2000-2005 Yılları Arası Bası Yaraları: Klinik Deneyimler



Benzer belgeler
Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

m3/saat AISI

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI


Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²


Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Modüler Proses Sistemleri

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ

ERCÝYES ÜNÝVERSÝTESÝ HASTANESÝNDE ORTOPEDÝK CERRAHÝ GÝRÝÞÝMLERDEN SONRA GELÝÞEN CERRAHÝ ALAN ÝNFEKSÝYONLARININ PREVALANSI

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Direnç hızla artıyor!!!!

Doç. Dr. Bilgin ARDA Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

KOLONİZASYON. DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

Kan Kültürlerinde Üreyen Koagülaz Negatif Stafilokoklarda Kontaminasyonun Değerlendirilmesi

Doripenem: Klinik Uygulamadaki Yeri


BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Kayseri Ýl Merkezinde Bir Saðlýk Ocaðýna Baþvuran Diyabetik Hastalarda Metabolik Kontrol Durumu ve Eþlik Eden Faktörler

Kemoterapi alan hastalarýn sosyodemografik ve tanýsal özellikleri

Ortopedik protez infeksiyon olguları. Uzman Dr. Zehra Beştepe Dursun

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Erciyes Üniversitesi Öðrencilerinde Sigara Ýçme Durumunun Yýllarý Arasýndaki Deðiþimi


Bir Hastane Bilgi Sistemi Çaðrý Merkezine Gelen Ýsteklerin Türkiye deki Hastane Bilgi Sistemi Profili Açýsýndan Analizi


Dönük Değerlendirilmesi

KISITLI ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTİ PROSEDÜRÜ

: Kan Dolaşımı Enfeksiyonlarına ait Olgu Sunumları (Doç. Dr. Esra Karakoç, SB Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji Kliniği )


Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

TEMÝZLÝK ÝÞÝNDE ÇALIÞAN KÝÞÝLERÝN TEMÝZLÝK VE SAÐLIK DAVRANIÞLARININ DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

GATA Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi'ne yýllarý arasýnda viral hepatit nedenli yatýþlarýn sýklýðý ve daðýlýmý

OLGULARLA PERİTONİTLER

2006 cilt 15 sayý

ÇANKIRI GAZİ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ İŞLETMELERDE MESLEKİ EĞİTİM YILLIK PLAN

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM


Aile Hekimliðinde Genogram

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi


Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Oya Coşkun, İlke Çelikkale, Yasemin Çakır, Bilgecan Özdemir, Kübra Köken, İdil Bahar Abdüllazizoğlu

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi

Türkiye de Özel Hastanelerin Web Sitelerinin Deðerlendirilmesi

Simge Özer Pýnarbaþý

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip proses filtreleri ile, siklonlar, seperatörler çalýþma koþullarýna göre anti nem,anti

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

Gelişen teknoloji Tanı ve tedavide kullanım Uygulanan teknikler çok gelişmiş bile olsalar kendine özgü komplikasyon riskleri taşımaktadırlar


Dr.Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD KONYA

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Kolistin ilişkili nefrotoksisite oranları ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi

Bölüm 6: Lojik Denklemlerin Sadeleþtirilmesi

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu

Kanguru Matematik Türkiye 2017

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Termik Röleler ÝÇÝNDEKÝLER Özellikler Karakteristik Eðriler Teknik Tablo Sipariþ Kodlarý Teknik Resimler EN TS EN IEC Ra

Türkiye de Mezuniyet Öncesi ve/veya Sonrasý Psikiyatri Eðitimi ve Hizmeti Veren Kurumlarýn Özellikleri

Tablo 2 Üniversitelerdeki Týpta Uzmanlýk Eðitim Dallarý ve Kontenjanlarý

KÖÞE TEMÝZLEME MAKÝNASI ELEKTRONÝK KONTROL ÜNÝTESÝ KULLANIM KILAVUZU GENEL GÖRÜNÜM: ISLEM SECIMI FULL

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Gelir Vergisi Kesintisi

Cerrahi Enfeksiyonlar. Dr.A.Özdemir AKTAN Marmara Universitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı 19 Nisan 2014

KULLANIM KLAVUZU EFE KULUÇKA MAKINELERI KULLANMA TALIMATI

Küçük hücreli dýþý akciðer kanserli olgularda preoperatif - postoperatif taný uyumluluk oranlarýnýn karþýlaþtýrýlmasý

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Kalite Güvence Sistemi Belgesi.... Sulamada dünya markasý.

3AH Vakum Devre-Kesicileri: Uygun Çözümler

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ ÇOCUK ENFEKSİYON YOĞUN BAKIM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

DOKÜMAN NO TOTM-TLM-134 İLK YAYIN TARİHİ REVİZYON TARİHİ - REVİZYON NO 0 SAYFA NO 1/13 BASI YARASI TALİMATI

Özay Çelen (*), Turgut Karaalp (*), Sýdýka Kaya (**), Cesim Demir (*), Abdulkadir Teke (*), Ali Akdeniz (*)

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Omurga-Omurilik Cerrahisi

GİRİŞ. Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) önemli morbidite ve mortalite sebebi. ABD de yılda KDE, mortalite % 35-60

KISITLI ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTİ BİLDİRİMİ TALİMATI

Yaþa Baðlý Makula Dejenerasyonunda Risk Faktörleri

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

DİRENÇLİ GRAM-NEGATİF BAKTERİLERDE KOMBİNASYON TEDAVİSİ EN ZOR OLGUM. Uz. Dr. Doğaç Uğurcan Kilis Devlet Hastanesi

Transkript:

CERRAHİ BİLİMLER / SURGICAL SCIENCES Araştırma Yazısı / Research Article Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2007, 60(2) 2000-2005 Yılları Arası Bası Yaraları: Klinik Deneyimler Clinic Experiences For Pressure Sores: Years Between 2000 And 2005 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Amaç: Bası yaraları plastik rekonstrüktif cerrahi nin en çok karşılaştığı sağlık sorunlarındandır. Hastaların sosyal fiziksel ve psikolojik durumlarını bozmasının yanı sıra uzun süreli yatak işgali ve yüksek bakım maliyetleri nedeniyle aynı zamanda ülkeler için ciddi maddi kayıp nedenidir. Bası yaralı hastaların yapılacak ciddi demografik ve etyolojik çalışmaları sonucunda daha iyi bakım protokolleri geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada 2000 ila 2005 yılları arasında kliniğimize bası yarası nedeniyle yatmış olan hastaların retrospektif olarak dosyaları incelenmiş ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Hastalar ve Yöntem: Hastaların cinsiyet, yaş, etyolojik faktör, hastanede kalış süresi, bası yarası bölgeleri, bası yarası sayıları, yapılan operasyonlar, bası yaralarında üreyen mikroorganizmalar ve bunlara karşın kullanılan antibiyotikler, hastaların hastaneye giriş ve çıkış zamanında kaydedilen hemoglobin, beyaz küre ve albumin değerleri, hastalara yapılan kan ürünü ve albumin transfüzyonları incelenmiştir. Bütün veriler istatistiki olarak incelenmiş ve bası yaralarının daha iyi değerlendirilmesi için gerekli olan verilerin birbiriyle olan ilişkileri de istatistiki olarak değerlendirilmiştir. Bulgular ve Sonuç: Sonuç olarak bası yaralarının tedavisinde erken debritman, yara kültürlerinde üreyen mikroorganizmanın enfeksiyon hastalıkları uzmanına danışılarak uygun medikasyonu, zamanında gerekli eritrosit ve albumin transfüzyonlarının yapılması ve rekonstrüktif basamağa uygun cerrahi yaklaşım gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Bası yaraları, yara bakımı, demografi Aim: Pressure sore is one of the most complicated problems of a plastic surgery practise. Addition to long term hospital bed occupation and high wound care expanditures, this problem also is a reason for national social care system. Advanced demographic and etiologic researches are needed to create more useful pressure sore care protocoles. Within this report, we researched and analised the pressure sore patients personal medical datas retrospectively between 2000 and 2005. Patient and Methods: Age, gender, pressure sore locations, number of pressure sores, hospitalization days, number and kinds of operations, the microorganisms that grew in the sore culture, the spesific antibiotics that selected for antibiograms, the blood hemogobine and white blood cell results that calculated in the beginning and at the end of the hospitalization twice, the serum albumine results that calculated in the beginning and at the end of the hospitalization twice. All datas researched statistically that try to find a relation or correlation between themselves. Başvuru tarihi: 27.03.2007 Kabul tarihi: 23.05.2007 İletişim Mert Demirel A.Ü.T.F. Cebeci Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Tel : (312) 595 61 75 E-posta adresi : mertdemireltr@yahoo.com Results and Conclusion: With performing all datas we concluded that it is needed to debride the sores as soon as possible, medicate the microorgansims that grew in the sore culture and consultate the medication to an infection disease specialist, transfuse erytrocyte suspensions and albumine whenever needed and operate the patient systematically under the supervision of the reconstructive ledder. Key Words: Pressure sores,wound care,demography 81

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2007, 60(2) Basý yarasý; dekübit ülseri olarak da bilinen klinik durumdur. Plastik Cerrahi nin en sýk uðraþ alanlarýndan biridir. Beraberinde mevcut diðer hastalýklar nedeniyle tedavisi oldukça zordur. Uzun süre hareketsiz kalan vücut kýsýmlarýnýn basýya uðramasý sonucu geliþen iskemi nedeniyle gerçekleþmektedir. Yapýlan araþtýrmalara sonucu bu basý süresinin tahmin edildiði kadar uzun olmadýðý hesaplanmýþtýr. Yatakta veya sandalyede normalden uzun süre hareketsiz kalmasý gereken çoðu hastada geliþme riski mevcuttur. Bu nedenle oldukça fazla sayýda basý yaralý hasta plastik cerrahi kliniklerine baþvurmaktadýr. Her birinin bu probleme neden olma nedenleri ve klinik durumlarý oldukça farklýdýr. Bu nedenle bir çok merkez basý yaralarýna yaklaþým amacýyla klinik uygulama kılavuzları geliþtirmeye çalýþmýþtýr. Fakat yine de bu sorun ve beraberindeki fiziksel, biyokimyasal, psikolojik nedenler yüzünden belirli bir standart saðlanamamýþtýr. Bu sebeple, her basý yaralý hasta özel bir klinik durum olarak deðerlendirilmeli ve tedavisi buna göre planlanmalýdýr. Klinik durumlarý deðerlendirilirken hastalarýn; yaþlarý, cinsiyetleri, basý yarasý lokalizasyonlarý, biyokimyasal ve tam kan parametreleri incelenmelidir. Tedavi ve bakým bu sonuçlara göre titizlikle planlanmalýdýr. Ayrýca sosyokültürel farklýlýklar nedeniyle her ülkenin farklý basý yaralý hasta popülasyonu olacaðýndan tedavi planlanýrken bu deðiþkenler de göz önüne alýnmalýdýr. Bu çalýþmada 2000 ile 2005 yýllarý arasýnda kliniðimizde basý yarasý nedeniyle yatmýþ olan 79 hasta deðerlendirilmiþtir. Elde ettiðimiz istatistiki verilerin hastalarýn þifalarýna daha çabuk ulaþmalarýný saðlayacak bilgiler taþýdýðý kanaatindeyiz. Hastalar ve Yöntem 2000 ila 2005 yýllarý arasýnda 79 basý yaralý hastanýn dosyalarý geriye dönük olarak incelendi. Bu yýllar arasýnda klinik sekreterlik kayýt defterinde gözüken 14 hasta, dosyalarý arþivde bulunamadýðýndan dolayý çalýþmaya alýnmadý. Dosyalarýn içinde bulunan epikriz, ameliyat notu ve anamnez kaðýtlarýndan hastalarýn basý yarasý tanýlarý netleþtirildi. Dosyalardaki anamnez bilgilerinden, yapýlan laboratuar tetkikleri sonuç kaðýtlarýndan, ameliyat notlarýndan, hemþire gözlem ve order kaðýtlarýndan hastalarýn bilgilerine ulaþýldý. Hastalarýn; yaþ, cinsiyet, hastanede kalýþ süresi, basý yarasýnýn yeri ve sayýsý, yapýlan operasyonlarýn sayýsý ve þekilleri, hastaneye kabul anýnda incelenen albumin, beyaz küre ve hemoglobin deðerleri ve ayný parametrelerin hastaneden çýkmadan önce en son deðerleri, yapýlmýþsa eritrosit, albumin, plazma v.s. transfüzyonlarý, basý yaralarýnda üreyen mikroorganizmalar, kültür antibiyograma uygun verilen antibiyotikler deðerlendirildi. Premedikasyon amacýyla kullanýlan antibiyotikler istatistiki deðerlendirmeye dahil edildi. Bazý hastalarda yatýþ sürelerinin kýsalýðý nedeniyle tek bir defa laboratuar incelemesi yapýlmýþ olmasý nedeniyle bu bilgiler boþ býrakýldı. Bazý hastalar farklý basý yaralarýyla, farklý zamanlarda kliniðimizde takip edilmiþ olup bu hastalar farklý birer data olarak deðerlendirilmiþtir. Parametreler Microsoft Excel programý kullanarak tablo haline getirildi. Ýstatistiki deðerlendirme Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalý tarafýndan Mann-Whitney-U testi kullanýlarak deðerlendirildi. Bulgular Deðerlendirilen dosyalarýn sonuçlarýna göre, 2000 ila 2005 yýllarý arasýnda kliniðimizde basý yarasý nedeniyle yatmýþ hastalarýn %70 i erkek (55), %30 u kadýndý (24). Hastalarýn cinsiyetleri açýsýndan hastanede kalýþ süreleri arasýnda istatistiki olarak anlamlý bir fark yoktu. Hastalarýn ortalama yaþlarý 40.64 tü. Hastalarýn hastanede ortalama kalýþ süreleri 31.79 gündü. Etyolojik nedenleri göz önüne alýndýðýnda; hastalarýn %58 i plejik (paraplejik, tetraplejik, hemiplejik) (46), %24 ü ameliyat sýrasýnda uzun süre hareketsiz kalmalarý nedeniyle (19), %11 i yoðun bakým þartlarý nedeniyle (operasyon dýþý nedenler) (9), %7 si de diðer nedenlerden dolayý basý yarasý geliþtirmiþlerdi (alçý uygulamalarý, psikiyatrik ve psikolojik nedenler) (5) (Þekil 1). Basý yaralarý vücutta en sýk sakral bölgede yerleþim göstermiþti (%42). Diðer bölgeler; %28 trokanterik bölgede, %10 iskial bölgede, %9 topuk bölgesinde, %11 i de diðer bölgelerde yerleþmiþti (gluteal, tibia ön yüzü, perineal, dirsek, iliak, kulak, oksipital) (Þekil 2). %80 hastada tek bir bölgede basý yarasý mevcutken, %20 hastada çoklu bölgede basý yarasý mevcuttu. Tekli bölgede basý yarasý olan hastalar ile çoklu bölgede basý yarasý olan hastalar arasýnda yatýþ süreleri açýsýndan istatistiki olarak anlamlý bir fark bulunmadı. Basý yaralarýndan alýnan sürüntü ve doku kültürlerinde %23 hastada üreme görülmezken, %77 hastada üreme görüldü. Kültürlerde %58 oranýnda tek ajan patojen ile üreme görülürken, %36 sýnda ikili bakteri ile üreme, %6 sýnda ise üçlü üreme görüldü. Kültürlerde üreyen mikroorganizmalar sýrasýyla; %20 Pseudomonas Aeruginosa, %14 82 2000-2005 Yılları Arası Bası Yaraları: Klinik Deneyimler

Journal of Ankara University Faculty of Medicine 2007, 60(2) Şekil 1: Bası yarası gelişen hastaların altta yatan nedenleri sırasıyla; %58 i plejik (paraplejik, tetraplejik, hemiplejik) (46 kişi), %24 ü operasyon sırasında uzun süre hareketsiz kalmaları nedeniyle (19 kişi), %11 i yoğun bakım şartları nedeniyle (operasyon dışı nedenler) (9 kişi), %7 si diğer (alçı uygulamaları, psikiyatrik ve psikolojik nedenler) (5 kişi). Şekil 2: Bası yaralarını görülme yerleri sırasıyla verilmiştir. Bazı hastalar birden çok bölgede bası yarasına sahiptir (%20). Bu hastalar için her bir bölge ayrıca değerlendirilmiştir. en sık sakrum (%42), trokanterik bölge %28, iskial bölge %10, topukta %9, diğer bölgeler %11 (gluteal, tibia ön yüzü, perineal, dirsek, iliak, kulak, oksipital). Yara kültürlerinde üreme olmayan hastalarýn hastanede ortalama kalýþ süreleri: 23.6 gündü. Bu deðer ortalama kalýþ süresinden (40.64 gün) %25.7 daha azdý. Mann-Whitney-U ile yapýlan deðerlendirmeye göre bu fark istatistiksel olarak anlamlýdýydı (p<0.05). Şekil 3: Bası yaralı hastaların cerrahi tedavisinde kullanılan seçenekler sırasıyla; fasyokutan flepler %61, primer onarım %19, tek başına debritman %6, kısmi kalınlıklı deri grefti %4, tam kalınlıklı deri grefti %4 ve diğerleri (nörokutanöz flep, kas deri flebi ve opere edilmeyenler). Eschericia Coli, %9 Acinetobacter Baumanii, %7 Metisilin Dirençli Stafilococcus Aereus (MRSA), diðerleri azalan sýrayla (Klebsiella Pneumonia, Stafilococcus Aereus, Stafilococcus Epidermidis (Kontaminasyon), Candida türevleri, Proteus Vulgaris, Enterococcus, ESBL Klebsiella Pnomonia ve ESBL Eschericia Coli dir. Profilaktik antibiyotikler ve yara kültürlerinde üreyen mikroorganizmlara karþý yapýlan antibiyotik duyarlýlýk testlerine göre 62 hastaya verilen antibiyotikler sýrasýyla; Meropenem (%19), Siprofloksasin (%18), Sefaperazon (%14), Ampisilin + Sulbaktam (%12), Vankomisin (%9), Seftriakson (%8) ve diðerleri (Amikasin, Seftazidim, Trimetoprim + Sulfometaksazol, Gentamisin, Teikoplanin, Doksisiklin, Ýmipenem, Streptomisin). Dokuz hastaya ikili ya da üçlü antibiyoterapi uygulandý. İki hastada doku kültüründe üreme olmasýna raðmen bütün antibiyotiklere dirençli olduðu için antibiyotik verilmedi. 83

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2007, 60(2) Tedavide %61 oranýnda fasyokutan flep, %19 primer onarým, %6 tek baþýna debritman, %4 oranýnda kýsmi kalýnlýklý deri grefti, %4 oranýnda tam kalýnlýklý deri grefti, diðerlerine de nörokutanöz flep, kas deri flebi uygulananlar ve opere edilmeyenler oluþturmaktaydı (Þekil 3). Kullanýlan fasyokutan fleplerin; %50 si V-Y ilerletme flebi, %28 rotasyon flebi, %13 transpozisyon flebi, %3 gluteal uyluk flebi þeklinde planlandı. Hastalarýn hastaneye yatýþ anýnda ölçülen ortalama hemoglobin deðeri 12.7 g/dl di. Çýkýþ zamanýnda ölçülen ortalama hemoglobin deðeri 11.0 g/dl olarak saptandı. Hastalar ortalama %13.3 oranýnda hemoglobin deðerinde düþüþ yaþandý. Basý yaralý hastalarýn, hastanede yattýklarý süre boyunca 24 üne (%30) eritrosit süspansiyonu uygulandı. Eritrosit transfüzyonu yapýlan hastalarýn hastanede kalýþ süresi ortalama 43.53 tü (bütün hastalarýn ortalamasý ise 31.79 gündü). Mann-Whitney-U testi ile yapýlan deðerlendirmeye göre eritrosit transfüzyonu yapýlan hastalar, transfüzyon yapýlmayan hastalara oranla istatistiki olarak anlamlý düzeyde daha uzun yatýþ sürelerine sahipti (p<0.05). Eritrosit transfüzyonu yapýlan hastalarýn hastaneye yatýþ anýnda ölçülen ortalama hemoglobin deðerleri 10.36 dýr. Bu deðer tüm hasta ortalamasýndan %18.4 daha azdý. Hastalarýn hastaneye yatýþ anýnda ölçülen ortalama beyaz küre deðeri 6890 10 3 /ul di. Çýkýþ zamanýnda ölçülen ortala beyaz küre deðeri 7600 10 3 /ul di. Hastalarýn ilk ve son tam kan ölçümlerinde ortalama %12.9 oranýnda beyaz küre deðerlerinde artýþ oldu. Yedi hastaya Albumin replasmaný yapýldı (%8.8). Albumin replasmaný yapýlan hastalarýn hastanede kalýþ süresi ortalamasý 44.5 di (bütün hastalarýn ortalamasý ise 31.79 gündü). Hastalarýn hastaneye yatýþ anýnda ölçülen ortalama albumin deðeri 3.5 g/dl di. Çýkýþ zamanýnda ölçülen ortalama albumin deðeri 3.4 g/dl di. Tartışma Basý yaralarý her yaþtan insanda görülmesine raðmen 75 yaþ sonrasýnda risk artmaktadýr. Azalmýþ epidermal hücrelerin yenilenme döngüsü, dermal-epidermal bileþkenin düzleþmesi, dermal kan damarlarýnda azalma, damar bazal membraný oluþumu saðlayan hücrelerin kaybý, dermal kollajende ve deri geçirgenliðinde artýþ gibi yaþla iliþkili ek faktörler de derinin mekanik kuvvetlere karþý direnebilmesini azaltýr. Kliniðimizde incelenen basý yaralý hastalarýn ortalama yaþlarý 40.64 tü. Bu ortalama kliniðimizin bütün hasta gruplarý incelendiðinde çok farklý bir deðerde deðildir. Elde edilen ortalama deðerin orta yaþ grubuna yakýn olmasýnýn nedeni, hastalarýmýzýn daha çok travmaya baðlý plejik durumlar nedeniyle kliniðimizde izlenmesi olabilir. Erkek cinsiyetinin, basý yaralý hastalarýn büyük çoðunluðunu oluþturduðunu görmekteyiz. Deðerlendirdiðimiz hastalarýn yarýsýnda mevcut neden plejik durumlardýr. Doðal olarak pleji ler cerrahi nedenli olabileceði gibi en sýk travmalar sonucunda geliþmektedir. Ev dýþý kazalar ve travmalar da bunun çoðunluðunu oluþturmaktadýr. Ülkemiz sosyo-kültürel seviyesi düþünüldüðünde erkeklerin daha çok sosyal ve ekonomik hayatta yer almalarý nedeniyle, travmaya uðrama þanssýzlýklarýnýn daha çok olduðu tahmin edilmekte olup, bu da basý yaralý hastalarýmýzýn daha çok erkek cinsiyette olmasýný açýklayabilir. Her ne kadar dekübit ülseri geliþiminde bir çok deðiþken faktör sayýlsa da esas etken çoðu yazar tarafýndan basýnç olarak görülmektedir (1, 2). Belirlenmiþ bir alana yapýlan basýnç sonucunda bu bölgede en çok etkilenen insan dokusunun kapiller yatak olduðu gösterilmiþtir (3). Doku kapillerine doðru olan akýmýn esas belirleyicisi perfüzyon basýncýdýr. Landis in (4) yaptýðý bir çalýþmada gösterilmiþtir ki, transmural basýnç azaldýðýnda kapiller akým da hýzla azalmakta, transmural basýnç 20-40 mm Hg arasýnda olduðu zaman da kapiller akýmda total kesim olmaktadýr. Bu basýnç kritik kapanma basýncý olarak adlandýrýlýr ve dýþarýdan yapýlan bir basý sonucu yada intravasküler hidrostatik basýncýn azalmasýna baðlý da oluþabilir. Kliniðimizde izlenen dekübit ülserli hastalarýn da ortak en önemli etyolojik faktörü uzun süreli basýya maruz kalmadýr. Hasta grubumuzun basý yarasý geliþtirme etyolojileri incelendiðinde %42 sinin önlenebilir nedenlerle basý yarasý geliþtirdiklerini görmekteyiz (Operasyon sýrasýnda hareketsiz kalmak, yoðun bakým þartlarý, alçýlama, psikiatrik ve psikolojik nedenler). Hastalarýn bilinçlerinin azaldýðý ya da olmadýðý bu gibi durumlarda hastanede izlenirken hekim, hemþire ve saðlýk personelinin kolayca yapacaðý basý yaralarýný önlemeye yönelik uygulamalarla bu durumun önüne geçilebilir. Knox ve arkadaþlarý (5), dekübit ülserine yatkýn hastalarda en çok uygulanan þekliyle 2 saatte bir den çok daha sýk bir þekilde pozisyon verilmesinin gerekliliðinin savunmuþlardýr. Bu yayýnda özellikle yaþlýlarda, basýncýn etkilerini savuþturabilmek için 1 saatte bir 84 2000-2005 Yılları Arası Bası Yaraları: Klinik Deneyimler

Journal of Ankara University Faculty of Medicine 2007, 60(2) hatta daha sýk pozisyon verilmesi gerekliliði vurgulanmýþtýr. Pozisyon vermeye ek olarak topuklar gibi bazý özellikli bölgeler her zaman basýnç tan korunmalýdýr. Hatta bunun için özel ürünlerden faydalanýlmalýdýr. Ayrýca alçýlarýn daha dikkatli yapýlmasý, alçý içinde kalan ekstremitede geliþebilecek ödem, hematom gibi alçýnýn basý etkisini arttýracak patolojilere dikkat edilmesi gerekmektedir. Psikiatrik hastalarda daha yakýn bir gözlem ile immobilizasyonlarýnýn önlenmesi bu hastalarda geliþen bu çok nadir patolojiyi önleyebilir. Basýncýn þiddetine ek olarak en az onun kadar önemli bir faktör daha vardýr ki o da, basýncýn süresidir. 60-70 mm Hg lik bir basýnçla kas dokusu üzerine yaklaþýk 1-2 saatlik bir basýnç uygularsanýz patolojik deðiþiklikler görülmeye baþlanýr. Ayný ya da daha uzun zaman boyunca daha yüksek basýnçlar eðer 3-5 dakikalýk intervallerle uygulanýrsa doku bu tip basýnçlarý tolere edebilir. Çok uzun süre uygulanan hafif basýlarýn, kýsa süreli uygulanan yüksek basýlardan çok daha fazla destrüksiyon yaptýðýný kanýtlamýþtýr. Önlenebilecek bir diðer basý yarasý nedeni de operasyona baðlý geliþen immobilizasyondur. Hastanýn operasyon masasýnýn üzerine konacak jel içerikli örtüler örtmek ve eðer operasyona engel olmayacaksa masayý saatlik intervallerle saða veya sola rotasyona uðratmak kliniðimizde uyguladýðýmýz yöntemlerden bazýlarýdýr. Ýnsan vücudunun basýlara dayanabilmesinin bir yolu, gelen aðýrlýðý mevcut büyük yüzey alanýna daðýtabilmesidir. Basýncýn bütün vücuda eþit bir þekilde daðýtýlabildiði durumlarda göreli olarak büyük basýnçlar bile doku hasarý yapmamaktadýr. Fakat eðer basýnç lokalize edilirse, doku hasarý, mekaniksel hasar ve kan damarlarýnýn blokajý gerçekleþir. Yapýlan çalýþmalarda supin, prone ve yan yatýþ durumlarýnda elde edilen kayýtlarda, basýncýn en çok sakrum, topuklar, vertebra üzeri, kalça, dizler, kostal sýnýrlar ve oksiputta yoðunlaþtýðý gösterilmiþtir (6). Yatýþ pozisyonundan oturur pozisyona geçerken, iskial bölgede 70mmHg dan 300mmHg ya basýnçta bir artýþ olmaktadýr. Ýskeletin yapýsý gereði iþte bu küçük kemik çýkýntýlar vücudun bütün aðýrlýðýný taþýmaktadýr. Kliniðimizde takip edilen hastalarýn basý yarasý geliþtirdiði lokalizasyon doðal olarak kemik çýkýntýlar üzerindeki bölgelerdir. Fakat bazý yayýnlarda en sýk lokalizasyon iskium bölgesi olarak bulunsa da, hasta grubumuzda en sýk sakral bölgede görülmektedir. Bunun nedeni yine ülkemizin sosyo-ekonomik durumu ile iliþkilendirilebilir. Batý medeniyetlerinde sosyal hayata daha sýk katýlan paraplejik ve tetraplejik hastalarýn kullandýðý tekerlekli sandalyeler daha çok iskial bölgelere basý yapmaktadýr. Ülkemizde ise daha çok evlerinde supin pozisyonunda yatan hastalar sakral bölgelerinde basý yarasý geliþtirmektedir. Kliniðimizde takip edilen hastalarýn basý yaralarýndan alýnan sürüntü ve doku kültürlerinde %77 oranýnda üreme görülmüþtür. Bunun bir nedeni daha çok bel altýnda görülen basý yaralarýnýn fekal atýklarla kolaylýkla kontamine olmasýdýr. Yine daha çok hastanede görülen enfeksiyonlar da azýmsanmayacak oranlardadýr (Pseudomonas Aeruginosa (%20), Acinetobacter Baumanii (%7), Metisilin Dirençlý Stafilococcus Aereus (MRSA) (%7), ESBL Klebsiella Pnomonia (%1.5) ve ESBL Eschericia Coli (%0.8)). Hastalarýn kullandýðý antibiyotikler operasyon için kullanýlan profikatik ajanlarýn yanýnda yaradan alýnan kültür antibiyogramlara göre belirlenir. 2004 yýlýyla beraber intravenöz kullanýlan antibiyotiklerin kanunlarla sadece enfeksiyon hastalýklarý uzmaný tarafýndan yazýlabilmesi nedeniyle, yarasýnda üreme olan ve intravenöz antibiyotik kullanmasý gereken hastalarýn antibiyoterapilerinin seçimi ve süresi Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi Enfeksiyon Hastalýklarý uzmanlarýnca belirlenmektedir. Yara kültürlerinde üreme olmayan hastalarýn hastanede ortalama kalýþ süreleri: 23.6 gün olup bu deðer ortalama kalýþ süresinden (40.64 gün) %25.7 daha azdýr. Bunun nedeni yarasýnda üremesi olan hastalarda basý yaralarýnýn iyileþme hýzý az olmasý hem de hastalarý üreme nedeniyle operasyona alabilme zamanýmýz uzatmaktadýr. Kullanýlan antibiyotikler incelendiðinde yapýlan antibiyogramlardan ayrý olarak 2003 öncesinde bazý hastalara Meropenem adlý antibiyotiðin profilaktik olarak kullanýldýðýný görmekteyiz. Çok çeþitli nedenlerle alýnan bu tip yanlýþ kararlarýn önlenmesi, antibiyotiklerin enfeksiyon hastalýklarý uzmanýnca yazýlmasý zorunluluðundan sonra gerçekleþmiþtir. Yara iyileþmesinin biyolojik basamaklarýný destekleyici tedaviler ve ek doku hasarýndan korumak, dekübit ülseri tedavisinin temelini teþkil etmektedir. Bu tedaviler; nekrotik dokularýn temizlenmesi, bakteri seviyesinin kontrolü, nemli bir yara ortamý yaratmak, esansiyel substratlarýn çevrede bulunmasýný saðlamak ve ek doku hasarýndan yarayý korumaktýr (6). Seçilmiþ vakalarda cerrahi giriþim de fonksiyonu saðlamak için gerekebilir. Kliniðimizde gerek yatak baþýnda gerekse ameliyathanede neredeyse bütün hastalara uyguladýðýmýz 85

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2007, 60(2) debritman; yara iyileþmesini hýzlandýrmakta, bakteri yükünü azaltmakta, kültür için daha deðerli olan doku kültür materyalini saðlamakta, hem de basý yarasýnýn derecesini daha açýk bir biçimde göstermektedir. Bazý hastalarda yaptýðýmýz tek baþýna debritman uygulamasýnýn birkaç nedeni mevcuttur. Bunlar; derecesi az ve küçük basý yaralý hastalarda debritmanýn yeterli olmasý veya da hastanýn kardiyo-pulmoner ve metabolik durumunun uzun süreli operasyona izin vermemesidir. Bu karar hastanýn klinik durumuna göre alýnmaktadýr. Operasyon tekniklerinin seçimi yine hastanýn kliniðine ve basý yarasýnýn lokalizasyonuna göre olmaktadýr. Fasyokutan flepler ve primer onarýmlar yapýlan operasyonlarýn çoðunluðunu oluþturmaktadýr. Gerginliksiz kapanabilecek daha küçük basý yaralarýný, maceraya girmeksizin primer olarak onarmayý fleplere tercih etmekteyiz. Bu da %19 gibi yüksek oranda görülen primer onarým tercihimizi açýklamaktadýr. Fasyokutan flepler, iyi beslenen ve güvenilir flepler olup, daha çok bel altýnda görülen basý yaralarý için en sýk tercih edilen seçeneklerdir. Sakral, trokanterik, iskial ve gluteal bölgede görülen basý yaralarýnýn hepsinde uygulanabilen V-Y ilerletme flebi, fasyokutan fleplerin çoðunluðunu oluþturmaktadýr (%50). Kolay hazýrlanmasý, hýzla uygulabilmesi, gerginliksiz kapanmasý, tekrar kullanýlabilmesi, dog-ear deformitesine yol açmamasý bu flebin en önemli avantajlarýndandýr. Hastalarýn hastaneye yatýþ anýnda ölçülen ortalama hemoglobin deðeri 12.7 g/dl dir. Bu deðer hastalarýn çoðunun erkek olduðu göz önüne alýndýðýnda fizyolojik alt sýnýrda olduðu görülür. Basý yarasý olan hastalarýn etyolojileri göz önüne alýndýðýnda bu durum, basý yaralarýndan kayýp olan kan, kronik hastalýk anemisi, geçirilen operasyonlar, nutrisyonel yetersizlik ile açýklanabilir. Hastaneden çýkýþ anýnda ölçülen hemoglobin deðerinin 11.0 g/dl olmasý, klinikte yattýðý süre içerisinde geçirdiði operasyonlara baðlý olarak düþtüðünü göstermektedir. Ýyi nutrisyonel destek ve operasyonda hemostaza dikkat edilmesi ile bu durum minimuma indirgenebilir. Basý yarasý nedeniyle takip edilen hastalarýn %30 una eritrosit suspansiyonu desteði yapýlmýþtýr. Eritrosit transfüzyonu yapýlan hastalarýn hastaneye yatýþ anýnda ölçülen ortalama hemoglobin deðerleri 10.36 g/dl dir. Bu deðer diðer hastalar göz önüne alýndýðýnda %18 oranýnda düþük bir deðerdir. Bu grup operasyon sýrasýnda meydana gelen kan kaybýndan daha çok etkilenir. Yara iyileþmesi için gerekli olan 10.0 hemoglobin deðerinin altýna daha sýk düþen bu grubun daha çok olasýlýkla eritrosit süspansiyonu almasý doðaldýr. Ayrýca baþlangýçta mevcut daha düþük hemoglobin deðerlerinin daha kötü klinik durumu yansýttýðý göz önüne alýnýrsa, bu hastalara yapýlacak daha agresif operasyonlar sonucu gerekmekte olan eritrosit süspansiyon desteðinin yüksek olasýlýðý anlaþýlabilir. Yine ayný þekilde bu durum, bu hastalarýn niçin daha uzun sürelerde klinikte takip edildiklerini de açýklamaktadýr. Hastalarýn ilk ve son tam kan ölçümlerinde beyaz küre deðerlerinde ortalama %12.9 oranýnda artýþ olmuþtur. Bu durum çok anlamlý bir fark olmasa da geçirilen cerrahi operasyonlarýn veya enfeksiyonlara baðlý olduðu düþünülebilir. Albumin replasmaný yapýlan grupta, ortalamaya göre neden daha uzun sürelerde hastanede yattýðý sorusunun cevabý, eritrosit replasmaný yapýlan grup nedeniyle yapýlan açýklama ile verilebilir. Sonuç Basý yarasý ya da dekübit ülseri olarak ta bilinen klinik durum, doktor, hemþire ve diðer saðlýk personeli olarak pratikte çok sýk karþýlaþacaðýmýz bir durumdur. Tek baþýna bir hospitalizasyon nedeni olmasýnýn yaný sýra, ekonomik anlamda hem hastanecilik hem de sarf malzeme kullanýmý açýsýndan bir yük getirmektedir. En doðru yaklaþým, tedavi etmeden önce önlemeye çalýþmaktýr. Çalýþmamýzda elde edilen veriler; deðiþtirebileceðimiz ya da önleyebileceðimiz bazý sonuçlarýn olduðu umudunu bize vermektedir. Her hasta ayrýntýlý bir muayene ve laboratuar incelemesine tabii tutulmalýdýr. Yara iyileþmesi için gerekli bütün metabolik ve fiziksel þartlar yerine getirilmelidir. Bunlar; hemoglobin deðerinin 10.0 g/dl in, albümin deðerinin 3.5 g/dl in üzerinde tutulmasý, enfeksiyon ile doðru ve erkenden mücadele, mobilizasyona dikkat edilerek hastanýn yatakta uðradýðý sürtünme ve makaslama etkilerinden havalý yatak kullanýmý ve doðru pozisyonlandýrma ile korunulmasý, uygun yara bakýmý ve gerçekçi yaklaþýmlarla yapýlacak cerrahi müdahaledir. Saðlýk sigortalarýnýn serum albumin deðerinin 2.5 g/dl in altýna inilmeden replasman ödemesini yapmamasý bizi daha farklý þekillerde mücadeleye itmiþtir. Klinikte hastanemiz Nutrisyon Komitesi ile yapýlan yakýn çalýþma sonucu uygun diet ve ek besinlerle nutrisyonel desteðin saðlanabildiðini gördük. Enfeksiyonla mücadelede kanunda yapýlan deðiþiklikler sonucu intravenöz antibiyoterapinin sadece Enfeksiyon Hastalýklarý uzmanlarýnca 86 2000-2005 Yılları Arası Bası Yaraları: Klinik Deneyimler

Journal of Ankara University Faculty of Medicine 2007, 60(2) yazýlabilmesi bizi zorunlu olarak daha doðru bir platforma çekmiþtir. Yine yatakta pozisyonlandýrmakta zorlandýðýmýz ekstremitelerinde kontraktürleri olan bazý basý yaralý hastalarda yardým aldýðýmýz Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniði ile elde ettiðimiz baþarýlý sonuçlar bize basý yarasý tedavisinin gerçekten de multidisipliner bir yaklaþým gerektirdiðini belirtmiþtir. Yara bakýmýnda uygun debritmanýn bütün yara bakým ürünleri ve þekillerinden daha etkili olduðunu düþünmekteyiz. En kýsa zamanda yapýlan debritman hastanede kalýþ sürelerini azaltmakta olup, hastayý operasyona daha erken hazýr hale getirmektedir. Bu çalýþmada basý yaralarýnda kliniðimizin hasta popülasyonu ve yaklaþýmlarýmýz hakkýnda vermeye çalýþtýðýmýz ayrýntýlý bilgilerin bu zorlu problemle baþ etmede yardýmcý olacaðýna inanýyoruz. KAYNAKLAR 1. Husain T. An experimental study of some pressure effects on tissues with reference to the bedsore prblem. J Pathol Bacteriol 1953;66:347-358. 2. Kenedi RM, Cowden JM, Scales JT, ve ark. Bedsore Biomechanics. London: University Park Pres;1976. 3. DeLisa JA, Mikulic MA. Pressure ulcerswhat to do if prevention fails. Postgrad Med 1985;77:209-220. 4. Landis EM. Micro-injection studies of capillary blood pressure in human skin. Heart 1930;15:209. 5. Knox DM, Anderson TM, Anderson PS. Effects of different turn intervals on skin of healthy older adults. Adev Wound Care 1994;7:48-52. 6. Frantz RA. Decubiti Prevention and Treatement. Techniques in Orthopedics. 2004;19:214-222. 87