel Perçinel Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Prognostic importance of proliferating cell nuclear antigen immunoreactivity and mitotic index in malignant mesothelioma

Total Tiroidektomi yapılan hastalarda MSKKM Nomogramının Değerlendirilmesi

Sjögren sendromu (SS) lakrimal bezler ve tükrük bezleri başta olmak üzere, tüm ekzokrin bezlerin lenfositik infiltrasyonu ile karakterize, kronik,

ENDOMETRİUMUN ENDOMETRİOİD ADENOKARSİNOMLARDA GLUT-1 VE MASPİN EKSPRESYON İNSİDANSI, REKÜRRENS VE SAĞKALIM İLE İLİŞKİSİ

Bu araştırma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu tarafından TF2010LTP2 no ile desteklenmiştir.

Düşük dereceli B-hücreli Hodgkin-dışı lenfomalardan oluşan olgu sunumları OLGU IV

Tiroid Patolojisi Slayt Semineri

Farklı Gelişim Dönemlerinde Kınalı Keklik (Alectoris chukar) Dil Bezlerinin Histolojik Gelişimi ve Histokimyasal Yapısı

ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER. Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi İzmir

28. Ulusal Patoloji Kongresi Çıkar İlişkisi Beyanı

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN TEMELİ I HİSTOLOJİ UYGULAMA REHBERİ

Seks Kord Stromal Tümörlerin Ayırıcı Tanısında Yeni İmmunohistokimyasal Belirleyici: SF-1

Multidisipliner Konseyin Endokrin Hastalıkların Tanı Ve Tedavi Süreci Üzerine Etkisi

ENDOMETRİAL KARSİNOM SPORADİK Mİ? HEREDİTER Mİ? Dr Ş.Funda Tanay Eren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Enzimlerinin Saptanmasında

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu

Çocukluk çağı özofajitleri: Eozinofilik Özofajit...? Reflü Özofajit...?

PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ

TİROİD NODÜLLERİNİN SIVI BAZLI (SurePath) SİTOLOJİSİ: 3 Yıllık Histopatolojik Korelasyon

Histolojik inceleme teknikleri Hemşirelik Agnes.A. A- Omon

İNSAN TUBA UTERİNA AMPULLA VE FİMBRİYA BÖLGELERİ MUKOZA EPİTELİNDE MENSTRÜEL SİKLUS SÜRESİNCE MEYDANA GELEN ULTRASTRÜKTÜREL DEĞİŞİKLİKLER*

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür

Meme kanser cerrahisinde sentinel lenf nodunu değerlendirmede intraoperatif sitolojinin tanı değeri

ÜRÜN KULLANIM KILAVUZU

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi

Transkript:

ARAŞTIRMA MAKALESİ Primer Akciğer Kanserinde Histokimyasal ve Elektron Mikroskopik Sonuçların Çeşitliliği: 21 Olguluk Retrospektif Bir Çalışma Diversity of Histochemical and Electron Microscopic Results in Primary Lung Cancer: A Retrospective Study of 21 Cases Ranan Gülhan Aktaş 1, Ebru Demiralay 2, Şemsi Yıldız 3 1 Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi, İstanbul 2 Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji A.D., İstanbul. 3 Başkent Üniversitesi İstanbul Hasktanesi, Patoloji A.D., İstanbul İletişim: Maltepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi, Maltepe, İstanbul. E-posta: ranagulhan@gmail.com ÖZET Amaç: Akciğer adenokarsinom olguları; kanserler arasında son derece değişken bir grup oluşturmaktadır. Bu değişkenlik bioyolojik ve klinik önemli farklılıklar ile ortaya çıkarmaktadır. Bu durum; patologları tanı aşamasında oldukça zorlamaktadır. Bu nedenle; adenokarsinoma vakalarının patolojik incelemeleri sırasında hastaların tanı ve tedavisi aşamasında daha çok bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada; primer akciğer adenokarsinoma tanısı almış 21 hastanın patolojik örneklerinin histokimyasal ve elektron mikroskopik düzeyde incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Arşivdeki parafin bloklar histokimyasal ve ince yapısal özelliklerinin değerlendirilmesi amacı ile yeniden incelenmiştir. Periyodik asit-schiff, musikarmin ve alsiyan mavisi ile hücrelerin glikojen ve farklı tiplerdeki musin içeriği araştırılmıştır. Doku örneklerinde saptanan alanlar yeniden işlemlendirilerek elektron mikroskopik düzeyde değerlendirilmiştir. Bulgular: Bu çalışma; 21olgunun histokimyasal ve ince yapısal özelliklerini özetlemektedir. Adenokarsinoma hücrelerinin sekretuar granül yapısnın ve sitoplazmik özelliklerinin büyük bir değişkenlik gösterebildiği görülmüştür. Sonuçlar: Sonuçlar; sekretuar granüllerin içeriğinin histokimyasal ve elektron mikroskopik özelliklerinin çok değişken olabileceğini göstermiştir. Histokimyasal inceleme; tek başına hücrelerin salgısal özellikleri konusunda bilgi veremeyebilir. Bu aşamada; hücrelerin ince yapısal özelliklerinin electron mikroskopik düzeyde değerlendirilmesi oldukça faydalı olabilir. Akciğer adenokarsinoma vakalarının alt gruplara ayrılmasında; electron mikroskopi çok önemli bilgiler sağlayabilir. Anahtar Kelimeler: Akciğer, adenokarsinoma, histopatoloji, electron mikroskopi. ABSTRACT Aim: Pulmonary adenocarcinomas represent an incredibly diverse group of human malignancies. This diversity has considerable biological and clinical significance. It poses many diagnostic challenges for pathologists. With this has come a need for more information from the pathological examination of adenocarcinoma samples in order to determine patient management. The main aim of this study was to analyze histochemical and electron microscopic features of 21 primary human lung adenocarcinoma cases comparatively. Materials And Methods: Archival blocks were re-analysed to demonstrate their histochemical and ultrastructural features. Periodic acid-schiff, mucicarmine and alcian blue were used for identification of the glycogen content and different types of mucins. Tissue specimens from the same regions were re-processed and re-examined under electron microscope. Results: The study reports histochemical features and the ultrastructural characteristics of 21 primary lung adenocarcinoma cases. These results reveal that the secretory cells in adenocarcinoma specimens have tremendous diversity according to the structure of secretory granules and cytoplasmic content. Conclusions: The data demonstrate not only the contents of the secretory granules according to their histochemical features, but also the differences in their electron microscopic appearance. Examination of the specimen at histochemical level may not be presenting its secretory nature and ultrastructural examination might be a useful tool for the observation of subcellular components. Electron microscopy might provide crucial information for subclassification of the lung adenocarcinoma cases. Keywords: Lung, adenocarcinoma, histopathology, electron microscopy. 6

Maltepe Tıp Dergisi / Maltepe Medical Journal GİRİŞ Akciğer tümörlerinin histopatolojik özelliklerine dayanan sınıflandırması; ışık mikroskopik düzeydeki özellikleri esas alınarak hazırlanmıştır. Patolojik incelemelerde gerek duyulduğunda immunohistokimyasal yöntemler uygulanmakta; elektron mikroskopik düzeyde incelemeler yapılmaktadır. Tamamı ile sadece bir histolojik paterne sahip hücreler içeren adenokarsinoma vakaları; tüm adenokarsinomlar içerisinde çok küçük bir kısmı oluşturmaktadır. Bu nedenle; adenokarsinom vakalarının son derece heterojen olması sonucundaalt sınıflamalarının yapılmasında büyük zorluklar çekilmektedir. Bu durum; histopatolojik incelemelerde oldukça önemli bir sorun teşkil etmektedir (1). Hirch ve ark. tarafından 1982-2007 yılları arasındaki tüm küçük hücreli olmayan akciğer kanseri vakalarını içeren araştırmalar incelenmiştir (2). Bu inceleme sonucunda; histolojik verilerin hastalığın tanısı ve hastanın progrozunun belirlenmesindeki önemi vurgulanmıştır. Gelecek çalışmalarla; histolojik tanı için kullanılacak parametrelerin daha da kesin ve tanımlayıcı olması gerektiği belirtilmiştir. Aynı zamanda; yapılacak çalişmalarin histoloji subtiplemeleri oluşturulmasına destek olmasının da önemi vurgulanmıştır. Langer ve ark. tarafindan hazırlanan bir başka derlemede de; kişiye özgü tedaviler düzenlenmesinde histolojik incelemenin önemi ortaya konulmuştur. Bu inceleme sonuçlarının bireysel tedavilerin güvenliği ve etkinliğinin saptanmasında kritik özellik taşıdığı vurgulanmıştır (3). Histokimyasal teknikler farklı hastalıkların tanısında yaygın olarak başvurulan yöntemler arasındadır. Salgı yapan hücrelerin glikoprotein içeriğinin karakterizasyonunda başarı ile kullanılmaktadr. Hastalıkların patofizyolojik özelliklerinin belirlenmesinde de bu bilgi çok değerlidir. Araştırmalarla normal ve patolojik durumlarda farklı tipteki epitelyal hücrelerde açığa çıka değişiklikler ortaya konulmuştur. Hem histokimyasal hem de electron mikroskopik düzeydeki bilimsel çalışmalarla farklı glikoprotein tiplerindeki değişim araştırılmıştır (4-12). Histokimyasal bulgular; kanserli hastaya özgün gerek tanısal, gerekse prognoz açısından değerli veriler ortaya koyabilmektedir. Dokularda epitelyal tipteki musin mevcudiyeti invaziv adenokarsinoma tanısını desteklemektedir. Bağ dokuda musin üretimi; non spesifik reaksiyonlarda artmakta; PAS la boyanmamsına karşılık alsiyan mavisi ile boyanması ise değişen özellikler göstermektedir (13). Bu iki durumun birbirinden ayırt edilebilmesi çok önemlidir. Sülfatlı glikoproteinlerde azalma ve siyalomusinde artma kolon kanserlerinde malignansi öncesi değişikliklerin göstergesidir (13). Bu değişikliğin; neoplazi öncüsü olmaktan çok süregelen değişikliklerin sonucu olduğu da tartışılmaktadır (14). Akciğerde salgı granüllerinin normal durumda ve kanserli hastalardaki ayırt edici özellikleri ile iligi çok az bilgi vardır (15-18). Glikozaminoglikanların normal erişkin akciğerinden izole edilen endotel hücreleri tarafından salgılandığı bildirilmiştir (10). Glikozamin üretmeye devam eden endotel hücre granülleri alsiyan mavisi ile pozitif boyanmaktadır. Ochiaive ark.; bronşial epitelyal hücre dizilerinde salgıda farklılaşma ve hücre tipinin tanımlanması üzerine araştırmalar yapmışlardır (16). St. george ve ark. Ise trakeadaki submukozal bezlerin electron mikroskopik özelliklerini ve salgı içeriğini araştırmıştır (18). Hoyt ve ark. Insane akciğer tümörlerinde endokrin fenotipi belirlemede PAS- hematoksilen boyalarının kullanılabileceğini göstermişlerdir (19). Pelosi ve ark. tarafından yapılan bir başka araştırmada; iyi farklılaşmamış tümörlerde tanısal ve prognostik metodların geliştirilmesinin acil bir ihtiyaç olduğunu vurgulanmıştır (20). Kısıtlı miktardaki materyal ve çıkarılamayan lezyonlar bir diğer problemdir. İmmunohistokimya ve moleküler düzeydeki ölçümler bu tür hastalarda çok önemli veriler sağlayabilir. Ocque ve ark. Da akciğer kanseri sınıflamasında histokimyasal ve immunohistokimyasal metodların önemini vurgulamıştır (21). Tüm bu araştırmaların hemfikir olduğu konu; kesin histolojik tanıların yapılabilmesi için daha çok araştırmanın gerekli olduğudur. Histolojik subtiplemeyi sağlayacak bir analiz; hangi hastalarıın spesifik tedavi şekillerinden faydalanma ve histolojinin rolünü anlama açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada da; 21 akciğer adenokarsinoma vakasının histokimyasal özelliklerinin incelenmesi, hücresel düzeyde karbohidrat içeriklerinin belirlenmesi, adenokarsinoama hücrelerinin electron mikroskopik özelliklerinn belirlenmesi hedeflenmiştir. Histokimyasal ve electron mikroskopik özellikler arasındaki olası ilişki de incelenmiştir. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmada primer akciğer adenokarsinomu tanısı konulmuş 21 vaka yeniden incelenmiştir. Hastaların formaldehitle fikse edilmiş ve parafine gömülmüş doku örnekleri arşivden çıkarılarak periyofdik asit-schiff (PAS), alsiyan mavisi (ph:0.2) ve musikarmin ile boyanmıştır. Parafin blokların bu incelenen aynı bölgelerini yeniden işlemlendirilerek, %1 osmiyum-tetraoksitte fikse edilmiş, Spurr un resini içerisine gömülmüştür. Hazırlanan ince kesitler uranil asetat ve kurşun sitrat boyaları ile boyanmıştır. Joel 100 CX electron mikroskobu altında incelenmiştir. BULGULAR 21 vakadan 11 inde (%52.4) bahsedilen histokimyasal boyalardan en az biri ile reaksiyona rastlanmıştır. 7 örnek (%33.3) pas pozitif bulunmuştur. Yine 7 örnek (%33.3) alsiyan mavisi ile boyanmıştır. 5 vaka ise (%23.8) musikarmin pozitif bulunmuştur. Vakalardan sadece birisi (4.8%) was tüm boyalarla reaksiyon göstermiştir. Tüm sonuçlar Tablo 1 de özetlenmiştir. Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 8 Sayı: 3/2016 7

Histokimyasal Boyama Tekniği Pozitif Vaka Sayısı (%)* Negatif Vaka Sayısı (%)* Sadece PAS 4/21(19.1) 17/21(80.9) Sadece AB 0/21(0) 21/21(100) Sadece MUCI- CARMINE 0/21(0) 21/21(100) PAS+AB 2/21(9.5) 19/21(90.5) PAS +MUCI- CARMINE AB + MUCI- CARMINE PAS+AB+MU- CICARMINE** 0/21(0) 21/21(100) 4/21(19.1) 17/21(80.9) 1/21(4.8) 20/21(95.2) PAS / AB / MU- 11/21(52.4) 10/21(47.6) CICARMINE*** Tablo 1. Örneklerin boyanma paternleri. PAS: Periyodik asit -Schiff, AB: Alsiyan mavisi **Üç teknikle de boyanan vaka sayısı özetlenmiştir. ***Üç teknikten herhangi birisi ile boyanmış ve üç teknikten hiçbiri ile boyanmamış vakalar özetlenmiştir. Histokimyasal boyanma paternlerine göre elektron mikroskopik incelemelerin karşılaştırmalı sonuçları aşağıda özetlenmiştir: Resim 1. İki vaka (% 9.5) hem PAS, hem de alsiyan mavisi ile boyanmıştır. Bu vakalarda; hücrelerin ökromatik nukleusları, iyi glişmiş granüler endoplazmik retikulumları, hücreleri çevreleyen mikrovillus formasyonu, hücreler arası sıkı bağlantılar dikkati çekmiştir (Resim 1a, b, c). 8 Resim 2. Dört vaka hem alsiyan mavisi, hem de musikarmin ile boyanmıştır. Burada hücrelerin elektron mikroskopik özelliklerinin son derece değişken olduğu görülmüştür (Resim 2 a,b, ve c). Bazı hücrelerin sitoplazmaları düşük electron densiteye sahip, sınırları belirgin lgı granülleri ile doludur (Resim 2c). Diğerlerinde ise çok az sayıda ve daha küçük granüller gözlenmiştir (Resim 2 d,e, f). Bazı hücrelerin sitoplazması ile elektron yoğun granüllerin tam tersiine boyanmamış granüllerle doludur (Resim 2 f). Bu iki vakanın tam tersine; üçüncü ve dördüncü vakalarda hücre sitoplazmasında sekretuar granule rastlanmamıştır (Resim 2 g ve h). Bu dört vakanın tek ortak özelliği; hücreler arası sıkı bapğlantıların varlığıdır. Bu da; hücrelerin epitelyal orjinli olduğunun bir göstergesidir (Resim 2 c, f ve h).

Maltepe Tıp Dergisi / Maltepe Medical Journal Resim 4. Dört hastadan alınan örnek (% 19.1) musikarmin ve alsiyan mavi negatifti, PAS pozitifti Ultrastrüktürel incelemede çoğunlukla nispeten küçük sitoplazmik hacimleri olan hücreler izlenmiştir. (Şekil.4c). Sitoplazmada hiçbir vezikül / granül gözlenmemiştir. Bir vakada, elektron mikroskopisi muhtemelen periyodik asit-schiff pozitif alanlarla korelasyon gösteren hücre dışı matriksin büyük bir birikimini gösterdi. Resim 3. Sadece bir vaka (%4.8) her üç boya ile de boyanmıştır. Bu vakada hücrelerin bir kısmı granül içerirken, salgı granülü içermeyen hücrelere de rastlanmıştır. SONUÇ Dokulardaki musin ya da glikoprotein tipini belirleyebilmek amacı ile bu çalışmada üç histokimyasal boyma tekniği kullanılmıştır: PAS, alsiyan mavisi (ph:0.2) ve musikarmin. PAS tekniği ile genel olarak hücre içindeki ve dokulardaki glikojen görüntülenir. Nötral musinler, siyalidaz labil musinler PAS ile pozitif boyanırlar. Zayıf sülfat bağları taşıyan musinlerin reaksiyonu değişir. Bağ dokudaki kuvvetli sülfat bağlarına sahip musinlerin ve hyaluronik ise reaksiyon vermez. Güçlü sülfat bağlarına sahip musinler 0.2 ph daki alsiyan mavisi ile reaksiyon verirler. Diğe rmusinler, özellikle hyaluranik asit, de güçlü şekilde boyanır. Güçlü sülfat bağlarına sahip musinlerin musikarminle reaksiyonu ise değişkendir. Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 8 Sayı: 3/2016 Resim 5. On örnek (%47.6%) bu boyama teknikleri ile negatif işaretlendi. Ancak; elektron mikroskopik incelemeler sırasında örneklerde salgı granüllerine rastlandı. 9

10 Çalışmada yedi vaka PAS-positif (%33.3) boyanmıştır. Bu da; dokuların glikoprotein, nötralmusin ve siyalomusin içeriğinin bir göstergesidir. Bir diğer deyişle; dokularda bağ daokusu musinlerinin değil, epitelyal tipte muinlerin bulunduğunu ifade eder. Bu durum; adenokarsinoma vakalarının pitelyal orjinli olmasının bir diğer göstergesidir. Mariassy ve ark. (15) Clara hücreleri dışındaki tüm hücrelerin PAS pozitif olduğunu göstermiştir. Ochiai ve ark. (16) insane epitelya fetal bronkus hücrelerinin farklılaşmalşarının uyarılarak Clara hücrelerine dönüşebildiğini göstermiştir. Bu PAS la çok güçlü bir şekilde boyanmışlardır. Alsiyan mavisi ile boyanma ise zayıfır. Bir diğer araştırmalarında da insane orjinli bronkusa ait bir hücre dizisinin PAS-positif ve alsiyan mavisi negatif olduğunu göstermişlerdir (17). Bu nedenle; PAS pozitifliği tümöral hücrelerin Clara hücresi olmadığını destekleyen bir ipucu olarak kullanılabilir. Alsiyan mavisi ve musikarminle boyanmanın birlikte pozitif olması (4/21(%19.1)); beraberinde PAS pozitifliği de varsa (1/21(%4.8)); müköz glikoproteinlerin güçlü ya da zayıf sülfatlı bağlara sahip olduğunun, ortamda siyalomusinlerin ve hiyaluronik asitin daha az bulunduğunun göstergesidir. 11 vaka (%52.) bu boyalardan en az birisi ile boyanmıştır. Ancak, 10 vaka (% 47.6%) tamamı ile negatiftir. Bu da adenokarsinoma vakalarının olduköça büyük bir kısmının glikoprotein içermediğini, musinleri sentezleyip salgılamadıklarını düşündürmektedir. Elektron mikroskopik incelemeler sırasında gözlenen iyi gelişmiş endoplazmik retikulum,ökromatik çekirdekler, belirgin çekirdekçikler, hücre zarında microvillus formasyonu ; bu hücrelerin sekretuar özelliklerini gösteren ince yapısal bulgulardır. Hücreler arasında gözlenen sıkı bapğlantılar da; vakaların epidermal orjininin göstergesidir. Sekretuar hücrelerin sitoplazmik karakterlerinin son derece değişken olabileceği görülmüştür. Histokimyasal boyanma özellikleri ile ince yapısal özellikleri arasında kuvvetli bir ilişkiyi gösterecek herhangi bir bulgu saptanamamıştır. Bazı vakalar histokimyasal pozitif olarak gözlenirken, hücrelerin sitoplazmasında elektron mikroskopik düzeyde sekretuar granüller gözlenmemiştir. Çalışmada; histokimyasal boyama ile incelenen bölgelerle elektron mikroskop altında incelenen bölgelerin aynı alanlardan seçilmesine özellikle dikkat edilmiştir. Bu da; elektron mikroskopik incelemenin histokimyasal pozitif boyanma olan yerin dışındaki herhangi bir bölgeden olma olasılığını ortadan kaldırmıştır. Bu sonuçlar; bazı vakalarda sekresyonun granül oluşturmadan direk olarak salgılanabildiğini göstermektedir. Bunun tam tersine; bazı örneklerde histokimyasal olarak boyanma saptanamazken elektron mikroskopik incelemelerinde hücrelerde sekretuar granüllere rastlanmıştır. Bu durum; kullanılan histokimyasal tekniklerle görüntülenemeyen likoproteinlerin bu granüllerde bulunduğunu düşündürmüştür. Tüm vakalar birlikte değerlendirildiğinde bir kez daha gerek histokimyasal, gerekse elektron mikroskopik özellikleri açısından akciğer adenokarsinoma vakalarının ne jadar değişkeb olabildiği ortaya çıkmaktadır. Adenokarsinoma vakalarının subtiplerinin sınıflandırılması örneklerin histolojik özelliklerine dayanmaktadır ve bu altsınıflama özellikle prognoz belirlenmesinde kullanılmaktadır (22, 23). Bilim insanları, cerrahlar ve patologların bir kısmı bu alt sınıflamanın yeterli olmadığını düşünmektedirler, ek patolojik incelemelerle alt sınıflamanın yeniden düzenlenmesi gerektiğine inanmaktadırlar (24). Bizim araştırmamız, elektron mikroskopik verilerin tanıda ksııtlı düzeyde yardımcı olabileceğini düşündürmüştür. İmmunohistokimyasal incelemeler çok önemli osonuçlar verebilecektir. Dominguea-Malagon ve ark. Elekton mikroskopik incelemenin ayırıcı tanıdaki önemini vurgulamışlardır gnosis (25). Tanıyı doğrulamak için özel vakalarda elektron mikroskopinin çok önemli desteği olacağını bildirmişlerdir. Bu çalışma; histokimyasal metodların; akciğer kanserli hastalarn örneklerini incelemede kolay, ucuz ve faydalı teknikler olduğunu göstermektedir. İmmunohistokimyasal yöntemlerin değeri ise son araştırmalarda elde edilen moleküler bilgiler neticesinde daha da artmıştır. Tümörün sınıflnandırılmasında ciddi sıkıntılar yaşandığı durumlarda dikkatli ve uygun bölgeden yapılacak bir elektron mikroskopik inceleme çok faydalı olabilir. Histokimyasal ve elektron mikroskopik sonuçların birlikte değerlendirilerek yorumlanması her zaman kolay olmayabilir. Ancak bu tür çalışmaların; akciğer kanser alt tiplerinin uygun bir şekilde tanımlanabilmesi için önemi çok büyüktür. TEŞEKKÜR Öğrencimiz Elif Soysal a makale hazırlanması sırasındaki destekleri nedeniyle teşekkürlerimizi sunarız.

Maltepe Tıp Dergisi / Maltepe Medical Journal KAYNAKLAR 1. Kerr KM. Pulmonary adenocarcinomas: classification and reporting. Review 2009; 54: 12 27 2. Hirsch FR, Spreafico A, Novello S, Wood MD, Simms L, Papotti M. The prognostic and predictive role of histology in advanced non-small cell lung cancer: a literature review. J Thorac Oncol 2008; 3(12):1468-1481. 3. Langer CJ, Besse B, Gualberto A, Brambilla E, Soria JC. The Evolving Role of Histology in the Management of Advanced Non Small-Cell Lung Cancer. J Clin Oncol 2010; 28 (36): 5311-5320. 4. Berg KK, Scheithauer, BW, Felix I, et al. Pituitary adenomas that produce adrenocorticotropic hormone and alpha-subunit: clinicopathological, immunohistochemical, ultrastructural, and immunoelectron microscopic studies in nine cases. Neurosurgery 1990; 6 (3): 397-403. 5. Draper CE, Adeghate E, Lawrence PA, Pallot DJ, Garner A, Singh J:.Age related changes in morphology and secretory responses of male rat lacrimal gland. J Auton Nerv Syst 1998; 69 (2-3): 173-183. 6. Ikeda R, Aiyama S. Developmental changes in mucous cells of the early postnatal rat parotid gland: an ultrastructural and histochemical study. Arch Histol Cytol 1997; 60 (2): 185-93. 7. Kuo H, Ingram DK, Walker DC, Tian M, Hengemihle JM, Jucker M. Similarities in the age related hippocampal deposition of periodic acid-schiff-positive granules in the senescence-accelerated mouse P8 and C57BL/6 mouse strains. Neuroscience 1996,; 74 (3): 733-740. 8. Madrid JF, Hernandez F, Bellesta J. Characterization of glycoproteins in the epithelial cells of human and other mammalian gallbladder. A review. Microsc Res Tech 1997; 38 (6): 616-630. 9. Mitsuno S, Takahashi M, Gondo T, et al. Immunohistochemical, conventional and immunoelectron microscopical characteristics of periodic acid-schiff-positive granules in the mouse brain. Acta Neuropathol 1999,; 98 (1): 31-38. 10. Parshley MS, Cerreta JM, Mandl I, Fierer JA, Turino GM. Characteristics of a clone of endothelial cells derived from a line of normal adult rat lung cells. In Vitro 1979; 5 (9): 709-722. 11. Suzuki S, Mifune H, Nishida T, et al. Fine structure of the parotid gland in three shrew (Tupaia glis). Exp Anim 1995; 44 (4): 267-273. 12. Wattel W, Geuze JJ, de Rooij DG:. Ultrastructural and carbohydrate histochemical studies on the differentiation and renewal of mucous cells in the rat gastric fundus. Cell Tissue Res 1997; 176 (4): 445-462. 13. Bancroft JD., Cook HC. Carbohydrates. In Manual of Histological Techniques and Their Diagnostic Application. Edited by Bancroft JD and Cook HC, Churchill Livingstone; 1994; 131-173. 14. Filipe MI. The value of a study of the mucosubstances in rectal biopsies from patients with carcinoma of the rectum and lower sigmoidin the diagnosis of premalignant mucosa J Clin Pathol 1972; 25(2):123-128. 15. Mariassy AT, St George JA, Nishio SJ, Plopper CG. Tracheobronchial epithelium of the sheep: III. Carbohydrate histochemical and cytochemical characterization of secretory epithelial cells. Anat Rec 1988; 221 (1): 540-549. 16. Ochiai A, Emura M, Riebe-Imre M, et al. Secretory differentiation and cell type identification of a human fetal bronchial epithelial cell line (HFBE). Virchows Arch B Cell Pathol Inc Mol Pathol 1991; 61 (3): 217-226. 17. Ochiai A, Emura M, Mohr U, Tahara E, Dungworth DL. Induction and characterization of secretory differentiation in human fetalbronchial epithelial cell line (HFBE) cultured on collagen gel in growth hormone and vitamin-a supplemented medium. Exp Pathol 1991; 41 (3): 157-168. 18. St George JA, Nishio SJ, Cranz DL, Plopper CG. Carbohydrate cytochemistry of rhesus monkey tracheal submucosal glands. Anat Record 1986; 216 (1): 60-67. 19. Hoyt RF Jr, Sorokin SP, McDowell EM, Trump BF. Periodic-acid-Schiff-lead hemaoxylin as a marker for the endocrine phenotype in human lung tumors. Arch Pathol Lab Med 1986; 110(10): 943-951. 20. Pelosi G, Sonzogni A, Viale G. The classification of lung carcinoma: time to change the morphology-based approach? Int J Surg Pathol, 2010; 18:161-172. 21. Ocque R, Tochigi N, Ohori NP, Dacic S. Usefulness of Immunohistochemical and Histochemical Studies in the Classification of Lung Adenocarcinoma and Squamous Cell Carcinoma in Cytologic Specimens. Am J Clin Pathol 2011; 136: 81-87. Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 8 Sayı: 3/2016 11